21 Şubat 2019 Perşembe

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 7

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 7



XII-TERÖRLE MÜCADELEDE KURUMLARIN DEĞERLENDİRMELERİ 


Komisyonumuzca Başbakanlık, içişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Milli 
Güvenlik Genel Sekreterliği ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından 26.01.2006 tarih, 77,78,79,80,83 tarihli yanlarımızla; 
Genelde Türkiye'de özelde Doğu ve Güneydoğu ile Hakkâri bölgesinde; 

a) Meydana gelen terör olaylarının nedenleri ve bu olayların önlenebilmesine ilişkin yapılan çalışmalar ile hazırlanan güncel raporların tasdikli birer sureti ile, 

b) Faaliyet gösteren terör örgütleri tarafından kullanılan silah ve sair mühimmatın menşei, cinsi, sayılan ve menşei olan ülkelere göre mukayeseli dağılımının bir liste halinde çıkarılarak, ayrıca örgütlerin bu malzemeleri edinme yol ve yöntemlerini de belirten gerekli bilgiler istenmiştir. 

Buna göre; 

1. Başbakanlık 

Komisyonumuzun 26.01.2006 tarih, 83 sayılı yazısına cevaben Başbakanlığın 
13.02.2006 tarih, 090/0140 sayılı yazısında; Birinci husus ile ilgili olarak yazı ekinde Devlet Denetleme Kurulunun 18.03.1997 tarih, 1997/3 sayılı Anarşi ve Terörün Önlenmesi ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süregelen Terör Ortamının Kaldırılması için Alınması Gerekli Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Tedbirlerin incelenmesi ve Araştırılması Raporu ve bu rapora ilişkin cevabi 
yazılar gönderilmiştir.

İkinci husus ile ilgili olarak Başbakanlıkça yapılmış bir çalışma bulunmadığı 
belirtilmiştir. 

Devlet Denetleme Kurulunun 18.03.1997 tarih, 1997/3 sayılı Raporun Sonuç ve 
Öneriler bölümünde aynen; 

"Sonuç ve Öneriler: 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 1984 Ağustosundan beri devam eden 
bölücü terör, bugün için Ülkemizin en önemli sorunudur. Fakat, üniter devlet yapısını parçalamaya yönelik bu sorun aşılmaz da değildir. Anadolu'da yaklaşık bin yıldan beri birlikte yaşamış, et ve tırnak gibi kenetlenerek kederde ve kıvançta eşsiz bir birliktelik oluşturmuş, kardeşlik geliştirmiş insanlar arasına içerden ve dışardan çeşitli çevrelerce ve değişik gayelerle kin ve nefret tohumlan ekme emelleri, bölge insanının engin sağduyusu ile başarısız kalmıştır. 
Ancak, ne yazıktır ki uzunca bir süreden beri devam eden terör olayları bölgede 
yaşayanları sosyo-ekonomik ve kültürel bakımdan telafisi zor sıkıntılara düşürmüştür. Bu olaylarda pek çok masum evladını kaybeden bölge halkı, bin bir emekle sahip olduğu mal ve mülkü ile iş ve aşından da olmuştur. Bunun sonucu olarak da, terör ortamının yol açtığı derin acılarla içeriden ve dışardan gelen doğrudan veya dolaylı saldırılara karşı son derece duyarlı bir hale gelmiştir.Bu bakımdan böyle bir ortamda bölücü terörün ve onu besleyen etkenlerin 
süratle ortadan kaldınlabilmesi için öncelikle hükümetlere, siyasal partilere, kamu kurum ve kuruluşlannın yöneticilerine göre değişmeyen bir devlet politikasının büyük bir kararlılıkla ve kesintisiz uygulanmasının yanında, sosyo-ekonomik ve kültürel atılımlarla birlikte güven ortamının tesisi ile devlet ve bölge halkı arasındaki sevgi, şefkat ve güven köprüsünün hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kurulması gerekmektedir. 

Bölgede yıllarca süren terörün yol açtığı kuşku ve güvensizlik yerini süratle karşılıklı sevgi, hoşgörü ve güvene bırakmalıdır. Bunun isçin ise, güvenliğin mutlak surette sağlanarak terörist ile masum vatandaşın her halükarda birbirinden ayrılması ile masum vatandaşın korunup kollanması zorunludur. Bunu sağlayacak olanlar da istisnasız bölgede görev ve sorumluluk üstlenen kamu görevlileridir, öyle ki, bölgede görev yapan bazı kamu görevlilerinin kişisel yanlışlıklan ya da sahip oldukları yetkileri kendi kişisel çıkarları için 
kullanmaları, bölgede çoğu zaman sanki bir devlet politikası imiş gibi değerlendirilerek devletin yıpratümasına yol açmaktadır. Bunun önlenebilmesi bakımından da bölgede devlete güven duygusunu zayıflatan en ufak söz, hareket, eylem ve işlemlere asla müsamaha edilmemeli ve bu konuda acil ve etkin tedbirler kamuoyu vicdanında en ufak bir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde alınıp uygulanmalıdır. Etkin, güçlü ve dürüst bir kamu yönetimi 
için Bölgeye sürgün değil saygın, deneyimli ve seçkin kamu personeli gönderilmelidir. öte yandan, Bölgede sevgi, şefkat, hoşgörü ve güven köprüsünün oluşturulması; şüphesiz yeni bir anlayış ve yeni bir ruhla bölgeye yaklaşılmasının yanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yeni istihdam alanları yaratarak, ekonomik hayata canlılık getirecek, bölge halkının refah düzeyini yükselterek birlik ve beraberliği daha da pekiştirecek, kısacası terör ortamının ortadan kaldırılmasını sağlayacak ekonomik ve sosyo-kültürel bir 
kalkınma seferberliği ile başarılabilecek tir. 

Bölgede ekonomik kalkınma seferberliğinde öncelik; aile işletmeciliğine dayalı özel istihdam projelerine verilmelidir. 
Özel istihdam projelerinden kastedilen; yörelerin özellikleri de dikkate alınarak küçük çaplı tarımsal ve hayvancılık projelerinin yanında, bölgede yöresel el sanatlarının geliştirilmesi (halıcılık ve kilim dokumacılığı, trikotaj, terzilik, yorgancılık, ayakkabı tamirciliği, çiçekçilik, ağaç işleri, battaniyecilik, şal-şapık dokumacılığı, cecimlik... vs. gibi) Arıcılık, tavukçuluk, hindi yetiştiriciliği ve ipek böcekçiliği gibi emek yoğun işgücüne dayalı üretim faaliyetleridir. Bu tür projeler bir yandan ailelerin gelirlerini doğrudan arttırmakla kalmamakta, neredeyse ailenin bütün bireylerini ekonomik faaliyetin içine çekerek istihdam 
imkan» da yaratmaktadır. 

Yine bölge ekonomisinin canlanması, her şeyden önce bölgesel altyapının 
geliştirilmesine bağlıdır. Bu nedenle bölgede ulaşım ve enerji yatırımlarına özel bir önem verilmeli, Gaziantep-Şanlıurfa otoyolu projesi de süratle tamamlanmalıdır, GAP Uluslararası Havaalanı Projesinin dış dünyaya en etkin ve hızlı bir açılım için ne derece önemli olduğu göz önünde tutularak, projenin biran önce hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. 

Bölgede kentsel altyapının geliştirilmesi de önemlidir. Bu çerçevede; belediyelere imar planlamalarını düzenlemede inisiyatif tanınmalı, Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi nüfusu çok. hızla artan kentlerde şehir hizmetlerinin yerine getirilmesinde şehir nüfuslarının dikkate alınması sağlanmalı, bölgede yoğun göç alan kentlerde konut, içme suyu, kanalizasyon gibi sorunların acil olarak çözümlenmesi, temin edilmeli ve aynca bu illerde bulunan özellikle hazine arazilerinin belediyelere tahsisi yapılarak, modern şehircilik ihtiyaçlarına uygun düzenlemelerle çarpık kentleşmenin önlenmesi için gerekli tedbirler 
alınmalıdır. öte yandan, bölgede yatırım programlarında yer alan bütün projeler süratle tamamlanmalıdır. Bu yatırımlardan özellikle istihdam ve bölge ekonomisinin canlanması bakımından da son derece önemli olarak görülen baraj ve Organize Sanayi Bölgeleri gibi yatırımların kısa sürede tamamlanabilmesi amacıyla yeterli kaynakların sağlanması gereklidir. 

Ayrıca üzerinde uzun süreden beri hassasiyetle durulan ve bölgede çalıştınlamayan sorunlu tesislerin biran önce rehabilite edilerek ekonomiye yeniden kazandırılması da büyük bir önem taşımaktadır. 
Aynı şekilde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bu tesislerin işletmeye 
açılması bölge ekonomisine getireceği hareketliliğin yanında, bugüne kadar bölgede teşvikli yatınmlarla ilgili olarak ortaya çıkan kötü imajın silinmesi ve müteşebbisleri teşvik etmesi açısından da büyük bir önem arz etmektedir. 
Bununla birlikte, bölge ekonomisini canlandıracak topyekün bir kalkınma seferberliği için illerin mevcut ekonomik potansiyeli ve yatırım konulan objektif olarak ortaya çıkarılmalıdır. 

Bunu sağlamak bakımından da her türlü uzman personel ve teknik araçla donatılmış bir "Bölge Kalkınma Teşkilatı"mn kurulması da düşünülmelidir. Öyle ki DPT, DİE, TSE ve KOSGEB gibi kuruluşların uzman personeli ile takviye edilecek Bölge Kalkınma Teşkilatı; bir yandan fizibilite ve danışmanlık hizmetlerini yerine getirirken diğer yandan Valilik ve belediyelerin ihtiyaçlarına da hızla cevap verebilecek, kamu yatırımlarının süratle tamamlanabilmesi için görev ve sorumluluk üstlenecektir. Yine bu anlamda her il'de Valiliklerde bulunan "il Planlama ve Koordinasyon Müdürlüklerinin etkinleştirilerek, bunların sadece izleyen değil sorunları çözen, koordinasyon ve işbirliği yapan birer yapıya kavuşturulması sağlanmalıdır. 

Öte yandan, bölgede bir yandan erozyonu önlemek, bir yandan da istihdam yaratarak ailelerin gelir seviyesini yükseltmek için ormancılık projelerinden de yararlanılmalıdır. Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde özellikle açık orman ve hazine arazilerinde yapılacak pistacia (melengiç, antepfıstığı) ile capparis türü ağaçlandırma projeleri sonucunda bir yandan erozyon kontrol altına alınabilecek, büyük çaplı yeni İstihdam imkanları oluşacak, bölge halkının gelir seviyesi yükselerek Devlete olan sevgi, güven ve bağlılığı da artacaktır. 
Ayrıca, bölge ekonomisinin arzulanan hareketliliğe ulaşmasında Organize Sanayi 
Bölgeleri ile Küçük Sanayi Sitelerinin yaygınlaştırılması da büyük bir önem taşımaktadır. 
Bunun yanında Organize Sanayi Bölgeleri ile Küçük Sanayi Sitelerinin mahalli istihdam yaratmada oynadıkları rol de unutulmamalıdır. 
Bölgede bugün için toplumu büyük ölçüde tedirgin eden sorunların kısa vadede tarım ve hayvancılık alanında atılacak adımlarla çözümlenebileceği, bu atılımların bölgede yoğun istihdam ve gelir artışı yanında toplumsal uzlaşma ve barış için de şart olduğu gözden kaçırılmamalıdır. 

Kısaca hatırlatmak gerekirse, bölge tarımının arzulanan seviyeye ulaşabilmesi 
bakımından öncelikle bölgede baraj yapımı dışında kalan sulama yatırımlarının 
hızlandırılması ile bazı teşvik ve desteklemelerle bireysel sulama yatırımlarının daha da artırılması ve mevcut sulama yatırımlarından azami verim alınması konusunda Devletin görevli bütün kamu kurum ve kuruluşları arasında İşbirliği ile gerekli planlı çalışmalar yapılmalıdır. 

Bölgede hayvancılık, kırsal kesimde yaşayanların en önemli geçim kaynağıdır. Ancak ne yazıktır ki, bir hayvancılık merkezi olan bölge, bugün terör nedeniyle bu niteliğini hızla yitirmiş bulunmaktadır. Bölgedeki sosyo-kültürel ve ekonomik sıkıntıların aşılabilmesi balonundan bölge hayvancılığının terörün her türlü olumsuz şartlarına rağmen geliştirmesi yollan aranmalı, başta bölgede devlet-vatandaş işbirliği içinde hayvanların beslenmesi ve barınması için uygun özel güvenli alanların oluşturulması olmak üzere hayvancılık alanında karşılaşılan güçlükler ve engeller en kısa sürede giderilmelidir. 

Öte yandan, sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kalkınması için değil, çağı 
yakalamak üzere Ülkemize yeni bir çehre kazandıracak olan Güneydoğu Anadolu Projesinin mevcut sorunları süratle halledilmelidir. 
Bu bakımdan, Güneydoğu Anadolu Projesinin arzulanan hedeflere ulaşabilmesi, için; bölgede su kaynaklarım geliştirme projelerine gereken önem verilmeli tarla içi hizmetler ile sulama projelerinin uyumlaştırılması sağlanmalı, arazî toplulaştırması çalışmalarına hız verilmeli, çiftçi eğitimi ve yayım faaliyetleri etkin bir şekilde sürdürülmelidir. Bu çalışmalarla birlikte sulama teknolojilerinin geliştirilmesi için yoğun bir gayret sarfedilmeli, sulama yönetimi için finansman desteği ile bölgesel altyapı projelerine gereken önem verilmelidir. 

Bu arada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sınır ticaretinin gerek bölge gerekse ülke ekonomisi için ne derece önemli olduğu özellikle körfez krizinden sonra bölgede yaşanan ekonomik durgunlukla birlikte bir kere daha anlaşılmış bulunmaktadır. 
Bölgede yeni gümrük kapılan açılarak sınır ticaretinin geliştirilmesi, yeni iş imkanları yaratacağı gibi gerek bölgeden yapılacak ihracatı, gerekse taşımacılık sektörünü olumlu yönde etkileyerek bölge ekonomisine canlılık kazandıracaktır. 
Bu bağlamda Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattının kısmen de olsa açılması bölge ekonomisi açısından son derece sevindirici bir gelişme olmuştur. Ancak, petrol boru hattının bölücü terör örgütü PKK'nın saldırılarına karşı korunması gereği de gözden kaçırılmamalıdır. Bununla beraber, Habur Gümrük Kapısı da bölge ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak gümrük kapısının daha etkin bir hale getirilebilmesi bakımından eksiklikler süratle giderilmeli, araç giriş ve çıkışlarındaki uzun kuyrukların önüne geçilmelidir. 

Bölgede özel sektör yatırımlarının desteklenmesinin önemi tartışılamaz. 
Bölge halkının özlemi olan fakirliğin giderilmesi ve refahın artan bir şekilde 
yükseltilmesi için şüphesiz Devlet tüm imkanlarını seferber edecektir. Ancak bölgenin birikmiş sorunlarının sadece Devletin çabalarıyla kısa sürede giderilmeyeceği de bir gerçektir. 
Bu nedenle özel sektörün tanm, sanayi ve üretim alanlarında yeni bir teşvik anlayışıyla desteklenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda mevcut kaynakların sınırlı oluşu ihtiyaç duyulan her konuda yatırım ve teşvike imkan vermeyeceğinden teşvik politikalarının uygulanmasında; zaman, mekan ve yatırım konusu veya sektörler itibariyle öncelikler belirlenmeli, teşviklerin 
ve yatırımların bir program dahilinde uygulanması sağlanmalıdır. 
Bölgede acil destek programının uygulanmasına devam edilmesi ve bu fondan 
sağlanacak kaynakların yine doğrudan Valilikler emrine tahsisi ile kullanımlarının Valilerin inisiyatifinde olacak şekilde sürdürülmesinde büyük yarar görülmektedir. Ayrıca, 1984 den bu yana mevcut terör ortamı, Bölgedeki esnaf ve sanatkarları da büyük ölçüde sıkıntıya düşürmüştür. Zaman zaman ülkede ekonomiyi düzlüğe çıkarmak amacıyla yürürlüğe konulan ekonomik istikrar tedbirleri de bu konuda yaşanan sıkıntıların daha da artmasına yol açmıştır. Toplumun büyük bir bölümünü yalandan ilgilendiren esnaf ve sanatkarların ekonomik hayatta yeniden arzulanan yeterliliğe sahip olabilmelerini temin için 
vergilendirme, kredilendirme, teşvik uygulama ve sosyal güvenlik hizmetleri alanlarında karşılaştıkları sıkıntıların süratle çözümlenmesi de gerekli görülmektedir. 
Öte yandan, halen Ülkemizde entegre bölge planlamasının uygulandığı tek bölge olan Güneydoğu Anadolu bölgesinde beklenen gelişmeler ve hazırlanan plan hedeflerinin gerçekleştirilebilmesinde rol üstlenebilecek, bölgedeki sanayileşmenin gerektireceği destek hizmetlerim etkin bir şekilde yerine getirebilecek bir "Ekonomik Kalkınma Ajansı"run kurulmasında da fayda mülahaza edilmektedir. 
Yine Güneydoğu'da bir Tekstil İhtisas Merkezinin kurulması, bölgede sulama 
imkanlarının artması ile birlikte hem üreticilerin yönlendirilmesi ve hem de rekoltenin ve kalitenin yükseltilebilmesi için son derece önem arz etmektedir. 
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da güven ortamının sağlanması ile birlikte, bu ortamı pekiştirecek, bölge insanının aş ve iş sıkıntılarını giderecek, bölge ekonomisine canlılık getirecek ekonomik projeler, şüphesiz terör ortamının ortadan kaldırılmasında son derece önemlidir. Ancak, ekonomik kalkınma çabalarının sosyo-kültürel tedbirlerle de desteklenmesi elzemdir. 

Bu balomdan bölgede her türlü etkinliklerden istifade edilerek öncelikle toplumsal kaynaşmayı sağlamak, önde gelen hedeflerden olmalıdır. Bununla beraber, bölgede sosyokültürel faaliyetlerin arzulanan düzeyde sergilenebilmesine imkan tanıyacak uygun altyapı ve tesislerin sayısı arttırılmalıdır. 
öte yandan, bölgede yer değiştirenlerin sorunları ile yakından ilgilenilmeli, devlet terörden doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görenleri sevgi ve şefkatle kucaklamalıdır. 

Unutultnamalıdır ki, Bölgede yaşanan yoğun göç ve buna bağlı sıkıntılar sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu değil, bütün yönleri ile ülkenin genelini de ilgilendirdiğinden ayrıca önem taşımaktadır. Bu açıdan hangi nedenle yer değiştirirse değiştirsin, yerlerinden ayrılanların ve bilahare geri dönüş yapmak isteyenlerin barınma, beslenme, iş kurma, iş bulma, sağlık, eğitim gibi sıkıntılarının çözümüne yönelik etkili ve sonuç alıcı çalışmalar yapılmalıdır. Bunun yanmda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da "Merkezi Köyler ve Toplu 
Çiftlikler Projesi", kırsal kalkınmayı sağlayacak önemli bir araç olarak görülmektedir. Şüphesiz, bölgede terör ortamının ortadan kaldırılmasında eğitim alanında karşılaşılan güçlüklerin aşılması da son derece önemlidir. Devlet bütün tedbirleri alarak eğitim-öğretim çağındaki öğrencilere bu imkanı sağlamalıdır. 
Bu nedenle yatılı ilköğretim bölge okulları, taşımalı sistem ve hatta mobil eğitim 
sistemi gibi bütün imkanlar seferber edilerek bölgedeki eğitim sorunu çözümlenmelidir. Öyle ki, eğitim ve öğretimden yoksun kalan bu çocukların Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kurutulmaya çalışılan terör bataklığının öz suyunu ve terörün kurumayan kaynağını oluşturacakları açıktır. 
Yine, Devletin en önemli görevlerinden birisi de, bölgede herhangi bir nedenle 
zorunlu ilköğretimden yararlanma şansım bulamamış ve okur yazar olamayan yetişkinlere okuma ve yazma becerisini kazandırmaktır. 
Aynca, bölgede sağlık sorunlarının aşılması bakımından da topyekün bir seferberlik başlatılmalı, bölge insanının sağlık hizmetlerini bölge dışında ya da büyük şehirlerde aramasına mutlaka bir çözüm bulunmalıdır. 
Öte yandan, bölgede fakru zaruret içinde bulunan bölge halkının sağlık sorunlarının giderilebilmesi için bir yandan yeşil kart uygulamaları yaygınlaştırılırken, diğer yandan da "genel sağlık sigortası" ile "işsizlik sigortası" gibi uygulamaların da başlatılması planlanmalı, bu anlamda özel sigortacılık hizmetleri de desteklenmeli ve hatta devletin öncülüğünde büyük 
oranda terörü bir insan haklan sorunu gibi değerlendiren ülkelerin sigorta şirketlerinin iştirakleri ile oluşturulacak bir ana sigorta kurumuyla bölgenin topyekün teröre karşı sigortalanması hususu da ciddi olarak değerlendirilmeli dir. 
Bölgede kontrol edilemeyen nüfus artışının issizlikle beraber fakirliği de büyük ölçüde arttırdığı unutulmamalıdır. Bu bakımdan aile planlaması çalışmalarına gereken önem verilmelidir. 

Bölgede sosyo-kültürel kalkınma seferberliğinde sporun sosyal barışı sağlamada 
oynadığı rol de gözardı edilmemelidir. Bu nedenle, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu tileri Olimpik Başarı Hedefine Yönelik Sporcu Gençlik Yetiştirme Özel Projesi"nin hedeflenen oranda gerçekleştirilebilmesi için bütün imkanlar seferber edilmeli dir. Ayrıca toplumda sevgi, kardeşlik ve güven ortamının oluşmasında yazılı ve görsel basının da rolü büyüktür. Bu bakımdan, öncelikle Bölgede televizyon ve radyo yayınlarının ulaşamadığı bölgeler ivedilikle tespit edilmeli, ölü bölgelere daha güçlü aktarıcı veya vericiler kurularak, radyo ve televizyon yayınlarının Bölgenin tamamında izlenmesi sağlanmalıdır. 
Günümüzde artık Güneydoğu denildiğinde sadece terörün akla gelmesinin önüne geçilmeli, bölge sadece terör olayları ile değil sosyo-ekonomik ve kültürel seferberliği ile de tanıtılmalıdır. Bölge halkı bunda son derece duyarlı ve haklıdır. Çünkü, terörün büyük oranda kontrol altına alınmasıyla beraber, bölgede bütün yönleriyle bir restorasyon seferberliği başlatılmıştır. Güneydoğu Anadolu Projesi gibi büyük boyutlu tarım ve hayvancılık projeleri ve büyük yatırım tesisleri ile mahalli el sanatlarının yaygınlaştırılması şeklindeki yoğun yatırım ve kalkınma seferberliğinin yanında şenlikleri, festivalleri, spor gösterileri ve üniversite oyunları ile bölge zengin etkinliklere sahiptir. Halk en geniş katılımı ile bu 
seferberliğin içindedir. 
Öte yandan, bölgede gerçekleştirilecek sosyo-ekonomik ve kültürel kalkınma 
seferberliği içinde bölge kadının oynayacağı rol de ihmal edilmemeli ve bu kalkınmada kadının aktif ve etkin bir şekilde yerini alabilmesi için gerekli planlı çalışmalar yapılmalıdır. 

8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder