15 Şubat 2020 Cumartesi

Sağlık Turizmi ve Termal Turizmi açısından Sağlıklı Yaşam Köyü’nün incelenmesi

Sağlık Turizmi ve Termal Turizmi açısından Sağlıklı Yaşam Köyü’nün incelenmesi 

Hamit VANLI* 
Burak KÜÇÜK **

*Maltepe Üniversitesi, İİBF, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Bölümü 
hamitvanli@maltepe.edu.tr 
**Maltepe Üniversitesi, İİBF, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Bölümü
burakkucuk@maltepe.edu.tr 


Özet 

Dünya’da yükselen trend olan sağlık turizmi ile bir ülkeden diğer bir ülkeye 
hastanelerde bekleme sürelerinin uzunluğu, tedavinin dışarıda ekonomikliği 
veya daha kaliteli sağlık hizmeti veya tedaviyle birlikte tatil yapma arzusu ile 
gidilebilmektedir. Dünya nüfusunun, özellikle gelişmiş ülkelerin yaşlı nüfusu 
%20’lere yaklaşmış olup 2050 yılında bu oranın %40’ı aşması beklenmektedir. 
Engellilerin oranı %7-10, kronik hastalığı olanların oranı %12, orta seviyede depresyon geçiren nüfus %15’lerdedir. Önümüzdeki yıllarda gelişmiş ülkelerin  nüfusunun %30’lara varan oranda bir nüfusun özel ve ayrıcalıklı bir ortamda  uzun süreli tatil yapmak ve sağlıklı bir yaşam arayacaktır. Bu kapsamda son yıllarda Türkiye’de de sağlık turizmine yatırımlar yapılarak yılda ortalama 

250.000 turistin gelmesi sağlanmıştır. Gelenlerin büyük çoğunluğunu kaplıca ve termal tesisleri ziyaret edenler oluştururken, saç ektirme, göz ameliyatları, estetik ve tüp bebek gibi cerrahi yöntemler için gelenlerin sayısı da hızla artmaya başlamıştır. Bu çalışmada sağlıklı yaşam köyünün Türkiye’de 
yaygınlaşan sağlık turizmi ve sahip olduğu termal turizm potansiyeli açısından 
değerlendirilip, hem Avrupa ülkelerinden hem de Karadeniz’e komşu ülkelerden gelecek turistlerin bölgesel kalkınmaya olan katkıları incelenip 
önerilerde bulunulmaktadır. 

1. GİRİŞ 

Dünya’da turizm anlayışı özellikle son yıllarda hızla değişmeye başlamış 
ve buna bağlı olarak alternatif turizm anlayışı gelişmeye başlamıştır. Özellikle 
turizmden ciddi pay alan ülkeler, geleneksel yaz turizminin yanı sıra 
golf turizmi, kış turizmi, kültür turizmi, inanç turizmi, yayla turizmi ve sağlık 
turizmi gibi turizm araçlarını çeşitlendirmekte ve 12 aya yayılması için 
çalışmalar yapmaktadırlar. Bu çalışmalar neticesinde Dünya üzerinde yaşayan 
insanların hem ulusal sınırlar içerisinde hem de uluslararası düzeyde 
olmak üzere sağlık hizmeti almak amacıyla ve / veya tıbbi hizmet almak 
amacıyla seyahat etme eylemi içerisinde oldukları bilinmektedir. 

Sağlık turizminin çok geniş bir konu olduğu, en önemli alternatif turizm 
çeşidi olduğu bir gerçektir. Sağlık turizminin; medikal turizm, termal turizm, 
SPA-Wellnes, engelli ve ileri yaş turizmi gibi birçok alt bölümleri olmakla 
birlikte bir turizm paketi olarak pazarlanması gerekmektedir. Dünya’da 
özellikle son yıllarda yükselen trend olan sağlık turizmi için Türkiye’de de 
birçok hastane bünyesinde bu konuyla ilgili bölümler oluşturuyor. Ayrıca 
özel hastaneler dışında, çeşitli şirketler veya girişimciler de sağlık turizminde 
faaliyette bulunmaya başladı. Türkiye hem kaplıca turizminde hem 
planlı tedavide hatta yaşlıların bakımında Avrupa’ya alternatif potansiyel 
bir ülkedir. 

