DEMOKRATİK MİLLİ PLAN
09 mart 2016
MİLLİ BİRLİK, BÜTÜNLÜK VE HUZURUMUZU BOZUCU
SALDIRILARA KARŞI
DEMOKRATİK MİLLİ PLAN
GİRİŞ
Ülkemizin birlik, bütünlük ve huzurunu
tehdit eden “terör”e karşı, ortaya “Açılım”
adı verilen bir proje konmuştur. Siyasi iktidarın içeriğini kendisinin
belirlediğini iddia ettiği, ama gerçekte, örgüt istekleri ve Büyük Ortadoğu
Projesi çerçevesinde hazırlandığı anlaşılan bu proje, toplumda şiddetli
tartışmalara yol açmıştır. Özellikle Türk Milletinin kimliğine, egemenliğine ve
bütünlüğüne karşı unsurlardan oluştuğunun görülmesi, mevcut gerilimi daha da
tırmandırmış, bölünme ve çatışma ortamını had safhaya getirmiştir.
Ayrıca PKK’yı cesaretlendirdiğine,
saldırıların yurt sathına yayıldığına ve kamuoyunun gözü önünde devletimizle
pazaralığa kalkışıldığına şahit olan halkımızın kuşkuları artmış, bu “Açılım”a, “PKK”
veya
“Yıkım projesi”
adını vermiştir.
Bu gelişmelerden derin endişe duyan
bizler, Milli Düşünce
Merkezi olarak, milli birlik, Bütünlük ve
huzuru bozucu unsurları etkisiz hale getirmek amacıyla, ilkeler bazında bir“Demokratik Milli
Plan” hazırlamış
bulunuyoruz.
Bu Plan; Türk Milleti’nin bütünlüğüne ve
birliğine, vatandaşların eşitliğine ve can güvenliğine, Anayasa ile tesis
edilmiş olan hukuk düzeni ve Devletin egemenliğine dayandığı için “Demokratik”
ve “Milli” karaktere
sahiptir.
Böylece milletimizin önüne, biri bölücülüğe evet diyen “PKK”
veya“yıkım”
projesi,
diğeri egemenliğimize, bütünlüğümüze ve huzurumuza evet diyen “Demokratik Milli
plan”olmak üzere, iki seçenek konmuş oluyor.
Bu iki seçeneği, Türk Milletine hizmet
etmek isteyen insanlarımızın takdirlerine sunuyoruz.
DEMOKRATİK MİLLİ PLAN
Amaç, bölücü terör saldırısına uğrayan
ülkemizi savunmak ve bu beladan kurtulmaktır. Bunun için, terör saldırısına
uğrayan her ülke kendini nasıl savunuyorsa, esas itibarıyle bizim yapacağımızda bundan
ibarettir. Başka bir ifadeyle, Amerika’yı yeniden keşfetmekdeğildir.
Devletin bu görevi yerine getirebilmesi
için, herşeyden önce, kanun hakimiyetini
sağlayacak,
ülkenin bütünlüğünü, vatandaşın can ve
mal güvenliğini teminat altına alacak bir plana ihtiyacı vardır.
Bunun için önce, temel esasları gösteren
makro planda hazırlanmış bir politikanın
belirlenmesi gerekmektedir.
Bu Makro Politikanın esasları şöyle
olmalıdır;
1.Makro Politika, devletin bütün uzman kuruluş
ve elemanları tarafından hazırlanmalı.
2.Devletin
terörle mücadelede birinci derecede görevli kurum ve kuruluşları, merkezi bir
yapıya kavuşturmalı.
3.Devletin mevcut milli siyaset belgesiyle
uyumlu olmalı,
4.Bölücü
terörü iç ve dış, bütün unsurlarıyla birlikte ele almalı, özellikle BOP’un
amaçları dikkate alınarak, iyi irdelenip
her zaman kontrol edilebilir olmalı.
5.Her türlü düzenleme ve açıklama, devletin
kuruluş esaslarına uygun olmalı; özellikle milli/ulus devlet, (tek dil, tek
millet) üniter yapı ve eşit vatandaş kimliğine dayalı temel hukuk düzenine
dayanmalı.
6.Komşularımıza,
bilhassa Barzani ve Talabani’ye net ve kesin bir uyarı yapmalı, sorumlu oldukları bölgeden gelebilecek terör
saldırılarına, anında ve misliyle cevap verileceği gösterilmeli, ülkemize zarar
verenlere ve hamilerine bunun bedelinin ödettirileceği kesin bir dille
anlatılmalı, milletlerarası hukuka göre her hakkımızın kullanılacağı
vurgulanmalı.
7.Özellikle sınır bölgelerimizde, ülkemizin
bütünlüğünü, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit edecek hiçbir
terör unsurunun bırakılmayacağı gösterilmeli.
8.ABD, AB ve ilgili görülen ülkelerin
dikkatleri etkili bir biçimde çekilmeli.
HUKUKİ VE İDARİ TEDBİRLER
1.Bölücü
terörün 25 yıldır sürdüğü, bu olağanüstü sorunun, olağan yönetim ve yöntemlerle çözülemeyeceği dikkate
alınarak, gerektiğinde Olağanüstü Hal idaresi ilan edilmeli.
2.Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne karşı işlenen terör suçlarına idam cezası yeniden getirilmeli,
kesinleşmiş idam cezalarının, TBMM dahil hiçbir
mercie gönderilmeden, doğrudan infazı yapılmalı.
3.Son
yıllarda, “demokratikleşme” bahanesiyle
bozulan hukuk alt yapısı gözden geçirilip, demokratik ülkelerdeki örnekler dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli.
4.Güvenlik güçlerinin yetkileri ve
imkanları, demokratik ülkelerin tecrübelerinden de yararlanarak ihtiyaca göre artırılmalı.
5.Devletin
iç ve dış istihbaratı, acilen kuvvetlendirilmeli ve bu alanda kurumlararası
işbirliğine önem verilmeli.
6.Bütün ülkede, özellikle de terör
bölgelerinde, kanun hakimiyetinin, can-mal güvenliğinin sağlanmasına öncelikli
önem verilmelidir. Bu amaçla, en
tecrübeli devlet kadroları bu bölgelerde görevlendirilmeli ve toplumun devlete
güveninin artırılmasına özel önem verilmeli.
7. İmralı
mahkumunun cezaevinden terör örgütünü yönetmesine izin verilmemeli,
Fransa’nın Carlos’a (çakal), İtalya’nın
Ağca’ya yaptığı gibi, ancak özel
zamanlarda özel izinle görüşülen mahkumiyet statüsünde tutulmalı, aynı durum
diğer terör suçlularına da uygulanmalı, teröristbaşının talimatlarını
taşıyanlar cezalandırılmalı.
8.Terörle mücadele, özel eğitimden geçmiş
profesyonel elemanlarla yapılmalı, bunlar güvenlik güçlerinin emir-komuta sistemi içinde olmalı ve
koruculuk sistemi rehabilite edilerek güçlendirilmeli.
9. Mahkemece
kapatılan partilerin yerine, aynı amacı güden, bu parti yönetici ve üyelerinin
katıldığı yeni parti kurulmasına izin verilmemeli, İspanya örneğinde olduğu
gibi.
10. Suçluların ve
kanun kaçaklarının, yabancı ülkelerde barınma imkanı bulamaması için uluslararası hukuka göre
yapılmış olan suçluların iadesine dair anlaşmaları işlerlik kazandırılmalı, buna uymayan
devletlere aktif diplomatik baskı yapılmalı, icabında bu durumdaki
kaçakların yakalanıp yurda getirilmesi sağlanmalı.
HALKIN AYDINLATILMASI VE EĞİTİM
1.Bölücü terör
konusunda toplum objektif bir şekilde; tarihi veriler, ilmi gerçekler, hukuk ve
demokrasi açısından dünya örnekleri ile
yeterince ve sürekli olarak
aydınlatılmalı.
2.Hukuk ve demokrasisi istikrar kazanmış çağdaş
ülkelerde millet, milli/ulus ve üniter devlet, azınlık ve etnisitenin ne
olduğu, bunların devlet yapısı içinde nasıl algılanması gerektiği açıklanmalı
ve halk sürekli olarak bilgilendirilmeli.
3.Bu amaçla
medya imkanları başta olmak üzere, sinema, TV filmleri ve eldeki her kaynak
seferber edilmeli, kardeşlik ve bir milletten olma bilinç ve duyguları
güçlendirilerek, vatandaşlarımızın zihninde terör ve bölücülük konusunda
cevaplanmamış hiçbir soru bırakılmamalı,
4.Bin yıllık egemenliğimizi yıkmak için teröre
başvurulmasının, emperyal sömürgeci güçlerin ve düşmanların işine yarayacağı, bu
millete ihanet olacağı, gayrimeşruluğu,
insan haklarına ve
demokrasiye aykırılığı, hukuki, bilimsel ve dini delilleriyle ortaya
konulmalı.
5.Türkiye
Cumhuriyeti’nin güçlü olduğu, emperyal güçlerin Avrupa Birleşik devletleri,
Hıristiyan mezheplerinin birleştirilmesi gibi bütünleşmelerle dünyaya egemen
olmaya çalışırken, Türkiye’yi aşiretlere kadar bölüp ufak parçalara ayırmak
suretiyle denetim altına almaya çalıştığı, bu amaçla aynı milletin insanlarını
kendi devletiyle çatıştırıp sonuca gitmeyi planladığı, akan kanın sömürgeci güçlerin
işine yaradığı tarihi örnekleriyle sürekli anlatılmalı.
6.Bugünkü durumun geçici olduğu, terör kaç yıl
sürerse sürsün ve neye mal olursa olsun, devletin pes etmeyeceğinin bilinmesi
gerektiği, neticede devletin ve bumilletin kazanacağı, dünya örnekleriyle
anlatılmalı.
7.Güneydoğu
ve Doğu başta olmak üzere, bütün ülkede milli eğitime önem verilmeli, milli
tarih bilincine ve milli kültüre dayalı,
milli kimlik bilinci kazandırıcı, dinimizin güzel ahlak ve tevhit
inancına dayalı yeni bir müfredat programı hazırlanıp, uygulamaya konulmalı,
kız çocuklarının eğitimine özel önem verilmeli, Türkçenin öğretilmesi için özel
kurslar açılmalı.
8.Yatılı bölge okulları yaygınlaştırılmalı,
birleştirici, kardeşlik duygularını güçlendirici seviyeli bir eğitim ve öğretim yapılmasını temin için,
ehliyet ve liyakat sahibi öğretmenler görevlendirilmeli.
9.Milli
Eğitim Bakanlığı, yaygın eğitim çalışmaları kapsamında, toplumun her kesiminin
bilgilendirilmesi için kurslar açmalı, halkı sürekli olarak aydınlatmalı.
EKONOMİK TEDBİRLER
1.Halkın günlük ihtiyaç ve şikayetleri
öncelikle karşılanmalı.
2.Terörle
mücadeleden doğan zararların tazminine ilişkin mevcut yasaya işlerlik
kazandırılmalı.
3.Bölge ekonomisinin canlanmasına önem
verilmeli, halka iş ve aş imkanları yaratılmalı, bu bağlamda terörün yoğunlaştığı ve kalkınmada
öncelikli bölgelere devlet eliyle Et-Balık Kurumu gibi entegre KİT’ler
kurulmalı.
4.GAP’ın, bekleyen projelerinin ve özellikle
sulama kanallarının yapımı hızla tamamlanmalı.
5.Kamu
arazileri ile temizlenen mayınlı araziler, muhtaç çiftçiye işleyebileceği miktarda dağıtılmalı.
Dağıtılan toprakların miras yoluyla bölünmesini önlemek için yasal düzenleme
yapılmalı, belli bir süre için satış yoluyla el değiştirmesi engellenmeli.
6.Terörle mücadelede şehit olanların birinci
derecedeki yakınlarına ve bedenen çalışamayacak duruma düşmüş gazilerimize,
oturabilecekleri birer konut verilmeli, bu durumda olanlara rahatça
yaşayabilecekleri kadar emekli maaşı bağlanmalı.
ÖRGÜT PROPAGANDASINA İZİN VERİLMEMELİ
1.Teröristlerin,
bölücülerin ve yandaşlarının, kitle
gösterilerine asla izin verilmemeli, toplum üzerinde, sindirici,
yönlendirici etki yapmasına müsaade edilmemeli.
2.Bölücü
terörün, silahtan da tahrip edici olan her çeşit propagandası kesinlikle
önlenmeli.
3. Batı ülkelerinde olduğu gibi, bölücü terör
örgütü ve yandaşlarının iletişim araçlarını kullanmalarına, beyanat
vermelerine, flamaları ve renkleriyle
propaganda yapmalarına ve elebaşılarının
fotoğraflarının yayınlanmasına mani olunmalı.
4.Avrupa’nın
ve AB’nin, siyasi, ekonomik, psikolojik propaganda ve her türlü lojistik üs
olması mutlaka önlenmeli, (Avrupa’da 5 milyon insanımızın varlığı bu konuda çok
büyük bir imkan olarak görülmelidir.)
ÖRGÜTLE AYNI TERMİNOLOJİ KULLANILMAMALI
1.Bölücü terör örgütüyle aynı terminoloji
kullanılmamalı. Çünkü; örgüt ve yandaşları, siyasi sisteme ırkçı bir açıdan
baktıklarından, Milllet bütünlüğümüze, egemenliğimize ve temel kavramlara
tamamen farklı anlamlar yüklemektedirler. Bunun için bütün güzel kavramlar
çarpıtılmakta, dönüp, dolaşıp bir tek
anlama, devletin bölünmesi anlamına
getirilmektedir.
Mesela; örgüte göre demokrasi, bütün dünyanın kabul ettiği gibi,
insanların eşitliği değil, etnisitenin-ırkların eşitliği demektir. (Bu ne demekse ve
nasıl sağlanacaksa.) Böyle olunca da, Türk ırkı (Millet inkar
edilerek) ile Kürt ırkı (sanki Türk
Milletinin bir parçası değilmiş gibi ayrıştırılarak) eşit olacağına
göre, devlet niçin bu eşitler arasında bölüşülmüyor deniliyor. Demokrasiden
anladıkları bu.
Analar
ağlamasın, akan kan dursun sloganı da aynı
kapıya çıkıyor. Burada PKK devleti bölüşürseniz, analar da ağlamaz, kan
da akmaz. Yoksa devam eder diyor. Yani; 1984’de Şemdinli-Eruh saldırısıyla
akmaya başlayan kan, bundan sonra da akmaya
devam eder demek istiyor. Böylece
devleti de, milleti de tehdit ederek netice almaya çalışıyor.
Bu açık gerçek
görülemediği için, bu sloganla ne kadar masum insanımız etkilendi ve PKK
propagandasına
destek oldu. Tabii siyasi iktidarın aynı söylemi benimsemesi sayesinde…
Bunun için; demokrasi,
özgürlük, analar ağlamasın, akan kan dursun,demokratik cumhuriyet, demokratik
çoğulculuk, yerinden yönetim, esir, savaş, barış, gerilla, isyancı, silahlı güç, uzlaşma,
müzakere, siyasi çözüm, demokratik
çözüm, diyalog, Kürt
sorunu, gibi
bir kısmı tamamen uydurmaya,
bir kısmı da çarpıtmaya dayalı aldatıcı kavramlara dikkat edilmeli.
2.Aydınlarımız,
özellikle de kamu görevlilerimiz ve medya çalışanlarımız; evrensel hukukun,
milli kültürün ve yasaların diliyle konuşmalı; terör, terörist, terör örgütü,
eşkıya, katil, kan dökücü, bölücü, demokrasi ve devlet düşmanı, emperyal
oyuncak gibi kavramlar kullanılmalı.
SON SÖZ
İnaniyaruz ki;
ülkemiz için son derece tehlikeli olduğu, kardeşi kardeşe düşürdüğü açıkça
belli olan, Son Haçlı Saldırısı, “PKK Açılımı“
ndan vazgeçilerek, Demokratik Milli
Plan, benimsenip samimiyetle
uygulanacak olursa, bölücü terör en kısa sürede sona erecek, PKK yenilmiş
olacaktır.
Böylece akan
kan ve gözyaşı duracak, Türk Milleti yaralarını sararak huzura kavuşacak,
kalkınma, zenginlik ve refah yolundaki yarışına devam edecektir.
Aksi takdirde,
düşünmek bile istemeyiz, ama ufukta, bu vatan üzerinde yaşayan hepimizi, kara günlerin beklediğini söylemek zorundayız.
Bu düşüncelerle yetkilileri ve uygulayıcıları, içtenlikle bir defa daha
uyarıyoruz.
Ayrıca Demokratik Milli
Planı, Milletimizin birliği ve vatanımızın bütünlüğü
yolunda araştırma yapanların,
televizyonlarda, konferans salonlarında ve diğer alanlarda konuyu tartışan
düşünce adamlarının dikkatlerine ve istifadelerine sunuyoruz.
Sadi SOMUNCUOĞLU
MİLLİ DÜŞÜNCE MERKEZİ BAŞKANI
***