Bombalama olayları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bombalama olayları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2019 Pazar

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 27

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 27


IX- TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONUNUN HAKKARİ ŞEMDİNLİ İNCELEME RAPORUNDAKİ DEĞERLENDİRMELER 

Komisyonumuzun talebi üzerine TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu 
Başkanlığının 13.03.2006 gün ve A.01.1.İHK/2595 sayılı yazısı ekinde gönderilen Hakkari Şemdinli İnceleme Raporunda aynen: 

"GİRİŞ 
Komisyonumuz 9 Kasım 200S tarihinde Hakkari İli Şemdinli İlçesinde meydana gelen ve bu olay bahane edilerek yurdumuzun çeşitli bölgelerine yayılmak istenen terör olayını araştırmak üzere Komisyon ve Heyet Başkanı Nevşehir Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ, Komisyon Başkanvekili Adıyaman Mv. A.Faruk UNSAL, Komisyon üyeleri Batman Mv. M.Nezir NASIROĞLU, İzmir My. Ahmet ERSİN, Gaziantep Mv. Ahmet YILMAZKAYA ve Komisyon Uzman Yardımcısı İzzet EROĞLU'ndan oluşan bir Heyetle 22 Kasım 2005 tarihinde 09.45 THY uçağı ile Van'a intikal etmiştir. Heyet aynı gün Emniyet Genel Müdürlüğünün tahsis ettiği bir helikopterle Şemdinli ilçesine intikal etmiştir. 

YAPILAN ÇALIŞMALAR: 

Heyetimiz ilçeye intikalini müteakip hemen çalışmalarına başlayarak ilk önce ilçe Kaymakamı Mustafa Cihat Feslihan'ı ziyaret ederek kendisinden ilçede meydana gelen olaylar ve alınan tedbirlerle ilgili bilgiler almış; karşılıklı görüş alış verişinde bulunmuştur. Heyetimiz bilahare İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Harun Ayık ve ilçe Emniyet Müdürü Tacettin Aslan ile de görüşmüş olaylar ve alınan tedbirler hakkında bilgiler almış; görüş alış verişinde bulunmuştur.

Heyetimiz akşam öğretmen evinde konaklamış olup, burada konaklayan öğretmenlerle de görüşerek ve ilçedeki çeşitli sorunlar hakkında bilgiler almıştır. Keza bir kısım güvenlik güçleri mensuplarıyla da sohbet tarzında görüşmeler yapılmıştır. Heyetimiz 23 Kasım 2005 tarihinde sabahın erken saatlerinde çalışmalarına devam etmiştir. İlk olarak ilçe Belediye Başkanı Hurşit Tekin ile makamında görüşülmüştür. Bilahare Belediye Başkanı Hurşit Tekin ile birlikte olay mahalline gidilerek gerek 1 Kasım 2005 tarihindeki patlamanın meydana geldiği Cumhuriyet Caddesindeki yer ve binalarda ve gerekse 9 Kasım 2005 tarihindeki patlamanın meydana geldiği aynı cadde üzerindeki Özipek 
Pasajında ve Umut Kitap evi nde incelemelerde bulunulmuştur. İnceleme sırasında halkın yoğun ilgisi olduğundan halkla da görüşülmüş ve geçmiş olsun dileklerimizle birlikte "olayların aydınlatılacağından ve suçluların hak ettikleri ceza ile cezalandırılacağından hiç kimsenin kuşkusu olmaması; Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve Hükümetimizin, Komisyonumuzun, siyasi partilerimizin olayların üzerinde titizlikle durdukları, olayın yargıya intikal ettiği ve yargıya güvenmemiz gerektiği, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne çeşitli partilerimizin araştırma önergesi verdikleri bugünlerde bu önergelerin görüşülerek  muhtemelen bir araştırma komisyonunun da kurulacağı ve olayları enine boyuna araştırıp bir rapor hazırlanacağı, konuya verilen önemin bir göstergesi olarak olaylar sonrası Başbakan, içişleri ve Adalet Bakanlarımızın bölgeye geldikleri, 1 Kasım 2005 tarihinde meydana gelen olayda zarar görenlere ödenmek üzere ilk etapta iki yüz milyar yardım gönderilerek dağıtıldığı, Hükümetin zarar görenlerin zararlarını karşılayacağına karar verdiği ifade edilerek halktan sakin ve sabırlı olmaları, PKK ve bölücülerin, provakatörlerin oyunlarına gelmemeleri, bütün vatandaşların kardeş oldukları, ayrılık gayrılık olmadığı, varsa birtakım 
yanlışlıkların bunların da zaman içerisinde hep beraber üstesinden gelebileceğimiz, Devletimize güvenmeleri, Devletimizin, Milletimizin ve Ülkemizin bir ve bütün olduğu ve hiçbir şekilde bölünemeyeceği" hususları beyan edilmiştir. Bu beyanlar çarşı esnafı ziyaretlerinde de ifade edilmiştir. Olay yeri incelemesinde kitabevi bombalanan Seferi Yılmaz da hazır bulunmuş ve olay hakkında bilgisine başvurulmuş ve tatbikat da yapılmıştır. 

Olay yeri incelemelerini müteakip Üçe Jandarma Komutanlığı da ziyaret edilmiş ve İlçe Jandarma Komutanı J.Binbaşı Erdem Yılmaz'la da görüşülmüş ve ilçede meydana gelen son olay ve önceki olaylar ile bölgedeki güvenlik konulan görüşülmüş, fikir alış verişinde bulunulmuştur. 

Heyetimiz daha sonraki çalışmalarını konakladığı öğretmen evinde devam ettirmiştir. Bu safhadaki çalışmalarında olayların görgü tanıkları olduklarını iddia eden başta kitabevi bombalanan Umut Kitabevi sahibi Seferi Yılmaz ile Zeynel Özel, Kadir Özcaner, Abdi Özel, Mehmet Atilla, Cahit Erler, Mehmet Tahir Erbaş, Fahri Yılmaz, Kadir Kocar ve Metin Eroğuz isimli şahıslar dinlenilmiş; olay hakkındaki görgüye dayalı bilgileri sorulmuştur. Görüştüğümüz kaymakam, emniyet ve jandarma yetkilileri Komisyonumuza olaylarla ilgili dosyalar ve CD sunmuştur. 
Bu arada bölgede olayla ilgili inceleme ve araştırma yapan İnsan Haklan Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş, Mazlum-Der Genel Başkanı Cevat Özkaya ve beraberindeki Heyetle de olaylar hakkında görüş alış verişinde bulunulmuş ve bu Heyet hazırladığı bazı dosyalan Heyetimize sunmuşlardır. 
Bu Heyetin sunduğu raporlar üç parçadan ibaret olup bu raporlar çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanmış olup okunup dosyamıza konulmuştur. 
Heyetimiz Şemdinli'deki çalışmalarını bitirip 23.11.2005 tarihinde yine Emniyet 
Genel Müdürlüğümüzün temin ettiği helikopterle saat 15.00'de Şemdinli'den ayrılarak Hakkari İline hareket etmiştir.

Heyetimiz 23 Kasım 2005 tarihinde saat 16.30 sularında Hakkari İlindeki 
çalışmalarına ilk önce Vali Erdoğan Gürbüz ziyaret ederek başlamıştır. Vali Erdoğan Gürbüz'ün makamında yapılan görüşmede ''bölgedeki gelişmeler, Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari il merkezinde meydana gelen olaylar, PKK faaliyetleri; terörün önlenmesi ve bölgenin kalkınması için yapılan çalışmalar hakkında bilgi alış verişinde bulunulmuştur. Sayın Vali Heyetimize bu konularda brifing sunmuştur. Bu görüşmeden sonra Komisyonumuz Hakkari İl Jandarma Alay Komutam J.Albay Erhan Kubat'la da makamında bir görüşme yaparak terör, terörist faaliyetler ve meydana gelen olaylar hakkında bilgi almıştır. 

24 Kasım 2005 tarihinde Heyetimiz Hakkari Belediye Başkan vekili ve bir kısım 
Belediye Encümen Üyeleriyle de görüşmüştür. Heyetimiz aynca Hakkari Özel Harekat Şube Müdürlüğünü ziyaret ederek incelemelerde bulunmuş; bilahare Emniyet Müdürlüğünü de ziyaret ederek, İl Emniyet Müdürü Yaşar Ağdere'den terör, terörist faaliyetler ve olaylarla ilgili bilgiler almıştır ve 
Emniyet Müdürü tarafından olaylarla ilgili bir de dosya sunulmuştur. 
Heyetimiz yine konakladığı polis evinde 9 Kasım 2005 tarihindeki bombalama 
olayında suçlanan Astsubay Başçavuş Ali Kaya ile Astsubay Özcan İldeniz'le de görüşerek olaylar hakkında bilgilerine başvurmuştur. Aynı olayda suçlanan ve bu iki astsubayla birlikte olan Veysel Ateş Bitlis Cezaevinde halen tutuklu olduğundan bilgisine başvurulamamıştır. Heyetimiz Hakkari Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Aydın ile de görüşmüştür. 
Şemdinli ve Hakkari'deki incelemelerimiz sırasında Bölge'de bulunan Özel Harekat Daire Başkam ile de görüşmelerimiz olmuştur. 
Heyetimiz başlangıçta Yüksekova ilçesine de gitmeyi planlamış, ancak zaman darlığı nedeniyle bu ilçemize gitmek imkanı olmamıştır. 

Heyetimiz Hakkari'deki çalışmalarını da tamamlayarak yine Emniyet Genel 
Müdürlüğümüze ait helikopterle saat 15.30'da Hakkari'den Van'a hareket etmiş ve geceyi Van'da geçirmiştir. 
Van Valisi Komisyonumuza akşam yemeği vermiş ve bu yemekte de Bölge ve Van ilimizle ilgili çalışmalar hakkında bilgi ve görüş alış verişinde bulunulmuştur. 
Heyetimiz 24 Kasım 2005 günü Van Valiliğini, Van Belediye Başkanlığım ve Van 
Özel Harekat Şube Müdürlüğünü ziyaret etmiştir. Heyetimiz Van'dan Ankara'ya 
hareketinden önce, Van Hava alanında Komisyon ve Heyet Başkam Nevşehir Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ tarafından Bölgedeki incelemelerle ilgili kısa bir basın açıklaması yapılmıştır. Bu çalışmalarımızda yardımcı olan İçişleri Bakanımız, Emniyet Genel Müdürlüğümüz, Hakkari ve Van Valiliklerimiz, Emniyet Müdürlerimiz, Özel Harekat Müdürlerimiz, askeri yetkililer, Şemdinli Kaymakamı, bölgedeki vatandaşlarımız ve basın mensuplarına Heyetimiz teşekkür ve taktirlerini sunar. 

OLAYLAR: 

Bilindiği gibi Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki olaylar en kapsamlı olarak PKK 
tarafından 1984 yılında Şemdinli de başlatılmıştır. Bu olaydan sonra terörist faaliyetler bütün bölgeye yayılmış ve şimdiye kadar 40.000'e yakın vatandaşımız yaşamını yitirmiş, binlerce polis, asker, öğretmen ve kamu görevlisi şehit olmuştur. 
Özellikle Irak ve Iran sınırından sızmalar neticesinde bu bölgelerde bulunan, yerleşim yerleri en fazla terörden etkilenen bölgelerimiz olmuştur. Hakkari-Yüksekova-Şemdinli Bölgemiz bu yerleşim yerlerinin başında gelmektedir. 1 Ocak 2005 tarihinden 9 Kasım 2005 tarihine kadar Hakkari İlinde 22 olay meydana gelmiş olup, bu olaylar neticesinde 7'si güvenlik kuvvetlerine karşı yapılmıştır. Bu olaylar neticesinde 13 asker şehit olmuş, 31 asker ve 7 polis yaralanmıştır. Bu patlamalar neticesinde 1 vatandaş ölmüş, 32 kişi yaralanmıştır. 
Güvenlik güçlerince yapılan operasyonlarda bombalama olayları ile ilgili 21 kişi 
gözaltına alınmış, bunlardan 3'ü tutuklanmış, 1 tabanca, 3 el bombası, 318 gr. eroin, 10.5 kg. plastik patlayıcı madde ve 8 adet fünye ele geçirilmiştir. Plastik patlayıcılarla ilgili 2 kişi tutuklanmış, 5 kişi hakkında ise gıyabi tevkif karan verilmiştir. 
Ayrıca 19 Kasım 2005 tarihinde Yüksekova'da 2 el bombası, 1 tabanca ve çok sayıda örgütsel doküman ile yakalanan İ şahıs tutuklanmıştır. Özellikle son üç ay içerisinde olaylar artarak devam etmiştir. Şöyle ki: 5 Ağustos 2005 tarihinde Şemdinli Askeri Gazino önüne poşet içerisinde konan zaman ayarlı ve parça tesirli bir bombanın patlaması neticesinde 5 asker şehit olmuştur. 1 Eylül 2005 günü bazı sivil toplum örgütlerinin düzenlediği Dünya Barış Günü etkinliğinde bir bombanın patlaması neticesinde 17 kadar vatandaş yaralanmıştır. 
28 Ekim 2005 günü Emniyet Müdürlüğü önüne konan bir bombanın patlaması neticesinde sadece maddi hasar meydana gelmiştir. 1 Kasım 2005 tarihinde İlçe Jandarma Komutanlığı ile askeri gazino yakınma park eden 65 AV 223 plakalı araçta çok büyük bir patlama meydana gelmiş ve bu patlama neticesinde 6 asker, 3 polis ve 16 vatandaş yaralanmış (1 asker bir gözünü kaybetmiştir), 98 konut, 72 iş yeri ve 23 kamu binası zarar görmüştür. Bu olay ilçede büyük bir infial uyandırmıştır. Bilahare 9 Kasım 2005 tarihinde saat 12.00 sularında 
Cumhuriyet Caddesinde bulunan Özipek Pasajı içerisinde bulunan Umut Kitabevinde meydana gelen patlama neticesinde Mehmet Zahir Korkmaz isimli vatandaş ölmüş, kitapevi tamamen tahrip olmuş ve bu olayın duyulması üzerine halk toplanarak şiddetli tepki göstermiş ve olay mahallinin yakınında bulunan 30 AK 933 plakalı araç ile aracın içinde-yanında bulunan Astsubay Başçavuşlar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı tabir edilen Veysel Ateş halk tarafından çember içerisine alınmıştır. Bir kısım vatandaşlar aracı tahrip etmişler ve bu kişilere saldırarak darp etmişlerdir. Bu sırada Ali Kaya aracın bagajım açarak eline silahını alınca arabanın bagajında bulunan silahlar, bombalar, evraklar ve krokilerin de görülmesi üzerine halkın öfkesi daha da artarak devam etmiş ve halk Ali Kaya'nın elinden silahını alarak bagaja koymuştur. Bir müddet sonra olay yerine gelen İlçe Kaymakamı, İlçe Emniyet Müdürü ve güvenlik güçleri olayları yatıştırmaya çalışmışlarsa da olaylar yatışmadığı gibi daha da artarak devam etmiş ve kalabalık da gittikçe çoğalmıştır. Daha sonra Cumhuriyet 
Başsavcısı araçta bulunan silah vesairenin tespiti için araç başına gelmiş ve tespite başlamıştır. Bu sırada olay .mahallinin biraz gerisinden silah sesleri gelmesi üzerine halkta panik başlamış ve olaylar daha da vahim bir hal almıştır. İddiaya göre Tanju Çavuş isimli bir uzman çavuş 42 D 1935 plakalı araçla Yüksekova'dan hanımı ve üç çocuğu ile birlikte olay mahalline doğru gelirken bir anda kendini kalabalığın içerisinde buluyor, kalabalıktan bazıları araca saldırarak aracı darp ediyor , Tanju Çavuş'da silahı ile kendisine saldıran kalabalığa 
rastgele ateş açıyor ve bu ateş neticesinde de 5 kişi yaralanıyor. Yaralılardan Ali Yılmaz isimli vatandaş hastaneye götürülürken yolda vefat ediyor. 

Bu olay tansiyonu daha da artırıyor ve kalabalık 30 AK 933 plakalı araç etrafındaki çemberi daha da güçlendiriyor. Güvenlik güçleri ise Ali Kaya ve Ozcan İldeniz'i alarak Jandarma Komutanlığına, Veysel Ateş'i de Emniyet Müdürlüğüne götürüyor. Bu arada toplanan kalabalık da Hükümet Binasına 
doğru.,

     "Sarok Apo, Kürdistan, PKK burada, Kürdistan burada; buradan asker ve polis gitsin, burası onlara mezar olacak, terörist devlet, şerefsiz devlet" gibi sloganlarla yürüyüşe geçiyor ve bir kısım da Hükümet Binasını, Emniyet Müdürlüğünü ve burada bulunan bir çok resmi aracı, emniyet ve asker lojmanlarını taşlayıp tahrip ediyorlar. Bir kısım da ilerde bulunan polis noktasını yıkmışlar ve polis noktasına doğru hareket ederek polisin çekilmesi 
neticesinde polis noktasını işgal ederek buraya "PKK-APO Kontrol Noktası", PKK Apo; Serok Apo PKK" sloganlarını duvara yazmışlar ve buradaki buzdolabı, jeneratör 10 KW yükselticiyi, çelik dolabı ve 10 ton odunu tahrip edip yakarak, giriş çıkışları kontrol ediyorlar ve buradaki köpek ve güvercinlere işkence yapıyorlar. Bilahare ilçeye Hakkari Valisi de geliyor ve kriz merkezi oluşturuluyor. Daha sonra ise Cumhuriyet Başsavcısı saat 21.00 sıralarında 30 AK 933 plakalı araçtaki yanm kalan tespitine başlıyor. Araçta yapılan tespitte, 
araç içerisinde koltuklarda, aracın tavanında ve sol ön kapısında kısmen kan lekeleri bulunduğu, araç içerisinde bir adet fermuarı açık durumda siyah bir çantanın bulunduğu, aracın kaporta kısmının kullanılmaz durumda olduğu, bütün camlarının kırık ve tekerleklerinin kesilmiş ve delinmiş bulunduğu görülmüştür. Araç içerisindeki diğer eşya ve silahlar Cumhuriyet Başsavcılığınca tespit edilerek, emanete alınmıştır. Keza tahrip edilen kitabevindeki deliller de tespit edilmiş ve özellikle 2 adet HGR 2 DM 72 C05 FMP-133 ibareli yeşil renkli metal el bombası maşaları da zabıtla emanete alınmıştır. Ayrıca olaylar sırasında bir kısım güvenlik güçlerinin evlerine zorla girilerek ev eşyaları tahrip edilmiştir. 
Yine Kaymakamlık Konutu, Halk Eğitim ve İlçe Tanm Müdürlüğü önündeki bayraklar çalınmış yırtılmış ve yakılmıştır. Yine Şemdinli Lisesi önündeki Atatürk büstü tahrip edilmiştir. 

Olayların önlenmesi için valilik makamında bir kriz merkezi oluşturulmuş ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmış; güvenlik güçleri takviye edilmiştir. Olayların daha fazla büyümemesi, halkın sakin olması için Şemdinli, Yüksekova, Hakkari, Çukurca ve Esendere Belediye Başkanları, İl Genel Meclisi Üyeleri, ilçe, mahalle ye köy muhtarları ile CHP Hakkari Milletvekili Esat CANAN ile toplantılar yapılarak olayların önlenmesine çalışıldığı bilgisi alınmıştır. 

Dinlediğimiz ve görüştüğümüz tanıkların beyanlarına göre: 
Olayın tanıklarından ve bombalanan Umut Kitabevinin sahiplerinden Seferi Yılmaz Heyetimize hem olay yeri incelemesi sırasında ve hem de öğretmen evinde alınan ifadesinde özetle şu beyanda bulunmuştur 
"Saat 09.30'da dükkanımı açtım. Pasaj komşularım Metin Korkmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz yemek yapmak için dükkanımın arka bölmesine geldiler. 9 Kasım 2005 günü iş yerimde öğlen saatlerinde üç kişi oturuyorduk. Öğleleri yemeğimizi pasajdaki arkadaşlarla birlikte yerdik. O gün de yemeği hazırladık ve yemeğe başlamak üzereydik. Yanımda Metin Korkmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz vardı. Diğer esnafları da yemeğe çağırmak için arka bölümden ön bölmeye tam geçmiştim ki cam sesi duydum. O arada bir bombanın ön bölüme 
bir bombanın da ikinci bölmeye doğru geldiğini fark ettim ve "Bomba" diye bağırarak dışarı fırladım. Pasajda sadece bir kişinin kaçtığını gördüm. Sağa dönünceye kadar kaçanı kovaladım. Bu arada kaçanın bombayı atan olduğunu söyleyip yakalanması için bağırdım. Zeydan Özel'i gördüm. Birkaç kişi kaçan şahsı kovalamaya başlayınca ben yaralılara bakmak için işyerime döndüm. Pasaja gelenler kaçanı kovalamaya başladılar. Kaçanı önceden tanımıyordum. Kaçan şahsın kaçarken telefonla görüşme yaptığını görmedim. Esnaflar 
görmüşler. Birkaç kişi benden önce iş yerime gelmişti. Etraf toz duman halindeydi. Yaralılar çıkarıldı. Sonra dışarı çıkarıldım ve topluluğun çembere aldığı aracın yanma gittim. Araçta iki kişi vardı. Biri ön diğeri ise arka koltuğa oturmuştu. Kişiler önce kaçmadılar. Kaçan şahsa kimliğini sordum. "Amirimdedir." dedi. Sonra İlçe Emniyet Müdürü "Bunlar bizden değil." 
dedi. Kişiler önce bagajı açtırmak istemediler. Sonra bagaj açıldı; silah, evrak, kroki vb. şeyler bulundu. Ali Kaya bagaj açılırken silahın birini kaptı. Arkadaşlar silahı elinden aldı. Daha sonra iki kişiyi Emniyete teslim ettik. Ali Kaya'yı jandarmaya götürdüler. Askeri yetkililer ve Emniyet Müdürü söz verdi. Özcan İldeniz'i ise iki kişi koluna girerek ilçe jandarmaya götürdü. Olayın görgü tanıklarının ifadesi alınmadı. İfade verirken rahat bir ortamda değildik. Sürekli telefonlar geliyordu. Ben siyasi davadan dolayı on beş yıl hapis yattım. Bundan dolayı hedef olmuş olabilirim. Polis kontrol noktasındaki olayları 7-9 yaşlarında çocukların yaptığı söyleniyor. Basın bunu abarttı. Askeri gazino ve lojmanlar 1 Kasım'da patlamadan önce boşaltılmış, eşyaları ve büyük ekran televizyonu bile çıkartmışlar. Dört daire vardı. Bunlardan ikisi bana ait. Bunlar da boşaltılmış." Seferi Yılmaz bu ifadelerini İHD ve diğer sivil toplum örgütlerinin 12.11.2005 tarihli raporlarında da aynen teyit etmiştir. Heyet olay hakkında bilgisi olan kişileri öğretmen evinde teker teker dinlemiştir. 


28. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 26

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 26



Harun AYIK ( ŞEMDİNLİ C. SAVCISI) 

Hanın AYIK anlatımında; "Halk sakinleşirse dışan çıkıp çalışabilir, tanıkları belki 
olay yerinde dahi dinleyebiliriz. İlk başta güvenliğin sağlanmasını bekliyoruz. Pasaj içinde ve araç üzerinde inceleme yaptık. Araç jandarmaya aittir. Bombalı patlamaya sebep oldukları iddia edilen 3 kişi jandarma istihbarat görevlisidir ve görev amaçlı Şemdinli'ye gelmişlerdir. 

Henüz ifadelerini almış değiliz. Bu şahıslardan gözaltında olanın bombayı atıp 
atmadığı dahi henüz belli değildir. Araç pasajdan 70 m uzaktadır. Muhtemelen bunlar atmadılar. Nasıl tutuklayalım. Şahsın bombayı attığını gören yok. İkinci saldırıyı yapanın kimliği ise bellidir. Üç kişiden ikisinin kimliği hakkında ise bir bilgim olmadığı gibi bu kişilerin görevlendirildiğine dair de bilgim yok. Bu konu zaten acil de değil. İleride bakarız. Bu üç şahsın üçü de şüpheli konumundadır. Sadece biri göz altındadır. Aslında bu olayda yoğunlaşmış bir şüphe de yoktur. Şüpheli bile denemez aslında. Vatandaşın çok ufak bir iddiası var. Kaldı ki dosyada da bir delil yok." şeklinde konuşmuştur. 

Heyetimiz; ikinci olayı gerçekleştiren Tanju ÇAVUŞ adlı uzman çavuşun ifadesinin niçin alınmadığını sormuş ve savcı cevaben: "Biz ikinci olayı gerçekleştiren kişinin kimliğini bilmiyoruz." Şeklinde çelişkili beyanda bulununca bu kez heyetimiz; "Az önce bu şahsın kimliğini bildiğinizi söylediniz. Bu çelişki değil midir?" demiş, bunun üzerine savcı "bu halkın iddialarıdır" şeklinde cevap vermiştir. 

Heyetimizce bayramdan bir gün önce meydana gelen şiddetli patlamanın da aynı kişilerce gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği sorulmuş ve cevaben: "Bu tür olayların aydınlatılması neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla faillerinin bulunması zor görünmektedir" demiştir. 

İSMİNİN RAPORDA AÇIKLANMASINI İSTEMEYEN ŞAHIS : 

İsmini açıklamamızı istemeyen ancak bilgi ve görgüsünü heyetimizle paylaşmak 
isteyen bir kişi ise anlatımında : "Ben patlamayı gerçekleştirdiği iddia edilen kişilerin aracının yanında idim. Bagaj açıldığında içinden silah ve patlayıcı maddelerin dışında bir dosya çıktı. 
Bu dosya patlamanın meydana geldiği işyerinin sahibi olan Seferi YILMAZ'ın eskiden yargılandığı dosyanın fotokopilerini, şahsın önden, arkadan ve profilden çekilmiş fotoğraflarını, o gün meydana gelen patlamanın yerini gösteren bir krokiyi ve bayramdan bir gün önce ilçemizde meydana gelen patlamanın yer ve çevresini gösteren başka bir krokiyi de içeriyordu. Gördüğüm kadarıyla savcı bunları tesbit etti Zaten tespit esnasında kamera çekimi de yapılıyordu." şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Kerim KAÇAR (Silahlı tarama olayında yaralanıp Yüksekova Devlet Hastanesinde 
yatan şahıs): 
Heyetimiz Şemdinli dönüşünde Yüksekova Devlet Hastanesine uğrayarak yaralanan 4 kişiyle görüşme imkanı bulmuştur. Bu şahıslardan Kerim KAÇAR beyanında: "Ben 9 kasım da meydana gelen olayda çenemden ve karaciğerimden yaralandım ve bu yüzden hastanede yatıyorum. Ancak sizlerle paylaşmak istediğim çok önemli bir izlenimim daha var. Bayramdan 
önce meydana gelen ve 67 işyerinin zarar gördüğü ve çok sayıda kişinin yaralandığı gece ben çarşı içinde Fenerbahçe Schalke-04 maçını izlemekteydim. Dakika 63 idi. Çok şiddetli bir patlama sesi geldi. Çıktığımızda o korkunç patlamanın meydana geldiğini gördüm. Ancak daha maç başlamadan önce patlamanın meydana geldiği caddeden geçerken askeri gazinonun 
bomboş olduğunu görmüştüm. Oysa bu gazino her zaman için bu saatlerde, hele hele maç günlerinde tıklım tıklım olurdu. Kaldı ki gazinoda dev ekran bir televizyon da bulunmaktaydı. 

Aklıma askeri kesimin bu patlamadan haberdar olabileceği kuşkusu geldi. Aynı zamanda patlama yerinin görüş alanında olan evlerde ikamet eden askeri personelin de o gece aileleriyle birlikte başka yerlere misafir gitmiş olmalarını da manidar buldum. Dolayısıyla ben bayram öncesi gerçekleştirilen eylemin de bu şahıslar tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyorum " şeklinde konuşmuştur. 

HEYETİMİZİN YAPMIŞ OLDUĞU TESPİTLER 

Heyetimiz yapmış bulunduğu ayrıntılı araştırma ve inceleme sonucunda aşağıda 
belirtilen tespitlere ulaşmıştır. 
Şemdinli'de 9 Kasım günü meydana gelen olaylarda; 3 ayrı olayda ölüm ve yaralanma meydana gelmiştir. İlkin; pasaj içindeki kitabevine yapılan bombalı saldın olayında bir kişi ölmüş, bir kişi de yaralanmıştır. İkinci olarak; Araçta yakalanan şahısların emniyete götürülmesi sonrası emniyet önünde toplanan halkın üzerine ateş açılması sonucu iki kişi yaralanmıştır. Üçüncü olarak; savcı tarafından yapılan olay yeri incelemesi esnasında hızla halkın üzerine aracını süren ve Tanju ÇAVUŞ isimli uzman çavuş olduğu iddia edilen kişinin 
silahlı saldırısı sonucu 4 kişi yaralanmış, bir kişi de ölmüştür. 

Savcının beyanına göre; 3O.AK.933 plakalı araç Jandarma tarafından kullanılan bir araç olup bu araçta bulunan ve şüpheli konumunda olan üç kişi JİT görevlisidir. 
Sonradan halkın üzerine ateş açan şahsın kim olduğu halk tarafından ismen, ev adresi ve resmi unvanı ile birlikte bilinmesine rağmen savcı bu kişinin kimliğini bilmediğini beyan etmiştir. Ancak savcının bu konudaki çelişkili beyanları heyetin dikkatinden kaçmamıştır. Her iki olayın hiçbir şüphelisinin ifadesini savcı alamamıştır. Şemdinli halkı olaylar akabinde güvenlik güçlerinin sanıkları serbest bırakması ve yakalamaması üzerine kamu otoritesine olan güvenini yitirmiş olup infial halindedir. 

AYDINLATILMASI GEREKEN HUSUSLAR : 

1. Araçta yakalanan ve JİT görevlisi olduğu iddia edilen bu kişiler kendi iradeleriyle mi Şemdinli'ye gitmişlerdir? 
Araç ve jandarma personeli hangi amaçla Şemdinli'ye gönderilmiştir? 
Kaç kişi görevlendirilmiştir? 
Görevlendirmeyi kim yapmıştır? 

2. Bir örneği de tespitte hazır bulunan bir avukata verilen "araç tesbit tutanağı'na 
geçirildiği gibi bagajda saldın düzenlenen işyerinin krokisi hangi amaçla bu JİT görevlileri tarafından kullanılmıştır? Aynı şekilde Seferi YILMAZ'm yargılandığı eski dosyası ile fotoğraflarının araç bagajında bulunmasının sebebi nedir? Madem ki bu üç şahıs sadece oradan geçiyor idiyseler neden araçlarında bombalanan işyeri nin krokisini, Seferi YILMAZ'ın önden arkadan ve yandan çekilmiş fotoğraflarını ve eski dosyasını taşıyorlardı? 

3. Delil karartma ihtimali kuvvetle muhtemel bulunmasına rağmen savcı neden 
şüphelileri derhal dinlememiştir? Savcının bu şüphelileri derdest etmesine engel nedenler var mıdır? Askeri güçlerin savcıya şüphelileri teslim etmediği iddiaları doğru mudur? 

4. İsmi bizde saklı olan şahsa dayanarak almış olduğumuz bilgilere göre; savcı 
tarafından tutulan Araç Arama Tesbit Tutanağı'nda yer alan, bayramdan bir gün önce meydana gelen ve 67 işyerinin tahribi ile çok sayıda kişinin yaralanmasma yol açan bombalı eylemin yapıldığı yerin krokisi ile son bombalama olayının gerçekleştiği işyerinin krokisinin aynı araçta yer alması tamamen bir tesadüf eseri midir? Bunun izahı nedir? 

5. Araçta yakalanan iki kişi ile sonradan halicin üzerine ateş açtığı iddia edilen kişi neden henüz göz altına alınmamıştır? Olaylar nedeniyle neredeyse tüm güvenlik güçleri ve savcı olay yerinde iken neden ateş eden bu kişi derhal yakalanmamış, takip edilmemiş kim olduğu bugüne kadar tespit edilmemiş veya savcıya bildirilmemiştir? 

6. Bayramdan bir gün önce meydana gelen çok şiddetli patlamayı da mı aynı kişi ya da kişiler gerçekleştirmiştir? Bunun yanında uzun süreden beri meydana gelen benzer patlamalarda mı aynı kişi ya da kişilerce gerçekleştirilmiştir? 

7. Bombayı attığı iddia edilen kişinin kaymakam tarafından Hakkâri ili nüfusuna 
kayıtlı bir şahıs olduğu iddia edilmiştir. Bu sansın avnca itirafçı olduğu yönünde basında haberler ver almıştır. Bu husus doğru mudur? Doğruysa bu şahıs bövle işler için kullanılmakta mıdır? Bundan önce başkaca eylemlerde de kullanılmış mıdır? 

8. Görgü tanıklarının hemen tamamının benzer anlatımlarında geçtiği üzere patlamanın ardından halktan insanlar patlamanın olduğu yere yönelirken kamu görevlisi olan bu kişiler neden olay yerinden uzaklaşmaya çalışmışlardır? Bu ve benzeri olaylar karşısında kamu görevlisinden beklenen tutum bu mudur? 

9. Halkın yakalayıp polise teslim ettiği bu üç kişiden ikisi nasıl ve ne şekilde polisin elinden kurtulmuştur? Bu kişilerin JİT elemanı olması polisin onlan serbest bırakmasını bir şekilde etkilemiş midir? Polisin bu kişileri savcıya götürmeden serbest bırakma yetkisi var mıdır? Yoksa bu yetkiyi savcıdan mı almıştır? 

10. Araç bagajında bulunan el bombalan ve uzun namlulu silahlar JİT envanterinde kayıtlı mıdır? Bu kişilere teslim edildiği zimmet defterlerinde kayıtlı mıdır? 

KANAAT: 

Heyetimiz yapmış bulunduğu inceleme, araştırma ve etraflı görüşmeler sonucunda aşağıdaki kanaatlere ulaşmıştır: 

1. Şemdinli İlçesinde 9 Kasım 2005 günü meydana gelen patlama sonrası JİT 
görevlilerinin olay yerine gitmeleri gerekirken olay yerinden kaçmaya çalışmaları, görgü tanıkları Seferi YILMAZ, Muharrem TEKİN, Zeydan ÖZEL ve Tahir ERBAŞ'in birbirini tamamlayan beyanları, araç bagajında el bombası, bol miktarda mermi ve üç adet kaleşnikof bulunması, şüphelilerden birinin polis ile birlikte gitmek yerine kaçmayı tercih etmesi, işyerine saldın düzenlenen kişinin PKK üyeliğinden hapis yatmış biri olması, savcı tarafından tutulan araç tespit tutanağına geçirildiği gibi bagajda Seferi YILMAZ'ın işyerinin krokisinin 
bulunması bütün şüpheleri bu üç görevli üzerinde yoğunlaştırmaktadır. 

2. Araç Tesbit tutanağına da geçirildiği gibi; araçta bayramdan bir gün önce meydana gelen ve 67 işyerinin tamamen tahrip olması ve çok sayıda kişinin yaralanması ile sonuçlanan bombalama eyleminin gerçekleştiği yerin krokisinin de çıkması bu eylemin de aynı kişi ya da kişiler tarafından gerçekleştirildiği yönünde ciddi anlamda kuşku yaratmış bulunmaktadır. 

3. Bu olay devlet içinde hukuk dışı hareket eden bir grubun halen aktif olduğu 
kanaatini doğurmuştur. 

4. JİT görevlileri bu tür faaliyetlerinde daha önce suça karışmış itirafçı tabir edilen şahıslar halen kullanmaktadırlar. 

SONUÇ: 

Heyetimiz sivillere yapılan saldırı sonucu meydana gelen olaylarda yaşam hakkının ihlal edildiği, vücut bütünlüğüne saldırıların olduğu, mülkiyet hakkının zarar gördüğü sonucuna varmıştır. 
Şemdinli halkı olaylar akabinde güvenlik güçlerinin sanıkları serbest bırakması ve yakalamaması üzerine kamu otoritesine olan güvenini yitirmiş olup infial halindedir. Bunun giderimi ve güvenin yeniden tesisi için mümkün olan mekanizmalar ivedilikle harekete geçirilmelidir. 
Bu sebeple heyetimiz raporun sonuç kısmında iki önemli çağn yapmayı uygun 
bulmuştur: 
Bu olayı araştırmakla ilgili olarak TBMM tarafından derhal bir Meclis Araştırma 
Komisyonu oluşturulmalıdır. Aksi taktirde olayın niteliği itibariyle delillerin karartılması ihtimali oldukça yüksek görünmektedir. 

Şemdinli C. Başsavcısının tek başına bu olayın üstesinden gelemeyeceği kanaati hasıl olduğundan Adalet Bakanlığının bu olayla ilgili ayn bir savcı görevlendirmesi önerilir. Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve Genel Kurmay Başkanı'nın olayın ciddi şekilde araştırılacağı yönlü kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapması gerekmektedir." Biçiminde açıklanmıştır. 


27. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 25

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 25



VIII- İNSAN HAKLARI DERNEĞİNİN 09.11.2005 GÜNÜ ŞEMDİNLİ'DE MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMESİ 

İnsan Haklan Derneği ile bazı sivil toplum kuruluşlarından oluşan hevetin hazırladığı 25.11.2005 gün ve 202/2005/33-359 sayılı "9-10 Kasım Şemdinli Olaylarını Araştırma ve İnceleme Raporu"nda anılan olaylar. 
"Heyet 10 Kasım 2005 günü sabah erken saatlerde Şemdinli ilcesine gitmek için yola çıkmıştır.Yüksekova ilçesinden Şemdinli ilçesine doğru seyir halinde iken güvenlik önlemlerinin peyderpey artmakta olduğu gözlenmiştir. Şemdinli'ye 22 km kala Jandarmanın ilçe girişini kapattığı ve gelen araçlara ilçeye girişin ve çıkışın yasaklandığını bildirmesi üzerine heyetimiz kendini tanıtmış, geliş amacından mülki amirliğin haberdar olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine görevlilerce birtakım görüşmeler yapılmış ve yalnızca heyetimize ait üç aracın ilçeye girişine izin verilmiştir. Sonraki noktalarda sorunsuz bir şekilde 
ilerleyebilmemiz için plakalarımız ilerideki kontrol noktalarına bildirilmiş ve sorunsuz bir şekilde ilçe merkezine varılmıştır. 
İlçeye girişte sağ tarafta bulunan polis kontrol noktasının boş olduğu ve köz haline gelmiş çokça odun yığınının halen yanmakta olduğu, hemen yanında aynı büyüklükte ikinci bir ateşin yanmakta olduğu, ateş etrafında kimsenin olmadığı, ateşin içerisinde makineli silah tablasının bulunduğu ve kısmen yanmış olduğu, yolun ortasında bir araç mazot deposunun bulunduğu gözlenmiştir. 
İlçeye girişten itibaren tüm esnafin kepenklerini kapatmış olduğu, ilçe merkezinde görünürde güvenlik güçlerinin bulunmadığı, halkın büyük ve toplu bir kalabalık şeklinde ve sessizce ana cadde olan Cumhuriyet caddesi üzerinde bekleştiği ilçeye giriş yapan araçtakilerin kim olduklarının öğrenilmesi üzerine kalabalığın heyete doğru gelip heyeti alkışladığı gözlenmiştir. 
Heyet öncelikle bombalı patlamanın olduğu yere gitmiş ancak o esnada cumhuriyet savacının keşfini tamamlamış olması ve heyetimize olası eksikliklere karşı pasajı mühürleyeceklerini belirtmesi üzerine heyet pasaj içine girmemiş ve makul olan bu gerekçeyle oradan ayrılmıştır. 
Heyetimiz buradan ayrılarak randevularını gerçekleştirmek üzere kaymakamlık, 
emniyet müdürlüğü ve adliye binasının bulunduğu mahalle gitmiştir. Giriş kapısında silahlı polislerin bulunduğu, bina girişindeki güvenlik kulübesinin camlarının kınk olduğu, duvarlarında taş izine benzer izlerin bulunduğu, bina bahçesinde iki adet tahrip edilmiş araç bulunduğu, kaymakamlık ve adliyenin içinde bulunduğu binanın neredeyse tüm camlarının kırılmış olduğu, yerlerde cam kırıkları ile taş parçalarının bulunduğu, Kaymakamlık binasının giriş kapısının karşısında bulunan bir binanın camlarında çok sayıda kurşun izi bulunduğu gözlenmiştir. 
İlçede güvenlik güderinin yalnızca bitişik olan emniyet müdürlüğü, kaymakamlık ve adlive binası ile lojmanları koruduğu, bunun dışında ilçenin hiçbir verinde güvenlik gücü görülmediği, ana cadde üzerinde toplanan halkın kontrol ve sakinleştirilmesi ile ilçede bulunan belediye başkanları ve STÖ temsilcilerinin ilgilendiği gözlenmiştir. 

Heyetimiz görüşmelerini sürdürürken ilçedeki tansiyonun düşmediği, halkın 
dağıtmayarak ilçe merkezinde toplu halde bulunmaya devam ettiği, kalabalık bir grubun ilçe merkezinde sloganlı yürüyüş yaptığı, Ak Parti ilçe merkez binası önüne gelindiğinde bazı şahısların taş atarak zaten kınk olan parti binası camlarının kalan kısımlarını da kırdığı bu arada küçük yaştaki çocukların ısrarla emniyet müdürlüğüne doğru taş attıkları, kalabalık içinde bulunan yaşça büyük vatandaşların ise taş atılmaması yönünde sürekli uyanda bulundukları, çocukların ellerindeki taşlan alıp bıraktıkları, özellikle mülki idare binalanna 
yönelmemeleri için kalabalığın önünü kestikleri, sloganların devam etmesi ve kalabalığın dağılmaması üzerine kalabalığın bir anda sağa sola doğru kaçıştığı, bazılarının burnunu ve gözlerini bezlerle kapatmaya çalıştığı, bu arada toplantı halinde olan ve balkona çıkarak olayları gözleyen heyet üyelerinin geniz, burun ve gözlerinin yanmaya başlaması üzerine biber gaz kullanıldığının anlaşıldığı gözlenmiştir. 

YAPILAN GÖRÜŞMELER: 

Heyet bir gün öncesinden resmi randevu taleplerini iletmiş bu kapsamda mülki erkanla resmi görüşmelerini yapmak istemiş ancak nizamiyenin silahlı polislerce tutuluyor olması ve heyetin içeriye girememesi nedeniyle geliş amacı bu kez güvenlik güçlerine anlatılmış güvenlik güçleri telsizleri ile görüşmelerini yapmış ve akabinde heyetimize kaymakamın makamında bulunmadığı, C. Savcısının iş yoğunluğu nedeniyle görüşemeyeceği, Vali, Kaymakam, İl Emniyet müdürü, garnizon komutanı ve ilin diğer üst düzey yetkililerinin alayda; 
toplantı halinde oldukları iletilmiştir. Bu kez heyetimiz ilçe emniyet müdürünün de randevu talep edilenler arasında olduğunu belirtmiş, akabinde kendisi ile ancak bina girişinde görüşebileceğimiz belirtilmiştir. İl Emniyet Müdür Yardımcısı ile bina girişinde ayak üstü bir görüşme gerçekleştirilmiş ve görüşmede; mülki erkanın toplantı halinde olduğu, ilçede kontrolün sağlanmaya çalışıldığını, kendisinin her hangi bir açıklama yapmaya yetkisinin olmadığım, görüşme taleplerimizi aynca kendisinin de vali, kaymakam ve savcıya ileteceğini 
kibarca ifade edip görüşmeyi tamamlamıştır. 

HURŞİT TEKİN (Şemdinli Belediye Başkanı) 

Hurşit TEKİN yapılan görüşmede: "Patlama meydana geldiği zaman ilçede değildim. Taziye için bir köyde idim. Kaymakam telefonumdan arayıp "başkan hemen ilçeye gelmeni: gerekiyor, ilçede olaylar meydana geliyor, gelip olayları yatıştırmanız gerekiyor1 dedi. 15 dakika sonra ilçeye vardım, ilçede halkın panik içinde olduğunu gördüm. İlçenin önde gelen şahsiyetlerini yanıma alarak halkı sükunete devam ettim. Bu arada kalabalık bir grubun ilce girişinde bulunan polis noktasına doğru yürüdüğünü ve ûc polisin orada mahsur kaldığın güvenlik güderi bana bildirdi. Benden mahsur kalan polisleri kurtarmam istendi. Bunun üzerine olay mahalline gittim. Halk ve polis arasında meydana gelen arbedede yüzümden yaralandım. Beni hastaneye götürdüler. Hastanede yarım saat kaldıktan sonra dayanamayıp insanların arasına geri geldim. İlçe emniyet müdüründen polis noktasını oradan kaldırmasın istedim. Cevaben orada ağır silahların bulunduğunu ve bu yüzden noktanın terk edilemeyeceği taranma bildirildi.Bir süre sonra ilçe Jandarmaya Hakkâri milletvekili Esat CANAN, Hakkâri Belediye başkan Metin TEKÇE, Yüksekova Belediye Başkam Salih YILDIZ, ilçede bulunan Yüksekovalı Avukatlar ile birlikte durum değerlendirmesi için 
çağrıldım. Toplantıda mülki erkandan Vali Kaymakam ve üst düzey yetkililer ve C. Savcısı vardı. Toplantıda bu gerilimin nasıl dindirileceği tartışıldı ve emniyete teslim edilen üç kişinin göz altında olduğunun teyit edilmesi, olayda kullanılan aracın emniyet müdürlüğüne ait olduğunun teyidi istendi. Emniyet müdürü söze girip aracın kendilerine değil jandarmaya ait olduğunu belirtti. Vali'de müdürü teyit etti. Teslim edilen üç kişinin ise üç değil tek kişi olduğu belirtildi." 

Zeydan ÖZEL (Esnaf-görgü tanığı) 

Zeydan ÖZEL yapılan görüşmede: "Benim dükkanım patlamanın meydana geldiği pasajın tam karşısındadır. Ben olaydan 15 dakika önce o üc kişinin pasajı araç içerisinden gözlemlediklerini gördüm. Bunlardan kuşkulandım. Çaktırmadan amcam oğlunun dükkanına girip gözetlemeye devam ettim. Onlar da pasaja bakıyorlardı. Arabanın içinde ûc kişi bulunuyordu. İkisi arkada oturan sarıya çalan montlu kişinin elindeki siyah poşetle arabadan çıkıp pasaja doğru yürüdüğünü gördüm. Ben de dükkandan çıkıp arabanın yanına gittim. 
Elimi cebime koyup hiç görmüyormuş gibi orada beklemeyi başladım. Top sakallı olan beni gördü. Bu arada sürücü arabayı çalıştırıp yavaşça oradan uzaklaştı. Bu arada aracın plakasını aldım. Plaka 30.AK.933 idi. Beyaz renkli bir Renaultl9i marka araç idi. Tekrar kendi dükkanıma gittim. Birkaç dakika sonra pasajın içinden büyük bir patlama sesi geldi. Halk patlama yerine koşarken ben de oraya doğru yöneldim. 
Sarıya çalan montlu kişi pasajın aşağısına doğru telaşlı bir şekilde telefonu elinde konuşarak "neredesiniz şu an " diyerek hızlı adımlarla ilerliyordu. Ben de o adamın arkasından hızlı bir şekilde yürüdüm. Bu adam dükkan önünde bekleyen aynı araca bindi. Ben de halka 'bombayı patlatan bu adamdır' dedim. Halkta aracın önünü keserek onları tartaklamaya başladı. Sonrasında resmi polisler gelerek havaya ateş etmeye başladı. Aynı zamanda polisler bu üç kişiyi ablukaya alıp iki kişiyi arabaya bindirerek götürdü. Bu arada top sakallı olan kişi olay yerinden uzaklaşmaya başladı. Ben de kendisini tanıdığım için takip ettim. İleride yarbay ve askerler vardı. Ben de yarbaya yanaşarak  'yarbayım olaya kansan kişilerden bir tanesi de budur* dedim. Yarbay 'da 'tamam oğlum yakaladık" Dedi. Üç asker koluna girerek şahsı jandarmaya götürdü." Şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Muharrem TEKİN (Şemdinli Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı) 
Muharrem TEKİN beyanında: "Olay tam büromuzun karşısında meydana geldi. Araba odanın hemen önündeydi. Üç kişi gelip arabaya binmek istedi. Araba da odanın hemen önündeydi. Bende aşağı indim. Bu arada halk toplanmıştı. O üç kişiden biri pişkin "bir tavırla 'ne oluyor* dedi. Bu şahıslar kaçmaya çalıştılar. 10-15 kişilik grup bunları engelledi Vatandaşlar; "bombayı bırakan kişi aracın arkasında oturan kişidir. Onu bize teslim etmelisiniz" dedi. Halk bombanın patladığı dükkanda ölü olduğunu hâlâ bilmiyordu. Arabanın arka camı vatandaşlar tarafından kırıldı ve şahıs darp edildi. Aracın önünde oturan şoför de darp edildi. Önde oturan kişi aniden araçtan çıkıp arka bagajı açtı ve içinden bir, adet kaleşnikof marka silah çakardı. Ben bu arada bagajı gözetliyordum, içinde 3 adet kaleşnikof vardı. Şerit halinde keleş mermileri vardı. Bir iki tane kapalı poşet vardı. Bu şahıs silaha mermiyi sürmek istedi. Vatandaş ise keleşi şahsın elinden alıp bagaja koydu ve bağa kapağını kilitledi. Peşinden bu şahıs da vatandaşlar tarafından dövüldü. Bu esnada otuza yalan resmi polis gelip arabayı ve şahıslan çembere aldı. Polislere rağmen vatandaşla, aracın içindeki 
şahsı tekrar dövüyordu. Sonra bir panzer aracın yanına gelerek içerdeki tek kişiyi çıkarıp panzere aldı. Sonrasında halk arabayı tahrip etti. Arabanın içinden bir ajanda bir kroki ve isim listesi çıktı. Sonra kaymakam olay yerine geldi. Av. Mehmet EKİCİ ile birlikte aracın üzerine çıkıp açıklama yapmak istediler. Bu arada pasajda ölen şahsın cenazesi el üstünde getiriliyordu. Grup cenazeyi fark edip kaymakama yönelmeye başlayınca kaymakam açıklama yapamadan aracına binip olay yerinden aynldı. Bu arada on beşe yakın maskeli polis gelip havaya ateş açmasına rağmen halk dağılmadı. Bunun üzerine alay komutanı da olay yerine geldi. Halk komutana rica edince komutan emniyet müdürüne "silah atılmasın " dedi. Silahlar susunca halk tekrar arabaya yöneldi ve bu kez araç tamamen tahrik edildi. Bu arada 40-50 ye yakın asker de olay yerine geldi. Askerlerin başında bulunan yüzbaşı beni iterek 'tarayın 
bunları, biz yirmi kişi bunlara yeteriz' diye emir verdi. Yüzbaşı bu sözleri söylerken alay komutanı da oradaydı. Bunu duyan bir astsubay cadde ortasındaki demirlerin üstüne çıktı ve silahını halkın üstüne yöneltti. Benle bir arkadaş silahın namlusunu tutup yukan kaldırdıktan sonra silah ateş aldı. Bunu gören askerler de havaya ateş açtı. Alay komutanı tekrar müdahale 
edince silah atışlan durdu ve askerler geri çekildi. Sonra polis ve askerlerin tamamı emniyet müdürlüğünün önüne çekilip barikat kurdu. Aracın başında bekleyen halk grup grup çıkıp emniyet müdürlüğünün önüne doğru gidiyordu. Burada bir grup da aracın başında bekliyordu. 

Askerler emniyet müdürlüğünün önünde camlı kalkanlarla barikat kurmuştu. Bu askerler, emniyet müdürlüğü ve hükümet konağı halk tarafından taşlandı. Barikatların önünde biri emniyete ikisi askeriyeye mensup fic adet panzer vardı. Panzerler havaya askerler halkın üstüne doğru ateş açtı. Bu esnada iki vatandaş kursun varasıyla yaralandı. Bunun üzerine aracı bekleyen vatandaşlar da emniyet müdürlüğünün önüne gelince biber gazı kullanıldığı için halk dağıldı. Bu arada Altınsu köylüleri ilçeye doğru akmaya başladı. Polis köylüleri engellemeye başlayınca bu kez halk oraya doğru yürümeye başladı. Halk ile polis arasında 
arbede yaşandı. Halk polisi taşladı poliste havaya ateş açtı. Burada yaşanan 10 dakikalık gerginlikten sonra tekrar şehre yürüyüş yaşandı. Herkes meydanda toplanmaya başladı. Artık ortalıkta polis ve asker kalmamıştı. Saat 15:00 olmuştu. Bu arada bir uzman çavuşa ait araç çarşı içinde ateşe verildi. Saat 16:00-17:00 arası aniden beyaz renkli doğan marka bir araç hızla halkın üzerine doğru gelmeye başladı. Aracı süren Tanju ÇAVUŞ adlı, hepimizin tanıdığı bir uzman çavuş idi. Ziraat Bankasının önünde aracının ön camını açtı ve kendisine 
karşı hiçbir tepki yokken kurşunu bitinceye kadar halkın üzerine ateş açtı. Bü ateş üzerine 5 kişi yaralanmıştı. Yaralılardan Ali YILMAZ adlı kişi sonradan öldü. Tanju uzman çavuş halkı taradıktan sonra aynı hızla kaçarak Jandarmaya sığındı. Bu esnada savcı keşif yapmaktaydı. 
Uzman çavuşun halkı taraması üzerine keşif yanda kaldı. Bu keşif ancak saat 22.00 gibi yapılabildi, "şeklinde konuşmuştur. 

Seferi YILMAZ (Umut Kitabevi Sahibi) 

Seferi YILMAZ beyanında : "9.11.2005 tarihinde Cumhuriyet caddesi Öz îpek Pasajı Umut Kitabevi adlı işyerimde üç kişi oturuyorduk. Öğlen saatleriydi. Bu saatlerde genelde yemeğimizi kendimiz yapar ve kitabevinin arka kısmında arkadaşlarımızla yerdik. Aynı gün yemeğimizi yapmıştık ve yemek üzereydik. Yanımda aynı pasajda kundura satıcısı olan Metin KORKMAZ ve onun amcasının oğlu Mehmet Zahir KORKMAZ vardı. Ben pasajdaki diğer esnafi vemek vemek için çağırmak üzere arka bölümden öne geçiyordum ki camların kırılma 
sesini duydum. Perdeyi aralayınca kendi camım olduğunu fark ettim. O esnada yerde dönmekte olan el bombasını gördüm. Kendimi can havliyle dışan attım. Pasaj içinde benden başka kimse yoktu. Benim kapımın merdiveninden kaçarak uzaklaşan kumral, sarıya çalan montlu, orta boylu, sakalsız bir kişinin kaçtığını gördüm. Kaçarken henüz bomba patlamamıştı. Ben tam iç merdivenlerde idim. Önce "yakalayın! Bomba attı, montluyu yakalayın" diye bağırdım. Bu esnada içeride patlama meydana geldi. Patlama meydana geldiğinde ben halen dükkanın dışında fakat pasajın içinde idim. Kaçan şahsı caddeye kadar 
kovaladım. Ben kovalarken patlama sesini duyan vatandaşlar da pasaja doğru geliyordu. Ardından yine kaçan montluyu yakalayın diye bağınyordum. Halk bu şahsı kovalamaya başlayınca ben patlama yerine döndüm. İnsanlar benden önce patlama yerine-dükkana gelmişlerdi. Dükkanım toz duman içindeydi. Yaralı olan Metin KORKMAZ'u Bedri YALÇIN dışan çıkardı. İçerde bir kişi daha kalmıştı. Seslendim. Ancak ses gelmedi. Çıkmış olduğunu düşünerek kalabalığın yanına gittim. Sağdan soldan Mehmet ZAHİR'i sordum. "O da içerdeydi. Hastaneye mi götürdüler ona ne oldu?" diye sordum. Etrafıma baktım. 

Göremedim. Akrabalarına dönerek Mehmet ZAHİR 'de içerdeydi diye söyledim. 30-40 dakika sonra akrabaları dükkana girip Mehmet ZAHİR 'in cansız bedenini elleri üzerinde hastaneye götürdüler. Ben ise beyaz aracın yanına gittim. Aracın ablukaya alındığını gördüm. Ayrıca montlu şahıs aracın içinde arka koltukta oturmaktaydı. Aracın dışında onun arkadaşları olan iki kişi daha vardı. Halk içeridekine öfkeliydi. Dışarıdakiler de içerdekini korumaya, insanlan ikna etmeye çalışıyorlardı. Dışarıdaki bu iki kişi halka dönerek Biz güvenlik güçlerindeniz1 diyerek halkı yatıştırmaya çalışıyorlardı. Halktan da aracı ve bunları korumaya  çalışanlar vardı. İnsanlar aracı aramak istediler. Gelen resmi polisler ise bunu engellemeye çalışıyordu. Sonra halk aracın camlarını kırdı. Bir ara arka bagaj açıldı. Bagaj içinde üç adet kaleşnikof silah, kütüklerde iki tane el bombası, 10 adet dolu şarjör ve mermiler vardı. Yazılı belgeler ile işyerime ait kroki mevcuttu. Halk; kroki, harita vesaireyi basma gösteriyordu. 

Ardından polisler, özel timler ye askerler gelip halkı dağıtma amaçlı havaya ateş açtı. Emniyet müdürü ve üniformalı polisler panzerlerle geldiler. Araç dışında bulunan iki şahıs kendileri panzere bindiler. Araçta bulunan kişi ise halk tarafından polise teslim edildi ve polisçe panzere bindirildi. Teslimden sonra üzerinde adidas çizgili mont olan, top sakallı, beyaz tenli, 1,75 boylarında ince yüzlü olan şahıs olaydan haberi yokmuş gibi halkın arasından sıyrılıp 
olay yerinden uzaklaşmaya başladı. Ancak halktan birileri tanıdı ve onun arkasından hızla yürümeye başladı. Biraz ilerde Prestij Pastanesi önünde halk onu yakalamak isterken "çekilin üzerime gelmeyin, üzerimde bomba var" diyerek gelenleri tehdit etti. O ara yarbay ve askerler o kişinin yakınındaydı. Halktan birileri "yarbayım, bu şahıs ta araç içinde olanlardan bindir" 
dedi. Bunun üzerine şahıs askerler tarafından yakalanıp askeriyeye götürüldü," şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Tabir ERBAŞ (Şemdinli-Esnaf) 

Tabir ERBAŞ beyanında : "Olay esnasında işyerimde idim. Patlama sesi duyup çıkan çıktım. Saat 12:00 civan idi. Patlamanın olduğu yerden aşağıya doğru üzerinde açık kahverengi mont olan kumral, 1.70 boylarında, 75-80 kg civannda olan bir şahıs koşuyordu. Elindeki telefonla birileriyle konuşuyordu. Ben şahsın arkasından gitmedim. Yaralı olabilir endişesiyle patlamanın olduğu yere yöneldim. Orada bir yaralı vardı. Bunu hastaneye götürdüler. Tekrar ilçe merkezine döndüm. Halk içinde bir kişinin bulunduğu araca saldırıyordu. Aynca aracın dışında da iki kişi vardı ve içeridekini koruyorlardı. Dışarıdakiler den biri halkı engellemek için aracın bagajından keleş çıkardı. Ancak halk silahı onun elinden aldı. Halktan bir kısmı da şahısların dövülmesini engellemeye çalışıyordu. Ardından polis ve jandarmalar panzerlerle geldiler. Dışarıdaki iki şahıs kendileri panzere bindi. Araçtaki şahıs ise polis tarafından panzere bindirildi. " şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Mustafa Cihat FESLİHAN (Şemdinli Kaymakamı) 

Mustafa Cihat FESLİHAN beyanında; "Bir buçuk yıldır burada görev yapmaktayım. 
Bildiğiniz gibi ilçemizde çeşitli patlamalar oldu. Bu son olaya gelince; dün öğlen vakti bir patlama sesi duydum. Ne olduğunu sorduğumda pasajda bomba patlamış dediler. Olayı yapan şahıs da vatandaşlarca alınmış ancak toplumsal kargaşa var dendi. Akabinde silah sesleri geldi. Vatandaşın araç çevresinde toplandığı ve kaymakamla görüşmek istediği talebi bana ulaştı. Olay yerine tek başıma gittim. Güvenlik güçlerini olay yerinden uzaklaştırıp aracın üzerine çıktım ve 'savcı işini yapabilsin diye ortalığı boşaltın' diyecektim. Bana karşı da 
protesto başladı. Zaten her şey bir anda oldu. Halk keşfin geç yapılması konusunda şikayetçi idi ve herhalde mülki idarenin keşif yapma yetkisi olduğunu düşünüyordu. Bu durumda mecburen olay mahallini terk etmek zorunda kaldım. Ancak savcıya keşfi yapması konusunda telkinde bulundum. Bilahare savcı keşfi yapmaya gitti. Ancak keşif yapılırken bir araçtan silah atıldı bilgisi bana ulaştı. Burada da yaralılar olmuş. Savcı keşfi yanm bırakmak zorunda kalmış. Bunun üzerine tekrar STÖlerle ilişki kurdum. Aynı gece halka keşfin yapılacağını 
anlattım. 

Şu anda bir kişi gözaltındadır. Diğer iki kişinin olaya kanştığma dair tanıklar henüz savcı tarafından dinlenmedi. Gözaltındaki şahsın kimliği tespit edildi. Bizim polis memurumuz değil. Hakkâri nüfusuna kayıtlı biridir. 

Heyet kaymakama bu kişiler kimdir ve neden ilçenizde dir ? Sizin personeliniz midir? 
Sorusunu yöneltmiş, kaymakam cevaben; "bu kişiler benim personelim değil, kim olduklarını bilmiyorum, neden ilçede bulunduklarını da bilmiyorum " demiştir. 
Heyet kaymakama ikinci olay diye tabir ettiğimiz ve savanın keşif yapması esnasında aracı ile gelip halkın üzerine ateş açtığı, bir kişinin ölümüne ve dört kişinin de yaralanmasına neden olduğu iddia edilen, isminin Tanju ÇAVUŞ olduğu ve görevinin ise ilçede uzman çavuş olarak bilindiği iddia edilen şüpheli ile ilgili bilgisini sormuş; Cevaben "kimliğini bilmiyoruz, bu konular savcılığın görevidir" demekle yetinmiştir. 
Heyet üçüncü olarak "Bu olaylar kamu personeli olmakla birlikte kontrolsüz veya hukuk dışı yöntemleri seçen güçler tarafından gerçekleştirilmiş olabilir mi? "sorusunu yöneltmiştir. Kaymakam cevaben "bize gelen bilgi eylemin PKK tarafından yapıldığıdır. Bu açıklamaları yapacak makam savcılık makamıdır. " şeklinde konuşmuştur. 


26. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***