Dünyaca ünlü Türk doktorları tarafından modern yöntemlerle gerçekleştirilen 
tıbbi operasyonlar, Avrupa ve Amerika’ya oranla Türkiye’de çok daha ucuza yapılabilmektedir. Türkiye, sağlık ve kaplıca turizmini geliştirerek iddialı hale gelerek şimdilik yılda 250 bin civarında turistin gelmesini sağlamaktadır. Gelen turistlerin büyük çoğunluğunu ise kaplıca ve termal tesisleri ziyaret edenler oluştururken, saç ektirme, göz ameliyatları, estetik ve tüp bebek gibi cerrahi yöntemler için gelenlerin sayısı da hızla artmaya başlamıştır. 

2. TÜRKİYE’DE SAĞLIK TURİZMİ Ve TERMAL TURİZMİ 

Avrupa’da yaşayan insanlar yaşlanmakta, kronik hastalıklar çoğalmakta, 
kaplıcalarda kür tedavileri yaygınlaşmakta, buna paralel olarak sağlık harcamaları büyük boyutlara ulaşmaktadır. Bununla birlikte hastaların bekleme 
süreleri artmış ve sağlık sigortaların karlılığı iyice azalmıştır. Avrupa bu 
çerçevede yaşlıların bakımı kaplıcalarda kür tedavileri ve planlı tedavilerin 
daha ekonomik olduğu için yurtdışına yönelmektedir. Türkiye hem kaplıca 
turizminde hem planlı tedavide hatta yaşlıların bakımında Avrupa’ya alternatif 
potansiyel bir ülke konumundadır. Ülkemizde sağlık ve kaplıca turizmini 
geliştirmek için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. 

Türkiye’nin iklimi, coğrafyası, misafirperverliği, termal kaynakları, kültürü, 
bölgesel yakınlığı ve turizm potansiyeli ile Avrupalı yaşlılara özellikle 
65-75 yaşları arasındaki (sağlıklı olan) yaşlılara belli projeler çerçevesinde 
daha güzel ve daha ekonomik bakım hizmeti ve yaşlı tatil köyleri sunulabilir. 
Böylelikle Avrupa’nın yaşlılarına daha ekonomik ve müreffeh bir hizmet, 
ülkemiz içinde büyük bir sağlık turizmi geliri olacaktır. Öte yandan 
ülkemizin gelecekteki yaşlılık sorunları için de bir çalışma olacaktır. 

Türkiye’de oldukça yeni bir kavram olan sağlık turizminin gelişme döneminde, 
objektif olmak ve ileriye dönük düşünmek çok önemlidir. Sağlık turizmi sektörü farklı bir pazara hitap eden özel bir sektördür. Müşterilerin isteklerini profesyonelce anlayıp karşılamayı zorunlu kılmaktadır. Türkiye’nin geliri yüksek olan turizm piyasası; birbirine bağlı kurumlar, örgütler, federasyonlar ve çıkar grupları tarafından destekleniyor olmakla birlikte hedefe ulaşma adımlarında zayıflığa sebep olmaktadır. Bir ülkede turizm sektörünün gelişmesi için, otel doluluğunu artırmak ve turizm gelirini yükseltmek yeterli değildir. Sağlık turizmi daha ciddi bir kavramdır. Gelişmeyi, klinik ihtiyaçların karşılanıp karşılanmaması ile değerlendirmek gerekir. Türkiye’nin sağlık turizminde bir dünya markası olması, kararlı davranması ve gereksiz bürokratik engelleri kaldırması doğrultusunda şekillenecektir (SWAN, 2008, s:12). 

Türkiye’de sağlık turizminde iddialı olmak için, önce yakınımızda ve kolay 
olan pazarlara açılmamız gerekmektedir. Türk Cumhuriyetleri, Afganistan, 
Irak, Suriye ve Orta Doğu gibi bize hem mesafe, hem de kültürel olarak 
yakın olan ülkelere yönelmemiz uygun olacaktır. Bu bölgelerde sağlık kuruluşları hizmet açısından geri kalmış durumdadırlar. Bu açıdan termallerimiz 
ve sağlık kuruluşlarımız pazarda daha kolay kabul görecektirler. Özellikle 
estetik cerrahi ve termallere büyük talepler olup aynı zamanda ileri teknoloji 
gerektiren tedaviler ve infertilite de ilgi görülmektedir. Sadece hem mesafe 
hem de kültürel olarak yakın olan ülkelere yönelmekle kalmayıp batı ülkelerin potansiyel pazarının da unutulmaması gerekir. Batı ülkelerinde bekleme sırasının uzunluğu ve tedavi maliyetlerinin yüksekliği medikal turizm için ülkemizi cazip kılıyor (AYDIN, 2008, s:3). 

Türkiye termal kaynaklar açısından Dünya sıralamasında da ilk sıralarda 
gelmektedir. Türkiye’de 1800 termal kaynağından sadece 600 kadarı açıktır. 
Bu kaynakların tam kullanımı halinde bulunduğu bölgede 60 bin yatak kapasitesi gerekiyor. Ancak sadece 15 bin yatak kapasitesi var olup bu 15 bin 
yatak kapasitesinin ise sadece 1500’ü niteliklidir. İllere göre termal kaynaklar ve faydaları ise tablo 1’de gösterilmiştir. 

Tablo 1 Türkiye’deki Önemli Termal Kaynaklar ve Tıbbi Faydaları 


Bursa-Oylat, Çekirge Şişmanlık, Romatizma, ağrılı hastalıklar, diyabet ve 
gut rahatsızlıklarına., 

Çanakkale-Kestanbol Kadın hastalıkları, romatizma, siyatik, kireçlenme, lenf bezleri şişkinlikleri ve akciğer hastalıklarına., 

Denizli-Pamukkale, Karahayıt, Çizmeli, Gölemezli, Tekkeköy ve Kızıldere 
Sindirim sistemi, tansiyon, deri ve basur rahatsızlıklarına, 

Diyarbakır-Çermik Romatizma, deri, solunum yolu, kadın, eklem ve 
kireçlenme, 

Erzurum-Pasinler, Ilıca Romatizma, sinirsel hastalıklar, eklem ve 
kireçlenme rahatsızlıklarına, 

İzmir-Şifne, Ilıca, İçmeler, Balçova, Çeşme Metabolizma bozuklukları, karaciğer, safra kesesi, pankreas, sindirim sistemi, göz hastalıkları, kalp ve sinir sistemi rahatsızlıklarına, 

Manisa-Kurşunlu. Manisa- Demirci, Romatizma, deri solunum yolu, kadın, sinirsel hastalıklar, ameliyat sonrası, eklem ve kireçlenme rahatsızlıklarına, 

Muğla-Sultaniye Romatizma, cilt, kan dolaşımı, kalp, solunum yolu, 
sinir, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıklarına, 

Nevşehir-Kozaklı Kalp ve kan dolaşımı ameliyat sonrası rahatsızlıklarına 
Rize-Ayder Romatizma, deri, kalp ve kan dolaşımı, solunum yolları, kadın, sinir ve kas yorgunluğu gibi hastalıklarına,

Samsun-Ladik Romatizma, sinir ve kas yorgunluğu, eklem ve kireçlenme rahatsızlıklarına, 

Siirt-Billoris Romatizma, deri, solunum yolları, kadın, sinir ve kas yorgunluğuna, 

Sivas-Kangal Yaralar, sivilce ve sedef hastalıklarına, 

Yalova-Termal, Armutlu Romatizma, , diyabet, gut, şişmanlık, kalp ve kan 
dolaşımı ile sinirsel rahatsızlıklarına, 

Kaynak: AYDIN, 2010 Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği Yayınları 

Günlük hayatın getirmiş olduğu zorluklara bağlı olarak stres, yorgunluk 
ve gerginliklerden uzaklaşmak için kaplıca ortamı günümüz insanlarının 
sadece fiziksel-bedensel değil, zihinsel-ruhsal sağlığı için de ideal bir atmosfer 
ve ortam oluşturuyor. Sıcak su banyoları, içmeler, inhalasyonlar ve buhar banyoları gibi kaplıcalara özgü uygulamalar ile, çoğu kaplıca merkezinde 
uygulanan egzersiz, masaj, diyet ve beslenme ve daha başka doğal ve 
geleneksel yöntemler kaplıcaları “sağlık tatili” için ideal ortamlar haline getiriyor. 

Bu arada, wellness, fitness, antistres, anti-yaşlanma gibi, yani stresi, 
yaşlanmayı önleyici, insanı daha güçlü yapıcı birtakım kür kavramları gelişmekte ve daha sağlıklı bir yaşam amaçlı bir tatil-dinlenme için kaplıcalarda 
kür almayı seçme ve daha sağlıklı olarak kaplıcadan dönme anlamında da 
kullanılmaktadır (KARAGÜLLE, 2008, s:3). Kaplıcaların sağlamış olduğu 
tatil-dinlenme imkanının ötesinde tedavi amaçlı olarak da kaplıcalara gidilmektedir. 

Daha kompleks bir yapıyla hizmet verilmekte olan bu tesisler ise 
“Sağlıklı Yaşam Köyü” olarak nitelendirilmektedir. 

3. SAĞLIKLI YAŞAM KÖYÜ’NÜN İNCELENMESİ 

Dünya nüfusunun, özellikle gelişmiş ülkelerin yaşlı nüfusu %20’lere yaklaşmış tır. 2050 yılında bu oranın %40’ı aşması beklenmektedir. Engellilerin 
oranı %7-10, kronik hastalığı olanların oranı %12, orta seviyede depresyon 
geçiren nüfus %15’lerdedir. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda gelişmiş ülkelerin 
nüfusunun %30’lara varan oranda bir nüfusun bir şekilde özel ve ayrıcalıklı bir ortamda uzun süreli tatil yapma ve sağlıklı bir yaşam araması planlanmaktadır. 

2 Milyarın üzerinde olacağı düşünülen bu nüfusun tatil ihtiyacı ve anlayışı rutin turizm hareketinin dışına çıkmak zorunda kalmıştır. 

Bununla birlikte günümüzde 21. yüzyılın getirdiği şartlarla iletişim, ulaşım 
ve sosyo-ekonomik şartlar değişmiştir. Böylelikle yaşlıların, engellilerin ve 
kronik hastalığı olan kişiler için uygun ortamları olan örnek tatil köyü tesis 
etmek gerekmektedir. Sağlıklı Yaşam Köyünde bulunması gereken özellikler ise; (URL 1, 2009) 

• Ulaşım: Havaalanına yakın , mevcut karayolunun iyi, yüksek standartta olması 
• Tabiat: Ortamın mutlaka yeşillik, güneşli mümkünse ırmak, göl ve deniz gibi manzarasının bulunması 
• Hava: Ilıman, güneşli ve oksijeni çok olmalı. 
• Alan: Tatil köyünün yerleştiği yer düz bir zeminde olmalı. Geniş yürüme parkurları, spor alanları ve birçok sosyal tesislerin olduğu bir alan olmalı. 
• Genişlik: İşletme maliyetleri, kapasite ve kabul edeceği kesimlerin durumuna (Engelli, yaşlı depresyon vb.) göre orantılı bir büyüklükte 
olmalı. Ama genel olarak 50 dönümden az olmamalı. 

Türkiye’de Akdeniz, Marmara ve Doğu Karadeniz bölgeleri başta olmak 
üzere Sağlıklı Yaşam Köyü’nün faaliyetleri açısında uygun bölgelerdir. 

Özellikle Doğu Karadeniz bölgesi iklim itibariyle ılıman, mikro klima oluşturması, 
yılın her ayında fasılalarla yağmur alması, çok az olsa bile yılda bir veya iki defa kar yağması önemli ayrıcalıktır. Bitki örtüsü itibariyle çok farklı bir ekolojiye sahiptir. Turunçgillerden başlayarak çeşitli meyve ve sebzelerin yetişmesi yanında dünyada bulunan on bin çeşit bitki türünün dörtte birinin bu yörede tespit edilmesi, konumunu ayrıcalıklı hale getirmektedir (VANLI, 2013, s:48). 

