14 Eylül 2015 Pazartesi

ANADOLU AJANSI CUMHURİYET DÖNEMİ ÇOK ÖZEL FOTOĞRAFLARI BÖLÜM 2






ANADOLU AJANSI CUMHURİYET DÖNEMİ ÇOK ÖZEL FOTOĞRAFLARI  

BÖLÜM 2





Erzurum ve çevresinde meydana gelen 6.8 şiddetindeki depremde 1155 kişi öldü ve 500 dolayında kişi yaralandı.

TBMM genel kurul toplantısında genel af görüşmeleri yapıldı. Görüşmelere yaralı milletvekilleri sedye ile getirilerek genel kurula katılmaları sağlandı.

MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş (solda önde), miting için gittiği Yozgat'ın girişinde ülkücüler tarafından karşılandı.

Keban Barajı inşaatı.

CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Atatürk Lisesi'ndeki ön seçimde çıkan olaylarda inceleme yaptıktan sonra, provokasyonlar konusunda sert açıklamalarda bulundu..

Van'ın Yüksekova ilçesinde düzenlenen askeri tatbikatta, yasadışı güçleri temsil eden unsurlar da yerel giysilerle rol aldılar.

Başbakan Bülent Ecevit (solda), Bağdat Havaalanı'nda Irak Devrim Komuta Konseyi Başkan Yardımcısı Saddam Hüseyin (sağda) tarafından karşılandı.

Resmi bir ziyaret için Ankara'ya gelen Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi Başkanı ve Filistin Devrim Kuvvetleri Genel Komutanı Yaser Arafat, yabancı konuklar köşkünde bir basın toplantısı düzenledi.

Kahramanmaraş olaylarının 1. yıldönümünde protesto amacıyla Ankara'da çıkan olayların ardından, meclis muhafız taburu TBMM'de geniş güvenlik önlemleri aldı.

Başbakan Süleyman Demirel ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit TBMM'de bir araya geldi

Hükümeti kurmakla gorevlendirilen AP Genel Başkanı Süleyman Demirel (ortada), Milli Selamet Partisi (MSP) Genel Başkanı Necmettin Erbakan (solda) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Alparslan Türkeş (sağda), TBMM'de bir araya geldiler. TRT muhabiri Ayhan Çetinkaya (soldan birinci), Cumhuriyet muhabiri Engin Karadeniz (Çetinkaya'nın arkasında) ve AP Bolu milletvekili Ahmet Çakmak (sağdan birinci, arkada.

Behiçbey İstasyonu'nda arızalanan banliyo trenine başka bir banliyo trenin arkadan çarpması sonucu 31 kişi yanarak öldü, çok sayıda kişi yaralandı. Olaydan kısa süre sonra yardım ekipleri kurtarma çalışmalarına başladı.

12 Eylül 1980 tarihinde yönetime el koyan Milli Güvenlik Konseyi'nin başkanı ve Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren basına ilk açıklamasını yaptı. TBMM'deki açıklamada (sağdan sola) Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Nejat Tümer, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Tahsin Şahinkaya, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Nurettin Ersin (sağ 4.) ve Jandarma Genel Komutanı Org. Sedat Celasun (sag 5.) de hazır bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit'in seçim otobüsü Tokat'ın Niksar ilçesinde kurşunlandı. Saldırıda 10 kişi yaralandı

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 19 Mayıs Stadyumu'nda düzenlenen törenlerle kutlandı. Törende motosiklet gösterileri yapıldı.

Türkiye - Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği A milli maçı öncesi Türk takımı toplu halde.

MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan (ortada), Şevket Kazan(solda) ve Süleyman Arif Emre (sağda) ile birlikte duzenlediği basın toplantısında fiyat artışlarını eleştirdi. Erbakan, fiyat artışına örnek olarak odun, zeytin, soğan ve maydonozu örnek gösterdi.

Ermeni Asala örgütü üyesi 2 terörist Esenboğa Havaalanı'na silahlı saldırıda bulundu. Olayda teröristlerin açtığı ateş sonucu 3'ü polis 9 kişi ölürken, çok sayıda kişi de yaralandı. Teröristlerin biri ölü diğeri ise yaralı olarak yakalandı.

ANAP'ın 1. Büyük Kongresi, Atatürk Spor Salonu'nda yapıldı. Turgut Özal yeniden Genel Başkan seçildi. Özal ve eşi Semra Özal delegeleri, "Anap selamı" ile selamladı.

Kumkapı sahilinde balıkçı lokantalarının yıkımı sırasında çatıya çıkan lokanta çalışanı üzerine benzin döktü. Bu arada polisle yaşanan ardebede çalışanların biri elindeki çakmağı ateşleyince ortalık can pazarına dönüştü.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Denizkurdu - 2 tatbikatına katıldı. Demirel, bulunduğu Fatih Fırkateyni önünden geçit yapan gemilerin personelini şapkasını sallayarak selamladı.

8 yıllık kesintisiz temel eğitim ve imam hatip liselerinin orta kısmının kapatılmasına karşı çıkan bir grup Kızılay'da eylem yaptı. Eylemi izleyen basın mensuplarına polis saldırdı. Olayda, aralarında Kanal D kameramanı Durak Doğan'ın da bulunduğu birçok gazeteci yaralandı.




1 Mayıs kutlamaları sırasında Piyalepaşa Bulvarı'nda polisler ve göstericiler arasında arbede yaşandı. Ali Narin adlı sol görüşlü bir ögrenci, polisten kaçarken yanlışlıkla girdigi Okmeydanı'ndaki MHP ilçe merkezinde partililerce dövülmek istenince kendisini pencereden atmaya çalıştı.




.

ANADOLU AJANSI CUMHURİYET DÖNEMİ ÇOK ÖZEL FOTOGRAFLARI BÖLÜM 1



ANADOLU AJANSI CUMHURİYET DÖNEMİ ÇOK ÖZEL FOTOGRAFLARI 

BÖLÜM 1





Mustafa Kemal'in karargahında ateş altında başlayan haber yolculuğunun 90 yılı. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle kurulan Anadolu Ajansı'nın, 90'ıncı yıldönümüne özel fotoğaflar.

6 Nisan 1920'de kurulan Anadolu Ajansı 90 yıldır hizmetini sürdürüyor. Fotoğrafta, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü'nün Ulus'taki eski hizmet binası görülüyor.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Ege vapuru ile Trabzon'a giderken gazete okuyor.

TBMM Başkanı Mustafa Kemal (solda), batı cephesini ziyaretinde askeri törenle karşılandı. Batı cephesi komutanı İsmet (İnönü) Bey (sağda), Fransız binbaşı Sarou (sağ arkada).

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruz sabahı Afyon Kocatepe'de.

Mustafa Kemal Atatürk (ortada kalpakli), Gölbaşı'nda, cepheye yiyecek götüren deveciler ile sohbet ederken.

Cumhurbaşkanı Atatürk'ün eşi Latife Hanım Çankaya Köşkü'nün bahçesinde.

Seçimi kazandıkları anlaşıldıktan sonra Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Celal Bayar (solda), Rüzgarlı Sokak'taki Ankara İl İdare Kurulu binasında. Adnan Menderes (sağda pardösülü), Osman Şevki Çiçekdağ (sağdan ikinci).

Başbakan Adnan Menderes (sağda) ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü (solda), 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı törenleri öncesi stadyumda sohbet ettiler.

Anıtkabir inşaatı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün cenazesinin Anıtkabir'e nakli... Tabut aslanlı yoldan sonra tören meydanına götürülüyor.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar (güneş gözlüklü), Doğu Anadolu gezisinde bir dinlenme sırasında. 3. Ordu Müfettişi Org. Nurettin Baransel (sol arkada), Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muzaffer Göksenin (sol arka 2), TBMM Başkanvekili Celal Yardımcı (sağda).

Kore Birliği ve uğurlanışı... 1. Kore Birliği gemilere bindirilirken.

Ses sanatçısı Zeki Müren (solda), Ankara Piyade Okulu'nda yedek subay öğrencisi olarak bulunduğu sırada yapılan bir röportajda

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Yeşilhisar olaylarını incelemek için motorlu trenle Kayseri'ye hareket etti.

27 Mayıs İhtilali'nin lideri, Milli Birlik Komitesi Başkanı, Devlet ve Hükümet Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Org. Cemal Gürsel (sağda), komutanlarla. Hava Kuvvetleri Komutanı Korg. İhsan Örgün (Gürsel'in sağında koyu renk şapkalı), Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Fahri Korutürk (sag arkada).

Necip Fazıl Kısakürek (ortada), konferans vermek için Ankara'ya geldi.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Urho Kekkonen (el sallayan) ve Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay (sağda), Bakanlıklar, Olgunlar Sokak önünden geçerken halkı selamladı.

Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin arkasındaki Niğde Yurdu'nda polis tarafından düzenlenen operasyonda AA foto muhabiri İlhan Kuyucu'nun fotoğraf makinası kırıldı.

CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit'in istifası üzerine Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu (SDDF) üyesi bir grup gencin genel merkez binasını işgali sırasında Genel Sekreter Yardımcısı Turan Güneş de pencereye çıkmaya çalıştı.

Yurt genelinde trafik kontrolleri ve sürücülere alkol kontrolü yapıldı

Bingöl'de meydana gelen depremde yaralananlar hastanede tedavi altına alındı.

İstanbul Boğaziçi Köprüsü düzenlenen törenle hizmete açıldı.

Sivas'ın Sivrialan Köyü'ndeki hasta yatağında yatan ünlü halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu.

TRT'nin köylere televizyon kampanyası kapsamında hak sahiplerine televizyonları teslim edildi.

Sinema sanatçısı Sadri Alışık Ankara'da sahneye çıktı.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs Barış Harekatı'nda paraşütçüler Girne Boğazı yakınlarında adaya indiler.

İtalyan sinema sanatçısı Sophia Loren'in galası. Galaya Zeki Müren ve Ayten Gökçer de katıldı.



..


12 Eylül 2015 Cumartesi

AVRUPA BIRLIGI ÜLKELERININ YETKILERINI GÜVENLIK GEREKÇESIYLE TÜMÜYLE AVRUPA BIRLIGI’NE DEVRETMEDIKLERI ALANLAR ÜZERINE BIR ÇÖZÜMLEME BÖLÜM 3




AVRUPA BIRLIGI ÜLKELERININ YETKILERINI GÜVENLIK GEREKÇESIYLE TÜMÜYLE AVRUPA BIRLIGI’NE DEVRETMEDIKLERI ALANLAR ÜZERINE BIR ÇÖZÜMLEME  
BÖLÜM 3


.




Üçüncü sütunda bulunan Adalet ve Iç islerinde Is birligi alanında göç, sıgınma, üçüncü ülke uyruklarına karsı alınacak önlemler, uluslararası suçlar ve adli is birligini kapsamaktadır.57 Adalet ve Iç isleri alanındaki sütun her ne kadar ABKA içerisinde ortaya konmussa da 1997 Amsterdam Antlasması ile bu konularda bir takım degisiklikler getirilmis ve yetki devri öngörülmüstür. Bu alan içerisinde sadece Cezai ve Polisi Ilgilendiren Konularda Adli Is birligi alanı kalmıstır. 3. Sütunda bulunan yetkilerin kapsamı gitgide daraltılmaktadır. Bu alanda da
kararlar oy birligi ile alınmaktadır.58 Bu noktada serbest dolasımı ilgilendiren konular,( vize, sıgınma, göç ve bunun gibi alanlar) Topluluklar sütununa devredilmistir ki burada da egemenlik yetkilerinin devredildigi düsünülmektedir. Nitekim, uluslar üstü otorite 1999 yılından sonra bu konularda da baglayıcı kararlar alabilmektedir. Ancak bu yetki de bir takım sınırlamalara tabi tutulmustur. 

Bes yıllık geçis süresi, girisimde bulunma hakkının Komisyon ve Üye Devlet hükümetleri arasında paylasımı, kararların oy birligi ile alınması, Avrupa Parlamentosuna danısma yükümlülügü ve ATAD’a sadece sınırlı yetkinin tanınması yönünde sınırlamalar getirilmistir.59

Adli ve Polisin müdahalesini gerektiren konularda yetki devri gerçeklestiril memistir, sadece is birligi öngörülmüstür. Çünkü günümüz güvenlik algılamasında bir devletin teröristi bir digerinin özgürlük savasçısı60 olarak görüldügünden, ortak bir terör politikası olusturulamamakta ve bu teröre karsı bir AB tutumunun olusmasını engellemektedir. AB ülkelerinin bu alandaki yetkilerinin devrinin söz konusu olmamasının, devletlerin uluslar üstü bir is birliginden ne kadar zarar görecegini de gösterdigi düsünülmektedir.
Dıs politikaya iliskin yetkilerin devredilmemis olmasının ve hâlen bir ortak dıs politika formasyonunun gelistirilmeye çalısılmasının en önemli sonucu Irak Savası esnasında görülmüstür. Nitekim, AB içinde bir çok yetkisini Topluluga devreden AB üyeleri, Irak Savası esnasında ikiye bölünmüş ve hatta ABD tarafından “Eski Avrupa” ve “Yeni Avrupa” diye yakıstırmalar yapılmıstır.61 

57 ABKA, Madde; 29-42.
58 Pascal Fontaine, 12 Derste Avrupa, AT Resmî Yayın Ofisi, Brüksel, 2004, sf:50.
59 Fontaine, sf:50.
60 Noélle Quenivet, “The World After September 11: Has It Really Changed?”, European Journal of International Law, Volume.16,(3), 2005, p.564.


Güvenlik algılamasındaki farklılık iste bu esnada kendini göstermeye baslamıstır. Eger, dıs politikaya iliskin yetkiler AB organlarına devredilmis olsaydı, Ingiltere
gibi ABD’nin sıkı müttefikleri, ABD’nin yanında Irak Savasına katılamayacaktı. Çünkü günümüzde AB’nin dıs politikası genel itibariyle Franko-Germen ekseninde cereyan etmektedir.


2.2. Ulus Devletin Devretmedigi Yetkiler Yavas bir sekilde belirmeye baslayan Federal Avrupa Birlesik Devletleri fikri, ulus-devlet anlamında bazı endiseleri beraberinde getirmektedir. Güvenlik kapsamında ortaya çıkan bu belirsizlik, AB’nin yetkileri ile ulus-devletin yetkileri arasında bir ayrım yapmayı da zorunlu kılmaktadır. Devredilen ve devredilmeyen yetkiler ayrımı düsünüldügünde, AB’nin federal bir örgütlenmeye dogru gittigi gözlemlenmektedir. Federal sistem ile AB kıyaslandıgında su sonuçlar gözümüze çarpar:

(1) AB iki seviyeli bir hükûmet tarzı ile yönetilen bir yapıda konumlanmaktadır. Ulusal hükümetler ve AB otoritesi
(2) Devredilen yetkiler baglamında, AB yargı yetkisi dahi içeren kararlar alabilmektedir.
(3) Topluluklar hukuku, ulusal hukukun üzerinde yer almaktadır. Ulusal mevzuat ile topluluk mevzuatında çatısma olması hâlinde Topluluk mevzuatı üstün
gelir.
(4) AB’nin yasama süreci gün geçtikçe çogunluk esasına dayanmaktadır. Oysa ki bu sistem içerisinde bazı devletlerin arzulamadıgı kararlar da alınabilmektedir. 62


61 Sten Rynning, “The European Union: Towards a Strategic Culture”, Security Dialogue, Volume.34, (4), December 2003.
62Tanja A. Borzel ve Thomas Rise, “Who Is Afraid of European Federation: How to Constitutionalise a Multi-Level Governance System”, 
http://www.artsci.wustl.edu/~filippov/courses/L32_4353/Who%20is%20Afraid%20of%20a%20European%20Federation.pdf., 
08 Ocak 2007 Pazartesi.

Bu açıdan bakıldıgında federallesen bir Avrupa izlenimi verilmektedir. Oysa ki günümüzde AB her ne kadar yetki devri esasına dayanan bir yapı izlese de kilit noktalarda devletler yetkilerini devretmemektedir. Nitekim, AB ikinci ve üçüncü sütun üzerine bir çok yasal düzenleme yapmıs olsa da bu düzenlemelere dayanılarak ancak baglayıcılıgı olmayan tavsiye niteligi tasıyan yönlendirme kararları alınabilmekte ve bu kararlar devletlerin ortak çıkarlarını yansıtan genel dokümanlar olarak kalmaktadır. Dısarıdan federal sekilde görünen bu sistemde, devletler kendi ulus-devlet niteligini koruma çabası içindedirler. Nitekim ikinci ve
üçüncü sütunlara (yani devredilmeyen yetkiler) kısmına bakıldıgında, bunların bir devleti devlet yapan en önemli iki husus oldugu görülmektedir. Dıs egemenlik ve iç egemenlik63 yetkileri dokunulmayan alanlar grubunda bulunmaktadır. Bu alanların AB içerisinde geçmesi de sadece ortak çıkarlar dogrultusunda is birligi yapılabildiginin göstergesidir.

Avrupa Birligi, suyun kullanımı topragın islenmesi gibi temel devlet yetkilerini hiçbir zaman kendine devrini saglayamamıstır. Devletlerin ulus devleti korumada, kararlı olusları bazı nitelik tasıyan alanlarda yetkinin hiçbir zaman devredilmedigini de göstermektedir. Bunlardan bazıları savunma sanayi, vergi politikası, ekonomik istisnalar, özellestirme politikaları, kitlesel medya, terörle mücadele ve yabancılara toprak satısı oldugu degerlendirilmektedir.

2.2.1.Savunma Sanayi

Avrupa Birligi ülkelerinin tam anlamıyla “güvenlik gerekçesini” ileri sürdükleri alanların basında savunma sanayi gelmektedir. Nitekim  bu alanın AB’ye devredilmemesi gerektigini de Avrupa Toplulukları Kurucu Antlasması vasıtasıyla dile getirmektedirler. 


63 Devletin egemenligi tanımsal anlamda iki kural üzerine kurulu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Dıs Egemenliktir: Buna göre dıs egemenlik uluslararası iliskiler alanında söz konusudur. Bir devletin diger bir devletten asagı konumda olmaması, baska bir otoriteye tabi bulunmaması ve devletlerin egemen esitligine dayanır. Iç egemenlik ise devletlerin iktidarının yetkilerini kullanabilme hakkıdır. Kanun yapmak, para basmak, vergi toplamak, yargılama yapmak vs…, Iç egemenlik dogası geregi aslidir, en üstündür, bölünemez ve devredilemez iktidarı yansıtmaktadır., Kemal Gözler, Anayasa Hukukuna Giris, Ekin Kitabevi, Bursa 2001, sf:49.


Bu baglamda: Hiçbir üye devlet açıga vurulması kendi güvenligi açısından temel çıkarlarına aykırı buldugu bilgileri vermek zorunda degildir.

Her üye devlet, silah, mühimmat ve savas malzemesi ticareti veya üretimi ile ilgili kendi güvenligi bakımından temel çıkarlarının korunmasında gerekli gördügü önlemleri alabilir; bu önlemler, özellikle askerî amaçlara yönelik olmayan ürünler bakımından ortak pazardaki rekabet kosullarını bozamaz.64

Savunma sanayi konusunda dısa bagımlılık kabul edilmemekte ve ihtiyaç duyulan savunma sistemleri, devletçe desteklenen millî sanayi kuruluslarından tedarik edilmektedir. Avrupa Birligi ülkelerinde savunma tedarik politikalarının esasını; savunma sistemlerinde gizlilik unsurunun ön planda tutulması, savunma sanayisinin gelismesinin millî bir teknoloji tabanının olusturulmasına baglı görülmesi ve dısa bagımlılıgın asgari seviyeye indirilmesi gibi konular teskil etmektedir.

Nitekim karsılıklı bagımlılık olusturmak üzere kurulmus AB’nin bu konuda yetkisiz kılınması öngörülmesi de güvenlik gerekçelerinin bir sonucudur. Avrupa Birligi’nde olusturulan ekonomik entegrasyonda savunma sanayi sektörü, yapılan tüm düzenlemelerin dısında tutulmustur.65

2.2.2.Vergi Politikası

Vergi politikası, ulusal egemenligin temel konularından biri olmakla birlikte, ülkelerin ekonomi politikalarının bir parçasını olusturmaktadır. Buna göre, AB’de vergilendirme temel olarak üye devletlerin yetkisinde kalıyor. AB, zorunlu vergilerle ulusal sistemleri standart hâle getirmekten çok, birbirleriyle ve AT’yi kuran Antlasmayla  uyumlu hâle gelmelerini amaçlamaktadır66. 


64 ATKA, Madde 296.
65 http://www.tubitak.gov.tr/btpd/btspd/savunma/b5.html, 03 Aralık 2006.


Üye devletlerin uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikalar kendi ulusal yetki alanları içinde kaldıgından vergilendirme, AB’nin ekonomik ve sosyal politika
amaçları ile kullanılmamaktadır. Bu çerçevede, AB’nin vergi yaratma yetkisi bulunmamaktadır.67


2.2.3.Özellestirme

AB’nin, ekonomik açıdan aday üyelere direktif verebilmesi de savundugu liberal sistemi tam anlamıyla uyguladıgını göstermemektedir. Nitekim Avrupa ülkelerinde sosyal refah devletinin çözülme egilimine girmesi ile birlikte devletlerin küçülmeye gitmeleri ve özellestirmeye gittikleri görülmektedir. AB her ne kadar özellestirmeye destek vermis olsa da devletler bu konulardaki yetkileri tümüyle AB’ye devretmemektedirler. Fransa ve Almanya gibi ülkelerde stratejik olan ve güvenlikle dogrudan alakalı kurumların tam anlamıyla özellestirilmesi mümkün degildir. Ulastırma, telekomünikasyon gibi özel sektörün ragbet ettigi ancak güvenlik kosullarının satısına elvermedigi sektörler
halen Fransa hükümetinin elinde bulunmaktadır. Sadece bazı telekomünikasyon kurumları kısmi özellestirilmistir.68 Diger taraftan hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde demiryolu ve diger ulasım sistemleri ya devletin elinde bulunmakta ya da yarı-kamusal nitelikli
bulunmaktadır.69


2.2.4.Terörle Mücadele


Terörle mücadele konusunda ortak düzenlemeler yapılmıs olsa da devletler yetkilerini tamamen devretmemislerdir.70 
Nitekim terörle  mücadele devletlerin ulusal yetkilerinde tuttukları bir ulus-devlet sorunudur. 


66 Amsterdam Antlasması, Madde: 90-94.
67 http://www.deltur.cec.eu.int/default.asp?lang=0&pId=3&fId=10&prnId=21&hnd=1&ord=20&docId
=331&fop=0, 3 Ocak 2007
68 http://www.eiro.eurofound.eu.int/1999/12/study/tn9912201s.html, 28 Aralık 2006.
69 http://www.eiro.eurofound.eu.int/1999/12/study/tn9912201s.html, 28 Aralık 2006.
70 Terörle mücadele konusunda yapılan ortak düzenlemelere örnek olarak bkz. AB

Parlamentosunun 2001 Tarihli Terörle Mücadele Konusundaki Çerçeve Karar Taslagı, Avrupa Parlamentosu Tavsiye Kararı Recommandation 1677, 13 Temmuz 2002 Tarihli Terörizmle Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Çerçeve Kararı, (2002/475/JHA) Avrupa Birligi Resmi Gazetesi L


Bu anlamda henüz tanımında bile tam anlasamamıs olduklarından, terörle mücadele sadece bir uluslararası is birligi alanı hâlinde kalmaktadır.71 Bu nedenle terörle mücadele konusunda her devlet kendi düzenlemelerini yapmakta ve yasama süreci ile ilgili olan hiçbir yetkiyi AB’ye devretmemektedir. Degisen güvenlik algılamalarıyla birlikte devletler terör sorununa daha fazla yakınlasmak ta ve yasal düzenlemelerini bu yönde degistirmektedir. Terör ile mücadele konusundaki yetkilerin de AB’ye devredilmedigini söylemek mümkündür.

2.2.5. Yabancılara Toprak Satışı

En önemli hususlardan bir tanesi ise yabancılara toprak satısı konusunda karsımıza çıkmaktadır. Devletleri yabancılara mülk satısı konusunda tesvik eden AB içerisinde uygulama yalnızca AB vatandasları için geçerlidir. Yani AB vatandası olmayan hiç kimse bir Avrupa ülkesinde toprak satın alamamaktadır. Nitekim AB ülkeleri de bunu bir güvenlik sorunu olarak görmekte ve bir takım kısıtlamalara tabi tutmaktadırlar. AB’nin öncü ülkeleri de bu konuda güvenligin gerektirdigi sınırlandırmaları yapmıslardır. Nitekim Ingiltere’de toprakların Kraliçe’ye ait olması sebebi ile 49-99 yıllık sürelerle kullanma hakkı verilmektedir. Fransa’da ise yabancılara nihai alıcısı saptanmadan tasınmaz satılamamaktadır.72

AB’ye son giren üyelerle yapılan müzakereler sonucunda ortaya çıkan çerçevede bu ülkelerin tamamında yabancılara toprak satısını belirli ölçüde sınırlandırma arzusu bulundugu gözlemlenmektedir.
Yabancılara toprak satısının sınırlandırılmamasının devletin güvenligini etkileyebilecegi düsünülmektedir.73

Dipnot;

164, 22.06.2002, Terörle mücadele açısından Avrupa Birliginin 2001/0217 (CNS) numaralı çerçeve kararı, (akt.) Feridun Yenisey, 20060429, Terör Okulu Makalesi, Bahçesehir Üniversitesi, (2004).

71 Ercan Çitlioglu, Gri Tehdit Terörizm, Ankara, Ümit Yay., 2005, sayfa 60.
72 http://www.anahtarlik.com/toprak.asp.
73 2004 yılında Avrupa Birligi üyesi olan Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, Estonya ve Litvanya, geçis sürecinde toprak satısı  yasagının devam etmesini AB'ye kabul ettirdiler. 

Bu ülkeler, orman ve tarım arazilerinin satısının yapılabilmesi için 7 yıllık bir süre talep ettiler ve  bunu kabul ettirdiler. Polonya'da geçis süreci normal araziler için 5 yıl, orman ve tarım arazileri için 12 yıl olarak tespit edilmistir. Kıbrıs Rum Kesimi, Macaristan ve Slovenya'da geçis süreci normal araziler için 5 yıl, orman-tarım arazileri içinse 7 yıl olarak belirlenmistir. Malta, AB'ye giris müzakeresi
çerçevesinde bu konuyla ilgili özel bir protokol imzalamıstır. Buna göre, en az 5 yıl yasal olarak Malta'da ikâmet eden AB vatandasları dısında herkes gayrimenkul edinme konusunda Malta'nın ulusal mevzuatına tabidir. 2007'de AB'ye tam üye olan Bulgaristan ve Romanya'da yabancıların tasınmaz alabilmeleri için 5 yıl, tarım ve orman arazileri alabilmeleri içinse 7 yıllık geçis süreçleri öngörülmüstür. Yunanistan'da adalardan ve sınıra yakın alanlardan yabancılara mülk satısı yasaktır. Yunanistan'da mülkünü satan bir yabancı parasını ülke dısına çıkaramamaktadır.

Danimarka'da bir yabancının tasınmaz sahibi olabilmesi için bu ülkede bes yıl ikâmet ediyor olması gerekmektedir. Fransa'da yabancıya tasınmaz satısı konusunda vergiler artırılarak caydırıcı olunmaya çalısılmaktadır. Bu ülkede satılan tasınmazın degerinin yüzde 3'ü vergiye tabidir. Belli bir orandan yukarısı için servet vergisi alınmaktadır. Konu ile ilgili Hayri Ülker’in tespitleridir.
http://www.marmarisyenisayfa.net/gecmisyazi_tr.php?yazar=21&no=161, 24.12.2006.
(Daha fazla bilgi için bkz. Avrupa Birligi ile Katılım Müzakereleri Rehberi, Iktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, No: 184)

SONUÇ

Egemenlik hakkının muhafaza edilmesi, bir devletin bagımsızlıgının saglanması noktasında en önemli husustur. Bu anlamda devletler yetki devri konusunda ihtiyatlı davranmaktadırlar. Ihtiyatlı olmanın sebebi her seyden önce devredilmesi muhtemel yetkinin ulusal güvenlik açısından sakınca içerip içermedigi ile alakalıdır. Her ne kadar Avrupa bütünlesme tarihinin çesitli evreleri içinde tehdit algılamasında degisiklikler olmussa da, ulus-devletin kimligini koruma çabası her zaman süregelmistir. Bu baglamda, gerek hukuki
anlamda gerek siyasi anlamda yetkiler devredilirken ya sınırlı davranılmıs ya da devredilmemistir. Yumusak politika alanlarının kolayca devredilmesi olgusu karsısında sert politika alanlarında da aynı etkiyi doguracagı düsünülse de bu sonuç gerçeklesmemistir. Nitekim AB Anayasasını egemenlik yetkilerinin tümüyle devri olarak gören bazı Avrupa halkları Anayasayı referandum ile reddetmislerdir.

1951 yılında kurulan Avrupa Kömür Çelik Toplulugu bunun ilk örnegidir. Ekonomik içerikli hammaddeleri uluslar üstü bir otoritenin denetimine açan Avrupa Kömür Çelik Toplulugu ekonomik tabanlı görünse de, temel amacı, Fransa’nın Almanya tarafından bir daha saldırıya ugramasının engellenmesidir. Nitekim savunma sanayinin iki önemli materyali olan kömür ve çeligin denetim altına alınması bu yargıyı desteklemektedir. Ancak hemen ardından 1952 yılında Pleven Planı ile ortaya atılan Avrupa Savunma Toplulugu, Fransa’nın güvenlik
gerekçeleri ile reddedilmistir. Ortak bir Avrupa ordusu kurma fikri devletlerin güvenligi açısından faydalı görülse de Fransız Komünist ve Milliyetçi partiler, ulus devlete zarar verdigi gerekçesi ile bu girisimi reddetmislerdir. Bu anlamda yetki devrinin sınırları bir bakıma bu ret kararı ile belirlenmistir.

Avrupa Savunma Toplulugu fikrinin ortadan kalkması ile birlikte 1957 yılında Roma Antlasmasının imzalanarak Avrupa Ekonomik Toplulugu’nun kurulması, yetki devrinin alanını genisletmistir. Ancak üye devletlerin sert politika alanlarını bu antlasmanın içerisine dâhil etmemesi de ulus devlet kimliginin hâlen korundugunu göstermistir. Avrupa Toplulukları Kurucu Antlasması’nda belirtilen yirmi bir ekonomik içerikli baslık üzerindeki yetkiler AT uluslar üstü otoritesine devredilmistir. Devletler bu alanda hâlen düzenlemeler yapabilirken,
AT tarafından tesis edilen kararlara aykırı yasalar çıkarmaları mümkün degildir. Diger taraftan devletler AT’ye devredilen yetkiler konusunda da güvenligi ilgilendiren bir durum olması hâlinde “Lüksemburg Çözümü” adı verilen kuralı gelistirerek, alınması arzulanan bir kararın engellenmesinin de yolunu açmıstır. Bu da ulus devletin, uluslar üstü sistem üzerindeki etkisinin ortaya konulması noktasında önem kazanmaktadır.

Avrupa Toplulugu ekonomik içerikli düzenlemelerle bütünlesmeyi derinlestirirken aynı zamanda güvenlige iliskin konularda da düzenlemeler yapmaktadır. Bunun ilk somut örnegi ise 1992 yılında imzalanan Avrupa Birligi Kurucu Antlasması’dır. AB’nin ortaya çıkardıgı üç sütunlu yapıda “Avrupa Toplulukları”, “Ortak Güvenlik ve Dıs Politika” ile “Adalet ve Iç islerinde Is birligi” baslıkları yer almaktadır. Avrupa toplulukları haricinde kalan bu iki alanda, kararlar oy birligi yöntemi ile alınmaktadır. Bu anlamda her devletin sahsına münhasır bir veto yetkisi bulunmaktadır.

Dikkatle incelendiginde dıs politika ve iç isleri alanları bir devletin hayati önemi haiz iki yetkisi üzerine konumlanmaktadır. Bunlardan birisi dıs egemenlik olarak digeri de iç egemenlik olarak ortaya konmaktadır. Bu anlamda dıs politika, dıs egemenlik konularına dâhil olurken, Adalet ve Iç isleri baslıgı ise iç egemenlik konusuna girmektedir. Nitekim devletleri hassas olmaya iten bu kavramların aynı zamanda güvenlik ile de baglantılı oldugu degerlendirilmektedir. Dıs politika ve iç islerine iliskin yetkilerin AB’ye devredilmesinin, ulus devletin ortadan kalkacagı savına dayanan bu yaklasımlar nedeniyle, AB ülkeleri ortak bir dıs politika gelistirememistir. Bu anlamda AB üyesi ülkeler dıs politikayı ve iç isleri konularını ayrı baslıklar olarak düzenlemis olsalar da bu alanda yetkilerin devredilmedigi degerlendirilmektedir.

Ulus devleti koruma bilinci, Avrupalı devletleri bazı yetkilerin AB’ye devrini zorlastırmıstır. Savunma sanayi ile ilgili olan konuların AB’ye devri devletin güvenligini dogrudan etkiledigi düsünüldügünde, bu yetkinin devrinin mümkün olmadıgı ortaya çıkmaktadır. Diger taraftan devletin vergi koyması veya toplaması AB’ye devredilmemis bir iç egemenlik yetkisidir. Bu yetkinin devri, devletin mali güvenligini tehdit altına alabilecegi degerlendirilmektedir. Diger taraftan devletlerin özellestirmedeki ihtiyatlı davranısları, yabancı uyruklulara toprak satısındaki tutarlılıkta, AB’nin bu konuda düzenleme yapmasına engel olmadıgı devletleri de düzenleme yapmalarını sınırlamamaktadır.
Önemli olan nokta, tarihsel sürece bakıldıgında yetki devri hiçbir zaman devletin güvenliginin ötesine geçmemektedir. Yapılan icraatlar göstermektedir ki, AB üyesi devletler, hayati önemi haiz çıkarları ya da güvenlik gerekçeleri söz konusu oldugunda yetki devrinde bulunmamaktadırlar. Bu anlamda devredilen yetkiler sadece bütün ülkelerin ortak menfaatine göre düzenlenmis alanlardır. Bu çerçeveden bakıldıgında AT’nin ortak menfaate dayalı yetki devri esasına dayanan bir kurum oldugu, AB’nin ise ulus devlet kimligi üzerine insa edilmis
ve devlet güvenligini elverdigi yere kadar isleyen bir is birligi forumu oldugu görülmektedir.

KAYNAKÇA

1. Borchardt, Klaus-Dieter. Topluluk Hukukunun ABC’si, Ankara, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciligi, 1993.
2. Borzel Tanja A. ve RISE Thomas. “Who Is Afraid of European Federation: How to Constitutionalise a Multi-Level Governance
System”, 5 Ocak 2007, http://www.artsci.wustl.edu/~filippov/courses/L32_4353/Who%20is%20Afraid%20of%20a%20European%20Federation.
pdf.
3. Bozkurt, Veysel. Avrupa Birligi ve Türkiye, Bursa, Vipas Yayınları, 2001.
4. Çitlioglu, Ercan. Gri Tehdit Terörizm, Ankara, Ümit Yayıncılık, 2005.
5. Dinan, Desmond. Europe Recast: A History of European Union, Palgrave Mc Millan.
6. Eilstrup-Sangiovanni, Mette ve Verdier, Danıel. European Integration as a Solution to War, European Journal of International Relations, Volume 11, 1.
7. Fairhurst, John ve Vincenzi, Christopher. Law of the European Community, Pearson-Longman, (4. Baskı), Essex-England,2003.
8. Fontaine, Pascal. A New Idea for Europe: The Schuman Declaration-1950-2000, Office for Official Publications of the European Communities, 2000.
9. Fontaine, Pascal. 12 Derste Avrupa, Brüksel, AT Resmi Yayın Ofisi, 2004.
10. Gözler, Kemal. Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukuki Rejimi, Bursa, Ekin Kitabevi, Subat 2000.
11. Gözler, Kemal. Anayasa Hukukuna Giris, Bursa, Ekin Kitabevi, 2001.
12. Guay, Terence ve Callum, Robert. “The Transformation and Future Prospects of Europe’s Defence Industry”, International Affairs, Volume. 78, 4, 2002.
13. Gümüs, Okan ve Sevi, Aziz. Uluslararası Iliskiler Sözlügü, Ankara, Dısisleri Bakanlıgı Yayınları,., 1996.
14. Jones, Seth G. “The European Union & The Security Dilemma”, Security Studies, Volume 12, 3, Ilkbahar 2003.
15. Nelsen, Brent F. ve Stubb, Alexander C-G. The European Union: Reading on the Theory and Practise of European Integration, (2. Baskı), New
York, Palgrave Publication, 1998.
16. Ölmezogulları, Nalan. Ekonomik Sistemler ve Küresellesen Kapitalizm, (3.Baskı), Bursa, Ezgi Kitabevi, 1999.
17. Quenivet, Noélle. The World After September 11: Has It Really Changed?, European Journal of International Law ,Vol.16, No.3, 2005.
18. Reçber, Kamuran. Avrupa Birligi Mevzuatı, Bursa, Ezgi Kitabevi Yayınları, 2003.
19. Roy, Ayse. Su AB Neyin Nesi?, (3.Baskı), Istanbul, Turkab Yayınları, Ekim 2002.
20. Rynning, Sten. “The European Union: Towards a Strategic Culture”, Security Dialogue, Volume.34, 4, Aralık 2003.
21. Dursun, Suat. Avrupa Toplulukları Adalet Divanı,
http://www.danistay.gov.tr/5%20-%20ATAD.htm, 10 Ekim 2007.


HUKUKI MEVZUAT


22. Avrupa Birligi Anayasası.
23. Avrupa Toplulukları Kurucu Antlasması (Roma Antlasması).
24. Avrupa Birligi Kurucu Antlasması (Maastricht Antlasması).
25. Amsterdam Antlasması.


SANAL KAYNAKLAR


26. http://www.tubitak.gov.tr/btpd/btspd/savunma/b5.html.
27. http://www.eiro.eurofound.eu.int/1999/12/study/tn9912201s.html.
28. http://www.bianet.org/php/yazdir.php?DosyaX=../2001/09/07/908.htm.
29. http://www.ntvmsnbc.com/news/350379.asp.
30. http://www.deltur.cec.eu.int/default.asp?lang=0&pId=3&fId=10&prnId=21&hnd=1&ord=20&docId=331&fop=0, 

3 Ocak 2007.



..




AVRUPA BIRLIGI ÜLKELERININ YETKILERINI GÜVENLIK GEREKÇESIYLE TÜMÜYLE AVRUPA BIRLIGI’NE DEVRETMEDIKLERI ALANLAR ÜZERINE BIR ÇÖZÜMLEME BÖLÜM 2



AVRUPA BIRLIGI ÜLKELERININ YETKILERINI GÜVENLIK GEREKÇESIYLE TÜMÜYLE
AVRUPA BIRLIGI’NE DEVRETMEDIKLERI ALANLAR ÜZERINE BIR ÇÖZÜMLEME 
BÖLÜM 2



.

1.2.Devredilen Yetkiler


AB’ye devredilen yetkiler kısmını yukarıda belirtildigi gibi AT politikaları kısmı olusturmaktadır. Hatta bir politikanın ulusal bir politika alanından çıkıp AT’nin politika alanına girmesine “topluluklastırma” (communitization)21 denilmektedir. Yukarıda belirtilen ve uluslar üstü nitelikte bulunan bu kurumlar topluluk politikalarını yönetirler. Ancak buradan, AB politikalarının, devletlerin ulusal
politikalarının yerini aldıgı sonucu çıkarılmamalıdır. Burada uluslar üstü otoritenin tesis etmis oldugu karar ya da Konsey’in almıs ortak tutuma aykırı bir politika icra edilemez. Devletler kendi politikalarının icrasına devam ederler. 

Buna göre devredilen yetkiler şunlardır:

1. Malların Serbest dolasımı; Bu baslık altında, Gümrük Birligi ve üye devletler arasındaki miktar kısıtlamalarının yasaklanmasına iliskin kısımlar da
bu başlık altında incelenmektedir.22


18 ATKA, Madde 250-251, Avrupa Birligi kurumlarının karar verme süreçlerinde kullandıkları  prosedürler hakkında detaylı bilgi için, bkz. ATKA Kısım 2. Çesitli kurumlara iliskin ortak düzenlemeler. Madde 249-256, ( Türkçesi için Reçber AB Mevzuatı, a.g.e., sf.181-186).
19 Gerçek kisilerin Topluluk kurumlarının tasarruflarına karsı iptal davası açıp açamayacakları hususu 232’nci (eski 175) maddede düzenlenmistir. Buna göre; her gerçek ve tüzel kisi kendisine yöneltilen ya da görünüste tüzük veya bir baska kisi için alınmıs karar seklinde olup da, dogrudan dogruya ve kisisel olarak kendisini ilgilendiren bir baska ifadeyle çıkar ihlaline yol açan kararlara karsı dava açabilecegi hükmüne yer verilmistir. Bu düzenlenmeden anlasıldıgı üzere tüzük ve yönergeler hakkında gerçek ve tüzel kisiler dava açamazlar. Suat Dursun, Avrupa Toplulukları Adalet

Divanı, http://www.danistay.gov.tr/5%20-%20ATAD.htm, 10 Ekim 2007.

20 ATKA, Madde 220.
21 Avrupa Birligi literatüründe ‘topluluk mevzuatına dâhil etme’ anlamına gelmektedir.
22 ATKA, Madde 23-31.


2. Ortak Tarım Politikası 23

3. Kisilerin, Hizmetlerin, Sermayenin Serbest Dolasımı; Bu kapsam içerisinde Yerlesme hakkı, hizmetler, sermaye ve ödemeler24

4. Vize, sıgınma, göç ve kisilerin serbest dolasımına iliskin diger politikalar25

5. Ulastırma ve tasımacılık26

6. Rekabet, Vergi ve Mevzuatın yakınlastırılmasına dair ortak kurallar; Bu baslıkta, Rekabet kuralları, Devlet sübvansiyonları, vergi düzenlemeleri, mevzuatın yakınlastırılması bulunmaktadır.27

7. Ekonomi ve Para Politikası; bu baslık altında, ekonomi politikası, para politikası, kurumsal düzenlemeler bulunmaktadır.28

8. Istihdam29

9. Ortak Ticaret Politikası30

10. Gümrük Is birligi31

11. Sosyal Politika, Egitim, Mesleki Formasyon ve Gençlik; bu baslık altında, sosyal düzenlemeler, Avrupa Sosyal Fonu, egitim, mesleki formasyon ve gençlik ile ilgili konular yer almaktadır.32

12. Kültür33

13. Kamu Saglıgı34

23 ATKA, Madde 32-38.

24 ATKA, Madde 39-60.

25 ATKA, Madde 61-69.

26 ATKA, Madde 70-80.

27 ATKA, Madde 81-97.

28 ATKA, Madde 98-124.

29 ATKA, Madde 125-130.

30 ATKA, Madde 131-134.

31 ATKA, Madde 135.

32 ATKA, Madde 136-150.

33 ATKA, Madde 151.

14. Tüketicinin korunması35
15. Trans-Avrupa Agları36
16. Sanayi37
17. Ekonomik ve Sosyal Bütünlesme38
18. Teknolojik Gelisim ve Arastırma39
19. Çevre40
20. Kalkınma Is birligi41

21. Üçüncü devletlerle mali, ekonomik ve teknik is birligi: Aslında bu politika tümüyle AT’ye devredilmemistir. Nitekim, üye adayı devletlerle yapılacak anlasmaların akdedilmesinde oy birligi ile hareket etmektedir42. Bu madde aynı zamanda 310. madde üzerinden bir saptamada bulunmaktadır. Buna göre Topluluk, “Topluluk, bir veya daha fazla devlet veya uluslararası örgütler ile karsılıklı hak ve yükümlülükler,  ortak faaliyetler ve özel usuller belirleyen, bir ortaklık kuran anlasmalar yapabilir43”

Iste bu maddeden anlasılan sudur ki Komisyon, Konsey tarafından oy birligi ile kendine verilmis yetkiye istinaden, üçüncü
devletlerle anlasma imzalayabilir. Yani AT burada bir devlet gibi davranmaktadır. Bunun en belirgin örnegi, AB’nin Dünya Ticaret
Örgütü içerisinde, birlik üyeleri adına oy kullanabilen, temsil yetkisini haiz ve akredite edilmis bir diplomatının bulunmasıdır.

34 ATKA, Madde 152.
35 ATKA, Madde 153.
36 ATKA, Madde 154-156.
37 ATKA, Madde 157.
38 ATKA, Madde 158-162.
39 ATKA, Madde 163-173.
40 ATKA, Madde 174-176.
41ATKA, Madde 177-181.
42 ATKA, Madde 181 A.
43 ATKA, Madde 310.

Bu saydıgımız temel politika alanları Avrupa Toplulukları Kurucu Antlasması üzerinden yorumladıgımız uluslar üstü nitelikli politikalardır. Bu konularda Konsey karar alırken aksi belirtilmedikçe oy birligi ile degil agırlıklı çogunlukla karar almaktadır. Nitekim bazı devletlerin aleyhine olsa da ya da bu devletler aleyhte oy kullanmıs olsa da alınan karara uymakla yükümlüdürler. Iste yetki devrinin hukuki etkisi bu yöndedir. Ancak bu durumun bir tek istisnası vardır. Bir devletin hayati önemi haiz bir konuda güvenlik gerekçeleri oldugunu ileri sürmesiyle agırlıklı çogunlukla alınacak karar oy birligine çevrilmektedir. Yani devredilen yetki üzerinde ulus devletin veto yetkisi saklı tutulmaktadır. Buna Lüksemburg Çözümü (Uzlaşısı) adı verilmektedir. Lüksemburg çözümü bir devletin güvenlik gerekçeleri ileri sürerek yasama sürecini veto edebilmesi anlamını tasımaktadır. 44

Bu bölümde topluluk politikaları içinde verilen kısımların her biri devredilen yetkiler kısmını olusturmaktadır. Nitekim, Komisyon ya da Konsey, Parlamentoya da danısarak, yasama faaliyetlerinde bulunabilmektedir. Hatta karar verirken Konsey kimi zaman bazı üyelerin arzulamadıgı kararları bile çıkarabilmektedir.  Bunun tek istisnası Lüksemburg çözümü olmasına ragmen bu da sıklıkla kullanılan hukuki bir metot degildir. Avrupa Birligi ülkeleri bu alanlardaki yetkileri tümüyle uluslar üstü otoriteye devretmislerdir ve devletler ulusal politikalarını ve mevzuatını, uluslar üstü otorite tarafından tesis edilmis kararlara uygun hâle getirmekle yükümlüdürler. AT müktesebatına aykırı olarak üretilen devlet politikaları, ATAD önünde ihlal davasına konu olabilmektedir.

44 Lüksemburg Çözümü Ocak 1966: NEDİR;

Gümrük Birligi’nin tamamlanmasının üçüncü asamasında, 1965’de, Komisyon, kendine ait bir Topluluk bütçesi olması gerektigini ve bunun tarımsal ve
endüstriyel ithalat vergileri üzerinden karsılanmasını ileri süren bir teklifte bulundu. Bu durum, ulusal parlamentolara ait bir egemenlik yetkisinin dogrudan Avrupa Topluluguna devrini gerektirmekteydi ki tarımsal ve endüstriyel anlamda gelismis ülkeler için katlanılabilir bir durum degildi. Bu durumdan ekonominin güvenligi ile ilgili olarak en çok etkilenen ülke ise Fransa idi.

Fransa, bu kararın alınmasına siddetle karsı çıkarak Konseyi terk etti. Bunun üzerine uzunca bir süre AT yasama yapısı kilitlendi. Bu krize literatürde “Bos Sandalye Krizi” adı verilmektedir. Nihai asamada, bir devletin güvenlik gerekçeleri ileri sürerek bir konunun hayati önemi haiz oldugunu vurgulaması ile birlikte agırlıklı çogunluk prensibinden vazgeçileceginin kaydedilmesi ile sonuca baglanmıstır.  Bu durum uluslar üstü otoritenin politik agırlıgını azaltırken, aynı zamanda ulusdevletlerin de hâlâ Toplulugun temel aktörleri oldugu yönündeki kanaati güçlendirmistir.,Dinan, a.g.e., sf:107 ( Türkçesi için Bkz. Bozkurt, a.g.e., sf: 139).

Sonuç olarak yukarıdaki politika alanlarına bakıldıgında, çogunlukla ekonomik içerikli olup devletin güvenligini yakından ilgilendirmemektedir. 
Bunlara uluslararası iliskilerde “yumusak politika (low politics)” adı verilmekte ve zaten bu nedenle bu yetkiler devredilmektedir. 
Bu anlamda aslında Avrupa entegrasyonunu AT politika alanları ile zaten tamamlamıstır ve artık ulus devletin ötesine geçerek “sert politika (high politics)” alanlarını topluluklastıramamaktadır.45 

Bu anlamda sert politika dedigimiz alanlar

3. bölümde devredilmeyen alanlar olarak aktarılmıstır.

II.BÖLÜM: 

Avrupa Birligi ve Devredilmeyen Yetkiler Günümüzde Avrupa Birligi olarak adlandırılan uluslararası örgüt genel hatlarıyla Maastricht Antlasması (Avrupa Birligi Kurucu Antlasması) ile kurulmustur. 

Bir önceki bölümde anlatıldıgı gibi Avrupa ülkeleri bir çok antlasma ve protokoller imzalayarak AB’nin altyapısını olusturmuslardır.  Nitekim, 1973’de Ingiltere, Danimarka ve Irlanda’nın, 1981’de Yunanistan, 1986’da Portekiz ve Ispanya ile genislemesini müteakip ekonomik is birliginin bir adım ötesine geçerek siyasi bütünlesme çabaları gösterilmistir.

Bu baglamda AB, AT’yi de içeren genis bir politika yelpazesi ortaya koymustur. Ancak AB, AT gibi uluslar üstü nitelikli degil uluslararası niteliktedir. Çünkü AB’nin uluslararası hukukta tüzel kisiligi bulunmamaktadır. Tüzel kisilik sahibi olan AT kurumlarıdır. Nitekim referandumlar sırasında Hollanda ve Fransa tarafından reddedilen Avrupa Anayasası, AB‘ye tüzel kisilik de tanımaktadır.46

45 Stanley Hoffman, “Obstinate or Obsolete? The Fate of Nation-State and The Case of Western Europe”, (der.)  Brent F. Nelsen &. Alexander C-G Stubb., The European Union: Reading on the Theory and Practise of European Integration, Ikinci Baskı, ,  New York , Palgrave Publ., 1998, sf:157.
46 Treaty Establishing A Constitution for Europe, Roma’da 29 Ekim 2004’te imzalanmıs ve Avrupa Birligi Resmi Gazetesinde 16 Aralık 2004’te 
yayınlanmıstır, Madde I-6.


Tüzel kisilik kazanmıs bir AB’de, bir de AB Dıs Isleri Bakanlıgı bulunmaktadır47 ki bu da (Avrupa Anayasasının kabul edilerek yürürlüge girmesi hâlinde) dıs politikaya iliskin bir takım yetkilerin AB’ye devredilmesine neden olabilir. Ancak henüz Avrupa Birligi Anayasası’nın Avrupa Birligi’ne üye ülkelerde yapılan referandumda Fransa ve Hollanda tarafından reddedilmesi belirtilen yetkilerin devri sürecini bir süre için dondurmustur.
Devredilmeyen yetkilerin ne oldugunu anlamak için en önemli husus AB’nin yapısını açıklamaktır. Bu bölümde AB’nin yapısı ve devredilmeyen yetkiler açıklanırken, aynı zamanda devletlerin hiç devretmedikleri özellikli alanlar üzerinde de durulacaktır.

2.1. Avrupa Birligi ve Devredilmeyen Yetkiler Kurumsal ve Hukuksal anlamda AB üç sütun üzerine konumlanmaktadır. 

AB yönetim yapısı bu üç sütunun etkilesiminden ileri gelmektedir.

I.Sütun: Üç topluluk(AT, EURATOM, AKÇT48), daha saglam bir temele oturtulacak ve bunlara ekonomik ve parasal birlik de eklenecektir.

II.Sütun: Üye Devletler arasında Ortak bir Dıs Politika ve Güvenlik Politikası(OGDP) üzerinde is birligi saglanacaktı.

III.Sütun: Adalet ve Iç isleri konularında üye devletler arasında is birligi gerçeklestirilecektir.49

Komisyon, Konsey ve Parlamento da I. dısındaki sütunlarda da yetkilidir.

47 Treaty Establishing A Constitution for Europe, Madde I-28.
48 23 Temmuz 2002 tarihinde AKÇT antlasması sona ermistir.
49 Klaus-Dieter Borchardt, Topluluk Hukukunun ABC’si, Ankara, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciligi, 1993, sf:8.


Bir önceki bölümde belirttigimiz gibi, devredilen yetkiler kısmını birinci sütun olusturmaktadır.50

AB Kurucu Antlasması(ABKA veya Maastricht Antlasması), ilk üç topluluga devredilmis yetkilere dayanır, bu yetkileri çesitli bakımlardan genisletir ve yenileriyle destekler. AET (AB Antlasmasındaki yeni adıyla Avrupa Toplulukları) iç piyasa, ekonomik politika ve para politikası çerçevesinde, bunlara baglantılı toplumsal, kültürel ve siyasi konular ile arastırma, çevre ve kalkınma konularında is birliginin gerektirdigi yeni yetkiler kullanma imkanına sahip olmaktadır.51





 Not ; AT & AVRUPA TOPLULUĞU ANA ÇATI ÜÇGENİ

ÇATI TEPESİ ; AVRUPA BİRLİĞİDİR

ÜÇGENİN DİĞER 3 OLUŞUMU;

1 AVRUPATOPLULUGU      AET      EURATOM AKÇT
İç Pazar ve iliskili politikalar, Ekonomik ve Parasal Birlik
ULUSLAR ÜSTÜ 

2 ORTAK DIS VE GÜVENLİK POLİTiKASI
AGSP HÜKÜMETLER ARASI 

3 ADALET VE iÇ İŞLERİNDE İŞBİRLİĞİ
HÜKÜMETLER ARASI



Iste bu nedenle sembolik bir OGDP’nin ve aynı zamanda Adalet ve Iç isleri politikasının bulunması ulus devlet ruhunun hâlen yasatıldıgını ve “sert politika” alanlarının hâlâ AB’ye devredilmediginin göstergesidir. 

50 Ayse Roy, Su AB Neyin Nesi?, Üçüncü Baskı, Istanbul ,Turkab Yay., Ekim 2002, (farklı bir versiyonu için bkz. Fairhurst & Vincenzi, a.g.e., sf: 13).
51Borchardt, a.g.e., sf:9.


Burada önemli olan nokta bu iki sütunun AB’ye devredilmedigini nereden anladıgımızdır.

Yukarıdaki sekle bakıldıgında iki sütun hükümetlerarası karakterlidir. Daha önce de belirttigimiz gibi hükümetlerarası karar alma prensibinde, kararlar oy birligi ile verilmekteydi. Devletlerin egemen esitligi prensibine dayanan bu sütunlarda, 1 Ocak 2007 tarihi itibariyle 27 AB üyesi tarafından olumlu karsılanan bir politika sadece 1 üyenin ret oyuyla düsürülebilmektedir.52 Yani aslında burada her üyenin dıs politika konusunda bir veto yetkisi bulunmaktadır.
Ancak bu oy birligi prensibinin bir istisnası bulunmaktadır. Buna göre, AB Konseyi tarafından alınan dıs politika ile ilgili, ortak eylemler, tutumlar veya bir ortak stratejiye dayanan kararları kabul ederken, bu kararı yürürlüge koyarken ya da özel bir temsilci atarken alınan kararlar agırlıklı çogunluk prensibi ile alınır.53 Bu anlamda aslında dıs politikaya iliskin bazı yetkilerin de devredildigi söylenebilir. Ancak, Antlasma aynı zamanda bir istisnanın istisnasını da içermektedir. Buna göre, eger bir devlet, önemli ve belirli (özellikle güvenligi ilgilendiren hususlarda) bir ulusal politika gerekçesiyle bir kararın agırlıklı çogunlukla kabulüne karsı çıkma niyetinde oldugunu beyan ederse oylama yapılmaz.54

Dıs politika konularında usule iliskin bazı düzenlemeler bu sekilde uluslar üstü nitelik kazanabilmektedir. Ancak maddenin en sert istisnası ise “Askerî ve savunma etkileri olan kararlarda agırlıklı çogunluk prensibi asla uygulanamaz55” hükmüdür. Son olarak Ortak Güvenlik ve Dıs Politika kapsamında yapılan icraatlar siyasi mahiyette olup ATAD’ın yargı yetkisine girmemektedir56. 


Bir devletin oy birligi ilealınmıs bir dıs politika kararını uygulamaması hâlinde bile uluslararası sorumlulugu isletilememektedir.

52 Avrupa Birligi Kurucu Antlasması,(ABKA) Madde:23/1’den bu yorum çıkarılmaktadır.
53 ABKA, Madde:23/2.
54 a.y.
55 ABKA, Madde:23/2 son cümle.
56 Fairhurst & Vincenzi, a.g.e., sf: 13, (Türkçesi için bkz: http://www.ikv.org.tr/abtarihce.php, 01Ocak 2007).

3 CÜ   BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR