17 Kasım 2017 Cuma

Bir Kriterimiz Olmalı mı?

Bir Kriterimiz Olmalı mı?

     
Fahrettin Altun

Fahrettin Altun

faltun@setav.org
26 AGUSTOS 2016
Kelimenin tam anlamıyla çetin bir coğrafyada yaşıyoruz. Çetin ama bir o kadar da mümbit bir coğrafya burası. Bugün bu mümbit coğrafyada, uluslararası iktidar mücadelelerinin tam ortasında bir varolma mücadelesi veriyoruz. Bu varolma mücadelesi yeni değil. Ancak bu mücadelede bugün karşı karşıya kaldığımız imkanlar da zorluklar da dünün imkan ve zorluklarından çok farklı.
İstikrar Ama Kimin İçin
Modern dönemde Batı dünya egemenliğinin bütün taşıyıcı aktörleri, içinde bulunduğumuz coğrafya ile yakından ilgilendiler. Bu coğrafyanın kaderi, modern dünyadaki siyasi düzen arayışlarına bağlı olarak şekillendi. Öte yandan bu coğrafyadaki iktidar mücadeleleri,  uluslararası düzenin gidişatına da yön verdi.
On dokuzuncu yüzyılla birlikte dünya düzenine yön veren Batılı güçler, içinde bulunduğumuz coğrafyayı “zenginliklerinin keşfedilmesi ve biteviye sömürülmesi gereken bir bölge” olarak gördüler. Bunu meşrulaştırmak için bir yığın “kültürel üstünlük masalları” uydurdular.
Batılıların sömürgecilik siyaseti, uzunca bir süre, bu bölgenin ekonomik gereksinimlerini,  toplumsal, politik ve kültürel gerçekliklerini hiçe sayan sert bir müdahaleci anlayış eşliğinde sürdürüldü. İkinci Dünya Savaşı’nın son bulduğu 1945 yılıyla birlikte “bölgenin gerçekliklerini hesaba katan bir sömürü ve bağımlılık düzeni” inşa edilmeye başlandı. Amerika’nın önderliğinde yürüyen bu uluslararası düzen içinde bölge ülkelerinin uluslararası sistem açısından bir sorun kaynağı olmaması, istikrarlı ve öngörülebilir pazarlar halini alması için gayret sarfedildi.
Soğuk Savaş boyunca bu bağımlılık siyaseti sürdürüldü. Amerika, modern Ortadoğu’ya yönelik her bir müdahalesini “istikrarı korumak” amacıyla yaptığını iddia etti. Bu retorik, Soğuk Savaş sona erdikten sonra da varlığını korudu. Amerika, 1991’de de, 2003’te de Irak’a saldırırken “istikrar” retoriğini kullandı.
1990’lı ve 2000’li yıllara damgasını vuran “küreselleşme” söylemi de “uluslararası istikrar”  retoriğini destekledi. Bu söylem, Amerika’nın tam 50 yıl sonra yeni bir formülasyonla devreye soktuğu bir modernleşme teorisiydi esasında.
Amerika, o günlerde de “gelişmekte olan pazarlar”ın yabancı yatırımlara açılmasını  temin etmeye çalışan bir dünya siyaseti izledi. Pazarları manipüle edilmek istenen ülkelerde “kamu otoritesi”nin zayıflatılması için uğraş verildi. Bu ülke de, bölgemiz de IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası örgütlerin kurduğu finansal hegemonyaya bağımlı kılınmaya çalışıldı.
Bu süreçte ulus-devletin küçülme hatta yok olma tehdidiyle karşı karşıya kaldığı dile getirildi. Uluslararası güvenlik risklerinin devlet merkezli ele alınmaması gerektiği belirtildi. Sınırların ortadan kalkmasından söz edildi. Bütün bu söylemlere “küresel istikrar” vurgusu eşlik etti.
Bir Hegemonya Kurma Aracı Olarak Kaos
2000’li yılların sonuna doğru gelindiğinde bölgemizde son derece önemli gelişmeler yaşandı.  Türkiye’de 2002 sonrasında yaşanan dönüşümün de etkisiyle bölgede bir toplumsal ve siyasal dönüşüm dalgası başladı. Kimilerinin “İslamcı ayaklanma”, kimilerinin “Batı’nın bir oyunu” olarak gördüğü Arap devrimleri öncelikle bir sosyo-politik değişim talebi olarak ortaya çıktı.Amerika’nın Başkan Obama öncülüğündeki yeni yönetimi bu değişim talebini başlangıçta desteklediğini ilan etse de çok kısa süre içerisinde desteğini geri çekti.
“Arap Baharı” sürecinin tersine dönmesi sadece “Ortadoğu” dengelerine etki etmedi, aynı zamanda küreselleşme söylemini ve bu söylemin büyüttüğü iyimser bakış açısını da çökertti.
Dahası Amerika, 2010 sonrasında yeni bir dünya siyaseti izlemeye başladı. “Küresel istikrar  söylemi eşliğinde yürüyen müdahalecilik”ten “istikrarsızlığı bir hegemonya kurma aracı olarak gören
yeni bir strateji”ye doğru yol alındığını gördük. Obama başa gelmeden hemen önce tartışılmaya başlanan “yaratıcı kaos” teorisi, 2010 sonrasında hayata geçirilmeye başlandı. Buna göre, bölgede ortaya çıkacak kaos ortamı Amerika’ya daha fazla politika üretme ve doğrudan olmasa da dolaylı müdahalelerle bölgeyi şekillendirme imkanı sunuyor.
Bu süreçte bölge halklarının kaderine düşen şeyse, “mecburi acı”dan başka bir şey olmadı. Bugün Suriye krizinin derinleşerek devasa bir insanlık trajedisine dönüşmesi başta olmak üzere, Irak,
Yemen, Libya, Lübnan ve daha birçok bölge ülkesinde yaşanan ağır sorunlar hep bu çekilmesi “mecburi acı”dan mı kaynaklanıyor?
Devletlerin küçülmesinden bahsedilirken, şimdi “başarısız devletler”, “haydut devletler”, “bölünmüş devletler” tehlikesinden söz ediyoruz. Yeni dünya düzeni, bir anlamda bu düzensizliği besleyerek varlık bulmaya çalışıyor. Ne yazık ki bu süreç, fanatizmin yükselişiyle, mezhepçi yaklaşımların artmasıyla, terörün tırmanması ve şiddetin sıradanlaşmasıyla derinleşiyor. Bugün içinde bulunduğumuz coğrafyanın sorunlarını “sınırları değiştirerek çözmek” ten bahseden birçok aktör var. Bu yaklaşımın bölgenin sorunlarını derinleştirmekten başka bir şeye yaramayacağı açık. Böylesi bir sürecin yeni iç savaşları, kaosu, yıkımı, daha fazla şiddeti ve terörü getireceği de öyle.
Bu ortamda bölge ülkelerinin, halkını hakkaniyetle temsil edebilen güçlü devletlere sahip olması son derece asli bir unsur. Bunca sorunun iç içe geçtiği, kaosun özendirildiği bu coğrafyada bölge ülkelerinin kendi sorunlarını çözebilmesi, birbirleriyle aracısız müzakere edebilmeleri, ihtilaflarını bir araya gelerek aşabilmeleri hiç olmadığı kadar kritik. Siyasal parçalanma da,  istikrarsızlaşma da bu bölgenin kaderi değil.
Türkiye’nin Konumu
2002 sonrasında halkını hakkaniyetle temsil edebilen güçlü bir devlete kavuşan Türkiye, çevresindeki sorunların çözümüne katkı sunabilecek en önemli bölge gücü konumunda. Bu nedenle Türkiye, kuşatılmaya, bölge çıkarlarını gözeten politikalar üretmekten alıkonmaya çalışılıyor.
Gezi kalkışmasıyla başlayan, Paralel Devlet Yapılanması’nın 17-25 Aralık kumpasıyla devam eden ve PKK terörüyle zirveye çıkan müdahaleler sadece iktidarı hedef almıyor, aynı zamanda Türkiye’nin özne olma hakkını ve imkanını elinden almaya çalışıyor.
PKK terör örgütü yeni dönemde etnik radikalleşme, özerk egemenlik alanlarının inşası ve yerel halkın mobilizasyonuna dayalı yeni terör ve kalkışma dalgasıyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya kalktı. Fakat Türkiye, Gezi kalkışmasını ve Paralel Devlet Yapılanması’nın kumpaslarını bertaraf ettiği gibi PKK’nın yeni dönemdeki saldırılarını da başarılı bir biçimde savuşturdu. Bundan sonra Türkiye’nin önündeki en önemli mesele,bu terör örgütü ve suç şebekelerinin çökertilmesi ve bir daha ülkenin önüne bir sorun olarak çıkmamalarının temin edebilmesidir.
Türkiye, 19. yüzyılın başından 2000’li yıllara kadar bir kimlik krizi yaşadı ve bunun  merkezinde Batı yer aldı. 2000 sonrasında, Türkiye Batı ile ilişkilerini rasyonelleştirdi. Ne var ki Batı, Türkiye ile ilişkilerini bir türlü rasyonelleştiremedi. Türkiye, bugün bir türlü kendisini “öteki” olarak görmekten vazgeçmeyen Avrupa’nın kimlik krizine neden olmuş durumda.
Devletlerin öneminin arttığı bu dönemde neo-liberal ekonomi masalları da çok ciddi şekilde eleştirilmeye, yeni ekonomi modelleri önem kazanmaya başladı. Türkiye’yi 1980’lerin neo-liberal ortamına hapsetmeye çalışan, ekonomik gelişme ve büyümenin tek bir yolla sağlanacağını iddia edenler, hangi parti ve yapı içinde olursa olsun büyük bir yanılgı içindeler. Türkiye, üretim merkezli ve büyümeyi esas alan yeni ekonomik paradigmanın başarılı bir yüzü olarak öne çıkmak, sürdürdüğü kalkınma programını yeni atılımlarla taçlandırmak zorunda.
Çetin bir coğrafyadayız diye söze başladım. Ama aynı zamanda ne denli çetin bir döneme şahitlik ettiğimizi de anlatmaya çalıştım. Her ne olursa olsun, yaşadığımız coğrafya da, içinde yaşadığımız zaman dilimi de önümüze birçok imkan sunuyor.
Bir yandan geçmişiyle, bir yandan halkıyla, bir yandan kendi bölgesiyle helalleşme çabası içinde bir Türkiye var. Bu ortamda söz konusu imkanları fark etmek, özne olabilmeye cesaret edebilmek gerekiyor. Bunun için de belki her şeyden önce sahici kriterlere ihtiyacımız var.

Başka Ülkelerin Tarih Ders Kitaplarında Türk/Osmanlı İmajı BÖLÜM 3

Başka Ülkelerin Tarih Ders Kitaplarında Türk/Osmanlı İmajı  BÖLÜM 3



Suriye ders kitaplarına genel olarak bakıldığında Arap ülkelerini kültürel ve sosyal bir bütün olarak tanımlayan, seküler Arap milliyetçiliğini temel alan bir yaklaşımın hâkim olduğu görülmektedir. 

Kitaplardaki Türk imajı, bu anlatım tarzının tabii bir sonucu olarak olumsuz biçimde şekillendirilmiştir. Örneğin Abbâsî Halîfesi Mu‘tasım zamanında Türkler, Abbâsî Devleti çatısı altında yönetimi ele geçirmek isteyen dış güçler olarak yansıtılmış, hatta Türklerin İslâmiyet’e “çıkar amaçlı girenlerden” olduğu imâ edilmiştir. Selçuklulara ise tarih kitabında yüzeysel olarak değinilmiş, 
liderlerinin yaptıkları icraatlerden olumlu biçimde bahsedilmiştir (s.120). 
Türkler, ancak Arap coğrafyasına katkılarından dolayı Zengîler döneminde olumlu bir imaja kavuşabilmiştir. Gaznelilerin bilime yaptıkları katkı vurgulanmıştır. Eyyûbîlerden ise, özellikle Salâh ed-dîn Eyyûbî’nin Kudüs’ü Haçlıların elinden geri alması sebebiyle, övgüyle bahsedilmiş, ancak 
Eyyûbîlerin kimlikleri hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir. Memlûkların ise Türk olduklarından söz edilmemiş, Moğollara karşı kazanılan zafer, yine Arapların başarısı olarak yansıtılmıştır. Mehmet Batan. (2011). İran İslam Cumhuriyeti İlk ve Ortaöğretim Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü. 

İran tarih ders kitaplarında Türklerle ilgili genelde olumlu yaklaşımlar görülmüştür. Olumsuzluk olarak Türklerin güçsüz Abbasi halifelerini kendilerince yönlendirdikleri vurgulanmıştır. Gazneliler, Selçuklular, Harzemşahlar gibi Türk devletlerinden geniş bahsedilmekle birlikte bunların kullandığı resmi dilin farsça olmasının öneminden bahsedilmiştir (187). Alparslan öncülüğündeki Malazgirt zaferi üzerinde olumlu durulmasına karşın Harzemşahların Moğol politikaları çok eleştirilmiş sonrasındaki Moğol hakimiyeti sert ifadelerle eleştirilmiştir. Osmanlı sultanlarından olumsuz bahsedilmezken Yavuz Sultan Selimin İran’a saldırması için bahane aradığını belirtmiştir. Mustafa 
Kemal’in İngilizler etkisiyle yönetimi ele geçirerek yeni devlet kurduğunu söylemişlerdir (s.189). 

Fatih Fuat TUNCER. (2012). Kosova Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı / Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Antalya: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kosova tarih ders kitapları da bütün bu tartışmalar ışığında, bu çalışma altında incelenmiş ve Osmanlı/Türk imgesi ile ilgili olumlu ve olumsuz imgeler ortaya konulmuştur. Çalışma boyunca dikkati çeken Osmanlı ve yönetim sistemi üzerine olan olumsuz nitelemelerdir. Osmanlı için “işgalci”, “terör uygulayan”, “çocukları rehin alan”, “despot”, “ortaçağ anlayışlı” gibi tanımlamalar kullanılmakta ve özellikle Osmanlı dönemi anlatılırken sürekli “işgal” ve “işgalci” vurgusu yüzlerce kez tekrarlanmaktadır. Osmanlı ve Sultan imajından sonra işlenen Türkiye ve Atatürk imajının verilen Osmanlı imajının tam tersi olduğu görülmektedir. Türkiye, diğer devletlerle “iyi geçinen” bir devlet olarak resmedilirken Atatürk de “vatansever”, “sultana karşı savaşan”, “iyi bir asker” ve “demokrat” olarak tanımlanmaktadır. Bu durum Türkiye ve Osmanlı’ya karşı bakış açısında farklılıklar olduğunu; Türkiye ve Osmanlı imgesinin tarih ders kitaplarında güncel politik duruma göre yorumlandığını 
göstermektedir. 

Jahja Muhasilovic. (2015). Bosna Hersek Güncel Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı/Türk İmajı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk ve Osmanlı imajı açısından Boşnakça tarih ders kitapları Sırpça ve Hırvatça tarih ders kitaplarına göre daha iyi noktada olsa da Boşnakça kitaplarda da sorunlar vardır. Örneğin Hunlar her üç dildeki kitapta da olumsuz işlenmiştir. Hunların Moğol asıllı oldukları terör estirdikleri söylenmiştir (s.30-34). Bunun dışında Selahattin Eyyübi’nin kürt asıllı olduğu bugünkü Kürdistan’ın nerede olduğu sorulmuştur (s.35). Osmanlı tarihine, Boşnak tarihyazıcılığında Sırp ve Hırvatlar gibi kötümser bakılmamakta  dır. Boşnaklar kendilerini Osmanlı döneminde İslamı kabul etmelerinden ve o 
medeniyet dairesine girdiklerinden dolayı Osmanlı’yı kendinden farklı olarak görmemektedirler. 

Osmanlıları onların bağımsızlığını yok eden birisi gibi görmemektedirler. Boşnak ders kitaplarında bazen Osmanlıların Bosna’ya İslamı getirmelerinden dolayı Osmanlı’yı idealleştirmeler de ortaya çıkabiliyor (s.38). Boşnakça ve Hırvatça tarih ders kitaplarında Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti olumlu biçimde işlenirken Sırpça ders kitaplarında Türkiye ile ilgili bir bilgiye rastlanılmamaktadır (s.108). 

Nigar Maharramova Cengiz. (2016). Sovyet Rusya Tarih Ders Kitaplarında Türk İmajı. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Sakarya: Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Sovyet Rus tarih ders kitaplarında Türk imajı “öteki”, zaman zaman “barbar ve yabani”, fakat bazı paragraflarda “adalet timsali” olarak gösterilmiş, Ne yazık ki ötekileştirmeden kurtulamamıştır. Türk 
imajının yazardan yazara farklılık gösterdiği, bazı kitaplarda “barbar ve istilacı” Türk imajı verilmeye çalışılırken bazı kitaplarda tarihi gerçekliklere dayanan objektif düşüncelere de yer verilmiştir. 

Kitaplarda en tartışmalı konular iki devlet arasında çıkar çatışmalarının olduğu konulardır. Bunlar Balkan Savaşları, Rus Türk savaşları ve Kafkasya’daki çatışmalardır. Bu konulardaki yaklaşımlar her devletin kendini haklı gösterme çabaları ile ilgilidir. Balkan Savaşları ile ilgili yazılarda zaman zaman 
Rus tarih yazarlarının objektif davranarak Rusya’nın bölgede çıkarlarının olduğunu ve sadece Slav halklarına “yardım etme” düşüncesi ile davranmadığını söyler. Buna karşın geneli Türklere karşı savaşan askerlere ve savaşçılara “kahraman”, Balkan savaşlarına “milli özgürlük savaşları” olarak yaklaşmıştır. Bazen ”savaş esnasında çok az savaşçı ile çok büyük savaşların kazanıldığı” eşit 
olmayan savaşlarda Rusların Türkleri yenmesi gibi anlatılar “ilahi adalet” fikrini ön plana çıkarmaya hizmet etmektedir (s.70). 

Sonuç ve Öneri 

Türkiye’de tamamı yüksek lisans tezi olarak yaptırılan, başka ülkelerdeki Türk ve Osmanlı imajını ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar, inceledikleri ülke kitapları kadar kuramsal temellendirmeleri, kitapları inceleme tarzları, elde edilen verileri sınıflama ve temalaştırma başarıları, yorumlama yeterlilikleri bakımında da farklılık arz etmişlerdir. Genel olarak özetlemek gerekirse, eğitim bilimleri 
disiplinlerinde yapıtırılan tezlerde ders kitaplarındaki bu imajların durumu, genelde barışcı tarih eğitimi çerçevesinde işlenirken, bölge araştırmaları yada uluslararası ilişkilerde yaptırılan tezler siyasal kimlik oluşumu ekseninde soruna yaklaşmıştır. Bu bağlamda tezlerde eğitim bilimleri yaklaşımları ile siyaset bilimi yaklaşımı tezlerin niteliklerini belirlemiştir. Tez konularının Balkan, Ortadoğu ülkeleri ağırlıklı olmaları kayda değer bir bulgu sayılabilir. Buralarda yaşayan Türklerin varlığı yanında her birinin eski Osmanlı bakiyesinde ya da buna komşu olması dikkate değer görülebilir. Diğer ülkelerdeki Türk/ Osmanlı imajı üzerine de mutlaka incelemeler yapılarak literatüre katılmalıdır. 


Tezlerde ABD ve Almanya dışında Türk ve Osmanlı imajlarının işlenişinin genelde ilgili ülkenin tarihsel geçmişinden izler taşıdığı, bu bağlamda ciddi sorunlu bilgi hataları ve ifadelere sahip oldukları görülmüştür. Osmanlı coğrafyası içinde yüzyıllar boyunca yaşamış ilgili ülkelerin tarih ders kitaplarındaki Türk ve Osmanlılara yönelik olumsuz ifadelerin yoğunluğu, bu ülkelerdeki mevcut 
uluslaşma çabalarının ya da cari siyasal yaklaşımların etkisini gösterir gibidir. Bu ülkelerle Türkiye arasında yapılacak ikili anlatmalarla bu sorunların çözülmesinin, ilgili ülke toplumlarında Türklere yönelik olumsuz düşüncelerin önüne geçebileceği söylenebilir. 

Tezlerde benimsenen metot açısından bir karşılaştırma yapıldığında yine yaptırıldıkları enstitü ve ilgili disiplin bağlamında bir etkinin olduğu açıktır. Danışmanların tez çalışanlarına ayırdıkları zaman ve yaptıkları kontrolün de tezlerin ilgili incelemeleri başarılı biçimde ele almalarını doğrudan etkilemiş olduğu da düşünülmektedir. Bunun için yapılacak yeni çalışmalarda daha dikkatli inceleme ve elde edilen bulguları zengin kuramsal çerçeveden hareketle temalaştırmak ve yorumlamak konusunda daha titiz davranılabilir. 

Kaynakça 

Aizharkyn, A. K. (2012). “Kırgızistan’daki ortaokul, lise tarih ders kitaplarında Türkiye tarihinin okutulması”, Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilimler Dergisi, 2, (1):79-83. 
Alibašic, A. (2007). “Images of the Ottomans in history textbooks in Bosnia and Herzegovina (Bosna ve Hırvatistan tarih ders kitaplarında Osmanlı imajı)”, İslâm Araştırmaları Dergisi, XVII, 103- 137. 
Biricky, G. (2013). “The Ottoman age in Southern Central Europe as represented in secondary school history textbooks in the Czeck Republic, Hungary, Polland and Slovakia”, (Çek cumhuriyeti, 
Macaristan, Polonya ve Slovakya’da Ortaokul Tarih Ders Kitaplarında Güney Orta Avrupa’da Osmanlı Çağının Temsili) Journal of Educational Media, Memory, and Society, 5, (1): 108-129. 
Batan. M. (2011). İran İslam cumhuriyeti ilk ve ortaöğretim ders kitaplarında Türkler ve Türk imajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü. 
Biljali Ş. (2007). Makedonya eğitim kurumlarında okutulan tarih kitaplarında Osmanlı imajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 
Bozkuş, Y.D. (2014). “Ermeni tarih ders kitaplarında Türk imgesi”. Yeni Türkiye, 60. 
Gatina V. (2009). Rus Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı/Türk İmgesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans 
Tezi, İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
Gökdem. Z. B. (2010). Suudi Arabistan Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, (Yayınlanmamış 
Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmalar Enstitüsü. 
Göksun. Y. (2011). Suriye İlk ve Ortaöğretim Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, 
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü. 
Köstüklü, N. (2013). “Kıbrıs Rum kesimi tarih ders kitaplarında “Türk” ve “Türkiye” imajı”, 
Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Kongresi, (17- 19 Mayıs 2013), Saraybosna, Bosna Hersek. 
Maharramova Cengiz, N. (2016). Sovyet Rusya Tarih Ders Kitaplarında Türk İmajı. (Yayınlanmamış 
Yüksek Lisans Tezi), Sakarya: Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 
Muhasilovic. J. (2015). Bosna Hersek Güncel Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı/Türk İmajı. 
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 
Oral, M. (2002). İmparatorluktan ulus devlete Türkiye’de tarih anlayışı (1908 -1937). (Yayımlanmamış 
Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarih Enstitüsü, Ankara. 
Pingel, F. (2003). Ders kitaplarını araştırma ve düzeltme rehberi, Çev. Nurettin Elhüseyni, İstanbul: 
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları. 
Safran, M. & Ata, B. (1996). “Barışçı tarih öğretimi üzerine çalışmalar; Türkiye’de tarih ders kitaplarında Yunanlılara ilişkin kullanılan dil ve Yunanlılara ilişkin öğrenci görüşleri”, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, I, 11-26. 
Şimşek, A.& Meherremova Cengiz, N. (2015). “Rusya tarih ders kitaplarında Türk-Osmanlı imgesi”, Turkish History Education Journal, 2015: 4 (2), 225-258. 
Şimşek, A. & Alaslan, F. (2013). “Milliyetçi tarihten milli tarihe, çatışmacı eğitimden barışçı eğitime doğru türkiye’de tarih ders kitapları”, Uluslararası Akademik Bakış Dergisi, 40. 
Tuncer. F. F. (2012). Kosova Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı / Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Antalya: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
Ulubaş M. (2009). Günümüz Amerikan Tarih Ders Kitaplarında Türk Tarihi İle İlgili Konuların Ele Alınışı Üzerine Bir İnceleme. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
Yılmaz, S. (2008). “Ermenistan cumhuriyeti’nde okutulan 10. sınıf tarih ders kitabında Türkler aleyhine ifadeler ve sözde Ermeni soykırımı”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, (177). 
Yıldırım, A., ve Şimşek, H. (2006). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (5. Baskı). Ankara: Seçkin Yayınları. 
Yıldız. N. (2008). 1980–1990 Yılları Arasında Bulgaristan’da İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında 
Okutulan Tarih Ders Kitaplarında Türk ve Osmanlı Algısı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
Yiğit M. (2009). Arap Ülkelerinde Okutulan Lise Tarih Ders Kitaplarında Türkler (Ürdün ve Suriye Örneği). Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 
Zunıc. M. (2008). Hırvatistan’da Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı İmajı. Yayınlanmamış Yüksek 
Lisans Tezi, İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.


***

Başka Ülkelerin Tarih Ders Kitaplarında Türk/Osmanlı İmajı BÖLÜM 2

Başka Ülkelerin Tarih Ders Kitaplarında Türk/Osmanlı İmajı  BÖLÜM 2



Bulgular, 

Bulgu 1. 
İlk bulgu olarak, Türk imajı üzerine yapılan ve inceleme listemizde olan tezlerde hangi ülkelerin tarih ders kitapları konu edilmiştir sorusuna cevap aranmıştır. Buna göre dağılım şöyledir: 
. Rusya tarih ders kitapları 2 
. Suriye tarih ders kitapları 2 
. Makedonya ders kitapları 1 
. Hırvatistan ders kitapları 1 
. Bosna ders kitapları 1 
. Kosova ders kitapları 1 
. Bulgaristan ders kitapları 1 
. Ürdün ders kitapları 1 
. Arabistan ders kitapları 1 
. İran ders kitapları 1 
. Amerika ders kitapları 1 

Tezlerin konu edindikleri ülkelere bakınca Amerika dışındakilerin hepsinin eski Osmanlı coğrafyasının birer parçası olan yerler olduğu görülmüştür. Bunun nedeni tesadüfi olmasa gerektir. Zira eski osmanlı coğrafyasında kurulmuş bu ülkelerin tarih ders kitaplarıdna, ülke geçmişi olarak Türk ve Osmanlı imajlarına daha fazla yer verilmiş olabileceği tahmin edilebilir. Bu da bu ülkelerde 
ilgili konun araştırılmasını beraberinde getirmiştir. 

Bulgu 2. 

İncelenen tezleri, yapıldıkları üniversite- bölüm dağılımları 

. Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü’nde -3 
. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tarih Eğitimi ABD-2 
. Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler 
Bölümünde-2 
. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ABD-1 
. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Eğitimi ABD-1 
. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümünde-1 
. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü-1 
. Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tarih Eğitimi ABD-1 


Buna göre tezlerin üçünün bölge araştırmalarıı konu alan Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü’nde, üçünün Uluslararası İlişkiler Bölümünde, dördünün eğitim bilimleri temelli bölümlerde, birininse Tarih bölümünde yapıldığı görülmüştür. Eğitim bilimleri temelli bölümlerde tezler genelde vatandaşlık eğitimi-eğitim ilişkisi içinde, ders kitaplarında ötekilik (düşmanlık) yaratması bağlamında 
işlenirken, uluslararası ilişkiler bölümünde daha çok kimlik-tarih-geçmiş-aidiyet bağlamında yer bulmuştur. Ortadoğu Araştırmalar enstitüsünde ise ülkenin siyasi durumu ve coğrafyasıyla birlikte verilmiştir. Tarih bölümündeki tek tezde ise sadece ilgili ders kitaparında Türkler ve Osanlılarla ilgili cümlelerden alıntılar yapılmış, neredeyse hiç bir yoruma yer verilmemiştir. Bu durum Türkiye’deki 
“yorumsuz tarihçiliğe”139 yönelik bir gösterge de sunar gibidir. 

Bulgu 3. 

İncelenen Tezlerin Kavramsal Temellendirmesi 

Eğitim bilimlerindeki tezlerde genelde eğitim-öğretim-ders kitabı ilişkisi üzerinden barışçı eğitime yapılan atıfla ders kitaplarının nasıl önemli oldukları görüşü işlenmiştir. Uluslararası ilişkilerde ve Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsünde yaptırılan tezlerde ise daha çok ilgili ülkenin kısa siyasi, sosyal 
ve eğitimsel geçmişinden bahisle incelenen ders kitaplarının nasıl bir siyasal amacın araçları oldukları ayrıntılı biçimde işlenmeye çalışılmıştır. Tarih bölümündeki tek tezde ise tarih ders kitaplarının önemi üzerine bir giriş dışında kavramsal bir temellendirmeye rastlanmamıştır. 

Bulgu 4. 

İncelenen Tezlerin Yöntem Durumu 

Eğitim Bilimleri Enstitülerinde yaptırılan tezlerde yöntem kısmı (doküman incelemesi, içerik analizi) daha ayrıntılı ve veri toplama kısmı daha teknik biçimde açıklanmasına karşın Uluslararası İlişkiler, Ortadoğu Araştırmaları ve Tarih Bölümünde yaptırılan tezlerde yöntem, ayrı başlıkta işlenmemiştir. 
Bunun bir istisnası Mırna Zunıc. (2008). “Hırvatistan’da Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı İmajı, Yüksek Lisans Tezi İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü” künyeli çalışmadır. Zunic, uluslararası ilişkiler alanının kuramsal imkanlarını ciddi biçimde kullanmıştır. Özellikle tezinde kullandığı imajoloji-imgelem, toplumsal hafıza, toplumsal kimlik-tarih ilişkilerini kuramsal düzeyde çok başarılı biçimde özetlemiştir. 

Eğitim bilimleri enstitülerinde yaptırılan tezlerde ise daha çok Wirth’in dile getirdiği atlama, sabitlenme, yadsıma, yanıltma tekniklerinin ilgili ders kitaplarında nasıl kullanıldıkları da deşifre edilmiştir. Tarih bölümünde yaptırılan tezde ise gerek ilgili literatür taraması yeterli yansıtılamadığı gibi gerekse incelenen kitaplardan elde edilen bulguların neredeyse hiç yorumlanmadığı görülmüştür. 

Bulgu 5. 

İncelenen Tezlerde Ulaşılan Ana Bulgular 

Buna ilişkin bulguları her bir tez için ayrı ayrı vermek gerekmiştir. Buna göre: 
Şener BİLJALİ(2007). Makedonya Eğitim Kurumlarında Okutulan Tarih Kitaplarında Osmanlı İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Makedon Tarih kitaplarındaki Osmanlı İmparatorluğu’nun etnik yapısı meselesinde, yazarlar Osmanlı=Türk, Osmanlı=İslam ve Osmanlı= Feodal imajını ortaya çıkartıp bunu üzerinde durarak, Osmanlı’nın çok kültürlü ve çok dinli yapısını çarpıtarak Balkan milletlerin ortak düşmanı haline getirmek için yadsıma tekniğini daha fazla kullanmışlardır (s.31). Bu durum aynı zamanda Osmanlıya yüklenen olumsuz imajı orada yaşayan Türklere de yansıtılmasını beraberinde getirebilmektedir. 
Çünkü Makedon tarih kitaplarında oluşturulmuş vahşi, katliam yapan, barbar, kuralsız, zulümle intikam alan gibisinden Osmanlı imajı vardır (s.176-177). 

 Türkiye’de bazı tarihçilerin, elde ettikleri belgelerdeki bilgiler aynen vererek, hiç bir yorumda bulunmayarak, yorumlamayı okucuya bıraktıklarını iddia etmeleri söz konusudur. Bu durum tarihçilik mesleği açısıdan trajikomik bir tavırdır. Zira bugün tarihin kanıtlardan hareketle bir takım olguların zengin bir yorum alanı olduğu genel kabul olarak literatürde kendini göstermektedir. 

Nurses Yıldız. (2008). 1980–1990 Yılları Arasında Bulgaristan’da İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında Okutulan Tarih Ders Kitaplarında Türk ve Osmanlı Algısı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Bulgaristan tarih ders kitaplarında Osmanlı Devleti sık sık sömürgeci bir devlet olarak tanıtılmış, Osmanlı Devleti’nin Bulgarları sömürdüğü, zulüm ve baskı uyguladığı sürekli tekrarlanmıştır (s.98). 

Osmanlı Devleti saldırgan, istilacı, gaddar ve zorba bir devlet olarak gösterilmiştir. Osmanlı Devleti Bulgarlara canavarca zulmeden, katliamlar uygulayan vahsi bir tiranlık sistemi olarak yansıtılmaya çalışılmıştır. Ders kitaplarının bazı yerlerinde padişahlarla ilgili olumsuz ve aşağılayıcı 
değerlendirmelerde bulunulmuştur. Örneğin sultan Selimle ilgili namussuz, edepsiz, imansız gibi ifadeler kullanılmıştır. Osmanlı Devleti’nin Tanzimat ve Islahat fermanları ile toplumsal eşitliği ve adaleti, kanun üstünlüğünü hedeflediğini ama tüm bu girişimlerin aldatmacadan başka bir şey olmadığına vurgu yapılmıştır (s.99). 

Osmanlı Devleti’nin Hıristiyan halka yönelik Müslümanlastırma çalışmalarına önem verdiği, çoğu zaman baskı ve siddet yolu ile insanları Müslüman olmaya zorladığı yazılmıştır (100). Mırna Zunıc. (2008). Hırvatistan’da Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı İmajı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Zunic, Hırvatistan tarih ders kitaplarını, siyaseten oluşan ciddi farklar nedeniyle 4 ana dönemde 
incelemiştir. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönem (1945-1960, Reform ve Desentralizasyon Dönemi (1960-1972), Yugoslavya'nın Zirve ve Sonu (1974-1991), Savaş ve Tudman'dan Günümüze (1991–2006) şeklindedir. Buna göre ilk dönem sosyalist ideolojinin de yönlendirmesiyle bütünüyle olumsuz ve 
emperyalist bir Osmanlı imajı çizmesine karşın, o dönemde yaşayan köylü Türklerin de bundan olumsuz etkilendiğini vurgulayarak sınıfsal bir bakış açısı ortaya koymuştur. 

Reform ve Desentralizasyon 

Dönemine kısmen yumuşamanın ortaya çıkmasıyla örneğin yeniçeri olan çocukların Osmanlı yönetiminde üst düzeye kadar gelebildikleri gibi bilgiler de paylaşılmaya başlanmıştır. 1974- 1991 arasında ise özellikle tarih ders kitabı Makek’in girişimleriyle Duygusal Vurgulu, kanlı, vahşi, barbar bir düşman tasviri üzerinde yoğunlaşıldığını belirtmiştir. Makek ders kitaplarında yapıların 
veya sanat eserlerinin reprödüksiyonlarının kullanılmasını değil, kanlı çatışmaların ve acımasız idamların betimlerinin kullanılmasını tavsiye etmektedir (s.53). Son dönemde ise Makek’in ders kitapları biraz yumuşatılarak okutulmaya devam etmiştir. 

Mehmet Yiğit. (2009). Arap Ülkelerinde Okutulan Lise Tarih Ders Kitaplarında Türkler (Ürdün ve Suriye Örneği). Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 

Arap ülkeleri tarih ders kitaplarındaki Türk anlatımı, bu ülkeler ile ülkemiz arasındaki günümüz ilişkilerine göre farklılık göstermektedir. Dış politikada ”dost ve kardeş ülke” diye nitelendirdiğimiz ve günümüz ilişkilerinin oldukça iyi olduğu Ürdün Hasimi Krallığı ile sınır komsumuz olmasına karsın gergin bir ilişkimiz olan Suriye Arap Cumhuriyeti tarih ders kitaplarında ki anlatım birbirinden oldukça farklıdır. Ürdün’de daha köklü bir Osmanlı kültürü anlatımı ve sahiplenme 
görülürken, Suriye’de tamamen bir dışlama, yadsıma ve işgal kavramlarının kullanımı görülmektedir. Her iki ülkede de Osmanlı Devleti’nin son dönemi daha geniş anlatılmakta ama Arap isyanının asıl nedeni olarak, son dönemde Osmanlı Devleti’nin yönetiminde söz sahibi olan “İttihat ve Terakki Partisi” gösterilmektedir. Bu konuda her iki ülkede de aşırı bir sabitlenme vardır (s.99). 

Mahmut ULUBAŞ (2009). Günümüz Amerikan Tarih Ders Kitaplarında Türk Tarihi İle İlgili Konuların Ele Alınışı Üzerine Bir İnceleme. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 

ABD’de en çok okutulmak 13 tarih ders kitabı seçilerek inceleme yapılmıştır. İncelemenin nasıl yapıldığı, hangi yöntem ve tekniklerin kullanıldığına değinilmemiştir. Sonuçta, Osmanlı, Safevi, Babürlü, Gazneli, Selçuklu, Timurlu devletleri oldukça önyargıdan uzak işlenirken, Ermeni meselesi soykırım başlığında yer bulmuştur. Benzer biçmde Kürtlerin ayrımcılığa uğradıkları da işlenmiştir. 

Buna karşın Mustafa Kemal büyük bir komutan ve devlet adamı olarak olumlu bir figür şeklinde değerlendirilmiştir. 

Venera Gatina (2009). Rus Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı/Türk İmgesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Çarlık dönemi tarih ders kitaplarında Osmanlıya ilişkin hem olumlu hem de olumsuz imaj oluşturacak bilgiler yan yana yer almıştır. Örneğin sultan ve komutanları son derece övücü tasvir edilmiş, Osman, Orhan ve Beyazıt sultanları “cesur” gösterilmekle beraber, ayrıca sultan Osman da “bilgili” ve “iç güzelliğine sahip” olarak nitelendirmiştir. Osmanlı ordusu “cesur”, “başarılı”, “savaşmadan teslim olmayan” olarak tanımlanmıştır. Buna karşın, Hıristiyan halka uygulanan baskı ve zulüm tasvirleri, kuşkusuz, Osmanlı Türklerinin “gaddar” olduğunu göstermekle yükümlü imgelerdir. (s.98). Sovyet dönemindeyse Kurtuluş savaşını öncelikle “devrim harekâtı” olarak 
değerlendirilmiş ve Sovyet-Türk ilişkilerinin önemini ön plana çıkarmaya çalışmışlar. Bu ilişkilerde de öncelikle Rus ve Türk işçi ve köylü sınıflarının emperyalist güçlere karşı ortak mücadele gerektiğini dile getirmişler (s.100). 

Zehra B. GÖKDEM. (2010). Suudi Arabistan Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmalar Enstitüsü. Suudi Arabistan tarih ders kitaplarında öğrencilere İslâm devletleri ve birliği hakkında her dönemi kapsayacak şekilde bilgi verilmesi ön plandadır. Emevî ve Abbâsî döneminin zikredildiği her kitapta Memlûklar, Zengîler, Eyyûbîler ve Osmanlılardan da mutlaka detaylı bir sekilde ve övgü ile bahsedilmiştir (s.159). Osmanlı Devleti’nin oldukça övgüyle bahsedildiği Suûd kitaplarında olumsuz bilgiler aşağıdaki dört madde üstünde odaklanmaktadır: 

. 1. İbrahim Pasa, 
. 2. İttihad ve Terakkî Cemiyeti, 
. 3. Türkçülük, 
. 4. Mustafa Kemal Atatürk. (s.160). 

Yenal Göksun. (2011). Suriye İlk ve Ortaöğretim Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü. 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

Başka Ülkelerin Tarih Ders Kitaplarında Türk/Osmanlı İmajı BÖLÜM 1


Başka Ülkelerin Tarih Ders Kitaplarında Türk/Osmanlı İmajı  BÖLÜM 1


4. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu 

Başka Ülkelerin Tarih Ders Kitaplarında Türk/Osmanlı İmajını Konu Eden Tez 
Araştırmaları Hakkında Bir İnceleme 

Ahmet Şimşek 

İstanbul Üniversitesi HAYEF, 
ahmetsimsek@istanbul.edu.tr 

“Köyleri yakıyorlar, isyan edenlerin aile ve akrabalarını yakalayıp öldürüyor ve tutuklamalara tabi tutuyorlar, yakalanan çeteciler kazıklara oturtturuluyor, çengellere asılıyor, diri diri derileri yüzülüyor, başları kesiliyor veya ömür boyu kürek cezasına çarptırılıyorlardı.” Istorija Na Makedonskiot Narods. Pecatnitsa na Makedonija. (Skopje, 1988), s.91 

Özet 

20. yüzyılda tüm dünya ülkelerinde katı bir uluslaşma süreci yaşanmıştır. Bu süreç bilindiği iki büyük dünya savaşına neden olmuştur. Özellikle ikinci dünya savaşından sonra savaşın nedenleri üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Bu nedenlerden biri uluslararasında kin ve nefret tohumları eken ötekileştirme sorununun olduğu tespit edilmiştir. Ötekileştirmenin en sistemli izlenebildiği öğretim materyalleri ders kitapları olmuştur. Tarih ders kitapları bu noktada merkezi yeri teşkil etmiştir. Bu sebepten tarih ders kitaplarında ülke veya millet imajları üzerine çalışmalar çok önemsenmiştir. Bu çerçevede George Eckert Enstitüsü başta olmak üzere pek çok merkez çalışmalar yapmıştır. 

Türkiye’deyse on 15 yıldır başka ülkelerdeki Türk/Osmanlı imajı üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. 

Bu çalışmada başka ülkelerdeki Türk/Osmanlı imajı üzerine Türkiye merkezli yapılmış akademik tez, makale ve bildiri çalışmalarının incelenmesi konu edilmiştir. Bahsi geçen tez, makale ve bildirilerdeki durum çeşitli yönlerden incelenecektir. Çalışmalara göre Türk/Osmanlı imajının bahsi geçen 
ülkelerdeki durumu ve buna neden olan gerekçeler üzerinde durulmaya çalışılacaktır. 

Anahtar Sözcükler: Osmanlı imajı, Türk İmajı, tarih ders kitapları, tarih eğitimi. 

Giriş 

2005 yılında editörlüğünü Özlem Kumrular’ın yaptığı Dünyada Türk İmgesi kitabı, uluslararası bir katılımla dünyanın çeşitli coğrafyalarında Türkler hakkında ne/ler düşünüldüğü konusuna odaklanmış bir sempozyumun sonucu ortaya çıkmıştı. Kitabın girişinde Kumrular, Borges’ten yaptığı tespitle durumu şöyle resmetmiştir: 

“Kartaca’nın kötü imgesinin Roma’nın eseri olduğunu iddia eder. Yine ona göre Türkün kötü imgesinin yaratıcısı da Avrupa'dır. Şüphesiz, Avrupa dünyada Türk imgesinin oluşup kemikleşmesinde en büyük rolü oynamış ve bu imgeyi kendi politikaları çerçevesinde bir propaganda unsuru olarak kullanmayı ihmal etmemiştir. Akdeniz’in bir ucundan diğerine ulaşan, yolda üzerine eklenen hikâyelerle süslenen, çoğu zaman dönüşümlere uğrayan Türk imgesi 15. ve 16. yüzyılda, Giovanni Ricci’nin Obsessione Turca (Türk Saplantısı) olarak nitelendirdiği kıtasal bir hastalığın tohumlarını da atacaktır.” 

Kuşkusuz bir toplum içinde doğan ve gelişen, zaman içinde kendini farkeden insan, toplumun kendisine doğrudan ya da dolaylı sunduğu davranış kalıplarıyla hareket eder, düşünür, varlığını sürdürür. Bu durum hem birey olarak onun işini kolaylaştırır hem de güven duygusu içinde yaşamanı sürdürmesini sağlar. Bu süreç içinde pek çok bilgi ve imaja sahip olur. Bu davranış kalıplarını  biçimlen diren unsurlardan biri de kuşkusuz “biz” dışında konumlandırılan ve “biz” kavramına anlam katan “öteki”dir. Öteki hakkında sahip olduğumuz her bilgi ve imaj doğrudan ya da dolayı söz ve davranış kalıplarımızı belirler. Bolay (1996: 191) imajın; zihindeki çağrışım, his, tutum ve izlenimler ile bunların olumlu/olumsuz değerlendirmelerinden meydana geldiğini, bunun ilk olarak sembolik bir resim biçiminde olduğunu, imajın, duyumsanmış olan şeyin zihinde bıraktığı izi ya da tasarım olduğunu söylemiştir. Malum olduğu üzere bunlar imgeler sayesinde gerçekleşir. Cevizci, (1999: 462) ise imgeyi, dış dünyadaki nesnelerin zihinsel resmi, kopya ya da tasarımı; gerçek ya da gerçek dışı bir 
şey ya da olgunun zihindeki tasarımı; var olan şeylerin zihinde oluşan sureti; resimsel niteliği olan tasarım; zihnin, duyusal bir niteliği ya da dış dünyada var olan bir şeyin kopyasını, duyusal uyarıların yokluğundan meydana getirmesi sürecinin ürünü olan zihinsel nesne olarak tanımlamıştır. Bu haliyle imaj toplumsal bilgi ile şekillenen duygu ve inançlara göre olan zihinlerdeki çağrışım, his, tutum ve izlenimler ile bunların olumlu/olumsuz değerlendirmeleri içerir (Tolungüç, 2000: 32). 

Öteki kavramı ve tanımlaması, ontolojik olarak yukarıda bahsedildiği gibi konumlanmasına rağmen, çoğu zaman olumsuz bir içerikle anılır. 20. Yüzyılın başındaki uluslaşma ve yeni ulus devletlerin kurulması, tam da bu olumsuz anlamlarıyla tanımlanmasını birlikte getirmiştir. Özellikle “şanlı tarihi 
ve eski geçmişiyle çok eski olduğu” iddiasındaki uluslaşan devletler yeni ötekiler yaratarak kendileri için ideal kimlik tabloları çizerken, ötekilere bütün olumsuzlukları yüklediler. Böylelikle “biz” ve “öteki/ler” arasında derin uçurumlar oluşturdular. Bu durum İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası gündeme gelmiştir. Çünkü İkinci Dünya Savaşının insanlık için büyük yıkıcılığı karşında 
tüm dünya yeni bir hesaplaşmaya gitmiş, yeni bir savaşın ancak eğitimdeki ötekileştirmeden kurtularak ulaşılabileceği düşünülmüştür. Bu bağlamda hem uluslararası kuruluşlar hem de ülkeler aralarında yaptıkları ikili anlaşmalarla bu sorunu çözmek için çaba sarf etmişlerdir. Bu bağlamda tarih ders kitaplarındaki öteki imajı üzerine incelemeler yoğunlaşmış, ötekileştirmeyle ilgili tüm ifade ve 
tanımlamaların tarih ders kitaplarından çıkarılması amaçlanmıştır. Bu konuda Türkiye’de, UNESCO’nun önerileriyle bazı girişimlerde bulunulmuş, ders kitaplarında diğer milletleri küçümseyen ifadelerin düzenlenmesi için çalışmalar yapılmıştır. Bu konudaki çalışmaları Safran ve Ata (1996) ile Şimşek ve Alaslan (2015) makalelerinde özetini görmek mümkündür. Bu iki çalışma Türkiye’deki tarih ders kitaplarında ötekileştirme unsurlarının taranması ve tespiti için önemli veri sağlamıştır. Bu çalışmalarda olduğu gibi başka ülkelerin tarih ders kitaplarında Türk imajı/imgesinin incelenmesi de yeniden anlam kazanmıştır. 

Türk ve Osmanlı imajının ele alındığı çalışmalara bakıldığında bunların bir kısmının makale, bir kısmının bildiri ve bir kısmının da (ağırlıklı olmak üzere) tez çalışması olduğu görülmüştür. 
Makelelere bir göz atıldığında birinin Alibasic’e (2007) ait olduğu görülür. “Bosna Hersek Tarih Kitaplarında Osmanlı İmajı” isimli makalesinde, Türklere yönelik yer yer düşmanlık içeren ifade ve imalara rastlandığını belirtmiştir. Bu bağlamda Bosna-Hersek’te tarih ders kitaplarının yeniden yazılması gerektiğini söylemiştir. Diğer bir çalışma Yılmaz’a (2008) aittir. Hazırladığı “Ermenistan Cumhuriyeti’nde Okutulan 10. Sınıf Tarih Ders Kitabında Türkler Aleyhinde İfadeler ve Sözde 
Ermeni Soykırımı” isimli makalesinde, Ermenistan’daki ders kitaplarında Türklerle ilgili bölümleri ve ifadelerin düşman millet bilincinin yaratılmasına kaynak oluşturduğunu vurgulamıştır. Daha güncel ve benzeri ise Yıldız Deveci Bozkuş’un yazdığı “Ermeni Tarih Ders Kitaplarında Türk İmgesi” makalesidir. 2014 yılında yayımlanan makalede Ermeni ders kitaplarında Türk imajının tek taraflı olarak sunulduğu ve Osmanlı devletinin Ermeni öğrencilerce barbar ve işgalci olarak tanımlandığı belirtilmiştir (Deveci, 2014). Diğer bir makale Aizharkyn’a aittir. 2012 yılında yayınlanan “Kırgızistan’daki Ortaokul, Lise Tarih Ders Kitaplarında Türkiye Tarihinin Okutulması” adlı makalesinde SSCB dönemi ve Kırgızistan Cumhuriyeti’nde kullanılan tarih ders kitaplarının karşılaştırmalı analizi yapılmıştır. Yeni dönemde bazı bilgilerin değişmiş olduğunu belirtmek le birlikte çoğunlukla “eski anlatıma” bağlı kalındığını gösterilmiştir. Konuyla ilgili diğer kapsamlı bir çalışma ise Biricky’e aittir. 2013 yılında “The Ottoman Age in Southern Central Europe as Represented in Secondary School History Textbooks in the Czeck Republic, Hungary, Polland and Slovakia” başlığıyla yayınlanan makalesinde bu ülkelerin tarih ders kitaplarındaki demir perde (sosyalist) 
dönemde ve sonrasındaki Osmanlı algısını incelenmiştir. Ana hatlarıyla sosyalist dönem sonrasında tarih ders kitaplarında uzun zaman Osmanlı çağının ele alınışında büyük farklılaşmaların olmadığını belirtmiştir (Biricky, 2013: 124). Güncel bir çalışma ise Rusya Tarih Ders kitaplarında Türk Osmanlı İmajı başlığını taşıyan Meherremova Cengiz ile Şimşek’e ait olandır. 2015 yılında yayınlanmış bu makalede de Türk ve Osmanlı kimliği ve kültürüyle ötekileştirme unsuruna rastlanmıştır. 

Konuyla ilgili diğer bir yayın türü bildirilerdir. Bunlardan biri olan Köstüklü’nün 2013 yılında Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Kongresi’nde sunduğu “Kıbrıs Rum Kesimi Tarih Ders Kitaplarında Türk ve Türkiye İmajı” adlı çalışmasında Rum kesimi ders kitaplarında “Türk” kavramının öğrencilere olumsuz biçimde sunulduğu, bunun 2001 yılı Avrupa Konseyi Önerisine aykırı olduğunu belirtmiştir. 

Bizim bu bildirimizde ise başka ülkelerin tarih ders kitaplarında Türk/Osmanlı imajını konu eden tez araştırmaları incelenmiştir. 

Yöntem 

Bu incelemede başka ülkelerdeki tarih ders kitaplarında Türk/Osmanlı imajının nasıl olduğuna ilişkin Türkçe tezler konu edilmiştir. Bu çalışmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Öncelikle literatür taranarak incelemeye konu olacak tezler tespit edilmiştir. Ulaşılan tezler doküman analizine tabi tutulmuştur. Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar (Yıldırım, Şimşek, 2006:188,224). Tezlerin tamamında hangi ülkelerin ders kitaplarının konu edildiği, tezlerin hangi üniversitelerin hangi bölümlerinde yapıldığı, nasıl bir kavramsal temellen dirmeden hareket ettikleri, hangi yöntemleri kullandıkları, hangi ana bulgulara ulaştıkları, bulgularını yorumlama durumlarının ne olduğu araştırılmıştır. Elde edilen veriler niteliksel olarak betimlenecektir. Toplanan veriler betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir. 

Araştırmada incelenen tezler 

1. Şener Biljali(2007). Makedonya Eğitim Kurumlarında Okutulan Tarih Kitaplarında Osmanlı İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 
2. Nurses Yıldız. (2008). 1980–1990 Yılları Arasında Bulgaristan’da İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında Okutulan Tarih Ders Kitaplarında Türk ve Osmanlı Algısı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
3. Mırna Zunıc. (2008). Hırvatistan’da Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı İmajı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
4. Mehmet Yiğit. (2009). Arap Ülkelerinde Okutulan Lise Tarih Ders Kitaplarında Türkler (Ürdün ve Suriye Örneği). Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 
5. Mahmut ULUBAŞ (2009). Günümüz Amerikan Tarih Ders Kitaplarında Türk Tarihi İle İlgili Konuların Ele Alınışı Üzerine Bir İnceleme. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
6. Venera Gatina (2009). Rus Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı/Türk İmgesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
7. Zehra B. GÖKDEM. (2010). Suudi Arabistan Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmalar Enstitüsü. 
8. Yenal Göksun. (2011). Suriye İlk ve Ortaöğretim Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü. 
9. Mehmet Batan. (2011). İran İslam Cumhuriyeti İlk ve Ortaöğretim Ders Kitaplarında Türkler ve Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü. 
10. Fatih Fuat TUNCER. (2012). Kosova Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı / Türk İmajı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Antalya: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
11. Jahja Muhasilovic. (2015). Bosna Hersek Güncel Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı/Türk İmajı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 
12. Nigar Maharramova Cengiz. (2016). Sovyet Rusya Tarih Ders Kitaplarında Türk İmajı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya: Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 



2.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

14 Kasım 2017 Salı

MHP’li Halaçoğlu’ndan Ayasofya ‘ Cami ’ olsun Teklifi


MHP’li Halaçoğlu’ndan Ayasofya ‘ Cami ’ olsun Teklifi

09 KASIM 2013






MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılması için kanun teklifi verdi.

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan teklifin gerekçesinde, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u almasıyla camiye dönüştürülen Ayasofya’nın 1 Şubat 1935 yılından bu yana müze olarak kullanıldığını anımsatıldı.

Ayasofya’nın ibadethane kısmına ve binanın diğer bölümlerine 19. yüzyıla kadar Türk mimari eserleri eklendiği ve binanın tamamen bir Türk sanat eseri olduğu öne sürülen gerekçede, bu süre zarfında Bizans’tan kalma mozaik tabloların korunduğu, depremlerden dolayı zarar gören kısımların onarıldığı ve Ayasofya’nın 481 yıl cami olarak hizmet verdiği anlatıldı.

Ayasofya’nın 24 Kasım 1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile müze haline getirildiği anımsatılan gerekçede, bu kararın, Resmi Gazete ve benzeri devletin hiçbir resmi yayınında yayımlanmadığı, bununla ilgili herhangi bir kayda da rastlanılmadığı iddia edildi. Gerekçede, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü tarafından, 7 Haziran 1965 tarihinde, Ayasofya Kararnamesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanıp yayımlanmadığına dair verilen bir dilekçeye, 14 Haziran 1995 tarihinde Genel Müdür Özgür Erkman imzası ile “… 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazete’de yayımlanmadığı tespit edilmiştir” cevabı verildiği ifade edildi.

‘ Ayasofya’nın Müze olması yasadışı ’

Gerekçede, 1924 Anayasası’na göre de bugünkü Anayasa’ya göre de tasarı, teklif ya da kararnamelerin, yasa ya da kanun hükmünde kararname olabilmeleri için Cumhurbaşkanı’nın onayından sonra Resmi Gazete’de yayımlanmaları gerektiğine işaret edilerek, “Ayasofya için böyle bir durum söz konusu değildir, burada açıkça bir hukuksuzluk mevzu bahistir” dendi.

Gerekçede, Ayasofya’nın 19 Şubat 1936 tarihli tapu senedine göre Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına ‘türbe, akaret, muvakkithane ve medrese-i müştemil Ayasofya’yı Cami-i Şerifi’ olarak tapulu olduğu, Vakıflar Genel Müdürlüğü Kütük Defterinde de cami olarak kayıtlı olduğu ifade edildi.

Ayasofya’nın şu an müze olarak kullanılmasının yasalara uygun olmadığı savunulan gerekçede, “Bugün, tüm selatin camilerimiz sabah ezanından yatsı ezanına kadar, haftanın her günü, hangi dinin mensubu olduğuna bakılmaksızın herkesin ziyaretine, ibadetine ücretsiz olarak açıkken, Ayasofya, yasalara, hukuka aykırı olarak, ancak müze olarak ziyaret edilebilmektedir. Bu Kanun teklifi, 481 yıl ezan sesinin yankıları ile ayakta kalan, İstanbul’un fethinin simgesi olan Ayasofya’nın, cami olarak yeniden ibadete açılması amacı ile hazırlanmıştır” dendi.

(AA)

***