YENİ ENERJİ TEKNOLOJİLERİ (YET) VE “ZAMANLAMA BELİRSİZLİĞİ” BÖLÜM 3
i. YET’te ulusal etkinliğin sağlanması
Enerji teknolojisinde ülke içindeki temel aktörler şunlardır:
Teknik üniversiteler, TÜBİTAK (özellikle Marmara Araştırma
Merkezi’nin Enerji Enstitüsü), firmalar (büyük şirketler ve
KOBİ’ler), finans kuruluşları ve ilgili politika oluşturma organları
(Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB), Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK)).
Bu temel aktörler arasındaki bağlantıların daha güçlü olması
faydalı olacaktır. Sonuç verebilecek, iyi işleyen bir YET üretim
sisteminin oluşması için olası aksaklıkların niteliğinin saptanması
ve giderilmesi esastır. YET üretim stratejisini sistematik biçimde
olumsuz etkileyecek zayıf bağlantıların bazı örnekleri şunlardır:
i. Çevrimsel araştırmalar eksiktir.
Üniversite-sanayi bağlantısı, hem erken aşamalardaki YET’te,
hem yakın dönemde ticarileşmiş olan en ileri düzeydeki YET’te,
hem de şimdiden eğimi aşağı doğru rekabetçi maliyet eğrisine
sahip olan YET’te çok önemli rol oynayabilir. Üniversitelerdeki
bilim ile sanayideki potansiyel ilerleme fırsatları arasında
bağlantı kurulması, zor ancak umut vaat eden politika hedefidir.
Bu bağlamda, mevcut akademik yetkinlik ile sanayinin
gereksinimlerini birleştirecek çevrimsel araştırma ihtiyacı önem
kazanmaktadır.67 Buradaki fikir, meraka dayalı bilimsel araştırmayı
sınai uygulamalarla sınırlamak değil, meraka dayalı bilimin,
piyasa uygulamaları için düşük maliyetle geliştirilebilecek yararlı
uygulamalarından faydalanmaktır.68
ii. Fikri mülkiyet hakları rejimi net ve esnek değildir.
Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinde, kaynak ve değer
paylaşım mekanizmaları net biçimde tanımlanmadığı gibi
uygulamada da belirsizlikler mevcuttur. Net, esnek ve güvenilir bir
fikri mülkiyet hakları rejimi; üniversiteler, araştırma kuruluşları
ve özel sektör arasında tesis edilecek kalıcı ve somut işbirliğinin
olmazsa olmaz koşuludur.
iii. “Kalite belgelendirme” mekanizmaları eksiktir.
Ulusal teknoloji sistemindeki önemli bir bağlantı da, şirketler
ile finansman kuruluşları arasındadır. Özellikle, KOBİ’lerin
performans tarihçesinin bulunmaması, bu müesseselerin
finansal gereksinimleri açısından sorun teşkil etmektedir. Kalite
belgelendirmesinde uluslararası kabul gören mekanizmaların,
şirket-finansman kuruluşu bağlantısındaki bu yapısal sorunu
çözmeye katkıda bulunması mümkündür.
iv. Kamu ihale ve standart belirleme politikaları KOBİ’leri
teknik alanda yönlendirmeye odaklı değildir.
Yeni teknolojilerin talep cephesinde,69 sınanmamış yeni oyuncular
piyasada kabul görmekte zorluk çekmekte, bu nedenle de
performanslarını iyileştirmeyi ve ölçek ekonomisi ile maliyetlerde
düşüş sağlamayı başaramamaktadırlar. Bu yapısal aksaklığın
giderilmesinde kamu sektörüne ikili bir rol düşmektedir. Kamu
sektörü, zamanlaması baştan belirlenmiş, dar şekilde tanımlanmış
ve iyi yönetilen ihale politikalarını kullanabileceği gibi yeni ürünleri
güvenilir biçimde belgelendirecek mekanizmalar oluşturarak ve
standartlar belirleyerek, özel talebi de şekillendirebilir.
Genel YET üretim stratejisinden bağımsız olarak, ana aktörler
arasında tatminkar biçimde işlemeyen kritik bağlantıların
düzeltilmesi ve iyileştirilmesi gerekecektir. İyi işleyen bir ulusal
teknoloji ekosistemi bulunmadığı takdirde, en gelişmiş YET
üretim stratejilerinin bile başarılı olma olasılığı düşüktür.
ŞEKİL 4: Temel Bilimler-Uygulamalı Enerji Araştırmaları Bağlantısı
Kaynak: Ulusal Bilimler Akademisi (NAS)
ii. YET’te sınırötesi işbirliğinin sağlanması
Küresel YET sektöründe yer edinmek pek çok ülkenin hedefi
olmakla beraber, bu gerçekleştirilmesi kolay olmayan bir süreçtir.
Bu süreçte hızlı ilerlemek ve mümkün olduğunda rakiplerin
önüne geçmek önem taşımaktadır.
Erken ve gelişmiş aşamalardaki YET’te küresel rakiplerle
yapılacak işbirliği, farklı politika seçeneklerini gerektirecektir.
1. Erken aşamalardaki YET’te işbirliği
Henüz rekabet gücü kazanmamış teknolojiler için, uluslararası
üniversiteler ve AR-GE enstitüleriyle işbirliği başvurulabilecek
bir seçenektir. Bazı durumlarda şirketler, daha geniş kaynak
yelpazesinden yararlanmak için bu tür işbirliğine gitmenin
çıkarlarına uygun olduğu sonucuna da varabilirler. Bilgi Ağları
gibi esneklik içeren düzenlemeler, Türkiye’deki şirketlerin ve
akademik kurumların erken aşamalardaki teknolojilere katılımını
sağlayacak araç işlevi görebilir.70
Erken aşamalardaki teknoloji işbirliği için alternatif bir model de,
belirlenen YET alanında patent havuzlarına katılmaktır. Ancak
bu da Türk üniversitelerinin ve şirketlerinin belirlenen teknoloji
alanında ilgili patentleri geliştirmelerini gerektirecektir.
Erken aşamalardaki teknolojilerde Bilgi Ağları’na ya da patent
havuzlarına katılım, seçilen alanlarda konu odaklı ulusal bilgi
üretimini gerektirmektedir. Bu gibi mekanizmalar, işbirliği
çabalarından elde edilecek ticari kazançların nasıl paylaşılacağı
konusunu açıklığa kavuşturmalıdır. Açık ve güvenilir bir fikrî
mülkiyet hakları düzeni bu alanda da kritik önem taşımaktadır.
Erken aşamalardaki YET’te bilgi alanında konu odaklı, üstün
nitelikli işbirliğinin sağlanması, ülkedeki teknoloji ekosisteminin
hem odaklanma hem de sonuç verme becerisindeki etkinliğiyle
doğrudan bağlantılıdır.
2. Ekonomik nitelik kazanmış teknolojilerde sınır ötesi işbirliği
Ekonomik nitelik kazanmış YET sektöründe genellikle büyük
oyuncular bulunmaktadır. Gerek rüzgâr enerjisi gerekse güneş
enerjisi üreten sanayiler, şimdiden büyük ölçüde yoğunlaşmış
durumdadır.71 Bu piyasalara girebilmek için yerli şirketlerin
uluslararası oyuncularla ortaklıklara girmesi faydalı olacaktır.
Her YET segmenti için ayrıca değerlendirilmesi gereken bir dizi
seçenek bulunmaktadır. Hedeflenen YET segmentinde, küresel
değer zincirine katılma yolu seçilebilir, ancak bunun için, sağlam
performans geçmişi olan güçlü yerel imalatçılara ihtiyaç olacaktır.
Ortak Girişimler (Joint Ventures), Çin’de küresel değer zincirine
katılımda tercih edilen mekanizma olmakla beraber, bu gibi işlemler
genel olarak büyük pazar avantajını gerektirmektedir. Türkiye’nin
pazar büyüklüğü böylesine bir ağırlık oluşturma olasılığını düşük
tutmakla beraber, ülkenin kendi bölgesinde giderek büyüyen pazar
erişimi önemli bir unsur haline gelebilir.
Teknoloji değer zincirinde yer alan yabancı şirketlerin şimdiden
satın alınması da bir seçenektir; ancak kalıcı başarı sağlanması için,
satın alma sonrasında stratejik ve yönetimsel yetkinlik gerekecektir.
Yabancı şirketlerin AR-GE faaliyetlerinin Türkiye’ye çekilmesi de,
şirketler için göz önünde bulundurulması gereken, makul bir işbirliği
yaklaşımıdır.
YET’te sınırötesi işbirliği ve ortaklıklar için uygun ortam ve
mekanizmaların yaratılması, karmaşık bir politika işidir. Politika
yapıcıların bu doğrultuda aşağıdaki girişimleri başlatması yararlı
olacaktır:
i. Her türlü teknoloji ortaklığının kilit unsuru olacak insan
sermayesine yatırım yapılması
ii. Net, esnek ve güvenilir bir fikri mülkiyet hakları rejiminin
hayata geçirilmesi ve Türk Patent Enstitüsü’ne ve patent
mahkemelerine yatırım yaparak, ülkenin yasal ve denetim
kapasitesinin genişletilmesi
iii. Ulusal oyuncuları, henüz rekabet gücüne sahip olmayan
erken aşamalardaki teknolojilere katılmak üzere
konumlandıracak patent geliştirme mekanizmalarının
uygulanması
iv. Türkiye’de hedeflenen YET için güvenilir,72 elverişli
teşviklerin ve sübvansiyonların uygulanması ve bu gibi
teşviklerin uluslararası düzeyde tanıtılması73
v. Sübvansiyonların, şirketlerin ulusal YET stratejisine
uygun düşen işbirliği çabalarını özellikle teşvik edecek
şekilde yapılandırılması
vi. YET’te sınırötesi teknoloji işbirliğinde KOBİ’lere
yardımcı olacak ticari mekanizmaların oluşturulması
vii. Ulusal aktörlerin büyüme potansiyeline destek olmak
amacıyla, YET ürün standartları ve düzenlemeleri
için diğer ülkelerle hem ikili hem çok taraflı uyumun
sağlanmaya çalışılması.
ÖNERİ 12:
Türkiye’de YET sektörünün geliştirilmesi, bir teknoloji ve sanayi
politikası konusudur ve bu bağlamda ele alınmalıdır.
Teknoloji ve sanayi politikası her şeyden önce bir sistem sorunudur.
Politika çerçevesi, YET alanındaki ulusal teknoloji üretimi ile
ticaret yapılarına ve sistemlerine odaklanmalıdır.
Türk YET sanayiinin doğum aşamasında olduğu göz önünde
tutulduğunda, oluşturulacak her ulusal YET üretme stratejisinde,
sınırötesi işbirliğini kolaylaştıracak ve teşvik edecek kapsamlı
mekanizmalar öngörülmelidir.
d) YET’in Özümsenmesinde ve Üretiminde Kurumsal
Boşluklar
Yukarıdaki tartışma, Türkiye’nin YET’i özümseme ve üretme
yetkinliğini ileri noktalara taşıyacak politika girişimlerinin
çeşitli bileşenlerine ışık tutmaktadır. Ancak tanımlanan işin
büyük bölümünün gerçekleştirilebilmesi, yeni kurumsal kapasite
yaratılmasını gerekli kılacaktır.
Çalışma Grubu, üç yeni kurumsal yapının oluşturulmasını
önermektedir.
Tespit edilen iki kurumsal ihtiyaç, sırasıyla, teknoloji özümseme
ve teknoloji üretme politikalarına karşılık gelmektedir. Teknoloji
özümseme meseleleri, normalde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı’nın (ETKB) sorumluluğundadır. Teknoloji üretim
meseleleri ise, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın (STB) genel
sorumluluk alanına girmektedir.
Ancak raporda tespit edilen problemler ve önerilen politikalar
pek çok bileşen içermekte ve uzun vadeli düşünme gerekliliğini
beraberinde getirmektedir. Önerilen işlevler, Bakanlıkların günlük
iş yoğunluğu içinde gerektiği gibi ele alınamayabileceğinden,
bunların Bakanlıklara yakın, ancak bağımsız yeni kurumlar
tarafından üstlenilmesi yerinde olacaktır.
Önerilen üçüncü kurum, spesifik olarak, teknik bir mesele olan
YET’i benimseme politikaları için düzenlemeler hazırlama
işlevini üstlenecektir. Bu işlev en iyi şekilde, ilgili politika
kararlarının alındığı ETKB bünyesinde yerine getirilebilir.
1. YET Uygulamalarında Mevzuat Tutarlılığı ve Öngörülebilirlik Merkezi
YET politikalarında sorun, bunların çok geniş bir sanayi ve
teknoloji segmentini kapsıyor olmasıdır. Bu segmentlerde
uygulanan çeşitli politikaların, yatırımcılara öngörülebilirlik ve
tutarlılık açılarından genel bir kavramsal çerçeve sağlamadığı
görülmektedir. Münferit politikaların bütçeye etkisinin
izlenmesi ve karşılaştırılması bile oldukça güçtür. Kaldı ki,
farklı politikaların değerlendirilmesine, eleştirilmesine ya da
desteklenmesine imkân verecek kavramsal ya da sayısal herhangi
bir gösterge bulunmamaktadır.
ETKB’nin her politika önerisini, beklenen faydaları ve riskleriyle
birlikte sayıya dökecek olan ölçümlerle kavramsal çerçeveyi
geliştirmek üzere, bir politika analiz enstitüsü kurulmalıdır.
Enstitünün genel ulusal enerji hedeflerine dayanarak, çeşitli
YET destekleme politikalarının, maliyet ve beklenen fayda
açısından nispi üstünlüklerini değerlendirme yeteneği olmalıdır.
Böylelikle, çeşitli politika girişimlerinin ve bunların belirtilen
hedeflere varmadaki etkinliklerinin kamu ve diğer ilgili
aktörlerce değerlendirilmesine olanak tanınmış olacaktır.
Bu raporda önerilen kavramsal çerçeve böylesine bir çabanın basit
bir örneğini oluşturmaktadır.
Enstitü, geliştirdiği ve kamuyla paylaştığı kavramsal çerçeveye
dayanarak, her YET segmentinde izlenmesi uygun politikalar
konusunda ETKB’ye tavsiyelerde bulunabilir. Kavramsal
analizde ve ölçümlerde şeffaflık, çok daha bilinçli bir
tartışma yürütülebilmesine olanak verecektir. Ayrıca sayısız
teknik belirsizlik taşıyan böylesine bir sanayide, süreklilik,
öngörülebilirlik ve güvenilirlik sağlayacaktır.
Söz konusu enstitünün bağımsız, hedef odaklı ve küçük olması
gerekmektedir. Ayrıca üstün vasıflı personel istihdam etmelidir.
Kurumun başlıca üstünlüğü; entelektüel yetkinlik ve güvenilirlik
olmalıdır.
2. Türk YET Sanayiini Geliştirme Komitesi
Daha önce tartışıldığı gibi, YET’te bilgi ve imalat yetkinliğinin
geliştirilmesi, ilgili ulusal mercilerin ortaklaşa çalışmasını
ve uluslararası ortaklarla etkin işbirliğini gerektirecektir. Bu
ikili hedefe erişebilecek YET üretim ekosistemi; ETKB, STB
ve Dışişleri Bakanlığı, TÜBİTAK ile teknik üniversitelerin,
büyük şirketlerin, KOBİ’lerin ve bankaların ortak çalışmasını
gerektirecektir. Komite, ekosistemi kavramsallaştırma, eksik
bağlantıları teşhis etme, ilgili mercileri bu noktalara yatırım
yapmaya ikna etme ve sonuçları sürekli izleme becerisine sahip
olmalıdır.
Çevrimsel araştırma, net ve esnek fikri mülkiyet hakları
rejimi, KOBİ’lerin finansman problemleri, kamu ihalesi
politikaları, uluslararası işbirliği için teşvikler, bilim parklarının
uluslararasılaştırılması gibi unsurların hepsi çözümün parçalarıdır.
Bu komitenin gerekli düzenleme girdilerini sağlamak için hem
bir düşünce kuruluşu, hem özel sektör bileşenleri arasında
bir eylem grubu, hem de kamuoyunu bilgilendirme işlevleri
görmesi gerekmektedir. Türkiye’de YET endüstrisinin büyümesi,
komitenin ölçülebilir hedefi olmalıdır.
Türkiye’de sanayi genel olarak YET sektörünü geliştirme hedefinin
merkezinde yer aldığından, komite Sanayi Odaları bünyesinde
faaliyet gösterebilir. Büyüklüğü ve erişimi düşünüldüğünde,
İstanbul Sanayi Odası bunun için en uygun ortam olabilir. Ancak
komite, üniversite ve finans sektörü liderlerini, kamu yetkililerini
ve diğer uzmanları bir araya getireceğinden, yarı bağımsız
bir statüde olmalıdır. Etkinlik açısından Bakanlıklar tercihen
Müsteşar düzeyinde temsil edilmelidir.
3. Hukuki Düzenleme Tasarım Birimi - ETKB
YET politikası alanında, pek çok etkisiz kural ve tersine çevrilen
düzenleme örneğine tanık olunmuştur. Yatırımcıların uzun vadeli
kararlarını düzenleme çerçevesine dayandırmaları, politika
güvenilirliğini onlar için kritik bir unsur haline getirmiştir.
Politika hedefini ortaya koyacak, öngörülebilirlik ve esneklik
sağlayacak kuralların ve düzenlemelerin hazırlanmasının zorluğu
ortadadır. Özellikle, belirsizlik taşıyan ve pek çok değişkenin söz
konusu olduğu karmaşık alanlarda gerekli mevzuatın net olarak
hazırlanması, uzman ekonomistlerin ve hukukçuların katılımını
gerektiren zahmetli ve teknik bir iştir.
ETKB bünyesinde bu amaçla profesyonel bir grup oluşturulmalı
ve grubun zaman testine ve beklenmedik gelişmelere karşı
dayanıklı, iyi hazırlanmış, sağlam ve güvenilir kuralları
hazırlamak için açık ve münhasır yetkisi olmalıdır.
Yatırımcılara sağlanacak bir başka garanti de, sonradan yapılan
düzenleme değişikliklerinde, uygulamalarında ve çelişkili
yorumlardan kaynaklanan ihtilaflarda arabuluculuk edebilecek
bir yapının oluşturulmasıdır. Ancak böyle bir girişimin hukuki
sorunlara yol açmaması için daha derinlemesine incelenmesi
gerekir.
ÖNERİ 13 – KURUMSAL :
Rapor, Türkiye’de, YET’in benimsenmesi ve üretimiyle ilgili
politikaların oluşturulmasındaki sistem boşluklarını tespit edip
tanımlamaktadır.
Çalışma Grubu bu boşlukların doldurulmasında sorumluluk
üstlenecek üç yeni kurumsal yapının oluşturulmasını
önermektedir:
i- YET benimseme politikalarında tutarlılık ve süreklilik sağlamak
üzere bağımsız analizler gerçekleştirecek ve yapısı gereği belirsizlik
taşıyan bir sektörde politika öngörülebilirliği sağlayacak, YET
Mevzuat Tutarlılığı ve Öngörülebilirlik Merkezi
ii- Türk YET bilgi ve imalat sektörlerinin gelişmesini sağlayacak
bir politika ekosistemi yaratmak üzere; kamu, sanayi, bankalar
ve uzmanlar arasında koordinasyon birimi işlevi görecek, Türkiye
YET Sanayiini Geliştirme Komitesi
iii- ETKB bünyesinde profesyonel çekirdek birim olarak çalışacak
ve YET’le ilgili, her tür gelişmelere karşı net tanımlanmış ve
sürekliliği olan kurallar ile düzenlemeler hazırlamakta açık,
münhasır yetkiye sahip olacak, Hukuki Düzenleme Tasarım Birimi
DİPNOTLAR;
58. The National Academy of Sciences kurumunun web sitesi, Energy Efficiency: Lighting. Bkz.
http://needtoknow.nas.edu/energy/energy-efficiency/lighting.php.
59. IEA (2012), Energy Technology Perspectives 2012, OECD/IEA, Paris (bundan böyle ETP 2012 olarak anılacaktır), s. 30-33.
60. ETP 2012, s. 135.
61. ETP 2010, s. 480.
62. ETP 2012, s. 111.
63. ETP 2012, s. 149.
64. ETP 2012, s. 152.
65. Weiss, C. and W.B. Bonvillian (2009), Structuring an Energy Technology Revolution, MIT Press, Cambridge, MA, s. 57-62.
66. ETP 2010, s. 463-465.
67. Weiss ve Bonvillian, s. 44-45; ETP 2010.
68. ABD araştırma enstitüsü DARPA, savunmayla bağlantılı alanlarda bu ihtiyaca başarıyla karşılık vermektedir, agy., s. 162-165.
69. Kore ve Finlandiya’nın son zamanlardaki teknoloji politikaları arz ve talep cephesi
politikalarını entegre etmekte, bu yolla, AR-GE hibeleri alan şirketler, ihale
avantajlarından yararlanmaya da hak kazanmaktadır, OECD (2010), The OECD
Innovation Strategy: Getting a Head Start on Tomorrow, OECD, Paris (bundan
sonra “OECD Innovation Strategy 2010” olarak anılacaktır), s. 113.
70. Bilgi Ağları için bkz. OECD Innovation Strategy 2010, s. 149-150. Bilgi Ağları
sağlık bilimlerinde başarıyla uygulanmaktadır.
71. 2006 yılında tüm türbinlerin %95’i on adet türbin şirketi tarafından üretilmiş,
talebin %75’ini de dört adet firma karşılamıştır. Kaynak: Weiss ve Bonvillian, s. 83.
72. Alman fotovoltaik güneş enerjisi sektörü ilk başta ABD risk sermayesi tarafından
finanse edilmiş, ancak sağlanan sübvansiyonlar nedeniyle Almanya’da
konumlandırılmıştır. Kaynak: Weiss ve Bonvillian, s. 68.
73. Türk bilim parkı mevzuatı ve ilgili yasalar, teknolojik girişimlere cömert
sübvansiyonlar sağlamakta, ancak yabancı AR-GE faaliyetlerini çekmeye yönelik
kapsamlı bir strateji çerçevesinde, bu sübvansiyonlarla ilgili bilinçli tanıtım
yapılmamaktadır.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder