31 Ekim 2017 Salı

PKK'nın jakuzili Mağara Villası,


PKK'nın jakuzili Mağara Villası,


Ahmet TAKAN

​Bitirmek üzere olduğumuz haftada peş peşe gelen şehit haberleri ile canımız yandı. Kahraman askerlerimizin terör bölgesinde bölücü terör örgütü PKK'yı temizleme operasyonları aralıksız sürüyor. Güvenlik güçlerimiz, kahpelerin kış yapılanmasına müsaade etmeden bölücülere ağır darbeler indiriyor...
Ancak, acı gerçekler her defasında karşımıza çıkıyor. Bölgedeki istihbarat birimlerinden ulaştığım bilgilere göre, ABD'nin TIR'larla Suriye'deki PKK/YPG'ye gönderdiği silahların bir bölümü Kuzey Irak üstünden Hakkari Yüksekova hattından at ve katırlarla Türkiye'ye sokuluyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri bu yüzden Hakkari Yüksekova hattında bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlara daha fazla ağırlık veriyor. Geçtiğimiz günlerde Jandarma kuvvetlerimiz Yüksekova Alandüzü mevkiinde kahpelerin can evine ağır bir darbe indirdi. Bölgedeki askeri kaynaklardan aldığım bilgilere göre, kahraman jandarmalarımız bölücü terör örgütünün üs konumundaki 4 katlı mağarasını yerle bir etti. "Ne var bunda?" derseniz, o zaman 4 kat haline getirilmiş adeta villa konforu ile döşenmiş hain inini sizlere anlatayım... Hainler keyiflerine pek de düşkün oldukları için (!) alt zemin kata naylonlar döşeyerek bir havuz, bir de jakuzi yapmışlar. Birinci katta masa ve sandalyelerle geniş bir yemekhane...

Diğer iki katta çalışma ve yatak odaları var. Mağara villaya jeneratörlerle elektrik imkânı da sağlanmış. Güvenlik güçlerimiz, mağarada çok sayıda silah, mühimmat ve 100 büyük tüpün yanı sıra yine çok sayıda laptop da ele geçirmiş. Katların duvarları halıyla kaplıymış. Diğer lüks tüketim maddelerini anlatmayacağım!..

Terör bölgesinde yürütülen operasyonlar sırasında hain bölücü terör örgütünün yola döşedikleri patlayıcılar yüzünden çok sayıda şehit verdik. Vermeye de devam ediyoruz. Bu patlayıcılar güvenlik güçlerimizin geçişi sırasında detektörler vasıtasıyla tespit edilip, güvenli yol geçişi için çoğunlukla imha ediliyordu. Kaynaklardan öğrendiğime göre EYP dediğimiz el yapımı patlayıcı düzeneklerinde hainler yeni bir konsepte geçmişler. Yollara döşenen EYP'lerde artık metal malzeme yerine seramik malzeme kullanıyorlarmış. Ayrıca 5 litrelik plastik yağ bidonları... Bu yüzden detektörler tepki vermiyormuş.. PKK militanları bu yeni tip EYP'leri askerlerimizin geçişi sırasında telsiz komutlu uzaktan kumanda ile patlatıyorlarmış.

Çözüm aranıyor... Saray, birkaç odanın elektriğini kapatır, 3-5 aracını da garaja çekerek, bu konuya bütçe ayırır diye düşünüyorum!..



***

Survivor İstanbul

 Survivor İstanbul




MURAT MURATOĞLU

​“İstanbul'a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum” deyiverdi Erdoğan… Haklı!
Bakın, İstanbul'un bu yıl için belirlenen bütçesi 42 milyar lira… Büyük para… Tam 18 bakanlığın bütçesinden fazla… Yine de yetmiyor İstanbul'a… İki katı bile yetmez!

Nasıl yetsin? Doldurmuşun 15 milyon kişiyi uzun ince şehre… Yanında yüz binlerce Suriyeli, Afgan, bilumum milletten insan…

* * *
Size 145 ülkenin nüfusunun İstanbul'da yaşayanlardan daha az olduğunu söylesem… Bir İstanbul kalabalığı 4 Berlin, 7 Paris ediyor.
İstanbul'un alt yapısı nüfusa yetecek kapasitede değil… Olamaz da! Yine de her yerde kule, alışveriş merkezi, gökdelen, rezidans inşaatı devam ediyor.

* * *
İstiklal Caddesi için İstanbul'un çekim merkezi, göz bebeği falan denirdi ya… Gidin görün… Alabildiğine beton denizi, Arap yurdu… Yollar yarılmış, insanlar üst üste… Üstüne para verseler bir daha gitmek istemeyeceğiniz bir yer. Yeşilin tek bir tonu yok!
İstanbul'da yeşil kaldı mı? Kentsel dönüşüme 50 milyar liranın harcandığı şehirde çiçeğin, böceğin gözünün yaşına bakarlar mı? Her yeri duvarlarla örüp, duvarların saksı çiçekler ile kaplanması yeşilse, hah işte o kadar… Bir de kolajyapıyorlar ki! Kız Kulesi, uç uç böceği… Şaka gibi…

* * *
Trafik zaten bitik… Son model Ferrari ile çıksan yola, gidemiyorsun… Bekliyorsun beton mikserinin yanında… Damperli kamyon arkanda…
Toplu taşıma desen abartmasız sardalye konservesi… 15 milyonu aşan nüfusu olan bir şehri körüklü otobüslerle taşımaya çalışırsanız eninde sonunda o sizi taşıyamaz.
Reklamlara bakın yeter. Metroya 3, Metrobüs'e sadece 2 dakika uzaklıkta kaç bina yapıldı ve satıldı haberiniz var mı?

Metrobüs insanları

Hele metrobüs… Survivor'ı gerçekten yaşamak isteyenler için biçilmiş kaftan. Toplu işkence aracı… Fazlası var, azı yok! Hele bir de iş saatlerine denk getirirseniz unutulmaz bir deneyim yaşatıyor insana… Tabii metrobüse binmekiçin önce üst geçidin kalabalığı yarıp, turnikelere ulaşabilmeniz gerekiyor. Turnikeden geçtiniz diyelim… Sizi metrobüs kapılarının açıldığı yere götürecek zorlu bir etap bekliyor… Kapının nerede açılacağını bilecek kadar da deneyimli olmanız şart. Bunu yarım saatten önce yapıp binene madalya veriliyor.

* * *
Metrobüste acıma yoktur. Ortama bir kez girmişseniz içgüdülerinizle hareket etmelisiniz. Yanınızda duran takım elbiseli hanımefendiler, beyefendiler birkaç dakika sonra acımasız mücadeledeki rakipleriniz olacak. O nasıl koşmaktır, kendini içeri atmaktır? Pes!
Belgesel kanallarında Serengeti'de büyük bizon göçünü izlemişseniz şansınız diğerlerinden biraz daha fazla…

* * *
Hadi bindiniz, içeride yaşamak için oksijen moleküllerini yakalamanız şart… Duygularınız köreltilmiş, paketlenmiş biçimde koyun gibi taşınıyorsunuz… Klima? Bozuk!
Peki, kalabalık seni körüğe sürükledi… Nasıl ineceksin? Kapıya ulaşman en az iki durak sürer… İşin inceliği de orada zaten… Niceleri binmenin zafer sarhoşluğu ile durağını kaçırıp acınacak hallere düştü bu yollarda. İstanbul'a ihanetin özetidir metrobüs!


***

10 KASIM 2016 TÜRKİYESİNDE ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ

10 KASIM 2016 TÜRKİYESİNDE ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ



unnamed


Türk milletinin idaresinde ve korunmasında milli birlik, milli duygu, milli kültür en yüksekte tuttuğumuz idealdir .
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1935)
————————————–
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; binlerce yıllık Türklüğün son yüzyılının vazgeçilemez bir simgesidir.
Atatürk; tarihten silinmek istenen Türk ismini yeniden dünyaya kazımıştır. Tarihi işlevini bitirmiş Osmanlı imparatorluğunun öz cevherinden Türk milli şuurunu uyandırarak yepyeni bir devlet oluşturmuştur. Öldü denilen Türk milletini yeniden tarih sahnesinin çok saygın bir toplumu haline getirmiştir.
Bugün sadece Türk milleti değil, bütün insanlık alemi de O’nun fikir ve düşünceleri ile yaşantılarına yön vermektedir. İnanıyorum ki bu yarında devam edecektir.
Ölümünün üzerinden 78 yıl geçmesine rağmen anayasamızın dibacesinde yer alan ve anayasaya yön veren “Atatürkçü Düşünce Sistemi” yapılan tüm değişikliklere rağmen aynen durmakta ve Türk toplumunun yaşantısına yön vermektedir.
Dost ve düşman bilmelidir ki bir avuç gafil ve kendini bilmez satın alınmış kalabalığın dışında tüm Türk milleti Ata’sının İlke ve İnkilâpları doğrultusunda O’nun gösterdiği hedeflere ilerleme gayreti içindedir.
Atatürk ile birlikte 20 nci asra damgasını vuran dünya liderlerinden Hitler, Mussolini, Stalin, Lenin, Mao Che Tung, Tito gibi ünlü kişiler her türlü fikirleri ve eserleri ile birlikte tarihin derinliklerinde yerini almışlardır. Günümüzde yaşayan ve tarihe damgasını vuran tek lider Türktür ve o lider Mustafa Kemâl Atatürk’tür.
“Atatürkçü Düşünce” kavramı ile; Mustafa Kemal Atatürk’ün kaynağını ve gücünü Türk milletinden, O’nun binlerce yıllık tarihi geçmişinden ve kültüründen aldığı; günümüz şartlarına, akla, mantığa, Türk milletinin temel ihtiyaçlarına, arzu ve isteklerine, kabiliyet ve becerilerine, çağdaş bilim ve teknolojinin gereklerine uygun şekilde geliştirdiği; Türk insanının ve Türk toplumu’nun davranış ve faaliyetlerinin Türk milli hedefleri doğrultusunda yönlendirmek ve yönetmek için ortaya koyduğu düşünce ve görüşlerin tümü akla gelmektedir.
Atatürk’ün fikir ve düşüncelerinin küresel saldırılarla unutturulmaya çalışıldığı, eserlerinin birer birer yok edilmesi için yoğun çabaların sürdürüldüğü 10 Kasım 2016 Türkiyesinde ülkesini ve milletini seven her Türk Atatürkçü olmak zorundadır.
Her Türk Atatürk’ü ve Atatürkçü Düşünce’yi anlamak için çaba harcamalıdır. O’nu tanıdıkça insanlarımız aslında kendini tanıyacaktır. Geleceğine ait güveni artarak yarınlara daha iyimser gözle bakacaktır.
Aramızdan şeklen ayrılışının 78 nci yılında Türk milleti’ne kutsal Anadolu toprakları üzerinde ölümsüz eseri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni armağan eden Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün aziz hatırasını saygı ile anıyorum.

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde verdiği talimatı kavramış, eserlerini her türlü zorluğa rağmen sonsuza kadar yaşatacak derecede bilinçli ve inançlı genç nesillerimizin var olduğunun bilinmesini istiyorum…

***

SUBAYIN ÜZERİNDE NE ARIYORSUNUZ VE NE BULMAYI ÜMİT EDİYORSUNUZ?

SUBAYIN ÜZERİNDE NE ARIYORSUNUZ VE NE BULMAYI ÜMİT EDİYORSUNUZ?


images













Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, evvela bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır. 
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1923)

29 Ekim’de Anıtkabirde yapılan törenlere katılan subaylar, görevli astsubaylar tarafından dedektör le ve elle aranarak Anıtkabir sahasına alınmışlar. Gazeteler boy boy bunun görüntülerini yayınladılar. Ve bu görüntüler utanç verici idi..
30 yıl subaylık yaptım. 30 yıl şerefle taşıdığım üniformanın bir parçası olarak belimde silah taşıdım. Silah subayın kolu -bacağı gibi vücudunun ayrılmaz bir parçasıdır. Anlamı da ben her zaman ülkemi korumaya hazırım demektir.
Bu durumda inzibat astsubayları subayların üzerinde ne aradılar?
Bir astsubaya üst ve amiri konumundaki subayların üstlerini arama emrini kim verebilir?
Ve bir subay üstünü astlarına aratma rezaletine nasıl alet olabilir.?
Bu görüntüler benim görev yaptığım ordunun kültürüne hiç yakışmıyor..Ve aklımıza hemen gelen soru şu oluyor. Ben hangi orduda görev yaptım ?
Bizim 70 yaşında gördüğümüzü inşallah ordunun komuta kademesi de görmüştür. İnşallah bir daha böyle yüz kızartıcı bir durumla askerlerin rencide edilmesine izin vermezler..
Üstünde silah aranan subayların gururla taşıdıkları o silahlarla vatan topraklarını koruyacakları gerçeği asla unutulmamalıdır..

***

ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ, ÜST AKIL - ULUSAL DEVLET ÇEKİŞMESİ: ABD'DE PENTAGON YÖNETİME EL KOYAR MI?

ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ, ÜST AKIL - ULUSAL DEVLET ÇEKİŞMESİ: ABD'DE PENTAGON YÖNETİME EL KOYAR MI?




''Halefime tavsiye edeceğim yegane şey Generallere sırf asker oldukları için güvenlik konularında güvenmemesidir"

Bu söz öldürülmesinden kısa süre evvel Amerika Birleşik Devletleri Başkanı J.F. Kennedy tarafından sarf edilmişti. Çünkü son zamanlarda Pentagon ile arasında muazzam bir çekişme mevcuttu. Kurulduğu günden bu yana politik, askeri, dini ve ekonomik hususlarda Amerikan siyaseti kendine özgü bir sistem oluşturdu. Protestanlığın bir kolu olarak doğan Katolizmden mutlak ayrılığı, yeniden doğuş, seçilmiş millet ve tebliğ esaslarını imanı kaide belirleyen prütenlerin 1622 yasasıyla İngiltere Angalikan kilisesinden çıkarılmaları Abd New England eyaletine göç etmelerine sebebiyet verdi. Kendi inançlarını burada sürdüren prütenlik bir süre sonra Evanjelizmi doğurdu ve bugün Abd'de 100 milyon insanın mensup olduğu mezhepleşme yolundaki bir inanç Amerikan siyasetine hakim olmaya başladı. Kurucularının tamamı mason ve ekseriyeti asker olan Abd'de bugüne değin bunun iz düşümü olarak Dış İşleri Bakanlarının tamamı mason Başkan ve senatörlerin çoğu gizli örgütlerin üyeleri olurken, asker korkusu yoğun bir sivil denetim tesis etti buna karşın askeri bürokrasi ağırlığını siyasetin içerisinde hissettirmeye devam etti. Bugün Amerikan siyasetinde üniformalı generaller hergün muhtıra vermezler hatta kuvvet komutanları halk tarafından tanınmayabilir. Lakin özellikle bütçe görüşmelerinde istediklerini kopartan Pentagon yetkilileri dış politikada etkin kimi zaman ise Kennedy ve yakın zamanında üs kullanım yasasıyla alakalı Colin Powel döneminde olduğu gibi başkanlarla çatışma halinde bulunabilirler. 


 Kısa süre evvel Demokratların ve Cumhuriyetçilerin yeniden çekiştiği başkanlık seçimlerinde Hillary Clinton favori adaydı ve kimilerine göre mutlaka başkan seçilecekti. Bunun temel sebepleri;



 A) Finans, silah, ilaç yani yerleşik müesses nizamın desteğini almıştı
 B) Politik tecrübesi mevcuttu

 C) Eşi Amerikan eski başkanıydı 
  
 D) Dünyada bir kadın rüzgarı esiyordu. İmani olarak Meryem Ana'yı öne çıkartan bir takım lobiler siyasettede kadınların önünü açmıştı. Almanya ve İngiltere'nin Başbakanları kadın, Imf ve Fed başkanı yine kadınken, Abd'de 100 etkin Ceo'nun 50'si kadındı. 


 Bütün bunlara rağmen Bayan Clinton başarısız oldu. Demokrat olmasına rağmen şahin dış politik mesajlar veren Üst Akılın temsilcisi Clinton'a bilerek veya bilmeyerek esas Üst Aklın kendileri olduğunu Amerikan halkı gösterdi. Ya da durum böyle miydi ?



 1) İki isimde lobilerin temsilcisiydi. Bu yüzden seçilenin önemi yoktu.



 2) Hillary Clinton'un özel hayatıyla ilgili şaibeler ve sağlık sorunları diğer adayın devreye sokulmasını sağlamıştı.



 3) Donald Trump gerçektende bir başkaldırının adıydı. Lobiler ve Pentagona halk desteğinide alarak çeki düzen verecekti.



 Hangi teori kabul edilirse edilsin bir takım pazarlıkların döndüğü açıktı. Şahsi elektronik posta adresi üzerinden ulusal güvenlikle alakalı mektupları paylaştığı için hakkında Fbı (Ulusal Polis Teşkilatı) tarafından soruşturma yürütülen Clinton hakkında seçimlerden yalnızca iki gün evvel herhangi bir şaibe olmadığı yine Fbı tarafından açıklandı . Fbı Amerikan bürokratik çekişmesinde ulusal devletten taraf olan yapıyı temsil etmektedir. Fetö liderine oturma izni verdirmeyen Fbı'a karşı Cıa devreye girerek bu izni aldırmıştı. Yine aynı yapının okullarına operasyon düzenleyen Fbı'a karşı Cıa dosyaları kapattırıyordu. Bu çekişme son Amerikan başkanlık yarışlarında da yaşandı. Fakat son anda Fbı Hillary Clinton'u aklayarak adeta başkan olamayacağının sinyalini vermiş oldu.
Politik geçmişi bulunmayan, Rusya ile işbirliğinden yana, Çin'i kuşatma projesini savunan, Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle kınayan ve güçlü liderlerden hoşlanan Trump neden seçildi? Herşeyden evvel zaten çok zengin olduğu için lobilere değil servetine güvendi. Popülerdi ve istihdam ile alakalı mesajlar veriyordu. Alman kökenli bu liderin pekaz bilinen yönü ise geçmişte askeri akademide okumuş olmasıydı. Yani Abd'nin yeni başkanı asker kökenli biri oldu. Bu da yetmedi emekli Korgeneral Michael Flynn'ı kendisine danışman yaptı. Deniz Kuvvetlerinden Robert Magnus, Tümgeneral Bert Mizusawa, Tümgeneral Grey Harrel, Korgeneral Joseph Keit, Tuğgeneral Charles Cubic Trump'ın ekibindeki en önemli çalışma arkadaşları oldu. 

Bu kadar asker amerikan siyasetinde son zamanlarda görüldü mü? Bu bir tedbir amaçlı seçenek miydi? Öyle ya da böyle Trump dengeleri değiştirdi. Buna en ideal örnek daha başkanlık koltuğuna oturmamasına rağmen Pentagon'un tavrıdır. Pentagon son açıklamasıyla Avrupa'daki kuvvetlerini arttıracağını ve bir tugay daha takviyede bulunacağını belirtti. Yani Rusya'ya karşı ılıman mesajlar veren Trump'a karşı Rusya'nın tehdit olarak en azından Pentagon nezdinde görüldüğünü açıklamış oldu. Dünya'nın en demokrat ülkelerinden gösterilmesine karşın Amerikan siyaseti askeri darbe tehdidini en yakın Kennedy zamanında yaşadı. Öyle ki bu dönemi Türkçeye de çevrilen "Mayısta Yedi Gün" adlı roman kısmen anlatır. 1979'da ise Federal Acil Durum Yönetimi Kurulu FEMA kuruldu. Amacı özellikle doğal afet ve olağan üstü durumlarda devreye girmek olan birim Kamu Güvenliğine bağlı olarak görev yapar ve Vali ile Başkanın davetiyle devreye girer. Fakat özellikle  emekli askerlerin 1995 Oklahama bombalı saldırısını gerçekleştirmesi üzerine kendiliğinden meseleye el koymuş ve bugün ise devlet içinde devlet olan konuma ulaşmıştır. Evanjelis ekolün hakim olduğu Amerikan siyaseti için Ortadoğu olmazsa olmazdır. Çünkü kıyamet savaşı Armageddon bu coğrafyada yaşanacak İsa Peygamber ise Tanrı Krallığını burada kuracaktır. Bir taraftan dinler arası dialog ile diğer inançların ana akidelerinden saptırılması tasarlandı çünkü itikati insanlar Armagedon'a direnecek grubu oluşturuyorlardı. Hal böyleyken Trump ekibinin dialogçu Fetö'yü eleştirmesi Cıa'da da tedirginlik yarattı.
Hillary Clinton'un seçim yalnızca sandık değildir beyanatı ve seçim sonuçlarından sonra Trump'un eşinin nü fotoğraflarının servis edilmesi amerikan siyasetinde önümüzdeki günlerde kaset, dosya ve yolsuzluk savaşlarının yükseleceğini gösteriyor. Amerikan merkezli küresel sermayeye baş kaldırı Avrupa'yı da kapsayan bir geleneğin doğmasına yol açarsa Armageddon'dan önce Üst Akıl Ulusal Devlet çatışması yaşanacaktır. Bu durum aslında bazı çevrelerin iddia ettiği gibi ulus devletlerin modasının hiçte geçmediğini ispatlarken Trump Pentagon çizgisine çekilmeye çalışılacak bu da olmazsa tasfiye yöntemi seçilecektir. Tasfiye; dosya ve suikastlar üzerinden gelmezse Pentagon'un olaya müdahil olması şu anda ütopik olsada sıfır sonuçlu bir olasılık değildir. Unutulmasın ki Zombi istilasında ne yapılmalı? konusunda rapor üreten bir yapının(Pentagon), ülkesiyle alakalı tanımladığı güvenliği koruyabilmesi maksatlı darbe seçenekleri de dosyalar halinde mevcuttur .



***