14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 12


  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 12


 1.12. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın “İrticai Faaliyetlerin Önlenmesine Dair Tedbirler” Başlıklı 25 Şubat 1997 Tarihli Raporu: 


 MİT tarafından hazırlandığı görülen, 25 Şubat 1997 tarihli ve “İRTİCAİ FAALİYETLERİN ÖNLENMESİNE DAİR TEDBİRLER” başlıklı bir başka gayri resmi belgede;172 “Mevcut Yasaların Etkinlikle Uygulanması”, “Yapılması Gereken Yasal Düzenlemeler”, “Alınması Gereken Diğer Tedbirler” başlıkları altında “irticanın mevcut durumu” incelenmektedir. 

 Bu Belge, üzerinde oynama yapılmaksızın- aşağıda sunulmaktadır. 

 Belgede, “Mevcut Yasaların Etkinlikle Uygulanması” başlığı altında (altı madde olarak); 

 “1. Bir süreden beri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde terör tanımına giren “Cumhuriyetin niteliklerini ve özellikle laik düzeni değiştirmeye yönelik eylemlere” karşı yeterli düzeyde çaba sarf edilmediği, bu tür suçları işleyenlerin yakalanıp yargı mercilerine sevk edilmedikleri dikkate alınarak, bu suçların Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılarınca yapılması ve yargılamanın en 
kısa zamanda sonuçlandırılması, 

 2. Son zamanlarda, Türk Ceza Kanunun 312. Maddesi gereğince halkı sınıf, ırk, din ve mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etme suçunu işleyenler hakkındaki maddelerin titizlikle uygulanması gerektiği, 

 3. İnkılap Kanunlarından “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına İlişkin Kanun”un işler hale getirilmesi ve bu Kanuna muhalefet edenler hakkında yasal işlem yapılması, 

 4. 25.07.1951 tarihli ve 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” gereğince “büyük kurtarıcı Atatürk’e saygısızlığın affedilir bir tarafı olmadığı, bu Kanun’un titizlikle uygulanması, 

 5. 2820 sayılı “Siyasi Partiler Kanunu” gereğince siyasi partilerin Türki Cumhuriyetinin laiklik niteliğinin değiştirilmesi ve halifeliğin yeniden kurulması amacını güdemeyecekleri ve bu amaca yönelik faaliyetlerde bulunamayacakları, devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla propaganda yapamayacakları 
şeklindeki hükümlerin titizlikle takip edilerek aykırı hareket eden partilerin kapatılması cihetine gidilmesi, 

 6. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Jak Kamhi’ye silahlı saldırıda bulunan sanıkların TCK 450 ve 62. Maddeleri yerine Anayasanın tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil 146/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin 02.04.1996 tarih ve 9-59/70 sayılı kararının emsal alınarak benzer suçlarda 
buna göre hareket edilmesi, (maddenin başında kalemle “(-) (eksi) işareti yer almaktadır)” hususları yer almaktadır. 

 “Yapılması Gereken Yasal Düzenlemeler” başlığı altında; 

 1. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 23. Maddesiyle Türk Ceza Kanununun 141, 142 ve 163 üncü maddelerinin yürürlükten kaldırılması büyük boşluk yarattığından, bilhassa irticai olayların önlenmesini teminen Terörle Mücadele Kanunun 7 ve 8 inci maddelerine bununla ilgili yeni fıkralar eklenmesi ve ayrıca terörle mücadele mevzuatımızın İngiltere’nin “Terörizmle İlgili Mevzuatı”na paralel bir biçimde değiştirilmesi, 

 2. Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nda değişikliğe gidilerek; “bilgisayarların suç araştırmasında kullanılması, ses bantları ve bilgisayar kayıtlarının delil olarak kullanılabilmesi, özel cihazla uzaktan ev ve işyeri gibi mahallerin dinlenmesi, polise gizli araştırma ve adam takibi yetkisinin verilmesi ve suçluların yakalanıp cezalandırılması, 

 3. TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülen yasama dokunulmazlığına ilişkin Anayasanın 83 üncü maddesinde yapılan değişiklikte Anayasanın Devlet bütünlüğünün korunmasına ilişkin 14 üncü maddesine yapılan atfın çıkarılmış olmasının büyük bir yanlışlık olduğu; bu yanlışın, değişikliğin Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi esnasında mutlaka düzeltilerek, vatana ihanet, İnkılap 
Kanunları ve Atatürk aleyhine işlenen suçların da yasama dokunulmazlığı kapsamı dışında tutulması gerektiği, (maddenin başında kalemle “(-) (eksi) işareti yer almaktadır) 

 4. Anayasanın 68 ve 69 uncu maddelerinde yapılan değişikliğe paralel olarak, “Siyasi Partiler Kanunu”nda gerekli değişikliklerin yapılarak; siyasi partilerin milletvekilleri, belediye ve il başkanlarının eylemlerinin de Devletin bağımsızlığı na, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğün, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olması hallerinde partinin kapatılması cihetine gidilmesinin sağlanması, 

 5. Uygulamada görülen boşluk nedeni ile “Devlet topraklarının taamını veya bir kısmını yabancı bir devletin hakimiyeti altına koymaya veya Devletin istiskalini tenkise veya birliğini bozmaya veya Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya matuf bir fiil işleyen kimse ölüm cezası ile cezalandırılır” hükmünü muhtevi, Türk Ceza Kanunu’nun 125’inci 
maddesine, aynen 146’ıncı maddenin ikinci fıkrasında olduğu gibi suç işlemeye teşvik veya suçu irtikap kararını takviye edenler ile ilgili yeni bir fıkra ilave edilmesinin gerektiği, (maddenin başında kalemle “(-) (eksi) işareti yer almaktadır) 

 6. 647 sayılı “Cezaların İnfazı Hakkında Kanun”un yargı etkinliğinin yitirilmesin de başlı başlına bir etken olduğu, ülkemizde idam dahil hiçbir hükümlünün on yıldan fazla cezaevinde kalmadığının bir gerçek olduğu, kanunda kabahatler için öngörülen hapis cezalarının para cezasına çevrilebildiği, bu nedenle bu kanunun gözden geçirilmesi gerektiği, 

 7 . İrticai faaliyet içinde bulunan kuruluşların iç ve dış merkezlerden aldıkları parasal desteğin titizlikle izlenmesi ve bu maksatla “Yardım Toplama Kanunu”nda gerekli değişiklikler yapılması, 

 8. Pişmanlık yasalarının sürekli bir hal aldığı, ülkemizde 1983 yılından beri idam cezasının uygulanmadığı, bu nedenle bu yasalar çıkarılırken ayrıntılı şekilde incelenmesi ve buna göre yasal düzenleme yapılması gerektiği, 

 9. İnkılap Kanunlarından “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına İlişkin Kanun”daki ceza miktarlarının artırılması, 
 Hususları yer almaktadır. 

 “Alınması Gereken Diğer Tedbirler” başlığı altında; 

 1. Ceza infaz kurumları; terör suçlularının barınağı, eğitim kampı ve terör faaliyetlerinin sevk ve idare üssü durumundadırlar. Bu nedenlerle ceza infaz kurumları çok sıkı denetim altına alınarak; yuvaların dağıtılması, silah, cep telefonu, faks ve bölücü yayınlara müsaade edilmemesi,terör suçluları için Özel tip cezaevlerinin çoğaltılarak mutlaka iki-üç kişilik oda sistemine geçilmesi 
gerekmektedir. 

 2. İrticai faaliyetlerinden dolayı Yüksek Askeri Şura kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen subay ve astsubayların, kamu kurum ve kuruluşlarıyla, mahalli idare teşkilatlarında istihdam edilmesi yandaşlarına cesaret vermekte, bu düşüncedeki kişiler için bir güvence oluşturmakta ve 
Silahlı Kuvvetlerde rahatsızlık yaratmaktadır.Bu konu kesinlikle önlenmelidir. 

 3. İrtica yanlılarının arkasında bir halk desteğinin oluşmaması için; 

- Diyanet İşleri Başkanlığı bu amaca hizmet edecek şekilde yeniden teşkilat landırılarak, daha aktif hale getirilmelidir. 
- Basın ve televizyonlar aracılığıyla islâmiyet tüm yönleriyle halka anlatılmalıdır. 

- Bu konuda radikal dinci akımlar karşısında yer alan aydın din adamları ve din bilginlerinden azami ölçüde yararlanılmalıdır. 

 4. İrticayı barındırıp besleyen kurumlar ve "İslam Şurası" gibi dini yönetim biçimi uygulayan belediyeler çok ciddi bir şekilde denetlenmelidir. 

 5. İrticai örgütler kendilerine finansman sağlamak için zorla yardım toplamakta, büyükşehir belediyelerinin imkanlarını kullanmaktadırlar. İçişleri Bakanlığı 
bunları önleyecek tedbirleri almalıdır. 

 6. Başta mülki idare amirleri olmak üzere, kamu görevlilerinin atanmasında Cumhuriyete ve laikliğe bağlı kişilerin seçilmesine özen gösterilmelidir. 

 7. Din ile dünya işlerinin ayrılığı demek olan laiklik ilkesinin benimsenmesi ve laiklik= dinsizlik algılamasının yanlış olduğu, basın ve yayın başta olmak üzere 
kitle iletişim araçlarıyla halka anlatılmalıdır. 

 8. Cumhuriyetin niteliklerine karşı olan grupların, kamu kurum ve kuruluşlar ında kadrolaşmalarına imkan verilmemelidir. Bunların sızmak istediği, bilhassa yurt işletmelerinde tedbir alınmalı ve bu kurumlar etkin bir şekilde denetlen melidir. 

 9. Öğrencilerin yurt sorununun çözülememesi sebebiyle, irticai çevrelerin taşradan gelmiş öğrencileri bünyesine almak ve onlara yemek ve barınma imkanları vererek kendi çizgilerine çekmek istedikleri, bu şekilde propaganda faaliyetlerinin gerçekleştirildiği anlaşıldığından, Devlet yurtlarının durumlarının iyileştirilmesi sağlanmalı ve gerekli merkezlerde ihtiyaç hissedilen miktarda yurt 
yapılması hızlandırılmalıdır. 

 10. İrticai kesimlerin, her türlü faaliyetleriyle şeriat devleti kurma yolunda büyük çapta çaba sarf ettikleri bilinmektedir. Bu tür eylemlerin önlenmesi ve etkin tedbirlerin alınması yolunda, başta mülki idare amirleri olmak üzere, ilgili ve yetkili tüm kamu personeline büyük görev düşmektedir. Bu tür eylemlere karşı taviz vermeyen ve laik Cumhuriyetin koruyucusu olan kamu görevlileri Devletçe desteklenmeli ve hiçbir siyasi etki altında kalmadan görev yapabilmeleri sağlanmalıdır. 

 11. Yurt içinde ve yurt dışında irticai faaliyet gösteren başta Milli Gençlik Vakfı ve benzeri teşekküller titizlikle denetlenmeli ve illegal olanlar hakkında yasal işlem yapılmalıdır. 

 12. İmam hatip okulları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sıkı kontrol altında bulundurulmalıdır ve bu okulların ihtiyaçlar ölçüsünde açılmasına müsaade edilmelidir. 

 13. İrticai kesimlerin dış ülkelerdeki destek kuruluşları ile irtibatları MİT, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarınca çok yakından takip edilmelidir. 

 14. İrticai kesim, "Müslüman Kardeşler", "Rabıta", "İslami Selamet Cephesi" gibi örgütlerle de işbirliği yaparak kendilerine finansman ve mali destek sağlamaktadır. İçişleri Bakanlığı bunun önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. 

 15. Cumhuriyetin niteliklerini bütünüyle tahribe yönelik sürekli faaliyet gösteren bazı basın ve yayın kuruluşlarının, bu zararlı eylemlerini geniş bir kitleye yaymak maksadıyla, başta kamu kurum ve kuruluşları ile eğitim müesseselerinde olmak üzere bedava dağıtım yaptıkları bilinen bir gerçektir. Konunun, yargısal boyutu titizlikle takip edilip suçlular hakkında yasal işlem yapılırken, bir taraftan da yetkililerin ücretsiz dağıtım konusunda önlem alması zorunlu görülmektedir. Bu tür yayınların finans kaynaklarının nereden sağlandığı konusunun da araştırılması gerekmektedir. 

 16. Seçimlerde başarı kazanmakla rahat faaliyet gösterebilecekleri bir ortam doğduğunu zanneden irticai kesime karşı, Cumhuriyete ve laikliğe bağlı kesimler davranışları ile gerekli tepkiyi göstermelidirler. 

 17. Radikal islamcıların ve tarikatçıların müşterek amacı; Türkiye'yi, temeli Atatürk tarafından kurulan modern ve laik ulus kimliğinden uzaklaştırarak İran benzeri, islam kökten dinciliğine ve fanatizmine dayalı, şeriat devleti kurarak, çağ dışı bir toplum haline getirmektir. Buna asla müsaade edilmeyeceği ilgili ve yetkililerce her platformda kesin bir dille ifade ve beyan edilmelidir. 


 Belgenin ekinde yer alan “ ŞERİAT VE İRTİCAİ FAALİYETLERİN ÖNLENMESİNE DAİR TEDBİRLER” başlıklı not ta173 



DİPNOT;

173 CUMHURBAŞKANLIĞI ARŞİVİ Dolap No:91703, Fihrist No:22357-349/355. 


40 tedbir yer almaktadır. Bu hususlar şunlardır: 

1. Türkiye bir hukuk devleti olduğundan, kanun hakimiyetinin sağlanması elzemdir. O sebeple suç işleyenlerin , takip ve cezalandırılmaları
Devletin başlıca görevidir. Başta emniyet ve yargı teşkilatı olmak üzere tüm Devlet organlarının bu yolda titizlikle görev yapması zorunludur.
(Devrim Kanunları, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar, Halkı; sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik gibi)

2. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 23 üncü maddesiyle Türk Ceza Kanununun 141, 142 ve 163 üncü maddelerinin yürürlükten kaldırılması
büyük boşluk yarattığından, bilhassa irticai olayların önlenmesini teminnen Terörle Mücadele Kanununun 7 ve 8 inci maddelerine, bununla ilgili yeni

fıkralar eklenmesi yararlı olacaktır. 

3. Başta Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu olmak üzere, ilgili mevzuatta kısa zamanda değişikliğe gidilerek , bugün demokratik ülkelerde
delil niteliğinde sayılan;
- Bilgisayarların suç araştırmasında kullanılması,
- Ses bantları ve bilgisayar kayıtlarının delil olarak kullanılabilmesi,
- Özel cihazla uzaktan ev ve işyeri gibi mahallerin dinlenmesi,
- Polise gizli araştırma ve adam takibi yetkisinin verilmesi,
Suçluların yakalanıp cezalandırılmasında büyük yarar sağlayacaktır.
4. Yasama dokunulmazlığına ilişkin Anayasanın 83 üncü maddesinde yapılan değişiklik, TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülerek Genel Kurul gündemine
 alınmıştır. Bu değişiklikle, milletvekillerinin zimmet, ihtilas, irtikap gibi yüz kızartıcı suçlarından dolayı doğrudan takibata başlanacagı kabul edilmiştir.
Ancak, bu değişikliğe gidilirken, halen maddede var olan Anayasanın Devletin bütünlüğünün korunmasına ilişkin 14 

üncü maddesine yapılan atıf, madde metninden çıkarılmak suretiyle büyük bir yanlışlık yapılmıştır. Kanun Teklifi Meclis Genel Kurulunda 

görüşülürken, bu yanlışlık mutlaka düzeltilmeli ve vatana ihanet, İnkilap Kanunları ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar yasama dokunulmazlığı 

kapsamı dışında tutulmalıdır. 
5. Anayasanın 68 inci maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak; Siyasi Partiler Kanununda gerekli değişiklikler yapılarak; siyasi partilerin
milletvekilleri, belediye ve il başkanlarının eylemlerinin de; Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, demokratik ve
laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olması hallerinde partinin kapatılması cihetine gidilmesi sağlanmalıdır.
6. Ceza infaz kurumları; terör suçlularının barınağı, eğitim kampı ve terör faaliyetlerinin sevk ve idare üssü durumundadırlar. Bu nedenlerle ceza
infaz kurumları çok sıkı denetim altına alınarak; yuvaların dağıtılması, silah, cep telefonu, faks ve bölücü yayımlara müsaade edilmemesi, Özel Tip
Ceza Evlerinin çoğaltılarak mutlaka iki-üç kişilik oda sistemine geçilmesi gerekmektedir.
7. İrticai faaliyetlerinden dolayı Yüksek Askeri Şura kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen subay ve astsubayların, kamu kurum ve
kuruluşlarıyla mahalli idare teşkilatlarında istihdam edilmesi rahatsızlık yaratmaktadır. Bu konu kesinlikle önlenmelidir.
8. Taasubun, din ve vicdan hürriyetinin en büyük düşmanı olduğu halka anlatılmalı ve bu konuda alınacak en önemli tedbirin laiklik olduğu
konusunda vatandaş bilinçlendirilmeli dir.
9. Laikliğin dinsizlik, din düşmanlığı olmadığı, bilakis bir itidal ve muvazene sistemi olduğu halka çok iyi anlatılmalıdır.
10. İrticai faaliyet içinde bulunan kuruluşların iç ve dış merkezlerden sağladıkları parasal destek titizlikle izlenmeli ve bu maksatla Yardım Toplama
Kanununda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
11. İrtica yanlılarının arkasındaki halk desteğinin çekilmesi amacıyla;
- Diyanet İşleri Başkanlığı bu amaca hizmet edecek şekilde yeniden teşkilatlandırılarak daha aktif hale getirilmelidir.
-Basın ve televizyonlar aracılığıyla islâmiyet tüm yönleriyle halka anlatılmalıdır.
-Bu konuda radikal dinci akımlar karşısında yer alan aydın din adamları ve din bilginlerinden azami ölçüde yararlanılmalıdır.
12. İrticayı barındırıp besliyen kurumlar ve özellikle belediyeler çok ciddi bir şekilde denetlenmelidir.
13. Özellikle kırsal kesimin ve büyük şehir varoşlarının sözkonusu akımlara neden süratle meylettiği konusunda sosyal, kültürel ve antropolojik
etüdler yapılarak, alınacak tedbirler bu araştırma sonuçlarına dayandırılmalıdır.
14. Diyanet İşleri Başkanlığının koordinatörlüğünde oluşturulacak bir komisyon sürekli olarak İslâmın, Kur'an'ın yorumunu yapmalı ve bu suretle
değişen ve gelişen şartlar içinde, dine yeni yorumlar getirilmeye çalışılmalıdır.
15. Hizbullah ve benzeri terör örgütü mensuplarının eylemleri medyada sergilenmeli, din terörü imajı halkın kafasına yerleştirilmelidir.
16. Yapılan atamaların başta mülki amirler olmak üzere Cumhuriyet ve laikliğe bağlı kişilerden olmasına özen gösterilmelidir.
17. Din ile dünya işlerinin ayrılığı demek olan laiklik ilkesinin benimsenmesi ve laiklik= Dinsizlik algılamasının yanlış olduğu, basın ve yayın başta
olmak üzere kitle iletişim araçlarıyla halka anlatılmalıdır.
18. Cumhuriyetin niteliklerine karşı olan grupların, kamu kurum ve kuruluşların da kadrolaşmalarına imkan verilmemelidir. Bunların sızmak istediği
bilhassa yurt işletmelerinde tedbir alınmalı, gerekirse yurt işletmeciliği ruhsata veya müsaadeye bağlanmalıdır.
19. Öğrencilerin yurt sorununun çözülememesi sebebiyle irticai çevrelerin taşradan gelmiş öğrencileri bünyesine almak ve onlara yemek ve barınma
imkanları vererek kendi çizgilerine çekmek istedikleri, bu şekilde propaganda faaliyetlerinin gerçekleştirildiği anlaşıldığından, Devlet yurtlarının
durumlarının iyileştirilmesi sağlanmalı ve gerekli merkezlerde ihtiyaç hissedilen miktarda yurt yapılması hızlandırılmalıdır. Ayrıca, öğrencilerin
maddi ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla öğrenim kredilerinin arttırılması ve örgütlerin maddi imkanlar ile öğrencileri kazanma etkinliği önlenmelidir.
20. Devrim kanunlarından "Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına ilişkin Kanun" işler hale getirilerek, suç unsuru tespit edilen ve sözkonusu
Kanuna muhalefet edenler hakkında gerekli yasal işlem yapılmalı ve mevcut cezalar artırılmalıdır.
21. Özellikle vatandaşla yüz yüze ilişkileri bulunan Devlet memurlarının laiklik ve irticai faaliyetler konusunda hizmet içi eğitim programları
ile aydınlatılması sağlanmalıdır.
22. Başbakanlığın koordinesinde, dini gerçek anlamda anlatan görsel ve işitsel eğitim faaliyetler biran önce başlatılmalıdır.
23. Son zamanlarda mevcudiyetleri ortaya çıkan ve faaliyetleri artan Hizbullah, Tevhid, Mazlum-Der, Müslüman Gençlik, İBDA-C , İslami Hareket gibi radikal
islami grupların faaliyetlerini 

artırdıkları görülmektedir. Devletin kanunlarına, modern Türkiye'nin görünüşüne aykırı olan bu gibi 

hareketlere ve oluşumlara görevlilerin dikkati çekilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. 
24. Cumhuriyetin niteliklerine karşı olan grupların, kamu kurum ve kuruluşlarında kadrolaşmalarına imkan verilmemelidir.
Bunların sızmak istediği bilhassa yurt işletmelerinde tedbir alınmalı gerekirse yurt işletmeciliği ruhsata veya müsaadeye bağlanmalıdır .

25. Radikal islamcıların ve tarikatçıların müşterek amacı; Türkiye'yi, temeli Atatürk tarafından kurulan modern ve laik ulus 

kimliğinden uzaklaştırarak İran benzeri, islam kökten dinciliğine ve fanatizmine dayalı, şeriat devleti kurarak ülkeyi çağ dışı bir 

toplum haline getirmektir. Buna asla müsaade edilmeyeceği kesin bir dille beyan edilmelidir. 
26. Seçimlerde başarı kazanmakla rahat faaliyet gösterebilecekleri bir ortam doğduğunu zanneden irticai kesime karşı Cumhuriyete ve laikliğe bağlı kesimler 
davranışları ile gerekli tepkiyi göstermelidirler. 
27. Radikal dinci akımın TBMM toplantılarına büyük bir disiplin içinde devam ettikleri ve bütün yasaların çıkarılmasında söz sahibi oldukları görülmektedir.
Karşıt gruplar bu gerçeği görerek TBMM toplantılarına muntazam devam etmeye çağrılmalıdır. 
28. Tek başına iktidar olamayan bu akım başka bir parti ile iktidarı paylaşması na rağmen, ortağını kendisine mahkum etme politikasını yürütmektedir.
Koalisyon ortağı partinin bakanları, kendi görev sahalarına müdahale edilmesine karşı çıkmalıdırlar. 
29. Muhtelif zamanlarda gösteri ve yürüyüşler yapılarak şeriat devleti propagandalarına cüret edenlere karşı valilere ve emniyet müdürlerine büyük 
görev düşmektedir. Bu görevlerinden dolayı daima desteklenecekleri bildirilmelidir. Ayrıca vali, kaymakam ve 

emniyet müdürü tayinlerinde azami dikkat sarf edilecektir. 
30. İrticai kesim; halkı maddi, manevi ve ahlaki açıdan ve onların dini duygularını istismar eden her türlü emellerine hizmet için kullanan ve kendisi
nin iktidara gelmesinde destek sağlayan tarikatlara hoşgörü ile bakmakta ve onlara azami ölçüde yardım etmektedir. 
Esasen yasak olan tarikatlara imkan verilmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
31. Milli Gençlik Vakfı ve benzeri illegal teşekküllere İçişleri Bakanı derhal el koymalıdır.
32. İmam hatip okulları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sıkı kontrol altında bulundurulmalıdır ve ihtiyaçlar ölçüsünde bu okulların açılmasına mücadele
edilmelidir. 
33. İrticai kesimlerin dış ülkelerdeki destek kuruluşları ile irtibatları MİT, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarınca çok yakından takip edilmelidir.
34. Yerel yönetimlerde "İslam Şuraları" adı altında kurulan örgütler İçişleri Bakanlığınca teftiş ettirilmeli ve tedbir alınmalıdır.
35. İrticai kesim, "Atatürkçü değiliz, ama ilkelerini benimsiyoruz" gibi safsatalarla dış ülkelerden kaynaklanan " Müslüman Kardeşler ",
"Rabıta", "İslami Selamet Cephesi" gibi örgütlerle de işbirliği yaparak kendilerine finansman ve mali destek sağlamaktadır.
İçişleri Bakanlığı bunun önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır.
36. İrticai örgütler kendilerine finansman sağlamak için zorla yardım toplamakta, büyük şehir belediyelerinin imkanlarını kullanmaktadırlar. İçişleri
Bakanlığı bunları önleyecek tedbirleri 

almalıdır. 
37. Aynı kesim, Kürt sorununa " Müslüman Kardeşliği " sloganı ile yaklaşarak meseleyi sulandırmaktadır.
Konunun, MİT tarafından dikkatle takip edilmesi gerekir.
38. Şevki Yılmaz, Hüseyin Ceylan, Fetullah Erbaş gibi Milletvekilleri ile Kayseri ve Sincan gibi Belediye başkanlarının söz ve hareketleri MİT tarafından dikkatle takip edilmeli haklarında soruşturma açılma durumu ortaya çıkarsa savcılık derhal harekete geçmelidir.
39. Terörle mücadele mevzuatımız, İngiltere'nin " Terörizmle ilgili mevzuatı " na paralel biçimde değiştirilmelidir.
40. Cumhuriyetin niteliklerini bütünüyle tahribe yönelik sürekli faaliyet gösteren bazı basın ve yayın kuruluşlarının, bu zararlı eylemlerini geniş bir
kitleye yaymak maksadıyla, başta kamu kurum ve kuruluşları ile eğitim müesseselerinde olmak üzere bedava dağıtım yaptıkları bilinen bir gerçektir.
Konunun, yargısal boyutu titizlikle takip edilip suçlular hakkında yasal işlem yapılırken, bir taraftan da yetkililerin ücretsiz dağıtım konusunda önlem
alınması zorunlu görülmektedir. Kaldıki, bu tür yayınların finans kaynaklarının nereden sağlandığı konusunun araştırılması da gerekmektedir.”
Bu brifingte, irticai faaliyetlere yönelik olarak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gibi yasalarda değişiklik yapılarak, kolluk kuvvetlerine ilave yetkiler 
(ses bantları ve bilgisayar kayıtlarının delil olarak kullanılabilmesi, özel cihazla uzaktan ev ve işyeri gibi mahallerin dinlenmesi, polise gizli araştırma ve adam

takibi yetkisinin verilmesi gibi) verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. 



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder