SONRASI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SONRASI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Aralık 2020 Çarşamba

PAKET ÖNCESİ/SONRASI: SİYASAL BİR ANALİZ

PAKET ÖNCESİ/SONRASI: SİYASAL BİR ANALİZ


Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
06.10.2013 


Barış sürecinde taraflar arasında somut sonuçlar alınmamış olsa da bir yıla yakın bir süredir karşılıklı süren bir ateşkesin varlığını kabul etmek gerekiyor. Bu süreci daha önceki süreçlerden ayıran en önemli özelliği devletin de bu süre zarfında ateşkese bağlı kalışıdır. Her iki tarafı umutlandıran ve daha ileri aşamalara gidilmesi isteğini canlı tutan da budur. Her iki taraf da söylemleriyle bu süreci bitirmek için elinden geleni yaptıysa da bunu canlı tutan Öcalan'ın tavrıdır. Hem, PKK Öcalan'ın kararı olmadan ateşkesi bozacak adımlar atamıyor hem de devlet Öcalan'ı devre dışı bırakmaya yanaşıyor. Bu süreç bu şekilde devam ediyor. Oldukça uzamış durumda. Öcalan'ın istediği anlamda bir aşamaya gelişinde hem devletten hem de PKK'den kaynaklanan sorunlar var. Bu sorunlar aşılmadan yapılan görüşmeler birbirinin tekrarı haline gelmektedir. Haziran ayından bu güne kadar ikinci aşama olarak adlandırılan aşamanın gelişimi için toplum demokratikleşme paketi beklentisi içine girdi. BDP de demokratikleşme paketi konusunda taleplerini sürekli olarak canlı tuttu.

KCK ve Kandil açısından bakıldığında KCK önce AKP’nin adım atması gerektiğini, AKP’nin beklenen adımları atmayışı karşısında sürecin devamını AKP’den beklemenin yeterli olmayacağı, demokrasi güçlerinin AKP’yi zorlaması gerektiğini ileri sürdüler.

Bu ülkede gerçek anlamda demokrasi güçleri var mıdır? Olsa da bunların Kürt siyasetiyle ilişkisi ne durumdadır? Bunların var olduğu Gezi Olaylarıyla birlikte ortaya çıktı ancak Kürt hareketi bununla yeterli ilişkiyi geliştiremedi. Kürt siyasetinin demokrasi güçlerinden anladığı bazı sol örgütler, liberal aydınlardan öteye geçmez. Bunların çoğu da şu veya bu şekilde Kürt siyasetiyle ilişki halindedir. Bunun en somut örneği de HDK’dir. Barış sürecinin başlangıcında HDK’li milletvekillerinin Karadeniz Bölgesindeki gezisinde meydana gelen olaylara bakıldığında demokrasi güçleri olarak adlandırılanların kendilerini koruma yeteneğinden yoksun oldukları ortaya çıktı. Bu nedenle “olmayan demokrasi güçleri” desek en doğrusu olacaktır. Bunların AKP’ye adım attırması mümkün değildir. 


Aslında AKP’ye adım attırmanın koşulları Gezi ile birlikte ortaya çıkan toplumsal olaylarla kendisini gösterdi. Gezi ile Kürtler arasında yeterli kontaktın oluşmayışı bu fırsatın kaçmasına neden oldu. Gezi Olaylarının başlangıcında BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in rolünü kimse inkar edemez. Ancak onun bu rolüne BDP’nin kurumsal sahip çıkışı oldukça zayıf kaldı. Daha sonraki aşmalarda ise Gezi Olaylarındaki rolü nedeniyle İmralı’ya gidiş yasağı konulması karşısında BDP’nin İmralı Görüşmelerine Sırrı Süreyya Önder’i götürme konusunda ısrarcı olmayışı Kürtlerin Gezi ile bağını oldukça zayıflamakla kalmadı aynı zamanda Sırrı Süreyya Önder’in Gezi nezdindeki ilişkilerini de zayıflattı. Özellikle o süreçte Taksim’de yapılan mitingde konuşma yapılmasının engellenmiş olması hususu da eklendiğinde Gezi/Kürt bağını oluşturacak önemli bir araçtan yoksun kalındığının kabul edilmesi gerekir. Gerçek durum böyle iken Kürt siyasetinin “AKP’den bunu beklemiyoruz,  demokrasi güçlerinden bunu bekliyoruz.” Demesi havada kalmış oluyor. Bu durumda AKP’nin paketi açıklamasını beklemekten başka bir şansının kalmadığı görüldü. BDP ve KCK gerçekten paketin gerçekten demokrasi paketi olduğuna inanmış olsaydı demokrasi güçlerine böyle bir çağrı yapma gereği duymayacaktı. Ne zaman paketin beklentilerden uzak olduğunu anladılar o zaman bu tür arayış ve çağrılar yaptılar. Çünkü kendileri yapabileceklerini yapmaya çalıştılar. Geride tek bir şey kalmıştı. O da ateşkesin bitirilmesiydi. Bunun da Öcalan’ın kararına bağlı olduğunu bildikleri için dile getirmeyi dahi düşünmediler. Devlet de bunun farkındaydı. Öcalan’ın kararı olmadan ateşkesin bitmeyeceğini biliyorlardı.

AKP paketle kolektif haklar çerçevesinde değil bireysel haklar çerçevesinde yaklaşmış durumdadır. Örgütsel yapı dikkate alınmamıştır Kürtlerin örgütlülüğü yerine tek tek Kürtlerin muhatap alınarak onların kendi örgütsel yapılarından koparak kendisine gelebileceğini düşünmektedir. Buna karşı çıkanlara da “bakın AKP sizlere hak verdi örgütlü yapı bunu kabul etmiyor.” “Haklar, BDP ve PKK'nin umurunda değildir.” Demeye getiriyor. Böylece AKP, var olan hak ve özgürlükleri  kısıtlamayı kendisine hak olarak görmeye devam ediyor. Bu durumda Kürtlerin süreç ve Öcalan hassasiyeti istismar edilmiş durumda. Kürtlerin Öcalan ilişkisi tehlikeli hale gelmiş durumda Bunun en önemli sıkıntısı Kürtlerde oluşan siyasetsizliktir. Siyasetin yükünün Öcalan’ın üzerine yığılmış olması siyasetsizliği derinleştiriyor. Kürt siyaseti demokratik siyasete doğru evrilirken mevcut siyasetleri de elinden kaçırıyor. Kendisi demokratik örgütlülüğü geliştirmediği gibi kendisi dışında yer alan Kürtlerin Türk siyasetine kaymasını/kalması da bu sürece hizmet ediyor. Hükümlü/rehine Öcalan’ın ayda bir BDP’lilerle bir araya gelmesi, Kandile/Kandil’den mektuplar yoluyla çözümde ilerleme olmayacağı görülüyor. Bunu devlet de biliyor. Ancak siyasal iradeyi temsil eden Erdoğan bunu bir türlü kabul etmiyor. Kendisinin belirlediği çerçevede olaya “terörün bitmesi” olarak bakmaya devam ediyor. İşin ilginç yanı BDP’nin bunun bilincinde olmasına rağmen bu konuda adım atmayışıdır. Bunda “AKP sonrası korku” rol oynamış olabilir. Adeta tüm yumurtaların AKP sepetine konulması durumu vardır. Erdoğan’a vurulacak bir darbe ile tüm yumurtaların kırılabileceği düşünülüyor. Erdoğan da tüm yumurtaları sırtlamanın rahatlığıyla olsa gerek Kürt siyasetini tatmin edecek adımlar atmıyor.

Başından beri paketin gizli tutulması diğer partilerin ve özellikle akil insanların raporlarının dikkate alınmayışı hükümetin konuyu bireysel hak kapsamında ele anlayışını ortaya koyuyor. Böylece devletin Kürt veya Alevi haklarının kolektif haklar çerçevesinde olmayacağını gösteriyor. Başörtüsü konusu dahi bu şekildedir. Başörtüsü konusunda bazı istisnaların oluşu bunun göstergesidir.

Öcalan üzerindeki tecrit ve rehine politikasının iki yönlü etkisi vardır. Birincisi Kürt siyasetinin önüne Öcalan konularak daha ileri taleplerin önüne engeller konuluyor; ikincisi ise gelişim ve değişime uygun Kürt siyasetinin önü kesilmiş olmasıdır. Kürtlerin demokratik siyasetini bu şekilde önü kesilmiş durumda. Hükümet de, Kürtlerin genel muhalefetin bir parçası olarak görülmemesini istiyor. Kürtleri genel muhalefetten farklı bir muhalefet olarak göstermek her ne kadar Kürtlerin muhalif duruşuna zarar vermese de bununla hükümete karşı müşterek noktalarda bir araya gelebilecek muhalefetten duyulan korkudur. Bu tarz bir ayrıştırma ile genel muhalefeti oluşturan kesimlerin gözünde Kürtlerin sanki AKP ile birlikte hareket ettikleri şeklinde bir propagandaya zemin sağlıyor. Özellikle MHP bunu çok iyi kullanıyor. CHP bir yana kendisini sol/sosyalist/liberal olarak tanımlayanlarda da böyle bir görüşün oluşmasına neden oluyor. Bu aynı zamanda genel muhalefeti oluşturan kesimlerin Kürtlerin taleplerine sessiz veya karşı çıkmasına neden oluyor. Bu durumda AKP, Kürtlerin gözünde Kürt sorununda adım atabilecek bir parti umudunun devam ettirmesine neden oluyor. Kürtlerin AKP’ye tam karşıtlık temelinde politika üretmeyişindeki açmaz burada kendisini göstermektedir. Geçmişinde ötekileştirmeyi yaşamamış CHP ve MHP’nin bu konuda kendilerini Kürtlerle özdeşleştirmeleri, empati duymaları da mümkün değildir. 

Geçmişinde ötekileştirmeyi bizzat yaşamış siyasal İslamcıların bir nebze de olsa kendileriyle özdeşleşebileceği umudu bu anlamda AKP’de daha fazladır. Ancak uzun süren iktidarın bir sonucu olarak iktidarda kalma süresi uzadıkça iktidardan gitme korkusu büyüdüğünden dolayı iktidar partisinin giderek kendisini Kürtlerle özdeşleşmesinden çok devletle özdeşleşmesini beraberinde getirdiğinden dolayı AKP’ye Kürtlerin umut bağlamasının temelleri kalmamıştır. Kürtler bunu anladıkça bağımsız demokratik siyasetin önüne açarlarsa kazanımlara daha yakın olacaklar. Aksi durumda AKP hükümeti, Kürtleri kendi siyasetine rıza gösteren bir topluluk olarak gösterecektir. Bu da Kürtlerin genel toplumsal muhalefetle ilişkilerini işlemez duruma getirir. Bu aynı zamanda, AKP’ye daha uzun yıllar iktidarda kalma şansını verir. Genel demokratik muhalefet de bu şekilde inandırılarak Kürtlerin sanki AKP ile anlaştıkları izlenimi hakim kılınıyor. Gerçekten bakıldığında Kürt siyasetinin örgütsel yapılarının muhatap alınmayışı karşısında Öcalan’ın sanki muhatap alınıyor şeklindeki algılama arasında handikap oluşmuş durumdadır.
Pakette, özel okullarda ana dilde eğitim imkanın getirilmiş olması tek başına ele alındığında diğer adımlardan daha ileri bir adımdır. Atılacak adımların genel felsefesine bakıldığında farklı bir yerde durmaktadır. AKP, diğer haklarda azar azar giderken neden bu konuda daha ileri gitmiştir? Bunun üzerinde özellikle durmak gerekiyor. Bunun hazırlıkları önceden yapılmış olabilir. İleride kendisinin etkin olabileceği kesimleri şimdiden oluşturmayı amaçlanmış olabilir. Böylece Kürt dili ve kültürünün gelişimini kendi tekeline almak istemiş olabilir. Belki bunu yaparken devlet burslarını da kullanabilir. Devlete bağlı tıpkı cemaat okullarında olduğu gibi bir “Kürt altın nesli” yetiştirmek çabası da olabilir. Ayrıca bunu “Kürtlere anadilde eğitim hakkı” verilmiş gibi gösterme çabası da olabilir. Nasıl olsa bu pratikte karşılık bulmaz da denilmiş olabilir.

AKP’nin en önemli özelliklerinden biri de hak ve özgürlükler konusunda kendi siyasal yararını düşünmüş olmasıdır. Bundan ben nasıl siyasi yarar elde edebilirim düşüncesi ön plana çıkmaktadır. Özellikle bunu kendisi dışındaki örgütsel yapıları yok sayarak yapıyor. Böylece hak ve özgürlüklerin muhatap olanların örgütsel yapılardan daha fazla o yapıyı teşkil eden kitleleri düşündüğü izlenimini vermeye çalışıyor. Bu konuda örgütsel yapıların mücadelesini görmezlikten geliyor. Pakete, Kürt hakları boyutuyla bakıldığında “sanki devlet Kürtleri Kürt örgütlerinden daha fazla düşünüyor” görüntüsü verilmeye çalışılıyor.

TRT6'ya bakınız: Dört yıllık yayın hayatında TRT 6’nın Kürt diline katkısı ne oldu. AKP eliyle kurulacak Kürtçe özel okullar Kürt diline katkı sunabilecek mi? Devletin Kürtçeye bakışı bireysel hak düzeyinde bile değildir. Doğası gereği kolektif olarak kullanıldığında anlam ifade edecek Anadilde eğitim hakkının bu şekilde geliştirici değil de engelleyici olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor.

BDP ve Kürt siyaseti AKP’nin özel okullarda anadilde eğitim hamlesine karşı önermiş oldukları “devlet aracılığıyla anadilde eğitim” önerisi de sıkıntılıdır. Öncelikle anadilde eğitim verecek devlet düşünsel olarak buna hazır mı? Sorusuna cevap vermek gerekiyor. Önümüzde 24 Saat Kürtçe yayının yapıldığı TRT6 örneği vardır. Dört beş yıldır devlet imkanıyla yayınlarına devam ediyor. 

Bu yayının başarısı nedir? Kürtler bu kanalı izliyor mu? Her şeyden önce Kürt Siyasal Kurumları ciddiye alıyor mu? Ona katkı sunabiliyor mu? Bu soruların cevabı “Anadilde eğitim devlet tarafından verilsin.” Talebinin de cevabı olacaktır. Bu haklı bir talep gibi görünse de tartışmaların buna odaklanması sorunun ağırlık merkezini görünmez kılabilir. Özel veya devlet eliyle olsa da onu yürütecek etkin yerel yönetimler olmadan bunun yaşaması mümkün değildir. BDP'li Belediyelere değil eğitim yaptırma, onların kendi şehirlerine su getirmesine dahi engel olan bir devlet gerçeğiyle karşı karşıyayız. 

Depremle yerle bir olan Van Belediye Başkanının o süreçte dahi tutuklanışı durumu göstermeye yeter de artar! Ya da seçildiği günden bu güne kadar belediyeyi bir gün dahi yönetemeyen belediye başkanları, yemin edip görevine başlamayan milletvekilleri varken anadil eğitimin yönetimin Kürtlere verirler mi hiç. Kürtlerin kendi kendisini yönetmesi, geleceği için karar verme boyutu olmadan anadilde eğitimin başarı şansının olmadığının görülmesi gerekiyor. Kürtler kendi sorunlarını ancak kendileri çözebilirler. Bunun yolu da Kürtlerin kendilerini yönetebilmesinden geçer. Nasıl ki, Irak Kürdistan’ında Kürtler yönetimi eline aldıktan sonra günlük sorunlarını çözme imkanı elde ettikçe Türkiye Kürdistan’ında olması gereken de budur. Yönetsel haklarını elde edecek Kürtler sağlıktan, eğitime, güvenliğe kadar tüm sorunlarını çözebilecekler. AKP’nin yönetsel sorunları konu edinen Avrupa Yerel Yönetimler Şartını dahi gündeme getirmeyişinin en önemli nedeni bu şartta yerel yönetim düzeyinde olsa da kendi kendini yönetmenin yolunu kapatmak içindir. Kendi sorununu çözme yeteneği kazanmak sorunu çözmekten daha çok önemlidir.

Anadilde savunma hakkını hak olmaktan çıkarıp bir yük gibi gören anlayış burada da kendisini göstermektedir. Nasıl ki anadilde savunma ne kadar kısıtlıysa anadili de eğitim de aynı şekilde kısıtlıdır.

Kürtler için nasıl ki, anadilde eğitimin kolektif bir hak ve özgürlükse; Aleviler için de Cemevi’nin ibadethane sayılması aynı anlama gelir. Devlet Kürtleri, Türkçe okula mecbur bırakırken, Alevileri de camiye mecbur bırakmak istiyor.  Alevilerin de Kürtlerin de kolektif haklarını yok sayıyor.  Ha cami içinde cemevi, ha özel okulda Kürtçe eğitim birbirinden farkı yoktur. Nasıl ki cami/cemevi projesi Alevilerin toplu yaşadıkları bölgede oluyorsa özel okulda Kürtçe eğitim de Kürtlerin yoğun yaşadıkları bölgelerde olacak gibi görünüyor. Oysa özel okullarda Kürtçe eğitim Kürtlerin göç edip yaşamak zorunda bırakıldıkları Batı illerinde ve metropollerde bir anlam ifade edebilir. Çünkü buralarda Kürtler, Türklerle birlikte yaşamaktadırlar. Bu gibi yerlerde devletin Kürtçe eğitim yapan okul açması oldukça zordur. Devlet pozitif ayrımcılık yaparak Batı ilerinde özel okulların Kürtçe eğitim yapması yolunu açması daha kolay olacaktır. Örneğin nüfusunun büyük çoğunluğunun Kürt olduğu Diyarbakır’da bu ihtiyacı özel okulla karşılamak fiilen de mümkün değildir. Bu gibi yerlerde anadilde eğitimin devlet/yerel yönetimler tarafından yerine getirilmesi zorunludur.  

Pakette dikkatle bakıldığında paketin seçim paketi olduğu açıkça görülüyor. Ağırlıklı olarak kendi çevresine ve ideolojisine hizmet ettiği gözden kaçmıyor. “Andımızın” kaldırılmasında olduğu gibi sanki bununla “Kürtlerin taleplerine” cevap veriliyor gibi bir görünüm oluşsa bile “andımızın” kaldırılması, AKP’nin Laik-Kemalistlerle olan ideolojik çabasının boyutlarından biridir. “Andımızın” kaldırılmasının bu paket içinde oluşu bunu Kürt sorunuyla bağlantılıymış gibi gösterilerek bir yandan Laik-Kemalist ideolojiye karşı bir adım atılırken diğer yandan “Bakınız Kürtler için adım atıyorum.” Demek içindir. AKP böyle yapmakla “Andımızın” kaldırılmasını zora sokmuştur. Nitekim ulusalcı ve milliyetçilerin en büyük tepkisi “andımızın” kaldırılmasına karşı olmuştur. Konusu “andımız” da olsa üstten bir kararla bir şeyi kaldırmak/yasaklamak otoriterlik anlamına gelmektedir. Kaldırma/yasaklamadan çok bunun okunup okunmayacağı tıpkı serbest kıyafet uygulamasında olduğu gibi kararının okulların okul/aile birlikleri/velilerin kararına bırakılması daha iyi olurdu.

AKP’ye seçim kazandırma amaçlı olsa da paketle BDP’ye seçimi kazandırmama da amaçlanmıştır. Çözüm sürecine BDP’yi dahil eden(?) AKP’den BDP’nin en önemli beklentisi tutuklu BDP’lilerin tahliyelerinin yolunun açılmasıydı. Paket açıldığında değil tahliyelerin yolunun açılması; tahliyelerin daha da zorlaştığı, yeni mahkeme heyetleri kurularak KCK davalarındaki yargılamaların hızlandırılması gerçeği ile karşı karşıya kalındı.

AKP, Seçim öncesi yaşanacak tahliyelerin Kürtlere yaşatacağı motivasyonu görmek istemiyor. En kritik anda Öcalan'ın avukatlarından hiç birisinin tahliye edilmeyişi, dosyanın mütalaa için savcılığı verilmiş olması, diğer dosyalara bakan heyetlerin ikiye çıkarılıp heyetlerin sadece bu davaya özgülenmesi “bir an önce ceza verelim” anlayışını gösteriyor BDP'ye yönelik bu davaların sonuçlanması halinde “BDP/PKK/Terör” bağlantısı sayılarak BDP’nin kapatılmasına doğru yol alınıyor. Yargılamaların durması, düşmesi beklenirken hızlandırılması paketin Kürt siyaseti için olumsuz sonuçlar yarattığının en önemli belirtisidir.  Bu şekilde yeni engellerle dolu seçim sistemini getirebileceği hususu da dikkate alınarak 2015 yılında yapılacak genel seçimlerde AKP’nin Kürt siyasetinin grup oluşturmasının yolunu kapatmaya çalıştığı söylenebilir.

Sonuç olarak, paketin anlamı: “Size metro yok, metrobüse mecbursunuz; özel arabası olanlar yol ve benzin buluyorlarsa arabalarını kullanabilirler.”


***

16 Kasım 2018 Cuma

İKİNCİ ABD OPERASYONU SONRASI IRAKIN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ BÖLÜM 2


İKİNCİ ABD OPERASYONU SONRASI IRAKIN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ  BÖLÜM 2


BMGK'nin 1284 sayılı Kararı ile Irak'ın petrol ihracatına getirilen sınırlamanın 
kaldırılması, petrol üretim kapasitesinin artırılması amacıyla önemli kaynak ayrılması ve petrol fiyatlarının önceki yıllara göre yükselmesi, 2000’li yılların başında Irak'ın ithalatının artmasına neden olmuştur. Irak’ın 2000 ithalatının bir önceki yıla göre yüzde 38 artarak 11,1 milyar dolara yükseldiği ve 2001 ithalatının 11 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. 

Bu değerlerde 2002 yılında düşüş görülmüş; bu yıl tahmini olarak ithalat 13 milyar dolar, ihracat ise 7.8 milyar dolar gerçekleşmiştir. 2003 öncesi verilere göre, Irak’ın ithal ettiği başlıca ürünler temel gıda maddeleri, dayanıklı tüketim malları, ilaç ve tıbbi malzeme ve cihazlar, ulaşım araçları ve yedek parçaları, demiryolu malzemeleri, makineler, elektrik malzemeleri ve teçhizat, içme 
suyu ve kanalizasyon sistemlerinin yenilenmesinde kullanılan malzeme ve teçhizat, tarımsal alet ve makineler, iş makineleri, telekomünikasyon malzemeleri, eğitim araç, gereç ve malzemeleri, petrol üretiminde kullanılan malzeme ve teçhizattır (Tablo 5). İthalatta ilk sıraları alan ülkeler, Fransa, Avustralya, İtalya, Almanya, Çin ve Rusya’dır (Tablo 4). 

Irak 2000’lerin başında dış ticarette önemli gelişmeler kaydetmiştir. Irak ile Suudi Arabistan arasındaki Arar sınır kapısı 2001 yılının Ocak ayında açılmıştır. Yine 2001 yılında Suriye ve Mısır’la Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmış ve Dubai’ye günde iki kez gemi seferlerine başlanmıştır. Avusturya ise Bağdat’taki Ticaret Müşavirliğini yeniden açmıştır. 

Tablo 5 Irak’ın Başlıca İthalat Maddeleri 



Tablo 6 Irak’ın Başlıca İhracat Maddeleri HS MADDELER Değeri (1000 $) 

3. ABD'nin Irak'a İlişkin Ekonomik Hesapları 

ABD’nin uluslararası çatışmalarının altında yatan en temel faktörün ekonomik nedenler olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle, ABD’nin dış politika hedeflerinin temellerinin anlaşılabilmesi için ekonomik nedenlere dikkati çekmek gereklidir. Ulusal güvenlik politikalarının ekonomik sonuçlarının iki temel dayanağı olduğu ileri sürülmektedir. Birincisi askeri araçların ekonomik etki yapmak üzere kullanılması, ikincisi ise, ekonomik araçların askeri araçları tamamlar bir biçimde veya onların yerine kullanılmasıdır. Birinci nedende araştırılması gereken askeri araştırma ve geliştirme çalışmalarının ticari açıdan değer yaratacak hareketlenmeyi nasıl sağlayacağının ortaya konmasıdır. Askeri gruplar, hava ulaşımı, lojistik, mühendislik ve tıbbi hizmetlerin, acil yardım, ekonomik kalkınma veya ulus inşa etmek için kullanılması ilk olarak akla gelen araştırmalardır. ABD askeri üretimi ve ihracat politikaları, diğer ülkelerin tehlikeli silahları üretmesini durdurmak için kullanılması, ABD istihbaratının ekonomik amaçlarla kullanılması gibi hususlar da bu konu kapsamında düşünülmüştür (KÖNİ, 2005 : 400). 

Bütün bunlar dikkate alındığı zaman ABD’nin Irak’a saldırısındaki temel amacın, savaş süresince ve sonrasında ekonomik olarak kendisine bazı çıkarlar sağlayacak ortamı yaratmak olduğu ifade edilebilir. Savaş sırasındaki harcamalar, özellikle silah ve diğer savaş araçları başta olmak üzere savaş ekonomisinin gelişmesinde önemli bir faktördür. Öte yandan savaşla birlikte 
ve sonrasında savaşın tahrip ettiği alanların yeniden inşası da ekonomik açıdan inşaat ve ilişkili sektörler için önemli bir ekonomik yarar vaat etmektedir. 

4. ABD'nin Irak'tan Çıkış Senaryoları 

Irak ekonomisindeki hakim güç olan enerji kaynaklarını hesaba katmazsak, makro senaryo; “ABD Irak'tan çıkacaktır” şeklinde belirlenebilir. 
Buradaki çıkış noktası şu şekilde ifade edilebilir; ABD’nin Irak’ta bulunmasının nedeni bölgede siyasi istikrarın sağlanması amacını taşımaktadır. Ancak bilindiği gibi, işgale ilişkin diğer yorumlar büyük ölçüde ABD’nin bu bölgedeki petrol kaynaklarını kontrol etmek amacında olduğu yönündedir. Eğer bu olanaktan söz etmezsek, ABD’nin bu ülkeden çıkmasına yönelik görüşler geliştirmek anlamlı hale gelmektedir. Ancak bu durumda ABD’nin hiçbir ekonomik çıkar gözetmeksizin buradan ayrılmasını düşünmek de çok akılcı olmayacaktır. 
Bu durumda ana senaryo; ABD’nin Irak’dan çıkacağı ve çıkarken de kendisine ekonomik olanaklar yaratarak bunu yapacağı şeklinde olabilir. Burada ABD Irak üzerinden kendisine yeni ekonomik olanaklar yaratırken, Irak da, çöken ekonomisini yeniden ayağa kaldırmak için yıllarca uğraş verecektir. 
Bölgede güçlü bir Irak ihtimali de böylece uzun yıllar ertelenmiş olacaktır. 
ABD’nin Irak'dan çıkacağı varsayıma yönelik olarak geliştirilebilecek mikro senaryolar aşağıdaki şekildedir. 

Senaryo 1. 

ABD, Irak ekonomisini bir daha düzelemeyecek duruma getirerek çıkabilir. 

Bu mikro senaryo kapsamında : 

• ABD tarafından Irak ekonomisinin yapı taşları olan üretim birimleri (fabrikalar, 
sanayi işletmeleri ve ticaret birimleri) çökertilecektir. 
• Öte yandan ekonominin işleyişine olanak sağlayan, ulaşım ağları, enerji tesisleri, elektrik santralleri, doğal gaz hatları, petrol aktarım tesislerinin tahrip edilmesi sonrasında hem üretimin, hem de ticaretin önü tamamen kesilecektir. 
Şu an Irak’da görünen durum bu tanımlamadan çok farklı değildir. 
ABD ekonomik birimleri fark gözetmeksizin büyük ölçüde tahrip etmiş durumdadır. Bu senaryo ise, mevcut durumda kalanların da tamamen yok edilmesi üzerine geliştirilebilir. Bu mikro senaryo bağlamında; Eğer ABD Irak’dan çıkarsa büyük ihtimalle kalan ekonomik birimler de tamamen 
tahrip edilecektir. 

Senaryo 2. 

Bu Ekonomik çöküşten yarar sağlamak isteyecek olan ABD çöken Irak  ekonomisini tekrar iyileştirmek için kendi olanaklarını kullanabileceği bir ortam yaratabilir. 

Irak ekonomisini düzeltme yollarının ABD için ne tür getirisi olacağına bakıldığında şu olasılıklar kaşımıza çıkmaktadır: 

• Öncelikle yenilenecek ortamların yeni mimarı kendisi olacaktır. Tamamen tahrip edilen şehirlerin yeniden inşası için harekete geçecek olan ABD’nin inşaat ve yan sanayiden önemli bir çıkar sağlayacağı son derece açıktır. 
• ABD müttefiklerini Irak’ın yeniden inşasında bu olanaktan yararlandırarak, aynı zamanda dolaylı çıkar da sağlayacaktır. 
• Komşu devletlere sunacağı bazı olanaklarla onların üzerinde ilave bir kontrol 
sağlayacaktır. Örneğin bazı işleri taşeron olarak yaptırabileceği gibi, geçici işgücünü buralardan sağlanmayı da tercih edecektir. 

Senaryo 3. 

ABD, Irak ekonomisini İsrail ile birlikte ortaklaşa onarma girişiminde 
bulunabilir. 

ABD’nin İsrail’le bu tür bir işbirliğini gerektiren nedenler ve bunun ABD ve İsrail’e sağlayacağı olası avantajlar şunlardır: 

• Öncelikle, ABD’nin Orta Doğu’daki en önemli müttefiki İsrail buradan mutlaka bir pay almak isteyecektir. ABD her zamanki klasik fonksiyonunu yerine getirerek dışarıya bu dayanışma ve koruyuculuk mesajını yineleyecektir. ABD destekli bir İsrail daha güçlü bir imaja sahip olacaktır. 
• Diğer taraftan ABD’nin İsrail’e sağlayacağı bu olanak karşılıklı işbirliğini ekonomik katkı ile de kuvvetlendirecek yeni bir unsur olacaktır. 
• Bu yolla bölge ülkelerine ve bölgedeki etkin güçlere yeni bir mesaj daha verilmiş olacaktır. 
• Bölgede hem siyasi hem de ekonomik olarak güçlü bir İsrail bölgenin gelecek 
stratejilerinin birinci aktörü olmaya devam edecektir. 
• Böyle bir gelişme bölgedeki diğer ülkelerin rahatsız olmalarına neden olacaktır. 

Senaryo 4. 

ABD çöken ekonomiyi düzeltmek için stratejik öneme sahip silah sektörünü 
devreye sokabilir. 

• ABD’nin Irak ekonomisini yeniden yapılandırmak için silah sektörünü kullanmasının ABD için kısa dönemde olumlu, uzun dönemde ise olumsuz sonuçları olabilecektir. ABD Irak’a bu yolla yaptığı desteğin karşılığında bu bölgede kontrolü elinde tutmaya ve bunu silah sektörünü kontrol ederek yapmaya devam edebilir. Ancak bölge ülkelerinin bu tür bir gelişmeden  rahatsızlık duymaları kaçınılmazdır. Bu gerçek bölgede sürekli bir risk unsuru yaratacak faktör olacaktır. 
• Irak ekonomisinin yeniden canlandırılmasının bir yolu olarak Irak’ın silah üretimi konusunda faaliyetlerini sürdürmesi sağlanabilir. Silah sektörünün canlanması kısa dönemde buradan çıkar sağlayacak Irak ekonomisi için de fayda sağlayabilir ve Irak bundan hoşnut kalabilir. Ancak orta ve uzun dönemde yukarıda bahsettiğimiz bu girişim bölgede dengeleri sarsacaktır. 
• Aynı şekilde Orta Doğu’nun geleceği ve bölgedeki dengeler açısından gelişmiş bir silah sektörüne sahip Irak bölgede sıkıntı ve istikrarsızlık yaratabilir. Bu olasılık sözü edilen gerekçelerle bölge ülkeleri tarafından dikkatle izlenecektir. 

Senaryo 5. 

Uyuşturucu trafiğinde; PKK, İran, Pakistan, Afganistan duraklarından biri 
yer değiştirip Irak bu duraklardan biri ve hatta en başlıcası olabilir. 
Böyle bir girişim; Irak, ABD ve Orta Doğu için bazı getiriler sağlayacağı gibi, sakıncaları da beraberinde getirecektir. Bunlar; 
• Irak bu trafikten yararlanarak örtülü büyük bir ekonomik çıkar sağlayacaktır. Böylece savaş sonrası ekonomisini düzeltebilecek ve şehirlerini çok daha ucuza yeniden inşa edecektir. 
• ABD kontrolünün devam ettiği bir ülkenin bu tür bir ticari trafikte yer alması 
ABD’nin bu sektör üzerinde de kontrolünü sağlaması anlamına gelmektedir. 
• Bu durum uyuşturucu ticaretinden ciddi ekonomik yarar sağlayan diğer bölge ülkeleri tarafından hoş karşılanmayacaktır. 
• Bölgedeki terörist örgütlerin bu kanalla besleniyor olmaları, bu durumdan zarar gören ülkelerin (örneğin Türkiye) bu trafikte önder olacak bir ülke ile ilişkilerini olumsuz olarak etkileyecektir. 
• Öte yandan bu yolla ekonomik güç elde eden bir ülke olarak Irak, hiçbir zaman gerçek ekonomik performansını kullanmayacak ve kontrol edilen ülke konumundan hiç bir zaman kurtulamayacaktır. Bu da ABD’nin arzuladığı bir sonuç olacaktır. 

Senaryo 6. 

Çöken Irak ekonomisinin telafisi için ABD, Arap Orta Doğusundan Suriye ve 
Iran gibi ülkeleri Irak’ı yeniden yapılandırmak için birer aracı olarak kullanabilir. 
Irak’ın yeniden yapılandırılmasında doğrudan ya da dolaylı rol verilecek bölge ülkeleri Iran ve Suriye için bu durumun kısa ve uzun vadelerde avantaj ve dezavantajları ve ayrıca ABD için olası sonuçları söz konusu olacaktır. 

Bunlar; 

• Irak ekonomisinin inşası için ABD’nin bölge ülkelerine vereceği ihaleler bu ülkelerin bu durumdan sağlayacakları çıkar nedeniyle kısa vadede ABD kontrolünde bir Arap bölgesi ortaya çıkaracaktır. 
• Bu gelişmenin olumlu tarafı; yeniden yapılanmada yakın ülkelerin katkılarının Irak için olumlu ekonomik sonuçlar ortaya çıkarması ve bu ülkelerin de bu durumdan önemli bir yarar sağlamalarıdır. 
• Öte yandan yeniden yapılanmada sadece bu ülkelerle sınırlı bir girişim, ABD’nin sadece bu ülkeleri aracı olarak kullanması bölgedeki diğer ülkeleri rahatsız edecektir. 


Senaryo 7. 

Irak ekonomisini çökerten ABD; 

Orta Doğu coğrafyası ile tarihi bağları bulunan ve halen bu coğrafyada yer alan bazı ülkelerden maksimum ekonomik fayda elde etmeyi amaçlayan ve AB bağlamında ABD ile iyi ilişkiler kurmanın faydalı olacağını düşünen, bölge 
dışından Almanya, Fransa ve İngiltere'yi çöken Irak ekonomisini tamir etmek üzere destekçi dış güçler olarak yanına çekmek isteyebilir. 

Bu olasılığın gerçekleşmesinin ABD, Fransa ve İngiltere için kısa ve uzun vadelerde doğuracağı sonuçları şu şekilde sıralamak olanaklıdır. 

• Tarih boyunca bu bölgede bir şekilde var olmak isteyen AB ülkeleri ile birlikte bu bölgeyi yeniden yapılandırmak isteyen ABD, bu ülkelerin geçmiş yılardaki emellerini yeniden gündeme getirmiş olacaktır. 
• Orta Doğu ülkeleri bu gelişmeden rahatsız olacak ve bu konudaki tepkilerini 
muhtemelen ciddi olarak belirteceklerdir. 
• Bu durumdan fayda sağlayacak olanlar doğal olarak kendisine rol verilen Fransa ve İngiltere olacaktır. Bu hem ekonomik çıkar, hem de bölgede yeni bir hakim güç pozisyonu sağlamak şeklinde olacaktır. 

5. Senaryoların Olası Sonuçları 

Mikro senaryoların gerçekleşmesi halinde karşılaşılacak olası sonuçları aşağıdaki gibi sıralamak olanaklıdır: 

1. ABD tarafından çökertilen Irak ekonomisi tekrar ABD önderliğinde inşa edilmeye başlayıncaya kadar Irak halkı ekonomik açıdan büyük bir çıkmazda olacaktır. Bu çıkmaz beraberinde bir halk hareketini de getirebilir. 

2. ABD Irak ekonomisinin merkezini Bağdat'dan Kuzey Irak'a kaydırabilir. 

Böylece Kuzey Irak ekonomik açıdan öncelikli olur. 
Ekonomik açıdan güçlü bir Kuzey Irak ise, siyasi olarak Irak'ın Sünni ve Şii Arap 
kesimleri üzerindeki hakimiyetini geliştirir. Nüfustaki çoğunluklarına karşı, azınlık teşkil eden Kürtler nezdinde siyasi ve ekonomik açılardan baskı altına alınacak Sünni ve Şii Araplar ile Kürtler arasında Irak genelinde sıcak çatışmalar yaşanabilir. Ayrıca güçlenen Kuzey Irak Kürtlerinin İran'da yerleşik Kürtlere ve Türkiye'de süre gelen ayrılıkçı Kürt hareketine olası desteği ve bunun getireceği olası olumsuzluklar da değerlendirilmelidir. 

3. Çöken ekonomi yine ABD'nin mali gücü ile inşa edilirse ekonomideki tüm sektörlerin denetimi ABD'ye geçer. Böylelikle ekonomik öncelik ABD'de olur. Yani ABD, hem Irak özelinde hem de Orta Doğu genelinde dengeleri belirleyici bir dış güç olmaya devam eder. Bu durum, Batılı bir dış gücün denetimine dinsel ve siyasal denenlerle hep soğuk baka gelmiş olan Orta Doğulu devletleri ve Irak'ı iç karışıklığa sürükleyebilir. 

4. Irak Orta Doğu genelinde uzun dönemde başa çıkılamayacak bir silah gücüne 
dönüşebilir. Bu durum istikrarsız Orta Doğu'yu iyice istikrarsızlaştırabilir. 

5. Uyuşturucu trafiğinin merkezinin Irak'a kayması, Irak'ı kontrolsüz bir güce 
dönüştürebilir. 

6. Irak ekonomisini onarmak için İsrail ile işbirliği geliştirecek olan ABD, İsrail'i sadece Filistin sorunu üzerinde güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda Irak üzerinde de söz sahibi olacak bir konuma taşıyacaktır. İsrail'in Arap Orta Doğusu üzerinde bu denli etki genişletmesinin özellikle Filistin-İsrail bağlamındaki olası olumsuz sonuçları değerlendirilmelidir. 

7. Irak ekonomisini yeniden yapılandırmak için ABD'nin Suriye ve İran gibi devletleri devreye sokması ve görüntüde de olsa birer aracı gibi kullanması Orta Doğu dengelerini bozabilir. 

8. Irak ekonomisini İngiltere, Fransa ve Almanya desteği ile yeniden imar çabasına giren bir ABD, dış güçlerin hakimiyetini tekrar bu coğrafyaya çekmiş olacaktır. Sömürge olma türünden bir acı tecrübesi bulunan Orta Doğu devletlerinin bu üç ülkenin tekrar Orta Doğu coğrafyasına girmeleri karşısında alacağı tavır ve olası olumsuz yansımalar da değerlendirilmelidir. 

Sonuç Yerine 

Bu çalışmada, Irak ekonomisindeki hakim güç olan enerji kaynakları ana gösterge olmaktan çıkarılırsa, ABD’nin Irak’dan çıkacağı varsayımı altında geliştirilen senaryolar tartışılmış ve bunların olası sonuçları değerlendirilmiştir. Geliştirilen senaryoların ortak noktasını; büyük ölçüde tahrip edilen Irak’ın yeniden inşasının nasıl paylaşılacağı ve ekonominin yeniden canlandırılması için hangi yolların ve yöntemlerin izleneceği oluşturmaktadır. ABD’nin Irak’ın yeniden yapılanmasının kendi kontrolü dışında gerçekleştirilmesine izin vermeyeceği 
düşünülürse, senaryolar Irak’ın ABD’nin inisiyatifi ve kontrolünde yeniden inşası üzerine geliştirilmiştir. Ancak bunun gerçekleştirilmesi sırasında ABD’nin kimlere pay vereceği ve sonrasında ortaya çıkacak durumun Irak’ı kontrolünde ne kadar etken olacağı sorusu önem taşımaktadır. ABD müdahalesi, Orta Doğu’da yeni stratejilerin oluşturulmasını beraberinde getirmekle birlikte, bundan sonra verilecek kararlar da Orta Doğu’daki dengeleri etkileyebilecektir. Irak’a siyasi istikrarı sağlamak üzere müdahale eden ABD, bu amacına bir şekilde ulaşmış gibi görünse de Irak ekonomisini ciddi şekilde tahribata uğratmış ve en önemlisi 
de sosyal istikrarı sağlayamamış durumdadır. Bu aşamada ortak düşünce şudur ki; ABD mevcut tabloya göre ileride kendisine çıkar sağlayacak en uygun çözümün arayışı içindedir. Kamunun bütün tepkisiine rağmen müdahalede ısrarcı olan ABD’nin bu bölgedeki stratejik hedeflerinin yanısıra, ekonomik kazanç elde etmeden çıkmayacağı düşünülebilir. 

Kaynakça 

• ITC - Interactive Trade Map, 2004 
• KÖNİ, Hasan (2005), “Ekonomik Güvenlik, Uluslararası İlişkiler ve Türkiye”, 
Uluslararası Çatışma Alanları ve Türkiye’nin Güvenliği, Gamze Güngörmüş Kona 
(Ed.), İstanbul : IQ Yayınları. 
• ÖZCAN, Gencer (2004), “Doksanlı Yıllar Boyunca ABD’nin Orta Doğu’da Değişen 
Konumu”, Fulya Atacan (Ed.), Değişen Toplumlar Değişmeyen Siyaset: Ortadoğu, 
İstanbul : Bağlam Yayınları. 
• ÖZTÜRK, Osman Metin (2005), “ABD, Büyük Orta Doğu Projesi ve Türkiye”, Gazi 
Üniversitesi İ.İ.B.F. Yorum Mart Ayı Bülteni. 
• STANSFIELD, Gareth R.V., “Çarpışan Milliyetçilikler ve Irak Devletinin Çöküşü”, 
Fulya Atacan (Ed.), Değişen Toplumlar Değişmeyen Siyaset: Ortadoğu, İstanbul : Bağlam Yayınları. 
• The Economist Intelligence Unit, 2003 Country Report (Iraq) 
• The World Factbook 2003, CIA 


***

İKİNCİ ABD OPERASYONU SONRASI IRAKIN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ BÖLÜM 1



İKİNCİ ABD OPERASYONU SONRASI IRAKIN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ  BÖLÜM 1



Dr. Gamze Güngörmüş Kona 
İstanbul-Turkey 
gamzekona@gmail.com 
AKADEMİK BAKIŞ 
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi 
ISSN:1694 – 528X Sayı: 
10 Eylül – 2006 
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – 
KIRGIZİSTAN 


İKİNCİ ABD OPERASYONU SONRASI IRAK’IN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ VE ABD’NİN IRAK’A İLİŞKİN EKONOMİK PLANLARI 

Giriş 


Bilindiği gibi ABD’nin Irak’a müdahalesi siyasi istikrarı sağlama amacı taşımaktadır. 

Bugüne kadar yaşanan gelişmeler, ABD’nin amacına rejimi değiştirerek bir ölçüde ulaştığının ancak hem siyasal hem de sosyal açılardan istikrarın sağlanamadığının birer göstergesidir. ABD müdahale sonrasında hızlı bir siyasi yapılanma ve devlet inşası çabası girmiştir. Bazı görüşlere göre, ABD Irak’ta işleyebilir bir demokrasi yaratma ve sürdürme hususlarında başarılı 
olduğunda, bunu tarihsel eğilimlere karşı gerçekleştirmiş olacağı, ancak başarısız olduğunda ise, Irak halkını Baas şiddeti ve belirsizliğinden daha şiddet dolu ve belirsiz bir siyasi geleceğe mahkum edeceği yönündedir. (STANSFIELD, 2004 : 190) 

Tarihsel sürece bakıldığında, ABD’nin geçtiğimiz on yılda uyguladığı bölgesel 
politikalarla Orta Doğu’yu kendi öncelikleri doğrultusunda yeniden düzenlemeye çalıştığı görülecektir. (ÖZCAN, 2004 : 349) ABD’nin bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda son düzenleme teşebbüsü ikinci Irak müdahalesi olmuştur. Ancak, ABD’nin ikinci Irak müdahalesi sonrasında bölgede yeni sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır. Stratejistler, ABD’nin Irak işgali sonrası tutumunun ne olacağını ve bunun getireceği olası sonuçları tartışmaktadır. Bilindiği gibi, 
ABD’nin Irak ile ilgili planlarında siyasi hedeflerin yanısıra Irak’ın sahip olduğu petrol rezervleri ve bunun getirdiği ekonomik büyüklük de önem taşımaktadır. Hatta, ABD-Irak denkleminden petrolü çıkardığımız zaman sonuç neredeyse anlamsızlaşmaktadır. Zira, ABD için Irak’ın ekonomik olarak varlığının öncelikle petrole odaklı olduğu öne sürülmektedir. Amerikan toplumunu dahi ikiye bölen bu kadar tartışmalı bir müdahalenin arkasında petrol gibi büyük bir ekonomik itici faktör olduğu bilinse de, bu müdahaleyi tek bir itici faktör çerçevesinde açıklamak yanlış ve eksik olacaktır. İşgalin sonrasındaki beliren yeni tabloda, halkın tutumu ve talebinin, müdahalenin amaçları ile çok fazla örtüşmediği görülmektedir. Bu nedenle, artık ABD petrolü temel almadan yeni stratejiler geliştirmek durumundadır. Öte yandan müdahalenin savaş yolu ile 
gerçekleşmesi, savaşın ve sonrasının getirdiği yeni koşullar, sadece ABD’nin değil, bölgedeki diğer ülkelerin de bu bölge ile ilgili yeni stratejiler geliştirmelerine neden olmuştur. 

Bu denklemde sorgulanması gereken şudur; işgalin tamamlanması sonrasında petrolden doğrudan yararlanamayacak bir ABD bu durumdan ne tür bir ekonomik çıkar sağlayabilir ve bu çıkarı verimli kılabilmek için ne tür stratejiler uygulayabilir? Bu makalenin konusunu ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında ortaya çıkması muhtemel yeni durumlar oluşturmaktadır. Bu ana başlık çerçevesinde makalenin odak noktasını ABD’nin Irak’la ilgili olası senaryolarının ekonomik 
açıdan değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Bu amaçla, makalede öncelikle, Irak ekonomisinin genel görünümü incelenerek, petrol dışındaki ekonomik varlığı araştırılmıştır. Ardından, ABD’nin Irak’tan çıkış senaryoları ve bunların olası sonuçları ekonomik perspektiften değerlendirilmiştir. 

1. Irak Ekonomisinin Genel Görünümü,

Irak, % 40’ı 0-14 yaşındaki çocuk ve gençlerden oluşan 25 milyonluk bir nüfusa sahiptir. 
Etnik dağılımına bakıldığında nüfusun; %80’i Arap, %15’i Kürt ve %5’i Türkmen’lerden oluştuğu görülmektedir (Tablo 1). Irak, Osmanlı yönetimi sonrasında İngiliz manda yönetimi altına girmiş, 1932 yılında bağımsızlığına kavuşmuş ve 1958 yılında da cumhuriyet ilan edilmiştir. Ülke, 1979 yılından ABD işgaline kadar geçen sürede Saddam Hüseyin’in önderliğini yaptığı Baas Partisi tarafından yönetilmiştir. Saddam Hüseyin’in iktidarı ele geçirmesinden sonra 
Irak, 1980-88 yılları arasında İran’la savaşmış, 1990 yılının Ağustos ayında ise Kuveyt’i işgal etmiştir. Bu işgal Birleşmiş Milletler tarafından çok sert bir şekilde karşılanmış ve ABD önderliğinde Ocak-Şubat 1991 tarihinde gerçekleştirilen müdahale ile Irak Kuveyt’ten çekilmek zorunda bırakılmıştır. Ayrıca, bu dönemde 661 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararıyla ambargo uygulanmaya başlanmıştır. 1997 yılında yürürlüğe giren bu ambargo “BM Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programı (MOU)” kapsamında uygulanmıştır (The World 
Factbook 2003, Central Information Agency-CIA-). ABD’nin Irak’a saldırısından sonra, Saddam Hüseyin dönemi sona ermiş ve ekonomik durum savaş ortamının getirdiği koşullara göre şekillenmiştir. Koalisyon güçlerinin hala varlıklarını devam ettirdiği ve yeni bir rejim yerleştirilmeye çalışılan mevcut ortamda henüz işleyen bir ekonomiden söz etmek olanaklı değildir. 




Tablo 1 Irak - Temel Sosyal Göstergeler 

Kaynak : The World Factbook 2003, CIA 
The Economist Intelligence Unit, December 2003 Country Report. 

Bilindiği gibi, Irak ekonomisi petrole dayanmaktadır. 
2003 öncesini değerlendirdiğimiz zaman ülkenin döviz gelirlerinin yüzde 95’inin petrolden sağlandığı görülmektedir. 1980’li yıllarda Petrolden elde edilen gelirlerin neredeyse tamamı sekiz yıl süren savaşın finansmanı için kullanılmış  tır. Bu dönemde aynı zamanda petrol ihracat olanakları da büyük ölçüde kısıtlanmıştır. 

İran ile yapılan savaşın Irak ekonomisine olan maliyeti yaklaşık 100 milyar dolar civarında olmuştur. 1988 yılında savaş sona erdiği zaman petrol gelirleri ülkenin yeniden imarı için önemli bir kaynak oluşturmuş ve dış ticaret hacminde önemli bir artış gözlenmiştir. Ancak bu dönemde Kuveyt’in işgal edilmesi sonrasında BM müdahalesi ve ambargo kararı Irak ekonomisini ciddi olarak etkilemiştir. Savaş ortamı Irak’ın savunma harcamalarını arttırmıştır. Askeri harcamaların milli gelire oranı 1991 yılında yüzde 75’e kadar yükselmiştir. 2001-2002 yıllarında, global ekonomideki yavaşlama ve petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle milli gelirde de bir azalma söz konusu olmuştur (The World Factbook 2003, CIA). 2003 sonrası ekonomideki göstergelerle ilgili tahminlerde önemli yanılma payı olsa da temel göstergelerin tamamında önemli bir gerileme ve ekonomide ciddi bir tahribat olduğu açıktır. 

Savaş yılları boyunca, Irak savunma harcamalarını karşılamak için önemli miktarlarda dış borçlanmaya gitmiştir. Ülkenin dış borç stoku 2001 yılında 62 milyar dolara, 2002’de ise 120 milyar dolara ulaşmıştır. Irak’ın harcama kalemlerinde en önemli yeri tutan savunma harcamaları 2002 tahmini rakamlarına göre 1.3 milyar dolar düzeyinde olmuştur (The Economist 
Intelligence Unit-EIU-, 2003). 



Tablo 2. Irak Ekonomisinin Temel Göstergeleri 

Irak ekonomisi uygulanan ambargonun hafifletilmesi sonrasında hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. Sağlıklı verilere ulaşılamamakla birlikte, GSMH’nın 1999 yılında %18, 2000 yılında %4 büyüdüğü ve ardından 2001 yılında %6, 2002 yılında ise %3 küçüldüğü tahmin edilmektedir (EIU; 2003). Bu gelişmeler sonucunda, GSYİH’nın 2000 yılında 31,8 milyar dolara ulaştığı, 2001 yılında %6 oranında daralarak 28,5 milyar dolar olarak gerçekleştiği, 2002’de ise 27.6 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. 

Irak ekonomisindeki büyümeye paralel olarak enflasyon oranının da istikrarlı bir şekilde düştüğü görülmektedir. 1998 yılında %90 olan enflasyon oranı, 1999 yılında %80’e, 2000 yılında %70’e ve 2001 yılında ise %60’a düştüğü tahmin edilmektedir. Ancak enflasyon oranı 2002 yılında tekrar %70’e yükselmiştir (EIU; 2003). 

ABD saldırısı öncesi Irak ekonomisinde yaşanan diğer bir olumlu gelişme ise, özel sektörün giderek daha aktif hale gelmesi olmuştur. Saddam Hüseyin 2000 yılı başlarında, özel sektör firmalarının, sanayi yatırımları yapmaları için teşvik edilmesi için önemli kararlar alınmasını sağlamıştır. Bu gelişmeler, uzun yıllardır sosyalist ekonomik politikalar uygulayan ve sanayi tesislerinin çok büyük bölümünün kamuya ait olduğu Irak'ta daha liberal bir ekonomik düzene geçiş için adımlar olarak değerlendirilmiştir. ABD işgali ile birlikte ekonomide bu tür 
radikal dönüşümler de askıya alınmış durumdadır. 

2. Enerji Dışında Irak Ekonomisinin Yapısı 

Bilindiği gibi Irak ekonomisinin önemli bir ayağı petrol gelirlerine dayalıdır. ABD 
müdahalesi öncesi ülkenin döviz gelirlerinin yüzde 95’i petrolden sağlanmaktay dı. Öte yandan Irak’ın en büyük giderleri savunma harcamalarından oluşmaktadır. Uzun yıllardır savaş ortamında olan ülkede petrolden elde edilen gelirler büyük ölçüde savaş harcamalarının finansmanı için kullanılmıştır. ABD işgalinin de çok ciddi bir maliyet yarattığı bilinmektedir. 

Ekonominin önemli gelir kaynağının petrolden sağlanması diğer alanların ihmal 
edilmesine ve son derece yavaş gelişmesine neden olmuştur. Ekonominin petrol dışında varlığına bakıldığında, petrolden tamamen bağımsız düşünemediğimiz sanayi ve ardından tarım kesimi değerlendirilebilir olarak karşımıza çıkmaktadır. Savaş sonrası sağlıklı veriler elde edilemediği için, buradaki değerlendirmeler savaşın hemen öncesini içermektedir. Bu bölümde mevcut sektörler; sanayi, tarım, enerji, ulaşım alt gruplarında ele alınmakta ve bu sektörlerin dış ticaret 
göstergeleri değerlendirilmektedir. Burada petrol dışındaki sektörlerin varlığına odaklanılmakla birlikte; enerji sektörü elektrik, doğal gaz ve bunların içerisindeki payının görülmesi amacıyla da petrol alt sektörü olarak ele alınmıştır. 

2.1. Sanayi 

Irak’ta savaş öncesinde gelişmiş sektörler olarak; petrol, kimya, tekstil, inşaat 
malzemeleri ve işlenmiş gıda sanayii varlık göstermektedir. Irak’ta sanayi tesislerinin büyük bir kısmı kamuya ait olmakla birlikte, savaş öncesinde özel kesim yatırım için teşvik edilmiştir. Körfez krizi sonrası zarar gören sanayi tesisleri, petro-kimya, rafineri, tarım makineleri, kimya, demir-çelik, gıda, ilaç, elektrikli, makine, inşaat malzemeleri ve tekstil başta olmak üzere, yedek 
parça, yarı mamul ve ham madde sağlanamaması nedeniyle çok düşük kapasitelerle çalıştırılabilmiş ve tesislerin bir kısmı da ham    madde sıkıntısı nedeniyle kapatılmıştır. Savaş öncesinde kapatılan tesislerin açılması ve işletilmesi konusunda BM Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programı (MOU) sonrası, daha çok kaynak ayrılmıştır. Irak savaşı sonrasında ise sanayi tesislerinde körfez krizinden çok daha fazla bir tahribatın olduğu tahmin 
edilmektedir. Şu anda tahrip edilen bu tesislerin yeniden yapılandırılması ve işler duruma getirilmesi hem çok ciddi bir maliyet, hem de oldukça uzun bir zaman gerektirmektedir. 

2.2.Enerji 

Elektrik Enerjisi: Körfez Savaşı sırasında Irak’ın elektrik şebekesinin yüzde 90’ı yok edilmiştir. 1992 yılı başlarında 20 adet olan güç istasyonlarının yüzde 75’i tekrar işler hale getirilmiştir. 2001 yılı rakamlarına göre Irak 36.01 milyar kwh elektrik üretmiştir. Aynı yılın tüketimi ise 26,4 milyar kwh olarak gerçekleşmiştir. Enerjinin yaklaşık değerlerle yüzde 55’i ulaşımda, yüzde 35-40’ı sanayide, yüzde 10’i ise konutlarda kullanılmaktadır (EIU, 2003). 2003 öncesinde Irak, Çin, İsveç, Fransa ve Rusya orijinli şirketlerle elektrik üretim istasyonları inşa 
etmek üzere anlaşmalar yapmıştır. 

Petrol: Irak 113.8 milyar varil petrol rezervi ile Suudi Arabistan’dan sonra en büyük petrol rezervine sahiptir. Kuveyt savaşı ile birlikte petrol üretimi önemli ölçüde düşmüştür. Üretim 1997 yılında BM Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programının (MOU) yürürlüğe girmesiyle birlikte artmaya başlamış ve 1998 yılında günlük 2,11 milyon varile, 1999 yılında ise 2,52 milyon varile yükselmiştir. 2001 yılı tahmini verilerine göre günlük petrol üretimi 2,45 milyon varile ulaşmış petrol tüketimi ise yine 2001 yılı tahmini verilerine 
göre, 460.000/gün varil iç tüketimde kullanılmıştır. Bu dönemde yapılan hesaplara göre, petrol üretim kapasitesinin, ülkeye uygulanan ambargonun tamamen kalkmasından itibaren 4 ile 7 yıl arasında günlük 6 milyon varile çıkarılması planlanmıştır. Bu dönemde, BM Kararları dışında da ihracat yapılmaktadır. Sözkonusu Kararlar dışında Ürdün'e karayolu üzerinden 100 bin varil/gün, Suriye'ye 30-40 bin varil/gün ve Basra Denizinden 50-60 bin varil/gün Petrol ihracatı gerçekleştirildiği tahmin edilmektedir (EIU, 2003). 

Doğalgaz: Irak sahip olduğu doğal gaz rezervi ile dünyada onuncu sırada gelmektedir. Irak 2002 tahmini verilerine göre 3,15 trilyon kübik feet doğal gaz rezervine sahiptir. Fakat aylık olarak ancak 300 milyon kübik feet doğal gaz üretiminde bulunmaktadır. Irak’da yine 2003 verilerine göre 1.360 km doğal gaz boru hattına sahiptir. Irak yönetimi, Birleşmiş Milletlerin ambargoyu kaldırmasından itibaren üretimi artırmayı ve ihtiyaç fazlasını ihraç etmeyi  planlamıştır. 1997 yılında Irak, 4,2 milyar dolar tutarındaki doğal gaz projelerine yatırım yapmak üzere uluslararası şirketlere davette bulunmuştur. Bu şirketler genellikle Irak’a uygulanmakta olan yaptırımların kaldırılması yönünde çabalarda bulunan Fransa, Çin ve Rusya Federasyonu gibi ülkelere mensuptur. Yönetimin tavrı bu şirketlerin imtiyazlar yoluyla ödüllendirilmesi şeklindedir. Türkiye ile Irak arasında 1997 Mayıs ayında Mansuriye sahasının geliştirilmesi ve çıkarılacak doğal gazın bir boru hattıyla Türkiye'ye naklini öngören bir protokol imzalanmış tır. 

2.3. Tarım 

Irak’ın topraklarının %12’si ekilebilir araziden oluşmaktadır. Orta Doğu Ülkelerine göre önemli bir tarımsal potansiyeli olan Irak tarımsal alanlarında buğday, arpa, pirinç, pamuk, hurma ve çeşitli sebze üretimi yapılmaktadır. Savaş sonrası uygulanan ambargo nedeniyle, tarım üretiminde hayati öneme haiz gübre, tarımsal ilaçlar ve çeşitli tarım aletleri ithalatı gerçekleştirilemediği için, üretim olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle buğday, un, kuru gıdalar, 
yağ, çay ve pirinç gibi temel gıda ihtiyacının büyük bir bölümü ithalat yoluyla karşılanmaktadır. 
Ülke topraklarının %9’u mera konumundadır. Meralarda sığır ve koyun besiciliği de yapılmaktadır (EIU, 2003). 

BMGK’nın 1 Mart ve 29 Mart 2000 tarihli kararlarına göre, “gıda sektörü”, ”eğitim malzeme ve techizatı”, “tarım sektörü” ve “sağlık sektörü”, başlıklı listelerde yer alan çok sayıdaki ürünün Irak’a ihracatında uygulanan BMYK’dan onay alma zorunluluğu kaldırılmıştır. 
Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programı kapsamında gıda sektörünün rehabilitasyonu amacıyla ayrılan kaynaklar da artırılmıştır. Ancak, ABD işgali sonrasında bu uygulamanın günümüze yansıyan etkisini tam olarak gözlemlemek olanaklı değildir. 

2.4. Ulaşım 

Irak’ın 2003 savaş öncesinde oldukça gelişmiş ulaşım ağına sahip olduğu bilinmektedir. 
Bu dönemdeki verilere göre, karayolu uzunluğu yaklaşık 45.550 km civarında olduğu tahmin edilmekte ve oldukça iyi bir karayolu altyapısına sahip bulunmaktaydı. Yine 2003 yılı verilerine göre, ülkenin 1.963 km. demiryolu ağı bulunmaktadır. 1015 km olan denizyolu ile ulaşım için ise üç liman bulunmaktadır. Son savaştaki tahribat tam olarak bilinmemekle birlikte havaalanı sayısının yaklaşık 150 tane olduğu tahmin edilmektedir. Ham petrol için 4.350 km, petrol ürünleri için 725 km ve doğal gaz için de 1.360 km boru hattı bulunmaktadır (The World Factbook 2003). 

2.5. Dış Ticaret 

Irak’ın dış ticareti içinde petrolün payı 1950’lerden bu yana giderek artmıştır. Petrol gelirlerinin önemli tutarlara ulaşması diğer ihraç kalemlerinin ihmal edilmesine neden olmuştur. 

Petrol ihracatı ve dünya petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar Irak’ın ödemeler dengesinin temel değişkenleri dir. 1990 yılında uygulamaya konan ambargo sonrası sadece ham petrol ihracatına izin verilmektedir. 1980’lerin sonlarında Irak’ın ihracatının %95’ini petrol oluşturduğu için ambargo Irak’ın ihracat yapısında fazla bir değişikliğe neden olmamıştır. Irak’ın ithalat ürünleri de çok daha fazla çeşitlilik göstermektedir. Irak’ın yerli üretimi sınırlı olduğu için ihtiyaçlarının büyük bir kısmını ithalat yoluyla karşılamaktadır. 

Ancak ithalatın BM Yaptırımlar Komitesi tarafından onaya tabi olmasından dolayı ithalat miktar ve çeşitliliği büyük ölçüde sınırlanmıştır. 1997 yılında ambargonun hafifletilmesinden sonra Irak’ın dış ticaret hacmi hızla artmaya başlamıştır. Dış ticaret hacmi 1999 yılında 19,5 milyar dolar olmuş, 2000 yılında 31,7 milyar dolara yükselmiş, 2001 yılında 27,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dış 
ticaret dengesi sürekli Irak lehine fazla vermektedir. 1999 yılında 5,9 milyar dolar olan dış ticaret fazlasının, 2000 yılında 9,5 milyar dolar, 2001 yılında 5,5 milyar dolar, 2002’de ise 5.2 milyar dolar olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir (Tablo 3). 


Tablo 3 Irak’ın Dış Ticaret Göstergeleri (Milyar $-2002) 


Yıllar itibariyle ihracattaki artış ithalattaki artışın üzerinde gerçekleşmiştir. İhracat 1999 yılında 12,7 milyar dolar iken, 2000 yılında yaklaşık % 66 artarak 20,6 milyar dolara yükselmiştir. 2001 yılı ihracat miktarının 16,5 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Irak’ın ihracatının büyük bir bölümü (tahminen yüzde 95’i) ham petrolden oluşmaktadır (Tablo 7). Petrol ihracatından elde edilen gelirlerin yüzde 33’ü ABD işgaline kadar Birleşmiş Milletler Tazminatlar Fonu ve idari giderleri için kesilmiştir. Irak’ın ihracat yaptığı ülkelerin başında 
ABD, İtalya, Fransa, İspanya ve Hollanda gelmektedir (Tablo 4). Bu ülkelere ait firmalar Irak’tan ham petrolü alıp, petrol ithal eden ülkelere satmaktadır. 


Tablo 4 Irak’ın Dış Ticaretinde Başlıca Ülkeler (2002) 




2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

1 Kasım 2017 Çarşamba

11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE ABD İLİŞKİLERİ BÖLÜM 10


11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ  POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE  ABD  İLİŞKİLERİ BÖLÜM 10



SONUÇ 

ABD’ye yönelik 11 Eylül 2001 terör saldırıları sonrasında, ABD’nin Ortadoğu politikaları çerçevesinde jeopolitik konumu nedeniyle stratejik önem 
taşıyan Türkiye-ABD ilişkilerinin incelenmesi çalışmanın ana eksenini 
oluşturmaktadır. 11 Eylül sonrası Türkiye-ABD ilişkilerine ışık tutabilmek amacıyla, 2001 sonrası uluslararası sistemde yaşanan değişimler kapsamında uluslararası ilişkiler anlamında yeni bir dönemi işaret ettiği söylenebilecek olan sürecin iki ülke ilişkilerinde hangi alanlar ve de hangi boyutlarda bir değişime yol açıp açmadığının analizinin gerçekleştirilebilmesi ve ilişkilerin yöneliminin neden ve niçinlerinin irdelenebilmesi için çalışmada ilk olarak Soğuk Savaş sonrası 1990’lı yıllar boyunca dünyanın tek süper gücü haline gelen ve 2001 yılına kadar sahip olduğu bu gücün karşısında ciddi anlamda bir rekabet ve rakiple karşılaşmamış olan ABD’nin dış politika yönelimlerinde Ortadoğu bölgesinin yer ve önemi tarihsel arka plan oluşturabilmesi amacıyla kronolojik bir çerçevede sunulmaya çalışılmıştır. 

Sonrasında ABD’nin Ortadoğu politikaları ekseninde iki ülke ilişkilerinin 
diplomatik anlamda belirli bir düzen içerisinde gerçekleşmeye başladığı tarih olarak alınabilecek 1947 tarihli Truman Doktrin’inden 2001’e gelinceye kadar geçirilmiş olan dönem, ilişkilerde öne çıkan konular etrafında irdelenerek, 2001 sonrası taraflar arasındaki ilişkilerin seyrinde yaşananlara bir zemin oluşturulmaya çalışılmıştır. 

Çalışmanın devamında ise, çalışmanın araştırma konusunu oluşturan 2001 sonrası, ABD’nin Ortadoğu politikaları paralelinde Türkiye-ABD ilişkileri incelenmiştir. Belirli dönemlerde, taraflar arasında yaşanmış sorunlu süreçler bulunsa da Türkiye-ABD ilişkilerinin her zaman stratejik önemini koruduğu söylenebilir. Gerek Türkiye açısından gerekse ABD açısından bakılacak olursa, bu stratejik önemin devamlılığını sağlayan unsurun iki ülke ilişkilerinin çoğu zaman ikili sorunlar ya da konuların ötesinde bir boyut taşımasıdır demek, ilişkilerin oturduğu zeminin kavranılmasında aydınlatıcı olacaktır. Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrinin Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik konum göz önüne alındığında Türkiye’nin bulunduğu alanın hızlı değişim dinamiklerini barındıran bir bölge olduğu düşünüldüğünde, bölgesel istikrar açısından olduğu kadar, küresel güç dengeleri açısından da büyük önem taşıdığı yadsınamaz. 

Türkiye-ABD ilişkilerinin bu perspektiften ve uluslararası sistemdeki değişmeler ekseninde değerlendirildiği çalışmanın son kısmında ise araştırma 
kapsamında elde ettiğimiz bilgiler neticesinde ABD’de Ocak 2009 tarihi itibariyle göreve başlayan Barack Obama döneminde, Türkiye-ABD ilişkilerinin bir önceki 
dönemde yaşanan sorunların etkisinden sıyrılmış bir şekilde, yeni Başkan’ın dış politikaya ilişkin söylemlerindeki yumuşak ve olumlu havanın iki ülke ilişkilerinde de gözlemlenmeye başladığı bir başlangıçla, Türkiye’nin taşıdığı önemin farkındalıkları içinde askeri, ekonomik ve de siyasi alanlarda, tarafların birbirleriyle yakın diyalog ve işbirliği doğrultusunda yürütecekleri bir ilişki içinde olacakları öngörülmüştür. 

KAYNAKÇA 

A National Security Strategy for a New Century (1997): The White House, May. 
Akgün, B. (2006): “ABD Bataklığa Saplanmış Durumda”, Cumhuriyet Strateji Dergisi, Sayı: 91. 
Akgün, B. (2003): “Amerika’nın Yeni Dünya Vizyonu Ya Da Yaklaşan Küresel Anarşi”, Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:37. 
Akşin, S. (2004): Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ankara: İmaj Yayıncılık. 
Aras, D. (2002): “Minareyi Çalan Kılıfı Hazırladı: Bir Başka Açıdan 11 Eylül”, Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:24. 
Arı, T. (1997): Uluslararası İlişkiler, İstanbul: Alfa Yayınevi. 
Arı, T. (1999): Basra Körfezinde Güç Dengesi, İstanbul: Alfa Yayınları, Dördüncü Baskı. “President Johnson’s Letter to Prime Minister Inonu”, (1966), Middle East 
Journal, Summer, Vol: 20(3). 
Arı, T. (2004): “Türkiye, Irak ve ABD: Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Basra Körfezinde Yeni Parametreler”, 21.Yüzyılda Türk Dış Politikası (ed. İdris Bal), Ankara: AGAM Yayınları. 
Arı, T. (2005): Geçmişten Günümüze Ortadoğu, İstanbul: Alfa Yayınevi, İkinci Baskı. 
Armaoğlu, F. (1989): 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 
Armaoğlu, F. (1989): Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları, Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 
Armaoğlu, F. (1991): Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. 
Armaoğlu, F. (1984), 20 Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914-1980”, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2. Baskı. 
Ataöv, T. (2004): 11 Eylül: Terörle Savaş mı Bahane mi, İstanbul: Alkım Yayınevi. 
Athanassopoulou, E. (2001): “American-Turkish Relations Since the End of the Cold War,” Middle East Policy, Vol: 8, No: 3. 
Atun, F. Doğanay Z. (1994): Ortadoğu’nun Jeopolitik ve Jeostratejik Yönden İncelenmesi, Ankara: Genelkurmay Yayınları. 
Aydın, İ. S. (2009), Irak Cumhuriyeti Ülke Raporu, Ankara: TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi. 
Ayhan, V. (2006): İmparatorluk Yolu, Ankara: Nobel Yayınevi. 
Bağcı, H. (2007): Türk Dış Politikası’nda 1950’li Yıllar, Ankara: ODTÜ Yayıncılık, Üçüncü Baskı. 
Bal, İ. (2006): “Türkiye-ABD İlişkileri ve 2003 Irak Savaşı’nın Önemi”, 21. Yüzyılda Türk Dış Politikası, (ed. İdris Bal), Ankara: AGAM Yayınları, Üçüncü Baskı. 
Bostanoğlu, B. (2008): Türkiye-ABD İlişkilerinin Politikası, Ankara: İmge Kitapevi, 2.Baskı. 
Brezezinski, Z. (2005): Büyük Satranç Tahtası, İstanbul: İnkılâp Yayınevi. 
Brzezinski, Z. (2005): Tercih, çev. Cem Küçük, İstanbul: İnkılâp Yayınevi. 
Brzezinski, Z. ve Gates, R. M. (2006): İran’ın Zamanı Geldi, çev. Sermin Karakale, İstanbul: Profil Yayıncılık. 
Ceylan, M. (1999): “Soğuk Savaş’ın Sonu, Yeni NATO ve Türkiye,” iç. Musa Ceylan (der.), Yeni NATO Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaş’a, İstanbul: Ülke Kitapları. 
Chomsky, N. (2004), 11 Eylül ve Sonrası: Dünya Nereye Gidiyor?, İstanbul: Aram Yayıncılık, Üçüncü Baskı. 
Çandar, C. (2001): “Türklerin Amerika’ya Bakışından Örnekler ve Amerika’nın Türkiye Politikası,” iç. Morton Abramowitz (der.), Türkiye’nin Dönüşümü ve Amerikan Politikası, (çev. Nasuh Uslu ve Faruk Çakır), Ankara: Liberte Yayınları. 
Çelik, S. Gürtuna, A. (2005): Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye’ye Etkileri, Ankara: Global Strateji Enstitüsü Yayınları. 
Çetinsaya, G. Köse, T. (2006): İran Dosyası, Ankara: SETA Vakfı Yayınları, Rapor No: ST2-706. 
Dağ, A. E. (2005): Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü, İstanbul: Anka Yayınları, İkinci Baskı. 
Dağı, İ. D. (2000): İnsan Hakları, Küresel Siyaset ve Türkiye, İstanbul: Boyut Kitapları. 
Dikkaya M. (2005): “Türkiye-AB İlişkileri: Uzun ve Zorlu Bir Yolun Ekonomi Politiği”, Ekonomik Entegrasyon Küresel ve Bölgesel Yaklaşım, Edt. Osman Küçükahmetoğlu, Hamza Çeştepe, Şevki Tüylüoğlu, Bursa: Ekin Kitapevi. 
Dilek, B.S. (2006): “BOP Irak’ta Çöküyor”, Cumhuriyet Strateji Dergisi, Sayı:123. 
Dilek, B.S. (2007): “ABD Irak’ta Çıkış Arıyor”, Cumhuriyet Strateji Dergisi, Sayı:133. 
Dodd, C. H. (2002): “Kıbrıs Sorunu ve Türkiye,” iç. Alan Makovsky ve Sabri 
Sayari (der.) Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dış Politikasının Değişen Dinamikleri, İstanbul: Alfa Yayınları. 
Dumanlı, C. (2005): “ABD Stratejileri”, Cumhuriyet Strateji Dergisi, Sayı:49. 
Dumanlı, C. (2006a): “Barış Gücü Ne Yapacak”, Cumhuriyet Strateji 
Dergisi, Sayı:112. 
Dumanlı, C. (2006b): “Afganistan’da Asıl Savaş Yeni Başlıyor”, Cumhuriyet 
Strateji Dergisi, Sayı:120. 
Ergin, S. (2006): “Sülaymaniye Baskını”, Yazarların Kaleminden 
Manşetlerin Öyküsü (der.) T. Türenç, S. Kaplan, İstanbul: Doğan Kitap. 
Erhan Ç. (2005): “ABD ile Nereye”, Panorama Dergisi, Sayı:9. 
Erhan Ç. “Türkiye-İsrail İlişkilerinin Dünü ve Bugününe Kısa Bir Bakış”, 
Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Cilt:11, Sayı:202. 
Erkmen, S. (2001): “Terörizmin Yeni Miladı”, Stratejik Analiz Dergisi, 
Sayı:18. 
Erkmen, S. (2004): “ABD, Büyük Ortadoğu ve Türkiye”, Stratejik Analiz 
Dergisi, Sayı:52. 
Erkmen, S. (2006): “Irak Nereye”, Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:69. 
Erkmen, S. Hasan, M. Şükür, S. (2003): “Irak’ta Direniş”, Stratejik Analiz, 
Dergisi, Sayı:41. 
Erol, M. S. (2001): “Afganistan Sorunundaki Kilit Güç: Afganistan İslam 
Devleti Askeri Konseyi ya da Nam-ı Diğer Kuzey İttifakı”, Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:18. 
Evcioğlu, K. (2005): Büyük Ortadoğu Projesi, İzmir: Umay Yayınları. 
Gerger, H. (2007): ABD, Ortadoğu ve Türkiye, İstanbul: Ceylan Yayınları, 
Üçüncü Baskı. 
Güney, N. G. (2006), Batı’nın Yeni Güvenlik Stratejileri AB, NATO, ABD, 
İstanbul: Bağlam Yayınları. 
Hagel C. (2004), “Büyük Ortadoğu’ya Güvenlik Getirmekte NATO’nun 
Rolü”, ABD Dış Politika Gündemi, Haziran 2004. 
Glenn, H. P. (2000): American Foreign Policy, New Jersey, Prentice Hall, 
Fourth Edition. 
Aydın İ. S. (2009), Irak Cumhuriyeti Ülke Raporu, Ankara: TC. Başbakanlık 
Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi. 
Kavuncu, S. (2006), Turgut Özal’ın Başbakanlığı Döneminde Türk-Amerikan 
İlişkileri, (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora 
Tezi), İstanbul. 
Kaynak, M. (2006): Yeni Dünya Düzeni, İstanbul: Profil Yayıncılık. 
Kaynak, M. Gürses, E. (2007): Yeni Ortadoğu Haritası, İstanbul: Profil 
Yayıncılık. 
Kirişçi, K. (2000): “Türk-Amerikan İlişkileri: Belirsizlikten Yakınlaşmaya: 
Türk-Amerikan İlişkileri: Reelpolitik Ötesi Genişlemesi,” Avrasya Dosyası: ABD 
Özel, Cilt: 6, Sayı: 2, Ankara: ASAM Yayınları. 
Kissinger, H. (2004): Diplomasi, çev. İbrahim Kurt, İstanbul: Türkiye İş 
Bankası Kültür Yayınları. 
Kocaoğlu, M. (1995): Uluslararası İlişkiler Açısından Ortadoğu, Ankara: 
Genel Kurmay Basımevi. 
Koç, M. B. (2006): İsrail Devleti’nin Kuruluşu, İstanbul: Günizi Yayıncılık. 
Koç, Ş. B. (2008): “Yeni ABD Başkanı Barack Obama ve Türk Amerikan 
İlişkileri”, Stratejik Analiz Dergisi, Cilt:9, Sayı:104. 
Koç, Ş.B. (2002): “İyi, Kötü ve Çirkin: Amerika’nın Ortadoğu Politikaları”, 
Stratejik Analiz Dergisi, Cilt:2, Sayı:21. 
Kongar, E. (2002): Küresel Terör ve Türkiye, İstanbul: Remzi Kitabevi, 
Dördüncü Basım. 
Köni, H. (2003), “Amerikan Ulusal Güvenlik Stratejisi”, Stratejik Analiz 
Dergisi, Cilt:4, Sayı:38. 
Köni, H. (2003): “Yeni Hegemonya ve Türkiye”, (Ed). Ü. Özdağ, Y. Kalafat 
ve M. S. Erol, 21. Yüzyılda Türk Dünyası Jeopolitiği – Muzaffer Özdağ’a Armağan, 
Ankara: ASAM Yayınları. 
Köni, H. Oğan, S. (2002): “11 Eylül Yıldönümünde Rusya: ABD ile 
Balayından Şer Ekseni ile Flörte”, Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:30. 
Kuloğlu, A. (2002): 11 Eylül Sonrası Değişen Dengeler Çerçevesinde 
Türkiye’nin Irak Politikası, Ankara: ASAM Yayınları. 
Kuloğlu, A. Sarıkaya, F.E. (2004): “Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye”, 
Stratejik Analiz Dergisi, Cilt:4, Sayı:48. 
Kurat, Y. T. (1983): “Turkey’s Entry to the NATO”, Foreign Policy, 
December. 
Kurubaş, E. (2003): “Türkiye-Suriye-İran Arasındaki İşbirliği Çabalarının 
Analizi ve Ortadoğu’daki Güç Dengelerine Etkisi”, Avrasya Dosyası, Cilt: 9, Sayı: 4. 
Kuyaş, A. (2004): Tarih, İstanbul: Epsilon Yayınevi, İkinci Baskı. 
Lake, A. (1994): “Confronting Backlash States”, Foreign Policy, Vol:73, 
No:2. 
Lewis, B. (2006): Ortadoğu, çev. Selen Y.Kölay, Ankara: Arkadaş Yayınevi, 
Üçüncü Baskı. 
Mango, A. (2005): Türkiye’nin Terörle Savaşı, çev: Orhan Azizoğlu, 
İstanbul: Doğan Kitap. 
Mc Neill, W. H. (2008): Dünya Tarihi, çev. Alâeddin Şenel, Ankara: İmge 
Kitabevi, On üçüncü Baskı. 
Onay, Y. (2003): Küresel Egemenlik Savaşı ve Irak, Ankara: Babil 
Yayıncılık. 
Oran, B. (2003): “Batı Bloku Ekseninde Türkiye”, Türk Dış Politikası Cilt I, 
İstanbul: İletişim Yayınları. 
Orta Doğu Barış Süreci ve Türkiye Üzerine Etkileri, (1996): İstanbul: Harp 
Akademileri Komutanlığı Yayınları. 
Özcan, N.A. (2004): “Irak’ta İstikrar Sorunu ve Türkiye’nin Gözden Kaçan 
Rolü”, Panorama Dergisi, Sayı:1. 
Öztürk, O.M. (2005): “ABD, Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye”, Yorum 
Dergisi, Sayı: 3. 
Pamir, A. Necdet, (2006): “Kafkaslar ve Hazar Havzasındaki Ülkelerin Enerji 
Kaynaklarının Türkiye’nin Enerji Güvenliğine Etkileri”, Türkiye’nin Çevresindeki 
Gelişmeler ve Türkiye’nin Güvenlik Politikalarına Etkileri Sempozyumu, İstanbul: Harp Akademileri. 
T.C. Resmi Gazete, Sayı:17238, 1 Şubat 1981. 
Rubin, R. (1995): The New Middle East: Opportunities and Risks, Israel,The 
BESA Center. 
Rustow, A. D. (1987): A Forgetten Ally, New York: Council on Foreign Relations. 
Sander, O. (2005): Siyasi Tarih, Cilt II, Ankara: İmge Kitabevi, On Üçüncü Baskı. 
Sander, O. (1979): Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, Ankara: AÜ SBF Yayınları. 
Sander, O. (2007): Siyasi Tarih 1918-1994, İstanbul: İmge Yayınları, 15. Basım. 
Sever, M. Kılıç, E. (2001): Düşmanını Arayan Savaş, İstanbul: Everest Yayınları. 
Sönmezoğlu, F. (2005): Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, İstanbul: Der Yayınları, Dördüncü Basım. 
Sönmezoğlu, F. (1995): ABD’nin Türkiye Politikası (1964-1980), İstanbul: Der Yayınları. 
Sönmezoğlu, F. (2000): Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, İstanbul: Filiz Kitabevi. 
Evera, S. V. (2007): The War On Terror: Forgotten Lessons From Wold War 
II, Middle East Policy, Vol. 14, No. 2. Acedemic Research Library. 
Şahin, M. (2006): ”Irak Bağlamında Türk-Amerikan İlişkileri”, Beş Deniz Havzasında Türkiye (der.) M. Aydın-Ç. Erhan, Ankara: Siyasal Kitabevi. 
Şahin, M. Taştekin, M. (2006): II. Körfez Savaşı, Ankara: Siyasal Kitabevi. “The New Middle East: Opportunities and Risks”, Tel Aviv, The BESA Center. 
Turan, S. (1992), Türkiye’nin Coğrafi Konumunun Dış Politikasına Etkisi, (Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul. 
Turhan, T. (2006): “Medeniyetler Çatışması BOP” İleri Dergisi. 
Türkman, S. (2007): ABD, Ortadoğu ve Türkiye, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Uslu, N. (1997): “The Cooperation Amid Problems: Turkish-American 
Relations in the 1980,” Ankara: Turkish Yearbook of International Relations (Milletlerarası Münasebetler Türk Yıllığı), No. 27. 
Uslu, N. (2000): “1947’den Günümüze Türk-Amerikan İlişkilerinin Genel Portresi,” Avrasya Dosyası: ABD Özel, Cilt: 6, Sayı: 2. 
Uslubaş, F. (2005): Küresel Terör, Afganistan, BOP, ABD; İmparatorlukların Bataklığı, İstanbul: Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 
Uzgel, İ. (1999): “Türk Dış Politikasında Pragmatizm”, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Ankara: Türk Tarih Kurumu. 
V. K. Fouskas, Balkanlar, Ortadoğu Kafkasya: Soğuk Savaş Sonrası ABD Politikaları, çev. Ali Çakıroğlu, İstanbul: Aykırı Yayınları. 
Wolfe, R. Klaidman, D. (2003): “Judging the Case”, Newsweek Feb. 17. 
Yanardağ, M. (2004): Yeni Muhafazakârlar, İstanbul: Çivi Yayınları. 
Yavuz, T. (2006): Çuvallayan İttifak, Ankara: Destek Yayınları. 
Yıldız, Y. G. (2000): Global Stratejide Orta Doğu, İstanbul: Der Yayınları. 
Yılmaz, T. (2004): Uluslararası Politikada Ortadoğu, Ankara: Akçağ Yayınları. 

Gazeteler ;

Arcayürek C. (2007), “Kuzey Irak: Kapalı Kutu”, Cumhuriyet Gazetesi, 17 
Ekim. 
Bila, F. (2003), “Gül’ün Sitemi”, Milliyet Gazetesi, 4 Nisan. 
Ekşi, O. (2009): “O Bile Yeterdi”, Hürriyet Gazetesi, 07 Nisan. 
Gürcanlı, Z. (2009): “Obama’dan Erdoğan’a Jest”, Hürriyet Gazetesi, 07 
Nisan 2009. 
Manisalı, E. (2003): “Amerika Kendi Gölgesi ile Savaşan Dev”, Cumhuriyet 
Gazetesi, 21 Mart. 
Özdil, Y. (2009): “Dear Obama”, Hürriyet Gazetesi, 07 Nisan. 
Türenç, T. (2005): “Demirel’den Analizler Öneriler ve Dersler” Hürriyet 
Gazetesi, 14 Eylül. 
Ülsever, C. (2009): “Yönetim Kurulu Başkanı Obama”, Hürriyet Gazetesi, 05 
Nisan. 
“AB’nin Varlığı Belli Olmuyor”, Cumhuriyet Gazetesi, 10 Ekim 2001. 
“ABD Vuruyor”, Cumhuriyet Gazetesi, 08 Ekim 2001. 
“ABD’de Gün Boyu Kâbus”, Cumhuriyet Gazetesi, 12 Eylül 2001. 
“Bedel Neyse Ödenir”, Cumhuriyet Gazetesi, 22 Ekim 2007. 
“Bush: Savaşa Hazır Olun”, Cumhuriyet Gazetesi, 16 Eylül 2001. 
“Dalga Dalga Bombardıman”, Dış Haberler Servisi, Cumhuriyet Gazetesi, 08 
Ekim 2001. 
“Dünya Ayağa Kalktı”, Dış Haberler Servisi, Cumhuriyet Gazetesi, 21 Mart 
2003. 
“Dünya Dur Diyor İsrail Vuruyor”, Hürriyet Gazetesi, 15 Temmuz 2006. 
“Dünya Sarsılıyor”, Cumhuriyet Gazetesi, 12 Eylül 2001. 
“Dünya Zirveyi Görüşüyor”, Zaman Gazetesi, 06 Kasım 2007. 
“Güdümlü Harekât”, Cumhuriyet Gazetesi, 07 Kasım 2007. 
“Kudüs Davası BM’ye Taşınıyor”, Zaman Gazetesi,16 Ekim 1997. 
“Operasyonu Cheney Haber Verdi”, Cumhuriyet Gazetesi, 08 Ekim 2001. 
“PKK Savaşacaksa Irak’ı Terk Etmeli”, Hürriyet Gazetesi, 22 Ekim 2007. 
“Suçlu Arama Zamanı Değil”, Hürriyet Gazetesi, 29 Temmuz 2006. 
“Şırnak’ta 13 Şehit”, Cumhuriyet Gazetesi, 08 Ekim 2007. 
“UNSCOM Tatmin Olmuyor”, Zaman Gazetesi, 18 Nisan 1998. 

Anahtar Kelimeler: Terörizm, ABD, Ortadoğu, Türk-Amerikan İlişkileri, 

Elektronik Kaynaklar; 

“11 Eylül Sonrası Değişen Güvenlik Vizyonu-Bush Doktrini”, 
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=127301, (30.12.2009). 

“ABD: Hedef Birden Fazla”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=14556, (25.12.2009). 

“ABD: Türkiye Paketi 20 Milyar Dolar olacak”, 
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=130680, (31.12.2009). 
“Afganistan Dersleri”, 
http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2009/03/090304_afghanlessons.shtml,   (30.12.2009). 
“Barış Gününe Lübnan’a Asker Gönderme Kararı Damgasını Vurdu”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=197566, (28.12.2009). 
“Barzani’den Operasyon Tehdidi”, 
http://ww.hurriyet.com.tr/dunya/7889717.asp, (18.12.2009). 
Başkan Bush’tan Rest:Ya Tezkere Ya B planı”, 
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=128001, (31.12.2009). 
“Bush Urges Americans to Prepare for War”, The Badgerlterald, Monday 
September, 7, 2001, 
http://badgerherald.com/news/2001/09/17/bush_unges_americans.php, (30.12.2009). 
“Bush: No Distinction Between Attackers and Those Who Harbor Them”, 
http://www.defense.gov/news/newsarticle.aspx?id=44910, (30.12.2009). 
“Bush’tan Saddam’a: Irak’ı Terket”, 
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2003/03/17/262637.asp, (18.12.2009). 
 “Bush’un İkinci Döneminde de Önceliği Irak”, 1992-2002 yılları arasında 
Amerikan Senatosu’nun Dışİlişkiler Komitesi üyesi, hâlihazırda Amerikan 
Enterprise Institute’ün Ortadoğu, Terörizm ve Kitle İmha Silahları Uzmanı Danielle 
Pletka İle Gerçekleştirilen Söyleşi, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=140867, (23.12.2009). 
“Cheney Telefonla Sezeri Aradı”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=16976, (20.12.2009). 
“Condoleezza Rice’den İsrail’e Eleştiri”, 
http://www.voanews.com/turkish/archive/2008-11, (30.12.2009). 
“Dünya Ayakta”, http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/09/12/27488.asp, 
(20.12.2009). 
“Foreign Aid- The Eisenhower Administration and Expansion of Foreign 
Aid”, http://www.americanforeignrelations.com/E-N/Foreign-Aid-The-eisenhoweradministration-
and-expansion-of-foreign-aid.html, (24.12.2009). 
“Füze Kalkanı Bunalımı”, 
http://www.hurriyet.com.tr/strateji/6614181.asp?gid=202, (01.12.2009). 
“Gates’in İşi Zor”, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=204072, 
(25.12.2009). 
“How the Marshall Plan Come About”, Meredith Hindley, 
http://neh.gov/news/humanities/1998-11/marshall.html, (30.12.2009). 
“Kerkük’te Referandum Bilmecesi”, 
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/419610.asp, (25.12.2009). 
“Obama Türkiye’de”, 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=11370337&tarih=2009-04-05, (28.12.2009). 
 “Obama’dan Zafer Konuşması”, 
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10286495.asp, (25.12.2009). 
“Ortadoğu; Belirsizlikler İçindeki Geleceği ve Güvenlik Sorunları”, İstanbul 
05-06 Haziran 2008, Beşinci Uluslararası Sempozyum Bildirileri, Genelkurmay 
Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara: Genel Kurmay 
Basımevi, http://www.tsk.tr/SAREM/Sempozyum2008.pdf, (23.12.2009). 

“Portre: Türk-Amerikan İlişkileri”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=155626, (31.12.2009). 
“Saddam Bildiğini Okuyor”, 
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=272652, (12.12.2009). 
“Saldırılar Sivil Hedeflere”, http://www.tumgazeteler.com/?a=1400477, 
(25.12.2009). 
“Security Council Demands Iran Suspend Uranium Enrichment By 31 
August http://www.un.org/News/Press/docs/2006/sc8792.doc.htm, (18.12.2009). 
“Sınır Ötesi Tezkere Meclis’te Kabul Edildi”, 
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/461631.asp, (28.12.2009). 
“Soğuk Savaş’ın Kalıntıları Radikal İslam Terörünü Besliyor”, Prof. Emre 
Kongar ile yapılan söyleşi, http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/245912.asp, 
(30.12.2009). “TBMM’de Tarihi Oturum”, 
http://www.belgenet.com/2003/tbmm_010303.html, (18.12.2009). 
“Tezkere 202’ye karşı 332 oyla Kabul Edildi”, 
http://www.radikal.com.tr/haberphp?haberno=69580, (31.12.2009). 
“Uluslararası Güvenlik Destek Gücü: ISAF”, 
http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040113_isaf.shtml, 
(20.12.2009). 
“UNSCOM’a Rus Alternatifi, 
http://www.radikal.com.tr/1999/01/17/dis/uns.html, (04.12.2009). 
Abbas Karaağaçlıoğlu (2009), “11 Eylül Sonrası El Kaide”, 
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=497:1 
1-eyluel-sonras-el-kaide&catid=122:analizler-guvenlik&Itemid=147, (20.12.2009). 
Ahmedinejad Batı’ya Rest Çekti”, 
http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1 168647, (18.12.2009). 
Altuğ Günal, “Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye”, 
http://eab.ege.edu.tr/pdf/4/C4-S1-2-M15.pdf, (30.12.2009). 
AREM Basın Değerlendirmesi (2003), “Irak’a Asker Gönderilmesinin İç 
Güvenliğimize Etkileri” 
http://www.arem.gov.tr/rapor/basin/iraka_asker_g%F6nderilmesi.htm, (28.12.2009). 
Arif Keskin (2005), “İran’ın Nükleer Çabaları: Hedefler, Tartışmalar, 
Sonuçlar”, http://www.turksam.org/tr/a77.html, (28.12.2009). 
Aydın Tavman (2003), “Stoktaki Kimyasal Tehlike”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=68985, (20.12.2009). 
Barış Ertem, “Türkiye-ABD İlişkilerinde Truman Doktrini Ve Marshall 
Planı”, http://www.sbe.balikesir.edu.tr/dergi/c12s21m24.pdf-, (30.12.2009). 
Bozkurt, E. “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Irak ile İlgili 
Kararlarının Değerlendirilmesi”, 
www.stradigma.com/index.php?sayfa=yazdir_makale&no=11, (11.12.2008). 
Can Dündar, “Türk-Amerikan İlişkileri Belgeseli”, 
www.candundar.com.tr/index.php?Did=5576, (21.07.2009). 
Cenap Çakmak (2005), “Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden 
Yapılandırılması”, http://www.tasam.org/index.php?altid=46, (28.12.2009). 
Cengiz Çandar, “Obama’ya Dair İpuçları; Restorasyon ya da 
Transformasyon”, 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=10444452&yazarid=215, 
(23.12.2009). 
Cevdet Akçalı,(2002), “12 Eylül 1980 Döneminde Avrupa ile İlişkilerimiz”, 
http://www.tumgazeteler.com/?a=127504, (04.12.2009). 
Ceyda Karan, “Böyle Buyurdu Neo-Conlar”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=181878 (18.12.2009). 
Çağrı Erhan, “Türkiye-İsrail İlişkilerinin Dünü ve Bugününe Kısa Bir Bakış”, 
Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Cilt:11, Sayı:202, s:35. 
www.mulkiyedergi.org/index.php?option=com...israil... (02.12.2009). 
Deniz Zeyrek, “Irak İçin Üç Tezkere”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=65081, (18.12.2009). 
Emre Kongar, (2004), “ABD Ilımlı İslam ve Türkiye”, 
http://www.kongar.org/aydinlanma/2004/425_ABD_Ilimli_Islam_ve_Turkiye.php, (25.12.2009). 
Enis Berberoğlu (2006), “Sezer: Lübnan’a Asker Yollanmasına Karşıyım”, 
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4982142.asp, (28.12.2009). 
Fernand Braudel Center, “Kitle İmha Silahları”, 
http://www.binghamton.edu/fbc/06-tr.htm, (23.09.2008). 
Freedman, R. O. (1999): “U.S. Policy Toward The Middle East In Clinton’s 
Second Term”, MERIA, Vol: 3, No: 1, 
http://www.meria.idc.ac.il/journal/1999/issue1/jv3n1a5.html , (27.10.2008). 
Ferai Tunç, “Şer Ekseni Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?”, 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=52394&yazarid=19, 
(29.12.2009). 
Godsan Sunday, “Turkey’s Post Cold Wor Relationship With The United 
States: A Critical Reoppraisal”, March 2008, Department or İnternational Relations 
Eastern Mediterrane an University, 
http://www.allacademic.com//meta/p_mlaapa_research_citation/, (30.12.2009). 
Hatem Cabbarlı, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi: Kavramı, Anlamı, 
Amacı ve Türkiye’ye Yansımaları”, 
http://www.azsam.org/modules.php?name=News&file=print&sid=156#_ftn7, 
(30.12.2009). 
http://arsiv.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/02/15/dunya/dunya.2html, 
(30.12.2009). 
http://daccessddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N01/533/82/PDF/N0153382.p 
df?OpenElement, (18.12.2009). 
http://daccessddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N01/557/43/PDF/N0155743.p 
df?OpenElement, (18.12.2009). 
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/11eylul/war_harita.swf. (31.10.2009). 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=11370337&tarih=200904-
05, (28.12.2009). 
http://ilef.ankara.edu.tr/gorunum/2002/12/olasi-savas-olasi-kriz/, 
(31.10.2009). 
http://middleeast.about.com/od/usmideastpolicy/a/truman-doctrineexplained.
html, (31.10.2009). 
http://mtholyoke.edu/acad/intrel/coldwar.htm, (30.12.2009). 
http://www.abgs.gov.tr/index.php?l=1&p=41121, (02.12.2009). 
http://www.aei.org/speech/16197, (25.12.2009). 
http://www.america.gov/st/texttransenglish/2007/May/20070521153224MVy 
elwarCO.4675867.html, (30.12.2009). 
http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbush911intialafghanistanops.h 
tm (21.06.2009). 
http://www.americanprogress.org/kf/middleeastreport.pdf, (30.12.2009). 
http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbush911jointsessionspeech.ht 
m, (12.07.2009). 
http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbushtwostatesolution.html, 
(18.12.2009). 
http://www.americanrhetoric.com/speeches/jfkcubanmissilecrisis.html 
(21.08.2009). 
http://www.americanrhetoric.com/speeches/stateoftheunion2003.html, 
(18.12.2009). 
http://www.baghdad.emb.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=465, 
(25.12.2009). 
http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story(2009/06/090604_obama_speechs.ht 
ml, (30.12.2009). 
http://www.belgenet.com/2003/tbmm_010303.html, (28.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=152&Yil=1997&Ay=11, 
(04.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=463&Yil=1952&Ay=9, 
(19.11.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/avrupabirligi/2004/06/29x06x04 
.htm, (06.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/AyınTarihi/1997/kasim1997.htm, 
(22.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/AyinTarihi/1948 (11.05.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/AyinTarihi/1950/eylul1950.htm 
(22.08.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/1948/temmuz1948.htm, 
(11.05.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/1978/agustos1978.htm, 
(04.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/1978/nisan1978.htm, 
(05.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/1980/eylul1980.htm, 
(04.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/1980/mart1980.htm, 
(23.11.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/1994/haziran1994.htm, 
(02.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/2001/Ekim2001.htm, 
(30.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/1978/haziran1978.htm, 
(26.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/2002/haziran2002.htm, 
(25.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/2002/ocak2002.htm, 
(25.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/2003/mart2003.htm, 
(28.12.2009). 
http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/2007/ekim2007.htm, 
(26.12.2009). 
Cenap Çakmak, (2008), “Bush’un Dış Politikası ve Büyük Ortadoğu Projesi”, 
http://www.bilgesam.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=162:b 
ushun-d-politikas-ve-bueyuek-ortadou-projesi&catid=98:analizler-abd&Iltemid=135, 
(30.12.2009). 
http://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/iz.html, 
(12.12.2009). 
http://www.defenselink.mil/news/Mar2005/d20050318nds1.pdf, 
(21.06.2009). 
http://www.eia.doe.gov/oil_gas/petroleum/info_glance/petroleum.html, 
(11.05.2009). 
http://www.foreignpolicy.org.tr/documents/iaea_270103_p.htm, 
(18.12.2009). 
tp://www.globalsecurity.org/military/library/policy/national/nss-020920.htm, 
(21.07.2009). 
http://www.hbci.com/~tgort/truman.htm, (11.08.2009). 
http://www.historycentral.com/elections/1992.html, (12.08.2009). 
http://www.house.gov/budget_republicans/emergsupp2888.pdf, (20.12.2009). 
http://www.ihh.org.tr/OEzel-Dosyalar-Ayrintil.58+M58777122285.0.html, 
(31.10.2009). 
http://www.iraqwatch.org/government/US/WH/us-wh-rice-wp_oped080703.
htm, (25.12.2009). 
http://www.mfa.gov.tr/pkk_kongra-gel.tr.mfa, (25.12.2009). 
http://www.nato.int/docu/review/2005/issue4/turkish/art1.html, (18.12.2009). 
http://www.ned.org/events/anniversary/20thAniv-Bush.html, (18.12.2009). 
http://www.nytimes.com/2009/06/04/us/politics/04obama.text.html, 
(30.12.2009). 
http://www.oecd.org/document/10/0,2340,en_2649_201185_1876938_1_1_1 
_1,00.html, (21.07.2009). 
http://www.opec.org/aboutus/, (10.08.2009). 
http://www.opec.org/library/World%20Oil%20Outlook/pdf/WOO%202009.p 
df, (10.08.2009). 
http://www.pigm.gov.tr/dunya_tablo/dunya_ham_petrol_rezervleri.xls, 
(31.10.2009). 
http://www.presidentialrhetoric.com/speeches/01.20.04.html, (25.12.2009). 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=158071, (31.10.2009). 
http://www.rusya.ru/tur/index/turkiye_rusya_iliskileri, (01.12.2009). 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/, (30.12.2009). 
htp://www.state.gov/r/pa/ho/time/lw/82548.htm, (12.08.2009). 
http://ww.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil2/bas/b019m.htm, (20.06.2009). 
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem23/yil3/bas/b072m.htm, (28.12.2009). 
http://www.thepracticeofleadership.net/2009/02/15/four-change-leadershippractices-
from-president-obama/, (18.12.2009). 
http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_7_Konus 
malar/2005/yillikdegerlendirme_200405.html, (25.12.2009). 
http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_7_Konus 
malar/2005/yillikdegerlendirme_200405.html, (25.12.2009). 
http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_A 
ciklamalari/2003/BA_14.html, (31.10.2009). 
http://www.un.org/News/Press/docs/2001/sc7158.doc.htm, (21.06.2009). 
http://www.un.org/News/Press/docs/2002/SC7564.doc.htm, (18.12.2009). 
http://www.voanews.com/turkish/archive/2001-11/a-2001-11-15-11.
cfm?moddate=2001-11-15, (25.12.2009). 
http://www.voanews.com/turkish/archive/2009-01/2009-01-22 
voa24.cfm?moddate=2009-01-22, (20.07.2009). 
http://www.whitehouse.gov.tr/news/releases/2001/09/20010911-16.html, 
(23.09.2008). 
http://www.whitehouse.gov/administration/eop/nsc/, (18.12.2009). 
http://www.whitehouse.gov/blog/NewBeginning, (30.12.2009), 
http://www.whitehouse.gov/issues/foreign-policy, (30.12.2009), 
http://www.wilsoncenter.org/coldwarfiles/index.cfm?fuseaction=people.detail 
s&thisunit=0&p, (25.12.2009). 
http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html, (18.12.2009). 
http://www2.dpt.gov.tr/dei/iei/1981.htm, (03.12.2009). 
http://www2.tbmm.gov.tr/d21/7/7-5799c.pdf, (25.12.2009). 
“Kuzey Kore’ye İran Affı”, 
http://arsiv.sabah.com.tr/2008/06/27/haber,3D253BCC6BFD4C8499088E75DD5792 C4.html, (29.12.2009). 
M. Ali Kışlalı (2005), “Çuval Olayı Unutulur Mu?”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=158071, (28.12.2009). 
Martın Jacques (2003), “ABD’nin Gücünün Sınırı Var”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=100696, (25.12.2009). 
Meliha Benli Altunışık, “Ortadoğu ve ABD: Yeni Bir Döneme Girilirken”, 
http://www.orsam.org.tr/tr/Uploads/Yazilar/Dosyalar/2009918_meliha.pdf, 
(30.12.2009). 
Mr. Blair kitle imha silahları nerede? 
http://yenisafak.com.tr/arsiv/2003/nisan/21/d2.html, (10.09.2008). 
Murat Yetkin (2007), “Süleymaniye’de Gerçekte Neler Oldu?”, 
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=213510, (28.12.2009). 
Mustafa Dizbay (2009), “II. Körfez Savaşı Sonrasında Meydana Gelen 
Gelişmeler ve Irak’ın İşgali”, http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=449, (20.12.2009). 
Mustafa Şen (2008), “Büyük Ortadoğu ve ABD’nin Söylemleri”, 
http://www.stratejikboyut.com/haber/buyuk-ortadogu-ve-abdnin-soylemleri-28360.html, (25.12.2009). 
Nerdun Hacıoğlu, “İran Tokamak Yapmış”, 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=4241302&tarih=2006-04-12, (18.12.2009). 
Mustafa Oral, “Hasan Saka Kabinesi ve Dış Politikası”, 
http://www.ileri2000.org/25/oral25.htm, (18.11.2009). 
President Harry S. Truman's Address To A Joint Session of Congress, March 
12, 1947, http://www.hbci.com/~tgort/truman.htm (11.08.2009). 
Sami Kohen, “Bush’un Ortadoğu Seferi”, 
http://www.milliyet.com.tr/2008/01/09/yazar/kohen.html, (12.12.2009). 
Serdar Çelebi(2006), “Jonhnson’un Mektubu ve İnönü’nün Cevabı”, 
http://www.habusulu.com/makale44.htm, (22.11.2009). 
Şahin Alpay (2006); “Küresel Terörizm”, 
http://www.turksam.org/tr/a1035.html, (20.12.2009). 
Tayyar Arı, “Irak’a BM Yaptırımları: Kitlesel İmha Silahlarının Denetimi ve 
Ambargo”, www.tayyarari.com/download/BMyaptirim.doc, (23.12.2009). 
Tolga Şardan Barkın (2007), “PKK’dan Dağlıca Baskını: 12 Şehit”, 
http://www.milliyet.com.tr/2007/10/22/guncel/agun.html, (28.12.2009). 
Türkiye-ABD Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-amerikabirlesik-
devletleri-siyasi-iliskileri.tr.mfa, (11.11.2009). 
U.S. Energy Information Agency, www.eia.doe.gov/emeu/cabs/iraq.html, 
(01.01.2008). 
Uğur Ergan, Ümit Çetin (2007), “Beşar Esad’a Yemek Dışişleri Konutu’nda”, 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=7499198&tarih=2007-10-17,  (28.12.2009). 
Uluslararası Enformasyon Programları Bürosu, 
http://turkish.turkey.usembassy.gov/media/pdf/natoittifakiturkish.pdf, (28.10.2009) 
www.americanrhetoric.com/.../harrystrumantrumandoctrine.html, 
(11.08.2009). 
www.belgenet.com/2004/sezer_140404.html, (07.02.2008). 
www.bigglook.com/war/6.asp, (20.12.2008). 
www.candundar.com.tr/index.php?Did=5576, (21.07.2009). 
www.cnnturk.com.tr/OZEL_DOSYALAR/haber_detay.asp?pid=360haberid= 
6517, (23.12.2008). 
www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/KonjokturIzlemeDb/dgg.doc, 
(31.10.2009). 
www.stradigma.com/index.php?sayfa=yazdir_makale&no=2, (10.12.2008) 
www.tusiad.us/Content/uploaded/TURKIYE-ABD_ILISKILERIUPDATE2.
PDF, (11.12.2008). 
Zeynep Erşahin, “İttifakın 50. Yılında NATO-Türkiye İlişkileri” 
http://www.milliyet.com.tr/ozel/nato/zeynep/html, (19.11.2009). 

http://dunyagazetesi.com.tr/haberArsiv.asp?id=133809, (21.12.2009). 


***