TEK ÇARE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TEK ÇARE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2016 Çarşamba

TEK ÇARE, TEK ÇARE, TEK ÇARE




TEK ÇARE, TEK ÇARE, TEK ÇARE

????????????????????????????????????

Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1924)
Bugün ülkemizi kan denizine ve her alanda çözümsüzlüğe götüren tek husus AKP’nin yanlış Suriye politikasında israr etmesidir..
Ülkeyi bugünkü kaos ve kargaşadan kurtarmanın tek çaresi vardır..
ÇARE, derhal yasal Suriye yönetimi ile yani ESAD Rejimi ile anlaşarak Suriye’nin hızla toprak bütünlüğünü sağlamasına yardımcı olmaktır.
Başından beri ESAD’ı düşman ilan eden AKP’nin bunu yapması fiilen mümkün değildir. O halde TBMM üyeleri tek tek parti kimliğinden sıyrılarak milli iradenin gücünü göstermesi ve ülkeye sahip çıkması gerekmektedir.
İşgal edilmiş Anadolu topraklarından düşmanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki TBMM yönetiminin kovduğu ve cumhuriyeti de bu meclisin kurduğu asla unutulmamalıdır.
Seçmenler harekete geçip seçtiklerini doğru yola çağırmak zorundadır.
Yoksa, bu gidişle yolun sonu BOP hedeflerine uygun olarak bölünüp parçalanmaktır.
Türk milleti tarihi bir dönüm noktasındadır.
Ya gerçek varlığını ortaya çıkartıp, tam bağımsızlığına yeniden kavuşacaktır. Ya da emperyalizmin sadık uşağı olarak bölünmüş devletçikler halinde esir yaşamayı kabul ederek tarihten silinecektir.
https://kumkale.wordpress.com/2016/02/20/tek-care-tek-care-tek-care/








16 Nisan 2015 Perşembe

TEK ÇARE





TEK ÇARE 


CHP-MHP GÜÇBİRLİĞİ…

7 Haziran’da bugünkü koşullarda sandığa gidildiğinde AKP’nin bir kere daha birinci parti olacağı ve Türkiye’yi 4 yıl daha yöneteceği açıktır. HDP’nin barajı aşamaması durumunda AKP’nin çıkaracağı milletvekili sayısının anayasayı değiştirecek düzeye ulaşması da büyük olasılıktır. Bu durumda önümüzdeki dönemde “Türk usulü Başkanlık sistemi” adı altında bir tek adam yönetiminin kurulması, “barış sürecinin gereği” denilerek Güneydoğu’da PKK’ya özerklik verilmesini mümkün kılacak anayasa değişikliğinin yapılması gibi gelişmeler kaçınılmaz olacaktır.

Bütün bunların önlenebilmesi için AKP’nin iktidardan indirilmesi şarttır. AKP’nin seçim yoluyla hükümetten düşürülmesinin ise bugünkü koşullarda MUHALEFET PARTİLERİ ARASINDA BİR GÜÇBİRLİĞİ olmadan gerçekleşmeyeceği bellidir. Ne CHP’nin ne MHP’nin ne de başka bir muhalefet partisinin tek başına birinci parti olamayacağı ve AKP’yi iktidardan indiremeyeceği ortadadır. Bu durumda CHP İLE MHP’NİN 7 HAZİRAN SEÇİMLERİNDE GÜÇBİRLİĞİ YAPMALARI, BARAJIN ALTINDAKİ Vatan Partisi, DSP, HEPAR, Anadolu Partisi gibi DİĞER KÜÇÜK PARTİLERİN DE BU GÜÇBİRLİĞİNE DESTEK VERMELERİ, AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak için tek yoldur.

CHP ve MHP yetkilileri bu GÜÇBİRLİĞİNİN hangi amaçla ve ne yöntemle yapılacağını kararlaştırmak amacıyla en kısa sürede bir araya gelmelidir. Hiçbir siyasal ve partisel çıkar, Türkiye’nin bölünmesi ve bir diktatörlüğün pençesine düşmesini önlemek için özverili davranmaktan daha önemli olamaz.

Bu çerçevede CHP ile MHP’nin, AKP’yi iktidardan indirip bir GEÇİŞ HÜKÜMETİ kurmak amacıyla seçimlerde güçbirliği yapacakları, 7 Haziran öncesinde halka açıklanmalı ve sandığa bu amaçla gidilmelidir. Eğer bu güçbirliği sandıkta istenen sonucu verirse, CHP-MHP koalisyon hükümetinin bazı temel yasal düzenlemeleri yaparak EN FAZLA BİR YIL İÇİNDE YENİDEN SEÇİME GİDECEKLERİ de halka duyurulmalıdır.

Bu bir yıllık geçiş süresi içinde CHP-MHP geçiş hükümeti temel olarak iki önemli icraatta bulunmalıdır.

1. YÜZDE 10 SEÇİM BARAJININ OLMADIĞI ADİL VE DEMOKRATİK BİR SEÇİM YASASINI ÇIKARMAK…

2. AKP’NİN GEÇMİŞ DÖNEMDEKİ YOLSUZLUKLARINI SORUŞTURUP DEVLET İÇİNDE KRİTİK NOKTALARDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KADROLAŞMAYI TASFİYE ETMEK.

Bu amaçla 7 Haziran seçimlerinde CHP ile MHP, aşağıdaki koşullarda bir SEÇİM GÜÇBİRLİĞİ yapabilirler:

2011 GENEL YA DA 2014 YEREL SEÇİM SONUÇLARINA GÖRE, CHP İLE MHP’NİN SEÇİME GİRDİĞİ HER BÖLGEDE, DİĞERİNE GÖRE DAHA AZ OY ALAN PARTİ 7 HAZİRAN SEÇİMLERİNDE ADAY GÖSTERMEYECEK VE O SEÇİM ÇEVRESİNDE DAHA ÇOK OY ALAN MUHALEFET PARTİSİNİN ADAYINI DESTEKLEYECEKTİR.

Böyle bir güçbirliğinden ötürü CHP veya MHP’den biri, önceki seçime göre sanki kaybetmiş ya da zararlı çıkmış gibi görünebilir. Ama bunun sonucunda oluşacak CHP-MHP koalisyonu kısa süreli olacağından ve belli ulusal amaçlarla hareket ederek, AKP’nin yarattığı tahribatı gidermeyi hedefleyen bir geçiş hükümeti olacağından, sözkonusu siyasi kayıp geçici olacaktır.

Bu seçim güçbirliğinin nasıl gerçekleştirileceğinin ayrıntıları partilerinin yetkilileri arasında müzakere edilerek daha ayrıntılı bir şekilde kararlaştırılabilir.

Eğer bu tür bir güçbirliği gerçekleştirilmezse, ne CHP’nin ne de MHP’nin seçimde AKP karşısında tek başına başarılı olması sözkonusu değildir ve 7 Haziran seçimlerinin kazananı da önümüzdeki dönemde Türkiye’nin başına gelmesi olası belalar da bugünden bellidir. O zaman bütün bu felaketlerin sorumlularından biri de 7 Haziran seçimlerinde güçbirliğinden kaçınmış olan muhalefet partileri olacaktır.

AKP’ye karşı muhalefet partilerinin bir güçbirliği yapmadan sandığa gitmeleri durumunda zaten adaletsiz ve antidemokratik koşullarda gerçekleşecek olan böyle bir seçime katılarak oluşacak Meclis’e meşruiyet kazandırmak, aslında AKP’nin seçimlerden sonra yapmayı planladığı ve bugünden belli olan projelerini onaylamak demek olacaktır. Bu durumda seçimleri boykot ederek sandığa gitmemek tek yol olarak görünmektedir. En azından “demokrasi” adı altında Türkiye üzerine oynanan bu oyunun parçası olunmaz!   

Serdar ANT 
.