Ekolojide doğal olarak yetişmekte olan şifalı bitkilerin insan sağlığı üzerinde 
tedavi edici çalışmalarının tamamlanması ile konu çok daha farklı boyutlara 
ulaşacaktır. Kivi ve yaban mersini kültür çeşitlerinin kısa zamanda 
yetiştirilmeye başlanması ile elde edilen bulgular bunun kanıtı olmaktadır 
(VANLI, 2013, s:5). 

SONUÇ VE ÖNERİLER 

Türkiye’de sunulan sağlık turizmi imkanlarının çeşitliliğini artırma amacıyla 
birlikte ülke vatandaşlarının yaşam kalitesini ve gelirini artırmaya yönelik olmak üzere ülkemizi ziyaret eden turistlerin beklentilerini karşılayacak düzeyde sürdürülebilirliği mümkün olan farklı ürünler sunabilecek, farkındalık ve farklılaşma yaratabilecek bir turizm destinasyonu sunarak sağlıklı yaşam köylerin sayısını artırarak ülkemizin bir marka haline gelmesi sağlanabilir. Böylelikle verilen sağlık hizmetiyle birlikte sunulan kaliteli tatil imkanı sayesinde ülkemiz sağlık turizmi konusunda dünyada örnek bir ülke 
konumuna gelecektir. 

Dünya’da hastaların herhangi bir sosyal güvence olmadan, kendi imkanlarıyla 
yaptırdıkları ameliyatlar; tüp bebek, göz, estetik, bazı diş operasyonları, 
saç ekimi gibi operasyonlar Türkiye için ilk planda en önemli pazarlardır. 
Ancak Türkiye bu konuda büyük bir rekabet içerisindedir. Rekabet edilen ülkelerden bazıları ise; Fransa, Belçika, Norveç, Bulgaristan, Letonya, 
Çekoslovakya, Macaristan, Slovakya, Malta ve Güney Kıbrıs’dır. Coğrafik 
konumla birlikte fi yatlar açısından da rekabet edilmekle birlikte verilen hizmetin 
kalitesi açısından düşünüldüğünde ise avantajlı bir konuma sahip olduğumuz 
bilinmektedir. 

Türkiye’de özel ve genel amaçlı olmak üzere 27 adet Joint Commission International (JCI) akreditasyon belgesi taşıyan hastane bulunmaktadır. 
Türkiye bu rakamla uluslararası akreditasyona sahip hastane sayısı açısından 
dünyada ABD’den sonra 2. sırada yer almaktadır (MERİ, 2009, s:15). 

Ülke vatandaşlarının yaşam kalitesini ve gelirini artırmak amacıyla 
ülkemizi ziyaret eden turistlerin beklentilerini karşılayacak düzeyde 
sürdürülebilirliği mümkün olan farklı ürünler sunabilecek, farkındalık ve 
farklılaşma yaratabilecek bir turizm destinasyonu sunmaktadır. Türkiye’de 
böylesine turizm destinasyonuna sahip bir çok bölge il bulunmakla birlikte 
önerimiz Rize ilinden yana olacaktır. 

Rize’nin mevcut şartlarına göre sağlık turizmi çeşitlerinden birini veya 
birkaçını ön plana çıkartmalı ve sağlık turizminin belli alanında markalaşmalıdır. 
Burada üniversiteye de görev ve sorumluluklar düşmektedir. Recep 

Tayyip Erdoğan Üniversitesi yenilikçi bir üniversite kimliğe bürünerek Rize’yi 
doğal bitki örtüsü, yeşilin her tonunun yıl boyuna bulunduğu, termal 
kaynakları ve deniziyle sağlık turizmi açısından önemli bir merkez haline 
getirebilmelidir. 

Yeni kurulmuş olan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı 
sayesinde Karadeniz’de kıyısı bulunan ülkelerdeki üniversitelerin biri ile ortak 
çalışma yapılabilir. Özellikle Türk Cumhuriyetleri, dili ve kültürü esasa 
alındığında bu konuda ön plana çıkmaktadır. Azerbaycan’da bir üniversite 
ile yapılacak işbirliği sayesinde bölgede kurulacak böyle bir köye bu ülkelerden 
fazla miktarda tedavi amaçlı hasta gelecektir. Bunu, Ortadoğu ve Avrupa 
ülkeleri başta İngiltere, Hollanda ve Almanya olmak üzere diğer Avrupa 
ülkeleri takip edecektir. 

Hastaların bir taraftan tedavi edilirken diğer tarafta istirahat için genelde 
yazın Doğu Karadeniz yaylalarında, Kış aylarında ise sıcak kaplıcalarında 
kısa vadeli konaklamaları temin edilecektir. 

Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden tedavi amaçlı hastaların özellikle Soğanlı, 
Cankurtaran ve Ovit tünellerinin tamamlanmasında sonra Doğu Anadolu 
ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinden yöreye gelmesi ilave edilince önemli 
bir sağlık turizminin oluşması kaçınılmazdır. 

Rize’de yüksek teknolojiyi kullanan, nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti veren, 
deneyimli hekim kadrolarına sahip A sınıfı devlet veya özel hastanelerin 
sayıca arttırılması gerekmektedir. 

Gerekli teşviklerin sağlanması ile birlikte özel hastanelerin hizmet vermeye 
başlamasıyla hem istihdam imkanı sağlanacak hem de bölgeye dışsal fayda 
temin edecektir. Ayrıca döviz girdisi temin edilerek bölgesel kalkınmaya 
katkı yapacaktır ve Türkiye’nin dış ödemeler bilançosuna olumlu yansıması 
olacaktır. 

KAYNAKLAR 

AYDIN Dursun, “Sağlık Turizminde Komşu Ülke Avantajı”, Sağlık 
Turizmi Büteni, Yıl:1, Sayı:5, ISSN: 1308-0563, 2008, s:3 

AYDIN Dursun, “Antalya’da Sağlık Turizmi Yatırımları” Sağlık 
Turizmini Geliştirme Derneği Yayınları, 2010 

MERİ Bahar, “Türkiyede Sağlık Turizminin Geleceği” Sağlık Turizmi 
Büteni, Yıl:2, Sayı:8, ISSN: 1308-0563, 2009, s:15 

KARAGÜLLE Zeki, “Türkiye’de Mineralli Sular ve Kaplıca Tedavisi” 
Sağlık Turizmi Büteni, Yıl:1, Sayı:1, ISSN: 1308-0563, 2008, s:3 

SWAN, Suzanne, “Sağlık Turizminde Yol Haritası”, Sağlık Turizmi 
Büteni, Yıl:1, Sayı:4, ISSN: 1308-0563, 2008, s:12 

VANLI Hamit, “Maltepe Üniversitesi Ekonomik Coğrafya Ders 
Notları”, 2013, s:5-48 İSTANBUL 

URL 1, Sağlık Turizmi Geliştirme Derneği Sağlıklı Yaşam Köyü Projesi 

http://www.saglikturizmi.org.tr/media/Pdf/10.pdf (Erişim: 
29.04.2013) 

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ EKONOMİK, TOPLUMSAL ve SİYASAL ANALİZ DERGİSİ 

• Maltepe Üniveristesi – İİBF Ekonomik, Toplumsal ve Siyasal AnalizDergisi, Maltepe Üniversitesi’nce yılda iki kez yayımlanan hakemli bir dergidir. 
• Dergimizde tüm sosyal bilim dallarında makaleler yayımlanmaktadır. 
• Dergide yayımlanmak üzere gönderilen yazılar, belirtilen kurallara uygun olarak hazırlanmalıdır. 
• Dergide yayımlanan makalelerde görüşler yazarlara ait olup, dergimizi bağlamaz. 
• Dergimizde yer alan makalelerden kaynak gösterilerek aktarma ve alıntı yapılabilir. 

YAZIŞMA ADRESİ 
: Maltepe Üniversitesi 
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 
Marmara Eğitim Köyü 34857 
Maltepe/İstanbul 
E-MAIL : analiz@maltepe.edu.tr 
ISSN : 1303-0496 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder