Necdet SEÇKİNÖZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Necdet SEÇKİNÖZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 10


  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 10

 (İDDİA 51 üzerinde “Hiçbir işlem yapılmayacak” notu var.) 

 İDDİA 51 Refah Partisi, yılbaşı kutlamalarına alternatif olarak “fetih gecesi” olarak isimlendirilen kutlama günleri düzenlemek suretiyle irticai duyguları güçlendirmeyi, toplumda var olan müşterek değerleri ortadan kaldırmayı ve insanları çağdaş yaşamdan soyutlamayı amaçlamaktadır. (Sayfa 56-57) 

 CEVAP 51: Doğrudur. 

 (İDDİA 52 üzerinde “Başbakanlık” notu var.) 

 İDDİA 52: Rize Milletvekili Şevki YILMAZ, çeşitli irticai grupların toplantılarına katılmakta, laiklik, ırk ve dil konularında sahip olduğumuz ulusal değerleri yıpratmaya gayret sarfetmektedir. (Sayfa 56-57) 

 CEVAP 52: Doğrudur. Bu çeşit beyanda bulunanlar hakkında Cumhuriyet Savcılarının daha aktif harekete geçmeleri gerektiği konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Başbakana yazılan yazı örneği ektedir. 

 (İDDİA 53 üzerinde “Hiçbir işlem yapılmayacak” notu var.) 

 İDDİA 53: Gelişmiş G-7 ülkelerine karşı, “Müslüman Sekizler” olarak isimlendirilen bir ekonomik birlik kurma projesi, son aşamada tesisi öngörülen “İslami Birliği” alt yapısının temel taşı olarak kabul edilmekte bu yaklaşımla islami örgütlenme çalışmaları kuvvetlendirmek ve genişletilmek istenmektedir. (Sayfa 58) 

 CEVAP 53: Doğrudur. Sadece ekonomik konularda değil, bazı radikal İslam ülkeleriyle savunma işbirliği anlaşması arayışları da sürdürülmektedir. 

 Bu nedenlerle Anayasanın 11 inci maddesinde Milli Güvenlik Kuruluna verilen görev ve yetkiler dikkate alınarak bu hususların Kurulca Hükümete bildirilmesi gerekmektedir. 

 (İDDİA 54 üzerinde “ Hiçbir işlem yapılmayacak ” notu var.) 

 İDDİA 54: MİT Müsteşarlığı; halihazır durumu ile bu hayati görevi yeterince yerine getirememektedir. Bu göreve siyasi etkilerden uzak kalabilecek bir kişinin atanması milli menfaatlarımız açısından önem taşımaktadır. (Sayfa 64) 

 CEVAP 54: Konunun değerlendirilmesi Sayın Cumhurbaşkanımızın tensiplerine maruzdur." 

 Cumhurbaşkanlığı genel Sekreterliği bürokratları tarafından yapılan bu inceleme çalışmasında; Genelkurmay Başkanlığının brifinginde yer alan bütün iddiaların ayrıntılı şekilde incelendiği, bu iddialar çerçevesinde Başbakanlık ve Bakanlıklarla çeşitli yazışmalar yapıldığı görülmektedir. 

 Çalışmada; “Refah Partisi Batman Milletvekili Musa OKÇU’nun PKK terör örgütü ile ilişkisinin tespit edilerek Savcılığa intikal ettirilmesi” ve “Fetullah Gülen grubunun eğitim faaliyetlerinin takip edilmesi” hususlarında, o dönemde başında bir Orgeneralin bulunduğu, MGK Genel Sekreterliğine doğrudan görev verildiği dikkat çekmektedir. Bu tutum, o dönemde Cumhurbaşkanlığı bürokrasisindeki anlayışının anlaşılması bakımından önem arz etmektedir. Brifingte yer alan, 
“RP, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yandaşı olabilecek bir adayı seçtirmek için çaba sarf etmektedir” iddiasına cevaben, “17 Ocak 1997 tarihinde seçilen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural SAVAŞ da görevini en iyi şekilde yerine getirecek bir kişidir” denilmesi, adı geçen Başsavcının, bir süre sonra, Refah Partisi’nin kapatılması için hazırlanacak olan iddianameyi hazırladığı bilinmekte dir. 

 Cumhurbaşkanlığı Süleyman Demirel Arşivi’nde, 17 Ocak 1997 tarihli bu Brifing hakkında, 
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet SEÇKİNÖZ tarafından yapılan inceleme sonuçlarına ilişkin on sahifelik bir başka çalışma daha mevcuttur.164 

Cumhurbaşkanı DEMİREL’e arz edildiği tespit edilen bu belgenin son bölümüne, el yazısıyla, Genel Sekreter Necdet SEÇKİNÖZ tarafından aynen şu notun 
düşüldüğü görülmektedir. 

“SAYIN CUMHURBAŞKANIM, BANA VERMİŞ OLDUĞUNUZ RAPORU DİKKATLE 
OKUDUM. RAPORDA BAHSEDİLEN OLAYLARDAN BİR KISMI MÜBALALI OLMAKLA BERABER DOĞRU OLANLARI DA BÜYÜK NİSBETTEDİR. BU OLAYLAR ÜLKEMİZİN VAHİM BİR NOKTAYA GELDİĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR.” 

Bu çalışmada, özetle, şu hususlar yer almaktadır: 

“Müslümanlıkla laikliğin bir arada olamayacağı propagandası yapan basın yayın kuruluşları, vakıf, dernek gibi sosyal organizasyonların faaliyetlerinin takip edilmesi, bu gibi oluşumlara göz açtırılmaması, faaliyetlerini artıran Hizbullah, Tevhit, Mazlum-Der, Müslüman Gençlik, İBDA-C, İslami Hareket gibi radikal islami gruplara karşı görevlilerin dikkatinin çekilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, bu grupların kamu kurum ve kuruluşlarında, yargı organlarında 
kadrolaşmalarına imkan verilmemesi, bilhassa yurt işletmelerinde tedbir alınması, gerekirse yurt işletmeciliğinin ruhsata veya müsaadeye bağlanması, radikal İslamcı ve tarikatçıların Türkiye’yi İran benzeri islam köktendinciliğine ve fanatizmine dayalı şeriat devleti haline getirmesine müsaade edilmeyeceğinin kesin bir dille ifade edilmesi, şeriatçı kesimin 1995 genel seçimlerinde birinci parti olmasına rağmen meclis başkanının üçüncü partiden seçilmesi ve hükümetin kuruluşunda bu cereyanın dışarıda bırakılmasının aydın kesimlerin başarısı olduğu, radikal dinci akımın her tarafta olduğu gibi yasama organında da etkili olmak için TBMM toplantılarına büyük bir disiplin içinde devam ettiği, bu akımın ortağını (DYP) kendisine mahkum etme politikası yürüttüğü, bu partinin 
(DYP) bakanlarının koalisyon ortağı partinin (RP) kendi görev sahalarına müdahale edilmesine karşı çıkmaları gerekmektedir.” 

Çalışmanın, “Hükümete Bildirilmesi İstenen Konular” başlığı altında; 

“BU KONUDA DYP BAKANLARININ DİKKATİNİ ÇEKMEKTEN BAŞKA YAPILACAK BİRŞEY DÜŞÜNEMEDİM. BU BAKIMDAN RAPORDAKİ BAZI OLAYLARI DA BAKANLARA VERİLMEK ÜZERE AYRICA BELİRTTİM.” denildikten sonra, devamla, “İçişleri Bakanınca kanunen yasak olan faaliyetlere imkan verilmemesi, Milli Gençlik Vakfı ve benzeri illegal teşekküllere derhal el konulması, aşırı dinci 
örgütlerin dış ülkelerdeki “Müslüman Kardeşler”, “Rabıta” ve “İslami Selamet Cephesi” gibi örgütlerle irtibatlarının çok yakından takip edilmesi, yurt dışı ve yurt içi finansman temin etmelerinin önlenmesi, yerel yönetimlerde “İslam Şuraları” adı altında kurulan örgütlerin teftiş edilmesi ve tedbir alınması, Milli Eğitim Bakanı tarafından İmam Hatip Okullarının sıkı kontrol altında tutulması, aşırı dinci örgütlerin okul, yurt, burs verme gibi yöntemlerle taraftar toplamaları na izin verilmemesi, şu anda sadece Kırıkkale Üniversitesinde mevcut olan yuvalanmanın dağıtılması” hususları yer almaktadır. 

“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ İLGİLENDİREN KONULAR” başlığı altında, özetle, 
“Devlet kadrolarının işgal edilmesi konusundaki endişelerin henüz büyük boyutta olmadığı, ancak giderek tehlikeli hal adlığı, son tayin mercii Cumhurbaşkanında olan makamlar için endişeye mahal olmadığı, Silahlı Kuvvetlere ve Emniyete sızmaları önlemek için Milli Savunma ve İçişleri Bakanlarının dikkatlerinin çekilmesi, Sayın Cumhurbaşkanının Genelkurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığına bağlanması ve YAŞ kararlarının gündemde tutulmasına karşı alenen beyanda bulunması, Kayseri Belediye Başkanının ayaklanmayı teşvik edici sözlerine karşı derhal takibat yapılması” hususları yer almaktadır. 

“MİT’E BİLDİRİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR” başlığı altında, özetle, “TSK ve MİT’e sızmak isteyen kişilere karşı ilgili kuruluşlarca tedbir alınması, Kürt sorununa karşı “Müslüman Kardeşliği” sloganı ile meseleyi sulandıranların dikkatle takip edilmesi, Milletvekilleri Necdet SEÇKİNÖZve Kayseri Belediye Başkanının söz ve hareketlerinin takip edilmesi, haklarında soruşturma açılması durumunda savcılığın derhal harekete geçmesi, 16 Aralık 1996 tarihinde Gölbaşı 
Bayrak Garnizonu içindeki okula alınmayan tesettür kıyafetli bayan öğretmen hadisesinin kimin tarafından yapıldığının araştırılması” hususları mevcuttur. 

“YARGI ORGANLARINA BİLDİRİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR” başlığı altında, 
özetle, “Devlette kadrolaşma sırasında karşı çıkacak ve direnecek memurlara her kesimin yardımcı olması ve bilhassa Danıştay nezdinde teşebbüste bulunulması, Sultanbeyli’de ‘Belediyeyi dışlayarak, ATATÜRK heykeli dikilmesinin Susurluk kazasından daha önemli’ olduğunu söyleyen Sayın Bakanın muhakeme edilmesi gerektiği” hususları yer almaktadır. 

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA BİLDİRİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR” başlığı 
altında, özetle, “cami görevlilerinin memur statüsüne geçirilmesinin normal olduğu, Diyanet İşleri 

Başkanlığının bu işlere alet edilmemesi için azami dikkat sarfedilmesi, Kuran Kursları açılmasının izne tabi olması ve izin verirken Diyanet İşleri şartlarının 
yerine getirilmesinin dikkatle takip edilmesi” hususları mevcuttur. 

“MEDYANIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR” başlığı altında, özetle, “medyanın mutaassıp okuyucu veya dinleyicileri etkilemek için yayın yapmaması, TV ve radyolardaki programlara yer alan dinci kesimin sözcülerinin çok hazırlıklı ve bilgili elemanlardan seçilmekte olduğu, buna karşın diğer taraftan seçilenlerin hazırlıksız ve bilgisiz çıkması nedeniyle olumsuz propagandaya yol açıldığı dikkate alınarak sayın Yaşar Nuri ÖZTÜRK gibi bilgili ve ileri görüşlü din adamlarının seçilmesi” hususları mevcuttur. 

1.7. Cumhurbaşkanı Demirel’e sunulan “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyeti  Koruma ve Kollama Görevi” başlıklı not: 

 Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Arşivi’nde yer alan bir belgede, bu brifingi müteakip Cumhurbaşkanı Demirel’e, sözkonusu brifingte geçen 
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyeti Koruma ve Kollama Görevi” başlıklı iki sahifelik bir not hazırlandığı görülmektedir.165 

Hukuk İşleri Kanunlar ve Kararlar Başkanı Kemalettin KAŞİFOĞLU imzalı üç maddeden müteşekkil bu belgede, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 2, 35 ve 37’inci 
maddeleri ile TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 1, 85 ve 86’ncı maddeleri hükümleri zikredilerek; üçüncü maddesinde “Gerek İç Hizmet Kanunu ve gerekse bu 
Kanuna dayanılarak çıkarılan İç Hizmet Yönetmeliği’nin yukarıda yazılı hükümleri nazara alındığında; Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyete ve Cumhuriyetin 
temel ilkelerine yönelik tehditler karşısında “koruma ve kollama görevi”ni yerine getirmesinin, bu Kurumun görevleri cümlesinden olduğu düşünülmektedir.” 
ifadesi yer almıştır. 

 1.8. MİT’in “İhraç Edilen TSK Mensupları” Başlıklı Raporu: 

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Arşivinde, herhangi bir resmi evrak numarası verilmeden, boş bir A4 sahifesi kapağı üzerine, 30/01/1997 notu düşülen “İHRAÇ EDİLEN TSK MENSUPLARI” başlıklı, 9 sahifelik bir başka MİT Raporu daha tespit edilmiştir. 166
Raporun kapak sahifesinde, “İÇİNDEKİLER” başlığı altında; 

“1. Giriş 

2. Milli Görüşçülerin İslamcı Tabanı İknaya Yönelik Arayışları 

3. Konuyu Hukuki Zeminde Savunma Arayışları 

4. İhraç Edilen Personeli İstihdam Çabaları 


 4.1. Belediyeler, Kamu Kurumları ve Özel Sektörde İstihdamına İlişkin Duyum Alınan Şahıslar 

 4.2. İhraç Edilen TSK Mensuplarının Örgütlenme Çabaları 

5. Sonuç ve Değerlendirme” 

 alt başlıkları yer almaktadır. 

Rapor metninde, özetle; 

“Milli Görüşçüler ve F.GÜLEN grubunun TSK’dan uzaklaştırılan askeri personele sahip çıktıkları, bu şahısların İslami cemaatlerin etkili olduğu özel sektör kurumları tarafından işe alındığı, kitapçı, fotoğrafçı gibi müstakil işyerleri açıldığı, Refah Partisi’nin İmam Hatip Lisesi Mezunlarının harp okullarına alınması, dini inançlara saygı gösterilmesi vb. söylemlerinin İslamcı tabanı Refah Partisi çatısı altında toplama gayretlerine katkı sağladığı; ancak ERBAKAN’ın kendi başkanlığında Ağustos ve Aralık 1996 aylarında yapılan YAŞ toplantılarında “irticai nedenlerle ihraç” kararlarının alınmış olmasının ERBAKAN’ın bu imajını zedelediği, eleştirilere uğradığı; bu gelişme karşısında, ERBAKAN tarafından, ‘son YAŞ Toplantısında 200 civarında dindar ordu mensubunun ihraç 
edilmesinin gündemde olmasına karşılık, Başbakan ERBAKAN’ın tepkisi nedeniyle sayının azaltıldığı, ihraç edilen ordu mensuplarına da sahip çıkılacağı’ yönünde açıklama yapılması zorunluluğu hissedildiği, Milli Görüş’ün önemli hatiplerinden Rize milletvekili Şevki Yılmaz’ın partinin politikasında bir değişiklik olmadığını vurgulayarak, “Erbakan’ın önüne çıkan virajlarda yavaşladığını, ancak yolundan kimsenin döndüremeyeceğini” belirtmesinin iktidar için zaaf kabul edilen YAŞ konusunu gündemden düşürme çabası olduğu” öne sürülmektedir. 

Raporda, devamla, “Milli Görüş yanlısı Hukukçular Derneği, MAZLUM-DER ve İslamcı yazarlar tarafından YAŞ’ın işleyiş ve kuruluş mevzuatının tartışmaya açıldığı, konunun Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi açısından incelendiği, YAŞ kararlarıyla sözkonusu personele “yargısız infaz” yapıldığı temasının işlendiği, TSK’dan ihraç edilen subay ve astsubay personelin 
RP’li Belediyelere ve özel şirketlere girdiği” ifade edilmektedir. 

Raporda, ayrıca, “TSK’dan ihraç edilen bir subayın Refah Partisi ANKARA İl Yönetimi Kurulu toplantılarında, ordudan atılan subay ve astsubayların bir çatı altında toplanması maksadıyla kooperatif, dernek veya vakıf kurulması yönünde destek talep ettiği, bu talebin olumlu karşılandığı, diğer taraftan TSK’dan ayrılan şahıslarca Ankara’da İnsani Değerler adı altında bir dernek kurma çalışmaları yapıldığına dair duyum alındığı” belirtilmektedir. 

Raporun sonuç bölümünde, “Refah Partisi tarafından, sözkonusu imaj zedelenmesinin önüne geçmek amacıyla, Milli Görüş yönetim kademelerinin uyguladıkları yöntemlerle, Milli Görüş liderinin Türkiye Cumhuriyetinin geleneksel tutumuna uyma zorunluluğu arasında çelişkiler ortaya çıktığının ifade edilebileceği” ve “bu çerçevede TSK’dan ilişiği kesilen asker personelin örgütlenme çabalarının teşvik edileceği, bu yolla ihraç kararlarının hukuka aykırılığı ve haksızlığı yönünde kamuoyu oluşturma faaliyetleri yürütüleceğinin muhtemel görüldüğü” belirtilmektedir. 

Öte yandan, bu Raporun eklerinde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlandığı görülen “YAŞ Kararıyla TSK’dan Atılan ve Refah Partili Belediyelerce İşe Alınan Personel Listesi” başlıklı iki sahifelik bir yazıda ordudan atılan 20 subay ve astsubayın ismi ile konuya ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine intikal eden edinilen bilgiler çerçevesinde 9 subay ve astsubay 
isminden oluşan bir liste yer almaktadır. 

Bu çerçevede, “YAŞ kararı ile TSK’den atılan ve refah partili belediyelerce işe alınan personel listesi” ve “diğer kurum ve kuruluşlarca işe alınan personel listesi” başlığı altında ise ordudan atılan bazı subay ve astsubay isimleri yer almaktadır.167 

 Bu rapordan, 28 Şubat toplantısının hemen öncesinde, güvenlik birimleri tarafından, YAŞ Kararlarıyla ordudan ihraç edilen asker personelin Refah Partili Belediyeler ile “İslami gruplara” yakın kurumlarda işe girmeleri konusunun yakından takip edildiği anlaşılmaktadır. 

 1.9. Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarının 1 Şubat 1997 tarihinde Başbakan ERBAKAN’la yaptığı görüşmeye dair tutanak: 

Dönemin MİT Müsteşarının, 28 Şubat tarihli MGK toplantısından önce, 1 Şubat Cumartesi günü, bizzat Başbakan Erbakan’ın evine giderek kendisiyle yaptığı 
görüşmenin Tutanağı168 yer almaktadır. 

Tutanaktan, görüşmenin sebebinin, 28 Şubat MGK toplantısı gündemi olduğu anlaşılmaktadır. 
Tutanakta Erbakan’ın Müsteşara söylediklerinin olduğu gibi aktarılarak, Cumhurbaşkanı DEMİREL’e sunulduğu anlaşılmaktadır. 
Tutanağın orijinalinde, bazı imla hataları ile altı kırmızı kalemle çizilmiş bölümler yer almaktadır. 

Bu Tutanak, olduğu gibi, aşağıdadır: 

 “MGK’nın gelecek toplantısının etraflıca hazırlanması gerekecek. Fevkalade önemli ve nazik bir konu. Deniz Kuvvetleri Komutanımızla bir hafta süre 
görüşülebilse fikirlerinde herhalde değişiklik olur. Türkiye bugün 70 milyon nüfuslu bir ülke. Devlet-Millet kaynaşması gayet önemlidir. Milletimiz 
“Ne güzel Devletimiz var” diyebilmelidir. Demokraside esas olan halktır. Devlet ise arızidir. Bunun tersi doğru değildir. Nitekim, MİT’in başında sivil bir 
Müsteşar olması demokrasinin bir sonucudur. Devlet halka hizmet için vardır. Devlet ben dini hizmetlere karışamam diyemez. Dini hizmetler halka 
hizmetin ayrılmaz bir parçasıdır. Halkın inancına ve tarihine saygı gösterilmesi esastır. Halkımız Müslümandır. o itibarla tarihine ve dinine saygılı olmak 
durumundayız. Dünyanın en kuvvetleri ordularından olan Türk ordusunun gücü de maneviyatından gelir. Şehitlik ve vatan sevgisi İslamın en yüksek değeridir. Nitekim, askerimiz “Allah Allah” diyerek taarruza kalkar. denizcilerimiz besmele çekerek demir atar. savaş gemilerimizin direğinde Kuran-ı Kerim asılı bulunur. Halkımızın inanç ile Devleti benimsemesi gerekir. O zaman Devletimiz daha güçlü olur. Nitekim dinimizde “Vatan sevgisi imandandır” şeklinde bir deyim vardır. 

Oramiral, Başbakanlık konutunda düzenlediğimiz iftar yemeğine yadırganacak bir tutum olarak işaret etti. Biz herkesi kucaklamak durumundayız. 
O iftarda halihazır ve eski Diyanet İşleri Başkanlarımız, üniversite mensubu Profesörlerimiz ve halkın hürmet ettiği şahıslar katılmışlardır. O şahıslar 
yemekte ağladılar. “Çocukluğumuzdan beri hayal ettiğimiz bir husus gerçekleşti. İlk kez bize Devlet sahip çıktı “dediler. Her gün ayrı bir grupla iftar yapıyoruz. 
Pazartesi günü gecekondulardan davet edeceğimiz 3.000 vatandaşımızla iftar yapıp, kendilerine ufak hediyeler takdim edeceğiz. 

İrtica tehlikesi var mı? Müslümanlık tehlikeli olamaz. Yalnız bu alanda öğrenim eksikliği var. İBDA-C gibi neyin kısaltılmış hali olduğu belli olmayan grupların 
silahlı eylemleri varsa, bunlar cahillikten, dinin iyi öğretilmemiş olmasından kaynaklanıyor. Bu gibi grupların dinle yakından uzaktan ilgisi yoktur. 

Varlıklarının nedeni dinin öğretilmemiş olmasıdır. Bu tür faaliyetlerin tedavisi müslümanlığı daha iyi öğretmek ve yaymaktır Devletin, halkın inancına karşı 
çıkmaması gerekir. 

PKK terörü devam ediyor. YUNANİSTAN'ın düşmanca politikaları süreklilik içinde. Bir takım komşularımızın olumsuz tavırları var. Ayrıca RUSYA FEDERASYONU 
dostane değil. Böyle bir durumda gücümüz, halkla beraber olmamızdan gelir. Yöneticilerle Halkın karşı karşıya getirilmesinin hiçbir faydası olmaz. 

Oramiral, ÇİLLER Hanımın "Siyaset dinin hizmetindedir” şeklindeki sözüne de değindi. Aslında bu söz kendisinin değildir. Etrafındaki arkadaşları kulağına 
söylemişlerdir. Aslında doğru bir söz. Devlet ve demokrasi doğru yorumlandığında bu sonuç çıkar. Bu sözü yanlış bir yöne çekmemek gerekir. 

Müslümanlıkla ilgisi olmayan silahlı şiddet eylemlerine tevessül edenlere karşı çıkmak gerekir. Ancak bu yapılırken Devleti halkın dinine karşıymış gibi bir hava 
yaratılmaması gerekir. Yoksa, bu devlete yapılacak en büyük kötülüktür. Halkın Devlete yabancılaştırılmaması gerekir. 

Mesala kıyafet meselesini ele alalım. Kanuna göre herkesin fötür şapka giymesi gerekir. Gümüş motor projesi için yıllar önce ALMANYA'da temas ettiğim 
Almanlar, kiyafetin TÜRKİYE'de kanunla düzenlendiğini öğrenince hayret etmişlerdi. Bugün illa herkese fötür şapka giyeceksin demek demokrasiyle bağdaşmaz. 

Hoşgörülü, özgürlükçü olmak gerekir. İnsanları rahat bırakmak lazım. Bugün, bu meseleleri ortaya çıkarmak Devlet-Millet kaynaşmasına aykırıdır. Bu anlayış. 
Halk Partisi anlayışıdır. Buna karşı bizim anlayışımız garson devlet, gardiyan devlet anlayışıdır. Halk Partisi son seçimlerde %5'lere düşmüştür. Halk artık 
kendisine tahakküm edilmesini istemiyor. Bu böyle olursa Halk Devletinden uzaklaşır. 

İrtica tehlikesi var mı? Tarifler üzerinde durmak gerekir. İrtica, ricat geriye dönmek anlamına gelir. Bugün hiç kimsenin TÜRKİYE'yi geriye götürmeye gücü 
yetmez. Bizi kurtaracak bu ileriye gitme azmimizdir. Köylülerimizin bile gönlünde yatan ileriye gitmektedir. Kim, yeni gelecek teknolojiyi reddeder? Teknik ve 
teknolojide ileriye gitmek herkesin arzusudur. Olmayan şeyin tehlikesi de olmaz. 

Kelimelerden başlamak gerekir. 

Lügat anlamı nedir? Laiklik kelimesinin manası nedir? İlmi ve aklı esas almak, dogmatik ve Skolastik olmamak demektir. 
1949 yılında TCK 163.ncü maddesinin kabulü vesilesiyle Millet Meclisi bir hafta süre ile tartışmış ve sonunda tarifi bulmuştur. İtiraz Demokrat Parti ve 
Millet Partisi'nden gelmiştir. Neticede, "Bazı şeyleri zorla yapmak yasak, biz bunları yasaklıyoruz, yoksa hepimiz müslümanız" denilmiştir. "Kaba softalığı, 
körü körüneciliği, dayatmacılığı yasaklıyoruz, laikliğe karşı gelerek yapılmasını yasaklıyoruz'' denmiştir. Bu konular etraflıca görüşülürse herkesi ikna 
etmemiz mümkündür. Mesela, Cumhurbaşkanlığı seçiminde biz Muhsin BATUR'a oy verdik. 

Neden? 

Bize destek için müracaat ettiğinde. "Sizinle görüşelim" dedik. Üç defa birer saatlik konuşma yaptık. Sonunda Muhsin BATUR. bizim fikirlerimizi benimsedi. 
"Cumhurbaşkanı seçilsem de seçilmesem de bu fikirleri her yerde savunurum" dedi. Ancak, sonra kendi partisi oy vermediği için seçilemedi. 

Laiklik, her türlü inanışa saygı göstermek demektir. Hazırlanacak metni gözden geçireceğiz. Ortaya herkesin kabul edeceği bir metnin çıkması gerekir.” 

Bu tutanağa istinaden, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan 24.02.1997 tarihli bir notta169, Sayın Başbakanın ifadeleri hakkında bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Bun notta aşağıdaki hususlar yer almaktadır: 

“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Anayasanın 14 üncü maddesinde de açıklandığı gibi; Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla kullanılamaz. 

Başta inkılap Kanunları olmak üzere, Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve sair tüm yürürlükteki mevzuatlar, Türk toplumunun çağdaş uygarlık niteliğini koruma amacını gütmektedir. 

O sebeple, Cumhuriyetin niteliklerinden ve özellikle laiklik ilkesinden taviz vermek, kimsenin hakkı ve yetkisi içinde değildir. 

Bir kimsenin kimliği, makamı ve bilgisi ne olursa olsun, aklı başında Türk Vatandaşlarının yukarıda belirlenen Cumhuriyet niteliklerinden vazgeçmesi, ülkenin yararına olan ve onu çağdaş dünyanın bir temsilcisi seviyesine çıkaran bu esaslardan taviz vermesi düşünülemez. 

Laiklik bir devlet düzenidir. Ord.Prof.Dr.Ali Fuat BAŞGİL başta olmak üzere çoğunluğa yakın bilim adamları, laikliğin halkın inancının en büyük teminatı olduğunu vurgulamaktadırlar. 

Sayın Başbakan irtica konusunda, “olmayan şeyin tehlikesi olmaz” biçimindeki sözleri ile irticai kesimlerin, yürüttükleri gizli ve planlı kadrolaşma faaliyetleri ile çelişmekte; Aczimendi’ler ve benzeri tarikatlar, Kayseri ve Sincan olayları ile büyük tırmanışa geçen irticai faaliyetleri görmemezlikten gelmektedir. O halde, bunlar bağımsız yargı mercilerince niçin tutuklanmış ve haklarında dava açılmıştır sormak gerekir. 

Bu arada Sayın ÇİLLER’e atıf yapılarak dile getirdikleri ve benimsedikleri “Siyaset dinin hizmetindedir” biçimindeki sözleri; başta Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu olmak üzere pek çok Yasaya aykırı olduğu gibi, laiklik prensibini de inkar anlamına gelmektedir. Siyasi Partilerin dini siyasete alet etmeleri, kapanma nedenlerinin başında gelmektedir. 

Saygıyla arz olunur.” 

Yukarıdaki belgeden anlaşılacağı üzere, MİT Müsteşarı bağlı olduğu Başbakan’ın laiklik anlayışının Anayasa ve yasalara aykırı olduğunu savunmakta ve bu nedenle Refah Partisi’nin “dini siyaset eden diğer partiler gibi” kapatılabileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu tutanağa istinaden, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından yapılan çalışmada ise Erbakan’ın sözlerinin Anayasa 
ve kanunlar ile laiklik ilkesine aykırı olduğu; bu durumun, Refah Partisinin, dini siyasete alet etmek yoluyla, kapatılabileceği değerlendirilmesi yer almaktadır. 

 11 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 1


  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 1


Bu bölümde, 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Arşivinden Komisyonumuza intikal eden belgeler 
çerçevesinde, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e verilen özel brifingler ile bu brifingler çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bünyesinde Genel Sekreter Necdet SEÇKİNÖZ başkanlığındaki Çalışma Grubu’nca Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunulan raporlar irdelenecektir. 

1. 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantı öncesindeki çalışmalar: 

1.1. Ankara Üniversitesi S.B.F.’nden Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine Gönderilen Yazı 
 Komisyonumuza intikal eden belgeler arasında, 15 Kasım 1996 tarihinde A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı tarafından Cumhurbaşkanlığına gönderilen 
cevabi bir yazı bulunmaktadır.138 

 Bu yazı; Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından, Genelkurmay Başkanlığının, Refah Partisi ve diğer “irticai unsurlar” tarafından, İmam Hatip kökenli gençlerin, Kaymakam ve Vali olmaları amacıyla, Siyasal Bilgiler Fakültesinde yönlendirildiği şeklindeki iddialarına ilişkin olarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden bilgi istendiğini göstermektedir. 

 Bu yazı şu şekildedir: 

 “Fakültemizin öğretim üyeleri, öğrencilerimizi geldikleri liselere göre bir ayırıma tabi tutmaya ve bu konuda değerlendirmeler yapmaya karşıdır. Nereden 
gelirlerse gelsinler öğrenciler hepimiz için eşittir. Ancak, İmam Hatip Lisesi mezunlarının Fakültemizdeki sayıları konusunda gerçeğe aykırı olarak yapılan 
spekülasyonlar, ister istemez bu konuda bir açıklama yapılmasını zorunlu hale getirmektedir. 
 Size, bu yazımın ekinde, Fakültemizdeki İmam Hatip Lisesi mezunlarının 1991, 1992, 1993, 1994, 1995 ve 1996 yılları esas alınarak hazırlanmış tablosunu 
sunuyorum. 
 Bu tablodan da açıkça anlaşılacağı gibi, 1994 yılında Fakültemizin kamu yönetimi dahil altı değişik bölümüne kayıt olan toplam 672 öğrencinin 56'sı; 1995 yılında Fakültemize kayıt olan toplam 647 öğrencinin 26'sı; 1996 yılında da toplam 644 öğrencinin sadece 20'si İmam Hatip Lisesi mezunudur. 

 İmam Hatip Liseleri her yıl 35.000 civarında mezun vermektedir. 1995 yılında bu mezunların 2393'ü değişik Üniversitelere, 1549'u da Açık Öğretim Fakültesi'ne kaydım yaptırmıştır. Kanunca, asıl önemli olan da bu mezunların nerelere dağılarak eğitim gördüklerinin tespitidir.” 

 Yazı ekinde yer alan “1991-1996 A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesine Giren Genel Öğrenci Sayısı ve İçlerindeki İmam Hatip (İ.H.) Liseli Öğrencilerin Sayılan ile Yüzdeleri” başlıklı tabloda, yıllar itibarıyla Fakültede okuyan İmam Hatip Lisesi kökenli öğrenci sayıları verilmiştir. Tabloya göre en fazla İmam Hatip Lisesi mezunu öğrencinin Kamu Yönetiminde olduğu bildirilmektedir. 

 1.2. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinde Yürütülen Çalışmalar ve Sunulan Brifingler: 

 Cumhurbaşkanı DEMİREL’in eski yaveri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı (E) Kur.Alb.Oğuz Özbilgin tarafından kaleme alınan notta,139 sözkonusu Çalışma Grubu’nun çalışmalarıyla ilgili bilgiler yer almaktadır. 

 Bazı gazetecilerin Cumhurbaşkanlığı Çalışma Grubu adını verdiği, kimileri tarafından Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu’nun bir benzeri olarak görülen bu çalışma grubunun, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet SEÇKİNÖZ başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Fahri Öztürk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı (E) Kur.Alb.Oğuz Özbilgin, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Özhan Üzümcüoğlu ve Kanunlar Kararlar ve Hukuk İşleri Başkanı Kemalettin Alikaşifoğlu’ndan oluştuğu anlaşılmaktadır. 

 28 Şubat sürecinde, Cumhurbaşkanlığına intikal eden her türlü bilgi ve belgenin sözkonusu Çalışma Grubu tarafından incelenip, gerekli araştırma ve 
değerlendirmeler yapıldıktan sonra Cumhurbaşkanı DEMİREL’e arz edildiği görülmektedir. 

 Daha sonra, alınan talimata göre, yapılması gerekli görülen işlemlerin, devlet hiyerarşisine uygun olarak, kimi zaman Cumhurbaşkanı DEMİREL, kimi zaman 
da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet SEÇKİNÖZ’ün imzalarıyla, Başbakanlık dahil, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlara gönderildiği tespit edilmiştir. 

 Bu süreçte Cumhurbaşkanlığına intikal eden belgelerin önemli bir kısmının, Genelkurmay ve MİT tarafından “irticai faaliyetler” konusunda hazırlanan Brifing vb. çalışmalar ile bu çalışmalarda yer alan iddia ve tespitler çerçevesinde, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlarından istenen cevabi yazılar olduğu görülmektedir. 

 Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevinden önce, Kurmay Albay olarak Demirel’in yaverliğini yapan Oğuz Özbilgin’in bilgisayar ortamında yazıp, 
el yazısıyla üzerine notlar düştüğü, “İRTİCAİ FAALİYETLER VE CUMHUR BAŞKANLIĞINDA YAPILAN İŞLEMLER” başlıklı Not’ta, sözkonusu Brifingler çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılan çalışmalar özetlenmektedir. 

 Bu Not, üzerinde herhangi bir oynama yapılmaksızın aşağıda sunulmaktadır: 

 “-17 Ocak 1997 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı’na Genelkurmay Başkanlığında “İrticai Faaliyetler” konulu bir brifing verildi. (Brifinge sadece Sayın Cumhurbaşkanı katıldı.) 

 -Brifing metni Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sayın Necdet SEÇKİNÖZ tarafından incelenerek, “ÇOK GİZLİ” gizlilik dereceli olarak 10 sayfalık kişisel bir 
görüş hazırlandı. 

 - 27 Ocak 1997 günü Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, irticai faaliyetler nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde başgösteren rahatsızlık Deniz Kuvvetleri 
Komutanı Oramiral Güven ERKAYA tarafından dile getirildi. 

 - 27 Ocak 1997 günü, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bana, Yüksek Askeri Şura kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen subay ve astsubayların 
refah Partisi tarafından bazı kurum ve kuruluşları ile belediyelerde işe alınmaları konusunun araştırılması görevi verildi. 

 - 28 Ocak 1997 günü saat 14.00’de Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin SANER ile konuyu görüştüm ve adı geçen personelin istihdam 
edildiği yerleri belirten listeyi aldım. 

 - 30 Ocak 1997 günü aynı konu ile ilgili bir liste de MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL’dan alındı. 

 - 31 Ocak 1997’de, Genel Sekreter tarafından ben, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Fahri ÖZTÜRK ve Kanunlar Kararlar Başkanı Kemalettin ALİKAŞİFOĞLU Genelkurmay tarafından verilen brifing metninin incelenmesi konusu ile görevlendirildik. 

 - Genkur. Brifing metninde 20 nci sayfadan sonra yeralan iddialar 54 madde olarak tesbit edildi. 

 - 3 Şubat 1997 günü sabah saatlerinde, Sayın Cumhurbaşkanı, Genel Sekreter, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı, Kanunlar Kararlar Başkanı ve ben 
Sayın Cumhurbaşkanının çalışma ofisinde toplantı yaptık. 54 konudan 19’u için verdiğimiz cevaplar, bir zarf içinde, tarafımdan saat 17.00’de Genelkurmay 
Başkanı Orgeneral İ.Hakkı KARADAYI’ya makamında teslim edildi. Aynı gün Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan Necmettin ERBAKAN’a bir mektup yazıldı. 

 - 4 Şubat 1997’de aynı gurup yine Sayın Cumhurbaşkanının çalışma ofisinde biraraya gelerek, Sayın Cumhurbaşkanı imzası ile Başbakan’a gönderilecek diğer üç mektubu ve Genel Sekreter imzası ile İçişleri Bakanlığına (3), Milli Eğitim Bakanlığına (1) gönderilecek dört mektubu hazırladık. Aynı gün saat 16.00’da, bunlardan beş mektubu ihtiva eden zarf, tarafımdan Sayın Genelkurmay Başkanına makamında teslim edildi. 

 - 5 Şubat 1997’de, aynı gurup, yine aynı yerde, Sayın Cumhurbaşkanı ile konu üzerinde çalıştık. Daha sonra Genel Sekreter Yardımcılığı toplantı odasında 
Genel Sekreter imzası ile MİT Müsteşarlığına gönderilecek mektubu hazırladık. Aynı gün, içinde dört mektubun fotokopisi olan zarf, tarafımdan Genelkurmay 
Başkanına verildi. Aynı gün Genelkurmay İstihbarat Başkanını makamında ziyaret ederek konuyu görüştüm. 

 - 5 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı TGRT’de Sabahattin ÖNKİBAR’ın hazırladığı “ALTERNATİF” programına katıldı. İrtica ile ilgili önemli mesajlar verdi. 

 - 8 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı bütün TV’lerde yayınlanan “RAMAZAN BAYRAMI” mesajında irticai faaliyetlere dikkat çekti. 

 - 20 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı SHOW TV’de Kadir ÇELİK tarafından hazırlanan “OBJEKTİF” programının konuğu oldu. Aynı mesajları verdi. 

 - 21 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN’ı kabul ederek ikibuçuk saat görüştü. (45 gündür görüşmüyorlardı.) 

 - 21 Şubat 1997’de Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı da Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret ettiler. Aynı gün, 28 Şubat 1997’de yapılacak olan MGK toplantısında gündeme getirilecek taslak “İrticai Faaliyetler Raporu” ve Başbakanın MİT Müsteşarına söylediklerini ihtiva eden iki sayfalık bir rapor MİT 
Müsteşarı tarafından Sayın Cumhurbaşkanına takdim edildi. 

 - 21 Şubat 1997 tarihinden itibaren, her gün ücretsiz olarak Cumhur başkanlığına verilen 10 adet ZAMAN gazetesine el koydum. Bu gazetelere garaja ve Koruma Müdürlüğüne veriliyordu. Bu gazetelerin yerine HÜRRİYET, MİLLİYET, RADİKAL ve YENİ YÜZYIL gazeteleri adı geçen yerlere verilmeye başlandı. 

 - 22 Şubat 1997 tarihinde aynı gurup, bu yeni raporlar üzerinde çalışmaya başladık. 

 - 24 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı ile biraraya gelerek raporları değerlendirdik. MGK’de takdim edilecek olan raporun 28 nci sayfasından başlayan “ÖNLEMLER” maddesini zayıf bularak, maddeye getireceğimiz öneriler üzerinde çalıştık. 

 - 4 Şubat 1997 (12.20-13.20), 16 Şubat 1997 (15.30-16.50) ve 26 Şubat 1997 (18.00-19.00) günleri Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı 
Tansu ÇİLLER Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etti. 

 - 25-26 Şubat 1997 günlerinde gurup çalışmamız devam etti. 

 - 25-26 Şubat 1997 günleri MİT Müsteşarı Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etti. 

 - 27 Şubat 1997 tarihinde saat 10.00’da Sayın Cumhurbaşkanının makamında yapılan toplantıda “ÖNLEMLER” maddesine son şekli verildi ve ben revize edilmiş olan metni saat 12.00’de MİT Müsteşarına elden teslim ettim. 

 - 27 Şubat 1997 tarihinde saat 17.00’de Başbakan Sayın Cumhurbaşkanını program dışı olarak ziyaret etti. 

 - Yine aynı gün, Sayın Cumhurbaşkanı MİT Müsteşarını saat 19.45-20.00 arasında MGK gündemi ile ilgili olarak kabul etti. 

 - 27 Şubat 1997’de, son birkaç ay içinde ilk defa olarak Bakanlar Kurulu toplandı ve Başbakan ERBAKAN ve Tansu ÇİLLER toplantı dışında iki kere görüştüler. 

 - 28 Şubat 1997 günü saat 15.00-24.00 arasında dokuz saat süren MGK toplantısı yapıldı. Toplantı sırasında Başbakan ERBAKAN MGK salonundan çıkarak ikindi namazını kıldı. (Elçi kabul Salonunda) 

 - Aynı gün Başbakan ERBAKAN, TRT ve bazı özel TV kanallarından “İCRAATIN İÇİNDEN” programı ile halka seslendi.” 

 Hazırlanan bu Not’tan, 17 Ocak 1997 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanı Demirel’e verilen sözkonusu brifingin, 28 Şubat tarihli MGK toplantısının habercisi olduğu; Genelkurmay Brifinginde yer alan 54 iddia hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bünyesinde özel bir çalışma 
gurubu teşkil edildiği, bu süreçte Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile çeşitli görüşmeler 
yapıldığı, bu çalışmalar çerçevesinde Cumhurbaşkanı Demirel’in imzasıyla Başbakan Erbakan’a 3 Şubat’ta bir, 4 Şubat’ta üç olmak üzere, toplam dört mektup yazıldığı, ayrıca Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin imzasıyla İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığına çeşitli mektuplar yazıldığı, gönderilen bu 
mektupları ihtiva eden zarfın bizzat Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Özbilgin tarafından Genelkurmay Başkanına teslim edildiği, MİT 
Müsteşarlığından alınan bilgilerle birleştirilerek hazırlanan nihai “İrticai Faaliyetler Raporu”nun da, 28 Şubat MGK toplantısında MİT Müsteşarı tarafından takdim edildiği, raporun ÖNLEMLER başlıklı bölümünde hükümet tarafından irticai faaliyetlere karşı alınması istenen tedbirlerin yer aldığı anlaşılmaktadır. 

 Not’ta yer alan bilgilerden, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı öncesinde, 17 Ocak 1997 tarihinde Genelkurmay tarafından Cumhurbaşkanı Demirel’e verilen 
brifing çerçevesinde yürütülen sözkonusu çalışmalar hakkında Başbakan Erbakan’ın veya diğer Hükümet üyelerinin haberdar edilmediği anlaşılmaktadır. 

 Öte yandan, 27 Ocak’ta, Oğuz Özbilgin’den “Yüksek Askeri Şura kararlarıyla TSK’dan ilişiği kesilen personelin Refah Partisi tarafından bazı kurum ve kuruluşlar ile belediyelerde istihdam edilmesi” hususunda bir çalışma yapılmasının istendiği görülmektedir. 

 1.3. MİT tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e Sunulan Brifing: 

 Komisyonumuza intikal eden belgeler arasında, Eylül 1996 ayında MİT tarafından hazırlandığı anlaşılan “irticai faaliyetler” konulu, ekiyle beraber toplam 60 sahifelik bir Brifing140 yer almaktadır. 

 Herhangi bir resmi evrak numarası verilmediği için gayri resmi bir çalışma olarak değerlendirilebilecek bu Brifing’de yer alan hususlar ana hatlarıyla aşağıda özetlenmektedir: 

 “-İran’ın da etkisiyle, Türkiye’de şeriat düzeninin ancak İslami bir devrim yoluyla gerçekleştirilebileceğini savunan irticai grupların eylemsel aktivitelerinin 
toplumu rahatsız eder boyuta ulaştığı; son beş yıl içinde, faili meçhul cinayetler, laiklik aleyhtarı davranış ve gösterilerin tırmandığı, 

 - Refah Partisi’nin, yasadışı “tarikat öğretisi”ni demokratik yollarla iktidara taşımaya çalıştığı, tek başına iktidara gelmek isteyen partinin nihai amacının, 
diğer irticai gruplar gibi, Şeriat Devleti kurmak olduğu, 

 - Milli Görüşçülerin Milli Gençlik Vakfı, Kadın Kolları, meslek teşekkülleri ve dernekler vasıtasıyla etkili faaliyet yürüttükleri, bu maksatla, Belediye 
imkanlarından yararlanılarak, Kur’an Kursları, pansiyonlar ve vakıflara kolaylıklar sağlandığı, 

 - Başta TSK, Emniyet ve Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, kamu kurumlarında ve bazı sendikalarda (HAK-İŞ Konfederasyonu bünyesindeki 9 sendika gibi), 
derneklerde ve vakıflarda kadrolaşmaya ağırlık verdikleri, 

 - Özellikle Silahlı Kuvvetlere ve Emniyet teşkilatına “sızmaya” çalıştıkları, Milli Eğitim Bakanlığı ve öğretmenlerin öncelikli hedef olarak görüldüğü, 

 - Nakşibendi ve Süleymancı tarikatlarının Milli Görüşçüleri desteklediği, ancak Nurcuların destek vermedikleri, F.GÜLEN başta olmak üzere, Nurcu kesimde 
bazı tereddütlerin devam ettiği, 

 - İBDA-C, Hizbullah, Süleymancı Kaplancılar, Acz-i Mendiler, Nurcu F.GÜLEN grupları yasa dışı faaliyetlerini artırdıkları, 

 - Yayıncılık sektöründe dini içerikli kitap ve gazete sayısının her geçen gün arttığı, gazete ve dergilerin kapılara kadar dağıtılması yöntemiyle olağanüstü 
tirajlara ulaşıldığı, 

 - Milli Görüşçü unsurların, 1994 yılından itibaren diğer irticai unsurları kendi siyasi çatısı altında toplamak ve daha sonra Kürt ve Alevi gibi unsurlara 
yakınlaşmak suretiyle kitleselleşmeye çalıştığı, 

 - HADEP’in seçimlere katılmaması halinde, bu partinin seçmenleri Refah Partisi’ni tercih edebileceği, 

 - Radikal İslamcılardan İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C), Yeryüzü Grubu ve Selam Grubu’nun basın-yayın faaliyetleri icra ettikleri, 

 - İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER), AKABE Kültür Eğitim Vakfı (AKEV), İlmi Araştırmalar Vakfı (İLKAV) ve Filistinle Dayanışma 
ve Dostluk Derneği (FDD)’nin sosyal organizasyon olarak faaliyet yürüttükleri, 

 - Hizbullah (İlim ve Menzil Cemaatleri), İslami Hareket Örgütü (İHÖ) ve Caferi unsurların bağımsız ve yöresel hareket ettikleri, İBDA-C, Hizbullah ve 
İslami Hareket’in teröre yatkın radikal İslamcı gruplar olduğu, 

 - İran tarafından desteklenen İBDA-C’nin sabotaj, Hizbullah’ın PKK’ya karşı “İslami bir Kürt Devleti” kurma fikrini benimsediği, 1991 yılından Eylül 1996’ya 
kadar ağırlıklı olarak Diyarbakır, Mardin, Batman, Bingöl ve Şanlıurfa’da toplam 1365 silahlı eylem icra ettiği, İslami hareket örgütünün de İran tarafından 
desteklendiği ve örgüt lideri İrfan ÇAĞIRICI’nın Çetin Emeç eylemini gerçekleştirdiklerini ifade ettiği, 

 - Tarikatlardan Nurcular içinde yer alan F.GÜLEN grubuna ait yurt içinde 78 vakıf, 14 dernek, 100 özel okul, 186 şirket, 460 dersane, 470 öğrenci yurdunun 
bulunduğu, bu grubun demokratik yollarla devlet kademelerinde kadrolaşmaya çalıştığı, Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırarak, 
şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı hedefledikleri, 

 - F.GÜLEN Grubunun, yurt içinde ve özellikle Orta Asya’ya yönelik eğitim ve basın faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları, yayın organı Zaman Gazetesinin Orta 
Asya ülkelerinde yayımlanmaya başladığı, 

 - Nurcuların ve Süleymancıların yurt içinde ve yurt dışında öğrencilere yönelik olarak çok sayıda kurs ve pansiyon işlettikleri, Milli Görüşçülerin ve özellikle 
Nurcuların yurt içi ve yurt dışında özel okullara sahip oldukları, 

 - Acz-i Mendi grubunun Atatürk aleyhtarı gösteriler düzenlediği, 

 - Almanya’da IGMG dışında radikal islamcı Anadolu Federe İslam Devleti (AFİD)’nin C.KAPLAN tarafından kurulduğu, bu kişinin ölümü üzerine oğlu 
Metin KAPLAN liderliğinde toparlandığı, “İslam Kültür Merkezleri Birliği (İKMB)”nin ise Süleymancılık faaliyetleri paralelindeki faaliyet gösterdiği, 

 - IGMG Başkanlığına N.ERBAKAN’ın yeğeni Mehmet Sabri ERBAKAN’ın getirildiği, sonuç olarak fundamentalist ülkelerin Türkiye’de İrticai potansiyelini 
kullanma çabalarının tabanda kabul görmediği ancak irticai tehdidin yoksul ve gayrimemnun kesimlerde taraftar bulma imkanı kazandığı, ayrıca çeşitli 
provokasyonlara açık bir özellik taşıdıkları, 

 -Yabancı İslamcı grupların irticai potansiyeli daha aktif bir çizgiye çekme tehdidinin mevcut olduğu, bu beklentilerin ülkemizin yeraldığı uluslararası toplumun dikkatinin Türkiye üzerinde toplanmasına ve batılı platformlarda aleyhimize istismarına mesnet teşkil edeceği” 

 - Almanya’da “ Milli Görüş İslam Toplumu (IGMG) ” kanalıyla İslamın Avrupa’da resmi din statüsü kazandırılmasına çalışıldığı, 

 - Milli Görüşçü Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından uluslararası nitelikte konferanslar gerçekleştirildiği, 

 - Ayrıca, anti Amerikancı ve antisiyonist tavırlarıyla bilinen Milli Görüşün güçlenmesinin ABD menfaatlerine zarar verebileceği imajını silmek amacıyla bu 
ülkedeki 4 milyonluk zenci ve Arap Müslüman kitlenin sempatisini çekmeye ve bu lobiden yararlanmaya çalışıldığı, 

 - Milli Görüşçülerin, Suudi Arabistan/Rabıta, Libya Uluslararası İslama Çağrı Cemiyeti, İran İrşad Bakanlığı, HAMAS ve Müslüman kardeşler gibi örgüt ve 
unsurlarla temas halinde olduğu, 

 - Milli Görüş’ün “İslam Birleşmiş Milletleri”, “İslam Ortak Parası”, “İslam Ekonomik Topluluğu” gibi hedeflere yöneldiği, RP’nin Türkiye’nin İslam aleminde lider ülke konumuna geleceği yönündeki propagandalarının etkili olduğu, bu durumun İslam aleminin liderliği için gizli bir rekabet halinde olan Arap ülkelerinde tedirginlik yarattığı, 

 - İsrail Başbakanı NETENYAHU’nun da, Refah Partisi’nin İslam ülkeleri içinde lider ülke olma hedefinden rahatsızlık duyduğu, 

 -Batıya alternatif “İslam Birliği” oluşturma propagandalarının zemin kazandığı, RP’nin İslamcı kimliği ile iktidar ortağı olmasının, İran deneyiminin aksine, 
demokratik yöntemlerle de iktidarın elde edilebileceğini gösterdiği, 

 - Bu durumun çeşitli gruplara rahat bir faaliyet ortamı ve kadrolaşma imkanı sağladığı, Refah Partisi’nin topyekün iktidara gelme yönündeki çabalarını 
hızlandırdığı, belirtilmektedir. 

 Ayrıca, Brifingin 26 sahifelik ekinde yer alan çizelgelerde öne çıkan hususlar şunlardır: 

 “- İSLAMCI UNSURLARIN GÜCÜ çizelgesi altında; bu unsurlara ait yurt ve yurt dışındaki “yayın (181), dernek (884), vakıf (197), şirket (509), kurs-pansiyon 
(1770), dershane (486), sendika (9) ve özel okul (242” sayıları, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT KURS VE PANSİYONLAR çizelgesi altında; yurt içi ve yurt dışındaki Radikal İslamcı Unsurlar, Milli Görüş, Nurculuk (470), 
Süleymancılık (1300) ve Diğer Tarikatlar”a ait toplam 1770 kurs ve pansiyon sayıları, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT DERSANELER çizelgesi altında; Nurcuların 460’ı yurt içinde, 25’i yurt dışında olmak üzere, toplam 485 dershanesi olduğu, 
ayrıca diğer tarikatların 1 dershanesi olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT ÖZEL OKULLAR çizelgesi altında; Milli Görüşçülerin 1’i yurt içinde, 2’si yurt dışında; Nurcuların ise 100’ü yurt içinde, 139’u yurt 
dışında olmak üzere, toplam 241 özel okulunun bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT RADYO VE TELEVİZYONLAR çizelgesi altında; Radikal İslamcı Unsurlar (31), Milli Görüş (46), Nurculuk (15), Diğer Tarikatlar (14) olmak üzere, toplam 106 radyo ve televizyon olduğu, , 

 - HAK-İŞ KONFEDERASYONU çizelgesi altında; bu Konfederasyona bağlı, HİZMET-İŞ, ÖZSAĞLIK-İŞ, ÖZİPLİK-İŞ, ÖZAĞAÇ-İŞ, HAKTARIM-İŞ, ÖZGIDA-İŞ, BELEDİYE-İŞ ve ÖZÇELİK-İŞ sendikalarının olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT DERNEKLER çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında, “Radikal İslamcı Unsurlar (126), Milli Görüş (324), Nurculuk (15), 
Süleymancılık (2100) ve Diğer Tarikatlar (16)” olmak üzere, toplam 884 dernek olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT VAKIFLAR çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışındaki vakıfların; Radikal İslamcı Unsurlar (53), Milli Görüş (27), Nurculuk (80), Süleymancılık (14) ve Diğer Tarikatlar (23) olmak üzere, toplam 197 vakıf bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARIN YAYIN FAALİYETLERİ çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında 21 gazete ve 160 derginin tespit edildiği, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT ŞİRKETLER çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında Radikal İslamcı Unsurlar (148), Milli Görüş (54), Nurculuk (262), 
Süleymancılık (28) ve Diğer Tarikatlar (17) olmak üzere, toplam 509 şirket bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLAR çizelgesi altında, bu unsurların; 
MİLLİ GÖRÜŞ, RADİKAL İSLAMCI UNSURLAR (HİZBULLAH, TEVHİD, YERYÜZÜ, MAZLUM-DER, M.GENÇLİK, İBDA-C, İSLAMİ HAREKET ile 30 KADAR GRUP) ve 
TARİKATLAR (NURCULUK, SÜLEYMANCILIK, NAKŞİBENDİLİK, KADİRİLİK ile DİĞERLERİ) olmak üzere, üçe ayrıldığı, 

 - MİLLİ GÖRÜŞ çizelgesi altında, 

 - SİYASİ ORGANİZASYON alt başlığı altında REFAH PARTİSİ, 

 - VASAT ORGANİZASYONU alt başlığı altında; Milli Gençlik Vakfı (74 İlde Şube Var), Diğer Vakıflar (27), Dernek (29), Mesleki Örgütlenme HAK-İŞ 
KONFEDERASYONUNA BAĞLI 8 SENDİKA; 

 - YAYIN ORGANİZASYONU alt başlığı altında 34 Yayın, 

 - TİCARİ ORGANİZASYON alt başlığı altında 54 Şirket, 

 - YURT DIŞI ORGANİZASYON alt başlığı altında İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ TEŞKİLATI (IGMG) ve ona bağlı 32 Bölge Başkanlığı ile AVRUPA CAMİ 
YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ (EMUG) ve ona bağlı 295 Cami Derneği olduğu, 

 - RADİKAL İSLAMCI UNSURLAR çizelgesi altında; 

 - YAYIN ORGANI ÇEVRESİNDE TOPLANAN GRUPLAR alt başlığı altında; Yeni Tahkim Dergisi, Akıncı Yolu Dergisi (İBDA-C Grubu), Zamana Selam Gazetesi 
(Tevhid Grubu), Yeryüzü Dergisi (Yeryüzü Grubu), 

 - VAKIF VE DERNEK ÇEVRESİNDE TOPLANAN GRUPLAR alt başlığı altında; İnsan hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER), Vahdet Eğitim 
yardımlaşma ve Dostluk Vakfı (VAHDET Vakfı), AKABE Kültür Eğitim Vakfı (AKEV), İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) ile Filistinle Dostluk ve Dayanışma 
Derneği, 

 - BAĞIMSIZ VE YÖRESEL GRUPLAR alt başlığı altında, Hizbullahi Faaliyet (İlim-Menzil Cemaati), İslami Hareket (İHÖ), Ceferilik ve Caferi unsurlar, 
Mahalli Yayınlar, Şahıslar ve Kitapevleri Etrafında Toplanan Gruplar ile Müslüman Gençlik. 

 - İBDA-C GRUBUNA AİT İLLEGAL CEPHELER çizelgesi altında alt örgütler ve faaliyet yerleri. 

 - F.GÜLEN’İN YURTDIŞI FAALİYETLERİ çizelgesi altında; Dünya Haritası üzerinde, ülkelere göre işaretlenmiş Okul, Gazete ve Üniversite sayıları, 

 - NURCU GRUPLARIN DAĞILIMI çizelgesi altında; NURCULUK (1963); 

 - YAZICI GRUP alt başlığı altında YAZICI GRUP, 

 - OKUYUCU GRUP (1969) alt başlığı altında, 

 - F.GÜLEN GRUBU, 

 - OKUYUCU GRUP alt başlığı altında, SIDDIK DURSUN GRUBU (1989) alt başlığı altında, SIDDIK DURSUN ve İZZETTİN YILDIRIM GRUBU 

 - MEHMET KURTOĞLU (1979) alt başlığı altında, MEHMET KURTOĞLU GRUBU, 

 - OKUYUCU GRUP (1981) alt başlığı altında, MEHMET KIRKINCI GRUBU (ŞURA) ve GAZETECİ GRUP (YENİ NESİL GRUBU ve YENİ ASYA GRUBU) 

 - ACZ-İ MENDİ GRUBU (1991) alt başlığı altında ACZ-İ MENDİ GRUBU. 

 - SÜLEYMANCILAR çizelgesi altında; 

 - KEMAL KAÇAR GRUBU Örgütlenmesi alt başlığı altında; 

 - YURT İÇİ (Bir veya birkaç ilden oluşan bölgeler) 

 - YURT DIŞI alt başlığı altında; 

 - İSLAM KÜLTÜR MERKEZLERİ BİRLİĞİ (26 ADET), KÖLN, (NURETTİN AKMAN), 

 - F.ALMANYA (NİHAT TARHAN), 

 - HOLLANDA (MAHMUT ALTAN), 

 - İSVİÇRE (REMZİ ÇELEBİ), 

 - İSVEÇ (HAMZA BAL), 

 - BELÇİKA BATTAL GÜÇLÜ 

 - AVUSTURYA (SELAHATTİN ÇELEBİ) 

 - FRANSA (YUNUS SADIKOĞLU) 

 - HÜSEYİN KAPLAN GRUBU alt başlığı altında (Etkinliklerinin İSTANBUL ve RİZE’de sınırlı düzeydedir) 

 - DİĞER TARİKAT VE GRUPLAR çizelgesi altında; 

 - NAKŞİBENDİ TARİKATI alt başlığı altında; 

 - ESAT COŞAN GRUBU /İSTANBUL, 

 - MUSA TOPBAŞ GRUBU/ İSTANBUL 

 - M.USTAOSMANOĞLU /İSTANBUL 

 - REŞİT EROL GRUBU /ADIYAMAN 

 - KADİRİ TARİKATI alt başlığı altında; 

 - HAYDAR BAŞ /TRABZON 

 - IŞIKÇILIK alt başlığı altında; 

 - M.HİLMİ IŞIK, ENVER ÖREN /İSTANBUL 

 - VAHABİ TARİKATI alt başlığı altında; SAİT ÇEKMEGİL/MALATYA. 

 - İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ çizelgesi altında; 

 - MERKEZ KÖLN GENEL BAŞKAN, GENEL SEKRETER ve onun altında BÖLGE BAŞKANLIKLARI 

 - İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ (IGMG) (İLTİSAKLARI) çizelgesi altında; 

 - AVRUPA GAZETECİLER BİRLİĞİ, 

 - ÜNİVERSİTELİLER BİRLİĞİ, 

 - AVRUPA DIŞI BAĞLANTILARI, 

 - İHH 

 - AVRUPA İSLAM KÜLTÜR MERKEZİ (KONSEYİ) 

 - TİCARİ İLİŞKİLER VE HAC ORGANİZASYONU 

 - AVRUPA İSLAM BİRLİĞİ (İUE). 

 - ANADOLU FEDERE İSLAM DEVLETİ (AFİD) çizelgesi altında; 

 - GENEL EMİRLER VE HALİFE METİN KAPLAN ve GENEL MERKEZ TEŞKİLATI KÖLN (ULU CAMİİ), BÖLGE BİRLİKLERİ alt başlığı altında; 

 - ALMANYA, HOLLANDA, FRANSA, AVUSTURYA, İSVİÇRE, BELÇİKA, İNGİLTERE, AVUSTRALYA EMİRLİK ve TEMSİLCİLİKLERİ 

 - İSLAM KÜLTÜR MERKEZLERİ BİRLİĞİ KÖLN (26 ADET) NURETTİN AKMAN çizelgesi altında; 

 - ALMANYA (NİHAT TARHAN) 

 - HOLLANDA (MAHMUT ALTIN) 

 - İSVİÇRE (REMZİ ÇELEBİ) 

 - AVUSTURYA (SELAHATTİN ÇELEBİ) 

 - FRANSA (YUNUS SADIKOĞLU) 

 - ABD (BURHAN SATAR) 

 - ROMANYA (BİLAL BALLIOĞLU) 

 - DANİMARKA 

 - NORVEÇ 

 - İNGİLTERE 

 - KAZAKİSTAN 

 - GÜRCİSTAN.” 

hususları yer almaktadır. 



 Özetle, bu Brifingde, İSALMCI UNSUR olarak gösterilen Refah Partisi’nin ve ona yakın çizgideki “Milli Görüşçü” vakıf, dernek vb. örgütlenmelerin, diğer İslamcı 
gruplarla beraber, yasa dışı faaliyetler yürüttükleri öne sürülerek, bu faaliyetlerin, Türkiye’nin istikrar ve güvenliğini tehdit eder boyuta geldiği öne sürülmektedir. 

 Brifingde, ayrıca, Refah Partisi’nin; İran, Suudi Arabistan, Libya ve Filistin ile iyi ilişkiler tesis etmek yoluyla “Türkiye’yi, İslam ülkeleri içinde lider ülke” 
konumuna getirmek istediği; bu durumun Türkiye’nin dış politika hedeflerine uygun olmadığına işaret edilerek, İsrail’i de rahatsız eden bu tutumun Türkiye’nin yurt dışındaki itibarının sarsılmasına yol açtığı ileri sürülmektedir. 

 Başbakanın haberi ve onayı alınmaksızın, Devletin başına arz edildiği görülen bu istihbarat çalışmasında; iktidardaki Refah Partisi’nin ve partiye yakın toplum 
kesimlerinin, “Milli Görüşçüler” şeklinde tanımlanarak, “ Radikal İslamcılar ” ve “ Tarikatlar ” olarak ifade edilen diğer “irticai unsurlarla” beraber, uzun yıllar 
boyunca, yakından takip edilmekte olduğunu göstermektedir. 

 Brifing metninde, Refah Partisi tabanını oluşturan Milli Gençlik Vakfı ve diğer yurt içi ve yurt dışı unsurlarının yasa dışı örgütlenme modeli şeklinde, ayrıntılı 
bir şekilde incelenmiş olması; bu Brifingin, Başbakan’dan habersiz olarak, Cumhurbaşkanı DEMİREL için özel olarak hazırlanmış olduğunu göstermektedir. 

 Bu Brifingde yer alan hususların, müteakip aylarda gerçekleştirilen MGK toplantılarında da gündeme gelmiş; ancak Refah Partisinin adının açıkça zikredilmeyip, bunun yerine “ Milli Görüşçüler ” tanımı altında dolaylı yoldan “irticai unsurlar” kapsamına sokulduğu görülmektedir. 

 Öte yandan, Brifingde Refah Partisi’nin yürüttüğü dış politikaya ilişkin olarak dile getirilen eleştiriler, Müsteşarlığın, sadece iç politika konularını değil, 
Türkiye-İsrail ilişkileri gibi, dış politika konularını da yakından takip ettiğini ortaya koymaktadır. Bu düşüncede, 28 Şubat döneminde Refah Partisi’nin dış 
politika uygulamalarından kaynaklanan rahatsızlıkların etkili olduğu değerlendirilmektedir. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***