15 Temmuz 2017 Cumartesi

28 ŞUBAT SÜRECİNİN DEVLET VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ YANSIMALARI, BÖLÜM 6


28 ŞUBAT SÜRECİNİN DEVLET VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ YANSIMALARI, BÖLÜM 6


 YÖK Başkanlığı ve üniversiteler tarafından gönderilen yazılar: 

 12 Eylül 1980 askeri darbesinde olduğu gibi, 28 Şubat döneminde de üniversitelerde adeta bir korku rüzgarı estirilmiştir. Çok sayıda rektör ve dekan “şeriatçı/irticacı oldukları veya şeriatçı/irticacı kadrolaşmaya göz yummakla” itham edilmiş; bu konuda kimi zaman isimsiz ve imzasız, kimi zaman 
da bizzat öğretim üyelerince Cumhurbaşkanlığı ve YÖK Başkanlığı’na muhtelif ihbar mektupları gönderilmiş, bu iddialar incelenerek ilgililer hakkında soruşturmalar açılmış ve görevlerinden alınmışlardır. 


1. YÖK Disiplin Kurulu tarafından 1997 yılında; Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle 16 personel Kamu görevinden çıkarılma cezası, 1998 yılında Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle 31 personel , Türban yasağı ile ilgili gösteriye katıldıkları gerekçesi ile 11 personel, Kamu görevinden çıkarılma cezası, 1999 Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle yılında Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle 50 personel , 
Türban yasağı ile ilgili gösteriye katıldıkları gerekçesi ile 3 personel, 2000 yılında Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle 8 personel, İdeolojik ve siyasi amaçlı türban takmak gerekçesi ile 19 personel ve irticai faaliyette bulunduğu gerekçesi ile 1 personel olmak üzere 1997-2000 yıllları arasında toplam 139 personel kamu görevinden çıkarılmıştır. 

 YÖK Disiplin Kurulu’nun kararları incelendiğinde, en fazla cezanın 1999 yılında verilmiş olduğu, 2000 yılında verilen cezada ise ilk kez “İdeolojik ve siyasi amaçlı türban takmak gerekçesi” kullanılmıştır. 

 Diğer taraftan aynı yıl kurulda görüşülen ceza konuları incelendiğinde, fiili tecavüz, küfür ve hakaret, sahtecilik ve dolandırıcılık gibi konularda kamu görevinden çıkarması teklif edilen cezaların reddedildiği görülmüştür. 

2. Dumlupınar Üniversitesi tarafından gönderilen belgelerde, 196 öğretim görevlisinin sözleşmelerinin yenilenmesi nedeni ile görevlerine son verildiği anlaşılmıştır. Komisyona ulaşan mektuplarda buna benzer olayların diğer üniversitelerde de olduğu bilgisi alınmasına rağmen üniversitelerden konuyla ilgili sayısal değerler tam olarak alınamamıştır. 

3. Yüksek öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığının Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğüne gönderdiği 26.08.1996 tarih ve 16562 sayılı yazıda özetle, araştırma görevlisi olarak lisansüstü eğitim amacıyla yurt dışına gönderilen kişilerin ülkenin birlik ve bütünlüğünü tehdit ettiği vurgulanmıştır. Bu 
kişilerin eğitimlerini tamamladıktan sonra yurda geri çağrılmaları, kalan eğitimlerini Türkiye’de tamamlamalarının gerekli görüldüğü ve dönüşlerinde her türlü faaliyetlerinin takip edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. 

4. Yüksek öğretim Kurulu Başkanlığının Milli Eğitim Bakanlığına gönderdiği 30.03.2000 tarih ve 6343 sayılı yazıda özetle şu hususlara yer verilmiştir: 

 “Yüksek öğretim Yürütme Kurulu 10.12.1997 tarihinde aldığı kararla, 

 Bundan böyle, yurtdışı yükseköğretim kurumlarında öğrenim görenlerin, öğrenim programlarında T.C. Anayasasının temel ilkeleri ile 2547 Sayılı Kanunun 4 ve 5. Maddelerinde belirlenen temel amaç ve ilkelere aykırı dersler bulunması halinde diplomalarına denklik verilmemesine; 

 Geçmiş yıllarda Kurulumuz tarafından ilahiyat alanında verilmiş olan denklik belgelerinin, öğrenim süresi, devam, sınav, değerlendirme ve benzeri eğitim-öğretim esasları ile, belgelerde maddi hata bulunup bulunmadığı yönlerinden yeniden incelenmesine, yukarıda belirtilen hususlarda eksiklik, 
aykırılık, uygunsuzluk veya maddi hata bulunduğunun tespiti halinde daha önce
verilmiş olan lisans denklik belgelerinin iptaline; yukarıda belirtilen hususlara uygunluğu tespit edilen durumlarda ise, daha önce verilmiş olan lisans denklik belgelerinin 09.01.1996 tarihli İlahiyat Uzmanlık Komisyonu 


Raporu doğrultusunda ön lisans denklik belgesine dönüştürülmesine ve bu belgelere, 2547 Sayılı Kanunun 43. Maddesi hükümlerine dayanılarak “Bu belge öğretmen atamalarında geçerli değildir.” şeklinde şerh konulmasına; bu suretle de hukukun temel kavramlarından olan kazanılmış hakları geri alınamayacağı ilkesi ihlal edilerek mağduriyetlere yol açmıştır. 

 Daha önce Kurulumuzdan almış oldukları ön lisans denklik belgeleri ile Ankara ve Dokuz Eylül Üniversitelerinde denklik lisans tamamlama programını başarıyla tamamlayanlara verilmiş olan lisans denklik belgelerine, 16.07.1997 tarihli karar uyarınca konulan “Bu belge öğretmen atamalarında geçerli değildir.” şeklinde değiştirilmesine karar verilmiştir. 

5. İnönü Üniversitesinin YÖK Başkanlığına gönderdiği belgeler arasında Malatya İl Jandarma Komutanlığının 14.05.2001 tarih ve İSTH:3590-1046-00/Ter-Ças.K.1236(3634) sayılı yazısında Rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ismine gönderdiği yazısında: 

 Nurculuk Grubuna mensup Mustafa Sungur grubu mensuplarının yaptıkları toplantıda baskın yapıldığı ve bu toplantıda bulunan Prof. Şener Dilek hakkında idari işlem yapılmasının talep edildiği görülmüştür. 

 Diğer taraftan baskında gözaltına alınan 69 kişi hakkında İstanbul DGM tarafından 1999/385 no’lu karar ile takipsizlik kararı verilmiş olmasına karşın söz konusu toplantıya katıldığı gerekçesiyle YÖK Disiplin Kurulu Kararı ile Prof. Şener Dilek’in kamu görevinden çıkarıldığı görülmüştür. 

6. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Sevgi Kurtulmuş’a “kılık-kıyafet yönetmeliğine uymaması” nedeniyle hakkında daha önce açılan disiplin soruşturması sonucunda “uyarma” ve “iki yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması” cezası verilmiştir. Ceza konusu hususlarda ısrarcı davrandığı gerekçesiyle Yüksek öğretim Kurumları Yönetici Öğretim 
Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 15. Maddesi dikkate alınmak suretiyle 10. Madde gereği “Görevden Çekilmiş Sayma” disiplin cezası uygulanmıştır. Doç. Dr. Sevgi Kurtulmuş’un kıyafetinin yönetmeliğe uygunluğunun tespit edilmesi için öğretim üyesi çalışma arkadaşlarından 
oluşan bir komisyon teşkil edilmiştir. Burada dikkat çeken husus ise, komisyon üyelerinin çoğunluğunun kıyafetin yönetmeliğe aykırı bir özellik taşımadığı yönünde görüş bildirmesine karşın Doç. Dr. Sevgi Kurtulmuş’un üniversite ile ilişiği kesilmiştir. 

7. YÖK Başkanlığının Üniversite Rektörlüklerine gönderdiği 14.05.1997 tarih ve 
B.30.0.PER.0.00.00.01/05.001-5053.8750 sayılı yazısında, bazı radikal dini unsurlara vurgu yapılarak sistemli bir mücadele süreci başlatılması, bu çerçevede aydınlatma faaliyeti yürütülmesi, mevzuata uymayanlar hakkında işlem yapılması ve yapılacak faaliyetler hakkında bilgi verilmesi istenmiştir. 
Buna istinaden bazı üniversitelerin bağlı fakültelerine bu yönde çalışmalar yürütmelerine ilişkin yazı yazdıkları görülmüştür. 

8. İçişleri Bakanlığının 1998 yılında yayımladığı iki gizli genelgeden birinde yeni kayıt olacak öğrencilere özellikle türban konusunda ikna ve ikaz yöntemi ile müdahale edilmesi, ısrarcı öğrencilere yasal mevzuatın hatırlatılması direktifi verilmektedir. Diğer genelgede ise, türban konusunda yapılan eylemlerde genellikle 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten gözaltına alınanların yargı önünde serbest bırakıldığı vurgulanarak, eylemlerin basit bir gösteri olmaktan ziyade Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirmeye yönelik olduğu hatırlatılmış ve suçun niteliğinin iyi belirlenerek gözaltına alınanların Cumhuriyet Savcılığına sevk edilmesi istenmektedir. Bu çerçevede, 
cezasız kalan suçun olayların tırmanmasında önem rol oynadığı belirtilerek hâkim ve savcılarla yakın ilişki içinde olunması tavsiye edilmiştir. Gereği için Valilik ve güvenlik birimlerine bilgi için Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu ile MGK Genel Sekreterliğine gönderilen genelgeler ek’te sunulmuştur. 

9. Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz görev süresi boyunca değişik vesilelerle üniversitelere yazdığı yazılarda laiklik, irtica ile mücadele ve türban konularına özel hassasiyet gösterilmesi konusunda uyarılar yaptığı görülmüştür. 

10. Necmettin ERBAKAN Üniversitesi (Selçuk Üniversitesi döneminden) Meram Tıp Fakültesinde, Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymama gerekçesiyle 24 Hemşireye kamu görevinden çıkma cezası verilmiştir. 

11. Ondokuz Mayıs Üniversitesinde 223 öğrencinin uyarma, kınama ve okuldan uzaklaştırma cezası aldığı görülmüştür. 

11. Pamukkale Üniversitesinde 20 öğrenci kınama ve uyarma cezası almıştır. 

12. Sakarya Üniversitesinde 23 personel Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymama gerekçesiyle uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları verilmiştir. 

13. Aksaray Meslek Yüksek Okulunda 6 öğrenci Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymama gerekçesiyle kınama cezası almıştır. 

14. Celal Bayar Üniversitesinde 9 Araştırma Görevlisi Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymama gerekçesiyle uyarma ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almıştır. 

15. Cumhuriyet Üniversitesinde irticai faaliyet yürüttüğü gerekçesiyle 2 personele kademe ilerlemesi ve uyarma cezası verilmiştir. 

16. Dumlupınar Üniversitesi 1997-2002 yılları arasında 196 öğretim görevlisi ve araştırma görevlisinin görev sürelerinin yenilenmediği görülmüştür. Bu tür bir uygulamanın diğer üniversitelerde de olduğu, bu uygulama nedeniyle de çok sayıda öğretim görevlisinin mağdur olduğu değerlendirilmektedir. 

17. Harran Üniversitesinde Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymama gerekçesiyle 8 Hemşire ve Araştırma Görevlisi memuriyetten çıkarma cezası verilmiştir. 

18. İnönü Üniversitesinde Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uymama gerekçesiyle 6 personele kademe ilerlemesi cezası verilmiştir. 

Üniversitelerde yaşanan olaylara örnek olarak; Harran Üniversitesi Rektörlüğü görevini yürüten Prof.Dr. Servet Armağan dan bir diğeri, 1993-15.11.1996 yılları arasında Harran Üniversitesi Rektörlüğü görevini yürüten Prof.Dr. Servet Armağan’nın Cumhuriyet Gazetesinde yer alan iddialar ve bazı öğretim üyelerince YÖK’e ulaştırılan şikayet dilekçeleri üzerine açılan soruşturma neticesinde görevden alındığı, 


Marmara Üniversitesi Fen-edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Mustafa Çetin Varlık’ın “irtica faaliyetleri” ile Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda Atatürk büstlerinin kırılması, Atatürk fotoğraflarının kaybolması, yırtılması ve üzerinde küçültücü tahrifat yapılması gibi 
irticai faaliyetlere katıldıkları gerekçesiyle disiplin cezasıyla cezalandırılan öğrencilere geçici mezuniyet belgeleri verilmesi hakkında Cumhurbaşkanlığına çeşitli imzasız ve isimsiz şikayet mektupları gönderilmiş, bu dilekçeler Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliği tarafından “irticai faaliyetler” yönünden incelenerek sonucu hakkında bilgi verilmek üzere YÖK’e yazılarla intikal 
ettirilmiştir. Bu iddialar üzerine YÖK Denetleme Kurulu tarafından gerekli incelemeler başlatılmış, ilgili öğrenciler okullarından uzaklaştırılmışlardır. 

 Komisyonumuza gönderilen Dr. Kazım Kara imzalı mektupta; Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde, öğretim elemanları kendi müktesebatı olan kadrolara (Yrd. Doç., Doç. Ve Prof.) atanmayarak mağdur edildikleri, bazı öğretim elemanlarına bu birçok öğretim üyesi de, Kemal Gürüz'ün Başkanlığı zamanında YÖK'e yazılan yazılarla denenmek üzere başka üniversitelere atandıklarını (Prof. Dr. 
Nurhan Akyüz, Prof. Dr. Avni Öztürk, Doç. Dr. Erdoğan Küçüköner, Doç. Dr. Burhan Arslan, Yrd. Doç. Dr. M. Kazım Kara). 

 Bu dönem içerisinde üniversite yönetimince yayımlanan 11.10.2001 tarihli Prof. Dr Yücel AŞKIN imzalı Genelgede; 

 “Yükseköğretim Kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin, çalışan akademik ve idari personelin Üniversitelerde herhangi bir siyasi ya da dini ideolojinin simgesi şeklinde kılık kıyafette bulunamayacağı yönünde karar ve uygulamalara uyma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu konudaki karar ve uygulamaların yasal dayanağı Anayasanın başlangıç bölümünde yer alan ilkeler ve özellikle laiklik ilkesi, Anayasanın 2, 10, 24, 174, maddeleri Anayasa Mahkemesi, Danıştay, İdare 
Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonu kararlarıdır. 

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı 28.08.2001 tarih ve 19196 sayılı yazısıyla; yasal düzenlemeler, yargı kararları ve uygulamalar çerçevesinde türbanlı kişilerin Üniversitelere alınmaması hususunda Üniversite Yönetimlerince gerekli özen ve titizliğin gösterilmesinin gerektiğini belirtilmektedir. 

 Buna göre, Üniversitemiz Kampusu dahilinde bulunan lojmanlarda ikamet edenlerinde türbansız olmaları gerekmektedir. Aykırı tutumlarını sürdürmekte olanlar hakkında ise gerekli tüm yasal işlemler yapılacağı önemle rica olunur.” 

İfadeleri yer almıştır. 

7. Basın- yayın kuruluşlarına yapılan baskılar: 

Adalet Bakanlığı tarafından Komisyonumuza gönderilen yazı eklerinde ifade edilen konu başlıkları incelendiğinde, 1997-2006 yılları itibariyle aşağıda gösterilen çizelgede irticai yayın yaptıkları iddia edilen yayınların sayıları yer almaktadır. 


İRTİCAİ NİTELİKTE YAYIN YAPAN GAZETE   KİTAP   DERGİ RADYO  TV 





 Özet olarak ifade etmek gerekirse, on yıllık bir dönem baz alındığında, toplam olarak 235 gazete, 39 kitap, 52 dergi, 128 radyo ve 46 televizyonun irticai nitelikte yayın yaptığı belirtilmiştir. 

 Bu çizelgeye göre, “irticai yayın yaptığı” şeklinde nitelendirilen gazetelerin sayısı 2001 yılında zirveye çıkmıştır. Benzer şekilde kitaplar, radyolar ve televizyonlar açısından bu tür yayınlar 2000 yılında en büyük artışı göstermiştir. Dergiler açısından ise en yoğun yıl 2002 olmuştur. 

Dolayısıyla 406 Sayılı MGK Kararına istinaden alınan önlemlerin 2000’li yılların başlarına kadar etkili olamadığını söylemek mümkündür. 

 Öte yandan, MGK Genel Sekreterliğinin 28.01.2000 tarihli yazısında, Başbakanlık Uygulamayı Takip Kurulu faaliyetleri çerçevesinde düzenlenen raporlarda “yalnızca 406 Sayılı” MGK kararı kapsamındaki konulara yer verilmesi istenmiştir. Böylelikle “irtica” kavramının birinci öncelikli tehdit olarak empoze edilmiş olduğu ancak, bölücü yayın yapan kuruluşlara değinilmediği açıkça görülmektedir. Bu kapsamda, bölücü terörün etkili olduğu bir dönemde silahlı kuvvetler tarafından irtica tehdidinin ön plana çıkarılmış olması, bugün gelinen nokta dikkate alındığında tehdit algılaması açısından tartışmaya açık bir tercih yapıldığını söylemek mümkündür. 

 Ayrıca, söz konusu dönemde özel televizyonlara ve radyolara açılan davaların çoğunluğunun takipsizlikle sonuçlanmış olması, televizyonların hiç birinin mahkum edilmemesi, radyolarda ise sadece 2 mahkumiyet kararı bulunması dikkat çekicidir. Benzer şekilde davaların önemli bir bölümünün erteleme, görevsizlik, derdest, yetkisizlik gibi değişik şekillerde sonuca bağlanmış olması 
konunun yargı organları nezdinde farklı algılama veya ele alma biçimlerine neden olduğunu akla getirmektedir. Böylelikle bu davaların açılma nedenlerinin bir yönüyle baskı unsuru olarak kullanıldığı ve açılan davaların sorgulanmaya muhtaç hale geldiği değerlendirilmektedir. 


BÖLÜM DİPNOTLARI;


237 Milli Savunma Bakanlığının 26.09.2012 tarih MAİY: 2012/7749/Kan.ve Kar.D.Kan.Tetkik ve İşl.Ş.1755 sayılı yazısı. 
238 Yavuz SULUMEŞE’nin 03/07/2012 tarihli Dilekçesi. 
239 Mustafa Hacımustafaoğulları 17/05/2012 tarihli Dilekçesi. 
240 M.Ufuk Ertuğrul’un Tarihli Dilekçesi. 
241 Eyüp Saracoğlu’nun tarihli Dilekçesi. 
242 ….’ın İl Emniyet Komisyonun 04.02.1999 günü yaptığı ocak ayınama ilişkin değerlendirme ve kararların yer aldığı toplantının özel gündeminde; ….ilçe Kaymakamının asker aleyhindeki bazı davranışlarının görüşüldüğü, aynı komisyonun 18.02.1999 tarihinde yaptığı son toplantıda 3 üncü madde olarak " …. bölge Komutanlığına intikal eden bilgilere göre; kaymakamının eşinin başörtülü olduğu, derslere perukla girdiği, çevresine askerden korkarak: yapıyorsunuz gibi sözler sarf ettiği belirtilmiştir." denilmiş ve ayrıca aynı toplantıda …… Kaymakamının her türlü faaliyetlerinin kontrol altında tutulması ve olumsuz davranışlarının takip edilmesine karar verilmiştir.
…. ‘ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında yaptığı konuşmada günün önemini belirten konulara değinilmediği, Atatürk ve Cumhuriyet kelimelerinin konuşma metninde bulunmadığı…
…. Kaymakamının, irticai bir faaliyette bulunduğu kanıtlanamamış ise de;…….. Eşinin dinsel amaçlı türban taktığı ve eşli resmi toplantılara katılmamasının ilçede kınandığı; gibi eleştiri ve suçlamalarla bir çok Mülki İdare Amirinin hizmetten uzaklaşması sağlanmıştır

243 Ömer KAYIR’ın Komisyon Tutanağı.
244 Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 19.10.2012 tarih ve B.02.1.DİB.0.71.05.00-090.02-123 sayılı yazısı.
245 Tümgeneral Yaşar Karagöz’ün ve Diyanet işleri Bakanlığında Başdanışman sıfatıyla Kurmay Albay Oğuz Kalelioğlu’nun da faaliyet yürüttüğü gözlenmiştir. Her iki askerin de MGK Genel Sekreterliği Toplumla İlişkiler Başkanlığında (Psikolojik harekat görevi yürüten) görev yapmaları bundan sonra da DİYAM’ın kuruluşunu yapıp burada görev almaları dikkat çekicidir. Diğer taraftan Kalelioğlu, 2003 yılında, Kıbrıs Adalet Partisi başkanlığı döneminde, Annan Planı’na hayır denilmesi yönünde çalışmalar yapmıştır.
246 RTÜK Başkanlığının 18.10.2012 tarih ve B.02.6.RTÜ.0.06.00.00-041.02/1161 sayılı yazısı.
247 Çetinkaya, T; En Uzun Şubat, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2012, s. 82, 83, 84

248 Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, 15. Millî Eğitim Şurası, s. 4. http://ttkb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/ 2012_06/06021410_15_sura.pdf (Erişim: 22.09.2012)
249 Çetinkaya, T; s. 88, 89 
250 28 Şubat Postmodern Bir Darbenin Sosyal ve Siyasal Analizi, Birey Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 15, 16 
251 Çetinkaya, T; s. 94, 95, 96 
252 Hürriyet, 24 Eylül 1997 
253 Çetinkaya, T; s. 55, 56, 59, 62 
254 Çetinkaya, T; s. 237, 242, 243 
255 Bu konuda, Milli Eğitim Bakanlığı’nca İmam-Hatip Liselerinde okuyan kız öğrencilerin kıyafetleri konusunda Bakanlık Görüşünün bildirilmesi talebiyle Devlet Bakanı Sn. Mehmet ÖZGÜNEŞ’e gönderilen 22.12.1980 gün ve 
018323 sayılı yazıda yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından ilgili Devlet Bakanlığı’na sunulmak üzere hazırlanan ve Diyanet İşleri Başkanlık Makamına arz edilen 30.12.1980 tarih ve 77. Nolu “KARAR”da: “…İmam-Hatip Liseleri’nin yönetmeliğinde, dinimizin Müslümankadınların örtünmesiyle ilgili hükümlerine aykırı, anayasamızın tanıdığı kişinin temel hak ve hürriyetlerini zedeleyici ve sözü edilen okulların yönetim, eğitim ve öğretim faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyici nitelikte hükümlerin yer 
almasının uygun olmayacağı mütalaa olunmuştur.” ifadelerine yer verilerek İmam-Hatip Liselerinin yönetmeliğine başörtüne ilişkin yasağın konulmasının doğru olmayacağı vurgulanmıştır.
256 İstanbul Valiliği’nin 12 Şubat 2002 tarih ve B.08.4.MEM.4.34.00.23.-Orta Sor.410/1200 sayılı “İlimiz İmam-Hatip Liselerinde Kılık-Kıyafet Yönetmeliğine Uyulması” ile 12 Mart 2002 tarih ve B.08.4.MEM.4.34.00.12-510/907 sayılı yazıları ektedir. 


 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder