FENER RUM PATRİKHANESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
FENER RUM PATRİKHANESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2015 Perşembe

İÇİMİZDEKİ HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ 5







 İÇİMİZDEKİ  HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ  5






KARŞIT  GİRİŞİMLER VE TEPKİLER ;

(   Son yıllarda birçok ideoloji, küreselleşmenin sonucu olarak büyük bir altüst oluş süreci yaşıyor. Türkiye'deki milliyetçilîk de bunlardan biri...
Küreselleşme, emperyalizmin" Son hali " olarak karşımızda dururken, bugüne kadar onunla pek bir sorunu olmamış bizim "Milliyetçiliğimiz", halının 
altından çekildiğini görünce bîr şeyler yapmak gereğini duyuyor ancak "Düşmanın" büyüklüğü, onunla bir mücadele pratiği olmaması ve bu  mücadelenin gerektirdiği donanım yoksunluğundan dolayı, zaten kendi yazmış olduğu tarihyazımının bize öğrettiği çeşitli kum torbaları yaratıyor; Misyonerlik, Pontus, Patrikhaneler vs. ve o alanda egzersiz yapıyor.

Ankara Ticaret Odası, bir süredir faaliyetleri ve yayınlarıyla, bazı görüşlerin Meclis dışında kalmasının yarattığı boşluğu ikame etmeye çalışmakta, 
başkanı da siyaset sahnesinde kendisine o kesimlerde istikbal aramaktadır.

Yayınların bir serisini de "vatanseverin el kitabı" adını taşıyan broşürler oluşturmaktadır. Bunların sonuncusu olup, İçimizdeki Hançer: Fener Rum 
Patrikhanesi adını taşıyan broşür ise içeriğiyle, "vatanseverleri" değil bilgilendirmek; gayri ciddiliğî, tutarsızlıkları ve açık hataları ile, zaten 
önyargıların hakim olduğu azınlıklar alanında düşmanlıkları sürdürmeye davet etmektedir.

Broşüre konu olarak bu alanın en görünür yüzü olan Rum Patrikhanesi'nin seçilmesinin de anlamı budur. Oysa broşürün derdinin yalnız Patrikhane değil, azınlıklar olduğu açıkça görülmektedir.

Kapağına, neden bir Slav kilisesi fotoğrafı konduğu anlaşılamayan;, "Hıristiyan dünyasının, 'Müslüman -Türk kimliğinin kökü mutlaka kazınacaktır' yemini ile başlayan süreç, son günlerde büyük bir ivme kazandı" (s. 3) gibi, ne zaman, nerede ve kim tarafından çıkarıldığı belli olmayan ama muhafazakâr kesimler için arada sırada hatırlatılması pek faydalı olan bir söylence ile başlayan broşür, cumhuriyet dönemi Türk tarihyazımına bu alanda hakim olmuş İfadeleri tekrar etmekte ama bunları kanıtlama zahmetine de girişmemektedir.

Broşüre göre "Türkiye'de, Lozan Antlaşmasına göre, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler azınlık olarak kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti azınlıkların 
belirlenmesinde dini mensubiyet esas kriter olarak alınmıştır." (s.5).

BU gruplar Lozan Antlaşmasının neresinde yazmaktadır? Lozan'da hiçi dini grup adı geçmez ki! Ama bu grupları azınlık olarak sunduktan sonra broşürümüz, Lozan Antlaşmasında Rumlar dışında açıkça belirlenmiş bir azınlık olmamasına rağmen 42. maddenin, "Türkiye Hükümeti azınlıklara ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve diğer dinsel kurumlara her türlü koruma sağlamayı yüklenir' hükmünün hoşgörülü yorumlanmasının sonucu Ermeni ve Yahudiler de azınlık haklarından yararlanmışlardır" (s.6-7) gibi, 2004 yılına kadar Lozan Antlaşmasını okuyanların nedense göremediği bir ucubeyi ortaya atmaktan çekinmemektedir.

Demek ki broşüre göre, yukarıdaki maddede geçen "azınlık yalnız Rumlardır ama hoşgörülü Türkiye bu maddelerden Ermeni ve Yahudileri de yararlandırmıştır. İyi de hoşgörülü Türkiye'nin hoşgörüsü sınırlı mıdır ki, örneğin Süryanileri bu haklardan mahrum bırakmaktadır.

Sıra azınlıklara hoşgörüden, artık hoşgörü gösterilemeyecek onun bir kurumuna, Patrikhane'ye gelmiştir: "Her fırsatta, Türk yurdunun bölünüp parçalanması için faaliyet gösteren Fener Rum Patrikhanesi 'ekümenik' yani evrensellik unvanını almak için yıllardır sürdürdüğü savaşı kazanmak üzeredir." /s.3) 1918-1922 arasındaki işgal yıllarında Patrikhane'nin Venizelos tarafından gönderilmiş, Osmanlı vatandaşı olmayan patriğinin ve bazı metropolitlerinin işgal güçleriyle işbirliği yaptığı doğrudur.

Ancak savaşın kazanılması ve Lozan antlaşmasının imzalanmasıyla bu gibiler temizlenmiş, bu tarihten sonra patrikler hükümetin onayından geçen adaylar arasından seçilmişlerdir.

Dolayısıyla o günden beri, yukarıdaki suçlama nedeniyle hukuken takibata uğramış, ceza almış herhangi bir patrik bulunmamaktadır. 

Ancak "ulusal çıkarlarımız" bu "düşman"m her gün parmakla gösterilmesini, unutkan Türk zihinleri için gerekli kılmaktadır. Eğer yukarıdaki suçlama doğru ise, ilgili belgeler açıklanmalı ve bugüne kadar bu konuda hukukî bir işlem yapmayan sorumlular açığa çıkarılmalıdır.


"Türkiye'de yaşayan Rum ve Ermeni azınlık ile Diaspora Ermenileri ve Rumların Yunanistan'ın öncülüğünde Türkiye aleyhtarı faaliyetlerini sürdürecekleri..." (s. 20) öngörüsünü yapmakta broşürümüz.

Gerçekten, Türkiye'de bu bizi bölmek parçalamak isteyen azınlıklarla ilgili belgeler neden "gizli", "çok gizli" ya da "hizmete özel" statüsündedirler? 
Neden onların gerçek yüzleri "vatanseverlerden" gizlenmektedir? Neden devletimiz "koynumuzda beslediğimiz" azınlıklarla ilgili belgelerini kendine 
saklamakta, bu faaliyetleri öğrenmek isteyen vatanseverlerle paylaşmamaktadır!

Bu başlıktaki bir broşürde Ermenilerin ne işi var diye sorabilirsiniz. Meğer İstanbul Ermeni Patrikhanesi, Eçmiyadzin Katolikosluğu'na bağlıymış ve 
"...Büyük Ermenistan'ın kurulması ve Ermenistan ile birleşmesi yönünde faaliyetlerini sürdürmekte..." imiş. (s. 19)

"Sözde soykırım törenleri; 1997 yılında geçen yıllara oranla daha sessiz ve olaysız geçmiş..." (s. 19) Allah Allah, bunlar neredeki törenler ve 1997 
de nereden çıktı denilebilir. Elde o yılın "değerlendirme raporu" varmış demek ki!

Meğer Heybeliada Ruhban Okulu, "Rum militanların Bekaa Vadisi" imiş, üstelik "Fener Rum Patriği Bartholomeos müjdeyi (!) vermiş... okul 8 Ağustos'ta açılacak [mış.]" (s. 4) Kimdir bu militanlar? Nerede savaşmışlar ve eylem yapmışlardır? Madem Rum Patriği bu kadar güçlüdür de, neden okul onun verdiği tarihte açılmamıştır?

Bu broşürün tek bir kalemden çıktığını kabul etmek mümkün değildir. Çünkü aynı kişi bir sayfa önce, "...Patrikhane [Lozan'da]...bir 

Türk kurumu olarak kabul edildiğinden" (s. 5) deyip, arkasından "...varlığını ve faaliyetlerini Ayayorgi Kilisesi ve Manastırı Vakfı binalarında misafir olarak sürdürmektedir" (s. 6) diyebilmektedir.

Bir Türk kurumu Türkiye'de nasıl misafir olabilir? Ve eğer Patrik "bir memur statüsünde" (s. 6) ise, devletten neden maaş almamaktadır, 657'ye tâbi mîdir, Türkiye'de "emekli" patrik mevcut mudur gibi sorulara yanıt verilmesi gerekmektedir.

Yine aynı kişi, "...Ekümeniklik vasfı taşımayan..." (s. 6) Patrikhane'nin, "...statü itibariyle 'Eşitler arasındaki birinci" (s. 24) olduğunu yazabilir mi? 
Eğer ekümenik değilse, nasıl "...İstanbul'da Ortodoks Patrikler Toplantısı..." (s. 8) düzenleyebilmektedir? örneğin Moskova Patriği neden böyle bir toplantı yapamamaktadır, şeklindeki soruları çoğaltmak mümkündür.

Patrikhane, "1950'li yıllardan sonra Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya, Girit, Onîkiadalar ve Yunanistan'ın Aynaros Kasabası (20 manastırlı) kiliselerini dini yönden kendisine bağlamıştır" (s. 8) denmektedir ancak, yarı-özerk Girit Kilisesi, Onikiada, Aynaroz hîç Patrikhane'den ayrılmamışlardır ki!

Amerika Kilisesi 1922'de, Avustralya ise 1924'te Patrikhane'ye bağlanmışlardır.

Herhangi bir dinî eğitim almamış, bir sinod tarafından seçilmemiş olduğu halde "Türk , Ortodoks Patriği" olarak tanınan Selçuk Erenerol'dan (2002 yılında hayatını kaybettiği halde, yaşıyormuş gibi) "Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi İstanbul Baş Episkoposluğu Vakfı Temsilcisi" (s. 11) olarak bahsedilmesi de, "resmî sıfatının" ne olduğunu göstermesi bakımından manidardır.

Broşüre göre, "...Patrikhanenin tüzel kişiliği de bulunmamaktadır" (s. 6) ki doğrudur, o zaman aynı kişi nasıl olup da, "bilindiği gibi Fener Rum Patrikhanesi, Lozan Anlaşması gereğince 'Azınlık statüsünde'dir" (s. 12) ya da "mülkiyetine sahip olduğu çevre araziyi yerleşime kapatarak, kendi kontrolüne almaya çalışacaktır" (s. 13) diyebilmektedir? Hem yukarıda tüzel kişiliği yok diyeceksin, hem "azınlık statüsünde" diyeceksin, hem de mülklere sahip diyeceksin, olmaz ki!

"Türkiye bunu [ekümenikliğini] tanıdığı anda artık Patrikhaneyi kontrol edemeyecektir." (s. 12) Laik bir devletin, dinî bir kurumun dinî bir unvanını tanıması da ne demektir? Sorun bakalım Fransa'ya, ülkesinde herhangi dinî bir kurumu resmen tanıyor muymuş? Hem bu ekümeniklik bir de , "Yasalarüstü" olmak anlamına v mı gelmektedir?

Broşürde yer alan, "Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının vesayetinden ve engellemelerinden kurtulmak"tan başlayıp, "Vatikan'ın (Bizans'ın) resmen 
kuruluşu" ile sona erecek Patrikhane'nin beş aşamalı planının (s. 12-14) Patenti Mehmet Çelik'e aittir. (EM/BA)

*  (Elçin Macar: Yıldız Teknik Üniversitesi   )

http://bianet.org/bianet/siyaset/49704-icimizdeki-hancer-fener-rum-patrikhanesi


..

İÇİMİZDEKİ HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ 4








 İÇİMİZDEKİ  HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ  4





CEMAAT VAKIFLARININ TAŞINMAZ MAL EDİNMELERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK


Devlet Bakanlıgı ve Başbakan Yardımcılıgından :
Resmi Gazete: 24 Ocak 2003 - Sayı; 25003

Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri,Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları ve Tasarrufları Altında Bulunan Taşınmaz Malların Bu Vakıflar  Adına Tescil Edilmesi Hakkında Yönetmelik,

BİRİNCİ  BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Dayanak

Amaç

Madde 1 - Bu Yönetmeliğin amacı, 5/6/1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun değişik 1 inci maddesinde yer alan hükümlerle ilgili uygulama usul
ve esaslarını belirlemektir.

Kapsam

Madde 2 - Bu Yönetmelik; vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğıince tüzel kişilik kazanmış Türkiye’deki gayrimüslim
cemaatlere ait vakıfların, dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürecek geliri
sağlamak üzere taşınmaz mal edinmeleri ve taşınmaz mallar? üzerinde tasarrufta bulunmaları ile bu vakıfların aynı alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürecek geliri sağlamak üzere, her ne surette olursa olsun, tasarrufları altında bulunan taşınmaz malların vakıf adına tesciline ilişkin usul ve esasları kapsar. Söz konusu vakıflara ait liste bu Yönetmelik ekindedir.

Dayanak

Madde 3 - Bu Yönetmelik, 2762 Sayılı Vakıflar Kanununun değişik 1 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştıır.


İKİNCİ BÖLÜM

Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri Edinilebilecek taşınmaz malların kapsamı

Madde 4 - Cemaat vakıfları; Vakıflar Genel Müdürlüğünün izni ile dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere satın
alma, vasiyet, hibe ve sair yollarla taşınmaz mal edinebilirler.

Başvurunun şekli ve istenilen belgeler

Madde 5 - Cemaat vakıfları tarafından taşınmaz mal satın alma ve ayni haklarla ilgili diğer tasarruflara ilişkin başvurular, vakfın bağlı olduğu Vakıflar Bölge 
dürlüğüne yapılır. 

Başvuruda;

a) Taşınmaz malın nevi, imar durumu ve acık adresi, halihazırda ne amaçla kullanıldığı, hangi amaç için iktisap edilmek istendiği,
b) Vakfın malî durumunu gösteren son yıla ait bilançosu, gelir-gider tablosu,
c) Vakıf yönetimi tarafından alınmış gerekçeli karar,
d) Taşınmaz malın durumuna ilişkin; 
Vakıf Gayrimenkul Ekspertiz Degerlendirme A.I., 
Emlak Gayrimenkul Ekspertiz A.I., 
T.C.Ziraat Bankası, Ticaret ve Sanayi Odası, 
Mimarlar Odası herhangi birinden alınmış ve birden fazla eksper tarafından düzenlenmiş ekspertiz raporu,
e) Bağış ve vasiyet halinde tasarrufa ilişkin yasalarca öngörülen belge, istenecektir.

Değerlendirme ve sonucunda yapılacak işlemler

Madde 6 - Başvurular, Vakıflar Bölge Müdürlüğü görüşü ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlü¤üne gönderilir.
Gerektiğinde; İlgili Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak konu yetkili Daire Başkanlığı görüşü ile birlikte Vakıflar Meclisine intikal ettirilir.
Vakıflar Meclisi tarafından konu incelenir, eksik bulunan hususlar vakfa tebliğ edilir. Tebliğden itibaren iki ay içerisinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde
talepten vazgeçilmiş sayılır. İstenilen belge ve bilgilerin eksiksiz olması halinde Vakıflar Meclisi kararı ilgili vakfa başvurudan veya eksikliği giderildiği tarihten
itibaren iki ay içerisinde gerekçeli olarak bildirilir. Vakflar Meclisinin olumlu kararını takiben vakfa, yetki belgesi verilir.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Malları Üzerinde Tasarrufları, Tasarruf Yetkisinin Kullanılması,

Madde 7 - Cemaat vakıfları, taşınmaz mallar üzerinde; dinî, hayrî, eğitsel, sıhhî, sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki
amaçlarını sürdürmek üzere tasarrufta bulunabilir.
Ayni haklara ilişkin tasarruflar Vakıflar Genel Müdürlüğünün iznine tabidir.


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Bağış ve Vasiyet

Madde 8 - Vasiyetname veya bağış yoluyla cemaat vakıfları adına tescil edilmek istenilen taşınmazlar hakkında; bağışın veya vasiyetin konusu olan taşınmazın vakfın tasarrufuna 9/8/2002 tarihinden önce geçmiş olması halinde bu Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesindeki, 9/8/2002 tarihinden sonra geçecek olanlarda ise ikinci bölümde yer alan hükümler uygulanır.


