İKİNCİ ABD OPERASYONU SONRASI IRAKIN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ BÖLÜM 1
Dr. Gamze Güngörmüş Kona
İstanbul-Turkey
gamzekona@gmail.com
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı:
10 Eylül – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat –
KIRGIZİSTAN
İKİNCİ ABD OPERASYONU SONRASI IRAK’IN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ VE ABD’NİN IRAK’A İLİŞKİN EKONOMİK PLANLARI
Giriş
Bilindiği gibi ABD’nin Irak’a müdahalesi siyasi istikrarı sağlama amacı taşımaktadır.
Bugüne kadar yaşanan gelişmeler, ABD’nin amacına rejimi değiştirerek bir ölçüde ulaştığının ancak hem siyasal hem de sosyal açılardan istikrarın sağlanamadığının birer göstergesidir. ABD müdahale sonrasında hızlı bir siyasi yapılanma ve devlet inşası çabası girmiştir. Bazı görüşlere göre, ABD Irak’ta işleyebilir bir demokrasi yaratma ve sürdürme hususlarında başarılı
olduğunda, bunu tarihsel eğilimlere karşı gerçekleştirmiş olacağı, ancak başarısız olduğunda ise, Irak halkını Baas şiddeti ve belirsizliğinden daha şiddet dolu ve belirsiz bir siyasi geleceğe mahkum edeceği yönündedir. (STANSFIELD, 2004 : 190)
Tarihsel sürece bakıldığında, ABD’nin geçtiğimiz on yılda uyguladığı bölgesel
politikalarla Orta Doğu’yu kendi öncelikleri doğrultusunda yeniden düzenlemeye çalıştığı görülecektir. (ÖZCAN, 2004 : 349) ABD’nin bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda son düzenleme teşebbüsü ikinci Irak müdahalesi olmuştur. Ancak, ABD’nin ikinci Irak müdahalesi sonrasında bölgede yeni sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır. Stratejistler, ABD’nin Irak işgali sonrası tutumunun ne olacağını ve bunun getireceği olası sonuçları tartışmaktadır. Bilindiği gibi,
ABD’nin Irak ile ilgili planlarında siyasi hedeflerin yanısıra Irak’ın sahip olduğu petrol rezervleri ve bunun getirdiği ekonomik büyüklük de önem taşımaktadır. Hatta, ABD-Irak denkleminden petrolü çıkardığımız zaman sonuç neredeyse anlamsızlaşmaktadır. Zira, ABD için Irak’ın ekonomik olarak varlığının öncelikle petrole odaklı olduğu öne sürülmektedir. Amerikan toplumunu dahi ikiye bölen bu kadar tartışmalı bir müdahalenin arkasında petrol gibi büyük bir ekonomik itici faktör olduğu bilinse de, bu müdahaleyi tek bir itici faktör çerçevesinde açıklamak yanlış ve eksik olacaktır. İşgalin sonrasındaki beliren yeni tabloda, halkın tutumu ve talebinin, müdahalenin amaçları ile çok fazla örtüşmediği görülmektedir. Bu nedenle, artık ABD petrolü temel almadan yeni stratejiler geliştirmek durumundadır. Öte yandan müdahalenin savaş yolu ile
gerçekleşmesi, savaşın ve sonrasının getirdiği yeni koşullar, sadece ABD’nin değil, bölgedeki diğer ülkelerin de bu bölge ile ilgili yeni stratejiler geliştirmelerine neden olmuştur.
Bu denklemde sorgulanması gereken şudur; işgalin tamamlanması sonrasında petrolden doğrudan yararlanamayacak bir ABD bu durumdan ne tür bir ekonomik çıkar sağlayabilir ve bu çıkarı verimli kılabilmek için ne tür stratejiler uygulayabilir? Bu makalenin konusunu ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında ortaya çıkması muhtemel yeni durumlar oluşturmaktadır. Bu ana başlık çerçevesinde makalenin odak noktasını ABD’nin Irak’la ilgili olası senaryolarının ekonomik
açıdan değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Bu amaçla, makalede öncelikle, Irak ekonomisinin genel görünümü incelenerek, petrol dışındaki ekonomik varlığı araştırılmıştır. Ardından, ABD’nin Irak’tan çıkış senaryoları ve bunların olası sonuçları ekonomik perspektiften değerlendirilmiştir.
1. Irak Ekonomisinin Genel Görünümü,
Irak, % 40’ı 0-14 yaşındaki çocuk ve gençlerden oluşan 25 milyonluk bir nüfusa sahiptir.
Etnik dağılımına bakıldığında nüfusun; %80’i Arap, %15’i Kürt ve %5’i Türkmen’lerden oluştuğu görülmektedir (Tablo 1). Irak, Osmanlı yönetimi sonrasında İngiliz manda yönetimi altına girmiş, 1932 yılında bağımsızlığına kavuşmuş ve 1958 yılında da cumhuriyet ilan edilmiştir. Ülke, 1979 yılından ABD işgaline kadar geçen sürede Saddam Hüseyin’in önderliğini yaptığı Baas Partisi tarafından yönetilmiştir. Saddam Hüseyin’in iktidarı ele geçirmesinden sonra
Irak, 1980-88 yılları arasında İran’la savaşmış, 1990 yılının Ağustos ayında ise Kuveyt’i işgal etmiştir. Bu işgal Birleşmiş Milletler tarafından çok sert bir şekilde karşılanmış ve ABD önderliğinde Ocak-Şubat 1991 tarihinde gerçekleştirilen müdahale ile Irak Kuveyt’ten çekilmek zorunda bırakılmıştır. Ayrıca, bu dönemde 661 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararıyla ambargo uygulanmaya başlanmıştır. 1997 yılında yürürlüğe giren bu ambargo “BM Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programı (MOU)” kapsamında uygulanmıştır (The World
Factbook 2003, Central Information Agency-CIA-). ABD’nin Irak’a saldırısından sonra, Saddam Hüseyin dönemi sona ermiş ve ekonomik durum savaş ortamının getirdiği koşullara göre şekillenmiştir. Koalisyon güçlerinin hala varlıklarını devam ettirdiği ve yeni bir rejim yerleştirilmeye çalışılan mevcut ortamda henüz işleyen bir ekonomiden söz etmek olanaklı değildir.
Tablo 1 Irak - Temel Sosyal Göstergeler
Kaynak : The World Factbook 2003, CIA
The Economist Intelligence Unit, December 2003 Country Report. Bilindiği gibi, Irak ekonomisi petrole dayanmaktadır.
2003 öncesini değerlendirdiğimiz zaman ülkenin döviz gelirlerinin yüzde 95’inin petrolden sağlandığı görülmektedir. 1980’li yıllarda Petrolden elde edilen gelirlerin neredeyse tamamı sekiz yıl süren savaşın finansmanı için kullanılmış tır. Bu dönemde aynı zamanda petrol ihracat olanakları da büyük ölçüde kısıtlanmıştır.
İran ile yapılan savaşın Irak ekonomisine olan maliyeti yaklaşık 100 milyar dolar civarında olmuştur. 1988 yılında savaş sona erdiği zaman petrol gelirleri ülkenin yeniden imarı için önemli bir kaynak oluşturmuş ve dış ticaret hacminde önemli bir artış gözlenmiştir. Ancak bu dönemde Kuveyt’in işgal edilmesi sonrasında BM müdahalesi ve ambargo kararı Irak ekonomisini ciddi olarak etkilemiştir. Savaş ortamı Irak’ın savunma harcamalarını arttırmıştır. Askeri harcamaların milli gelire oranı 1991 yılında yüzde 75’e kadar yükselmiştir. 2001-2002 yıllarında, global ekonomideki yavaşlama ve petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle milli gelirde de bir azalma söz konusu olmuştur (The World Factbook 2003, CIA). 2003 sonrası ekonomideki göstergelerle ilgili tahminlerde önemli yanılma payı olsa da temel göstergelerin tamamında önemli bir gerileme ve ekonomide ciddi bir tahribat olduğu açıktır.
Savaş yılları boyunca, Irak savunma harcamalarını karşılamak için önemli miktarlarda dış borçlanmaya gitmiştir. Ülkenin dış borç stoku 2001 yılında 62 milyar dolara, 2002’de ise 120 milyar dolara ulaşmıştır. Irak’ın harcama kalemlerinde en önemli yeri tutan savunma harcamaları 2002 tahmini rakamlarına göre 1.3 milyar dolar düzeyinde olmuştur (The Economist
Intelligence Unit-EIU-, 2003).
Tablo 2. Irak Ekonomisinin Temel Göstergeleri
Irak ekonomisindeki büyümeye paralel olarak enflasyon oranının da istikrarlı bir şekilde düştüğü görülmektedir. 1998 yılında %90 olan enflasyon oranı, 1999 yılında %80’e, 2000 yılında %70’e ve 2001 yılında ise %60’a düştüğü tahmin edilmektedir. Ancak enflasyon oranı 2002 yılında tekrar %70’e yükselmiştir (EIU; 2003).
ABD saldırısı öncesi Irak ekonomisinde yaşanan diğer bir olumlu gelişme ise, özel sektörün giderek daha aktif hale gelmesi olmuştur. Saddam Hüseyin 2000 yılı başlarında, özel sektör firmalarının, sanayi yatırımları yapmaları için teşvik edilmesi için önemli kararlar alınmasını sağlamıştır. Bu gelişmeler, uzun yıllardır sosyalist ekonomik politikalar uygulayan ve sanayi tesislerinin çok büyük bölümünün kamuya ait olduğu Irak'ta daha liberal bir ekonomik düzene geçiş için adımlar olarak değerlendirilmiştir. ABD işgali ile birlikte ekonomide bu tür
radikal dönüşümler de askıya alınmış durumdadır.
2. Enerji Dışında Irak Ekonomisinin Yapısı
Bilindiği gibi Irak ekonomisinin önemli bir ayağı petrol gelirlerine dayalıdır. ABD
müdahalesi öncesi ülkenin döviz gelirlerinin yüzde 95’i petrolden sağlanmaktay dı. Öte yandan Irak’ın en büyük giderleri savunma harcamalarından oluşmaktadır. Uzun yıllardır savaş ortamında olan ülkede petrolden elde edilen gelirler büyük ölçüde savaş harcamalarının finansmanı için kullanılmıştır. ABD işgalinin de çok ciddi bir maliyet yarattığı bilinmektedir.
Ekonominin önemli gelir kaynağının petrolden sağlanması diğer alanların ihmal
edilmesine ve son derece yavaş gelişmesine neden olmuştur. Ekonominin petrol dışında varlığına bakıldığında, petrolden tamamen bağımsız düşünemediğimiz sanayi ve ardından tarım kesimi değerlendirilebilir olarak karşımıza çıkmaktadır. Savaş sonrası sağlıklı veriler elde edilemediği için, buradaki değerlendirmeler savaşın hemen öncesini içermektedir. Bu bölümde mevcut sektörler; sanayi, tarım, enerji, ulaşım alt gruplarında ele alınmakta ve bu sektörlerin dış ticaret
göstergeleri değerlendirilmektedir. Burada petrol dışındaki sektörlerin varlığına odaklanılmakla birlikte; enerji sektörü elektrik, doğal gaz ve bunların içerisindeki payının görülmesi amacıyla da petrol alt sektörü olarak ele alınmıştır.
2.1. Sanayi
Irak’ta savaş öncesinde gelişmiş sektörler olarak; petrol, kimya, tekstil, inşaat
malzemeleri ve işlenmiş gıda sanayii varlık göstermektedir. Irak’ta sanayi tesislerinin büyük bir kısmı kamuya ait olmakla birlikte, savaş öncesinde özel kesim yatırım için teşvik edilmiştir. Körfez krizi sonrası zarar gören sanayi tesisleri, petro-kimya, rafineri, tarım makineleri, kimya, demir-çelik, gıda, ilaç, elektrikli, makine, inşaat malzemeleri ve tekstil başta olmak üzere, yedek
parça, yarı mamul ve ham madde sağlanamaması nedeniyle çok düşük kapasitelerle çalıştırılabilmiş ve tesislerin bir kısmı da ham madde sıkıntısı nedeniyle kapatılmıştır. Savaş öncesinde kapatılan tesislerin açılması ve işletilmesi konusunda BM Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programı (MOU) sonrası, daha çok kaynak ayrılmıştır. Irak savaşı sonrasında ise sanayi tesislerinde körfez krizinden çok daha fazla bir tahribatın olduğu tahmin
edilmektedir. Şu anda tahrip edilen bu tesislerin yeniden yapılandırılması ve işler duruma getirilmesi hem çok ciddi bir maliyet, hem de oldukça uzun bir zaman gerektirmektedir.
2.2.Enerji
Elektrik Enerjisi: Körfez Savaşı sırasında Irak’ın elektrik şebekesinin yüzde 90’ı yok edilmiştir. 1992 yılı başlarında 20 adet olan güç istasyonlarının yüzde 75’i tekrar işler hale getirilmiştir. 2001 yılı rakamlarına göre Irak 36.01 milyar kwh elektrik üretmiştir. Aynı yılın tüketimi ise 26,4 milyar kwh olarak gerçekleşmiştir. Enerjinin yaklaşık değerlerle yüzde 55’i ulaşımda, yüzde 35-40’ı sanayide, yüzde 10’i ise konutlarda kullanılmaktadır (EIU, 2003). 2003 öncesinde Irak, Çin, İsveç, Fransa ve Rusya orijinli şirketlerle elektrik üretim istasyonları inşa
etmek üzere anlaşmalar yapmıştır.
Petrol: Irak 113.8 milyar varil petrol rezervi ile Suudi Arabistan’dan sonra en büyük petrol rezervine sahiptir. Kuveyt savaşı ile birlikte petrol üretimi önemli ölçüde düşmüştür. Üretim 1997 yılında BM Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programının (MOU) yürürlüğe girmesiyle birlikte artmaya başlamış ve 1998 yılında günlük 2,11 milyon varile, 1999 yılında ise 2,52 milyon varile yükselmiştir. 2001 yılı tahmini verilerine göre günlük petrol üretimi 2,45 milyon varile ulaşmış petrol tüketimi ise yine 2001 yılı tahmini verilerine
göre, 460.000/gün varil iç tüketimde kullanılmıştır. Bu dönemde yapılan hesaplara göre, petrol üretim kapasitesinin, ülkeye uygulanan ambargonun tamamen kalkmasından itibaren 4 ile 7 yıl arasında günlük 6 milyon varile çıkarılması planlanmıştır. Bu dönemde, BM Kararları dışında da ihracat yapılmaktadır. Sözkonusu Kararlar dışında Ürdün'e karayolu üzerinden 100 bin varil/gün, Suriye'ye 30-40 bin varil/gün ve Basra Denizinden 50-60 bin varil/gün Petrol ihracatı gerçekleştirildiği tahmin edilmektedir (EIU, 2003).
Doğalgaz: Irak sahip olduğu doğal gaz rezervi ile dünyada onuncu sırada gelmektedir. Irak 2002 tahmini verilerine göre 3,15 trilyon kübik feet doğal gaz rezervine sahiptir. Fakat aylık olarak ancak 300 milyon kübik feet doğal gaz üretiminde bulunmaktadır. Irak’da yine 2003 verilerine göre 1.360 km doğal gaz boru hattına sahiptir. Irak yönetimi, Birleşmiş Milletlerin ambargoyu kaldırmasından itibaren üretimi artırmayı ve ihtiyaç fazlasını ihraç etmeyi planlamıştır. 1997 yılında Irak, 4,2 milyar dolar tutarındaki doğal gaz projelerine yatırım yapmak üzere uluslararası şirketlere davette bulunmuştur. Bu şirketler genellikle Irak’a uygulanmakta olan yaptırımların kaldırılması yönünde çabalarda bulunan Fransa, Çin ve Rusya Federasyonu gibi ülkelere mensuptur. Yönetimin tavrı bu şirketlerin imtiyazlar yoluyla ödüllendirilmesi şeklindedir. Türkiye ile Irak arasında 1997 Mayıs ayında Mansuriye sahasının geliştirilmesi ve çıkarılacak doğal gazın bir boru hattıyla Türkiye'ye naklini öngören bir protokol imzalanmış tır.
2.3. Tarım
Irak’ın topraklarının %12’si ekilebilir araziden oluşmaktadır. Orta Doğu Ülkelerine göre önemli bir tarımsal potansiyeli olan Irak tarımsal alanlarında buğday, arpa, pirinç, pamuk, hurma ve çeşitli sebze üretimi yapılmaktadır. Savaş sonrası uygulanan ambargo nedeniyle, tarım üretiminde hayati öneme haiz gübre, tarımsal ilaçlar ve çeşitli tarım aletleri ithalatı gerçekleştirilemediği için, üretim olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle buğday, un, kuru gıdalar,
yağ, çay ve pirinç gibi temel gıda ihtiyacının büyük bir bölümü ithalat yoluyla karşılanmaktadır.
Ülke topraklarının %9’u mera konumundadır. Meralarda sığır ve koyun besiciliği de yapılmaktadır (EIU, 2003).
BMGK’nın 1 Mart ve 29 Mart 2000 tarihli kararlarına göre, “gıda sektörü”, ”eğitim malzeme ve techizatı”, “tarım sektörü” ve “sağlık sektörü”, başlıklı listelerde yer alan çok sayıdaki ürünün Irak’a ihracatında uygulanan BMYK’dan onay alma zorunluluğu kaldırılmıştır.
Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programı kapsamında gıda sektörünün rehabilitasyonu amacıyla ayrılan kaynaklar da artırılmıştır. Ancak, ABD işgali sonrasında bu uygulamanın günümüze yansıyan etkisini tam olarak gözlemlemek olanaklı değildir.
2.4. Ulaşım
Irak’ın 2003 savaş öncesinde oldukça gelişmiş ulaşım ağına sahip olduğu bilinmektedir.
Bu dönemdeki verilere göre, karayolu uzunluğu yaklaşık 45.550 km civarında olduğu tahmin edilmekte ve oldukça iyi bir karayolu altyapısına sahip bulunmaktaydı. Yine 2003 yılı verilerine göre, ülkenin 1.963 km. demiryolu ağı bulunmaktadır. 1015 km olan denizyolu ile ulaşım için ise üç liman bulunmaktadır. Son savaştaki tahribat tam olarak bilinmemekle birlikte havaalanı sayısının yaklaşık 150 tane olduğu tahmin edilmektedir. Ham petrol için 4.350 km, petrol ürünleri için 725 km ve doğal gaz için de 1.360 km boru hattı bulunmaktadır (The World Factbook 2003).
2.5. Dış Ticaret
Irak’ın dış ticareti içinde petrolün payı 1950’lerden bu yana giderek artmıştır. Petrol gelirlerinin önemli tutarlara ulaşması diğer ihraç kalemlerinin ihmal edilmesine neden olmuştur.
Petrol ihracatı ve dünya petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar Irak’ın ödemeler dengesinin temel değişkenleri dir. 1990 yılında uygulamaya konan ambargo sonrası sadece ham petrol ihracatına izin verilmektedir. 1980’lerin sonlarında Irak’ın ihracatının %95’ini petrol oluşturduğu için ambargo Irak’ın ihracat yapısında fazla bir değişikliğe neden olmamıştır. Irak’ın ithalat ürünleri de çok daha fazla çeşitlilik göstermektedir. Irak’ın yerli üretimi sınırlı olduğu için ihtiyaçlarının büyük bir kısmını ithalat yoluyla karşılamaktadır.
Ancak ithalatın BM Yaptırımlar Komitesi tarafından onaya tabi olmasından dolayı ithalat miktar ve çeşitliliği büyük ölçüde sınırlanmıştır. 1997 yılında ambargonun hafifletilmesinden sonra Irak’ın dış ticaret hacmi hızla artmaya başlamıştır. Dış ticaret hacmi 1999 yılında 19,5 milyar dolar olmuş, 2000 yılında 31,7 milyar dolara yükselmiş, 2001 yılında 27,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dış
ticaret dengesi sürekli Irak lehine fazla vermektedir. 1999 yılında 5,9 milyar dolar olan dış ticaret fazlasının, 2000 yılında 9,5 milyar dolar, 2001 yılında 5,5 milyar dolar, 2002’de ise 5.2 milyar dolar olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir (Tablo 3).
Tablo 3 Irak’ın Dış Ticaret Göstergeleri (Milyar $-2002)
Yıllar itibariyle ihracattaki artış ithalattaki artışın üzerinde gerçekleşmiştir. İhracat 1999 yılında 12,7 milyar dolar iken, 2000 yılında yaklaşık % 66 artarak 20,6 milyar dolara yükselmiştir. 2001 yılı ihracat miktarının 16,5 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Irak’ın ihracatının büyük bir bölümü (tahminen yüzde 95’i) ham petrolden oluşmaktadır (Tablo 7). Petrol ihracatından elde edilen gelirlerin yüzde 33’ü ABD işgaline kadar Birleşmiş Milletler Tazminatlar Fonu ve idari giderleri için kesilmiştir. Irak’ın ihracat yaptığı ülkelerin başında
ABD, İtalya, Fransa, İspanya ve Hollanda gelmektedir (Tablo 4). Bu ülkelere ait firmalar Irak’tan ham petrolü alıp, petrol ithal eden ülkelere satmaktadır.
Tablo 4 Irak’ın Dış Ticaretinde Başlıca Ülkeler (2002)
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***