KONFERANS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KONFERANS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ekim 2017 Perşembe

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Siyasal Gelişmeler




Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Siyasal Gelişmeler ve Türkiye ile Iraklı Kürtler Arasındaki İlişkilerin Geleceği Çalıştayı ,




KONFERANS DEĞERLENDİRMESİ SERİSİ: 
Tuğba Evrim MADEN 
15 Ağustos 2013, Ankara 


ORSAM ve Goran Hareketi işbirliği ile 15 Ağustos 2013 tarihinde Ankara’da “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) Siyasal Gelişmeler 
ve Türkiye ile Iraklı Kürtler Arasındaki İlişkilerin Geleceği” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirilmiştir. 

Açılış konuşmasının ORSAM Başkanı Hasan Kanbolat tarafından yapıldığı çalıştay “Irak Kürdistan Bölgesi’nde Siyasal Yapı ve Goran 
Hareketi’nin Yaklaşımı” başlıklı oturum ile başlamıştır. Yrd. Doç. Dr. Nihat Ali Özcan’ın başkanlığında yürütülen ilk oturum Goran Hareketi’nin 
Irak Parlamentosu Milletvekili ve Grup Başkanı Dr. Latif Muhammed “Goran Hareketi’nin Siyasi ve Halkla İlişkileri” başlıklı sunumu ile başlamıştır. 
Yrd. Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, “IKBY’de Demokratikleşme Sürecinin Değerlendirilmesi”, Goran Hareketi’nin Siyasi Araştırmalar 
Merkezi’nin Koordinatörü Dr. Ako Hama Karim, “IKBY’de Muhalefetin Tarihi”, Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ““IKBY’de Siyasal Dengeler 
ve Yakın Geleceğe İlişkin Beklentiler”, Goran Hareketi Siyasi Araştırmalar Merkezi Üyesi Dr. Mohamed Ali, “Goran Hareketi’nin IKBY’deki 
Temel Sorunlar Karşısındaki Çözüm Önerileri” başlıklı konuşmalarını yapmışlardır. 

İkinci oturum, Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen başkanlığında, “Irak’ta Siyasal Gelişmeler, Enerji ve Türkiye ile Iraklı Kürtler Arasındaki İlişkiler” 
başlığı ile tartışmaya açılmıştır. Doç. Dr. Şaban Kardaş, “Türk Dış Politikası Çerçevesinde KBY ile İlişkiler” başlıklı sunumuyla oturumda söz 
alırken, Gorran Partisi Siyasi Araştırmalar Merkezi Üyesi Dr. Darbaz Mohammed, “Yaklaşan Irak Seçimleri”ni, ORSAM Ortadoğu Uzmanı 
Bilgay Duman “2013 Seçimleri Işığında Irak’ta Yeni Siyasal Dengeleri” konuşmalarında değerlendirmiştir. Çalıştay, Kürt Bölgesel Yönetimi 
(KBY) Parlamento Seçimi Goran Hareketi Milletvekili Adayı Dr. Sardar Aziz’in, Türkiye ve KBY arasındaki ilişkileri değerlendirmesiyle son 
bulmuştur. 

IKBY Parlamentosu’nda ana muhalefeti oluşturan Goran Hareketi 21 Eylül 2013’te IKBY’de yapılacak olan seçim öncesi yine en önemli partilerden 
birisi durumundadır. Celal Talabani liderliğindeki KYB’den ayrılan Neşirvan Mustafa, Goran Hareketi’ni 2009 yılında kurmuştur. Kültürel 
ve siyasi mücadelesi geniş bir alana sahip olan Goran Hareketi, yeni muhalefetin önemli parçalarından birini oluşturmaktadır. 

Goran Hareketi, IKBY’de KDP ve KYB’den oluşan Kürdistan İttifakı’ndan sonra ikinci büyük parti durumundadır. IKBY’deki anti-demokratik 
uygulamalar ve yolsuzluklara karşı halkın tepkisiyle güçlenen partinin 21 Eylül 2013’te yapılması planlanan IKBY Parlamentosu seçimlerinde de 
önemli bir aktör olarak karşımıza çıkacağı kesindir. Kürtçe “değişim” anlamına gelen Goran’ın temel vurguları ise demokratikleşme, bütçede şeffaflık, 
idari reformlar, partilerin silahsızlanması, sivil toplumun geliştirilmesi ve siyasette partilerin etkilerin azaltılmasıdır. 

Irak Parlamentosu Milletvekili ve Grup Başkanı Dr. Latif Muhammed IKBY’nin Irak hükümetinden beklentilerinin farklı olduğunu ve IKBY’de 
beklentilerin su, elektrik gibi hizmetlerle birlikte, adalet, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi beklentileri olduğunu belirtmişlerdir. Bağdat hükümetinin 
ise son on yılda Irak halkına hizmet etmediğini belirterek eleştirmiştir. 

IKBY için ikinci bir dönemin başladığını belirten Muhammed, bu yeni dönem içinde adaletli yaşam, modern kültür ve sivil toplum hareketlerinin 
hukuksal açıdan konumunun önemli noktalar olduğunu belirtmişlerdir. 

Irak’ta güvenliğin sağlanmasının gün geçtikçe kötü bir hal aldığını söyleyen Muhammed, bu durumdan Irak Başbakanı Nuri El-Maliki’yisorumlu tutmaktadır. 
Özellikle son bir yıl içerisinde çok fazla can kaybının yaşandığını belirten temsilciler, parlamentonun çok güçlü olmadığını ve Başbakan Maliki’nin 
parlamento üzerinde ağırlığı olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Muhammed, Irak hükümetine girmeyen Goran Hareketi’nin bu anlamda muhalif tek parti 
olduğunu belirtmiştir. 

Burak Bilgehan Özpek, bölge rejiminin karakteristiğini değerlendirildiği birinci oturumda, 

...

IKBY’nin kendi içinde siyasal rejimi olan bir yapıdan oluştuğunu fakat uluslararası konjonktürde tanınmadığı belirtmiştir. Demokrasinin 
KBY için diğer ülkeler ile kurduğu ilişkilerde bir ön koşul olmasa bile önemli bir etken olduğu bu nedenle de demokrasi ve gelişiminin KBY için 
önemli olduğu dile getirmiştir. 

Özpek, KBY’de demokrasiyi dört parametre üzerinde değerlendirmiştir. Seçimlerin adil ve özgür bir şekilde gerçekleştirilmesi birinci parametre 
olarak karşımıza çıkarken, temel insan haklarının anayasal garanti altına alınması, yönetimin yargı tarafından denetlenmesi ve serbest piyasa 
ekonomisi ise diğer parametreleri oluşturmaktadır. 

Seçimlerin adil ve özgür bir şekilde gerçekleştirilmesi konusunda hassasiyetle duran Özpek, IKBY içerisinde seçimlerle ilgili olarak şikayetlerin 
olduğuna dikkat çekmiştir. Örneğin 2005 yılı seçimleri sürecinde İslami partilerin saldırıya uğramıştır. 2009 yılı seçimlerine ilişkin olarak 
da Goran Hareketi’nin, bürokrasi içerisinde kendilerine destek verenlerin yükseltilmediği ve maaşlarının da kesildiği konusunda şikayetleri 
olduğunu belirtmiştir. Diğer bir beyan ise çok partili siyasi hayatın KBY’de yerleştiği, fakat KDP ve KYB’nin seçimlerde ittifakı ve ekonomik 
kaynakları kontrol altında tutmalarının üçüncü taraflara dolaylı bir baskı yarattığıdır. Temel insan hakları konusunda ise özellikle ifade ve basın 
özgürlüğünde yaşanan sıkıntılar dile getirilmiştir. Basın çalışanlarının yüzde 90’ının hükümet tarafında istihdam edilmesinin önemli bir nokta 
olduğu da ifade edilmiştir. 

Goran Hareketi Siyasi Araştırmalar Merkezi Dr. Ako Hama Karim ise konuşmasında “Irak Kürdistan’ında Muhalefetin Tarihine” yer vermiştir. 
1992-2005 yılları arasında Irak’ta Kürtler her zaman hükümete karşı olmuş ve ayaklanmalar gerçekleştirmiştir. Şu anda IKBY’nin bulunduğu 
bölge ise 1991 yılında yaşanan bir ayaklanma sonucu Irak’ta hükümetin çekilmesi ile bu bölge oluşmuştur. Bölgede aynı yıl Kürt parlamentosu 
kurulmuş ve aynı yıl seçimler yapılmıştır. Çok sağlıklı bir süreç içerisinde gerçekleşmeyen bu seçimler, Kürt halkı için bir ilk olması adına 
önemlidir. Dört yıl sonra 1995 yılında tekrar seçim yapılması planlamasına rağmen iç savaş nedeniyle gerçekleşememiştir. 

“IKBY’de 1991-2005 yılları arasında sadece bölgesel siyaset yapılabildi. Çünkü IKBY’de bir planlama sıkıntısı söz konusuydu ve sürekli Bağdat 
hükümetine muhalefet etmek düzgün bir siyasete izin vermiyordu” sözleri ile konuşmasına devam eden Karim, 2005-2009 tarihleri arasında 
da aynı düzensiz siyasetin devam ettiğini belirtmiştir. Üyesi olduğu Goran Hareketi’nin 2008 yılında insan hakları vurgusuyla ortaya çıktığını 
söyleyen Karim, 2009 seçimlerinde Goran Hareketi’nin parlamentoda yüzde 25’lik orana sahip olduğunu ve 25 sandalye elde ettiğini söylemiştir. 
Bu seçimlerde KDP ve KYB’nin yüzde 40’lık bir düşüm yaşadığını da sözlerine eklemiştir. 

Serhat Erkmen konuşmasında, Irak’ın işgalinden sonra kuzeyde denklemin KDP ve KYB’nin işbirliğine dayandığına ve iki partinin savaşmak 
yerine birlikte hareket ettiğini fakat hükümet kurma sürecinde diğerlerini dışarıda bıraktıklarını söyleyerek konuşmasına başlamıştır. Goran 
Hareketi’nin kurulma sürecinde KYB’de meydana gelen ayrılmalar ve 2009 yılında seçimlerde Goran Hareketi’nin başarı kazanması yukarıda 
bahsedilen dengeleri bozmuş ve KDP ve KYB’nin seçimlere ayrı girmesine neden olmuştur. Serhat Erkmen yaptığı değerlendirmelere göre 
2014 yılı seçimlerinde KDP’nin birinci, Goran Hareketi’nin ikinci ve KYB’nin üçüncü sırada yer alacağını belirtmiştir. Bu süreçte yeni bir dengenin 
oluşacağını belirten Erkmen, KDP’nin artık bütün siyasi sistemi kontrol edemeyeceğini ifade etmiştir. 

Goran Hareketi üyesi Dr. Mohammed Ali, her yönetimde iç ve dış sorunların olabileceğini, KBY’de de iç sorunlar olduğunu ve özellikle bölgede 
güçlerin çok net ayrılmış olmadığına dikkat çekmiştir. Hükümetin siyasi partilerin işvereni konumunda olduğunu ifade etmiştir. Hükümet 
ve siyasi partiler ilişkisinde problem olduğunu belirten Ali, otorite de medyanın rolünü öne çıkarmıştır. Bölgede 700 dergi ve gazete ve 250 
televizyon kanalının olduğunu belirten Ali, bu yayın organlarının KDP ve KYB kontrolü altında olduğunu ifade etmiştir. Bölgede yolsuzluğun 
kurumsal bir hal aldığını da söyleyen Ali, sosyal adaletin yokluğunun da bölgenin önemli sorunlarından biri olduğunu sözlerine eklemiştir. Net 
bir politik sistemin olmadığı KBY’de bireylerin özgürlüğünün ve kadınların temsilinin olmadığı belirtmiştir. 

Irak’ta politik durum, bölge konuları, Türkiye ile ilişkilerin ele alındığı ikinci oturum, Şaban Kardaş’ın Türkiye dış politikası çerçevesinde 
Türkiye ve KBY ilişkilerini değerlendirdiği konuşmasıyla başlamıştır. Son on yıl içerisinde Türkiye ve IKBY arasında bir değişim söz konusu 
olduğunu ifade eden Kardaş, Türk dış politikasının geçmişine bakıldığında çok uzun yıllar boyunca Türkiye ve Iraklı Kürtlerin ilişkiye geçmediğini 
söylemiştir. 2005 sonrası Federal Hükümet kurulması ile ilişkilerin başladığını ifade eden Kardaş’a göre özellikle 2008 yılı itibariyle 
Türkiye ve IKBY ilişkilerinde dönüşüm meydana gelmiştir. Kardaş’a göre, AK Parti ile başlayan komşularla sıfır sorun politikası halen Türk dış 
politikasının temel sütunlarından birini oluşturmaktadır. Geçmiş politikaya bir çizgi çeken sıfır sorun politikası ilişkilerde ticaret, medya 
gibi yumuşak güç unsurlarınının kullanılmasını vurgulamaktadır. Türk dış politikasının ikinci önemli sütunu ise ekonomik rasyonalizmdir. 
Bu açılardan Türkiye-IKBY ilişkilerini incelersek 2007-2008 yılları arasında Türkiye’nin IKBY’ne ihracatı yüzde 80 oranında artmıştır. Özellikle 
enerji alanında Türkiye ve IKBY arasında anlaşmalar söz konusudur ve enerji ile ortak çıkarları kesişmektedir. Ayrıca, Türkiye KBY ile ilişkilerini 
geliştirirken, Bağdat’la olan ilişkisini de bozmak istememektedir. 

Seçim sonrası Irak’ı değerlendiren Darbaz Mohammed, 2003 yılından itibaren parlementonun demokrasi ile yönetildiğini merkezi yönetimden, 
ademi merkeziyetçiliğe geçildiği belirtmiştir. Irak’ta 18 ilden oluşan ve her ilin seçim bölgesi olduğu ve 100 bin oy alanın seçimlerde milletvekili 
seçildiği bilgilerini vermiştir. Irak’ta siyasi partiler yasası olmadığını söyleyen Mohammed, son seçimlerde ülke nüfusunun yüzde 61’inin 
oylamaya katıldığını belirtmiştir. 2010 seçiminin mükerrer oy ve oy sisteminde hile yapılması nedeniyle adil olmadığını söyleyen Mohammed, 
2014 seçimleri için ise Irak’ın tek bir ülke gibi görünmesine rağmen Şii, Sünni ve Kürt olarak üç gruba bölündüğünü ifade etmiştir. Mohammed, 
ayrıca her grubun kendine ait bir yönetim şekline sahip olduğunu belirtmiştir. Mohammed’e göre asıl önemli nokta 2014 yılı seçimlerinde Şiilerin 
aynı grupta mı yer alıp almayacakları sorusudur. 

Bu durum Sünniler için de geçerlidir. Mohammed, sözlerini bu süreçte Türkiye, İran, ABD ve Suudi Arabistan’ın da etkin olacağını söyleyerekbitirmiştir. 

Bilgay Duman, konuşmasında 20 Nisan ve 20 Haziran 2013 seçimlerini temel alarak Irak’ta oluşmaya başlayan yeni siyasal dengeleri değerlendirmiştir. 
Söz konusu yerel seçimlerin iç siyasetin dinamikleri açısından önemini vurgulayan Duman, 2013 seçimlerinin 2014 seçimlerini etkileyeceğini 
ve bu durumun Irak’a has bir durum olduğunu belirtmiştir. Duman, genel siyasetaçısından merkeziyetçilikten uzaklaşmanın söz konusu olduğunu ifade 
ederek bu duruma en iyi örnek olarak da yerel yönetimlerin yetkisini arttıran 23 Haziran 2013 tarihli yasayı göstermiştir. Duman’a göre bir diğer örnek 
ise yerel seçimlerde kurulan ittifaklardır. Duman, 2013 yılı seçimlerinde küçük partilere de yer vermek için sistemin değiştirildiğini ve bu değişikliklerin 
olumlu taraflarına rağmen (demokratikleşme açısından daha fazla grup temsil edecek, küçük grupların vilayet meclislerinde söz hakkı ortaya çıktı) siyasi 
yapıyı daha da karmaşık hale getirdiğini söylemiştir. 


Yerel seçimlerin Irak’taki siyasi dinamiklerin ne şekilde evrileceğini belirleyeceğini iddia eden Duman, özellikle Maliki’nin bir dönem daha 
başbakan olup olmayacağının tartışılmaya başladığını da eklemiştir. 2014 yılı seçimlerinde Kürt grupların performansının da çok etkili olacağını 
belirten Duman, Kürtler ve Sünnilerin ittifak durumlarının Şii hükümetinin de kaderini belirleyeceğini eklemiştir. 

Son konuşmacı, Sardar Aziz, son dönem IKBY ve Türkiye ilişkilerini değerlendirirken, Türkiye’de meydana gelen gelişmelerin, bölgede yeni bir 
rol oynayan IKBY ile ilişkilerini de etkilediğini, boru hatları, inşaatlar ve ticarette, IKBY’nin tüketici durumda olduğunu ve Türkiye’nin üretici 
olduğu ilişkisinde eşit durumda olmadığını ifade etmiştir. 

Sonuç olarak baktığımızda, 2008 yılında kurulan Goran Hareketi’nin bir siyasi parti olması ve parlamentoda temsil edilmesiyle birlikte, özellikle insan hakları 
ve bu hakların anayasal bir koruma altına alınması, modern kültür, sivil toplum hareketlerinin desteklenmesi gibi talepleri olduğunu göz önüne alındığında, 
genişleyen bir hareket olarak devam edeceği anlaşılmaktadır. Goran Hareketi, 2009 seçimlerinde aldığı oy oranıyla IKBY’de politik dengeleri etkilemeye 
başlamıştır. Gelecek yıl yapılacak seçimlerde Goran Hareketi’nin, belirleyici olmasa da dengeler üzerinde etkisinin artacağı düşünülmektedir. 


***

21 Kasım 2014 Cuma

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ- KONFERANS







BİLKENT ÜNİVERSİTESİ- KONFERANS

konferans_slayt_bilkent
Atatürkçü Düşünce Topluluğu-01 Kasım 2012
01.11.2012, Bilkent Üniversitesi konferansına katılan Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanımız Sn. Osman PAMUKOĞLU, öğrenciler tarafından coşkuyla karşılandı.
Konferansın Özeti:
Türkiye’de “Devlet” kavramı bir türlü anlaşılamadı. Devlet nedir, ne değildir?
Devlet; insanoğlunun kendine güvenlik sağlaması, adalet getirmesi için inşaa ettiği en yüksek siyasi kurumdur.
Devlet ister, zorlar (vergiler, askerlik, yasalar vs. ), insanoğlu tahammül eder.
Ne için? Güvenli ve adaletli yaşamak için! Biz ülke olarak 11 Kasım 1938’den sonra bu işleri beceremedik! Bu devlet ne tam laik oldu, ne tam demokrat,ne tam bağımsız, ne de tam sosyal. Hiçbir şey “HAK VE EŞİTLİK” esasına göre yürütülemedi.
Devlet = Halk + Toprak + Meclis + Hükümet + Ordu + Mahkemeler + Hazine’ dir.
Bunlar olmadan devlet olunmaz!
Herşeyin başı hükümettir. Karar alır, uygular. Bugün Türkiye’de garip bir hükümet yapısı var;sanki muhalefet sanırsın, her olup bitenden şikayet ediyor. Sen icranın başısın, senin şikayet hakkın yok!
Olup biten herşeyden hükümet sorumludur, devlet suçlanmaz!
Türkiye’nin çevresinde dostu kalmadı.Suriye’yle, Irak’la, İran’la, Ermenistan’la hatta Azerbaycan’la son durumumuz belli. ABD ve Nato ise güya müttefikimiz ama pkkyı destekliyorlar.
Türkiye siyasi, ekonomik ve askeri olarak bağımlıdır. Terör dediğiniz bana göre basit bir şeydir. Bugüne kadar olan başarısızlıklar; askeri, sivili, bürokratı ve siyasetçisi, hepsinin beceriksizliğinin sonucudur. Pkk gerilla teknikleri kullanıyor ve iki taktik uyguluyor: 1. Baskın, 2. Pusu. Buna göre eğitilmiş ve hazırlanmışlar.Karşılarına uygun bir örgütle, yani antigerilla yapısıyla çıkamadılar.
Biz bunu yapacağız. Subaylar, astsubaylar, erbaş ve erler buna göre eğitilecek, hazırlanacaklar. Dağlarda,ormanlarda, vadilerde, nehir hatlarında, patikalarda, aynı onlar gibi yaşayarak çarpışacağız ve bitireceğiz.
Türkiye’ de terörün haricinde iki büyük sorun daha var: Yoksulluk ve Eğitim.
Yıllardır bu ikisini halledemediler.
Yaklaşık yetmişbeş milyon olan nüfusun ortalama eğitim düzeyi altı yıl. Zihni işlenmemiş, karnı aç insan ancak tarlada yürür; tırmanamaz, yükseklere çıkamaz. Maddi ve manevi birtakım şeylerle zihninizi avlıyorlar.
Türkiye’nin sürüklendiği yönü anlayamayana şaşarım!
Bunun için zeka ve eğitime gerek yok. İnsan bunu içgüdüleriyle bile anlar. Limanlar, bankalar, fabrikalar satılmış,tarım ve hayvancılık bitirilmiş, siyaset sefalete düşmüş, siyasi partiler ve başındakiler, hepsi düzenin parçası olmuş.
Türkiye bölünmeye gidiyor…
Dünya siyasi tarihinde bütün mücadeleler ve devrimler hep %20 ya da %30 ile yapılmıştır. Geriye kalan %70 arkaya takılır ve gelir. Hayat iki şeydir; karar ve eylem, gerisi boştur! Diplomalarınızı alın, meslek sahibi olun, sanatınız olsun, bunlar bir şeydir.
Ama asla herşey demek değildir! İnsanlarınız, ulusunuz, halkınız ve hakkınız için bir şey yapmamışsanız, bu hayat boş geçmiş demektir.
Gençlerin isteyip de yaptıramayacağı, kötü giden olayları iyiye çeviremeyeceği hiçbir durum yoktur! Ancak, inançlı ve istekli olmak şarttır!
İleride ne olacağı gençlerin kararına bağlıdır. İşler iyi de gidebilir, kötü de gidebilir. Esas olan şudur; siz karar verin, inanın ve eyleme geçin.
Eğer yaparsanız, çabalarsanız, işler kötü de gitse gözünüz arkada kalmaz! Hiç değilse “Ben elimden geleni yaptım” dersiniz.
Türkiye, karanlık ve sabahın olmasını bekleyen ızdıraplı bir geceye benziyor. Bu doğum olacak ve herkes görecek!
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
.