Milli Görüşçüler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Milli Görüşçüler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2018 Pazar

Ömer Laçiner,in Hayal kırıklıkları ve bir gelir Kapısı olarak Birikim dergisi

Ömer Laçiner,in Hayal kırıklıkları ve bir gelir Kapısı olarak Birikim dergisi

15 Mart 2016 13:06 

Laçiner, her konuda Kendini hep haklı ve hiç yanılmamış göstermek için uğraşsa da “ Bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş ” demekten öteye geçemiyor.

Fethullah Gülen cemaatinin düzenlediği Abant Platformu toplantılarının müdavimlerinden Birikim Dergisi kurucularından Ömer Laçiner, 
Nokta Dergisi ile bir röportaj gerçekleştirdi. Kürt sorunu ve PKK, Gülen cemaatine yönelik operasyonlar, CHP’nin Sosyal Demokrat HDP’nin Syriza olamaması ile AKP ve Recep Tayyip Erdoğan üzerine son dönemde sıklıkla servis edilen liberal tezleri tekrarladığı röportajında hiçbir siyasi sorumluluk duygusunun olmaması dikkat çekiyor.

Laçiner, her konuda kendini hep haklı ve hiç yanılmamış göstermek için uğraşsa da “bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş” demekten öteye geçemiyor.

“PKK’nin Strateji değişikliğine Devlet hazır değil”

Röportaj, Haziran seçimlerinden sonra Kürt sorununundaki gelişmelerle başlıyor. Ömer Laçiner, geçtiğimiz Haziran ayından sonra başlayan çatışmaların 
ardından PKK’nin strateji değişikliğine gittiğini söylüyor. Dağ gerillalarının, yerini şehir gerillalarına bıraktığına ve PKK’nin işinin daha da kolaylaştığına 
dikkat çeken Laçiner, devletin böyle bir çatışmaya hazır olmadığını ileri sürüyor.

PKK’nin strateji değişiminin, örgütün lojistik gücünü de arttıracağını savunan Laçiner, “Gazze’de nasıl ki tüneller açıldıysa, Suruç’ta, Nusaybin’de, 
Kamışlı’da da inşaat halinde olan en az elli tane tünel var! Senin devlet olarak bunu engellemen mümkün değil! PKK eğer ‘Ben çatışmayı sürdüreceğim’ derse, 
Filistinlerin İsrail’e karşı sürdürdüğünden çok daha etkili sürdürebilir. Sadece Silopi’de, devletin gaddarlığı yüzünden 500 çocuğun dağa çıktığı söyleniyor. 
Ha, bundan sonra dağda gerilla görmeyeceksiniz! O iş bitti!” diyor.

“Erdoğan’ın nasıl başkanlık yapacağını biliyoruz”

2010 referandumunda anayasa değişikliğinden ya da 2013’e kadar AKP’ye verilen destekten hiç bahsetmeyince bunların hatırlanmayacağına ya da unutulacağına güvenen Laçiner, “Başkanlık muğlak bir konu, bu anlamda… Başkanlık sistemine geçildiğinde, Erdoğan’ın nasıl başkanlık yapacağını biliyoruz: “Adliye de bana bağlı olsun, Yasama’ya da emredeyim, Yürütme zaten benim elimde!” Bu manada “kuvvetlerin uyumu”, diktatörlük kurmak demektir. 100-150 yıllık merkeziyetçiliğin olduğu bir ülkede “ABD’de de başkanlık sistemi var” demek bir demagojidir. Bir de kuvvetin ve sayısal üstünlüğün, kendisine her türlü şeyi yapma imkânı verdiğini söyleyen bir insandan bahsediyoruz.” diyerek yıllarca “Kemalistlerin kuruntusu” diye hor gördükleri Erdoğan karşıtlığında kendine yer açmaya çalıştı.

Yeni umut CHP ama o da sosyal demokrat olamıyormuş

Ömer Laçiner, Haziran seçimlerinden sonra tekrar başlayan savaş ile birlikte HDP’nin gerilemesi ile bu kez de utangaç bir biçimde de olsa CHP’ye yanaşıyor. 
Laçiner, “CHP’nin kendi içinde barındırdığı iki eğilim var. Birinci şık, ulusalcı solculuk. O rafine milliyetçiliğe kaydığı anda bir “Beyaz Türk Partisi” olur. 
En fazla da yüzde 10 oy alır.” diyerek CHP’nin ulusalcılarla yollarını ayırmasını tekrarlarken bu kez CHP’ye yol da göstermeyi ihmal etmiyor.

“İkinci şık da sosyal demokratlık… Bunun sosyolojik bir temeli yok. Çünkü CHP’nin emekçi bir tabanı yok. 80’lerin ortalarından beri sosyal demokrat 
kimliğini CHP’ye giydirmeye çalışsalar da oturmuyor. Onlar, CHP’de hep sığıntı kadrolar oldu.” diyerek eleştirse de aklınca CHP’nin “sosyal demokrat” 
olmasını istediğini ifade etmeye buradan başlıyor. Elbette bu arada CHP’nin yoğun olarak oy aldığı Türkiye’nin sahil bölgelerinde yaşayanların ya da Alevi 
olanların arasında emekçi olmadığını da öğrenmiş oluyoruz.

Ama günün sonunda Laçiner için sosyal demokratlığın ölçütü Kürt sorunununda tavır almaktan öteye köy yok. “Dünyanın her yerinde sol partiler, o ülkedeki 
azınlıkların, hakları elinden alınmışların yanındadır. CHP, kendi partisindeki ulusalcıları kaybetmemek için bir türlü sosyal demokrat parti olamıyor. 1990’larda HADEP milletvekillerini kendi bünyelerine alarak iyi bir şey yaptılar, fakat ikinci seçimde oy kayıplarını buna yordular. 
Hâlbuki üç, dört sene bedel öderdiniz; ama sonunda oylarınızı arttırırdınız. Ecevit, ‘ortanın solu’ hareketini başlattığı zaman yüzde 25’ lere kadar düşen 
CHP’nin oyunu, yüzde 42’ye taşıdı.” diyen Laçiner “CHP’ci” sayılmamak için önlemini de alıyor ve CHP’nin bunu yapacak ne gücünün, ne de isteğinin 
olduğunu söylemeyi de ihmal etmiyor.

Liberal ütopya: HDP, Podemos ve Syriza gibi olabilirdi

Laçiner’in, bir “liberal ütopya” olarak tarif edilebilecek HDP’nin Syriza olması hayallerinin suya düşmesinden de üzgün olduğu da anlaşılıyor. Laçiner, 
“Haziran Seçimleri öncesinde yapılan anketlerde, ‘Bir dahaki seçimde HDP’ye oy verebilirim’ diyenlerin oy oranı yüzde 30’ları geçmişti. HDP bu yolda devam 
edebilseydi, bir sonraki seçimde yüzde 20’leri görebilirdi. Birkaç sene içinde de Podemos (İspanya) ve Syriza (Yunanistan) gibi sol bir hareket çıkabilirdi, 
HPD’den. Bunun için de 7 Haziran Seçimleri’nden önceki performansını sürdürmesi lazımdı. Israrlı barış arzusunu geçtiğimiz Temmuz ayına kadar da 
sürdürdü aslında.” dedi.

Bu ütopyanın suya düşmesinin sorumlusu olarak ise “7 Haziran’dan sonra sadece AKP ve Erdoğan’ın değil, MHP’nin de bütün okları HDP’ye çevrildi. 
Büyük bir kin ve ırkçılıkla üzerine gittiler. HDP bunu tek başına kaldırabilirdi; ama o sırada devreye PKK girdi! Eğer PKK’nın ‘Ateşkes bozulmuştur. 
Silahlı mücadeleyi başlatıyorum’ kararı olmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu savaş politikasını zor işletirdi! Haziran’dan önce Diyadin’de provokasyon 
denendi. Diyarbakır’ın göbeğinde bomba atıldı. HDP binalarına saldırıldı… HDP bütün bunlara rağmen aklıselimle davrandı. Aynı şekilde sakin kalan PKK’nın, 
üstelik de HDP o kadar oy almışken savaşı başlatması, denklemi bozdu.” diyerek PKK’yi gördüğünü açıkladı.

Duy da inanma: Erdoğan liberallerle ittifak kurmamış

Laçiner, AKP ve Erdoğan’ın 2011 seçimlerinden sonra değiştiğini ileri sürerek dönemin AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun 2013 başlarında söylediği, 
“Geçtiğimiz 10 yıl içinde, bir tasfiye süreci ve bir tanımlama özgürlük, hukuk, adalet söylemi etrafında yaptıklarımıza paydaşlar vardı. İnşa dönemi onların 
arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar” sözlerini hatırlatırken konuyu Gülen cemaatine bağlayarak liberallerin AKP 
ile ortaklığını unutturmaya çalışıyor. Oysa Babuşçu o röportajında açıkça liberalleri de anıyordu.

“Cemaat’le iktidar kavgası da burada başladı. Cemaat, “Ben 2002’den beri bütün cephelerde seninle çarpıştım. Sana kadrolar verdim. Şimdi devleti yeniden dizayn ediyoruz. İktidarı bölüşme zamanı geldi” dedi!” diyen Laçiner bundan sonra Gülen cemaati ile AKP üzerine tezlerini sıralıyor.

“Erdoğan’ı ABD’lilerle Cemaat tanıştırdı”

Recep Tayyip Erdoğan’ı ABD’lilerle Gülen cemaatinin tanıştırdığını ifade eden Ömer Laçiner, “AKP’lileri, ABD’deki Lobilerle, Kongre Mahfilleriyle tanıştıran hep Cemaat’in adamlarıydı. AKP’lilerin öyle teşkilatları falan yoktu. Erdoğan, ‘Cemaat benimle mücadeleye karar verdiyse bunu ABD’nin onayı ve desteğiyle yapacaktır’ diye düşündü muhtemelen. Bunun içine sonra Avrupa’yı da kattı ” diye konuştu.

Bir gelir kapısı olarak Birikim dergisi: Gülen cemaatini eleştirince Refah Partililer 2 bin dergi alıp dağıttılar.

Laçiner, 1995 yılında Gülen cemaatinin siyasetin içinde olduğunu anlattığı yazısını Refah Partililerin “ Fotokopi yapıp dağıttığını ” da açıkladı. 
Ömer Laçiner, Gülen cemaatine ilişkin bir yazısını Milli Görüşçülerin fotokopi yapıp dağıtmasına ilişkin olayı şöyle aktardı:

“Ben 1995 yılında, 28 Şubat öncesi, Gülen Cemaati hakkında ‘siyasal olmayan İslam’ övgüleri düzüldüğü sırada bir yazı yazdım. ‘Saçmalamayın. Onların da 
bir siyaseti var; ama başka türlü!’ demiştim. Refah Partili olup da Cemaat’e karşı olanlar, bana tebrik telefonları etmeleri bir tarafa, 2 bin tane Birikim 
dergisi alıp dağıttılar! O yazıları fotokopi yapıp dağıttılar, teşkilatlarında.”

http://gazetemanifesto.com/2016/lacinerin-hayal-kirikliklari-bir-gelir-kapisi-olarak-birikim-dergisi-26846/


***

14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 2



  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 2


 1.4. Genelkurmay Tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e Sunulan Brifing: 

 17 Ocak 1997 tarihinde,141 Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, Genelkurmay Karargahında, “İRTİCAİ FAALİYETLER” başlıklı brifing verildiği haberi, dönemin 
gazetelerinde de yer almıştır. 
Bu haberlere göre, 17 Ocak 1997 günü düzenlenen brifing için Genelkurmay’ı ziyaret eden Demirel’i Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Kuvvet 
Komutanları kapıda karşılamış; Genelkurmay Başkanının makam odasında bir araya gelen Karadayı ve Demirel görüşmesine Cumhurbaşkanlığı personeli 
alınmamıştır.142 

 Sözkonusu brifing metni, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Arşivi’nde yer almaktadır143. Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanlığı tarafından hazırlandığı görülen brifing metni 65 sahifeden oluşmaktadır. Brifingin, MİT Müsteşarlığı tarafından Eylül 1996 ayında Cuumhurbaşkanı DEMİREL’e sunulan brifingten çok daha geniş kapsamlı olduğu, hemen hemen her konuda, devletin tüm Bakanlıklarıyla ilgili, çok farklı konularda birçok istihbari bilginin derlenip toparlandığı görülmektedir. 

 Tamamı büyük harflerle yazılan Brifing; “Konu, Maksat, Genel, İrticai Yapılanma, Milli Görüşçüler, Radikal İslamcılar, Tarikatlar, İrticai Unsurların Devleti Ele Geçirme Politikası, İktidara Hazırlık Süreci (1995 Yılı Öncesi), İktidar Dönemi (1995 Yılı Sonrası), Kamu, Kurum ve Kuruluşları, Yasama Organı, Yürütme Organı, Yargı Organları, Yerel Yönetimler, Finans Kaynakları, T.S.K.ne Yönelik Faaliyetler, Refah Partisinin Ulusal Değerlere Yaklaşımları, Değerlendirme ve Sonuç” başlıklarından oluşmaktadır. 

 Brifing metninde, bazı önemli cümlelerin, muhtemelen DEMİREL tarafından-, kalemle altlarının çizildiği görülmektedir. 

 Brifingte yer alan hususlar ana hatlarıyla aşağıda özetlenmektedir: 

 “-Mevcut rejimin islami esaslara oturtulması ideolojisini benimseyen irticai kesim, geçmişte de ayaklanmış ve Cumhuriyetin lider kadrosuna karşı çeşitli 
suikast girişimlerinde bulunmuştur. 

 - Bütün irticai grupların nihai amaçları şeriat devleti kurmaktır ancak yöntem ve organize yöntemleri açısından farklılık göstermektedirler. 

- İrticai gruplar “ Milli Görüşçüler ”, “ Radikal İslamcılar ” ve “ Tarikatlar ” olmak üzere üç ana başlık altında sınıflandırılabilir. Bu irticai grupların takip ettikleri strateji şu dört safhayı içermektedir. 

 Tebliğ; kurdukları veya ele geçirdikleri kuruluşlar vasıtasıyla laikliği dinsizlik olarak gören bir kitle oluşturmak, Cemaatleşme; oluşturulan bu kitle ile politik güç elde edip bundan da silahlı kadrolar teşkil etmek, Cihad; siyasi iktidarı demokratik yoldan ele geçirmek, bu mümkün olmazsa oluşturulacak kitle ve silahlı güçle, devlet güçlerini tasfiye edip teokratik rejimi gerçekleştirmek, 
Türkiye'de teokratik bir rejimin kurulmasını müteakip, tüm islam ülkelerini tek bayrak altında toplamak. 

- Milli Görüş; Nakşibendi İskender Paşa cemaati şeyhi Zahit Kotku liderliğinde kurulmuş, 1970 yılında Milli Nizam Partisi olarak örgütlenerek günümüzde Refah Partisi adını almıştır. 

- Milli Görüş’ün kaynağını Kuran’a ve İslam hukukudur. Ana fikri; “hükmetmeyen kafirdir, müslüman mahkum olamaz, hakim olmalıdır, bu nedenle devlet dine 
hükmedemez, din devleti yönlendirir, devlet yapısı mutlaka dini esaslara oturtulmalıdır, İslam ile laik düşünce hiçbir zaman bir arada olamaz” şeklindedir. 

- Legal ve siyasi alanda faaliyet gösteren Milli Görüşçüler, 80 ilde ve ilçelerde 100 bini aşkın üyesi bulunan Milli Gençlik Vakfı, kadın kolları, meslek teşekkülleri ve dernekler vasıtasıyla etkin faaliyet göstermektedir. 

 - Milli Görüş; açıktan yapılacak antilaik irticai hareketlerin Türk Silahlı Kuvvetleri ve laik unsurlar karşısında etkisiz kalacağından hareketle; insan hakları, 
ibadet ve inanç özgürlüğü, demokrasi gibi uluslararası değerlere dayalı bir siyaset takip etmektedir. 

 - Hizbullah, Tevhid, Yeryüzü, Mazlum-Der, Müslüman Gençlik, İBDA-C, İslami Hareket gibi radikal islami gruplar ise genellikle bir dergi veya yayın kuruluşu 
etrafında toplanmış, dar kadrolu küçük gruplardır. 

 - Refah Partisi ve diğer irticai unsurlar öncelikle gençlik kesimine el atmışlardır. Nurcular, Süleymancılar ve Nakşibendiler gençliğe tahsil ve barınma imkanları 
sağlamakta; imam hatip okullarını çoğaltarak, yandaşlarını harp okulu dışındaki okullara yönlendirmektedirler. 

 - Milli Görüş, yurtdışına yönelik olarak “İslam Birleşmiş Milletleri”, “İslam Ortak Pazarı”, “İslam dinarı” gibi hedeflere yönelmiştir. Diğer taraftan, 
Mısır ve Suriye’de yaygın olan “Müslüman Kardeşler”, Libya’daki İslami Çağrı Cemiyeti”, S.Arabistan’daki “Rabıta” ve Cezayir’deki “İslami Selamet Cephesi” 
ile ilişkileri mevcuttur. 

 - Refah Partisi ve diğer irticai unsurlar, 1990'lı yıllarda, Bosna Hersek, Cezayir, Azerbaycan, Filistin ve Çeçenistan'daki olayları kullanarak, kendi 
propagandalarını yapma imkanı bulmuşlardır. 

 - Refah Partisi, 1980-1990 yılları döneminde büyük hamle yapmış; 1994 yerel seçimleri ile 1995 genel seçimlerinde kazandığı başarıyla, İran deneyiminin 
aksine, demokratik yöntemlerle iktidara gelebileceğini görmüştür. 

 - Refah Partisi, 1995 seçimleri sonrasında DYP ile birlikte iktidar olarak, şeriat devletinin tesisine hizmet edecek ortamı hazırlamak maksadıyla; adalet, 
milli eğitim ve içişleri bakanlıkları başta olmak üzere devletin diğer kamu, kurum ve kuruluşlarında, yerel yönetimlerde, sivil sektörde ve mevcut rejimi silahla 
değiştirmek gerektiğinde ihtiyaç duyacağı emniyet teşkilatında kadrolaşma faaliyetlerine ve TSK bünyesine sızma gayretlerine hız vermiştir. 

 - Halihazırda TBMM’nin hakimi Refah Partisi’dir. Partili milletvekillerinin tümü büyük bir disiplin içerisinde meclise devam etmekte, her oturumda çoğunluk 
elde ederek bütün yasaların çıkarılmasını sağlamaktadır. 

 - İktidar ortağı DYP Genel Başkanının hesap ve mal varlıkları sebebiyle teslimiyetçi bir tutum izlemesinden dolayı DYP’li milletvekillerinin çoğunun yapılan TBMM’deki oylamalara katılmaması Refah Partisi’nin bahsekonu etkinliğini daha da güçlendirmektedir. 

 -RP’nin ifade edilmeye çalışılan yaklaşımları ile amaçlarının dine hizmet değil, dini siyasete alet etmek olduğu, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 
Dekanı Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk tarafından “bunlar islamiyeti lekelemiştir demiyorum, pisletmişlerdir…toplum olarak bu tehlikeyi görüp uyanık olmak 
durumundayız” şeklindeki cümleleriyle açıkça ortaya konulmaktadır. 

 - Rafah Partisi, ayrıca, parlamentodaki desteğini artırmak ve şeriat ideolojisinin devlet yapılanmasında kök salmasını temin etmek maksadıyla; kendi adam larını, yandaşlarını ve irticai kesime mensup kişileri, DYP, ANAP, MHP ve BBP içerisine yerleştirmiş bulundurmaktadır. 

- Refah Partisi, yürütmenin de tek hakimi durumundadır. İş adamı zihniyetiyle hareket eden bu parti, yapmak istediği uygulamaları sık sık ve ısrarla gündeme 
getirerek sonunda kabul edilmesini sağlamaktadır. 

 - Koalisyon protokolü gereği, DYP’ne verilen önemli bakanlıklara yine bu parti içinde irticai kesime ilgi duyan kişilerin (Milli Eğitim Bakanı gibi) atanmasını 
sağlamak veya kendi partisine mensup devlet bakanlarını DYP’ne verilen diğer bakanlıkların (MSB ve Dışişleri Bakanlığı) ilgi sahasına giren konuları takiple 
görevlendirmek suretiyle hükümette tek söz sahibi durumuna gelmiş bulunmaktadır. 

 - Bakanlıkları devre dışı bırakma uygulamalarına, Suriye, Libya ve İran ile yapılan temaslar ve Başbakan Erbakan’ın Afrika gezisinin planlaması en çarpıcı 
örnekleri oluşturmaktadır. Bu gezi ve temaslar, Dışişleri Bakanlığının bilgisi dışında organize edilmiş, bu bakanlıktan personel çağrılmamış veya çağrılsa da 
özel görüşmelere iştirak ettirilmemiştir. 

 - Belirtilen uygulamanın diğer bir örneğini ise Refah Partisi’nin danışmanları vasıtasıyla yürüttüğü ve Milli Savunma Bakanlığının bilgisi dışında gerçekleştirmek istenen İslam ülkelerine yönelik ikili savunma sanayi girişimleri teşkil etmektedir. Başbakanlık bünyesinde ikili savunma sanayine yönelik olarak oluşturulan bahse konu danışmanlar kurulu, milli savunma bakanlığından bağımsız olarak hareket etmekte ve kendi programları çerçevesinde savunma sanayi alanında ilişkiye girmek istediği ülkelerle temaslar yapmakta, bu ülkelerin askeri ateşeleri ile gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında görüşmek suretiyle milli savunma bakanlığı dışında yeni bir yapılanma oluşturmaya çalışmaktadır. 

- Bu çerçevede Refah Partisi, kendi arzusu doğrultusunda gerçekleştirmek istediği ikili savunma sanayi girişimlerinde kullanmak üzere MSB.lığının bütçesinde 50 trilyon TL kesinti yapmayı ve bu parayı harcama yetkisini Başbakanlık kontrolüne almayı planlamıştır. 

 - Halen Refah Partisi kendisine bağlı 18 Bakanlığa ilaveten, irticai kesime yakınlıkları ile bilinen DYP’ne ait 4 bakanlık (Milli Eğitim ve üç Devlet Bakanlığı) 
üzerinde etkin rol oynamakta, diğer DYP’li bakanlıkları ise bürokrat seviyesinde kontrol etmeye çalışmaktadır. 

 - Devletin en önemli temel taşlarından birisi olan yargı kurumu içerisinde gerçekleştirdikleri son hakim ve savcı atamalarıyla bir taraftan yandaşları olan 
hakim ve savcıları kritik noktalara getirerek, hakim ve savcılar yüksek kurulunda belirli bir üstünlük sağlanmış, diğer taraftan Atatürkçülüğü ve laikliği savunan 
hakim ve savcıların görev yerleri değiştirilmek suretiyle bunlar üzerinde baskı tesis edilmek istenmiştir, nitekim bu atamalar sonrasında yeni kadrolar tarafından Ankara Kocatepe camiinde eylem yapan Acz-i mendi tarikatı mensupları tahliye edilmiştir. 

 - Diğer bir örnek ise, Akit gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak’ın 1995 yılında Atatürk hakkında yazmış olduğu bir kitapta Atatürk’ün annesinin bir genelev kadını olduğunu ve babasının annesini genelevden çıkardıktan sonra evlendiğini belirtmesi nedeni ile bu kişi hakkında İstanbul Başsavcılığınca açılan bir dava oluşturmaktadır. Bu dava sürecinde; 

 + Dava hakimi Mustafa Kutluk, sanık Abdurrahman Dilipak’ı mahkemeye çağırmaksızın beraat ettirmiş, 

 + Müteakiben bu hakim Yüksek Hakimler Kurulu tarafından kınama cezası ile birlikte Bursa’ya atanmış, 

 + Şevket Kazan’ın Adalet Bakanlığına görevine getirilmesi sonrasında, Bakan Kazan bu hakimin itibarınıın iade edilmesini, kınama cezasının kaldırılmasını ve 
kendisinin yeniden İstanbul’a atanmasını müsteşarından talep etmiştir. 

 + Bakan tarafından belirtilen bu isteklerin adalet bakanlığının yetkili mercilerince reddedilmesi üzerine adı geçen hakim “tetkik hakimi” olarak adalet bakanı şevket kazan tarafından bakanlığa alınmıştır. 

 + Ayrıca Refah Partisi’nin, islami kimliği nedeniyle anayasa ve siyasi partiler kanununu istinaden kapatılması gerektiği yönünde suç duyurusunda bulunan 
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel’in bu girişimi bahane edilerek Adalet Bakanlığınca bazı uygulamaları ile ilgili savunması talep edilmiş ve bu savunmada, yürüttüğü görevle ilgili usül hatası yaptığı, Mısır’da şeriatçı savaşçılar yetiştirilmesi konusunda gereksiz detaylı araştırmada bulunduğu öne sürülmüştür. 

- Acz-i mendi tarikatına mensup sanıkların saç ve sakallarının kesilmesi konusunda özel tip cezaevi müdürlüğünü ikaz ettiği gibi çok basit konulara yer verilerek kasıtlı olarak cumhuriyet savcısını zor durumda bırakacak ve onu suçlu duruma düşürecek bahse konu soruların cevaplanması talep edilmiş ve kişi baskı altına alınmıştır. 

 - Bugün için yukarıda ifade edilen örnek benzeri, Refah Partisi ideolojisine yakın olan yaklaşık 400 hakim ve savcının Adalet Bakanlığı bünyesinde alınmakta 
olduğu öğrenilmiştir. 

 - Ayrıca, Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe’nin 10 Kasım 1996 günü Kayseri’de düzenlenen, Atatürk’ü anma törenlerinden sonra katıldığı bir toplantıda; 
“ Müslümanlar sakın ola bu hırsı, imanı, kini, nefreti eksik etmeyin…” Şeklindeki partisinin gerçek amacını gösterir ifadelerinden sonra;  Hakkında açılan soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısına baskı yapılarak çeşitli vaadlerde bulunulmuş, bu maksatla üniversite öğretim görevlilerinden oluşturulması düşünülen bilirkişi heyetine, irticai kesimin görüşlerini benimseyen öğretim görevlilerinin seçilmesi için gayret sarf edilmiş, bunun için irtibatta oldukları başbakanlık müsteşarı Kadri Keskin’den Ankara devlet güvenlik mahkemesi savcısı nezdinde tavassuta bulunulması istenmiştir. 

 - Refah Partisi bu tür uygulamalarla yargıya müdahalede bulunarak dava dosyalarının örtbas  edilmesini ve kapatılmasını amaçlamaktadır. 

 + Adalet Bakanının kendi görüşüne yakın bulduğu hakim ve savcıları kritik ve önemli yerlere atandırmak için yüksek hakimler kurulunda çaba sarfettiği, 
ayrıca Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerin başsavcılarına çeşitli yollardan telkinlerde bulunarak ve talimatlar vererek, onları baskı altına almaya çalıştığı 
öğrenilmiştir. 



***


28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 1


  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 1


Bu bölümde, 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Arşivinden Komisyonumuza intikal eden belgeler 
çerçevesinde, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e verilen özel brifingler ile bu brifingler çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bünyesinde Genel Sekreter Necdet SEÇKİNÖZ başkanlığındaki Çalışma Grubu’nca Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunulan raporlar irdelenecektir. 

1. 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantı öncesindeki çalışmalar: 

1.1. Ankara Üniversitesi S.B.F.’nden Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine Gönderilen Yazı 
 Komisyonumuza intikal eden belgeler arasında, 15 Kasım 1996 tarihinde A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı tarafından Cumhurbaşkanlığına gönderilen 
cevabi bir yazı bulunmaktadır.138 

 Bu yazı; Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından, Genelkurmay Başkanlığının, Refah Partisi ve diğer “irticai unsurlar” tarafından, İmam Hatip kökenli gençlerin, Kaymakam ve Vali olmaları amacıyla, Siyasal Bilgiler Fakültesinde yönlendirildiği şeklindeki iddialarına ilişkin olarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden bilgi istendiğini göstermektedir. 

 Bu yazı şu şekildedir: 

 “Fakültemizin öğretim üyeleri, öğrencilerimizi geldikleri liselere göre bir ayırıma tabi tutmaya ve bu konuda değerlendirmeler yapmaya karşıdır. Nereden 
gelirlerse gelsinler öğrenciler hepimiz için eşittir. Ancak, İmam Hatip Lisesi mezunlarının Fakültemizdeki sayıları konusunda gerçeğe aykırı olarak yapılan 
spekülasyonlar, ister istemez bu konuda bir açıklama yapılmasını zorunlu hale getirmektedir. 
 Size, bu yazımın ekinde, Fakültemizdeki İmam Hatip Lisesi mezunlarının 1991, 1992, 1993, 1994, 1995 ve 1996 yılları esas alınarak hazırlanmış tablosunu 
sunuyorum. 
 Bu tablodan da açıkça anlaşılacağı gibi, 1994 yılında Fakültemizin kamu yönetimi dahil altı değişik bölümüne kayıt olan toplam 672 öğrencinin 56'sı; 1995 yılında Fakültemize kayıt olan toplam 647 öğrencinin 26'sı; 1996 yılında da toplam 644 öğrencinin sadece 20'si İmam Hatip Lisesi mezunudur. 

 İmam Hatip Liseleri her yıl 35.000 civarında mezun vermektedir. 1995 yılında bu mezunların 2393'ü değişik Üniversitelere, 1549'u da Açık Öğretim Fakültesi'ne kaydım yaptırmıştır. Kanunca, asıl önemli olan da bu mezunların nerelere dağılarak eğitim gördüklerinin tespitidir.” 

 Yazı ekinde yer alan “1991-1996 A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesine Giren Genel Öğrenci Sayısı ve İçlerindeki İmam Hatip (İ.H.) Liseli Öğrencilerin Sayılan ile Yüzdeleri” başlıklı tabloda, yıllar itibarıyla Fakültede okuyan İmam Hatip Lisesi kökenli öğrenci sayıları verilmiştir. Tabloya göre en fazla İmam Hatip Lisesi mezunu öğrencinin Kamu Yönetiminde olduğu bildirilmektedir. 

 1.2. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinde Yürütülen Çalışmalar ve Sunulan Brifingler: 

 Cumhurbaşkanı DEMİREL’in eski yaveri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı (E) Kur.Alb.Oğuz Özbilgin tarafından kaleme alınan notta,139 sözkonusu Çalışma Grubu’nun çalışmalarıyla ilgili bilgiler yer almaktadır. 

 Bazı gazetecilerin Cumhurbaşkanlığı Çalışma Grubu adını verdiği, kimileri tarafından Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu’nun bir benzeri olarak görülen bu çalışma grubunun, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet SEÇKİNÖZ başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Fahri Öztürk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı (E) Kur.Alb.Oğuz Özbilgin, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Özhan Üzümcüoğlu ve Kanunlar Kararlar ve Hukuk İşleri Başkanı Kemalettin Alikaşifoğlu’ndan oluştuğu anlaşılmaktadır. 

 28 Şubat sürecinde, Cumhurbaşkanlığına intikal eden her türlü bilgi ve belgenin sözkonusu Çalışma Grubu tarafından incelenip, gerekli araştırma ve 
değerlendirmeler yapıldıktan sonra Cumhurbaşkanı DEMİREL’e arz edildiği görülmektedir. 

 Daha sonra, alınan talimata göre, yapılması gerekli görülen işlemlerin, devlet hiyerarşisine uygun olarak, kimi zaman Cumhurbaşkanı DEMİREL, kimi zaman 
da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet SEÇKİNÖZ’ün imzalarıyla, Başbakanlık dahil, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlara gönderildiği tespit edilmiştir. 

 Bu süreçte Cumhurbaşkanlığına intikal eden belgelerin önemli bir kısmının, Genelkurmay ve MİT tarafından “irticai faaliyetler” konusunda hazırlanan Brifing vb. çalışmalar ile bu çalışmalarda yer alan iddia ve tespitler çerçevesinde, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlarından istenen cevabi yazılar olduğu görülmektedir. 

 Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevinden önce, Kurmay Albay olarak Demirel’in yaverliğini yapan Oğuz Özbilgin’in bilgisayar ortamında yazıp, 
el yazısıyla üzerine notlar düştüğü, “İRTİCAİ FAALİYETLER VE CUMHUR BAŞKANLIĞINDA YAPILAN İŞLEMLER” başlıklı Not’ta, sözkonusu Brifingler çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılan çalışmalar özetlenmektedir. 

 Bu Not, üzerinde herhangi bir oynama yapılmaksızın aşağıda sunulmaktadır: 

 “-17 Ocak 1997 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı’na Genelkurmay Başkanlığında “İrticai Faaliyetler” konulu bir brifing verildi. (Brifinge sadece Sayın Cumhurbaşkanı katıldı.) 

 -Brifing metni Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sayın Necdet SEÇKİNÖZ tarafından incelenerek, “ÇOK GİZLİ” gizlilik dereceli olarak 10 sayfalık kişisel bir 
görüş hazırlandı. 

 - 27 Ocak 1997 günü Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, irticai faaliyetler nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde başgösteren rahatsızlık Deniz Kuvvetleri 
Komutanı Oramiral Güven ERKAYA tarafından dile getirildi. 

 - 27 Ocak 1997 günü, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bana, Yüksek Askeri Şura kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen subay ve astsubayların 
refah Partisi tarafından bazı kurum ve kuruluşları ile belediyelerde işe alınmaları konusunun araştırılması görevi verildi. 

 - 28 Ocak 1997 günü saat 14.00’de Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin SANER ile konuyu görüştüm ve adı geçen personelin istihdam 
edildiği yerleri belirten listeyi aldım. 

 - 30 Ocak 1997 günü aynı konu ile ilgili bir liste de MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL’dan alındı. 

 - 31 Ocak 1997’de, Genel Sekreter tarafından ben, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Fahri ÖZTÜRK ve Kanunlar Kararlar Başkanı Kemalettin ALİKAŞİFOĞLU Genelkurmay tarafından verilen brifing metninin incelenmesi konusu ile görevlendirildik. 

 - Genkur. Brifing metninde 20 nci sayfadan sonra yeralan iddialar 54 madde olarak tesbit edildi. 

 - 3 Şubat 1997 günü sabah saatlerinde, Sayın Cumhurbaşkanı, Genel Sekreter, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı, Kanunlar Kararlar Başkanı ve ben 
Sayın Cumhurbaşkanının çalışma ofisinde toplantı yaptık. 54 konudan 19’u için verdiğimiz cevaplar, bir zarf içinde, tarafımdan saat 17.00’de Genelkurmay 
Başkanı Orgeneral İ.Hakkı KARADAYI’ya makamında teslim edildi. Aynı gün Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan Necmettin ERBAKAN’a bir mektup yazıldı. 

 - 4 Şubat 1997’de aynı gurup yine Sayın Cumhurbaşkanının çalışma ofisinde biraraya gelerek, Sayın Cumhurbaşkanı imzası ile Başbakan’a gönderilecek diğer üç mektubu ve Genel Sekreter imzası ile İçişleri Bakanlığına (3), Milli Eğitim Bakanlığına (1) gönderilecek dört mektubu hazırladık. Aynı gün saat 16.00’da, bunlardan beş mektubu ihtiva eden zarf, tarafımdan Sayın Genelkurmay Başkanına makamında teslim edildi. 

 - 5 Şubat 1997’de, aynı gurup, yine aynı yerde, Sayın Cumhurbaşkanı ile konu üzerinde çalıştık. Daha sonra Genel Sekreter Yardımcılığı toplantı odasında 
Genel Sekreter imzası ile MİT Müsteşarlığına gönderilecek mektubu hazırladık. Aynı gün, içinde dört mektubun fotokopisi olan zarf, tarafımdan Genelkurmay 
Başkanına verildi. Aynı gün Genelkurmay İstihbarat Başkanını makamında ziyaret ederek konuyu görüştüm. 

 - 5 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı TGRT’de Sabahattin ÖNKİBAR’ın hazırladığı “ALTERNATİF” programına katıldı. İrtica ile ilgili önemli mesajlar verdi. 

 - 8 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı bütün TV’lerde yayınlanan “RAMAZAN BAYRAMI” mesajında irticai faaliyetlere dikkat çekti. 

 - 20 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı SHOW TV’de Kadir ÇELİK tarafından hazırlanan “OBJEKTİF” programının konuğu oldu. Aynı mesajları verdi. 

 - 21 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN’ı kabul ederek ikibuçuk saat görüştü. (45 gündür görüşmüyorlardı.) 

 - 21 Şubat 1997’de Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı da Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret ettiler. Aynı gün, 28 Şubat 1997’de yapılacak olan MGK toplantısında gündeme getirilecek taslak “İrticai Faaliyetler Raporu” ve Başbakanın MİT Müsteşarına söylediklerini ihtiva eden iki sayfalık bir rapor MİT 
Müsteşarı tarafından Sayın Cumhurbaşkanına takdim edildi. 

 - 21 Şubat 1997 tarihinden itibaren, her gün ücretsiz olarak Cumhur başkanlığına verilen 10 adet ZAMAN gazetesine el koydum. Bu gazetelere garaja ve Koruma Müdürlüğüne veriliyordu. Bu gazetelerin yerine HÜRRİYET, MİLLİYET, RADİKAL ve YENİ YÜZYIL gazeteleri adı geçen yerlere verilmeye başlandı. 

 - 22 Şubat 1997 tarihinde aynı gurup, bu yeni raporlar üzerinde çalışmaya başladık. 

 - 24 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı ile biraraya gelerek raporları değerlendirdik. MGK’de takdim edilecek olan raporun 28 nci sayfasından başlayan “ÖNLEMLER” maddesini zayıf bularak, maddeye getireceğimiz öneriler üzerinde çalıştık. 

 - 4 Şubat 1997 (12.20-13.20), 16 Şubat 1997 (15.30-16.50) ve 26 Şubat 1997 (18.00-19.00) günleri Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı 
Tansu ÇİLLER Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etti. 

 - 25-26 Şubat 1997 günlerinde gurup çalışmamız devam etti. 

 - 25-26 Şubat 1997 günleri MİT Müsteşarı Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etti. 

 - 27 Şubat 1997 tarihinde saat 10.00’da Sayın Cumhurbaşkanının makamında yapılan toplantıda “ÖNLEMLER” maddesine son şekli verildi ve ben revize edilmiş olan metni saat 12.00’de MİT Müsteşarına elden teslim ettim. 

 - 27 Şubat 1997 tarihinde saat 17.00’de Başbakan Sayın Cumhurbaşkanını program dışı olarak ziyaret etti. 

 - Yine aynı gün, Sayın Cumhurbaşkanı MİT Müsteşarını saat 19.45-20.00 arasında MGK gündemi ile ilgili olarak kabul etti. 

 - 27 Şubat 1997’de, son birkaç ay içinde ilk defa olarak Bakanlar Kurulu toplandı ve Başbakan ERBAKAN ve Tansu ÇİLLER toplantı dışında iki kere görüştüler. 

 - 28 Şubat 1997 günü saat 15.00-24.00 arasında dokuz saat süren MGK toplantısı yapıldı. Toplantı sırasında Başbakan ERBAKAN MGK salonundan çıkarak ikindi namazını kıldı. (Elçi kabul Salonunda) 

 - Aynı gün Başbakan ERBAKAN, TRT ve bazı özel TV kanallarından “İCRAATIN İÇİNDEN” programı ile halka seslendi.” 

 Hazırlanan bu Not’tan, 17 Ocak 1997 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanı Demirel’e verilen sözkonusu brifingin, 28 Şubat tarihli MGK toplantısının habercisi olduğu; Genelkurmay Brifinginde yer alan 54 iddia hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bünyesinde özel bir çalışma 
gurubu teşkil edildiği, bu süreçte Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile çeşitli görüşmeler 
yapıldığı, bu çalışmalar çerçevesinde Cumhurbaşkanı Demirel’in imzasıyla Başbakan Erbakan’a 3 Şubat’ta bir, 4 Şubat’ta üç olmak üzere, toplam dört mektup yazıldığı, ayrıca Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin imzasıyla İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığına çeşitli mektuplar yazıldığı, gönderilen bu 
mektupları ihtiva eden zarfın bizzat Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Özbilgin tarafından Genelkurmay Başkanına teslim edildiği, MİT 
Müsteşarlığından alınan bilgilerle birleştirilerek hazırlanan nihai “İrticai Faaliyetler Raporu”nun da, 28 Şubat MGK toplantısında MİT Müsteşarı tarafından takdim edildiği, raporun ÖNLEMLER başlıklı bölümünde hükümet tarafından irticai faaliyetlere karşı alınması istenen tedbirlerin yer aldığı anlaşılmaktadır. 

 Not’ta yer alan bilgilerden, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı öncesinde, 17 Ocak 1997 tarihinde Genelkurmay tarafından Cumhurbaşkanı Demirel’e verilen 
brifing çerçevesinde yürütülen sözkonusu çalışmalar hakkında Başbakan Erbakan’ın veya diğer Hükümet üyelerinin haberdar edilmediği anlaşılmaktadır. 

 Öte yandan, 27 Ocak’ta, Oğuz Özbilgin’den “Yüksek Askeri Şura kararlarıyla TSK’dan ilişiği kesilen personelin Refah Partisi tarafından bazı kurum ve kuruluşlar ile belediyelerde istihdam edilmesi” hususunda bir çalışma yapılmasının istendiği görülmektedir. 

 1.3. MİT tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e Sunulan Brifing: 

 Komisyonumuza intikal eden belgeler arasında, Eylül 1996 ayında MİT tarafından hazırlandığı anlaşılan “irticai faaliyetler” konulu, ekiyle beraber toplam 60 sahifelik bir Brifing140 yer almaktadır. 

 Herhangi bir resmi evrak numarası verilmediği için gayri resmi bir çalışma olarak değerlendirilebilecek bu Brifing’de yer alan hususlar ana hatlarıyla aşağıda özetlenmektedir: 

 “-İran’ın da etkisiyle, Türkiye’de şeriat düzeninin ancak İslami bir devrim yoluyla gerçekleştirilebileceğini savunan irticai grupların eylemsel aktivitelerinin 
toplumu rahatsız eder boyuta ulaştığı; son beş yıl içinde, faili meçhul cinayetler, laiklik aleyhtarı davranış ve gösterilerin tırmandığı, 

 - Refah Partisi’nin, yasadışı “tarikat öğretisi”ni demokratik yollarla iktidara taşımaya çalıştığı, tek başına iktidara gelmek isteyen partinin nihai amacının, 
diğer irticai gruplar gibi, Şeriat Devleti kurmak olduğu, 

 - Milli Görüşçülerin Milli Gençlik Vakfı, Kadın Kolları, meslek teşekkülleri ve dernekler vasıtasıyla etkili faaliyet yürüttükleri, bu maksatla, Belediye 
imkanlarından yararlanılarak, Kur’an Kursları, pansiyonlar ve vakıflara kolaylıklar sağlandığı, 

 - Başta TSK, Emniyet ve Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, kamu kurumlarında ve bazı sendikalarda (HAK-İŞ Konfederasyonu bünyesindeki 9 sendika gibi), 
derneklerde ve vakıflarda kadrolaşmaya ağırlık verdikleri, 

 - Özellikle Silahlı Kuvvetlere ve Emniyet teşkilatına “sızmaya” çalıştıkları, Milli Eğitim Bakanlığı ve öğretmenlerin öncelikli hedef olarak görüldüğü, 

 - Nakşibendi ve Süleymancı tarikatlarının Milli Görüşçüleri desteklediği, ancak Nurcuların destek vermedikleri, F.GÜLEN başta olmak üzere, Nurcu kesimde 
bazı tereddütlerin devam ettiği, 

 - İBDA-C, Hizbullah, Süleymancı Kaplancılar, Acz-i Mendiler, Nurcu F.GÜLEN grupları yasa dışı faaliyetlerini artırdıkları, 

 - Yayıncılık sektöründe dini içerikli kitap ve gazete sayısının her geçen gün arttığı, gazete ve dergilerin kapılara kadar dağıtılması yöntemiyle olağanüstü 
tirajlara ulaşıldığı, 

 - Milli Görüşçü unsurların, 1994 yılından itibaren diğer irticai unsurları kendi siyasi çatısı altında toplamak ve daha sonra Kürt ve Alevi gibi unsurlara 
yakınlaşmak suretiyle kitleselleşmeye çalıştığı, 

 - HADEP’in seçimlere katılmaması halinde, bu partinin seçmenleri Refah Partisi’ni tercih edebileceği, 

 - Radikal İslamcılardan İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C), Yeryüzü Grubu ve Selam Grubu’nun basın-yayın faaliyetleri icra ettikleri, 

 - İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER), AKABE Kültür Eğitim Vakfı (AKEV), İlmi Araştırmalar Vakfı (İLKAV) ve Filistinle Dayanışma 
ve Dostluk Derneği (FDD)’nin sosyal organizasyon olarak faaliyet yürüttükleri, 

 - Hizbullah (İlim ve Menzil Cemaatleri), İslami Hareket Örgütü (İHÖ) ve Caferi unsurların bağımsız ve yöresel hareket ettikleri, İBDA-C, Hizbullah ve 
İslami Hareket’in teröre yatkın radikal İslamcı gruplar olduğu, 

 - İran tarafından desteklenen İBDA-C’nin sabotaj, Hizbullah’ın PKK’ya karşı “İslami bir Kürt Devleti” kurma fikrini benimsediği, 1991 yılından Eylül 1996’ya 
kadar ağırlıklı olarak Diyarbakır, Mardin, Batman, Bingöl ve Şanlıurfa’da toplam 1365 silahlı eylem icra ettiği, İslami hareket örgütünün de İran tarafından 
desteklendiği ve örgüt lideri İrfan ÇAĞIRICI’nın Çetin Emeç eylemini gerçekleştirdiklerini ifade ettiği, 

 - Tarikatlardan Nurcular içinde yer alan F.GÜLEN grubuna ait yurt içinde 78 vakıf, 14 dernek, 100 özel okul, 186 şirket, 460 dersane, 470 öğrenci yurdunun 
bulunduğu, bu grubun demokratik yollarla devlet kademelerinde kadrolaşmaya çalıştığı, Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırarak, 
şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı hedefledikleri, 

 - F.GÜLEN Grubunun, yurt içinde ve özellikle Orta Asya’ya yönelik eğitim ve basın faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları, yayın organı Zaman Gazetesinin Orta 
Asya ülkelerinde yayımlanmaya başladığı, 

 - Nurcuların ve Süleymancıların yurt içinde ve yurt dışında öğrencilere yönelik olarak çok sayıda kurs ve pansiyon işlettikleri, Milli Görüşçülerin ve özellikle 
Nurcuların yurt içi ve yurt dışında özel okullara sahip oldukları, 

 - Acz-i Mendi grubunun Atatürk aleyhtarı gösteriler düzenlediği, 

 - Almanya’da IGMG dışında radikal islamcı Anadolu Federe İslam Devleti (AFİD)’nin C.KAPLAN tarafından kurulduğu, bu kişinin ölümü üzerine oğlu 
Metin KAPLAN liderliğinde toparlandığı, “İslam Kültür Merkezleri Birliği (İKMB)”nin ise Süleymancılık faaliyetleri paralelindeki faaliyet gösterdiği, 

 - IGMG Başkanlığına N.ERBAKAN’ın yeğeni Mehmet Sabri ERBAKAN’ın getirildiği, sonuç olarak fundamentalist ülkelerin Türkiye’de İrticai potansiyelini 
kullanma çabalarının tabanda kabul görmediği ancak irticai tehdidin yoksul ve gayrimemnun kesimlerde taraftar bulma imkanı kazandığı, ayrıca çeşitli 
provokasyonlara açık bir özellik taşıdıkları, 

 -Yabancı İslamcı grupların irticai potansiyeli daha aktif bir çizgiye çekme tehdidinin mevcut olduğu, bu beklentilerin ülkemizin yeraldığı uluslararası toplumun dikkatinin Türkiye üzerinde toplanmasına ve batılı platformlarda aleyhimize istismarına mesnet teşkil edeceği” 

 - Almanya’da “ Milli Görüş İslam Toplumu (IGMG) ” kanalıyla İslamın Avrupa’da resmi din statüsü kazandırılmasına çalışıldığı, 

 - Milli Görüşçü Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından uluslararası nitelikte konferanslar gerçekleştirildiği, 

 - Ayrıca, anti Amerikancı ve antisiyonist tavırlarıyla bilinen Milli Görüşün güçlenmesinin ABD menfaatlerine zarar verebileceği imajını silmek amacıyla bu 
ülkedeki 4 milyonluk zenci ve Arap Müslüman kitlenin sempatisini çekmeye ve bu lobiden yararlanmaya çalışıldığı, 

 - Milli Görüşçülerin, Suudi Arabistan/Rabıta, Libya Uluslararası İslama Çağrı Cemiyeti, İran İrşad Bakanlığı, HAMAS ve Müslüman kardeşler gibi örgüt ve 
unsurlarla temas halinde olduğu, 

 - Milli Görüş’ün “İslam Birleşmiş Milletleri”, “İslam Ortak Parası”, “İslam Ekonomik Topluluğu” gibi hedeflere yöneldiği, RP’nin Türkiye’nin İslam aleminde lider ülke konumuna geleceği yönündeki propagandalarının etkili olduğu, bu durumun İslam aleminin liderliği için gizli bir rekabet halinde olan Arap ülkelerinde tedirginlik yarattığı, 

 - İsrail Başbakanı NETENYAHU’nun da, Refah Partisi’nin İslam ülkeleri içinde lider ülke olma hedefinden rahatsızlık duyduğu, 

 -Batıya alternatif “İslam Birliği” oluşturma propagandalarının zemin kazandığı, RP’nin İslamcı kimliği ile iktidar ortağı olmasının, İran deneyiminin aksine, 
demokratik yöntemlerle de iktidarın elde edilebileceğini gösterdiği, 

 - Bu durumun çeşitli gruplara rahat bir faaliyet ortamı ve kadrolaşma imkanı sağladığı, Refah Partisi’nin topyekün iktidara gelme yönündeki çabalarını 
hızlandırdığı, belirtilmektedir. 

 Ayrıca, Brifingin 26 sahifelik ekinde yer alan çizelgelerde öne çıkan hususlar şunlardır: 

 “- İSLAMCI UNSURLARIN GÜCÜ çizelgesi altında; bu unsurlara ait yurt ve yurt dışındaki “yayın (181), dernek (884), vakıf (197), şirket (509), kurs-pansiyon 
(1770), dershane (486), sendika (9) ve özel okul (242” sayıları, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT KURS VE PANSİYONLAR çizelgesi altında; yurt içi ve yurt dışındaki Radikal İslamcı Unsurlar, Milli Görüş, Nurculuk (470), 
Süleymancılık (1300) ve Diğer Tarikatlar”a ait toplam 1770 kurs ve pansiyon sayıları, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT DERSANELER çizelgesi altında; Nurcuların 460’ı yurt içinde, 25’i yurt dışında olmak üzere, toplam 485 dershanesi olduğu, 
ayrıca diğer tarikatların 1 dershanesi olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT ÖZEL OKULLAR çizelgesi altında; Milli Görüşçülerin 1’i yurt içinde, 2’si yurt dışında; Nurcuların ise 100’ü yurt içinde, 139’u yurt 
dışında olmak üzere, toplam 241 özel okulunun bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT RADYO VE TELEVİZYONLAR çizelgesi altında; Radikal İslamcı Unsurlar (31), Milli Görüş (46), Nurculuk (15), Diğer Tarikatlar (14) olmak üzere, toplam 106 radyo ve televizyon olduğu, , 

 - HAK-İŞ KONFEDERASYONU çizelgesi altında; bu Konfederasyona bağlı, HİZMET-İŞ, ÖZSAĞLIK-İŞ, ÖZİPLİK-İŞ, ÖZAĞAÇ-İŞ, HAKTARIM-İŞ, ÖZGIDA-İŞ, BELEDİYE-İŞ ve ÖZÇELİK-İŞ sendikalarının olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT DERNEKLER çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında, “Radikal İslamcı Unsurlar (126), Milli Görüş (324), Nurculuk (15), 
Süleymancılık (2100) ve Diğer Tarikatlar (16)” olmak üzere, toplam 884 dernek olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT VAKIFLAR çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışındaki vakıfların; Radikal İslamcı Unsurlar (53), Milli Görüş (27), Nurculuk (80), Süleymancılık (14) ve Diğer Tarikatlar (23) olmak üzere, toplam 197 vakıf bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARIN YAYIN FAALİYETLERİ çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında 21 gazete ve 160 derginin tespit edildiği, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT ŞİRKETLER çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında Radikal İslamcı Unsurlar (148), Milli Görüş (54), Nurculuk (262), 
Süleymancılık (28) ve Diğer Tarikatlar (17) olmak üzere, toplam 509 şirket bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLAR çizelgesi altında, bu unsurların; 
MİLLİ GÖRÜŞ, RADİKAL İSLAMCI UNSURLAR (HİZBULLAH, TEVHİD, YERYÜZÜ, MAZLUM-DER, M.GENÇLİK, İBDA-C, İSLAMİ HAREKET ile 30 KADAR GRUP) ve 
TARİKATLAR (NURCULUK, SÜLEYMANCILIK, NAKŞİBENDİLİK, KADİRİLİK ile DİĞERLERİ) olmak üzere, üçe ayrıldığı, 

 - MİLLİ GÖRÜŞ çizelgesi altında, 

 - SİYASİ ORGANİZASYON alt başlığı altında REFAH PARTİSİ, 

 - VASAT ORGANİZASYONU alt başlığı altında; Milli Gençlik Vakfı (74 İlde Şube Var), Diğer Vakıflar (27), Dernek (29), Mesleki Örgütlenme HAK-İŞ 
KONFEDERASYONUNA BAĞLI 8 SENDİKA; 

 - YAYIN ORGANİZASYONU alt başlığı altında 34 Yayın, 

 - TİCARİ ORGANİZASYON alt başlığı altında 54 Şirket, 

 - YURT DIŞI ORGANİZASYON alt başlığı altında İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ TEŞKİLATI (IGMG) ve ona bağlı 32 Bölge Başkanlığı ile AVRUPA CAMİ 
YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ (EMUG) ve ona bağlı 295 Cami Derneği olduğu, 

 - RADİKAL İSLAMCI UNSURLAR çizelgesi altında; 

 - YAYIN ORGANI ÇEVRESİNDE TOPLANAN GRUPLAR alt başlığı altında; Yeni Tahkim Dergisi, Akıncı Yolu Dergisi (İBDA-C Grubu), Zamana Selam Gazetesi 
(Tevhid Grubu), Yeryüzü Dergisi (Yeryüzü Grubu), 

 - VAKIF VE DERNEK ÇEVRESİNDE TOPLANAN GRUPLAR alt başlığı altında; İnsan hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER), Vahdet Eğitim 
yardımlaşma ve Dostluk Vakfı (VAHDET Vakfı), AKABE Kültür Eğitim Vakfı (AKEV), İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) ile Filistinle Dostluk ve Dayanışma 
Derneği, 

 - BAĞIMSIZ VE YÖRESEL GRUPLAR alt başlığı altında, Hizbullahi Faaliyet (İlim-Menzil Cemaati), İslami Hareket (İHÖ), Ceferilik ve Caferi unsurlar, 
Mahalli Yayınlar, Şahıslar ve Kitapevleri Etrafında Toplanan Gruplar ile Müslüman Gençlik. 

 - İBDA-C GRUBUNA AİT İLLEGAL CEPHELER çizelgesi altında alt örgütler ve faaliyet yerleri. 

 - F.GÜLEN’İN YURTDIŞI FAALİYETLERİ çizelgesi altında; Dünya Haritası üzerinde, ülkelere göre işaretlenmiş Okul, Gazete ve Üniversite sayıları, 

 - NURCU GRUPLARIN DAĞILIMI çizelgesi altında; NURCULUK (1963); 

 - YAZICI GRUP alt başlığı altında YAZICI GRUP, 

 - OKUYUCU GRUP (1969) alt başlığı altında, 

 - F.GÜLEN GRUBU, 

 - OKUYUCU GRUP alt başlığı altında, SIDDIK DURSUN GRUBU (1989) alt başlığı altında, SIDDIK DURSUN ve İZZETTİN YILDIRIM GRUBU 

 - MEHMET KURTOĞLU (1979) alt başlığı altında, MEHMET KURTOĞLU GRUBU, 

 - OKUYUCU GRUP (1981) alt başlığı altında, MEHMET KIRKINCI GRUBU (ŞURA) ve GAZETECİ GRUP (YENİ NESİL GRUBU ve YENİ ASYA GRUBU) 

 - ACZ-İ MENDİ GRUBU (1991) alt başlığı altında ACZ-İ MENDİ GRUBU. 

 - SÜLEYMANCILAR çizelgesi altında; 

 - KEMAL KAÇAR GRUBU Örgütlenmesi alt başlığı altında; 

 - YURT İÇİ (Bir veya birkaç ilden oluşan bölgeler) 

 - YURT DIŞI alt başlığı altında; 

 - İSLAM KÜLTÜR MERKEZLERİ BİRLİĞİ (26 ADET), KÖLN, (NURETTİN AKMAN), 

 - F.ALMANYA (NİHAT TARHAN), 

 - HOLLANDA (MAHMUT ALTAN), 

 - İSVİÇRE (REMZİ ÇELEBİ), 

 - İSVEÇ (HAMZA BAL), 

 - BELÇİKA BATTAL GÜÇLÜ 

 - AVUSTURYA (SELAHATTİN ÇELEBİ) 

 - FRANSA (YUNUS SADIKOĞLU) 

 - HÜSEYİN KAPLAN GRUBU alt başlığı altında (Etkinliklerinin İSTANBUL ve RİZE’de sınırlı düzeydedir) 

 - DİĞER TARİKAT VE GRUPLAR çizelgesi altında; 

 - NAKŞİBENDİ TARİKATI alt başlığı altında; 

 - ESAT COŞAN GRUBU /İSTANBUL, 

 - MUSA TOPBAŞ GRUBU/ İSTANBUL 

 - M.USTAOSMANOĞLU /İSTANBUL 

 - REŞİT EROL GRUBU /ADIYAMAN 

 - KADİRİ TARİKATI alt başlığı altında; 

 - HAYDAR BAŞ /TRABZON 

 - IŞIKÇILIK alt başlığı altında; 

 - M.HİLMİ IŞIK, ENVER ÖREN /İSTANBUL 

 - VAHABİ TARİKATI alt başlığı altında; SAİT ÇEKMEGİL/MALATYA. 

 - İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ çizelgesi altında; 

 - MERKEZ KÖLN GENEL BAŞKAN, GENEL SEKRETER ve onun altında BÖLGE BAŞKANLIKLARI 

 - İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ (IGMG) (İLTİSAKLARI) çizelgesi altında; 

 - AVRUPA GAZETECİLER BİRLİĞİ, 

 - ÜNİVERSİTELİLER BİRLİĞİ, 

 - AVRUPA DIŞI BAĞLANTILARI, 

 - İHH 

 - AVRUPA İSLAM KÜLTÜR MERKEZİ (KONSEYİ) 

 - TİCARİ İLİŞKİLER VE HAC ORGANİZASYONU 

 - AVRUPA İSLAM BİRLİĞİ (İUE). 

 - ANADOLU FEDERE İSLAM DEVLETİ (AFİD) çizelgesi altında; 

 - GENEL EMİRLER VE HALİFE METİN KAPLAN ve GENEL MERKEZ TEŞKİLATI KÖLN (ULU CAMİİ), BÖLGE BİRLİKLERİ alt başlığı altında; 

 - ALMANYA, HOLLANDA, FRANSA, AVUSTURYA, İSVİÇRE, BELÇİKA, İNGİLTERE, AVUSTRALYA EMİRLİK ve TEMSİLCİLİKLERİ 

 - İSLAM KÜLTÜR MERKEZLERİ BİRLİĞİ KÖLN (26 ADET) NURETTİN AKMAN çizelgesi altında; 

 - ALMANYA (NİHAT TARHAN) 

 - HOLLANDA (MAHMUT ALTIN) 

 - İSVİÇRE (REMZİ ÇELEBİ) 

 - AVUSTURYA (SELAHATTİN ÇELEBİ) 

 - FRANSA (YUNUS SADIKOĞLU) 

 - ABD (BURHAN SATAR) 

 - ROMANYA (BİLAL BALLIOĞLU) 

 - DANİMARKA 

 - NORVEÇ 

 - İNGİLTERE 

 - KAZAKİSTAN 

 - GÜRCİSTAN.” 

hususları yer almaktadır. 



 Özetle, bu Brifingde, İSALMCI UNSUR olarak gösterilen Refah Partisi’nin ve ona yakın çizgideki “Milli Görüşçü” vakıf, dernek vb. örgütlenmelerin, diğer İslamcı 
gruplarla beraber, yasa dışı faaliyetler yürüttükleri öne sürülerek, bu faaliyetlerin, Türkiye’nin istikrar ve güvenliğini tehdit eder boyuta geldiği öne sürülmektedir. 

 Brifingde, ayrıca, Refah Partisi’nin; İran, Suudi Arabistan, Libya ve Filistin ile iyi ilişkiler tesis etmek yoluyla “Türkiye’yi, İslam ülkeleri içinde lider ülke” 
konumuna getirmek istediği; bu durumun Türkiye’nin dış politika hedeflerine uygun olmadığına işaret edilerek, İsrail’i de rahatsız eden bu tutumun Türkiye’nin yurt dışındaki itibarının sarsılmasına yol açtığı ileri sürülmektedir. 

 Başbakanın haberi ve onayı alınmaksızın, Devletin başına arz edildiği görülen bu istihbarat çalışmasında; iktidardaki Refah Partisi’nin ve partiye yakın toplum 
kesimlerinin, “Milli Görüşçüler” şeklinde tanımlanarak, “ Radikal İslamcılar ” ve “ Tarikatlar ” olarak ifade edilen diğer “irticai unsurlarla” beraber, uzun yıllar 
boyunca, yakından takip edilmekte olduğunu göstermektedir. 

 Brifing metninde, Refah Partisi tabanını oluşturan Milli Gençlik Vakfı ve diğer yurt içi ve yurt dışı unsurlarının yasa dışı örgütlenme modeli şeklinde, ayrıntılı 
bir şekilde incelenmiş olması; bu Brifingin, Başbakan’dan habersiz olarak, Cumhurbaşkanı DEMİREL için özel olarak hazırlanmış olduğunu göstermektedir. 

 Bu Brifingde yer alan hususların, müteakip aylarda gerçekleştirilen MGK toplantılarında da gündeme gelmiş; ancak Refah Partisinin adının açıkça zikredilmeyip, bunun yerine “ Milli Görüşçüler ” tanımı altında dolaylı yoldan “irticai unsurlar” kapsamına sokulduğu görülmektedir. 

 Öte yandan, Brifingde Refah Partisi’nin yürüttüğü dış politikaya ilişkin olarak dile getirilen eleştiriler, Müsteşarlığın, sadece iç politika konularını değil, 
Türkiye-İsrail ilişkileri gibi, dış politika konularını da yakından takip ettiğini ortaya koymaktadır. Bu düşüncede, 28 Şubat döneminde Refah Partisi’nin dış 
politika uygulamalarından kaynaklanan rahatsızlıkların etkili olduğu değerlendirilmektedir. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***