Bolivya’da Su Hakki Kazanim Süreci,
Canan KIŞLALIOĞLU
Özet
Bolivya darbelerle dolu geçmişi ve verilen mücadelelerle dolu tarihi ile Latin Amerika’nın önemli ülkelerinden biridir. Latin Amerika’nın en fazla yerli nüfusunu barındıran bu ülke, aynı zamanda kıtanın en adaletsiz uygulamalarına da sahne olmuştur. Su konusu da bu adaletsizliklerden birinin kaynağı olmuş ve yağmur suyunun bile özelleştirildiği Bolivya, bu konudaki mücadelesi ile suyun bir insan hakkı olduğunu dünyaya kabul ettirmiştir. Bu çalışmada Bolivya halkının su için olan mücadelesi ülke tarihi ile birlikte ele alınmıştır.
Giriş
Latin Amerika’nın önemli ülkelerinden biri olan Bolivya’nın ve yerli halklarının su
için olan mücadelesinin anlatılacağı bu sunumda, Bolivya’nın girişimleriyle artık bir insan hakkı olduğu kabul edilen suyun, Bolivya halkı tarafından geri kazanılması süreci incelenmiştir.
Su her insan için vazgeçilmez bir unsurken, neoliberal politikalarla alınıp satılabilir meta haline dönüştürülen ve para kaynağı olarak görülen suyun, bu politikalarla ne kadar kısıtlanabileceği Bolivya örneğinde ortaya çıkmıştır. Yağmur suyunun bile toplanmasının yasaklanması ile bu politikaların acımasızlığı ve buna karşı özellikle yerli halkın öncülüğündeki tepki süreci incelenmiş, Bolivya’da örgütlü tepkinin kazanımlarının BM’ye etkisi de sonuca dahil edilmiştir.
Latin Amerika dünyada en fazla sorunun ve adaletsizliğin yaşandığı başlıca yerlerden biridir. Bu bölgede bulunan ülkeler ilk önce İspanyol sömürgeciler tarafından sömürülmüş, yerliler katledilmiş ve köleleştirilmiştir, ardından da ABD’nin kurulması ve Monroe Doktrini’yle bölge ABD’nin etkinlik alanı haline gelmiştir. Bu arada çok uluslu şirketler de ABD ile birlikte bu bölgenin sömürülmesinde beraber hareket etmişlerdir. Zengin kaynaklara ve coğrafi güzelliklere sahip olan bu bölgenin önemli ülkelerinden biri de Bolivya’dır. Adını,
hayatını kıtanın İspanyol sömürgeciliğinden kurtulmasına adamış olan Simon Bolivar’dan alan ülke, diğer Latin Amerika ülkeleri gibi sömürülmekten kaçamamış, bunun yanında uzun bir darbeler tarihine ve kıta ülkeleriyle savaşlara sahip olmuştur.
Bolivya kıtada önemli oranda yerli nüfusa sahip ülkelerden biridir. Bolivya’da sadece kaynaklar değil yerli halk da sömürülmüştür. Yerliler 1952’ye kadar herhangi bir hakka sahip olmazken, binek hayvanı olarak bile kullanılmışlardır.
Bolivya doğalgaz, petrol gibi önemli bir madenlere sahip olmasının yanında önemli oranda su kaynağına da sahiptir. Uzun süre klasik sömürgeciliğin yaşandığı ülke, daha sonra neoliberal politikalara teslim edilmiş, zenginler zengin kalmaya devam ederken, halın yoksul kesimi özellikle de yeliler daha çok sorunla mücadele etmeye başlamışlardır.
Darbeler ve sonrasında neoliberal politikaların sıkı birer uygulayıcısı olan başkanlar döneminde ülkenin yer altı kaynaklarının yabancı şirketlere büyük imtiyazlarla kullanıma açılmasının yanında su gibi hayati bir kaynak bile özelleştirme kapsamına alınmıştır. Çok uluslu şirketlerin Bolivya suyu üzerindeki uygulamaları, suyun halka çok pahalıya satılmasına neden olmuştur. 2000’de Cochabamba şehrinde başlayan olaylar, yaşanan su savaşları ve halkın mücadeleyi kazanması, Bolivya’nın kötü şansını kırabilmesinin önünü açmıştır.
Bolivya Tarihi
Bolivya 1825 yılında İspanyollardan bağımsızlığını kazanmıştır. “İspanyol
sömürgeciliği döneminde Yukarı Peru olarak adlandırılan bu bölgeye daha sonra Güney Amerika’yı İspanyol boyunduruğundan kurtaran Simon Bolivar’ın anısına Bolivya [Bolivar’ın ülkesi] ismi verilmiştir.”346
Bolivya; % 60 oranla, kıtada en fazla yerli nüfusa sahip ülkedir. Ülke, Brezilya,
Arjantin, Paraguay ve Şili ile komşudur. Ülkede keşfedilen yeraltı kaynakları arsında petrol, gümüş, demir, doğalgaz ve kalay vardır.
Bolivya 2000’li yıllara kadar istikrarlı bir yönetime sahip olamamıştır. Bolivya için kıtanın en problemli ülkesidir denilebilir. Ülke, sürekli olarak sömürgeci güçlerin etkisi altında kalmış ve kıtadaki diğer ülkelerle çekişmeleriyle çok fazla zarar görmüştür. Bolivya’nın en önemli partisi olan Devrimci Ulusal Hareket [Movimiento Nacionalista Revolucionario] (MNR) 1941 yılında Hernan Siles Suazo ve Victor Paz Estenssoro tarafından kurulmuştur. Parti 1951 yılında yapılan seçimleri kazanmasına rağmen askeri darbe ile yönetimden düşürülmüştür. 347
9 Nisan 1952’de yapılan devrimle MNR tekrar göreve gelmiştir. Bu devrimle yerlilere ilk kez hakları verilerek sömürge dönemi uygulamalarından vazgeçilmiştir. Yıllarca sömürge yönetimleri ya da bunlara yakın işbirlikçiler tarafından yönetilen ülkede, yerliler köleleştirilmiş ve hiçbir hak tanınmamıştır.
1980 yılında Unidad Democratica y Popular (UDP) [Demokratik Halk Birliği) adına seçimleri kazanan Hernan Siles Suazo, General Luis Garcia Meza Tejada’nın yaptığı darbeyle devrilmiştir. İki yıl boyunca iktidarda kalan general döneminde uyuşturucu ve terörist bağlantılarının artması nedeniyle Bolivya, uluslararası politikadan dışlanmıştır. Baskılar sonucu General Tejada 1982 yılında görevden uzaklaştırılarak seçimler yapılmış ve Suazo tekrar iktidara gelmiştir.
1985’ten itibaren Bolivya’nın IMF ile ilişkileri artarak birçok program uygulamaya konmuştur. Piyasalar liberalleştirilip, ekonomi dışa açılmıştır. ABD’nin uyuşturucuyla savaşından da büyük zarar gören ülke, 80’li yıllarda koka üretimi nedeniyle uyuşturucu trafiğinin merkezi olarak da nitelendirilmiştir. Latin Amerika geleneği olan kokayı yerliler dini ayinlerde kullanıyorlardı, ayrıca koka çiğnemek yerliler için günlük bir alışkanlıktır. Kokanın imhası ve alternatif ürünlerin de yetiştirilememesiyle, IMF programlarıyla ve oluşan hiperenflasyonla yoksulluk giderek artmıştır.
1997’de eski darbeci General Hugo Banzer Suarez cumhurbaşkanlığına seçilmiştir.
Aynı yıl ülkenin güneyinde önemli miktarda doğalgaz rezervi keşfedilmiştir. Suarez’in başkanlığının üçüncü yılında Bolivya’nın en önemli sorunlarından biri açığa çıkmıştır. Ülkede bol miktarda su olmasına rağmen su dağıtımı özel şirketlerin elindedir ve suyu çok pahalıya satmaktadırlar.
2002’de yapılan başkanlık seçimlerini %22,5 oy oranıyla Gonzalo Sanchez de Lozada kazanmıştır. Aynı seçimde ülkenin şu anki başkanı olan Evo Morales, Movimento al Socialismo [Sosyalizme Doğru Hareket] (MAS) adına seçimlere katılıp %20 oy almış ve o dönemde başlayan su savaşlarında da yerli halka destek vermiştir.
18 Aralık 2005’te yapılan seçimle su savaşı sürecinde de aktif şekilde yer alan Juan Evo Morales Ayma %53 oy alarak Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 22 Ocak 2006’da göreve başlayan Morales ilk iş olarak ülkenin en büyük kaynağı doğal gazı ve petrolü kamulaştırmıştır.348 Morales aynı zamanda Bolivya’da başkan olan ilk yerli olmuştur.
2006’dan itibaren Chavez’in politikalarını da yakından takip eden Morales, ülkenin içindeki zengin kesimden büyük tepki görmeye başlamıştır.
Su Savaşları
2000’de, Suarez’in başkanlığının üçüncü yılında Bolivya’nın en önemli sorunlarından biri açığa çıkmıştır. Ülkede bol miktarda su olmasına rağmen su dağıtımı özel şirketlerin elindedir ve suyu çok pahalıya satmaktadırlar. Su fiyatlarının yüksek olması ve aynı yıl su yataklarının 2039 yılına kadar Bechtel şirketine kiraya verilmesi ve yerlilere kuyuların kullanılmasının bile yasaklanması nedeniyle köylülerin ayaklanmasıyla ülkede üç aylığına sıkıyönetim ilan edilmiştir.
2002’de ülkenin önemli şehirlerinden Cochabamba’da suyun özel şirketlerin tekelinde olmasından dolayı çıkan ayaklanma sonucu Bechtel şirketi ülkeden atılmıştır.
2004 yılının Kasım ayında su nedeniyle toplumda tepkiler oluşmaya başlamıştır. El Alto şehrinin su işlerini yürüten Aguas del İllimani şirketine karşı halk ayaklanmıştır.
2000’de su şirketi Bechtel’in ülkeden atılması ve ardından 2003–2005 yılları
arasındaki Gaz Savaşlarındaki tutumu, Evo Morales’in başkanlık şansını arttıran önemli unsurlar olmuştur.
Cochabamba Su Savaşı
Bolivya’da su savaşları, Bolivya’nın 3. büyük kenti olan Cochabamba’da başlamıştır. Neoliberal politikalar eşliğinde özelleştirme politikalarının su gibi temel ihtiyaç maddesine ulaşması, bu sorunun temelidir. 1997 yılında Dünya Bankası ile olan anlaşma gereğince 2029 kanunu çıkarılmıştır ve ilk olarak Cochabamba’da su özelleştirilmiştir.
Dünyanın en büyük küresel su şirketlerinden, ABD menşeli Bechtel’e bağlı Aguas del Tunari şirketi 1999’da Cochabamba belediyesiyle su hizmetlerini yürütmek üzere bir anlaşma imzalamıştı. Özelleştirmeden kısa süre sonra suyun fiyatı %300 artmış, çoğunluğunu yoksul kesimin oluşturduğu insanlar kısıtlı bütçelerinde suya ayrılan kalem büyüdüğü için, hastaneye gitmek, beslenmek gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmişti. Öyle ki günde 2 dolar kazanan ailelerin aylık gelirlerinin dörtte biri su faturasına gidiyordu349
Şirket altyapı çalışmalarının masraflarını bile halktan tahsil etme yoluna gitmiştir, bu durum o kadar abartılmıştır ki, Bechtel şirketi yağmur suyunun mülkiyetinin bile kendilerine ait olduğunu belirterek, yağmur suyunun toplanmasını bile yasaklamıştır. Bu kadar ileri gitmeleri tepkilerin de artmasına neden olmuştur. Cochabamba’da protestolar başlamış, halk su faturalarını meydanda yakmış ve greve gidilmiştir, bunun üzerine o dönemki hükümet
Cochabamba’da sıkıyönetim ilan etmiştir. Çıkan olaylarda ölenler ve yaralananlar olunca Bechtel şirketi su hizmetlerini belediyeye devrederek çekilmiştir.
Bechtel şirketi sonrasında, 1992 yılında Hollanda- Bolivya arasındaki ticaret
anlaşmasını kullanarak Bolivya hükümetini uğradığı zarar ve gelecekteki kazançlarının tazmini için en az 25 milyon dolar tazminat için dava etmekle tehdit etmiştir.350 Şirket daha sonra bu davayı Bolivya’ya karşı Dünya Bankası’nda ISCID (Yatırım Uyuşmazlıklarını Çözmek için Uluslararası Merkez)’e açmıştır. Bechtel, 7 yıl Cochabamba’daki su işlerini yürütecek olmanın bedeli olarak 50 milyon dolarlık dava açmıştır.
ISCID, ülkeler ile yabancı yatırımcılar arasındaki sorunları çözmek için 1966’da
Dünya Bankası’nın bir kolu olarak kurulmuştur. Bu davanın burada görülmesi Bolivya aleyhine bir durum oluşturmaktadır çünkü dava süreci, tanıklıklar ve ifadeler kamuoyundan gizli tutulmaktadır.
Burada süreç Bolivyalıların ihtiyacı olduğu temsili, Bolivya hükümetinin Washington hukuk firmasından tuttuğu temsilci tarafından gerçekleştirilmesine müsaade etmektedir.351
Bu süreçte ISCID’in Bechtel’e sağladığı avantaj; sadece o anki kayıplarının değil gelecekteki karının da istenen tazminata eklenerek, Bolivya hükümetinden ve doğal olarak Bolivya halkından tazmininin davaya dahil edilmesidir.
Cochabamba’daki su savaşları sırasında Fabrika İşçileri Sendikası Genel Sekreteri olan Olivera, Coordinadora oluşumunun temsilcisi olarak su savaşının simge ismi haline dönüşmüştür. Coordinadora, bu dönemde su savaşının içinde yer alan örgütlerin çatısı haline gelmiştir. Bu örgütün başarısı ve Oscar Olivera’nın çabaları ile de yerliler siyasi hayatta aktif ve ektili bir hale gelmişler bu da Bolivya’nın değişim sürecinde önemli bir mihenk taşı
olmuştur.
Coordinadora’nın başını çektiği Cochabamba’daki protestolarda, hükümetin tutumu da tepki toplamış ve insanlar hükümeti de protesto etmişlerdir, halk desteğini kaybeden başkan Lozada, 2003 yılında bu politikalarına devam etme çabası yüzünden iktidardan düşürülmüştür.
El Alto Su Savaşı
Bechtel’in ülkeden çıkarılmasının ardından başka su şirketleri ile de mücadele
başlamıştır. 2004 yılında bu sefer El Alto şehrinin halkı su işlerini yürüten Fransız menşeli çok uluslu Suezx-Lyon-Naise des Eaux şirketine bağlı bir kuruluş olan Aguas del İllimani S.A. (AISA)’ya karşı savaş açmışlardır. Bu şirket de döviz kuru olarak dolara bağlı kaldığından, su dağıtımını almalarının ardından çok kısa bir süre içerisinde fatura oranları % 35 artmıştır.
Ayrıca hükümetin ve El Alto şehrinin avukatlarının söylediğine göre, şirketin şehrin genişleyen bölgelerindeki altyapı yetersizliğinden dolayı da yaklaşık 200.000 insan susuz kalmıştır.352
Bu şirket de önceliği kârdan yana tutmuş ve insanların suya ulaşımı konusunda
herhangi bir sorumluluk almaktan kaçınarak, anlaşmanın hükümlerine uygun şekilde davrandığını ileri sürmüştür. Bu şirketin su dağıtım işlerini aldığı El Alto şehrinde birçok insanın suya ulaşması imkansız hale gelmişken, yeni ev yapanların su ve kanalizasyon hizmetlerine ulaşmaları da yüksek maliyet gerektirir olmuştur.
Günde 1 doların altında gelirle yaşamak zorunda olan El Alto sakinlerinin büyük kısmı 450 dolara patlayan su dağıtım şebekesine bağlanma ve kanalizasyon imkanından yoksundular.353
Bolivya’nın o dönemki devlet başkanı olan Mesa, bu şirketin de Bechtel gibi tazminat davası açması olasılığına karşı, şirketle olan anlaşmanın iptali için ilk başta çekimser davransa da sonraki süreçte şirketin anlaşması iptal edilmiştir.
2005’te, halkta oluşan huzursuzluk ve protestolar iktidar değişikliğine neden olmuş ve 18 Aralık 2005’te yapılan seçimle Juan Evo Morales Ayma %53 oy alarak Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Morales aynı zamanda ülkenin ilk yerli başkanı olmuştur.
Morales Başkan seçildikten sonra 2007 yılında yeni bir anayasa kabul edilmiştir. Bu anayasaya su kaynakları ve bunların kullanımı ile ilgili maddeler konulmuş, öncelik kamunun kabul edilmiştir.
Su ile İlgili Düzenlemeler
Bolivya’da yaşanan gelişmelerin ardından su ile ilgili ulusal ve uluslararası birçok düzenleme yapılmıştır. 21. yy.da, suyun insani bir ihtiyaç olduğu tekrar belirlenmiştir.
Kullanılabilir temiz su gelişmiş ülkeler için halen bir öncelik olurken, diğer ülkeler için alınıp satılabilir bir maden görevi görmüştür. Suyun ulaşılabilirlikten çıkarılıp çokuluslu şirketler için bir meta haline getirilmesi, onun mavi altın olarak isimlendirilmesine neden olmuştur.
Güney Amerika Ülkeleri Topluluğu’ndaki Düzenlemeler
Latin Amerika ülkeleri ticari ve siyasi işbirliğini daha da ileri götürerek Avrupa birliği benzeri bir örgüt kurmak için çalışmaya başlamışlardır ve Güney Amerika Ülkeleri Topluluğu (UNASUR) kurulmuştur ve yayınladıkları bildiride Latin Amerika’da özelleştirmeler nedeniyle sorun haline gelen su meselesine de değinilmiştir. Buna göre suyun bir insan hakkı olduğu belirtilerek su kaynakları nın korunması ve dağıtılması için beraber hareket edileceği belirtilmiştir.
Bolivya Anayasasındaki Düzenlemeler
Chavez’i örnek alan ve sıkı bir Chavista olan Morales de kamulaştırma konusunda Chavez’in politikalarını takip etmiştir. Su kaynakları ve bunların kullanımı hakkındaki düzenlemeler de yeni yapılan Bolivya anayasasında yer almıştır. Bolivya anayasasının beşinci bölümünde su ile ilgili bazı maddeler şunlardır:
• Madde 373.
Su, halkın egemenliği çerçevesinde hayat için gerekli bir hakkı teşkil etmektedir. Devlet dayanışma, yardımlaşma, karşılıklılık, eşitlik, çeşitlilik ve sürdürülebilirlik prensipleri temelinde suyun kullanımını ve suya erişimi teşvik eder.
Su kaynakları, tüm fiziksel halleriyle, yer altı ve yer üstünde, sınırlı, etkilenebilir, stratejik kaynaklardır ve sosyal, kültürel ve çevresel işlevleri vardır. Bu kaynaklar özel mülkiyetin bir nesnesi olamaz ve buna ek olarak su hizmetleri, kullanım hakkı olarak verilemez ve yasaya uygun biçimde kurulacak bir sistemde lisanslama, kayıt ve yetkilendirmesi yapılır. 354
373. Madde su savaşlarının bir kazanımı olarak görülmelidir, suyun
özelleştirile meyeceği bu madde ile anayasal güvence altına alınmıştır. Anayasada suyun korunması ve vatandaşların suya ulaşımı devlet garantisi ve sorumluluğunda kabul edilmiştir. Kamu çıkarı ön planda tutulmuştur. Anayasada su ile ilgili düzenlemelerden en ilginci ise yerlilerin de su üzerinde olan haklarının ayriyeten belirtilmesidir. 374. maddenin II. fıkrasında bu konu üzerinde tanımlama yapılmış ve bu haklar da güvence altına alınmıştır. Bu madde:
Devlet yerel yönetimlerin, komünitelerin ve özgün yerli köylü örgütlenmelerin, sürdürülebilir su hakkı, suyun yönetimi ve idaresi üzerindeki kullanımlarını ve geleneklerini tanır, saygı duyar ve korur.
Birleşmiş Milletler’deki Düzenlemeler
2010 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Bolivya’da yaşanan olayları da dikkate alarak su üzerine bir karar almıştır. Bu Birleşmiş Milletler’de su hakkı üzerine alınan ilk karardır.
Haziran 2010’da, BM Genel Meclisi, “güvenli ve temiz içme suyu ve yeterli sağlık koşulları hakkını, yaşam hakkı ve tüm insan haklarından yararlanmak için temel olan bir insan hakkı” olarak tanıyan kararı kabul etti (A/RES/64/292, 28 Haziran 2010)355
124 üyenin kabul ettiği ve 48 üyenin çekimser kaldığı bu karar, suyun özelleştirilen bir ürün olmaktan çıkarılıp bir hak olarak görülmesi bakımından anlamlıdır.
Su hakkıyla ilgili yapılan oylamada suyun dünyada ticarileşmesinde önemli bir rol oynayan Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerin yanında Türkiye de çekimser oy kullandı.356
Bu tutum çokuluslu şirketlerin insan hakları üzerinde belirleyiciliğini göstermek
bakımından anlamlıdır, böyle bir konuda çekimser kalmak insanların ulaşılabilir temiz suya hakkı olduğunu kabul etmemek demektir.
Sonuç
Suyun kullanımını kısıtlamak, pahalıya satmak ve bu politikaların Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşlarca desteklenmesi, bir ülkenin gelişmişliğinin yer altı ve yer üstü zenginliğine değil, kaynaklarını özgürce kullanabilmesine bağlı olduğunu göstermiştir.
Bolivya’da su meselesi çokuluslu şirketlerin açlığını ve neoliberalizmin katılığını
göstermesi bakımından simgesel bir öneme sahiptir. Havadaki bulutun veyağmur suyunun mülkiyetine bile sahip olduğunu iddia edebilmek, insan yaşamından önce zarar etmeme güdüsünün bazı kurum ve kuruluşlarca ön planda tutulduğunun göstermiştir.
Su, bir insanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli temel maddedir, insan sadece suya değil hayatı için ulaşılabilir temiz suya ihtiyaç duyar. Suyun özelleştirilmesi ise insanların temiz sudan önce su şebekesine bile ulaşımını güç hale getiren bir durumdur. Mavi altın betimlemesi, suyun günümüz dünyasındaki önemini anlatmak için yeterlidir.
Savaşların sadece altın, petrol gibi kaynaklar için değil, su için de olacağı uluslararası ilişkilerin öngörülerinden biridir. Özellikle temiz suya ulaşımı kısıtlı ülkeler ve suyun kontrolünü elinde tutan ülkeler arasında bu tür savaşlar beklenmektedir. Bu duruma çokuluslu şirketlerin de dahil olması, olası savaşların şirket karı nedeniyle de yaşanabileceğini de göstermiştir.
Sonuç olarak Bolivya halkı verdiği su savaşlarıyla büyük bir kazanım elde etmiş ve bu kazanımların diğer halklar için de geçerli olması için bir örnek haline gelmiştir.
Su gibi temel bir ihtiyaç için verilen mücadelede yerlilerin de aktif olarak siyaset
sahnesini etkilemeye başlamaları, Bolivya açısından sadece suyun değil insani hakların kazanımı sonucunu da getirmiştir.
Su savaşları Bolivya’nın istikrarsız yönetimlerine ve özelleştirmeye tepki haline
dönüşmüş, bu süreç ardından gaz savaşı ile Bolivya siyasi hayatının değişmesinin temelini oluşturmuştur.
Temiz ve kullanılabilir suya erişim bir insani hak olarak BM’de ve Bolivya
anayasasında yer almıştır, ancak bu girişimler su mücadelesinde henüz başlangıç noktasını ifade etmektedir. En azından mücadelenin kazançlı bir şekilde başladığını söylememiz mümkündür. Bolivya’nın verdiği su savaşı, öngörülen su savaşları için halkın öncelikli olduğunu ve gücünü kullanabileceğini göstermesi açısından önemli ve umut vericidir.
Kaynakça
Eduardo Galeano, Latin Amerika’nın Kesik Damarları, çev. Atilla Tokatlı, Roza Hamken, İstanbul, Çitlembik Yayınları, 2006
Masis Kürkçügil, Devrimden Devrime Bolivya, İstanbul, Yazın Yayıncılık, 2007
Mahmut Fevzi Özlüer et.al., Bolivya Anayasası Hukuk, Demokrasi, Özerklik, Ankara, Phoenix Yayınevi, 2012
Beril Köseoğlu, “Latin Solunun Farklı Yüzleri”, Radikal Gazetesi, 2 Mart 2006
İnternet Kaynakları
http://www.prnewswire.com/news-releases/review-of-aguas-del-illimani-suez-activities-in-bolivia-54229727.html
http://www.ratical.org/co-globalize/waterBo
SHULTZ, Jim. The Cochabamba Water Revolt and It’s Aftermath,
http://www.ucpress.edu/content/chapters/11049.ch01.pdf (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
Soaking The Poor,
http://www.ratical.org/co-globalize/waterBolivia.html(Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
http://www.sfgate.com/news/article/Bechtel-battles-against-dirt-poor-Bolivia-
2878502.php(Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
BM: Su Hakkı ve Yeterli Sağlık Koşulları Hakkının Yasal Bağlayıcılığına Tarihi Kabul,
http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1484(Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
BM Suyun İnsanlık Hakkı Olduğunu Kabul Etti,
http://www.dogadernegi.org/birlesmis-milletler-suyun-insanlik-hakki-oldugunu-kabul-etti.aspx(Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
Bolivya,
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bolivya (Erişim Tarihi: 29 Şubat 2014)
Bolivya ve Güney Afrika’da Su mücadeleleri,
http://www.suhakki.org/2012/12/bolivya-ve-guney-afrikada-su-hakki-mucadeleleri/#dn3(Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
http://www.cdca.it/spip.php?article1633&lang=it(Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
Cüneyt Göksu, “Bolivya’da Ulusallaştırma Süreci ve Bölgeye Etkileri”,
http://www.latinbilgi.net/index.php?eylem=yazi_oku&no=626, (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
Documents of The Wolrd’s People Conference on Climate Change and The Rights of Mother Earth, Nisan 2010. (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
BU BÖLÜM DİPNOTLARI;
346 Bolivya, http://tr.wikipedia.org/wiki/Bolivya (Erişim Tarihi: 29 Şubat 2014)
347 Kürkçügil, a.g.e., s. 11.
348 Cüneyt Göksu, “Bolivya’da Ulusallaştırma Süreci ve Bölgeye Etkileri”,
http://www.latinbilgi.net/index.php?eylem=yazi_oku&no=626, (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
349 Bolivya ve Güney Afrika’da Su mücadeleleri,
http://www.suhakki.org/2012/12/bolivya-ve-guney-afrikada-su-hakki-mucadeleleri/#dn3 (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
350 Soaking The Poor,
http://www.ratical.org/co-globalize/waterBolivia.html (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
351 Jim Shultz, The Cochabamba Water Revolt and It’s Aftermath,
http://www.ucpress.edu/content/chapters/11049.ch01.pdf (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014) s. 22.
352 Bolivya’da İkinci Su Savaşı,
http://zcomm.org/znetarticle/the-second-water-war-in-bolivia-by-jim-shultz/ (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014).
353 Masis Kürkçügil, Devrimden Devrime Bolivya, İstanbul, Yazın Yayıncılık, 2007, s. 80
354 Mahmut Fevzi Özlüer et.al., Bolivya Anayasası Hukuk, Demokrasi, Özerklik, Ankara, Phoenix Yayınevi, 2012, s. 320.
355 BM: Su Hakkı ve Yeterli Sağlık Koşulları Hakkının Yasal Bağlayıcılığına Tarihi Kabul,
http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1484
356 BM Suyun İnsanlık Hakkı Olduğunu Kabul Etti,
http://www.dogadernegi.org/birlesmis-milletler-suyun-insanlik-hakki-oldugunu-kabul-etti.aspx. (Erişim Tarihi: 12 Mart 2014)
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder