Şırnak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şırnak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2019 Pazar

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 28

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 28



   Zeydan Özel Özipek Pasajının çaprazındaki Ender Giyimin sahibidir. Özel olayla ilgili gözlemleri kısaca şu şekilde anlatmıştır. 
"Olay olmadan önce söz konusu arabayı amcamın dükkanının önüne park etmişlerdi. 
Üç kişi vardı. Küçük yer olduğundan gelenleri tanırız. Ancak bunları tanımayınca 
şüphelendim. San-kahve renkli montlu biri pasajı izliyordu. Amcam oğluna dedim ki: 
"Bunları önceden görmedim. Şüpheleniyorum. Bunlar bombacı olmasın!". Kahve renkli giysili arabadan çıktı. İki eli cebinde idi. Pasaja girdi, ben de çaktırmadan "Bunlar kimdir?" diye aracın yanma gittim. Hemen araba çalıştırıldı. Araba uygun bir yer bulmak için hareket etti ve sonra dönerek kuyumcu dükkanının önüne park etti. Dükkanıma girdim ve patlama oldu. Dışarı çıktım. Halk pasaja yürüdü. Kahve renkli montlu geliyordu. Telefonla birisim aradı ve "Neredesin?" diye sordu. Eczanenin önüne baktım. Arkadaşı arabayı park etmişti. Arkadaşı telefonu eline aldı "Gel buradayım" dedi. O arada oradakilere montlunun yakalanması için bağırdım. Seferi Yılmaz'ı gördüm. Kendisi yanıma geldi. Kendisi "Bombayı 
atan bu" dedi. Ben de yarım saattir bunları izlediğimi söyledim. Halk saldırdı. Kaçan kişi arabaya girdi. Arabada iki kişi oldu. Biri ise dışarıda arabanın yanında idi. Ali Kaya'ya "Sen de bu işin içindesin" dedim. Kendisi kabul etmedi. Arka koltuğa bindi. "İnkar etme bu işin içindesin. Yanm saattir sizi izliyorum" dedim. Böyle deyince arabadan çıktı. Şahsı önceden tanımıyordum. Arka bagajı açtı. Hemen elini silaha attı. "Ben emniyet görevlisiyim" dedi. 

Ben de bomba patlattıklarım söyledim. O arada bagaja baktığımda evrak, silah ve benzeri şeyler gördüm. Herkes arabaya vurmaya başladı. Ali Kaya'nın elinden silahı alındı, şarjör çıkarıldı ve silah bagaja konuldu. Kaymakam, polis, asker ve özel tim geldi. Özel tim ateş edince herkes yere yattı. Panzer (akrep) geldi ve ateş edildi. O arada Veysel Ateş'i araçtan çıkarıp panzere bindirdiler. Ali Kaya'yı ise emniyet aldı. Top sakallı olan Özcan İldeniz 

devamlı arabanın etrafında dolaşıyor ve arabanın içine bakıyordu. Adidas markalı lacivert montluydu. Eli cebindeydi. Özcan İldeniz'e "inkar etme üç kişisiniz" dedim. Kendisi kabul etmedi "İki kişi gidince millet rahatladı" dediler. Özcan İldeniz ilce jandarmaya doğru yürüdü. Halka "Yakalayın" dedim. O arada yarbay Mustafa Yanık da gidiyordu. Asker finnın önüne barikat kurmuştu. Asker bana gitmenin yasak olduğunu söyledi. Yarbaya Özcan ildeniz'i işaret ederek olaya karışanlardan birinin de bu olduğunu söyledim. Bana "Rahat olun" dedi. Askerlere emir verdi. Askerler de Özcan Üdeniz'in iki koluna girip ilçe 
jandarmaya doğru götürdüler. 

Kadir ÖZCANER ile Görüşme: İnsan Haklan Derneği Şube Yöneticisi olan Kadir 
Özcaner serbest meslekle uğraşmaktadır. Özcaner olay hakkında özetle şunları söylemiştir: "Olay yerinin yüz metre kadar uzağındaydım. Evin önüne toprak döktüreceğim için kamyonu bekliyordum. Söz konusu araba olay yerine geldi. Hatta yolun ortasında durdu. Arabanın arkası bana dönüktü. Trafik sıkışınca geri geldi ve kavşaktan döndü. Van Gölü Tavukçuluğun önünde durdu. Şahısların ne yaptığını bilmiyorum. Ancak iki kişilerdi. O esnada bomba sesi geldi. Hangi taraftan geldiğini anlamadım. Pasajm önünden iki üç kişinin kaçtığını gördüm ve 
olayın olduğu yere doğru yöneldim. San montlu şahsın aşağı indiğini gördüm. Fahrettin Yılmaz "Sen kimsin? Bombayı kim attı?" diye soruyor. Kişi cevap vermiyor. Ali Kaya aracın dışındaydı. Ali Kaya'nın yanma geldim. Kürtçe ve Türkçe "Yahu ne oluyor, ne yapıyorsunuz?" diye sordum. "Biz emniyet görevlisiyiz" dedi. Kaçan kişi aracın arka kısmının ortasına oturmuştu. Başı eğik olduğundan yüzünü görmedim. Kendisini sürekli saklıyordu. Biri kimliğini sordu. Kimliğinin amirinde olduğunu söyledi. Ali Kaya o esnada toplanmak istedi. Baktı kontrol yok. Esnaf da toplandı. Halk toplanınca araca tekme atıldı. 10- 
15 dakika sonra Emniyet Müdürü geldi. "Sakin olun" dedi. Müdür "Biz bunları tanımıyoruz" dedi. O arada kalabalık arttı. Kaymakam arabanın üzerindeyken yüzü maskeli polisler havaya silah sıktı. Panzerden ateş açıldığını görmedim. Küçük panzer yanaştı ve Veysel Ateş'i götürdüler. Daha sonra halkı yatıştırmaya çalıştılar. Pasajdaki patlamada birinin ölü olduğu söylendi. Kargaşa arttı. Ölen yeğenim di. Silahlar atıldı. Ali Kaya'yı aldılar. Top sakallı birini fark etmedim. Mustafa Yanık adında yarbay vardı. Vatandaşın biri "Tüm pislikler sizin elinizin altından çıkıyor." dedi. Hastaneye gittim. Keşif esnasında oradaydım. Halk keşfi 
izliyordu. Milletvekili güvenliğin sağlanmasının gerekli olduğu ile ilgili açıklama yaptı. 
Büyük bir ses geliyordu. Ancak sesler yakınımızda değildi. Havaya ateş açılmıştı. Tanju Çavuş'un silah sesini duymadım. Abdi ÖZEL ile Görüşme: Abdi Özel esnaf olup giyim işi ile uğraşmaktadır. Pasajın 20 metre kadar çaprazında dükkanı bulunmaktadır. Abdi Özel olaylar hakkında şunları ifade etmiştir:

"Olaydan önce araç benim dükkanımın önündeydi. İçeride çalışıyordum. Zeydan 
tanıyor musun?" dedi. "Yok" dedim. Araçta iki kişi gördüm. Zeydan onlara bakıyordu. Kendisi telaşlıydı. Patlamayı fark etmedim. Pasaja koştuğumda yaralılar çıkarılıyordu. Sesler duydum ve arkasından koştum. Olayın failinin kaçtığını söylediler. Halkla birlikte gittik. Kaçan kişi aracın arka kısmının ortasında oturuyordu. Aracın etrafında 20 kadar kişi vardı. Ali Kaya'yı gördüm. Arabadan çıkmışü. Özcan İldemiz'i kalabalığın içinde fark ettik. Zeydan 
onu işaret etti. Böyle olunca koştu ve askerin güvenlik aldığı yere sığındı. Yarbay da ordaydı. İki kişi koluna girdi. Veysel Ateş'i DEHAPlılar muhafaza etti ve "Emniyete teslim edelim." dediler. Veysel Ateş'i zırhlıya bindirip götürdüler. Ali Kaya'nın nasıl gittiğini görmedim. Ardından hastaneye gittim." 
Mehmet ATİLLA ile Görüşme: Mehmet Atilla esnaf olup inşaat malzemesi 
satmaktadır. Mehmet Atilla olayla ilgili gözlemlerini şöyle aktarmıştır: 
Arabayı park etmişti. Biri "Bunu yakalayın." dedi. İki kişi koşuyordu. Arabaya girdi. 

Biri araçtakine kimliği olup olmadığını sordu. Araçtaki kimliğinin olmadığım söyleyince araçtan çıkması istendi. Böyle olunca kimliğinin amirinde olduğunu söyledi. Halk geldi. Kişileri emniyete teslim ettik. Arabada iki kişi vardı. Biri dışan çıktı. San montlu araçta kaldı. Aracın bagajı açımdı, silah ve bombayı gördüm". 

Cahit ERLER ile Görüşme: Cahit Erler'in pasajda iş yeri bulunmakta olup toto 
bayiliği yapmaktadır. Heyet kendisine askerlerin 9 Kasım 2005 tarihinde toto oynayıp oynamadığını sordu: 
"O gün iş yerinde ben yoktum. Oduna gitmiştim. Kardeşim vardı. 12-13 öğrenci oyun oynamaktadır. O gün öğrenciler dışında kimse oyun oynamadı." 
Mehmet Tahir ERBAŞ ile Görüşme: Mehmet Tahir Erbaş pasajın çaprazmdaki iş 
yerinde esnaflık yapmaktadır. Olayla ilgili bildikleri hakkında şunları ifade etmiştir: "İçerde idik. Bomba sesi duydum. Birisi kaçtı. Kahve renkli montu vardı. Dükkanın önünden geçti. Eczanenin önünde telefonla Türkçe "Nerdesiniz?" diye sordu. Pasajın önünden ceset çıkarıldığını görünce oraya koştum. Kişi kaçarak gitti. Yaralıyı hastaneye görürdüler. Sonra aracın yanına gittik. Gittiğimde araçta sadece kaçanı gördüm. Ali Kaya dışarıdaydı. 

Başı kanamıştı. Hatta kam ceketime düştü. Top sakallı birini hatırlamıyorum. Biz zarar görmeden devlete teslim edelim diye korumaya çalışıyorduk. Ali Kaya'mn elinde silah vardı. Biri silahı alıp şarjörünü çıkarttı. Havaya ateş edildi. Arabadan bir şey alındığım görmedim. Sonra Ali Kaya'yi Emniyete götürdüler." 
Heyet aynca şahsa olaylardan sonra dükkanlarını neden kapattıklarını sordu.

Kişi diğerleri açmayınca kendisinin de açmadığım, içlerinin rahat olmadığını ve kuyumcu dükkanı olduğundan geç açtığım belirtti. 
Fahri YILMAZ ile Görüşme: Fahri Yılmaz zücaciye dükkanı işletmektedir. Dükkanı pasajdan 12 dükkan aşağıdadır. Görüşmede Heyete kısaca şunları anlatmıştır: "Olay sırasında işyerindeydim. Patlama sesi geldiğinde dışarı fırladım. Halk yukarı doğru koşuyordu. Biri telefonla konuşuyordu. Halk "Bombayı bu attı." dedi. Kişi kovalandı. Aşağı gitti. Aynca aşağıdan biri geliyordu. Kaçan şahıs gelenle konuştu. Sonra ikisi de arabaya bindi. Arabayı çalıştırmaya çalıştı. Biri o arada emniyetten olduğunu söyledi. Altmışyetmiş 
kişilik kalabalık vardı. Başta kimse karışmıyordu. "Kişileri adalete teslim edelim." dendi. Polis, asker ve Emniyet Müdüründen sonra Kaymakam geldi. "Biz aldık, bizdendir." denildi. İkisini götürdüler. Dükkanım açık olduğu için döndüm ve dükkanımı kapattım. Keşif esnasında silah sesi geldi. Ben uzaktaydım. Tam olarak bilmiyorum. Jandarma tarafından halkın üzerine ateş açıldı. Halk yere yattı. Uzak olduğu için tam göremedim. Güvenli 
olmadığı için olaylardan sonra dükkanı kapatıyoruz." 

Kadir KAÇAN ile Görüşme: Kadir Kaçar meşrubat dükkanı işletmektedir. İş yeri 
eczanenin karşısında olup, pasaja yetmiş metre kadar uzaklıktadır. Kadir Kaçar olay hakkında şunları söylemiştir: 
"Patlama sesiyle birlikte dışarı çıktım. İtirafçı denen şahıs telaşlı şekilde yürüyerek hızla gitmekteydi. Tedirgindi. Önceden arabayı görmüştüm; ancak dikkat etmemiştim. Aşağı doğru gitti. Telefonla görüştü. Komşularından biri bana yaklaştı ve "Bombayı bu kişi attı." dedi. Az ileride araç duruyordu. Ali Kaya ise aşağıda bekliyordu. Veysel Ateş, Ali Kaya ile buluşup araca gittiler. Veysel Ateş araca bindi. Ali Kaya araca bindi; sonra geri indi. Kim olduğunu sorduk. Telekom görevlisi olduğunu söyledi. Kalabalık arttı. Kimlik soruldu. Kişi "Emniyetçiyim." dedi. Yüz kadar kişi vardı. Arabanın arkasından küçük bir silah çıkardı. İki 
üç kişi silaha sarıldı ve silahı elinden aldılar. Silahın şarjörü çıkarıldı. Görevliler geldi. Yüzleri kapalı özel tim geldi. Kalabalık dağılmadı. Aksine daha da arttı. Özel tim gitti. Polise ait araç geldi ve Veysel Ateş'i aldı. Ondan sonra Emniyet Müdürü geldi. Ali Kaya ile birlikte Emniyet Müdürlüğüne gittiler. Cenaze pasajdan çıkarılırken gençler taş atarak camlan kırdı. Cenazenin peşinde hastaneye doğru giderken ateş açıldı. Bu arada kardeşim yaralandı. Top 
sakallı kişiyi ilk etapta görmedim. Sonradan geldi. Emniyet Müdürüne söyledik. Sonra Müdürle birlikte gittiler". 

Metin EROĞUZ ile Görüşme: Metin Eroğuz market işletmektedir. Market pasajdan elli metre kadar uzakta olup Ziraat Bankası tarafindadır. Heyete Metin Eroğuz şu bilgileri aktarmıştır: 
"Bomba patladığında dükkanımın önündeydim. Patlama anında telaş oldu. Patlamadan bir dakika kadar sonra kuyumcu arkadaşın fırladığını gördüm. On dakika kadar sonra yaralıyı çıkardılar. Biri "bombacı aşağıya gitti" diye bağırdı. Kahve renkli montlu birini gördü. Telefonla görüşüyordu. Hızlı ve telaşlıydı. Aşağıda birini gördü. Önünde Baran Ticaretin sahibi vardı. Failin o kişi olduğunu söyledi. Kaçan kişi birine yanaştı ve sonra beraber olarak aşağı doğru gittiler. Sanırım arabaya bindiler. İkisini arabada gördüm. Hafif sakallı olan da 
arabanın içindeydi. Olaydan on dakika sonra yarbayla diyalogumuz oldu. Kendisi olayın bizler tarafından yapıldığı yönünde bir şeyler söyledi. Ben de "sizler tarafından yapılıyor." dedim. 
Şemdinli Kaymakamı Mustafa Cihat FESLÎHAN ile Görüşme: İlçede yıllardır terör 
hadiseleri yaşanmaktadır. Ancak son 6 aya kadar ilçede sükunet hakimdi. Son altı ay içerisinde 5  kırsal da 6'sı ise Emniyet bölgesinde olmak üzere toplam 11 patlama meydana geldi. 9 Kasım 2005 tarihinden önce askerden 11 şehit, 33 yaralı, polisten ise 3 yaralı var. 

Aynca 31 vatandaş yaralandı.

9 Kasım 2005 tarihinde meydana gelen toplumsal olayda S polis yaralandı. Patlamada ve sonra açılan ateş sonucunda iki vatandaş hayatım kaybetti. Askerden ise şehit ve yaralı bulunmamaktadır. Aynca S'i ağır, 20'nin üzerinde hafif olmak üzere toplam 25'in üzerinde yaralanma olayı var. Yaralanma ve ölüm olayları sebebiyle Yüksekova'ya gidiş ve gelişler oldu. 5 Ağustos da Askeri Gazino önünde meydana gelen patlamada S asker şehit oldu, 3'ü 
ise yaralandı. Sonrasında ise ilçede bu tür olaylar yaygınlaştı. 

1 Kasım'da saat 23.00 civarında İlçe Jandarma Komutanlığı ile Askeri Gazino 
arasında park eden araçta patlama meydana geldi. Araç plakası bulundu: 65 KU 223. Araç tamamen infilak etti. Tahrip gücü yüksek bomba olduğundan 98 konut ve 72 işyeri ve 23 resmi kurum binası zarar gördü. Olayda 6 askeri personel ve 3 polis memuru ve 16 vatandaş yaralandı. Askeri personelden biri gözünü kaybetti. Olay esnasında Alay Komutanlığında idim. Bize saldın yapıldığını ve roket atıldığım zannettik. Rapor geldikten sonra gerçek durumu öğrendik. Emniyet Müdürlüğü patlamanın yaşandığı yol güzergahında 
şüphelendiği araçları kontrol etmektedir. İlçede genelde 30 ve 65 plakalı araçlar 
bulunmaktadır. Bundan dolayı bu araç şüpheyi çekmemiştir. Söz konusu araçla ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. Patlamanın tesiri çok büyük olmuştur. İlçenin İran ve Irak'la sının var. Sınırın nizami olmayıp doğaldır. Bu sebeple patlayıcı ve silah geçişleri mümkün olabilmektedir. 
1 Kasım'da meydana gelen patlamada zarar görenlerin zararının giderilmesi için ilk etapta iki yüz milyar para tahsis edildi. 9 Kasım'da bununla ilgili toplantı halinde iken saat 12.00 sıralarında patlama oldu. İlçe Emniyet Müdürlüğüne geçtim. Bize patlama meydana geldiği ve aracın içindeki bir vatandaşın linç edilmek istendiği bilgisi geldi. Toplanan kalabalık aracın içindeki kişiyi çıkarmaya çalışıyor. Aracın etrafında kalabalık artınca jandarmadan kuvvet istedik. Aynı zamanda durumu Vali Beye bildirdim. On beş dakika sonra Emniyet Müdürünün "Kaymakam Bey gelsin" dediğini duydum ve olay yerine geçtim. 

Emniyet Müdürü aracın üstündeydi. Kalabalığın arasından geçtim ve aracın üstüne çıktım. Kalabalığı yatıştırmaya çalıştım ve sakin olmalarını söyledim. Bu arada pasaj tarafından kanlar içerisinde bir şahıs sürüklenerek getirildi. Bunu gören halk hiddetli bir şekilde polislere saldırmaya başladı. Birkaç kişi uzanıp beni çekmeye başladı. Bunun üzerine tekrar Emniyet Müdürlüğüne geldim. Sürüklenenin patlamada ölen ya da yaralanan kişi olup olmadığını 
bilmiyorum. Halkı yatıştırmak için gittiğimde zaten Veysel Ateş getirilmişti. Konuşma yaparken araç boştu. Olaya karıştığı iddia edilen iki askerin akıbetini bilmiyorum. Sürüklenen şahsın görülmesi halkın galeyana gelmesine neden oldu. Kalabalık Hükümet Konağı önüne yığıldı. Güvenlik güçleri tertibat aldı. Kalabalık saldırdı. Taş ve slogan atıldı. Yasa dışı örgüt bayrağı görmedim; ancak yasa dışı örgüt ile ilgili slogan vardı. Polis havaya ateş açarak kalabalığı püskürttü. Kalabalık ilçe merkezine yöneldi. Polis merkezine taşlı ve sobalı 
saldırıldı. Havaya ateş açılarak olay engellenmeye çalışıldı. 15.30'da Vali Bey geldi. Ben onu karşılamaya gittim. Durum değerlendirmesi yapıldı ve kriz merkezi oluşturuldu. Vali Beyle Hakkari Cumhuriyet Başsavcısı da geldi. İlçenin ileri gelenleri ile birlikte toplantı yapıldı. Aracın etrafinda görevli kimse kalmadı. Halk aracı çembere almıştı. Saat 16.00 sıralarında Savcı olay yerine geçti ve aracı incelemeye başladı. Vatandaşlar ise uzaktan incelemeyi izliyordu. Otuz dakika sonra kalabalığın içinde silah sesi geldi. Vatandaş galeyana geldi ve polis merkezine yöneldi. Burayı boşaltmak zorunda kaldık. 42 D 1935 plakalı araçla 
Tanju Çavuş adlı bir uzman çavuşun eşi ve çocukları ile birlikte kalabalığın içerisinden geçerken ateş açtığı söylendi. Olayda 5 kişi yaralandı. Yaralılar Yüksekova'ya götürüldü. Yaralılardan biri yolda yaşamım yitirdi. Olay üzerine Savcı incelemeyi yanda bırakarak kriz merkezine geldi. Burada vakit kaybedilmeden araçtaki incelemenin tamamlanması kararlaştırıldı. Savcı saat 21.00'de tekrar aracın olduğu yere geldi ve incelemeyi tamamladı. 
İncelemenin ardından araç Hükümet Konağının önüne çekildi. Olaylardan sonra Veysel Ateş ve Tanju Çavuş tutuklandı. Kalabalık ise geç saatlerde dağıldı. 10 Kasım'da olay yeri incelemesi yapıldı. İki cenaze Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Aracın içinde ne olduğunu bilmiyorum. îlk gittiğimde (saat 12.45) aracın yanında emniyet görevlileri vardı. Jandarmayı İlçe Jandarma Komutanlığı ve lojmanların yanında gördüm; Ancak olay yerinde görmedim. Daha sonra iki kişinin serbest bırakıldığı söylendi. İki kişi Hakkari Alay KomutanhğVnda görevliler. Bunların ilçeye geliş ve gidişleriyle ilgili bize bilgi gelmedi. 
Ayrıca aracın kime ait olduğunu bilmiyorum". Şemdinli Cumhuriyet Başsavcısı Harun AYIK ile Görüşme: "Polis patlama olduğunu söyledi. Bakmak üzere gittim. Beyaz bir aracın etrafinda kalabalık toplanmıştı. Kaymakam halkı yatıştırıyordu. Halk, polis ve jandarmanın kendilerini terörist olarak gördüğünü söyledi. Sakinleştirmeye çalıştım. Kalabalık 'Terörist devlet." dedi. Kaymakama saldırıldı. Vatandaşın biri bana "Buradan gitseniz iyi olur." dedi. Emniyet Müdürlüğüne gittik. O arada Veysel Ateş'i götürmüşlerdi. Görgü tanıkları iki kişinin daha olduğunu söyledi. Şüpheliler de beraber olduklarını kabul ettiler. Saldırılar Veysel Ateş'e dönüktü. Araca büyük zarar verildi. Diğer iki kişi aracın dışındaymış. Araçtakilere el koyduk. 

Bombayı jandarmaya verdik. Sanıklar araçtaki bombaların kendilerine ait olduğunu kabul ediyorlar. Araçta kroki, fotoğraf ve askeri evrak bulundu. Kişilerin görevlendirme belgesi var. Görevliler Seferi Yılmaz'a Almanya'dan paket geleceği yönünde istihbarat gelmesi üzerine Şemdinli'ye geldiklerini ve kendisiyle görüşeceklerini söylediler. Veysel Ateş'in gözaltına alınması emrini ben verdim. Diğerleri için delil olmadığı için karar almadık. Jandarma 
araçtaki bombaların kendilerine ait olduğunu kabul etti. Hatta araçtan ajanda gibi bazı şeylerin çalındığı söyleniyor. Kitabevinin bombalanması olayında iki bomba kullanılmış. Ayrıca araçta bulunan silahların faili meçhul olaylarda kullanılmadığı tespit edildi. Dosyayı fezlekeyle birlikte Van Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdik. 

Kalabalık keşif mahallindeki araçtan yüz metre kadar ilerde keşfi izlemekteydi. Hava kararmıştı. Ateş yakmışlardı. Uzaktan tabanca sesleri geldi. Beş kişinin yaralandığının söylenmesi üzerine keşfi yanm bıraktık. Akşam keşfi sırasında kalabalığa ateş eden uzman çavuşun yanında eşi ve üç çocuğu bulunmaktaydı. Yüksekova'dan dönmekte olan uzman çavuş kalabalığın yanından geçiyor. Elektrik direği devrilerek yol kapatılmış. Bu arada kalabalık araca taş atıyor. Aracın arka camında taş izi var. Araçta fazla hasar yok. Vurularak ölen ve yaralanan kişilerin vücudundaki mermilerin Tanju Çavuş'un silahından çıktığı 
belirlendi. Keşif yapılırken panzerden ateş açılmadı. İki olayı aynı dosyada yürütüyoruz. Veysel Ateş bombaların kendisi tarafından atıldığı iddiasını kabul etmiyor. Sanıkların ifadesine göre Özcan İldeniz tuvalete gideceği sırada bomba patlıyor. Seferi Yılmaz, Veysel Ateş'in peşine düşüyor. Pasajdan önce Veysel Ateş, ardından Seferi Yılmaz çıkıyor. Seferi Yılmaz'da yaralanma yok. Kendisi bombayı görünce kaçıyor. O arada pasajdan birinin kaçtığım görüyor ve onu takip ediyor. Araca binene kadar kimse Veysel Ateş'i yakalayamıyor. 

29. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 27

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 27


IX- TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONUNUN HAKKARİ ŞEMDİNLİ İNCELEME RAPORUNDAKİ DEĞERLENDİRMELER 

Komisyonumuzun talebi üzerine TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu 
Başkanlığının 13.03.2006 gün ve A.01.1.İHK/2595 sayılı yazısı ekinde gönderilen Hakkari Şemdinli İnceleme Raporunda aynen: 

"GİRİŞ 
Komisyonumuz 9 Kasım 200S tarihinde Hakkari İli Şemdinli İlçesinde meydana gelen ve bu olay bahane edilerek yurdumuzun çeşitli bölgelerine yayılmak istenen terör olayını araştırmak üzere Komisyon ve Heyet Başkanı Nevşehir Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ, Komisyon Başkanvekili Adıyaman Mv. A.Faruk UNSAL, Komisyon üyeleri Batman Mv. M.Nezir NASIROĞLU, İzmir My. Ahmet ERSİN, Gaziantep Mv. Ahmet YILMAZKAYA ve Komisyon Uzman Yardımcısı İzzet EROĞLU'ndan oluşan bir Heyetle 22 Kasım 2005 tarihinde 09.45 THY uçağı ile Van'a intikal etmiştir. Heyet aynı gün Emniyet Genel Müdürlüğünün tahsis ettiği bir helikopterle Şemdinli ilçesine intikal etmiştir. 

YAPILAN ÇALIŞMALAR: 

Heyetimiz ilçeye intikalini müteakip hemen çalışmalarına başlayarak ilk önce ilçe Kaymakamı Mustafa Cihat Feslihan'ı ziyaret ederek kendisinden ilçede meydana gelen olaylar ve alınan tedbirlerle ilgili bilgiler almış; karşılıklı görüş alış verişinde bulunmuştur. Heyetimiz bilahare İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Harun Ayık ve ilçe Emniyet Müdürü Tacettin Aslan ile de görüşmüş olaylar ve alınan tedbirler hakkında bilgiler almış; görüş alış verişinde bulunmuştur.

Heyetimiz akşam öğretmen evinde konaklamış olup, burada konaklayan öğretmenlerle de görüşerek ve ilçedeki çeşitli sorunlar hakkında bilgiler almıştır. Keza bir kısım güvenlik güçleri mensuplarıyla da sohbet tarzında görüşmeler yapılmıştır. Heyetimiz 23 Kasım 2005 tarihinde sabahın erken saatlerinde çalışmalarına devam etmiştir. İlk olarak ilçe Belediye Başkanı Hurşit Tekin ile makamında görüşülmüştür. Bilahare Belediye Başkanı Hurşit Tekin ile birlikte olay mahalline gidilerek gerek 1 Kasım 2005 tarihindeki patlamanın meydana geldiği Cumhuriyet Caddesindeki yer ve binalarda ve gerekse 9 Kasım 2005 tarihindeki patlamanın meydana geldiği aynı cadde üzerindeki Özipek 
Pasajında ve Umut Kitap evi nde incelemelerde bulunulmuştur. İnceleme sırasında halkın yoğun ilgisi olduğundan halkla da görüşülmüş ve geçmiş olsun dileklerimizle birlikte "olayların aydınlatılacağından ve suçluların hak ettikleri ceza ile cezalandırılacağından hiç kimsenin kuşkusu olmaması; Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve Hükümetimizin, Komisyonumuzun, siyasi partilerimizin olayların üzerinde titizlikle durdukları, olayın yargıya intikal ettiği ve yargıya güvenmemiz gerektiği, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne çeşitli partilerimizin araştırma önergesi verdikleri bugünlerde bu önergelerin görüşülerek  muhtemelen bir araştırma komisyonunun da kurulacağı ve olayları enine boyuna araştırıp bir rapor hazırlanacağı, konuya verilen önemin bir göstergesi olarak olaylar sonrası Başbakan, içişleri ve Adalet Bakanlarımızın bölgeye geldikleri, 1 Kasım 2005 tarihinde meydana gelen olayda zarar görenlere ödenmek üzere ilk etapta iki yüz milyar yardım gönderilerek dağıtıldığı, Hükümetin zarar görenlerin zararlarını karşılayacağına karar verdiği ifade edilerek halktan sakin ve sabırlı olmaları, PKK ve bölücülerin, provakatörlerin oyunlarına gelmemeleri, bütün vatandaşların kardeş oldukları, ayrılık gayrılık olmadığı, varsa birtakım 
yanlışlıkların bunların da zaman içerisinde hep beraber üstesinden gelebileceğimiz, Devletimize güvenmeleri, Devletimizin, Milletimizin ve Ülkemizin bir ve bütün olduğu ve hiçbir şekilde bölünemeyeceği" hususları beyan edilmiştir. Bu beyanlar çarşı esnafı ziyaretlerinde de ifade edilmiştir. Olay yeri incelemesinde kitabevi bombalanan Seferi Yılmaz da hazır bulunmuş ve olay hakkında bilgisine başvurulmuş ve tatbikat da yapılmıştır. 

Olay yeri incelemelerini müteakip Üçe Jandarma Komutanlığı da ziyaret edilmiş ve İlçe Jandarma Komutanı J.Binbaşı Erdem Yılmaz'la da görüşülmüş ve ilçede meydana gelen son olay ve önceki olaylar ile bölgedeki güvenlik konulan görüşülmüş, fikir alış verişinde bulunulmuştur. 

Heyetimiz daha sonraki çalışmalarını konakladığı öğretmen evinde devam ettirmiştir. Bu safhadaki çalışmalarında olayların görgü tanıkları olduklarını iddia eden başta kitabevi bombalanan Umut Kitabevi sahibi Seferi Yılmaz ile Zeynel Özel, Kadir Özcaner, Abdi Özel, Mehmet Atilla, Cahit Erler, Mehmet Tahir Erbaş, Fahri Yılmaz, Kadir Kocar ve Metin Eroğuz isimli şahıslar dinlenilmiş; olay hakkındaki görgüye dayalı bilgileri sorulmuştur. Görüştüğümüz kaymakam, emniyet ve jandarma yetkilileri Komisyonumuza olaylarla ilgili dosyalar ve CD sunmuştur. 
Bu arada bölgede olayla ilgili inceleme ve araştırma yapan İnsan Haklan Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş, Mazlum-Der Genel Başkanı Cevat Özkaya ve beraberindeki Heyetle de olaylar hakkında görüş alış verişinde bulunulmuş ve bu Heyet hazırladığı bazı dosyalan Heyetimize sunmuşlardır. 
Bu Heyetin sunduğu raporlar üç parçadan ibaret olup bu raporlar çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanmış olup okunup dosyamıza konulmuştur. 
Heyetimiz Şemdinli'deki çalışmalarını bitirip 23.11.2005 tarihinde yine Emniyet 
Genel Müdürlüğümüzün temin ettiği helikopterle saat 15.00'de Şemdinli'den ayrılarak Hakkari İline hareket etmiştir.

Heyetimiz 23 Kasım 2005 tarihinde saat 16.30 sularında Hakkari İlindeki 
çalışmalarına ilk önce Vali Erdoğan Gürbüz ziyaret ederek başlamıştır. Vali Erdoğan Gürbüz'ün makamında yapılan görüşmede ''bölgedeki gelişmeler, Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari il merkezinde meydana gelen olaylar, PKK faaliyetleri; terörün önlenmesi ve bölgenin kalkınması için yapılan çalışmalar hakkında bilgi alış verişinde bulunulmuştur. Sayın Vali Heyetimize bu konularda brifing sunmuştur. Bu görüşmeden sonra Komisyonumuz Hakkari İl Jandarma Alay Komutam J.Albay Erhan Kubat'la da makamında bir görüşme yaparak terör, terörist faaliyetler ve meydana gelen olaylar hakkında bilgi almıştır. 

24 Kasım 2005 tarihinde Heyetimiz Hakkari Belediye Başkan vekili ve bir kısım 
Belediye Encümen Üyeleriyle de görüşmüştür. Heyetimiz aynca Hakkari Özel Harekat Şube Müdürlüğünü ziyaret ederek incelemelerde bulunmuş; bilahare Emniyet Müdürlüğünü de ziyaret ederek, İl Emniyet Müdürü Yaşar Ağdere'den terör, terörist faaliyetler ve olaylarla ilgili bilgiler almıştır ve 
Emniyet Müdürü tarafından olaylarla ilgili bir de dosya sunulmuştur. 
Heyetimiz yine konakladığı polis evinde 9 Kasım 2005 tarihindeki bombalama 
olayında suçlanan Astsubay Başçavuş Ali Kaya ile Astsubay Özcan İldeniz'le de görüşerek olaylar hakkında bilgilerine başvurmuştur. Aynı olayda suçlanan ve bu iki astsubayla birlikte olan Veysel Ateş Bitlis Cezaevinde halen tutuklu olduğundan bilgisine başvurulamamıştır. Heyetimiz Hakkari Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Aydın ile de görüşmüştür. 
Şemdinli ve Hakkari'deki incelemelerimiz sırasında Bölge'de bulunan Özel Harekat Daire Başkam ile de görüşmelerimiz olmuştur. 
Heyetimiz başlangıçta Yüksekova ilçesine de gitmeyi planlamış, ancak zaman darlığı nedeniyle bu ilçemize gitmek imkanı olmamıştır. 

Heyetimiz Hakkari'deki çalışmalarını da tamamlayarak yine Emniyet Genel 
Müdürlüğümüze ait helikopterle saat 15.30'da Hakkari'den Van'a hareket etmiş ve geceyi Van'da geçirmiştir. 
Van Valisi Komisyonumuza akşam yemeği vermiş ve bu yemekte de Bölge ve Van ilimizle ilgili çalışmalar hakkında bilgi ve görüş alış verişinde bulunulmuştur. 
Heyetimiz 24 Kasım 2005 günü Van Valiliğini, Van Belediye Başkanlığım ve Van 
Özel Harekat Şube Müdürlüğünü ziyaret etmiştir. Heyetimiz Van'dan Ankara'ya 
hareketinden önce, Van Hava alanında Komisyon ve Heyet Başkam Nevşehir Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ tarafından Bölgedeki incelemelerle ilgili kısa bir basın açıklaması yapılmıştır. Bu çalışmalarımızda yardımcı olan İçişleri Bakanımız, Emniyet Genel Müdürlüğümüz, Hakkari ve Van Valiliklerimiz, Emniyet Müdürlerimiz, Özel Harekat Müdürlerimiz, askeri yetkililer, Şemdinli Kaymakamı, bölgedeki vatandaşlarımız ve basın mensuplarına Heyetimiz teşekkür ve taktirlerini sunar. 

OLAYLAR: 

Bilindiği gibi Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki olaylar en kapsamlı olarak PKK 
tarafından 1984 yılında Şemdinli de başlatılmıştır. Bu olaydan sonra terörist faaliyetler bütün bölgeye yayılmış ve şimdiye kadar 40.000'e yakın vatandaşımız yaşamını yitirmiş, binlerce polis, asker, öğretmen ve kamu görevlisi şehit olmuştur. 
Özellikle Irak ve Iran sınırından sızmalar neticesinde bu bölgelerde bulunan, yerleşim yerleri en fazla terörden etkilenen bölgelerimiz olmuştur. Hakkari-Yüksekova-Şemdinli Bölgemiz bu yerleşim yerlerinin başında gelmektedir. 1 Ocak 2005 tarihinden 9 Kasım 2005 tarihine kadar Hakkari İlinde 22 olay meydana gelmiş olup, bu olaylar neticesinde 7'si güvenlik kuvvetlerine karşı yapılmıştır. Bu olaylar neticesinde 13 asker şehit olmuş, 31 asker ve 7 polis yaralanmıştır. Bu patlamalar neticesinde 1 vatandaş ölmüş, 32 kişi yaralanmıştır. 
Güvenlik güçlerince yapılan operasyonlarda bombalama olayları ile ilgili 21 kişi 
gözaltına alınmış, bunlardan 3'ü tutuklanmış, 1 tabanca, 3 el bombası, 318 gr. eroin, 10.5 kg. plastik patlayıcı madde ve 8 adet fünye ele geçirilmiştir. Plastik patlayıcılarla ilgili 2 kişi tutuklanmış, 5 kişi hakkında ise gıyabi tevkif karan verilmiştir. 
Ayrıca 19 Kasım 2005 tarihinde Yüksekova'da 2 el bombası, 1 tabanca ve çok sayıda örgütsel doküman ile yakalanan İ şahıs tutuklanmıştır. Özellikle son üç ay içerisinde olaylar artarak devam etmiştir. Şöyle ki: 5 Ağustos 2005 tarihinde Şemdinli Askeri Gazino önüne poşet içerisinde konan zaman ayarlı ve parça tesirli bir bombanın patlaması neticesinde 5 asker şehit olmuştur. 1 Eylül 2005 günü bazı sivil toplum örgütlerinin düzenlediği Dünya Barış Günü etkinliğinde bir bombanın patlaması neticesinde 17 kadar vatandaş yaralanmıştır. 
28 Ekim 2005 günü Emniyet Müdürlüğü önüne konan bir bombanın patlaması neticesinde sadece maddi hasar meydana gelmiştir. 1 Kasım 2005 tarihinde İlçe Jandarma Komutanlığı ile askeri gazino yakınma park eden 65 AV 223 plakalı araçta çok büyük bir patlama meydana gelmiş ve bu patlama neticesinde 6 asker, 3 polis ve 16 vatandaş yaralanmış (1 asker bir gözünü kaybetmiştir), 98 konut, 72 iş yeri ve 23 kamu binası zarar görmüştür. Bu olay ilçede büyük bir infial uyandırmıştır. Bilahare 9 Kasım 2005 tarihinde saat 12.00 sularında 
Cumhuriyet Caddesinde bulunan Özipek Pasajı içerisinde bulunan Umut Kitabevinde meydana gelen patlama neticesinde Mehmet Zahir Korkmaz isimli vatandaş ölmüş, kitapevi tamamen tahrip olmuş ve bu olayın duyulması üzerine halk toplanarak şiddetli tepki göstermiş ve olay mahallinin yakınında bulunan 30 AK 933 plakalı araç ile aracın içinde-yanında bulunan Astsubay Başçavuşlar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı tabir edilen Veysel Ateş halk tarafından çember içerisine alınmıştır. Bir kısım vatandaşlar aracı tahrip etmişler ve bu kişilere saldırarak darp etmişlerdir. Bu sırada Ali Kaya aracın bagajım açarak eline silahını alınca arabanın bagajında bulunan silahlar, bombalar, evraklar ve krokilerin de görülmesi üzerine halkın öfkesi daha da artarak devam etmiş ve halk Ali Kaya'nın elinden silahını alarak bagaja koymuştur. Bir müddet sonra olay yerine gelen İlçe Kaymakamı, İlçe Emniyet Müdürü ve güvenlik güçleri olayları yatıştırmaya çalışmışlarsa da olaylar yatışmadığı gibi daha da artarak devam etmiş ve kalabalık da gittikçe çoğalmıştır. Daha sonra Cumhuriyet 
Başsavcısı araçta bulunan silah vesairenin tespiti için araç başına gelmiş ve tespite başlamıştır. Bu sırada olay .mahallinin biraz gerisinden silah sesleri gelmesi üzerine halkta panik başlamış ve olaylar daha da vahim bir hal almıştır. İddiaya göre Tanju Çavuş isimli bir uzman çavuş 42 D 1935 plakalı araçla Yüksekova'dan hanımı ve üç çocuğu ile birlikte olay mahalline doğru gelirken bir anda kendini kalabalığın içerisinde buluyor, kalabalıktan bazıları araca saldırarak aracı darp ediyor , Tanju Çavuş'da silahı ile kendisine saldıran kalabalığa 
rastgele ateş açıyor ve bu ateş neticesinde de 5 kişi yaralanıyor. Yaralılardan Ali Yılmaz isimli vatandaş hastaneye götürülürken yolda vefat ediyor. 

Bu olay tansiyonu daha da artırıyor ve kalabalık 30 AK 933 plakalı araç etrafındaki çemberi daha da güçlendiriyor. Güvenlik güçleri ise Ali Kaya ve Ozcan İldeniz'i alarak Jandarma Komutanlığına, Veysel Ateş'i de Emniyet Müdürlüğüne götürüyor. Bu arada toplanan kalabalık da Hükümet Binasına 
doğru.,

     "Sarok Apo, Kürdistan, PKK burada, Kürdistan burada; buradan asker ve polis gitsin, burası onlara mezar olacak, terörist devlet, şerefsiz devlet" gibi sloganlarla yürüyüşe geçiyor ve bir kısım da Hükümet Binasını, Emniyet Müdürlüğünü ve burada bulunan bir çok resmi aracı, emniyet ve asker lojmanlarını taşlayıp tahrip ediyorlar. Bir kısım da ilerde bulunan polis noktasını yıkmışlar ve polis noktasına doğru hareket ederek polisin çekilmesi 
neticesinde polis noktasını işgal ederek buraya "PKK-APO Kontrol Noktası", PKK Apo; Serok Apo PKK" sloganlarını duvara yazmışlar ve buradaki buzdolabı, jeneratör 10 KW yükselticiyi, çelik dolabı ve 10 ton odunu tahrip edip yakarak, giriş çıkışları kontrol ediyorlar ve buradaki köpek ve güvercinlere işkence yapıyorlar. Bilahare ilçeye Hakkari Valisi de geliyor ve kriz merkezi oluşturuluyor. Daha sonra ise Cumhuriyet Başsavcısı saat 21.00 sıralarında 30 AK 933 plakalı araçtaki yanm kalan tespitine başlıyor. Araçta yapılan tespitte, 
araç içerisinde koltuklarda, aracın tavanında ve sol ön kapısında kısmen kan lekeleri bulunduğu, araç içerisinde bir adet fermuarı açık durumda siyah bir çantanın bulunduğu, aracın kaporta kısmının kullanılmaz durumda olduğu, bütün camlarının kırık ve tekerleklerinin kesilmiş ve delinmiş bulunduğu görülmüştür. Araç içerisindeki diğer eşya ve silahlar Cumhuriyet Başsavcılığınca tespit edilerek, emanete alınmıştır. Keza tahrip edilen kitabevindeki deliller de tespit edilmiş ve özellikle 2 adet HGR 2 DM 72 C05 FMP-133 ibareli yeşil renkli metal el bombası maşaları da zabıtla emanete alınmıştır. Ayrıca olaylar sırasında bir kısım güvenlik güçlerinin evlerine zorla girilerek ev eşyaları tahrip edilmiştir. 
Yine Kaymakamlık Konutu, Halk Eğitim ve İlçe Tanm Müdürlüğü önündeki bayraklar çalınmış yırtılmış ve yakılmıştır. Yine Şemdinli Lisesi önündeki Atatürk büstü tahrip edilmiştir. 

Olayların önlenmesi için valilik makamında bir kriz merkezi oluşturulmuş ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmış; güvenlik güçleri takviye edilmiştir. Olayların daha fazla büyümemesi, halkın sakin olması için Şemdinli, Yüksekova, Hakkari, Çukurca ve Esendere Belediye Başkanları, İl Genel Meclisi Üyeleri, ilçe, mahalle ye köy muhtarları ile CHP Hakkari Milletvekili Esat CANAN ile toplantılar yapılarak olayların önlenmesine çalışıldığı bilgisi alınmıştır. 

Dinlediğimiz ve görüştüğümüz tanıkların beyanlarına göre: 
Olayın tanıklarından ve bombalanan Umut Kitabevinin sahiplerinden Seferi Yılmaz Heyetimize hem olay yeri incelemesi sırasında ve hem de öğretmen evinde alınan ifadesinde özetle şu beyanda bulunmuştur 
"Saat 09.30'da dükkanımı açtım. Pasaj komşularım Metin Korkmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz yemek yapmak için dükkanımın arka bölmesine geldiler. 9 Kasım 2005 günü iş yerimde öğlen saatlerinde üç kişi oturuyorduk. Öğleleri yemeğimizi pasajdaki arkadaşlarla birlikte yerdik. O gün de yemeği hazırladık ve yemeğe başlamak üzereydik. Yanımda Metin Korkmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz vardı. Diğer esnafları da yemeğe çağırmak için arka bölümden ön bölmeye tam geçmiştim ki cam sesi duydum. O arada bir bombanın ön bölüme 
bir bombanın da ikinci bölmeye doğru geldiğini fark ettim ve "Bomba" diye bağırarak dışarı fırladım. Pasajda sadece bir kişinin kaçtığını gördüm. Sağa dönünceye kadar kaçanı kovaladım. Bu arada kaçanın bombayı atan olduğunu söyleyip yakalanması için bağırdım. Zeydan Özel'i gördüm. Birkaç kişi kaçan şahsı kovalamaya başlayınca ben yaralılara bakmak için işyerime döndüm. Pasaja gelenler kaçanı kovalamaya başladılar. Kaçanı önceden tanımıyordum. Kaçan şahsın kaçarken telefonla görüşme yaptığını görmedim. Esnaflar 
görmüşler. Birkaç kişi benden önce iş yerime gelmişti. Etraf toz duman halindeydi. Yaralılar çıkarıldı. Sonra dışarı çıkarıldım ve topluluğun çembere aldığı aracın yanma gittim. Araçta iki kişi vardı. Biri ön diğeri ise arka koltuğa oturmuştu. Kişiler önce kaçmadılar. Kaçan şahsa kimliğini sordum. "Amirimdedir." dedi. Sonra İlçe Emniyet Müdürü "Bunlar bizden değil." 
dedi. Kişiler önce bagajı açtırmak istemediler. Sonra bagaj açıldı; silah, evrak, kroki vb. şeyler bulundu. Ali Kaya bagaj açılırken silahın birini kaptı. Arkadaşlar silahı elinden aldı. Daha sonra iki kişiyi Emniyete teslim ettik. Ali Kaya'yı jandarmaya götürdüler. Askeri yetkililer ve Emniyet Müdürü söz verdi. Özcan İldeniz'i ise iki kişi koluna girerek ilçe jandarmaya götürdü. Olayın görgü tanıklarının ifadesi alınmadı. İfade verirken rahat bir ortamda değildik. Sürekli telefonlar geliyordu. Ben siyasi davadan dolayı on beş yıl hapis yattım. Bundan dolayı hedef olmuş olabilirim. Polis kontrol noktasındaki olayları 7-9 yaşlarında çocukların yaptığı söyleniyor. Basın bunu abarttı. Askeri gazino ve lojmanlar 1 Kasım'da patlamadan önce boşaltılmış, eşyaları ve büyük ekran televizyonu bile çıkartmışlar. Dört daire vardı. Bunlardan ikisi bana ait. Bunlar da boşaltılmış." Seferi Yılmaz bu ifadelerini İHD ve diğer sivil toplum örgütlerinin 12.11.2005 tarihli raporlarında da aynen teyit etmiştir. Heyet olay hakkında bilgisi olan kişileri öğretmen evinde teker teker dinlemiştir. 


28. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 26

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 26



Harun AYIK ( ŞEMDİNLİ C. SAVCISI) 

Hanın AYIK anlatımında; "Halk sakinleşirse dışan çıkıp çalışabilir, tanıkları belki 
olay yerinde dahi dinleyebiliriz. İlk başta güvenliğin sağlanmasını bekliyoruz. Pasaj içinde ve araç üzerinde inceleme yaptık. Araç jandarmaya aittir. Bombalı patlamaya sebep oldukları iddia edilen 3 kişi jandarma istihbarat görevlisidir ve görev amaçlı Şemdinli'ye gelmişlerdir. 

Henüz ifadelerini almış değiliz. Bu şahıslardan gözaltında olanın bombayı atıp 
atmadığı dahi henüz belli değildir. Araç pasajdan 70 m uzaktadır. Muhtemelen bunlar atmadılar. Nasıl tutuklayalım. Şahsın bombayı attığını gören yok. İkinci saldırıyı yapanın kimliği ise bellidir. Üç kişiden ikisinin kimliği hakkında ise bir bilgim olmadığı gibi bu kişilerin görevlendirildiğine dair de bilgim yok. Bu konu zaten acil de değil. İleride bakarız. Bu üç şahsın üçü de şüpheli konumundadır. Sadece biri göz altındadır. Aslında bu olayda yoğunlaşmış bir şüphe de yoktur. Şüpheli bile denemez aslında. Vatandaşın çok ufak bir iddiası var. Kaldı ki dosyada da bir delil yok." şeklinde konuşmuştur. 

Heyetimiz; ikinci olayı gerçekleştiren Tanju ÇAVUŞ adlı uzman çavuşun ifadesinin niçin alınmadığını sormuş ve savcı cevaben: "Biz ikinci olayı gerçekleştiren kişinin kimliğini bilmiyoruz." Şeklinde çelişkili beyanda bulununca bu kez heyetimiz; "Az önce bu şahsın kimliğini bildiğinizi söylediniz. Bu çelişki değil midir?" demiş, bunun üzerine savcı "bu halkın iddialarıdır" şeklinde cevap vermiştir. 

Heyetimizce bayramdan bir gün önce meydana gelen şiddetli patlamanın da aynı kişilerce gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği sorulmuş ve cevaben: "Bu tür olayların aydınlatılması neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla faillerinin bulunması zor görünmektedir" demiştir. 

İSMİNİN RAPORDA AÇIKLANMASINI İSTEMEYEN ŞAHIS : 

İsmini açıklamamızı istemeyen ancak bilgi ve görgüsünü heyetimizle paylaşmak 
isteyen bir kişi ise anlatımında : "Ben patlamayı gerçekleştirdiği iddia edilen kişilerin aracının yanında idim. Bagaj açıldığında içinden silah ve patlayıcı maddelerin dışında bir dosya çıktı. 
Bu dosya patlamanın meydana geldiği işyerinin sahibi olan Seferi YILMAZ'ın eskiden yargılandığı dosyanın fotokopilerini, şahsın önden, arkadan ve profilden çekilmiş fotoğraflarını, o gün meydana gelen patlamanın yerini gösteren bir krokiyi ve bayramdan bir gün önce ilçemizde meydana gelen patlamanın yer ve çevresini gösteren başka bir krokiyi de içeriyordu. Gördüğüm kadarıyla savcı bunları tesbit etti Zaten tespit esnasında kamera çekimi de yapılıyordu." şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Kerim KAÇAR (Silahlı tarama olayında yaralanıp Yüksekova Devlet Hastanesinde 
yatan şahıs): 
Heyetimiz Şemdinli dönüşünde Yüksekova Devlet Hastanesine uğrayarak yaralanan 4 kişiyle görüşme imkanı bulmuştur. Bu şahıslardan Kerim KAÇAR beyanında: "Ben 9 kasım da meydana gelen olayda çenemden ve karaciğerimden yaralandım ve bu yüzden hastanede yatıyorum. Ancak sizlerle paylaşmak istediğim çok önemli bir izlenimim daha var. Bayramdan 
önce meydana gelen ve 67 işyerinin zarar gördüğü ve çok sayıda kişinin yaralandığı gece ben çarşı içinde Fenerbahçe Schalke-04 maçını izlemekteydim. Dakika 63 idi. Çok şiddetli bir patlama sesi geldi. Çıktığımızda o korkunç patlamanın meydana geldiğini gördüm. Ancak daha maç başlamadan önce patlamanın meydana geldiği caddeden geçerken askeri gazinonun 
bomboş olduğunu görmüştüm. Oysa bu gazino her zaman için bu saatlerde, hele hele maç günlerinde tıklım tıklım olurdu. Kaldı ki gazinoda dev ekran bir televizyon da bulunmaktaydı. 

Aklıma askeri kesimin bu patlamadan haberdar olabileceği kuşkusu geldi. Aynı zamanda patlama yerinin görüş alanında olan evlerde ikamet eden askeri personelin de o gece aileleriyle birlikte başka yerlere misafir gitmiş olmalarını da manidar buldum. Dolayısıyla ben bayram öncesi gerçekleştirilen eylemin de bu şahıslar tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyorum " şeklinde konuşmuştur. 

HEYETİMİZİN YAPMIŞ OLDUĞU TESPİTLER 

Heyetimiz yapmış bulunduğu ayrıntılı araştırma ve inceleme sonucunda aşağıda 
belirtilen tespitlere ulaşmıştır. 
Şemdinli'de 9 Kasım günü meydana gelen olaylarda; 3 ayrı olayda ölüm ve yaralanma meydana gelmiştir. İlkin; pasaj içindeki kitabevine yapılan bombalı saldın olayında bir kişi ölmüş, bir kişi de yaralanmıştır. İkinci olarak; Araçta yakalanan şahısların emniyete götürülmesi sonrası emniyet önünde toplanan halkın üzerine ateş açılması sonucu iki kişi yaralanmıştır. Üçüncü olarak; savcı tarafından yapılan olay yeri incelemesi esnasında hızla halkın üzerine aracını süren ve Tanju ÇAVUŞ isimli uzman çavuş olduğu iddia edilen kişinin 
silahlı saldırısı sonucu 4 kişi yaralanmış, bir kişi de ölmüştür. 

Savcının beyanına göre; 3O.AK.933 plakalı araç Jandarma tarafından kullanılan bir araç olup bu araçta bulunan ve şüpheli konumunda olan üç kişi JİT görevlisidir. 
Sonradan halkın üzerine ateş açan şahsın kim olduğu halk tarafından ismen, ev adresi ve resmi unvanı ile birlikte bilinmesine rağmen savcı bu kişinin kimliğini bilmediğini beyan etmiştir. Ancak savcının bu konudaki çelişkili beyanları heyetin dikkatinden kaçmamıştır. Her iki olayın hiçbir şüphelisinin ifadesini savcı alamamıştır. Şemdinli halkı olaylar akabinde güvenlik güçlerinin sanıkları serbest bırakması ve yakalamaması üzerine kamu otoritesine olan güvenini yitirmiş olup infial halindedir. 

AYDINLATILMASI GEREKEN HUSUSLAR : 

1. Araçta yakalanan ve JİT görevlisi olduğu iddia edilen bu kişiler kendi iradeleriyle mi Şemdinli'ye gitmişlerdir? 
Araç ve jandarma personeli hangi amaçla Şemdinli'ye gönderilmiştir? 
Kaç kişi görevlendirilmiştir? 
Görevlendirmeyi kim yapmıştır? 

2. Bir örneği de tespitte hazır bulunan bir avukata verilen "araç tesbit tutanağı'na 
geçirildiği gibi bagajda saldın düzenlenen işyerinin krokisi hangi amaçla bu JİT görevlileri tarafından kullanılmıştır? Aynı şekilde Seferi YILMAZ'm yargılandığı eski dosyası ile fotoğraflarının araç bagajında bulunmasının sebebi nedir? Madem ki bu üç şahıs sadece oradan geçiyor idiyseler neden araçlarında bombalanan işyeri nin krokisini, Seferi YILMAZ'ın önden arkadan ve yandan çekilmiş fotoğraflarını ve eski dosyasını taşıyorlardı? 

3. Delil karartma ihtimali kuvvetle muhtemel bulunmasına rağmen savcı neden 
şüphelileri derhal dinlememiştir? Savcının bu şüphelileri derdest etmesine engel nedenler var mıdır? Askeri güçlerin savcıya şüphelileri teslim etmediği iddiaları doğru mudur? 

4. İsmi bizde saklı olan şahsa dayanarak almış olduğumuz bilgilere göre; savcı 
tarafından tutulan Araç Arama Tesbit Tutanağı'nda yer alan, bayramdan bir gün önce meydana gelen ve 67 işyerinin tahribi ile çok sayıda kişinin yaralanmasma yol açan bombalı eylemin yapıldığı yerin krokisi ile son bombalama olayının gerçekleştiği işyerinin krokisinin aynı araçta yer alması tamamen bir tesadüf eseri midir? Bunun izahı nedir? 

5. Araçta yakalanan iki kişi ile sonradan halicin üzerine ateş açtığı iddia edilen kişi neden henüz göz altına alınmamıştır? Olaylar nedeniyle neredeyse tüm güvenlik güçleri ve savcı olay yerinde iken neden ateş eden bu kişi derhal yakalanmamış, takip edilmemiş kim olduğu bugüne kadar tespit edilmemiş veya savcıya bildirilmemiştir? 

6. Bayramdan bir gün önce meydana gelen çok şiddetli patlamayı da mı aynı kişi ya da kişiler gerçekleştirmiştir? Bunun yanında uzun süreden beri meydana gelen benzer patlamalarda mı aynı kişi ya da kişilerce gerçekleştirilmiştir? 

7. Bombayı attığı iddia edilen kişinin kaymakam tarafından Hakkâri ili nüfusuna 
kayıtlı bir şahıs olduğu iddia edilmiştir. Bu sansın avnca itirafçı olduğu yönünde basında haberler ver almıştır. Bu husus doğru mudur? Doğruysa bu şahıs bövle işler için kullanılmakta mıdır? Bundan önce başkaca eylemlerde de kullanılmış mıdır? 

8. Görgü tanıklarının hemen tamamının benzer anlatımlarında geçtiği üzere patlamanın ardından halktan insanlar patlamanın olduğu yere yönelirken kamu görevlisi olan bu kişiler neden olay yerinden uzaklaşmaya çalışmışlardır? Bu ve benzeri olaylar karşısında kamu görevlisinden beklenen tutum bu mudur? 

9. Halkın yakalayıp polise teslim ettiği bu üç kişiden ikisi nasıl ve ne şekilde polisin elinden kurtulmuştur? Bu kişilerin JİT elemanı olması polisin onlan serbest bırakmasını bir şekilde etkilemiş midir? Polisin bu kişileri savcıya götürmeden serbest bırakma yetkisi var mıdır? Yoksa bu yetkiyi savcıdan mı almıştır? 

10. Araç bagajında bulunan el bombalan ve uzun namlulu silahlar JİT envanterinde kayıtlı mıdır? Bu kişilere teslim edildiği zimmet defterlerinde kayıtlı mıdır? 

KANAAT: 

Heyetimiz yapmış bulunduğu inceleme, araştırma ve etraflı görüşmeler sonucunda aşağıdaki kanaatlere ulaşmıştır: 

1. Şemdinli İlçesinde 9 Kasım 2005 günü meydana gelen patlama sonrası JİT 
görevlilerinin olay yerine gitmeleri gerekirken olay yerinden kaçmaya çalışmaları, görgü tanıkları Seferi YILMAZ, Muharrem TEKİN, Zeydan ÖZEL ve Tahir ERBAŞ'in birbirini tamamlayan beyanları, araç bagajında el bombası, bol miktarda mermi ve üç adet kaleşnikof bulunması, şüphelilerden birinin polis ile birlikte gitmek yerine kaçmayı tercih etmesi, işyerine saldın düzenlenen kişinin PKK üyeliğinden hapis yatmış biri olması, savcı tarafından tutulan araç tespit tutanağına geçirildiği gibi bagajda Seferi YILMAZ'ın işyerinin krokisinin 
bulunması bütün şüpheleri bu üç görevli üzerinde yoğunlaştırmaktadır. 

2. Araç Tesbit tutanağına da geçirildiği gibi; araçta bayramdan bir gün önce meydana gelen ve 67 işyerinin tamamen tahrip olması ve çok sayıda kişinin yaralanması ile sonuçlanan bombalama eyleminin gerçekleştiği yerin krokisinin de çıkması bu eylemin de aynı kişi ya da kişiler tarafından gerçekleştirildiği yönünde ciddi anlamda kuşku yaratmış bulunmaktadır. 

3. Bu olay devlet içinde hukuk dışı hareket eden bir grubun halen aktif olduğu 
kanaatini doğurmuştur. 

4. JİT görevlileri bu tür faaliyetlerinde daha önce suça karışmış itirafçı tabir edilen şahıslar halen kullanmaktadırlar. 

SONUÇ: 

Heyetimiz sivillere yapılan saldırı sonucu meydana gelen olaylarda yaşam hakkının ihlal edildiği, vücut bütünlüğüne saldırıların olduğu, mülkiyet hakkının zarar gördüğü sonucuna varmıştır. 
Şemdinli halkı olaylar akabinde güvenlik güçlerinin sanıkları serbest bırakması ve yakalamaması üzerine kamu otoritesine olan güvenini yitirmiş olup infial halindedir. Bunun giderimi ve güvenin yeniden tesisi için mümkün olan mekanizmalar ivedilikle harekete geçirilmelidir. 
Bu sebeple heyetimiz raporun sonuç kısmında iki önemli çağn yapmayı uygun 
bulmuştur: 
Bu olayı araştırmakla ilgili olarak TBMM tarafından derhal bir Meclis Araştırma 
Komisyonu oluşturulmalıdır. Aksi taktirde olayın niteliği itibariyle delillerin karartılması ihtimali oldukça yüksek görünmektedir. 

Şemdinli C. Başsavcısının tek başına bu olayın üstesinden gelemeyeceği kanaati hasıl olduğundan Adalet Bakanlığının bu olayla ilgili ayn bir savcı görevlendirmesi önerilir. Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve Genel Kurmay Başkanı'nın olayın ciddi şekilde araştırılacağı yönlü kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapması gerekmektedir." Biçiminde açıklanmıştır. 


27. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***