Selefi Terör Örgütleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Selefi Terör Örgütleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Şubat 2017 Cumartesi

KAFKASYA BÖLGESİNİN İSTİKRARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER



KAFKASYA BÖLGESİNİN İSTİKRARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 


Abbas Karaağaçlı*1 
Yrd. Doç. Dr., Giresun Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İliskiler Bölümü Öğretim Üyesi 

Özet 

Dünya enerji kaynaklarının küçümsenmeyecek bir kısmı Kafkasya Bölgesinde yer almaktadır. Bölgedeki siyasi, toplumsal veaskeri gelismeler Rusya Federasyonu, Türkiye ve İran basta olmak üzere coğrafyada yer alan ülkelerle birlikte Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya’yı derinden etkilemektedir. 

Kafkasya’nın istikrarve güvenliği doğrudan doğruya enerji kaynaklarının ve enerji nakil hatlarının ve güzergâhını istikrarı ile ilintilidir. Bölge güvenliğini etkileyen faktörleri yerel sorunlar olarak: bölgedeki ülkelerin siyasi ve sosyal istikrarsızlığı, ekonomik problemleri, Hazar Denizinin sorunları, Rusya Federasyonunun rolü ve etkisi gibi sıralarsak dıssal etkenleri ise: Basta ABD, Türkiye, İran, İsrail, Avrupa, gibi devletlerin, NATO ve Avrupa Güvenlik ve İsbirliği Örgütlerin etkileri olarak sıralayabiliriz. 

Bu arada Karabağ sorunu, Çeçenistan ve Dağıstan’daki gelismelerle birlikte basta Gürcistan olmak üzere bölge ülkeler de meydana gelen siyasal gelismeler, ayrılıkçı hareketlerin faaliyetleri, etnik ve dinsel azınlıkların sorunları ve etnik çatısmalar bölge istikrarını etkileyen önemli faktörler arasındadır. 

Önceleri Afganistan ve Pakistan günümüzde ise Libya, Yemen, Suriye ve Irak gibi ülkelerdeki istikrarsızlık ve otorite bosluğunu fırsat bilerek faaliyet alanı bulan köktenci Vahabi, Selefi Terör Örgütlerinin güçlenmesi Kafkasya bölgesinin istikrarını tehdit eden kayda değer gelismelerdir, zirabölgenin inanç yapısı bu tip örgütlenmelere müsait ortam yaratmaktadır. 

Giriş 

Kafkasya Bölgesidağlık bir coğrafya olarak kuzeyden Rusya Federasyonu, güneyden İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye, Doğudan Hazar, batıdan ise Karadeniz ve Azof Denizi ile çevrilidir. Bölge 440 bin kilometre kare alanı kaplamakta ve Kafkasya sıradağları (Abpehsan Dağları) ile ikiye bölünmektedir; Kuzey Kafkasya ve Güney Kafkasya. Bölgede 40 milyona yakın insan bulunmaktadır. Dünyanın en büyük gölü niteliğindeki Hazar Gölü 2, İran’ın kuzeyinde Orta Asya ile Kafkasya Bölgesi’nin ortasında yer almaktadır. 

Hazar’ın açık denizlere bağlantısı bulunmamasına rağmen nehirler ve kanallarla Azof Denizi, Karadeniz, Baltık Denizi ve Akdeniz’le bağlantısı vardır. Karadeniz ise Asya ve Avrupa’nın ortasında; Kafkasya’nın batısında; Rusya Federasyonu, Romanya, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan ve Türkiye’yi çevresine alan bir deniz konumundadır. İstanbul ve Çanakkale boğazlarıyla Akdeniz’e açılan Karadeniz’in Cebelitarık Boğazıyla Atlas Okyanusu’na deniz yolu ulasımı mevcuttur. 

