TÜRKİYE’NİN İNGİLTERE POLİTİKASI 2009, BÖLÜM 2
Kıbrıs, İngiltere ve Türkiye
İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband’ın Avrupa ile ilişkilerden sorumlu yardımcısı Caroline Flint, London School of Economics’de Şubat 2009’da Kıbrıs konulu bir seminerde yaptığı konuşmada Yeşil Hattın Kıbrıs’ı bir “yara izi” gibi böldüğünü ve bölünmüşlüğün gereğinden uzun sürdüğünü belirtmiştir.32 Flint “gelecek nesillerin sadece bölünmüşlük, tampon bölge, barış gücü gibi terimleri
öğrenerek büyümemesinin herkesin çıkarına” olduğunu, bunun “Kıbrıs’ın bölgesinde pozitif etki yaratma potansiyelinden değil, Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun ortasında bir istikrar istasyonu oluşturacak” olması nedeniyle önemli olduğunu dile getirmiştir.
Flint’in bu açıklamaları İngiltere’nin Kıbrıs’a yönelik barış talebinin bir özeti olması nedeniyle önemlidir. Söz konusu konferansta Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir talep de dile getirilmiş ve Flint Türk askerinin adadaki varlığı konusundaki bir soru üzerine, “Bir noktadan sonra istikrarın sağlanması için, adada yabancı askerin olmaması gerekiyor” ifadelerini kullanarak bir anlamda barış için gerekli olan somut adımlar noktasında İngiltere’nin temel politikasını
dile getirmiştir. Flint’e göre, bu noktada sadece Türk askeri değil, BM barış gücü askerinin varlığının da tartışılması gerekmektedir.
Flint’in bu açıklamalarından bir süre sonra taraflar arasında yapılan üst düzey görüşmelerde Kıbrıs konusu sıklıkla gündeme gelmiştir.
İlk olarak konu 6 Mayıs tarihinde Londra’da İngiliz Dışişleri Bakanı David Miliband ve Avrupa Bakanı Caroline Flint ile Egemen Bağış arasında gerçekleşen görüşmede dile getirilmiştir. Bağış görüşmede Miliband ve Flint’e Türk limanlarının Rum gemilerine açılması taleplerine karşılık AB Konseyi’nin 2004’teki KKTC’ye uygulanan ambargoyu kaldırma kararını hatırlatarak karşılık vermiştir.33
Bağış’ın toplantının ardından Kıbrıs’ı kast ederek “Miliband ile bu konuda hemfikiriz” ifadelerini kullanması görüşmelerin olumlu geçtiğini ve taraflar arasında fazla görüş ayrılıklarının olmadığını göstermesi açısından önemliydi.34
Konu tekrar Mayıs ayının sonunda Miliband’ın Türkiye’ye iki günlük gerçekleştir diği ziyarette gündeme gelmiş ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yapılan görüşmenin gündem maddelerinden biri olmuştur. Görüşmenin ardından yapılan ortak basın toplantısında Davutoğlu’nun kullandığı ifadeler Kıbrıs konusunda taraflar arasında görüş ayrılıkları olmadığını göstermesi açısından önemlidir:
“Sadece görüşmelerin teknik detayı üzerinde değil, Kıbrıs konusunda, bu görüşmelerin psikolojisi, geçmişi, gelecekle ilgili vizyonumuz konusunda çok açık, çok dostane ve büyük zevk aldığımız bir görüşme gerçekleştirdik…
Bizim Sayın Miliband’la Kıbrıs’ın geleceği konusunda vizyonlarımız örtüşüyor.