BEŞİNCİ BÖLÜM


Diğer Hükümler

Cemaat vakıflarının tasarruflarında bulunan taşınmazların tescili

Geçici Madde 1 - Cemaat vakıfları 9/8/2002 tarihinekadar tasarrufları altına giren taşınmaz malların vakfları adına tescili için 9/8/2002 tarihinden başlayarak
altı ay içinde vakfın bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne yazılı olarak başvuruda bulunurlar.
Başvuruda Şu belgeler istenir;

a) Taşınmaz malın nevi, il, ilçe, mahalle, pafta, adave parsel numarası ve açık adresi, halihazırda ne amaçla kullanıldığı, fiziki Şartları itibariyle halihazırdaki
durumu, ne şekilde vakfın tasarrufuna geçti¤i,
b) Taşınmaz malın vakfın tasarrufuna ilişkin 9/8/2002 tarihinden önceki bir tarihi taşıyan, aşağıdaki belgelerden bir veya makbul sayılabilecek eş değer bir belge; vergi kaydı, emlak vergi beyannamesi, kira kontrat?, elektrik, su, doğalgaz faturası, tasdikli irade suretleri ile fermanlar, muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri, kayıtları bulunmayan tapu veya mulga hazinei hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri, tasdiksiz tapu yoklama kayıtları, mülkname, vasiyetname ve vasiyet tenfiz kararları, muhasebatı  atika kalemi kayıtları, mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri, evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları.

Başvurular, Vakıflar Bölge Müdürlüğü görüşü ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilir. Gerektiğinde; ilgili Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak konu yetkili Daire Başkanlığı görüşü ile birlikte Vakıflar Meclisine intikal ettirilir. 

Vakıflar Meclisi tarafından konu incelenir, eksik bulunan hususlar vakfa tebliğ edilir. Tebliğden itibaren iki ay içerisinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde talepten vazgeçilmiş sayılır. İstenilen belge ve bilgilerin eksiksiz olması halinde Vakıflar Meclisi kararı ilgili vakfa başvurudan veya eksikliğin giderildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde gerekçeli olarak bildirilir.

Başvurunun Vakıflar Meclisi tarafından uygun bulunması halinde vakfa tescil talebinde bulunmaya esas olmak üzere talebe konu taşınmaz malın vakfın tasarrufunda bulunduğunu, tashihen tescilin yapılmasının Vakıflar Genel Müdürlügünce uygun bulundu¤unu belirten yetki belgesi verilir.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelik

Madde 9 - 4/10/2002 tarih ve 24896 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri ve Bunlar Üzerinde
Tasarrufta Bulunmaları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

Madde 10 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 11 - Bu Yönetmelik hükümlerini Vakıflar Genel Müdürlügünün baglı? olduğu Devlet Bakanı yürütür.


FAALİYETTE BULUNAN CEMAAT VAKIFLARI


1- Beykoz Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
2- Büyükada Panayia Aya Dimitri Profitilya Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı
3- Heybeliada Aya Triada Tepe Manastırı Vakfı
4- Heybeliada Aya Nikola Rum Ortodoks Vakfı
5- Heybeliada Rum Ruhban Okulu Vakfı
6- Kınalıada Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
7- Burgazada Aya Yorgi Karipi Manastırı
8- Burgazada Aya Yani Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
9- Fener Maraşlı Rum İlkokulu Vakfı
10- Fener Yoakimion Rum Kız Lisesi Vakfı
11- Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı
12- Feriköy 12. Apastol Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı
13- Fener Tekfursaray Panayia Hançerli Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
14- Fener Vlahsaray Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
15- Fener Meryem Ana Rum Ortodoks (Kanlı) Kilisesi Vakfı
16- Kurtuluş Aya Tanaş Dimitri Aya Lefter Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı
17- Beyoğlu Rum Ortodoks Kileseleri ve Mektebi Vakfı
18- Beşiktaş Cihannüma Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
19- Beşiktaş Nanayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
20- Yenimahalle Aya Yani Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
21- Bebek aya Haralambos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
22- Çengelköy Aya Yorgi Rum Ortodoksk Kilisesi Vakfı
23- Fatih Eğrikapı Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
24- Aksaray Langa Aya Todori Rum Ortodoks Kilisesi
25- Bağımsız Türk Ortadoks Kiliseleri ve Patkirhanesi Vakfı
26- Ayvansaray Aya Dimitri, Aya Vlaharne Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı
27- Üsküdar Profitilya Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı
28- Arnavutköy Aya Strati Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
29- Yeşilköy Aya İstepanos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
30- Altı Mermer Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
31- Cibali Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
32- Kuzguncuk Aya Pandeliimon Rum Ortodoks Kilisesi
33- Kumkapı Aya Kiryaki Elpida Rum Ortodoks Kiliseleri Vakfı
34- Balat Aya Strati Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
35- Balat Panayia Balino Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
36- Zapion Rum Kız Lisesi Vakfı
37- Sarmaşık Aya Dimitri Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
38- Topkapı Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
39- Hasköy Aya Paraykevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
40- Salmatomruk Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
41- Kuddusüerif Rum Patrikhanesine Bağlğ Yeniköy Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı Vakfı
42- Galata Rum İlkokulu Vakfı
43- Tarabya Aya Paraßkevi Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı
44- Paßabahçe Aya Konstantin Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
45- Kuruçeßme Aya Dimitri Aya Yani Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
47- Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı
48- Boyacıköy Panayia Evangelistra Rum ortodoks Kilisesi Vakfı
49- Kad?köy Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı
50- Bal?kl? Rum Hastahanesi Vakfı
51- Büyükdere Aya Paraşkevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
52- Bakırköy Aya Yorgi Aya Analipsiz Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı
53- Kandilli Metemorfosis Hz. İsa Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
54- Koca Mustafa Paşa Belgrad Kapı Panayla Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
55- Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
56- Koca Mustafa Paşa Samatya Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
57- Samatya Aya Analipsiz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
58- Koca Mustafa paßa Samatya Aya Konstantin Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
59- Samatya Aya Mina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
60- Beyoğlu Yenişehir Evangelistra Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
61- Fener Rum Patrikhanesi Valsunuda Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
62- Yeniköy Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
63- Dereköy Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
64- Tepeköy Evangelismos Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
65- Zeytinliköy Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
66- Bademliköy Pahayia Kimisis Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
67- Bozcaada Kimisis Teodoku Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
68- Gökçeada Merkez Panayia Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
69- ?skenderun Rum Ortodoks Kilisesi Fukara Vakfı
70- Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
71- Antakya Rum Katolik Kilisesi Vakfı
72- Altınözü Tokaçlıköyü Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
73- Samandağı Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
74- İskenderun Arsuz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
75- Altınözü Sarılar Mahallesi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı
76- Feriköy Surp Vartanaş Ermeni Kilisesi Vakfı
77- Üsküdar Surp Garabet Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı
78- Üsküdür Surp Hac Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı
79- Eyüp Surp Yeğiya Ermeni Kilisesi Vakfı
80- Eyüp Surp Astvazazim Ermeni Kilisesi ve Arakelyan Mektebi ve Mezarlığı Vakfı
81- Narlıkapı Surp Hovannes Ermeni Kilisesi Vakfı
82- Rumelihisar? Surp Sanduth Ermeni Kilisesi Vakfı
83- Kadıköy Surp Takavor Ermeni Kilisesi Aramyan Uncuyan Mektebi ve Mezarlığı  Vakfı
84- Kuzguncuk Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Kilisesi Vakfı
85- Beşiktaş Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi Vakfı
86- Ortaköy Surp Kirkor Losavoriç Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı
87- Ortaköy Surp Astvazazin Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı
88- Boyacıköy Surp Yeris Mangas Ermeni Kilisesi Vakfı
89- Kandilli Surp Arakelos Ermeni Kilisesi Vakfı
90- Kartal Surp Nişan Ermeni Kilisesi Mektebi Vakfı
91- Yenikap? Tetaos Patri¤imeos Ermeni Kilisesi Vakfı
92- Kınalıada Surp Kirkor Losavoriç Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı
93- Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı
94- Gedikpaşa Surp Hovhannes Ermeni Kilisesi Vakfı
95- Bakırköy Surp Astvazazin Meryemana Kilisesi ve Mektebi Vakfı
96- Balat Surp Hreştegabet Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı
97- Karaköy Surp Pırgıç Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı
98- Beyoğlu Anarathıgutyun Ermeni Katolik Rahibeler Manastır ve Mektebi Vakfı
99- Beyoğlu Üç Horon Ermeni Kilisesi Vakfı
100- Beyoğlu Ohannes Gümüşyan Ermeni Kilisesi Vakfı
101- Beyoğlu Aynal? Çeşme Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı
102- Beyoğlu Surp Gazer Ermeni Katolik Mihitaryan Manastır ve Mektebi Vakfı
103- Pangaltı Ermeni Katolik Mihitaryan Manastır ve Mektebi Vakfı
104- Yeniköy Küddipo Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi Vakfı
105- Şişli Karagözyan Ermeni Yetimhanesi Vakfı
106- Taksim Surp Agop Ermeni Hastanesi Vakfı
107- Kumkapı Surp Harutyun Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı
108- Halıcıoğlu Meryemana Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi ve Kalfayan Yetimhanesi Vakfı
109- Kumkapı Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı
110- Kuruçeşme Surp Haç Ermeni Kilisesi Vakfı
111- Büyükdere Surp Hripsimyans Ermeni Kilisesi Vakfı
112- Koca Mustafa Paşa Surp Kevork Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı
113- Koca Mustafa Paşa Anarathigutyun Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı
114- Topkapı Surp Nikagos Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı
115- Galata Surp Lusavoriç (Çerçiş) Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı
116- Yeßilköy Surp Istepanos Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı
117- Hasköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı
118- Apeloglu Andon Vakfı Hayratından Yeniköy Ohannes Mıgırdıç Ermeni Kilisesi
- Büyükdere Surp Bogos Ermeni Kilisesi
- Büyükada Surp Astvazazin Verapohum Ermeni Katolik Kilisesi
- Sakızagacı Ermeni Katolik Kilisesi
- Beyoğlu Surp Yerurtutyun Ermeni Katolik Kilisesi
- Kadıköy Surp Levon Ermeni Katolik Kilisesi
- Tarabya Surp Andon Ermeni Katolik Kilisesi
119- Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı
120- Kumkapı Meryemana (Drasular) Ermeni Kilisesi Vakfı
121- Beykoz Surp Nikagos Ermeni Kilisesi Vakfı
122- İskenderun Karasun Manuk Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı
123- Samandağı Vakıflı Köyü Ermeni Ortodoks Kilisesi Vakfı
124- Kayseri Surp Kirkor Ermeni Kilisesi Vakfı
125- Diyarbakır Ermeni Surp Küçük Kilise Hıdır İlyas Surp Gregos Kiliseleri Vakfı
126- Mardin Ermeni Katolik Kilisesi Vakfı
127- Büyükada Hased Leavram Musevi Sinagogu Vakfı
128- Hasköy Mealem Musevi Sinangogu Vakfı
129- Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı
130- Beyoğlu Seferadimi Neveßalom Musevi SinagoguVakfı
131- Ortaköy Musevi Etz Ahayim Sinagogu Vakfı
132- Sirkeci Musevi sinagogu Vakfı
133- Kuzguncuk Bet-Yaokov Musevi Sinagogu Vakfı
134- Galata Yüksek Kaldırım Eşkenazi Musevi SinagoguVakfı
135- Hasköy Türk Karaim Musevi Vakfı
136- Kadıköy Hemdat İsrael Sinagogu Vakfı
137- Balat Or-Ahayim Musevi Hastanesi Vakfı
138- Balat Ahrida Musevi Sinagogu Vakfı
139- Ankara Musevi Sinagogu Vakfı
140- Bursa Türk Musevi Cemaati Vakfı
141- Çanakkale Mekor Hayim Musevi Sinagogu Vakfı
142- Antakya Musevi Havrası Vakfı
143- İskenderun Musevi Havrası Vakfı
144- Kırklareli Musa Sinagogu Vakfı
145- Diyarbakır Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı
146- Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı
147- Mardin Süryani Katolik Kilisesi Vakfı
148- Mardin Süryani Kadim deyrulzafaran Manastırı ve Kiliseleri Vakfı
149- Mardin Süryani Protestan Kilisesi Vakfı
150- Midyat Süryani Protestan Kilisesi Vakfı
151- Midyat Süryani Deyrulumur Margabriel Manastırı Vakfı
152- Midyat Süryani Kadim Cemaati Marborsom ve Mart Şemuni Kiliseleri Vakfı
153- İdil Süryani Kadim Kilisesi (Mardodo) Vakfı
154- Diyarbakır Keldani Katolik Kilisesi Vakfı
155- Keldani Katolik Kilisesi Vakfı
156- Mardin Keldani Katolik Kilisesi Vakfı
157- Bulgar Ekzarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı
159- Şişli Gürcü Katolik Kilisesi Vakfı
160- Mersin Tomris Nadir Mutri Kilisesi Vakfı

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEK




İÇİMİZDEKİ HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ 3






 İÇİMİZDEKİ  HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ  3


PATRİKHANEİNiİN DİĞER DEVLETLERLE OLAN İLİŞKİLERİ

ABD-Patrikhane İlişkileri:
Kuzey ve Güney Amerika Ortodoks Kiliseleri Başpiskoposu Yakovas, düşmanca hareketleri nedeni ile Türk vatandaşlığından çıkarılması sonrasında Fener Rum Patriği tarafından yurt dışına atanmıştır. Patrikhanenin evrensel sözcüsü gibi görev yapan Yakovas, ayn? zamanda ABD?de güçlü Yunan lobisinin de başını çekmektedir. ABD?de yaşayan Ortodokslar, gerek Yakovasın ve gerekse Ortodoks Yunan asıllı Senatör Dr. John Bredamesin yönlendiriciliginde yogun propaganda ve lobicilik faaliyeti yürütmektedirler. 
Kuzey ve Güney Amerika Başpiskoposluğu, O Conner and Hannan isimli bir avukatlık ve lobi firması ile de 01 Ocak 1997 tarihinde bir anlaşma 
imzalamıştır. Söz konusu güçlü lobicilik faaliyetlerinin etkisi ile, 21 Mart 1994 te Başbakan Çiller e Clinton un Patrikhanenin statüsünde değişiklik  yapılması isteğini dile getiren mektubun iletilmesi, ABD Dış işleri Bakanlıgınca Patrikliğin İstanbul da uluslararası konferanslar düzenlenmesi içerikli faaliyetlerine destek olunması gibi sonuçlar elde etmektedirler.

Ayrıca, ABD kongresi üyelerinden Olympia J. Snowe tarafından ABD Senatosu Dış ilişkiler Komisyonu na 11 Agustos 1995 te, Fener Rum Patrikhanesi nin güvenliği ile ilgili bir tasarı  sunulmasında, anılan lobicilik faaliyetlerinin etkisi olmuştur. Söz konusu tasarıda, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin terörist saldırıların yanı sıra, Türk Hükümetinin İstanbul Belediyesi nin ve Türk basınının olumsuz tutumlarına maruz kaldığı, bu nedenle ABD yönetiminin ve BM Güvenlik Konseyinin Patrikhane ve mensuplarının korunması ve faaliyetlerinin kısıtlanmaması hususlarında Türk hükümeti nezdinde girişimlerde bulunmaları gerektiği vurgulanmaktadır.

Diğer taraftan;

Boston Ortodoks Teoloji Okulu son sınıf öğrencilerin oluşan 19 kişilik stajyer grubunun, 07 Ağustos 1999 tarihinde İstanbul a gelerek Heybeliada Özel Rum Erkek Lisesi Vakfına ait binalarda misafir edilmesi,

Fener Rum Patrikhanesinin girişimi ve merkezi Newyork ta bulunan Din ve Barış Üzerine Dünya Konferans? (WCRP) örgütünün işbirliğiyle gerçekleştirilen Ortodoks Kiliseler ve Avrupa Hıristiyan Demokrat Partileri arasında IV. Diyalog? isimli uluslararas toplantının, 08-09 Haziran 2000 tarihlerinde İstanbul da yapılması, Fener Rum Patrikhanesi nin ABD ile olan diyalogunu ortaya koymaktadır.
Bilindigi gibi ABD nin hedefi Yeni Dünya Düzeni nde Tek Başlı, Tek Merkezli bir dünya meydana getirmektir. ,

Yaklaşık 50 yıl boyunca Çift Başlı bir dünyanın sıkıntılarının kendisine ne kadar pahalıya mal oldugunu görmüştür. 
Bugün için Rusya her ne kadar eski gücünden çok uzaklaşmış görünse de, gerek nüfusu, gerek coğrafyası, gerek yeraltı  yerüstü zenginlikleri ve gerekse askeri gücüyle her zaman süper güç olmaya namzet bir ülkedir.
Rusya, yeni şekillenmede gelecekteki yapısın Ortodoks kilisesi ve Slav milliyetçiliği  üzerine bina edebilecektir. Ancak, halihazırda Rus yöneticileri, eski komünist sistemin eğitim ve düşünce yapısıyla yetiştikleri için Din olgusuna, kiliseye gereken sıcaklıkta bakamamaktadırlar. Bu durum, ABDınin Ortodoks alemi hakkındaki plan ve projeleri için önemli bir avantajdır. Diğer yandan yaklaşık 270 milyon Ortodoks aleminin ezici çoğunlugunun ( Yaklaşık 200 Milyon) Rus olması ise ABD için bir dezavantajdır.

Öte yandan Heybeliada Ruhban Okulunun yeniden eğitime açılma konusunda büyük destek veren ABD?nin bu dezavantaj? ortadan kaldırmak için Rum Milli Kilisesi olan Fener Patrikhanesine Ekümeniklik sıfatı ve yetkisi kazandırmak suretiyle, Ortodoks aleminin kontrolünü Rusyaının elinden almak düşüncesindedir. Böylece Türkiye de sadece 2000-3000 tüm dünyada ise 8-10 milyon müntesibi bulunan bir kilise ile, 270 milyonluk Ortodoks alemini, özellikle Rusyaının yeni yapılanmasındaki iki ayagından birini kontrol etmiş olacaktır. 

Rusya - Patrikhane İlişkileri: 

Rusya daki Ortodoksluk, tüm dünya Ortodokslugu için çok büyük önem taşımaktadır. 
Rusyayı dikkate almadan Ortodoks aleminde hiçbir girişim yapılamayacağı dünya kamuoyu tarafından bilinmektedir. Özellikle SSCB nin dağılmasından sonra yeniden Çarlık dönemindeki gücüne kavuşan Rus Ortodoks Kilisesi, tüm Ortodoksluğun temsilcisi ve koruyucusu olduğunu her fırsatta vurgulamaktadır. İstanbulda ki Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, statü itibariyle Eşitler arasındaki birinci durumundaysa da son sözün söylenmesinde en büyük pay yine de Rus Ortodoks Kilisesindedir.
Rusya da geçmişte olduğu gibi günümüzde de Ortodoks aleminin her milletine özgü, milli kilise vardır. Ayrıca 1821 den itibaren güçlendirilmiş ve fakat 1912 de gücü ezilmiş olan Grek Ortodoks Kilisesi de bulunmaktadır. Günümüzde Rus Ortodoks Kilisesiyle Grek Ortodoks Kilisesi, birlikte Ortodoksluğun en önemli temsilcileri durumundadırlar. Rus Ortodoks Kilisesi, SSCB?nin dağılmasıyla yeniden ve eskisinden çok daha güçlü olarak ortaya çıkmıştır. Tarihteki tüm iddiaların yeniden gerçekleştirme çabasına giren bu kilisenin kendisi için koydugu nihai hedef, İstanbul un Ortodoks kimliğinin, Rus Ortodoks Kilisesinin denetimi altına alınarak bir kez daha tarih sahnesine çıkartılmasıdır.

Fener Rum Patrikhanesi, eski Sovyetlerin dagılması sonrasında Rus Ortodoks Kilisesiini karşısına alma pahasına ABD nin de desteği ile Rus Ortodoks kilisesine baglı  Ukrayna ve Estonya kiliselerini bagımsız kilise olarak tanıma kararı almış, bu kararın arkasında Rusyaının bulunması, Rusya Patrikhanesini rahatsız etmiştir. Bu konu Fener Rum Patrikhanesi ile Rus Patrikhanesi arasındaki anlaşmazlıkların temelini oluşturmaktadır. ABD ve Avrupa Birliğinin de Fener Rum Patrikhanesine karşı son zamanlarda artan ilgisinin altında yatan
nedenlerden birisi de ortak çıkarlar doğrultusunda Fener Rum Patrikhanesinin almış olduğu bir karardır.

Bu temel anlaşmazlığa ragmen, Rus Ortodoks Patrigi Alexy II nin girişimleriyle 20 Ocak 1996 tarihinde Fener Patrikhanesiyle bir protokol imzalanmış ve 201 sayılı bu protokole göre iki kilise birbirlerinin çıkarlarını zedelememe ve birbirlerinin etki alanına müdahale etmeme kararı almışlardır Fener Rum Patrikhanesi ile Moskova Patrikhanesi arasında imzalanan ve Estonya da faaliyet gösteren 87 Kilisiye bağlı cemaatin 52 sinin, Fener Rum Patrikhanesine 29 unun Moskova Patrikhanesine bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmesini karara bağlayan anlaşma, Fener Rum Patrikhanesinin zaferi olarak nitelendirilebilir.
Ancak Estonya daki 6 kilisenin cemaatinin ise hangi Patrikhaneye bağlı olarak faaliyetlerini sürdüreceği konusundaki kesin karar verilememiştir. Diğer taraftan 01 Temmuz 1993 tarihinde Rusya ile Yunanistan arasında imzalanan 12 maddelik Anlaşma ile; İslam ve Türk tehlikesine karşı ortak askeri savunmanın,
Balkanlardaki Türk-İslam tehlikesine karşı ortak mücadelenin,Yunan ve Ortodoks kiliselerinin işbirliğinin sağlanması önem arzetmektedir.


Yunanistan-Patrikhane İlişkileri:

Yunanistanın 1829 yılında bagımsızlığını kazanmasndan sonra İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi her geçen gün Yunan hükümetinin çıkar ve buyrukları doğrultusunda hareket etmeye başlamıştır. 
Yunanistanın bağımsızlığını kazanmak için yürüttüğü faaliyetlere önemli ölçüde destek veren Patrikhane, Yunanistan bağımsızlıgını kazandıktan sonra da bu desteğini artırarak devam ettirmiştir.

Osmanlı İmparatorluğunun I. Dünya Savaşından yenik ayrılması ve mütareke döneminin başlamasıyla birlikte, Patrikhane Bizans yeniden diriltmek ve Türk topraklarından bir kısmını Yunanistana bağlamak için yoğun faaliyete girişmiştir. Bu amaçla büyük Yunanistan hayalini gerçekleştirmek için faaliyet gösteren Etniki Eterya, Mavri Mira gibi cemiyetler ile Patrikhaneyi bir merkez olarak kullanmışlardır. Patrikhane ayrıca Karadeniz Bölgesindeki Rum çetelerini de desteklemiştir. 

Fener Rum Patrikhanesinin Yunan isyanları sırasında, Girit Adasının, Moranın elimizden çıkmasında, Kurtuluş Savaşı verdiğimiz yıllarda Patrikhanenin
destekleriyle kurulan Mavri Mira ve Pontus Cemiyetleri vasıtasıyla Anadolunun çeşitli yörelerinde Rum azınlıgın giriştiği ayaklanmalarda önemli bir rol oynadıgı gerçektir. Patrikhaneyi Yunanistanla birleştirmesi konusunda, yarı resmi de olsa siyasi programının başına alan Venizelos un bu dönemde İstanbula yolladıgı iki siyasi temsilcinin, Patrikhane ile işbirliği yaparak İstanbul dan toplanan çok sayıda gönüllü Rum u silahlandırıp, İzmir ve Trakya ya gönderdikleri muhtelif tarihçiler tarafından ifade edilmektedir.

Ayrıca, İstanbulun 16 Mart 1920 de İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesinden sonra, Patrikhaneye Bizansın çift başlı kartal armasını taşıyan bayrağı çekilmiştir. (Fener Patrikhanesi Bizansın çift başlı kartal armasını bugün de kullanmaktadır) Bu durum bize Bizansın tekrar diriltilmesi için varolan ruhun hiçbir zaman ölmediğini ve uygun bir zemin buldu¤unda tekrar ortaya çıkabileceğini göstermektedir.

Lozan Antlaşmasının imzalanmasından sonra, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi?ne yeni bir statü kazandırılarak Osmanlı Devleti dönemindeki ayrıcalıklarının kaldırılması, Patrikhane ile Yunanistan arasındaki ilişkilere bir durgunluk getirmiş ve nispeten Yunanistanın Patrikhane üzerindeki nüfuzunu kırmıştır.

Ancak bu durum Yunanistan ile Patrikhane arasındaki bağı tamamen koparmamıştır. Günümüzde de Patrikhane ile Yunanistan arasındaki ilişkiler 
açık bir Şekilde devam ettirilmektedir.

1992 yılında, Girit Adasında Patrik Bartholomeos un Şerefine verilen bir yemekte, dönemin Yunanistan Başbakan? Michotakisin Fener Patriğine 
hitaben yaptıgı  konuşmada Sayın Patrik, tüm Helenizmin ve özellikle vatanımızın sınırları içinde yaşayan 10 milyon Yunanlının yanınızda olduğunu 
unutmamanızı isterim? Şeklindeki ifadeleri, Yunanistanın Patrikhaneye bakış açısını göstermesi bakımından önemlidir.

Esas itibariyle Yunanistan Patrikhaneyi Büyük Yunanistan hayalini gerçekletirmek için bir temel taşı olarak görmektedir.
Bu bağlamda, Patrikhanenin faaliyetlerine destek olmak Yunanistanıda hükümet, muhalefet ve tüm basının mutabakata vardığı bir devlet politikasıdır. Basın yayın organlarında her fırsatta Patrikhanenin sözde Ekümenik vasfı vurgulanmaktadır. Ayrıca Yunanistanın bilhassa Türkiyeinin de taraf olduğu her konuyu iki ülke arasındaki boyutundan çıkararak destek sağlamak amacıyla uluslararası? boyuta çekme ve Batı Hıristiyan toplumunu arkasına alma alışkanlığı bilinmektedir. Bu çerçevede Yunanistan, Fener Patrikhanesi konusunu da uluslararası gündeme getirmek ve destek sağlamak amacıyla Patrikhanenin Ekümenik Özelliğinin Ortodoks Kilisesini ve Ortodoks alemini ilgilendiren bir kilise ve mezhep konusu olduğu görüşünü ortaya atmıştır 

Nisan 1994?de Yunanistan hükümet sözcüsünün Selanik te yaptığı açıklamada, Patrikhane konusunun bir Türk-Yunan konusu değil uluslararası
boyutu olan bir mesele olduğunu? vurgulamas?, yine aynı konuya ilißkin olarak Yunanistan?da kurulu bulunan partilerden  YDP  lideri  Evrtin Ortodoks Patrikhaneye  karşı yapılacak girişimler otomatikman bütün Ortodoks kiliselerine ve Yunan ulusuna yapılan bir girişim olarak kabul edilecektir.
Helenizmin tarihi boyutunu gösterme zamanı gelmiştir. Helenizme karşı indirilen darbelere son verilsin. Başka kaybolmuş ve unutulmuş vatanlar olmasını Şeklindeki ifadeleri, Yunanistanın bu amacını bütün çıplaklığı ile gözler önüne seren bir başka örnektir.

Yunanistan ve Fener Rum Patrikhanesinin ortak amaç doğrultusunda yürüttükleri faaliyetlerine bakıldıgında Yunanistanın;
_ 1991de Fener Patriğinin Türk vatandaşı olması zorunluluğunun kaldırılmasını talep ettiği,
1993 de Ayasofyanın yeniden Ortodoks ibadetine açılması isteğini dile getirdiği,
_ Avrupa da Bizansı hatırlatma kampanyaları başlatıldığı,
_ Moskova da sermayesini Yunanlı işadamlarının sağladıkları ilk ve tek Ortodoks bankasının kurulduğu,
_ Atina da Türklerin ve İslamın etkisini kırmak, İstanbulu yeniden kazanmak amacıyla bir siyasi parti ve bir vakıf oluşturduğu görülmektedir.

Yakın dönemde 22-28 Eylül 1997 tarihleri arasında, AB Dönem Başkanı Jacques Santer in himayelerinde ve Fener Rum Patrikhanesinin koordinesinde Karadeniz Tehlikede konulu bir sempozyum düzenlenmiştir. Trabzondan başlayarak Batum, Novorossysk, Odesa, Sulina, Varna ve istanbul  limanlarına uğrayarak Selanikte son bulacak şekilde seyir halindeki bir gemide gerçekleştirilen sempozyuma Avrupa ülkeleri ve Türkiye den çok sayıda din, bilim ve iş adamı katılmıştır. (Katılan329 kişiden 21 i Türk tür) Patrik Bartholomeos, 28 Eylül-02 Ekim 1997 tarihleri arasında  sempozyum kapsamında Selaniki ziyaret etmiş, Selanikte Yunan ve Bizans bayraklar ? altında askeri tören ve Yunan milli marşı eşliğinde 
Yunan Cumhurbaşkan, Başbakan, Generaller, PKK ile yakın ilişkileriyle tanınan milletvekilleri, AB ülkelerinin Selanik Konsoloslar ve din adamlarından oluşan kalabalık bir topluluk tarafından karşılanmıştır.

AVRUPA BİRLİĞİ  İLERLEME RAPORU


AB ilerleme raporunda yer alan tespitlerden özellikle az?nl?klara ifade özgürlü¤ü ve insan haklarına ilişkin olanlar dikkat çekicidir.

Raporda;

Hıristiyan kiliselerin özellikle sahip oldukları gayri menkullerle ilgili olarak zorluklarla karşılaşmaya devam ettikleri, Heybeliada Ruhban Okulu nun
1971 yılında kapatılmasından beri bir gelişme olmadığı ve çeşitli kiliselerin hukuki statülerini kabüldeki eksiklik dile getirilmekte, İnanç özgürlüğü alanında, gayri-müslim gruplara yönelik hoşgörünün arttığı belirtilirken, Sünni olmayan Müslüman toplulukların (Alevilerin) durumunda bir gelişme olmadığı Alevilere resmi yaklaşımın değişmediği, Alevilerin Diyanet İşleri Başkanlığında temsil edilmediği, zorunlu din eğitiminde ve okul kitaplarında Alevi mezhebinin öğretilmediği ve devletin mali deste¤inin sadece Sünni Müslüman camilere ve dini vakıflara verildiği vurgulanmakta, Kültürel haklarla ilgili olarak yapılan anayasal değişikliğe rağmen, ortak gelenek ve kültürel kimliğe sahip etnik grupların üyelerinin kendi kültürel kimliklerini ve kendi dillerini 
kullanma alanında bir gelişme olmadığı ifade edilmekte,  İnsan hakları alanında 2001 yılında iki HADEP mensubu kişinin Şırnak-Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı  tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu konusunun hala açıklanmadığı vurgulanmakta, İşkence ve kötü muamele ile ilgili durumun son
düzenli rapordan beri düzelmediği, ciddi bir şekilde kaygı nedeni olmaya devam ettiği ve gözaltında işkence ve kötü muamele olaylarının sürdüğü ileri sürülmekte, Ayrıca, Türkiyenin 1923 tarihli Lozan Antlaşmasında tanınan azınlıklar dışında başka azınlık tanımayarak, Avrupa Konseyi nin Azınlıkların Korunması Çerçeve Anlaşmasını imzalamadığının üzerinde durulmaktadır.

Malumları olduğu üzere Türkiye ile Avrupa Birliği azınlık kavramlarını farklı değerlendirmektedir. Türkiye, Avrupa Birliği nin tersine, Avrupa Konseyi nin
Azınlıkların Korunması Çerçeve Anlaşmasında öngörülen ulusal azınlık kavramını henüz kabul etmemekte, azınlık kavramından sadece Lozan Antlaşmasında sayılanları anlamaktadır.
Azınlıklar konusunda kesin ve kalıplaşmış standartlar tespiti çok güçtür; her ülkenin etnik, sosyal, tarihi özellikleri gözönünde tutularak, azınlık sorunlarına çözüm yolları araması gereklidir. Türk Hukuk Sisteminde kural olarak azınlık kavramı yer almamakla birlikte, Lozan Antlaşmasında yer alan Müslüman olmayan azınlıklar bu kuralın tek istinasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye de azınlık olarak sadece dini azınlıklar bulunmaktadr.

Diğer taraftan, Türkiye Anayasası, etnik kıstaslara dayalı ayrımcılığı tamamen dışlamakta olup, tüm Türk Vatandaşları kanun önünde aynı hak ve yükümlülüklere  sahiptir.  Kişinin etnik benliğine sahip olması ve bunu koruması vatandaşın ne kadar meşru hakkı ise, üniter bir devlette vatandaşların 
bir yurttaşlık sadakatine sahip olmaları da o kadar görevleridir. 
Yurttaşlık kimliğinin kültürel kimlikten önce gelmesi gerekmektedir.


CEMAAT VAKIFLARI YÖNETMELİĞİ


"Cemaat Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri, Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları ve Tasarrufları Altında Bulunan Taşınmaz Malların Bu Vakıflar Adına Tescil Edilmesi Hakkında Yönetmelik", Resmi Gazete’nin 24 Ocak 2003 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Sözkonusu yönetmelik, AB’ye uyum çerçevesinde çıkarılan 4771 sayılı yasa paketi içinde yer alan Vakıflar Kanunu’ndaki değişiklik dayanak yapılarak
hazırlandı. Vakıflarının Taşınmaz Mal Edinmeleri ve Bunlar Üzerinde Tasarrufta Bulunmaları Hakkında Yönetmelik", ilk kez, 57. Hükümet döneminde, 4 Ekim
2002’de yayınlandı. 58. Hükümet döneminde yayımlanan yeni yönetmelikle 4 Ekim tarihli yönetmelik yürürlükten kaldırıldı.
Yönetmelik, vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış Türkiye’deki gayrimüslim cemaatlere ait vakıfların, dini, hayri, sosyal, eğitsel, sıhhi ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece bu alanlardaki amaçlarını sürdürecek geliri sağlamak üzere taşınmaz mal edinmelerine ilişkin esasları belirliyor.

AB 6. Uyum Yasaları çercevesinde 19 Haziran 2003 tarihinde Vakıflar Yasası’nda değişikliğe gidildi ve cemaat vakıflarının tasarrufları altında bulunduğu
belirlenen taşınmaz malların vakıf adına tescili için yapılacak başvurular bakımından öngörülen 6 aylık süre 18 aya çıkarıldı. Buna göre, Cemaat Vakfları,
4903 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 18 ay içinde tescil başvurusunda bulunabilecekler.

Yönetmelik ile birlikte Türkiye’de faaliyette bulunan 160 cemaat vakfının da listesi yayınlandı.

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEK

8 Şubat 2015 Pazar

İÇİMİZDEKİ HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ 2





İÇİMİZDEKİ  HANÇER , FENER RUM PATRİKHANESİ  2




PATRİKHANE’NİN 5 AŞAMALI PLANI


İstanbul’da Ortodoks dünyası için yeni bir Vatikan yaratmayı hedefleyen Patrikhane 5 aşamalı bir strateji izlemektedir.

BİRİNCİ  AŞAMA: 

Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının vesayetinden ve engellemelerinden kurtulmak Bilindigi gibi Fener Rum Patrikhanesi,  Lozan Anlaşması geregince
 “Azınlık statüsünde”dir. 
Dolayısyla, Patrik ve kendisine baglı 12 metropolit ancak Türkiye vatandaşı olan ruhaniler arasından seçilebilir. TC hükümetlerinin uygun görmediği, 
onaylamadığı herhangi bir ruhani bu göreve aday bile gösterilemez. Fener Rum Patrikhanesi’ne “Vatikan Statüsü” verme düşüncesinde olanlar, ilk aşama olarak TC kanunlarnın vesayetinden kurtulmalarının gerekliliğine inanmaktadırlar. 

Bunun için de Patrikhaneye “Ekümeniklik” sıfatı vermek yeterlidir. Türkiye bunu tanıdıgı  anda artık Patrikhaneyi kontrol edemeyecektir.


İKİNCİ AŞAMA:

'' Suriçi İstanbul”un Patrikhanenin Ekümenik damgası› altnda eski Konstantinople olarak yeniden ihyası Patrikhane, Türk ve Rum işadamlarının satın  alarak Azınlık Vakıfları”na, onların da Patrikhaneye hibe ettikleri gayri menkullerle, bu düşüncenin altyapısını önemli ölçüde gerçekleştirmiştir. 
İstanbul’u sorunlarından kurtarma gibi projelerle de “Suriçi İstanbul” esas Şehirden ayrılır, kültürel ve dini çehresi öne çıkarılırsa, Vatikan’a giden 
yolda çok büyük bir merhale kat edilmiş olacaktır. 
Zira BM, AB, UNESCO ve Dünya Kiliseler Birliği gibi kuruluşların parasal yardımıyla Şehrin eski Bizans ve Hristiyan çehresi ön plana çıkarılmaya
çalışılacaktır. Mülkiyetine sahip olduğu çevre araziyi yerleşime kapatarak, kendi kontrolüne almaya çalışacaktır.

ÜÇÜNCÜ AŞAMA: 

Hristiyan ülkelerin İstanbul’da dini ateşelikler açmaları Ankara’da büyükelçilikleri bulunan tüm Hristiyan ülkeler, Patrikhane civarında yani  Konstantinople’de birer “Dini Ateşelik” açacaklardır. Bunlar, bir süre sonra Vatikanla aşacak, istikbaldeki devletin büyükelçilikleri olacaklardır.

DÖRDÜNCÜ AŞAMA: 

BM, AB ve UNESCO gibi uluslararası kuruluşların surlar içindeki tarihi Konstantinople’nin “Açık şehir” haline getirilerek, Türkiye ’nin hükümranlık 
hakkını tartışmaya açmaları Diğer üç aşama gerçekleştiği andan itibaren Türkiye artık gelişmelerin önünü alamayacaktır. 
Başta BM, AB, UNESCO, Dünya Kiliseler Birliği vb. birçok uluslararası kuruluş, tarihi Konstantinoplenin restorasyonunda katkı sahibi olacaklardır.
Şehrin Bizantinist ve Hristiyan karakteri ön plana çıkarlacaktır. 

Sonuç olarak Şehir bu haliyle dünyaya açık bir ortak metropol haline getirilecek, dini ateşelikleriyle, kültür mozayiğiyle artık bir Türk şehri değil,  Şimdilik sembolik de olsa 270 milyonluk Ortodoks dünyasının kalbi ve kıblesi olacaktır.

BEŞİNCİ AŞAMA: 

Vatikan’ın (Bizansı’n) Resmen kuruluşu Bu safhada “Ekümenik” bir Patrikhanenin önderliğinde Bizansı yeniden ihya edilmiş olacak, önce İstanbul ’un tamamı, kademeli olarak da boğazların Avrupa yakasndaki topraklarımız elimizden çıkacaktır. Ekonomik darbogazlarla boğuşan, dış baskı ve  ambargolarla bunalar, PKK terör örgütü ve sözde dost komşularıyla boğuşan bir Türkiye bu safhada dünyayı karşısına alamayacaktır. 
Bu mücadelede hiçbir yerden destek de bulamayacaktır.

YUNANİSTAN’IN PATRİKHANE’YE VERDİĞİ HEDEFLER

Yunanistan tüm Ortodoks ülkeler üzerinde etkinlik sağlamak, Megali İdea’yı canlı tutmak, Bizansın mirasçısı olarak Patrikhaneyi ön plana çıkarmak  maksadıyla, Patrigin faaliyetlerini desteklemektedir.

22 Ekim 1991’de Birinci Bartholomeos Patrik seçildikten sonra Yunanistan Dışi İleri tarafından Fener Patrikhanesi’ne “Gerçekleştirilmesi istenen hedefler” verilmiştir. 

Bu hedefler Şunlardır:

- Patrikhane’nin faaliyetlerinde “ekümenik” vasfını kanıtlaması
- Patrikhane’nin Rus Kilisesi ve Doğu Avrupa’daki kiliselerle ilişkilerini güçlendirmesi
- Heybeliada Ruhban Okulu’nun faaliyete geçirilmesi
- İsviçre/ Şambiri Ortodoks merkezinin güçlendirilmesi


PATRİKHANE’NİN STATÜSÜ DIŞI FAALİYETLERİ


Yunanistan tarafından gösterilen hedefleri de kapsayacak şekilde, Patrikhanenin statü dışı faaliyetlerini Şu başlıklar altında toplamak mümkün:

- Ekümeniklik vasfını saglama ve siyasi güç kazanma girişimleri
- Yunanistan ile ilişkileri (Bizansı’n ihyası) ve Ortodoks İttifak kurma girişimleri
- İdari, sosyal ve ekonomik faaliyetleri
- Heybeliada Ruhban Okulunu açtırma girişimleri Patrikhanenin faaliyetleri ile bu faaliyetleri destekleyen yoğun yurtiçi ve yurtdışı teması ve  ziyaretler, Ortodoks cemaati bulunan ülkelerde örgütlenme, kiliseler arası ve dini sorunları çözme, banka ve tv kurma girişimleri, statü dışı olarak kendi içinde “Bakanlar Kurulu” benzeri, idari bir yapılanma gayreti ve Yunanistan’la geliştirilen sıkı ilişkiler.,   

Topluca incelendiğinde;

- Patrikhanenin “Ekümeniklik” vasfını kabul ettirmek suretiyle tüm ortodoks dünyasının Patrikhanesi niteliğini yeniden kazanmayı amaçladığı,
- Yunanistanı’n Fener Patrikhanesine “Ekümenik ve Vatikan modeli bir dini devlet” statüsü kazandırıp, Patrikhanenin dini nüfuzunu da kullanarak  
Ortodoks ittifakı” oluşturmaya çalıştığı,
- Patrikhane’nin oluşturulmaya çalışılan Ortodoks ittifakın içinde etkin rol alarak, Yunan İdealleri ile özlemlerine hizmet eden, bir kuruluş olma yönünde faaliyetlerini sürdüreceği,
- Patrikhane bünyesinde “Bakanlar Kurulu” benzeri bir yap›lanma oluşturarak, kurulması düşünülen devlet için gerekli altyapının oluşturulmaya çalışıldığı,
- Ruhban Okulunu açma girişimlerinin de İstanbul ’da yaşayan 1200 -1500 Rum azınlıgın gerçek ihtiyaçlarn karşılamaktan çok “Helen ve Ortodoks  emellerini” simgeleyen “siyasi bir talep” niteliğinde olduğu degerlendirilmektedir.

RUMLARIN KARADENİZ’E YÖNELİK FAALİYETLERİ

Karadeniz Bölgesi Rumlar için, coğrafi ve tarihi olarak Helen idaresinin Türklere direndiği en son bölge olması› bakımından ayrı bir öneme sahip olup, bölge Megali İdea’nın bir parçası durumundadır.
Yunanistan bu milli hedefini elde etmek maksadıyla, 1916 -1922 yılları arasında Karadeniz’den göç eden Rumların durumunu, öncelikle Yunan ve 
Uluslararası Kamuoyunun gündemine getirmeye ve 19 Mayıs 1919 tarihinin, Pontusların soykırım günü olarak kabul edilmesini sağlamaya yönelik çabalarını sürdürürken, PKK ile işbirliği içerisinde, bölgeye yönelik faaliyetlerini de hızlandırmıştır. 

Bu kapsamdaki önemli faaliyetler Şunlardır;

- Yunanistan 1974 ’ten itibaren Türkiye’ye karşı Ermeni, Rum ve Kürt unsurların birleşik mücadelesini sağlama çabası içine girmiş ve bu amaçla “
Küçük Asya ve Kıbrıs Halkları Mücadele Koordine Komitesini” kurmuştur.
- Pontusların soykırım konusunu, Yunan ve Dünya Kamuoyunun gündemine getirme çalışmalarını hızla devam ettirmektedir.
- 1992 yılında Avrupa Parlamentosuna, Yunanistan tarafından “Pontuslu” Rumların soykırımının kabul edilmesi ve 19 Mayısı’n anma günü olarak 
tespitine ilişkin bir karar tasarısı sunulmuştur. 19 Mayıs Günü, “Pontusluların Soykırımının” anma günü olarak 1994 yılında Yunan Parlamentosunda kabul edilmiştir.
- Türkiye’den göç eden Rumların ve yabancı misyonların bölgeye olan ziyaretleri artmıştır.
- Türkiye’yi stratejik rakip olarak gören Yunanistanın Patrikhane ve PKK’ yı da kullanarak Pontus’a yönelik faaliyetleri ile, Karadeniz’in gelecek 
dönem dünya ekonomisinde oynayacağı rolü de dikkate alarak, bu konuda Türkiye’nin avantajları›nı› azaltma gayretleri içinde olacağı,
- Türkiye’den göç ederken, arazi ve gayri menkullerinin tapularını yanlarında götüren Rumların, halen İngiltere, Fransa ve Avusturalya’daki yakınlarını kullanarak, söz konusu tapular uluslararası hukuk çerçevesinde dile getirerek Karadeniz Bölgesinden toprak isteme çabalarını gündeme getirebilecekleri, sözde Pontus soykırımını uluslararası kuruluşlara kabul ettirme yönünde, gayretlerini artıracagı değerlendirilmektedir.


ERMENİLERİN FAALİYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ,


İstanbul Kumkapı Ermeni Patrikhanesi, Ermenistan ’daki Eçmiyazin Katagikoslugu’na baglı olup, Büyük Ermenistanı’n kurulmasını ve Ermenistan 
ile birleşmesi yönünde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Ermenilerin ülkemizden talepleri, sözde soykırımın tanınması, buna karşılık tazminat ödenmesi ve toprak verilmesi olarak özetlenebilir.
Bu maksatla Ermeni Terör Örgütleri, 1973 ’lerden günümüze 31 ’i resmi görevli olmak üzere 47 Vatandaşımızı Şehit etmişlerdir.

6 Nisan 1980’ de Lübnan’da ASALA ile PKK arasında imzalanan bir antlaşma ile, ASALA Türkiye ’ye yönelik terör hareketlerini Karabağ’a kaydırmış ve yerini PKK terör örgütüne bırakmıştır. Sözde Ermeni davasının izlenmesi ise, daha ziyade ABD Kongresi ve Avrupa Parlamentosu gibi siyasi  platformlara kaydrlmştır. Anma faaliyetleri, 1996 yılından başlamak üzere çeşitlilik ve kapsamlı boyutlara sahip bir görünüm arzetmiştir. 
Sözde soykrımın kabulüne yönelik talepleri de dile getirmeyi sürdürmüşlerdir.
Sözde soykırım törenleri; 1997 yılında geçen yıllara oranla daha sessiz ve olaysız geçmiştir. 
Sözde soykırım daha çok siyasi platformlara çekme  çabaları yoğunluk kazanmştır. Bazı yerlerde PKK_ERNK temsilcilerinin de katılımı dikkati çekmiştir.

Önceki yıllarda, Ermeni çevrelerin faaliyetleri, 24 Nisan tarihine odaklanmışken, bu yıl gözlenen bir eğilim de, bu faaliyetlerin kitap yayın,  sergi açılması, Anıt dikilmesi gibi çalşmalarla, tüm yıla yayılarak konunun sürekli canlı tutulmak istenmesi olmuştur.
Son olarak, Ermeniler son yıllarda faaliyetlerini daha siyasi ve kültürel içerikli hale getirmişlerdir.
Ancak Ermeni terör örgütlerinin varlıklarını bugünde muhafaza ettikleri bilinmekte olup, kendi uygun görecekleri koşullarıda yeniden terörist  eylemlere yönelebilecekleri değerlendirilmektedir.

SONUÇ OLARAK:

Türkiye’de yaşayan Rum ve Ermeni azınlık ile Diaspora Ermenileri ve Rumların Yunanistan’ın öncülüğünde Türkiye aleyhtarı faaliyetlerini sürdürecekleri,
Türk Bayragını, kendi insanı dışında ortaklık kurduğu PKK Terör Örgütü, Rumlar ve Ermeni göstericilere yaktıran Yunanistanın;
a) Türkiye toprakları üzerinde başlattığı bu “Özel Savaş” bütün vasıtaları kullanarak her alanda yaygınlaştıracağı,
b) Fener Patrikhanesi ile ilgili olarak Türkiye’nin inisiyatifinide bir çözüm öngörülmediği takdirde, bu kuruluşun dış kamuoyunun desteğini alarak 
ülkemizin iradesi dışında bir yapılanmaya gidebileceği düşünülmektedir.
Bugün ve gelecekte milli güvenliğimizi, birlik ve bütünlüğümüzü etkileyen bu ve benzeri sorunlarla ilgili olarak startejik öngörü modelleri  geliştirilerek bir disiplin içerisinde uygulanması gerekmektedir.,


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM  EDECEK