Süleyman Sarıbaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Süleyman Sarıbaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2019 Cumartesi

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 20

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 20



Sonuç olarak; 

Komisyonumuzca bilgisine başvurulanlardan; Emniyet İstihbarat Daire Başkanı 
Sabri UZUN, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Ayhan FALAKALI, Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hüseyin KESKİNKILIÇ benzer ifadelerinde; 

Bölgede meydana gelen bombalama olaylarının genel sebebi ile ilgili olarak; 
Bazı olayları örgütün kendi stratejileri doğrultusunda yaptıklarını, bazılarının ise oluş sebeplerini tam bir yere oturtamadıklarını, Olayların failleri ile ilgili olarak; 
-1 Eylül 2005 günü Şemdinli'de Dünya Barış Günü kutlamalarında meydana gelen bombalama olayını, 
-2 Eylül 2005 günü Yüksekova ilçesinde Van Erciş Seyahat Firmasına ait bir otobüse Bomba konulması olayım, 
-Yüksekova'da Ferzande Yılmaz isimli şahsa ait Huzur Et Lokantasına bomba 
atılması olayını, 
-Yüksekova'da yine Zağros İş Merkezinde meydana gelen patlamaları, bir yere 
oturtamadıklarını, 
Yukarıda sayılan eylemlerin şu ana kadar ki örgüt stratejisine uymadığını, 
-1 Kasım 2005 eyleminde 150 kilo TNT veya plastik patlayıcı kullanılması ve 
miktarın fazlalığından dolayı bu olayın ve Bölgedeki diğer olayların PKK Terör örgütünce yapıldığını düşündüklerini, 

Komisyonumuzca bilgisine başvurulan Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin TANRIVERDİ, Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ,Hakkâri Milletvekili Fehmi ÖZTUNÇ; Hakkâri Milletvekili Mustafa ZEYDAN, Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ; benzer ifadelerinde özetle; 

Olayların genel sebebi ile ilgili olarak; 
Bölgedeki karışıklığın yalnız bölücü terör örgütünden kaynaklanmadığını, bölgenin dünya çapındaki güç odaklarınca takip edildiğini, vuku bulan olaylarla halkla devletin karşı karşıya getirilmek istendiğini, 
Olayın failleri ile ilgili olarak; 
Konuyu bireysel bir eylem olarak görmediklerini, Jandarma Astsubayların ferdi olarak böylesine bir eylemi gerçekleştirmesinin akla uygun olmadığını, özellikle olay mahallinde bir itirafçının bulunması ve ele geçen dokümanların organize bir eylemi çağrıştırdığım, bölgede meydana gelen patlamaların bir bütünün parçaları olduklarını, olayın faillerinin karışık olduğunu, 
Hakkâri Milletvekili Esat CANAN; 
Olayların genel sebebi ile ilgili olarak; 
Hakkâri ilinde 2005 yılında huzuru bozan bombalama patlama olayları başladığını, burada PKK'nın böyle bir girişimde bulunması karşısında devletin içinde bir birimin de aynı şekilde karşılık verdiğini, Huzur ortamından rahatsız olan, Devletle halkı karşı karşıya getirmek isteyen güçlerin bu eylemleri yaptığım, 
Olayın Failleri ile ilgili olarak; 
Olayın gece yerine gündüz meydana gelmesi ve zanlıların yakalanması konusunda kendi değerlendirmesine göre itirafçı denilen şahıs ile o iki astsubayın bağlantılarının olduğunu, 9 Kasım günü oraya eylemi gerçekleştirmek üzere geldikleri kanaatinde olduğunu, arabanın bagajında o dükkana ait krokinin ve kırmızı işaretin bulunmasının kendisine bunları düşündürdüğünü, 
Şemdinli'de 1 Kasım'da askeri gazinonun çok yakınında patlayan 150 kiloluk bomba olayında gazinoda kimsenin olmaması ve bombanın bulunduğu araçtan 
şüphelenilmemesinden dolayı bölge insanı gibi bunu devletin içinde bir örgütçe 
gerçekleştirildiğini düşündüğünü, Hakkâri ilinde 2005 yılında huzuru bozan bombalama patlama olayları başladığım, burada PKK'nın böyle bir girişimde bulunması karşısında devletin içinde bir birimin de aynı şekilde karşılık verdiğini, bu olayın lokal olmayıp daha geniş bir organizasyon olduğuna inandığım, iki astsubayın bu şekilde bir işe cesaret edebileceklerine inanmadığım, 
Tokat Valisi Erdoğan GÜRBÜZ ve Eski Şemdinli Kaymakamı Mustafa Cihan FESLİHAN,Yüksekova eski Kaymakamı Mustafa ÖZTAŞ; 

Olayların genel sebebi ile ilgili olarak; 

Bölgedeki huzur ortamından PKK'nın rahatsız olduğunu, Ateşkesle birlikte 
eylemlerini hızlandırdıklarını, bölgeyi haraca bağladıklarını, vermeyenlere karşı tavır aldıklarını, 

Olayın failleri İle ilgili olarak; 
Olayların faillerinin PKK Terör Örgütü olduğunu, 
Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner, Hakkâri İli İl Jandarma Komutanı J. 
Kur. Alb Erhan Kubat, Hakkâri İl Emniyet Müdürü Yaşar Ağdere, Hakkâri Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Halil Bağa, Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Bnb. Sefer Resuloğlu ; Şemdinli İlçe Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN, Şemdinli İlçe Jandarma Komutanı Erdem YILMAZ, Yüksekova Emniyet Müdürü Ergin İŞLER, Yüksekova İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı M. Erhan ARKAN, Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü TEM Büro Amiri Başkomiser S. Murat KARA» benzer ifadelerinde; 
Olayların genel sebebi ile ilgili olarak; 

PKK terör örgütünün Haziran 2004'ten itibaren sözde ateşkesinden vazgeçtiğini, 
Bölgedeki huzur ortamından örgütün rahatsız olduğunu, örgütün varlığım devam ettirmek için şiddet dolu eylemlere yöneldiğini, halka korku salarak ben buradayım mesajı verdiğini, örgütün vergilendirme adı altında bölgeden haraç topladığım, haraç vermeyenlere karşı bombalama dahil her türlü eylemin yapıldığını, ayrıca şüpheli eylemlerle devletle halkı karşı karşıya getirmek istediklerini, 
Olayın Failleri İle ilgili olarak; 
Bütün eylemlerin örgüt stratejisine uyduğunu, sivil halktan zarar görenler olunca örgütün bunları üstlenmediğim ancak, tüm olayların failinin PKK Terör Örgütü olduğunu, MİT Operasyon Başkanı Ahmet ŞAHİN; MİT İstihbarat Daire Başkanı Afet GÜNEŞ,Hakkâri MİT Bölge Müdürü Cengiz Şişman ve Hakkâri MİT Bölge Müdür Yardımcısı Seyfettin Şener; 
Olayların genel sebepleri ve failleri ile ilgili olarak; 
MiT'in değerlendirmelerinin daha çok stratejik boyutta olduğunu, ne tür tehditlerin gelişebileceği, bunun hangi bölgelerde odaklanacağı şeklinde çalışma yaptıklarını, yapılanmalarını keşif istihbaratı elde etmek üzere kurmadıklarım, çalışma biçimlerinin stratejik düzeyde bilgi derlemek olduğunu, aksi takdirde, jandarma veya emniyet kadar bir güçle bölgede bulunmaları gerektiğini, bölgede meydana gelen patlama olaylarının failleri ve sebepleri konusunda olaylar öncesinde ve sonrasında bilgilerinin olmadığını, 9 Kasım patlamalarının mağduru Seferi Yılmaz'la ilgili bir çalışmalarının olmadığını, İfade etmişlerdir. 
Yüksekova İlçesi Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha Uzmanı Ahmet GÜVEN, 
Mülkiye Müfettişlerince 23.11.2005 tarihinde alınan ifadesinde, Şemdinli ve Yüksekova İlçelerinde son altı ayda meydana gelen bombalama olaylarında kullanılan ve ifadesinin alındığı tarih itibariyle henüz kriminal laboratuar sonuçları alınmayan, bazı bombalar konusunda şu bilgilere yer vermektedir; 
"Bomba patlamasının akabinde olay yerinde yaptığımız incelemede, elde ettiğimiz bulguların karşılaştırılması ile bombaların benzerliklerini ortaya koymamız mümkündür. 
Anahtar sistemi birbirinden farklı olsa bile kullanılan diğer malzemelerin benzerlikleri bize patlamalar arasında gruplandırma yapmak için yeterli ipucu verebilmektedir. Ben izahımı yaparken Şemdinli ve Yüksekova İlçeleri ayn ayn değil her iki ilçe için benzerlikleri birlikte değerlendirmeye çalışacağım bir başka deyişle olayları değerlendirirken yukanda çizdiğim kendi sorumluluk sahamı esas alacağım. 
29.07.2005 tarihinde Yüksekova İlçesi Milli Eğitim Lojmanlan önünde patlayan 
zaman ayarlı parça ve basınç etkili bomba; 
02.09.2005 tarihli saat : 01.05 te Van Erciş İtimat firmasına ait otobüste patlayan zaman ayarlı parça ve basınç etkili bomba; 
Yukanda saydığım iki farklı yerde patlayan bomba siyah poşet kullanılmak suretiyle ve zaman ayarlı olarak 1.5 voltluk pille çalışan plastik saatlerin kullanılması nedeniyle benzerlik arzetmektedir. Parça tesiri konusunda bir küçük farklılık bulunmaktadır. Bu farklılıkta Milli Eğitim lojmanlan civannda patlayan bombada parça tesiri bombanın iç düzeneğinde mevcut olmayıp, içine konulduğu çöp varilinin basınç etkisiyle parça tesiri olarak katkı sağlamasına karşın, otobüs altına yerleştirilen bombanın bizzat kendisinde parça tesiri gösterebilecek malzeme mevcuttur. 

15.09.2005 tarihinde Zagros iş merkezinin 4. katında patlayan anahtar sistemini tespit edemediğimiz el yapımı basınç etkili bomba; 
02.10.2005 tarihinde saat : 22.00 de Yüksekova İlçesi İkiz binalar arkası çöp 
bidonunda patlayan el yapımı anahtar sistemim tespit edemediğimiz basınç etkili bomba; 
02.10.2005 tarihinde saat : 22.20 de Yüksekova İlçesi İkiz binalar arkası çöp 
bidonunda patlayan el yapımı anahtar sistemini tespit edemediğimiz basınç etkili bomba; 
20.10.2005 tarihinde saat : 04.30 da Yüksekova İlçesi Huzur lokantası önünde 
patlayan el yapımı anahtar sistemi tespit edilemeyen basınç etkili bomba; 
Yukanda saydığım 4 patlamada olay yerinde yaptığımız incelemelerde, patlama 
çukuru ve etrafında yaptığımız detaylı tetkikte anahtar sistemine dair ve parça etkisini sağlayacak herhangi bir maddeye rastlamamız nedeniyle bunlann birbirine benzer olduğu kanaatine vardım. 
31.08.2005 tarihinde saat : 22.55 sıralarında Yüksekova İlçesi Akarsu iş merkezi zemin katında patlayan el yapımı maytap fitili ateşlemeli basınç etkili bomba; 
01.09.2005 tarihinde saat : 10.20 sıralarında Şemdinli ilçesinde 1 Eylül barış cadın civannda patlayan el yapımı iki adet maytap fitil ateşlemeli parça tesirli basmç etkili bomba; Yukanda saydığım iki yardeki 3 patlamanın birbirinden farkı parça tesiri konusunda oluşmakla birlikte anahtar sistemlerinin aynı olması nedeniyle benzerlik arz etmektedir: 

05.08.2005 tarihinde saat : 00.20 sıralarında Şemdinli İlçesi Üçe Jandarma 
Komutanlığı önünde patlayan ve 5 askerimizin şehit olması ile sonuçlanan el yapımı zaman ayarlı parça ve basınç etkili bomba; 
24.10.2005 tarihinde saat : 23.30 sıralarında Yüksekova Askerlik Şubesi Başkanlığı nöbetçi kulübesi dibinde patlayan el yapımı anahtar sistemi tespit edilemeyen parça ve basınç etkili bomba; 
28.10.2005 tarihinde saat: 23.05 sıralarında Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde patlayan el yapımı, anahtar sistemi tespit edilemeyen, parça ve basınç etkili bomba; Yukarıdaki üç patlamadan yalnızca Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı önünde patlayan bombaya ilişkin elimizde ekspertiz raporu bulunmaktadır. Diğer iki bombalamaya ilişkin olarak henüz ekspertiz raporları gelmemiştir. Dolayısıyla etüdünde kullanılan patlayıcının cinsine ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Buna karşın her üçünde parça tesirli sistem kullanılmış olması önemli bir benzerlik noktasıdır. Burada önemli olan her üç patlamada da parça tesiri veren metallerin yapı olarak birbirine benzerliğidir. Öte yandan Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı önündeki patlamanın zaman ayarlı olduğu kanaatindeyiz. Diğer iki patlamaya ilişkin olarak her ne kadar anahtar sistemim tespit edememişsek te esas itibariyle bu iki bomba fitil ateşlemeli bir sistem kullanılarak olamaz. 

Zira her ikisi de nöbet kulübeleri civarında patlamıştır. Fitil ateşlemeli bomba düzeneğinde fitili ateşleyen kişinin nöbetçilerin önünde bu işi yapabilmesi akla uygun düşmemektedir. Elimizde bu iki bomba için kalan seçenekler uzaktan kumandalı ya da zaman ayarlı olması şeklindedir. Şayet uzaktan kumandalı bir sistem kullanılmış ise uzaktan kumanda mekanizması cep telefonu kullanılmasına daha müsait görülmektedir. Zira telsiz komutalı düzeneklerde telsiz parçalan patlama mahallinde mutlaka bulunabilmektedir. Ancak telefon 
düzeneklerde telefonun plastik malzemeden yapılmış olması, patlamada ortaya çıkan yüksek ısı ve patlamanın güçlü olması nedeniyle malzeme bulunamayabilmektedir. Şayet patlama zaman ayarlı ise bu kez kullanılan zaman ayan düzeneğinin piyasada kolaylıkla bulunan plastik masa saatleri olması muhtemeldir." 

Komisyonumuzun, Yüksekova İlçe merkezinde; 02.09.2005 tarihinde Van Erciş 
Otobüs Firmasına ait araçta patlama, 15.09.2005 tarihinde Zağros İş Merkezinin 3. katında patlama, 20.10.2005 tarihinde Huzur Et Lokantası önünde patlama, 28.10.2005 tarihinde Zağros İş Merkezinin 5. katma roketli saldın ile Şemdinli İlçe merkezinde; 01.09.2005 tarihinde Dünya Barış Günü kutlamalanndaki patlama olayları konusundaki değerlendirmeleri şöyledir; 

1-Yüksekova İlce merkezinde; 02.09.2005 tarihinde Van Erciş Otobüs Firmasma 
ait araçta patlama: 
02/09/2005 günü saat 01:00 sıralarında Yüksekova İlçesi Cengiz Topel Caddesi 
üzerinde park halinde bulunan Van Erciş Seyahat Firmasma ait 34 AV 2054 plaka saydı Setra marka otobüsün sağ arka tekerleğinin alana konulan 1 adet el yapımı zaman ayarlı basınç etkili bomba patlamış, otobüsün arka kısmında ve olay mahallinde bulunan bazı işyerlerinde maddi hasar meydana gelmiş, olay neticesinde ölen yada yaralanan olmamıştır. Olayın mağdurlarının davacı veya şikayetçi olup olmadıkları konusunda bir beyanlarına rastlanmamıştır. 
Komisyonumuzca bilgisine başvurulan, Yüksekova İlçesi Van Erciş Seyahat Firması İşleticisi Taner BASKIN'ın bu olayı; 

"Yüksekova İlçesinde 02.09.2005 günü otobüsleri altında patlamadan önce Yüksekova DEHAP Teşkilatınca otobüslerinin Mudanya'ya gitmek üzere kiralanmak istendiğini, ancak araç sayılarının yeterli olmaması nedeniyle kiraya vermediklerini, kiralamaya ilişkin her hangi bir anlaşma veya protokol bulunmadığını, ancak olaydan bir iki gün önce Gevaş askeriyesinden olduklanm tahmin ettikleri bir şahsın otobüslerini nereye vereceklerini, vermemelerini söylediğini, iki defa aradığını, ancak arayan kişinin telefon numarasının 
telefonda görünmediğini, aynı telefon olduğunu tahmin ettiğini, anılan partiye otobüs vermediklerini, İstanbul istikametine gidecek ilgisiz otobüsün bombalandığını, patlamaya bir anlam veremediğini, Patlamaları devlete mal etmenin yanlış olacağını, kendilerinin Yüksekova çetesi mağdurlarından olduğunu, olayları bireylerin yapmış olabileceğini ancak bu hususta, kimsenin açık ve net bir şey söyleyemediğini, ailesinin 200-250 nüfusu olduğunu, 
PKK'da hiçbir kimselerinin bulunmadığım, olayın araba istemelerine rağmen vermediklerini dolayısıyla PKK tararından yapıldığı ihtimalini düşündüklerini" biçiminde anlatmaktadır. 

Yüksekova İlçesinde andan firmanın sorumlusu ve Taner BASKIN'in kardeşi 
Vefa BASKIN Mülkiye Müfettişlerince tanık olarak 23.11.2005 tarihinde alman 
ifadesinde ise; bahse konu patlama olayını " Abim Taner BASKIN ile huzurunuzda yaptığım telefon görüşmesinde bana bu patlamayla ilgili olarak, HADEP teşkilatının Gemlik'e gitmek üzere abimden araç talepleri olmuş abim bu konuda 27 kişilik bir araç planlaması yapmış fakat seyahatten bir gün önce kendisini Gevaş askeriyesinden bir yetkili olarak tanıtan şahıs niçin HADEP'lilere otobüs tahsis ettiğimizi sormuş, abimde şayet bu konuyu görüşmek istiyorsanız buraya gelin yazıhanemde size bilgi verebilirim, telefonda bu işlerin konuşulmasını doğru bulmuyorum demiş, şahıs telefonu kapatmış, bir süre sonra bir başka şahıs yine Gevaş askeriyesinden aradığını ifade ederek aynı 
mevzuda sorular sormuş, abimde biz ticaret yapıyoruz kim bizden araç talep ederse parasını ödemek kaydıyla aracı verebiliriz, bizim işimiz bu demiş. Bunun üzerine çok nezaketli geçen görüşme sona ermiştir. Yine abimden aldığım bilgiye göre ertesi gün HADEP yöneticileri abimden araba isteyince size tahsis ettiğimiz otobüste dün patlama oldu size araç veremiyoruz kusura bakmayın demiştir." Şeklinde anlatmaktadır. 

