10 Kasım 2014 Pazartesi

PKK’NIN ÇOCUK İŞÇİLERİ!.



.


PKK’NIN ÇOCUK İŞÇİLERİ!.

pkknin-cocuk-iscileri
Türkiye’de çalışanların yüzde 5.39’u 15-19 yaş arasında. Yani 24.8 milyonluk toplam istihdam rakamının 1.3 milyonu 15-19 yaş arasında. Bu rakamın 149 binini 15 yaşındaki çocuk çalışanlar oluşturuyor..
Çocuk sömürü düzeninin baş aktörlerinden biri de kurulduğu günden bu yana, PKK (Kürdistan İşçi partisi)’dir. Son beş ayda PKK’nın 2400 çocuğu dağa kaldırdığı annelerinin feryadı olmasa kimse öğrenemeyecekti!.
Bu rezillik zaten, 30 yıldır böyle sürdürülüyor; AKEPE hükümeti bunun böyle olduğunu bilmiyor muydu, yeni mi öğreniyor?. Bir ülke düşünün ki hükümeti, “çocukları geri getirin” diye PKK’nın meclisteki unsurundan ricalarda bulunuyor!.
Dönem dönem PKK’ya katılımlarda artış olmuştur ama, beş ay gibi kısa bir sürede ve özellikle de kış mevsiminde bu sayıda çocuğun dağa kaçırılması ilk kez olmaktadır. Sebep basit ve tektir: Çözüm süreci adı altında PKK’nın Güneydoğu Anadolu’da köpeksiz köyde çomaksız oynaması..
“Kaçırılmadılar, kendileri gittiler”, “Kandil’e soralım, İmralı’dakinin talimatını alalım” “Ben yapamam, sen yap” gibi zevzeklikler, Türkiye’nin devlet olma erkinden hızla uzaklaşmasından başka bir şey değildir..
Asli iki görevinden biri “güvenlik” olan devletin topraklarında, iki vilayet arasında silahlı bir örgüt 10 gün yol kesiyor ve sorumlu olan vali çaresizlikten yakınıyorsa, başka bir vali, İmralı’daki halk düşmanına methiyeler düzüyorsa, gerisi boş laftır..
Güneydoğuda Hizbullah’ın partisi (Hüda-par)’nin bir ilçe başkanını PKK kaçırdığında, parti yetkilileri ne dediler? “ Madem yaptınız, bunu savaş sebebi sayıyoruz!” PKK’nın ödü koptu ve ilçe başkanını iki günde serbest bıraktı. Kaçırılan askerler ve işçiler neden bir iki günde serbest bırakılmıyor, korucu başları neden tek tek öldürülüyor? Çünkü bölgede tüm inisiyatif PKK’nın elinde..
Ağrı’da yerel seçimi kazanan siyasi PKK’lı demokrasi demagogluğu yapmaya devam ederken, Ağrı’da ilk işinin ne olacağını da söyledi: “Kazım Karabekir ismini ve askeri anıtı kaldıracağım.”
Türkiye’nin parçalanması yolunda çalıştaylar ve çözülme yasaları birbirini takip edecek görünürken, ilk pratikleri de; “ İmralı’yla görüşmek üzere (herif aylardır talep ediyordu) gazetecilerle sivil toplum örgütlerinin artık adaya gidebilecekleri uygulaması.”
Kangren olmuş bir bölgede tedavi her geçen gün daha da zorlaşırken, ülke karanlık ve derin bir vadiye doğru sürükleniyor.. Güya hükümet yanlısı olmayan gazete ve TV’lerde, yazan ve program yapanlar ise, dolap beygiri gibi döne döne kör kuyulardan su çıkarmaya çalışıyorlar. Yorulmayın!. Ona buna yaranmaya kalkışmayın. Çürük tahtadan oyma yapılmaz..
Yüzsüz demagog ve hacıyatmazlardan vatansever bir hareket olmaz. Olsa olsa borazancı olur..
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/pkkin-cocuk-iscileri.aspx

.

AKEPE ŞİRKETİ VE PKK İŞLERİ


AKEPE ŞİRKETİ VE PKK İŞLERİ

pesin_veresiye_satan_slayt
AKEPE ŞİRKETİ VE PKK İŞLERİ
PKK işini de; akıllarının çok erdiği, parayı pulu iç etme, yalanla dolanla entrika çevirme sanarak, güya halledeceklerini sanıyorlar.
Çok beklersiniz avanaklar; bu işler rant yağmasına benzemez.
Yok “çözüm süreciymiş” yok “akil adamlarmış” siz ve sizin gibi düşünen saftirikler sonunda neler olacağını görecekler..
Görecekler de ne olacak? Olan, gene millete ve onun çocuklarına olacak…
PKK’nın Kandil’de yapılan 9’uncu Genel Kurulunda İmralı’daki komitacı başı gene başkan seçildi. Yürütme konseyi başına da Cemil Bayık getirildi.( Bu, gelecekte neler olacağının kesin ve net bir göstergesidir.)
Kongredeki kararlar:
“Konferasyon ve özerklik tabanında örgütlenme hızlandırılacak. Kürt ulusal varlığını güvenceye almak için meşru savunma güçleri her zamankinden daha fazla artırılacak ve her türlü saldırıya cevap verilecek seviyeye getirilecektir. (Bu, azami eylem yapılacak demektir.) Süryaniler, Ermeniler, Arap ve Türkmenler (!) ile Rumları da özgürlük mücadelemizde yanımızda yer almaya çağırıyoruz. Kürdistan zaten Ermeni, Süryani, Arap, bir çok etnik ve dinsel topluluğun yaşadığı ortak vatandır..15 Şubat 1925 tarihini, Kürt soykırımın başladığı gün ilan ediyoruz. Bu açıklamamız, ulusal soykırım belgesidir.”
Ve Cemil Bayık’dan: “Geri çekilme söz konusu değil. Onlara sadece ateşkes konusunda talimat verilmiştir. Şimdiye kadar kimse gerillaya geri çekilmeyle ilgili emir vermemiştir!.”
Görevden alınan Murat Karayılan isimli PKK’lı eylem alanlarında zayıf, hayalperest ve beceriksiz biridir.
Planlaması ve pratiği zayıftır. 1994 yılında Hakkari doğusu-Şırnak alanında sorumluluk taşımış, üst üste yedikleri darbeler sonucu beceriksizliğinden 6 ay içinde bu görevden alınıp, Şama çekilmiş ve sonra da Avrupa ’ya gönderilmiştir. Yıllar sonra tekrar K.Irak’a getirilmiştir.
Cemil Bayık, (kod adı: Cuma) militanların takma adıyla “Beyaz saçlı amca” Karayılan’la asla kıyas edilemez.
35 yıldır örgütle ve fiilen sahadadır. Suçlu PKK’lıların infazında ve yaralı olup da bir mağaraya sığınan 8-10 pkk’lı için, askerlerin eline geçip te konuşmasınlar diye, “hepsini öldürün” emrini kılını kıpırdatmadan verir.
Cemil Bayık, 90’lı yılların başında Hakkari ve Şırnak vilayetlerinin 340 kilometrelik toplam uzunluğu boyunca yer alan Zagros, Hakurk, Basyan, Mezi karyaderi (Avaşin), Bercela, Şive (Zap), Metinan, Haftanin, Sinat kamplarındaki grupları yönetiyor, eylemlerini planlayıp uyguluyordu..
Taşıdığı sıfat da “Güney saha koordinatörüydü” kış dönemlerinde bu kamplarda siyasi ve askeri eğitim verdiği grupları nisan ayı sonlarından itibaren Türkiye içine sevk ediyordu..
1991-1992 yılları içerisinde sırf Hakkari’de baskın yaptırdığı karakol sayısı 28’di.
Bu 28 karakoldan bazıları ise, 2-3 kez basılmıştı.
Niye Cemil Bayık’ın bu dönemde başa getirildiğini anlayabildi mi acaba kıt ve yavaş işleyen beyinler?
Boş boş konuşan TV susakları, aptal aptal yazan gazete uşakları, bunları konuşturarak ve yazdırarak Akepe şirketine yalakalık yapan holding hacivatları!
Çamur ırmağı “ben taşıyorum” diyor.
Siz, “ben altında kalmam, kaçarım mı” diyorsunuz? Hiçbir yere kaçamayacaksın..
Şehirler de, kasabalar da, köyler de halk dolu; nereye kaçacaksın ki?
Ne demek istediğimi de anladığınızı sanmıyorum. Başınıza gelince öğrenirsiniz!
Halk, Ormanda yolunu şaşırmış bir insan durumuna düşmemelidir. Bir kayığın içine oturmuş dalgalar ve rüzgarlarla sürüklenen bir insana benzememelidir. “Nasıl olsa bu kayık bizi bir yerlere götürür, ya da gerisinin ne önemi var” diyemez.
Halk; “Dümeni nereye çevirmeli” diye düşünmek ve bir karar vermek zorundadır..
Bırakın başkaları için mücadele etmeyi, kendisi için bile mücadele edemeyenlerde, kimse erdem aramaya kalkışmasın!..
Türkiye’de rejim tehdit, topraklarımız tehlike altındadır.
Ülke hızla bölünmeye gidiyor.
Düzen partilerinin memleketi huzur ve güvenliğe kavuşturacağını hala sanıyorsan, bilki zihnini kalıptan kurtaramıyorsun.
Artık kendin ol, düşün ve vicdanına danış, siyasi mücadeleye bizzat katıl…
Eğer, ülken ve çocukların için dişe diş ve göze göz bir mücadeleye girmediysen, sırf yeme içme, para pul, unvan ve sıfat peşindeysen, sen, öldüğünde hiç yaşamamış olacaksın…
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/akepe-sirketi-ve-pkk-isleri.aspx
..

DEVEYE SORMUŞLAR!.

DEVEYE SORMUŞLAR!.

deveye_sormuş

Deve’ye “Boynun niye eğri” dediklerinde şaşırmış ve “Doğru olan nerem var ki!.” diyerek, “Bu’da sorumu” demek istemiş!.
Konya, Adana ve Hatay’da yakalanan silah ve mühimmat TIR’larından sonra, gene Adana’da iki otobüsde 40 kasa özel ambalajlı, muhtelif silahlara ait cephane ele geçirildi. Bunların Suriye’ye gönderildiği kesin ve yakalananlar, tespit edilebilinenler. Yabancı haber alma servisleri kesinlikle yakalanmayanların da kaç araç olduğunu ve ne zaman gönderildiklerini de biliyorlardır. Artık güney komşumuz Suriye değil, El Kaide oldu. Her an bir devlet, Birleşmiş Milletlere müracaatla, Türkiye’nin uluslararası bir mahkemede yargılanmasını talep edebilir. Rezil rüsva olmamızın eli kulağındadır..
3’üncü Hava alanı ve 3’üncü Köprü arazilerinin bu projelerden önceden haberdar edilen yandaş şirketler tarafından ucuz fiyatlarla kapatıldığı, rantın da 1.5 trilyon dolar olduğu bilgisi yaygın bir şekilde ortalık da dolaşmaktadır. Dört bakanı yolsuzluktan istifa etmiş, haklarında hazırlanan dört tezkere Adalet Bakanlığı’na gönderilenler için yadırganacak bir şey yok..
Galata Port’u alan şirket de ödemelerine 28 yıl sonra başlayacakmış!.
Partinin kurucularından ve eski bakanlarından biri de kendi ağzıyla itiraf ediyor: “Başbakan’ın işi gücü; her toplantıda parayı kime verdiniz? Şu ihaleyi kime verdiniz?” diye sormaktır..Şu hale bakın!.
Son yapılan HSYK çalışmasıyla da hukuk devletini yok ederek, yargının tüm alanlarını kendi ellerine geçirmek istiyorlar. Hukuk neymiş, alın size nur topu gibi bir diktatör bakan.. Anayasa sizlere ömür!.
Devenin yamukluğu ve eğriliği sayılabilir ama, bu memlekette olup bitenler, asla…
Düzen Partilerinin kuyruğuna takılarak okyanusu geçeceğini sananlar, sizi bu yolda daha çoook katil balina ve köpek balıkları iştahla bekliyor. Atı alanlar Üsküdar’ı değil, Torosları da geçtiler..Acı insanın aklını başına getirir, demek ki bu olup bitenler henüz yetmedi..
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı.,
http://hepar.org.tr/deveye-sormuslar.aspx

..

10 KASIM MESAJI



10 KASIM MESAJI



ataturk_10_kasim_mesaji


RAPOR’DUR:
“Ulu Önder,Türk gençliğine hitabenizde ne söylediniz ise, ülkenin bugünkü durumunun tıpa tıp aynısıdır; yalancısı, hırsızı, din sömürücüsü, fırıldağı; ne kadar cüce varsa hepsi gene siyasi rant peşindeler.. Yani, düzen eski düzen.. ‘’Atatürk’’ adı, ‘’T.C’’ rumuzu ve ‘’Türk gençliği’’ sözcükleri, nankör, inkarcı ve örümcek kafalıların ödünü patlatıyor…
Türk gençliği hariç, ahalinin büyük bir bölümü, yine eski tas eski hamam, dünya yansa duvardaki kilimlerinden başka hiç bir şey umurlarında değil.. Rejim ve topraklarımız tehlike altındayken bile hala düzen partilerinden medet ummaya devam ediyorlar; düştüğümüz durumun, bu partiler tarafından hazırlandığını kavrayamayacak kadar aymazlık içerisindeler.. Sermaye medyası ise anadan doğma korkak olduğu için , köleden farksız..
Müsterih olun, bu suyun yolunu çevirecek ve sebep olanlardan hesabını soracağız.
Ulu Önder, hatıran ve büyük eserin önünde saygıyla ve minnetle eğilirken, ülkemizi “Başı Dik Devlet, Onurlu Millet” seviyesine çıkarmak, yarım kalan vazifeyi tamamlamak için, “Hak ve Eşitlik Partisi” mensupları olarak, and içeriz.
.
Saygılarımla… ‘’
Ruhun şad olsun…
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/10-kasim.aspx

..

5 Kasım 2014 Çarşamba

Sakarya Zaferinin 93. Yıldönümü | Duatepe Kutlamaları



Sakarya Zaferinin 93. Yıldönümü 

Duatepe Kutlamaları 

Polatlı 13 Eylül Türk Yıldızları Gösterisi.., |

 Polatlı 13 Eylül...2014





..




3 Kasım 2014 Pazartesi

GÜNEŞİ DE SÖNDÜRÜRÜZ !.

GÜNEŞİ DE SÖNDÜRÜRÜZ !.

gunesi_sondururuz
Ortaçağ toplumlarının ilkeleri şunlardı: “ya sen başkalarını soyarsın ya da başkaları seni soyar; ya sen başkaları için çalışırsın ya da başkaları senin için çalışır; ya köle sahibi olursun ya da köle… Ben hele şu tarlamı süreyim de, başkaları ne halt ederse etsin; başkaları aç mı, çok iyi, ürünümü daha pahalıya satarım öyleyse.
Benim bir mesleğim olsun da, başkaları ne halt ederse etsin. Eğer bu gün güçlü olanlara yağcılık edip yaltaklanırsam, işimi koruyabilir, dahası yükselebilir ve zengin olabilirim”…
Bu yaşam tarzı ve ilkeler, bundan 700-800 yüzyıl öncesinde yaşayan toplumları meydana getiren insanlara aitti.
Size bir memleketi mi, hatırlatıyor yoksa?.
Çocuğun yürümeyi öğrenmesi için denge yasalarını bilmesine nasıl gerek yoksa, konuşmayı öğrenirken de dilbilgisi kurallarına ihtiyacı yoktur. Düşünce, maddi bir organizma olan beynin yerine getirdiği bir işlevdir. Zihinsel gelişme sürecinden geçmeden de akıl istenilen verimde çalışamaz.
Afrika’daki Buşmanlar bile bu süreci çoktan tamamladı!.
Süreci tamamlama şudur: Sıcak ve soğuğu, yaş ve kuruyu, hafif ve ağırı, karanlık ve aydınlığı, gündüz ve geceyi, yaz ve kışı, yaşam ve ölümü, özgürlük ve cesareti; bilgi, deney ve gözlemle kavrayıp adam olmak, kendine yatak açarak ilerleyen bir ırmağın bilincine sahip olmak demektir..
Özgürlük, insan yeteneklerinin en soylusudur. Bir vatandaş hakkı değil, bir insan hakkıdır. Baskıya boyun eğen bir halk, başkalarının özgürlüğünü de yok etmeye hazırdır. Borçlandırılarak, köleleştirilen insanlardan oluşturulan halk ise bir köle yığınından öte bir şey değildir..
Pigmelerin, halka sürekli yalan dolan masalları anlatmasının sebebi, “düzmece bilinç” yaratmanın yanında, genlerinden gelen büyük korkudur. Bu aynı zamanda, ters yüz edilmiş bir kişiliğin, yaşamda avunma arayışıdır. Kendilerini çocukların başvurdukları araçlarla korurlar, yalan söylerler, kırar dökerler, çalıp çırparlar..
Türkiye’de çok büyük anayasal ve kamusal suçlar işleniyor. “Yavan fikirler” ve “züğürt avuntusu” ile bu işlerin düzeleceğini sananlara artık, ne bir şey söylemek ne de yazmanın gereği de yoktur. “Ümmi adam” (nasıl doğduysa öyle kalmış) ya da “ispinoz gibi” susan adam, ikisi de aynıdır. Aklı normal rayda işlemeyen insan ikna edilemez..
Basının yüzkaralarının, ulusu yalanlarla zehirlediği, hiç kimsenin düşündüğünü söylemeye cesaret edemediği, ortaçağ hoş görmezliği ağına düşmüş Türkiye’yi, ancak Türk milletinin sağduyusu ve onuru kör kuyudan çekip çıkarabilir..
Ulusal onurumuz uğruna, ateşli bir yurtseverlik ve yurtseverlerin adalet çığlığı; uyduruk iktidarlar bir tarafa, kaleleri bile bir saman çöpü gibi kolayca delip geçecektir..
Eğer, topraklarımızın üzerinde; riyakarın, iki yüzlünün, hırsızın, şakşakçının, bölücünün, her türlü sömürücünün, onun bunun uşağının üzerine parlayacaksa!
Güneşi de söndürürüz!.
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/gunesi-de-sondururuz.aspx

BOŞ BEŞİK




BOŞ BEŞİK





( EVET CHP BUGÜN BU KONUMDADIR. CHP SİYASETİNİ İYİ OKUYALIM )
8 Eylül 2014
< Nasıl da öngörüyor Ulu Önder: “Ne bileyim sonuna kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nin benim partim olarak kalacağını?” >
_ Hale bakın hale! 1996’da Atatürk’e “Kefere ve Kafir” diyen herifi, kendi partililerinden saklayıp kamufle ederek, Kadın ağırlıklı cinsiyet kotasından parti meclisine sokuyor! Pes, pes, bin kere pes!..
_ “Ben Dersimli Kemal’im” diyor. Vatandaş! Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir il yok anladın mı? Dersim Cumhuriyet öncesi feodal yapının bir coğrafi adıydı. Mustafa Kemal Atatürk kanunla O’nu Tunceli vilayeti yaptı. Dersim adını PKK kullanıyor, güya geçmişe bir bağlantı kurmak için. Cumhuriyetin verdiği ismi kullanmıyor..
_ Bak, Recep Tayyip Erdoğan bile, önceleri ben Gürcü’yüm diyordu, son zamanlar da: “Dedemden babamdan öğrendim, biz Türk’müşüz” diyor!
Biz de milliyetçilik siyasi birlikteliktir, Ulu Önder Mustafa Kemal’in 1933’de, Türk Milletine hitabının son cümlesinde yer aldığı gibi: “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” diyebiliyor musun?
Türkiye’de iki sorun varmış? İşsizlik ve Kürt meselesiymiş! Türkiye’de Kürt meselesi yok, Kürt şovenlerin Türkiye’den de toprak kopararak Kürdistan kurma amaçlı silahlı kalkışması var. “Yerel yönetimlere özerklik şartını getirecekmiş.” PKK’da zaten bununla başlayalım demiyor mu? Eşkıya Güneydoğu da herkesin ensesine silahı dayamış, bu hala; “silahla, güvenlik politikaları ile çözülmez” diyor.
Bir de bunların hepsinin ağzında, genel başkanları dahil: “Çözüm sürecinin ne olup olmadığından bizim haberimiz yok. Biz bu konuda bir şey bilmiyoruz, bize haber verilmiyor!” Çözüm sürecinin adım adım bölünmeye ve Kürdistan’ın kurulmasına gittiğini, kargaları da bıraktım, sığırcıklar bile kuş beyinleriyle görürken, bu derece aymazlık gösterisine yatarak ne yapmak istiyorsunuz siz?. Sıkışınca “Cumhuriyeti kuran partiyiz” diyorlar. Siz parti falan kurmadınız, mirası da kemire kemire bitiriyorsunuz. Cumhuriyet kan ve irfanla kuruldu, kime hizmet ettiği belirsizlerle değil..
_ CHP’nin İstanbul Beşiktaş Belediye Başkanı Hakkari’ye gitmiş, orada halkla halay çekiyormuş! Aman ne övünülecek, iftihar edilecek durum!.
Sizi halk, Karadeniz boyunca silmiş, Orta Anadolu’dan silmiş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan silmiş, Ege ve Akdeniz’in kırsalından silmiş, bunun sebebi ne diye düşündünüz mü? “Rakı içiyorlarmış da, örgüt çalışmıyormuş da, medyada yer alamıyorlarmış da” geç bunları, İzmir’de bile yerel seçimde 13 ilçeyi kaybettiniz. Oy aldığınız yerler de bile halk size sırf ampul partisi defolup gitsin diye oy verdi. Çünkü siz de bir umut, bir heyecan, bir gelişme görmüyor..
Bir de bu memlekette yeni bir şey türedi: Ölülerden medet umma, onları ziyaret üstüne ziyaret. Dersimli de mezarlık ziyaretleriyle övünüyor!. Bilmiyorsanız öğreteyim; Hz. Muhammed bile hayatı boyunca sadece bir kez mezarlığı ziyaret etmiştir!.
Üretim ekonomisi programı yapacaklarmış! Aman geç kalmayın! Hak ve Eşitlik Partisi’nin 2008’de kaleme alınmış ve ekonomi de yapılacaklarını anlatan Beyaz Kitabındaki parti programında neler yapılması gerektiği ayrıntılı mevcut. Hem zaman da kaybetmezsiniz. Bu kıyağımızı da unutmayın! Bunu dedik diye hepsini de aşırmayın, bize de bir şey kalsın olur mu?.
Elektronik sistemle üye kaydetmeye başlamayı büyük bir işmiş gibi övüp duruyorlar. Aman ne büyük iş becermişler. HEPAR’ın üye kaydı ilk kurulduğundan beri (6 yıldır) zaten elektronik sistemle yapılıyor. Sakın bu da apartılmış olmasın?.
Daha önce yaptıkları bir kurultayı defalarca video da döndürüyorlar. Dikkatli bir göz hemen fark eder, dev bir panoya yazılmış slogan şu: “Eşitlik, Hak ve Adalet için CHP” Hak ve Eşitlik Partisi’nin, “Hak” ve “Eşitlik” kelimelerini yer değiştirerek kendilerine slogan yapmışlar. Son kurultayda da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin : “Güçlü Ordu, Güçlü Millet” sloganını almışlar: “Güçlü CHP, Güçlü Türkiye” haline sokmuşlar! Taşıma suyla değirmen dönmez dayıoğlu!..
Daha bitmedi!. TESEV’in kurucu üyesinin ABD’nin Ankara Büyükelçisiyle 3.5 saat, baş başa gizli görüşmesin de neler konuşulduğu bazı gazetelerden sızmaya başladı: CHP’nin HDP ile çözüm sürecinde beraber hareket edeceğine dair.. Bu konu yavaş yavaş da ortalık da ısıtılmaya başladı.. Eğer, yadırgadım derseniz, ben de size şaşarım..
Sonuç: Muharrem İnce hareketi sonuç verseydi 2015 Haziran seçimi için bir umut ve heyecan yakalayarak, partinin oyları en azından birkaç puan yükselebilirdi ama artık mümkün değil. Üstelik gemi su kesimi altından torpil yedi. Kırılan testi yerini doldurmaz. Yaralı tekneye kalafat yaparak okyanus geçilmez. “Örgütleri yenileyerek, birlik beraberlik sağlayarak %30’ların üzerine çıkacağız” lafları züğürt tesellisinden başka bir şey değildir. Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde teknenin baştan kara olduğu zaten ortada iken, eski tas ve eski hamama razı olarak şimdi tekneyi kıçtan kara yaptılar ki, artık sizi kimse kurtaramaz..
Yeni yol haritası yapacaklarmış! Demek hala araziyi öğrenememişler ki harita bulup, onun üzerine işaretleyecekleri çizgilerler yol bulacaklarmış!.
Bir: Harita araziyi bilmeyen, tanımayan acemiler içindir.
İki: Harita üzerinde mevkileri birleştirerek çizilen hat, coğrafyayı okumayı bilmeyenleri (ki bunlar öyle) işaretlenen hedefe götürmez.
Üç: Harita tek başına hiçbir halta yaramaz, harita pusula olmadan beş para etmez, çünkü yön tayinini harita değil pusula yapar. Harita bir gövde, pusula beyindir. “Yol haritası” lafı Amerikalıların bir deyimidir. Gördünüz mü bakın bir işe yaramıyor. Sizin pusulanız yok, pusulanız..
Kıraç tarla yılda üç kez ürün vermez.. İki kez tutmadı, şimdi sıra üçüncüde mi? Balık kavağa çıkınca, niye olmasın!.
Boş beşiği Sallayarak kendinizi avutmayın…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


..

İÇİ DIŞINA.., DIŞI İÇİNE ÇIKMIŞLARIN POLİTİKALARI..,

İÇİ DIŞINA..,  DIŞI  İÇİNE ÇIKMIŞLARIN POLİTİKALARI..,

ortadogu_harita_slayt
Amerika ve Avrupalılar artık savaşmıyor, kimseyi de düşman görmüyor! Peki, o zaman ne yapıyorlar?
Artık, düşman yok. Asiler, teröristler, başkaldıran devletler var..
Artık, savaş yok. Cezalandırma var..
Artık, başka ülkeleri işgal yok. Özgürlük getirme var..
Geçen hafta Meclis komisyonlarından biri: “ PKK düşman değil, suçludur.” kararı aldı. Amerika ve Avrupa devletlerinin meclisi sanmayın sakın; Bizim Meclis!.
“Savaş bitsin, barış gelsin.” diye bir yerlerini yırtanlar! Demek; savaşı suçlular yapmış ve barışı da, onlar sayesinde sağlayacaklar!.
Otuz yıldır milleti terör, terör diye uyutup ahmak yerine koyanlar; son birkaç ayda şambabası gibi ortaya dökülüp: “Savaş sona ersin.” diye cazgırlık yapmaya başladılar.. Bunun açık ifadesi şudur: “ Otuz yıldır savaştık ama kaybettik. Artık barış için, kiminle savaşıyorsak onunla oturup anlaşacağız.. kazanamadığımıza göre de bizimle savaşanlara istediklerini vereceğiz.”
PKK’lılar ve onların meclisteki temsilcileri şimdilik; (şimdilik lafı önemli) net ve kesin söylüyorlar: “Özerk Kürdistan” angutluğun alemi yok! Bu; Türkiye gemisinin torpillenmesidir, bir süre sonra da kayalıklara bindirecektir..
“Hacivatın tarekesi” gibi, ellerinde iki savaş tezkeresi var! Ne işe yarıyor? Irak sınırı zaten folluk gibi.. Suriye sınırı da artık, Irak sınırından farksız..Cilvegöz gümrük sahasında olanları kim? Niçin yadırgıyor ki? Suriye hükümeti aylar önce sınır hattından çekildiği için; başıbozuklar köpeksiz köyde çomaksız oynuyor..
Ondört ölü, otuz üç yaralı.Yaralıların da onüçü ağır, bunun manası açık..Suriye topraklarından havan ve topçu mermileri, uçaksavar kurşunları bizim yerleşim alanlarına yağdı, çocuklar bile öldü. Okullar kapatıldı da ne oldu? Bir de uçak düşürülmüştü değilmi? Sonuç: “Cambaza bak!” öyle olmadı mı?. Cilvegöz’ü için söylenene bakar mısınız: “Belirsizlik var. Durum aydınlansın, karşılığı verilecektir.” Ya sabır!..
Kürdistan İşçi Partisi (PKK) siyasi amaçları karşılanmadan asla ve asla, ne silah bırakır ne de eylemlerinden vazgeçer..Bunun tersini düşünenler, omuzlarının üzerine baş değil susak taşıyanlardır. Gazete köşeleri ve tv programlarında bu işleri, yazan ve konuşanlar ise en hafif tabiri ile birer hothot’dan farksızdır..Türkiye teknesini kayalıkların üzerine sürmekteki ısrarlarının ne olduğu ise, kimlere ve neyin karşılığında hizmet ettikleriyle ilgilidir.. Yazgıları da denilebilir!..
İmralı’ya kim gidecekmiş? Kim giderse gitsin..Ne fark eder ki? Bu mu mesele? Bütün bunlar tavuk ayağı gibi eşinmekten öte bir şey değil..karşı taraf tavuğun şimdilik yumurtalarını istiyor. Zamanı gelince de etini talep edecek..
Uğraştıkları şeye bak! “Şemdinli de kucaklaşanlar olmazmış!” Sen topraklarında güpegündüz saatlerce yol kestirirsen, eloğlu da yapacağını yapar..Toprakların da güvenliği sağlama, sonra kucaklaşanlara kız! Size bu millet ne zaman kızacak? Herhalde, çanak çömlek tam kırılınca .. “Vah vah şimdiki aklım olsaydı” denecek zamanı bekliyorlar herhalde..
Habur, Amerika’nındı battı.. Oslo, İngilizlerindi çöktü.. İmralı, yeniden Amerikan denemesi..Bütün motorlar devre de!. Her taraflarından istim çıkarıyorlar..memleket, bindi bir alamete gidiyor kıyamete.. Sonu mu? Tam bir fiyaskoyla bitecek. Henüz halk da işin duygular yönünde. Akıllar ve vicdan çalışacak. Ne zaman mı? Kürdistan İşçi Partisine (PKK) kendi siyasi çıkar ve kazançlarına karşılık ülkeden nelerin verildiğini gördükleri zaman..
En korktukları şey: “Aman provokasyon olmasın” niye söylüyorlar bunu, çünkü yaptıkları işin millet tarafından kabul edilemeyeceğini, en küçük bir eylem de halkın tepesinin atacağını biliyorlar..Madem öyle, niye yiyorsunuz bu hurmaları…
“Bunların dokunulmazlıkları kalkmalı.”, “İdam geri getirilebilir.” “ kucaklaşanlar adaya gitmesin.” Laflara bak, kargalar bir tarafa sığırcıklar da gülmekten dallardan düştüler…
Meclis içindeki bir kürt şövenin laflarına bakın ve yurdumuzu hangi niyet ve öfkeyle gördüğünü anlayın: “ Kafkaslardan mı, Bosna’dan mı geldiniz, burada yeriniz yok. Haddinizi bileceksiniz.”
Bu arada “Terör örgütünün propagandasını yapmak” ve “Terör örgütü üyesi olmaktan” yargılanan 98 belediye başkanı beraat ettirildi!.
AB parlamentosu genel kurulu da 6 şubat’taki özel oturumunda, İmralı ile başlatılan müzakere sürecini görüştü!.
Amerikan Büyük Elçisi: “ Uzun tutukluluklar var Türkiye’de” deyince. Vatandaşın biri hopladı! “ Haddini bil, içişlerimize karışamazsın.” Ah senin dilini sevsinler.. Şunu, K.Irak’a operasyon yaptırmayan, Suriye işlerine burnunuzu sokturmayan ABD yönetimine söylesene! Hem ABD’nin patriyotlarını al, füze kalkanı radarlarını kur.
Sonra da mahalle kabadayılığı öyle mi? Kahyanın her geçen gün sabrının taştığı artık ortada. Devam edin devam edin de, sizi getirdiği gibi götürsün.. Aman, İmralı işini iyi yapın ve Ortadoğu’da kurulacak Kürdistan yolunda Amerika’ya hizmetinizde kusur işlemeyin. O, beyzbol sopası resmi: “ Bana bak, senin kafanı kırarım, testiyi taşırma.” demekti..
Obama ilk ziyareti İsrail’e yapıyor öyle mi? Kasımdan beri Amerika’ya gitmek için çırpınıyorsunuz, size randevu vermiyorlar mı? Olur bu kadar! Herkes, her istediğinde kahyasını göremez..
“Terörle bir yere varılmaz.” diyen aymazlar.. Varıldığını gördünüz mü?
İlk anlaşma “Sınır dışına çekilme olacaktır.” Bu, şu demek: Türkiye’nin için de eli silahlı, bombalı, mayınlı PKK’lar, buraları terk edip K.Irak’a gitsinler. Şimdi soruyorum: Bunların yurtiçindeki mevcutları 1200-1500 arasını geçmez. Kış boyunca güneydoğu bölgesindeki dağların mağaralarında, dehlizlerinde ve sığınaklarında yaşıyorlar. 30 yıldır da aynı noktalardalar. Yerleri değişemez, başka noktalara da gidemezler.
Coğrafi zorunluluk bunu şart koşar.. Niye o zaman gidip de PKK’lıları bulundukları yerlerden almıyorsunuz? Neyiniz eksik? PKK kışın en zayıf ve en hassas durumda değil mi ? Yapamazsınız, çünkü sizde, bu mücadelenin zerre kadar iradesi ve becerisi yok.. Sınır dışına çıkma müzakereleri bir devlet için, işte bu nedenle, yüz kızartıcı ve utanç duyulması gereken bir durumdur..Sanki bir marifetmiş gibi, konuşulması dahi onursuzluktur..
Anayasa konusunda Meclisteki PKK’lılarla anlaşarak referanduma gideceklermiş? Yaparsınız, yaparsınız..Siyasi çıkar ve rant uğruna sizin yapmayacağınız bir şey olmaz..
“Türk” kelimesinin kaldırılması yönünden sözcülerine bakılırsa CHP ile de anlaştıkları ortada.. İmralı işine “Barış gelecekse, destek veririz” “devlet görüşmesin meclis ve akıl adamlar görüşsün” diyor zaten genel başkanları da.. Armut dibine düşer. Hayreti gerektirecek bir şey yok..
Yeni moda; hapishane ve hastane ziyaretleri. MHP’li, hapishanedeki generale AKEPE’li, hastanedeki generale! Neymiş? İnsaniymiş! Anladık da, milleti de bütünüyle aptal yerine koymanın bir derecesi olmalı muhteremler!..
Meclis lokantasındaki zengin menüye yöresel yemekler de ilave edilerek, süper menü haline getirilmiş. Son katılanlar ise şöyle: Kuzuetli şevkati bostan, zeytinyağlı rezene, yumurtalı arap saçı! Bilindiği gibi Meclis lokantasındaki yemek fiyatları, sokak simiti fiyatından ucuz…
Cilvegözü gümrük sahasındaki eylemde ölen ortaokul üçüncü sınıf öğrencisi 14 yaşındaki çocuk günde 7 lira yevmiyeyle çalışıyordu. Ölen diğer çocuk da 18 yaşında ve orada hamallık yapıyordu. İşte size Türkiye’nin kağıt üzerindeki zenginliğinin özeti..
İki yüzlülüğe prim veren, el birliği ile kendini kandırmaya çalışan ve gittikçe dilencileşen bir toplum olmaktan süratle uzaklaşamadığımız takdirde; bu yol, yol değil…
Osman PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/ici-disina-disi-icine-cikmislarin-politikalari.aspx

HAYAL DE GÖR, DÜŞ DE GÖR!.

HAYAL DE GÖR, DÜŞ DE GÖR!.


( TÜRKİYE CUMHURİYET ADINA NELERE İMZA ATTIĞINIZI 

2013 DE YAZMIŞTIK )

14 Ocak 2013 
Ne zamanki bu ülkeye, düzeltme ve iyileştirme kurulları girmiş, orta veya uzun vade de küçülme, parçalanma ve acılar gelmiştir..
Birinci Dünya Harbinden çok önce Almanlar. (Heyet-i İslahiye) ikinci Dünya Harbinden sonra ise, Amerikalılar. (Justmant) ikisinin de geliş maksadı; Askeri ve ekonomik konular için yardımlarda bulunmak, düzeltmeler ve iyileştirmeler yapmaktı..
İkisi de hem düzeltti hem de iyileştirdi!.
Neyi mi? Türkiye’ nin iç ve dış siyasetini..
Sonra ne oldu?.
Ormanın içi karardı.. Sisin içinde kalanlar, grileşti..
Çok az kişi, uykusundan sıçrayarak uyandı. Zaman, gözyaşı ve ölümden başka bir şey getirmedi. Sulu çorbayı kaşıklamak, büyük bir bölüme yetti..
“Karanlığın çökmesine daha bir hayli vakit var” diye avunanların sayısı da az değildi. Tarihi süreçlerin hepsinde olduğu gibi, böyle zamanlarda; doğru sözler sustu, iki yüzlüler ve dalkavukların sesleri herşeyden, herkesten daha çok yükseldi..
Ortaya aşağıdakiler çıktı:
Biz, tarihte öyle yaptık böyle yaptık, diye avunanlar:
“Sen hep beni mazideki halimle tanırsın
Hala bilirim aşk ile bekler, inanırsın
Hep öyle siyah saçlı ve hülyalı sanırsın.”
Sadece laf üreten eylemsizler:
“Gidiyorum işte gör, hiç bilmedin kadrimi
On parmağı kınalı, bir zalime düş de gör.”
Hükümet goyguları:
“Yoksun bu gece ah yine zehroldu şarabım
Hasretle yanıp inleyerek kalb-i harabım.”
Hala umudunu koruyanlar:
“Yürü, yürü de yolundan kalma
Her yüzüne güleni de dost olur sanma
Ölümden korkup ta sen geri durma
Yiğidin alnına yazılan gelir.”
Ne şiş yansın ne kebapçılar:
“Dağlar girdi aramıza
Taş çürüsün yol utansın
Diken sardı ellerimi
Sebep olanlar utansın.”
Memleketi tekme tokat parçalanmaya götüren parti:
“Unutursun unutursun
Zaman geçer unutursun
Bir gün gelir unutursun
Önce yaşayamam dersin
Ama yaşarsın.”
Civelek medya:
“Çadırım üstüne şıp diye damladı
Allah canımı, almadı almadı.”
Ortadoğu’nun Atlantik Kahyası:
“Manda yuva yapmış söğüt dalına!”
Kayalara çarpan çayın sesiyle, ne hayal ne de düş görünür. Sadece gülünür..
Madem, ağzını açan savaş ve barış diyor.
Sanki anlarlarmış gibi..
O zaman öğrensinler : Savaşın kesin niteliği, boyun eğip teslim olmamaktır.O boyunu bulursanız tabii…
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
Osman PAMUKOĞLU
..

OSMAN PAMUKOĞLU.., SADETTİN TANTAN VE AKİLLER

OSMAN PAMUKOĞLU..,  SADETTİN TANTAN  VE  AKİLLER


28 Ekim 2014
Necef Uğurlu

Son haftaların en etkileyici TV Programı Osman Pamukoğlu’nun Halk TV’de ‘ Halk Arenası’na konuk olduğu bölümdü.
Pamukoğlu’nun; tartışma konuları olan iç - dış güvenlik, terör, sınır güvenliği, güneydoğu, sınır bölgelerimiz üzerine ciddi tecrübesi, tarihsel sürece hakimiyeti ve tartışma adap ve disiplininden kaynaklandığını düşündüğüm tartışma konularıyla sınırlı kalınması uyarıları, ısrarı ve hatta bunu zaman zaman diğer tartışmacı Muharrem İnce’ye hatırlatması, zamanı kısır siyasi tartışmalara harcatmaması biz izleyicilere mükemmel bir bilgilenme olanağı sundu.
Pamukoğlu neticede bir parti başkanı, zamanı polemikler için kullanabilirdi, Maaşallah taşı da cebinde gezen bir lider, misliyle cevaplar taşıyan bir adam ama yapmadı.
Yeni terhis olanlara seferberlik kağıtlarının geldiği bir ülkede bir vatansever siyasetçinin yapması gerekeni yaptı, bu bir savaş hazırlığıdır diyerek kendi deneyim ve perspektifinden konuyu derinlemesine anlattı, yalın bir dil ve samimiyetle.
Hiç mi siyasi kimliğini ortaya koymadı, hayır koydu ama asıl konunun önüne geçmesine müsaade etmedi, bir anlamda kendine bile o gece siyasetçi olmaya izin vermedi.
Kendine emir verebilen komutanlara hasrettik, biraz olsun hasret giderdik.
Bir muharip asker, komutan olarak anılarından bizlerle paylaştıklarının, paylaşmadıklarının çok daha azı olduğunu düşünüyorum. Savaş, kan, ölüm, tuzaklar, kovalamacalarla geçen bir ömrün anıları bunlar.
‘Harp Sanat’ ına vakıf bir insan olarak Sun Tzu, Machiavelli ‘nin sözlerinden örnekler veren Osman Pamukoğlu, savaşların sosyolojik anlamda cinayet olduğunu da söyleyen bir insan.
Sayın Pamukoğlu savaş meraklısı değil, ama ne var ki görevi, kadar, kısmet ne dersek diyelim, onu ülkesinin güvenliği için muharip olmaya konuşlamış.
Kaç kişi yerinde olmak isterdi mesela ‘akil’ler arasında, neyse zor sorular bunlar haddimi aşan. Herkes işini yapıyor ama bazı işler diğerlerinden daha zor.
Sayın Pamukoğlu işine, mesleğine de son derece hakim, ellerinde sopa harita arkalarında anlatmaya çalışan ama ne anlattığı belli olmayanlardan çok daha etkili avucunun içi gibi bildiği bölgede bizi haritasız, elinde sopasız dolaştırdı.
Bu yüzden çok alkış aldığını düşünüyorum, stüdyodan ve ekranları başlarında izleyicilerden çünkü partiler üstü, oy kaygısından uzak değerlendirmeler yaptı.
Pamukoğlu bu koşullarda iktidar düşü gören bir Parti Başkanı değil, mevcut seçim sistemiyle aldığı yüzdenin karşılığının mecliste yer almalarına yetmediğini biliyor.
Ama bin iktidara bedel bir muhalefetti o gece yaptığı, bilgilendirdi aydınlattı, kimi?
Anlamazlar bunları uyuturuz denilen halkı.
Hem sivil mücadelesine devam eden hem de ülke güvenliği söz konusu olduğunda pes etmeyen, bilgi birikimini paylaşan bir sivil - asker vardı karşımızda.
Öte yanda ‘Akil’ ler toplantısında her üye kendi alanlarından olaylara nasıl baktılar bilemiyoruz, onları sonuçta akil kılan alanlarında ki tecrübeleri olmalıydı.
Yoksa iktidar yandaşlığı, iktidarla alış verişler, ait oldukları sermaye grupların temsiliyetinden kaynaklanan kem küm akillik bir işe yaramıyor.
Halk anket sonuçlarında savaş değil çözüm isterken;
müzakerelerin TBMM’si üzerinden yapılmasını, sivil inisyatiflerin ve TBMM yer alsın almasın muhalefet partileri kanalıyla yani meşru siyasetle fikir, düşüncelerine baş vurulmasını istiyor, iktidar tarafından atanmış aracılarla iş götürülmesinden hoşnut değil.
İktidarın muhalafet partilerinin TBMM içinde ve dışında, katılımı olmaksızın ‘İktidarın Akilleri’ yle milli hiç bir sorunu çözemeyeceği açıkça ortada.
Bu kadar partizan davranışlar, ayrışmalar ötekileştirmelerin ülkemizin hayrına olmadığını görüyoruz, birileri ne zaman görecekler, ne kadar bekleyeceğiz sorusu ortada.
Durumu görenler mesela Deniz Ülke Arıboğan açıkça söyledi ve zannederim katılmadı toplantıya.
Sayın Doğu Ergil daha hala durumu ailede bile olan fikir ayrılıklarına benzetip ‘Akil’ topluluğunun herkese açık olduğunu söylüyor, yoo açık filan değil sizleri topladılar Sayın Prof. Ergil.
Neden akiller arasında bu süreçte mesela Pamukoğlu yok?
TBMM dışı kalmış bir başka muhalefet partisi lideri Saadettin Tantan yok?
Sayın Tantan’ın çağın iletişim, bilişim, enformasyon, istihbarat çağı olduğunu anlatmaktan dilinde tüy bitti yıllardır, işte dinlemeler ortada!
Bu adamları meclise sokamadık bari akiller arasında bilgilerinden yararlanılsaydı.
Madem konu vatan ve akillik, akiller arasında öyle tuhaf isimler var ki, kırıcı da olmak istemem ama insaf yahu. 

'Bayrak’, ‘Atatürk’ alerjisi olması yeterli neden olmuş kimilerinin akil olmalarına!
Onlara artık fikirlerine katılmasamda saygı duymak zorunluluğunu aştım, ama her halükarda bu fikirlerinin ‘akil’ olmalarına hiç yetmediğini görüyoruz, başarısızlar ve onlara teşekkür edenler niye teşekkür ediyorlar anlaşılmıyor.
Çözüm değil, düğüm var karşımızda.
Bu toprakların Gordium düğümü çözme yöntemleri tüyler ürperticidir.
Ve ‘akil’lerin geldiği son durumu gene aralarından birinin şu sözleri özetliyor ‘ Sokak, Öfke durum yönetilemez halde ‘.
Ülkemizin kendini iktidara kanıtlamak için kilometre yapmayı marifet sanan akillere değil alanında ustalaşmış akil ve hatta dahilere ihtiyacı var.

http://www.gercekgundem.com/yazarlar/necef-ugurlu/2440/osman-pamukoglu-saadettin-tantan-ve-akiller

..

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET OLMAKTAN UZAKLAŞIYOR"

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET OLMAKTAN UZAKLAŞIYOR"

..




http://hepar.org.tr/


Picture

...