Nakşibendi İskender Paşa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nakşibendi İskender Paşa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 2



  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 2


 1.4. Genelkurmay Tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e Sunulan Brifing: 

 17 Ocak 1997 tarihinde,141 Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, Genelkurmay Karargahında, “İRTİCAİ FAALİYETLER” başlıklı brifing verildiği haberi, dönemin 
gazetelerinde de yer almıştır. 
Bu haberlere göre, 17 Ocak 1997 günü düzenlenen brifing için Genelkurmay’ı ziyaret eden Demirel’i Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Kuvvet 
Komutanları kapıda karşılamış; Genelkurmay Başkanının makam odasında bir araya gelen Karadayı ve Demirel görüşmesine Cumhurbaşkanlığı personeli 
alınmamıştır.142 

 Sözkonusu brifing metni, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Arşivi’nde yer almaktadır143. Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanlığı tarafından hazırlandığı görülen brifing metni 65 sahifeden oluşmaktadır. Brifingin, MİT Müsteşarlığı tarafından Eylül 1996 ayında Cuumhurbaşkanı DEMİREL’e sunulan brifingten çok daha geniş kapsamlı olduğu, hemen hemen her konuda, devletin tüm Bakanlıklarıyla ilgili, çok farklı konularda birçok istihbari bilginin derlenip toparlandığı görülmektedir. 

 Tamamı büyük harflerle yazılan Brifing; “Konu, Maksat, Genel, İrticai Yapılanma, Milli Görüşçüler, Radikal İslamcılar, Tarikatlar, İrticai Unsurların Devleti Ele Geçirme Politikası, İktidara Hazırlık Süreci (1995 Yılı Öncesi), İktidar Dönemi (1995 Yılı Sonrası), Kamu, Kurum ve Kuruluşları, Yasama Organı, Yürütme Organı, Yargı Organları, Yerel Yönetimler, Finans Kaynakları, T.S.K.ne Yönelik Faaliyetler, Refah Partisinin Ulusal Değerlere Yaklaşımları, Değerlendirme ve Sonuç” başlıklarından oluşmaktadır. 

 Brifing metninde, bazı önemli cümlelerin, muhtemelen DEMİREL tarafından-, kalemle altlarının çizildiği görülmektedir. 

 Brifingte yer alan hususlar ana hatlarıyla aşağıda özetlenmektedir: 

 “-Mevcut rejimin islami esaslara oturtulması ideolojisini benimseyen irticai kesim, geçmişte de ayaklanmış ve Cumhuriyetin lider kadrosuna karşı çeşitli 
suikast girişimlerinde bulunmuştur. 

 - Bütün irticai grupların nihai amaçları şeriat devleti kurmaktır ancak yöntem ve organize yöntemleri açısından farklılık göstermektedirler. 

- İrticai gruplar “ Milli Görüşçüler ”, “ Radikal İslamcılar ” ve “ Tarikatlar ” olmak üzere üç ana başlık altında sınıflandırılabilir. Bu irticai grupların takip ettikleri strateji şu dört safhayı içermektedir. 

 Tebliğ; kurdukları veya ele geçirdikleri kuruluşlar vasıtasıyla laikliği dinsizlik olarak gören bir kitle oluşturmak, Cemaatleşme; oluşturulan bu kitle ile politik güç elde edip bundan da silahlı kadrolar teşkil etmek, Cihad; siyasi iktidarı demokratik yoldan ele geçirmek, bu mümkün olmazsa oluşturulacak kitle ve silahlı güçle, devlet güçlerini tasfiye edip teokratik rejimi gerçekleştirmek, 
Türkiye'de teokratik bir rejimin kurulmasını müteakip, tüm islam ülkelerini tek bayrak altında toplamak. 

- Milli Görüş; Nakşibendi İskender Paşa cemaati şeyhi Zahit Kotku liderliğinde kurulmuş, 1970 yılında Milli Nizam Partisi olarak örgütlenerek günümüzde Refah Partisi adını almıştır. 

- Milli Görüş’ün kaynağını Kuran’a ve İslam hukukudur. Ana fikri; “hükmetmeyen kafirdir, müslüman mahkum olamaz, hakim olmalıdır, bu nedenle devlet dine 
hükmedemez, din devleti yönlendirir, devlet yapısı mutlaka dini esaslara oturtulmalıdır, İslam ile laik düşünce hiçbir zaman bir arada olamaz” şeklindedir. 

- Legal ve siyasi alanda faaliyet gösteren Milli Görüşçüler, 80 ilde ve ilçelerde 100 bini aşkın üyesi bulunan Milli Gençlik Vakfı, kadın kolları, meslek teşekkülleri ve dernekler vasıtasıyla etkin faaliyet göstermektedir. 

 - Milli Görüş; açıktan yapılacak antilaik irticai hareketlerin Türk Silahlı Kuvvetleri ve laik unsurlar karşısında etkisiz kalacağından hareketle; insan hakları, 
ibadet ve inanç özgürlüğü, demokrasi gibi uluslararası değerlere dayalı bir siyaset takip etmektedir. 

 - Hizbullah, Tevhid, Yeryüzü, Mazlum-Der, Müslüman Gençlik, İBDA-C, İslami Hareket gibi radikal islami gruplar ise genellikle bir dergi veya yayın kuruluşu 
etrafında toplanmış, dar kadrolu küçük gruplardır. 

 - Refah Partisi ve diğer irticai unsurlar öncelikle gençlik kesimine el atmışlardır. Nurcular, Süleymancılar ve Nakşibendiler gençliğe tahsil ve barınma imkanları 
sağlamakta; imam hatip okullarını çoğaltarak, yandaşlarını harp okulu dışındaki okullara yönlendirmektedirler. 

 - Milli Görüş, yurtdışına yönelik olarak “İslam Birleşmiş Milletleri”, “İslam Ortak Pazarı”, “İslam dinarı” gibi hedeflere yönelmiştir. Diğer taraftan, 
Mısır ve Suriye’de yaygın olan “Müslüman Kardeşler”, Libya’daki İslami Çağrı Cemiyeti”, S.Arabistan’daki “Rabıta” ve Cezayir’deki “İslami Selamet Cephesi” 
ile ilişkileri mevcuttur. 

 - Refah Partisi ve diğer irticai unsurlar, 1990'lı yıllarda, Bosna Hersek, Cezayir, Azerbaycan, Filistin ve Çeçenistan'daki olayları kullanarak, kendi 
propagandalarını yapma imkanı bulmuşlardır. 

 - Refah Partisi, 1980-1990 yılları döneminde büyük hamle yapmış; 1994 yerel seçimleri ile 1995 genel seçimlerinde kazandığı başarıyla, İran deneyiminin 
aksine, demokratik yöntemlerle iktidara gelebileceğini görmüştür. 

 - Refah Partisi, 1995 seçimleri sonrasında DYP ile birlikte iktidar olarak, şeriat devletinin tesisine hizmet edecek ortamı hazırlamak maksadıyla; adalet, 
milli eğitim ve içişleri bakanlıkları başta olmak üzere devletin diğer kamu, kurum ve kuruluşlarında, yerel yönetimlerde, sivil sektörde ve mevcut rejimi silahla 
değiştirmek gerektiğinde ihtiyaç duyacağı emniyet teşkilatında kadrolaşma faaliyetlerine ve TSK bünyesine sızma gayretlerine hız vermiştir. 

 - Halihazırda TBMM’nin hakimi Refah Partisi’dir. Partili milletvekillerinin tümü büyük bir disiplin içerisinde meclise devam etmekte, her oturumda çoğunluk 
elde ederek bütün yasaların çıkarılmasını sağlamaktadır. 

 - İktidar ortağı DYP Genel Başkanının hesap ve mal varlıkları sebebiyle teslimiyetçi bir tutum izlemesinden dolayı DYP’li milletvekillerinin çoğunun yapılan TBMM’deki oylamalara katılmaması Refah Partisi’nin bahsekonu etkinliğini daha da güçlendirmektedir. 

 -RP’nin ifade edilmeye çalışılan yaklaşımları ile amaçlarının dine hizmet değil, dini siyasete alet etmek olduğu, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 
Dekanı Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk tarafından “bunlar islamiyeti lekelemiştir demiyorum, pisletmişlerdir…toplum olarak bu tehlikeyi görüp uyanık olmak 
durumundayız” şeklindeki cümleleriyle açıkça ortaya konulmaktadır. 

 - Rafah Partisi, ayrıca, parlamentodaki desteğini artırmak ve şeriat ideolojisinin devlet yapılanmasında kök salmasını temin etmek maksadıyla; kendi adam larını, yandaşlarını ve irticai kesime mensup kişileri, DYP, ANAP, MHP ve BBP içerisine yerleştirmiş bulundurmaktadır. 

- Refah Partisi, yürütmenin de tek hakimi durumundadır. İş adamı zihniyetiyle hareket eden bu parti, yapmak istediği uygulamaları sık sık ve ısrarla gündeme 
getirerek sonunda kabul edilmesini sağlamaktadır. 

 - Koalisyon protokolü gereği, DYP’ne verilen önemli bakanlıklara yine bu parti içinde irticai kesime ilgi duyan kişilerin (Milli Eğitim Bakanı gibi) atanmasını 
sağlamak veya kendi partisine mensup devlet bakanlarını DYP’ne verilen diğer bakanlıkların (MSB ve Dışişleri Bakanlığı) ilgi sahasına giren konuları takiple 
görevlendirmek suretiyle hükümette tek söz sahibi durumuna gelmiş bulunmaktadır. 

 - Bakanlıkları devre dışı bırakma uygulamalarına, Suriye, Libya ve İran ile yapılan temaslar ve Başbakan Erbakan’ın Afrika gezisinin planlaması en çarpıcı 
örnekleri oluşturmaktadır. Bu gezi ve temaslar, Dışişleri Bakanlığının bilgisi dışında organize edilmiş, bu bakanlıktan personel çağrılmamış veya çağrılsa da 
özel görüşmelere iştirak ettirilmemiştir. 

 - Belirtilen uygulamanın diğer bir örneğini ise Refah Partisi’nin danışmanları vasıtasıyla yürüttüğü ve Milli Savunma Bakanlığının bilgisi dışında gerçekleştirmek istenen İslam ülkelerine yönelik ikili savunma sanayi girişimleri teşkil etmektedir. Başbakanlık bünyesinde ikili savunma sanayine yönelik olarak oluşturulan bahse konu danışmanlar kurulu, milli savunma bakanlığından bağımsız olarak hareket etmekte ve kendi programları çerçevesinde savunma sanayi alanında ilişkiye girmek istediği ülkelerle temaslar yapmakta, bu ülkelerin askeri ateşeleri ile gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında görüşmek suretiyle milli savunma bakanlığı dışında yeni bir yapılanma oluşturmaya çalışmaktadır. 

- Bu çerçevede Refah Partisi, kendi arzusu doğrultusunda gerçekleştirmek istediği ikili savunma sanayi girişimlerinde kullanmak üzere MSB.lığının bütçesinde 50 trilyon TL kesinti yapmayı ve bu parayı harcama yetkisini Başbakanlık kontrolüne almayı planlamıştır. 

 - Halen Refah Partisi kendisine bağlı 18 Bakanlığa ilaveten, irticai kesime yakınlıkları ile bilinen DYP’ne ait 4 bakanlık (Milli Eğitim ve üç Devlet Bakanlığı) 
üzerinde etkin rol oynamakta, diğer DYP’li bakanlıkları ise bürokrat seviyesinde kontrol etmeye çalışmaktadır. 

 - Devletin en önemli temel taşlarından birisi olan yargı kurumu içerisinde gerçekleştirdikleri son hakim ve savcı atamalarıyla bir taraftan yandaşları olan 
hakim ve savcıları kritik noktalara getirerek, hakim ve savcılar yüksek kurulunda belirli bir üstünlük sağlanmış, diğer taraftan Atatürkçülüğü ve laikliği savunan 
hakim ve savcıların görev yerleri değiştirilmek suretiyle bunlar üzerinde baskı tesis edilmek istenmiştir, nitekim bu atamalar sonrasında yeni kadrolar tarafından Ankara Kocatepe camiinde eylem yapan Acz-i mendi tarikatı mensupları tahliye edilmiştir. 

 - Diğer bir örnek ise, Akit gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak’ın 1995 yılında Atatürk hakkında yazmış olduğu bir kitapta Atatürk’ün annesinin bir genelev kadını olduğunu ve babasının annesini genelevden çıkardıktan sonra evlendiğini belirtmesi nedeni ile bu kişi hakkında İstanbul Başsavcılığınca açılan bir dava oluşturmaktadır. Bu dava sürecinde; 

 + Dava hakimi Mustafa Kutluk, sanık Abdurrahman Dilipak’ı mahkemeye çağırmaksızın beraat ettirmiş, 

 + Müteakiben bu hakim Yüksek Hakimler Kurulu tarafından kınama cezası ile birlikte Bursa’ya atanmış, 

 + Şevket Kazan’ın Adalet Bakanlığına görevine getirilmesi sonrasında, Bakan Kazan bu hakimin itibarınıın iade edilmesini, kınama cezasının kaldırılmasını ve 
kendisinin yeniden İstanbul’a atanmasını müsteşarından talep etmiştir. 

 + Bakan tarafından belirtilen bu isteklerin adalet bakanlığının yetkili mercilerince reddedilmesi üzerine adı geçen hakim “tetkik hakimi” olarak adalet bakanı şevket kazan tarafından bakanlığa alınmıştır. 

 + Ayrıca Refah Partisi’nin, islami kimliği nedeniyle anayasa ve siyasi partiler kanununu istinaden kapatılması gerektiği yönünde suç duyurusunda bulunan 
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel’in bu girişimi bahane edilerek Adalet Bakanlığınca bazı uygulamaları ile ilgili savunması talep edilmiş ve bu savunmada, yürüttüğü görevle ilgili usül hatası yaptığı, Mısır’da şeriatçı savaşçılar yetiştirilmesi konusunda gereksiz detaylı araştırmada bulunduğu öne sürülmüştür. 

- Acz-i mendi tarikatına mensup sanıkların saç ve sakallarının kesilmesi konusunda özel tip cezaevi müdürlüğünü ikaz ettiği gibi çok basit konulara yer verilerek kasıtlı olarak cumhuriyet savcısını zor durumda bırakacak ve onu suçlu duruma düşürecek bahse konu soruların cevaplanması talep edilmiş ve kişi baskı altına alınmıştır. 

 - Bugün için yukarıda ifade edilen örnek benzeri, Refah Partisi ideolojisine yakın olan yaklaşık 400 hakim ve savcının Adalet Bakanlığı bünyesinde alınmakta 
olduğu öğrenilmiştir. 

 - Ayrıca, Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe’nin 10 Kasım 1996 günü Kayseri’de düzenlenen, Atatürk’ü anma törenlerinden sonra katıldığı bir toplantıda; 
“ Müslümanlar sakın ola bu hırsı, imanı, kini, nefreti eksik etmeyin…” Şeklindeki partisinin gerçek amacını gösterir ifadelerinden sonra;  Hakkında açılan soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısına baskı yapılarak çeşitli vaadlerde bulunulmuş, bu maksatla üniversite öğretim görevlilerinden oluşturulması düşünülen bilirkişi heyetine, irticai kesimin görüşlerini benimseyen öğretim görevlilerinin seçilmesi için gayret sarf edilmiş, bunun için irtibatta oldukları başbakanlık müsteşarı Kadri Keskin’den Ankara devlet güvenlik mahkemesi savcısı nezdinde tavassuta bulunulması istenmiştir. 

 - Refah Partisi bu tür uygulamalarla yargıya müdahalede bulunarak dava dosyalarının örtbas  edilmesini ve kapatılmasını amaçlamaktadır. 

 + Adalet Bakanının kendi görüşüne yakın bulduğu hakim ve savcıları kritik ve önemli yerlere atandırmak için yüksek hakimler kurulunda çaba sarfettiği, 
ayrıca Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerin başsavcılarına çeşitli yollardan telkinlerde bulunarak ve talimatlar vererek, onları baskı altına almaya çalıştığı 
öğrenilmiştir. 



***