Bu vizyon, hem Kıbrıs’taki taraflara barış, güvenlik, refah getiren, hem Doğu Akdeniz’e barış, güvenlik, istikrar getiren, hem de Avrupa Birliği içinde Türkiye’nin ve Türkiye’yle dost ülkeler arasındaki ortak dayanışmayı güçlendiren
bir vizyondur.”35
Caroline Flint’in 2009 başında İngiltere’nin Kıbrıs politikası bağlamında yaptığı açıklamalar ve bu doğrultuda Türk askerlerinin adadan çekilmesini talep eden ifadeleri 2009’un son aylarına doğru daha somut önerilere dönüştü. Bu bağlamda İngiltere’nin Avrupa işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Chris Bryant, Kasım ayında, Kıbrıs Rum kesiminde temaslarda bulunduğu bir sırada Türkiye’nin liman ve havaalanlarını Rum kesimine açmasının, Türkiye’nin AB’ye üyelik görüşmelerinde önemli bir adım olacağını dile getirdi.36
Bu ifadeler İngiltere’nin Kıbrıs konusunda Türkiye’den beklentileri bağlamında
ikinci somut öneri olarak değerlendirilebilir. Aynı ziyaret esnasında Bryant’ın, Birleşik Krallık’ın “bölünmüş Kıbrıs’ın yeniden bütünleşmesini sağlayacak bir anlaşmaya ulaşılmasına katkı çerçevesinde askeri müdahale haklarından vazgeçmeye hazır olduğunu” açıklaması İngiltere’nin Kıbrıs politikasının, adanın bütünlüğü temelinde kurulacak bir bağımsız devlet olduğunu ortaya koymaktadır.37
Kasım ayında konuya ilişkin Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda
Miliband, bu süreçten beklentilerini şu ifadelerle dile getirmiştir: “Kıbrıs sorununu iki kesimlilik ve iki toplumluluk esasları üzerinden çözüme kavuşturma fırsatı var. Bu karşınıza bir kuşakta ancak bir kez çıkan türden bir fırsattır.
İki tarafın da büyük kararlar alması gerekiyor. Gerek Sayın Talat, gerek Cumhurbaşkanı Hristofyas gerçek taahhütleri olan, ciddi insanlar. Onlara inanmalıyız, onları desteklemeliyiz. Aynı zamanda zor kararlar aldıkları takdirde onları destekleyeceğimizi taahhüt etmeliyiz”.38
Aynı tarihlerde Akşam gazetesine verdiği demeçte de Yorgo Papandreu’nun Yunanistan’da iktidara gelmiş olmasını Kıbrıs’ta çözüm için bir şans olarak gördüğünü belirtmiştir. Miliband’a göre, Papandreu ve Erdoğan birlikte
çalışarak “birkaç ay içinde Kıbrıs’ta çözüm yönünde ilerleme sağlanmasına
katkıda” bulunma imkanına sahiptir. Bu bağlamda her iki başbakana da adadaki Türk ve Rum tarafların liderlerine yüksek sesle “Şu anda çözüm zamanı, siz cesur adımlar atın biz de destekleyelim” ifadesini kullanmalarını önermiştir.39
Miliband 5 Kasım’da Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile yaptığı ortak basın toplantısın da da bu görüşlerini tekrar dile getirmiştir; “Kıbrıs ile ilgili olarak bir anlaşmaya varabilmek için aslında çok önemli bir fırsat yakalanmış durumda. Ben Ada’daki liderin, aynı zamanda Başbakan Papandreu ve Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki desteklerinin gerçekten çok önemli olduğuna inanıyorum. Ada’daki güveni
oluşturmak için ve bir sonraki adıma geçebilmek için bunun geçerli olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki birkaç ay bunun gerçekten test edildiği bir süreç olacak. Hem liderlere destek vermeye devam edeceğiz hem de ben bu konudaki çalışmalara ve aynı zamanda Türkiye’nin de bu konudaki destek çalışmalarına katkıda bulunmaya çalışacağım.”40
2009 yılı boyunca İngiltere’nin Türkiye’nin limanları Rum gemilerine açması yönündeki talebine ise Davutoğlu, Miliband ile düzenlediği ortak basın toplantısında cevap vermiş, “Kıbrıs konusunda İngiliz Bakan Türk limanlarının Rumlara açılması talebinde bulundu mu?” sorusunu Türkiye’nin Kıbrıs meselesini bir bütün olarak ele aldığı şeklinde yanıtlamıştır. Davutoğlu’na göre, “sürüncemede bırakılması suretiyle Türkiye’ye limanlar üzerinden baskı yapılabileceği düşüncesi bir vehimden ibarettir” ve kapsamlı barış olmaksızın bu
meseleyi ayrı ele almak Türk tarafından beklenilmemelidir.
Yine “limanlar mevzuu bu kapsamlı barış dışında da veya daha sonraki aşmada ele alınacaksa” taahhütlerin karşılıklılığı ilkesinin geçerli olduğunu
belirtmiştir. Ona göre, “Türkiye’nin limanları açma konusundaki taahhüdü ne kadar Avrupa Konseyi kararı olması bakımından bağlayıcı ise, Türkiye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin izolasyonlarının kaldırılması da o derece bağlayıcı bir hükümdür. Bunlar ancak birlikte ele alındığı zaman adil bir yaklaşım sergilenebilir.”41 Dolayısıyla İngiltere’nin 2009 yılı boyunca dile getirdiği limanlar konusuna Türkiye’nin bakışı ya limanların kapsamlı barış sürecinin bir
parçası olması ya da böyle bir kapsamda ele alınmayacaksa karşılıklılık ilkesi kapsamında değerlendirilmesi şeklinde olmuştur.
Kıbrıs bağlamında Türkiye İngiltere ilişkilerinde gündeme gelen bir başka konu da Orams davası olmuştur. Kıbrıslı Rum Meletis Apostolidis Kuzey Kıbrıs’ta 1974 öncesinde sahip olduğu araziye villa inşa eden İngiliz David-Linda Orams çifti hakkında Rum Kesimi’nde dava açmış ve mahkeme arazinin iadesi ile tazminat
kararı almıştır. İngiltere’nin bunu uygulaması için kararı İngiliz mahkemelerine taşımış ve İngiliz mahkemeleri de Avrupa Adalet Divanı’ndan görüş sormuştur. Orams davası olarak alınan bu dava kapsamında Adalet Divanı, Rum Kesimi’ndeki kararların diğer AB ülkelerinde de uygulanması tavsiyesinde bulundu.42 Söz konusu karar Kuzey Kıbrıs’ta 1974 öncesinde Rumlara ait olan topraklarda inşa edilen tüm mülkleri kapsaması nedeniyle Türk tarafı için bir hayli kritik bir öneme sahipti. Baş müzakereci Egemen Bağış 6 Mayıs’ta
Londra’da Miliband’la yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada
Britanyalı bakanla Adalet Divanı’nın Rum yargısını KKTC’de geçerli sayan Orams davasının ele alındığını, bu konuda hassasiyet ve görüşlerin aynı olduğunu aktarmıştır.43
Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve İngiltere
2009 yılında bir hayli gündeme gelen Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığı
tartışmalarına Miliband’ın yorumu Ankara’nın köklerinin bilincinde olan bir siyaset izlemesinin normal olduğu fakat bunu yaparken AB’ye olan taahhütlerini unutmaması gerektiği şeklinde olmuştur.
Ona göre, “Türkiye’nin, köklerinin bilincinde olarak kimliğine sadık kalması, ancak bunu yaparken Avrupa’ya olan taahhütlerinin de gittiği yolun bir parçası olduğu ve dünyanın diğer taraflarının reddi anlamına gelmediği anlayışıyla hareket etmesi önemlidir”.44
Benzer bir argümanı İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nick Baird da kullanmış ve özellikle Batı’dan uzaklaşma söylemi ile paralel bir şekilde kullanılan “Yeni Osmanlıcılık” tartışmalarının yaşanan durumu karşılamadığını belirtmiştir. Baird’e göre, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşması gibi bir durum söz konusu olmadığı gibi, Türkiye’deki politika yapımcılarının temelde bölgede istikrar sağlama ve ekonomik politik ilişkileri geliştirme amacı güttüğünü ve kendisine göre de bunun iyi bir yaklaşım olduğunu belirtmiştir.45
Miliband Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşmadığını aksine Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerinin Batı’nın çıkarına olduğunu belirterek Türkiye’nin izlediği söz konusu politikalara destek vermiştir. Ona göre, Türkiye “son birkaç yılda, İslam dünyasında daha fazla özgürlük ve demokrasi isteyen liberal fikirli herkes için giderek daha büyük bir ilham kaynağı olmaya başladı. Türkiye, aynı zamanda Orta Doğu’daki anlaşmazlıkların çözümünde kilit bir oyuncu” olmuştur.46
Dolayısıyla Türkiye’nin bölgesindeki artan rolü bölgenin istikrarlı bir yer haline gelmesine, radikallikten uzaklaşarak liberalleşmesine katkı sağlayacağından dolayı önemlidir. Hatta bu bağlamda İsrail’e Gazze saldırıları kapsamında Türkiye’nin verdiği tepkiyi de makul bir politika olarak gördüğünü belirtmiştir. Kendisine yöneltilen “Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinin kötüleşmesi Ortadoğu’da rol oynama yeteneğini nasıl etkiler” şeklindeki bir soruya “Kötüleşme ifadesini siz kullandınız, ben değil. Ortadoğu’da önemli bir andan geçiyoruz. Büyük bir gerilim var.” şeklinde bir cevap vermiştir.47 Yine Miliband Türkiye’nin “Suriye ile İsrail arasında görüşmelerin yürütülmesinde aracılık” yapmış olmasını önemli bulduğunun da altını çizmiştir.48
Londra’nın Türkiye’nin İran’ın nükleer politikasına yönelik bakışını ise Miliband, Sedat Ergin’e verdiği röportajda özetlemiştir. Türkiye ile ortak hedeflerinin temelde “İran’ın nükleer silah sahibi olmaması” şeklinde olduğunu belirttikten sonra kendi görüşünün “İran liderliği, çok bariz nedenlerle uluslararası camianın güvenini” kaybettiği yönünde olduğunu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın da
“İran’ın nükleer programının barışçı olduğunu söyleyemediğini” belirtmiştir.
Miliband’a göre, Türkiye “İran’ın nükleer silaha sahip olmasının tehlikelerini, komşusu olduğunuz için, diğer ülkelerden daha iyi bilecek bir” durumdadır ve “İran’ın nükleer silah sahibi bir devlet olmasını istemeyecektir”.49
Ekonomik İlişkiler
İngiltere Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği ülkelerden biridir. 2009 yılı boyunca 9,122 milyarlık ihracat rakamına karşılık İngiltere’den 5,370 milyar liralık ithalat gerçekleşmiştir. Bu rakamlardan Türkiye’nin İngiltere ile ticaretinde dış ticaret dengesinin 3,752 milyar lira fazla verdiği görülmektedir.50
Dış ticaretin yapısal analizi yapıldığında yatırım (sermaye) malları kategorisinde ihracatın 1,288 milyar, ithalatın 786,959 milyon, hammadde kategorisinde ihracatın 2,494 milyar, ithalatın 3,300 milyar ve tüketim malları kategorisinde
ise ihracatın 3,432 milyar, ithalatın 1,260 milyar Türk Lirası değerinde olduğu görülür. Türkiye İngiltere ile olan dış ticaretinde yatırım malları ve tüketim malları kategorisinde fazla verirken, hammadde malları kategorisinde açık vermiştir.51
İngiltere’nin Türkiye’ye yönelik yabancı sermaye yatırımlarına bakıldığında, bunun 2009 yılında 332 milyon dolar olduğu görülebilir.
Bir önceki yılda yapılan 1.336 milyon dolarlık yatırımla kıyaslandığında
2009 verilerinin bir hayli düşük olması küresel ölçekte yaşanan krizle ilgilidir.
Bu durum diğer ülkelerin Türkiye’ye yönelik yatırımları ve Türkiye’ye yapılan toplam yatırımlar ile kıyaslandığında açıkça ortaya çıkmaktadır. Toplam sermaye yatırımları 2008 yılında 14.733 milyon dolar iken, 2009 yılında 5.694 milyon dolara düşmüş, Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’ye yaptığı toplam yatırımlar da
11.051 milyon dolardan 4.539 milyon dolara düşmüştür.52
Son olarak, turizm rakamlarına bakıldığında 2009 yılı boyunca Türkiye’ye gelen İngiliz turist sayısı 2.445.015 iken, bu rakam bir önceki yıla göre 300 bine yakın artış göstermiştir.53
Sonuç olarak özetlemek gerekirse 2009 yılı genelinde İngiltere-Türkiye ilişkileri ağırlıklı olarak Avrupa Birliği ve Kıbrıs meselesi bağlamında gelişmiştir. İngiltere Ankara’nın AB üyeliğini enerji güvenliği, ekonomik dinamizm ve İslam dünyası ile kurulacak diyalog başta olmak üzere sağlayacağı avantajlara odaklanarak etkin bir şekilde desteklemiştir. Kıbrıs konusunda ise Ankara’yı karşısına alacak
açıklamalardan kaçınan İngiliz yönetimi adadan askerlerin çekilmesi ve Türk limanlarının Rum gemilerine açılması konularında ısrarcı olmuştur. İran ve Filistin başta olmak üzere Ortadoğu meseleleri konusunda İngiltere, Türkiye’nin politikalarını destekleyici açıklamalarda bulunsa da, iki ülke İran’ın nükleer enerji politikası karşısında farklı yaklaşımlara sahip olmuşlardır. Türkiye’deki iç politik meselelerde ise İngiliz yönetimi iktidarın attığı adımları büyük ölçüde Türk
demokrasisinin yararına gelişmeler olarak sunmuştur.
Türkiye’nin İngiltere Politikası 2009 Kronoloji
9 Mart İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband katıldığı bir konferansta, AB’nin aday ülke konumunda olan Türkiye’ye AB yolunu her zaman açık tutması gerektiğini ifade ederek AB’de müzakere sürecinde Türkiye’ye yönelik takınılan mesafeli havayı eleştirmiştir.
6 Mayıs Londra’da İngiliz Dışişleri Bakanı David Miliband ve Avrupa Bakanı Caroline Flint ile Egemen Bağış bir araya gelmiş ve görüşmenin gündemini Kıbrıs Sorunu oluşturmuştur. Bağış görüşmede Miliband ve Flint’e Türk limanlarının Rum gemilerine açılması taleplerine karşılık AB Konseyi’nin 2004’teki KKTC’ye uygulanan ambargoyu kaldırma kararını hatırlatmıştır.
27 Mayıs İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband Atina’yı ziyaretinin
ardından Türkiye’yi de ziyaret etmiştir. Miliband ziyaretinde Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin, “Birliğe ekonomik dinamizm getireceğini, Birliğin enerji güvenliği sorunlarını çözeceğini ve Batı ile İslam dünyası arasında yakın bağlar kuracağını” belirtmiştir.
2 Temmuz Almanya’da çıkan Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine bir makale yazan Miliband makalede “Şartları yerine getirdikleri takdirde,Türkiye ve Batı Balkan ülkelerine, AB üyeliği konusunda verdiğimiz sözlere bağlı kalmamız gerekmektedir… Ayrıca ülke, Orta Doğu ve Orta Asya’dan alınacak
petrol ve gazın naklinde önemli bir transit güzergâhı olabilir.
Bu durumda Türkiye, Avrupa için bir tehdit değil, bir şanstır” değerlendirmesini yapmıştır.
Eylül 2009 İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nick Baird’in görev süresi
dolmuş yerine David Reddaway’a atanmıştır
26 Ekim İngiliz BBC televizyonuna yaptığı açıklamada Miliband, Türkiye’nin Avrupalı olmadığını ve bu yüzden Avrupa Birliği’ne üye olmaması gerektiğini belirten Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Koucher’e tepki göstermiştir. Konuşmasında AB üyeliğinin milletler ya da ırklar üzerine kurulu bir sistem
olmadığını belirterek, “AB üyeliği değerler üzerine kurulu bir birliktir. Türkiye eğer yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayırımı ilkelerine tam olarak uyar ve insan hakları konusunda istenen seviyeye gelirse tam üye olur” ifadelerini kullanmıştır
4–6 Kasım İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband Ankara’ya ziyaret gerçekleştir miş tir. Miliband ziyaretinde demokratik açılımla ilgili tartışmalara da müdahil olmuş ve “Türk hükümetinin attığı cesur adımlar”ın desteklenmesi gerektiğine değinmiştir. Miliband’ın açıklamaları muhalefet parti temsilcilerince
eleştirilmiştir.
8 Aralık Türkiye’nin limanlarını Rum gemi ve uçaklarına açmaması nedeniyle yaşanan sorunun gündeme geldiği AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Miliband Fransa’nın başı çektiği Türkiye aleyhtarı gurubu Türkiye’nin stratejik önemini tamamen göz ardı etmekle ve Kıbrıs sorununun çözüm sürecini de baltalamakla suçlamıştır.
Notlar
1 Ömer Kürkçüoğlu, Türk-İngiliz İlişkileri (1919–1926), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No. 412, Ankara, 1978, s. 3
2 İlhan Uzgel ve Ömer Kürkçüoğlu, “1923–1939: Göreli Özerklik I, Batı Avrupa’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt: I, Derleyen: Baskın Oran, İletişim Yayınları, İstanbul, 10. Baskı, 2004, s. 273
3 Cihat Göktepe, British Foreign Policy towards Turkey, 1959–1965, Frank Cass, London, 2003, s. 2
4 İlhan Uzgel, “1990–2001: Küreselleşme Ekseninde Türkiye: ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt: II, Derleyen: Baskın Oran, İletişim Yayınları, İstanbul, 8. Baskı, 2005, s. 318
5 Örneğin, “Blair: Türk ordusu Irak’a girmemeli”, Radikal, 25 Mart 2003
6 “Blair Türkiye için Devrede”, Hürriyet, 15 Aralık 2004
7 “Miliband: Kürt talepleri makul”, Milliyet, 8 Eylül 2009; “Miliband: Türkiye’deki gelişmeler olumlu”, Zaman, 4 Eylül 2009
8 Europe: Turkey, Country Information, Politics, (Last reviewed: 15 January 2010), [http://www.fco.gov.uk]
9 Semih İdiz, “Türkiye, Avrupa’nın yükselen gücü olacak”, Milliyet, 28 Ağustos 2009
10 “Biz de acı çektik ama barıştan daha iyisi yok”, Akşam, 6 Kasım 2009
11 “İngiliz Bakan Miliband’den CNN TÜRK’e özel”, www.cnnturk.com, 5 Kasım 2009
12 Bkz. TBMM, Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi, 23. Dönem, 4. Yasama Yılı, 15’inci Birleşim, 10 Kasım 2009, Salı
13 Semih İdiz, “Türkiye, Avrupa’nın yükselen gücü olacak”, Milliyet, 28 Ağustos 2009
14 Semih İdiz, “Türkiye, Avrupa’nın yükselen gücü olacak”, Milliyet, 28 Ağustos 2009
15 David Miliband, “Laikliği koruyacak yeni bir anayasal çerçeve”, Milliyet, 24 Mayıs 2008
16 David Miliband, “Preface: Turkey’s Accession to the EU – The Business Case”, Turkey in Europe: The Economic Case for Turkish Membership of the European Union, Adam Hug (Edt.), The Foreign Policy Centre, London, 2008, ss. 5–6
17 “Türk lokantasında Türkleri övdü”, Hürriyet, 23 Şubat 2009
18 “Miliband: Türkiye ile İngiltere arasındaki iyi ilişkiler sürecek”, Zaman, 23 Şubat 2009
19 “Miliband: Türkiye’ye AB yolunu açık tutmalıyız”, Zaman, 10 Mart 2009
20 “İngiltere’den AB’ye Türkiye uyarısı”, Hürriyet, 16 Mart 2009
21 “Türkiye’nin üyeliği AB’yi güçlendirir”, Hürriyet, 26 Mayıs 2009
22 “Miliband: Yeni bir Türkiye kuruluyor”, Hürriyet, 28 Mayıs 200923 “Miliband Türkiye’nin AB üyeliğine desteğini yineledi”, Hürriyet, 27 Ekim 2009
24 David Miliband, “Laikliği koruyacak yeni bir anayasal çerçeve”, Milliyet, 24 Mayıs 2008
25 “Miliband: Yeni bir Türkiye kuruluyor”, Hürriyet, 28 Mayıs 2009
26 “Türkiye AB için tehdit değil şans!”, Yeni Şafak, 06 Temmuz 2009
27 Sedat Ergin, “Miliband mülakatı”, Hürriyet, 6 Kasım 2009
28 “İngiltere’den açılıma destek”, Hürriyet, 5 Kasım 2009
29 “Sayın Bakanımızın İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile Ortak Basın Toplantısı”, 5 Kasım 2009, Ankara, [http://www.mfa.gov.tr]
30 “AB üyeliği ırklar üzerine değil, değerler üzerine kuruludur”, Zaman, 26 Ekim 2009
31 “Türkiye AB’de sinirleri bozdu”, Milliyet, 8 Aralık 2009
32 “Kıbrıs çözümü; Türkiye, Yunanistan ve AB’ye de yarar getirecek”, Zaman, 26 Şubat 2009
33 “‘Limanları açın’ diyen Miliband’a konsey kararlarını hatırlattı”, Star, 7 Mayıs 2009
34 Ayın Tarihi, Mayıs 2009, [http://www.byegm.gov.tr]
35 .................“Sayın Bakanımızın Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Miliband ile Ortak Basın Toplantısı”, 27 Mayıs 2009, Ankara [http://www.mfa.gov.tr]; “Davutoğlu: Miliband ile Kıbrıs konusundaki vizyonlarımız uyuşuyor”, Zaman, 27 Mayıs 2009
36 “İngiliz bakan: Türkiye liman ve havaalanlarını Rumlara açmalı”, Hürriyet, 23 Kasım 2009
37 “İngiltere, Kıbrıs’ta askeri müdahale haklarını bırakmaya hazır”, Milliyet, 24 Kasım 2009
38 Sedat Ergin, “Miliband mülakatı”, Hürriyet, 6 Kasım 2009
39 “Biz de acı çektik ama barıştan daha iyisi yok”, Akşam, 6 Kasım 2009
40 “Sayın Bakanımızın İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile Ortak Basın Toplantısı”, 5 Kasım 2009, Ankara, [http://www.mfa.gov.tr]
41 “Sayın Bakanımızın İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile Ortak Basın Toplantısı”, 5 Kasım 2009, Ankara, [http://www.mfa.gov.tr]
42 “Adalet Divanı’ndan KKTC’yi üzecek karar”, ntvmsnbc.com, 28 Nisan 2009
43 “Bağış: AB heyecanı canlı tutulmalı”, Radikal, 07 Mayıs 2009
44 Sedat Ergin, “Miliband mülakatı”, Hürriyet, 6 Kasım 2009
45 “Nick Baird’s Farewell Interview (26.08.2009): ‘Turkey is not changing direction’”, British Embassy in Turkey resmi web sitesi, [http://ukinturkey.fco.gov.uk]
46 David Miliband, “Laikliği koruyacak yeni bir anayasal çerçeve”, Milliyet, 24 Mayıs 2008
47 Sedat Ergin, “Miliband mülakatı”, Hürriyet, 6 Kasım 2009
48 Sedat Ergin, “Miliband mülakatı”, Hürriyet, 6 Kasım 2009
49 Sedat Ergin, “Miliband mülakatı”, Hürriyet, 6 Kasım 2009
50 İthalat ve ihracat rakamları için bkz. [http://www.tuik.gov.tr]
51 Rakamları için bkz. [http://www.tuik.gov.tr]
52 “Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni”, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Şubat 2010, s. 4, [http://www.hazine.gov.tr]
53 Turizm rakamları için bkz. [http://www.tuik.gov.tr]
***