FİLİSTİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
FİLİSTİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ağustos 2018 Salı

ORTA DOĞU’DA ARAP-İSRAİL MÜCADELELERİ VE TÜRKİYE BÖLÜM 1


ORTA DOĞU’DA ARAP-İSRAİL MÜCADELELERİ VE TÜRKİYE BÖLÜM 1




Yüksel KAŞTAN

ÖZET 


Orta Doğu topraklarında II. Dünya Savaşı’na kadar İngiltere, SSCB, Fransa söz sahibi olmalarına karşın, II. Dünya Savaşı sonrasındaki süreçte bölgede ABD, 
SSCB, Almanya ve İngiltere hâkimiyetine devam ettirseler de en Büyük pay ABD’nin olur. ABD bölgedeki bu nüfuzlarını hâlen devam ettirmekte ve bütün 
kontrolleri ellerinde bulundurmaktadır. Özellikle 1990’dan sonra SSCB’nin parçalanma sürecine girmesiyle birlikte ABD yalnız kalır ve bölgenin kontrolünü 
tamamen ele geçirme mücadelesine girer. Asırlar boyunca her zaman önemini kaybetmeyen Mezopotamya ve verimli Nil toprakları günümüzde de birçok 
ülkenin nüfuz strateji planları içerisinde yer almaktadır. 

Orta Doğu’da huzurun bozulması I. Dünya Savaşı ile başlar ve bölge hâlen bir huzura kavuşamaz. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrası 1948 yılında Filistin 
toprakları içerisinde İsrail Devleti’nin Batılı devletlerin nüfuzu ile kurdurulması ile bölgede dengeler bozularak huzursuzluklar baş göstermeye başlar. 

Bu çalışmada Arap topraklarında Yahudi husumetinin tarihi süreci, 
Filistin topraklarında İsrail Devleti’nin kurulması sonrasındaki Arap-İsrail savaş ve mücadeleleri, Kıbrıs Adası’nın Akdeniz’deki stratejik önemi, Türkiye’nin 
Arap-İsrail Savaşlarındaki Orta Doğu siyaseti ile Arap-İsrail savaşlarının Müslüman ülkeler arasındaki ekonomik birlikteliğe etkisi konuları irdelenerek bir 
sonuca varılmaya çalışılır. 

Anahtar Kelimeler: Orta Doğu, Filistin, İsrail, Türkiye, Ekonomi, Yüksel KAŞTAN,Libya, İran, Irak, Suudi Arabistan, Ürdün, Tunus, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri,Filistin, Lübnan, 


GİRİŞ 

Osmanlı Devleti’nde II. Abdülhamit zamanında Filistin Bölgesi’nde bir Yahudi Devleti kurulması gündeme gelir ve bunun için Yahudilerce II.Abdülhamit’ten 
toprak istenir, fakat padişah bu teklifi kabul etmez. Böylece Yahudilerin dünyada hangi topraklara yerleşecekleri ve devletlerini kuracakları şekillenmeye başlar. 
Bundan sonra belirlenen amaca ulaşabilmek için strateji üretilmeye başlanır. 

I. Dünya Savaşı öncesinde Filistin topraklarına Siyonist görüşe sahip olmayan Ortodoks Yahudileri yer almaktadır. Bunlar toprak sahibi Baron de Rothschild 
tarafından bölgeye getirilir. Rothschild’in finanse ettiği Yahudi özel sektörü ile tek bir Yahudi devleti kurabilmek amacıyla Rusya’dan ihtilal fikirleriyle Siyonist 
Poale Zion işçileri bölgeye getirilir. Bu işçilerin liderliğini Ben Gurron yapar. David Gordon’un fikirlerinden esinlenen Hepoel Hatzain (genç işçiler) 
kolektif yerleşmeyi kabul etmektedir. Bölgeyi I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere işgal eder ve savaşın sonunda Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı 
Devleti bu toprakları kaybeder. 1919 yılında burada kümeleşen ve bir kuvvet oluşturan Poale Zion grubu birleşerek “Ahdut Ha’Avadıh Partisi”ni kurarlar. 
1920’lerde partinin adı “Histadrut” (İşçi Partisi) olur. Daha sonraki süreçte Polonya’dan orta sınıf Yahudi göçebelerin gelmesi sonucu 1930’lu yıllarda yeni 
bir parti “Mapai” Ben Gurrion liderliğinde kurularak “Siyonizm” dünyaya tanıtılmaya çalışılır (Günaltay, 1947: 40-75; Armaoğlu, 1984: 197-198). 

I. Dünya Savaşı devam ederken Fransa adına Georges Picot, İngiltere adına Sir Mark Sykes arasında imzalanan Sykes-Picot anlaşması ve daha sonra barış 
görüşmeleri arasında yer alan San Remo görüşmeleri sonunda Filistin İngiltere Mandasına bırakılır. 1918 yılında Filistin İngilizlerce işgal edilir ve 1921 yılına 
kadar askerî yönetim hüküm sürer. I920 yılında Filistin’de bir Danışma Konseyi kurulur. 1921 tarihinde Herbert Samuel ilk sivil idareyi kurar. Bu tarihlerde 
İngiltere ikili oyunlarına başlayarak bölgenin ne bir Arap yurdu ne de bir Yahudi yurdu olduğunu dillendirmeye başlar. 20 Ağustos 1922’de Filistin’in ilk Anayasası ilan edilir. Anayasaya göre ülkeyi 23 (11’i Hükûmet temsilcisi, 8 Müslüman, 2 Hristiyan, 2 Yahudi) üyeden oluşan bir Konsey yönetecektir. 24 Temmuz 1922’de Milletler cemiyeti’nin aldığı 28 maddelik kararla Filistin’de Manda yönetimi ilan edilir. Bundan sonra İngiltere bu bölgede bir Yahudi devleti kurmak için büyük çaba gösterir. İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour’un zengin Yahudi bankacı Lord Rothschild’e gönderdiği bir mektupta İngiltere’nin Filistin’de bir Yahudi vatanının kurulmasını kabul ettiği ilk defa resmen bildirilir. Yahudilerle yapılan “Balfour” yazışmasıyla bölgede bir Yahudi devletinin kurulacağının taahhüdü yapılır, sonra da İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinden Yahudiler akın akın bu bölgeye gelmeye başlayarak bir çoğunluk oluşturmaya başlarlar 
(Kürkçüoğlu, 1982: 103; Duman, 1995: 141). 


A.Arap Topraklarında Yahudi Yerleşiminin Tarihî Süreci 

     20. yüzyılın ilk çeyreği içerisinde bölgeye sivil siyasi teşkilat kurabilecek kadar Yahudi peyder pey göç eder.1925 yılında Filistin’de yönetime Samuel’in 
yerine Lord Blumer atanır. Bu tarihlerde totoliter rejimlerden etkilenen Vladamir Jabotinsky Orta Doğu’da daha büyük bir devlet kurmak amacıyla Revizyonist Parti kurar ve Avrupa’da tanınmaya çalışır. Aqudat Israel-Ortodoks Yahudileri önceleri anti-siyonist olmalarına karşın 1930’lu yıllarda Siyonizmi tamamen benimserler. 
Yahudilerin liderliğini chaim Weizmann Siyonist ve Siyonist olmayan Yahudileri bir araya getirmek amacıyla yapar. Bu amaçla 1929’da Kudüs’te Weizmann yeni 
bir yürütme organı kurarak bir şubesini de Londra’da açar. Komitede Siyonist ve Siyonist olmayanlar eşit temsil edilir. 1928 yılında Filistin’de 7. Arap Kongresi 
yapılır. Buna göre; merkezi Filistin’de bir parlamento ile bütün Arap muhalif grupların bir arada olması istenir. Yürütme kuruluna 12’si Hristiyan olmak üzere 
48 üye seçilir. Fakat bu kararlar 1929 yılında “Ağlama Duvarı” nedeniyle bir isyan çıkması sonucunda uygulanamaz. Bu isyanda 133 Yahudi ve 116 Arap 
yaşamlarını yitirir (Hurewitz,1958:281-295; Armaoğlu, 1994: 35-40). 

Filistin’de bu sıralarda İngiliz yanlısı ve karşıtı olmak üzere iki grup Arap bulunmaktadır. 1930 ve özellikle 1936 yılından sonra İngiltere’den Filistin’e 
Yahudi göçlerihızlanır. Yahudi göçüne karşı eleman yetiştirmek amacıyla ilk defa “Genç Müslümanlar Derneği” 1932 yılında kurularak Arap Gençliği Kongresi 
yapılır ve bunun sonucunda “İstiklal Partisi” kurulur. Bu dönemde çeşitli Arap partileri kurularak Yahudilere karşı mücadelelerini sürdürmeye çalışır; 1934’te 
Ragıp al-Nashsashibi’ce “Milli Müdafa Partisi” (1935’te Filistin Arap Partisi olur), daha sonra da Hüseyin el-Khalidi’ce “Reformcu Parti” kurulur. Bu iki parti de Hacı Emin el-Hüseyin’e ve silahlı mücadeleye karşı, siyasi mücadeleden yanadırlar. Fakat 1930 yılında Abdül Kadir el-Hüseyin’ce “cihat” adlı gizli bir 
örgüt kurularak mücadelesini silahla yapmaya başlar. Yine İngiliz Mandasına ve himayesine karşı İzz al-din Al Kasım ve arkadaşlarınca gizli bir örgüt kurulur, 
fakat Kasım ve arkadaşları daha sonra 1935’te Hayfa’da öldürülürler. Devam eden mücadeleler sonucunda Filistin’de Araplar 1936 yılında “Yüksek Arap 
Komitesi” adı altında birleşebilirler. Filistin’de Arapların bu Yahudi göçlerinden hoşnut olmaması sonucunda bir huzursuzluk ortaya çıkar ve artık iki taraf 
arasında mücadeleler yavaş yavaş kızışarak devam eder gider (1921, 1929, 1933. 1937-1939). Bu dönemde birtakım çözüm önerileri getirilir. 

Bunlardan biri 1937 yılındaki Peel Komisyon raporudur. Peel Komisyonu kararına göre burada iki ayrı devlet kurulacak ve toprakların % 20’si Yahudilere 
verilecektir. Hemen akabinde 1937’de Yahudi örgütü Irgun ‘un faaliyeti sonucunda 77 Arap öldürülür. 1938 yılında Woodhead Komisyonu’nun ve 1939’da James Konferans çalışmaları bir sonuç veremeden II. Dünya Savaşı başlar. Mısır II. Dünya savaşı ile beraber Arap ülkelerinin liderliğine soyunur. 
Suriye’de 1943 yılında Şükrü El-Kuwatlı cumhurbaşkanı seçilip Fransızlar 1946’da Suriye’den çekilince Rusya’nın uzantısı sayılan Baas partisi Suriye ve 
Arap ülkelerinde etkili olmaya başlar (Kürkçüoğlu, 1978:75-91; Duman, 1995: 141; Özel, 2002: 5-10). 

B. Arap-İsrail Savaş ve Mücadeleleri 

II. Dünya Savaşı sonrasında Orta Doğu’da 1947 yılında Filistin topraklarının bölünerek bir kısmının üzerinde 15 Mayıs 1948 tarihinde İsrail Devleti kurulur. 
Filistin’de yaklaşık 1 250 000 Arap ve 650 000 Yahudi yaşar. İsrail Devleti Filistin topraklarının sadece bir kısmında kurulur. Arapların büyükçe oranı Ürdün Haşimi 
Krallığı’nca ilhak edilen Batı Şeria ile Mısır yönetimi altında kalan Gazze’de kalır. İsrail Devleti kurulduğunda İsrail içinde kalan Arap nüfusu toplam nüfusun 
beşte biri oranında; yaklaşık 156 000’dir. Toplam nüfusu 5.5 milyon (Kudüs’te, Golon Tepeleri’nde vb. yerlerde yaşayan yarım milyon Filistinliler ile birlikte) 
olarak belirlenir. BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail Devleti’nin kurulması ile ilgili oylamada ABD, Batılı Devletler ile beraber Liberya, Haiti ve Filipinler taraftar, 
Türkiye aleyhte, İngiltere ise çekimser oy verir. SScB’den önemli ölçüde Yahudi bu topraklara göç ettiğinden SScB’ninde kurulacak olan devletin iç siyasetinde 
etkinliği olacaktır. Neticede oylamada üçte iki çoğunlukla İsrail Devleti kurulma kararı alınır (Ayın Tarihi,1948:164; Armaoğlu,1984:484; Landau,,1995:.218; 
Altunışık, 1999: 182). 

İsrail Devleti’nin kurulması sonucunda İsrail, Filistin ve Arap devletleri arasında bir husumet doğar. İsrail ile Arap ülkeleri arasında çatışmalar başlar. 
15 Mayıs 1948 günü İsrail Devleti’nin kuruluşunu hazmedemeyen Arap ülkeleri (Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak) İsrail’e savaş açarlar ve Arapİsrail 
Savaşları başlar. ABD ve SScB İsrail Devleti’ni hemen tanırlar. ABD bu dönemde Arap ülkelerine silah ambargosu koymasının yanında SScB de İsrail’e silah yardımında bulunur. Bu dönemde Filistinliler mücadelelerini Arap Özgürlük Ordusu ile sürdürür. Savaşın sonunda Ürdün Kralı Abdullah ile İsrail anlaşır ve 
11 Haziran 1949 tarihinde ateşkes yapar. Böylece 300 000 Filistinli topraklarını terk etmek zorunda kalır ve Filistin topraklarından yaklaşık 750 000 Filistinli göç 
eder. Beş Arap devleti sıra ile İsrail ile ateşkes anlaşması yapmalarına rağmen İsrail Devleti’ni siyasi olarak tanımazlar. Bu savaş İsrail için bulunmaz bir fırsat 
olur ve durduk yerden Arapların sayesinde sınırlarını % 75 oranında genişletme imkânı yakalar. Kudüs İsrail ile Ürdün arasında paylaşılır, Gazze ise Mısır’ın olur. 

Filistin topraklarının % 20’sini oluşturan Batı Şeria artık Ürdün’e geçer. Buradan da açıkça görüldüğü üzere Filistin’e yarım amacıyla yapılan savaşın sonunda 
Filistin dışında herkes fayda sağlar (Armaoğlu, 1984: 486, 702-703; Gönlübol, 1996: 277-279; Hale, 2000: 176-182; Shaw-Shaw, 2000: 505-509; Dursunoğlu, 2000:31; Özel, 2002: 10;). 

1950-1955 yılları arasında Ürdün’den Gazze’ye veya Lübnan’dan İsrail’e sızma çalışmaları olur, fakat İsrail tarafından şiddetli misillemeyle karşılanır. 
Bu savaşlardan sonra İsrail’e diğer Arap ülkeleri Yemen, Fas ve Irak’tan yaklaşık 700 000 Yahudi göç ettirilir. Bu göçler hem Arap devletlerinin zorlaması, 
hem de İsrail’in isteği ile gerçekleşir. Böylece bölgedeki Yahudi nüfusu daha da güçlenir ve sonuç ta göçler Arapların aleyhine sonuçlanır 
(Kürkçüoğlu,1972: 249-252; Özel, 2002: 5-11). 

25 Mayıs 1950 tarihinde ABD, İngiltere ve Fransa İsrail ve Arap ülkelerine bölgede savaş çıkmaması için silah ambargosu bildirgesinde bulunurlar. Mısır’da 
1952 yılında Kral Faruk’un yerine Hür Demokratlar Örgütü lideri cemal Abdülnasır bir darbe ile yönetime geçer. Nasır Arap milliyetçiliğinin başlaması 
için büyük çaba harcar. 1956 yılında İsrail’in Mısır’a saldırısı ile kısa süreli bir savaş çıkar. 1958 yılında Suriye ile Mısır birleşerek “Birleşik Arap cumhuriyeti” 
adı altında birleşmeyi planlasalar da, 1961 yılında Suriye’de yapılan darbe ile bu birlik oluşamaz. Bu savaştan sonra 1964 yılında Doğu Kudüs’te 1. Filistin 
Kongresi toplanır ve Filistin Kurtuluş Örgütü kurulur (Armaoğlu, 1984: 488491, 504-506, 701; Tıbi,1991: 118; Sander, 1998: 264; Gönlübol, 1996: 290; 
Shaw-Shaw, 2000: 505-509; Öymen,2002:127). 

1967 yılında Arap ülkeleri bir kez daha İsrail’e savaş hareketine girseler de hepsi savaştan önceki durumlarından daha kötü bir sonuçla karşılaşarak savaşı 
bitirmek zorunda kalırlar. Mısır, Suriye ve Ürdün’ün birlikte, fakat farklı stratejilerde birbirlerinden uyumsuzca giriştikleri savaş 6 gün sürer ve sonuçta 
İsrail topraklarını 3.5 kat büyütür. Böylece Batı Şeria, Sina Yarımadası, Golon Tepeleri ve Kudüs İsrail’in eline geçer. Suriye yapılan bu üçüncü İsrail-Arap 
savaşında Golon Tepelerini İsrail’e kaptırır. Stratejik öneme sahip olan bu tepeleri İsrail resmen 1981’de ilhak ederek 12.500 Yahudi göçmeni bölgeye yerleştirir. 
Golon Tepeleri’ndeki İsraillerin sayısı böylece Dürzilerin sayısına eşit bir konuma gelir. Suriye İsrail ile barış görüşmelerine geçmesinin ilk şartı olarak Golon 

Tepeleri’nin kendisine geri verilmesini ve Lübnan-İsrail barışında da söz sahibi olabilmeyi öne sürer. 1967 yılında yapılan üçüncü Arap-İsrail savaşında İsrail 
Ürdün’ün egemenliğindeki Batı Şeria ve Kudüs’ün doğusunu işgal edince, Doğu Şeria’ya sığınanlarla birlikte Filistinlilerin sayısı 3.9 milyonluk Ürdün’de 1.2 
milyona çıkar (Armaoğlu,1984: 705-715; Gönlübol,1996: 277-279, 606; Sander, 1998: 478; Hale, 2000: 176-182; Özel, 2002: 11). 


1967 savaşları Arapları birbirlerine yaklaştır ve Arap milliyetçiliğinin oluşmasına vesile olur. 1 Eylül 1967 tarihinde ilk defa Arap Birliği toplanır ve Kartun Zirvesi’nde İsrail’i tanımama ortak kararı alınır. İsrail’in Orta Doğu topraklarında bu derece hızlı genişlemesi nedeniyle BM Güvenlik Konseyi 22 Kasım 1967 tarihindeki toplantısında 242 Sayılı tarihi kararı alır. Buna göre İsrail 1967 öncesi sınırlarına geri çekilecektir (Tibi,1991:118-120; Özel, 2002: 12). 

İsrail çoğunluğu Hristiyan Lübnanlıların yaşadığı Güney Lübnan’da bir güvenlik bölgesi kurmasına karşın, Suriye Lübnan topraklarının % 60’ını denetimi altına alan 30 bin kişilik bir ordu yollar, hatta İsrail güneyden çekilse bile Suriye’nin Lübnan üzerindeki etkinliğinden vazgeçmeyeceği düşünülür. 
SSCB’nin dağılması sonucunda yalnız kalan Suriye artık barış görüşmelerini desteklemek zorunda kalır (Mc Ghee, 1992: 198-268; Altunışık,1999:183). 

Bu çatışma süreci içinde 1948, 1956 ve 1967 yıllarında Arap-İsrail savaşları yapılır ve bu savaşlarda Arap ülkeleri yenilirler. İsrail bu savaşlarda her defasında topraklarını biraz daha genişletir. Arap ülkeleri Filistinlilerin yanında yer alarak İsrail’e karşı birlik olmaya ve bu birlik içinde mücadelede ederler. Fakat bütün çabalara rağmen geçen sürede Filistin Devleti kurulamaz. 1967 yılındaki Arapİsrail Savaşı sonrasında savaş öncesi konuma geçme kararı olan 242 Sayılı Birleşmiş Milletler kararı ve 1973 yılında yapılan Arap-İsrail Savaşı sonunda BM’in 338 Sayılı kararı çerçevesinde barış görüşmelerine geçilir, fakat yapılan görüşmelerde önemli bir merhale kat edilemez (Armaoğlu, 1984: 510,715-721; Armaoğlu,1991:252). 

1967 yılındaki 3. Arap-İsrail Savaşı sonrasında Mısır’ın yerine artık Suudi Arabistan Devleti ön plana çıkmaya başlayarak Filistinlilere maddi desteklerde 
bulunur. Bundan sonra Arap ülkeleri Laik Arap Milliyetçiliği çizgisinden ayrılarak Radikal Arap Milliyetçiliğine kayarlar. 1968 yılından sonra Marksist-Leninist 
George Habbash’ın liderlik ettiği “Filistin Kurtuluşu İçin Halk cephesi” örgütü kurularak terörist (uçak kaçırma, sabotaj, kaçırma) eylemlerinde bulunulur. 1973 yılı Arap İsrail savaşları sonrasında petrol fiyatlarının hızla yükselmesi sonucunda Arap ülkeleri zenginleşirler. Böylece Arap ülkeleri Filistin davasına daha fazla maddi destek verme imkânı bulur ve Filistin Bağımsızlık Hareketi başlatılır. Mısır Devlet Başkanı cemal Abdülnasır’ın yardımıyla Yasir Arafat’ın önderliğinde El Fetih Örgütü kurulur. Filistin Millî Konseyi 1-5 Ocak 1969 tarihinde Kahire toplantısında 11 üyeli yeni bir Yürütme Komitesi ve başkanlığına da 39 yaşındaki Yaser Arafat’ı (Abu Ammar) seçer. Bu tarihten sonra FKÖ çalışmalarına ve eylemlerine devam ederek Filistin halkının sesini dünyaya duyurmaya çalışır. 
FKÖ’nün özellikle 1974 yılı faaliyetleri sonrasında Arap ülkeleri Rabat’ta Arap Birliği’ni toplar. Birlik artık FKÖ’yü Arapların meşru temsilcisi olarak ilan eder. 
Buna göre Filistin davası sadece Filistinlilerin olacaktır. Yapılan mücadeleler sonrasında ilk defa 1976 yılında FKÖ iki devletten söz eder. Böylece artık İsrail 
Devleti’nin varlığını kabullenir, ama Filistin Devleti’nin de kurulması hedeflenir (Armaoğlu, 1984: 483, 716, 721 Sever, 1997: 75: Özel, 2002: 12-13). 

FKÖ’nün tam iki devletten söz ettiği dönemde Lübnan’da iç savaş baş gösterir ve bu süreç tekrar askıya alınır. 1975’te başlayıp 1988’e kadar süren iç savaşta 3.6 milyon nüfusun yarısına yakını oluşturan ve refah içinde yaşayan Maronitler ile Hristiyanlar bu üstünlüklerini yitirirler. 
1980 yılı nüfus sayımına göre Lübnan’da Hristiyan nüfus % 40, Müslüman nüfus ise % 60’dır. Müslümanlar içinde 1948,1967 Arap-İsrail savaşında Lübnan’a 
sığınan 360 bin Filistinli de bulunmaktadır. 
Artık Şiiler (AMAL, HİZBULLAH) ön plana geçerler. Filistin Komandoları yerine artık Amal ve Hizbullah askerleri geçer. Hizbullah askerlerinin sayısı 3000’i bulur. 
Bütün bu gelişmelere karşın Lübnan barış içinde ülkeyi imar ederek düzenli, modern bir yaşama kavuşmak ister Bu da ancak Suriye’nin İsrail’le barışmasına 
bağlıdır (Gönlübol-Ülman,1977:310; Armaoğlu, 1984: 510,729). 

1976 yılında Mısır’ın İsrail’i siyasi olarak tanıması sonucu her iki ülke arasında barış görüşmeleri başlar. Böylece Mısır 1967 yılında İsrail’e kaybettiği toprakları 
barış yolu ile geri alır. Arap-İsrail savaşı sonucunda 1979 yılında yapılan barış anlaşması sonucunda Mısır-İsrail ilişkileri iyi kötü devam eder, fakat gelişemez. 
Bu ilişkilerden dolayı ve Mısır’ın ABD yanlı tutumu neticesinde Hüsnü Mübarek Arap ülkeleri tarafından ihanetle suçlanır. Mısır Arap ülkeleri tarafından önce 
Arap Birliği’nden, sonra İslam Konferansı’ndan çıkarılır. Bunun sonucunda Mısır yalnız kalır ve tek ekonomik destekçisi olarak ABD’nin kalması nedeniyle Mısır 
Hükûmeti ABD ile arasında yapılacak olan konferans önerisini kabul eder (Ünal, 2002: 46). 

Lübnan, ülkesi içinde üs kuran ve faaliyetlerini buradan sürdüren FKÖ’den oldukça rahatsız olur. FKÖ Lübnan’da âdeta devlet içinde devlet konumuna gelir 
ve kan akması günden güne artar. İsrail Lübnan rahatsızlığı ve Lübnan Başbakanı cemayel’in Suriyelilerce öldürülmesi sonucunda 1982 yılında Beyrut’a saldırır. 
Bu saldırıda İsrail Filistin arşivlerini imha eder, kurumsal yapıyı yıkar, “Sabra. ve “Şatila adlı Filistin kamplarında bir ile iki bine yakın sivil Filistinliyi öldürür. 
İsrail’in bu saldırısında Lübnanlılar FKÖ’nün faaliyetleri nedeniyle İsrail Devleti’ne daha sıcak davranır. İsrail’in Lübnan’daki müdahalesinde yaklaşık 20 000 kişi hayatını kaybeder. Bunun sonucunda İsrail FKÖ’nü Lübnan dışına çıkarmayı başarır (Gönlübol, 1996: 303; Özel, 2002: 13;). 

FKÖ Lübnan’da ayrıldıktan sonra 1993 Oslo Anlaşması’nakadar faaliyetlerini Tunus’dan sürdürür. Bu dönem FKÖ için suskunluk dönemi olur. İsrail’in 1982 
yılındaki saldırı ve işgali neticesinde 1987 yılında Filistin halkı kendi imkânları ile mücadeleye başlar ve artık taşla, sopayla, kadın, erkek, çocuk İsrail’e karşı 
mücadeleye girişir ve bu mücadeleye “intifada” denir. İntifada olayında liderliği İsrail’in FKÖ’nü parçalamak için kurdurttuğu, fakat daha sonra İsrail’in 
kontrolünden çıkan Hamas Örgütü yapar (Hale, 2000: 176-182; Özel, 2002: 14). 

Yapılan tüm Arap-İsrail savaşlarını İsrail kazanmasına karşın dünya arenasında iyi karşılanmaz, bunun sonucunda ABD’nin devreye girerek İsrail’i devamlı barış 
görüşmelerine zorlamasına karşın, İsrail konuya pek olumlu yaklaşmaz. Fakat FKÖ’nün, Gazze’de HAMAS ve İslami cihat Örgütü’nün, Güney Lübnan’da 
Hizbullah’ın tedhiş eylemlerinin artması, Suriye’nin Lübnan’daki etkinliği İsrail’i düşündürür ve devamlı yeni önlemlere başvurmasını gerektirir. 

1988 yılında Ürdün Kralı Hüseyin 1967’den beri İsrail işgalinde bulunan Batı Şeria’daki haklarından Filistin lehine feragat eder, sadece su probleminin 
çözülmesi ve ticaret ilişkilerini geliştirmek amacını gütmeyi düşünür. Bu şartlar içinde Ürdün, konferans teklifini kabul eder ve 1988 yılında cezayir’de FKÖ 
önderliğinde gerçekleşen Filistin Kurtuluş Kongresi sonucunda Arafat BM’nin 242 Sayılı tarihi kararını tanıyarak kabul eder ve terörü kınar. Bu karar FKÖ için 
oldukça tarihî bir önem taşır. 

ABD’nin teşvikiyle 15 Ocak 1990’da İsrail ile FKÖ arasında tekrar barış görüşmeleri başlar. Artık ABD lideri Bush “6 Mart 1991’de Arap-İsrail uyuşmazlığının çözüm zamanı geldi” der. Bölgede araştırmalarını sürdüren ABD Dışişleri Bakanı Baker’in her iki taraftan da özveri istemesi sonucunda 15 Nisan 1991’de Kafkasya’da Kislovodoks şehrinde Sovyet dışişleri bakanı Besmertnik’le yapılan görüşmeler neticesinde mutabık kalınarak bir karara varılır (Soysal,1995:464). 

Filistinlilerin Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te ülke dışındaki Filistinlilerin de gelmesiyle bir devlet kurma çabası içinde olmalarına İsrail karşı çıksa da ABD 
İsrail’i zorlayarak Filistin’in düşüncesini destekler. Filistinliler 1967 Arap-İsrail Savaşı sonucunda darmadağan olmuş ve nüfusunun büyük çoğunluğu diğer Arap ülkelerinde yaşamaya başlar. 1991 yılında yapılan nüfus sayımına göre 4.5 milyon Filistinlinin yarısı; 1.2 milyonu Şeria nehrinin doğusunda Ürdün’de, 360 bini Lübnan’da, 250 bini Suriye’de, 150 bini Suudi Arabistan’da, 250 bini Kuveyt, Mısır, Umman, Arap Emirlikleri, Katar, Irak, Libya ve 250 bini de ABD ve Batı 
ülkelerinde yaşamaktadır. Bunlara ilaveten Batı Şeria’da 1.1 milyon, Gazze’de 650 bin Filistinli, İsrail sınırları içinde de Golon ve Kudüs’te 550 bin Filistinli 
vardır (Gönlübol, 1996: 303). 

1985 yılında Sovyetler Birliği devlet başkanlığına gelen Gorbaçov’un ılımlı politikası ve Batı’nın karşısında değil de yanında yer almaya çalışması sonucunda 1950’li yıllardan beri Moskova’ya güvenen ve desteklenen Filistin Kurtuluş Örgütü, Suriye ve Irak ne yapacaklarını ve nasıl bir politika izleyeceklerini düşünmeye başlarlar. 1991 yılında cOMEcON ve Varşova paktı’na son verilmesi, 1991’de SScB’nin dağılması sonucunda SScB’nin ABD yanında yer alması ve Saddam’ın Kuveyt’i işgali ilebaşlayan savaş sonunda Orta Doğu’da tüm dengeler tamamen bozulur, kimse nasıl bir politika izleyeceği konusunda belirsizlikler içinde kalır. Kuvet’te El Sabah ailesi FKÖ’ne maddi desteğini kesmekle kalmaz, ülkeden yaklaşık 600.000 Filistinliyi dışarı çıkarır. Böylece FKÖ maddi çöküntü içine girer, hatta memurların maaşlarını dahi ödemekte güçlük çekmeye başlar (Özel, 2002: 14). 

30 Ekim1990 ile 4 Kasım 1991 tarihlerinde Madrid’de FKÖ ile İsrail arasında yapılan Barış Konferansı’na Avrupa Topluluğu bir gözlemci, Suudi Arabistan 
bir gözlemci, İsrail Başbakan, Suriye, Lübnan, Ürdün Dışişleri Bakanları, Filistin Heyeti başkanı ve üyeleri, Mısır Dışişleri Bakanı temsilcileri ile katılır. 
Konferans’ta alınan en önemli sonuç İsrail ve Filistin cephesinde her iki tarafın bundan sonra kan akıtılmamasına karar vermesidir. 
Daha sonra barış görüşmeleri çerçevesinde 10-12 Aralık 1991 Washington’da delegeler düzeyinde, 28-29 Ocak 1992 Moskova’da bakanlar düzeyinde temsil 
edilerek önemli adımlar atılır (Hale, 2000: 176-182, 312). 

1992 seçimlerini İsrail’de Sosyalist Parti kazanmasıyla İshak Rabin başbakan olur. Rabin ilk iş olarak FKÖ ile barış görüşmelerini başlatır. Bu nedenle 19 Ocak 
1993’te İsrail Parlamentosu’ndan Hükûmetin FKÖ ile temas yasağını kaldırtarak hemen görüşme yoluna gidilerek 19 Ağustos 1993’te Oslo’da anlaşma parafe 
edilir ve 13 Eylül 1993’te de Washington’da imzalanır. İsrail ile Filistin arasındaki 1947 yılında başlayan anlaşmazlıklar nihayet 1993 yılında son bulur ve barış dönemine geçilir. Hemen sonra Ürdün ile İsrail arasında 1994’te bir anlaşma sağlanır (25 Temmuz 1994 Washington Bildirgesi), daha sonra Esat, Clinton görüşmesi yapılır ve böylece Orta Doğu’da kalıcı barışın sağlanması için önemli adımlar atılır. İsrail bu süreçte dünyada siyasi desteğini arttırır. 
Oslo Anlaşması ile 1948 öncesinde Filistin’den ayrılanlar artık Filistin topraklarına geri dönemeyeceklerdir. Devletler arasındaki ilişkiler çıkara bağlı olduğu 
için her an birisinin lehine yine bu denge bozulabilir. Türkiye de 1992 yılından sonra İsrail ile diplomatik ilişkilerini büyükelçilik düzeyine çıkarır (Özel, 2002: 14). 

1995 yılında NATO Genel sekreteri Willy Claes “Komünizm tehlikesi bitti, onun yerine İslami kökten dinciliği geldi.” beyanını verdikten sonra hemen İsrail, 
Mısır, Tunus, cezayir ve Fas’ı NATO toplantısına çağırarak durumu kendilerine açıklar. Bu süreçte Suriye hep iyi ilişkiler ile İsrail’den Golon Tepeleri’ni geri 
alabileceğini düşünür, fakat bir türlü amacına ulaşamaz. 2000 yılındaki camp 

David görüşmelerinde her ne kadar görüşmelere sıcak başlansa da görüşmelerin sonunda bir sonuç alınamaması ile ikinci İntifada olayı başlar (Armaoğlu,1984: 
529, 785-809; Hale, 2000: 312; Ünal, 2002: 47-48). 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***


10 Kasım 2017 Cuma

DOĞU AKDENİZ'DE ENERJİ KEŞİFLERİ VE TÜRKİYE BÖLÜM 9

DOĞU AKDENİZ'DE ENERJİ KEŞİFLERİ VE TÜRKİYE BÖLÜM 9


Orhan GÜVENEN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1973 yılında OECD İstatistik Danışmanı olarak iş hayatına başlayan Prof. Dr. Orhan Güvenen, 1976 yılında Paris-Sorbonne Üniversitesi (EPHE) Öğretim 
Üyesi, 1977-1984 yıllarında Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales’de Öğretim Üyesi, 1979-1988 yıllarında Paris Üniversitesi Araştırma Direktörü 
ve Ekonometri Profesörü olarak çalışmıştır. Prof. Dr. Güvenen, 1988-1994 yıllarında T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı görevine 
atanmıştır. 

1995-1997 yıllarında Büyükelçi olarak İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi olarak görev yapan Prof. 
Dr. Güvenen, 1996 yılında ABD, Case Western Reserve Univ., “Systems Engineering Department” bölümünde Misafir Profesör olarak görev yapmıştır. 
1997-1999 yıllarında T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı ve 1997-2000 yıllarında Büyükelçi ve Başbakan Başmüşavirliği görevlerine 
getirilmiştir. Güvenen, 2002 yılında UNESCO Yönetim Kurulu Türkiye Temsilcisi ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı 
görevini üstlenmiştir.

Milli Güvenlik Akademisi’nde Uluslararası Ekonomi Profesörü ve Paris Üniversitesi’nde Misafir Profesör olarak görev yapan Güvenen, 1988 yılında 
“Dünya Sistemleri, Ekonomileri ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü”nü kurmuş ve halen adı geçen Enstitü’de Ekonometri ve Uluslararası Ekonomi 
Profesörü ve Başkan olarak görevine devam etmektedir. Ayrıca, Ağustos 2000’den itibaren, Bilkent Üniversitesi Uygulamalı Yabancı Diller Muhasebe 
Bilgi Sistemleri Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmektedir. 

Ali KARAOSMANOĞLU, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Uluslararası Hukuk doktorasını Lozan Üniversitesi’nden almış olan Prof. Karaosmanoğlu, Stanford Üniversitesi Hoover Institution’da, NATO’da, 
Lahey Uluslararası Hukuk Akademisi’nde ve Princeton Üniversitesi’nde araştırma bursları kazanmış ve misafir öğretim üyesi olarak bulunmuştur. 
Bilkent Üniversitesi’ne katılmadan önce Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ’de öğretim üyeliği yapan Prof. Karaosmanoğlu, Türk dış politikası, strateji ve 
güvenlik politikaları konularında çalışmalar yapmaktadır. Yayınları arasında Les actions Militaires coercitives et non coercitives des 
Nations Unies (Droz); İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler (Boğaziçi Üniversitesi); Middle East, Turkey and the Atlantic Alliance (Dış 
Politika Enstitüsü, Editör); The Europeanization of Turkey’s Security Policy (Dış Politika Enstitüsü, editör) başlıklı kitapları ve Foreign Affairs, Politique 
Etrangère, International Defense Review, Europa Archiv, Security Dialogue ve Journal of International Affairs gibi dergilerde basılmış makaleleri 
bulunmaktadır. Prof. Karaosmanoğlu, Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi üyesidir. 

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden 2010 yılında emekli olan Karaosmanoğlu, İhsan Doğramacı Vakfı’na bağlı Dış Politika ve Barış 
Araştırmaları Merkezi’nin başkanıdır. 


İlter TURAN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1941 yılında İstanbul’da doğmuştur. Orta öğrenimini Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde tamamlamıştır. 1962 yılında Oberlin Koleji’nden 
(ABD) Siyasal Bilimler Lisansı, 1964 yılında Columbia Üniversitesi’nden Siyasal Bilimler Yüksek Lisansı almıştır. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi, İktisat 
Fakültesi, Siyaset İlmi Kürsüsü’ne asistan olarak girmiştir. Aynı kürsüde 1966 yılında Doktor, 1970 yılında Doçent, 1976 yılında da Profesör olmuştur. 
1984 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne intisap etmiş, 1991 yılında aynı fakültede yeni kurulan Uluslararası İlişkiler Kürsüsü 
Başkanlığı’nı üstlenmiştir. 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden ayrılmış ve Koç Üniversitesi İdari Bilimler ve İktisat Fakültesi’nde Siyasal 
Bilimler Profesörü olarak görev almıştır. Ekim 1998-2001 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Rektörlük görevini üstlenmiştir. Hâlihazırda 
aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Prof. Dr. İlter Turan’ın Mukayeseli Siyaset, Türk Siyasal Hayatı, Siyasal 
Davranış, Siyasal Kültür, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika konularında yayımlanmış İngilizce ve Türkçe kitap ve makaleleri bulunmaktadır. 
Akademik mesleğine ek olarak muhtelif şirket ve vakıf yönetim kurullarında görev yapmakta, Dünya Gazetesi’nde haftalık yazılar yazmaktadır. 

Ahmet Çelik KURTOĞLU, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Ahmet Çelik Kurtoğlu 1942’de Ankara’da doğdu. Kurtoğlu, 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. İngiltere’de 
Cambridge Üniversitesi’nden lisansüstü derecesini alan Kurtoğlu, ABD’de Yale Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı. Kurtoğlu, İstanbul 
Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde İktisat Profesörlüğü görevinden 1995 yılında emekliliğe ayrıldı ve 1997-2006 yıları arasında Galatasaray Üniversitesi’nde 
ders verdi. 

Çelik Kurtoğlu, öğretim üyeliği yanında 1978-82 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı’na uluslararası ekonomi politikaları konusunda Danışmanlık 
yapmıştır. 1987-1995 yılları arasında İstanbul’da bulunan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) Direktörü olarak görev yapan Çelik Kurtoğlu, 
1998 yılında Kurdoğlu Danışmanlık A.Ş.’yi 2002 yılında ise “iyi şirket” Danışmanlık A.Ş.’yi kurmuştur. Kurtoğlu, halen bu iki şirket kanalı ile 
yatırım bankacılığı ve kurumsal yönetim konularında bilgi ve tecrübelerini paylaşmaktadır. 

Çelik Kurtoğlu, DEİK Yönetim Kurulu Üyesi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği İş Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi, TEMA Yönetim Kurulu Başkanı, Tekfenbank 
Yönetim Kurulu Üyesi, Avrupa Sanayiciler Yuvarlak Masası (ERT) “Asosiye Üyesi” dir. 

Ersin ONULDURAN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Ersin Onulduran, 1945 yılında Bandırma’da doğdu. Lisans eğitimini Claremont Men’s College’de Siyaset Bilimi dalında, Yüksek Lisans eğitimini California 
State University’de Uluslararası İlişkiler bilimi dalında tamamladı. Doktora eğitimini University of Southern California’da Siyaset Bilimi alanında yaptı. 
1973 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Aynı fakültede 1983’de Doçent, 1989’da 
Profesör oldu.

Onulduran, Ankara Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyeliği ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanlığı görevlerini yürüttü. Aynı 
zamanda Üniversitede Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü olarak görev yaptı. Ersin Onulduran 1986-2010 yılları arasında Türkiye-ABD Kültürel Mübadele 
Komisyonu (Fulbright Eğitim Komisyonu) Genel Sekreteri görevini yürüttü. Prof. Dr. Ersin Onulduran 2012 yılında Ankara Üniversitesi’nden emekli oldu. 
Onulduran, evli ve bir çocuk babasıdır. 


BİLGESAM YAYINLARI 

Kitaplar 

Çin Yeni Süper Güç Olabilecek mi? Güç, Enerji ve Güvenlik Boyutları 
(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
Değişen Dünyada Türkiye’nin Stratejisi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
Türkiye’nin Bugünü ve Yarını 
E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 
Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu Politikası 
E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 
Türkiye’nin Vizyonu: Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri 
(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Bildiri Kitabı 
Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 
IV. Ulusal Hidrojen Enerjisi Kongresi ve Sergisi Bildiri Kitabı 
Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 
Özgür, Demokratik ve Güvenli Seçim 
Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 
Terörle Mücadele Stratejisi 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Hazırlayan: Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
Türkiye’de Kürtler ve Toplumsal Algılar 
Dr. Mehmet Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 
Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri 
(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları 
(Ed.) Doç. Dr. R. Kutay KARACA 

Raporlar 

Rapor 1: Küresel Gelişmeler ve Uluslararası Sistemin Özellikleri 
Prof. Dr. Ali KARAOSMANOĞLU 
Rapor 2: Değişen Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Güvenlik Stratejisi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
Rapor 3: Avrupa Birliği ve Türkiye 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 
Rapor 4: Yakın Dönem Türk-Amerikan İlişkileri 
Prof. Dr. Ersin ONULDURAN 
Rapor 5: Türk-Rus İlişkileri Sorunlar-Fırsatlar 
Prof. Dr. İlter TURAN 
Rapor 6: Irak’ın Kuzeyindeki Gelişmelerin Türkiye’ye Etkileri 
E. Büyükelçi Sönmez KÖKSAL 
Rapor 7: Küreselleşen Dünyada Türkiye ve Demokratikleşme 
Prof. Dr. Fuat KEYMAN 
Rapor 8: Türkiye’de Bağımsızlık ve Milliyetçilik Anlayışı 
Doç. Dr. Ayşegül AYDINGÜN 
Rapor 9: Laiklik, Türkiye’deki Uygulamaları Avrupa ile Kıyaslamalar Politika Önerileri 
Prof. Dr. Hakan YILMAZ 
Rapor 10: Yargının İyileştirilmesi/Düzeltilmesi 
Prof. Dr. Sami SELÇUK 
Rapor 11: Yeni Anayasa Türkiye’nin Bitmeyen Senfonisi 
Prof. Dr. Zühtü ARSLAN 
Rapor 12: Türkiye’nin 2013 Yılı Teknik Vizyonu 
Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK
Rapor 13: Türkiye-Ortadoğu İlişkileri 
E. Büyükelçi Güner ÖZTEK 
Rapor 14: Balkanlarda Siyasi İstikrar ve Geleceği 
Prof. Dr. Hasret ÇOMAK, Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 
Rapor 15: Uluslararası Politikalar Ekseninde Kafkasya 
Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 
Rapor 16: Afrika Vizyon Belgesi 
Hasan ÖZTÜRK 
Rapor 17: Terör ve Terörle Mücadele 
M. Sadi BİLGİÇ 
Rapor 18: Küresel Isınma ve Türkiye’ye Etkileri 
Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 
Rapor 19: Güneydoğu Sorununun Sosyolojik Analizi 
M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK, Doç. Dr. Mazhar BAĞLI, 
Müstecep DİLBER, Onur OKYAR 
Rapor 20: Kürt Sorununun Çözümü İçin Demokratikleşme, Siyasi ve Sosyal Dayanışma Açılımı 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 
Rapor 21: Türk Dış Politikasının Bölgeselleşmesi 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 
Rapor 22: Alevi Açılımı, Türkiye’de Demokrasinin Derinleşmesi 
Doç. Dr. Bekir GÜNAY, Gökhan TÜRK 
Rapor 23: Cumhuriyet, Çağcıl Demokrasi ve Türkiye’nin Dönüşümü 
Prof. Dr. Sami SELÇUK 
Rapor 24: Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu 
Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 25: Türkiye-Ermenistan İlişkileri 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY
Rapor 26: Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor? Ortak Değer ve Sembollere Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 27: Jeopolitik ve Türkiye: Riskler ve Fırsatlar 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
Rapor 28: Mısır’da Türkiye ve Türk Algısı 
M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 29: ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri 
Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK, Fadime Gözde ÇOLAK 
Rapor 30: Demokratik Açılım ve Toplumsal Algılar 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 31: Ortadoğu’da Devrimler ve Türkiye 
Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK, Mustafa YETİM, Fadime Gözde ÇOLAK 
Rapor 32: Güvenli Seçim: Sorunlar ve Çözüm Önerileri 
Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 
Rapor 33: Silahlı Kuvvetler ve Demokrasi 
Prof. Dr. Ali L. KARAOSMANOĞLU 
Rapor 34: Terör Önleme Birimleri 
Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 
Rapor 35: İran, Şii Hilali ve Arap Baharı 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Emin SALİHİ 
Rapor 36: Yeni Anayasadan Toplumsal Beklentiler 

BİLGESAM 

Rapor 37: Etnik Çatışma Teorileri Işığında Dağlık Karabağ Sorunu 
Yrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ, Elnur İSMAYILOV 
Rapor 38: Çağcıl Hukuk Sistemlerinde ve Türkiye’de Tutuklama 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu
Rapor 39: Afrika’da Türkiye ve Türk Algısı 

BİLGESAM 

Rapor 40: Kaos Senaryolarının Merkezinde İran 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Bilgehan EMEKLİER 
Rapor 41: Ermenistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 42: Yasa dışı Göç ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Emine AKÇADAĞ 
Rapor 43: Kırgızistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 44: Kazakistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 45: Çatışma Çözümü ve Türkiye’de Kürt Meselesi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Erdem KAYA 
Rapor 46: Afganistan’ da Sivil Ölümleri 
Dr. Salih AKYÜREK, Nursema KIBRIS, Dilara ÜNAL 
Rapor 47: İran Nükleer Krizinin Türkiye’ye Olası Etkileri 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Bilgehan EMEKLİER 
Rapor 48: Çağcıl Hukuk Sistemleri ve Türkiye’de İşkence 
Erkam MALBELEĞİ 
Rapor 49: Balkanlarda Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 
Rapor 50: Suriye Sorunu ve Türk Dış Politikasına Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, Prof. Dr. Cengiz YILMAZ
Rapor 51: Terörle Mücadelede Toplumsal Algılar 
Dr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ 
Rapor 52: Bütün Boyutlarıyla Suriye Krizi ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Ali SEMİN 
Rapor 53: İnsansız Hava Araçları: Muharebe Alanında ve Terörle Mücadelede Devrimsel Dönüşüm 
Dr. Salih Akyürek, Mehmet Ali Yılmaz & Mustafa Taşkıran 
Rapor 54: Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi Sorunlar ve Öneriler 
Hasan ÖZTÜRK, Sevinç ÖZTÜRK 
Rapor 55: 2. Körfez Savaşı’nın 10. Yılında Irak 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Ali SEMİN, Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK 
Rapor 56:Türk Silahlı Kuvvetlerine Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ 
Rapor 57:Çözüm Sürecine Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ, Esra ATALAY, Fatma Serap KOYDEMİR 
Rapor 57:Çözüm Sürecine Toplumsal Bakış 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 
Demokratikleşme ve Sosyal Dayanışma Açılımı 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Sonuç Raporu 

BİLGESAM 

İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2011) Sonuç Raporu 
BİLGESAM



Dergiler 


Bilge Strateji Dergisi Cilt 1, Sayı 1, Güz 2009 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 3, Güz 2010 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 4, Bahar 2011 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 5, Güz 2011 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 6, Bahar 2012 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 7, Güz 2012 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 5, Sayı 8, Bahar 2013 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 5, Sayı 9, Güz 2013 

Söyleşiler ;

Bilge Söyleşi-1: Türkiye-Azerbaycan İlişkileri 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 
Bilge Söyleşi-2: Nabucco Projesi 
Arzu Yorkan ile Söyleşi 
Elif KUTSAL-Eren OKUR 
Bilge Söyleşi-3: Nükleer İran 
E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 
Bilge Söyleşi-4: Avrupa Birliği 
Dr. Can BAYDAROL ile Söyleşi 
Eren OKUR 
Bilge Söyleşi-5: Anayasa Değişikliği 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ 
Bilge Söyleşi-6: Son Dönem Türkiye-İsrail İlişkileri 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ
Bilge Söyleşi-7: BM Yaptırımları ve İran 
Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI ile Söyleşi 
Sina KISACIK 
Bilge Söyleşi-8: Füze Savunma Sistemleri ve Türkiye 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Eren OKUR 
Bilge Söyleşi-9: Gelişen ve Değişen Türk Deniz Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
E. Oramiral Salim DERVİŞOĞLU ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 
Bilge Söyleşi-10: Soru ve Cevaplarla Yeni Anayasa 
Kasım ESEN ile Söyleşi 
Özdemir AKBAL 
Bilge Söyleşi-11: Türk Hava Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
E. Hv. Korgeneral Şadi ERGÜVENÇ ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 
Bilge Söyleşi-12: Arap Baharı Süreci, Mısır Seçimleri, Türkiye-Suriye Krizi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Ali SEMİN Bilge Söyleşi-13: Esed Sonrası Suriye 
Halit Hoca ile Söyleşi 
Ali SEMİN & Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK 
Bilge Söyleşi-14: Türk Kara Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
Orgeneral (E) Oktar ATAMAN ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 
Bilge Söyleşi-15: Nükleer Enerji ve Nükleer Silahlanma 
Prof. Dr. Nurşin ATEŞOĞLU GÜNEY ile Söyleşi 
Hasan ÖZTÜRK, Ömer Faruk TÜRK

DİPNOTLAR;

1 Bu konferans sırasında dile getirilen görüşler için bakınız. Strategy and Defense in the Eastern Mediterranean: An American-Israeli Dialogue, Konferans Bildirileri
   (Washington DC: The Washington Institute for Near East Policy, 1987). 
2 International Crisis Group (ICG), Aphrodite’s Gift: Can Cypriot Gas Power A Dialogue?, Rapor No: 216, (Brüksel: ICG, 2012). 
3 Michael Leigh, Energy Resource in the Eastern Mediterranean: Source for Cooperation or Fuel for Tension (Preliminary Reports and Recommendations), 
   Policy Brief, (Washington DC: GMF, 2012). 
4 Cihat Yaycı, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması Sorunu ve Türkiye”, Bilge Strateji, Cilt:4 Sayı:6 (2012): 1-70, 2. 
5 Yaycı, “Doğu Akdeniz”, 7. 
6 Jose Luis Baberia, “The Oil Slick Floating off the Rock”, El Pais, 11 Mayıs 2011, Erişim 24 Eylül 2013, 
   http://www.presseurop.eu/en/content/article/648661-oil-slick-floating-rock 
7 Süveyş Kanalı Trafik İstatistikleri, Erişim 26 Eylül 2013, 
   http://www.suezcanal.gov.eg/TRstat.aspx?reportId=4 
8 “Boğazlardan Geçen Yıl Yaklaşık 93 Bin Gemi geçti”, Hürriyet, 23 Ocak 2013, Erişim 24 Eylül 2013, 
   http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22422384.asp 
9 Şenay Kaya, Uluslararası Deniz Hukuku Kapsamında Doğu Akdeniz Sorunları, Yüksek Lisans Tezi (Ankara: Ankara Üniversitesi, 2007), 5. 
10 Sefa Karahasan, “Rusya Rumlardan Resmen Üs İstedi”, Milliyet, 19 Ağustos 2013, Erişim 25 Ekim 2013, 
    www.milliyet.com.tr/rusya-rumlardan-resmen-üs-istedi/dunya/detay/1751630/default.htm 
11 Akdeniz Kalkanı Harekâtı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Erişim 27 Ağustos 2013, 
    http:// www.dzkk.tsk.tr/turkce/DZKKULUSLARARASIGOREVLER.php?strAnaFrame=DzKKUluslarArasiGorevler&strIFrame=AKH 
12 NATO Faaliyetleri, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Erişim 8 Ekim 2013, 
    http://www.dzkk.tsk.tr/turkce/dzkkuluslararasigorevler/NATO_Faaliyetleri.php 
13 Cengiz Ekin, “Küresel Hegemonya Mücadelesi Açısından Deniz Yetki Alanları,” içinde Doğu Akdeniz’de Hukuk ve Siyaset, yay. haz. Sertaç Hami Başeren, 
     (Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2013), 98. 
14 USGS, “Assessment of Undiscovered Oil and Gas Resources of the Levant Basin Province, Eastern Mediterranean,” Fact Sheet 2010-3014, Mart 2010. 
15 USGS, “Assessment of Undiscovered Oil and Gas Resources of the Nile Delta Basin Province, Eastern Mediterranean,” Fact Sheet 2010-3027, Mart 2010. 
16 Ayla Gürel, Fiona Mullen, Harry Tzimitras, The Cyprus Hydrocarbons Issue: Context, Positions and Future Scenarios, PCC Report 1/2013, Peace Researc 
     Institute Oslo, (PRIO), 2013, 2. 
17 Mehmet Akif Sünnetçioğlu, “Doğu Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli ve Son Gelişmeler,”  Stratejik Araştırmalar, 9, 16 (2011): 159-160. Leviathan, Nil, Heredotve 
18  PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 2. 
19 “Shell Egypt Anounces Two Ultra-Deepwater Discoveries,” Gulf Oil and Gas, 19 Şubat 2004, Erişim 29 Ağustos 2013, 
     http://www.gulfoilandgas.com/webpro1/MAIN/Mainnews.asp?id=395 
20 PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 2-3. 
21 USGS, “Nile Delta Basin Province”. 
22 USGS, “Levant Basin Province”. 
23 PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 2.
24 Sertaç H. Başeren, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı,” Stratejik Araştırmalar, 8 14 (2010): 151. 
25 PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 5. 
26 PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 6.
27 “First Licensing Round (2007),” Kıbrıs Enerji, Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanlığı, Erişim 7 Eylül 2013, 
 http://www.mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/All/FE3EB5707ADA0E6EC225771B0035B0D2?OpenDocument&highlight=1st Licensing Round 
28 “Recent Dicoveries,” Noble Enerji, Erişim 25 Eylül 2013, 
     http://www.nobleenergyinc.com/Exploration/Recent-Discoveries-130.html 
29 “Second Licensing Round-Hydrocarbon Exploration,” Kıbrıs Enerji, Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanlığı, Erişim 23 Eylül 2013, 
     http://www.mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/dmlhcarbon_en/dmlhcarbon_en?OpenDocument 
30 PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 4-5. 
31 Konu ile ilgili bir değerlendirme için bakınız Şule Anlar Güneş, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ve Deniz Çevresinin Korunması,” 
    Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:56, Sayı:2,(2007), 1-7. 
32 Fatma Taşdemir, Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri Kapsamında Ortaya Çıkan Krizin Hukuki, Ekonomik ve Siyasi Boyutları, 
    Rapor No: 2012-3 (Ankara: Ankara Strateji Enstitüsü, 2012), 18-19 
33 1958 Cenevre Konferansı’nın ayrıntıları için bakınız. “1958 Convention on the Continental Shelf”, içinde Article 1, 
    http://cil.nus.edu.sg/rp/il/pdf/1958%20Convention%20on%20the%20Continental%20Shelf-pdf.pdf ; 
    Fatma Taşdemir, Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri Kapsamında Ortaya Çıkan Krizin Hukuki, Ekonomik ve Siyasi Boyutları, 
    Rapor No: 2012-3 (Ankara: Ankara Strateji Enstitüsü, 2012), 19. 
34 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ayrıntıları için bakınız. “United Nations Convention on the Law of the Sea” , içinde Article 82 Payments and 
    contributions with respect to the exploitation of the continental shelf beyond 200 nautical miles, (Geneva: 1982),52. 
35 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, 8.Bası (Ankara: Turhan Kitapevi,2003), 278-282 
36 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ayrıntıları için bakınız. “United Nations Convention on the Law of the Sea” , içinde Article 82 Payments 
    and contributions with respect to the exploitation of the continental shelf beyond 200 nautical miles, (Geneva: 1982), 52. 
37 Taşdemir, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri,” 20-21.
38 A.g.e, 21. 
39 Yaycı, “Doğu Akdeniz,” 16. 
40 Taşdemir, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri,” 21. 
41 Çağrı Erhan, “Kıbrıs’ın Kuzeyinde de Biz Petrol Arayalım”, Türkiye, 30 Eylül 2011, Erişim 28 Ekim 2013, 
     www.turkiyegazetesi.com.tr/makaledetay.aspx?id=504455 
42 Türkiye’nin bu konudaki görüşleri için Dışişleri Bakanlığı’nın 4 Ekim 2005 tarihinde BM Genel Sekreterliği’ne verdiği 2005/Turkuno DT/16390 sayılı notaya bakılabilir. 
43 İsrail’in GKRY ile imzaladığı sınırlandırma anlaşmasına Türkiye’nin tepkisi için Bakınız. Dışişleri Bakanlığı İsrail ile GKRY Arasında İmzalanan 
     MEB Anlaşması Hk., Basın Açıklaması, No: 288, 21 Aralık 2010, Erişim: 9 Eylül 2013, 
     http://www.mfa.gov.tr/no_-288_-21aralik-2010_-israil-ile-gkry-arasinda-imzalanan-meb-anlasmasi-hk_.tr.mfa 
44 Yaycı, “Doğu Akdeniz,” 28. 
45 Türkiye’nin GKRY’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını ilgilendiren ikili anlaşmalar yapma gayretleri hakkındaki notası için bakınız, 
     TC Dışişleri Bakanlığı Basın Açıklaması No:18, 30 Ocak 2007, Erişim 23 Eylül 2013, 
     http://www.mfa.gov.tr/no_18---30-ocak-2007_-guney-kibris-rum-yonetimi_nin-dogu-akdeniz_deki-ulkelerle-deniz-yetkialanlarini-ilgilendiren-ikili-anlasmalar-yapma-gayretlerini-hk_-.tr.mfa 
46 Suriye’nin ilan ettiği söz konusu yasanın detayları için bakınız; 
     http://www.un.org/Depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/STATEFILES/SYR.htm 
47 Yaycı, “Doğu Akdeniz,” 26. 
48 Arda Özkan, “Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge’nin Sınırlandırılması Uyuşmazlığı”, ( II.Bölgesel Sorunlar ve Türkiye Sempozyumu, 2012), 376. 
49 Bu anlaşmaya Türkiye’nin gösterdiği tepki için Dışişleri Bakanlığı’nın 2 Mart 2004 tarihinde BM Genel Sekreterliği’ne verdiği 2004/Turkuno DT/4739 sayılı 
    notaya bakılabilir. 
50 Başeren, “Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları,” 274. 
51 “Türkiye’ye Akdenizde Büyük Oyun”, Bugün, 29 Kasım 2011, Erişim 25 Ekim 2013, 
    www.bugun.com.tr/turkiyeye-akdenizde-buyu-oyun-haberi/176728 
52 Adnan Önder, UluslararasıTürk Yunan İlişkileri (Kıta Sahanlığı Meselesi), Yüksek Lisans Tezi (Edirne: Trakya Üniversitesi, 2008), 87. 
53 Başeren, “Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları,” 288. 
54 Pazarcı, Uluslararası Hukuk, 252-255. 
55 Fevzi Topsoy, “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında ‘Hakkaniyet İlkesi’ ve Dağılan Adaletin sağlanmasındaki Rolü”, Erişim 28 Ekim 2013, 
    www.anadolu.edu.tr/sites/default/ files/17pdf, 196-197. 
56 Başeren, “Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları,” 272-73.
57 PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 13. 
58 Özkan, “Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge’nin Sınırlandırılması Uyuşmazlığı”, 375. 
59 Başeren, 280-81. 
60 GKRY kabul ettiği kıta sahanlığı kanunu için bakınız; 
     http://www.un.org/depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/CYP_1974_Law.pdf 
61 BM onayı için bakınız; 
     http://www.un.org/depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/mzn_s/mzn6.pdf 
62 GKRY’nin ilan ettiği MEB sahası için bakınız; 
     http://www.un.org/depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/cyp_2004_eez_proclamation.pdf 
63 GKRY’nin ilk tur ihalesi hakkında geniş bilgi için bakınız; 
     http://www.mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/All/FE3EB5707ADA0E6EC225771B0035B0D2?OpenDocument 
64 Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı ilgili açıklama için bakınız; 
     http://www.mfa.gov.tr/ no_206_-15-eylul-2011_-kktc-temsilcileriyle-gerceklestirilen-teknik-gorusmeler-hk_.tr.mfa 
65 Anlaşmanın tam metni için bakınız; 
     http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss114.pdf 
66 Başeren, “Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları,” 293. 
67 “Doğu Akdeniz Isınıyor,” Amerikanın Sesi, 22 Eylül 2011, Erişim 3 Ekim 2013, 
     http://www.amerikaninsesi.com/content/dou-akdeniz-isnyor-130381553/899884.html 
68 Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklama için bakınız; 
    http://www.mfa.gov.tr/no_-216_- 21-eylul-2011-turkiye-_-kktc-kita-sahanligi-sinirlandirma-anlasmasi-imzalanmasina-iliskindisisleri-bakanligi-basin-ac_.tr.mfa 
69 Başeren, “Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları,” 293. 
70 KKTC Bakanlar Kurulunun Kararı için bakınız; KKTC Resmi Gazetesi, Sayı: 161, 22 
71 “BM’ye 4 Maddelik Kriz Önleme Önerisi”, Hürriyet, 25 Eylül 2011, Erişim 25 Ekim 2013, 
      www.hurriyet.com.tr/planet/18821245.asp 
72 “KKTC’den Rumlara Kritik Uyarı”, Bugün, 17 Mayıs 2012, Erişim 25 Ekim 2013, 
     www.bugun.com.tr/kktcden-rumlara-kritik-uyari-haberi/292715 
73 Noble Enerji, “Recent Dicoveries.” Ayrıca, bu konu ile ilgili olarak Uluslararası Kriz Grubu (ICG), Aphrodite’s Gift: Can Cypriot Gas Power A Dialogue? 
    Ve Oslo Barış Enstitüsü’nün (PRIO) The Cyprus Hydrocarbons Issue: Context, Positions and Future Scenarios başlıklı raporlarına bakılabilir. 
74 Emin Erol, “Doğu Akdeniz Bölgesinde Hidrokarbon Kaynaklar ve Bölgesel Barış,” içinde Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanlarında Hukuk ve Siyaset, yay. 
     haz. Sertaç Hami Başeren, (Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2013) ,199-201. 
75 “Doğu Akdeniz’de Yeni Düzen Arayışında Enerjinin Önemi”, Haber Kıbrıs, 27 Ekim 2012, Erişim 29 Ekim 2013, 
    http://haberkibris.com/mob_n.php?n=dogu-akdenizde-yeni-duzenarayisinda-enerjinin-onemi-2012-10-27 
 76 Dışişleri Bakanlığının İlgili açıklaması için bakınız; 
     http://www.mfa.gov.tr/no_-140_-18-mayis-2012_-gkry_nin-actigi-ikinci-uluslararasi-hidrokarbon-arama-ihalesi-hk_.tr.mfa 
77 Başeren, “Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları,” 297. 
78 Erol, “Doğu Akdeniz’de Hidrokarbon Kaynaklar,” 200-203. 
79 Taşdemir, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri,” 29. 
80 A.g.e., 28. 
81 Topsoy, “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında”, 196-198. 
82 Taşdemir, 35. 
83 Taşdemir, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri,” 36.
84 Yaycı, “Doğu Akdeniz,” 21. 
85 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ayrıntıları için bakınız. “United Nations Convention on the Law of the Sea” , içinde, Article 246. Marine 
     scientific research in the exclusive economic zone and on the continental shelf . (Geneva: 1982), 117. 
86 Taşdemir, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri,” 38. 
87 A.g.e., 287. 
88 A.g.e., 38. 
89 Türkiye-GKRY deniz yetki alanı sınırlandırmasında Libya’nın oynayabileceği roller için Bakınız; Cihat Yaycı, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının 
     Sınırlandırılmasında Libya’nın Rolü ve Etkisi,” Güvenlik Stratejileri Dergisi, 7 14 (2011). 
90 Yaycı, “Doğu Akdeniz,” 37. 
91 Taşdemir, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri,” 33.
92 U.S. International Energy Information Administration (EIA), International Energy Outlook 2013, 159. 
93 PRIO, “The Cyprus Hydrocarbons Issue”, 77. 
94 Anastasios Giamouridis, Natural Gas in Cyprus: Choosing the Right Option, Mediterranean Paper Series, (Washington DC: GMF, 2013) 
95 Ömer Bilge, “Zorlu ve Turcas’tan ‘Boru Hattı’ Teklifi”, Hürriyet, 15 Eylül 2013, Erişim 25 Ekim 2013, 
    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24712964.asp 
96 Sami Kohen, “ Dünya Neden Rumdan Yana?”, Milliyet, 4 Ekim 2011, Erişim 24 Ekim 2013, 
http://dunya.milliyet.com.tr/dunya-neden-rumdan-yana/dunya/dunyayazardetay/04.10.2011/1446326/default.htm 
97 “Greece, Israel look to new era of cooperation”, Kathimerini,8 Ekim 2013, Erişim 21 Ekim 2013 
http://www.ekathimerini.com/4dcgi/_w_articles_wsite1_1_08/10/2013_522201 

KAYNAKÇA 

“1958 Convention on the Continental Shelf”, içinde Article 1, http://cil.nus.edu.sg/rp/il/pdf/1958%20Convention%20on%20the%20Continental%20 Shelf-pdf.pdf 
“Akdeniz Kalkanı Harekâtı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Erişim 27 Ağustos 2013”, http://www.dzkk.tsk.tr/turkce/DZKKULUSLARARASIGOREVLER.
php?strAnaFrame=DzKKUluslarArasiGorevler&strIFrame=AKH 
“BM’ye 4 Maddelik Kriz Önleme Önerisi”, Hürriyet, 25 Eylül 2011, Erişim 
25 Ekim 2013, www.hurriyet.com.tr/planet/18821245.asp 
“Boğazlardan Geçen Yıl Yaklaşık 93 Bin Gemi geçti”, Hürriyet, 23 Ocak 
2013, Erişim 24 Eylül 2013, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22422384.asp 
“Doğu Akdeniz Isınıyor,” Amerikanın Sesi, 22 Eylül 2011, Erişim 3 
Ekim 2013, http://www.amerikaninsesi.com/content/dou-akdeniz-isnyor-
130381553/899884.html 
“Doğu Akdeniz’de Yeni Düzen Arayışında Enerjinin Önemi”, Haber Kıbrıs, 
27 Ekim 2012, Erişim 29 Ekim 2013, http://haberkibris.com/mob_n. 
php?n=dogu-akdenizde-yeni-duzen-arayisinda-enerjinin-onemi-2012-10-27 
“First Licensing Round (2007),” Kıbrıs Enerji, Ticaret, Sanayi ve Turizm 
Bakanlığı, Erişim 7 Eylül 2013, http://www.mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/All/ 
FE3EB5707ADA0E6EC225771B0035B0D2?OpenDocument&highlight=1 
st Licensing Round 
“GKRY’nin ilan ettiği MEB sahası için bakınız;” http://www.un.org/depts/ 
los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/cyp_2004_eez_proclamation.
pdf 
“GKRY’nin ilk tur ihalesi hakkında geniş bilgi için bakınız;” http://www. 
mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/All/FE3EB5707ADA0E6EC225771B0035B0D2? 
OpenDocument 
“GKRY kabul ettiği kıta sahanlığı kanunu için bakınız;” http://www.un.org/ 
depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/CYP_1974_Law.pdf 
“GKRY kabul ettiği kıta sahanlığı ilanına BM onayı için bakınız;” http:// 
www.un.org/depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/mzn_s/ 
mzn6.pdf 
“Greece, Israel look to new era of cooperation”, Kathimerini, 8 Ekim 2013, 
Erişim 21 Ekim 2013 http://www.ekathimerini.com/4dcgi/_w_articles_wsite1_
1_08/10/2013_522201 
“International Crisis Group (ICG), Aphrodite’s Gift: Can Cypriot Gas Power 
A Dialogue?”, Rapor No: 216, (Brüksel: ICG, 2012). 
“KKTC’den Rumlara Kritik Uyarı”, Bugün, 17 Mayıs 2012, Erişim 25 Ekim 
2013, www.bugun.com.tr/kktcden-rumlara-kritik-uyari-haberi/292715 
“NATO Faaliyetleri, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Erişim 8 Ekim 2013”, 
http://www.dzkk.tsk.tr/turkce/dzkkuluslararasigorevler/NATO_Faaliyetleri.php 
“Recent Dicoveries,” Noble Enerji, Erişim 25 Eylül 2013, http://www.nobleenergyinc.
com/Exploration/Recent-Discoveries-130.html 
“Rusya Rumlardan Resmen Üs İstedi”, Milliyet, 19 Ağustos 2013, Erişim 25 
Ekim 2013, www.milliyet.com.tr/rusya-rumlardan-resmen-üs-istedi/dunya/ 
detay/1751630/default.htm 
“Second Licensing Round-Hydrocarbon Exploration,” Kıbrıs Enerji, Ticaret, 
Sanayi ve Turizm Bakanlığı, Erişim 23 Eylül 2013, http://www.mcit.gov.cy/ 
mcit/mcit.nsf/dmlhcarbon_en/dmlhcarbon_en?OpenDocument 
“Shell Egypt Anounces Two Ultra-Deepwater Discoveries,” Gulf Oil and 
Gas, 15 Şubat 2004, Erişim 29 Ağustos 2013, http://www.gulfoilandgas.com/ 
webpro1/MAIN/Mainnews.asp?id=395 
“Suriye’nin ilan ettiği söz konusu yasanın detayları için bakınız;” http:// 
www.un.org/Depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/STATEFILES/SYR. 
htm 
“Süveyş Kanalı Trafik İstatistikleri, Erişim 26 Eylül 2013”, http://www.suezcanal.
gov.eg/TRstat.aspx?reportId=4 
Strategy and Defense in the Eastern Mediterranean: An American-Israeli 
Dialogue, Konferans Bildirileri (Washington DC: The Washington Institute 
for Near East Policy, 1987). 
“Türkiye’ye Akdenizde Büyük Oyun”, Bugün, 29 Kasım 2011, Erişim 
25 Ekim 2013, www.bugun.com.tr/turkiyeye-akdenizde-buyu-oyun-haberi/
176728 
“Zorlu ve Turcas’tan ‘Boru Hattı’ Teklifi”, Hürriyet, 15 Eylül 2013, Erişim 25 Ekim 2013, 
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24712964.asp 
Anlar Güneş, Şule “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ve Deniz 
Çevresinin Korunması,” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 
Cilt:56, Sayı:2,(2007). 
Başeren, Sertaç H., “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı,” 
Stratejik Araştırmalar, 8 14 (2010). 
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi Tam Metni: http://www. 
un.org/depts/los/convention_agreements/texts/unclos/unclos_e.pdf 
Dış işleri Bakanlığı: http://www.mfa.gov.tr/default.tr.mfa 
Ekin, Cengiz, “Küresel Hegemonya Mücadelesi Açısından Deniz Yetki Alanları,” 
içinde Doğu Akdeniz’de Hukuk ve Siyaset, yay. haz. Sertaç Hami Başeren, 
(Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2013). 
“1958 Convention on the Continental Shelf”, içinde Article 1, http://cil.nus. 
edu.sg/rp/il/pdf/1958%20Convention%20on%20the%20Continental%20 
Shelf-pdf.pdf 
Erhan, Çağrı, “Kıbrıs’ın Kuzeyinde de Biz Petrol Arayalım”, Türkiye, 30 
Eylül 2011, Erişim 28 Ekim 2013, www.turkiyegazetesi.com.tr/makaledetay. 
aspx?id=504455 
Erol, Emin, “Doğu Akdeniz Bölgesinde Hidrokarbon Kaynaklar ve Bölgesel 
Barış,” içinde Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanlarında Hukuk ve Siyaset, yay. 
haz. Sertaç Hami Başeren, (Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler 
Fakültesi, 2013). 
Giamouridis, Anastasios, Natural Gas in Cyprus: Choosing the Right Option, 
Mediterranean Paper Series, (Washington DC: GMF, 2013). 
Gürel, Ayla, The Cyprus Hydrocarbons Issue: Context, Positions and Future 
Scenarios, PCC Report 1/2013, Peace Researc Institute Oslo, (PRIO), 2013. 
Kaya, Şenay, Uluslararası Deniz Hukuku Kapsamında Doğu Akdeniz Sorunları, 
Yüksek Lisans Tezi (Ankara: Ankara Üniversitesi, 2007). 
KKTC Resmi Gazetesi: http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/showtuzukharf. 
aspx?which-letter=S 
Kohen, Sami, “ Dünya Neden Rumdan Yana?”, Milliyet, 4 Ekim 2011, Erişim 
24 Ekim 2013, http://dunya.milliyet.com.tr/dunya-neden-rumdan-yana/ 
dunya/dunyayazardetay/04.10.2011/1446326/default.htm
Leigh, Michael, Energy Resource in the Eastern Mediterranean: Source for 
Cooperation or Fuel for Tension (Preliminary Reports and Recommendations), 
Policy Brief, (Washington DC: GMF, 2012). 
Luis Baberia, Jose, “The Oil Slick Floating off the Rock”, El Pais, 11 Mayıs 
2011, Erişim 24 Eylül 2013, http://www.presseurop.eu/en/content/ 
article/648661-oil-slick-floating-rock 
Önder, Adnan, UluslararasıTürk Yunan İlişkileri (Kıta Sahanlığı Meselesi), 
Yüksek Lisans Tezi (Edirne: Trakya Üniversitesi, 2008). 
Özkan, Arda, “Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge’nin Sınırlandırılması 
Uyuşmazlığı”, ( II.Bölgesel Sorunlar ve Türkiye Sempozyumu, 2012). 
Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk, 8.Bası (Ankara: Turhan Kitapevi,2003). 
Sünnetçioğlu, Mehmet Akif, “Doğu Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli ve 
Son Gelişmeler,” Stratejik Araştırmalar, 9, 16 (2011). 
Taşdemir, Fatma, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri 
Kapsamında Ortaya Çıkan Krizin Hukuki, Ekonomik ve Siyasi Boyutları”, 
Rapor No: 2012-3 (Ankara: Ankara Strateji Enstitüsü, 2012). 
Topsoy, Fevzi, “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında ‘Hakkaniyet 
İlkesi’ ve Dağılan Adaletin sağlanmasındaki Rolü”, Erişim 28 Ekim 2013, 
www.anadolu.edu.tr/sites/default/files/17pdf 
USGS, “Assessment of Undiscovered Oil and Gas Resources of the Levant 
Basin Province, Eastern Mediterranean,” Fact Sheet 2010-3014, Mart 2010. 
USGS, “Assessment of Undiscovered Oil and Gas Resources of the Nile 
Delta Basin Province, Eastern Mediterranean,” Fact Sheet 2010-3027, Mart 2010. 
Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması Sorunu 
ve Türkiye”, Bilge Strateji, Cilt:4 Sayı:6 (2012). 
Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında 
Libya’nın Rolü ve Etkisi,” Güvenlik Stratejileri Dergisi, 7 14 (2011).



***

DOĞU AKDENİZ'DE ENERJİ KEŞİFLERİ VE TÜRKİYE BÖLÜM 8

DOĞU AKDENİZ'DE ENERJİ KEŞİFLERİ VE TÜRKİYE BÖLÜM 8




Diğer yandan İsrail-GKRY ve Yunanistan arasındaki diplomatik ve ekonomik ilişkiler de hızla gelişmektedir. En son 8 Ekim 2013 tarihinde Yunanistan 
Başbakanı Antonis Samaras İsrail’i ziyaret etmiştir. Bu ziyaret sırasında Yunanistan ile İsrail arasında yirmi bakanın katıldığı ilk Yüksek Düzeyli İşbirliği 
Toplantısı yapılmıştır. Toplantıda Doğu Akdeniz’deki enerji konuları da ayrıntılı bir şekilde ele alınmış İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan hattından geçip 
Doğu Akdeniz’deki enerjiyi Avrupa’ya taşıyacak bir boru hattının açılması detaylı bir şekilde görüşülmüştür. Doğu Akdeniz’deki sıvılaştırılmış doğal gazın 
da Yunan tankerleri ile taşınması hususunda anlaşılmıştır. Buna karşılık Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi ile birlikte İsrail’e AB ile olan ilişkilerinde 
yardım edeceğine ve İsrail-AB ilişkilerini kolaylaştıracağına dair söz vermiştir.97 


16 Şubat 2012 tarihinde GKRY’ne resmi bir gezi düzenleyen Netanyahu bu ülkeyi ziyaret eden ilk İsrail Başbakanı olmuştur. Ziyaret sırasında Güney 

Kıbrıs’ın Limasol kenti yakınlarına değeri 10 milyar doları aşan bir doğal gaz terminalinin kurulması da dâhil olmak üzere Doğu Akdeniz’deki enerji 
kaynaklarının çıkarılması ve kullanımı ile ilgili birçok proje üzerinde görüş alışverişinde bulunulmuştur. Netanyahu’nun Kıbrıs’taki temasları sırasında 
içeriği kamuoyuna açıklanmayan bir savunma anlaşması da imzalanmıştır. İsrail Başbakanının Güney Kıbrıs ziyaretinin perde arkasına ulaştığını söyleyen 
Anadolu Ajansı’na göre görüşmeler sırasında Rum Yönetimi lideri Hristofyas, Netanyahu’dan İsrailli işadamlarının KKTC’ye yatırım yapmamalarını 
istemiştir. Netanyahu da Rum Yönetimi’nin İsrail’e Adada hava ve deniz üssü vermesi durumunda KKTC’ye yatırımı yasaklayan bir kararı meclisten 
geçirebileceklerini ifade etmiştir. Bu tür adımların bölgedeki sorunların çözümüne katkı sağlamayacağı açıktır. 

Sonuç ve Öneriler 


Raporda Doğu Akdeniz’in bir ticaret merkezi ve enerji nakil hatlarındaki stratejik bir kavşak olarak önemi vurgulanmıştır. Orta Doğu gibi dünya siyasetini 

meşgul eden önemli sorunların yaşandığı bir coğrafyada etkin olmak isteyen güçlerin erken tarihlerden itibaren Doğu Akdeniz’de varlık göstermeye çalıştıkları bir gerçektir. Zira uluslararası kamuoyunu uzun yıllardır meşgul eden Filistin ve Kıbrıs meseleleri de henüz hangi yöne evrileceğini kimsenin kestiremediği Arap Baharı da bu coğrafyanın bağrında neşet etmiş ve hala çözüme kavuşturulamamış sorunlardır. Orta Doğu’da muhtemel bir barışın mimarları olabilecek Türkiye, Mısır ve İsrail gibi ülkeler Doğu Akdeniz kıyıları etrafında kümelenmiş durumdadır. Bu ülkeler hem Batı hem de Doğu ile doğrudan iletişime geçip bazı sorunların diyalog yolu ile çözülmesine katkı sağlayabilecek durumdadır. Ancak henüz kendi aralarında sorunlarını aşabilecek sağlıklı bir iletişim kanalı kurabildiklerini söylemek mümkün değildir. Bölgede devam eden bu kısır döngüye son yıllardaki enerji keşifleriyle yeni 
bir unsur daha eklenmiştir: Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının çıkarılması ve paylaşımı sorunu. Bahse konu sorunun bir birine zıt iki yönde 
gelişmesi mümkündür. İlk olarak, buradaki enerji kaynakları ekonomik bir değer olarak kabul edilir ve ilgili devletler arasında tesis edilecek işbirlikleri 
ile geliştirilecek; mevcut enerjinin çıkarılması, işlenmesi ve son tüketici pazarlara ulaştırılmasını bir bütün olarak ele alan entegre projelerle sorun, bölge 
huzur ve refahına katkıda bulunacak şekilde çözülebilir. İkinci durumda ise deniz yetki alanı paylaşımı ile ilgili anlaşmazlıklar bölge ülkeleri arasındaki 
sorunları daha da derinleştirip iyice içinden çıkılmaz hale getirir ve böylece mevcut enerjinin sunduğu potansiyel ekonomik katma değer de heba edilmiş 
olur. Kuşkusuz ilgili hiçbir taraf paylaşım sorununun bu şekilde sonuçlanmasını arzu etmemektedir. Ancak keşiflerin yoğunlaştığı 2010 yılından bu yana 
takınılan siyasi tutumlar göz önünde bulundurulursa neticenin maalesef arzu edilmeyecek bir yönde tahakkuk edeceği söylenebilir. 

Konunun Türkiye’ye bakan yanı göz önünde bulundurulduğunda atılması gereken en önemli adımın sadece Doğu Akdeniz’de değil, Doğu Akdeniz’in 

de içinde bulunduğu geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika havzasında tansiyonun düşürülmesi gerektiği olarak karşımıza çıktığı söylenebilir. Söz konusu 
havzada etkin bir ülke olarak var olmak isteyen Türkiye’nin bu amacını barış ve istikrarın hâkim olduğu bir atmosferde gerçekleştirmesi şüphesiz çok 
daha kolay olacaktır. O nedenle Türkiye’nin Mısır, Suriye ve İsrail gibi Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının paylaşımı ile ilgili sorunlarda doğrudan 
veya dolaylı etkisi olabilecek ülkelerle geliştirdiği ilişkileri gözden geçirmesi mutlaka faydalı olacaktır. 

Nitekim GKRY’nin bütün ısrarlarına rağmen, 2010 yılındaki Mavi Marmara Olayı ile Türk-İsrail ilişkileri neredeyse bütünüyle kopana kadar İsrail’in GKRY ile 

deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması imzalamadığı unutulmamalıdır. Yine İsrail, GKRY ve Yunanistan arasında Türkiye’yi tamamıyla dışarıda bırakacak 
şekilde yapılanan ilişkilerin bu konjonktürde geliştiği mutlaka hatırda tutulmalıdır. 

Bu çerçevede, Doğu Akdeniz ile ilgili gelişmelerde Türkiye’nin en büyük sorununun bölgedeki yalnızlığı olduğu söylenebilir. Türkiye bir tedbir olarak 

söz konusu bölgede tek taraflı MEB ilan edebilir. Ancak atılacak bu adımın sorunları çözeceğini ileri sürmek pek doğru olmayacaktır. Zira Türkiye uluslararası hukukun kendisine tanıdığı ab initio (başlangıçtan beri) ve ipso facto (fiilen) haklarını bölgede saklı tuttuğunu gerekli merciler nezdinde müteaddit 
defa dile getirmiştir. Türkiye bakımından asıl önemli olan Doğu Akdeniz’de, özellikle sorunların yoğunlaştığı Kıbrıs Adası’nın batısında kalan alanda bir 
ülke ile anlaşarak karşılıklı MEB ilanında bulunmaktır. Bahse konu alanda Türkiye’nin ortak MEB ilanında bulunabileceği en önemli ülke Mısır’dır. 
Mısır ile anlaşılarak imzalanacak bir sınırlandırma anlaşması, Türkiye’ye bu alanda karşı karşıya kaldığı birçok sorunda avantaj sağlayacaktır. O nedenle 
Türkiye’nin Mısır ile kopan resmi ilişkilerini bir an önce geliştirmesi ve bu ülkedeki karar mekanizmasını ortak bir MEB ilanında bulunmaya ikna etmesi 
gerekmektedir. 

Aynı alanda Türkiye’nin anlaşarak ortak MEB ilanında bulunabileceği bir diğer ülke Libya’dır. Türkiye’nin Libya ile ilişkileri görece iyi olsa da Arap 

Baharı’nın neden olduğu ve tüm bölgeyi etkisi altına alan belirsizliğin Türkiye Libya ilişkilerini nasıl etkileyeceğini kestirmek pek mümkün görünmemektedir. 
Türkiye bir yandan Libya ile ilişkilerini derinleştirmeye çalışırken, diğer yandan Doğu Akdeniz havzasında bir istikrar ortamının oluşmasına katkıda 
bulunacak politikalar geliştirmelidir. 

Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı sınırlandırmalarında sadece Türkiye’nin değil, kıyıdaş diğer bazı ülkelerin de sorunları bulunmaktadır. Buna en güzel 

örnek Lübnan ile İsrail’in ilan ettikleri MEB alanlarında çakışan ve hala çözüme kavuşturulmamış noktalardır. Türkiye bunun gibi diğer devletler arasında 
da var olan anlaşmazlıkları, hukuki çerçeveye riayet ederek, diplomatik üslup ve kanallarla uluslararası toplum nezdinde dile getirmelidir. Bir başka deyişle 
Türkiye, buradaki sınırlandırma sorunlarını uygun ve ikna edici bir dille anlatarak dünya kamuoyuna mal etmelidir. 

Doğu Akdeniz’deki paylaşım sorunu sadece hukuki bir mesele değildir. Konunun siyasi, ekonomik ve güvenlik boyutları vardır. Siyasi alandaki en büyük 

sorun Kıbrıs meselesidir. 2013 AB ilerleme raporunda ifade edildiği gibi Türkiye’nin Kıbrıs meselesindeki yapıcı rolü uluslararası toplumca da takdir 
edilmektedir. Türkiye Kıbrıs meselesindeki yapıcı tutumunu kararlılıkla sürdürmeli ve Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan yeni sorunları Orta Doğu, Kuzey 
Afrika ve GKRY üzerinden AB’ni de kapsayacak bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirerek politika üretmelidir. 

Ekonomik açıdan bakıldığında Türkiye ancak bu şekilde geliştireceği yapıcı ve bütüncül politikalarla etkili olabilecektir. Zira Doğu Akdeniz’den çıkarılacak 

enerjinin tüketim pazarlarına taşınmasında en ekonomik ve karlı yolun, enerji kaynağının Türkiye üzerinden aktarılmasıyla mümkün olduğu ilgili tüm 
taraflarca bilinmektedir. Bu avantaj; doğal gazda hızla artan iç tüketim, Rusya ve İran’a olan bağımlılık ve bir süredir uygulanmaya çalışılan enerji üretim 
merkezleri ile tüketim pazarları arasında güvenli bir nakil odağı olma politikası çerçevesinde üretilecek akılcı yaklaşımlarla dikkatle değerlendirilmelidir. 
Son olarak üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak Türkiye’de denizciliğe yeterince önem verildiğini söylemek mümkün değildir. Oysa ülkelerin egemenlik 
haklarının başladığı nokta kıta sahanlığı veya MEB alanlarının başladığı noktadır. Raporumuzda da ifade edildiği gibi dünya ticaretinin yüzde 
doksanından fazlası hala deniz yolu ile gerçekleşmektedir. Gerçek böyleyken Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı bazı 
sorunlarda ilgili bakanlık ve kurumlara gerekli teknik bilgi ve desteği sağlayabilecek münhasır bir Denizcilik Bakanlığı’nın bulunmaması bir eksiklik 
olarak not edilmelidir. İhdas edilecek böyle bir bakanlıkla yaşanan uyum ve koordinasyon sorunlarının önüne geçilebilir, denizlerdeki hak ve çıkarların 
korunması daha etkin bir şekilde sağlanabilir. Ayrıca denizle iç içe olan birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de denizcilik kültürünün gelişip olgunlaşmasına 
önemli katkılarda bulunulabilir. 

BİLGE ADAMLAR KURULU ÜYELERİ ÖZGEÇMİŞLERİ 


Salim DERVİŞOĞLU, Oramiral (E), Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Bilge Adamlar Kurulu Başkanı 


Salim Dervişoğlu, 1936’da İzmit’te doğdu. 1957 yılında Deniz Harp Okulu’ndan asteğmen rütbesi ile mezun oldu. Deniz Kuvvetlerinin çeşitli 

deniz ve kara hizmetlerinde bulundu. 1965-1967 yıllarında Deniz Harp Akademisi öğreniminden sonra Kurmay Binbaşı olarak Sultanhisar Gemisi 
ve bilahare Gayret Muhribi Komutanlığı yaptı. 1972-1973 yıllarında ABD’de İşletme alanında yüksek lisans yaparak yüksek işletme mühendisi oldu. 
1974-1977 yıllarında Brüksel’deki NATO karargâhında görev yaptı. 1977- 1979 yıllarında 3. Muhrip Filotillası komodorluğundan sonra çeşitli kara 
görevlerinde bulundu. 

30 Ağustos 1981 yılında tuğamiral oldu. Deniz Kuvvetleri Personel ve Lojistik başkanlığı, Çıkarma Filosu, Hücumbot Filosu, Harp Filosu komutanlıkları 

yaptı. Dervişoğlu ayrıca Deniz Harp Akademisi Komutanlığı ve Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı görevlerini yürüttü. İtalya’da (Napoli) da 2 yıl 
boyunca NATO görevlerinde bulundu. Dervişoğlu, Koramiral olarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcılığı, Deniz Kuvvetleri Kurmay 
Başkanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı görevlerini yürüttü. Oramiral olarak 1995-1997 yıllarında Donanma Komutanlığı yaptı ve 1997-1999 
yıllarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yaparak emekli oldu. Bayan Türkan Dervişoğlu ile evli olan Dervişoğlu’nun Mehmet ve Ahmet adlarında 2 oğlu vardır. 
Dervişoğlu, İngilizce ve Fransızca bilmektedir. 

İlter TÜRKMEN, Dışişleri Eski Bakanı Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcısı 


İlter Türkmen 1927 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Türkmen, 

1949 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. 
İlter Türkmen, 1961-64 yılları arasında Washington Büyükelçiliğinde Müsteşar, 1964-68 yılları arasında Dışişleri Bakanlığında Genel Müdür ve 
Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapmıştır. 1968-72 yıllarında Atina Büyükelçiliği görevini yürüten Türkmen, 1972-75 yılları arasında Türkiye’nin 
Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimî Temsilcisi olmuştur. 1979-80 yıllarında Birleşmiş Milletler Teşkilatında Genel Sekreter Yardımcısı, 1980-83 yıllarında 
ise Dışişleri Bakanı olmuştur. 1984-88 yılları arasında tekrar Birleşmiş Milletler nezdinde Daimî Temsilci olarak görev alan Türkmen, 1988-91 
yıllarında Paris Büyükelçiliğine getirilmiştir. Türkmen, 1991-96 yılları arasında Birleşmiş Milletler teşkilatında Genel Sekreter Yardımcısı ve Filistin 
Mültecilerine Yardım Örgütü Genel Komiseri görevlerini yürütmüştür. İlter Türkmen, Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcılığının yanında OBİV 
Dış ve Savunma Politikası Grubu Başkanlığını da yürütmektedir. 

Sami SELÇUK, Prof. Dr., Yargıtay Eski Başkanı Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcısı


1937’de Konya-Taşkent’te doğmuştur. 1955’te Konya Lisesi’ni ve 1959’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Ankara yargıç adayı olarak 
mesleğe başlayan Selçuk, sırasıyla Sütçüler, Akşehir, Yenice ve 1972’den sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulunmuştur. 21.09.1982 
tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Selçuk, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca, 10.07.1990 tarihinde ilk kez, 13.07.1994 tarihinde ikinci kez, 13.07.1998 
tarihinde üçüncü kez Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi Başkanlığına seçilmiştir. Fransızca ve İtalyanca bilen Selçuk, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 
doktora yapmış, 1986 yılında doçent olmuştur. Selçuk’un kitap ve çeviri çalışmalarının yanında yerli ve yabancı dergiler ile günlük basında 
yayımlanmış Türkçe ve yabancı dilde; hukuk, dil, laiklik ve Atatürkçülük konularında makale ve denemeleri vardır. 

Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 07.07.1999 tarihinde Yargıtay Birinci Başkanlığına seçilen Doç. Dr. Sami Selçuk bu görevden 15.06.2002 tarihinde 

yasal yaş sınırı nedeniyle emekliye ayrılmıştır. Emekliye ayrıldıktan sonra Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinin öğretim üyeleri kadrosuna dâhil 
olmuştur ve Ceza Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığına seçilmiştir. Selçuk, Fakültede Ceza Hukuku ve Ceza Usul Hukuku dersleri vermektedir.

Kutlu AKTAŞ, İçişleri Eski Bakanı, Vali (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Kutlu Aktaş, 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olmuştur. Mezuniyetini müteakip 30 Temmuz 1962 tarihinde atandığı 

Çankırı Maiyet Memurluğunda Yumurtalık ve Küre Kaymakam Vekilliklerinde görevlendirilip staj süresini doldurmuş, Kaymakamlık kursu ile Türkiye ve 
Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’ünü (TODAİE) bitirdikten sonra 1964’te Darende Kaymakamlığına atanmıştır.

30 Eylül 1967 tarihinde Yahyalı, 30 Nisan 1970 tarihinde Çüngüş, 31 Temmuz 1972 tarihinde Bozcaada, 1976 tarihinde Simav Kaymakamlıklarına atanan 
Aktaş, 3 Ağustos 1976 tarihinde Mülkiye Müfettişliğine, 20 Ağustos 1976 tarihinde 1. sınıf Mülkiye Müfettişliğine, 4 Şubat 1977 tarihinde Mülkiye 
Başmüfettişliğine, 28 Mart 1979 tarihinde de Mülkiye Müşavirliğine atanmıştır. Kutlu Aktaş, 26 Haziran 1981 tarihinde Ağrı Valiliğine, 22 Aralık 
1986 tarihinde Malatya Valiliğine, 21 Nisan 1990 tarihinde İzmir Valiliğine ve 15 Temmuz 1997'de ise İstanbul Valiliğine atanmıştır. Aktaş, 5 Ağustos 
1998-11 Ocak 1999 tarihleri arasında İçişleri Bakanı olarak görev yapmıştır. 

Özdem SANBERK, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Özdem Sanberk, Dışişleri Bakanlığı memuru olarak Madrid, Amman, Bonn 

ve Paris Büyükelçiliklerinde ve İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Daimi 
Temsilciliklerinde çeşitli derecelerde görevde bulunduktan sonra, 1985-1987 yılları arasında dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın dış politika danışmanlığını 
yapmıştır. 

1987-1991 yılları arasında Avrupa Topluluğu nezdinde Büyükelçi Daimi Temsilci, 1991-1995 yıllarında arasında Dışişleri Müsteşarı ve 1995-2000 

yılları arasında da Londra Büyükelçisi olarak görev yapmıştır. 2000 yılında emekliye ayrılan Sanberk, 2003 Eylül ayına kadar Türkiye Ekonomik Sosyal 
Etütler Vakfı (TESEV) Direktörlüğü görevinde bulunmuştur. Sanberk 2011’de, İsrail’in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıyı müteakiben 
Birleşmiş Milletler’in yürüttüğü soruşturma sürecinde oluşturulan Palmer Komisyonu’nda Türkiye’yi temsilen yer almıştır. 
Sanberk, Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir. 
Özdem Sanberk, Sumru Sanberk ile evli olup Nazlı Sanberk’in babasıdır. 


Sönmez KÖKSAL, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Sönmez Köksal, 8 Mart 1940 İzmir’de doğdu. Köksal, Saint Joseph Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Köksal, 

1963 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliğinde, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası 
Ekonomik Sorunlar Dairesinde Şube Müdürü, Burgaz’da Başkonsolos, Paris Büyükelçiliğinde Müsteşar, Siyaset Planlama Dairesi ve Orta Doğu ve Afrika 
Dairelerinde Başkanlık görevlerinde bulundu. 1980’de Avrupa Ekonomik Topluluğu nezdindeki Türkiye Daimi Temsilci 
yardımcılığına atandı. 1983’de Çok Taraflı Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcılığını üstlendi. 1986 yılında Bağdat Büyükelçiliği’ne atandı. 1990’da 
Avrupa Konseyi nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği görevini üstlendi. Türkiye’nin dönem başkanlığına rastlayan 1992 Nisan-Eylül ayları arasında 
6 ay süre ile Avrupa Konseyi Bakan Delegeleri Komitesi’ne başkanlık yaptı. Köksal, 1992 Ekim ayında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı oldu. 
1998 Şubat ayında Paris Büyükelçiliği’ne atandı. 1 Ağustos 2002 tarihinde kendi isteği üzerine emekli oldu. Sönmez Köksal, 2002-2006 döneminde 
Işık Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak bulundu ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı görevini üstlendi. 

Güner ÖZTEK, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Güner Öztek 1935 yılında Çankırı’da doğdu. 1955 yılında St. Joseph Lisesi’nden mezun oldu. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler 

Fakültesi’nden mezun oldu. 

Güner Öztek, 1959-1960 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği Özel Kaleminde Ataşe, 1961-1963 tarihleri arasında Dışişleri 

Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde 3’ncü Kâtip, 1963-1966 tarihleri arasında Paris Büyükelçiliğinde 3’ncü ve 2’nci Kâtip ve 1966-1969 tarihleri 
arasında Dakar Büyükelçiliğinde 2’nci Kâtip ve Başkâtip olarak görev yapmıştır. Öztek, 1969-1971 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Özel 
Kalem Müdürlüğünde Başkâtip, 1971-1972 tarihleri arasında Başbakanlık Özel Kalem Müdürü, 1972-1976 tarihleri arasında Londra Büyükelçiliği 
Müsteşarı, 1976-1978 tarihleri arasında Uluslararası Kuruluşlar Genel Müdür Yardımcılığı, Elçi, Genel Müdür Yardımcısı, 1978-1982 tarihleri arasında 
Moskova Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı ve 1982-1986 tarihleri arasında İkili Siyasi İşler Genel Müdür Yardımcısı görevlerinde bulunmuştur. 
Güner Öztek, 1986-1991 tarihleri arasında Kuveyt Büyükelçisi, 1992-1995 tarihleri arasında Dışişleri Müsteşar İdari İşler Yardımcısı, 1995-1999 tarihleri 
arasında Belçika Krallığı nezdinde T.C. Büyükelçisi ve Batı Avrupa Birliği nezdinde Daimi Temsilci olarak görev yapmıştır. Güner Öztek, 1 Ocak 
2001’den itibaren Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Direktörü olarak görev yapmaktadır. Öztek, Fransızca ve İngilizce 
bilmektedir. 

Ümit PAMİR, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


1942 yılında İstanbul’da doğdu. Saint-Joseph Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1965 yılında Dışişleri Bakanlığı’na 

girdi. Gümülcine Konsolosluğu ve Cumhurbaşkanlığı döneminde Fahri Korutürk’ün Özel Kalem Müdürlüğünü yaptı. 
Pamir, 1990 yılında Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün daimi temsilciliğini yaptı. 1991 yılında Türkiye’nin Cezayir Büyükelçisi oldu. 1995 
– 1997 yılları arasında Yunanistan Büyükelçiliği görevinde bulundu. Başbakan Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz’ın başdanışmanlığını yaptı. 
2000’de Türkiye’nin BM nezdindeki daimi temsilciliğine getirildi. Kıbrıs’ın ele alındığı Bürgenstock görüşmelerinde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile 
beraber çalıştı. 
2004 – 2006 yılları arasında NATO Daimi Temsilciliği yaptı. 2007 yılında Dışişleri Bakanlığı Müşavirliği görevine getirildi ve aynı yıl yaş haddinden 
emekli oldu. Dilek Pamir’le evli ve iki çocuk babasıdır.

Necdet TİMUR, Orgeneral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


1937 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğmuştur. 1958 yılında Kara Harp Okulu’ndan, 1960 yılında Muhabere Okulu’ndan mezun olmuştur. 

Timur, 1968 yılında Kara Harp Akademisi’nden mezun olmuş, ardından Kurmay Subay olarak, 1’nci Ordu Muhabere İşletme Bölük Komutanlığı, 
2’nci Zırhlı Tugay Harekât Eğitim Şube Müdürlüğü, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, 1’nci Ordu Genel Sekreterliği Harekât Subaylığı, Kıbrıs Türk 
Barış Kuvvetleri Harekât Eğitim Şube Müdürlüğü, Paris Kara Ataşeliği, 3’ncü Ordu Plan ve Harekât Şube Müdürlüğü ve Işıklar Askeri Lisesi Komutanlığı 
görevlerini yürütmüştür. 

Necdet Timur, 1983 yılında tuğgeneralliğe, 1987 yılında tümgeneralliğe terfi etmiştir. Timur, tümgeneral rütbesi ile Genelkurmay Muhabere Elektronik 

ve Bilgi Sistemleri Başkanlığı, Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı görevlerini yürütmüştür. 
1991 yılında korgeneralliğe terfi ederek Genelkurmay Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri Başkanlığı, 2’nci Kolordu Komutanlığı ve Harp 
Akademileri Komutan Yardımcılığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Başyardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra 1997 yılında 
orgeneralliğe terfi etmiştir. Bu rütbede Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevini müteakip 1’nci Ordu Komutanlığı’na atanmıştır. Fransızca bilen 
emekli Orgeneral Necdet Yılmaz Timur, Bayan Nezih Timur ile evlidir ve 1 çocuk sahibidir.

Oktar ATAMAN, Orgeneral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Oktar Ataman 1939’da İstanbul’da doğmuştur. 1961 yılında Kara Harp Okulu’ndan topçu subayı olarak mezun olmuş, 1966-1968 yılları arasında Kore 

Cumhuriyeti’nde Askeri Ataşe Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler nezdinde İrtibat Subayı görevlerinde bulunmuş ve 1975 yılında Kara Harp Akademisi’ni 
bitirerek Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığı’na proje subayı olarak atanmıştır. 1977’de İngiliz Kraliyet Kara Kurmay Koleji’ne seçilen Ataman, 
mezuniyetini müteakip Kara Harp Akademisi’nde üç yıl öğretim üyesi olarak, 1980-1983 yıllarında ise Belçika’da SHAPE Karargâhı Plan ve Prensipler 
Başkanlığı’nda karargâh subayı olarak görev yapmıştır. 1988’de tuğgeneral rütbesine terfi eden ve Genelkurmay Başkanlığı Plan Harekât Daire Başkanı 
olarak görev yapmaya başlayan Ataman 1992’de tümgeneralliğe terfi ederek Genelkurmay Başkanlığı Strateji ve Kuvvet Planlama Daire Başkanlığı’na 
atanmıştır.

Orgeneral Ataman, 1997’de korgeneral rütbesine terfi etmiş ve Genelkurmay Başkanlığı Harekât Başkanlığı’na atanmıştır. Eylül 1998’den itibaren NATO 
Askeri Komitesi nezdinde Türk Askeri Temsil Heyeti Başkanı olarak görev yapan Orgeneral Ataman, 2000-2001 yıllarında 6’ncı Kolordu Komutanı 
olarak görev yapmıştır. 2001’de NATO Güneydoğu Avrupa Müşterek Kuvvetler Komutanlığı görevini devralan Ataman aynı yıl içinde orgeneralliğe 
terfi etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Hizmet Madalyası ile taltif edilen Orgeneral Ataman, Bayan Nedret Ataman ile evli olup bir kız ve bir erkek 
çocuğu babasıdır. 

Sabahattin ERGİN, Koramiral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Emekli Koramiral Sabahattin Ergin 1926’da İstanbul’da doğmuştur. 1935 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı piyano bölümüne devam ederek 

başladığı müzik yaşamını çeşitlendirerek sürdürmüştür. Sabahattin Ergin, 1983 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda 
sanatçı ve öğretim üyesi olmuştur. Ergin, İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda lisans, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans, 
sanatta yeterlik ve doktora programlarında Müzik Pedagojisi, Müzik Eğitimi Felsefesi, Çağdaş Müzik Eğitimi Yöntemleri ve Mukayeseli Müzik Tarihi gibi 
dersleri Türkçe ve İngilizce olarak vermiştir. İ.T.Ü. dışında, Türk Mûsıkîsi Vakfı, Anadolu Bilim ve Teknoloji Stratejileri Araştırma Enstitüsü ve diğer bazı 
kültürel ve bilimsel dernek ve kurumlarda, kurucu, yönetim kurulu başkanlığı ve kurucu üyelikler de yapmıştır. 
42 yıl süren bir askerlik hizmetinde bulunan Ergin, Atatürkçülük ve jeopolitik konuları üzerinde çalışmalar yapmakta olup, meşgul olduğu çeşitli alanlarda 
ulusal ve uluslararası bilimsel etkinliklere; konuşmacı, bildiri sunucu ve panelist olarak katılmaktadır. İlgilendiği konular üzerine kaleme aldığı bazı 
çalışmaları kitap, makale ve tebliğ olarak basılmıştır.


Nur VERGİN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Nur Vergin, 1941’de İstanbul’da doğdu. Çocukluğunu ve gençliğini yurt dışında geçirdi. Paris-Sorbonne Üniversitesi’nde Sosyoloji lisans ve yüksek 

programlarını tamamladıktan sonra aynı üniversitede Sosyoloji Doktoru unvanını aldı. 1973’te Türkiye’ye dönüp İstanbul Üniversitesi’nde göreve 
başladı. 

Nur Vergin Bilkent Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevinde bulundu. Vergin, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler 

Fakültesi’nden emekli olmuştur. 

Çeşitli uluslararası Sosyal Bilimler Derneklerine üye olan ve siyaset, kimlik ve din sosyolojisi üzerine çalışan Vergin’in, Industrialisation et Changement 

Social en Milieu Rural (1976), Türkiye’ye Tanık Olmak (1998), Din, Toplum ve Siyasal Sistem (2000) ve Siyaset Sosyolojisi: Kavramlar, Tanımlar ve 
Yaklaşımlar (2008) başlıklı kitapları yayımlanmıştır. 


9 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***