19 Kasım 2015 Perşembe

Meclis Soruşturması İçin Fezleke Gerekli mi?


Meclis Soruşturması İçin Fezleke Gerekli mi?

 


Hikmet Sami Türk


Muhalefet partilerinin adları rüşvet ve yolsuzluk olaylarına karışan bakanlar hakkında Meclis’e fezleke gelmesini beklemeleri, bugüne kadarki uygulama ile çeliştiği gibi, gereksiz ve yanlıştır da. Eğer suçlamalarla ilgili yeterli kanıt varsa, en az 55 milletvekilinin imzasıyla verilecek bir önerge, sonraki aşamalara geçilemese bile Meclis soruşturması sürecini başlatabilir. 

Meclis Soruşturması İçin Fezleke Gerekli mi? - Hikmet Sami Türk









Meclis soruşturması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yürütme üzerindeki en etkili denetim yollarından biridir (Anayasa m. 98/I, 100). Konusu, TBMM İçtüzüğü’nde belirtildiği gibi “Bakanlar Kurulu’nun genel siyasetinden veya bakanlıkların görevleriyle ilgili işlerden dolayı hakkında soruşturma açılması istenen başbakan veya bakanın cezai sorumluluğu gerektiren fiilleri”dir (m. 107). 
Son zamanlarda adları rüşvet ve yolsuzluk olaylarına karışan bazı bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılabilmesi için yargı mercilerince düzenlenen fezlekelerin TBMM Başkanlığı’na gönderilmesi gerektiği, kamuoyunda birçok kimse tarafından paylaşılan, hatta muhalefet liderlerince de dile getirilen bir görüş niteliğindedir. 

Meclis soruşturması nasıl açılır?


Fakat böyle bir fezlekenin TBMM Başkanlığı’na gönderilmesi, ilgili kuruma bir suç ihbarı olarak değerlendirilmemektedir (krş. CMK m. 158/4). Çünkü başbakan ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suçlardan dolayı soruşturma açılması, “Meclis soruşturması” olarak adlandırılan özel bir usule tabidir. 
Anayasa ve daha ayrıntılı bir hükümle TBMM İçtüzüğü’ne göre; “Görevde bulunan veya görevinden ayrılmış olan başbakan ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği bir önerge ile istenebilir.” (Anayasa m. 100/I, İçtüzük m. 107/I). Demek ki, Meclis soruşturması açılması için öncelikle en az 55 milletvekilinin imzasını taşıyan bir önergenin verilmesi gerekir. 
Bu koşul gerçekleşmedikçe TBMM Başkanlığı’nca ya da bu konudaki bir ihbar veya şikâyetin TBMM Başkanlığı’na iletilmesi için Adalet Bakanlığı’nca yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Gerek TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı’nın “TBMM Başkanı Hikmet Çetin” imzasıyla Adalet Bakanlığı’na gönderdiği 17.11.1997 tarihli yazıda, gerek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün “Bakan Sadullah Ergin” imzasıyla cumhuriyet savcılarına gönderdiği 21.12.2011 tarih ve 100/1 sayılı genelgede bu husus açıkça belirtilmiştir. Yerleşik uygulama bu yöndedir(1). 

Dünden bugüne meclis soruşturması 


Aslında bu denetim yolu, ilk kez 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda “Meclis tahkikatı”, 1945 Türkçeleştirmesiyle anayasada “Meclis soruşturması” olarak adlandırılmıştır (m. 22). 1961 Anayasası’nda Meclis soruşturması açılması, her iki meclisin (Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu’nun) yetkileri arasındaydı (m. 88/I, 90). Ancak o dönemde bir siyasi mücadele aracı olarak çok sık bu yola başvurulması, Meclis çalışmalarını aksatabilen boyutlara ulaştığından 1982 Anayasası yapılırken Meclis soruşturması açılmasını zorlaştırıcı, buna karşılık belirli bir süre (soruşturma önergesinin verilişinden başlayarak komisyon çalışmaları için 2 aylık uzatma ile birlikte en çok 5 ay) içinde sonuçlandırılması; soruşturma açılmasına karar verilmesi durumunda, bunun “Meclisteki siyasi partilerin güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak on beş kişilik bir komisyon tarafından” yapılması; “Meclisteki siyasi parti gruplarında Meclis soruşturması ile ilgili görüşme” yapılamaması ve karar alınamaması, getirilen yeni hükümler arasındadır (m. 100). Bu hükümlerle siyasi partilerin Meclis soruşturması konusunda tarafsızlığının korunması amaçlanmıştır(2). 

Anayasadaki 2001 değişiklikleriyle Meclis soruşturması açılmasına ve gerektiğinde ilgilinin Yüce Divan’a sevkine ilişkin kararların “gizli oyla” alınmasını, bu arada soruşturma komisyonu raporunun en geç 2 aylık uzatma süresi içinde TBMM Başkanlığı’na teslimi zorunluluğunu, raporun 10 gün içine dağıtılmasını ve Genel Kurul’da 10 gün içinde görüşülmesini öngören hükümler getirilmiştir (3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı kanunla değişik m. 100). Bu yeni hükümlerle bir yandan Meclis soruşturması işlemlerinin sürüncemede kalmaması sağlanmak, öbür yandan bu“önemli ... denetim mekanizmasının siyasallaşmasının önüne” geçilmek istenmiştir(3). 

Meclis soruşturması açılması ve yürütülmesi 


TBMM İçtüzüğü’ne göre Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergede “hakkında soruşturma açılması istenen başbakan veya bakanın cezai sorumluluğu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında işlendiğinden” söz edilmesi, “Hangi fiillerinin hangi kanun ve nizama aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek ve maddesi yazılmak suretiyle belirtilmesi zorunludur.” (m. 107/II). Bu hüküm uyarınca önergede örneğin Türk Ceza Kanunu’nun “rüşvet” ya da “görevi kötüye kullanma” ile ilgili 252. veya 257. maddesinin yazılması gerekir. 

Meclis soruşturması açılması kararı için özel bir yetersayı öngörülmemiştir. Dolayısıyla bu konudaki karar, TBMM üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlası olan 139’dan az olmamak kaydıylatoplantıya katılanların salt çoğunluğu ile verilir (Anayasa m. 96/I). Bu karar üzerine kurulacak komisyonun geniş yetkileri vardır. Örneğin komisyon, kamusal ve özel kuruluşlardan konu ile ilgili bilgi ve belgeleri isteyebilir; Bakanlar Kurulu üyelerini, diğer ilgilileri, tanık ve bilirkişileri dinleyebilir; adli mercilerden yardım isteyebilir; hakkında soruşturma açılmak istenen başbakan veya bakanın savunmasını alır (İçtüzük m. 111). Bu çerçeve içinde komisyonun suçlama ile ilgili fezlekeyi de incelemesi doğaldır. Meclis soruşturmasının varabileceği en ağır sonuç, komisyon raporunun Genel Kurul’da görüşülmesinden sonra ilgilinin Yüce Divan’a sevk edilmesidir. O nedenle bu konudaki karar, ancak TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu olan 276 oyla alınabilir (Anayasa m. 100/III). Gerek komisyonun Yüce Divan’a sevk yönündeki raporunda, gerek Genel Kurul’un bu yöndeki kararında da“hangi ceza hükmüne dayanıldığı” belirtilir. Bu karar üzerine dosya, en geç 7 gün içinde TBMM Başkanlığı’nca, Yüce Divan sıfatıyla yargılamayı yapacak olan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilir (İçtüzük m. 112, Anayasa m. 148/VI). 

Sonuç 


Görüldüğü gibi, muhalefet partilerinin adları rüşvet ve yolsuzluk olaylarına karışan bakanlar hakkında Meclis’e fezleke gelmesini beklemeleri, bugüne kadarki uygulama ile çeliştiği gibi, gereksiz ve yanlıştır da. Eğer suçlamalarla ilgili yeterli kanıt varsa, en az 55 milletvekilinin imzasıyla verilecek bir önerge, sonraki aşamalara geçilemese bileMeclis soruşturması sürecini başlatabilir. 


(1) Bu konuda ayrıntılı olarak bk. Hikmet Sami Türk, Daha İyi Bir Anayasa İçin..., Ankara 2003 (TESAV Yayınları No: 25), s. 272276 “Meclis Soruşturması ve Yolsuzlukla Mücadele”; TBMM Başkanlığı’nın 17.11.1997 tarihli yazısı için s. 272. 
Adalet Bakanlığı’nın 21.12.2011 tarih ve 100/1 sayılı genelgesi için bk. T.C. Adalet Bakanlığı Yayın İşleri Dairesi Başkanlığı (Haz.), T.C. Adalet Bakanlığı Genelgeler, Ankara 2013, s. 5457, özellikle 56. 


(2) Aynı yönde anayasanın 100. maddesine ilişkin gerekçe için bk. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. Komisyon Raporları ve Madde Gerekçeleri, Ankara 1983, s. 158 vd; H. Hasan SönmezNecmettin Alan (Haz.), Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. Madde Gerekçeli, Ankara 2011, s. 198 vd. 

(3) Bu konuda anayasanın 100. maddesinde 4709 sayılı kanunla yapılan değişikliğe ilişkin gerekçe için bk. Sönmez/ Alan (Haz.), age, s. 199.

 Hikmet Sami Türk


http://kadin-haber.blogspot.com.tr/2014/02/meclis-sorusturmas-icin-fezleke-gerekli.html


.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder