28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 20
7.2. “Siyasi İslami Kesimin Kadrolaşma Faaliyetleri” Konulu Özel Brifing:
24 Temmuz 1997 tarihinde Cumhurbaşkanı Demirel’e, “Siyasal İslami Kesimin Kadrolaşma Faaliyetleri” başlıklı bir başka brifing219 daha verildiği anlaşılmakta dır. Tamamı büyük harflerle kaleme alınan bu Brifing’te, Refah Partisi tarafından Bakanlık, kurum ve kuruluşlarda yapılan atamalar kadrolaşma faaliyeti olarak değerlendirilerek ayrıntılı şekilde incelenmektedir.
Brifing’te özetle;
-“Refah Partisi’nin 1994 yılında yapılan yerel seçimlerden itibaren kazandığı belediyelerde, 1995 yılında yapılan genel seçimlerden itibaren ise kamu kurumlarında kadrolaştığı,
- Bu partinin meclisteki toplam 550 milletvekillinin 160’ını alarak iktidar konumuna geldiği, 550 milletvekilinden 72’sinin İmam Hatip okullarından mezun olduğu, bu durumun siyasal İslamcı kesimin kadrolaşma ortamını kolaylaştırdığı,
- Türkiye genelindeki 80 il valisinin 36’sının, 874 ilçe kaymakamı ile yargının ve emniyetin bir kısmının, yurt içi ve yurt dışında da 167 basın yayın kuruluşunun siyasal İslamcı olduğu,
- 2541 dernek, 166 vakıf, 268 şirket, 1657 kurs ve pansiyon, 626 dershane, 9 sendika, 52 özel okulun siyasal islam amaçları doğrultusunda kadrolaştığı,
- Milli Gençlik Vakfına bağlı yurt sayısının 40 ilde 60’a, öğrenci evinin 58’e, üye sayısının ise 150000’e çıktığı, ayrıca toplam 654 vakıf, dernek ve tarikatın siyasal islama destek sağladığı,
- Yerel yönetimlerin desteklediği 21 vakfın Türkiye genelinde yayılarak sayısının 213’e yükseldiği, 7 irticai derneğin ise 95 adede ulaştığı ifade edilmektedir.
- REFAH-YOL koalisyon hükümetinin kurulmasını müteakip, 12 aylık süre zarfında, Başbakanlık merkez teşkilatına 1000’in üzerinde personel alındığı, bu kişilerin genellikle islami kesimi destekleyen belediyelerden geldiği,
- Başbakanlık Müsteşarı ve Yardımcılıkları, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü, Ekonomik ve Mali İşler Başkanlığı, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü gibi hayati önemdeki bürokratik noktalar ile GAP İdaresi Başkanlığı, Ortadoğu Amme İdaresi Başkanlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Teşvik Fonu, Dış
Ticaret ve Gümrük Müsteşarlıkları, Devlet Planlama Teşkilatında Yüksek Planlama ve Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nun İslam yanlısı kişilerin kontrolü altına girdiği,
- Başbakanlık bünyesinde oluşturulan “Özel Güvenlik Teşkilatı”na 85 Milli Görüşçü şahsın koruma görevlisi olarak alındığı, böylelikle diğer bakanlıklarda meydana gelen gelişmelerin Başbakanlığa aktartılması yönünde bilgi ağı oluşturulduğu,
- M.S.B.lığına bağlı yasal bir kuruluş olan Savunma Sanayi Müsteşarlığı teşkilatının bulunmasına rağmen Başbakanlık bünyesinmde savunma sanayini kendi amaçları doğrultusunda kontrol etmek ve yönlendirmek maksadıyla bir birim oluşturulduğu ve başına siyasal islama destek veren S.Ç. adlı bir
şahıs getirildiği,
- Başbakanlık Müsteşarlığına Milli Görüş yanlısı O.K.K., Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurul Başkanlığına S.A., Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğüne A.G. ve Başbakanlık İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığına G.Y.nın getirilmeleri ile yeni atamalarda ve personel alımlarında partizanca bir yaklaşım içinde oldukları,
- 36000 çalışanı ile tam bir personel devi olan Ziraat Bankasında büyük bir kadrolaşma hareketi başlatıldığı, sadece doğu ve güneydoğu illerinde 900 kişini işe alındığı,
- Vakıfbank yönetim kurulu, genel müdürü, dört genel müdür yardımcısı ve çok sayıda yöneticisinin re’sen emekli edilerek görevlerine son verildiği, bankanın kadro sayısının artırılarak bu kadrolara irtica yanlısı kesimden kişilerin atandığı, böylece kendi sermaye gruplarına finansman akışı sağlandığı,
- Ayrıca, TBMM Başkanlığına sunulan Denizcilik Bakanlığı kurulmasına ilişkin yasa tasarısı ile 954’ü merkezde olmak üzere toplam 2327 yeni kadro ihdas edilmesinin öngörüldüğü, bu bakanlığı ele geçirmek üzere milli görüş yanlıları için teşkilat şeması yapıldığı, irtica yanlısı N.K. adlı kişinin Müsteşar Yardımcısı yapıldığının belirlendiği,
- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne 700 eleman alınması için sınav açıldığı, 1500 çocuk bakıcısı, sosyal hizmetler uzmanı ve hademe alımının planlandığı, Malatya İl Müdürlüğüne Fethullah yanlısı A.K., Kars İl Müdürlüğüne Milli Görüş yanlısı D.G. atandırılarak partizanca bir yaklaşım sergilendiği,
- Geleceğin siyasal islama yön veren kadrolarını oluşturmak amacıyla, öğrencilerin başta Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakülteleri ve Polis Okulları olmak üzere, idareci yetiştiren üniversitelere yönlendirildiği,
- Bugün itibarıyla kuran kurslarına devam edenlerin sayısının 1 milyon 685 bin olduğu, her beş yılda bir bu sayının iki katına çıktığı, buna göre 2005 yılında bu rakamın 7 milyona çıkacağı, bu sayıya izinsiz olarak faaliyet gösteren kuran kursları da eklendiğinde bu sayının büyüklüğünün takdirlerine maruz olduğu,
- İrticai kesimin islam devletinin kalesi olarak gördükleri İmam Hatip okullarında ise durumun daha da düşündürücü olduğu, 561 imam hatip lisesinde 492 bin 809 öğrenci bulunduğu ve yılda 53 bin 553 kişinin mezun olduğunun tespit edildiği, oysa yıllık imam ihtiyacının 2 bin 288 kişi olduğu, ihtiyaç fazlası 51 bin 345 kişinin özellikle hukuk, siyasal bilgiler ve polis akademilerine yönlendirildiği, amacın kısa ve orta vadede devlet kadrolarını işgal ederek siyasal islam olgusu içinde islami bir devlet yapısı oluşturmak olduğu,
- Adalet Bakanlığı bünyesinde 450 yeni hakim ve savcı için açılan sınavı kazanan 1756 adaydan en az yarısının imam hatip okulu mezunu ve irtica yanlısı olduğu, özellikle Adalet Bakanı Müşaviri olarak çalışan Refah partisi Rize Milletvekili Şevki YILMAZ’ın kardeşi A.Y.’nin yargıç ve savcı sınavlarında koordinatörlük yaparak yargı erki içinde kadrolaşma yaptığı,
- Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Müsteşar Yardımcıları ile Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü’nün görevlerinden alınarak, yerlerine Milli Görüş yanlısı İ.A., H.T.F. ve Şevki YILMAZ’ın kardeşi A.Y.’nin getirildiği,
- DYP’nin yönetiminde olmasına rağmen, İçişleri Bakanlığı ana hizmet ve taşra birimleri ile bağlı kuruluşlarında da koalisyon hükümetinin verdiği referanslar doğrultusunda atamalar yapılarak kadrolaşıldığı, Bakanlık Araştırma ve Geliştirme Daire Başkanlığına Milli Görüş yanlısı H.K., Hukuk Müşavirliğine ise T.A.’nın atandırıldığı,
-Maliye Bakanlığı bünyesinde İstanbul teşkilatının tamamen değiştirildiği, Arsa Ofisi Genel Müdürü N.N.Ü’nün görevinden alındığı, Bakanlık Müşaviri kadrolarına Milli Görüş yanlısı M.Y., F.A., İ.S., M.A. gibi kişilerin atandığı,
-Ayrıca direkt TBMM’ye bağlı olmasına rağmen Sayıştay kadrolarına %70 oranında Milli Görüş yanlısı kişilerin yerleştirildiği,
-DYP’li bir bakanın yönetiminde olmasına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı ana hizmet ve taşra birimleri bünyesinde Siyasal İslamcı yüzlerce atamanın yapıldığı, 12 aylık dönemde Diyanet İşleri Başkanlığından ayrılan toplam 235 kişinin bu Bakanlığa atandığı,
- Kadrolaşmanın, Orman, Çevre, Sağlık Bakanlıklarında da sürdürüldüğü,
- Eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın üst düzey bürokratları istifaya zorladığı, bu amaçla personeli Doğu ve Güneydoğuya tayin ettirdiği, Milli Görüşçü şahıslardan A.K., Ş.G., H.C.’u Bakanlık Müsteşar ve Yardımcılıklarına getirildiği, Fethullah yanlısı C.U., F.C., M.A. gibi şahısların İl Kültür Müdürlüklerine atandığı,
- Sanayi ve Ticaret Bakanlığında Genel Müdür düzeyinde 5 kişinin görevinden alındığı,
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında Türkiye Taş Kömürü kurumunda çalışan siyasal islam yanlısı 146 kişinin üst düzey görevlere atandığı ve bu kuruma irtica yanlısı 1500 personel alındığı, eski Bakan Recai Kutan’ın göreve gelmesi ile birlikte Milli Görüşçü A.H., E.E., Z.K. gibi kişilerin Müsteşar ve Müsteşar Yardımcılıklarına getirildiği, TEDAŞ ve TEAŞ bünyesinde irticai kadrolaşma
gerçekleştirildiği, bu kapsamda 641 personelin TEAŞ’tan, 163 personelin ise TEDAŞ’tan üçer ay geçici görevle yurtiçine dağıtıldığı, müessese müdürlerinden 53’ünün yerinin değiştirildiği, Ankara’daki Genel Müdürlükte görev yapan 50 Daire Başkanından 30’unun istifaya zorlanarak pasif görevlere getirildiği, eski Tatvan Meslek Yüksek Okulu Müdürü radikal islamcı Hizbullah örgütünün
menzil kanadından F.T.yi TEAŞ İdari ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanı olarak atandığı, Milli Görüş yanlısı M.Ö.’nün TEDAŞ, A.D.’nin TEAŞ Genel Müdürlüğüne tayin edildiği, böylece başta sanayi ve enerji olmak üzere stratejik öneme haiz sektörlerin yönetiminin ele geçirildiği,
- Özelleştirme ihalelerinde irticai kesim yanlısı şirketlere öncelik verildiği, bu şirketlerin stratejik önemi haiz enerji sektöründe yapılan ihaleler için birleşerek güç oluşturmaya çalıştıkları,
-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında kadrolaşmanın had safhaya ulaştığı, açılan sınav sonucu 5000 kişinin işe yerleştirildiği, 1500 sağlık personelinin sözleşmeli olarak işe alındığı, 750’ye yakın üst düzey personelin ise görevinden alındığı,
- Eski Bakan Necati ÇELİK’in Milli Görüş yanlısı E.Ö.’yü SSK Genel Müdürlüğüne, A.T.’yi Müsteşarlığa, R.Ö., C.A., İ.B. gibi şahısları is Müsteşar yardımcılıklarına atadığı, Sosyal Sigortalar, İş ve İşçi Bulma Kurumu ve BAĞKUR Genel Müdürlerini görevlerinden alarak yerleri İ.U. A.Y. ve F.A. gibi Milli Görüş yanlısı kişilerin getirildiği, SSK hastanelerinde Başhekim ve diğer idari personelin tamamının değiştirildiği, müfettiş kadrolarına irtica yanlısı kişiler getirildiği, bu
Bakanlıkta türban uygulamasının serbest bırakıldığı,
-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, YÖK ve KİT’lerde de aynı anlayış ile kadrolaşma yapıldığı,
-Özellikle Yüksek Öğretim Kurumları kapsamında 55 üniversiteden 8’inin irticai kesimin kontrolüne girdiği,
- Son olarak, hükümetin istifasını müteakip kadrolaşmaya hız vermek maksadıyla, 23 Haziran 1997 günü Başbakanlıktan izin alınmaksızın kurumlar arasında ve kurumlardan belediyelere naklen geçişleri düzenleyen bir genelge yayımlanarak naklen atamaların tümüyle serbest bırakıldığı,
- Siyasal islami kesim tarafından, fakir ve inançlı çocukların, Kur’an kursları, İmam Hatip okulları ve özel okullarda yatılı olarak ve hiçbir ücret almadan eğitilerek beyinlerinin yıkandığı; daha sonra üniversite hazırlık kurslarından geçirerek hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerinden mezun edip Atatürk
ve laiklik düşmanı kişiler olarak devletin kritik kadrolarına planlı bir şekilde yerleştirdikleri,
- Mevcut haliyle, sorunun ülke bazında ciddi bir boyuta erişmesi nedeniyle, topyekün bir mücadele gerekliliğinin ortaya çıktığı, bu noktadan hareketle devlet kademelerinde siyasal islamın oluşumuna yönelik kadrolaşmanın, tasfiye edilmeden devam etmesi halinde, bu yöndeki tehdidin artarak devam
edeceğinin değerlendirildiği” belirtilmektedir.
7.3. “İrtica Ne Durumdadır?” başlıklı 17 Mart 1998 tarihli brifing:
17 Mart 1998 tarihinde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından, MGK toplantısı dışında, Cumhurbaşkanı DEMİREL’e verilen “İRTİCA NE DURUMDADIR?” başlıklı
Özel Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinden Komisyonumuza intikal etmiştir. Bu brifingte, DEMİREL’e, TSK’nın yasalardan kaynaklanan görevlerinin bir kez
daha hatırlatıldığı görülmektedir.220
Cumhurbaşkanlığı Arşivinde de yer alan 60 sahifelik sözkonusu takdimde özetle;221
“- Kelime anlamı gericilik olan irticanın ulusal aydınlığımızın kaynağı olan Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinde var olan gericiliğin amacının devletin tüm sistemlerinde “İslam” hükümlerini egemen kılmayı amaçlayan teokratik bir “İslam Diktatörlüğü”ne dönüşü istediği,
- Teokratik diktatörlük rejiminin Türkiye Cumhuriyetini temel ilkelerine karşı olduğu, ümmetçi olduğu ve Cumhuriyeti ve milliyetçiliği reddettiği, Milli Nizam, Milli Selamet partilerinden sonra Refah Partisinin kurulmasıyla irtica tehdidinin ortaya çıktığı, Refah Partisinin yüzde 3’le başlayan oy oranını 1995’te yüzde 21.4’e yükselttiği,
- Refahyol hükümeti döneminde başta İçişleri, Adalet, Sağlık bakanlıklarıyla mahalli idarelerdeki kadrolaşmanın laik Cumhuriyet’i yıkmaya yöneldiği, irticanın rejime yönelik ciddi bir güvenlik sorunu ortaya çıkardığı,
- TCK’nın “Dine Dayalı Devlet Kurma” yönündeki propagandayı suç kabul eden 163 üncü maddesinin kaldırılmasıyla demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin meşru müdafaasız kaldığı,
- Cumhuriyet rejimine karşı gelişen bu hazin tablo karşısında Anayasanın 68 ve 69 uncu maddelerine istinaden Yargıtay Başsavcısı tarafından 21 Mayıs 1997 tarihinde laiklik ilkesine aykırı eylemleri nedeniyle Refah Partisi’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açıldığı,
- Siyasi tansiyonun da yükselmesine bağlı olarak REFAHYOL Hükümetinin iktidarı bırakmak zorunda kaldığı ve nihayet bu partinin 16 Ocak 1998 günü Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığı ve gerekçeli kararın 21 Şubat 1998 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığı,
- “Anayasanın temel ve değiştirilemez ilkelerine aykırı hareket eden bir partinin bu aşamaya kadar nasıl tırmanabildiği ve siyasi ve şahsi hırsların ağır basarak, siyasi ve ahlaki değerleri ayaklar altına alan bir diğer partinin desteği ile iktidara nasıl taşındığı ve desteklendiğinin sorulmaya değer bir soru olduğu”, misyonunu tamamladığı yorumu yapılarak kapatılan Refah Partisinin devamı olarak
kurulan Fazilet Partisine, Refah Partili 147 milletvekilinin eski genel başkanları ERBAKAN’ın talimatıyla üye olmasının Anayasal düzenin istismar edildiğini gösterdiği,
- İrticanın yeni stratejisinin; “İslami kimliği ön plana çıkarmadan siyasi alanda teşkilatlanmayı muhafaza etmek ve TBMM’de çoğunluğu sağlayabilecek bir oy oranına ulaşmak”, “ülke genelinde siyasi, sosyal ve ekonomik bunalımlar yaratarak toplumun siyasal İslam’ı tek çözüm olarak görmesini sağlamak için propaganda yapmak”, “bu maksatla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu frekans tahsis ihalelerinde irtica’ı destekleyen sermayeyi kullanarak, özellikle nüfus yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde, ihaleleri kazanmak”, “yurtdışı gelirleri ve elde ettikleri yerel yönetimlerin imkânını kullanarak irticayı destekleyen sermayeyi geliştirmek, bu güçle halk iradesini satın alarak İslam diktatorya sına kayışı garantilemek”, “8 yıllık kesintisiz eğitim nedeniyle imam hatip liselerinin orta kısmının kapatılmasından doğan dini eğitim boşluğunu, özel okullar açarak telafi etmek”, “devlet kademelerinde elde ettikleri kadroları muhafaza edebilmek için iktidar partileri üzerinde toplum baskısı yaratmak”, “kamuoyunun kısmen de olsa irticaya karşı duyarlı hale gelmiş olması nedeniyle faaliyetlerini ve özellikle radikal unsurlarını yer altına kaydırarak, daha güçlü ve hacimli bir potansiyele ulaşarak, tekrar sahneye çıkmak” ve “siyasal iktidarı kaybetmelerinde başlıca faktör olarak gördükleri Türk Silahlı Kuvvetleri’ni her türlü vasıtayı kullanarak yıpratmak, böylece, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hem gücünü, hem de toplum üzerindeki tarihi etkisini zayıflatmak” olduğu,
21 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder