ÇARŞI GRUBUNA OPERASYON: DALGA/PAKET DEMOKRASİSİ (!/?)
Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
28.09.2013
Yine bir “Şafak Operasyonu”…Binlerce polis eşliğinde önceden belirlenmiş adreslere baskınlar yapılıyor. Kameralar eşliğinde insanlar uykularından uyandırılıyor, kollarına kelepçeler takılıp polis araçlarına bindiriliyor.
Bildik bir yöntem yeniden uygulanıyor. Yine dalgalar şeklinde geleceği haber veriliyor.
Her zaman olduğu gibi en vurucu halka ilk halka oluyor. Bu dalgada da diğer dalgalarda olduğu gibi yargıyı göremiyoruz. İşin başında daha önceki zamanlarda İstanbul Baş Zaptiyesi olan şimdilik İç işleri Baş Zaptiyesi haline gelen Muammer Güler’i basının karşısına çıkarken görüyoruz. Devlet tarafından değişen bir şey yok… Değişen evi baskına uğrayanlar oluyor ve bunların başında da Beşiktaş taraftar grupları tabi ki “Çarşı Grubu”... Zamanlama da müthiş! Pazartesi günü “Demokratikleşme Paketi(?)” açıklanacak… “Dalga/Paket” dengesizliği belki de eş zamanlı yaşanacak….
AKP’nin önce Parti, sonra Parti-Devlet, şimdilik Devlet-Parti haline geldiğinin resmi burada ortaya çıkıyor. Yapılan bu operasyonunun gözden kaçırılmaması gereken en önemli yönü Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün de siyasi şubeye dönüşmüş olmasıdır. Gezi olaylarında görüldüğü gibi Çevik kuvvetiyle, TOMA’sıyla siyasi polis haline gelen genel polis teşkilatının topluma yaşattığı bu durum, polis “Sıkı Yönetimi”dir. Çarşı grubuna yönelik şafak operasyonu ile bunun boyutu ortaya çıkmıştır. Toplum bütün olarak polis tehlikesi altındadır. Geçen hafta Beşiktaş-Galatasaray Derbisindeki “olaylarla” bunun fitili ateşlenmişti. Basın susturulmuş daha doğrusu ileriki günlerde yapılacak operasyonları meşru gösterecek yayınlar yapıyordu. Nitekim Cuma sabahı yapılan operasyonla basın bu tavrını devam ettirdi.
Türkiye genel bir hapishaneye dönüşmüş durumda; şafak operasyonlarıyla insanlar “koğuşlarından” alınıp “tek kişilik” hücrelere doldurulmaktadır. Tahliye olanlar da “tek kişilik” hücrelerinde “koğuşlarına” gönderilmektedir. Buna hükümetin kendi siyasi rakiplerini yok etmesi, sindirmesi gözüyle bakmak yeterli değildir. Otoriterleşme sıradan yaşam alanlarına yayılmış durumda. En tehlikelisi de polisin tamamen AKP’nin Polisi haline gelmiş olmasıdır.
Neden Beşiktaş Taraftar Grubu?
Her ne kadar basın/yayın organlarında “şafak operasyonunun” Fenerbahçe ve Galatasaray taraftar gruplarına yönelik olduğu yazılsa bile bu operasyonun asıl hedefi Beşiktaş Çarşı grubudur. Bunun en önemli nedeni Çarşı Grubunun “Gezi Direnişinde” oynadığı roldür. Hükümet bunun arkasındaki gerçeği örtbas etmek için diğer kulüplerin taraftar gruplarına operasyon yaparak “genel bir görüntü” vermek istemiştir. Kuşkusuz diğer taraftar gruplarını da kendi etkisine getirmediği sürece onlara da baskı uygulayacaktır, geçmişte onlara da uygulamıştır. İktidarın, adeta bir siyasi rakibini tasfiye edecek tarzda Çarşı Grubu üzerine gitmesi üzerinde özellikle durmak gerekiyor. Baskı boyutunun ileriki süreçte yatay veya dikey olarak toplum üzerindeki boyutunu şimdiden görmemizi sağlıyor. Bunun herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Çarşı Grubunun eski siyaset/muhalefet anlayışını aşan tarzdaki toplumsal tabanlı direnişinin toplumun geneline yayılacağı endişesi hükümeti bu grubu hedef haline getirmiştir. Bu açıdan bakıldığında Çarşı Grubuna salt “taraftar” gözlüğüyle bakmak yanlıştır. Böyle olmuş olsaydı hükümet bu grubun üstüne siyasi polisini göndermezdi. Bu olayda hedef AKP’ye karşı oluşan/oluşacak toplumsal muhalefettir. Bu nedenle Kürdüyle, demokratıyla, devrimcisiyle, liberaliyle ne olursa olsun çarşı grubuna sahip çıkılmalıdır.
Basın ve medyanın imkanları seferber edilmiş;herkesin dikkati 30 Eylül Pazartesi günü açıklanacak “Demokratikleşme Paketine” çevrilmiş durumda.
Paketin açıklanma arifesindeki “şafak operasyonunda” gözaltına alınanlar aynı gün mahkemelere sevk edilecekken, paketten bir şey çıkmayacağı “Cuma Şafağı” ile “Çarşı Grubuna” takılan kelepçe ile yeterince açık değil mi?
Her yer hapishane, şafak operasyonlarıyla insanlar hücrelere dolduruluyor.
***