GÖRDION etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GÖRDION etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ekim 2016 Pazar

HER DÖNEM TARİHİ İÇERİSİNDE BARINDIRAN..BİRBAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM..




HER DÖNEM TARİHİ İÇERİSİNDE BARINDIRAN..BİRBAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM..



DUATEPE, BASRİKALE, ALAGÖZ

   Pek çok kez kat ettiğimiz ama yakın çevresindeki güzelliklere ve değerlere ilgimizi esirgediğimiz yollar, yolculuklar vardır. İzmir-Ankara yolculukları 30 yıl önce sıkça yaptığımız son 5 yılda canlanan rotalaraımızdan birisi oldu. Kabul etmek gerekir ki; çift yollar yolculuğu kolaylaştırdı, yol zamanını kısaltırken belki de böylelikle çevreye ilgi göstermeyi aklımıza getirdi. Son yıllarda bu rotada bir alışkanlık edindik. Yan yollara sapıp, çok değil bir kaç kilometre uzaklıktaki güzelliklerle tanışacaktık.
   Duatepe ve Basrikale Mevzileri ile Alagöz Karargahı bu kezki hedef uğraklarımızdı. Her üçü de yakın tarihimize tanıklık etmiş yerler. Top sesleri Ankara’da yankılanırken, yeni bir devletin doğuşunda önemli rol oynamışlar.
   Polatlı’ya varmazdan önce yön göstericiye uyarak yoldan saptık. Tepeye konuşlu Duatepe ve Basrikale tepe mevzilerine erişmek bir kaç dakikamızı aldı, almadı! Sakarya Ovası’na egemen tepeden çevreyi gözetleme hevesimiz kursağımızda kaldı. Bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle tepeye çıkışın yasaklanmış olduğunu girişte öğrenebildik. Gözlerimizle görmedik ama doğuda Ankara batıda da Sakarya ovası ayaklarımızn altında olacaktı; ülkemizin varlığında önemli köşetaşlarından sayılan Sakarya Savaşı’nın top seslerini, nal tıkırtılarını ve belki de askerimizin “Allah, Allah!” çığlıklarını kulaklarımızda duyumsayacaktık. Bu aksaklığı öngörmemiz olanaksızdı. Çaresiz geri döndük! Düş kırıklığı da cabası!
img_2922

img_2925



Polatlı’yı geçtikten sonra Ankara’ya yaklaşık 40 km kala bir durağımız daha vardı nasılsa. Ona odaklanmaktan başka çaremiz yoktu. Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkleri”ni okuyanlar “Alagöz Karargahı”yla tanışıktır. Bulunduğu köyle aynı adı taşıyan ve köyün ileri gelenlerinden Türkoğlu ailesinin Milli Mücadele hizmetine sunduğu köy evi bugünkü alçakgönüllü görünümünün çok ötesinde bir işlev görmüştür. 23 Ağustos 1921’de başlayıp 13 Eylül’de sona eren 22 günlük Sakarya Savaşı buradan yönetilmiştir. Bir aileye ait olan bu köy evi o dönemde bir ordugaha ve karargaha dönüşmüştür.
img_5570
img_2999

Müzeleştirilen Alagöz Karargahı bakımı ve onarımı yapılarak ziyarete açılmış. İlginç ve doğru bir biçimde Anıt Kabir Komutanlığı’na bağlanmış. Belki de bugünkü düzenini ve hatta varlığını onlara borçluyuz diyebiliriz.
img_5551

img_5573

 _ Atatürk’ün Çalışma odası, mutfak, iletişim odası, önemli toplantıların yapıldığı, kararların alındığı mekanlar o zaman kullanılmış olan eşyalar sergilenerek koruma altına alınmış.
img_5552


img_5559

img_5564

Milli Mücadele günlerine geri dönüp, o zaman aralığını duyumsamak isteyenlerin göz ardı etmemesi gereken bir uğrak yeri olmalı Alagöz Karargahı! Mutlaka gidilip, görülmeli demekle yetiniyorum.
img_6174
   _ Yazıyı Duatepe’deki bakım, onarım çalışmalarını duyurmayan yetkililerimizin kulaklarını çınlatmadan sonlandırmak istemem.
Bir kaç söz de Alagöz için söylenmeli.
Anayoldan Alagöz’e sapar sapmaz yol çatallaştı. Üstelik bir yön işareti bile göremedik yolun çatallaştığı noktada. Birisi dar olsa da düzgün ve asfalttı. Doğal olarak Alagöz yolu olmalıdır diyerek asfaltta bir süre ilerledik. Ama, Alagöz’den uzaklaştığımızı fark ederek geriye döndük. Bir ülkenin varlık savaşının yönetildiği başkent Ankara’nın burnunun dibindeki önemli bir yurt köşesinin çift yoldan vazgeçtik; tozdan, topraktan kurtarılamamış olması dile getirilmeyi gerektiriyor. Yine karargahın girişindeki kırık mermer kitabeden de söz etmemiz kaçınılmaz. Yenilenemez miydi? Bunu yapmak bu kadar olanaksız mıydı?
Buna karşılık kapanış saati gelmiş, temizlik başlamış olsa da ziyaret isteğimizi kırmayan müze çalışanlarına şükranlarımızı sunmayı unutamazdık.
Bu anlamlı ve duygu yüklü ziyaret yarım saatimizi aldı. Verdiklerini anlatmamız için sözcükler de sayfalar da yetmez.
Ülkemizi ve milletimizi var eden “ Şu Çılgın Türkler ” i saygıyla anmak için bundan daha güzel bir fırsat olamazdı diyerek Ankara yolculuğumuzu daha bir coşkulu, istekli sürdürdük…