Kafkasya Bölgesi coğrafi olarak Asya’da yer almakta ve bölge ülkeleri coğrafi ve doğal bağlantılarıyla Asya’nın devamı sayılmalarına rağmen Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan kendi talepleri doğrultusunda Avrupa konseyine üye olmus, böylece Avrupa kıtası içerisinde mahsup edilmislerdir. Sovyetler Birliği’nin 1990’ın baslarına çözülmesiyle birlikte Güney Kafkasya’da bağımsız 3 ülke (Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan) dünya siyasal hayatında yerini alırken Kuzey Kafkasya’da ise Rusya Federasyonu içinde yer alan özerk 
cumhuriyetler ve muhtar bölgeler statülerini korumuslardır. Güney ve Kuzey Kafkasya Bağımsızlık sonrası çok istikrarsız ve sancılı bir tarihi sürece girmistir. Azerbaycan Ermenistan çatısması, (Dağlık Karabağ sorunu ve isgal altındaki Azeri toprakları) Gürcistan’ın toprak bütünlüğü (Osetya, Acaristan ve Abhazya sorunları); Kuzey Kafkasya’da ise basta Çeçenistan sorunu olmak üzere, Dağıstan ve diğer etnik ve mezhepsel çatısmalar bölgenin istikrarını doğrudan tehtid eden unsurlar olarak ortaya çıkmıslardır. Kuskusuz yerel nedenlerin yanı sıra bölge haklarının birbirinde farklı etnik ve dini mensubiyetlerinin bulunması ve batı devletlerinin tahrik ve müdahaleleri bu istikrarsızlığın meydana gelmesinde önemli bir faktördür. 

Bölgenin Ekonomik, Tarihi, Coğrafi ve Kültürel Özellikleri; 

Kafkas isminin etimolojik kökeni hakkında farklı düsünceler bulunmaktadır. Kimileri bu ismin Karadeniz’in güney sahillerinde yasayan Gazgaz kavimlerinden geldiğini ileri sürerken kimileri ise bu ismin İran’daki Gaf Dağı’ndan geldiği tezini ileri sürmektedirler.3 Dünya’da Kafkasya gibi etnik, dilsel ve dinsel çesitliliğe sahip bölgeye rastlamak zordur. Bu duruma, bölgenin dağlık olması ve ulasılması zor coğrafi mekânları bünyesinde barındırması hasebiyle tarihte göçe zorlanmıs pek çok kavme güvenli yasam alanı sağlamıs olmasından 
kaynaklanmaktadır. Orta Asya’dan Avrupa’ya, güneyden kuzeye, Karadeniz kıyılarından Hazar kıyılarına ulasmak isteyen bütün kavimlerin yolu bu coğrafyadan geçmistir. 

Günümüzde kimi uzmanlara göre bölgede 3 farklı ırk yani İber-Kafkas, Ural-Altay ve Hint-Avrupa kökenli seksenden fazla etnik yapıya mensup insanların bölgede yasamaktadır. 
Bölgede İslam basta olmak üzere Hıristiyanlık, Yahudilik ve az da olsa İzedilik gibi inançlara rastlamak mümkündür. Kafkasya halkı genel olarak Müslüman ve Gayri Müslüman olarak ikiye ayrılmaktadır. Müslümanlar ise kendi aralarında Türk dilli ve diğerleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Kafkas Hıristiyanlarının büyük çoğunluğu Doğu Ortodoks Kilisesi’nin yerel renkleriyle bilinmektedir. 

Esasen Hıristiyanlık bölgenin en önemli kavimleri sayılan Ermenilerin ve Gürcülerin temek inancını olusturmaktadır. Bu iki kavimlerin tarihleri M.S 2. Yüzyıla dayanmaktadır. 
Aran bölgesinde ise önceleri Hıristiyanlık yaygınken daha sonra Müslümanlık kabul görmüstür. Gürcülerin Hıristiyanlığa geçisleri ise Bizanslı misyonerler vasıtasıyla gerçeklesmis ardından Gürcüler bu görevi üstlenmislerdir. (3) Günümüzde Ermeni ve Gürcülerle birlikte Rusya Ukrayna ve Balarus’tan göç eden Slavarın yanı sıra Osetler Ortodoks inancına mensupturlar. Kafkasya Bölgesi tarihsel olarak Sasanilere kadar İran hâkimiyeti altındaydılar. Merkezi hükümetçe atanan yerel hükümdarlarca idare edilmekteydiler. Bu durum Safevi Devleti dönemine kadar sürmüs hatta bölge daha sıkı bağlarla İran’a bağlanmıstır. Afsariler ve Zend hükümdarları döneminde İran devletinin 
bölgedeki hâkimiyeti zayıflamaya baslamıs, Kacar hanedanlığı döneminde ise İran hâkimiyeti bitme noktasına gelmistir. Nihayetinde 19.yy’da İran hükümdarı Fethalı Şah döneminde İran ordularını Çarlık Rusya orduları karsısında pes pese aldığı mağlubiyet sonucunda 1813 Türkmençay Anlasması ve 1928 Gulistan Anlasmasıyla Kafkasya Bölgesi İran’dan koparak Çarlık rejimine bağlanmıstır. 1917’den itibaren ise SSCB’nin bir parçası konumuna gelmistir. 1991 yılında Sovyet rejiminin çökmesiyle Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan 
bağımsızlığına kavusmus ve Birlesmis Milletler üyesi olmuslardır. Kuzey Kafkasya’da ise Rusya Federasyonu 1993 anayasasında Dağıstan, Çeçenistan, İngosetya, Kuzey Osetya, Gabardin-Balkar, Karaçay-Çerkes ve Adıgey bölgelerinin muhtar cumhuriyet statülerini onaylamıstır. Bölgenin en önemli coğrafi dezavantajlarından birisi karada mahsur kalmıs olmasıdır. Karadeniz’e kıyısı bulunan Gürcistan hariç diğer ülkelerin açık denizlere kıyısının bulunma ması söz konusu ülkeleri bölgedeki diğer devletlerin ulastırma ve transit hatlarına mahkûm etmistir. Bu ise kendi basına önemli bir sorundur.4 Bölgenin ulasım yolları coğrafi sartların zorluğu, Sovyetler Birliği’nin merkeziyetçi yönetim anlayısı ve bölgede vuku bulan etnik ve dinsel anlasmazlıklar yolcu ve yük tasımacılığı ile enerji nakil hatlarının güvenliğini olumsuz etkilemektedir. 

Bölge yer altı kaynakları bakımından çok zengin sayılmaktadır. 1870’lerden itibaren petrolün önemli bir enerji kaynağı olarak kullanımına baslamasıyla birlikte Kafkasya’nın en büyük kenti Bakü’deki petrol yatakları Rus sanayisinin gelismesini tetiklemistir. Günümüzde ise bölgenin en önemli fosil yakıt kaynağı durumundadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ekonomisinin bel kemiğini petrol gelirleri olusturmaktadır. Gürcistan’ın Çiyatoray Bölgesi’nde bulunan manganez madenleri, yine Kuzey Osetya’da bulunan kursun ve çinko madenleri, Ermenistan’da bulunan alüminyum ve demir madenleri, Azerbaycan’a bağlı Nahcivan’da ise önemli miktarda bulunan tuz yatakları bölgenin baslıca yeraltı kaynakları arasındadır. 

Sovyetler Birliği döneminde Kafkasya Bölgesi ülkenin petrol ihtiyacının % 16’sını doğalgaz ihtiyacının % 31’ini, taskömürü ihtiyacının % 6’sını ve toplam enerji ihtiyacının % 8’ini karsılamaktaydı. Bölgeden geçen doğalgaz ve petrol boruları Sovyetler Birliği için büyük önem arz etmekteydi.5 

Kafkasya Bölgesi’nin Jeopolitik ve Jeostratejik Önemi 

Kafkasya’nın büyük bir stratejik konuma sahip olduğunu tarih bize göstermistir. Rusya Çarlığı, Osmanlı İmparatorluğu, İran, Güneydoğu Asya ve Ortadoğu’nun ortasında kesisme noktasında bulunan bu bölge her zaman önemli siyasal gelismelere, çatısmalara ve kanlı savaslara sahne olmustur. Bölge bu tarihsel mirasın olumsuz yönlerini sırtında tasıdığından dolayı Sovyetler birliği döneminde nispi bir sükûnet dönemi geçirmesinin ardından Sovyetlerin dağılmasıyla 1992 yılından itibaren tekrar önemli siyasi çalkantıların 
yasandığı bir coğrafya haline dönüsmüstür. Yeni devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte Rusya Federasyonu, Türkiye ve İran’ın yanı sıra ABD ve AB ülkeleri olmak üzere dünya devletlerinin gözü bu bölgeye ve bölgenin doğal kaynaklarına dikilmistir. Esasen Rusya, Türkiye ve İran’ın bölgeyle bulunan tarihi ve kültürel bağları nedeniyle ortak jeopolitik havza meydana gelmistir. Hazar’ın jeopolitik konumu ve Sovyetler Birliği döneminde var olan iki kıyıdas ülkeye üç yeni ortağın eklenmesi Hazar kıyılarında bulunan zengin enerji kaynaklarının transit geçisinin bulunması batılı enerji sirketlerinin istahını kabartmıstır. 

Bölgenin jeopolitik önemini ve var olan sorunlarını özetle söyle sıralayabiliriz; 

• Kafkasya Bölgesi tarihsel olarak İslam ve Hıristiyanlığın çatısma alanlarından birisi konumundadır. Huntinton’un medeniyetler çatısması teorisine göre bölge medeniyetler çatısmasının ortasında bulunmaktadır. 
• Enerji alanında faaliyet gösteren çok uluslu sirketlerin bölgeyi siyasal olarak dizayn edip yönetim mühendisliğine girismis olması 
• Bölgenin stratejik önemine binaen NATO’nun müdahaleleri ve bölge devletleri üzerinde hâkimiyet kurma girisimleri 
• Avrupa Birliği’nin doğuya yayılma politikası çerçevesinde bölgede kendine yandas hükümetleri isbasına getirme girisimleri 
• NATO’nun bölgeye yerlesmek için etnik ve dinsel çatısması körüklemesi; politik, mali ve lojistik destek sağlaması 
• Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Bölgesi’ni tarihsel olarak kendisinin nüfuz alanı ve arka bahçesi olarak değerlendirerek bütün siyasal gelismelerde etkin rol alınması 
• Yeni kurulan devletlerin demokrasi kültürünün zayıf olmasından dolayı demokratik rejim ve kurumlarını olusturmakta karsılastıkları güçlükler 
• Yeni kurulan devletlerin Sovyetler Birliği döneminden devraldığı yapısal sorunlara serbest Pazar ekonomisine geçis sürecinde karsılastıkları önemli handikaplar 
• Serbest piyasa ekonomisine geçis sürecinde Sovyetler Birliği döneminden miras kalan sosyal güvenlik sisteminin çökmesiyle acımasız kapitalizmin uygulamaları sonucunda 
   yoksullar issizler ve dar gelirli kitlelerin toplumsal hareketlilikleri sonucu meydana gelen siyasal çalkantılar 
• Orta Asya ve Kafkasya Bölgesi enerji kaynaklarının batı pazarlarına ulastırılmasında kullanılan güzergâhların istikrarı ve boru hatlarının güvenliği6 
• Hazar Denizi’nin hukuki statüsünün tespitinde karsılasılan problemler, Karadeniz’in durumu, NATO’nun Karadeniz’e açılma politikaları ve Rusya’nın bu girisimler  karsısındaki tutumu 
• Rusya’nın NATO’nun Kafkasya Bölgesi’ne hâkim olmasına muhalefeti ve İran ile Rusya’nın bu doğrultuda isbirlikleri 
• Rusya Federasyonu içinde bulunan muhtar ve özerk bölgelere yönelik ABD, Avrupa Birliği ve NATO’nun müdahale girisimleri 
• Batılı devletlerin basta facebook ve twitter olmak üzere sosyal medyayı kullanarak bölge halklarının demokrasi taleplerini yönlendirmesi ve halk ayaklanmaları vasıtasıyla kaos ve iç karısıklık yaratma çabaları 
• Bölgedeki yönetimlerin antidemokratik tutum ve davranısları otoriter bir yönetim anlayısı benimsemeleri her türlü demokratik talebi güvenlik tedbirleri alarak siddetle  bastırma çabaları 
• Kuzey Afrika’da baslayıp Ortadoğu’ya da sıçrayan halk ayaklanmaları sonucunda meydana gelen gelismeler neticesinde kimi ülkelerde meydana gelen yönetim bosluğu ve kaos ortamında faaliyet alanı bulan radikal Selefi-Vahhabi grupların militan devsirmesinde Kafkasya Bölgesini kullanmaları, basta Çeçenistan ve Dağıstan olmak üzere  Azerbaycan ve diğer Kafkas bölgelerinden EL –Kaide, El-Nusra ve IŞİD gibi terörist örgütlere katılan militanların durumu Yukarıdaki listeyi daha da uzatmamız mümkündür. 

Bölgenin istikrarını ve güvenliğini etkileyen faktörler birkaç ana baslık altında toparlanabilir. Yukarıda özetle isaret ettiğimiz faktörlerden bazılarının dönem dönem önemi azalmakta kimilerinin ise gelismelerden etkilenerek önemi artmaktadır. 

Bölgeye Müdahil Olan Dış Faktörler; 

Bölgede bağımsız ve egemen 3 ülke üzerinde 3 bölgesel güç yani Rusya Federasyonu, Türkiye Cumhuriyeti ve İran’ın yanı sıra bölge dısı aktörler olan ABD ve AB’nin etki ve müdahalelerine rastlamaktayız. Son zamanlarda Irak ve Suriye’de meydana gelen siyasal istikrarsızlık ve Ortadoğu’nun bu bölgesinin Pakistan-Afganistan gibi çatısma sahasına dönüsmesinden sonra, selefi-vahhabi asırı terör örgütleri de buralarda nüfuz alanı edinmistir. Kafkasya Bölgesi coğrafi konum itibari ile bu tip terör faaliyetlerine müsaittir. 

Müslüman halklardan kimi gençlerin bu gibi düsüncelere yakınlık duymalarının söz konusu asırı grupları da bölgede bir aktör haline dönüstüreceği tahmin edilmektedir. 
Kaldı ki uzun zamandan beri Çeçen ve Dağıstanlı gençlerle birlikte Azerbaycan dan da bu tür cihatçı örgütlere önemli bir katılım olduğu basına yansımıstır. 

Söz konusu aktörlerin yanı sıra Karabağ sorunundan dolayı BM, Gürcistan İç Savasından dolayı NATO, Minsk Grubu’nun Karabağ sorununa müdahil olmasından sonra AB Güney Kafkasya siyasal gelismelerinde doğrudan rol almıslardır. Tabiatı ile bölgenin zengin enerji kaynaklarına yönelik çok uluslu sirketler ve uluslararası dev petrol sirketlerinin bölge gelismelerindeki rolünü unutmamalıyız. Yukarıda saydığımız aktörlerin her biri farklı bakıs ve yaklasımları ile kendi çıkarları doğrultusunda bölgedeki siyasi gelismelere müdahil olmus, siyasal mühendislik eylemlerine girismis ve bölgede etkin olmaya çalısmıslardır. 

Halen de bu doğrultuda politikalarını devam ettirmektedirler. Rusya bölgenin en önemli aktörü olarak Kafkasya’yı kendi siyasi ve güvenlik havzası içerisinde görmüs ve son iki yüzyıldan beri artarak bölgeye müdahale etmistir. 

ABD, Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle birlikte bölgede olusan otorite bosluğunu fırsat bilerek Avrasya bölgesinde hâkimiyet kurma siyasetine hız vermistir. Türkiye, önceleri Pantürkizm politikalarıyla bölgeye yaklasmıs bu politika fazla kabul görmeyince tarihsel yakınlık ve coğrafi avantajını kullanarak bölgeyle yakın münasebetler kurmayı basarmıstır. İran ise önceleri İslami referanslarla bölgede etkin olmaya çalısmıs bu siyaset rağbet görmeyince rasyonel davranmaya baslamıs ama uluslararası yaptırımlar ve ambargolar İran’ın 
önünü bu bölgede kesmistir. 

AB, 1991 yılından itibaren Bağımsız Devletler Topluluğu’na teknik yardımlar7, Kafkasya-Orta Asya ulasım koridoru8, Petrol ve doğalgaz tasımacılığı9, Dağlık Karabağ (Minsk Grubu) ve AGİT’in Abhazya10 programlarıyla bölgeye yönelik girisimlerde bulunmustur.AB, Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle birlikte kısa sürede Doğu Avrupa ülkeleriyle münasebetlerini hızlı bir sekilde gelistirerek söz konusu ülkeleri bünyesine katmıstır.. Buna paralel olarak da eskiden Varsova Paktı’nın üyeleri konumunda olan doğu Avrupa ülkeleri NATO’ya katılmıstır. 

Böylece ekonomik, siyasi ve askeriolarak batı grubunun parçası haline dönüsmüslerdir. Bu genislemeler ardından Avrupa’da ideolojik sınırların kalmasıyla birlikte Avrupa’nın geleceği açısından Kafkasya Bölgesi’nin önemi ortaya çıkmıs ve AB güvenlik belgelerinde AB’nin Kafkasya’ya yakın ilgi ve alakası açıkça beyan edilmistir.11 

Sonuç 

Kafkasya Bölgesi coğrafi konum itibariyle yüksek dağlarla kaplı olması, iki önemli deniz yani Hazar Denizi ve Karadeniz’in tam ortasında yer alması, Orta Asya ve Hazar petrollerinin yakınında bulunması, Rusya Federasyonu’nun Ortadoğu’ya açılan kapısı niteliğini tasıması ve diğer pek çok nedenden ötürü çok önemli jeopolitik ve jeostratejik önem arz etmektedir. Bölgenin çok karmasık etnik, dinsel, kültürel ve mezhepsel farklılıkları da bünyesinde barındırması bölge istikrarını olumsuz yönde etkileyen faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. 

Bu sartlarda Güney Kafkasya’da basta tarihsel Azerbaycan-Ermenistan anlasmazlığı ve bu eksende Dağlık Karabağ Sorunu, Abhazya, Acaristan, Güney Osetya ve benzer çatısma bölgeleri dikkat çekmektedir. Kuzey Kafkasya’da ise aynı girift karmasık farklı etnisite, farklı dil ve farklı kültürlere mensup milyonlarca insan dar bir alanda birbirlerine rağmen yasamlarını sürdürmeye çalısmaktadırlar. Dç içe geçmis bu sorunların sonucu olarak Çeçenistan ve Dağıstan ve benzer bölgeler son yıllarda kanlı etnik çatısmalara saha olmustur. 

Meydana gelen bu çatısmalar batılı güçler tarafından Rusya’nın yumusak karnı olarak değerlendirmis basta NATO ve AB olmak üzere batılı devletler açıktan veya gizli olarak istihbarat örgütleri vasıtasıyla bölgedeki ayrılıkçı gruplara silah ve lojistik destek sağlamıslardır. Bunun en bariz örneklerini Çeçenistan ve Gürcistan sorunlarında görmüstük. 

Öte yandan otorite bosluğunu ve istikrarsızlığı fırsat bilen selefi-vahhabi örgütler bölgeyi bir militan devsirme sahası olarak algılamıslardır. Esasen 1979’dan itibaren batılı istihbarat ve casusluk sebekeleri basta Çeçenler olmak üzere pek çok Kafkasyalıyı Pakistan’daki üslerinde eğitip terörist faaliyetler için Afganistan’da Sovyet ordularının üzerine sevk etmislerdir. 

geleneğin devamı olan günümüzdeki Çeçenistan ve Kafkasya kaynaklı asırı selefi militanları günümüzde kâh Libya’da, kâh Tunus’ta, kâh Suriye’de veya Irak’ta komutan ve yönetici olarak görmekteyiz. Kanımca Kafkasya’nın istikrarını ve güvenliğini bozan en önemli faktörler sunlardır: 

• NATO ve AB girisimleri 
• Basta enerji alanında faaliyet gösteren uluslararası dev sirketler 
• Bölge devletlerinde demokrasi geleneği ve kültürünün yerlesmemesi, otoriter rejimlerin demokrasinin kurumsallasmaları önünde engel teskil etmeleri 
• Asırı Selefi-Vahhabi terör gruplarının bölgeyi mesken tutmaları Ulusal çıkarları göz önünde bulunduran yönetimlerin olusturulup güçlendiril mesi ve zaman kaybetmeden eğitim ve güvenlik tedbirleriyle asırı selefi-vahhabi gruplarının önlerinin kesilmesi gerekmektedir. 


DİPNOTLAR;

1 Yrd. Doç. Dr., Giresun Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İliskiler Bölümü Öğretim Üyesi 
2 http://www.bilgesam.org/incele/1291/-hazar-denizi/#.VBwcApR_vuF 
3 Mir Haydar Derre ‘ Coğrafi Bakımdan Kuzey Kafkasya, Süpehr Dergisi, Tahran 4 yıl, sayı 13 (1995) 
4 Berciyan, Habib ‘Kafkasya’nın Kavimsel Yapısı’ İran Dergisi sayı 10 1998 tahran 
5 http://www.eecon.info/papers/610.pdf 
6 Shirin t. Huner, ‘ The Muslim Republies of the Former Soviet Unioon: Policy Challengestothe United States’ The Washington Quarterly (Summer 1992). 
7 Technical Asistance to Commonwealth of Independent States (TACDS) 
8 Transport Corridoe Europe-Caucasus-Central Asia (TRACELA) 
9 Interstate Oil and Gas Transport (INOGATE) 
10 Organization for Security and Cooperartion in Europe (OSCE) 
11 Javier Solana: A Secure Europe in a beter world: European Security Strategy, Brussels, December 2003, http://europa.eu.int/eudocs/smuUpload/78367.pdf 


KAYNAKÇA 

Amir Ahmediyan Behram, Kafkasya Coğrafası, İran Dısisleri Bakanlığı Yayınları. 1997, Tahran. 
Artam, Atilla, Türk Cumhuriyetlerinin Sosyoekonomik Analizleri ve Türkiye İliskileri, Sabri Artam Vakfı Yayınları, 1993 Dstanbul. 
Berciyan, Habib ‘ Kafkasya’nın Kavimsel Yapıs ı’ İran Dergisi, Sayı 10, 1998 Tahran.   http://www.eecon.info/papers/610.pdf 
http://www.bilgesam.org/incele/1291/-hazar-denizi/#.VBwcApR_vuF 
Javier Solana, A Secure Europe in a beter world: European Security Strategy,Brussels, 12 December 2003.
http://europa.eu.int/eudocs/smuUpload/78367.pdf 
Mir Haydar Derre, Coğrafi Bakımdan Kuzey Kafkasya, Süpehr Dergisi, Tahran yıl 4, Sayı 13 (1995). 
Shirin T. Huner, ‘TheMuslimRepublies of theFormerSovietUnioon: PolicyChallengestothe United States’ The Washington Quarterly (Summer 1992). 
Vaeizi Mahmood, Mediation in Central Asiaandthe Caucasus, TheExperience of the İslamic Republic of İran, İstitütefor Politicaland İnternational Studies, Tahran 200. 


***