Tanap Petrol Boru Hattı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tanap Petrol Boru Hattı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ekim 2020 Perşembe

Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa Giden Yol Türkiye ve Azerbaycan. BÖLÜM 2

 Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa Giden Yol Türkiye ve Azerbaycan. BÖLÜM 2


   UZUN VADELİ VE GENİŞ KAPSAMLI AMAÇLARA HİZMET VE STRATEJİK HEDEFLERE ULAŞMAK GAYESİYLE OLUŞTURULAN “ STRATEJİK ORTAKLIK ”

ANLAŞMALARI İKİ DEVLET ARASINDA ÖZEL BİR KONUMDA BULUNMAKTADIR.

Genellikle belirli alanlarda eğitim, öğretim, lojistik, yardım vb. alanları kapsayan ve antlaşmalara göre daha az biçimsel olarak yapılan “Karşılıklı Protokoller” ilişkilerin diğer bir boyutunu oluşturmaktadır. İlk olarak 31 Ekim 1997 tarihinde “Azerbaycan Dâhilî Koşunlar Teşkilâtı Personeline Türk Jandarması Tarafından Verilecek EğitimÖğretim ve Lojistik Desteğe İlişkin Protokol” iki ülke iç güvenliği arasında yıllardır süregelen birlikteliğin sonucudur. Kuruluşunda Türk Jandarma yapısının temel alındığı ve Türk askerlerinin çalışmalar yaptığı Azerbaycan Dâhili Koşunlar Kuvvetleri özellikle Ermenistan ile yapılan mücadelelerde ana kuvveti oluşturmaktadır.

Dönemin Canik Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Ziver Bey, Enver Paşa’nın Kardeşi Yarbay Nuri Bey’in komuta ettiği “Kafkas İslam Ordusu” na Azerbaycan Jandarmasını kurmak için atanması ile başlayan Dâhili Koşunlar’ın tarihi, bugün Komando Özel Harekât Birlikleri, Havacılık Birlikleri, Eğitim Okulları, Lojistik Birliklerinden oluşmakta ve içerisinde bulunduğu söz konusu tehditler açısından önemli bir konumda yer almaktadır.

Ayrıca bu yapı Türkiye ile askerî alandaki karşılıklı ilişkilerde önemli bir yapıdır. Söz konusu protokolün imzalanmasını müteakip, teşkil edilen “Türk Jandarma Eğitim Timi”, 28 Kasım 1997 tarihinde Azerbaycan başkenti Bakü’de göreve başlamıştır. 28 Kasım 1997 tarihinden itibaren büyük mesafe kat edilerek Türkiye standartlarında, çağdaş ve modern bir okul, Gala’da inşa edilmiş ve 29 Haziran 1998 tarihinde  eğitim-öğretime açılmıştır. Askeri anlamdaki eğitim destekleri ile Türkiye gerçek niyetinin Azerbaycan’ın bölgesinde güçlü bir ülke olmasını istediğini göstermiştir.

Uzun vadeli ve geniş kapsamlı amaçlara hizmet ve stratejik hedeflere ulaşmak gayesiyle oluşturulan “Stratejik Ortaklık” anlaşmaları iki devlet arasında özel bir konumda bulunmaktadır. 16 Ağustos 2010 tarihinde Bakü’de imzalan bu kapsamdaki “Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması” her iki devletin, birbirinin içişlerine karışmama, egemen eşitlik, toprak bütünlüğü ve uluslararası alanda tanınan sınırların dokunulmazlığı ilkelerinin etrafında şekillenmiştir. Özellikle Azerbaycan açısından Karabağ sorunu ve Ermenistan ile ilgili tehditler nedeniyle önemi daha da artan “ bağımsızlıklarına,  egemenliklerine, toprak bütünlüklerine yönelik silahlı saldırı halinde gerekli karşılıklı yardım önlemlerinin hayata geçirilmesinin gerekliliğine”, milli güvenliklerinin sağlanmasına, ekonomik kabiliyetlerinin güçlendirilmesine ve ortak değerlerinin korunmasına öncelikli hedefler olarak yer verilmiştir. 

   Söz konusu bu anlaşmalar iki kardeş devletin siyasi, ekonomik, enerji, kültürel, insani, askerî ve askerî teknik alanlardaki iş birliği ilişkilerinin ilerletilmesi ve derinleştirmesi açısından önem arz etmektedir. Günümüzde artık güvenlikle ilgili soruların kollektif anlayış içerisinde çözülmesinin  tercih edilen bir durum oluşturması nedeniyle Azerbaycan ve Türkiye uluslararası meselelerde ortak tutum sergilemek ve uluslararası ve bölgesel teşkilatlarda iki ülke arasındaki mevcut iş birliğinin daha kuvvetlendirilmesi yapılan söz konusu anlaşmanın diğer bir amacını oluşturmaktadır. 

Bir ülkenin bağımsızlığını sürdürmesinde ve milli bir devlet olmasında en etkin role sahip alan olan savuma sanayi alanında ikili iş birliğini artırmak  ve yeni teknolojilerin karşılıklı geliştirilmesi amacıyla yapılan “Savunma Sanayi Alanında İş Birliği Anlaşmaları” ise YDSK’nin bir ürünü olarak 8 Mayıs 2013 tarihinde Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanmıştır.


   Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Türkiye’nin çok boyutlu ve işbirliğine dayanan dış politikasının yeni enstrümanlarından biri olan “Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi” kapsamında; kurulduğu ülkelerle belirli aralıklarla, devlet ve hükümet başkanları, başbakanlar veya bakanlar düzeyinde toplantılar yapmaktadır. “Ortak Bakanlar Kurulu” olarak adlandırılan bu toplantılarda, iki ülke ilişkileri ve küresel gelişmeler hakkında görüşmelerin yanında ilişkilere kurumsal bir yapı kazandıran birtakım anlaşmalar imzalanmaktadır. 

Tek bir hükümet gibi karar alınan toplantılarda, işbirliği alanlarının yanısıra ülkeler arasındaki sorunlar ve fikir ayrılıkları da masaya yatırılmaktadır. Karşılıklı güven ortamı sağlanarak, sorunların çözümüne yönelik somut  ve etkili adımlar atılmaktadır. Yürütülen mekanizma, işbirliğinin boyutuna göre Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK), Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK), Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK), Yüksek Düzeyli İşbirliği Komisyonu (YDİK), Ortak İşbirliği Konseyi (OİK) gibi isimler almaktadır.

    Türkiye - Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK)’nin temeli ilk olarak 15-16 Eylül 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen Türk

Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirvesi’nde “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kurulmasına Dair Ortak Açıklama”nın imzalanması ile atılmış ve Konseyin ilk toplantısı 25 Ekim 2011 tarihinde İzmir’de yapılmıştır. 11 Eylül 2012 tarihinde Gebele’de yapılan ikinci toplantı sonrası iki ülke arasında “Kombine Taşımacılığın Geliştirilmesine İlişkin” mutabakat, 


 ALİYEV - DAVUTOĞLU

    Dışişleri Bakanlıkları arasındaki “Diplomat Değişimi Mutabakatı” Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile Azerbaycan Tarım Bakanlığı arasındaki “AzerbaycanTürkiye Tohumculuk ve Araştırma Ortak Kurumu’nun Faaliyetinin Düzenlenmesi” protokolü, “Arama-Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşma”, “Teknik Düzenlemeler, Standardizasyon, Metroloji, Akreditasyon ve Uygunluk Değerlendirmesi” alanlarında işbirliğine dair mutabakat, Yunus Emre Enstitüsü ile Bakü Devlet Üniversitesi arasında “Türkoloji Projesi İşbirliği Protokolü”, TRT ile Azerbaycan Radyo ve Televizyon Programları A.Ş. Arasındaki İşbirliği Protokolü” gibi önemli belgeler imzalanmıştır. Konsey’in Üçüncü Toplantısında ise, dönemin Türkiye Başbakanı  Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in EşBaşkanlığında, 13 Kasım 2013 tarihinde, Ankara’da imzalanmış  ve Başbakanlık’ta gerçekleştirilen toplantı sonrasında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Azerbaycan İçişleri Bakanı Ramil Usubov,  iki ülkenin de milli savunmasında önemli bir araç olan “Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nı imzalamışlardır. Dördüncü toplantısı 15 Ocak 2015  günü Ankara´da gerçekleşen YDSK’nın gümrük alanında “Ortak Komite Oluşturulmasına İlişkin Mutabakatı” ile “Karaparanın Aklanması ve Terörizmin Finansmanı Konularında Mali Verilerin Paylaşılmasına Yönelik Mutabakat” ile iki ülkenin güvenlik ve ticareti açısından önemli birer adım atılmıştır. 

En son toplantının Şubat ayında Azerbaycan’da yapılması planlanmasına rağmen bir gün öncesinde Ankara’da Merasim sokakta bir hain saldırı olmuş, askerlerimiz in şehit olması nedeniyle toplantı ertelenmiştir.

15 Mart 2016’da Bakü’de olacak şekilde yapılan planlama, toplantıdan 2 gün önce maalesef bir başka hain, alçak saldırı sonucu yine ertelenmek zorunda kalınmıştır.

   Ancak dostane bir yaklaşım gösteren İlham Aliyev kendilerinin Türkiye’ye gelebileceğini söylemesi üzerine YDSK Beşinci Toplantısı 16 Mart 2016 tarihinde Ankara’da gerçekleşmiştir. İki ülkenin de özel bir önem verdiği toplantıda Azerbaycan’ın dostane tutumu sonrası Türkiye’nin de işgal altında tutulan “Yukarı Karabağ” olmak üzere Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceği özellikle vurgulanmıştır. 

    Bu dönemki toplantıda enerji, ulaşım, savunma, askeri işbirliği alanlarında görüşmeler yapılmış ardından “Türkiye Hükümeti ile Azerbaycan Hükümeti Arasında Askeri, Sivil Personelin Sosyal ve Kültürel Amaçlı Mübadelesine İlişkin Protokol”, “Türkiye ile Azerbaycan Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Görevlilerinin, Aile Üyelerinin Kazanç Getirici İşlerde Çalışmalarına İlişkin Anlaşma”, “Türkiye ile Azerbaycan Arasında Adli İncelemeler Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”, “Türkiye Hükümeti ile Azerbaycan Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Değiştirilmesi ve Karşılıklı Olarak Tanınmasına İlişkin Anlaşma” ile  “Türkiye Hükümeti ile Azerbaycan Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Protokolü” ve stratejik işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır. 

Yapılan bu anlaşmaların yanında askeri, savunma sanayii ve güvenlik konuları özel olarak masaya yatırılmış ve savunma sanayii alanında somut bazı adımlar atılmasını kararlaştırılmıştır. 

Önümüzdeki aylarda yapılacak 3’üncü Türkiye-Azerbaycan Savunma Sanayii İşbirliği Toplantısı’nın görüşülen bu konuların somut bir adım atılması için fırsat olması iki ülke savunma ve güvenliği bağlamındaki değerini ortaya koymaktadır. Tüm bunların yanında Azerbaycan’la birlikte geliştirdiğimiz en önemli proje olan TANAP projesinin planlanan süreden önce tamamlanması için özel bir önem verilmektedir. 

   TANAP’ın bel kemiğini teşkil ettiği Güney Gaz Koridoru konusunda da tüm paydaşlarla yakın koordinasyon kurulması alınan kararlardan biri olmuştur. Ulaştırma açısından Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi Türkiye’nin önemsediği diğer bir projedir ve YDSK içerisinde özel olarak görüşülmüştür

  YAPILAN SÖZ KONUSU KONSEY TOPLANTILARI HER İKİ DEVLETİN STRATEJİK ALANLARDA VE ÖZELLİKLE ENERJİ VE GÜVENLIK ALANLARINDA “BİR MILLET, İKİ DEVLET” TEMELINDE YAKIN İŞBİRLİĞİNİ GELİŞMESİ AMACINA HİZMET ETMEKTEDİR.

     Yapılan söz konusu Konsey toplantıları her iki devletin stratejik alanlarda ve özellikle enerji ve güvenlik alanlarında “Bir Millet, İki Devlet” temelinde yakın işbirliğini gelişmesi amacına hizmet etmektedir. Tükiyenin üç kıtanın merkezinde bulunan jeostratejik ve jeopolitik konumu ile çok boyutlu dış politika uygulama zorunluluğu ve son yıllarda savunma ve güvenlik alanında yapılan ittifakların ülkeler açısından önemi ve  değerinin artması stratejik ortaklık modelinin önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca 21. yüzyılda değişen muharebe ortamı ve güvenlik algısı çerçevesinde  ülkelerin sadece kendi başlarına uluslararası alanda mücadele etmeleri pek mümkün olmaması artık yüksek seviyede yapılacak ikili planda ilişkileri ve  oluşturulacak yeni araçları bir kat daha önemli hale getirmektedir. Bunun yanında Ermenistan tarafından Azerbaycan topraklarının bir bölümünün işgal  edilmesi, Ermenistan’ın önceden Azerbaycanlıların yaşamış olduğu bölgelerde ve Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarında etnik temizlik politikası nı sürdürmesi ve ekonomik ve sosyal altyapının yıkılması Azerbaycan’ın milli güvenliğine olumsuz etkileyen temel faktörlerdir.

    Azerbaycan Askerî Doktrininin oluşumlarında da özel bir önem verilen Ermenistan topraklarında tarihsel olarak Azerbaycanlıların yaşadıkları yerlerde  ve Azerbaycan’ın işgal altındaki Dağlık Karabağ ve çevre bölgelerinde dünya tarihi ve kültürel mirasının bir parçası olan maddi-kültür anıtları tahrip  ve talan etmeye devam etmesi nedeniyle sürekli bir tehdit algılamasına sebep olması Türkiye’nin bu konudaki politikasını her zaman önemli bir hale  getirmektedir.

    Ayrıca Ermenistan tarafından işgal edilmiş arazilerin geçici olarak Azerbaycan makamlarının kontrolü dışında kalması sadece ulusal güvenliği değil,  bölgesel güvenliği de ciddi etkilemekte, bu durum uluslararası çevrelerin sorunun çözümünde gösterdiği çabaların etkin olmaması sonucunda daha da ağırlaşmaktadır. Azerbaycan’ın Avrupa ve Asya arasındaki uluslararası ticaret ve ulaşım ve iletişim hatlarının kavşağındaki jeopolitik konumu, zengin  petrol ve gaz kaynakları nedeniyle uluslararası çatışmaların artmasına, bölgedeki istikrarın bozulmasına ve ulusal güvenlik için askerî tehditlerin  ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait bölümünde hidrokarbon yataklarının işletilmesi ve dünya pazarlarına ulaştırılması ve uluslararası enerji ve ulaşım-iletişim projelerinde rol alması, uluslararası topluluğun barışın desteklenmesi hareketlerine aktif katılımı, ayrıca koalisyon  ortaklarının uluslararası terörle mücadele operasyonlarında Azerbaycan’ın destek sağlaması güvenlik ortamını ciddi şekilde etkileyen çevresel faktörlerin artmasına ve terörist örgütlerin hedefinde olma ihtimalini önemli derecede artıracağına milli güvenlik belgelerinde dikkat çekilmektedir.  YDSK kapsamında bu tehditler ve öncelikler, Türkiye açısından da önemli hale gelmekte, her alanda olduğu gibi milli güvenliğin sağlanması alanında da  her iki devletin dış politikasına katkı yapmaktadır.

Son yüzyıllarda ortaya çıkan çatışma ortamının, ihtilallerin ve savaşların temel nedenleri olarak görülen ideolojik amaçlar da YDSK’lar üzerinde önemli bir etki unsuru olmaktadır. Bir çok çevre tarafından sadece komplo teorileri olarak değerlendirilen bu yaklaşımlar uluslararası bankacılar, petrol baronları ve ilaç kartellerin yanı sıra diğer önemli çokuluslu şirketlerin hakim olduğu bir Yeni Dünya Düzeni oluşturma çabalarını yansıtmaktadır. Dünyayı kendi amaçları çerçevesinde biçimlendirme girişimleri özellikle Türkiye’nin merkez olduğu bir bölgeyi kapsamaktadır. Bu amaçla son günlerde yaşadığımız terör faaliyetleri Türkiye ve dostlarını zayıflatmaya yönelik girişimler olarak yoğun bir şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır. Son günlerde oluşturulmak istenen bu kargaşa ortamında Türkiye açısından stratejik ortaklıkların ve güvenlik alanında yeni oluşumların önemi bir kat daha önemli hale gelmiştir. 

Azerbaycan ile 15 Mart 2016 yapılan YDSK’nin önemi bu anlamda dikkate değerdir. 

https://ekoavrasya.net/dergi/dergi-34/sayi34.pdf


***

Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa Giden Yol Türkiye ve Azerbaycan. BÖLÜM 1

Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa Giden Yol Türkiye ve Azerbaycan. BÖLÜM 1


Kardeşlikten, Stratejik Ortaklığa Giden Yol, Türkiye ve Azerbaycan,Prof. Dr. Kemal Özcan,Görkem Ozan Özalp,



Prof. Dr. Kemal Özcan

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ

TÜRKÇE ÖĞRETİMİ, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (KONDİL) MÜDÜRÜ

Görkem Ozan Özalp

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ DOKTORA ÖĞRENCİSİ


   TÜRKİYE, SON YILLARDA UYGULADIĞI ETKİN DIŞ POLİTİKA SAYESİNDE 228 TEMSİLCİLİKLE EN ÇOK TEMSİLCİLİĞİ OLAN ÜLKELER SIRALAMASINDA 7’ NCİ SIRAYA YÜKSELMİŞ BULUNMAKTADIR. 

BU TÜRKİYE AÇISINDAN ADETA KENDİ KABUĞUNU KIRMAK ANLAMINA GELMEKTEDİR.

     Türkiye, son yıllarda uyguladığı etkin dış politika sayesinde 228 temsilcilikle en çok temsilciliği olan ülkeler sıralamasında 7’nci sıraya yükselmiş bulunmaktadır. 

Bu Türkiye açısından adeta kendi kabuğunu kırmak anlamına gelmektedir. Stratejik ilişkilerimizde geliştirilen derinlikli dış politika sayesinde her geçen gün mevcut ilişkilerimize yeni boyutlar eklemekteyiz. Bu çerçevede Avrupa ve Transatlantik ilişkileri siyasi, ekonomik ve güvenlik yapılarıyla derinleşmektedir. ABD, AB ve NATO bağlamında etkin ilişkilerin yanında bölge ülkeleri ile reform niteliğinde ittifaklar dış politikanın önemlibirer aracı haline gelmektedir. Komşu ülkeler ve yakın havzalarla ilişkiler çerçevesinde önem verilen stratejik ilişkilerde yeni boyutlar, yeni kıta ölçekli açılımlar, uluslararası örgüt ve platformlarda etkin rol alma gibi açılımlar aktif dış politikanın unsurları olmaktadır.

     Karşılıklı ilişkilerde tehdit algılamalarından ziyade işbirliği imkânlarına odaklanmak, siyasi diyaloğu geliştirmek, serbest ticaret anlaşmaları, tercihli rejimler, teşvikler, gümrük düzenlemeleri ve vizelerin kaldırılması gibi araçları kullanarak ekonomik çıkar ortaklığı tesis etmek ve sosyokültürel etkileşimi artırma girişimleri, her geçen gün sağlanan gelişmeler olmaktadır.

     Bu çerçevede kurgulanan ve özgün bir model haline getirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyleri (YDİK/YDSK) de ilişkilerimizde önem verdiğimiz bir araç haline gelmiştir. Yaklaşık 14 ülke ile tesis edilen ve 30 konsey toplantısından oluşan bu mekanizma sayesinde bir çok alanda yaklaşık 350 anlaşma  imzalanmıştır. 2002 yılından bu yana YDSK ile ulaşılan ticari genişleme 7 kat artarak 80 milyar dolara ve bu ülkelerin dış ticaretimizdeki payı da % 20’ye  ulaşmış durumdadır.

     Türkiye tarih, kültür, din ve sosyal alanlarda birçok ortak yönleri bulunan ve yıllardır bazı nedenlerden uzak kaldığı Avrasya coğrafyasına, 1991 yılından  itibaren dış politikasında önemli bir yer ayırmaya başlamıştır. Türkiye’nin bu ülkelere karşı genel politikasının temel unsurları daima söz konusu ülkelerin devlet yapılanmalarının güçlendirilmesine katkı sağlanması, bölgenin siyasi ve ekonomik istikrarının korunması ve bölgesel işbirliğinin teşviki şeklinde olmuştur. 

     Ayrıca Ekonomik ve Siyasi reformların desteklenmesi, bölge ülkelerinin dünya ile bütünleşebilmelerine yardımcı olunması, ikili ilişkilerimizin her alanda karşılıklı çıkarlar ve egemen eşitlik temelinde geliştirilmesi ve bölge ülkelerin mevcut enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara serbestçe ve farklı güzergâhlardan nakledilmesinin desteklenmesi gibi politikalar ilişkilerimizin vazgeçilmez unsurlarını oluşturmaktadır.

TÜRKIYE TARİH, KÜLTÜR, DİN VE SOSYAL ALANLARDA BİRÇOK ORTAK YÖNLERİ BULUNAN VE YILLARDIR BAZI NEDENLERDEN UZAK

KALDIĞI AVRASYA COĞRAFYASINA, 1991 YILINDAN İTİBAREN DIŞ POLİTİKASINDA ÖNEMLI BİR YER AYIRMAYA BAŞLAMIŞTIR.


Aynı soya mensup iki milletin farklı iki devletini belirtmek için söylenen ve adeta bayraklaşan “iki devlet bir millet” sözü etrafında birleştiğimiz kardeş Azerbaycan Devleti ile olan ilişkilerimiz de YDSK açısından yüksek bir öneme sahiptir ve yapılan her konsey toplantısı iki devletin de karşılıklı çıkarına ve menfaatine birçok fayda sağlamaktadır. 

Bu çerçevede iki ülkenin kapsamlı ilişkiler ve stratejik ortaklıkları ile bölgesel projelerin yanı sıra yakın ilişkileri YDSK içerisinde hızlı bir ivme göstermektedir.

Aslında Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016 yılının Mart ayında Azerbaycan’a gerçekleştireceği ziyaret neticesinde yapılması planlanan 

“Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Beşinci Toplantısı”, ziyaretin hemen öncesinde Ankara’da meydana gelen menfur terör hadisesi nedeniyle gerçekleştirilememiştir. Ancak bu saldırı, iki devlet ve halk arasındaki kardeşliğin ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birinin de gerçekleşmesine vesile olmuştur.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elim hadise nedeniyle seyahatini iptal etmesi üzerine, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, kardeşinin zor zamanında  yanında olmak, acısını paylaşmak, her ne şartta olursa olsun devamlılık arz etmesi gereken devlet işlerinin yürümesi için Azerbaycan’da yapılması planlanan YDSK toplantısını Ankara’da gerçekleştirmek için 15 Mart 2016 tarihinde Ankara’ya gelmiştir. Burada gerçekleştirilen YDSK toplantısı iki ülkenin stratejik ortaklığa ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi olarak tüm engelleme girişimlerine karşın başarıyla sonuçlanmıştır. Birçok alanda ortak eş güdüm  içinde hareket etme amacı doğrultusunda yapılan YDSK, ülkelerin savunma ve güvenlik alanları açısından da özel bir öneme sahiptir. Tarihi, sosyal, kültürel ve birçok farklı alanda ortak köklere sahip devletlerin birbirleri arasında oluşan yakınlaşmaların en önemli göstergesi savunma ve güvenlik  ilgili anlaşmalar ve oluşturulan organizasyonlar dır. Söz konusu bu alanlar karşılıklı güveni, dostluğu ve aynı amaçlara sahip olmayı gerektirmektedir. 

    YDSK içerisinde askerî, savunma ve güvenlikle ilgili her geçen gün yeni anlaşmalar yapılmakta ve “Bir Millet, İki Devlet” anlayışı adeta “Tek Millet, Tek Devlet” anlayışı şekline dönüşmektedir. Bugün oluşan bu sağlam ilişkiler güvene ve dostluğa dayalı yaklaşmaların sonucu olmakta ve aynı tehdit algılamalarının güçlendirdiği bir ortamda devam etmektedir. Bu anlamda bu yazıda YDSK oluşumuna dek Azerbaycan ile savunma ve güvenlik alanında yapılan anlaşmalar ve süreç incelenecektir.


Stratejik İşbirliği Konseyi’ne Zemin Hazırlayan Savunma ve Güvenlik Alanındaki Anlaşmalar..,

 “Askerî Eğitim İşbirliği (ASEİŞ)” anlaşmaları olarak  bilinen ve askerî eğitim iş birliği faaliyetleri, müşterek tatbikatlar, askerî tarih ve müzecilik alanında eğitim ve iş birliği konularında esasların belirlenmesi için yapılan bu anlaşmalar ilk olarak 11 Ağustos 1992 tarihinde yapılmış ve 15 Nisan 1993 tarihinde de imzalanarak kanunlaşmıştır.

    Ayrıca 16 Ağustos 2010 tarihinde Bakü’de imzalanan “Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması” Askerî ve Siyasi Güvenlik, askerî iş birliği alanlarını kapsamakta, komşu ve kardeş devletler olarak birbirlerinin bağımsızlığının, egemenliğinin, toprak bütünlüğünün, sınırlarının dokunulmazlığının sağlanması ve korunmasında birbirleriyle sıkı işbirliğinin artırılmasını amaçlamaktadır. 1996 yılına gelindiğinde ise askerî ilişkilerin ana çerçevesinin belirlenmesi amacıyla “Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği (Çerçeve)” anlaşması imzalanmış ve stratejik açıdan önemli bir adım atılmıştır.

    İkili anlaşmalarda bir köşe taşı olan ve iki devlet arasında imzalanan diğer bir anlaşma ise “Güvenlik İş Birliği” anlaşmasıdır. Son yıllarda hızlı ve çok yönlü ilişkiler şeklinde bir yayılma gösteren terörizm, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve örgütlü suçlar ile etkili mücadele etmek önemli bir sorun haline gelmektedir. Günümüzde artık devletlerin tek başlarına bu çok yönlü tehditler barındıran ve uluslararası bağlantıları bulunan örgütlerle  ve suçlarla mücadele etmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Azerbaycan ile bu alanda 04 Ekim 1994 tarihinde Güvenlik İşbirliği anlaşması imzalanmış ve yukarıda sayılan tehditlere karşı sıkı bir işbirliğine gidilmiştir. 1 Haziran 2002 tarihinde bu anlaşmanın kapsamı genişlemiş Gürcistan  dahil edilerek üçlü bir anlaşma yapılmıştır.

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,


***