Celal Bayar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Celal Bayar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2016 Çarşamba

63 YIL ÖNCE BUGÜN ATATÜRK’ÜN NAAŞI ANITKABİRE NAKLEDİLMİŞTİ.




63 YIL ÖNCE BUGÜN ATATÜRK’ÜN NAAŞI ANITKABİRE NAKLEDİLMİŞTİ.
CUMHURBAŞKANI CELAL BAYAR’IN VE HALKIN KATILDIĞI GÖRKEMLİ BİR TÖREN İLE ATATÜRK’ÜN NAAŞI ETNOGRAFYA MÜZESİ’NDEN ANITKABİR’E NAKLEDİLMİŞTİ.





“Hocam, 10 kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir’e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk, naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz” demişti;
Ankara Valisi Kemal Aygün, 8 Kasım 1953 günü gece saat 23:00’de Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu’yu ev telefonundan arayarak...
ÖNEMLİ NOT; RESİMLERE WEB ADRESLERİNE MAUSLA TIKLAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ.. ( TANER ÇELİK )
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYWvMcO6TCtAsHaCjZU5c_kzRtOkid_sNCE463_H6ogLTyjrdLYkE6_N-cvZTI9JtVNBRxVDO4IubjrLuls8TRiuvEYXT6Bn0h7cmsMzSpYsHn9J1RdJe0X8rtkydUhRptRsO1oLfXtIil/s1600/KamileSevki2.jpgProf.
Dr. Kamile Şevki Mutlu (1906 - 1987) O sırada kırk derece ateşle yatan Prof. Mutlu önce bu görevi reddetmiş, başka meslektaşlarının yapmasını rica etmiş, ancak Valinin israrlarına dayanamayarak kabul etmişti. Ulu Önder Atatürk’ün 15 yıl süre ile kaldığı Ankara Etnoğrafya Müzesindeki geçici kabri, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Eski Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Cumhurbaşkanlığı Genel Katibi Nurullah Tolon, Eski Genel Katip Kemal Gedeleç, Ankara Valisi Kemal Aygün ve Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu’nun da hazır bulunduğu protokolün nezaretinde 9 Kasım 1953'de açılmıştı. Kabrin açılmasında, Erkek Teknik Sanat Okulu ve Yapı Enstitüsü öğretmen ve öğrencileri de görev almıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG9B7FdJdcJ7Yw9Q7hoMOTwgp6ofNAX5oeVGKTAKGb4yfpNxoGmNmbdcM7OFwymCT5Z2RL5riRvDdS7PUDZi1F2Gcpo1Nc1YQpZS9Ajlt9Wc9bWMSpMU_FiIbqWfRjp3ZfmFT8cB3-J8I_/s1600/VincleTabutunuCikarilisi.jpg
Kabrin açılmasına saat 09:05’de başlanmış, kabri üstten ve yandan çevreleyen mermer levhalar birer birer çıkarılmış, kabrin üzerideki 80 cm. kalınlığındaki toprak tabaka alınarak, daha sonra Anıtkabir’deki ebedi istirahatgahına konulmak üzeri kağıt torbalarda toplanmıştı. Toprağın altındaki döşeme de kaldırılarak geçici kabri boydan boya kaplayan çelik kapaklar dışarı çıkarılmış, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılmış gül ağacından yapılmış tabutu ile karşılaşılmıştı. 500 kg. ağırlığındaki tabut; sal tertibatı yapılmış olan vinçle yukarı çekilerek, kaldırılmış ve sonra salonun zeminine yerleştirilmişti.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgH3bseH5zxSOwd8sH8CqhppPblbUFYM3t-9XLu57dreMLg6jo0ED4Nt_CIHd6RSJUMpGhryWCTbnWg2LZp0UA69fFUy9an-3-x7lD_5nM5WGBI8ADFtqfvAweQMtugyK3PaT3h-XzOOqJo/s1600/MakbuleAtadanTabutunBasinda.jpg
O sırada Başbakan Adnan Menderes “Hanımefendi buyurunuz” diyerek Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Atadan’ı tabutun yanına götürmüştü.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_qM8gvaz6PJc5oecwBAUOdqgxrgGfQwX7zmzibr9CdoeyPVXyaaxPC9-J1TvkxEoZ5qSqFAWqUiDQBXv86vF33_O-C4dro0jg8ffag4t_QhVDZs7gJoqw0Xjfji97whLGQfpxgpf1L_qR/s1600/MakbuleAtadan2.jpg
Daha sonra tabutun vidaları sökülmüş, tabutun içerisindeki kurşundan yapılmış sanduka gaz birikmesi ihtimali hesaba katılarak, bir matkap ile delinmişti. Madeni sandukanın içerisi özel bir solüsyon ile ıslatılmış tahta talaşı ile doldurulmuştu ve delinme anında ne bir koku ne de bir gaz çıkmıştı. Sanduka açılarak talaş naaşın ayak ucuna toplanmış, bu sırada talaşın arasında ağzı sıkıca kapatılmış içi sıvı dolu bir şişe bulunmuştu. Bu talaşa emdirilen solüsyondan bir numuneydi ve üzerine bir etiket ile terkibi yazılmıştı. Naaş, kahverengi bir muşamba ile kaplıydı ve içerisinde beyaz kefene sarılmış olarak Ata’nın naaşı vardı. Kefenin sargıları açılırken herkes nefesini tutmuş, Prof. Kamile Şevki Mutlu 15 yıl sonra ilk kez Atatürk’ün yüzüne bakmıştı. “Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er kokudan bayılmış” gibi dolaşan rivayetlerin aksine Atatürk’ün naaşının derisi kahverengi bir renk almış olmasına rağmen yüz hatları bozulmamış, dağılmamıştı. Prof. Mutlu o an gördüklerini daha sonra, “Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata’nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk Dolmabahçe Sarayı’ndaki yatağında uyuyor gibiydi.” diyerek anlatmıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihiEQEgRom1hbZ-RBTv7Tu-pxIqjqMoNJaCb_VtnKEhlD-BZxszAHRiQ0A8NtAZuMHmm-DkBcsd1_bMbsVEWFIPkcEaX-p19CT_T5FSLqVE8Kue5wJq5p3OB_paVtYnd51YR3eBujcSPgr/s1600/AtaturkTahnit.jpg
Atatürk’ün naaşının Anıtkabir yapılana dek korunabilmesi için “tahnit” denilen özel bir işlem yapılmıştı. Gülhane Askeri Akademisi Patolojik Anatomi Profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırınga ile özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine terkibinin yazıldığı iki adet küçük şişe Ata’nın naaşının koltuk altlarına yerleştirilmiş ve bu sayede naaş öldüğü günkü haliyle korunabilmişti. Ancak İslam dini kurallarına göre cenazenin toprağa defni şart koşulduğundan, geçici tahnitin bozulması ve cesedin çürümeye başlaması için nakilden bir gün önce Başbakan Adnan Menderes’in huzurunda tabut açılmış ve tahnitin bozulmaya ve cesedin çürümeye başlaması sağlanmıştı. Bu nedenle Atatürk’ün naaşını dağılmadan önce son görenler o törene katılanlar olmuştu. O tarihte Etnografya müzesi’nde asistan olarak çalışan Osman Ersoy ve Halide İntepe o gün ile ilgili izlenimlerini şu şekilde aktarmışlardı: “Sağlığında görmemiştim Atatürk’ü... Korkunç heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık, oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1-2 günlük sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde farkediliyordu.” -Osman Ersoy- “ Tabut kapanmadan en son gittim baktım. Başı yana doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı. Hani insan hasret giderek ölürse gözleri aralık kalırmış ya, öyle aralıktı gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi.” - Halide İntepe- (Kaynak: Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk’ün Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarından) Daha sonra Prof. Mutlu kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırmış ve tek tek tabutun içerisine bakmalarını istemişti. İlk Başbakan Adnan Menderes bakmış, çok heyecanlanmış, rengi sapsarı olmuş, Ata’nın yüzüne bakamamış, katafalktan inip müzenin kapısına doğru uzaklaşmıştı. En son kalan Abdülhalik Renda naaşa bakar bakmaz tabutun yanına yığılıvermişti. Herkes tek tek gördükten sonra naaş tekrar solüsyonla ıslatılmış, başı pamuklarla örtülmüş ve tekrar beyaz kefene sarılmıştı.
https://1.bp.blogspot.com/-hrUkFhWmuJc/UoqYJMy0WjI/AAAAAAAAGII/9Ooq4HOTlQU/s1600/1953EtnografyadaKatafalk.jpg Naaş yeni bir tabuta yerleştirilip tekrar 15 yıl boyunca yattığı gül ağacı tabutun içerisine yerleştirilmiş, üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatılmıştı. Kabrin açılmasında hazır bulunan resmi heyet tarafından bir protokol hazırlanarak imzalanmış, Kız Teknik Öğretmen Okulu öğrencilerinin hazırladığı Türk Bayrağı, katafalkın üzerine serilmişti.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSzMl5MlomxMpl12AMHwmhshHQ9c1Ou3Sq8cvlod2o9V8raNzlwc_x0pn0jM0wBHmNrXsjfK4o9sBkXx7Bgk_B5-i9zt-dZqnd3M7aMxydqZCm1p2e5EAjze0q19mAfzeYt996QMmwnZb4/s1600/KizOgrencilerTabutaBayrakSererlerken.jpg
Ulu Önder Atatürk'ün aziz naaşının önünde, 9 Kasım’a kadar yüksek öğretim öğrencileri, subaylar, sivil erkan ve generaller saygı nöbeti tutmuşlardı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx1yAestHTzYoxajXlfOVryoZaaS_6E3n9AisH164AVu7Zgf2pYR3D0waseUmqXzhzfq4rr7Gk3Pt002YDrkXSgzK8JXvXgJYxzA53fKAl7nWlqFHZWdnI9-f44gjhO8SC0rCSqoVAw4zj/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara13.jpeg Törene katılacak olan resmi heyet, 10 Kasım 1953 günü saat 09:00’da, Etnografya Müzesi önüne gelmiş, Saat 09:05’de müzenin önündeki boru ile “Ti” işareti verilmesiyle birlikte Ankara tepelerinde top atışı başlamış ve tüm törene katılanlar saygı duruşunda bulunmuştu. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndan 12 er, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılı tabutunu omuzlar üzerine kaldırıp Etnografya Müzesi önünde bekleyen top arabasına yerleştirmiş, 136 genç asteğmenin çektiği top arabası saat 09:20’de müze önünden hareket etmişti.
https://4.bp.blogspot.com/-cVnDeZHp9Hk/UswUjr2M39I/AAAAAAAAJCA/sQiWzTT0B1o/s1600/AtaturkCenaze1953Etnografya.jpeg
https://3.bp.blogspot.com/-NSBB4VJuzcM/Uq8EP1ivanI/AAAAAAAAH6M/2yJf114kzuE/s1600/1953AtaturkCenazeNakli6.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRepoGy3pDE6M3dCBJpaeL8Plm8vlDusKjDhVsUabrDd-MBFuhqs7mUkbkUR0xbiih7qD0urGjlFAypppvA9Chb39CmdJGZQExTK5_pL-gjYIEFj2wVysTAYftsun0INKlYOZIOHLvF2ts/s1600/EtnografyadanCikis.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCpA3p4B_SzYWhlKmQ6VsMfAhNSRBK4eRrJtMCm4ayjBE45xOUs-EUB9YfU6GGn9_o2rgAb-r5vEFdaOKLQyr1yTa42GQ1p4j6WdLDFXvOvllI3DQ1VmSxLYJdUu_CHF8wvVQ_QxGWAEv-/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara10.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKTQgS_HFKSDLtc54o-5L7b7jgvrB-25zOyubhx2pTRFDblUN0auQeOIt0Iq3_2HZqcBqHEiX_Qv6ZlfURZB5jMQ5dMAYSHJkipmCQ9T2E4QtMWe29Qrix-f9JZjxsDIQ4kwm9_KrfZHBm/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara15.jpeg
Töreni icra için oluşturulan birlik; tören komutanı, karargahı Kara Harp Okulu Bandosu ve sancağı, Harp Okulu Alayı Flamaları, Hava Harp Okulu'ndan bir bölük, toplu halde bayrakları taşıyan gençler ile bir izci alayından oluşmuştu. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyiZWE8Qqb6_5Cdhji_YsqLLIWWuxR2i0FMdYdh40tlQv3oWtP3m5AZTKiXg3WmpO4CUGF8NAEbVy50_81WLUFzkF0BfMEb2_tERq0wYqBUGjr-YUPtIY9Qf7A0hmGrfHUF2EBBq7xEwk/s640/Atatu%25CC%2588rk%252527u%25CC%2588n+Naas%25CC%25A7%25C4%25B1n%25C4%25B1n+An%25C4%25B1tkabire+Nakli%252C+9+Kas%25C4%25B1m+1953.jpeg
https://4.bp.blogspot.com/-2RA8zKcGAMw/UswUnbrAwjI/AAAAAAAAJCk/hutgq-fd1mg/s1600/AtaturkCenazeTopArabasi2.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFtLCGvzKrdySnGjnfJNhma5ruzWIuV9UA5LGRzQw4pGW8q8nlS_t7GKFCvmSmkSxdd0oK4ehi6XpHSVMicQoMzWqUEaHbHgFoWTiQ69uOvK47p8dENrMG7vZn_Vuu4ruFjq_70ql00BZg/s1600/AtaturkEtnografya99.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGiL2ejebgyDWgVzsxq5NDvUyiJTngNmP3H-X6p66m2PGWNYyhwNWgD-lgmVnMTEYs05kirwNfp9JvaCCjWkZ-d9-eQ2e2GqHEO9TY9oYqqwpJ7ddIyNJQMI5XG44BZIWJMx50qdm3xo6q/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara22.jpeg
12 general top arabasının iki tarafını çevrelemiş, Atatürk'ün İstiklal Madalyası, siyah kadife bir yastık üzerinde bir amiral tarafından taşınmıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP8_HenUU2V6O9b0Os22VRNRYYkDA9ULRMcQT4NTvy2lcWtIO4U98Ar-3UgXWniEqm9dvlIUgjfhKM385r2eQ43AzYQusp6t_uyJH5l9YylaMi8_f6qgpBnpdyFhHgzVywmkCpMTYMVe0Q/s1600/MadalyaTasiyanAmiral.jpg  
Top arabasının arkasından protokole dahil zevat geliyor, bu arada Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklar da havadan korteje katılıyordu. https://4.bp.blogspot.com/-f5QEn9GceYA/UswUl7nfqsI/AAAAAAAAJCM/h3DAL0kblHY/s1600/AtaturkCenaze1953TopArabasi3.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi77Xlgv3ze1G9K-Q_E97E-eSqVIQzHubIgdeNqflLl_TmFtmVhgUS2fuojgGCF2uw6HBIXgjt4gXn8i9GUy8azyWBh018Kg6-BXh4acOwSzQi5guAeJPo5ulGgijSN8s146ABSfVEbBm9v/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara8.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBRV810Z9VKP8MtcacXhMjQuSngAXZ0jcxFFJ4nBAhpGQTZArsCYGIAoW8brXBUzloBbAuIAPMZLJ5_03gEpJ_JIUsOC7GpUma5SvKUoGV5V_O0r1BESW_LmsSgaJAX9CAyDbdmyOOYU0E/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara1.jpeg
Kortej, Opera Binası önünden Bankalar Caddesi yolu ile Ulus Meydanına doğru ilerlemiş, Büyük Millet Meclisi önünden geçerek istasyon önüne gelmiş, buradan Ulaştırma Bakanlığı-Demiryolu köprüsünü takiben saat 11:15’de, Tandoğan Meydanına ulaşmıştı.
https://1.bp.blogspot.com/-MqrEFZ9XXq0/UswUnJ25H-I/AAAAAAAAJCc/A6pJ_hWAk2c/s1600/AtaturkCenaze1953TopArabasi4.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn8DGjs9C1TczB2rUQRUbvsGUsUcmh3SG72j_U-MoUX7Yy9nXCRFSk8_d3-5lm97fQVAaUxXBLs73CyQ_TXf7lK1B8d0CyBNLeQc-waZgvk8Od2iuzb4G1pcWjbFq_sC1sa2mdRti1kq4B/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara18.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoPQzOaTi9XZwV3jDeXfmdMo5jVhl2rOENXaVaqvHQ49LCT_6aN6GJ8c46RgpiSWHDdxrLR21GRU6ldlh_iLYrGhi8WUY9NJZaKviAXiTzFStcfkV4AwGnlxEfO-Ol_dOVzuYDhFtwTK69/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara12.jpeghttps://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGNtvThb_1eb-lCSCHGacBJM6ipqCptuH4YLMv8Dre1ly_B3_64qQfetXgKo9PHycGglfyUYnWj0Sr9bM1hBPkqXMTXpa5dLrYgIEv9fj6aKBkfXgIrqq2G_ErPUei8Atz3gSQfb1YUaU8/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara19.jpeg Kortej yol boyunca ilerlerken, Türk Hava Kurumunun uçakları Atatürk’ün bir portresini Ankara semalarında dalgalandırıyor, naaşın üzerine ufak paraşütlere bağlı çiçek demetleri atılıyordu. https://1.bp.blogspot.com/-SgLVzUpuaqk/UswUnz1Y-WI/AAAAAAAAJCw/QkBak_SgYcU/s1600/AtaturkCenaze1953TopArabasi.jpeg
https://4.bp.blogspot.com/-qUuEHCtTYTI/Uq8EPUxf07I/AAAAAAAAH6I/Y5HT1AuTLdM/s1600/1953AtaturkCenazeNakli5.jpg
https://4.bp.blogspot.com/-fOccCPFfDrE/Uq8EKhDZ3GI/AAAAAAAAH5o/3Vo54k8YA6s/s1600/1953AtaturkCenazeNakli1.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqS3U17Z09aIbbBoTJ4Lml9ltgCqUcpwQjGYtvBG7KORKYf31DKf2oBAtPvfNPqGUcr1NcG4qEuHTncPhN_bHguTUqGAzWwXdu-6bqkHTXmrXhyphenhyphenLkGR7ZLX-tdclocuWG4aXzBoAz-p0u7/s1600/AnitkabirEskiResim.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvA06LorNTDc67waK2LRYHOLkA1sH3N4B4Nu8d_V59Jc4Jy70g25TbiAG227QuL-1sYc3rnEP8QXtADr_wPA5NKaBlIeN_4aW6WjKnxO-Z42_E2TUnXtYxp_q9xV8mQTJFQQtxR8y6Y0a1/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara21.jpeg Kortej 12:15’de Anıtkabir'e ulaşmış, Aslanlı Yol’un başlangıcındaki alanda top arabasının yanaşacağı ve tabutun indirileceği merdivenler hazırlanmıştı. 12 er Atatürk’ün naaşını omuzlarına alarak Aslanlı Yol’da ilerlemeye başlamıştı. Tabutun sağ ve solunda 12 general yürüyor, yolun iki tarafına yerleştirilmiş kız ve erkek izciler ellerindeki çiçekleri tabutun geçeceği yola serpiyorlardı. https://4.bp.blogspot.com/-7daVNFtYrbI/Uq8ELeDRQOI/AAAAAAAAH5w/hKFE98gG3aw/s1600/1953AtaturkCenazeNakli2.jpg
https://3.bp.blogspot.com/-SK_ZMuFOG-Y/Uq8EOQOVHBI/AAAAAAAAH6A/GU-ZGqL9jxQ/s1600/1953AtaturkCenazeNakli4.jpg https://2.bp.blogspot.com/-frEOkuJFmCI/Uq8ELXCjnsI/AAAAAAAAH5s/Ml-m4unBPNw/s1600/1953AtaturkCenazeNakli3.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUfr924nHvBV8xn4U3JFQlGpYo9qqtf_M9WFztxaS0UDnNqP2YgOfN6tj9hjezX9IyRg1GyOZQc44ioaVEqz-9uNFM7uJDjOjB5o5XQ1WBgsZdrJsQwn63u4nMNxEksQBwhCQeNl5gSR8O/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara3.jpeg https://4.bp.blogspot.com/-exfTqpfjpb4/UswUoYd9YtI/AAAAAAAAJCs/lhOa9dMr3U4/s1600/AtaturkCenazeTopArabasindanIndirilirken.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEign30wKZ-MWVXuAQHcl2ZFXVpHTGKCLYD_PMByihFkhWGMF7XrmpI21Bphevkq2fStZ0xYt32VVMWSCF4nGmqAFJQUAI646-Fb7movxylT5wb_UnygVt-t-jkIUlxK3a2ZMbJcPRlyYVCV/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara7.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijwsoO4aLY7DeXNQ9MHyCuRU28n2oi4G1lO1SWnThI07pX-UT4RzSWoNvD8dqOic2kuJeLuL0OUBCgeKC6S0rDGcYvRG-IeETYl0u76u7s24xXG7CHE_MeZPE8e_nX1QDyVUH3TlGm_izq/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara4.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU6tBOrcd5fxGpeRydE6m8K9Kx2PG-5ouYb9Nf9JoHYwLeSFZ5ZS6j5Uc4x1PZOmUvrkJ8lYhmfpmE92WizNZOxcwCxC_jc4sc5e5-pVxRnZxZY4Lsm2Vpd-BWWsZl4zitkVb3C102llY/s1600/AtaturkCenaze1953AslanliYol.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy0q-jYjdkcdSvGtJ2rn3YoyPFuZGsakYwSL-nnRGSB0Jy5l82tthNXfQXD5Ik9-fJWa4kKVidvFUNEPajZOKxEFxk8StosuyS0a5oE6AhaFf5jqH2Y6iHWFzpdwXcnVl5oVR0b3TPTsi_/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara9.jpeg https://3.bp.blogspot.com/-tLZ2n4ES1s0/UswUh-xWYUI/AAAAAAAAJBw/sZeMkJcY4hI/s1600/AtaturkCenaze1953AnitkabirMerdivenlerde.jpeg
Atatürk’ün naaşı mozolenin Şeref Holü’ne çıkan merdivenlerin başına geldiğinde, merdivenlerin iki yanında üçer sıra nöbet tutan izciler O’nu selamlamışlardı. Tabut 12:50’de Şeref Holüne çıkan merdivenlerin ortasındaki Hitabet Kürsüsünün arkasında hazırlanmış olan koyu vişne rengi katafalk üzerine konmuştu.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSTMgmW-kJZdeiaZ67RYKRDEndAhDAenf00Blc9esu9ca3Dono0Hg-n7JRvaDT5nPXOca6_Sho5s-ZL6uS8MgY-e9dcu1e4_axVlLdtVtrEZQhiw3e0rqARa3pfCHLVfgxoH6RE5pmMq4y/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara5.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikUvHyLHsodMCjPu0WOgFHx2maEKI5W-uka2Ooke7ZA1PO66UOCqFX2Om33HrnKbYUMoQeeOElSAU9QQEV7kVrx7HFIpqpahL1njfWl9rc0K2pbaivttxaxNxPGGJmTnNeXrQWGGdLTcAC/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara2.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi62CEwd3BlueSefUXWDDObrVqS-AH_ysJpWBpjmIhjXwhhA0Kte8YOYPU8QA6RLwfYlcCkxgYqXEJur4NSA6pkpFOn1yEggkPOy35Wu331y5xK8TYrMfaqM8sqiinfI8sbFW0gpgmc6m0s/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara23.jpeg Saat 12:55’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar, katafalkın arkasında Türk Milletine hitaben yaptığı konuşmasını;
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmmt0yABSwWCLQPw9dvJL6kRydG6jjNqUgV-6kmHkrb12oMvdR12jKwzxoXo6Rug-rfadfy1l3DxTbhFAb2za3CnCassjGC5_mBjGLP3LfVlDUaLcfd891DAtRM03nWbHmJpc-_-7YnhU/s640/Atatu%25CC%2588rk%252527u%25CC%2588n+Naas%25CC%25A7%25C4%25B1n%25C4%25B1n+An%25C4%25B1tkabir%252527e+Nakli%252C+9+Kas%25C4%25B1m+1953.jpeg
https://3.bp.blogspot.com/-Xxfs0n0dAzM/UswUlqITn2I/AAAAAAAAJCQ/JBNlwNHgb8M/s1600/AtaturkCenaze1953CelalBayarKursude.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNH2uo1RSoKhOVC4yms1JM4rFcZGwmkUVAdWQKh7hNjyjGDi57AG0Qi6zlTyhPW4W_hyviznLOHDsmBScjbLqn1VdOqOv5KqZlyPoFtIDQxhhyphenhyphenQD04Sjv66M5UE_8Yk0q4S-bqeb1TPwWg/s1600/CelalBayarKonusma.jpg
“Atatürk, şimdi seni kurtardığın vatanın her köşesinden gelen topraklarla gömüyoruz. Fakat hakiki yerin Türk Milleti'nin minnet dolu sinesidir. Nur içince yat” sözleri ile tamamlamıştı. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-bS4UHAWNCVHXvHk6E_bX3dcVLmTo4d-o_oa9K6vN1lN-spMmc7dHCPnPIrgOR5RO4j61R7JcRQf3ePQDiSZApCE-0OxNwPRYFYP8SNZsXWLq_5IkNkge8pCdYDvV9_divYHEHNa5hBbk/s1600/CelalBayar.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSAN4Qih7p2ETBM9-owQ5sjJxkEgUQMJwQqbtNmaNujFcJ1M2jCKtK-vrRSjWET2YW1vJwCBfs6MH5ivbIBwa1T_lsWgvipVgF0rCnx1koshQicW2xmwXrDlfR-cBoUz24Vw0GkZiMngcr/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara6.jpeg
Tabut, O’nun her zaman itimadına mazhar olmuş Mehmetçiğin omuzlarında lahitin tam altında bulunan defin mahalline getirilmiş, sanduka açılarak tam saat 13:30'da Atatürk’ün aziz naaşı, Mehmetçiklerin elleriyle ebedi istiratgahına indirilmişti. https://4.bp.blogspot.com/-OLZ4SoQCQGY/UswUkKlr2gI/AAAAAAAAJB8/psk4twqjU6g/s1600/AtaturkCenaze1953MozoleyeGirerken.jpeg Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve diğer zevat da mezarın etrafında yer almışlardı. Kabirin etrafında Ankara ve yurdun dört bir köşesinden getirilmiş olan topraklar bulunuyordu ve kabire ilk toprağı Cumhurbaşkanı Celal Bayar atmış, diğer zevat da onu izlemişti. Defin işlemi tamamlandıktan sonra, Şeref Holü’nde lahitin önünde saygı duruşunda bulunulmuş, Etnografya Müzesi’nde geçici kabrin açılışında hazır bulunan heyet tarafından defin tutanağı hazırlanarak imzalanmıştı. https://4.bp.blogspot.com/-PkyvYVDUWqc/UswUhwvcWkI/AAAAAAAAJBs/8khb1XWTeSE/s1600/AtaturkCenaze1953AnitkabirMeydandaHalk.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9sOql8i87pi8UZcOqWa0WAURdhyYxZqyu4FqdHm6tGqr1LPWMUpjHNEqsqzURUsZuW0phui5qmKZZ42iB6O2TMoRvxRMAOeOrJP3jj8QAXhyphenhyphen2EZpYwzh0h_BidUvRcCKkugG9vgYbDN4v/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara16.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcPuJ6MGO9Sh1IjL0k1RTm-JRjoF-cy-ZfRuOx525pIDocISYDU6pD2Jo0Eu5cTUSYZvW0VDFmVK9DlCJaG5n2LKc4z23GsQx4Ehu4z1mJSTK7BYmWuu6HRUDFsFl7PbgArkVHuCrGk9HG/s1600/10Kasim1953Anitkabir.jpg
https://4.bp.blogspot.com/-L7Z9ob_lysk/UtaLoau0N1I/AAAAAAAAJZU/3mpOP2VAFEY/s1600/Atatu%25CC%2588rku%25CC%2588n-Vefat%25C4%25B1-Ankara723.jpg Resmi törenin sona ermesinin ardından, Anıtkabir halkın ziyaretine açılmış, anıt gece projektörlerle aydınlatılmıştı. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-qEO5CCQ4i2v4LkSApMF3cInzrlp2GNmt3iRgKfiX2QckSxdRXLwDhp61g6nVFEzJEymyM7AQjep-SBpzbFyfbkuq1eKwfvtkqMx-rXuHtDrJW3hctsvKGCWUIN7fKDf7uhSDPEjQKz6I/s1600/AnitkabirGece.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUJ4s-63ao9Cvd7bmkZ2fxPVByBadOJC_ch5D5aqtMhUtY1YNc_YL5sSGlmEc5zCeDfY5JgdfS_HN9BT9GOAyzQBpWc4gLRum__ICfL3k9OpudTvEv4tcFLJfhN9kiHmZmZWGc1XLsiJRT/s1600/Anitkabir1953.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWW0qdloTsOPFuW7u3_UTxkYGOfuTbkdLyaGmb_I7u2PZORzuyAjp2HimC1mzKqzlRjmEuOZ_DXm701UBewLyh693NCfAUzXWxtb1GME-b8DCsiJg5k5RZEWXttx1FDy81Igq5YC6lVDy_/s1600/11Kasim1953SonPostaGazete2.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmvEPmU7KUgBnDfx-VYb_lF9o-x__by0-waO0VJ5aRI6LJh6wTN24Nuh3N2WjHWQl4ZElzlrhIV5I_3fDUif_8rBJPCJyxOR21pC7QvhBzaCgoWmASL9QnRaYKfPCxfjE__1qg3j9Z84Qv/s1600/EtnografyadaAtaninYeri.JPGEtnografya
Müzesinde Ata’nın 10 Kasım 1953 tarihine kadaryattığı yer, O’nun anısına hürmeten sembolik bir kabir olarak hala korunmaktadır. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPuRhGuL76fMYs0K0a80uF68yw5Uai4JTM3CfcVPSo81jz0wozDrUa8ajI5u5nh_kD6-ucGuu6RI-NKKpm5Djf1848HGVmJe-qmRjrhR6ayyuedyz4D0O6_8WbW-48SYtTviorHT9bKMDR/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara17.jpg
http://demokratlarkulubu.blogspot.com.tr/2016/11/10-kasm-1938-10-kasm-2016.html

..

28 Ocak 2015 Çarşamba

KENDİ ÜLKESİNİ İŞGAL EDEN ORDU., 3





KENDİ ÜLKESİNİ  İŞGAL EDEN ORDU., 3






Devlet Kuranların Millet Kurgusu; 27 Mayıs 1960 Darbesi(2): 

Dayatılan Son, İhtilal! 

Çok Partili döneme geçişin rahatsızlığını daha ilk günlerde yaşamaya başlayanlar; kendi içlerinde guruplar oluşturmuş, küçük darbe birlikleri kurmuş, kendi içlerinde birbirine düşmüş, rahatsızlıklarını arttırmış, ülkeyi de rahatsız etmeye başlamıştır. Artık ortam her türlü hukuksuzluğun uygulanabilirliği kıvamına gelmiştir. Her dönemin hamanı basın, iki öğrencinin öldürülmesini abartmış, açlık-sefalet naraları atmıştır. Bugünlerin bir cümlesi olan ‘ Ordu Göreve ‘ naraları düşmeden, ordu içinden bazı isimler gaipten bu seslenişlere cevap vermiştir. Dayatılan son vuku bulmuştur; vakit darbe vaktidir. 

 Ali Fuat Başgil 27 Mayıs sabahını şöyle anlatmaktadır: 




 ” 26/27 Mayıs gecesi, her türlü tertibat yerli yerince alınmıştı. Plan gereğince önce PTT ve Ankara Radyosunu ve sonra da tespit edilen diğer yerleri ele geçirmek için sabah saat 04.00'da tam teçhizatlı ve elleri silahlı Harp Okulu talebeleri, uykuya dalmış şehre indiler. Yalnız PTT’nin işgali bir kişinin ölümüne mal oldu. Bilinçli patlayan silah sesleri durumu halka bildirmenin bir yöntemiydi. Çok kısa bir süre içinde ( 1.5 saat ) bütün kilit noktaları işgal edilmişti. Önce hükümet üyeleri, sonra büyün milletvekilleri derhal Harp Okulu’na sevk 
edildiler. Bu arada Ankara Radyosu iktidarın silahlı kuvvetler tarafından ele geçirildiğini ilan ediyordu. 

 Cumhurbaşkanı kendisine silah doğrultanlarca Köşk’ten sürüklenircesine çıkartılarak tutuklandı. 

 Tüm bunlar gerçekleşirken, Menderes Eskişehir’deydi. Durumu haber alır almaz Konya’ya geçmek üzere Kütahya’ya hareket etti. Kütahya Vilayet Konağına geldikten sonra burada tutuklanarak Ankara’ya götürüldü.” ( Ali Fuat Başgil 27 Mayıs İhtilali Ve Sebepleri ) 

 Milli Birlik Kuruluyor… 




 Halkın lehine bir iş yaptığını düşünenler aslında ne yaptığını bilmiyordu. Tek derdi demokrasiyi baltalamak, militer bir sistemi ve onun sivil ismini hükümran kılmak isteyenler darbeye konsantre olmuştu. Bu öyle bir darbe hipnozuydu ki; darbeden başka bir şey düşünemeyenler, hükümeti devirdikten sonra ne yapacaklarını dahi düşünmemişti. Milli Birlik Komitesi içerisinde mühim bir isim olan Orhan Erhanlı anlatıyor: 

 ” Hükümet devrilmişti ancak kimse ne olacağını bilmiyordu. Memleket radyo tebliğleri, telsiz ve telefon emirleriyle yönetiliyordu. İktidarı ele geçirenlerin kimler olduğu, Milli Birlik Komitesi içerisinde kimler olduğu bilinmiyordu. Kimse kimseye güvenmiyordu… 
Silah zoruyla Başbakanlığa girebildim. Bakanlar Kurulu salonuna girince şaşkınlığım bir kat daha arttı. Yoğun bir kalabalık mevcuttu. Çoğunu tanımıyordum… Her şey çok düzensiz görünüyordu. 
Oradan geç saatte ayrıldım. Yolda yürürken düşünme fırsatım oldu; tez zamanda bu komiteyi düzenleyemezsek, devleti de kendimizi de batıracağımızı idrak ettim. 

 Özel birkaç toplantı yaptık. Komiteyi resmen kurmayı ve isimleri kararlaştırdık. Ancak hiçbir şey net değildi. Komiteye erken gelenler oturmuş, adeta erken ben geldim, kabineye ben gireceğim niyeti güdüyordu. 

 6-7 saat süren son toplantıdan sonra milletin kaderini ellerine teslim edeceğimiz 38 kişilik bir liste oluşturduk. Kabul gösterenler olduğu gibi itiraz edenler, tehditler savuranlar da oldu. ( Orhan Erhanlı Anılar…Sorunlar…Sorumlular… ) 

 Tevkif Çılgınlığı ve Tahliye Rahatsızlığı… 

 Akli melekelerini kaybetmiş, emir verici akılların eseri olan emanet akıllı bazı rütbeliler öyle bir şaşkınlık içerisindedirler ki tutuklama görevini oldukça abartmışlardır. Bu tutuklama görevi öyle bir hal almıştır ki, tutuklananların sayılarının çokluğundan Harbiye’de, Harbiyelilere ne yatacak yer, ne de yiyecek kalmıştı. 

 Tutuklanmalar haddini aşınca Cemal Modaoğlu’nun emriyle bir kısım DP’liler serbest bırakılır. Her dönem üniversite içerisinde bulunan darbecilerin arka bahçe bekçisi bazı profesörler hemen bu durumdan rahatsız olup, tahliye icraatının failini Cemal Gürsel zannedip Cemal Modaoğlu’nun yanına koşmuşlardır. Bu tahliyelerden rahatsız olanlardan biri de, şu an kurtarılmış üniversite statüsünde bulunan İstanbul ÜniversitesiRektörü Sıddık Sami Onar’dır. Onar’ın dahiyane fikirleri bununla sınırlı değildir. İki öğrenci öldürülmesi olayını, yüzlerce öğrencinin öldürüldüğü haberi şeklinde yaymış, iki öğrenciden fazla ölü bulamayınca ondan fazla tabuta taş doldurarak şehitliğe defnetmek gibi yaratıcı fikirlere imza atmış bir ilim adamıdır! 

 Yassıada Yolculuğu… 




 Yassıada mimari Milli Birlik Komitesinin başında bulunan Cemal Gürsel’in bu ilk ada fantezisi değildi. Daha önce de kendisinin ‘ bana bir ada bulun tüm yobazları buraya tıkayım, işlerini görelim ‘ cümlelerine şahit olmuş kişiler mevcuttur. 

 Tutuklanmalardan sonra bir araya getirilen tutuklular, istiflenerek Yassıada yolculuğu için hazırlanıyordu. Numara sırasına göre dizilen kafileler, Harbiye öğrencilerinin hakaretleri eşliğinde askeri otobüslere bindirilmişti. Otobüslerden indirilip tahliye edilecekleri uçaklara doğru yürüyüşlerinde yine Harbiye öğrencileri küfürlerine, hakaretlerine devam ediyor tüfeklerinin dipçikleriyle itip kakıyorlardı. 

 Bu itiş kakış eşliğinde uçak yolculuğu biter, tutuklular vapurlara bindirilir. Vapurda yara bere içerisinde bulunan bakanlar, hükümet görevlileri yüzlerini birbirlerinden saklayarak ağladıkları yolculuklarından sonra nihayet Yassıada’ya varılır. 

 Sonra mı? Sonra gelsin aşağılamalar, zindan günleri, işkenceler, yıldırmalar, bezdirmeler… 

 Duruşmalar Başlıyor… Yassıada Saatleri… 

 14 Ekim 1960 Cuma günü duruşmalara; ” sanıklar getirildiler, bağlı olmayarak yerlerine alındılar. Müdafiler hazır. Açık olarak duruşmaya başlandı ” sözleri ile başlanır. Aynı açılış cümlesi Yassıada Saati başlığıyla radyolardan millete duyurulur. Bu milletin iradesinin yargılanıp, idam edilmesinin açık aşikar ilanıdır. 

 Aynı gün Hürriyet Gazetesi, ” 401 sanık adalet huzuruna çıktı ” yalan ve taraflı başlığını atar. Zira adalet Yassıada’ya getirilen vapura bindirilmemiştir. 





 Sanıyorum, bugün milletin iradesine parmak sallayarak yön vermek isteyen rütbeliler bu geleneği o günlerde mahkeme salonlarına gelen milletin seçtiği vekillere parmak sallamayı, el kol kaldırmayı maharet bilen Yüksek Adalet Divanı mahkeme başkanı Salim Başol’dan devralmışlar. 

 Yargılamalara teker teker girmeye gerek yok. Şu diyalog malum muamelenin anlaşılması için yeterlidir: 

 Başol: Ne okudun, eğitimin nedir? 

 Tutuklulardan Biri: Yüksek tahsil yaptım. 

 Başol: Belli belli, otur! 

 Bu hukuksuzluk ve gayri ciddi -suçlu dahi olsa- (6-7 Eylül Olayları ki, olayda çok başka faktörler de suçludur ) insanların izzeti nefislerine dokunan hareketlerin yapıldığı bir ortamda; yeri geldiğinde, gereğince(!) tutuklulardan bazıları ailelerinin gözleri önünde rencide ediliyordu. Fatin Rüştü Zorlu elleri kolları bağlanıp, bir teğmen tarafından dövülüyordu. 



Sizi buraya Tıkan kuvvet böyle istiyor

 14'ler Tasfiye Ediliyor, Demokrasi Korunuyor! 

 MBK içerisinde diktörasiyi demokrasi zanneden bazı isimler, zamanında fitillerini ateşledikleri üniformalılardan 14 kişiyi Milli Şefimiz İsmet İnönü fikriyatının da etkisiyle tasfiye eder ve sürgün imajıyla yurtdışına sürgüne gönderir. Bu icraat ile birlikte aslında MBK bizzat kendi lehine anayasayı çiğnemiş ancak kendileri için lüzumlu gördükleri bu ictihada gereklilik kılıfı uydurmuştur. 

 14'ler içerisinde bulunan isimlerden birisi de Alparslan Türkeş’tir. Türkeş, bir sonraki darbelerde, sivil katletmelerde rol alacak, 50 yıl sonrasında işlenecek cinayetlere zemin oluşturan bir kitlenin yoğrulduğu kabın ismi olan MHP’nin başkanlığıyla yarım bıraktığı görevine devam edecektir. 

 Cemal Gürsel İtiraf ediyor… 




 MBK’nın başındaki isim Cemal Gürsel ilk açıklamalarında hükümeti devirip, bir nevi -henüz icat edilmemiş- Bodrum inzivası havasında köşesine çekileceğini belirtiyor birkaç gün sonra görevinin başından ayrılmayacağını ilan 
ediyordu. 

 MBK zor durumda, mahkemeler bitmiyor. Milletin başının boş olduğunu düşünenler bu başları doldurmaya niyetliler. Güya milletin lehine çıkılan yolda milletin seçtiği vekilleri hunharca yargılıyorlar, millet kimsenin düşüncesinde değil. Tutukladıklarını bir şekilde asıp konuyu kapatmaya öyle konsantre olmuşlar ki bu arada ülke ne durumda pek kimse ilgilenmiyor. 
Akıllarına geldiğinde bir anayasa fikrine kapılıyorlar. MBK bu ulvi görev için kendi üniversite kayıtlılarını göreve atıyor. Sonra Cemal Gürsel burnundan soluyarak şöyle buyuruyor: 

 ” Bir halt ettik, bu profesörlerin sözüne uyduk, başımıza dert açtık. Ne yapmak lazım geldiğini ben de kestiremedim. Bu iş uzarsa kötü olur. Anladığıma göre kısa kesmekte zor. Keskin teklifler gerek, bu işten bıktım, bir an önce bitirelim. ” ( Orhan Erkanlı hatıralarından ) 

 Ayağa Kalkın, Karar Anı… 



Yüksek Adalet Divanı Başkanı Selim Başol: 

 ” Sizleri buraya tıkan irade böyle istiyor ” cümlesini mahkemeler sırasında tutuklulara savuruyor. Derken iradenin emri vuku buluyor; 
peşinen verilmiş kararlar usulen açıklanıyor… 

 Eski Cumhur Başkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, TBMM eski Başkanı Refik Koraltan, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan başta olmak üzere 15 kişi ölüm cezasına; 402 sanık müebbet ya da ağır hapis cezasına çarptırıldı. 135 sanık beraat etti. 

 Kabus Bitti Mi? 

 Kararlar sonucunda Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu İmralı Adasında idam edildi. 

 Adnan Menderes’in darağacı altında son sözü: ” Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda, devletime ve milletime saadetler dilerim” oldu. 

 İşte bu kabusun başlangıcıydı. Evveliyatında korku cumhuriyetinde karanlık fikirlerinin tohumlarını atanlar, 27 Mayıs Darbesinde bu kötü tohumların meyvelerini yemiş ve yedirmiştir. Kabustan uyanan bir milleti yeniden kabusa sürüklemiştir. Bugün yaşadığımız ortamda meşru(!) idamlar yerine gayrı meşru öldürmeler yaşanmışsa ve halen yaşanıyorsa bu bir nevi 27 Mayıs’ın yaptığı etkiden kaynaklanmıştır. Ve 27 Mayıs Darbesi bir sonraki darbeye, darbelerimize ilham vermiş, kabusumuzu, kabuslarımıza çevirmiştir. Aziz Türkiyeliler’in başı Sağolsun, Aziz milletimizin vicdanı sağ olsun! 

..