2 Kasım 2015 Pazartesi

CUMHURİYET GÜCÜMÜZDÜR… GÜCÜMÜZÜ BİLELİM..



CUMHURİYET GÜCÜMÜZDÜR… GÜCÜMÜZÜ BİLELİM..




Cumhuriyet-Bayramı-Kapak-Fotoğrafları-8









CUMHURİYET; FİKREN, İLMEN, FENNEN, BEDENEN KUVVETLİ VE YÜKSEK SECİYELİ MUHAFIZLAR İSTER. YENİ NESLİ BU KEMİYET VE KEYFİYETTE YETİŞTİRMEK SİZİN ELİNİZDEDİR. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1923)
Cumhuriyetimiz; Anadolu’daki Türk milli varlığının ortaya koyduğu, geliştirdiği ve yücelttiği bir milli oluşumdur. Tarihi ömrünü tamamlamış Büyük Cihan İmparatorluğu içinden yeni ve bağımsız bir milli devlet yaratma çabalarının neticesidir.
Bu muhteşem oluşum, dünün emperyalist sömürgeci, bugünün küresel dünya güçleri tarafından bir türlü hazmedilememektedir. Kuruluşunun 92’nci yıldönümünde Cumhuriyetimiz; sahip olduğu milli güç potansiyeli ve coğrafi konumunun kazandırdığı özellikler dolayısıyla dünya çıkar çevrelerinin hâaâ göz diktiği bir varlıktır.
Dünya emperyalist güçlerine karşı verdiğimiz ölüm-kalım mücadelesi sonucunda kurulan Cumhuriyetimizin 92 yılda ulaştığı gelişmişlik seviyesi kolay olmamıştır. Sahip olduğumuz topraklarda çıkarı olan devletler ile bunların içimizdeki gizli uzantılarına karşı her alanda verdiğimiz mücadele devam etmektedir. Bu topraklarda kaldığımız sürece bu amansız mücadelenin bitmeyeceği de bir gerçektir.
23 Nisan 1920’de açılan TBMM ile başlayan “Milli Hâkimiyet fikri ve bu hâkimiyetin kayıtsız şartsız Türk Milletinde olduğu” esası; cumhuriyet idaresinin ayrılmaz unsurudur.
Türkiye Cumhuriyeti; tarihin çok çetin tecrübelerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu çıkışta dökülen on binlerce şehidin kanı vardır. Gazilerimizin üstün gayreti, alın teri ve döktükleri kanın katkısı vardır.
92 yılda Türkiye Cumhuriyetinin iç ve dış düşmanları ortadan kalkmamıştır. Bundan sonrada kalkmayacaktır. Ancak Cumhuriyetimizin dayanakları olan milli güç unsurlarımız ile Anadolu Türk Toplumunun toprağına ve devletine bağlılığı dolayısıyla bu devletin dünya üzerindeki yeri, üniter yapısı, önemi ve gücü hiç bir şekilde düşmanlarının fiil ve hareketleri ile değiştirilemeyecektir.
2015 29 Ekiminde Türk milletinin önünde Cumhuriyetin korunup-kollanması gibi hayati bir görev bulunmaktadır. Başlayan bu tarihi süreç içinde milletimizin yolunu yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Gençliğe Hitabesinde” aydınlatmaktadır.
Cumhuriyet yönetimi; Anadolu Türk Toplumunun tarihsel niteliklerini kaynak kabul ederek, bu topluma her şeyden önce iç ve dış barışı önermiştir. 92 yıllık deneyim süresi içinde Cumhuriyet yöneticileri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ” Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” temel ilkesine birkaç yıl öncesine kadar sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Oysa bugün hem yurt içinde ve komşularımız içinde barış değil savaş vardır.
Cumhuriyetin kurulmasında nasıl kan, emek, ter, ve millet olma çabası varsa; O’nun korunmasında, geliştirilmesinde ve ilkelerinin savunulmasında da ayni çabaların olması gerekmektedir. Fakat günümüzde bunlarda yeterli değildir. Modern ve çağdaş Cumhuriyetimiz bilim üzerine inşa edilmiş bir eser olmak zorundadır. Bu nedenle emeğin, terin ve kan’ın yetersiz kalabileceği anlar olacaktır. Bilgi çağında küresel mihrakların elinde sömürülmekten kurtulmak için bilim ve teknolojide gelişme gereklidir.
Bilim ve teknolojiyi satın alıp kullanan değil, bilgiyi bizzat üretip satan ülke haline gelemediğimiz takdirde küresel çağda ayakta kalmak mümkün değildir. Bu durumda Cumhuriyetimiz ancak müspet bilimlerdeki ilerleme ile çağın gelişmelerine uygun teknolojiye yer verilen bilimsel çalışmalarla korunabilecektir.
92 yıl önceki nesiller için geçerli olan Cumhuriyeti korumanın manevi heyecanı bugün yerini; bu heyecanı daha çok duyan, sıhhatli ve sağlam bir Atatürkçü Düşünce’ ye sahip, tartışma imkânlarına tamamen açık, çağın gelişmesine ve tüm değişmelere hazırlıklı dinamik beyinlere bırakmak zorundadır. Bugün bunda ne kadar başarılı olduğumuz konusunda ise ciddi şüphelerimiz vardır.
Bilindiği gibi Atatürk kendi zamanında moda olan Komünist ve Faşist dikta rejimlerine iltifat etmemiştir. O, artık tarihe karışması zamanı geldiğine inandığı 600 yıllık şanlı tarihe sahip padişahlık idaresini de reddetmiştir. Şeriat devletine de hayır demiştir. O; genç Türk Devletini milletiyle birlikte demokratik bir yönetimle idare etmeyi uygun görmüş ve uygulamıştır.
Cumhuriyetin temeli 23 Nisan 1920’de TBMM’nin kurulması ile atılmıştır. 29 Ekim 1923’te bu rejimin adının konulmasına kadar geçen zaman içinde ülke düşmandan temizlenmiştir. Sonunda galip devlet olarak oturduğumuz Lozan Barış Antlaşması ile dünyanın resmen bizi tanımasını müteakip uygulanan rejimim adının Cumhuriyet olduğu halka ve dünyaya resmen açıklanmıştır.
Cumhuriyetin temelini teşkil eden ana kurum olan Birinci TBMM’de tam anlamı ile demokrasi hâkimdir. Orada bütün fikirler serbestçe tartışılmıştır. Bu mecliste bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e en büyük muhalefetin yapıldığı meclis zabıtlarında açıkça görülmektedir.
Atatürk; bütün başarılarına Türk Milleti ile birlikte hareket ederek ulaşmıştır. Bugün Atatürk İlkeleri ve İnkılâpları olarak adlandırdığımız gelişmeler; tamamen milletin desteğini alarak, milletin temsilcileri tarafından TBMM’de kanunlaştırılarak bizzat millete mal edilmiştir.
Bunun için Atatürk İlkeleri ve İnkılâpları kalıcıdırlar ve değişmez kurallar olarak toplumumuzda kökleşmişlerdir. Bu kurallar 92 yıldır ülkenin yönetiminde yönlendirici rol oynamakta ve gündemimizi belirlemektedir. Daha nice yıllarda da devam edeceği kesin olarak görülmektedir.
92 inci yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti hür ve demokrat bir ülke olarak bölgesinde uluslararası dengelerin muhafazasında ağırlığı olması gerekmektedir. Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu gibi; dünya egemenliğine oynayan güçlerin menfaatlerinin odaklandığı ateş çemberinde Türkiye’ye önemli görevler düşmektedir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti;
– 78 milyona ulaşan genç ve dinamik nüfusuyla;
– Eğitim ve teknolojisiyle;
– Gurur duyduğumuz güçlü ordularıyla;
– Serbest seçimlerle yönetime gelen siyasi kadrolarıyla;
– Dünyaya açılmış serbest rekabet ortamında başarıları artan ticari kapasitesiyle;
– Ülke meselelerine sahip çıkan sivil toplum kuruluşlarıyla;
– Dünyaya yayılmış başarılı bilim adamlarıyla;
– Kollarını dünyanın dört bir yanına kadar uzatmış eğitim ordularıyla milletinin haklarını her alanda koruyabilecek bir güce erişmiştir.
Modern Türkiye Cumhuriyeti; bin yıldır üzerinde yaşadığı Anadolu’yu gerçek ve kalıcı bir anayurt olarak kabul etmiştir. Bu yurdu modern dünyanın ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda mamur hale getirmiş ve halkının müreffeh yaşamasını sağlayacak her türlü tedbiri almıştır.
Mevcut coğrafi konumundan kaynaklanan iç ve dış tehditlere karşı geçen Türkiye; kendisine uzanacak bütün namert elleri hukuk ve demokrasi kuralları içinde alt edecek güce, tecrübeye, bilgiye ve cesarete sahiptir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Türk milletinin öz benliğinde bulunan hürriyet, bağımsızlık, dürüstlük, çalışkanlık ve bilimsellik gibi özgün vasıflarını modern bir devlet bünyesinde bir araya getirmenin huzuru ile anıtkabirde yatarken fikir ve düşünceleri ile de milletimize ışık tutmaktadır.
92 yıl sonra Türk Milleti; Atasından emanet aldığı ölümsüz eser Cumhuriyetimiz ile bu Cumhuriyetin temeli olarak kabul ettiğimiz, dünyayı bir uçtan bir uca kaplayan üstün Türk Kültürüne sahip çıkmanın haklı gururunu yaşamaktadır.
Aziz milletimin Cumhuriyet Bayramını kutluyorum…

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder