ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 30
Hakkari İl Jandarma Alay Komutanı J.Albay Erhan KUBAT ile Görüşme:
"1 Kasım'da meydana gelen patlama ile ilgili olarak PKK'nın telsiz görüşmeleri tespit edildi. Çok büyük bir bomba patlatılmasına rağmen nasıl ölü olmadığı, halkın çok zarar görmesi sebebiyle olayın üstlenilmediği, olayın örgüt içerisinden bir grubun yaptığı ve olayın soruşturulacağı görüşmelerde geçmektedir.
Terör örgütünün sığınaklarında füze bulundu. Örgüt halktan para toplamaktadır. Rant paylaşımı ve kavgası var. Para toplanmasından kimse şikayetçi olmuyor. Bir müteahhit iki trilyonluk bir köprü yapım ihalesini almıştı. Kendisinden iki yüz milyar para talep edilmiş.
1 Ocak 2002'den bu yana yirmi bir patlama ve otuz altı olay meydana geldi. 9 Kasım'da bomba atılan dükkanın sahibi Seferi YILMAZ 1984 yılında Şemdinli baskınında gözcülük yaptığı için on beş yıl hapse mahkum ediliyor. S Ağustos'da beş şehit vermemizden sonra istihbari bilgi gelmeye başladı. 156'ya ihbarlar geliyor, "On beş yılın açısını alacağım." diyor Seferi Yılmaz. Seferi Yılmaz'a Almanya'dan paket geleceği yönünde istihbari bilgi aldık. Paket eve veya iş yerine gelecek. Araba olay günü saat 09.00'da göreve gitti. Bir buçuk gün kimse ifade vermeye gelmedi. Birkaç gün sonra ifadeler alınmaya başladı.
Kimse şahit olmak istemiyor Veysel Ateş'in olayı gerçekleştirmesi mümkün değildir.
Araçtakilerden birinin iddia bayiine veya tuvalete gitme durumu var."
Olayda suçlanan Astsubay Başçavuş Ali KAYA ile Görüşme:
"2004 yılında Gaziantep'ten buraya atandım. Kısım amiri olarak görev yapmaktayım.
Bu tarihlerde PKK'nın mayın yerleştirme stratejisi başladı. Patlamalarda şehitler oldu. Bunun üzerine hazırlık yaptık ve patlamaların nasıl yapıldığı hususunda istihbari çalışmalara başladık. Çukurca ilçesinde cephe faaliyetinin olduğu bilgisini aldık.Yaptığımız araştırmada Sabri Kod ve Agir Kod adlı iki örgüt mensubu ile milislerin patlamaları gerçekleştirdiği bilgisine ulaştık. Mahkeme karan ile tespit edilen kişiler dinlemeye alındı. Dinlemelerde yoğun şekilde Seferi Yılmaz bağlantısının olduğu ortaya çıktı. Seferi Yılmaz'ın hem Sabri Kod'la para paylaşımı olduğu hem de Agir'e hizmet ettiği bilgisi tespit edildi.
5 Ağustos'da meydana gelen patlamada beş şehit vardı. Seferi Yılmaz'ın ismi
gündeme geldi. Araştırmaya başladık. Şahsın nüfus bilgileri, yakınları ve görüştükleri kişiler dosyalandı. Sabri Kod Seferi Yılmaz'a Almanya'dan çok önemli bir paket geleceğini bildiriyor. Kendisi "Mutlaka gelecek olan paket bize ulaşsın." diyor. Hangi adrese gönderilmesi gerektiğini soruyor. Seferi Yılmaz evin de işyerinin de olabileceğini söylüyor.
Daha önceden gittik. Ev ve iş yerinin krokisini telefon konuşmalanni toparladık. 8 Kasım'da durum değerlendirmesi yaptık.
9 Kasım sabahı saat 08.30'da çıktık. Yanımıza silah ve bombalanmızı aldık. Bölgede daha önce çalışan haber elemanımız Veysel Ateş de bizimleydi. Kimse karakola bilgi vermeye gelmez. Birkaç insandan bilgi almak için yararlanıyoruz. Kişilerin kimliği ortaya çıkınca terör örgütü tarafından öldürülmektedir. Bir korucu bilgj verdiği için öldürüldü. O gün yasal bir göreve çıktık. Burada pastanede kahvaltı yaptık.Yüksekova'da araba arızalandığı için su koyduk. Bu sebeple yanm saat kadar oyalandık. Dikkatli gidiyorduk. Şehre girdik.
AKP ilçe binasının önüne arabayı park ettik. Veysel Ateş tanıdığı kişiyi çağırıp dışarı çıkacaktı. Bilgilerinden yararlanmayı düşünüyorduk. Bu arada Özcan İldeniz tuvalete gitmek istediğim söyledi. Veysel Ateş de bakkala uğramak istediğini söyledi. Tam aracın kapışım açmıştık ki patlama oldu. İlçe Jandarma Komutanlığına bomba atıldığını zannettiğim için oraya doğru gittim. Pasaj dakiler çıktı. Veysel Ateş arkamdan yetişti. Biri Veysel Ateş'i göstererek "bu itirafçı" dedi. Beş-altı kişi oldular. "Ne oldu." dedim. Biri "Hem yapıyorsunuz" hem de PKK'nın üstüne yıkıyorsunuz, şerefsizler. Araba da sizin." dedi.
"Yanlış yapıyorsunuz" dedim. Bana yumruk atmaya çalıştı. Yere yıkıldım, Veysel Ateş'e arabaya girmesini söyledim. Bir baktım arabayı yüz kadar kişi çevirmişti. Özcan İldeniz arabanın yanındaydı. "Biz emniyet görevlisiyiz." dedim. "İtirafçıyı bize ver." dediler. Ben de "Ne yaptı ki vereyim." dedim. "Bombayı siz atanız" dediler. Sloganlar atıldı. Veysel Ateş'in ağzı yüzü kan içinde kalmıştı. Arabanın üzerindeki kontağı aldım ve bagajı açıp silahı çıkardım. Elime saldırdılar. Tabancayı elimden alıp belime koydular. Arabayı çevirdiler.
Veysel Ateş'i öldüreceklerdi. Emniyet geldi. Arabayı çevirdiler. Kalabalığa "Biz devlet görevlisiyiz, yapmayın!" dedim. Dinleyen yok. Özcan İldeniz bagajdaki çantayı almamı istedi. Çantada önemli belgeler vardı. Çantayı alıp Özcan İldeniz'e fırlatacaktım. Biri demir çubukla vurdu. Çantayı alamadım. Polise Veysel Ateş'i almalarını söyledim. Polisler Veysel Ateş'i alıp panzere bindirdiler. Özcan İldeniz ise kalabalığa karışıp kaçtı.: Özcan İldeniz Şemdinli'den sorumlu olduğundan kendisi buralara sık gelirdi. Bundan dolayı tanınırdı.
Önceden ilçeye birkaç kez top sakallı gelmesine rağmen o gün top sakallı değildi. Bayramdan önce sakalını kesmişti. On-on beş kişi beni çevirdi. "Bu işleri siz yapıyorsunuz." dedi.
Bazıları ise bizi korumaya çalışıyordu. Bir kısmı ise saldırıyordu. Sloganlar atıldı. Zırhlıya binerek ilçe jandarmaya gittim. Komutana saldırıya uğradığımız ve dokümanlarımız yağma edildiği için savcıya şikayet etmemiz gerektiğini söyledim. Savcıya ifade verdik ve serbest bırakıldık. Olayda kimliğim ve çantamı kaybettim.
Şahısların verdikleri ifadeleri öğrendik: "Veysel Ateş pasajdan çıkarken "bomba
tamam. Siz nerdesiniz?" diye telefonla bizi aradığı söyleniyormuş. Benim o satte Veysel Ateş'le telefon görüşmesi yaptığım ortaya çıkarsa suçumu kabul edeceğim. Özcan İldeniz'le de telefon görüşmesi yapmadım. Savcı telefon kayıtlarım istemiş.
Seferi Yılmaz dükkanının iki bölüm olduğunu, camdan bomba atıldığım söylüyor.
Dükkandan yedi saniyeden önce çıkması zor. Bomba ablmca beş saniye içinde patlar. Ayrıca ikinci bomba olayı var. İkinci bombanın pimi çekildiğinde oradaki kişinin yok olması gerekir.
İkinci bomba da patlayacak ve Seferi Yılmaz yara almayacak! Bu durum bilirkişilerce tespit edilecektir. Bu senaryonun nasıl olduğu ortaya çıkacaktır. Teknik olarak iki el bombasının aynı anda tek kişi tarafından atılması mümkün değil. Kafama ve sırtıma darbeler aldım. Kesinlikle suçlu değilim.
İddialar teknik açıdan yanlış. Elimizde başka deliller de var. Sabri Kod diğer bir örgüt mensubuna 1 Kasım'la ilgili soruyor: "Böyle büyük bir olay yapıyorsunuz. Kimse ölmüyor.
Bunun hesabını size soracağız." Diğeri diyor ki: "Biz de anlayamadık." 1 Kasım eylemini kendilerinin yaptığı ortadadır. Sabri Kod'un örgütten aldığı paralar ve yaşantısına bakmak gerekir. Sabri Kod olaydan önce yüksek miktarda babasına para verdi. Muhtemelen örgüt parasını yiyorlardı. Örgüt kimseye para yedirmez. Belki de örgüt içi infazdır.
On altı yıldır görev yapmaktayım. Saat gündüz 12.00 Herkes pasaja girip çıkıyor.
Dokümanlarımız yanımızda. Böyle bir olaya girişmemizin mantıki bir tarafı yok. Mesele ortaya çıkacak. Örgütün olayın devlete yıkılması ile ilgili konuşmaları var. Olay sırasında pasajdan çıkan birini görmedik.
Biz o gün birisiyle görüştükten sonra İlçe Jandarma Komutam ve İlçe Emniyet
Müdürü ile görüşüp Savcılığa uğrayacaktık. Savcıya durumu anlatıp Almanya'dan gelecek paket için gereğinin yapılmasını talep edecektik.
Araba 12.30'dan son ana kadar onların kontrolünde idi. Bagaj açıldığında silahların üstünde olması gereken hücum yeleklerimiz çalınmış."
Heyet ayrıca Ali Kaya'ya olayın nasıl gerçekleşmiş olabileceğini sordu. "Kafamızı
kurcalayan bizim oraya gittiğimizin nasıl öğrenildiğidir. Bence bombayı iki kişi attı. Ölenin milis olduğu ortaya çıktı. Seferi Yılmaz'ın gelirine, yaşam tarzına ve evine bakılması gerekir, örgüt parasını yediği için örgüt içi infaz olarak dükkanı bombalamış olabilir."
Olayda suçlanan Astsubay Başçavuş Özcan İLDENİZ ile Görüşme:
"Bir defa top sakal bıraktım. Oradaki görevlilerle devamlı irtibat içerisindeyim.
Şemdinli küçük olduğundan, beni tanıyorlar. Top sakaldan sonra bıyık bıraktım. Olay günü sadece bıyığım vardı. Oysa ifadelerde benden bahsederken top sakallı diyorlar. Bu bölgenin insanı olmadığım için fiziki yapım farklı. Bundan dolayı dikkat çekmemek için ilçeye çok sık gidemiyorum. Yol emniyeti de sıkıntılı. Aynı zamanda sık gidilirse deşifre olma durumu da var. Son iki ay içerisinde patlamalar sebebiyle sık gittim. Gitmeden de istihbari faaliyetleri
yürütüyorum.
7 Kasım'da gittik ve döndük. Son zamanlarda meydana gelen olayları araştırmaya gittik. Suç unsurunun sonuna yaklaşıldığında da gideriz. Damla Pastahanesinde kahvaltımızı yaptık. Araç Yüksekova'da arıza yaptı. Araca su koyduk. On beş yirmi dakika zaman kaybettik. Şemdinli'ye vardık. Bir caddesi var. Tuvalet ihtiyacı hissettim. Aşağıda cami var.
Gittiğimde her zaman oraya giderim. Aracı park ettik. Araçtan çıkacaktım ki patlama sesi geldi. Araçtan çıktım. Aracın yanından patlamanın olduğu yöne doğru yöneldim. Ali Kaya "Ne oluyor?" dedi. Vatandaş "Hem yapıyorsunuz hem de soruyorsunuz. Şerefsizler." dedi. On beş-yirmi kişi bize doğru, bir kısmı ise pasaja doğru koştu. O esnada grubun sayısı arttı. Ali Kaya'ya vurmaya başladılar. Aracın etrafını çevirdiler. Haber elemanı içeride oturmuş
vaziyetteydi. Arabaya vurma olayı olunca ''Yapmayın, etmeyin" dedim. Tanıyanlar "Bu da bunlardan" dedi. Darp ettiler. Yumruk yedim. Çene ve elmacık kemiğime değdi. Silah, ajanda, istihbari çalışmalarla ilgili bilgi ve belgeler ile diğer malzemeler araçtaydı. Taktik Alaydan, Jandarmadan ve Emniyetten elemanlar geldi. Çantayı almak istedik. Çantayı aldılar.
İşler iyice büyüdü. Biri "Seni buradan tanıyorum. Kaç buradan. Durum kötü." dedi. İlçe Jandarmaya doğru askerlerle gittik.
Kendi aramızda iddia bahsi geçti. Çarşamba günleri şans topu oynuyorum. Ama o gün oyun oynamadım. Bir gazete, bir de iddia bayii var. Zaman zaman iddia oynamışım da-. Sadece araç içerisinde bahsi geçen bir konu. Şemdinli'ye gelmeden önce haber elemanlarına bazen telefon ediyorum ve geleceğimi söylüyorum. Ama saatini asla söylemem. Bir elemanımıza bir gün önce geleceğimizi söyledim. Şemdinli'ye vardıktan sonra arabayı park ettiğimizde bazı elemanlarla irtibata geçtim. Elemanlarımla görüşecektim. Seferi Yılmaz'a
Almanya'dan gelecek olan paket kargo veya postayla gelecekti. Olaydan önce de Seferi Yılmaz ı araştırıyordum. Haber elemanlarımızın söylediğine göre Seferi Yılmaz'm terör örgütü ile bağlantısı devam ediyor. Ardından Seferi Yılmaz'ı dinlemeye aldık. Krokiyi de ben çizdim. Dükkanın iki bölüm olduğunu bilmiyordum. Kanaatime göre aynı anda bir kişinin iki el bomba atması çok zor. Atan kişi zarar görebilir. Ölen ve yaralananı tanımıyorum. Olay sırasında Veysel Ateş'le kesinlikle telefon görüşmesi yapmadım."
Hakkari Belediye Başkan vekili ile Görüşme:
İlde su sıkıntısının olduğunu, alt yapının otuz bin nüfusa göre planlanması sebebiyle yetersiz olduğunu, köye dönüş projesinde ilerleme sağlanamadığını, güvenlik kuvvetlerinin uygulamalarından rahatsız olduklarım, bazı polislerin halkı tahrik ettiğini, devletin şefkatli elinin uzanması gerektiğini ve aksi taktirde olayların engellenemeyeceğini ifade etmiştir.
Hakkari îl Emniyet Müdürü Yaşar Agdere görüşmemizde Heyetimize "personel
sıkıntısı olduğunu" ifade etmiştir.
Heyetimiz Özel Harekat Şube Müdürlüğünde de incelemede bulunmuştur. Şube
Müdürlüğünün fiziki şartlan son derece yetersiz olup bina roket saldırısına maruz kaldığı için binanın kolonları kırılmıştır. Bina fiziki şartlar yönünden çok yetersiz olması yanında kolonlarının kırık olmasından dolayı tehlike arz etmektedir. Ayrıca binanın yerleşim yerinin ortasında olması dolayısıyla tehlike arz etmektedir. Nitekim bu yerleşim yerlerinden binayı roket atılmıştır. Bü nedenle bu binanın tahliye edilerek Özel Harekat Şube Müdürlüğünün daha güvenli ve insan onuruna yaraşan başka bir yere ve binaya nakledilmesi gerekir.
Heyetimizin yaptığı araştırma ve inceleme ve dinlenen tanık beyanlarından da
anlaşılacağı gibi: Halk bu olayları Astsubay Başçavuşlar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı diye anılan Veysel Ateş'in yaptığına inanmaktadır. Bu kişilerin kullandıkları 30 AK 933 plakalı aracın jandarmaya ait olması ve araçta bulunan bombalar, silahlar ve dokümanların bulunması bunun bir kanıtı olduğuna inanmaktadırlar. Zaten bir kısım tanıklar Veysel Ateş1 i bombalanan pasajdan çıkıp kaçarken gördüklerini ifade etmektedirler. Ayrıca bir Kuvvet Komutanının Astsubay Başçavuş Ali Kaya'yı tanıdığım söylemesi kendisine sahip çıkıldığı
ve bu olayın örtbas edileceği intibaını verdiğini ve kuşkularını artırdığı inancındadırlar.
Olayın suçlanan Astsubay Başçavuşlar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile diğer kamu
görevlileri ise; Olayları PKK terör örgütünün çıkarttığını, bu olayın da PKK terör örgütü tarafından çıkartıldığını, Sefer Yılmaz'ın kitapevinin bombalanmasının PKK ve onun milisleri arasındaki rant kavgasının bir yansıması ve iç hesaplaşma olabileceğini, nitekim birtakım istihbarat bilgilerinin bu ihtimali teyit ettiğini ifade etmişlerdir.
Yine suçlanan Astsubay Başçavuşlar ile il ve ilçe jandarma komutanları, Şemdinli'de son olayların artması üzerine ve özellikle de olay günü Seferi Yılmaz'a Almanya'dan bir paketin geleceği istihbaratın alınması üzerine Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş'in Şemdinli'ye gittiklerini; resmi görevli olduklarını beyan etmişlerdir.
Olayda adı geçen 30 AK 933 plakalı araç Hakkari İl Jandarma Komutanlığına aittir.
Olayda kullanılan bomba parçalan ile diğer deliler Cumhuriyet Savcılığınca tespit
edilip muhafaza altına alınmış ve kriminal inceleme için ilgili ve yetkili kriminal
laboratuarına gönderildiği Şemdinli Cumhuriyet Savcılığınca ifade edilmiştir. Bu raporlann ve diğer delillerin incelenmesi olayın açığa çıkması için çok önemlidir.
Aynca dinlediğimiz ve görüştüğümüz güvenlik görevlileri ve suçlanan Ali Kaya ve Özcan İldeniz araçta bulunan içerisinde önemli istihbarat bilgilerinin olduğu belirtilen ajandalarının kayıp olduğu ve bu bilgilerin Roj-TV ve bir kısım basında yayınlandığını beyan etmişlerdir. Yine araç bagajında bulunan çelik yelek, vesairenin de kayıp olduğunu ifade etmişlerdir.
Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in kayıp olduğunu ifade ettikleri iki adet ajanda
fotokopileri birileri tarafından Komisyonumuza intikal ettirilmiştir. Bu ajandaların fotokopilerinin fotokopileri Hakkari Jandarma Komutanlığı, Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı ve TBMM 10/322, 323 ve 324 sayılı araştırma komisyonuna intikal ettirmiştir. Müteakip kalabalık da dağılıyor.
Bu olayların televizyonlar ve gazetelerden bütün yurtta öğrenilmesi ve özellikle de bölgede ilgi ile izlenen PKK yayın organı olan Roj TV'de hemen olayın çıkışından itibaren canlı yayınlanmasından dolayı başta Yüksekova ve Hakkari olmak üzere çeşitli illerde bir takım olaylar ve gösteriler başlamıştır.
Olayların Değerlendirilmesi:
Komisyonumuz olaylan yerinde incelemiştir. Ancak bu olaylann bütün yönleriyle
araştırılıp sorumlulann tespit edilmesi için uzun bir zaman dilimine ve çok kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç vardır. Komisyonumuz bölgede kısa bir süre bulunduğundan çok yönlü ve kapsamlı bir araştırma imkanı bulamamıştır.
Ayrıca olay yargıya da intikal etmiş ve Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı olaya el
koymuş ve 1 Kasım 2005 tarihindeki olay için 2005/399 Hz.No'lu, 9 Kasım 2005 tarihindeki olay için de 2005/396 Hz.NoMu dosyalarla soruşturma başlatmıştır. Bu soruşturmalar sonucunda savcılık görevsizlik karan vererek dosyalan görevli olan Van Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Bu olaydan dolayı Tanju Çavuş, Veysel Ateş, Ali Kaya ve Özcan İldeniz tutuklanmıştır.
Olayla ilgisi olduğu iddia edilen 30 AK 933 plakalı araçta çıkan silah, bomba, evraklar ve krokiler savcılıkça tespit edilip emanete alındığından ve diğer bütün olayla ilgili bilgi ve belgeler savcılık dosyasında bulunduğundan ve hazırlık soruşturmalan gizli olduğundan bu bilgi ve belgeleri Komisyonumuzun inceleme imkanı olmamıştır. Kaldı ki bu olayların araştınlması için Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve ANAVATAN Partisi tarafindan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilen araştırma komisyonu kurulması önergeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından görüşülerek kabul edilmiş ve münhasıran bu olaylar için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 10/322, 323 ve 324 sayılı Araştırma Komisyonu kurularak görevine başlamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından böyle bir özel komisyonun kurulmuş olması karşısında "Komisyonumuzun bu konudaki görevinin sona erdiği" kanısındayız. Bu nedenlerle Komisyonumuz daha kapsamlı bir inceleme ve araştırma yaparak olayları değerlendirmenin usul ve yasalara uygun olmadığı kanaatine varmıştır. Bu olaylar hakkındaki hükmü yargı mutlaka verecektir. Yine bu olaylar hakkındaki değerlendirmeyi de bütün yönleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulmuş bulunan 10/322, 323 ve 324 sayılı Araştırma Komisyonunun vereceğine inanıyoruz.
Ayrıca olayları incelemek üzere bölgeye gönderilen mülkiye müfettişleri de raporlarını ilgili makama sunacaklardır.
Başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere Hükümetimizin, siyasi partilerimizin ve halkımızın olayların çözümü için kararlı duruşlan ve hassasiyetleri bu olayların mutlaka çözüleceğine dair inancımızı bir kere daha kuvvetlendirmiştir.
Bu olay mutlaka aydınlatılmalı ve çözülmelidir. Komisyonumuz da olayın sonuna
kadar takipçisi olacaktır.
Tespit ve Önerilerimiz:
1. İster güvenlik, isterse terörist saldırılar nedeniyle olsun köy boşaltmaları büyük bir hata olmuştur. Zira yüz binlerce insan köylerinden bağ, bahçe ve tarlalarını bırakarak şehir merkezlerine göç etmişlerdir. Bu insanların çok büyük bir kısmının hiçbir işi ve geliri olmadığı için sıkıntı içerisinde yaşamlarını devam ettirmektedirler. Hatta bu köy boşaltmalardan dolayı da Türkiye aleyhine AİHM'de bir çok tazminat davaları açılmış ve yüklü miktarlarda tazminatlar ödemekle karşı karşıya kalmıştır. Terör örgütleri ve bölücüler bu insanları istismar ederek devlet aleyhinde yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Hükümetimiz Köye Dönüş Projesi ile bu vatandaşlarımızın köylerine dönmelerini teşvik etmekte ise de bu projenin daha fazla desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.
2. Devlet vatandaşının güvenliğini korumakla yükümlüdür. Devletin meşru güvenlik güçleri ise emniyet ve askeri güçlerdir. Bu itibarla koruculuk sistemi yanlış olmuştur. Zira koruculuk sistemi ile vatandaşlar devlet yanlısı veya devletin potansiyel tehlike olarak görülmeye başlanmış veya en azından bölge halkı arasında böyle algılanır hale gelmiştir.
Hatta bir kısım köy korucuları bölgelerinde bazı kişilerin mal ve mülklerine el koymuşlar, aşiretler arasındaki ihtilaflardan bulundukları konumu kötüye kullanarak bölgedeki tansiyonu yükseltmişlerdir. Bazı köy korucularının ise teröristlere yardım ettikleri de görülmüştür.
3. Bölgedeki olayları sadece güvenlik sorunu olarak görmemek gerekir. Elbette ki güvenlik her şeyin önündedir ve çok önemlidir. Ancak sosyal, ekonomik ve kültürel politikalarla desteklenmeyen yalın güvenlik politikalan olaylan önlemekte yetersiz kalmaya mahkumdur. Bölgenin kalkınması için kısa, orta ve uzun vadeli kalkınma planlan yapılmalı ve bu planlar da ciddi olarak tatbik edilmelidir. Daha önceki dönemlerde de bu konuda bir çok planlar, programlar ve teşvikler ortaya atılmışsa da bu programlar maalesef çeşitli sebeplerle
hayata geçirilememiştir. Bu durum bölge halkında bir ümitsizlik ve güvensizlik
oluşturmuştur. Bölge için getirilen bir kısım teşvikler aynı teşviklerin başka bölgelere de aynen verilmesiyle hiçbir işe yaramamıştır. Ya da bu teşvikler bir kısım kişilerce ranta dönüştürülerek devlet imkanları adeta çar çur edilmiştir.
4. Bölgede güvenlik konusunda koordinasyon eksikliği vardır. Sivil otorite ile askeri otorite; asker ile polis koordinasyonu yetersizdir. Mülki idarenin başı olan vali ve kaymakamların asker ve jandarma üzerinde etkileri ve kontrol yetkileri bulunmamaktadır.
Bölgede vali ve kaymakamlar güvenlik konusunda adeta devre dışındadırlar. Bu durum adeta zafiyet doğurmaktadır.
5. Güvenlik güçleri personeli araç ve gereç yönünden mutlaka takviye edilmelidir.
6. Kamu görevlilerinin görevlendirilmelerinde bölge bir sürgün yeri olarak
görülmemelidir. Özellikle bölgeye atanacak kamu personelinin nitelikli ve tecrübeli olmasına dikkat edilmelidir.
7. Sınırda geçişler ve sınır güvenliği mutlaka sıkı kontrol altına alınmalıdır.
Kaçakçılıkla etkin mücadele edilmelidir.
8. Sınır ticareti için rasyonel bazı düzenlemeler yapılmalıdır.
9. Yine bölgede güvenlik güçlerimizin itirafçı adı altında bir takım kişilerin
istihbarat dışında başka işlerde de kullanılması yanlıştır.
Böyle kişilerin istihbarat dışında kullanılmaması gerektiğini düşünmekteyiz." Biçiminde konu ele alınmıştır.
KAYNAK;
https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1153.pdf
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/belge/kr_22HakkariSemdinli.pdf
***