15 Temmuz 2017 Cumartesi

28 ŞUBAT SÜRECİNİN HUKUKSAL - YARGISAL BOYUTU, BÖLÜM 12

28 ŞUBAT SÜRECİNİN HUKUKSAL - YARGISAL BOYUTU, BÖLÜM 12


Başörtüsü Davaları/ Brifing Sonrası Verilen Kararlar 

Başörtü yasağını hukuk ihlali olarak değerlendiren, İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 26.06.1998 tarihli kararı, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne tebliğ edilmesinden sonra, üniversite yetkilileri hemen harekete geçerek, adli tatil içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi vermiştir. Bu arada Trakya Üniversitesi de (İstanbul Üniversitesi ile birlikte) adli tatilde 
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi vermiştir. Adli tatil olması nedeniyle, nöbetçi hâkimlerden A. Hayat Aysal başkanlığında Necati Alkan ve Yunus Kutlu tarafından oluşturulan heyet, İstanbul 6. İdare Mahkemesi ve Edirne İdare Mahkemesi tarafından verilen "Yürütmenin durdurulması" kararlarının kaldırılmasına karar vermiştir. (İstanbul Böge İdare Mahkemesi   E:1998/910, 945, 946, 947 Y.D itiraz ). 

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin kararlarının, içerik ve gerekçelerinin, neredeyse üniversitelere ve mahkemelere dağıtılan "bilgi notundaki cümle ve kelimelerle birebir ör-tüşmesi, "tehditin hedefine ulaştığını göstermektedir. 

Burada şunu da ilave etmek gerekir ki, İstanbul 6. İdare Mahkemesi tarafından verilen yümtmenin durdurulması kararının kaldırılması için, adli tatilde bu heyetin' oluşturulması için İstanbul Üniversitesi rektörünün olağanüstü bir çaba gösterdiği bilinmektedir. Nitekim, Kemal Alemdaroğlu'nun rektörlük yaptığı esnada "Üniversiteye ait Antalya Konyaaltı-nda bulunan gayrı menkulün kat karşılığı ihale edilmesinde üniversiteyi zarara uğrattığı" gerekçesiyle yargılanması yönündeki karara itirazı üzerine, Danıştay incelemesi esnasında şimdilerde CHP milletvekili olan eski yardımcısı ile yaptığı telefon görüşmeleri basma yansımıştır. 

Söz konusu telefon görüşmesinde, Danıştay hâkimlerinden S. Y/a ulaşılarak dosyayı inceleyecek heyetin "güçlü bir Alevi kanalıyla etkilenebileceği" belirtilmekteydi. Aracı olarak görüşülmesi istenen ve ismi geçen Danıştay üyesi S. Y.'ın 1998 yılında İstanbul İdare mahkemelerinde görevli hâkim olarak bulunduğu dikkate alındığında, adli tatilde "yürütmenin durdurulması kararının 
kaldınlması"na dair kararların nasıl alındığı daha net anlaşılmaktadır. 

Bölge İdare Mahkemesi tarafından, '"başörtü yasağını durduran kararlar" ortadan kaldırıldıktan sonra, İstanbul İdare mahkemelerinde açılan iptal davalarında yürütmenin durdurulması talepleri tek tek reddedilmeye başlamıştır. O tarihte, alü idare mahkemesinin bulunduğu İstanbul İdare Mahkemesi'nde, tüm mahkemelerin "yürütmenin durdurulması talebinin reddi kararları aynı gerekçe, aynı cümle ve kelimelerden oluşması, dikkat çekmektedir. 

Adli tatilde nöbetçi hâkimlerden oluşturulan heyetten alınan kararlar yeterli görülmemiş, yasağa karşı karar veren mahkemede davaların esasına ilişkin olarak verilecek kararlar, garantiye alınmaya çalışılmıştır. 

Başörtüsü yasağı aleyhine karara imza atan İstanbul 6. İdare Mahkemesi üyelerinden hâkim Seher Bayrak, Edirne'ye tayin edilmiş, hâkim Dr. Selami Demirkol da önce Trabzon'a sürgün edilmiş, daha sonra da Sakarya İdare Mahkemesi'nde görevlendirilmiştir. 

İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nde görev yapan iki hâkimin görev yeri -bakmakta olduğu davalar (E:1998/367, 368, 369 sayılı dosyalar) nedeniyle- değiştirildiği için, yeni bir heyet oluşturulmuş, böylece, "tabii hâkim" ilkesi ihlal edilmiştir. Aynı mahkeme, daha önce -başörtüsü yasağım hukuka aykırı bularak- yürütmenin durdurulması karan verdiği halde, bu hâldmlerin yerine 
görevlendirilen başkan A.Ç, üyeler E.A ve G.T'den oluşan heyetin, "AYNI DAVADA" (hem de) OYBİRLİĞİYLE davanın reddine (İst.6.İdare Mahk. 31/05/198 tarih E:1998/368, K:1998/511 sayılı kararı ) karar vermesi, yargıya müdahaleyi çok açık bir şekilde kanıtlamaktadır. 

Mahkemelerde, başörtüsü yasağına karşı açılan davalarda kararlar, artık matbu hale gelmiştir. Mahkemelere verilen 4-5 sayfalık "bilgi notu" ya da bu notların kısaltılmış şekliyle "karar formatinda" metinler, "davacı, davalı ve işlem tarih ve sayılarının yazılacağı bölümler" boş bırakılmak suretiyle teksir edilerek çoğaltılmış, karar verilecek dosyalar için boşluk doldurma yöntemiyle kararlar 
"hazır" hale getirilmiştir. (İstanbul 6.İdare Mah.31.05.1999 tarih 1998/367 E, 1998/510 K. sayı b, 1998/368-511 sayılı.,1998/369-512 Sayılı kararlan) 

İstanbul İdare Mahkemelerinin, başörtüsü yasağı ile ilgili davalarda verdiği kararlann "mahkemelere verilen bilgi notu ve şablon gerekçelere göre yazıldığını" anlamak için, mahkemelerin, aynı konuda verilmiş kararlarına bakmak yeterlidir. İstanbul Üniversitesi rektörlüğünün 23 Ocak 1998 
ve 26 Ocak 1998 tarihli "üniversiteye almama"ya ilişkin işlemin iptaline dair İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin 27.10.1998 tarih ve 1998/261 E. 1998/935 K. Sayılı kararı ile İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nin 21.04.1999 tarih ve 1998/227 E. 1999/504 K. sayılı kararlan örnek olarak gösterilebilir. 

Her iki karar da 12 paragraftan oluşmakta, her iki kararın 7 paragrafı, paragraf başlığı, kelime şekli ve sayısı aynıdır. 

Özellikle kılık kıyafet nedeniyle açılan idari davalarda, şablon metinlerle teksir edilen kararlar dönemi başlayınca, bu davalar için, mahkeme hâkimlerinin inceleme yapmasına da gerek kalmamıştır. Çünkü sonucun herhangi bir şekilde (davacı lehine) değişmemesi gerekmektedir. Hal böyle olunca hâkim incelemesi ne de gerek kalmamakta (hâkimlerin değil!) kalem memurlarının şablon   metinleri yazmaları ve hâkimlere imzalatmasıyla karar oluşmaktadır. Kararlar hâkimlerin görüşü ve el mahsulü olmadığı için, kaçınılmaz hatalar da yapılmaktadır. 

Teksir edilen karar metninde; davacının ve veldlinin isimlerinin yazılacağı bölüm ve dava edilen işlemin tarih ve sayısı için uygun bir boşluk bırakılarak çoğaltılmaktadır. Bazen birden fazla davası olan avukatın ismi de teksirde belirtilerek metin çoğaltılmakta, bu şekilde çoğaltılan kararlar, 
idare mahkemesinde birçok davası olan avukat isimleriyle birlikte teksir edilmekte, karar, davacı karşısına herhangi bir davacı ismi yazılmak suretiyle imzalanmaktadır. 

Bu konuda trajikomik hadiseler yaşanmış olup, bunlardan biri, şu şekilde cereyan etmiştir: 

İstanbul İdare mahkemelerinde "kılık kıyafet nedeniyle memuriyetten atılan memureler adına" dava açan avukat Fatma Benli'ye bir karar tebliğ edilmiştir. 

Mahkeme kararı, öğretmen olarak görev ifa ederken \ "başörtülü görev yaptığı" 
gerekçesiyle görevine son verilen Meryem Altıntaş adına Avukat Hüsnü Tuna tarafından İstanbul 2. İdare Mahkemesinde açılan bir davaya ilişkindir. Diğer bir ifade ile İstanbul 2. İdare Mahkemesinde Av. Hüsnü Tuna tarafından davacı Meryem Altıntaş adına açılan davanın kararı, aynı konuda idare mahkemesin de davaları bulunan Avukat Fatma Benli ismiyle çoğaltıldığı için, karar da bu davada vekil olan Av. Hüsnü Tuna yerine, (Meryem Altıntaş'ın vekili olmayan) Av. Fatma Benli'ye tebliğ edilmiştir. (İst. 2. İdare Mah. 28.09.2001 tarih 2001/74 E. 2001/1161 K. Sayılı karan ve dava dilekçesi). 

Kararda, davacı vekili olarak adı yazıları Fatma Benli, Meryem Altıntaş adına açılmış bir davasının olmadığı ve bu kişinin vekili de olmadığı halde, kararın kendisine tebliğ edilmesi üzerine, anılan avukat mahkemeye "kararda ismi geçen davacının vekili olmadığı gibi kendisini de tanımadığını, ilgilinin usuli bir mağduriyete uğramaması için kararın iadesini ve işlemin düzeltilmesini" talep eden bir dilekçe vermiştir. 

Mahkeme heyeti, kararın mahkemeye iade edildiği 15.03.2002 tarihinden tam dört ay sonra 19.07.2002 tarihinde kararda "davacı vekili olarak yazılan Fatma Benli" isrninin "davacı vekili Av. Hüsnü Tuna olarak düzeltilmesine" karar vermiş ve bu düzeltme kararı ile birlikte eski karan yine Av. Fatma Benli'ye tebliğe çıkarmıştır. 

Bu arada gerekçeli kararırı bir türlü tebliğ edilmemesi üzerine, kararın yazıldığı tarih olan 28.09.2001'den tam on iki ay sonra 7 Ekim 2002 tarihinde mahkemeye dilekçe ile başvuruda bulunarak, "davanın akıbeti ve kararın gecikme nedeninin bildirilmesi" istenmiştir. Bu dilekçeden sonra, 30 Ekim 2002'de (davacısı Meryem Altıntaş, vekili Av. Fatma Benli olarak görülen) teksir 
edilen ve nokta nokta bırakılan yerleri doldurularak hazırlanmış olan karar, bu kez Av. Hüsnü Tuna'ya tebliğ edilmiştir. 

Yazılı dilekçelerle uyarıda bulunulmasına rağmen, bu kararları veren mahkemelerin hâkimleri, son derece lakayıt bir şekilde, karar verdikleri tarihten on üç ay sonra, bu usulsüzlükleri giderme ihtiyacı dahi hissetmeden muamelelerini devam ettirmişlerdir. Davacının "makul bir sürede davasının görülmesini isteme hakkı" bu davalar için rafa kaldırılmıştır. 

Brifinge Kayıtsız Kalan Mahkemeler 

Samsun İdare Mahkemesi 

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi olup, başörtüsü yasağı 
nedeniyle fakülteye alınmayan E. ECE isimli öğrenci, Samsun İdare Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak, idarenin hukuka aykırı "işlemin iptali ve 1 milyar manevi tazminata" hükmedilmesini istemiştir. 

Samsun İdare Mahkemesi 01.10.1999 tarih ve 1999/139 E. 1999/908 K. Sayılı kararı ile "Fakülteye almama işleminin" iptali ile "davada, 100.000.000 TL manevi tazminatın ödenmesine" karar vermiştir. Karar oyçokluğuyla (l'e karşı 2 oyla) alınmıştır. Karara, mahkeme heyeti başkanı M.K.A muhalif kalmıştır. Davanın reddi yönünde oy kullanan muhalif hâkimin iki sayfalık gerekçesine bakıldığında, yukarıda ele aldığımız ve şablon gerekçelere göre oluşturulan, İstanbul 2. ve 3. İdare Mahkemesi kararlarıyla tıpa tıp aynı olduğu görülmüştür. 

Bursa İdare Mahkemesi 

Başörtülü öğrencilerin üniversiteye alınmaması, Bursa Uludağ Üniversitesi'nde de acımasız bir şekilde uygulamaya konulmuştu. Bu öğrenciler fakültelerine alınmadığı gibi, bir şekilde üniversiteye girenlerin, yıldırım hızıyla işlem yapılarak okulla ilişiği kesiliyordu. Bu çerçevede, başörtüsüyle fakülteye girdiği için "bir yarıyıl yükseköğretim kurumundan uzaklaştırma" cezası verilen Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi H. Atasoy, bu cezanın iptali ve yürütme nin durdurulması talebiyle dava açmıştır. 

Davayı inceleyen Bursa 2. İdare Mahkemesi, disiplin cezasının uygulanmaması için "Yürütmenin durdurulmasına" karar vermiştir. 

Daha sonra açıklanacağı gibi, bu dava da diğer örnekleri gibi, başlangıçta hukuka aykırılık gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı veren heyetin üyeleri -tabii hâkim ilkesi ihlal edilerek- dağıtıldıktan sonra, yerine atanan hâkimler kanalıyla, dava öğrenci aleyhine sonuçlandırılmıştır. 

Öte yandan, birçok idare mahkemesinde, başörtüsü nedeniyle açılan davalarda "dikte edilen gerekçelere itibar etmeyerek" davacılar lehine karar veren hâkimler, tek tek sürgün edilmişlerdir. Kamuoyuna, "Hâkime Örtü Sürgünü", "Adalette Türban Sürp( rizi", "Yargıda Türban Sürgünü" olarak yansıyan bu uygulamalarla, hukuksuz yasağı talimatla sürdürenler değü; adil, objektif 
ve hukuk çerçevesinde hareket etmeye çalışanlar cezalandırılmışlardır. 

Edirne İdare Mahkemesi'nde "başörtülü bir öğrencinin" davasmda "yürütmenin 
durdurulması karan veren hâkimlerden Başkan Ali Kazan, Trabzon İdare Mahkemesine üye olarak, yine Edirne İdare Mahkemesi üyesi Abdurrahman Beşer ise Trabzon Vergi Mahkemesine üye olarak sürülmüşlerdir. 

Bursa İdare Mahkemesi'nde, İmam Hatip Lisesi öğrencileri tarafından açüan ye dönemin Bursa valisi Orhan Taşanlar'ın "başörtü yasağı genelgesi"nirt iptali ve yürütmenin durdurulması davası ile Bursa Uludağ Üniversitesi'nden uzaklaşünlan öğrencilerin açtığı davada "yürütmeyi durdurma kararı" veren hâkimlerden Bursa 2. İdare Mahkemesi Başkam Sabri Ünal, Aydın Bölge İdare Mahkemesi üyeliğine, aynı mahkemenin üyesi Mehmet Ali Ceran ise Gaziantep Vergi Mahkemesi üyeliğine gönderilmişlerdir. 

Samsun İdare Mahkemesi'nde, başörtülü öğrencinin açtiğı davada, "davanın kabulü" yönünde oy kullanan hâkim Cafer Ergen, Kayseri İdare Mahkemesi'ne sürgün edilmiştir. 

Ankara'da yargı mensuplarına verilen brifinglerle, taşrada bulunanlara da matbu, form mahiyetinde verilen metinlerle yönlendirilmeye çalışılan hâkimlerden, bu güçlerin istemediği kararların çıkması üzerine, hâkimlerin susturulması için muhtelif tedbirler alınmıştır. 

Bunların başında "mevhum, gülünç ve gerçek dışı gerekçelerle" hâkimler hakkında soruşturmalar açılması gelmektedir. Bu dönemde, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün onayıyla birçok hâkim hakkında soruşturma başlatılmıştır. Bunların en ilginçlerinden birisi 11.09.2000 tarihini taşıyan 2.74.11.237. 1999 sayılı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü başlıklı soruşturma yazısıdır. Hâkim Genel Müdür, N. Turan tarafından imzalanarak Bakanlık Makamına sunulan yazının içeriğinde aynen şöyle denilmektedir: 

"..Samsun İdare Mahkemesi üyeleri Sıtkı Keleş, Fatih Terzi, Resul Çomoğlu, Recep Taş, Hasan Önal ile Samsun İdare Mahkemesi eski üyeleri halen Kayseri İdare Mahkemesi üyesi cafer Ergen ve Kocaeli Vergi Mahkemesi üyesi nermin Kurt haklarında verilen 09.05.2000 tarihli soruşturma izni üzerine adalet müfettişi tarafından düzenlenen 24.07.2000 günlü soruşturma raporuna 
bağlı (2.74.11.237. 1999) sayılı dosya incelendi. 

...Samsun İdare Mahkemesi üyeleri Sıtkı Keleş (sicil no.su), Fatih Terzi (sicil no.su), Resul Çomoğlu (sicil no.su), Recep Taş (sicil no.su), Hasan Önal (sicil no.su) ile Samsun İdare Mahkemesi eski üyeleri halen Kayseri İdare Mahkemesi üyesi Cafer Ergen (sicil no.su) ve Kocaeli Vergi Mahkemesi üyesi Nermin Kurt, 

Yaptıkları işler ve davranışlarıyla kişisel duygulara kapılarak görevlerini doğru ve tarafsız yapamayacakları kanısını uyandırdıkları, 

Bu cümleden olarak, 

Sosyal ve özel yaşantıları ve eşlerinin kapalı ve başörtülü giyim tarzı nedeniyle çevrede olumsuz imaj yarattıkları, başörtüsü taktıkları gerekçesiyle haklarında disiplin cezası uygulanan ya da bu nedenle okula alınmayan öğrenciler tarafından Samsun İdare Mahkemesi'ne açılan davalarda türbanlı öğrenciler lehine karar verdikleri, Atatürkçü, laik ve demokrat olduğu bilinen kişiler 
tarafından açılan davalarda ön yargılı davrandıkları, hususundan ibarettir." 

Yazının soruşturma gerekçesinin açıklandığı bölümde; 

"Eşlerinin kapalı ve başörtülü giyim tarzını benimsedikleri, kendilerinin sosyal ve özel yaşantılarında mesleğe yakışmayan davranışlarda bulundukları, toplu halde ve tören havasında cuma ve teravih namazlarına gittikleri" İddia edilmiş. 

Bu bakımdan, "Samsun İdare Mahkemesi üyeleri Sıtkı Keleş, Fatih Terzi, Resul Çomoğlu, Recep Taş, Hasan Önal ile Samsun İdare Mahkemesi eski üyeleri halen Kayseri İdare Mahkemesi üyesi Cafer Ergen ve Kocaeli Vergi Mahkemesi üyesi Nermin Kurt haklarında disiplin yönünden gereği takdir ve tayin olunmak üzere soruşturma dosyasının 2802 Sayılı Kanunun 87. maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yülcsek Kurulu 'na tevdiinin düşünüldüğü" belirtilmiştir. 

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından 06.09.2000 tarihli onay ile soruşturma dosyalarının HSYK'ya sunulması uygun bulunmuştur. 

Soruşturma yazısından anlaşıldığı üzere "eşlerinin kapalı ve başı örtülü giyim tarzını benimsediği" iddia edilen hâkimlerden biri, bayan Nermin Kurt'tür. Yine soruşturmacılar, bayan hâkim Nermin Kurt'un, diğer (erkek) hâkimlerle beraber "toplu halde ve tören havasında Cuma ve teravih namazlarına gittikleri"ni iddia edebilmişlerdir. Bu soruşturma üslubu, bu soruşturmaların taciz amaçlı yapıldığını açıkça göstermektedir. Diğer bir deyişle bu soruşturmalarla, hâkimler, talimatları derhal uygulayan, verilen her emre tartışmasız olarak itaat eden bir emir erine dönüştürülmek istenmiştir. 



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder