Müessif protesto değil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müessif protesto değil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ekim 2020 Salı

Müessif protesto değil., Linç girişimi.

Müessif protesto değil.,  Linç girişimi.


ÇİĞDEM TOKER
cigdemtoker@sozcu.com.tr
22 Nisan 2019 

“Yaksınlar o evi” diyor bir kadın.
Saldırı ve linç girişimi sonrası CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun güçlükle 
götürülebildiği  evin önünde biriken kalabalıktan yükselen bir ses bu:
“Yaksınlar!”
Sivas Katliamı'ndan 26 yıl sonra Çubuk'ta hortlayan linç ruhunu dehşetle 
izliyoruz.
Kılıçdaroğlu'na fiziken saldıracak kadar yaklaşabilen topluluğun zorlukla 
yarıldığını, bir eve götürüldükten sonra bile saldırgan kalabalığın bir saat 
dağıtılamayışı (ya da dağıtılmayışı?), CHP liderinin dışarıya zırhlı araçla 
çıkarılması çok şey anlatıyor.
İki kişinin yan yana (kimseye saldırmadan) slogan attığında on saniye içinde 
coplu gazlı polis müdahalesine uğraması, sürüklenerek gözaltına alınışları 
sıradanlaşırken, ülkenin büyük nüfusunun yaşadığı kentlerde yerel seçimleri 
kazanmış, devletin en köklü partisinin liderinin linçten güç bela kurtarılış 
görüntüleri utanç vericidir.
Ankara Valiliği'nin bu linç girişimini “müessif protesto” diye nitelemesi dikkat 
çekicidir.



ZAMANLAMA LİSTESİ 
CHP Liderine linç girişiminin dehşeti bir yana dikkat çeken ve birden fazla 
zamanlaması var:
– Oyları 17 gün boyunca sayıldıktan sonra mazbata alabilen İBB Başkanı 
İmamoğlu'nun halkla kucaklaşmasına dakikalar kala meydana geldi.
– Bu linç girişimi kutuplaştırmanın herkesi yorduğu, usandırdığı bir ortamda, 
İstanbul'u kazanan İmamoğlu'nun bu zaferinde kapsayıcı ve barışçı dilinin büyük 
payı olduğunu her aklıselim sahibinin teslim ederken geldi.
– Bu linç girişimi, AKP'nin İstanbul seçimini iptal ettirmek için YSK nezdinde 
yaptığı başvurunun görüşülmesine 24 saat kala meydana geldi.
Bu tablonun, zihinlerde çağrıştırdığı bir de siyasi dönemeç var: O dönemeç 7 
Haziran 2015 seçim sonuçları.  AKP'nin tek başına iktidar olma çoğunluğunu 
kaybettiği o seçim,  çok acılı, katliamlarla geçen bir beş aylık aranın ardından 
1 Kasım'da “tekrarlanmış” ve AKP yeniden tek başına iktidar olmuştu.
Dolayısıyla bu linç girişiminin ardında bir “siyasi mühendislik” olup olmadığı, 
kendiliğinden mi yoksa organize planlı bir saldırı mı olduğunun açığa 
çıkarılmasını beklemek her yurttaşın hakkı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun “CHP il başkanlarını bundan sonra şehit 
cenazelerinde protokole kabul etmeyin” sözü hafızalarda taze olsa bile.
Umuda yumruk
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na büyük geçmiş olsun. Ona atılan yumruk, bu ülkede 
kutuplaştırma istemeyen, hukuk devletine demokrasiye inanan milyonların umuduna atılmıştır.
Vicdanını kaybetmemişler olayın “müessif bir protesto değil” linç girişimi 
olduğuna tanık.
Bu ülkede milyonlar, bu saldırıda organize kötülük mimarlarının, nefret 
siyasetinden medet umanların ve “gazeteci” kılıklı biatçıların payını biliyor.
Milyonlar bu ülkede kutuplaştırma ve nefret siyasetinin soluk alamayacağı bir 
demokrasi talebinde kararlı.
Bütün belediyelere tek ‘sanal kayyum'
Ekrem İmamoğlu'nun İBB'de elektronik veri tabanı/altyapı incelemesi için verdiği 
talimat panik yarattı.
O kadar ki, Türk idari yargısı, tarihinde görülmemiş rekora imza atarak 
AKP'lilerin başvurusunun ertesi günü yürütmeyi durdurdu.
AKP'li yönetenler ve biatçı medyaya göre veriler kopyalanırsa İSKİ, İGDAŞ 
abonelerinin veri ve adresleri dışarıya, yani terör örgütleri ve yabancı 
istihbarat kuruluşlarına gider.
Sanki İstanbul halkının verileri özel şirketlere devredilen elektrik dağıtım 
veri tabanında, özel kargo şirketlerinde, özel hastanelerde yokmuş gibi. 
Bu ülkenin nüfus veri tabanı hacklenmemiş, milyonların verileri yayımlanmamış gibi.



Ekrem İmamoğlu
Asıl neden başka.
İçişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı geçen hafta belediyelere bir 
yazı göndermiş. Bütün belediyeleri aynı veri tabanında birleştiren bir bilişim 
sistemi kurulduğunu bildirmiş.
Ve bütün belediyelerin “bir an önce sisteme dahil olmasını” istemiş. Bakanlık, 
tek veri tabanının amaçlarını bilgi güvenliği, siber tehditlere standart tedbir 
alma ve kişisel verilerin korunması diye sıralıyor. 
Dayanaklar ise Cumhurbaşkanlığı 1'inci ve 2'inci 100 günlük icraat planı, bakanlığın Stratejik 
Planı, 10. Kalkınma Planı.
Ancak konuyu bilenler, Türkiye genelinde bütün belediyelerin verilerini ve 
uygulamalarını İçişleri Bakanlığı'nın hazırlayacağı bir sistem üzerinde 
tutmasının, belediyeleri belediye olmaktan çıkaracağını, asıl tek merkezde 
toplanınca verilerin manipüle edileceğini vurguluyor.