ÜMİT ÖZDAĞ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÜMİT ÖZDAĞ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2016 Pazartesi

Rahmetli Muzaffer Özdağla İlgili İki Hatıra




Rahmetli Muzaffer Özdağla İlgili İki Hatıra



Yazar: Muzaffer Özdağ


Bu makale Yrd. Do. Dr. Nazım Muradov tarafından kaleme alınmıştır.
Yanlış hatırlamıyorsam 1992 yılı idi. O zamanlarda Mehmet Emin Resulzade’nin adını taşıyan Bakü Devlet Üniversitesi’nin öğrencisiydik. 1980’lerin ikinci yarısında başlayan Azerbaycan Halk Harekâtı’nı yakından takip ediyorduk.

Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinde yer alan teşkilatların lokomotifliğini Azerbaycan Halk Cebhesi üstlenmiş, 1990 yılının parlamento seçimlerinde sayıca az bile olsa (yanlış hatırlamıyorsam 25 kişilik bir milletvekili heyeti) etkili bir grupla temsil edilmişti. ‘Demblok’ olarak bilinen bu grubun üyeleri, Milli Meclis’in toplantı salonundaki dördüncü (4 sayılı) mikrofonu kullandıkları için, meclis toplantılarını televizyondan takip eden halk hep Dördüncü Mikrofon’un konuşmalarını bekliyordu.




Artık SSCB çökmüş, Azerbaycan, bağımsızlık yolunda ilerleyen genç bir devlet olmuştu…
Bu çöküşe kadar ise Varşova Paktı’nın başını çeken SSCB’de bütün NATO devletleri gibi Türkiye Cumhuriyeti de ‘düşman ülke’ saflarında yer alıyordu. İşte bu ‘düşman ülke’, Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olmuş, dost hatta kardeş ülke olduğunu kanıtlamıştı. Azerbaycan da Komünist Parti mensubu olmayan (veya KP üyesi olmasına rağmen ruhen komünist olmayan) aydınları sayesinde Türkiye’nin kardeş ülke, dost devlet olduğunu kabul etmişti. Artık bu devletten bilim adamları, devlet büyükleri, Türk ordusunun mensupları Azerbaycan’a gelir, konferanslar verir, toplumu aydınlatır, Türkiye hakkındaki kuşkuları, sui-zanları ortadan kaldırıyorlardı…

Ebülfez Elçibey’in başkanlık ettiği Azerbaycan Halk Cebhesi’nin davetiyle bu ülkeye gelen Türk büyüklerinden biri de bugün artık Hak dünyasında olan rahmetli Albay Muzaffer Özdağ’dı.

Sayın Muzaffer Özdağ, üniversitemize AHC’nin ideoloji işlerden sorumlusu ve AHC Başkan Yardımcısı, Doç. Dr. Arif Rehimov (Rehimoğlu) ile gelmişti. Bakü Devlet Üniversitesi Rektörlük binasındaki konferans salonu bu önemli konuğun gelişi münasebetiyle ağzına kadar dolmuştu. Salonda yer olmadığı için biz öğrenciler konferansı ayakta dinleyecektik… Üniversitenin Filoloji Fakültesi Türkoloji Kürsüsü Başkanı, ünlü Türkolog, Prof. Dr. Tevfik Hacıyev beni ayakta görüp yanına çağırdı ve yanındaki boş yere oturttu. Muzaffer Özdağ Bey’in Türk ordusunun üst düzey askeri kadrosunda yer aldığını, emekli bir paşa olduğunu Arif Rehimoğlu’nun takdim konuşmasından öğrenmiş olduk. Bu takdimden sonra bizlere, olsa olsa savaşları anlatacak bir konuşmacı beklerken Türklerin tarihini, bu tarihin milli, manevi ve kültürel temellerini, onun mantığını ve işleyişini, tarih-coğrafya ilişkisini, Türkiye ile Azerbaycan’ın yakın tarihini, onun karanlık ve hiç bilinmeyen noktalarını, Azerbaycan tarihinde Anadolu Türklüğünün, Türkiye tarihinde ise Azerbaycanlıların inkâr edilemez rollerini… tatlı bir dille (Sn. Özdağ ‘r’ sesini biraz ‘ğ’ gibi telaffuz ediyordu), kendine özgü üslûbu ve alanına hakimiyetiyle çok güzel anlattı… İlk defa tarihî konuları en küçük ayrıntılarına kadar bilen bir askerle karşılaştığımızın farkına vardık, kendilerini büyük bir zevkle dinledik. Demek ki milli tarihini bu kadar güzel bilen ve ondan yeri geldiğinde güç, icabında da ibret dersi alan ordu mensupları olabilirmiş… Ya da iyi bir asker olabilmek için milli tarihi iyi bilmek, ondan güç ve ibret dersi almak için karşımızda konuşan bu ihtiyar askeri kendimize örnek alabiliriz…




Sn. Muzaffer Özdağ’ın, tarihî hadiseleri analizindeki yaklaşımı henüz “Sovyet insanı” olmaktan kurtulamayan bizlere oldukça “yad” olsa da, samimi ve ikna edici idi. Karşımızda savaşla nefes alan bir ordu mensubu değil, barış için kaygılanan bilge bir aksakal, nefsine hâkim bir kanaat önderi konuşuyordu. Sesi ve üslubundaki mülâyimlik, tarihî facialarımızdan söz ederken onları abartısız hissediş, yüz hatlarının gerilmesi, gözlerindeki keder bize o kadar doğmaydı ki…
Muzaffer Özdağ bu güzel konuşmasıyla bütün salonu etkiledi. Değerli hocam Prof. Tevfik Hacıyev bana dönerek “Nazim, oğlum, men soruşsam yaxşı çıxmaz, sen soruş görek Paşa’nın Çaldıran müharibesine münasibeti necedi?” diye yavaşça seslendi. Ben de elimi kaldırıp söz istedim, Tevfik Muallim’in sorusunu Muzaffer Bey’e yönelttim. İşte bu sorunun ardından Muzaffer Bey, salondaki herkesi hayretlere düşüren ve bize de bu hatırayı yazdıran cevabı verdi: “Evladım, bu sualin en doğru cevabını büyük şairimiz Mirza Aliakber Sâbir vermiştir.” deyip Sâbir’in meşhur ve bin yıllık Türk tarihinin aynası olan 1907 tarihli Fahriye şiirini ezberden söylemeğe başladı…


Herçend esirân-ı guyûdât-ı zamanız
Herçend düçarân-ı beliyyat-ı cihanız
Zannetme ki bu asırda avare-yi nânız
Evvel ne idikse yine biz şimdi hemanız…
Turanlılarız, adi-i şüğl-i selefiz biz!
Öz kavmimizin başına engel-kelefiz biz!

Zülmetsever insanlarız üç beş yaşımızdan
Fitne göyerir toprağımızdan, taşımızdan
Tarac ederek bâc alırız kardaşımızdan
Çıkmaz çıka bilmez de bu âdet başımızdan…
Eslafımıza çünkü hakiki helefiz biz!
Öz kavmimizin başına engel-kelefiz biz!

Ol gün ki Melikşah-ı Büzürg eyledi rihlet
Etdik iki nâmerd vezire tabiiyet
Kırdık o kadar bir-birimizden ki nihayet
Düşman katıp el tahtımızı eyledi garet…
Öz hakkımızı gözlemeğe bîterefiz biz!
Turanlılarız, adi-i şüğl-i selefiz biz!

Bir vakt olup leşker-i Cengize taraftar
Harezmlileri mahv eledik katl ile yekbâr
Harezmlilerin şahı firar eyledi nâçar
Mescitleri, mektepleri yıktık yere tekrar…
Hakka ki sezâvâr-i nişan ü şerefiz biz!
Öz dinimizin başına engel-kelefiz biz!

Bir vakt da dâva-yi Selib oldu müheyya
Dâvada Firengileri galib gelip amma
Dincelmeyip ettik yine bir facia berpâ
Öz tiğimiz öz rişemizi kesti serapa…
Gûya ki biyabanda biten bir elefiz biz!
Öz kavmimizin başına engel-kelefiz biz!

Bir vakt dahi Karakoyun, Akkoyun olduk
Azerbaycan’a hem de Anadolu’ya dolduk
Ol kadr kırıp bir-birimizden ki yorulduk
Kırdıkça yorulduk ve yoruldukça kırıldık…
Turanlılarız, adi-i şüğl-i selefiz biz!
Öz kavmimizin başına engel-kelefiz biz!

Bir vakt salıp tefrika olduk iki kısmet
Timur Şaha bir paramız etti himayet
Han Yıldırım’a bir paramız kıldı itaat
Kanlar saçılıp Ankara’da koptu kıyamet…
Ahsen bize! Hem tirzeniz hem hedefiz biz!
Turanlılarız, adi-i şüğl-i selefiz biz!
Öz kavmimizin başına engel-kelefiz biz!

Timur şah-i lenge olup tâbe-yi ferman
Han Toktamış’ı eyledik al kanına geltan
Tâ oldu Kızıl Ordaların devleti talan
Moskov şahına faide-bahş oldu bu meydan…
Elyevm uruslaşmak ile zi-şerefiz biz!
Öz dinimizin başına engel-kelefiz biz!

Bir vakt Şah İsmail ü Sultan Selim’e
Meftun olarak eyledik İslamı dü nime
Koyduk iki taze adı bir din-i kadime
Saldı bu Teşeyyü, bu Tesennün bizi bime…
Kaldıkça bu haletle seza-yi esefiz biz!
Öz dinimizin başına engel-kelefiz biz!

Nadir bu iki hastalığı tuttu nezerde
İsterdi ilaç eyleye bu korkulu derde
Bu maksad ile azm ederek girdi neberde
Maktulen onun naşını koyduk kuru yerde…
Bir şey-i ecibiz ne bilim bir tühefiz biz!
Öz dinimizin başına engel-kelefiz biz!

İndi yene var taze haber, yahşı temaşa
İranlılık, Osmanlılık ismi olup ihya
Bir kıt’a yer üstünde kopup bir yeke dâva
Meydan ki kızıştı oluruz mehv serapa…
Onsuz da egerçend ki yekser telefiz biz!
Öz kavmimizin başına engel-kelefiz biz!

(Bkz. Sâbir, Hophopnâme, Bakü, Yazıçı, 1980, s. 92-93)

Rahmetli Özdağ, Sâbir’in şiirini söylemeğe başlar başlamaz Tofiq Müellim’in (ünlü Türkoloğumuzun Azerbaycan’da bilinen adı ‘Tofiq Müellim’dir-NM) duygulandığını hatta ağladığını, cebindeki mendilini çıkarıp sık sık “Ehsen! Ehsen!” diyerek gözlerinin yaşını sildiğini gördüm. Türk ordusunun emekli bir paşasının, bu soruyu Azerbaycan’da her kesin sevdiği milli şair Sâbir’in sözleriyle yanıtlaması, Bakü Devlet Üniversitesi’nin edebiyat profesörlerini, öğretim üyelerini ve salondaki her kesi hayretler içinde bırakmıştı ve Tevfik Muallim ayağa kalkıp Paşa’yı alkışlamaya başlayınca salondaki her kes Sn. Muzaffer Özdağ’ı ayakta alkışladı… Aslında Muzaffer Özdağ bu cevabıyla bize, bilgece bir uzak görenlilikle “Kendinize güvenin; sorularınızın cevabını da kendi büyüklerinizi okuyarak bulun; sorunlarınızın çözümünü dışarıdan değil, kendi gücünüzle yapın…” diyordu…
Bizim, emekli albay yani bir asker zannettiğimiz Muzaffer Hoca’nın, sosyal bilimler alanında eserler ortaya koyan din, mezhep, edebiyat, tarih ve kültür araştırmacısı da olduğunu, bu konulara bilimsel vukufunu, kendisinin, Bakü’deki bu görüşmemizden birkaç yıl sonra elime geçen Türk Aleviliğinin Yükselişi (Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1998) kitabını okuyunca tekrar görmüş oldum. Sayın Özdağ, kitabının “Osmanlı Devletinin Düştüğü Hatalar” bölümünde de Sâbir’in bu ezbere söylediği şiirinden iki parçayı örnek vermekte ve yorumlamaktadır (kitabın 52. sayfasına bakınız)…

Değerli büyüğümüz Muzaffer Özdağ’la ikinci görüşümüz 1990’lı yılların sonunda, İzmir’de oldu. Yanlış hatırlamıyorsam 1997-98 ders yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı (o zamanki Belediye Başkanı Dr. Burhan Özfatura idi) Türk Dünyası Akademisi adlı bir eğitim kurumu tesis edilmişti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin o zamanki Türk Dünyası sorumluları, aslen Kıbrıslı olan Ayşe Hanım (Yücesoy) ve kocası Ziya Yücesoy idi. Özellikle Ziya Bey’in Türklük meselelerindeki bilgisi çok derindi, sürekli olarak teorik kitaplar okur, bu kitapları bize de okutturur, Türk dünyasından gelen öğrencilere mümkün olduğu kadar ve her konuda yardımcı olmaya çalışırdı. Yücesoyların girişimleriyle açılan Türk Dünyası Akademisi ise Türk dünyasından gelip İzmir üniversitelerinin, özellikle sosyal bilimler alanında yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerine yönelikti. Haftanın belli günleri akşam derslerinin yanında ayda bir defa olmak üzere dışarıdan da bilim adamları, araştırmacılar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm halka açık olan bu derslerini vermeğe davet ediliyordu. Bir defasında da derslerden (konferanslardan) birini vermek üzere Sn. Muzaffer Özdağ davet edilmişti.



Muzaffer Hoca, asker ve akademisyen bir kimliğinin yanında Türkiye-Azerbaycan Dostluk Derneği’nin de başkanıydı. O derste, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Türk Dünyası Akademisi müdavimleri olan bizlere, şimdi kartpostal olarak hatırladığım broşürler de dağıtılmıştı. Kartpostalın üzerinde Türkiye ve Azerbaycan bayraklarının resimleri vardı. Fakat üç renkli Azerbaycan bayrağında renklerin sıralaması mavi-kırmızı-yeşil değil, yeşil-kırmızı-mavi şeklinde idi. Muzaffer Hoca konuşmasını bitirince, konferansın soru-cevap bölümünde izin isteyip kendisine önce yukarda söz ettiğim şiir olayını hatırlattım. Gülümseyip çok mutlu olduğunu ve o olayı iyi hatırladığını söyledi, bana da teşekkür etti. Kendisine yaklaşık olarak “Sayın Hocam, bildiğiniz üzere Azerbaycan bayrağının renklerinin sırası yeşil-kırmızı-mavi şeklinde değil, mavi-kırmızı-yeşil şeklindedir. Fakat elimizdeki kartpostallarda bayrağımızın renk sıralaması farklıdır. Bunun sebebi nedir?” cümlelerinden oluşan bir soru yönelttim. Büyük bir nezaketle tekrar teşekkür edip, Ermenistan-Azerbaycan savaşında şeriat rejiminin hâkim olduğu Şii İran’ın, ahalisinin büyük bir çoğunluğu Müslüman Şii olan Azerbaycan’a yardım etmesi, en azından Ermenistan’ı desteklememesi için Azerbaycan bayrağının renklerini kasıtlı olarak yeşil-kırmızı-mavi şeklinde tasvir ettiklerini söyledi ve bu renklerin sembolik anlamlarını izah ettikten sonra onların, bir bütünün parçaları olduğunu sözlerine ekledi…
… Değerli büyüğümüz Muzaffer Özdağ’ı rahmet ve minnetle anıyor, ömrü boyunca hizmet ettiği büyük Türk milletinin hayır dualarıyla nurlar içinde yatmasını temenni ediyorum…

15 Ocak 2013

http://www.21yyte.org/ sitesinden 13.06.2016 tarihinde yazdırılmıştır



..

26 Mart 2016 Cumartesi

Türkiye’nin Bittiği İl : Hakkari




       Türkiye’nin Bittiği İl : Hakkari 

                     

Terörizm ve Terörizmle Mücadele|
02 Kasım 2011 Çarşamba
Türkiye’nin Bittiği İl: Hakkari
Ümit Özdağ tarafından yazıldı.


Hakkari, Türkiye’nin en güneydoğu ucundaki kenttir. Herhalde dünyanın en dağlık bölgelerinden birisidir.


Hakkari, merkez ilçe olan Çölemerik, Çukurca, Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinden oluşmuştur. Eğer Hakkari'ye gitmeden en ince detayına kadar Hakkari'yi tanımak 
istiyor iseniz Adnan Menderes Kaya'nın "Hakkari:Tarihi Konuşan Bir Kent" adlı kitabını okumalısınız. (Berikan Yayınevi, Ankara 2010-0312,232,62,18) 

Bu 408 sayfalık çalışmada Hakkari ile ilgili her şeyi evet her şeyi, coğrafyayı, tarihi, kültürü, aşiretleri, çiçekleri, tarihi eserleri, yemekleri her şeyi 
bulursunuz. Hakkari'yi tanımak isteyen Hakkarililerin ve başta Hakkari Valisi olmak üzere bütün yöneticiler için ideal bir el kitabıdır Kaya'nın kitabı. Ancak 
Hakkari'nin ne kadar vahşi bir güzelliğe sahip olduğunu ancak Hakkari'ye gidince anlarsınız. Irak sınırına sıfır noktasına yakın,Çukurca'nın aslında hiçte çukur 
sayılamayacağını, Çukurca sokaklarında yürürken anlarsınız.

Hakkari ne yazık ki çok zor bir süreçten geçmektedir. 2 sene öncede başlayarak bir çok televizyon konuşmamda terör örgütü PKK'nın Hakkari'de yeni bir strateji 
uygulamaya koyduğunun altını çizdim. PKK'nın yeni stratejisi Hakkari'yi Türkiye Cumhuriyetinden kurtarılmış bölge haline getirmekti. Terör örgütü, bu hedefe 
ulaşmak için çok planlı bir strateji izlemekteydi. 

Hakkari'nin hemen Irak sınırında olması PKK'nın Hakkari'ye yönelik olarak her türlü baskıyı uygulamasını kolaylaştırmaktaydı ve halen de öyledir. Türk 
Ordusu'nun Kuzey Irak'taki PKK kamplarına yönelik baskın düzenleyememesi, PKK'nın Hakkari'ye yönelik baskılarını da kolaylaştırmaktaydı. 

AKP Hükümetini Hakkari için özel önlemler geliştirmesi geliştirmesi gerektiğinin altını çizdim. Ancak Kürt Açılımı süreci ile başı dönen Hükümet Hakkari 
konusunda özel önlemler geliştirmeyi ihmal etti. Hatta, Oslo Görüşmeleri tutanaklarının da ortaya koyduğu gibi Hükümet Türk Ordusu'nun planlı 
operasyonlarını durdurmuştu. Oysa PKK'nın planlı operasyonları Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Hakkari'de de devam etmekteydi.

Bu şartlar altında PKK, önce Hakkari kırsalında da girişim üstünlüğünü tamamen ele geçirdi. Sonra ilçelerden başlayarakyerleşim yerlerinde güvenlik güçlerine 
yönelik suikastlere başladı. Yüksekova'da yol ortasında infaz edilen askerler, Hakkari'de mağazada infaz edilen polisler. Bir süre önce PKK'lıların bir polisi 
sokak ortasında döve döve linç etmeleri olayı da Hakkari'de yaşanmıştı. Polisin yanındaki arkadaşları linç edilen arkadaşını kurtarmak için silah dahi 
kullanmamışlardır. Çünkü güvenlik güçlerinin üzerinde büyük bir baskı vardır. Ayrıca, Hükümetin terör örgütü ile müzakere sürdürdüğü bir ortamda ne polis ne de asker cesaret göstermek, yaşamını tehlikeye atmak ister. Son iki senede Hakkari ile sınırları içinde gerçekleşen PKK saldırılarında siviller ile 
birlikte 83 şehit 60 yaralı vermiştir Türkiye. Bu da kısa bir internet taraması sonucunda elde edilen rakamdır. Gerçek rakam muhtemelen bunun üzerindedir. 

PKK'nın bu politikasının amacı, güvenlik güçlerini kışla ve karakollarına itme ve orada kuşatmayı hedeflemekteydi.Hakkari kırsalında yapılan eylemler 
sonrasında olay yerine giden askerleri konvoylara yönelik mayınlı saldırılar ile de asker ve polis şehir merkezlerinde hareketsiz kalmaya yönlendirilmek 
istenmiştir. 

PKK'nın bu stratejisinin ne yazık ki başarılı olduğu anlaşılmaktadır. Güvenlik güçleri büyük ölçüde karakollara ve kışlalara çekilmeye zorlanmıştır. Artık 
polisler bakkala veya manava gitmek yerine bakkallardan telefon ile sipariş vermektedirler. PKK, bunu da engellemek amacı ile esnafa baskı uygulamaktadır. 
Artık bu durumun sona erdirilmesi gerekmektedir. Eğer Hakkari, hala Türkiye Cumhuriyeti'nin bir parçası ise bunun gereği yapılmalıdır.

Cengiz Han dünya tarihinin en büyük devletini en kısa zamanda inşa etmişti. Cengiz yasaları öyle kesin bir şekilde uygulanırdı ki, "Cengiz ülkesinde bakire 
bir kız başında altın bir taç ile ülkenin bir başından öbür başına en ufak bir tacize uğramadan gider" denilirdi. Varto depreminden sonra bölgeye ziyarete 
giden bir CKMP/MHP heyetine yaşlı bir Vartolu, "Atatürk hayatta iken burada kurt ile kuzu yan yana yaşardı" demişti. Bu iki ifadenin de özünde "devlet var" 
düşüncesi dile getirilmektedir. Hakkari'ye devlet ne zaman gelecek ya da hiç gelecek mi?


Uzman Hakkında
Ümit Özdağ


uozdag61@gmail.com

Uzmanın Diğer Yazıları

  Göçler ve Güvenlik 
   Orta Doğu’da Jeopolitik Dönüşüm ve Türkiye İçin Oluşturduğu Tehdit 
  Suriye'nin Kuzeyinde İşler Gittikçe Daha Kötüye Gidiyor 
  400 Milletvekili Olsaydı Ne Olacaktı? 
  Güneydoğu Anadolu’da Son Durumun Fotoğrafı 
  1 Kasım Seçimleri Yaklaşırken Neden MHP? 
  Seçime Giderken PKK Ayaklanması 
  Savaş Başlıyor ve Seçimler 
  Suruç Saldırısı veya Türkiye’nin Pakistanlaştırılması  
  MHP’nin Yükselen Oyları- Erdoğan ve Öcalan 
  Büyük İtiraf Geldi: AKP Toprak Verdi 
  Türkiye Musul’a Girecek mi ? 
  Öcalan'ın 10 Maddesinin Genel Seçimler İle İlgisi 
  HOCALI SADECE HOCALI DEĞİLDİR - Türk Katliamının Son Durağı Hocalı 
  Suriye’de Toprak Kaybetmedik, Peki Ege’de 
  Kesnizani Tarikatı veya Büyük Bir Örtülü Operasyon 
  Ortadoğu’da Bir Yeni Yenilgi: Süleyman Şah’tan Geri Çekilme 
  Ayn El Arap’ta Bilmediğimiz Neler Oluyor? 
  Ortadoğu’da Sınırlar Değişirken Casuslar 
  Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ, saat 20:00'de Habertürk TV'de Enine Boyuna 
  Programı'nda...  
  Gerilla ve Kontrgerilla Savaşı 
  Türk Deniz Kuvvetlerine Yapılan Saldırının Sonucu Ne Olmuştur? 
  Kudüs’te Son Türk Askeri 
  Türk Milleti Türkiye’nin Bölündüğünü Görmüyor mu? 
  Hayalin Böylesi: Güneydoğu Anadolu’yu PKK’ya Bırakan Ortadoğu’yu          Şekillendirme Peşinde 
  Seçimler Yaklaşırken Güneydoğu Anadolu ve Siyasi Partiler 
  PKK Müzakereleri, Ayn El Arap ve Bölgesel Değerlendirmeler 
  Amerika Fransa’ya Nükleer Saldırı Yapmayı mı Planladı? 
  Devrimci Selefilik Antiemperyalist mi? 
  Paris’te Olanlar 
  Erdoğan Yönetimi ve Avrupa Ne Diyor? 
  Son Terörist Eylemler Ne Anlama Geliyor? 
  2015’de Batı-Erdoğan İlişkilerinde İki Muhtemel Yol 
  Çocuk Katilleri İçin İdam Cezası Adil Bir Cezadır 
  AKP Hükümetinden Peşmergeye IŞİD'e Karşı Silah Yardımı 
  Cizre’de Gerçekten Ne Oldu? 
  İç Güvenlik Yasa Tasarısı 
  PKK ile Müzakere Süreci Konusunda Bir Eleştiri 
  Kürt Devletini Kim Kuruyor? 
  Hadi Beşar Esad’ı Devirdik… 

http://www.21yyte.org/tr/arastirma/terorizm-ve-terorizmle-mucadele/2011/11/02/6356/turkiyenin-bittigi-il-hakkari


..

HAKKARİ ELDEN ÇIKTIMI - YENİ BOTAN HAKKARİ VE TARİHİ - İSYANLARI BÖLÜM 5





HAKKARİ  ELDEN  ÇIKTIMI - YENİ  BOTAN  HAKKARİ VE  TARİHİ - İSYANLARI  BÖLÜM 5




HÜKÜMETİN HAKKÂRİ POLİTİKASI ve DEĞERLENDİRME 

Bu bölümde çalışmanın önceki bölümlerinde ele alınan Hakkâri ilindeki değişim sürecine karşılık, devletin hangi politikaları izlediği, bölgedeki kaygı verici durumu düzeltmek için ne gibi girişimlerde bulunduğu ve daha neler yapılabileceği ele alınmaktadır. 
Öncelikle, devlet yönetim kadrolarının durumu yeterince ciddi düzeyde ele aldıklarını söylemek mümkün olmamaktadır. Çünkü sıklıkla izlenen yöntem, ağır kayıplar verilen bir terör saldırısı sonrasında sınır bölgelerine ve özellikle PKK terör örgütü kamplarına askeri operasyonlar düzenlemektir. Askeri operasyonlar yapılmalıdır, ancak eğer ki örgüt örneğin Hakkâri bölgesinde bir strateji değişikliği söz konusuysa (ki son dönemde yaşanılan farklı türdeki eylemler ve yapılan açıklamalar bu yöndedir), buna karşılık mücadelede de yeni stratejiler uygulanması gerekmektedir. 


























Resim 2: Hakkari ve Şırnak İl ve İlçeleri Haritası 



Bölgedeki değişen duruma karşılık devletin resmi olarak açıklamış olduğu bir politika ya da kalkınma girişimleri bulunmamaktadır. Ancak özellikle ikincil kaynaklardan (yazılı basına yansıyan bilgiler) yapılan derlemeler sonucunda bölgeye yönelik birtakım uygulamalar olduğu öğrenilmektedir. Bu kapsamda terör örgütünün bölgede farklı türde eylemler gerçekleştirmesini takiben (sokak eylemleri ya da güvenlik güçlerine sivil hayatlarında yapılan saldırılar vb.) öncelikle 2010 yılı Aralık ayı içerisinde Hakkâri ilinin Yüksekova ilçesi ile Şırnak ilinin Cizre ilçelerinin il durumuna yükseltilmesi söz konusu olmuştur 50. 

 Daha önceleri siyasi amaçlar çerçevesinde bazı ilçelerin il durumuna yükseltildiği görülmüştür. Ancak bu amaç çerçevesinde, yani terörle mücadelenin bir ayağı olarak ilçelerin il durumuna yükseltilmesi sık rastlanılan bir durum olmamaktadır. Bu iki ilçe, il konumuna yükseltildiğinde, bölgede güvenliğin sağlamasının biraz daha kolaylaşması beklenmektedir. 

Çünkü il olunması durumunda, kaymakamlıklara nazaran daha yüksek donanımlara sahip valiler bölgeye atanacak, birçok kamu kurum ve kuruluşlarının yapıları il kapsamında yeniden düzenlenecek ve istihdam belirli ölçüde artacaktır. Bu değişimler de PKK terör örgütünün her geçen gün zorlaştırmaya çalıştığı, halkın gündelik hayatında ciddi değişiklikler 
getirebilecektir. Ancak, 2010 yılı sonunda ortaya atılan bu girişim üzerinden bir yıllık bir süre geçmiş olmasına rağmen sonuçsuz kalmış, terör örgütü yeni uygulamaya koyduğu stratejisi çerçevesinde eylemlerine ara vermeden devam etmiştir. 

Bölgeye yönelik bir diğer girişim ise yeni barajların inşa edilmesidir. Türkiye’nin Irak sınırında, Şırnak ile Hakkâri arasındaki bölgede, 2011 yılı son çeyreğinde, 2008 yılında ihalesi tamamlanmış ve yapımına başlanmış olan ve PKK'lı teröristlerin sızmasını büyük ölçüde engelleyecek olan 11 barajdan 2'si tamamlanmıştır. Şırnak'ın Uludere İlçesi'nden Hakkari'nin Çukurca İlçesi'ne kadar uzanan sınırdaki Aynatepe, Gürbül Dağı, Bezenik Dağı ile Düğün Dağı'nın vadilerin ve bu bölgede PKK'nın barınma yeri olarak kullandığı mağaraların baraj göllerinin sularıyla dolması planlanmaktadır. Uludere'nin Hezil ve Ortasu çayları üzerinde Silopi, Şırnak, Uludere, Ballı, Kavşaktepe, Musatepe ve Çetintepe 
barajlarının, Güzeldere Çayı üzerinde Gölgeliyamaç ve Çocuktepe, Şemdinli ile Yüksekova ilçeleri arasındaki Bembo Çayı üzerinde de Beyyurdu ve Aslandağ barajlarının inşaatları gerçekleşmektedir51. Tüm bu barajların tamamlanması ile beraber, hem PKK’nın Irak sınırına yakın yerleşim birimlerinden sağladığı lojistik desteğin hem de bölgede gerçekleşen kaçakçılığın büyük oranda düşmesi beklenmektedir. 

Görüldüğü üzere son dönemde Hakkâri’de terör örgütü eylem şeklini açıkça değiştirerek yeni bir metot ortaya koymaya çalışmaktadır ancak, hükümetin bu yeni durumla mücadeleye yetecek düzeyde politikaları bulunmamaktadır. Şu ana kadar ortaya çıkmış baraj inşaatları dışında, bölge illerinin kalkınmasına yönelik herhangi bir girişim kamuoyuna duyurulmamıştır. Terörle mücadele çok yönlü düşünülmesi gereken bir konudur. Çalışmanın ilk bölümünde de belirtildiği üzere, terör örgütünün birtakım planlarını hayata geçirmek maksadıyla Hakkâri ilinin seçilmesini bazı nedenleri bulunmaktadır. Bu durumda, terörle etkin mücadele sağlanabilmesi için, her zaman söylenildiği gibi, askeri operasyonlar dışında da girişimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Diğer bir ifade ile Hakkâri ili neden terör örgütü olarak pilot bölge seçildiyse, bu nedenleri ortadan kaldıracak çözümler kısa süre içerisinde uygulamaya geçmeli ve bu bağlamda terör örgütü zayıflatılmalıdır. Sonuç olarak, resmin bütününe bakılarak ve hiçbir gerçek hafife alınmayarak, Hakkâri için gerekli önlemler en kısa sürede alınmalı, verilen sözler tutulmalı, bölgenin kalkınması sağlanmalıdır. 

KAYNAK;

1 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi, Bilimsel Danışman. 
2 KAYA, Adnan Menderes. Hakkari: Tarihi Konuşan Bir Kent. Ankara: Berikan yayınevi, 2010, s.5 
3 T.C. Hakkari Valiliği İl Nufus ve Vatandaşlık Müdürlüğü, Hakkari İlimizin Coğrafi Yapısı ve Tarihi, 01 Aralık 2011, 
4 T.C. Hakkari Valiliği İl Nufus ve Vatandaşlık Müdürlüğü, Hakkari İlimizin Coğrafi Yapısı ve Tarihi, 01 Aralık 2011, 
http://hakkarinufus.gov.tr/index.php.option=com_content&view=article&id=51&Itemid=128 
5 T.C. Hakkari Valiliği İl Nufus ve Vatandaşlık Müdürlüğü, Hakkari İlimizin Coğrafi Yapısı ve Tarihi, 01 Aralık 2011, 
http://hakkarinufus.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=51&Itemid=128 
6 T.C. Hakkari Valiliği İl Nufus ve Vatandaşlık Müdürlüğü, Hakkari İlimizin Coğrafi Yapısı ve Tarihi, 01 Aralık 
2011, 
http://hakkarinufus.gov.tr/index.phpoption=com_content&view=article&id=51&Itemid=128 
http://hakkarinufus.gov.tr/index.phpoption=com_content&view=article&id=51&Itemid=128 
7 Mao Zedong, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve önderlerindendir. Çin gerilla savaşının örgütleyicisi ve planlayıcısıdır. Detayla bilgi için bkz: Yeşil, H. Mao Zeung ve Çin devrimi, Dönüşüm Yayınları. 
8 ÖZDAĞ, Ümit. Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim Oluyor? Askeri Galibiyetten, 
Siyasi Mağlubiyete, Ankara: Kripto Yayınları,2010,s.43. 
9 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.83-84. 
10 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.77. 
11 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.78. 
12 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.92-95. 
13 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.87. 
14 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.89-91. 
15 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.91. 
16 ÖZCAN, N.Ali. PKK, Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, Ankara: ASAM Yayınları, 1999, s.87 
17 ZEDUNG,Mao. Seçme Eserler Cilt 2, Eriş Yayınları, 2005, s.92-94. 
18 ÖZDAĞ, Ümit. Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim Oluyor? Askeri Galibiyetten, Siyasi Mağlubiyete, Ankara: Kripto Yayınları, 2010,s.19. 
19 ÖZDAĞ, Ümit. Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim Oluyor? Askeri Galibiyetten, 
Siyasi Mağlubiyete, Ankara: Kripto Yayınları,2010,s.43. 
20 ÖZDAĞ, Ümit. Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim Oluyor? Askeri Galibiyetten, 
Siyasi Mağlubiyete, Ankara: Kripto Yayınları,2010,s.82-87. 
21 ÖZDAĞ, Ümit. Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim Oluyor? Askeri Galibiyetten, 
Siyasi Mağlubiyete, Ankara: Kripto Yayınları,2010,s.87-90. 
22 ÖZCAN, N.Ali. PKK, Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, Ankara: ASAM Yayınları, 1999, s.136-159. 
23 ÖZCAN, N.Ali. PKK, Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, Ankara: ASAM Yayınları, 1999, s.136. 
24 ÖZCAN, N.Ali. PKK, Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, Ankara: ASAM Yayınları, 1999, s.103. 
25 Konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz Ümit ÖZDAĞ, Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim 
Oluyor? Askeri Galibiyetten, Siyasi Mağlubiyete, Ankara: Kripto Yayınları,2010 
26 ÖZCAN, N.Ali. PKK, Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, Ankara: ASAM Yayınları, 1999, s.131. 
27 ÖZDAĞ, Ümit. Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim Oluyor? Askeri Galibiyetten, 
Siyasi Mağlubiyete, Ankara: Kripto Yayınları,2010,s.110-139 
28 SEMİZ, Burhan. “PKK’da Değişen Ne?”, Terörizm Paradoksu ve Türkiye içinde, Ed. Süleyman ÖZEREN ve 
Murat SEVER, 55-92. Ankara: Karınca Yayınları, 2011, s.73-78. 
29 SEMİZ, Burhan. “PKK’da Değişen Ne?”, Terörizm Paradoksu ve Türkiye içinde, Ed. Süleyman ÖZEREN ve 
Murat SEVER, 55-92. Ankara: Karınca Yayınları, 2011, s.80. 
30 SEMİZ, Burhan. “PKK’da Değişen Ne?”, Terörizm Paradoksu ve Türkiye içinde, Ed. Süleyman ÖZEREN ve 
Murat SEVER, 55-92. Ankara: Karınca Yayınları, 2011, s.81-82 
31 PKK kampları için bkz: 
http://www.turkiye-rehberi.net/PKK-Kamplar%C4%B1, 
http://www.haberevim.com/guncel/pkknin-kampi-tuz-buz-edildi-h47694.html, 
http://www.tumgazeteler.com/?a=2359067 
32 ÖZEREN, Süleyman, ve Murat SEVER. “Neden Hakkari.” Terörizm Paradoksu ve Türkiye içinde, yazan 
Süleyman ÖZEREN ve Murat SEVER, 127-160. Ankara: Karınca Yayınları, 2011, s. 144-147 
33 Terörün Ekonomisi: Sınır İllerinde Kaçakçılık ve Terörün Finansmanı, Polis Akademisi UTSAM Yayınları, 2009, 
s.9-10 
34 ÖZEREN, Süleyman, ve Murat SEVER. “Neden Hakkari.” Terörizm Paradoksu ve Türkiye içinde, yazan 
Süleyman ÖZEREN ve Murat SEVER, 127-160. Ankara: Karınca Yayınları, 2011, s. 144-147. 
35 Milli Gazete, Hakkari’yi Kurtarılmış Bölge Yapmak İstiyorlar, 30 Kasım 2011, 
http://www.milligazete.com.tr/haber/hakkari-yi-kurtarilmis-bolge-yapmak-istiyorlar-178335.htm 
36 Demokratik Toplum Kongresi (DTK) 2006 yılında kurulmuş, PKK terör örgütü ile doğrudan ilişkili olan ancak, 
sadece sivil toplum örgütü olduğunu iddia eden bir oluşumdur. Detaylı bilgi için bkz: Demokratik Toplum 
Kongresi Nedir, TRT Haber, 19/08/2010, 
http://www.trt.net.tr/haber/HaberDetay.aspx?HaberKodu=f058a861-
a1ee-467b-8c08-c4c3ab152490. Doç. Dr Celalettin Yavuz, Demokratik Toplum Kongresi Çalıştayı ve PKK ile 
Örtüşen Beklentiler, 21 Aralık 2010, TURKSAM, 
http://www.turksam.org/tr/yazdir2278.html 
37 Haber 10, Hakkâri ve Şırnak Üzerine Fatsa Denemesi, 25 Kasım 2011, 
http://www.haber10.com/makale/22453/ 2011 
38AKTÜRK, Şener. Demokratik Özerklik ve Anadil, 20 Kasım 2011, 
http://www.sabah.com.tr/Perspektif/2011/08/06/demokratik-ozerklik-ve-anadil 
39 Rota Haber, Çakmak Salonunda Aslan Hakkari’de Kedi, 20 Kasım 2011, http://www.rotahaber.com/Cakmak-
Salonunda-aslan-Hakkaride-kedi_192329.html 
40 ARSLAN, Adem Yavuz. 08 Aralık 2010 http://bugun.com.tr/haber-detay/131854-dtk-kurdistan-i-kuracak-
haberi.aspx 
41 MHP’li Yeniçeri’nin Basın Toplantısı, 07 Aralık 2011, http://www.haber29.net/gurbet-haberleri/mhpli-
yenicerinin-basin-toplantisi.htm 
42 Barış ve Demokrasi Partisi, detaylı bilgi için bkz: http://www.tbmm.gov.tr/ 
43 Haber Akademi, Özerk Bölge Modeli, 1 Aralık 2011, http://www.haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=12589 
44 ZAFER, Hamide. Sosyolojik Boyutuyla Terörizm. İstanbul: Beta Basım Yayım, 1999,s.1 
45 İlk Kurşun, Yüksekova Kurtarılmış Bölge mi?, 30 Kasım 2011, http://www.ilk-kursun.com/haber/75869 
46 Yüksekova’da Silahlı Saldırı, 4 Kasım 2011, http://www.dha.com.tr/yuksekovada-silahli-saldiri_229557.html 
47 Hakkari’de İmam Aziz Tan’ın Öldürülmesi, 28 Kasım 2011, http://www.sondakika.com/haber-hakkari-de-
imam-aziz-tan-in-oldurulmesi-3004255/ 
48 Çifte Mutluluğa 7 Kurşun, 28 Kasım 2011, http://www.dha.com.tr/haberdetay.asp?Newsid=214019 
http://media4.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/SectionsThumbnails-TSM-Colorbox/_Cover/101222ikiyeniil.hlarge.jpg
49 Hakkari’de PKK Kurtarılmış Bölge mi Kurdu? Demokratik Özerklik mi İlan Etti? Hükümet Ne Yapacak? , 1 
Aralık 2011, 
http://www.euractiv.com.tr/110/interview/hakkaride-pkk-kurtarlm-blge-mi-kurdu-demokratik-
zerklik-mi-ilan-etti-hkmet-ne-yapacak-020583 
50 Güneydoğu’ya İki Yeni İl, 25 Kasım 2011, http://www.ntvmsnbc.com/id/25163013/ 
51 Terör Örgütüne Baraj Darbesi, 26 Ekim 2011, 
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/173497-teror-orgutune-baraj-darbesi-haberi.aspx 



ALINTIDIR;

http://www.21yyte.org/ozelrapor12-YENI_BOTAN_HAKKARI.pdf

ARAŞTIRMALARINDAN DOLAYI DEGERLİ PROF; ÜMİT ÖZDAĞ ' A VE  DİĞER UZMAN KADROLARA TEŞEKKÜRLER EDERİM.. TANER ÇELİK

..

HAKKARİ ELDEN ÇIKTIMI - YENİ BOTAN HAKKARİ VE TARİHİ - İSYANLARI BÖLÜM 4



HAKKARİ  ELDEN  ÇIKTIMI - YENİ  BOTAN  HAKKARİ VE  TARİHİ - İSYANLARI  BÖLÜM 4


HAKKÂRİ’DE NE OLUYOR ve PKK TERÖR ÖRGÜTÜ’NÜN HAKKÂRİ’YE YÖNELİK PLANLARI NELER? 



Bu bölümde terör örgütü PKK’nın Hakkâri iline yönelik planlarını gerçekleştirmek amacıyla, il ve ilçe merkezlerinde son iki yılda ortaya çıkan silahlı ya da silahsız eylemler detaylı olarak incelenecektir. Özellikle DTK36’nın terörist başı Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulması ve yine Öcalan’ın talimatlarıyla başlayan süreç Hakkâri ilinde yaşam şartlarını oldukça güçleştirmiştir. Öcalan tarafından tasarlanan ve PKK kontrolünde gerçekleştirilen planda; özellikle Öcalan’ın, son zamanlarda avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde Hakkâri ve Şırnak üzerinden yaptığı analizler ve Öcalan’ın önerileri doğrultusunda hazırlanan “özerk Kürdistan inşası projesi” taslağında öngörülen kent, belde, köy ve mahalle komitelerinin 
kurulmasına ilişkin çalışmaların bölgede hız kazandığı görülmektedir. Örgüt kontrolünde yürütülen bu eylemler ile ‘kurtarılmış bölge’ ya da ‘özerk bölge’ oluşturma çabasının, özellikle Hakkâri ve Şırnak bölgesinde gerçekleştirmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır 37. 

DTK Aralık 2010'da da öz savunma güçlerinden “köy komünleri ”ne kadar detaylı bir demokratik özerklik taslağı açıklanmış, sınırları belirsiz bir Kürt özerk bölgesi önerisi ortaya atmıştı38. Ancak, bu süreç 2009 yılı ağustos ayında “devlet menfaatlerine aykırı” bulunarak el konulan terörist başı Abdullah Öcalan’ın tutuklu bulunduğu İmralı cezaevinde yazdığı, “yol haritası” ile başlamıştır. 2011 yılı Mart ayı içerisinde ise bu “yol haritası” DTK tarafından kamuoyuna duyuruldu. DTK’nın yine İmralı tarafından organize edilmiş, bir nevi “kurucu 
meclis” görevi yapacağı iddia edilmiş, aynı zamanda bir sivil toplum örgütü olduğunu söyleyen, aslında terör örgütü PKK’nın bir başka kolu olan bir oluşumdur. 

Sonuçta ise; 

Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda sözde “Demokratik Özerk Kürdistan Projesi”nin ilk adımı olarak 14 Temmuz 2011’de ise Hakkâri’de DTK tarafından demokratik özerklik ilan edildi. Bunu takiben de 31 Temmuz 2011 Pazar günü ise Hakkâri ili Türkiye-İran sınırındaki Esendere Sınır Kapısı’nda yaklaşık bin kişilik bir grup “Kürdistan Özerk Bölgesi” pankartı açarak sınırdaki Türk Bayrağı indirildi39. Bu girişimin, terör örgütünün son dönemde stratejisini değiştirdiğinin ve yeni hedefinin ilk uygulama alanının da Hakkâri olduğunun açık göstergesi olarak yorumlanması mümkündür. 

YÜKSEKOVA MODELİ 

Abdullah Öcalan’ın, pilot bölge olarak seçtiği Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaygınlaştırılmasını istediği “Yüksekova Modeli”nin, Türkiye’yi parçalamayı hedeflediği görülmektedir. Yüksekova modeli ile kastedilen aslında demokratik özerkliğin bir ayağıdır. Bilindiği üzere terör örgütü lideri Öcalan’ın tutuklu bulunduğu İmralı’dan 2009’da açıklama girişiminde bulunduğu yol haritası kapsamında, DTK’nın Kurucu meclis görevi yaparak Kürdistan’ı kurması hedeflenmektedir. Bu aşamada oluşturulan öz savunma gücleri ile paralel 
bir devlet yapılandırılması hedeflenmektedir. Hatta Öcalan’ın 18 Mart 2009 günü avukatı ve kardeşi Fatma Öcalan ile yaptığı görüşmeden bu durumu doğrulayan şu ifadeler kamuoyuna açıklanmıştır; “İlerleyen dönemlerde bölge genelinde köy korucuları, asker ve polis çekilerek onların yerine 'halk milisleri' tarzı yeni bir 'iç güvenlik örgütü' kurulabilir. Eski PKK'lılar ve Kandil'dekiler de bu kadro adı altında maaşlı sigortalı istihdam edilebilir." 40 Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’ye göre, ''Bu yapının amacı, Türkiye coğrafyasının belirli bir kısmında devlet 
otoritesini kırarak onun yerine örgüt otoritesini kurmaktır. PKK, paralel bir devlet yapılanması olan KCK'yı, paralel bir meclis yapılanması olan DTK'ya ve milislerin öz savunma gücü örgütlenmesini tamamladıktan sonra özerk Kürdistan’ı kurmayı hedeflemektedir.”41 Öcalan’ın hedef gösterdiği Yüksekova’da hemen hemen her gün bir bahane ile eylem yapılmaktadır. İlçede halk sokağa çıkamaz hale getirilmektedir. Korkudan evlerine kapanan bölge halkı hastaneye bile gitmeye çekinirken, esnaf kepenk açamamaktadır. Bu eylemlerin bazılarını aşağıdaki gibi özetlemek durumun vahametini göstermek için uygun olmaktadır. 

. 7-14 Nisan 2010: Kapatılan DTP’nin eski lideri Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan yumruklu saldırıyı protesto için ilçede bir hafta boyunca eylem yapıldı. Yüksekova savaş alanına döndü, işyerleri açılmadı. 
. 24 Mayıs 2010: Askeri operasyonların durması için BDP42’nin düzenlediği “canlı kalkan” eylemine binlerce kişi katıldı. Öcalan’ın çağrılarına hükümetin cevap vermesi istendi. 
. 2 Temmuz 2010: Sınır ötesi operasyonlarının durdurulması için bir grup gösteri yapıp, polisi taşladı. İki gün boyunca akşamları devam eden benzer gösterilerde yüzleri maskeli bir grup terör örgütü yandaşı, lastik yakıp yolları kapattı. 
. 27 Kasım 2010: PKK’nin 32. kuruluş yıl dönümü için nedeniyle ilçede kepenkler açılmadı. 
. 28 Kasım 2010: Yüksekova-Van karayolunun Esentepe Mahallesi’nde toplanan yaklaşık 100 kişilik grup, barikat kurarak yolu trafiğe kapatttı. 
. 7 Aralık 2010: Belediye Başkanı Ruken Yetişkin’in cezaevine girmesini protesto etmek için ateş yakan gruba polis müdahale etti. 
. 11 Aralık 2010: BDP Gençlik Kolları Sözcüsü Sedat Karadağ’ın tabancayla yaralanmasının ardından ilçe karıştı. 2 bin kişi polisle çatıştı, esnaf yine kepenk kapattı. 
. 12 Aralık 2010: Gözaltılara tepki gösteren esnaf, kepenk indirdi43. 

Sıralanan bu eylemler, örnek olarak kullanılabilmek amacıyla sadece Hakkâri ilinin bir ilçesinde (Yüksekova) bir yılda, ağır silahlar kullanılmadan ve can kaybı olmadan gerçekleştirilmiş olan eylemlerin sadece birkaç tanesidir. Ayrıca son dönemde halkın bir bölümünün, polis ve mahkemeler yerine, sorunlarını çözmek için örgüte yakın birimlere başvurduğu da gözlemlenebilmektedir. Bu gelişmeler de terör örgütünün, toplumda yeterli etkiyi yaratmaya başladığının bir gösterge si olarak değerlendirilebilmektedir. Terör kelimesi genelde bireysel korku durumunu ifade eden bir kavram olarak kullanılmaktadır. Terörizmin asıl amacı geniş bir kitleye mesaj vermektir. Bu çerçevede, örgütler şiddet içeren eylemi 
olabildiğince fazla bireyin haber alabileceği ve/veya etkilenebileceği şekilde işlemektedir44. Terör örgütü PKK’nın Hakkâri ilinde uygulamaya koyduğu planlar tam da bu tanımla açıklanabilmektedir. Çünkü bölgede halk korkmuş, sinmiş ve devletten uzaklaşmış durumda bulunmaktadır. Bu korku psikolojisi içerisinde bulunan halk üzerinde örgüt, istediği propagandayı yapabilmekte ve örgüte göre böylelikle bölge özerk bir konuma daha kolay geçebilmektedir. 

Yukarıda örneklendirilen eylemler dışında, daha vahim bir durum oluşturan ve ağır şehitler vermemize neden olan terör saldırıları da bu süre zarfında gerçekleşmektedir. 

Tablo 1’de son iki yılda Hakkâri ili ve ilçelerinde gerçekleşen can kaybına ve yaralanmalara neden olan terör saldırıları, resmi veriler olmadığı için ikincil verilere dayanılarak derlenmektedir. 

 PKK kampları için bkz:

http://www.turkiye-rehberi.net/PKK-Kamplar%C4%B1, 

http://www.haberevim.com/guncel/pkknin-kampi-tuz-buz-edildi-h47694.html, 

http://www.tumgazeteler.com/?a=2359067

32 ÖZEREN, Süleyman, ve Murat SEVER. “ Neden Hakkari. ” Terörizm Paradoksu ve Türkiye içinde, yazan Süleyman ÖZEREN ve Murat SEVER, 127-160. Ankara: Karınca Yayınları, 2011, s. 144-147

Tabloda da görüldüğü üzere, son iki yıllık süre zarfında sadece Hakkâri ili ve ilçelerinde yüze yakın şehit vermesine neden olacak terör saldırıları gerçekleşmiştir. Bu saldırılarda dikkat edilmesi gerekilen nokta ise TSK’nın ya da EGM’nin tesislerine (karakol vb.) ve ekipmanlara (askeri araçlar vb.) yönelik saldırılar dışında, güvenlik personellerinin (asker ya da polis) sivil 
hayatları esnasında saldırıya uğramış olmalarıdır. Bu saldırlar 2009 yılında başlamıştır. 

24 Mayıs 2009’da Yüksekova’da ana caddede ( Yüksekova-Cengiz Topel Caddesi) arkadaşı ile yürüyen polis memuru Metin Batak saldırıya uğramış ve hayatını kaybetmiştir. 

Yaklaşık bir sene sonra 14 Temmuz 2010’da yine aynı cadde üzerinde yürüyen sivil kıyafetli uzman çavuş Yasin Ak silahlı saldırıya uğramıştır. 
24 Nisan 2011’da ise iki uzman çavuş Yalçın Bozok ve Durdu Çapar silahlı saldırı sonucu şehit olmuşlar, Takiben, 7 Temmuz 2011’de yine Yüksekova’da sivil giysili iki uzman çavuş Yahya Karakaya ve Murat Kozanoğlu şehit olmuş45 ve 4 Kasım 2011’de de işe gitmek üzere olan polis memuru Serter Gönen saldırıya uğramış ve yaralanmıştır46. Güvenlik güçlerine yönelik bu saldırıların yanı sıra eğitim öğretim faaliyetleri yürüten öğretmenlere, sağlık hizmetlerini sağlayan personele ve hatta devletin resmi din görevlilerine yönelik saldırılar da gerçekleşmektedir. Örneğin; PKK terör örgütünün faaliyetlerini eleştiren Hacı Sait Camisi İmamı Aziz Tan, 23 Ağustos 2010’da sabah ezanı okuduktan sonra evine giderken uğradığı saldırıda öldürülmüştür47. Diğer bir örnek ise, 28 Eylül 2011’de Yüksekova’da buluna öğretmen eşini ziyarete giden İzmir’li sivil mühendis Engin Yıldırım sokak ortasında uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmiş olmasıdır48. 

Tüm bu örnekler terör örgütü PKK’nın yeni bir strateji uygulamaya koyduğunun açık göstergesidir. Öncelikle bu eylemlerin hepsi, örgütün dağ kadroları tarafından yapılmamaktadır. Bu şehir eylemleri, örgüte katılmış, bu amaçlar için eğitilmiş kişiler ya da gruplar tarafından yapılmaktadır. Ayrıca bu ve benzeri eylemler, genellikle örgütün pilot bölge olarak seçtiği Hakkâri ilinde gerçekleşmektedir. Çünkü örgütün amacı, planlarını ilk olarak bu bölgede uygulamaya koyarak denemek ve eğer başarılı olunursa, diğer bir ifade ile 
Hakkâri kurtarılmış bölge haline getirilebilinirse, komşu illerde de aynı yöntemi uygulayarak “ Kürdistan Özerk Bölgesi ”ni kurmaktır. 

HAKKARİ  İLİ  BÖLGESİNDE TERÖR OLAYLARINDA  VERDİĞİMİZ  ŞEHİTLERİMİZ; 







Dağlıca bölgesinde, teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 
2 Askeri personel Şehit, 1 Askeri personel yararı 
8.05.2010 

Hakkari-Yüksekova 
Dağlıca bölgesinde teröristlerin araziye yerleştirdiği el yapımı düzeneğin patlaması 
1 askeri personel şehit 

12.06.2010 
Hakkari-Şemdinli 
Mayın taraması yapan askeri birliğe saldırı 
1 asker şehit, 1 asker yaralı 

19.06.2010 

Hakkari-Şemdinli 
Sınır karakoluna gece saldırı 
9 asker şehit, 13 askeri personel yaralı 

6.07.2010 
Hakkari-Şemdinli 
Jandarma karakoluna saldırı 
3 asker şehit, 3 askeri personel yaralı 

14.07.2010 
Hakkari-Yüksekova 
Sivil kıyafetle, görevine gitmek üzere evinden çıkan uzman çavuş kent merkezinde saldırıya uğradı 
1 uzman çavuş şehit 

18.07.2010 
Hakkari-Yüksekova 
Yol kenarındaki mazgal demirleri altına yerleştirilen el yapımı mayının patlaması 
1 yüzbaşı şehit 

20. 07.2010 
Hakkari-Çukurca 

Dağlık arazi kesimindeki askeri birliğe gece saatlerinde terör örgütü PKK saldırısı 
6 askeri personel şehit 

21.08.2010 
Hakkari-Şemdinli 

Teröristlerle girilen çatışma 
1 askeri personel şehit 

9.09.2010 
Hakkari Merkez 

Polis lojmanlarına havayi fişekli saldırı 
Can kaybı yok 

16.09.2010 
Hakkari merkeze bağlı Geçitli köyü yakınlarında 

Yolcu minibüsü geçerken mayın patlatıldı 
9 sivil şehit, 4 sivil yaralı 


24.04.2011 
Hakkari-Yüksekova 
İki uzman çavuş caddede yürürken silahlı saldırıya uğradı 
2 uzman çavuş şehit 

6.07.2011 
Hakkari -Yüksekova 

Göreve gitmek üzere evlerinden sivil kıyafetle çıkan uzman çavuşlar 
Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi’nde caddede yürürken pusu kurularak saldırıya uğradı 2 uzman çavuş şehit 

17.08.2011 
Hakkari –Çukurca 

Hakkari-Çukurca yolu üzerinde intikal halindeki bir askeri konvoya pkk tarafından saldırı 

9 askeri personel, 1 geçici köy korucusu şehit, 15 askeri personel yaralı 

11.09.2011 

Hakkari- Şemdinli 

İlçe Emniyet Müdürlüğü ile İlçe Jandarma Komutanlığı'na PKK'lı 
teröristlerce eş zamanlı saldırı 

1 asker ve 1 polis şehit oldu, 3 kişi hayatını kaybetti, 6 jandarma ile 6 da vatandaş yaralandı. 

28. 09.2011 

Hakkari-Yükseova 
Öğretmen ve eşine evlerine girerken silahlı saldırı 1 şehit 

9. 10 .2011 

Hakkari merkez 
Polis aracının geçişi sırasında çöp kutusuna bırakılan patlayıcının patlaması 
3 sivil vatandaş yaralı 

18.10.2011 

Hakkari- Çukurca 
Çukurca ilçe merkezindeki polis ve jandarma birimleriyle, ilçe merkezine 
15 kilometre uzaklıkta Irak sınırının sıfır noktasında bulunan Kekliktepe bölgesindeki askeri birliğe saldırı 24 Asker Şehit 8 Asker yaralı 

23. 10. 2011 
Hakkari- Şemdinli-Çukurca 

Hakkari’nin Şemdinli ilçesi Tekerli sınır jandarma taburunda keşif yapan askerler mayın patlamasıyla karşılaştı. 
Hakkari’nin Çukurca ilçesi Kazan vadisinde sürdürülen operasyonlarda 

2 Asker Şemdinli de Şehit 
1 astsubay, 6 er toplam 7 asker şehit 


PKK’lılarla Sağlanan Sıcak Temasta. 

3.11.2011 
Hakkari-Van Karayolu 
Karayoluna döşenen mayın uzaktan kumanda ile polis aracının geçişi sırasında patlatıldı 
1 polis memuru yaralı 

4.11.2011 
Hakkâri-Yüksekova 

Sabah işe gitmekte olan polis memuruna yürürken saldırı düzenlendi 
1 Polis Memuru, 1 Sivil Vatandaş yaralandı 

20.01.2012 
Hakkari-Merkez 

Hakkari Bulvar Caddesi’nde iki otomobil arasında bırakılan patlayıcı Çevik Kuvvet servis aracının geçişi 
sırasında patlatıldı 

3’ü polis 27 sivil vatandaş yaralandı, 1 sivil şehit oldu 

09.02.2012 

Hakkari-Çukurca 

Çukurca ilçesindeki sınırdan ilçe merkezine sızmaya çalışan teröristler ile güvenlik güçleri arasında çatışma 

6 asker yaralı 1 asker şehit olmuştur. 

TABLO 1: Ocak 2010- Mart 2012 yılları arasında Hakkâri il ve ilçelerinde gerçekleşen terör saldırıları 



Bütün örneklerden görüldüğü üzere PKK terör örgütü son yıllarda farklı eylem türleri gerçekleştirmeye çalışarak, Hakkâri ilinde devlete karşı sanki bir inisiyatif üstünlüğü sağlamış gibi görünmeye çalışmaktadır. Özellikle Yüksekova ilçesinde devletin tüm kurumlarına ve sivil toplum kuruluşlarına karşı cephe alan örgütün, aynı zamanda yasa dışı vergi toplama49  girişimlerinde bulunduğu da haberlere yansımaktadır. 


5.Cİ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR

..