28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 3
- Cumhuriyet rejiminin önemli teminatı olan Yargıtay Başsavcılığı seçiminin gündemde olduğu bu günlerde, zaten çoğunluğu dinci ve kürtçü kesime
mensup kişilerin elinde olan mahkemeler ve Yargıtay bünyesinde yürütülen faaliyetlerle Refah Partisi kendi yandaşı olabilecek bir adayı seçtirmek için yoğun bir gayret sarfetmektedir.
- Refah Partisi türbanlı yargıçların görev almalarına olumlu yaklaşım sergileyerek kılık kıyafet kanununu ortadan kaldırmayı amaçlamakta ve böylece toplum için önemli kanunları dahi hiçe sayabileceklerini göstermek istemektedir. Nitekim türbanlı hakim ve savcı adaylarının başvuruları, bakan şevket kazan tarafından kabul edilmiş ve bunlardan iki tanesinin ataması gerçekleştirilmiştir.
- 9 Kasım 1996 günü Konya Belediyesi ve Milli Gençlik Vakfı tarafından Konya’da “hükümetin kılık-kıyafet kanun tasarısına kamuoyu desteği sağlamak” konulu bir brifing düzenlenmiş, mitinge 2500-3000 civarında çarşaflı ve türbanlı kadın katılmış, mitingin emniyetini Milli Gençlik Vakfının erkekleri sağlamıştır.
Mitinge Konya Büyükşehir Belediye başkanı Doç.Dr. Halil Ürün de katılmış ve yaptığı konuşmada başörtüsüne ve şeriata sahip çıkılmasını istemiştir.
Mitingde Türk bayrağının taşınmaması ve pankartlardan birisinde "bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne, acırım tükrüğe, billahi tükürsem yüzüne” yazısı
dikkat çekmiştir.
-Camilerde kadrosuz olarak görev yapmakta olan ve aldıkları din eğitimlerinin seviyesi itibarıyla verdikleri vaazlar ve hutbelerle cemaati şeriatçı kesime
kanalize eden cami görevlilerinin, memur statüsüne geçirilmesi yönünde gayret sarfeden Refah Partisi; bu yaklaşımı ile cami görevlilerinin bu görevleri ile
ilgili suçlardan dolayı memurin-muhakematı kanununa göre yargılanmasını, dolayısıyla haklarında ilgili suçlardan dolayı cumhuriyet savcıları ve adli
makamlarca soruşturma açılmasını önlemek istemektedir. bu gerçekleştiği takdirde cami görevlileri ancak il idare kurulunun müsaadesi ile kovuşturmaya
tabi tutulabilecektir.
- Refah Partisi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı da kendi amaçları doğrultusunda kullanmak gayesiyle, bu kurumdan toplumsal düzeni sağlayan konularda
fetva vermesini istemekte, böylece Osmanlı dönemindeki şeyhülislamlık müessesesini yeniden canlandırmayı hedeflemekte ve bu yolla Türkiye’deki yargı birliğini bozarak şer’i hükümlere geçiş zemini oluşturmayı planlamaktadır.
- Kısacası Refah Partisi, Türkiye Cumhuriyetine uygun gördüğü şeriat rejiminin önünü açmak ve gerekli zemini oluşturmak için, bir yandan inkılap kanunlarını,
özellikle tevhidi tedrisat kanunu, kıyafet kanunu, medeni kanun ve toplum yaşamını düzenleyen diğer kanunları delmeye çalışmakta, yönerge, genelge ve şifahi talimatlarla bu kanunları savsaklayıp ihlal ederken bir yandan da hazırladıkları önerge ve kanun teklifleriyle muhalefete ve kamuoyuna hissettirmeden bu kanunları değiştirmeye çalışmaktadır.
- Belirtilen yaklaşımın en son örneği ise ramazan münasebeti ile mesai saatlerinin valiler tarafından düzenlenmesini öngören hükümet genelgesi
oluşturmaktadır.
- Refah Partisi, “ Bürokrasiye hakim olamazsanız hükümete hakim olamazsınız” kuralından hareketle uzun yıllar öncesi önemli görevler için hazırladıkları
kişileri günümüzde devletin ve yerel yönetimlerin en etkin kadrolarına getirme girişimini sürdürmektedir. Ancak kamu-kurum ve kuruluşlarındaki kadrolaşma
faaliyetlerini bugün için sahip oldukları insan potansiyelinin yetersizliği nedeni ile tam olarak doldurmakta güçlük çeken Refah Partisi ortaya çıkan zaafiyeti
“iktidara geldik, ama bakınız!.. kadroları değiştirmiyoruz” şeklindeki verdiği mesajlarla kamufle etmektedir.
-Refah Partisi iktidara geldiğinden bugüne kadar öncelikli olarak adalet, çalışma, milli eğitim ve içişleri bakanlıkları başta olmak üzere, müsteşar, müsteşar
yardımcısı ve genel müdür düzeyinde toplam 85 üst bürokrat ataması veya değişikliği yaparak bu makamlardan 51’ine kendi adamlarını veya kendi düşüncesine ılımlı bakan kişileri getirmiş bulunmaktadır.
- Son olarak Doç.Bnb. rütbesi ile Silahlı Kuvvetlerde iken yabancı kadın ile evlenmek suretiyle ordudan ayrılan, ancak milli görüş ideolojisini benimseyen
Prof.Dr.Aziz Akgül Başbakanlık Başdanışmanlığına getirilmiştir.
- RP, kendileriyle aynı ideolojiyi paylaştığı ve kardeş olarak nitelediği ülkelerle, ülkemiz menfaatlerine ters olsa da her türlü şartlar altında ilişkileri
sürdürmeyi gaye edinmekte ve bu ilişkileri bozmayı planladığına inandığı devletin milli istihbarat teşkilatını yalancılıkla ve kendilerini kandırmakla suçlayıp, toplum nazarında küçük düşürerek, bu kuruma da sızma niyetlerine zemin hazırlamaktadır.
- Halihazırda milli istihbarat teşkilatı içerisindeki bazı gruplar da, son dönemde devlete değil, bazı siyasi parti liderlerine hizmeti esas almış, bu durum
kuruluş içinde huzursuzluk ve güvensizliği de beraberinde getirmiştir. Nitekim kont-terör dairesinin başında bulunan Mehmet Eymür’ün; Tansu-Özer Çiller ikilisine hizmet ettiği, onların yardımı ve bazı pazarlıklar sonucu bu göreve getirildiği, basında çıkan birçok haberin de bu şahıs tarafından sızdırıldığı hakkında yaygın duyumlar bulunmaktadır.
- Refah Partisi son günlerde TRT Genel Müdürlüğü ve TRT'yi ele geçirmek için yoğun çaba göstermektedir. Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından seçilen
3 adaydan birisi olan Tuncay Büyükertan'ın adaylıktan çekilmesi üzerine, yerine şeriatçı görüşe yakın bir kişinin üçüncü aday olarak seçilmesi için DYP ile
anlaşma gayretleri sürdürülmektedir.
- Refah Partisi yönetimi kendi partilerinde olan bakanlıklarda aktif olarak, diğer bakanlıklarda da pasif yöntemlerle ve örtülü bir şekilde kadrolaşmaktadır.
Bu durum son devlet personeli atamalarında ve personel seçiminde açıkça kendisini göstermiştir.
- Refah'lı Kültür Bakanı İsmail Kahraman tarafından Topkapı Sarayı müzesinde tam gün süre ile Kuran okunmasını sağlamak bahanesiyle Kültür Bakanlığı bünyesinde 24 adet “Kur’an Okuyucu” kadrosunun ihdası yönünde hazırlanan tasarı Başbakan tarafından meclise sevk edilmiştir. Yine aynı Bakan, Bakanlık kütüphanesine bugüne kadar alınan 63 derginin aboneliğini iptal etmiş; bunların yerine Dini içerikli 53 dergiye abone olunması talimatını vermiştir.
- Refah Partisi, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kadrolaşabilmek için Bakanlık giriş sınavlarına Arapça dilinin dahil edilmesini ve Müslüman ülkelere Arapça bilen
diplomatların atanması yönünde çaba göstermektedir.
- Mülki idare kadrolarına sızmak için partili gençlerin Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerine girmelerini teşvik etmektedir. Kadın eli sıkmayan Valiler görevde
tutulmaktadır. Valiliklere, İmam Hatip kökenli ve eşleri tesettürlü kişilerin ataması yapılmaktadır. Bu çerçevede, 50'ye yakın Valinin değiştirilmesi ve yerlerine irtica yanlısı olanların atandırılması için hazırlık yapılmaktadır. Bu hazırlıkları, partinin en radikal milletvekili olan Hasan Hüseyin Ceylan yürütmektedir.
- Refah Partisi, silahlı güçle iktidarı ele geçirme safhasında arzu ettiği organize kuvveti teşkil etmek maksadıyla; son zamanlarda modern ve etkin silahlarla
teçhiz edilmekte olan emniyet teşkilatına sızma, teşkilatta kadrolaşma ve bu müesseseyi ele geçirme yönündeki gayretlerine yoğunluk kazandırmıştır.
- Polis Koleji ve Polis Akademilerine öncelik verilmiş ve bu okulların öğrencilerine tarikatların kiraladıkları hücre evlerinde din eğitimi verilmeye başlanmıştır.
- Son dönemde açılan devlet sınavlarında kendi yandaşlarının başarılı olması için kendi görüşlerini benimseyen üst düzey yöneticilerden ve nüfuzlu
kişilerden aracı ve takipçi görevlendirmektedir.
- Bugüne kadar hükümetlerde görülen " Yakınlara Devlet kadrolarında iş imkanı sağlama" geleneği, Refah Partisi'nde "partililere iş imkanı sağlama" şeklinde
değişmiştir.
- Üst düzey görevlere ve kilit mevkilere kendi adamlarını yerleştirme" geleneğinin sürdürülmesinin yanısıra, devlet kadrolarında bir refah partisi tabanı
oluşturulmasının da hedeflendiği, bu maksatla, alt seviyedeki görevlere de partili veya sempatizanların yerleştirildiği öğrenilmiştir.
- Refah Partisi'nin iktidar ortağı olduğu günden itibaren, parti il ve ilçe başkanları; bir taraftan parti üyelerine ve partiye üye kaydı yaptıracaklara iş imkanı yaratırken, diğer taraftan partiye kayıt olmamakla birlikte kendisini Refah Partisi'ne hizmet için adamış daha kültürlü bir gruba, asgari iki milletvekilinin
referansı ile iş bulunmasına yardımcı olmakta ve bu kişilerin siyasi iktidar değişiminden etkilenmemelerini garanti edecek tedbirlere öncelik vermektedirler. Refah Partisi tarafından yapılan girişimler sonucunda, bugüne kadar yaklaşık 500 bin kişiye iş olanağı yaratıldığı hakkında duyumlar bulunmaktadır.
-Refah Patisi yönetiminin aldığı kararla ve Çalışma Bakanı Necati Çelik'in yayınladığı 30 Kasım 1996 tarihli yeni bir yönetmelikle; SSK'ya alınacak sağlık
hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı ile eğitim, öğretim ve avukatlık hizmetleri sınıflarına atanacak olan personel için sınav mecburiyeti kaldırılmıştır.
Aynı şekilde SSK Genel Müdürlüğüne hizmetli statüsünde alınacak 2500 kişi için her ilin Refah Partili il başkanı tarafından, partililerden oluşan bir liste
hazırlanarak imzalanmış, sonra bu listeler o ilin refah partili milletvekili tarafından onaylanarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına teslim edilmiştir.
Yapılan sınavda yedekleri ile birlikte 5000 kişiye sınav kazandırılmıştır.
- Bunların 2500'ü şimdi, geri kalanı ise bilahare işe alınacak ve sonuçta refah partili 5000 kişinin daha işe girmesi sağlanmış olacaktır. Bu yolla kendi
yandaşlarının bu kuruma daha kolay yerleştirilmesini sağlayan Refah Partisi'nin benzer uygulamayı diğer devlet daireleri ve kurumlarına da hızla
yaygınlaştıracağı değerlendirilmektedir.
- İrticai kesim çeşitli devlet hastanelerinde kendi yandaşları olan tabipleri başhekim ve başhekim yardımcısı sıfatı ile görevlendirmek ve bu doğrultuda
atamalar yapmak suretiyle, devletin sağlık sistemi içerisinde hızlı bir yapılanma başlatmışlardır. Bu uygulamaya Ankara Etimesgut Devlet Hastanesi örnek
verilebilir. Bu hastanede çalışan ebe, hemşire ve bayan doktorların tamamına yakını türbanlı ve tesettürlüdür.
- İrticai kesim, islami yaşama geçişi sağlamak maksadıyla; dini eğilimlerin güçlü olduğu bölge ve beldelerde uygun ortamı hazırlamak için girişimlerde
bulunmakta, nüfuz etmekte zorlandığı kurum ve kuruluşları bu semtlere çekmek suretiyle onları etkilemeyi hedeflemektedir. Nitekim bugün dini yaşamın
ağırlıklı olarak sürdürüldüğü ve adeta bir Arap kenti görünümü taşıyan Fatih semtindeki eski Darüşşafaka Lisesi gibi bazı kamu taşınmazları refah partisi
ideolojisine hizmet edecek öğrencilerin yetiştirilmesi gayesi ile "İlim Yayma Cemiyeti" ve " Muradiye Vakfı " gibi kuruluşlarca; yurt, dersane ve okul olarak
kullanılmak üzere satın alınmak istenmektedir.
- Bahse konu taşınmazın, belirtilen maksatlarla refah ideolojisine hizmette kullanılacağını hisseden, Darüşşafaka Lisesi taşınmazı sahibi Türkiye Cumhuriyeti ziraat bankası yetkilileri, bu taşınmazın Refah yanlılarının eline geçmesine mani olabilmek için karşılıksız olarak TSK’ne devredilmesi konusunda Gnkur.Bşk.lığına teklifte bulunmuştur.
-Refah Partisi, gelecek nesillerin yetiştirilmesindeki rolü nedeni ile milli eğitim ve öğretim kesimini öncelikli hedef olarak ele almakta ve bu bakanlık koltuğuna
Fethullah Gülen’in desteği ile gelmiş olan Mehmet Sağlam'ın bulunmasından da mutlu olmaktadır.
- İmam hatip okullarının yanısıra yurtiçinde ve yurtdışında açtıkları, kurdukları ve/veya denetledikleri Kur'an kursu, dersane, okul ve üniversiteler vasıtasıyla
yoğun, yaygın ve etkili bir eğitim çalışması yürüten irticai unsurlar, kendine özgü eğitim olanakları yaratmakta, bilinçli olarak kamu yönetimi alanında
spesifik hedeflere göre adam yetiştirmekte, yurt ve pansiyonlar ağı sayesinde barınma olanağı sağlamakta, öğrencilere önemli miktarda burs, harçlık,
eğitim araç ve gereçleri temin etmektedir.
- Bu çerçevede sadece Fethullah Gülen'e ait yurtiçinde ve yurtdışında toplam 448 Yurt, 346 Dersane, 181 Okul ve 3 Özel üniversite bulunmaktadır.
Dini eğitim verilen çocukların yaşı giderek küçülmekte, ana okulu ve kreşler açmak suretiyle beşikten üniversiteye kadar kesintisiz ve etkin bir eğitim zinciri oluşturulmaktadır.
- Eğitime ara vermemek amacı doğrultusunda yoğun yaz kampları uygulaması yapılmakta son iki yıldır " Yaz okulu " adı altında ilkokul çocuklarına yönelik
dini öğretim kampları kurulmaktadır.
-RP, dini eğitim veren, eğitim kurumları yolu ile tabana ulaşma ve var olanı genişletmek avantajını kaybedeceği korkusu ve inancı ile kesintisiz 8 yıllık
ilköğretim eğitimine karşı çıkmaktadır.
- İmam hatip okulu öğrencilerinin, harp okullarına girebilmelerini temin etmek amacıyla; son senelerinde yatay geçişle klasik fen liselerine girmelerine olanak
sağlayacak olan ve milli eğitim bakanlığınca hazırlanan yönetmelik değişikliği önerisi sonrasında toplumdan gelen tepkiler üzerine milli eğitim bakanı
öncelikle bu tepkileri görmemezlikten gelmiş, bilahare yönerge değişikliğinden haberi olmadığını beyan etmiş, ancak tepkilerin artması üzerine Bakan Mehmet
Sağlam bu yönerge değişikliğini yeniden incelenmesi gerektiğine karar vermek zorunda kalmıştır.
- Bugün için mevcut imam hatip okullarında yapılan açıklamalara göre 515 bin öğrencinin okuduğu, bu sayının 1951-1952 yılında 885 kişi olduğu dikkate
alındığında bu kesimin devletin ciddi kurumlarına el atma arzu ve isteklerini göz önüne sermektedir. Bunun son örneği, imam hatip okulu üniversite mezunları
vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına sızma girişimleridir.
- Şeriatçı kesim, son dönemde çıkarılan özel üniversite yasası paralelinde sahip oldukları üniversite sayılarını süratle artırma hazırlıkları yapmakta, master
ve doktora için yurtdışına öğrenci gönderme çalışmaları yürütmektedir. Ayrıca dış ülkelerdeki şeriatçı eğitim veren üniversitelerden mezun olan kişilerin,
Türkiye'de öğretmen olarak görev almasına imkan yaratmaktadır.
4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder