23 Kasım 2015 Pazartesi

Paris’te Üç PKK’lı Kadın Teröristi Kim / Kimler Ne Maksatla Öldürdü ? 2







Paris’te Üç PKK’lı Kadın Teröristi 
Kim / Kimler Ne Maksatla Öldürdü? 2


Bağımsız Büyük Kürdistan…

Ni­yet bu olunca da, petrolde gözü olan diğer bölgesel ve küresel güçler, belki de Türkiye'ye yön vermeye çalışıyorlar gibi görülüyor. İmralı Sürecinde Kuzey Irak 
Yönetimine bazı görevler de verilmesi ve Barzani'nin Türkiye ile birlikte hareket etmesi söz konusu olabilecektir. Çünkü dağdan inen PKK'nın toplanması, 
silahsızlandırılması, belli bir süre muhafaza ve barındırılması görevi yine Kuzey Irak Yönetimi'ne verilebilecektir. Görünen o ki, petrol odaklı federalizm senaryosu, İmralı'daki müzakerelerin sınırını ve Öcalan'ın gücünü aşacaktır.

İmralı sürecinin başarıyla sonuçlanması İsrail'in de işine yarayabilir. Kürdistan topraklarını " Vadedilmiş Topraklar " olarak gören İsrail, bağımsızlığına kavuşmuş Kürdistan'ın kendisine bağlanması, kendi güdümüne girmesini beklemektedir. Amerika ise, bu projelerden her ikisini de desteklemektedir. ABD için nihai hedef, hem kendisi ile hem de İsrail ile müttefik Büyük Kürdistan'dır. Ayrıca, Suriye ve İran'a karşı AKP – PKK ittifakı ABD'nin de işine gelir ve projenin arkasında zaten ABD'nin olmaması düşünülemez. 

Bunun yanında, PKK içinde Öcalan'a bağlı olan kesim, bu varılacak olası anlaşmadan sonra problem çıkarabilecek insanları ortadan kaldırmış olabilir…

"Dede Hasan" diye bilinen Aslan Usoyan niçin öldürülmüş olabilir?

Bazı Rus kaynaklarında "Rusya'nın Mafya Kralı" olan Kürt asıllı Dede Hasan, daha önce de suikastle öldürülmek istenmiş; ancak olaydan yaralı olarak kurtulmuştu. 

Girişimin arka planını araştıran Rus güvenlik güçleri, Usoyan'ın PKK'ya silah sağladığı kanısına varmış, buna ilişkin haberler Rus basınında çıkmıştı. "Dede Hasan"ın bir numaralı düşmanıysa, kendisi gibi önde gelen bir mafya olan Gürcü Tariel Oniani idi. Oniani, "Dede Hasan"ın elinde bulunan Moskova'daki uyuşturucu trafik kontrolünü ele geçirmek istiyordu.[20]

Ded Hasan'ın silahlı saldırı sonucu ölmesinin Paris'te üç PKK'lı kadın cinayeti ile ilgili olduğu iddia edilmektedir. İtalya'nın Corriere della Sera gazetesinin yer verdiği iddialara göre PKK, Kalaşnikov ya da roketi Ded Hasan'dan istiyor, o da bunları nakit ya da uyuşturucu karşılığında temin ediyordu. Burada Ded Hasan'ın Gürcistan'da Kürt etnik topluluğu üyesi olarak doğması etkili olmuştu.[21]

Moskova'da Panorama adlı bir düşünce kuruluşundan analist Vladimir Pribylovsky da Ded Hasan'ın öldürülmesine başka bir yorum getirmektedir: 
"Suç dünyasının 2014 Soçi Kış Olimpiyatlarına yatırım yaptığına ve bu paranın Ded Hasan üzerinden yapıldığına dair dedikodular dolaşıyor. Niçin öldürüldüğü hakkında dilediğiniz sayıda senaryo sıralayabilirsiniz; belki birileri olimpiyatlara müdahil olmak istedi; belki birileri Hasan'dan parayı çalmak istedi; Olimpiyatlara müdahil olarak çok para kazanabilirsiniz. Parayla ilgilidir; siyasetle hiçbir ilgisi yok bunun."[22]

II. Dünya Savaşı sonrası Sovyet Gürcistan'ında geçen ergenliğinden itibaren azılı bir suçlu olan Ded Hasan, Sovyet lideri Mikail Gorbaçov'un Perestroika'sıyla birlikte karaborsayı himaye etmeye başladı. Ded Hasan, gadfather'ın/mafya babasının muadili olan nüfuzlu "vor v zakone" idi; Moskova'da ve çevresinde güneydeki Krasnodar'dan Kuzey Kafkasya'ya uzanan güçlü bir yeraltı şebekesini kontrol ediyordu.

"Soçi Olimpiyatları, yolsuz devlet yetkilileri ve örgütlü suç için müthiş bir bal peteği olduğunu ispatlıyor. Ded Hasan'ın çabucak takdir ettiği bir şeydi bu ve örgütü, bunun etrafına en güçlü şekilde yerleşti. Etkinlik öncesinde gayrimenkul satın alıp şişirilmiş fiyatlarla satmaktan inşaat ve turizm sektörlerine nüfuz edip onları istismar etmeye kadar varan şeylerden bahsediyoruz."[23]

Ancak, hem üç PKK'lı kadını öldürülmesi olayında hem de Ded Hasan olayında net bir şey söyleyebilmek ve bizim açıklamaya çalıştığımız alternatiflere ulaşabilmek için henüz erken olduğunu da ilave etmemiz gerekiyor.


Terörist Cenazelerinin Türkiye'ye getirilmesi,


Paris'te öldürülen 3 PKK'lının cenazeleri 16 Ocak 2013'de Türk Hava Yolları'nın uçağıyla Paris'ten İstanbul Atatürk Havalimanı'na getirildi. Cenazeler, İstanbul'da bir süre kaldıktan sonra THY'nin yolcu uçağı ile Diyarbakır'a gönderildi. İstanbul-Diyarbakır yolcu uçağı saat 20.45'te Diyarbakır Havalimanı'na indi. 

Binlerce kişi, Diyarbakır Havalimanı'nın çıkışında karşıladıkları cenazeleri taşıyan ambulanslara Bağlar Hastanesi'ne kadar eşlik etti. Polis havalimanı giriş ve çıkışlarında yoğun güvenlik önlemi aldı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, beyaz bir fularla karşıladığı cenaze araçlarını yürüyerek takip etti. Yeşil örtüye sarılı tabutları taşıyan ambulanslara kadınların fotoğrafları asıldı. Cenazeler 2 km mesafedeki hastaneye 2 saatte ulaşabildi. Kalabalık da giderek arttı ve 50 bine ulaştı. Hastanenin bayrak direğine sözde PKK bayrağı asıldı.

İç Hatlar Terminali önünde bekleyen yaklaşık bin kadar BDP'li de uçağın piste iniş yapmasıyla "Katiller halka hesap verecek" ve "Şehitler ölümsüzdür" sloganları attı. BDP'li vekiller ile öldürülen kadınların yakınları terminal önünde bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.

Hava alanında bir konuşma yapan Sebahat Tuncel şöyle konuştu: "Bugün bir kez daha buradan hunharca alçakça katledilen arkadaşlarımızı, kendi topraklarına uğurluyoruz.Onlar dünyanın neresinde olursa olsunlar. Sakine Cansız bu direnişin, özgürlüğün adıdır. Onla hem kadın özgürlük mücadelesi hem de halkların eşitlik ve kardeşlik mücadelesine inanıyorlardı. Onların mücadelesi bizim mücadelemizdir. Onların bıraktığı bu görevi biz devralıyoruz. Katliamı yapanlar şunu unutmasınlar, bu katliamın hesabını soracağız. Bu katliama karşı vereceğimiz cevap her gün bu katliamın hesabını sormaktır. Bu ülkede gerçek anlamda barış isteyen, kardeşlik isteyen herkes Diyarbakır'da olacak. Dimdik ayaktayız."[24]


Terörist Cenazelerinin Defnedilmesi,


Paris'te öldürülen,PKKüyeleri Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez içinDiyarbakır'da düzenlenen cenaze töreni, hem hükûmet, hem muhalefet hem de BDP kanadından yapılan uyarılar doğrultusunda,görünüşte herhangi bir olay olmadan tamamlandı. Ama törenin kendisi başlı başına bir olaydı. Batıkent meydanındaki törende,İmralısürecine destek mesajları verilirken, Kürtlerin samimiyet testinden geçtiği, bundan sonra sorumluluğun hükûmete ait olduğu mesajı yükseldi. Diyarbakır'dacenaze töreninedeni ile eczaneler ve fırınlar dışında esnaf büyük ölçüde kepenk kapattı. Öğrencilerin ise okulları "boykot" ettiği belirtildi.

Cenazeler,BağlarHastanesi morgundan BDP'li kadın vekillerinin omuzlarında çıkarılarak, cenaze aracına bindirildi. Kırmızı karanfil ve güllerle donatılan tabutların, sözde PKK bayraklarına sarıldığı görüldü. "Hepimiz Sakineyiz", "Hepimiz Leylayız", "Hepimiz Fidanız" yazılı dövizler taşındı.

Terör örgütünün siyasi kanadı BDP, yönetici ve vekilleriyle kortejin önünde yürüdü. Törende yapılan konuşmalarda; Genel Başkan Demirtaş, "Yok etmek istediğiniz irade Paris'ten buraya sel gibi aktı. Halkımızın geleceğinin belirleneceği dönemde değerlerimize sahip olmak istiyorsak sabırlı, akıllı ve cesur olalım. Bu halk İmralı'da, Öcalan'ın arkasındadır. Kürt halkı tavrını ortaya koydu, sıra AKP ve Avrupa'da" dedi.HDK(Halkların Demokratik Kongresi) adına BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelde sözlerine, " Merhaba Kürdistanlı lar " diye başladı ve şöyle devam etti: "Bu kurşunlar sadece Kürdistan halkına değil Türkiyehalklarına da sıkılmıştır. Bu kurşunlar halklar bir arada yaşamasın diye sıkılmıştır. Ama hevesleri kursaklarındakalacak. Onlar özerk Kürdistan, demokratik cumhuriyet için çalıştılar, bizler de bunun için çalışacağız. 

Cinayetin açığa çıkarılmaması halinde Fransa bunun altında kalacaktır." Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir kalabalığa Kürtçe seslenerek, Diyarbakır'dan " Başkent " diye söz etti. Baydemir, " Diyarbakır ve Kürt halkı bugün yastadır. Onları başkentte misafir edin. Sakine bacı, Seyit Rıza'nın yolundadır. 

Kürt halkının özgürlüğüne kavuşuncaya kadar barış yürüyüşümüz devam edecektir" diye konuştu. Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, "Barış için hassasiyet isteyenler Kandil'i bombalıyor. Bu nasıl bir siyasettir. Hem barıştan söz edeceksin, hem de Kürtlere bomba yağdıracaksın." diye seslendi. Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, "O katiller, Kürt sorununun barışçıl çözümünü istemeyenlerdir" ifadelerini kullandı. Diyarbakır, Hakkâri, Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca'da işyerleri kepenk kapattı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından polis ekiplerine sağduyu anonsu yapıldı.[25]


Fransa Cumhurbaşkanının " Teröristlerle Görüşüyoruz " demesi ne anlama geliyor?


La Tresne kentindeki havacılık merkezini ziyareti sırasında gazetecilere konuşan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Paris'te Kürt kadın teröristleri Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'in katledilmesine ilişkin açıklamada bulunarak, "Dehşet verici bir olay. Öldürülen üç kişiden biri sık sık bizimle görüşmeye geldiği için hem benim hem de birçok siyasi aktörün tanıdığı bir isim. Şimdilik soruşturma başlatıldı. Olayın nedenlerini ve faillerini bilmemiz için sanırım en doğrusu beklemek" dedi. 

Gerek Cumhurbaşkanı Hollande'in gerekse diğer Fransız siyasetçi ve yöneticileri nin PKK'lı teröristlerle ne konuştukları bizce malum olmamakla beraber, ne konuşabileceklerine yönelik bazı tahminlerimiz olabilir. Bu görüşmeler sadece Cumhurbaşkanı Hollande zamanında olmamış, geçmiş dönemlerde de yapılmıştır. 

Bilindiği gibi, Türkiye-Fransa ilişkilerinde tarih boyunca Türkiye verici olmuş buna karşın Fransa Türkiye'ye hep olumsuz yaklaşmış, Türkiye'yi kendi amaçları 
doğrultusunda kullanmıştır. Bunun örneklerini Türk İstiklal Harbi'nde Türk yurdunu işgal etmesiyle, Ermeni meselesinde 1915 olaylarını "Ermeni soykırımı" ilan etmesiyle yakından gördük. Burada ise, Fransa'nın 1920'deki Sevr Antlaşması'nda gerçekleştiremediği Türkiye'nin parçalanması olayını, giderek güçlenen Türkiye'nin bölgede söz sahibi olmasının önünün alınmasını PKK eliyle yerine getirme planlarının konuşulduğu ve bunun gayri ihtiyari sarfedilen sözlerden anlaşılmaktadır. 

Ben inanıyorum ki, Fransız makamları Sakine Cansız'ın kim olduğunu, onunla ne yapabileceğini çok iyi biliyordu. Türk yetkili makamları tarafından İnterpol aracılığıyla aranan kişi ilan edilen Cansız'ın Fransa'da serbestçe dolaşabilmesi, Fransız makamlarının ondan istifade etmesi karşılığı olabilir. Biz biliyoruz ki, Fransa Türkiye'ye karşı iki kartı kullanmaktan çekinmemiştir. Birisi PKK kartı, diğeri de Ermeni kartı… Bu, Osmanlı döneminde de böyle olmuştur, Anadolu topraklarını Fransız askerleri tarafından işgali döneminde de… Fransız makamları Sakine Cansız'da iki kartı birden bulduğundan, bir taşla iki kuş vurmak istemiştir. Bizim bilmediğimiz bir gerçeği, Sakine Cansız'ın özünün Tunceli Ermenisi olduğunu Fransa daha ona pasaport verirken biliyordu. Kod adı olan "Sara" da onun ninesinin ismi idi.

Türkiye'de sosyalist hareketlere katıldıktan sonra Erivan'a yerleşen ve rejim muhalifi olduğu gerekçesiyle bir süre cezaevinde kalan Ermeni aydını Sarkis Hastpanian'ın Facebook sayfasında Sakine Cansız'la ilgili yazısı bunu anlamamızı sağladı. Hrant Dink'in de arkadaşı olan, PKK'ya sert eleştirileriyle bilinen ve 1915 olaylarında Kürtlerin rolünü sık sık gündeme getiren Hastpanian "Dersim'in Asi Kızı Sara'nın Ölümsüz Anısına" başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:

"Değerli Sara'yla (Ben SakineCansız'ı bu ismiyle tanıdım) ilk kez Paris'te Silopi'nin Ermeni Varto aşiretinden sınıf arkadaşıma ait işyerinde, zamanında onun iltica başvurusunun kabul edilmesi için yardımını esirgemeyen Dersimli Ermeni arkadaşım vasıtasıyla tanışmıştım. Onunla neredeyse bütün bir gün Ermeni davası, Doğu ve Batı Ermenistan sorunları, Dağlık Karabağ özgürlük mücadelesi, kendi doğup-büyüdüğü Dersim'in yüzlerce Ermeni köyleriyle hısımlık ilişkileri olduğunu bildiği aşiretlerdeki Ermeni insanlar, yaşamış olduğu Kharbert (Elazığ) ve tutuklu bulunduğu Tigranakert (Diyarbakır)mapushanesinden yakinen bildiği ortak dostumuz, çocukluk ve okul arkadaşım Liceli Garbis hakkında uzun uzun konuşup durduk."

Hastpanian kendi babasının "Aslınıza sahip çıkın kızım, aslınız hakkında oturup araştırın, bilgilenin, özünüzü, soyunuzu, öğrenin ve kimliğinize sahip çıkın. Ben memleketi adım adım gezmiş biriyim. Kızılbaşların bizim özbeöz kardeşlerimiz olduğunu iyi bilirim. Biz bir elmanın iki yarısı gibiyiz" sözlerine Sakine Cansız'ın şu yanıtı verdiğini de aktardı: "Bu topraklarda özgürlük rüzgârı estiğinde, özü Ermeni olan insanların artık başka kimlikler ardına saklanmadan kendi etnik aidiyetlerini korkmadan, layıkıyla yaşayacakları günler de gelecek. Biz bunun için de kavga vereceğiz."[26]

Şunu herkesin çok iyi kavraması gerekir. PKK'nın mücadelesi bir Kürt milliyetçili ği mücadelesi değildir. Asala terör örgütünün yok olmasının hemen akabinde, onun devamı şeklinde kurulan PKK'nın hedef ve amaçları Kürtlere hizmet etmemekte, Ermeniler tarafından kullanılmaktadır. 

Fransız makamlarının PKK'lılarla niçin görüştüğüne ilişkin başka bir değerlendirme ise şu şekildedir. "Eğer infazların barış süreciyle ilgisi yoksa –ki bu da pekâlâ mümkündür- örgüte yönelik Avrupa'ya yapılan operasyonlar nedeniyle bir iç tartışmanın sonucu olabilir. Özellikle Fransa'da PKK terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda örgüt üyelerinin birbirlerini Fransız güvenlik makamlarına ajanlık yapmakla suçladıklarını biliyoruz. Fransa'da örgüte yönelik operasyonlarda birçok kişi tutuklanırken örgütün kurucularından Sakine Cansız'ın elini kolunu sallaya sallaya kamuya açık bir kurumda yöneticilik yapması onu örgüt içinde "ajan" durumuna düşürmüş olabilir. Örgütte "ajan"ın cezası infazdır…"[27]

Cenaze Törenlerinin düşündürdükleri ve akıllarda kalan sorular

Paris'teki Kürt Enformasyon Merkezi'nde öldürülen ve cenazeleri Diyarbakır'a getirilen PKK'nın üç üst düzey görevlisi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez için terör örgütü tarafından tören düzenlendi. BDP ve DTK'nın "Hayatı durdurun" çağrısı üzerine kentteki işyerlerinin büyük bir bölümü kepenk açmadı. Hakkâri merkez, Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca'da da işyerleri açılmadı. Bölge halkına, bir gün önceden "Törene mutlaka gelin. Karalar bağlayın, karalar giyinin" çağrısı yapıldı. Cenaze töreni süresince polis helikopteri sürekli uçuş yaparken, görevli polis ekiplerine "sağduyu" anonsu yapıldı. Anonslarda törene katılan çocuk, yaşlı, kadın ve milletvekillerine karşı daha duyarlı olunması istendi. Diyarbakır'da düzenlenen törenin ardından cenazeler memleketlerine gönderildi. Sakine Cansız Tunceli'de, Fidan Doğan Elbistan'da, Leyla Söylemez ise Mersin'de toprağa verildi. 

Türk kamuoyunda, Fransa'da öldürülen üç PKK'lı kadının cenaze törenlerinde herhangi bir olay olmadığı için olumlu hava estirildi. Ancak;

1. Üç cenaze, bir yönüyle Abdullah Öcalan'dan başlayarak BDP'ye uzanan"hattın"bir güç gösterisi, bir gövde gösterisiydi, "ikinci Habur" olayı idi.

2. Şehit askerlerimizin cenazeleri bile başkentimiz olan Ankara'ya getirilmezken, üç PKK'lı kadının cenazelerinin memleketlerine yakın illerdeki havaalanlarına götürülmek yerine başkent ilan ettikleri Diyarbakır'a getirilmesine, morguna konuldukları hastanenin bayrak direğine örgütün sözde bayrağının çekilmesine, binlerce kişinin terör örgütü lehine propaganda yapmasına ve sekiz bin polisin havadan ve uzaktan takip ettiği gösterilerde, tören güvenliğinin kollarında kırmızı bez üzerine siyah boyayla " Görevli " yazılı bant takan milislerce sağlanmasına göz yumuldu. Anladığım kadarı ile bölgenin özerkliği, özerk bölgenin başkenti, bayrağı ve polis kuvveti kabul edilmiştir. 

3. PKK'lı teröristlerin cenaze törenlerini düzenleyenler, törenlerde Kürt kökenli vatandaşların toplanmasını sağlayanlar, cenaze törenleri masraflarını üstlenenler, cenazeleri Paris'ten getirtenler, PKK adına tüm açıklamaları yapanlar BDP'li vekiller ve BDP'li Belediye Başkanlarıdır. BDP işine gelmediği zaman veya PKK'nın cinayetlerini üstlenmek istemediği zaman "Biz PKK'nın siyasi kanadı değiliz" diyorlardı. Fakat bu olay artık açıkça, BDP'nin de bir daha kesinlikle inkâr edemeyeceği bir şekilde ortaya koymuştur ki, BDP PKK Terör örgütünün siyasi kanadıdır. 

4. 17 Ocak Perşembe günü 3 PKK'lının Diyarbakır'daki cenaze töreninde konuşan Selahattin Demirtaş, taleplerini dünyaya şöyle ilan etti: "Herkes şunun farkındadır. 

Sadece Türkiye'deki Kürtlerin kaderi çizilmiyor, bütün Kürdistan'ın kaderi çiziliyor. Sorun eşitler arası hukukla çözülür. Çözüm, demokratik bir Cumhuriyet (egemenliğin paylaşılması) ve demokratik bir anayasa ile mümkündür. Yerinden yönetimin güçlendirilmesi, otonomi, demokratik özerklik. BDP'nin de desteklediği formüllerdir"[28] diyerek, açık açık ne istediklerini ortaya koymaktadır. Zaten hükûmet de bu talepler doğrultusunda hareket etmektedir. 

5. Üzerinde durulması gereken başka bir konu da Diyarbakır'da İslami herhangi bir söylemin duyulmamış olmasıdır. Bu, dinimizle dalga geçen, namaz kılanları alaya alan PKK'nın gittiği yolu apaçık ortaya koymaktadır. Diyarbakır'da, Tunceli'de, Elbistan'da kılınan cenaze namazları, ölenlerin Müslüman olmasının göstergesi olamaz (zaten Sakine Cansız Ermeni'dir), sadece bir şovdur. Kürt kökenli vatandaşların, kimlerin peşinden gittiklerini iyi görmeleri gerekir.

6. Türk uçaklarının Kuzey Irak'taki PKK kamplarını bombalamasını süreci baltalayan olay olarak nitelendiren Ahmet Türk'ün, 16 Ocak günü Mardin'de şehit edilen polis memurunu, PKK'nın 100 kişi ile Hakkâri/Çukurca'daki baskınında üç askerin şehit edilmesini duymamış olduğunu sanıyorum.

7. BDP İstanbul vekili Sabahat Tuncel'in açıklaması, aslında silahların bırakılması gibi bir sürece hizmet etmek değil, sanki mücadeleye devam derken, devletin neden mücadeleden çekildiğine başka anlamlar yüklenmesi mümkündür. 

8. Cenaze törenlerinde görülen odur ki, sözde PKK bayraklarının açılması, ölenlerin özgürlük savaşçısı olarak tanıtılması, teröriste gerilla denmesi ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinin bedelini ödediğini söylemeleri ve cenaze törenlerinin propaganda ve şov aracı olarak kullanılması yadırganmamaktadır. Artık ayrı bir millet oluşumunun kabul edildiği ve bunun gereklerinin yerine getirilmesi için yapılan çalışmaların tepki çekmemesine gayret edildiği algısı yaygınlaşmaktadır. 

Sonuç 

Diyarbakır'da, Tunceli'de, Elbistan'da terörist kadınlar için düzenlenen cenaze törenleri devlete ve Türk milletine bir meydan okumaya dönüştürüldü. Diyarbakır'ın ortasında sözde PKK bayrakları sallandı, tabutlara örtüldü. Bütün bunlar olurken, polis ve jandarma olayları seyretmek zorunda bırakıldı. Güvenliği PKK milisleri üstlendi. İllegal bir PKK gösterisinde olay çıkmaması, hükûmet çevrelerinde büyük sevinç yarattı. 

Cenaze törenleri ile PKK'nın bölgedeki manevi üstünlüğü gelişti ve süreç böyle devam ederse gelişmeye devam edecektir. Devlet yanlısı halk, devlet PKK'nın taleplerini kabul etme sürecine girmiş iken neden devleti destekleyerek kendisini tehlikeye atacağını kendi kendisine sormaya başlamış durumdadır. Artık kimse kahraman olmak istemeyecektir. Bütün bunlar, PKK'nın hedefine ulaştığını göstermektedir. 

Üç PKK'lı kadın teröristin öldürülmesinden PKK kazanç sağladı, KCK, BDP kazanç sağladı. Güneydoğu'da özerk devletlerini kurmuş kadar oldular. Devlet ise sadece seyretti. Anlaşılan o ki; millî ve üniter yapıda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin "federasyona" dönüştürülmesi çabaları şimdiye kadar en çok bu cenaze törenlerinde görüldü. 'Kürt Açılım süreci provoke edilmesin diye büyük özen gösteriyorlar' diye empoze edilmeye çalışılan PKK/KCK ve BDP tarafı asıl provoke eden oldu, ama devlet farkına varamadı. Bizim devletin ülkesi ve milletiyle bölünmesi dediğimiz, millete rağmen yapılan bu dönüşüme, iktidar sahipleri Türkiye'nin büyütülmesi adını veriyor. 

Yani önce bir olan devleti, milleti ve ümmeti böleceğiz, sonra çevreden gelecekler le birleştirip, büyüteceğiz.

Bu olanlardan anlaşıldığı kadarıyla, PKK ile anlaşma yapıldı, süreç tamamlandı, şimdi yapılan ise yavaş yavaş toplumun alıştırılmasıdır. Bu da, milletin soğuk su dolu kazana konularak suyun yavaş yavaş ısıtılması ile olacaktır.



[1] Hürriyet, "BDP'li Kışanak: Bedelsiz kalmayacak", 10 Ocak 2013.

[2] Samanyolu Haber, "Fransa'dan Ankara'ya gelen bilgi notuna göre olay, örgüt içi hesaplaşma sonucu yaşandı.", 20.01.2013.

[3] Radikal Dünya, "Paris'te PKK'lı 3 kadına suikast", 10.01.2013.

[4] Milliyet, "Fransa PKK suikastını konuşuyor", 10.01.2013.

[5] Milliyet, "Ankara, suikastı Paris'e üç kanaldan sordu, yanıt verilmedi", 12 Ocak 2013.

[6] Ntvmsnbc, "Olay örgüt içi hesaplaşma", 20 Ocak 2013.

[7] Hürriyet, "Ded Hasan Kimdir?", 17.01.2013.

[8] İnternethaber, "Sakine Cansız kimdir?", 11.01.2013.

[9] Hürriyet, "Ded Hasan Kimdir?", 17.01.2013.

[10] Taraf, PKK'lıların cenazeleri Diyarbakır'a gelecek", 13 Ocak 2013.

[11] Posta, "Paris'te PKK'ya şok suikast", 10.01.2013.

[12] Ntvmsnbc, "Çelik: Fransa'daki baskın iç hesaplaşma", 10 Ocak 2013.

[13] Milliyet, "Paris'teki suikast için PKK ve BDP kimi suçluyor?", 10 Ocak 2013.

[14] En Son Haber, "Sakine Cansız PKK'nın kurucularındandı", 10.01.2013.

[15] Bugün, "Baki Karer'den suikast deşifresi", 13.01.2013.

[16] Samanyolu Haber, "Fransa'dan Ankara'ya gelen bilgi notuna göre olay, örgüt içi hesaplaşma sonucu yaşandı.", 20.01.2013.

[17] Star, "İşte Paris cinayeti zanlısı Ömer Güney", 22 Ocak 2013.

[18] Emre Uslu, "Sakine Cansız infazını nasıl okumalı?", euslucom, 10.01.2013.

[19] Fatih Altaylı, "İran'a dikkat", Haber Türk, 10.01.2013.

[20] Hürriyet, "Ded Hasan Kimdir?", 17.01.2013.

[21] Sabah, "Ded Hasan'ın ölümü Paris olayıyla mı ilgili?", 19.01.2013.

[22] Dünya Bülteni, "Ded Hasan'ın öldürülmesi, mafya savaşlarını tetikleyebilir", 18.01.2013. 

[23] Radio Free Europe, Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın, "Ded Hasan'ın öldürülmesi, mafya savaşlarını tetikleyebilir", 18.01.2013.

[24] Hürriyet, "PKK'lı kadınların cenazesi Diyarbakır'da", 16 Ocak 2013.

[25] Yeniçağ, "Teröre diz çöktürülen devletin cenazesi!", 17.01.2013.

[26] İnan Gedik, "Öldürülen PKK'lı kadınla ilgili şok bilgi", Habertürk, 21 Ocak 2013.

[27] Mynet, "Sakine Cansız, Öcalan'la ilgili derin bilgilere sahipti", 10 Ocak 2013.

[28] Sadi Somuncuoğlu, Yeniçağ, "Uyan ey ehli vatan", 19 Ocak 2013



Emruhan Yalçın,
Uzman Hakkında
Emruhan Yalçın 1954 yılında Çankırı/Çerkeş'de doğdu. Çocukluğunu Karabük'te geçirdi. Karabük Demir Çelik Fabrikası'nda haddeci olarak çalışan ustabaşı Musa Yalçın'ın 
dört çocuğundan en büyüğüdür. İstanbul'daki Kuleli Askeri Lisesi'nde okumak üzere, 1969 yılında evinden ve ailesinden ayrıldı. 1975 yılında Ankara'daki Kara Harp 
Okulu'ndan Muhabere Teğmen olarak mezun oldu. Stajını Ankara Muhabere Okulu'nda yaptı. 1987 yılında Kara Harp Akademisi'nden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu. 
Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi'nde eğitim aldı. TSK'nın değişik kademelerinde görevlerde bulundu. 1996-1999 yılları arasında, Almanya/Koblenz'de İkmal 
Ataşeliği yaptı. 2006 yılında TSK'dan emekli oldu. 1983 yılında Hürriyet Okur ile evlendi ve isimleri Anıl ile Melisa olan biri oğlan diğeri kız, iki çocukları oldu. 
Doktora eğitimini, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde (Erzurum) yaptı ve I. Dönem TBMM'ye ait biyografi incelemesi tezini 1996 yılında 
tamamlayarak, Tarih Doktoru unvanını aldı. Hâlen Bilkent Üniversitesi'nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak T.C. Tarihi derslerine girmektedir. 

Almanca ve İngilizce bilen Emruhan Yalçın'ın; katıldığı yurt içi ve yurt dışı değişik sempozyum, seminer ve konferanslarda sunduğu bildirilerin yanında; çeşitli dergi ve 
kitaplarda yayımlanmış birçok makalesi bulunmaktadır.

Yazarın Yayımlanmış Diğer Kitapları:

1. Millî Mücadeleye Sadakat ve Mustafa Durak Sakarya (2008),
2. Atatürk Türkiye'sinde Ekümenik Ortodoks Patrikhanesi ve Bizans Projesi (2008).
3. Terörizm ve Terörizmle Mücadele.
    E-MAİL; emruhan2004@gmail.com

Uzmanın Diğer Yazıları

Terörizmle Mücadelede Sri Lanka Örneği: ”Tamil Kaplanları” 
PKK Nasıl Çekilecek? 
Terör Gündemi (15–29 Ocak 2013) 
Paris’te Üç PKK’lı Kadın Teröristi Kim/Kimler Ne Maksatla Öldürdü? 
Terör Gündemi (02–15 Ocak 2013) 
Terör Gündemi (18 Aralık 2012–02 Ocak 2013) 
Talabani Sonrası Irak’taki Dengeler Nasıl Değişir? 
BDP’li Milletvekillerin Dokunulmazlıkları Kaldırılmalı mı? 
Patriotların konuşlandırılacağı yerler belli oldu! 
Öcalan Serbest kalırsa terör biter mi? 
PKK’nın Bundan Sonraki Adımı Ne Olabilir? 
Haftalık Terör Gündemi (11–18 Aralık 2012) 
PKK Bu Çocukları Nasıl Kandırıyor? 
Terör Gündemi (04-11 Aralık 2012) 
Terör Gündemi (27 Kasım-04 Aralık 2012) 
Terör Gündemi (20-27 Kasım 2012) 
Kuzey Irak Yönetimi ile Merkezî Irak Hükûmeti Arasında Gerilen İlişkiler 
Patriot Füze Sistemi Niçin Geliyor? 
Açlık Grevlerinin etkisi, PKK'nın silahından daha kuvvetli oldu 
Haftalık Terör Gündemi (13-20 Kasım 2012) 
Türk Yargısının Geldiği Nokta 
Haftalık Terör Gündemi (06-13 Kasım 2012) 
Haftalık Terör Gündemi (30 Ekim-06 Kasım 2012) 
Haftalık Terör Gündemi (19-30 Ekim 2012) 
Haftalık Terör Gündemi (12-19 Ekim 2012) 
Haftalık Terör Gündemi (05-12 Ekim 2012) 
PKK Okulları Hedef Seçti 
Kuzey Irak’taki Türk Askerî Varlığının Sonlandırılması 
PKK’NIN TERÖR EYLEMLERİ (29 EYLÜL–05 EKİM 2012) 
PKK’NIN TERÖR EYLEMLERİ (24 – 29 EYLÜL 2012) 
PKK’nın 23 Temmuz - 23 Eylül 2012 Arasındaki Terör Faaliyetleri 

http://www.21yyte.org/tr/arastirma/terorizm-ve-terorizmle-mucadele/2013/01/23/6864/pariste-uc-pkkli-kadin-teroristi-kimkimler-ne-maksatla-oldurdu


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder