Türk Ordusundan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Ordusundan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ekim 2017 Salı

ABD, Türk Ordusundan Rahatsız



 ABD, Türk Ordusundan Rahatsız



İnan Kahramanoğlu 
26.05.2003/Sayı:31
ABD, Türk ordusundan rahatsız

ABD ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında uzun süredir yaşanan çatışma ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz’in açıklamalarıyla yine gündemde. Tezkere krizi ile başlayan gerilim Wolfowitz’in açıklamalarıyla devam ediyor.

Wolfowitz’in Türk Ordusu’na yönelik ağır eleştirileri ABD-Türkiye ilişkileri açısından yeni bir döneme girildiğinin de kanıtı.

ABD-Türkiye çatışmasının merkezi Kuzey Irak

Wolfowitz, CNN TÜRK televizyonunda Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar’la yaptığı söyleşide Türk Ordusu’ndan rahatsız olduklarını belirterek ABD’nin Türkiye’ye yönelik mesajlarını iletti.

Wolfowitz’in açıklamasındaki ABD’nin Türk Ordusu’na yönelik suçlamalarının merkezinde ise ABD’nin Irak saldırısında ABD’nin isteklerinin geri çevrilmesi ve tezkere krizi yatıyor. Türkiye üzerinden açacağı kuzey cephesi üzerinden Irak’a saldırmayı planlayan ABD tezkerenin meclisten geçmemesi üzerine Irak’a güneyden saldırmak zorunda kalmış ve bu da ABD’nin bütün planlarını alt üst etmişti.

Bu noktadan sonra ABD-Türkiye ilişkilerinin artık eskisi gibi olmayacağı söylenmeye başlanmıştı. Wolfowitz’in son açıklamaları da bu tesbitin doğruluğunu kanıtlıyor.

Wolfowitz açıklamasında ABD’nin Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’ta bulunmasını istemedikleri ve Türk ordusunun derhal Irak’tan çekilmesi gerektiği mesajını veriyor.

ABD: TSK’nın faaliyetlerinden kuşkuluyuz

TSK’yı Irak’a karışmakla suçlayan ABD Wolfowitz’in açıklamasının ardından bu kez de ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson aracılığıyla tekrarladı. Irak saldırısıyla başlayan ve Wolfowitz’in açıklamalarıyla süren gerilimi azaltmak için ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson ile görüşen Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Uğur Ziyal, Pearson’dan “Kuzey Irak’taki faaliyetinizden kuşkuluyuz” cevabını aldı. Ziyal’ın Pearson’a ABD makamlarının Türkiye’ye yönelik tepkisinin endişe verici boyutlara ulaştığını söylemesi üzerine de Pearson “Türkiye’nin nereye gittiğini bilmiyoruz. Asıl Irak’taki ABD askeri makamları Türk askeri makamlarından rahatsız. Irak’taki ABD kuvvetleri Türk askeri varlıklarının tutumundan ve Kuzey Irak’taki faaliyetlerinden kuşku duyuyor” sözleriyle ABD’nin tavrından geri adım atmayacağını göstermiş oldu.

Dışişleri’nin ilişkileri normalleştirmek amacıyla Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün katılacağı üst düzey ziyaret önerisi de ABD tarafından reddedildi. Wolfowitz’in açıklamalarını değerlendiren Dışışleri Bakanı Abdullah Gül ise Wolfowitz çok açık, samimi ve pragmatik konuşmuş diyerek tehditleri duymazdan gelmeyi tercih etti. Abdullah Gül ilişkileri düzeltmek amacıyla ABD’yi ziyaret etme isteğinin geri çevrilmesini de aynı şekilde görmezden gelerek “bu ziyareti en uygun zamanda gerçekleştiriz” dedi.

Wolfowitz: Türkiye tezkerenin kabul edilmemesinin bedelini ödedi

Wolfowitz’in açıklamaları ABD’nin Irak saldırısı sonrasında içine düştüğü çıkmazın sorumlularından biri olarak Türkiye’yi gördüğünü gösteriyor. Ancak Wolfowitz’in sözleri basit bir sitemden çok açık bir tehdit anlamı taşıyor. Wolfowitz Türkiye’nin ABD’ye destek vermiş olması durumunda bugünkünden çok daha büyük bir ekonomik yardım alabileceğini söyleyip Türkiye’nin bu hareketinin bedelini ödediği mesajıyla Türkiye’yi tehdit ediyor.

Wolfowitz’in tehditleri Türkiye’nin son dönemde İran ve Suriye ile ilişkilerini geliştirme çabalarınında ABD tarafından dikkatle takip edildiği sözleriyle sürüyor. Wolfowitz, “Türkiye Kuzey Irak’taki her şeye şüpheyle yaklaşmamalı. Amerikalıların ne istediğini umursamıyoruz dememeli. İran ve Suriye ne olursa olsun bizim komşumuz dememeli... Hata yaptık. Irak’taki olaylara daha duyarlı davranmalıydık. Artık biliyoruz. Nerede ne kadar yardımcı olabilirsek o kadar yardımcı olmalıyız demeli” sözleriyle Türkiye’nin son dönemki politik tavrını eleştiriyor ve Türkiye’nin ne yapması gerektiğini söyleyerek tehditlerini sürdürüyor. Kuzey Irak’ta ABD ve Türk askerinin karşı karşıya gelmesi hatırlatıldığında ise Wolfowitz’in cevabı “Artık o bölgede tek taraflı hareketlere giremeyiz. herkes General Franks’ı takip etmek söylediğini yapmak zorunda” oluyor ve hemen ardından da Türkiye’nin artık Kuzey Irak’ta askeri güç bulundurmasına gerek kalmadığını ekliyor.

Müttefikçilik oyununun sonu

Wolfowitz’in sözleri aslında uzun yıllardır varolan ancak bir türlü açığa vurulmayan ABD-TSK gerginliğinin gözler önüne serilmesini sağladı. ABD Türk ordusundan rahatsız olduğunu daha önce de çeşitli defalar üstü örtülü biçimde vurgulamış ve orduyu tasfiye etme planlarını uygulamaya koymuştu.Türk Silahlı Kuvvetleri içinde de ABD ile sözde müttefiklik ilişkisinin sorgulandığı ve ABD’nin Türkiye’nin ulusal güvenliği için açık bir tehdit durumuna geldiği tespitinin yapıldığı bilinen bir gerçek. Ancak bugüne kadar her iki tarafta bu gerçekler ışığında strateji belirlemelerine karşın varolan gerilimi açığa vurmaktan kaçınmıştı. Bu anlamıyla Wolfowitz’in hiçbir kaygı gütmeden yaptığı suçlamalar ABD-Türkiye ilişkilerinin geri dönülemez biçimde tahrip olduğunu ortaya koyuyor. Elli yıllık stratejik müttefiklik aldatmacasının sonuna gelindiği artık tarafların ağzından ifade ediliyor.

Amerikancılar itiraf ediyor: Türkiye-ABD ilişkileri eskisi gibi olamaz

Türkiye ABD ilişkilerinde büyük bir kopuşun yaşandığını artık Amerikancı yazarlar bile kabul ediyor. ABD ile stratejik müttefiklik propagandasının Türkiye’deki önde gelen isimlerinden Mehmet Ali Birand, Radikal gazetesinde Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide Wolfowitz’in açıklamaların aslında Amerikan yönetiminin resmi görüşünün yumuşatılmış şekli olduğunu, Pentagon ve Beyaz Saray’da Türkiye ile ilgili çok daha ağır sözlerin söylendiğini belirtiyor ve “o kadar ki Amerikan Dışişleri Bakanlığı’ndaki özel konuşmamızda bize, Eğer Paul ile bu söyleşiyi yirmi gün önce yapsaydınız, konuşma şimdikinden bir misli sert olurdu” diyerek ABD’nin Türkiye’ye yönelik tepkisinin boyutlarını ortaya koyuyor.

Birand, Pearson’u Amerikadaki şahinlerden biri olarak gösterip bu açıklamaların ABD yönetimini bağlamadığı yolundaki yorumları da yalanlayarak aynı tür yorumları Grossman ve Halbrook gibi ABD’li yetkililerden de dinlediğini aktararak Wolfowitz’in açıklamalarının ABD yönetiminin kurumsal tavrı olduğunun altını çiziyor. Birand ABD-Türkiye ilişkilerinin bundan sonra nasıl olacağı sorusuna ise “Gereken ihtimam gösterilirse daha sağlam zemine oturur ama hiçbir zaman eskisi gibi olmaz. Amerika bundan sonra Türkiye’yi her yerde desteklemez” diyerek cevap veriyor.

Bütün bu gelişmeler düşünüldüğünde Amerikancı yazarların bile kabul ettiği gibi Türkiye ABD ilişkilerinin düzelmesi mümkün değil. Üstelik ABD-Türkiye ilişkilerini kopma noktasına getiren süreç işliyor ve varolan gerilimi daha da artıracak. ABD Kuzey Irak’ta Saddam rejiminin devrilmesiyle kukla Kürt devleti kurma planlarını uygulamaya koyacak. Türkiye’nin savaş nedeni saydığı kırmızı çizgiler aşılmış durumda.

Türkiye artık Batı ittifakından kopma ve ulusal güvenliğini koruyacak yeni stratejik arayışlarla ABD’nin tehditlerini göğüsleme yoluna girmek zorunda.



http://www.turksolu.org/31/kahramanoglu31.htm

***