15 Şubat 2020 Cumartesi

Entelektüel Sermaye ve Örgütlerin Performansı üzerine etkisi

Entelektüel Sermaye ve Örgütlerin Performansı  üzerine etkisi 




Özlem YANAR 
İstanbul Sanat ve Meslek Eğitim Kursları (İsmek) 
ozlemyanar@ymail.com 


Özet 

Bu çalışmanın temel amacı entelektüel sermaye kavramının işletmeler 
üzerindeki öneminin vurgulanmasıdır. Bu kapsamda, entelektüel sermayenin 
tanımı, unsurları ve örgütlerin performansı üzerine etkisi araştırılmıştır. 

Bilgi çağı işletmelerini, yalnızca finansal sermaye ile ifade etmek mümkün değildir. İşletmelerin maddi varlıklarının yanında, maddi olmayan varlıkları da  sermayeleri  nin bir parçasıdır. Bu bağlamda entelektüel sermaye, işletmelerde fiziksel olarak görünmeyen ancak işletmeye rekabet üstünlüğü kazandıran unsurlardır ve genel olarak işletmenin piyasa değeri ile defter değeri arasındaki fark olarak ifade edilir. 

GİRİŞ 

İngiliz şair Thomas Gray’in “Ignorance is bliss” yani güzel Türkçesiyle 
“ Cehalet Saadettir ” sözünden; cahilliğin fakında olunmadığı durumlarda, 
bilmemenin mutluluk getirebildiği anlamı çıkarılabilir, ancak küresel dünyada, 
mevcut teknoloji ve iletişim ağlarıyla artık “bilinmeyeni bilmemek” gittikçe zorlaşmaktadır. Bütün farkındalık süreçlerinin en önemlisi ve işletmelere 
rekabet gücü sağlayan en kuvvetli unsurlardan biri “entelektüel sermaye” dir. 

Eczacıbaşı’nın ’si, McDonald’s’ın, ’si, Facebook’un, ’si; şirket birikimlerinin görünmeyen sermaye değerlerini de ifade etmektedirler, bu bağlamda dünya sıralamasında ilkler arasına giren şirketlerin maddi servetlerini aşan marka değerleri bulunmaktadır. Bilgi çağında, işletmelerin zenginliklerini, ne sahip oldukları maddi varlıklar/maddi sermaye ne de verimlilik göstergesi olan kârlılık ispatlar. Bilgi çağındaki en önemli zenginlik şirketlerin entelektüel açıdan birikimidir. 

Entelektüel sermayeyi organizasyonel açıdan ilk ele alan yazar olan Thomas 
Stewart’a (1997) göre entelektüel sermaye; “bir şirketteki insanlar tarafından 
bilinen ve ana rekabet üstünlüğü kazandıran bütün şeylerin toplamıdır”. 

Kurumların zenginliği insandır. Kurumların da insanlar gibi bilgiyi sindirebilmeyi, 
malumatı (enformasyonu) bilgiye, o malumatın temellerine, dayanaklarına, diğer bilgilerle bağlantılarına inerek, dönüştürebilmeyi başarması gerekmektedir (İşevi ve Çelme, 2002). 

Bilgi alınıp-satılabilen günümüzün en kıymetli metaıdır ve ticarete konu 
olan her ürün gibi kâr/zarar analizinin yapılabilmesi için parasal değerinin 
tespit edilmesi gerekir. Görünmeyen varlıkların fiyatını tespit etmek, 
maddesel varlıklara oranla çok daha zordur. İşletmenin temel üstünlük konularından birini oluşturan, hatta bugünkü teknoloji çağında ve gelecekteki 
siber çağda işletmelerin en önemli rekabet unsuru entelektüel sermaye; bilinmeli, ölçülmeli, raporlanmalı ve işletme sürekliliği için doğru yönetilmelidir. 

1. Bilgi 

Enformasyonun demokratikleşmesi ile dünyaya bakma biçimimizdeki değişim, 
uydu antenleri, internet ve TV sayesinde bugün akla gelebilecek her türlü duvarın ötesini görebiliyoruz (Friedman, 1999). Sözü geçen demokratikleşmenin ardından daha fazla önem kazanan “bilgi” sözcüğü entelektüel sermayenin de tabanını oluşturmaktadır. 

Rekabet yönünden avantaj olarak nitelendirilen bilgi; uzun zamandan beri güç ile paralellik göstermektedir. Enformasyon çağı, bilgiyi, bugüne kadarki en önemli duruma getirmiştir ama aynı zamanda da bilginin raf ömrü kısalmıştır (Appelbaum ve Gallagher, 2000: Çukacı, 2005). 

“ Bilgi belli bir düzen içindeki tecrübelerin, değerlerin, amaca yönelik enformasyonun ve uzmanlık görüşünün, yeni tecrübelerin ve enformasyonun bir araya getirilip değerlendirilmesi için bir çerçeve oluşturan esnek bir bileşimidir. 
Bilgi, bilenlerin beyinlerinde ortaya çıkar ve orada uygulamaya geçirilir. 

Kuruluşlarda yalnızca belgelerde ya da dolaplarda değil rutin çalışmalarda, 
süreçlerde, uygulamalarda ve normlarda da kendisini gösterir (Davenport and Prusak: Zaim, 2005).” 


Tablo 1: Bilgi Topolojisi 

2. Entelektüel Sermaye 

Entelektüel kelimesi Latince “anlamak” anlamına gelen “intellegere ” 
kelimesinden türemiştir (Bivona, 2008), entelektüel sermayenin (Intellctual 
Capital) kelime anlamı ise Latince ilişkileri ifade eden “inter” ile okuma ve 
bilgi edinmeyi ifade eden “lectio” kelimeleriyle, birikim ve toplamı ifade 
eden “capital” kelimelerinden oluşmuştur. Kısaca entelektüel sermaye, tüm 
ilişki ağlarının yönetimiyle elde edilen bilgi birikimi manasına gelmektedir 
(Argüden, 2005). 

Stewart, 1997 yılında yayınlanan “Entelektüel Sermaye: Örgütlerin Yeni 
Zenginliği” adlı kitabında entelektüel sermayeyi, “elde edilmiş kullanılmış 
bilgi” olarak tanımlamaktadır. Bunun; örgütün süreçleri, teknolojileri, patentleri, 
iş görenlerinin becerileri, müşteriler, tedarikçiler ve diğer ilişkili 
taraflar hakkındaki bilgileri içerdiğini belirtmektedir. Stewart, entelektüel 
sermayeyi, “Brain Power” isimli makalesinde ise ‘işletmeye rekabet üstünlüğü 
sağlayacak, çalışanların bildiği her şeydir’ diye tanımlanmaktadır. 
Stewart’ın bir diğer entelektüel sermaye tanımı ise şöyledir; “entelektüel sermaye; zenginlik yaratmak üzere kullanıma sokulabilecek olan entelektüel 
malzemedir; yani enformasyon, entelektüel mülkiyet ve deneyimdir.” 

OECD’ye göre entelektüel sermaye; işletmelerin sahip oldukları maddi 
olmayan duran varlıkların, daha açık bir ifadeyle organizasyonel sermayenin 
ve insan sermayesinin ekonomik değeridir (Argüden, 2005). 

Entelektüel sermaye ile ilgili yapılan birçok tanımlama ve unsurlarının 
değerlendirilmesi Tablo 1’de özetlenmiştir. 
Tablo 2: Entelektüel Sermaye Tanımları ve Unsurları 
Kaynak: James C. Hayton, 2005: Akbay, 2007. 


2.1. Entelektüel Sermayenin Unsurları 

Stewart yenidünya ekonomisini tek bir cümleyle özetlemiştir; Finansal 
sermaye işin en küçük bölümüdür”. Makineler, binalar üretim faktörlerinin 
önceliğinden çıkmış yerine bilgi geçmişti (Stewart, 1997). 

Tablo 2’de görüldüğü üzere entelektüel sermayenin unsurları konusunda 
bir birlik olmamasına karşın aşağıdaki üç ortak temel unsur görülmektedir. 

2.1.1 İnsan Sermayesi 

Makineleşen dünyada insanların değeri daha da iyi anlaşılmalıdır. 

Makineler akılsız icatlardır. İnsan olmadan çalışamaz, verimli olamaz ve en 
önemlisi kullanılamazlar. Teknolojinin gelişmesiyle çalışan sayısı azalsa da 
asla sıfır çalışan ile işletme ilerleyemez. Örneğin; muhasebe yazılımları kullanılmadan önce bir işletme bilançosu hazırlamak hem birden fazla personele 
ihtiyaç duyulmakta hem de raporun oluşması günler almaktaydı, gelişen 
teknoloji sayesinde hem iş gücü maliyeti hem de zaman tasarrufu sağlandı. 
Ancak işletmenin dönem başı bilançosunu çok kısa sürede raporlayan sistem 
sadece girilen verileri, belirlenen parametrelerle, çıktıya dönüştürmüştür. 
Yazılım işletme bilançosunu, anlayamaz, yorumlayamaz ve üzerinde 
yapılması gereken düzeltmeleri kendiliğinden yapamaz. Leif Edvinsson, 
“Entelektüel sermayenin bir ağaç olduğunu varsayarsak, insanlar bu ağacın 
yetişmesini sağlayan bitki özleridir” diyerek insan sermayesinin önemini 
vurgulamıştır. 

Kurumların zenginliği insandır. Kurumların da insanlar gibi bilgiyi sindirebilmeyi, 
malumatı (enformasyonu) bilgiye, o malumatın temellerine, dayanaklarına, diğer bilgilerle bağlantılarına inerek, dönüştürebilmeyi başarması gerekmektedir (İşevi ve Çelme, 2002). 

Hubert Saint-Onge’ye göre insan sermayesi; müşterilere çözümler üretmek için çalışanların ihtiyaç duyduğu yeteneklerdir (Arıkboğa, 2003). 

Stewart’a (1997) göre insan sermayesi; bir işletmenin çalışanlarına ait bireysel 
bilgi stokudur. Çalışanların bilgi, beceri, tecrübe, motivasyon ve iş yapma tarzına bağlıdır. İnsan sermayesinin bileşenleri Skandia tarafından aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir; 



Şekil 1: İnsan Sermayesinin Bileşenleri 



Tablo 3: İnsan Sermayesine İlişkin Örnekler 


2.1.2 Yapısal Sermaye 

Dünya üzerinde yerleşmiş bürokratik düzenden yola çıkarak, işletmeler 
açısından yüksek performans, en az zaman kaybı ve en az problemli ilerleyiş 
için kuvvetli bir işletme yapısı tasarlanmalıdır. Adhokrasi tek başına işlerse 
işletmeler açısından sorumluluk dağılımında sorunlar çıkarabilecek gibi 
görünse de aşırı bürokratik düzen ile çalışan işletmeler daha fazla soruna 
sebep olmaktadır. Günümüzde çağdaş işletmecilik mantığıyla hareket ederek 
birçok işletmenin üniformalarından arındığı görülmektedir. Kalıplardan 
ve formalitelerden kurtulan şirketler kendileri için en etkin şebekeyi tasarla-
yıp, işletme faaliyetlerinin aksamasını önlemeye çalışmaktadırlar. 

Yapısal sermaye tamamen işletmenin tasarrufundadır. İşletmenin yapısını 
kusursuz tasarlayan işletmeler değer yaratmada başarılı olabilirler, Peter 
Senge’nin “Yapı davranışı etkiler” sözü ile anlatmak istediği de budur. 

Stewart’a (1997) göre yapısal sermaye “geceleri eve gitmeyen bilgi”dir ve 
kuruluşun piyasa gereklerini karşılamasını sağlayan örgütsel sermayedir, 
ayrıca müşterilerin değer verdiği çalışmaları destekleyen bilgi stoklarını yığmak 
ve bu enformasyonun şirket içindeki akışını hızlandırmak olmak üzere 
iki amaca hizmet eder. 

Yapısal sermaye, işletmenin ürününü üretip dağıtılmasını sağlayan stratejik 
yapısının, sistemlerinin ve süreçlerinin bir toplamı olarak kabul edilmektedir. 
Her işletmenin kendine özgü bir yapısal sermayesi bulunmakta 
ve bu sermaye şirket çalışanları tarafından paylaşılmaktadır (Şamiloğlu, 
2002: Erkal, 2006). Şekil 2’de Saint-Onge’ye göre organizasyonel yeteneklerin 
unsurları yer almaktadır. 

ORGANİZASYONEL YETENEK STRATEJİSİ..



Şekil 2: Organizasyonel Yeteneklerin Unsurları 
Kaynak: Hubert Saint-Onge, 1998: Arıkboğa, 2003. 


2.1.3 Müşteri Sermayesi 

Müşteri sermayesi, işletmelerin piyasa değerini belirleyen en önemli 
unsurdur. İşletme çevresi ile doğrudan ilgili olan müşteri sermayesine 
ilişkiler sermayesi de denmektedir. Thomas Stewart’a göre müşterisi 
olan her şirketin müşteri sermayesi vardır. 

Müşteri sermayesi, entelektüel sermaye unsurları içinde en zor ulaşılanıdır. 
Çünkü bilginin işletme dışı kaynaklardan işletme içine akışı 
sağlamak zorundadır (Arıkboğa, 2003). 

Hubert Saint-Onge’ye (1998) göre müşteri sermayesi; işletmenin 
faaliyetlerinin derinliği, genişliği ve kârlılığıyla birlikte işletmenin 
unvan değeridir (Arıkboğa, 2003). Şekil 3’de Saint-Onge’ye göre entelektüel 
sermaye ve müşteri sermayesi ilişkisi yer almaktadır. 

MÜŞTERİ SERMAYESİ


Şekil 3: Entelektüel Sermaye ve Müşteri Sermayesi İlişkisi 
Kaynak: Saint-Onge, 1998: Arıkboğa, 2003. 


Ticari işlemler klasik alış-satışı ifade eder, diğer unsurları bir kurumsal 
kaynak planlama (KKP veya ERP-Enterprise Resource Planning) yazılımı 
sağlayıcı firma ile örneklemek mümkündür. Ürün çözümü; müşterinin ihtiyacı 
olan yazılım modüllerinin belirlenmesi, iş çözümleri; işletmenin var 
olan modülleriyle ilgili sorunları değerlendirerek güncellemek, yeniden tasarlamak, yeni modül ihtiyacını tespit etmek, partnerlik ise yazılımın haricinde 
müşteriye danışman eleman sağlayarak işletmede çıkabilecek sorunlara 
anında müdahale etmektir. 

Entelektüel sermaye yapısı içerisinde müşteri sermayesini oluşturan unsurlar 
aşağıdaki gibi sıralanabilir (Guthrie, 2001: Karacan, 2004); 

• Markalar, 
• İşle ilgili işbirliği, 
• Müşteriler, 
• Lisans anlaşmaları, 
• Müşteri sadakati, 
• İstenen nitelikteki sözleşmeler,
• İşletme adı, 
• Franchising anlaşmaları.
• Dağıtım kanalları 


2.2 Entelektüel Sermayenin Ölçülmesive Ölçüm Yöntemleri 

Entelektüel sermayenin teorik açıdan çok boyutlu değerlendirilmesi ve 
“görünmeyen sermaye” kavramının benimsenmesinden sonra entelektüel 
sermaye kavramının sayısallaştırılması ile ilgili çalışmalara 1990’lı yıllardan 
sonra başlandığı görülmektedir. Entelektüel sermaye “ölçülemezse, yönetilemez” mottosu ile birçok beşeri sermaye uzmanının araştırma konusu olmuştur. 

Entelektüel sermayenin ölçülmesindeki amaçlar kısaca aşağıdaki gibidir 
(Zambon, 2002: Erkuş, 2006): 

• Örgüt stratejileri ile entelektüel sermayenin bütünleştirilmesini sağlamak 
• Örgüt ile ilgili çeşitli grupların ilgisini çekmek 
• Örgütün geçmiş ile geleceği arasında köprü kurmak 
• Örgütün isim yaparak çalışanlarına kimlik sağlamak ve kamuoyunda tanınırlığını arttırmak 
• Sermaye piyasalarını etkilemek 
• Entelektüel sermayenin etkinliğini ölçmek 
• En etkili yönetim planlarını belirlemektir. 


Entelektüel sermayenin çok çeşitli ölçüm yöntemleri bulunmaktadır; 


• Piyasa Değeri - Defter Değeri Yöntemi 
• Piyasa Değeri / Defter Değeri 
• Tobin’in Q Oranı 
• Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer 
• Ekonomik Katma Değer Yöntemi 
• Pazar Katma Değeri 
• Nakit Katma Değeri 
• Entelektüel Katma Değer Katsayısı Yöntemi 
• Skandia Kılavuzu 
• Dengeli Puan Tablosu Yöntemi 
• Entelektüel Sermaye Endeksi 
• Entelektüel Sermaye Kıyaslama Sistemi 
• Maddi Olmayan Varlıklar Göstergesi 
• Teknoloji Brokeri Yöntemi 
• Sullivan’ın Entelektüel Sermaye Ölçüm Yöntemi 
• Ağırlıklı Patentler Yöntemi 
• İnsan Kaynakları Maliyeti ve Muhasebesi Yöntemi 
• DATI Projesi 
• MERITUM Projesi 
• OECD Projesi 
• Bilgi Bilançosu Yöntemi 
• Bontis’in Entelektüel Sermaye Performans Modeli 
• IC RatingTM Modeli 


2.3 Entelektüel Sermayenin Kaydedilmesi, 


Raporlanması ve Yönetilmesi Entelektüel sermayenin ölçülmesi ile ilgili yapılan birçok araştırmada Drucker’ın “Ölçemezseniz, yönetemezsiniz” sözüne atıfta bulunulmaktadır. Entelektüel sermayenin unsurları ve ölçüm yöntemleri konusunda standart bir görüş bulunmamasına rağmen, görünmeyen, işletmeye katma değer sağlayan ve stratejik kararlar almaya yardımcı olacak varlıkların muhasebe kayıtlarına alınması, raporlanması ve yönetilmesi gerekmektedir. 

Entelektüel sermayenin ölçülmesi, kayda alınması ve raporlanması, muhasebecilere deneyimlerinden yararlanma, yeteneklerini ortaya çıkarma ve 
geleceği şekillendirmede fırsatlar sunmaktadır. Leif Edvinsson, muhasebecilerin 
yeni görev alanlarını aşağıdaki şekilde sıralamıştır (Brinker, 2002: 
Alagöz ve Özpeynirci, 2007): 

• Planlama: Muhasebe becerilerini ve tecrübelerini şirketlerin planlama 
sistemlerine uygulamak yani entelektüel sermayeyi ve ilgili veri tabanlarını izlemek ve uygun programlar hazırlamak. 
• Standartlar: Entelektüel sermaye ile ilgili bilgi verme standartları (ölçümler, 
indeksler ve politikalar) geliştirmek. 
• Onaylama: Entelektüel sermaye hesaplarını resmileştirmek ve onaylamak. 
• Navigasyon: Değer yaratımı ve yönetim sistemlerini ve modellerini 
müşterilere tanıtmak. 
Entelektüel sermaye bir yönetim tekniği değil, bir örgütteki kaynak ve değerlerin yönetimine kökten bir yaklaşım olarak görülür (Kok, 2007: Özkara, 
2008). Entelektüel sermaye yönetiminin esası, bilginin işletme için değer yaratan herhangi bir şeye dönüşmesidir (Belyolava, 2003: Karacan, 2004). 

3. Entelektüel Sermayenin Örgütlerin Performansı Üzerine Etkisi 

Geleneksel üretime dayalı ekonomik sistemden, bilgiye dayalı ekonomik 
sisteme geçilmesi ile entelektüel sermaye kavramı gittikçe önem kazanmaktadır. 
Bilgiye dayalı faktörler, şirketlerin rekabetçi üstünlük sağlayan faktörleri 
arasında en önemlileri olarak kabul edilmektedir. Bilgi ekonomilerinde, 
fi rma performansı üzerinde etkili olan entelektüel sermaye, oluşturulan 
katma değer içerisinde çok önemli bir paya sahiptir. Johnson ve Kaplan 
(1987), fi rma performansı üzerindeki en önemli etkenin entelektüel sermaye 
olduğunu ileri sürerken, Bornemann (1999) entelektüel sermaye ile finansal 
performans arasında çok güçlü bir ilişkinin olduğunu iddia etmektedir. Bilgi 
üretimi, değer oluşturma süreçlerinin bir parçası olarak ele alınmaktadır 
(Şahin ve Alabay, 2011). 

Entelektüel sermaye, kârlarını yenilik ve bilgiye dayalı hizmetlerden elde 
eden firmaların öneminin artmasını ve bu firmaların ilgi odağı olmasını sağlayan 
bir kavramdır. Bilgi firmaları olarak adlandırılan bu firmaların piyasa 
değerleri bilançolarında belirtilen defter değerlerinden çok daha fazladır. 
Microsoft gibi firmaların gerçek maddi varlıklarından daha çok sahip olduğu 
entelektüel varlıklar ve bu varlıkların gelire dönüştürebilme yeteneğinden 
elde edilmektedir. Bu tarz bilgiye dayalı firmaların piyasa değeri, entelektüel 
sermaye ve bunun unsurlarının etkin bir şekilde dengelenmesiyle 
oluşmaktadır (Edvinsson ve Sullivan, 1996: Kayalı ve ark., 2007). 

Rekabetin bütün şiddetiyle yaşandığı günümüzde işletmelerin varlıklarını 
sürdürebilmeleri ve rakipleri arasında fark edilebilmeleri; yalnızca üretimde 
değil her türlü örgütsel faaliyetlerinde en mükemmel performansa 
yönelik davranışlarına bağlıdır. Bu çerçevede, ayrım yapılmadan tüm organizasyonel süreçlerin ele alınması, sürekli iyileştirme, toplam kalite, yalın 
organizasyonlar gibi konseptler ve uygulamalar geliştirilmekte ve sonuçta 
tüm organizasyonel süreçler için “sürdürülebilir mükemmel performans” 
yaratılmaya çalışılmaktadır (Kanıbir, 2004). 

Entelektüel sermaye, şirketin çalışanlarında, müşteri ilişkilerinde, organizasyondaki süreçlerde ve içlerindeki bilgi havuzlarında aranmalıdır. Rekabeti yakalamak için bilgiyi insanların beyinlerinden çıkarıp paylaşmak, 
işlemek, sinerji yaratmak ve yaratıcılığı besleyerek şirkete katma değer sağlayacak yeni rotalar belirlemek gerekmektedir. Şirketler çalışanların ve yapılarının gücüyle bilgiyi çarparak gelecekte sürdürülebilir kazanç sağlayacak 
potansiyel gücü ortaya çıkarabilirler (İşevi ve Çelme, 2002). 

İşletmelerin rekabet avantajı elde edebilmeleri için kendilerine uygun 
performans ölçüm sistemi ile toplam işletme performanslarını ölçmeleri 
gerekmektedir. Başlıca performans ölçüm yöntemleri aşağıdaki gibidir 
(Demir ve Taşkın, 2008): 

• Performans Prizması Modeli 
• Skandia Kılavuzu 
• Maddi Olmayan Varlıkların İzlenmesi Modeli 
• Kuantum Performans Ölçüm Modeli 
• Dengeli Skor Kartı Modeli 
• Verimlilik Ölçme ve Artırma Sistemi 




Şekil 4: Organizasyonel Etkinlik ve Entelektüel Sermaye İlişkisi 
Kaynak: Kanıbir, 2004. 

Günümüzde kaynakların en etkin biçimde kullanılması gereğinin açıkça 
anlaşılması ve yoğun rekabet ortamı ile birlikte, organizasyonları sahip oldukları 
insan sermayesini verimsiz kullanma lüksü bulunmamaktadır. 

Bu nedenle organizasyonlar, bünyelerinde bulunan insanların tümünü süreçlerin 
bütününe dâhil etmeli ve onların sahip olduğu fi kirlerden, deneyimden 
ve becerilerden maksimum düzeyde yararlanma yoluna gitmelidirler (Kanıbir, 2004). 

Bütün bu gelişmelere rağmen, hala firma performanslarının ölçülmesinde 
finansal ve fiziksel faktörlere daha çok başvurulmaktadır. Maddi varlıklar 
hala önemini koruduğu halde tek başlarına belirleyici değildir. İçinde 
yaşadığımız bilgi çağı şirketlerinde, maddi varlıklar ham girdilerdir ve bu 
girdileri işleyip meydana getirdikleri yüksek katma değer ise entelektüel 
sermayeleridir. Entelektüel sermaye, şirketlerin çalışanlarında, müşteri ilişkilerinde, organizasyonlardaki süreçlerde ve içlerindeki bilgi zenginliklerinde dir (İşevi ve Çelme, 2002: Şahin ve Alabay, 2011). 

Firmaların maddi olmayan sermayesini oluşturmaya ve bu sermayenin 
kaldıraç etkisinden yararlanmaya odaklanan entelektüel sermaye ile hissedarların ve diğer tüm çıkar gruplarının haklarının korunmasını ve bu çerçevede söz konusu çıkar grupları arasındaki ilişkilerin yapısını düzenleyen 
kurumsal yönetim anlayışı arasında kavramsal bir bağlantı ve önemli ortak 
noktalar bulunmaktadır. Gerek entelektüel sermaye kavramının, gerekse de 
kurumsal yönetim uygulamalarının ortak noktasını firmanın değer yaratma amacını ana amaç olarak benimsemesi ile sosyal ve kültürel olguların değer 
yaratma sürecinde karşılıklı etkileşiminin farkında olmaları oluşturmaktadır 
(Öztürk ve Demirgüneş, 2008). 

Sonuç 

Küresel dünyada işletmelerin, sürdürülebilir rekabet avantajı yakalayabilmeleri 
ve stratejik kararlar alabilmeleri için öncelikle kendilerini bütün 
varlıklarıyla tanımlayıp bilmeleri gerekmektedir. Doğru anlaşıldığında ve 
verimli kullanıldığında enformasyon işletmelerin en büyük kazanç kaynağıdır. 

Entelektüel sermayesinin farkında olan, sermayeyi bir mali değer olarak 
ölçebilen, muhasebe kayıtlarına aktarıp, mali tablolarında raporlayabilen 
ve en önemlisi entelektüel sermayelerini yönetebilen bilgi çağı işletmeleri 
piyasa ve defter değerlerini artırabilme avantajına sahip olacaklardır. 

Alvin Toffler gibi gelecekçiler bilgi çağında Ford’un yerine Microsoft’un 
geçtiğini vurgulayarak maddi varlıkların yerini görünmez varlıkların aldığını 
ve entelektüel varlıklara yapılacak yatırımın artacağına dikkat çekmişlerdir. 
Gelecekte, serveti sermayeye dönüştürecek (Gürdoğan, 2008) olan işletmeler 
entelektüel sermayesini anlayan, kabul eden ve yönetmesini bilen şirketler olacaktır. 

Kaynaklar 

Alagöz, A., & Özpeynirci R. (2002). “Bilgi Toplumunda Entelektüel 
Varlıklar ve Raporlanması”, Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F. 
Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2. 

Argüden, Y. (2005). “Entelektüel Sermaye”, ARGE Danışmanlık A.Ş., 
BZD Yayın ve İletişim Hizmetleri, İstanbul. 

Arıkboğa, F. Ş. (2003). “Entelektüel Sermaye”, Derin Yayınları, İstanbul. 

Aşıkoğlu, R., Özkara B., Bayraktaroğlu, S., Kutanis, R. Ö., & Elitaş C., 
(2008). “Entelektüel Sermaye – Teori Uygulama ve Yeni Perspektifler”, 
Gazi Kitabevi, Ankara. 

Bivona, E. (2008). “Exploring Intellectual Capital Investments Policies 
in a Call Center through A ‘System Dynamics’ Resource Based View”, 
Portuguese Journal of Management Studies, Lizbon, Portekiz. 

Çukacı, Y. C. (2005). “Ekonomik Değer Olarak Bilginin Muhasebe, 
İşletmeler ve Genel Ekonomi Açısından Değerlendirilmesi”, İnönü 
Üniversitesi, İşletme Bölümü, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları. 

Demir, A. S., & Taşkın H. (2008). “İşletme Performansını Ölçme 
Modellerinin Karşılaştırılması; Kuantum Performansı, Maddi Olmayan 
Varlıkların İzlenmesi, Performans Prizması ve Skandia Klavuzu 
Modelleri”, Journal of Yaşar University, Cilt: 3, Sayı: 11. 

Gürdoğan, N. (2008). “Serveti Sermayeye Dönüştürmek”. 

Erkal, Z. E. (2006). “Entelektüel Sermaye – Ölçülmesi ve Raporlanması”, 
Derin Yayınları, İstanbul. 

Friedman, T. L. (1999). “Lexus ve Zeytin Ağacı Küreselleşmenin 

Geleceği”, Boyner Yayınları, İstanbul. 

İşevi, A. S., Çelme B., “Entelektüel Sermayeyle Rekabeti Yakalamak”, I. 
Ünak Genel Konferansı, 19 Mayıs Üniversitesi, Samsun, 2002. 

Kanıbir, H. (2004). “Yeni Bir Rekabet Gücü Kaynağı Olarak Entelektüel 
Sermaye ve Organizasyonel Performansa Yansımaları”, Havacılık ve 
Uzay Teknolojileri Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 3. 

Karacan, S. (2004). “Entelektüel Sermaye ve Yönetimi”, İSMMMO 
Yayınları, Mali Çözüm Dergisi, Sayı: 69. 

Kayalı C. A., Yereli A. N., & Ada Ş. (2007). “Entelektüel Katma Değer 
Katsayısı Yöntemi Kullanılarak Entelektüel Sermayenin Firma Değeri 
Üzerine Etkisinin Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma”, Yönetim ve 
Ekonomi, Celal Bayar Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 1. 

Öztürk, M. B., & Demirgüneş K. (2008). “Kurumsal Yönetim Bakış 
Açısıyla Entelektüel Sermaye”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler 
Enstitüsü Dergisi, Sayı: 19. 

Stewart, Thomas A. (1997). “Entelektüel Sermaye – Örgütlerin Yeni 
Zenginliği”, MESS Yayıncılık, Çeviri; Nurettin Elhüsneyni, İstanbul. 

Şahin O., & Alabay M. N., (2011). “Kobi’lerde Entelektüel Sermayenin 
Firma Performansı Üzerine Etkileri”, Süleyman Demirel Üniversitesi 
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 14. 

Zaim, H. (2005). “Yeni Gelişmeler Işığında Bilgi İşi ve Bilgi İşçisi”, 
Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı: 49. 

Zaim, H. (2005). “Bilginin Artan Önemi ve Bilgi Yönetimi”, İşaret 
Yayınları, İstanbul. 


MALTEPE ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ EKONOMİK, TOPLUMSAL ve SİYASAL ANALİZ DERGİSİ 

• Maltepe Üniveristesi – İİBF Ekonomik, Toplumsal ve Siyasal AnalizDergisi, Maltepe Üniversitesi’nce yılda iki kez yayımlanan hakemli bir dergidir. 
• Dergimizde tüm sosyal bilim dallarında makaleler yayımlanmaktadır. 
• Dergide yayımlanmak üzere gönderilen yazılar, belirtilen kurallara uygun olarak hazırlanmalıdır. 
• Dergide yayımlanan makalelerde görüşler yazarlara ait olup, dergimizi bağlamaz. 
• Dergimizde yer alan makalelerden kaynak gösterilerek aktarma ve alıntı yapılabilir. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder