27 Şubat 2020 Perşembe

KARDEŞLİK ve GÜVENLİK ÜZERİNDEN PAKİSTAN’I OKUMAK, BÖLÜM 1

KARDEŞLİK ve GÜVENLİK ÜZERİNDEN PAKİSTAN’I OKUMAK, BÖLÜM 1




İÇİNDEKİLER

4 Pakistan’da Siyasal Yapı

7 Pakistan’da Siyasal ve Sosyo-Ekonomik Durum

9 Pakistan İslam Cumhuriyeti: Sosyal Yaşamda Dinin Etkisi

10 Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Mülteciler Konusu

11 Tarihsel Bakış: Afgan Mültecilerin Pakistan’a Yerleşmeleri

11 Günümüzde Pakistan’da Afgan Mülteciler ve Gönüllü Geri Dönüş

15 Pakistan’daki Afgan Mültecilerin Sorunları

17 Pakistan’a Mülteci Akını ve Demografik Değişim

18 Pakistan’daki Afgan Mültecilerin Siyasal Yapıya Etkileri

18 Dostluk-Kardeşlik Meselesi: Kim bu Peştunlar?

20 Pakistan’da Afgan Mülteciler: Farklı Görüşler

22 Pakistan’daki Afgan Mülteciler ve Devlet-Karşıtı Örgütlenmeler

24 Pakistan’da Güç Odakları

25 Afgan Mültecilerin Pakistan’a Ekonomik Etkisi

28 Sonuç


KÜNYE

KASIM 2019
HAZIRLAYANLAR
Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi
www.21yyte.org
GRAFİK TASARIM
NURULLAH ARI


KARDEŞLİK ve GÜVENLİK ÜZERİNDEN PAKİSTAN’I OKUMAK: 

Afgan Mültecilerin, Pakistan'a, Siyasal ve Sosyo-Ekonomik Etkileri,
Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi*
*Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi, İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler 
Bölümü’nde Öğretim Üyesidir. c.yesevi@iku.edu.tr

Pakistan; 4 Eyaletten oluşan federal bir yapıya sahiptir. Ülkedeki dört eyalet, Pencap, Sind, Belucistan ve eski adı Kuzeybatı Sınır Vilayeti olan Hayber Pahtunhva’dır (HP)¹. Afganistan sınırında bulunan “Kabileler Bölgesi” olarak adlandırılan tam adı Federal Yönetilen Kabile Bölgesi olan (FYKB)², 2018 Haziran’da alınan kararla HP bölgesi içine alınmıştır. İslamabad Başkent Bölgesi yanında, iki tane idari bölge bulunmaktadır; bunlar, Azad Keşmir ve Gilgit-Baltistan’dır (World Factbook, 2018; T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2017). 



1 HP: Hayber Pahtunhva; KB: Khyber-Pakhtunkhwa
2 FYKB: Federal Yönetilen Kabileler Bölgesi; FATA: Federally Administered Tribal Areas


Pakistan’da Siyasal Yapı,




Pakistan’da 333 siyasal parti bulunmaktadır; bunlardan 24 tanesi meclise 
girebilmektedir. Pakistan’da 6 siyasal parti, mecliste on ve üzerinde parlamenterle temsil edilme hakkını elde etmektedir (ARC, 2018). Pakistan’da, 342 üyeli bir Ulusal Meclis ile 104 üyeli bir Senato bulunmaktadır; her eyaletin yerel seçimlerle göreve gelen milletvekillerinden oluşan eyalet meclisleri bulunmaktadır (T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2017). Pakistan meclisindeki 342 milletvekilinden 272 tanesi doğrudan seçimle gelirken, kadınlara ve azınlıklara 70 koltuk ayrılmıştır. Pakistan’daki en etkili partiler, kabile ve aile bağlantılıdır; bunlar Pakistan’ı uzun yıllar dönüşümlü olarak yöneten İslami Birlik Partisi (Navaz Şerif) ve Pakistan Halk Partisidir (Butto ailesi, Zerdari). Son seçimleri, İmran Han liderliğindeki Pakistan Tehrik-i İnsaf partisi kazanmıştır (ARC, 2018).

ABD’nin Değişen Afganistan Siyaseti ve ABD-Pakistan İlişkilerine Etkisi,

Pakistan’ın karşılaştığı en önemli sorunlardan biri, ABD’nin Afganistan politikalarının ülkenin kaderini etkilemesidir. ABD, güvenlikle ilgili konularda Pakistan’a yaptığı yardımları kesmiştir. Pakistan’ın eski dışişleri bakanı ve şu anda meclis üyesi olan Hina Rabbani Khar’a göre, Afganistan’da gerçekleşen her olayda, Pakistan’ın suçlanması, ABD’nin çıkarınadır. 

Pakistan’daki mülteci köyleri, 1980’ler boyunca mücahitler denilen Afgan silahlı 
direniş gruplarının üssü haline gelmiştir. ABD ve çeşitli İslam ülkeleri, mücahitlere büyük miktarlarda askeri ve mali destek vermiştir. 1982-1991 arasında ABD, 2 milyon dolardan fazla yardımda bulunmuştur. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Uluslararası Koruma Müdürü, 1984’te mülteci köylerindeki silahlanmayı durdurmak için köylere yardım yapılmasını önlemeye çalışmıştır. Sınıra yakın bölgelerdeki kampların silahsızlandırılması gündeme gelmiş ancak mücahitlerin bölgedeki faaliyetleri sürmüştür. 

Bu dönemde yapılan yardımların askeri amaçlarla kullanıldığı görülmüştür. Mülteci köylerinde ağır ateşli silahlar ve uçaksavarlar bulunmaktaydı. 1984 yılında, Sovyet ve Afgan güçleri, Pakistan’a sınır ötesi operasyonlar düzenlemişler ve mülteciler bu saldırılarda hayatlarını kaybetmişlerdir (BMMYK, 2001). 

Pakistan’ın iç ve dış politikası, iç karışıklıklardan, etnik ve dini sorunlardan, Afganistan’a Sovyet müdahalesinden, yaşanan savaşlardan ve 11 Eylül olayı ardından ABD müdahalesinden etkilenmiştir. Afganistan, Sovyetler Birliği tarafından işgal edildikten sonra, bu müdahaleye ve ardından kurulan hükümetlere karşı çıkan mücahitler, ABD, Suudi Arabistan ve Pakistan tarafından desteklenmişlerdir. Mücahitler, Pakistan’a sığınma olanağı bulmuşlar; Pakistan hükümetinin ve ordusunun desteğini almışlardır. Afganistan’da etkili olan Taliban, ismini 1994 yılında duyurmuş; 1996-2001 yılları arasında Afganistan’da hükümet kurmuştur. Bu hükümeti ilk tanıyan Pakistan olmuştur. Taliban, Peştun kökenli ve Pakistan’da dini eğitim görmüş öğrenciler ve 
mücahitlerin oluşturduğu bir örgütlenmedir. 11 Eylül saldırılarının hemen ertesinde Pakistan’ın ABD’nin teröre karşı savaşına destek vermesi istenmiştir; Pakistan, bu talebe olumlu yanıt vermiştir. Bu durum, Pakistan’ın önce desteklediği grupların, 11 Eylül’den sonra karşısına geçmesi sonucunu doğurmuştur; halkta ve kurumlarda ikilem yaşanmış, ABD karşıtlığı görülmüştür.

Barack Obama döneminde, Afganistan ve Pakistan politikasını birleştirilmiş ve AfPak olarak ilan edilmiştir. Bu politikaya göre, Afganistan ve Pakistan askeri ve siyasal açıdan birbirlerinden ayırt edilemez tek bir bölge olarak nitelendirilmiştir; teröre karşı savaşta ortak bir politika uygulanması uygun görülmüştür. Barack Obama, 2 Aralık 2009’da yaptığı konuşmasında, Afganistan’da başarının sağlanmasında, 

Pakistan’la işbirliğinin çok önemli olduğunu belirtmiştir. Afganistan’daki kanserin 
tüm ülkeye yayılmasını engellemeye çalıştıklarını, aynı kanserin Pakistan’ın sınır 
bölgesinde de görüldüğünü, bu nedenle sınırın iki yanında da çalışacaklarını 
anlatmıştır. Obama’nın ortaya attığı AfPak siyaseti çok eleştirilmiş, 2010 yılında 
bundan vazgeçildiği yönünde görüşler ortaya çıkmıştır. 

Donald Trump, AfPak politikasına Hindistan’ı da eklemiş ve Af Pak India politikasını geliştirmiştir. Pakistan’ın teröristlere sığınma alanı haline geldiğini ve Pakistan’a yapılan yardımları keseceğini belirtmiştir. Hindistan’ın, Afganistan konusunda daha iyi bir ortak olacağını ve kendileriyle önemli ticari ilişkileri olduğunu ifade etmiştir. ABD’nin ulus inşası süreci içinde yer almayacağını açıklamıştır. 21 Ağustos 2017’de yaptığı konuşmasında, “Pakistan’ın terör örgütleri için güvenli bölge olmasına daha fazla sessiz kalmayacağız; Taliban ve diğer terör örgütleri, bölge ve ötesi için önemli tehdittir” demiştir. Trump, Kasım 2018’de, “Pakistan’a artık milyarlarca dolar ödeme yapmayacağız çünkü paramızı alıp bizim için hiçbir şey yapmıyorlar” demiş ve Pakistan’a yapılan maddi yardımları gereksiz görmüştür. Ayrıca CIA’in Usame Bin Ladin’i Pakistan’da yakaladığını hatırlatmış; bu konudaki düşüncelerinin yersiz olmadığını iddia etmiştir. Bu bağlamda, Trump, Pakistan’a yapılan maddi 
yardımı kesmiştir. Pakistan’daki örgütlerin, ABD güçlerine saldırılarda bulunduğunu belirtmiştir. 

Pakistan Başbakanı İmran Han, Trump’ın iddialarına karşı, Pakistan’ın ABD yanında terörle mücadelesi kapsamında, Pakistan’da 75 bin kişinin öldüğünü ve 123 milyar dolarlık kayıpları olduğunu belirtmiştir. ABD’nin yardımının ise sadece 20 milyar dolar olduğunu eklemiştir. Han, ABD’nin Afganistan’daki teröre karşı savaşında, 140 bin kişilik NATO birliği, 250 bin kişilik Afgan birliğine ve 1 trilyon dolarlık harcamaya rağmen başarısız olduğunu ve Pakistan’ın günah keçisi ilan etmek yerine Taliban’ın bugün neden çok daha güçlü olduğuna dair ciddi bir değerlendirme yapması gerektiğini söylemiştir (Hürriyet, 19.11.2018). Trump, Pakistan’ın teröre desteği yönündeki sert açıklamalardan tam bir ay sonra, Pakistan Başbakanı Han’a mektup göndermiş ve Afganistan savaşı ile ilgili Pakistan’ın desteğini talep etmiştir (CNN, 03.12.2018). ABD’nin desteğini de alan Afganistan-Hindistan yakınlaşması, Pakistan için kuruluşundan beri sorunlu olan Hindistan-Pakistan ilişkilerinin daha da gerilmesine neden olmaktadır. 

İktidara Ağustos 2018’de gelen İmran Han, Pakistan’ın çoklu krizlerle uğraşmak 
zorunda kaldığını ancak şu anda en önemli sorunlarının ekonomi olduğunu 
belirtmektedir. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesinden beri, özellikle ABD ile başka ülke ve kuruluşlardan yardım alan Pakistan’ın, borçlu kaldığını belirtmiştir. “Pakistan, başkalarının savaşında artık savaşmayacaktır” diyerek politika değişikliğini açıklamıştır. Ülkedeki mafya etkinliğinin kendi iktidarları döneminde çözüldüğünü de eklemiştir (TRTWorld, 07.01.2019).

Pakistan, ABD ile gerilen ilişkilerinin de etkisiyle yeni ortaklar aramaktadır; yaşanan ekonomik sorunlarını çözmeye çalışmaktadır. İnsan hakları ihlallerine rağmen, ekonomik olarak Çin’le bir ortaklık geliştirmektedir ve bu işbirliğine büyük önem vermektedir (TRTWorld, 07.01.2019). İmran Han, Çin’in Pakistan’a yönelik yatırımlarını, Çin tarafından sağlanan kredilerin ve yatırımlarının şartlarının daha şeffaf olması gerektiğini belirtmektedir. ABD’nin Pakistan’ı kullanmaya çalışan ve egemenliğini insansız hava araçlarıyla ihlal etmekten çekinmeyen politikalarını eleştirmiştir. İran’la ilişkilerin geliştirilmesini isterken, Suudi Arabistan’ın her zaman Pakistan’dan yana tavır aldığını da ifade etmiştir (AA, 07.08.2018)

Kabil’de meydana gelen olaylar nedeniyle Pakistan hükümeti suçlanmaktadır. 
Bu olaylardan biri de Burhaneddin Rabbani’nin öldürülmesidir. Afgan yetkililer, bu suikastın Pakistan’da planlandığını ve Pakistanlı bir intihar bombacısı tarafından gerçekleştirildiğini belirtmişlerdir. Dönemin Dışişleri Bakanı Hina Rabbani Khar, Pakistan’daki Afgan mültecilerin, Afganistan Devlet Başkanı Burhaneddin Rabbani’nin ölümünden ve pek çok başka sorundan sorumlu olduklarını belirtmiştir. Khar, “Afgan mültecilerin sınırı geçip Kabil’e girmesinden, bir misafir evinde kalıp Prof. Rabbani’ye saldırmalarından” mesul olmadıklarını belirtmiştir. Pakistan’ın, Afganistan’da yaşanan sorunlar ve cezai suçlardan sorumlu olmadığını anlatmıştır. 

Pakistan’daki Afgan mültecilerin pek çok sorun yarattıklarını yinelemiştir. Pakistan’ın, Afganistan ve diğer ülkelerin günah keçisi olmadığını, “biz, problemin değil çözümün parçasıyız” diyerek hatırlatmıştır. Khar, bölgede barış ve istikrarı sağlamak ve birlikte aşırıcılık ve terörizmle savaşmak için Afganistan’la iyi ilişkiler geliştirmek istediklerini, belirtmiştir (The Hindu, 2011) 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder