24 Şubat 2019 Pazar

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 25

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 25



VIII- İNSAN HAKLARI DERNEĞİNİN 09.11.2005 GÜNÜ ŞEMDİNLİ'DE MEYDANA GELEN OLAYI DEĞERLENDİRMESİ 

İnsan Haklan Derneği ile bazı sivil toplum kuruluşlarından oluşan hevetin hazırladığı 25.11.2005 gün ve 202/2005/33-359 sayılı "9-10 Kasım Şemdinli Olaylarını Araştırma ve İnceleme Raporu"nda anılan olaylar. 
"Heyet 10 Kasım 2005 günü sabah erken saatlerde Şemdinli ilcesine gitmek için yola çıkmıştır.Yüksekova ilçesinden Şemdinli ilçesine doğru seyir halinde iken güvenlik önlemlerinin peyderpey artmakta olduğu gözlenmiştir. Şemdinli'ye 22 km kala Jandarmanın ilçe girişini kapattığı ve gelen araçlara ilçeye girişin ve çıkışın yasaklandığını bildirmesi üzerine heyetimiz kendini tanıtmış, geliş amacından mülki amirliğin haberdar olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine görevlilerce birtakım görüşmeler yapılmış ve yalnızca heyetimize ait üç aracın ilçeye girişine izin verilmiştir. Sonraki noktalarda sorunsuz bir şekilde 
ilerleyebilmemiz için plakalarımız ilerideki kontrol noktalarına bildirilmiş ve sorunsuz bir şekilde ilçe merkezine varılmıştır. 
İlçeye girişte sağ tarafta bulunan polis kontrol noktasının boş olduğu ve köz haline gelmiş çokça odun yığınının halen yanmakta olduğu, hemen yanında aynı büyüklükte ikinci bir ateşin yanmakta olduğu, ateş etrafında kimsenin olmadığı, ateşin içerisinde makineli silah tablasının bulunduğu ve kısmen yanmış olduğu, yolun ortasında bir araç mazot deposunun bulunduğu gözlenmiştir. 
İlçeye girişten itibaren tüm esnafin kepenklerini kapatmış olduğu, ilçe merkezinde görünürde güvenlik güçlerinin bulunmadığı, halkın büyük ve toplu bir kalabalık şeklinde ve sessizce ana cadde olan Cumhuriyet caddesi üzerinde bekleştiği ilçeye giriş yapan araçtakilerin kim olduklarının öğrenilmesi üzerine kalabalığın heyete doğru gelip heyeti alkışladığı gözlenmiştir. 
Heyet öncelikle bombalı patlamanın olduğu yere gitmiş ancak o esnada cumhuriyet savacının keşfini tamamlamış olması ve heyetimize olası eksikliklere karşı pasajı mühürleyeceklerini belirtmesi üzerine heyet pasaj içine girmemiş ve makul olan bu gerekçeyle oradan ayrılmıştır. 
Heyetimiz buradan ayrılarak randevularını gerçekleştirmek üzere kaymakamlık, 
emniyet müdürlüğü ve adliye binasının bulunduğu mahalle gitmiştir. Giriş kapısında silahlı polislerin bulunduğu, bina girişindeki güvenlik kulübesinin camlarının kınk olduğu, duvarlarında taş izine benzer izlerin bulunduğu, bina bahçesinde iki adet tahrip edilmiş araç bulunduğu, kaymakamlık ve adliyenin içinde bulunduğu binanın neredeyse tüm camlarının kırılmış olduğu, yerlerde cam kırıkları ile taş parçalarının bulunduğu, Kaymakamlık binasının giriş kapısının karşısında bulunan bir binanın camlarında çok sayıda kurşun izi bulunduğu gözlenmiştir. 
İlçede güvenlik güderinin yalnızca bitişik olan emniyet müdürlüğü, kaymakamlık ve adlive binası ile lojmanları koruduğu, bunun dışında ilçenin hiçbir verinde güvenlik gücü görülmediği, ana cadde üzerinde toplanan halkın kontrol ve sakinleştirilmesi ile ilçede bulunan belediye başkanları ve STÖ temsilcilerinin ilgilendiği gözlenmiştir. 

Heyetimiz görüşmelerini sürdürürken ilçedeki tansiyonun düşmediği, halkın 
dağıtmayarak ilçe merkezinde toplu halde bulunmaya devam ettiği, kalabalık bir grubun ilçe merkezinde sloganlı yürüyüş yaptığı, Ak Parti ilçe merkez binası önüne gelindiğinde bazı şahısların taş atarak zaten kınk olan parti binası camlarının kalan kısımlarını da kırdığı bu arada küçük yaştaki çocukların ısrarla emniyet müdürlüğüne doğru taş attıkları, kalabalık içinde bulunan yaşça büyük vatandaşların ise taş atılmaması yönünde sürekli uyanda bulundukları, çocukların ellerindeki taşlan alıp bıraktıkları, özellikle mülki idare binalanna 
yönelmemeleri için kalabalığın önünü kestikleri, sloganların devam etmesi ve kalabalığın dağılmaması üzerine kalabalığın bir anda sağa sola doğru kaçıştığı, bazılarının burnunu ve gözlerini bezlerle kapatmaya çalıştığı, bu arada toplantı halinde olan ve balkona çıkarak olayları gözleyen heyet üyelerinin geniz, burun ve gözlerinin yanmaya başlaması üzerine biber gaz kullanıldığının anlaşıldığı gözlenmiştir. 

YAPILAN GÖRÜŞMELER: 

Heyet bir gün öncesinden resmi randevu taleplerini iletmiş bu kapsamda mülki erkanla resmi görüşmelerini yapmak istemiş ancak nizamiyenin silahlı polislerce tutuluyor olması ve heyetin içeriye girememesi nedeniyle geliş amacı bu kez güvenlik güçlerine anlatılmış güvenlik güçleri telsizleri ile görüşmelerini yapmış ve akabinde heyetimize kaymakamın makamında bulunmadığı, C. Savcısının iş yoğunluğu nedeniyle görüşemeyeceği, Vali, Kaymakam, İl Emniyet müdürü, garnizon komutanı ve ilin diğer üst düzey yetkililerinin alayda; 
toplantı halinde oldukları iletilmiştir. Bu kez heyetimiz ilçe emniyet müdürünün de randevu talep edilenler arasında olduğunu belirtmiş, akabinde kendisi ile ancak bina girişinde görüşebileceğimiz belirtilmiştir. İl Emniyet Müdür Yardımcısı ile bina girişinde ayak üstü bir görüşme gerçekleştirilmiş ve görüşmede; mülki erkanın toplantı halinde olduğu, ilçede kontrolün sağlanmaya çalışıldığını, kendisinin her hangi bir açıklama yapmaya yetkisinin olmadığım, görüşme taleplerimizi aynca kendisinin de vali, kaymakam ve savcıya ileteceğini 
kibarca ifade edip görüşmeyi tamamlamıştır. 

HURŞİT TEKİN (Şemdinli Belediye Başkanı) 

Hurşit TEKİN yapılan görüşmede: "Patlama meydana geldiği zaman ilçede değildim. Taziye için bir köyde idim. Kaymakam telefonumdan arayıp "başkan hemen ilçeye gelmeni: gerekiyor, ilçede olaylar meydana geliyor, gelip olayları yatıştırmanız gerekiyor1 dedi. 15 dakika sonra ilçeye vardım, ilçede halkın panik içinde olduğunu gördüm. İlçenin önde gelen şahsiyetlerini yanıma alarak halkı sükunete devam ettim. Bu arada kalabalık bir grubun ilce girişinde bulunan polis noktasına doğru yürüdüğünü ve ûc polisin orada mahsur kaldığın güvenlik güderi bana bildirdi. Benden mahsur kalan polisleri kurtarmam istendi. Bunun üzerine olay mahalline gittim. Halk ve polis arasında meydana gelen arbedede yüzümden yaralandım. Beni hastaneye götürdüler. Hastanede yarım saat kaldıktan sonra dayanamayıp insanların arasına geri geldim. İlçe emniyet müdüründen polis noktasını oradan kaldırmasın istedim. Cevaben orada ağır silahların bulunduğunu ve bu yüzden noktanın terk edilemeyeceği taranma bildirildi.Bir süre sonra ilçe Jandarmaya Hakkâri milletvekili Esat CANAN, Hakkâri Belediye başkan Metin TEKÇE, Yüksekova Belediye Başkam Salih YILDIZ, ilçede bulunan Yüksekovalı Avukatlar ile birlikte durum değerlendirmesi için 
çağrıldım. Toplantıda mülki erkandan Vali Kaymakam ve üst düzey yetkililer ve C. Savcısı vardı. Toplantıda bu gerilimin nasıl dindirileceği tartışıldı ve emniyete teslim edilen üç kişinin göz altında olduğunun teyit edilmesi, olayda kullanılan aracın emniyet müdürlüğüne ait olduğunun teyidi istendi. Emniyet müdürü söze girip aracın kendilerine değil jandarmaya ait olduğunu belirtti. Vali'de müdürü teyit etti. Teslim edilen üç kişinin ise üç değil tek kişi olduğu belirtildi." 

Zeydan ÖZEL (Esnaf-görgü tanığı) 

Zeydan ÖZEL yapılan görüşmede: "Benim dükkanım patlamanın meydana geldiği pasajın tam karşısındadır. Ben olaydan 15 dakika önce o üc kişinin pasajı araç içerisinden gözlemlediklerini gördüm. Bunlardan kuşkulandım. Çaktırmadan amcam oğlunun dükkanına girip gözetlemeye devam ettim. Onlar da pasaja bakıyorlardı. Arabanın içinde ûc kişi bulunuyordu. İkisi arkada oturan sarıya çalan montlu kişinin elindeki siyah poşetle arabadan çıkıp pasaja doğru yürüdüğünü gördüm. Ben de dükkandan çıkıp arabanın yanına gittim. 
Elimi cebime koyup hiç görmüyormuş gibi orada beklemeyi başladım. Top sakallı olan beni gördü. Bu arada sürücü arabayı çalıştırıp yavaşça oradan uzaklaştı. Bu arada aracın plakasını aldım. Plaka 30.AK.933 idi. Beyaz renkli bir Renaultl9i marka araç idi. Tekrar kendi dükkanıma gittim. Birkaç dakika sonra pasajın içinden büyük bir patlama sesi geldi. Halk patlama yerine koşarken ben de oraya doğru yöneldim. 
Sarıya çalan montlu kişi pasajın aşağısına doğru telaşlı bir şekilde telefonu elinde konuşarak "neredesiniz şu an " diyerek hızlı adımlarla ilerliyordu. Ben de o adamın arkasından hızlı bir şekilde yürüdüm. Bu adam dükkan önünde bekleyen aynı araca bindi. Ben de halka 'bombayı patlatan bu adamdır' dedim. Halkta aracın önünü keserek onları tartaklamaya başladı. Sonrasında resmi polisler gelerek havaya ateş etmeye başladı. Aynı zamanda polisler bu üç kişiyi ablukaya alıp iki kişiyi arabaya bindirerek götürdü. Bu arada top sakallı olan kişi olay yerinden uzaklaşmaya başladı. Ben de kendisini tanıdığım için takip ettim. İleride yarbay ve askerler vardı. Ben de yarbaya yanaşarak  'yarbayım olaya kansan kişilerden bir tanesi de budur* dedim. Yarbay 'da 'tamam oğlum yakaladık" Dedi. Üç asker koluna girerek şahsı jandarmaya götürdü." Şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Muharrem TEKİN (Şemdinli Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı) 
Muharrem TEKİN beyanında: "Olay tam büromuzun karşısında meydana geldi. Araba odanın hemen önündeydi. Üç kişi gelip arabaya binmek istedi. Araba da odanın hemen önündeydi. Bende aşağı indim. Bu arada halk toplanmıştı. O üç kişiden biri pişkin "bir tavırla 'ne oluyor* dedi. Bu şahıslar kaçmaya çalıştılar. 10-15 kişilik grup bunları engelledi Vatandaşlar; "bombayı bırakan kişi aracın arkasında oturan kişidir. Onu bize teslim etmelisiniz" dedi. Halk bombanın patladığı dükkanda ölü olduğunu hâlâ bilmiyordu. Arabanın arka camı vatandaşlar tarafından kırıldı ve şahıs darp edildi. Aracın önünde oturan şoför de darp edildi. Önde oturan kişi aniden araçtan çıkıp arka bagajı açtı ve içinden bir, adet kaleşnikof marka silah çakardı. Ben bu arada bagajı gözetliyordum, içinde 3 adet kaleşnikof vardı. Şerit halinde keleş mermileri vardı. Bir iki tane kapalı poşet vardı. Bu şahıs silaha mermiyi sürmek istedi. Vatandaş ise keleşi şahsın elinden alıp bagaja koydu ve bağa kapağını kilitledi. Peşinden bu şahıs da vatandaşlar tarafından dövüldü. Bu esnada otuza yalan resmi polis gelip arabayı ve şahıslan çembere aldı. Polislere rağmen vatandaşla, aracın içindeki 
şahsı tekrar dövüyordu. Sonra bir panzer aracın yanına gelerek içerdeki tek kişiyi çıkarıp panzere aldı. Sonrasında halk arabayı tahrip etti. Arabanın içinden bir ajanda bir kroki ve isim listesi çıktı. Sonra kaymakam olay yerine geldi. Av. Mehmet EKİCİ ile birlikte aracın üzerine çıkıp açıklama yapmak istediler. Bu arada pasajda ölen şahsın cenazesi el üstünde getiriliyordu. Grup cenazeyi fark edip kaymakama yönelmeye başlayınca kaymakam açıklama yapamadan aracına binip olay yerinden aynldı. Bu arada on beşe yakın maskeli polis gelip havaya ateş açmasına rağmen halk dağılmadı. Bunun üzerine alay komutanı da olay yerine geldi. Halk komutana rica edince komutan emniyet müdürüne "silah atılmasın " dedi. Silahlar susunca halk tekrar arabaya yöneldi ve bu kez araç tamamen tahrik edildi. Bu arada 40-50 ye yakın asker de olay yerine geldi. Askerlerin başında bulunan yüzbaşı beni iterek 'tarayın 
bunları, biz yirmi kişi bunlara yeteriz' diye emir verdi. Yüzbaşı bu sözleri söylerken alay komutanı da oradaydı. Bunu duyan bir astsubay cadde ortasındaki demirlerin üstüne çıktı ve silahını halkın üstüne yöneltti. Benle bir arkadaş silahın namlusunu tutup yukan kaldırdıktan sonra silah ateş aldı. Bunu gören askerler de havaya ateş açtı. Alay komutanı tekrar müdahale 
edince silah atışlan durdu ve askerler geri çekildi. Sonra polis ve askerlerin tamamı emniyet müdürlüğünün önüne çekilip barikat kurdu. Aracın başında bekleyen halk grup grup çıkıp emniyet müdürlüğünün önüne doğru gidiyordu. Burada bir grup da aracın başında bekliyordu. 

Askerler emniyet müdürlüğünün önünde camlı kalkanlarla barikat kurmuştu. Bu askerler, emniyet müdürlüğü ve hükümet konağı halk tarafından taşlandı. Barikatların önünde biri emniyete ikisi askeriyeye mensup fic adet panzer vardı. Panzerler havaya askerler halkın üstüne doğru ateş açtı. Bu esnada iki vatandaş kursun varasıyla yaralandı. Bunun üzerine aracı bekleyen vatandaşlar da emniyet müdürlüğünün önüne gelince biber gazı kullanıldığı için halk dağıldı. Bu arada Altınsu köylüleri ilçeye doğru akmaya başladı. Polis köylüleri engellemeye başlayınca bu kez halk oraya doğru yürümeye başladı. Halk ile polis arasında 
arbede yaşandı. Halk polisi taşladı poliste havaya ateş açtı. Burada yaşanan 10 dakikalık gerginlikten sonra tekrar şehre yürüyüş yaşandı. Herkes meydanda toplanmaya başladı. Artık ortalıkta polis ve asker kalmamıştı. Saat 15:00 olmuştu. Bu arada bir uzman çavuşa ait araç çarşı içinde ateşe verildi. Saat 16:00-17:00 arası aniden beyaz renkli doğan marka bir araç hızla halkın üzerine doğru gelmeye başladı. Aracı süren Tanju ÇAVUŞ adlı, hepimizin tanıdığı bir uzman çavuş idi. Ziraat Bankasının önünde aracının ön camını açtı ve kendisine 
karşı hiçbir tepki yokken kurşunu bitinceye kadar halkın üzerine ateş açtı. Bü ateş üzerine 5 kişi yaralanmıştı. Yaralılardan Ali YILMAZ adlı kişi sonradan öldü. Tanju uzman çavuş halkı taradıktan sonra aynı hızla kaçarak Jandarmaya sığındı. Bu esnada savcı keşif yapmaktaydı. 
Uzman çavuşun halkı taraması üzerine keşif yanda kaldı. Bu keşif ancak saat 22.00 gibi yapılabildi, "şeklinde konuşmuştur. 

Seferi YILMAZ (Umut Kitabevi Sahibi) 

Seferi YILMAZ beyanında : "9.11.2005 tarihinde Cumhuriyet caddesi Öz îpek Pasajı Umut Kitabevi adlı işyerimde üç kişi oturuyorduk. Öğlen saatleriydi. Bu saatlerde genelde yemeğimizi kendimiz yapar ve kitabevinin arka kısmında arkadaşlarımızla yerdik. Aynı gün yemeğimizi yapmıştık ve yemek üzereydik. Yanımda aynı pasajda kundura satıcısı olan Metin KORKMAZ ve onun amcasının oğlu Mehmet Zahir KORKMAZ vardı. Ben pasajdaki diğer esnafi vemek vemek için çağırmak üzere arka bölümden öne geçiyordum ki camların kırılma 
sesini duydum. Perdeyi aralayınca kendi camım olduğunu fark ettim. O esnada yerde dönmekte olan el bombasını gördüm. Kendimi can havliyle dışan attım. Pasaj içinde benden başka kimse yoktu. Benim kapımın merdiveninden kaçarak uzaklaşan kumral, sarıya çalan montlu, orta boylu, sakalsız bir kişinin kaçtığını gördüm. Kaçarken henüz bomba patlamamıştı. Ben tam iç merdivenlerde idim. Önce "yakalayın! Bomba attı, montluyu yakalayın" diye bağırdım. Bu esnada içeride patlama meydana geldi. Patlama meydana geldiğinde ben halen dükkanın dışında fakat pasajın içinde idim. Kaçan şahsı caddeye kadar 
kovaladım. Ben kovalarken patlama sesini duyan vatandaşlar da pasaja doğru geliyordu. Ardından yine kaçan montluyu yakalayın diye bağınyordum. Halk bu şahsı kovalamaya başlayınca ben patlama yerine döndüm. İnsanlar benden önce patlama yerine-dükkana gelmişlerdi. Dükkanım toz duman içindeydi. Yaralı olan Metin KORKMAZ'u Bedri YALÇIN dışan çıkardı. İçerde bir kişi daha kalmıştı. Seslendim. Ancak ses gelmedi. Çıkmış olduğunu düşünerek kalabalığın yanına gittim. Sağdan soldan Mehmet ZAHİR'i sordum. "O da içerdeydi. Hastaneye mi götürdüler ona ne oldu?" diye sordum. Etrafıma baktım. 

Göremedim. Akrabalarına dönerek Mehmet ZAHİR 'de içerdeydi diye söyledim. 30-40 dakika sonra akrabaları dükkana girip Mehmet ZAHİR 'in cansız bedenini elleri üzerinde hastaneye götürdüler. Ben ise beyaz aracın yanına gittim. Aracın ablukaya alındığını gördüm. Ayrıca montlu şahıs aracın içinde arka koltukta oturmaktaydı. Aracın dışında onun arkadaşları olan iki kişi daha vardı. Halk içeridekine öfkeliydi. Dışarıdakiler de içerdekini korumaya, insanlan ikna etmeye çalışıyorlardı. Dışarıdaki bu iki kişi halka dönerek Biz güvenlik güçlerindeniz1 diyerek halkı yatıştırmaya çalışıyorlardı. Halktan da aracı ve bunları korumaya  çalışanlar vardı. İnsanlar aracı aramak istediler. Gelen resmi polisler ise bunu engellemeye çalışıyordu. Sonra halk aracın camlarını kırdı. Bir ara arka bagaj açıldı. Bagaj içinde üç adet kaleşnikof silah, kütüklerde iki tane el bombası, 10 adet dolu şarjör ve mermiler vardı. Yazılı belgeler ile işyerime ait kroki mevcuttu. Halk; kroki, harita vesaireyi basma gösteriyordu. 

Ardından polisler, özel timler ye askerler gelip halkı dağıtma amaçlı havaya ateş açtı. Emniyet müdürü ve üniformalı polisler panzerlerle geldiler. Araç dışında bulunan iki şahıs kendileri panzere bindiler. Araçta bulunan kişi ise halk tarafından polise teslim edildi ve polisçe panzere bindirildi. Teslimden sonra üzerinde adidas çizgili mont olan, top sakallı, beyaz tenli, 1,75 boylarında ince yüzlü olan şahıs olaydan haberi yokmuş gibi halkın arasından sıyrılıp 
olay yerinden uzaklaşmaya başladı. Ancak halktan birileri tanıdı ve onun arkasından hızla yürümeye başladı. Biraz ilerde Prestij Pastanesi önünde halk onu yakalamak isterken "çekilin üzerime gelmeyin, üzerimde bomba var" diyerek gelenleri tehdit etti. O ara yarbay ve askerler o kişinin yakınındaydı. Halktan birileri "yarbayım, bu şahıs ta araç içinde olanlardan bindir" 
dedi. Bunun üzerine şahıs askerler tarafından yakalanıp askeriyeye götürüldü," şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Tabir ERBAŞ (Şemdinli-Esnaf) 

Tabir ERBAŞ beyanında : "Olay esnasında işyerimde idim. Patlama sesi duyup çıkan çıktım. Saat 12:00 civan idi. Patlamanın olduğu yerden aşağıya doğru üzerinde açık kahverengi mont olan kumral, 1.70 boylarında, 75-80 kg civannda olan bir şahıs koşuyordu. Elindeki telefonla birileriyle konuşuyordu. Ben şahsın arkasından gitmedim. Yaralı olabilir endişesiyle patlamanın olduğu yere yöneldim. Orada bir yaralı vardı. Bunu hastaneye götürdüler. Tekrar ilçe merkezine döndüm. Halk içinde bir kişinin bulunduğu araca saldırıyordu. Aynca aracın dışında da iki kişi vardı ve içeridekini koruyorlardı. Dışarıdakiler den biri halkı engellemek için aracın bagajından keleş çıkardı. Ancak halk silahı onun elinden aldı. Halktan bir kısmı da şahısların dövülmesini engellemeye çalışıyordu. Ardından polis ve jandarmalar panzerlerle geldiler. Dışarıdaki iki şahıs kendileri panzere bindi. Araçtaki şahıs ise polis tarafından panzere bindirildi. " şeklinde beyanda bulunmuştur. 

Mustafa Cihat FESLİHAN (Şemdinli Kaymakamı) 

Mustafa Cihat FESLİHAN beyanında; "Bir buçuk yıldır burada görev yapmaktayım. 
Bildiğiniz gibi ilçemizde çeşitli patlamalar oldu. Bu son olaya gelince; dün öğlen vakti bir patlama sesi duydum. Ne olduğunu sorduğumda pasajda bomba patlamış dediler. Olayı yapan şahıs da vatandaşlarca alınmış ancak toplumsal kargaşa var dendi. Akabinde silah sesleri geldi. Vatandaşın araç çevresinde toplandığı ve kaymakamla görüşmek istediği talebi bana ulaştı. Olay yerine tek başıma gittim. Güvenlik güçlerini olay yerinden uzaklaştırıp aracın üzerine çıktım ve 'savcı işini yapabilsin diye ortalığı boşaltın' diyecektim. Bana karşı da 
protesto başladı. Zaten her şey bir anda oldu. Halk keşfin geç yapılması konusunda şikayetçi idi ve herhalde mülki idarenin keşif yapma yetkisi olduğunu düşünüyordu. Bu durumda mecburen olay mahallini terk etmek zorunda kaldım. Ancak savcıya keşfi yapması konusunda telkinde bulundum. Bilahare savcı keşfi yapmaya gitti. Ancak keşif yapılırken bir araçtan silah atıldı bilgisi bana ulaştı. Burada da yaralılar olmuş. Savcı keşfi yanm bırakmak zorunda kalmış. Bunun üzerine tekrar STÖlerle ilişki kurdum. Aynı gece halka keşfin yapılacağını 
anlattım. 

Şu anda bir kişi gözaltındadır. Diğer iki kişinin olaya kanştığma dair tanıklar henüz savcı tarafından dinlenmedi. Gözaltındaki şahsın kimliği tespit edildi. Bizim polis memurumuz değil. Hakkâri nüfusuna kayıtlı biridir. 

Heyet kaymakama bu kişiler kimdir ve neden ilçenizde dir ? Sizin personeliniz midir? 
Sorusunu yöneltmiş, kaymakam cevaben; "bu kişiler benim personelim değil, kim olduklarını bilmiyorum, neden ilçede bulunduklarını da bilmiyorum " demiştir. 
Heyet kaymakama ikinci olay diye tabir ettiğimiz ve savanın keşif yapması esnasında aracı ile gelip halkın üzerine ateş açtığı, bir kişinin ölümüne ve dört kişinin de yaralanmasına neden olduğu iddia edilen, isminin Tanju ÇAVUŞ olduğu ve görevinin ise ilçede uzman çavuş olarak bilindiği iddia edilen şüpheli ile ilgili bilgisini sormuş; Cevaben "kimliğini bilmiyoruz, bu konular savcılığın görevidir" demekle yetinmiştir. 
Heyet üçüncü olarak "Bu olaylar kamu personeli olmakla birlikte kontrolsüz veya hukuk dışı yöntemleri seçen güçler tarafından gerçekleştirilmiş olabilir mi? "sorusunu yöneltmiştir. Kaymakam cevaben "bize gelen bilgi eylemin PKK tarafından yapıldığıdır. Bu açıklamaları yapacak makam savcılık makamıdır. " şeklinde konuşmuştur. 


26. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder