17 Şubat 2020 Pazartesi

DEMOKRATİK MİLLİ PLAN


 DEMOKRATİK MİLLİ PLAN





09 mart 2016


MİLLİ BİRLİK, BÜTÜNLÜK VE HUZURUMUZU BOZUCU
SALDIRILARA KARŞI
DEMOKRATİK MİLLİ PLAN
GİRİŞ

     Ülkemizin birlik, bütünlük ve huzurunu tehdit eden “terör”e karşı, ortaya “Açılım” adı verilen bir proje konmuştur. Siyasi iktidarın içeriğini kendisinin belirlediğini iddia ettiği, ama gerçekte, örgüt istekleri ve Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde hazırlandığı anlaşılan bu proje, toplumda şiddetli tartışmalara yol açmıştır. Özellikle Türk Milletinin kimliğine, egemenliğine ve bütünlüğüne karşı unsurlardan oluştuğunun görülmesi, mevcut gerilimi daha da tırmandırmış, bölünme ve çatışma ortamını had safhaya getirmiştir.

     Ayrıca PKK’yı cesaretlendirdiğine, saldırıların yurt sathına yayıldığına ve kamuoyunun gözü önünde devletimizle pazaralığa kalkışıldığına şahit olan halkımızın kuşkuları artmış, bu “Açılım”a,  “PKK” veyaYıkım projesi” adını vermiştir.

     Bu gelişmelerden derin endişe duyan bizler, Milli Düşünce Merkezi olarak,  milli birlik, Bütünlük ve huzuru bozucu unsurları etkisiz hale getirmek amacıyla, ilkeler bazında bir“Demokratik Milli Plan” hazırlamış bulunuyoruz.
     Bu Plan; Türk Milleti’nin bütünlüğüne ve birliğine, vatandaşların eşitliğine ve can güvenliğine, Anayasa ile tesis edilmiş olan hukuk düzeni ve Devletin egemenliğine dayandığı için “Demokratik” ve  “Milli” karaktere sahiptir.
     Böylece milletimizin önüne, biri bölücülüğe evet diyen “PKK” veya“yıkım” projesi, diğeri  egemenliğimize, bütünlüğümüze ve huzurumuza evet diyen  “Demokratik Milli plan”olmak üzere, iki seçenek konmuş oluyor.

     Bu iki seçeneği, Türk Milletine hizmet etmek isteyen insanlarımızın takdirlerine sunuyoruz.

DEMOKRATİK MİLLİ PLAN

     Amaç, bölücü terör saldırısına uğrayan ülkemizi savunmak ve bu beladan kurtulmaktır. Bunun için, terör saldırısına uğrayan her ülke kendini nasıl savunuyorsa, esas itibarıyle bizim yapacağımızda bundan ibarettir. Başka bir ifadeyle, Amerika’yı yeniden keşfetmekdeğildir.
     Devletin bu görevi yerine getirebilmesi için, herşeyden önce, kanun hakimiyetini
sağlayacak, ülkenin  bütünlüğünü, vatandaşın can ve mal güvenliğini teminat altına alacak bir plana ihtiyacı vardır.
     Bunun için önce, temel esasları gösteren makro planda  hazırlanmış bir politikanın belirlenmesi gerekmektedir.

     Bu Makro Politikanın esasları şöyle olmalıdır;

1.Makro Politika, devletin bütün uzman kuruluş ve elemanları tarafından hazırlanmalı.

2.Devletin terörle mücadelede birinci derecede görevli kurum ve kuruluşları, merkezi bir yapıya kavuşturmalı.

3.Devletin mevcut milli siyaset belgesiyle uyumlu olmalı,


4.Bölücü terörü iç ve dış, bütün unsurlarıyla birlikte ele almalı, özellikle BOP’un amaçları  dikkate alınarak, iyi irdelenip her zaman kontrol edilebilir olmalı.

5.Her türlü düzenleme ve açıklama, devletin kuruluş esaslarına uygun olmalı; özellikle milli/ulus devlet, (tek dil, tek millet) üniter yapı ve eşit vatandaş kimliğine dayalı temel hukuk düzenine dayanmalı.

6.Komşularımıza, bilhassa Barzani ve Talabani’ye net ve kesin bir uyarı yapmalı,  sorumlu oldukları bölgeden gelebilecek terör saldırılarına, anında ve misliyle cevap verileceği gösterilmeli, ülkemize zarar verenlere ve hamilerine bunun bedelinin ödettirileceği kesin bir dille anlatılmalı, milletlerarası hukuka göre her hakkımızın kullanılacağı vurgulanmalı.

7.Özellikle sınır bölgelerimizde, ülkemizin bütünlüğünü, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit edecek hiçbir terör unsurunun bırakılmayacağı gösterilmeli.

8.ABD, AB ve ilgili görülen ülkelerin dikkatleri etkili bir biçimde çekilmeli.

HUKUKİ VE İDARİ TEDBİRLER

1.Bölücü terörün 25 yıldır sürdüğü, bu olağanüstü sorunun, olağan  yönetim ve yöntemlerle çözülemeyeceği dikkate alınarak, gerektiğinde Olağanüstü Hal idaresi ilan edilmeli.

2.Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı işlenen terör suçlarına idam cezası yeniden getirilmeli, kesinleşmiş idam cezalarının, TBMM dahil hiçbir  mercie gönderilmeden, doğrudan infazı yapılmalı.

3.Son yıllarda, “demokratikleşme” bahanesiyle bozulan hukuk alt yapısı gözden geçirilip, demokratik ülkelerdeki örnekler  dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli.

4.Güvenlik güçlerinin yetkileri ve imkanları, demokratik ülkelerin tecrübelerinden de yararlanarak  ihtiyaca göre artırılmalı.

5.Devletin iç ve dış istihbaratı, acilen kuvvetlendirilmeli ve bu alanda kurumlararası işbirliğine önem verilmeli.

6.Bütün ülkede, özellikle de terör bölgelerinde, kanun hakimiyetinin, can-mal güvenliğinin sağlanmasına öncelikli önem verilmelidir. Bu amaçla,  en tecrübeli devlet kadroları bu bölgelerde görevlendirilmeli ve toplumun devlete güveninin artırılmasına özel önem verilmeli.

7. İmralı mahkumunun cezaevinden terör örgütünü yönetmesine izin verilmemeli, Fransa’nın  Carlos’a (çakal), İtalya’nın Ağca’ya  yaptığı gibi, ancak özel zamanlarda özel izinle görüşülen mahkumiyet statüsünde tutulmalı, aynı durum diğer terör suçlularına da uygulanmalı, teröristbaşının talimatlarını taşıyanlar cezalandırılmalı.

8.Terörle mücadele, özel eğitimden geçmiş profesyonel elemanlarla yapılmalı, bunlar güvenlik güçlerinin emir-komuta sistemi içinde olmalı ve koruculuk sistemi rehabilite edilerek güçlendirilmeli.

9. Mahkemece kapatılan partilerin yerine, aynı amacı güden, bu parti yönetici ve üyelerinin katıldığı yeni parti kurulmasına izin verilmemeli, İspanya örneğinde olduğu gibi.

              10. Suçluların ve kanun kaçaklarının, yabancı ülkelerde barınma imkanı bulamaması için uluslararası hukuka göre yapılmış olan suçluların iadesine dair anlaşmaları işlerlik kazandırılmalı, buna uymayan devletlere aktif diplomatik baskı yapılmalı, icabında bu durumdaki kaçakların yakalanıp yurda getirilmesi sağlanmalı.

HALKIN AYDINLATILMASI VE EĞİTİM

1.Bölücü terör konusunda toplum objektif bir şekilde; tarihi veriler, ilmi gerçekler, hukuk ve demokrasi açısından  dünya örnekleri ile yeterince  ve sürekli olarak aydınlatılmalı.
2.Hukuk ve demokrasisi istikrar kazanmış çağdaş ülkelerde millet, milli/ulus ve üniter devlet, azınlık ve etnisitenin ne olduğu, bunların devlet yapısı içinde nasıl algılanması gerektiği açıklanmalı ve halk sürekli olarak bilgilendirilmeli.
3.Bu amaçla medya imkanları başta olmak üzere, sinema, TV filmleri ve eldeki her kaynak seferber edilmeli, kardeşlik ve bir milletten olma bilinç ve duyguları güçlendirilerek, vatandaşlarımızın zihninde terör ve bölücülük konusunda cevaplanmamış hiçbir soru bırakılmamalı,
4.Bin yıllık egemenliğimizi yıkmak için teröre başvurulmasının, emperyal sömürgeci güçlerin ve düşmanların işine yarayacağı, bu millete ihanet olacağı,  gayrimeşruluğu, insan haklarına ve demokrasiye aykırılığı, hukuki, bilimsel ve dini delilleriyle ortaya konulmalı.

5.Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü olduğu, emperyal güçlerin Avrupa Birleşik devletleri, Hıristiyan mezheplerinin birleştirilmesi gibi bütünleşmelerle dünyaya egemen olmaya çalışırken, Türkiye’yi aşiretlere kadar bölüp ufak parçalara ayırmak suretiyle denetim altına almaya çalıştığı, bu amaçla aynı milletin insanlarını kendi devletiyle çatıştırıp sonuca gitmeyi planladığı, akan kanın sömürgeci güçlerin işine yaradığı tarihi örnekleriyle sürekli anlatılmalı.

6.Bugünkü durumun geçici olduğu, terör kaç yıl sürerse sürsün ve neye mal olursa olsun, devletin pes etmeyeceğinin bilinmesi gerektiği,  neticede devletin ve  bumilletin kazanacağı, dünya örnekleriyle anlatılmalı.

7.Güneydoğu ve Doğu başta olmak üzere, bütün ülkede milli eğitime önem verilmeli, milli tarih bilincine ve milli kültüre dayalı,  milli kimlik bilinci kazandırıcı, dinimizin güzel ahlak ve tevhit inancına dayalı yeni bir müfredat programı hazırlanıp, uygulamaya konulmalı, kız çocuklarının eğitimine özel önem verilmeli, Türkçenin öğretilmesi için özel kurslar açılmalı.

8.Yatılı bölge okulları yaygınlaştırılmalı, birleştirici, kardeşlik duygularını güçlendirici seviyeli bir   eğitim ve öğretim yapılmasını temin için, ehliyet ve liyakat sahibi öğretmenler görevlendirilmeli.

9.Milli Eğitim Bakanlığı, yaygın eğitim çalışmaları kapsamında, toplumun her kesiminin bilgilendirilmesi için kurslar açmalı, halkı sürekli olarak aydınlatmalı.

EKONOMİK TEDBİRLER

1.Halkın günlük ihtiyaç ve şikayetleri öncelikle  karşılanmalı.
2.Terörle mücadeleden doğan zararların tazminine ilişkin mevcut yasaya işlerlik kazandırılmalı.

3.Bölge ekonomisinin canlanmasına önem verilmeli, halka iş ve aş imkanları yaratılmalı, bu  bağlamda terörün yoğunlaştığı ve kalkınmada öncelikli bölgelere devlet eliyle Et-Balık Kurumu gibi entegre KİT’ler kurulmalı.

4.GAP’ın, bekleyen projelerinin ve özellikle sulama kanallarının yapımı hızla tamamlanmalı.

5.Kamu arazileri ile temizlenen mayınlı araziler, muhtaç  çiftçiye işleyebileceği miktarda dağıtılmalı. Dağıtılan toprakların miras yoluyla bölünmesini önlemek için yasal düzenleme yapılmalı, belli bir süre için satış yoluyla el değiştirmesi engellenmeli.

6.Terörle mücadelede şehit olanların birinci derecedeki yakınlarına ve bedenen çalışamayacak duruma düşmüş gazilerimize, oturabilecekleri birer konut verilmeli, bu durumda olanlara rahatça yaşayabilecekleri kadar emekli maaşı bağlanmalı.

ÖRGÜT PROPAGANDASINA İZİN VERİLMEMELİ

1.Teröristlerin, bölücülerin ve yandaşlarının, kitle   gösterilerine asla izin verilmemeli, toplum üzerinde, sindirici, yönlendirici etki yapmasına müsaade edilmemeli.

2.Bölücü terörün, silahtan da tahrip edici olan her çeşit propagandası kesinlikle önlenmeli.

3. Batı ülkelerinde olduğu gibi, bölücü terör örgütü ve yandaşlarının iletişim araçlarını kullanmalarına, beyanat vermelerine, flamaları ve  renkleriyle propaganda yapmalarına ve elebaşılarının  fotoğraflarının yayınlanmasına mani olunmalı.

4.Avrupa’nın ve AB’nin, siyasi, ekonomik, psikolojik propaganda ve her türlü lojistik üs olması mutlaka önlenmeli, (Avrupa’da 5 milyon insanımızın varlığı bu konuda çok büyük bir imkan olarak görülmelidir.)

ÖRGÜTLE AYNI TERMİNOLOJİ KULLANILMAMALI

1.Bölücü terör örgütüyle aynı terminoloji kullanılmamalı. Çünkü; örgüt ve yandaşları, siyasi sisteme ırkçı bir açıdan baktıklarından, Milllet bütünlüğümüze, egemenliğimize ve temel kavramlara tamamen farklı anlamlar yüklemektedirler. Bunun için bütün güzel kavramlar çarpıtılmakta, dönüp, dolaşıp  bir tek anlama, devletin bölünmesi anlamına  getirilmektedir.

   Mesela; örgüte göre  demokrasi, bütün dünyanın kabul ettiği gibi, insanların eşitliği değil, etnisitenin-ırkların eşitliği demektir. (Bu ne demekse ve nasıl sağlanacaksa.) Böyle olunca da, Türk ırkı (Millet inkar edilerek) ile  Kürt ırkı (sanki Türk Milletinin bir parçası değilmiş gibi ayrıştırılarak) eşit olacağına göre, devlet niçin bu eşitler arasında bölüşülmüyor deniliyor. Demokrasiden anladıkları bu.

   Analar ağlamasın, akan kan dursun sloganı da aynı  kapıya çıkıyor. Burada PKK devleti bölüşürseniz, analar da ağlamaz, kan da akmaz. Yoksa devam eder diyor. Yani; 1984’de Şemdinli-Eruh saldırısıyla akmaya başlayan kan, bundan sonra da akmaya  devam eder demek istiyor. Böylece  devleti de, milleti de tehdit ederek netice almaya çalışıyor.

  Bu açık gerçek görülemediği için, bu sloganla ne kadar masum insanımız etkilendi ve PKK       
  propagandasına destek oldu. Tabii siyasi iktidarın aynı söylemi benimsemesi sayesinde…
   Bunun için; demokrasi, özgürlük, analar ağlamasın, akan kan dursun,demokratik cumhuriyet,  demokratik  çoğulculuk, yerinden yönetim, esir, savaş, barış, gerilla, isyancı, silahlı güç, uzlaşma, müzakere,  siyasi çözüm, demokratik çözüm, diyalog, Kürt sorunu, gibi  
bir kısmı tamamen uydurmaya, bir kısmı da çarpıtmaya dayalı aldatıcı kavramlara dikkat  edilmeli.

2.Aydınlarımız, özellikle de kamu görevlilerimiz ve medya çalışanlarımız; evrensel hukukun, milli kültürün ve yasaların diliyle konuşmalı; terör, terörist, terör örgütü, eşkıya, katil, kan dökücü, bölücü, demokrasi ve devlet düşmanı, emperyal oyuncak gibi kavramlar kullanılmalı.

SON SÖZ

İnaniyaruz ki; ülkemiz için son derece tehlikeli olduğu, kardeşi kardeşe düşürdüğü açıkça belli olan, Son Haçlı Saldırısı, “PKK Açılımı“ ndan vazgeçilerek, Demokratik Milli Plan, benimsenip samimiyetle uygulanacak olursa, bölücü terör en kısa sürede sona erecek, PKK yenilmiş olacaktır.
Böylece akan kan ve gözyaşı duracak, Türk Milleti yaralarını sararak huzura kavuşacak, kalkınma, zenginlik ve refah yolundaki yarışına devam edecektir.

Aksi takdirde, düşünmek bile istemeyiz, ama ufukta, bu vatan üzerinde yaşayan hepimizi, kara günlerin  beklediğini söylemek zorundayız.

Bu düşüncelerle yetkilileri ve  uygulayıcıları, içtenlikle bir defa daha uyarıyoruz.

Ayrıca Demokratik Milli Planı, Milletimizin birliği ve vatanımızın bütünlüğü yolunda  araştırma yapanların, televizyonlarda, konferans salonlarında ve diğer alanlarda konuyu tartışan düşünce adamlarının dikkatlerine ve istifadelerine sunuyoruz.


Sadi SOMUNCUOĞLU
MİLLİ DÜŞÜNCE MERKEZİ BAŞKANI


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder