Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa Giden Yol Türkiye ve Azerbaycan. BÖLÜM 2
UZUN VADELİ VE GENİŞ KAPSAMLI AMAÇLARA HİZMET VE STRATEJİK HEDEFLERE ULAŞMAK GAYESİYLE OLUŞTURULAN “ STRATEJİK ORTAKLIK ”
ANLAŞMALARI İKİ DEVLET ARASINDA ÖZEL BİR KONUMDA BULUNMAKTADIR.
Genellikle belirli alanlarda eğitim, öğretim, lojistik, yardım vb. alanları kapsayan ve antlaşmalara göre daha az biçimsel olarak yapılan “Karşılıklı Protokoller” ilişkilerin diğer bir boyutunu oluşturmaktadır. İlk olarak 31 Ekim 1997 tarihinde “Azerbaycan Dâhilî Koşunlar Teşkilâtı Personeline Türk Jandarması Tarafından Verilecek EğitimÖğretim ve Lojistik Desteğe İlişkin Protokol” iki ülke iç güvenliği arasında yıllardır süregelen birlikteliğin sonucudur. Kuruluşunda Türk Jandarma yapısının temel alındığı ve Türk askerlerinin çalışmalar yaptığı Azerbaycan Dâhili Koşunlar Kuvvetleri özellikle Ermenistan ile yapılan mücadelelerde ana kuvveti oluşturmaktadır.
Dönemin Canik Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Ziver Bey, Enver Paşa’nın Kardeşi Yarbay Nuri Bey’in komuta ettiği “Kafkas İslam Ordusu” na Azerbaycan Jandarmasını kurmak için atanması ile başlayan Dâhili Koşunlar’ın tarihi, bugün Komando Özel Harekât Birlikleri, Havacılık Birlikleri, Eğitim Okulları, Lojistik Birliklerinden oluşmakta ve içerisinde bulunduğu söz konusu tehditler açısından önemli bir konumda yer almaktadır.
Ayrıca bu yapı Türkiye ile askerî alandaki karşılıklı ilişkilerde önemli bir yapıdır. Söz konusu protokolün imzalanmasını müteakip, teşkil edilen “Türk Jandarma Eğitim Timi”, 28 Kasım 1997 tarihinde Azerbaycan başkenti Bakü’de göreve başlamıştır. 28 Kasım 1997 tarihinden itibaren büyük mesafe kat edilerek Türkiye standartlarında, çağdaş ve modern bir okul, Gala’da inşa edilmiş ve 29 Haziran 1998 tarihinde eğitim-öğretime açılmıştır. Askeri anlamdaki eğitim destekleri ile Türkiye gerçek niyetinin Azerbaycan’ın bölgesinde güçlü bir ülke olmasını istediğini göstermiştir.
Uzun vadeli ve geniş kapsamlı amaçlara hizmet ve stratejik hedeflere ulaşmak gayesiyle oluşturulan “Stratejik Ortaklık” anlaşmaları iki devlet arasında özel bir konumda bulunmaktadır. 16 Ağustos 2010 tarihinde Bakü’de imzalan bu kapsamdaki “Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması” her iki devletin, birbirinin içişlerine karışmama, egemen eşitlik, toprak bütünlüğü ve uluslararası alanda tanınan sınırların dokunulmazlığı ilkelerinin etrafında şekillenmiştir. Özellikle Azerbaycan açısından Karabağ sorunu ve Ermenistan ile ilgili tehditler nedeniyle önemi daha da artan “ bağımsızlıklarına, egemenliklerine, toprak bütünlüklerine yönelik silahlı saldırı halinde gerekli karşılıklı yardım önlemlerinin hayata geçirilmesinin gerekliliğine”, milli güvenliklerinin sağlanmasına, ekonomik kabiliyetlerinin güçlendirilmesine ve ortak değerlerinin korunmasına öncelikli hedefler olarak yer verilmiştir.
Söz konusu bu anlaşmalar iki kardeş devletin siyasi, ekonomik, enerji, kültürel, insani, askerî ve askerî teknik alanlardaki iş birliği ilişkilerinin ilerletilmesi ve derinleştirmesi açısından önem arz etmektedir. Günümüzde artık güvenlikle ilgili soruların kollektif anlayış içerisinde çözülmesinin tercih edilen bir durum oluşturması nedeniyle Azerbaycan ve Türkiye uluslararası meselelerde ortak tutum sergilemek ve uluslararası ve bölgesel teşkilatlarda iki ülke arasındaki mevcut iş birliğinin daha kuvvetlendirilmesi yapılan söz konusu anlaşmanın diğer bir amacını oluşturmaktadır.
Bir ülkenin bağımsızlığını sürdürmesinde ve milli bir devlet olmasında en etkin role sahip alan olan savuma sanayi alanında ikili iş birliğini artırmak ve yeni teknolojilerin karşılıklı geliştirilmesi amacıyla yapılan “Savunma Sanayi Alanında İş Birliği Anlaşmaları” ise YDSK’nin bir ürünü olarak 8 Mayıs 2013 tarihinde Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanmıştır.
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Türkiye’nin çok boyutlu ve işbirliğine dayanan dış politikasının yeni enstrümanlarından biri olan “Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi” kapsamında; kurulduğu ülkelerle belirli aralıklarla, devlet ve hükümet başkanları, başbakanlar veya bakanlar düzeyinde toplantılar yapmaktadır. “Ortak Bakanlar Kurulu” olarak adlandırılan bu toplantılarda, iki ülke ilişkileri ve küresel gelişmeler hakkında görüşmelerin yanında ilişkilere kurumsal bir yapı kazandıran birtakım anlaşmalar imzalanmaktadır.
Tek bir hükümet gibi karar alınan toplantılarda, işbirliği alanlarının yanısıra ülkeler arasındaki sorunlar ve fikir ayrılıkları da masaya yatırılmaktadır. Karşılıklı güven ortamı sağlanarak, sorunların çözümüne yönelik somut ve etkili adımlar atılmaktadır. Yürütülen mekanizma, işbirliğinin boyutuna göre Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK), Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK), Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK), Yüksek Düzeyli İşbirliği Komisyonu (YDİK), Ortak İşbirliği Konseyi (OİK) gibi isimler almaktadır.
Türkiye - Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK)’nin temeli ilk olarak 15-16 Eylül 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen Türk
Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirvesi’nde “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kurulmasına Dair Ortak Açıklama”nın imzalanması ile atılmış ve Konseyin ilk toplantısı 25 Ekim 2011 tarihinde İzmir’de yapılmıştır. 11 Eylül 2012 tarihinde Gebele’de yapılan ikinci toplantı sonrası iki ülke arasında “Kombine Taşımacılığın Geliştirilmesine İlişkin” mutabakat,
Dışişleri Bakanlıkları arasındaki “Diplomat Değişimi Mutabakatı” Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile Azerbaycan Tarım Bakanlığı arasındaki “AzerbaycanTürkiye Tohumculuk ve Araştırma Ortak Kurumu’nun Faaliyetinin Düzenlenmesi” protokolü, “Arama-Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşma”, “Teknik Düzenlemeler, Standardizasyon, Metroloji, Akreditasyon ve Uygunluk Değerlendirmesi” alanlarında işbirliğine dair mutabakat, Yunus Emre Enstitüsü ile Bakü Devlet Üniversitesi arasında “Türkoloji Projesi İşbirliği Protokolü”, TRT ile Azerbaycan Radyo ve Televizyon Programları A.Ş. Arasındaki İşbirliği Protokolü” gibi önemli belgeler imzalanmıştır. Konsey’in Üçüncü Toplantısında ise, dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in EşBaşkanlığında, 13 Kasım 2013 tarihinde, Ankara’da imzalanmış ve Başbakanlık’ta gerçekleştirilen toplantı sonrasında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Azerbaycan İçişleri Bakanı Ramil Usubov, iki ülkenin de milli savunmasında önemli bir araç olan “Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nı imzalamışlardır. Dördüncü toplantısı 15 Ocak 2015 günü Ankara´da gerçekleşen YDSK’nın gümrük alanında “Ortak Komite Oluşturulmasına İlişkin Mutabakatı” ile “Karaparanın Aklanması ve Terörizmin Finansmanı Konularında Mali Verilerin Paylaşılmasına Yönelik Mutabakat” ile iki ülkenin güvenlik ve ticareti açısından önemli birer adım atılmıştır.
En son toplantının Şubat ayında Azerbaycan’da yapılması planlanmasına rağmen bir gün öncesinde Ankara’da Merasim sokakta bir hain saldırı olmuş, askerlerimiz in şehit olması nedeniyle toplantı ertelenmiştir.
15 Mart 2016’da Bakü’de olacak şekilde yapılan planlama, toplantıdan 2 gün önce maalesef bir başka hain, alçak saldırı sonucu yine ertelenmek zorunda kalınmıştır.
Ancak dostane bir yaklaşım gösteren İlham Aliyev kendilerinin Türkiye’ye gelebileceğini söylemesi üzerine YDSK Beşinci Toplantısı 16 Mart 2016 tarihinde Ankara’da gerçekleşmiştir. İki ülkenin de özel bir önem verdiği toplantıda Azerbaycan’ın dostane tutumu sonrası Türkiye’nin de işgal altında tutulan “Yukarı Karabağ” olmak üzere Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceği özellikle vurgulanmıştır.
Bu dönemki toplantıda enerji, ulaşım, savunma, askeri işbirliği alanlarında görüşmeler yapılmış ardından “Türkiye Hükümeti ile Azerbaycan Hükümeti Arasında Askeri, Sivil Personelin Sosyal ve Kültürel Amaçlı Mübadelesine İlişkin Protokol”, “Türkiye ile Azerbaycan Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Görevlilerinin, Aile Üyelerinin Kazanç Getirici İşlerde Çalışmalarına İlişkin Anlaşma”, “Türkiye ile Azerbaycan Arasında Adli İncelemeler Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”, “Türkiye Hükümeti ile Azerbaycan Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Değiştirilmesi ve Karşılıklı Olarak Tanınmasına İlişkin Anlaşma” ile “Türkiye Hükümeti ile Azerbaycan Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Protokolü” ve stratejik işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır.
Yapılan bu anlaşmaların yanında askeri, savunma sanayii ve güvenlik konuları özel olarak masaya yatırılmış ve savunma sanayii alanında somut bazı adımlar atılmasını kararlaştırılmıştır.
Önümüzdeki aylarda yapılacak 3’üncü Türkiye-Azerbaycan Savunma Sanayii İşbirliği Toplantısı’nın görüşülen bu konuların somut bir adım atılması için fırsat olması iki ülke savunma ve güvenliği bağlamındaki değerini ortaya koymaktadır. Tüm bunların yanında Azerbaycan’la birlikte geliştirdiğimiz en önemli proje olan TANAP projesinin planlanan süreden önce tamamlanması için özel bir önem verilmektedir.
TANAP’ın bel kemiğini teşkil ettiği Güney Gaz Koridoru konusunda da tüm paydaşlarla yakın koordinasyon kurulması alınan kararlardan biri olmuştur. Ulaştırma açısından Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi Türkiye’nin önemsediği diğer bir projedir ve YDSK içerisinde özel olarak görüşülmüştür
YAPILAN SÖZ KONUSU KONSEY TOPLANTILARI HER İKİ DEVLETİN STRATEJİK ALANLARDA VE ÖZELLİKLE ENERJİ VE GÜVENLIK ALANLARINDA “BİR MILLET, İKİ DEVLET” TEMELINDE YAKIN İŞBİRLİĞİNİ GELİŞMESİ AMACINA HİZMET ETMEKTEDİR.
Yapılan söz konusu Konsey toplantıları her iki devletin stratejik alanlarda ve özellikle enerji ve güvenlik alanlarında “Bir Millet, İki Devlet” temelinde yakın işbirliğini gelişmesi amacına hizmet etmektedir. Tükiyenin üç kıtanın merkezinde bulunan jeostratejik ve jeopolitik konumu ile çok boyutlu dış politika uygulama zorunluluğu ve son yıllarda savunma ve güvenlik alanında yapılan ittifakların ülkeler açısından önemi ve değerinin artması stratejik ortaklık modelinin önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca 21. yüzyılda değişen muharebe ortamı ve güvenlik algısı çerçevesinde ülkelerin sadece kendi başlarına uluslararası alanda mücadele etmeleri pek mümkün olmaması artık yüksek seviyede yapılacak ikili planda ilişkileri ve oluşturulacak yeni araçları bir kat daha önemli hale getirmektedir. Bunun yanında Ermenistan tarafından Azerbaycan topraklarının bir bölümünün işgal edilmesi, Ermenistan’ın önceden Azerbaycanlıların yaşamış olduğu bölgelerde ve Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarında etnik temizlik politikası nı sürdürmesi ve ekonomik ve sosyal altyapının yıkılması Azerbaycan’ın milli güvenliğine olumsuz etkileyen temel faktörlerdir.
Azerbaycan Askerî Doktrininin oluşumlarında da özel bir önem verilen Ermenistan topraklarında tarihsel olarak Azerbaycanlıların yaşadıkları yerlerde ve Azerbaycan’ın işgal altındaki Dağlık Karabağ ve çevre bölgelerinde dünya tarihi ve kültürel mirasının bir parçası olan maddi-kültür anıtları tahrip ve talan etmeye devam etmesi nedeniyle sürekli bir tehdit algılamasına sebep olması Türkiye’nin bu konudaki politikasını her zaman önemli bir hale getirmektedir.
Ayrıca Ermenistan tarafından işgal edilmiş arazilerin geçici olarak Azerbaycan makamlarının kontrolü dışında kalması sadece ulusal güvenliği değil, bölgesel güvenliği de ciddi etkilemekte, bu durum uluslararası çevrelerin sorunun çözümünde gösterdiği çabaların etkin olmaması sonucunda daha da ağırlaşmaktadır. Azerbaycan’ın Avrupa ve Asya arasındaki uluslararası ticaret ve ulaşım ve iletişim hatlarının kavşağındaki jeopolitik konumu, zengin petrol ve gaz kaynakları nedeniyle uluslararası çatışmaların artmasına, bölgedeki istikrarın bozulmasına ve ulusal güvenlik için askerî tehditlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait bölümünde hidrokarbon yataklarının işletilmesi ve dünya pazarlarına ulaştırılması ve uluslararası enerji ve ulaşım-iletişim projelerinde rol alması, uluslararası topluluğun barışın desteklenmesi hareketlerine aktif katılımı, ayrıca koalisyon ortaklarının uluslararası terörle mücadele operasyonlarında Azerbaycan’ın destek sağlaması güvenlik ortamını ciddi şekilde etkileyen çevresel faktörlerin artmasına ve terörist örgütlerin hedefinde olma ihtimalini önemli derecede artıracağına milli güvenlik belgelerinde dikkat çekilmektedir. YDSK kapsamında bu tehditler ve öncelikler, Türkiye açısından da önemli hale gelmekte, her alanda olduğu gibi milli güvenliğin sağlanması alanında da her iki devletin dış politikasına katkı yapmaktadır.
Son yüzyıllarda ortaya çıkan çatışma ortamının, ihtilallerin ve savaşların temel nedenleri olarak görülen ideolojik amaçlar da YDSK’lar üzerinde önemli bir etki unsuru olmaktadır. Bir çok çevre tarafından sadece komplo teorileri olarak değerlendirilen bu yaklaşımlar uluslararası bankacılar, petrol baronları ve ilaç kartellerin yanı sıra diğer önemli çokuluslu şirketlerin hakim olduğu bir Yeni Dünya Düzeni oluşturma çabalarını yansıtmaktadır. Dünyayı kendi amaçları çerçevesinde biçimlendirme girişimleri özellikle Türkiye’nin merkez olduğu bir bölgeyi kapsamaktadır. Bu amaçla son günlerde yaşadığımız terör faaliyetleri Türkiye ve dostlarını zayıflatmaya yönelik girişimler olarak yoğun bir şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır. Son günlerde oluşturulmak istenen bu kargaşa ortamında Türkiye açısından stratejik ortaklıkların ve güvenlik alanında yeni oluşumların önemi bir kat daha önemli hale gelmiştir.
Azerbaycan ile 15 Mart 2016 yapılan YDSK’nin önemi bu anlamda dikkate değerdir.
https://ekoavrasya.net/dergi/dergi-34/sayi34.pdf
***