Belirtilen eylemin, bir yoruma göre, Abdullah Öcalan ile Gemlik İlçesine görüşe 
gitmek isteyenlere araç verilmediği için PKK terör örgütü yanlılarınca yapılmış olabileceği, tam aksine bir görüşe göre, söz konusu firmaya ait otobüsün Yüksekova İlçesi DEHAP teşkilatınca Abdullah Öcalan'a sözde uygulanan tecriti protesto amacıyla Gemlik'e gitmek üzere önce kiralandığı, bunun üzerine firma sahiplerinin telefonla aranarak aracın bu amaçla kiralanmaması yönünde uyarıldıkları, ancak bu tehdidlerine ahdınlmadığı, yine de otobüsün kiralandığı ve bu nedenle, hareket edeceği günü saat 01.00 sıralarında otobüsün altına bomba 
konulduğu ileri sürülmektedir. 

Komisyonumuzca bilgisine başvurulan, Yüksekova İlçesi Van Erciş Seyahat Firması İşleticisi Taner BASKIN'ın belirtilen ifadesinde aynca; önce, Yüksekova DEHAP Teşkilatının önce kendisinden araç istemediğini, takip eden ifadelerinde ise istendiğini, otobüste çarşı merkezinde kaymakamlık duvarından belki en fazla 30-40 metre ileride patlamanın gerçekleştiğini, gecenin o saatinde arabasının yanma iki kişinin gelebileceğini, bunun ya devlet gücü ya da teröristler olabileceğini, atanda bomba konulan otobüsün Kaymakamlığa 30-50 metre olduğunu, patlamaları devlete mal etmenin yanlış olduğunu, olayları bireylerin yapmış olabileceğini, ancak bu hususta kimsenin açık ve net bir şey 
söyleyemediğim, Yüksekova Belediye Başkanı ise; otobüsün o gün, Bursa Gemlik'e gidecek insanlara pazarlandığını, otobüs firması yetkilileri ile konuşulduğunu, söz alındığım, bu söz üzerine bu patlama olduğunu, hatta daha önceleri otobüs firmalarına sakın otobüs falan vermeyin diye uyanlar yapıldığını, bu uyarının hem partiye, hem de insanlara söylendiğini, söz konusu otobüs firmasının otobüsü verecekleri kararını verdiklerini, yine Vefa BASKIN'ın Mülkiye Müfettişlerine verdiği ifadesinde "HADEP yöneticileri abimden araba isteyince size tahsis ettiğimiz otobüste dün patlama oldu size araç veremiyoruz 
kusura bakmayın" şeklindeki çelişkili beyanları, 

Komisyonumuza bilgi veren Taner BASKIN'ın ifadesi sırasında rahat 
olamaması, sıkıntı içinde olayı aktarmaya çahşması, otobüsün anılan gruba verilmemesi yönünde kendisine bir askeri birimden olduğunu söyleyen kişi tarafından iki kere telefon edildiğini söylenmesi, Komisyonumuzun anılan olayı şüpheli olarak nitelemesinde etkili olmuştur. 
Taner BASKIN'ın, firmasından Mudanya'ya gitmek üzere herhangi bir otobüs 
istenmediği, protokol imzalamadığını veya kimseden para almadığı, otobüsün kiralanması gibi bir durumun da söz konusu olmadığı iddialarına itibar etmek gerekirse, bu durumda, anılan eylemin, hiç istenmeyen bir otobüs nedeniyle yapıldığı gibi bir çelişkinin kabulü lüzum eder. Hal böyle olunca, otobüsün DEHAP teşkilatınca istendiği ancak firma yetkililerince önce verilmediği veya verilipte sonradan verilmesinden vazgeçildiği ve bu nedenle terör örgütünce otobüsün altında bomba patlatıldığı savı temelsiz kalmaktadır. Zira, bu halde, DEHAP teşkilatınca anılan firmadan hiç otobüs talep edilmemesi, istenmemesi, 
aralarında bu anlamda hiçbir ilişki kurulmaması hususu dikkate alındığında, söz konusu teşkilata otobüs verilmemesi nedeniyle otobüs altına bomba konulduğu görüşü de tutarsız hale gelir. 
İncelenen olayın nedeni ile ilgili belirtilmesi gerekli bir diğer ihtimal ise, anılan otobüs talebinin değinilen firmaya yapılmış olması, bu talebin önce ilgili firmaca kabul edilmesi ancak sonra otobüs firmasına gelen bir uyan üzerine veya bir başka nedenle, otobüs kiralama işleminden vazgeçilmesi ve bunun üzerine PKK terör örgütünün söz konusu bombalama eylemini gerçekleştirmiş olmasıdır. 
Aktarılan bilgilerden anlaşılacağı üzere, incelenen eylemin kim veya kimler 
tarafından, neden, hangi gerekçeyle, ne amaçla işlendiği konusunda şüphe duyulmasının haklı nedenleri varit bulunmaktadır. 

İncelenen olay, 02.09.2005 tarihinde meydana gelmiştir. 01.09.2005 tarihinde de Şemdinli İlçesinde 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlamaları sırasında bomba patlatılmıştır. Bir gün arayla Şemdinli ve Yüksekova İlçelerinde DEHAP organizesinde yürütülen iki faaliyet bomba konularak akamate uğratılmıştır. Terör örgütlerinin hiçbir kural ve değer tanımadan eylem yapacakları olgusuna, eylemi kendisi yaptığı halde üstlenmeyerek bunu Devletin yaptığı imajı ve 
dezenformasyon uyandırmasına böylece, toplumun böyle bir yanılgıya düşmesine, Devletten şüphe duymasına, oluşturulan bu güvensizlik ve kaotik ortamdan beslenerek halkı devletle çatışmaya götürecek bir zemin hazırlamaya yönelik yöntemi benimseyeceğine vurgu da yapılmaktadır. Hatta öyle ki, böylesi ortamlarda hedef alınan kitle veya şahıslar, işlenen eylem türleri nedeniyle tam bir zihin bulanıklığına yol açılarak örgütün bu nevi bir eylem yapamayacağı saptaması ile Devlet aygın töhmet altında bırakılır. Serhildan denilen sivil 
itaatsizliğin tohumlan böylece ekilir, bazı kesimler bazı kalkışmalara böylece hazırlanır. Tüm bu hususlar tam bir emniyetle not edilmelidir. 

21. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 19

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 19



Komisyonumuzun 22.02.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Hakkâri İl Jandarma Komutanı J. Kur. Alb. Erhan KUBAT ifadesinde: 

" PKK terör örgütünün Haziran 2004'ten itibaren sözde ateşkesinden vazgeçtiğini, gübrelerle, şekerlerle yaptığı patlayıcı maddeleri geliştirdiğindik başlarda tüp, havan mermilerim kullanmaya başladığını, daha sonraları ise tamamen yüksek patlayıcı, askeri birimlerin kullandığı A-4, C-4'lerle ve uzaktan kumandalı, kontrollü mayınlarla, bombalama, mayınlama eylemleri yapmaya başladığını, özellikle 2005 yazı ile birlikte bölgede emniyet ve jandarma bölgelerinde yoğun patlamalar yaşanmaya başlandığını, sorumluluk bölgelerinde 1 Ocaktan itibaren (21) tanesi patlama, (16) tanesi bulma şeklinde (37) patlayıcı olayının meydana geldiğini, bu patlamaları çözmek maksadıyla, istihbari çalışmalar yapüklannı,zaman zaman müşterek olarak çalıştıkları emniyet ve istihbarat birimleriyle ortak çalışmalar yaptıklarını, 5271 sayılı CMUK ve 5397 sayılı Bazı Kanunların Değişikliğine Dair Kanunlar gereğince dinlemeler yaptıklarım, Bu dinlemelerde patlamaları örgütün yaptığına dair konuşmaları tespit ettiklerini ve buna ilişkin delilleri ilgili adli birimlere teslim ettiklerim, 
özellikle yaptıkları açık bir istihbaratta örgütün iki mensubunun kendi aralarındaki konuşmalarında 5 Ağustos'ta 5 Askerimizin şehit olduğu Şemdinli'deki patlamayı kendilerinin yaptıklarım üslendiklerini tespit ettiklerini, 
Yine Şemdinli'de çöplük bölgesinde 3 askerin şehit olduğu patlamayı örgütün 
üstlendiğini, 1 Kasımda meydana gelen büyük patlama sonrasında açık kaynak olarak örgüt elemanlarının patlama olayım Bölücübaşına uygulanan tecrite ve daha önce yapılan operasyonlarda Güvenlik Kuvvetlerimizce öldürülen Doğan ve Azat adlı teröristler anısına yaptıklarını ifade ettiklerini tespit ettiklerini, vatandaşların zarar görmesiyle bundan etkilendiklerini ve olayı saklama yoluna gittiklerini, bu eylemlerin emrini Şehit Britan Taburu Komutanı Demhat kod adlı Diyarbakır doğumlu teröristin verdiğini.şahsın şu anda örgütten kaçtığı ve K.Irak'ta Selahaddin Şehrinde bulunduğunu verdiği eylemlerin planlanmasından da Hakurki'de özel öz savunma güçlerinden Malazgirt doğumlu Agiri kod adlı teröristin yönlendirdiğini, Şehir merkezinde meydana gelen patlama olaylarıyla ilgili vergi adı altında para toplama faaliyetlerini Suriyeli Halil kodun liderliğini yaptığı ve grup içerisinde öz savunma birliği olarak adlandırılan 5-6 kişilik grubun organize ettiğini, ellerinde bu yönde delil olduğunu ve bunu adliyeye sunduklarını, Hakkâri merkezde evine bomba konan Hasan ÖZTUNÇ'tan, terör örgütünün yüklü miktarda para istendiğini ancak kabul etmediğini, onun için korkutma nedeniyle bomba attıklarım, Mehmet Baş isimli şahsın da vergi vermeyi kabul etmediğinden aracına bomba konduğunu, Hacı Özdemir adlı şahsın para pazarlığı yaparak kendilerini oyalamaya çalıştığından aracına eylem yapıldığı şeklinde bilgileri olduğunu, yakalanan terörist ifadelerinde de bu hususlara değinildiğini, yani örgütün vergilendirme adı altında bölgeden 
haraç topladığını, haraç vermeyenlere karşı bombalama dahil her türlü eylemin yapıldığını, Bölgede yaşanan patlamaların tamamının faillerinin PKK terör örgütü olduğunu, örgütün acımasızlığı karşısında vatandaşın bu konularda ifade vermeye yanaşmadıklarım, Jandarma Genel Komutanlığının istihbarat yetkisini 2803 sayılı Kanunun ek 5 inci ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun da Ek 7 nci maddesinden aldıklarını, Buna göre, tüm yurt sathında istihbarat yapma yetkilerinin olduğunu, ancak istihbaratın operasyon yetkisinin olmadığını, istihbaratın doğası gereği sınırını çizmenin zor olduğunu, 9 Kasım patlamasının 
meydana geldiği Umut Kitabevi sahibi Seferi Yılmaz'ı Van Üçüncü Ağır Ceza 
Mahkemesinden aldıkları dinleme karan çerçevesinde dinlediklerini, patlamalardan sonra oluşan durumdan en çok örgütün faydalandığını, Yüksekova'da 3 vatandaşın cenazesinde bomba atmakla görevlendirilen bir şahsın ifadesinde de belirttiği gibi kafaları karıştıracak her olayın alanda PKK Terör örgütünün olduğunu, 9 Kasımdan sonra Veysel Ateş'in ailesine 
bütün patlamaları üstlenmesi için DEHAP'hlarca baskı yapıldığını tespit ettiklerini," Komlsyonmm»*un 22.02.2005 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Hakkâri İl Jandarma Komntanufa İstihbarat Şube Mfidûrfi Bnb. SeferRESULOĞLlTT " Veysel ATEŞ'in 2004 yılı ağustos ayından itibaren kayıtlı haber elemanları olduğunu, Şemdinli ilçesine 3 girişin olduğunu, bombaların ilçeye sokulmasını tam olarak önleyecek tedbirlerin coğrafya nedeniyle zor olduğunu, bölgede meydana gelen bütün patlamaların, bütün eylemlerin örgüt tarafından gerçekleştirildiğini, her hafta MİT, Tugay Komutanlığı, Jandarma, Emniyet görevlileri ile haftalık toplantılar yaptıklarını, daha önceleri bunların kayıt altına alınmadığını, patlama olaylarından sonra bunları kayıt altına almaya 
başladıklarını,"

22.02.2005 tarihli  toplantımız da bilgisine başvurulan Radikal 
Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat YETKİN: 

"Ayın I Tinde, Çankaya Köşkünde, Cumhurbaşkanlığı Köşkünde, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde, gazete yöneticisi olarak davetli olduğunu, bütün, devletin yüksek yöneticileri de orada davetli bulunduğunu, bu törenin sona ermesinden sonra, Çankaya Köşkünde bir küçük resepsiyon verildiğini, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanın da orada bulunduğunu, Kendisi ve birkaç gazeteci arkadaşının, Jandarma Genel Komutam Sayın Fevzi Türkeri'nin yanına giderek, işte, yakalananlar yada tutulanların üzerinden jandarma kimliği çıktığım, bunun ne anlama geldiğini sorduklarım, 
Onun da "-Soruşturma sonuçlanana kadar yorumda bulunmayacağım. Bu bir lokal olaydır. Güvenlik güçlerinin mücadele gücünü düşürmemek lazım." diyerek yakalanan kişilerin üzerinde jandarma belgeleri çıkmış olması konusuna da girmek istemediğini, "-Bunu Kara Kuvvetlerine sorun" diye bilgi verdiğini, kendilerinin üzerinden jandarma kimliği çıktığını, O'nun da Kara Kuvvetlerine sorun diye üstelemiş olduğunu, biraz ileride, yine aynı salonun içinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın Yaşar Büyükanıt'ın yanına gittiklerini ve "- 
Efendim, böyle böyle bir şey oldu, biz de Sayın Türkeri'ye sorduk, o da dedi ki, Kara Kuvvetlerine sorun, biz de size soruyoruz" dediklerini, Sayın Büyükanıt'ın ise "Ben bilmiyorum." dedikten sonra sorularında böyle bir şeyin bulunmaması, hiç aklımıza gelen bir şey olmamasına rağmen, "-Gazetelerde resmi çıkan astsubay benim yanımda görev yaptı. 

Çelik operasyonunda -bu, Kuzey Irak'a yapılan çok büyük bir operasyondu, 97 yılıydı zannediyorum- Peşmergeler bizimle işbirliği yaparken yanımdaydı. Çok iyi Kürtçe konuşur, suç işleyecek biri olduğunu sanmıyorum; ama, soruşturmada meydana çıkar." şeklinde beyanda bulunduğunu, Sayın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök yanına da gittiklerini ve ona da bu soruyu sorduklarını, O'nun ise: "-Olaylara anında müdahale edildi. Van'daki asayiş komutanı hemen Şemdinli'ye gitti. Biz, idarî soruşturma yürütüyoruz; ayrıca, adlî soruşturma yürüyor. Ben personelimi ne suçlarım ne korurum. Soruşturmanın sonucunu bekleyelim, 
yargıya güveniyoruz." dediğini, Dolayısıyla, orada bulunmalarının, o toplantıda olmalarının büyük bir şans olduğunu, 

Yaşar Büyükanıt'ın bunu ne amaçla söylendiğini gerçekten bilmediğini çünkü, 
akıllarında böyle bir soru olmadığım, Fevzi Türkeri'nin "-Bunu Kara Kuvvetlerine sorun" demesinin nedenini bilmediğini ama belki de, bunu, bu sorunun doğru olarak yöneltileceği şahıs hem oranın valisi olabileceğini hem de oranın esas bütün komutanlığının bağlı olduğu -Van'da galiba merkezi bölgedeki 
asayiş komutanlığı olduğunu, çünkü, kendi içlerini bilemediklerini Türk Silahlı 
Kuvvetlerinin belki kendi içinde, o anda farklı bir görevlendirme yapmış olabileceğini, şahısların jandarma kimliği taşımasına karşın, belki, başka bir şekilde görevli olabileceklerini, O konuda bir bilgi eksikliği olduğunu," 

Komisyonumuzun 22.02.2002 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Şemdinli Cumhuriyet Başsavcısı Harun AYİK; 

"Bölgede meydana gelen patlamalarla ilgili yargılama sürecinin devam ettiğini 
kendisinin bu aşamada bir şey söylemesinin mümkün olmadığını," 

Komisyonumuzun 22.02.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Hakkâri Emniyet Müdürü Yasar AĞDERE: 

"2004 yılı içerisinde PKK terör örgütünün Hakkâri'de 5 tanesi bombalı saldırı, 4 
tanesi de silahlı saldırı toplam 9 saldırısının olduğunu, 2005 yılında daha çok bombalama türü eylemlere yöneldiğini,bu türde il genelinde Haziran ayından bu yana 18 patlama meydana geldiğini, 

Patlamaların tamamının faillerinin PKK terör örgütü olduğunu, Şaibeli gibi görülen olayları örgütün bilinçli yaptığım, hem kendi yandaşlarının, mensuplarının kafasını karıştırmak hem güvenlik kuvvetlerinin kafasını karıştırmak için bu tür eylemleri yaptığını, son eylem tarzı olarak halkı kışkırtmak, güvenlik kuvvetlerine karşı ayaklandırmak, sivil itaatsizlik 
şeklinde eylem planlan olduğunu," Komisyonumuzun 22.02.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hüseyin KESKİNKILIC: "1 Kasım patlamalarının örgüt işi olduğuna inandığım, bu yönde istihbarı bilgilerinin olduğunu, 

Yüksekova'daki Huzur Lokantasında meydana gelen patlama olaymda lokanta 
sahibinin kardeşlerinin örgütün kırsal kadrosunda, yani dağ kadrosunda olduğuna ilişkin arşiv bilgileri olduğunu bunun örgüt tararından yapılamayacağını düşündüğünü, 1 Eylülde Şemdinli'deki Dünya Barış Günü etkinliklerindeki patlamanın yine örgütün genel tarzına uymadığını, Yine Yüksekova'da Zagros İş Merkezi patlamalarını örgütün stratejisine uyduramadıklarım, Van Erciş Firmasının Gemlik'e gidecek olan heyete otobüs tahsis etmediğinden dolayı örgütçe cezalandırıldığım düşündüğünü" 

Komisyonumuzun 22.02.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Halil BAĞCI: 

"1984 Eruh Şemdinli baskınının yasadışı örgütün yıldönümü olduğunu, AB süreci, Amerika Birleşik Devletlerinin PKK'yı terörist ilan etmesinin, devletimizin aldığı bazı adımların örgütü zor durumda bıraktığını, terörist başının yakalanması ile başsız kalan örgüt içerisinde hizipleşmeler başladığını, kendilerinin varlığını ispat etmek için de Örgütün 2005 yılında riski daha az plastik patlayıcı türüne döndüğünü, 9 Kasımdaki Kitabevi olayının yargı safhasında olduğundan bir şey söylemesinin mümkün olmadığım," 

Komisyonumuzun 01.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Şemdinli İlçe Jandarma Komutanı Erdem YILMAZ: ' 

"Sözde ateşkesten sonra ilk eylemin 13 Mayısta Şemdinli'de olduğunu, arazinin 
dağlık ve engebelik olmasından istifadeyle her zaman geçişe de müsait bir bölge olduğunu, Bölgede özellikle Tekel, gıda, akaryakıt, çay, şeker v.s kaçakçılığının yaygın olduğunu, örgütün kaçakçılık olaylarından haraç aldığım, Şemdinli'de meydana gelen eylemlerin lider konumundaki 3 kişinin sorumluluğunda gerçekleştiğini, tüm bu olayların failinin PKK olduğunu, 9 Kasımda kitapevindeki patlamada isimleri ön plana çıkan Astsubayların Seferi Yılmaz'a Yurtdışından gelecek şüpheli bir paketi takip için orada olduklarını," 

Komisyonumuzun 01.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Hakkari MİT Bölge Müdür Yardımcısı Seyfettin ŞENER: 


"Kendilerinin bilgi toplama faaliyeti olduğunu, değerlendirme yapmanın ayn bir 
uzmanlık alanını ilgiIendirdiğini,MİT'in değerlendirme uzmanlarının yerinin de Ankara'daki karargâhı olduğunu, olaylarla ilgili bilgi ve duyumunun olmadığını, 9 Kasım patlamasının mağduru Seferi Yılmaz'a yönelik herhangi bir çalışmalarının olmadığım," 

Komisyonumuzun 01.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Hakkâri Belediye Başkanı Metin TEKÇE: 

"1984 yılından beri süregelen terör olaylarından Hakkâri'nin coğrafik yapısı ve iki ülkeye sınır olmasından dolayı en fazla etkilenen kentlerden biri olduğu, 1999 yılında ilan edilen sözde ateşkesle birlikte bölgede huzur ortamının doğduğunu ve bu durumun 2004 yılına kadar devam ettiğini, Bölgede güçlü olan ağalık, aşiretçilik gibi feodal yapının çatışma ortamım körüklediğini, koruculuk sisteminin yöreye zarar verdiğini, milli gelirin Türkiye ortalamasının 
oldukça altında 600 Dolar seviyesinde olduğunu, kamu kurum ve kuruluşlarında memurluk ve işçilik dışında bir istihdam sahasının olmadığını, eğitim ve sağlıkta ülkenin en geri ili olduğunu, İl nüfusunun 60.000 lere yükselmesi ile tepkilerde sayıca ve yoğunlukça fazlalıklar olduğunu, Halkların özellikle düşmanlığını isteyen ve özellikle kan üzerinden de beslenen bazı güçlerin, son iki yılda tekrar ortaya çıktıklarım, gerek iç ve gerekse dış destekli olsun son iki yılda tekrar çatışmah bir ortamının yaratılmaya çalışıldığı, Hakkâri'nin son 6 yılda bölgedeki en huzurlu kent olduğunu, bunu istemeyen ya da hazmedemeyen insanların son 2 yılda Hakkâri'de ortaya çıktığmı,dış güçler dediğinin şu anda Irak üzerinde, Ortadoğu üzerinde, bu toprakların zenginliğini, yeraltı kaynaklarım, ele 
geçirmek isteyen ülkeler olduğunu, Türkiye'nin kendi sorunlarını iç boyutuyla, kendi yasaları, kendi hükümetleri ve kendi siyasî partileriyle çözebileceği inancını taşıdığım, sonuçta, Türkiye'nin hiçbir zaman huzurlu bir ortama kavuşmasını istemeyen güçlerin var olduğunu, bunların koruculuk, feodal yapı gibi 
içsel sebeplerle dış etkenler olduğunu, Bölgede yaşanan depremden sonra halkın yapılan yardımların azlığından dolayı devlete küstüğünü ve her fırsatta protesto ettiğini, 2004 yılından sonra yoğunlaşan çatışmalardan sonra güvenlik güçlerinin halka karşı tavırlarının sertleştiğini, iç sorunlarım çözmüş ve Ortadoğu'ya hakim Türkiye'yi dış güçlerin istemeyeceğini, uyum yasaları çerçevesinde Avrupa Birliğine girişi isteyenler olduğu gibi istemeyenlerinde olduğunu, bunların da işi olabileceğini, sonuçta bunu istemeyenlerin, Türkiye'de huzuru ve barışı istemeyen güçler olduğunu, 9.Kasımda yapılan eylemin belli bir emir komuta zinciri altında yapılan bir eylem olduğunu," 

Komisyonumuzun 01.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Şemdinli Belediye Başkanı Hursit TEKİN: 

" Bölgede son 5-6 yıldır var olan huzur ortamının bu yaz ki patlamalarla bozulduğunu, patlamaların sebebi ve failleri hakkında bir bilgisi olmadığını" 
Kopıioyftnu muzun 01.03.2006 tarihlî toplantısında bilgisine başvurulan 
Yüksekova Belediye Başkanı M. Salih YILDIZ; " Ülkemizin demokrasiye geçiş sürecine engel olan faktörlerin, özellikle 2002 seçimlerinden sonra, gerek AK Parti hükümetinin Avrupa Birliği yolundaki mesajları ve gerek CHP'nin muhalefetteki söylemleriyle, Avrupa Birliği süreci için halkta doğan umudun, 
Türkiye'yi, batısıyla doğusuyla, hiç kimsenin fark gözetmeksizin, Türkiye'de, Türkiye vatandaşlığı kavramı altında, rengi, dili, kültürü ne olursa olsun, bir arada insanca yaşayacağının, bu umutların çok güçlendiği bir ortamda, Sayın Başbakanın Diyarbakır'a gezisiyle, kanayan yaraya parmak basmasıyla, Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümü konusunda umut verirken birdenbire bölgede eskiyi aratmayacak şekilde faili meçhuller sürecinin başladığını, 
Hakkâri bölgesinde art arda patlamalar yaşandığını, buların yöre halkını 
kaygılandırdığını, umutsuzluğa ittiğini, patlamaların yöntemi, şekli, sivil topluma yönelik biçimi ve yer yer dağıtılan bildirilerde yöre halkına küfür ve hakaret içeren ifadeleri değerlendirdiklerinde birilerinin düğmeye bastığını düşündüklerini, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tartışmalarının yoğun geçtiği sırada biz bu hükümete Cumhurbaşkanı seçimini yaptırmayız diyen mantığın, Avrupa Birliği yolundaki gelişmelerden rahatsız olan kesimlerin, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünden rahatsız olan kesimlerin -CHP'yi tenzih ederek- bu hükümetin iktidarından rahatsız olanların, coğrafî konumu ve K.lrakla akrabalık ilişkilerinden dolayı Hakkâri Bölgesini seçtiklerini, Özelikle Yüksekova'da meydana gelen patlamaların tamamının Şemdinli ve Hakkâri 
merkezdeki patlamaların Örgüt tararından üstlenilmeyenleri yukarıda anlattığı karanlık güçlerce yapıldığına inandığını" 

Komisyonumuzun 08.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan MİT Operasyon Başkanı Ahmet ŞAHİN: 

"Hakkâri Merkez, Yüksekova ve Şemdinli'de meydana gelen olaylar çerçevesinde 1 Haziran 2005 tarihinden 3 Mart'a kadar yürütülen istihbarat çalışmalarına ilişkin olarak; Hakkâri ünitesince ilgili icra makamlarına (488) yazılı, ivediliğine binaen (19) şifahî bilgi aktarımında bulunulduğunu, bölgede meydana gelen olaylardan; olayların failleri konusunda kesin bir bilgileri olmamakla beraber, örgütün ajan olduğundan şüphelendikleri Hacı Demir isimli geçici köy korucusunun aracına bomba koyduklarını, Mehmet Baş isimli şahsın da para 
vermeyi kabul etmemesi nedeniyle aracını patlattıklarını ve iki astsubayın şehit edildiğini, keza, Hasan Öztunç'dan yüklü miktarda para istendiğini; ancak, vermeyi kabul etmediği için evine korkutmak amacıyla bomba attıklarını, Hacı Özdemir isimli şahsın da örgüt mensuplarıyla para pazarlığı yaparak kendilerini oyalamaya çalıştığından aracına eylem yaptıklarını, yörenin çok özel bir yöre olduğunu, narkotikten kaynaklanan rant olayı olduğunu, meydana gelmiş olan eylemlerdeki 4 tanenin 3 tanesinde öznenin para olduğu düşündüklerini," 

Komisyonumuzun 08.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan MİT İstihbarat Daire Başkanı Afet GÜNEŞ: 

"Bölgede meydana gelen olayları çok da yadırganır nitelikte bulmadıklarını, global olarak bakıldığında, Şemdinli, Yüksekova, yani, bölgenin genel hatlarıyla hassas bir alan olduğunu, geçmişten bu yana, gerek tarihî boyutuyla, coğrafî boyutuyla, ekonomik, sosyal, sosyokültürel boyutlarıyla her türlü dinamiğe açık olduğunu, Bölgede meydana gelen olayların bölgedeki diğer illerden farklılık göstermediğini, hali hazırda terör örgütünün, bölgede Botan ve Zagros adı altında iki yapılanma içerisinde olduğunu, takribi 1000 civarında silahlı güce 
sahip olduğunu, terör örgütü mensuplarının burada bulunurken mutlak eylem yapma hedefi içerisinde olduklarını, keza bölgenin İran-Irak açısından köprü görevi gören bir alan olduğunu, PKK'dan önce de sonra da hassas bölge olduğunu, geçmişte KDP ve KYP bağlantılı pek çok aşiret bağının olduğunu, günümüzde de bu mirasın üzerine PKK'nın gelip oturduğunu, buradaki her türlü ranttan, imkânlardan, İran-Irak bağlantılarından ve vazgeçilmez bir alan 
olarak buradan istifade ettiğini, global olarak bakıldığında bu alanda olabilecek her türlü eylemin normal kırsal eylemleriyle bağlantılı olduğunu, benzer eylemin bölgedeki diğer illerde de olabileceğini, kullanılan malzemeler itibariyle benzeyen eylemler olduğunu, ama mutlak surette her birinin tek tek faili şudur demenin zor olduğunu, MiT'in değerlendirmelerinin daha çok stratejik boyutta, neyin nerede olabileceği, ne tür tehditlerin gelişebileceği, bunun hangi bölgelerde odaklanacağı şeklinde olduğunu, yapılanmalarım sahaya göre, keşif istihbaratı elde etmek üzere kurmadıklarım, çalışma biçimlerinin stratejik düzeyde bilgi derlemek olduğunu, aksi takdirde, jandarma veya emniyet kadar bir güçle bölgede bulunmaları gerektiğini, patlamalardan önce alınmış bir istihbaratlarının olmadığım, günümüzde terörün gelmiş olduğu çizgiye dikkatle bakıldığında kurumsal olarak genel tehdidi ortaya koyduklarını, bir tehdidin 
varlığının altım çizebildiklerini, ama yer göstererek şu şekilde bir patlama olacak tarzında bir istihbarat vermelerinin mümkün olmadığını," 

Komisyonumuzun 08.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan 
Yüksekova eski Kaymakamı Mustafa OZTAS: 

"2004 Yılında ilk terör olayının 23 Mayısta akşam saat 21.30 civarında, YüksekovaŞemdinli karayolunda Şemdinli çıkışında, polis noktasına terörist saldırısı olduğunu, (3) polis memurunun yaralandığım, sözde ateşkesin bitimiyle bölgede yoğun olaylar yaşanmaya başlandığını, örgütün bölgede varlığını göstermek için eylemlerini arttırdığım, kaçakçılık, özellikle kâr marjı yüksek olan uyuşturucu kaçakçılığı terörün finans kaynaklarının en önemlilerinden olduğunu, olayların terör örgütünce yapıldığım düşündüğünü" 

Komisyonumuzun 14.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Yüksekova İlce Jandarma Komutanı Binbaşı Mehmet Erhan AR1KAN: 

"Bölgede özellikle 2004 yılı yazından itibaren terör olaylarında bir atış yaşanmaya başlandığım, bölgede yaşanan olayların faillerinin PKK terör örgütü olduğunu, tüm olayların bölgede huzuru istemeyen ve halka ben buradayım mesajı vermek isteyen terör örgütünce yapıldığım," 

Komisyonumuzun 14.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan 
Yüksekova İlce Emniyet Müdürü Ergin İSLER: 

'Terör örgütünce sözde ateşkesin 2004 yılı Haziran ayı itibariyle tek taraflı olarak kaldırılacağını ilan edilmesinden sonra, Yüksekova İlçesinin İrak ve iran'a şuur olması nedeniyle ilçede yaşanan olayların yoğunluk kazandığını, ilçelerinde meydana gelen patlama olaylarından Askerlik Şubesi nöbet kulübesi yanma bomba konması olayının aydınlatıldığını, olayın örgüt mensuplarınca yapıldığını, diğer patlama olaylarının sebepleri ve failleri konusunda ellerinde kesin bir bilgi olmadığını, ,ancak olayların örgüt stratejisine uyduğunu," 

Komisyonumuzun 14.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan 
Yüksekova İlce Emniyet Müdürlüğü TEM Büro Amiri S. MURAT KARA; 

"Bölgede meydana gelen olayların örgütçe, oradaki insanlar üzerinde korku salmak, üstünlüğünü göstermek amacıyla yapıldığını, bölgede meydana gelen olayların örgüt işi olduğunu," 

Komisyonumuzun 14.03.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan 
İstihbarat Gmp Amirf Baskomlser ORHAN COŞKUN; 

"Bölgede son dönemde meydana gelen olayların bir çoğunun örgütçe yapılmakla 
beraber bazılarının örgüt stratejisine uymadığım, Huzur Et Lokantası, Zagros iş Merkezi bombalamalarım bir yere oturtamadıklarını," İfade etmişlerdir; 


***

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 18

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 18



Komisyonumuzun 28.12.2005 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Tokat Valisi Erdoğan GÜRBÜZ:

"Görev süresi içerisinde terör örgütünün ateşkes yaptıklarını beyan etmelerine karşın buna riayet etmediğini, iki kez heyet olarak mayınla karşılaştıklarım, 1 Kasım'da 100 kiloluk bir TNT patlayıcısının kullanıldığı bir patlama olduğunu ve bu bombalama akabinde İçişleri Bakanıyla birlikte bayramın birinci günü olan 2 Kasım'da halkla bayramlaştıklannı, patlamadan zarar gören vatandaşlara 200 milyarlık bir ön ödeme yapılması talimatı verildiği, PKK'nm bu gelişmelerden rahatsız olduğunu, PKK'nın Yüksekova ve Şemdinli'de iş yapan kişileri haraca bağladığım, ancak halktan bu hususta bir şikayet gelmediğini, 1990'lardan farklı olarak haracın zenginlerden alındığım, tehdit edilen kişilere yardımcı olmak istediklerini ancak bu kişilerden bir şikayet almadıklarını; 

İlçede 1 Kasım olayının olduğu gün alman emir gereği toplu maç ve eğlencenin 
yasaklandığı, ayrıca 5 Ağustos'taki bombalama hadisesinde S askerin şehit olmasının da bu husustaki tedbirlerin arttırılmasına neden olduğu, bölgede olağanüstü hal kalktıktan sonra artık istihbarat faaliyetlerinin diğer illerde yapıldığı gibi yapılmaya başlandığım, destek kontrol noktalarının kullanılmadığını ve her aracın aranmadığım, aramanın ancak kuvvetli şüpheye binaen olabileceğini, 1 Kasım olayları neticesinde de zaten 5 kişilik bir heyetin ilçede 
emniyet personeli, teçhizat durumunu araştırmak için geldiğini, Ali KAYA ve Özcan İLDENİZ'in 1 Kasım patlamaları üzerine bölgede görevlendirildikleri, Sefer YILMAZ'ın yapılan dinlemeler neticesinde bölücü örgütten Murat KARAYILAN ile temas ettiğinin istihbaratının alındığı, bölgenin hassasiyet nedeniyle 
Jandarmayla polis arasında operasyonlar için bilgilendirmenin çoğu tamamen telefon ve telsizle şifreli olarak yapıldığım, 

Bölgede 9 Kasım'dan sonra hiç patlama olmamasının nedeni hakkında da, Kendisine bölücü örgütün iki ay bölgede suskunluk karan aldığı şeklinde istihbarat geldiğim, bölücü örgütün halkla karşı karşıya gelmek istemediğini, 

Komisyonumuzun 28.12.2005 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Karabük Ovacık Kaymakamı Mustafa Cihan FESLİHAN: 

"Şemdinli ilçesinde 13-14 ay görev yaptığını son 6 ayda 11 patlama meydana 
geldiğini, bunlardan beşinin Jandarma, altısının Emniyet sorumluluk alanında gerçekleştiği olaylarda 11 askerin şehit olduğu, pek çoğunun da yaralandığı, 1 Kasım olaylarında 6 asker, 3 polis memurumuzun ve 16 vatandaşın yaralandığı ve patlama sonrasında büyük çaplı maddi hasar meydana geldiğini hasarzedelere Başbakanlıkça 200 milyarlık bir ödenek ayrıldığını, 
9 Kasım günü olay yerine giderken halkla aralarındaki olumlu diyaloga 
güvendiklerim, gerek resmi gerek dini bayramlarda halkla bir arada olduklarım, Ramazan süresince her gün farklı hanelerde iftarlarını yaptıklarım, Sosyal Yardımlaşma Vakfi aracılığıyla halka eğitim, sağlık yardımı sağladıklarım, Halkla iyi ilişkilerden örgütün rahatsız olduğunu, 1 Kasım patlamalarında kimsenin bulunması hususunun S Ağustos'ta meydana gelen ve S askerimizin şehit olmasına neden olan patlamalar nedeniyle önlemler alındığım ve 
bu doğrultuda Fenerbahçe Schalke maçının toplu izlenilmesine izin verilmediğini" 

Komisyonumuzun 05.01.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Emniyet Genel Müdûrlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Avhan FALAKALI; 

"Bölgeye göreve gitmeden, oradaki olayların bir istatistiğim aldığım, bazı bombalama olaylarının yerli yerine oturtulamadığmı, mesela 1 Eylül tarihinde Şemdinli'de meydana gelen bombalama olayında o gün Dünya Barış Günü kutlamaları yapıldığını,. DEHAP'lı 100-150 kişilik bir vatandaş grubunun 1 Eylül Dünya Banş Gününde halay çektiklerini, saat 10-10,5 civarında gündüz gözüyle bir bomba patladığını, bu olayın bir yere oturtulamadığı, terör örgütünün kendisine sempati duyan bir kitlenin üzerine bomba atmasının anlaşılabilir 
olmadığını, bu istikamette dört beş hadise daha bulunduğunu, 2 Eylül tarihinde Yüksekova ilçesinde meydana gelen olayda otobüsün altına bomba konulduğunu, otobüsün Van Erciş Seyahat Firmasına ait bir otobüs olduğunu, otobüsün Abdullah Öcalan'ın Bursa'da ceza evinde tecrit edildiği iddiasını protesto etmek için Gemlik İlçesine gittiğini ve bu araçta patlayan bombanın da bir yere oturtulamadığını, Yüksekova'da Ferzande Yılmaz isimli şahsa ait lokantaya bomba atıldığım, şahsın iki oğlunun da kırsalda PKK içerisinde faaliyet gösterdiğinin söylendiğini, bu patlamanın da zihinlerde soru işaretlerine yol açtığını, Yüksekova'da yine Zağros İş Merkezinde meydana gelen patlamalar için ise İş Merkezinin sahibinin örgüte maddî yardımda bulunduğunun ve uyuşturucu ticareti ile ilgilendiğinin ifade edildiğini, bu bombalama hadisesinin de soru işaretlerine neden olduğunu, 1 Kasım eyleminin 150 kilo TNT veya plastik patlayıcı kullanıldığı miktarın fazlalığından dolayı bu olayın özellikle terör örgütünce yapıldığım düşündüğünü" 

Komisyonumuzun 17.01.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan 
Diyarbakır Milletvekili Cavit TORUN; 

"Konuyu bireysel bir eylem olarak görmediğini, Jandarma Astsubayların ferdi olarak böylesine bir eylemi gerçekleştirmesinin akla uygun olmadığını, özellikle olay mahallinde bir itirafçının bulunması ve ele geçen dokümanların organize bir eylemi çağrıştırdığını, Diyarbakır'da avukatlığı sırasında pek çok itirafçı ile konuşma imkanı bulduğunu, itirafçıların bölücü örgüt namına çalışmış fakat daha sonra pişmanlık duyarak devlete yardım etmek istediklerini beyan etmiş kişiler olduğunu, bölgede bu insanlar için iftiracı isminin kullanıldığım, bu kişilerin ikametgahlarında değil de emniyet ya da askeriyenin belirlediği yerlerde kaldıklarını, bu kişilerin müteaddit defalar mahkemelere bölücü örgüt hakkında 
bilgiler verdiğini, olayda da askerler ve itirafçının bir arada olmasının akıllara organizasyon olma ihtimalini getirdiğini" 

Komisyonumuzun 02.02.2006 tarihli toplantısında bilgisine basvurdu&u Emniyet İstihbarat Daire Başkam Sabri UZUN; 

" Bölgede olanları yerel bir disiplinsizlik olarak gördüğünü, İstihbarat Daire 
Başkanlığının, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Ek 7 nci maddesine göre ülke genelinde istihbarat yapma yetkisinin olduğunu, mıntıka sınırlamasının olmadığını, iş yakalama operasyonuna geldiğinde, o mıntıkadan sorumlu olan kimse onlara bilgi vermek suretiyle ilgili birimle beraber koordine kurulduğunu, istihbarat operasyonuyla yakalama operasyonunu karıştırmamak gerektiğini, istihbarat operasyonunu dairelerinin yaptığını, yakalama operasyonunu ilgili birimlerin yaptığını, orada sadece müşahit olarak bulunduklarını, Seferi Yılmaz diye dükkânına patlayıcı atılan şahısın, İstihbarat Daire Başkanlığının hedefi olmadığını, Hakkâri istihbaratın da hedefi olmadığını, ilçede örgüt yanlısı olanların da bu olanlardan tedirgin olduğunu, korucu olan insanların da tedirgin olduğunu, örgüt yanlısı olan kişi, örgütün ne zaman, nerede, ne zaman, ne yapacağını hissedeceğini, hatta korucu dediğimiz insanların da bunu hissedeceğini, burada yerel bir kültür oluştuğunu, bu kültür gereği, bunu herkesin bileceğini, aynca, bu bölgenin kaçakçılık bölgesi olduğunu, kaçakçılık 
bölgesinde herkesin bir avukat olduğunu ve yöresel kültürün, bunları bu duruma getirdiğini, yani, suçun ne zaman, nerede olacağını hissedeceklerini, Ama, Şemdinli'de insanların hissedemediklerini, Şüpheli bir durum olduğunu, hangi saat, nerede, ne olacağı onların bildiğini, oysa olanların onların hissettiği kültürden olmadığını, 

Terör örgütü ile yerel halkın arasındaki irtibatı sağlayan milislerin hangi gün, hangi saatte, hangi olayın olacağını bildiklerini, Bu durumda, Yüksekova'da veya Şemdinli'de olacak olayları, bu milis denilen örgüt ile halk arasındaki irtibatı sağlayan insanların bilemediğini, bilemeyince, herkesin tedirgin olduğunu, bir de akrabalık boyutu olduğunu, örgütün milisi olanla örgütle ilgisi olmayan akrabaların bir bağım olduğunu, bununda araya giren unsur olduğunu, dolayısıyla bu bilinmezliğin bilhassa Şemdinli'deki insanları çok tedirgin ettiğini, zaten bu tedirginlikten dolayı da burayı incelemeye aldıklarını, Bir tedirginliğin var olduğunu, bu burada oturan insanlara meçhul gelebileceğini ama 
oradaki insanların bu milisler vasıtasıyla kırsaldan bilgi aldıklarını, bilinmeyen, örgüt iradesi dışında olmayan olayların var olduğunu, bazı olayları örgütün üstlendiğini, İnternet de ve Mezepotamya Haber Ajansında üstlenildiğini, bazı olayları örgütün üstlenmediğini, eylem halka zarar vermişse yani beklenen boyutu aşmışsa veya örgütün amaçladığını aşmışsa, örgütün bunu üstlenmediğini çünkü halktan hasım sahibi olmak istemediğini, dolayısıyla, 
üstlenilmeyen olayların istisnai olduğunu, ama, burada iki olayın örgütçe üstlenildiğini, diğer 15 tane olayı üstlenmediğini, başka birisinin burada eylem yaptığını, bununda kendilerini şüpheye götüren şey olduğunu, 

Bir şahsın 1 Kasım olayı için örgütle ilişki kurduğunu ve bu olayı üstlenmeyin, halk bundan zarar gördü dediğini tespit ettiklerini, halk zarar gördüğü için bununda normal olduğunu, ama halktan insanlar zarar görmemiş ve örgütte bunu üstlenmemişse o zaman, burada şüpheli durum olduğunu, yani başka bir gücün bu anormalliği yaptığını, Olaylarla ilgili istihbarat yetersizliği ile ilgili olarak, hırsız evin içinde olursa kilidin işe yaramayacağını, kilidin bozulduğu, burada örgüt disiplini dışında eylemler olduğunu, Kuşadası 'nda, bir minibüste, dolmuşta bomba patlama olayını örgütün üstlenmediğini, halktan insanlar beklenenin dışında zarar gördüğü için örgüt bunu üstlenmediğini, ama 
örgütün de üstlenmediği ve örgüt anlayışına uymayan eylemler olursa bunun meçhul bir şey olduğunu, 
Dünya Barış Gününde çadıra bomba atılmasının anormal olduğunu Dünya Barış Günü için veya Dünya Kadınlar Gününde kendi insanının toplandığı yere patlayıcı atamayacağım, Van Erciş Otobüsünün alana bomba konulması ile ilgili olarak, bu şahıslara İmralı'ya gidecek otobüsü vermeyeceksiniz diye tehdit telefonu geldiğini, Huzur Et Lokantası sahibinin 2 çocuğunun örgütte olduğu dolayısıyla burasının da bombalanması bir yere oturtamadığını, Olayların analizinde rütbe işine bir bakmak gerektiğini rütbe işlerine bir bakılırsa oradan biraz daha açıklayıcı bir durum çıkacağını sandığını, Ankara'nın bu disiplinsizliğin hiçbir yerinde olmadığını, tarih vermek gerekirse 30 Ağustos 2004'ten bu tarafa olmadığım, Jandarma Genel Komutanın göreve geliş tarihinden sonra bu tür çeteleşme görmediğini, hissetmediğini," 

Komisyonumuzun 31.01.2006 günü toplantısında ifadesine başvurulan Şemdinli ilçe Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN: 

"Şemdinli'de istihbarat birimi olmadığını, kendisine Hakkari merkezli istihbarat 
birimlerinin de, kendilerine yönlendirici, sonuca götürebilecek hiçbir bilgi akışı 
sağlanmadığını, görgü şahidi olmadığını, 1 Eylüldeki patlamanın tam çadırın dibinde olduğunu, DEHAP ilçe teşkilatının cadın korumak amacıyla 6 tane nöbetçileri olduğunu,ifadelerinde"biz bir şey görmedik." dediklerini, tamamen DEHAP' lıların içinde bulunduğu bir alanda kimsenin bir şey görmediğini, 
1 Kasımdaki büyük patlamanın hedefinin güvenlik güçleri olduğunu, Bölgede 9 
Kasımdan sonra bombalama olmaması ile ilgili olarak; terör örgütünün güzel bir malzeme bulduğunu, arabanın arkasındaki bombalan ve silahlan dahi almadıklarını,Yani, kendilerince, sözde birtakım şeylerin ispatını yapmaya çalıştıklarını, kendilerim haklı, mazlum, mağdur durumda gördüklerini, bunu en sonuna kadar kullanacaklarını, 

1 Kasımdaki bombalamada olay yeri şehrin meydanı olduğu için vatandaşlara park yasağı getirmediklerini, orasının hemen hemen arabasına binen herkesin geçtiği bir yolun olduğunu, orasının trafiğe kapatıldığı vakit şehir trafiğinin zora gireceği, esnafında aracım oraya park ettiği için müdahaleci olmadıklarını, halkın çoğunu tanıdıkları için ilçe giriş ve çıkışlarında sıkı bir kontrol olmadığını, kontrollerin halka eziyet gibi geldiğini," 

Komisyonuzun 07.02*2006 tarihli toplantısında ifadesine başvurulan Hakkâri MİT Bölge Müdürü Cengiz Şişman;

" Kasımdaki patlamada örgüt yandaşları ve örgüte sempati duyanların, olay yerinde bulunan jandarma unsurlarını gördüğü için, bunu kullanarak devlet yaptı diye tablo çizdiklerim, 9 Kasımdan sonra da sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştiğini, yani küçük mini isyanların olduğunu, buraya gelene kadar, herhangi bir şu yaptı veya bu yaptı konusunda bir bilgilerinin olmadığını, net bir bilgilerinin hiçbir zaman olmadığını, olay olduktan sonra da olmadan önce de bilgilerinin olmadığım, şu veya bu şekilde kimin yaptığı konusunda hiçbir 
bilgi sahibi olmadıklarını, Seferi Yılmazla ilgili bir çalışmalarının olmadığını, meydana gelen olaylarla ilgili olarak nasıl meydana geldiğine dair bir araştırma yapmaya veya bir soruşturma yapmaya, yetkilerinin olmadığım bu yüzden olaylardan sonra bir araştırma yapmadıklarını, İldeki Güvenlik Kuvvetleri Yöneticileri ve mülki amirlerle hiçbir konuda sıkıntı yaşamadıklarım, istihbarat paylaşımı konusunda sıkıntı olmadığını, Şemdinli'deki vatandaşların genelde sakin huylu olduklarını, bu olayların neden burada olduğunun tahlilini 
yapmakta zorlandıklarını," 

Komisyonumuzun 14.02.2006 tarihli toplantısında bilgisine başvurulan Emniyet Genel Müdürü Gökhan AYDINER:

" PKK terör örgütünün esasında isminden de anlaşılacağı üzere, bir sosyalist örgüt olduğunu takat dikkat çeken bir husus olarak hiçbir zaman sosyalist söylemi ön plana çıkarmadığım, hep etnik milliyetçi söylemleri ön plana çıkardığım, böylece etnik ayırımcılığı politika olarak benimsediğini, zaman zaman sosyalist yapının gereği, dine karşı birtakım hareketler olduğunda da bunu engellemeye çalıştığım, sonradan, daha da etkili olabilmek için, mesela imamlar birliğini oluşturduğunu, bütün terör örgütleri gibi onun da, her türlü değeri 
istismar ettiğini, terör örgütlerinde ne değer yargısı ne de sınır aranabileceğini, orada ne lazımsa en şer işleri yapabileceklerini, mücadeledeki zorluğunda burada olduğunu terör örgütünde herhangi bir kural olmadığını ama mücadele eden güvenlik güçlerinin hepsinin belirli kuralların içerisinde hareket etmek mecburiyetinde olduklarını, Bölücü terörün kendi içerisindeki kongrelerinde de çeşit çeşit evrelerinin olduğunu, Bu evreler içerisinde, 1992-1993 yıllarının terörün pik yaptığı dönemler olduğu, karakol baskınlarının 300-400 kişilik gruplarla Irak'tan gelip içerilere girme hadiselerinin olduğunu, aynı zamanda da bölücü terörün aşın silahlı gücünün de yok olduğu donem olduğunu, halkın 
hiçbir zaman bölücü terörün istediği desteği vermediğini, korku nedeniyle yanında göründüğünü, Destek verenlerin az da olsa geçmişte olduğu gibi bugün de olduğunu, Terör örgütlerini ayakta tutan çok önemli 4 faktör olduğunu bunlardan bir tanesinin eylemlilik olduğunu, eylem varsa terörün var olduğunu, terörde hep şiddet boyutunun olmak durumunda olduğunu, bir diğer noktanın propaganda olsun diye en kötü cinayeti bile propaganda diye üslendiklerini, propagandasız yaşayamadıklarını, çünkü propagandanın bir noktada onların halkı baskı, şiddet, korkuyla yıldırıp istediğini yapar hale getirmesinde en 
önemli araç olduğunu, bir diğer önemli hususun terör örgütlerinin hep organize suç örgütleriyle, yani uyuşturucusuyla, silah kaçakçısıyla, insan kaçakçısıyla hep iç içe âdeta birbirleriyle kan bağlan olduklan, birbirleriyle beslendikleri bazen uyuşturucu çetesi işinde olduklarını, bunun pek çok örneği olduğunu, en önemli hususlardan bir tanesinin de terör örgütlerinin daima dıştan destek aldığı sürece ayakta kaldıkları bunun son derece önemli olduğu, bu dört önemli nitelik varsa ayakta kaldıklarım, dış destek kesildiği andan itibaren, kısa süre içerisinde terör örgütlerinin eylem yapamaz hale geleceklerini, Kuzey Irak'taki boşluktan istifade ederek orada yapılanmasının orada bulunmasının dış desteğin bir yansıması 
olduğunu, Terör örgütünün askerî kanadının imhasıyla ve terör örgütü liderinin 1999'da yakalanmasıyla da geriye doğru inişe başladığını, yurt dışına büyük bir kısmının çekildiğini ve orada yeniden yapılanmayı ve siyasallaşma amacıyla dış bağlantılarını güçlendirerek hareketlerini götürmeye çalıştıklarını, şahinler grubu dedikleri grubun yeniden I Haziran 2004'ten itibaren sözde ateşkesi kaldırarak eylem boyutunda bir hızlanmaya gittiklerini, burada, sayısal artışın yanında niteliksel bir farklılığında olduğunu, bombalama, bomba tuzaklama, mayın tuzaklama, silahlı saldın olaylarının sayısında daha fazla artış meydana 
geldiğini, 1 Kasım ve öncesinde Hakkâri'de, arabaların altına bomba koyup güvenlik güçlerimizden şehit etmeler olduğunu, Yüksekova'da aynı şekilde pek çok olay olduğunu hem sayıdaki artış hem eylem sayısındaki artış hem de eylemin şiddet boyutundaki artışın dikkat çekici olduğunu, örgütün kullandıkları plastik patlayıcıların hepsinin Irak'tan geldiğini, Irak'ta devlet yapısı yok olunca, kuzeydeki hâkimiyet kalmayınca bunların âdeta piyasaya düştüğünü, 
Hakkâri'de toplumu birden bire harekete geçiren olayların son dönemdeki olaylar olduğunu, bunların provokasyon olduğunu, terör örgütlerinin bazı yaptıkları şeyler eğer ters tepmişse sahip çıkmadıklarım, 1 Kasım olaylarını bu yüzden örgütün sahiplenmediğini, bu olaylardan en çok kim faydalandıysa faillerinin onlar yani terör örgütü mensuplarının olduğunu, o yöredeki olanlara bakıldığında daha önce terör örgütünün aldığı kararlar çerçevesinde işi yoğunlaştırmak, şiddet boyutunu artırmak, sivil itaatsizlik boyutunun yavaş 
yavaş sivil başkaldırıya doğru işi götürme niyeti olduğunun görüldüğünü, yaşanan olayların adliyeye intikal ettiğini hukuk dışına çıkan herhangi bir güvenlik kuvveti biriminin olduğuna inanmadığım," 

19.CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***