14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 11


  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 11



 1.10. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın “İrticai Tehdidin Halihazırdaki Durumu” Başlıklı Raporu: 


 MİT tarafından boş bir kapak üstünde hazırlanan bir kapağın altında 21 Şubat 1997 tarihli, 32 sahifelik Brifing’de,170 daha önce Eylül 1996 tarihinde Cumhurbaşkanına sunulan, Brifing’de yer alan hususların güncelleştirildiği sunulduğu görülmektedir. 

 Bu Brifingin, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında sunulacak Brifingin öncesinde hazırlanan raporun ilk hali olduğu anlaşılmaktadır. 

“Sayın Cumhurbaşkanım” hitabıyla başlayan Brifingde; 

 “-GİRİŞ 

 - T.C.NİN ANAYASAL YAPISI 

 - DİNİN SOSYO-POLİTİK ETKİLERİ VE DİN İSTİSMARI 

 - İRTİCAİ YAPILANMA VE ORGANİZASYONLAR başlığı altında; Milli Görüşcüler, Radikal İslamcılar ve Tarikatlar alt başlıkları, 

 - İRTİCAİ TEHDİDİN HALİHAZIRDAKİ DURUMU başlığı altında; İrticai Organizasyonlar, Propaganda, Kadrolaşma, Ekonomik Güç, Siyasi Güç, Eylemsel Güç, Moral Gücü, Dış Uzantılar Dış İlişkiler alt başlıkları, 

 - DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ve 

 - ÖNLEMLER” alt başlıkları yer almaktadır. 

 Brifingde, özetle, 

 “-Türkiye Cumhuriyetinin Anayasanın değiştirilemez hükümleri ile belirlenmiş, laik demokratik düzenin yerine, dini esaslara göre bir yönetim şeklini amaçlayan irticai odakların faaliyetlerinde bir tırmanma gözlendiği, Atatürk Devrimleri ile ümmet toplumundan ulus bilincine kavuşan ülkemizin o tarihten itibaren bu değişime direnen bazı grupların faaliyeti ile karşı karşıya kaldığının bilindiği, bu 
direnişin izlenen politikalar ve yaşanan olaylar nedeniyle zaman zaman aktif veya pasif bir seyir izlediği, günümüzde ise irticai faaliyetlerin karakterinin değişmekte olduğu, toplumda kutuplaşmanın arttığı silah temayülü olan grupların cesaretlendirildiği, İslami yaşam tarzı ile ilgili isteklerin gündeme getirildiği, türban, cami, Cuma tatili, sakal, okullara mescit talebi gibi istismarlarla kitlelerin ajite edilmeye çalışıldığı, İRAN ve CEZAYİR ile Ortadoğu kökenli radikal İslamcı örgütlerin şeriat ve cihat anlayışlarının örnek alınmaya çalışıldığı, Türk toplumunun İslamcı, Alevi, Kürtçü, Marksist, Sosyal Demokrat, Muhafazakar, Kemalist gibi yoğun bir marjinalleşme yaşadığı, tüm unsurların kendine göre bir T.C. tanımı geliştirdiği, İkinci Cumhuriyet kavramının gündeme getirildiği, farklı farklı “laiklik”, “İslamcılık”, “Atatürkçülük” tariflerinin yapıldığı, 

 - Halen ülkemizdeki siyasi temsil kabiliyetine sahip tek İslamcı unsurun Milli Görüşçüler olduğu, 27 Mart 1994 seçimlerini müteakip inkar edilemeyecek bir güç haline geldikleri, Milli Görüş İslam Toplumu (IGMG) vasıtasıyla “İslamiyete Avrupa’da resmi din statüsü kazandırılması” çalışmaları yürüttükleri, IGMG yöneticilerinden Ali YÜKSEL’in “Şeyhülislam” ilan edildiğini, Avrupa İslam 
Birliği Merkezi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) gibi paralel kuruluşlar teşkil edildiği, Milli Görüşçülerin “ hedefe ulaşan her yol mubahtır ” stratejisi izleyerek diğer irticai gruplarla işbirliği yaptıkları, 

 - Radikal İslamcılardan İBDA-C, HİZBULLAH, SELAM ve İSLAMİ HAREKET gruplarının silahlı eylemleri ile dikkat çektikleri, İBDA-C hariç, diğer üç grubun İRAN tarafından yönlendirildiği, üst düzey yöneticilerinin İran’da eğitildiği, Anadolu Federe İslam Devleti (AFİD)’nin yurt dışındaki en önemli radikal grup olduğu, 

 - Nakşibendi, Nurcu ve Süleymancı tarikatların siyasi nüfuz kazanma peşinde olduğu, tarikatların Milli Görüşçülere ve İslami unsurlara kaynak görevi yaptığı, bağnaz ve katı direnişçi bir tarikat olan Aczimendilerin, sözkonusu tarikatlardan farklı olduğu, 

 - En güçlü TARİKATLARIN Nurcular ve Süleymancılar olduğu, Nurcular içinde F.GÜLEN Grubunun öne çıktığı, Gruba ait yurt dışında 4 üniversite, 130 civarında lise, ve 05’den fazla şirket olduğu, gruba ait Zaman Gazetesinin ABD dahil olmak üzere 12 ülkede yayınlandığı, 

 - Cumhuriyet ve Atatürk’ü anma törenlerinin ardından bir belediye başkanınca “Müslümanlar sakın ola bu hırsı, imanı, kini ve nefreti eksik etmeyin” şeklinde şiddet çağrıları yapıldığı; bir diğer belediye başkanınca “kendimize örnek aldığımız rejim Humeyni rejimidir. İslam rejimi şeriattır” gibi ifadeler kullanıldığı, 

 - Kudüs Gecesi” adı altında düzenlenen toplantıda, şeriat ve cihad çağrıları yapıldığı, bazı irticai grupların dini motifle taban kazanmak için “İslam Kardeşliği”ni öne sürerek Güneydoğu sorununa çözüm üretme politikaları yürüttüğü, 

 - Propaganda amaçlı dini içerikli yayınların yoğunluk kazandığı, 

 - Tarikatlara bağlı yurt ve pansiyonlarda kalan öğrencilerin en çok İdari Bilimler, Siyasal bilgiler ve Hukuk fakültelerini tercih ettikleri, 

 - Silahlı Kuvvetlere nüfuz edilmeye, Mülkü İdarenin ve Emniyet teşkilatının ele geçirilmesine çalışıldığı, askerleri Nurcu, Fethullahçı, Nakşibendi ve 
Kürtçü-İslamcı şeklinde bölmek suretiyle, TSK’nın içeriden parçalanmasına çalışıldığı, YAŞ Kararıyla atılan personelin çoğunlukla İhlas 
Holding, TGRT, bazı belediyeler, dinci özel okullar, irticai görüş sahibi şahısların özel işyerlerinde çalıştırıldığı, 

 -TSK’nın MSB’ye bağlanması, MGK’nın kaldırılması ve YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması konularının sürekli gündemde tutularak TSK içinden taraftar kazanılmasının amaçlandığı, 

 - Sempatizan iş adamlarından para toplandığı, 

 - İRAN’ı örnek alan bazı İslamcı unsurların Kıyam provaları yaptıkları, İBDA-C grubunun bu faaliyetlerde cüretkar bir tavır sergilediği, 

 - IGMG’nin 24 bin kayıtlı üyesinin olduğu, 300 bin civarında kitle potansiyeli olduğu, 

 - C.KAPLAN’ın kurduğu AFİD’in ise 5000 kişilik bir potansiyele sahip olduğu, CÇKAPLAN’ın ölümü üzerine, oğlu Metin KAPLAN’ın örgütü toparlamaya çalıştığı, 

 - Sonuç olarak, ülkemizde muhtelif gruplar halinde örgütlenmiş olan irticai unsurların, kurumsallaşarak, geniş bir kitleyi amaçları doğrultusunda kullanabilecek bir konuma geldiklerinin görüldüğü, yakın bir gelecekte toplumdaki kutuplaşma ölçüsünde, İslami yaşam tarzına dönük baskıların artması ve çatışma ortamlarının yaratılmasının mümkün görüldüğü, Laik-İslamcı kutuplaşmasının T.C.’yi yıprattığı, 

 - İRAN ve CEZAYİR örneğinde gözlendiği gibi, zecri tedbirlerin, tabanın radikalizme kaymasına neden olabileceği, bu itibarla samimi dindar kitlenin 
aydınlatılması bazındaki sosyo-psikolojik önlemlerin, daha etkili olacağı, bu maksatla medyadan istifade edilmesi; öte yandan, Diyanet İşleri 
Başkanlığının yaptırım gücünün ve ilmi yeterlilik açısından gözden geçirilerek, siyasi söylemlerin camilerden uzak tutulması için anılan kuruma irade ve güç 
kazandırılması gerektiği, bu aydınlatma çalışmalarında ateist veya Marksist imajı olan kişilerin kullanılmaması ve irticai grupları destekleyen 
finans kaynaklarının yasal mevzuat işletilerek kesilmesinde yarar görüldüğü” hususları ifade edilmektedir. 

 Görüldüğü üzere, MGK toplantısında sunulmak üzere hazırlanan bu Brifingde; Refah Partisi’nin adı zikredilmeksizin, parti politikaları eleştirilmekte; irticayla mücadele amacıyla için devlet çapında izlenmesi gereken strateji ortaya konulmaktadır. 

 Nitekim, bu Brifingin, daha sonra 28 Şubat tarihinde MİT tarafından sunulan 41 sahifelik brifingle aynı mahiyette olduğu görülmektedir. 

 1.11. “Arz” başlıklı çalışma: 

Cumhurbaşkanlığı Süleyman Demirel Arşivi’nde yer alan 23.2.1997 tarihli iki sahifelik “ARZ” başlıklı belgede171, “İRTİCAİ FAALİYETLER” başlığı altında hem Genelkurmay, hem de MİT Müsteşarlığınca sunulan Brifingler çerçevesinde alınması gereken önlemler hakkında değerlendirmeler yer almaktadır. 

Söz konusu çalışmada, özetle; 

“- İRAN ve CEZAYİR örneğinde gözlendiği gibi, zecri tedbirlerin tabanın radikalizme kaymasına neden olabileceği, 

- Radikal grupların da Orta doğu’da ki kökten dinci devlet ve örgütlere vasat teşkil edebileceğine” dikkat çekilerek, bu tehlike karşısında samimi dindar kitlenin aydınlatılması maksadıyla camilerdeki imam ve vaazların durumunun gözden geçirilmesi, irticai medyaya karşı laik medya organlarının mütedeyyin kitleleri bilinçlendirmesi, bu faaliyetlerde ateist veya Marksist imajı olan kişilerin rol almaması, 

- Diyanet İşleri Başkanlığının yaptırım gücü ve ilmi yeterlilik açısından gözden geçirilerek, anılan kurum tarafından camilerde siyasi söylemlerde bulunulmasının önlenmesi, 

- İrticai grupları destekleyen finans kaynaklarının yasal mevzuat işletilerek kesilmesi” önerilmiştir. 

12  Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder