27 Şubat 2020 Perşembe

KARDEŞLİK ve GÜVENLİK ÜZERİNDEN PAKİSTAN’I OKUMAK, BÖLÜM 3

KARDEŞLİK ve GÜVENLİK ÜZERİNDEN PAKİSTAN’I OKUMAK, BÖLÜM 3






Günümüzde Pakistan’da Afgan Mülteciler ve Gönüllü Geri Dönüş,

Pakistan, 1,4 milyon kayıtlı Afgan mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Kayıtlı Afganların, Pakistan Nüfus Dairesi tarafından verilen kayıt kanıt kartları bulunmaktadır. 2002 yılında Pakistan’da bulunan Afgan mültecilerin sayısı 3 milyondu; bu sayı 2018 yılı sonunda, 1 milyon 400 bin 235 kişiye düşmüştür. Mültecilerin, %32’si kamplarda, %68’i ise kamplar dışında yaşamaktadır. 2002-2018 arasında 4 milyon 378 bin 208 mültecinin geri dönüşü sağlanmıştır. 2018 yılında geri dönenlerin sayısı 14 bin 17’dir (UNHCR, 2019b). Afgan mültecilerin %48’i çocuktur. Kadın ve çocuklar, Afgan mülteci nüfusunun % 71’ini oluşturmaktadır. Kayıtlı ve geçerli kayıt belgesine sahip Afgan mültecilerin %58’i Hayber Paktunhva bölgesindedir, %23’ü Belucistan’da , %12’si Pencap vilayetinde, %5’i Sind’te ve %2’si İslamabat’tadır (UNHCR, 2019d). 

Pakistan, 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni ve bu sözleşmenin eki niteliğindeki 1967 New York protokolünü imzalamamıştır. Mülteci statüsü tanınması için gerekli hukuki düzenlemelere sahip değildir. Pakistan’ın göç politikası için 1946 yılına ait Yabancılar Kanunu hukuki bir zemin sunmaktadır. Bu kanuna göre, Pakistan’a giriş yapacak kişinin seyahat belgesi ve vizesinin olması gerekmektedir. 1979 yılında, Afganlar, “muhacirin” olarak görülmüşler ve Pakistan onlara açık-kapı politikası uygulamıştır. 

Afgan mültecilerle ilgili ana kavram “kardeşlik” olarak sunulmuştur. Pakistan’ın 1979 yılında başlayan Afgan göçü ile ilgili normları mülteci yasalarıyla büyük ölçüde uyumludur. 1979 yılında gelenler mülteci gibi görülseler de Yabancılar Kanunu’na bağlıdırlar. 1993’te BMMYK ve Pakistan arasında bir antlaşma imzalanmış; BMMYK’nın ülkede ofis açmasına, incelemeler yapmasına, yardımları yönlendirmesine izin verilmiştir (Ahmed, 2017,s 611-612).

Gönüllü Geri Dönüş operasyonu, BMMYK’nın bu kapsamda yürüttüğü en büyük 
operasyondur. 1992’de başlamış, finansal sorunlar nedeniyle, 1999’da sonlanmış; 2000 yılında yeniden başlamış ve günümüzde de sürmektedir (Ahmed, 2017,s.623). BMMYK’nın yardımıyla, 2002 yılı-2016 Kasım arasında 4 milyon 301 bin mülteci geri dönmüştür (Ahmed, 2017,s.637). BMMYK Pakistan Temsilcisi İndrika Ratvatte, Afgan nüfusunun yüzde 20'sinin diğer ülkelerden geri dönen mültecilerden oluştuğunu belirterek, son on yılda Pakistan'dan 3,8 milyon Afgan mülteci gönüllü olarak ülkelerine geri döndüğünü ancak 1,5 milyon Afgan mültecinin halen Pakistan'da yaşadığını belirtmiştir (Haberler.com, 14.01.2016). BMMYK’nın Ocak 2019’a ait raporuna göre, 4 milyon 378 bin 208 Afgan mülteci 2002-2018 yılları arasında Pakistan’dan Afganistan’a dönmüştür. 2018 yılı içinde ise 14 bin Afgan ülkesine dönmüştür. 

İran, Afgan uyruklu mültecilere kimlik kartı vererek onların işgücü piyasasına 
girmelerine, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşmalarına ve İran’da istedikleri yerde ikamet etmelerine izin vermiştir. Pakistan ise, Birleşmiş Milletler (BM) ile anlaşarak, uluslararası mali destek kapsamında Afgan mülteciler için temel hizmetleri sunmuştur. 

Pakistan, 1989-2001 döneminde Afgan mültecileri kabul etmeye devam etmiş ancak mültecilere yönelik hizmetler azalmıştır. 2001 yılında Pakistan ve İran’da yaşayan Afgan mülteci sayısı 3,7 milyona, 2006 yılında ise 2 milyona düşmüştür. 2002 yılından başlayarak yaşanan hızlı geri dönüş süreci bunun önemli bir nedenidir. BMMYK (2013) tahminlerine göre, 2002-2013 döneminde ülkesine dönen Afgan mülteci sayısı 6,2 milyona ulaşmıştır. İki ülkede bugün bulunan toplam 2 milyonluk mülteci sayısının doğum oranı ve aslında gelenlerin tam sayısının bilinmemesine bağlanmaktadır (Koç, 2017).

Mültecilerin, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) yardımıyla topraklarına geri dönmesi olumlu bir gelişmeydi. Bu durum özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan müdahalesi sonrasında değişmiştir. Afganistan vatandaşlarının ülke dışına göçleri devam etmiştir. 2016 yılında, Pakistan’daki 370.000 Afgan, ülkelerine dönmüştür, bunun 220.000’i kayıtlı olanlardır. 2017 yılı rakamlarına göre, ülkede kayıt altına alınmamış bir milyon ila 1 milyon 280 bin kayıt dışı Afgan olduğu sanılmaktadır (BTI 2018, s.4; Worldfactbook, 2018). Siyasal istikrarsızlık, terör ve karşı terör aktiviteleri nedeniyle 249 bin kişi FYKB ve HP’den ayrılmıştır. 2014’te de Veziristan’dan bir milyon kişi ülkenin başka bölgelerine göç etmek zorunda kalmıştır. Muson yağmurları da ülke içinde yer değiştirmeye neden olmaktadır (Worldfactbook, 2018).

Kayıtlı Afganların üçte biri 54 mülteci kampında ikamet etmektedirler. Üçte ikisi 
ise civardaki topluluklarla birlikte yaşamaktadırlar. Pakistan Anayasası, 5-16 yaş arasındaki tüm çocuklara parasız ve zorunlu eğitimi öngörmektedir. BMMYK’ya ya da hükümetin konuyla ilgili Komisyonu’na başvuranlar, ilköğretim hakkından yaralanabilmektedirler. Yaşları daha büyük öğrencilerin ve özellikle kızların eğitim almaları daha zordur (US Department of State, 2018, s.31).

Pakistan, Afgan mültecilere, Kayıt Kanıt Kartı (Proof of Registration) vermektedir. Pakistan hükümeti, Milli veri & Kayıt Otoritesi tarafından basılan bu kartların süresini 2018 yılında üç kez uzatmıştır. 1 Ocak 2018 ila 4 Ağustos 2018 tarihleri arasında 10.107 kayıtlı ve 20.813 kayıt dışı Afgan, Afganistan’a dönmüştür (EOSA, 2018, s.47). Gönüllü Geri Dönüşün onurlu ve güvenli yapılması esastır. Ancak Pakistan’da Afganistan’a geri dönüş sürecinin gönüllü, onurlu ve güvenli olduğu konusunda ciddi eleştiriler gelmektedir. Afgan topraklarının % 44’ünün Taliban denetimi altında (PIPS, 2017, s.129) olması gidilen bölgenin güvenliğinin olmadığını göstermektedir. 

Geri dönenler, ekonomik ve siyasal sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. 

   Geri dönenlerin pek çoğu bıraktıkları evlerine dönememekte, Afganistan içinde yer değiştirmek zorunda kalmaktadırlar. Bu durum, sağlık ve eğitim imkânlarından yararlanmalarına da engel olmaktadır. Geri dönenlerin önemli bir bölümü daha önce Afganistan’ı hiç görmemiş, Pakistan’da doğmuş ve büyümüştür. Bazıları yeni bir dil öğrenmek zorunda kalmışlardır. Afganistan’a dönenler, Pakistan güvenlik güçlerinin tacizlerinden bıktıkları için döndüklerini açıklamışlardır. Kendilerinden rüşvet istendiğini, vermediklerinde ise hapse atıldıklarını söylemişlerdir (Plesch, Inayat, 2017). 

BMMYK’nın Gönüllü Geri Dönüş Eylül 2018 raporuna göre, Afganistan’a gönüllü geri dönenlere kişi başına 200 dolar ödenmektedir. Bu para Afganistan’a döndüklerinde acil yaşam ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri içindir. Yapılan mülakatlarda, nakit verilen paranın özellikle ulaşım masrafları ve yiyecek için harcanacağı belirtilmiştir. Ocak 2018-Eylül 2018 arasında Pakistan’dan Afganistan’a geri dönenlerin sayısı 11 bin 735’tir. Pakistan’dan geri dönüşler 2017 yılının aynı dönemiyle karşılaştırıldığında 2018 yılında %74 oranında azalmıştır. Bunun ana nedeni Pakistan’ın Afgan mültecilere verdiği kayıt kartlarının süresini 30 Haziran 2019 tarihine kadar uzatması ve Pakistan’ın 
Afganistan’la karşılaştırıldığında daha güvenli bir ortam sunmasıdır. 2018 yılına ait mülakatlardan elde edilen verilere göre mültecilerin Pakistan’dan Afganistan’a geri dönmelerinde en önemli sebep iş bulma zorluğudur; bunu sınır girişlerinde karşılaşılan giriş kuralları ve hayat pahalılığı izlemektedir. 2018’de Afganistan’a geri dönüşlerde sırasıyla ailelerin birleşimi, iş olanakları ve BMMYK’nın verdiği yardım paketi ve barınak yardımı programı etkili olmuştur.

Pakistan, Afgan mültecilere Pakistan vatandaşlığı vermemektedir. (US Department of State, 2018, s.32) Pakistan Devlet Başkanı İmran Han, ülkesinde bulunan 1,5 milyon Afgan mülteciye vatandaşlık vereceğini duyurmuştur. Bu haberde ülkede bulunan Afganların sayısı 2,7 milyon olarak verilmiştir. Başbakan Han, ülkede doğan ve yetişenlere vatandaşlık vereceğini duyurmuştur. BM’nin araştırmalarına göre, Afgan mülteci topluluğunun % 60’ı Pakistan’da doğmuştur. Han, aynı işlemin Rohinga Müslümanlarını da içeren Bengalli mülteciler için de gerçekleştirileceğini duyurmuştur. Han konuşmasında, resmi belgesi olmayan pek çok mültecinin kaçak işçi olduğunu veya suça bulaştığını belirtmiştir. 

Bu konuşmanın, Afgan mültecilere karşı olumsuz tutumu değiştireceği ön görülmektedir. Afganlar, terörist ya da teröristlerin sığınağı oldukları nedeniyle suçlanmaktadırlar. Hükümet, Afganların gönüllü geri dönüşünü sağlamaya çalışmaktadır. 2016 yılında, 600 bin Afgan geri gönderilmiştir. Ancak bu durumun gönüllü olmadığı Human Rights Watch (HRW) tarafından belirtilmiştir. Geri dönenlere para verilmesi ve aslında Afganistan’ın güvenli bir ülke olmaması, eleştirilerin ana nedenidir. Bunun yanında, HRW’den Saroop Ijaz, Başbakan İmran Han’ın “vatandaşlık verme” söyleminin siyasal olduğunu, gelen 
Afgan mültecilerin çoğunun Peştun etnik grubuna mensup olduklarını, Peştunların çoğunun Karaçi’de yaşadıklarını ve İmran Han’ın partisine oy verdiklerini belirtmiş, vatandaşlık verilmesinin partinin büyük şehirlerde gücünü arttırmasına yarayacağını savunmuştur (The Guardian, 17.09.2018).

Pakistan terör faaliyetleri ile ilgili ülke güvenliğini sağlamak için duvar inşa etme yoluna gitmiştir. Afganistan’la sınırı arasında 2017 yılı sonu itibariyle 150 km’lik kısım çitle çevrilmiştir. Gelecek iki senede kalan 800 km’nin çitle çevrilmesi amaçlanmaktadır. Belucistan, terör eylemlerinde an fazla etkilenen eyalettir, Onu FYKB takip etmektedir (PIPS, 2018).

Pakistan’daki Afgan Mültecilerin Sorunları,

Kayıtlı mültecilerin taciz edilmesi, onlardan rüşvet istenmesi, kötü muameleye maruz bırakılmaları ve hapse atılmaları ana konulardır. Pakistan hükümetinin tüm uluslararası düzenlemeleri hiçe sayarak gece baskınları yaptığı, geçerli hukuki belgeleri olmasına rağmen mültecileri hapse attığı öne sürlmektedir. Binlerce mültecinin hapsedildiğine dair haberler yapılmaktadır (Ahmadzai, 2016). Pakistan’daki Afgan mülteciler, polisin evlerine izinsiz girmesinden ve kadınları taciz etmesinden şikâyet etmektedirler. 

Kayıtlı mülteciler bile yerel yöneticilerin tacizlerinden rahatsızdırlar. Pek çok mülteci gerekli belgeleri olsun ya da olmasın kötü muameleden kurtulmak için polise rüşvet verdiklerini beyan etmişlerdir. Mültecilerin sağlık, eğitim ve sıhhi temizlik hizmetlerine çok sınırlı bir erişimi bulunmaktadır. Pakistan hükümetinin mülteciler için uygun bir strateji izlemesi için BMMYK ve pek çok başka örgüt, Pakistan’a baskı yapmaktadır (Borthakur, 2017, s.500).

FYKB VE HP’de kadınlara karşı ayrımcılık görülmektedir; bu bölgelerde, ayrıca, 
hükümetin askeri operasyonları nedeniyle yerinden edilenler sorun yaratmaktadır. 
Pakistan içindeki devlet-dışı aktörlerin karıştığı insan hakları problemleri ve terör eylemleri, ülkenin insan hakları sorunlarını büyütmektedir. Güvenlik güçlerinin Pencap, Belucistan, FYKB, Sind, HP’de çıkan çatışmalarla ilgili yargı denetimi dışında pek çok ölüme sebep oldukları belirtilmektedir. Ciddi bir hukuksuzluk kültürünün görüldüğü yerler Belucistan, Sind, HP ve FYKB’dır. (US Department of State, 2018). FYKB’de toplu cezalandırma devam etmektedir. Sınır Suçları Düzenlemesi (Frontier Crimes Regulation), birey haklarının korunması gerekliliğine karşın, toplu cezalandırma yöntemini kullanmaktadır. 

Bu bağlamda kaçakların kabileleri cezalandırılmakta, evleri yıkılmakta, mallarına el konulmakta, kaçağı teslim etmeleri için köyler kuşatılmakta ya da yerel geleneklere göre kaçakların kendi kabileleri tarafından cezalandırılmaları sağlanmaktadır (US Department of State, 2018, s.6). Sınır Suçları Düzenlemesi (SSD), FYKB’de bir düzen sağlamak için HP Yönetimine rapor veren 
siyasi ajanları görevlendirmektedir. Mahkemeler ve yargının, FYKB’da yükümlülüğü bulunmamaktadır. SSD, Jirga’nın duruşmalarında yerleşimcilerin hukuki temsiline izin vermemektedir. FYKB, ve HP’de, güvenlik güçleri terörizm şüphelilerini herhangi bir suçlama olmaksızın bir yıl kadar gözaltına alabilmektedirler. Sind ve Pencap’ta bulunan toprak sahipleri ve topluluk liderleri ve Peştun ve Beluci bölgelerindeki kabile liderleri, hukuki sistem dışında yerel konseyleri (jirga, panchayat) toplayarak para cezası, hapis hatta ölüm cezası verebilmektedirler. FYKB’de bu konseyler, SDD’nin belirlediği esaslara göre hareket etmektedirler. Kabile büyüklerinin seçtikleri siyasal yardımcılar, FYKB’de hukuki sorumluluğa sahiptirler. Komite oturumlarında, davalara şeri hükümlere ve kabile geleneklerine göre karar verilmektedir (US Department of 
State, 2018, s.9, 13, 15).

Afganistan Taliban’ı, Leşker-i Cengvi ve Horasan Vilayeti İslami Devleti, (ISIS-K), gazetecileri, topluluk liderlerini, güvenlik güçlerini, okulları hedef almışlar, yüzlerce kişiyi öldürmüşler, binlerce kişiyi yaralamışlardır, Bunun için 2014’te, hükümet FYKB’de bir operasyon düzenlemiştir. Afganlara karşı eyalet yetkilileri, polis ve diğer yerli topluluklardan taciz ve zorbalık yapıldığına dair raporlar gelmektedir. BMMYK raporlarına göre, Ocak ayından Ekim ayına kadar 3345 tutuklama ve gözaltı meydana gelmiştir; BMMYK’nın olaya müdahil olması ile tutuklananların %76’sı herhangi bir suçlama olmadan serbest bırakılmıştır (US Department of State, 2018, s.28).

Teröristler, Afgan mülteci kamplarında sığınmaktadırlar. Amerikan insansız hava 
araçları ile gerçekleştirdiği saldırılarda masum insanların ölümüne neden olmuştur. 
Bu durum Amerikan karşıtlığının nedenlerinden biridir. 54 Mülteci kampının 43 tanesi HP’dedir. Zaman içinde, Pakistan’ın kardeşlik duygusu içeren misafirperverliği sömürülmüştür. BMMYK, Pakistan’da kayıtlı olmayanlar dâhil 2,4 milyon Afgan bulunduğunu belirtmektedir (Xinhuanet, 25.01.2018).

Afganistan-Pakistan sınırında görevli bir güvenlik uzmanı Pakistanlı yetkililerin 
huzursuzluklar konusunda, Afgan mültecileri suçlamalarının nedeninin, militanlığın gerçek sebepleri konusunda dikkat dağıtmaya çalışmak olduğunu belirtmektir. 
Pakistan Genelkurmay Başkanı General Ömer Cavid Bacva, Afganların gönüllü 
geri dönüşünün, Pak-Afgan bölgesinde terörün azalmasına büyük katkı sağladığını belirtmiştir: “Hala ülkemizde 2,7 milyon Afgan mülteci bulunmakta dır. Bunlar, Afgan Taliban ve Hakkani Şebekesi tarafından silah altına alınıyor ve bu gruplar mülteciler arasına sızıp kendilerini gizliyorlar. Bu mültecilerin onurlu bir şekilde geri dönmeleri gerekmektedir” (VOA, 18.02.2018).

Kabileler Bölgesi’nde Güvenlik uzmanı Said Alem, Bacva’nın Afgan mültecileri 
ana sorun olarak gösterirken, dikkatleri Pakistan’ın militan gruplara karşı gerekli 
adımları atmayarak kendi yetersizliklerinden başka yöne yönlendirmeye çalıştığını belirtmektedir. Alem: “Ceyş-i Muhammed’in neferleri kimlerdir? Pakistan ordusu tarafından beslenen bu gruplarla Afgan mültecilerin bir ilişkisi yoktur.” Bu grup, Hindistan tarafından yönetilen Keşmir’de gerçekleşen pek çok saldırıdan mesuldür. ABD ve Afganistan, Pakistan içinde yuvalanan bu grupların, Afganistan’da meydana gelen pek çok saldırıdan sorumlu olduğunu iddia etmişlerdir. Bu iddialar, Pakistan tarafında reddedilmiştir (VOA, 18.02.2018).

Eski Askeri İstihbarat Şefi Hamid Said, “Teröristlerin, kamplarda gizlendiklerini ve terör eylemlerinde bulunduklarını, Pakistan’a geçtiklerini ve kampların denetlenmesinin imkânsız olduğunu belirtmiştir.” Said’e göre, bu sorunun en mantıklı çözümü mültecilerin evlerine dönmeleridir. Pakistan eski Devlet Başkanı Eşref Gani, iki yıl içinde tüm Afgan mültecilerin evlerine dönmelerini sağlamanın önceliği olduğunu belirtmiştir. “Bizler, Pakistanlıların mültecilere bunu yap bunu yapma demelerini istemiyoruz. Mültecilerin masum olduklarını biliyoruz”, demiştir(VOA, 18.02.2018). Afgan mültecilerin büyük bölümü ekonomik sorunlar ve siyasal istikrarsızlık nedeniyle Afganistan’a dönmek istememektedirler. SIGAR’a göre, Kabil hükümeti, %41’lik bir alanda kontrolü kaybetmiştir. 

Bölgede 2017 yılının Ekim ayından beri Taliban ve DAEŞ’in yoğun saldırıları gerçekleşmiştir (Daily Times, 07.01.2018). 

Pakistan’a Mülteci Akını ve Demografik Değişim,

1981-98 yılları arasında Pakistan’ın nüfusu %50 oranında, şehir nüfusu ise %90 
oranında artmıştır. 1998-2011 arasında Belucistan’ın nüfusu en yüksek artışı 
göstermiştir; Khuzdar, Kech ve Pancgur bölgeleri dışarıda bırakıldığında nüfus 
yaklaşık 6,5 milyondan (1998), yaklaşık 13 milyona (2011) çıkmıştır. FYKB ve HP de durumdan benzer şekilde etkilenmiştir. 2015-2016 BMMYK raporuna göre 1,5 milyon kayıtlı Afgan mültecinin yanında bir milyon kayıt dışı Afgan mülteci bulunmaktadır; büyük çoğunluğu HP’dedir. Dillerin konuşulduğu bölgelerde bile değişiklik olmuştur. Geleneksel olarak Hintçe konuşulan Peşaver’de şu anda daha çok Peştu dili konuşulmaktadır. 1947’de %60 oranında Sind bulunan Karaçi’de şimdiki Sindlerin bugün nüfusun % 7’sini oluştıurmaktadırlar. Şehirde daha çok muhacirler ve Pakhtunlar yaşamaktadır (Borthakur, 2017,s.491-492). Ketta ve Karaçi gibi bazı şehirlerde, Pakhtun nüfusunda ciddi bir artış görülmüştür. 1980’ler sonrası Sind eyaletinde, Pakhtun ve Muhacir toplulukları arasında etnik sorunlar görülmüştür. Muhacirler, Urduca konuşan ve Pakistan’ın bağımsızlığı kazanmasıyla Hindistan’dan Karaçi’ye göç edenlerdir. Belucistan’da Beluciler ve Pakhtunlar arasında da olaylar çıkmaktadır. Mayıs 2015’te 20 Pakhtun, etnik temelli sorunlar nedeniyle öldürülmüştür. 

Afgan mülteciler, mezhepsel şiddet içeren olaylardan da sorumlu tutulmaktadırlar. 

Bu çatışmaların 1977-88 yılları arasında Ziya-ül Hak’ın rejimi meşrulaştırmak ve sağ kesimlerin desteğini almak amacıyla dini kullanmasını sonucu olduğu belirtilmektedir (Borthakur, 2017, s.497-98).

4. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder