23 Şubat 2019 Cumartesi

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 16

HAKKARİ İLİNİN GENEL DURUMU, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VE HAKKARİ'DE MEYDANA GELEN TERÖR OLAYLARI BÖLÜM 16



Şemdinli Cumhuriyet Savcısı Harun AYIK; 

"BAŞKAN- Peki, 1 Kasımdaki o patlamanın tahkikatını yürütüp, bağlı olduğunuz 
Van'a mı gönderiyorsunuz?.. 
HARUN AYIK-Tabiî, gönderdik. 
BAŞKAN- Mesela, bizzat savcı olarak siz o 1 Kasımdaki tahkikatı yürüttünüz mü? 
HARUN AYIK- Evet, ben yürüttüm. O dosya şu anda Van Cumhuriyet 
Başsavcıhğındadır. 1 kişinin hakkında da yakalama emri çıkarıldı. 
BAŞKAN- Tevkif müzekkeresi mi, yakalama mı? 
HARUN AYIK- Yakalama emri. Şahsın da Kuzey Irak'ta olduğu belirlendi. Halen yakalanmış değil. 
BAŞKAN- Yakalama değil de, buna tevkif mi diyelim? 
HARUN AYIK- Tabiî, gıyabî tutuklama. Yeni kanunda bunun adı yakalama emridir. Artık gıyabî tutuklama diye bir şey kalmadı. Yakalama emri... Yani, hakkında mahkeme tarafından çıkartılmış yakalama emri var. Cuma Bircan isimli. Yani, bence bir numaralı şüphelidir kendisi. Yani, bu isimleri gazetede yayımlamazsanız... Bu şahsın, arandığını kendisi bilmemesi gerekir tabiî. Yoksa Türkiye'ye gelmez. 1 kişi halen aranıyor. 1 kişi de tutuklanmıştı, daha sonra serbest bırakılmıştı. Bombalamanın meydana geldiği aracın en son sahibi o olayda tutuklanmıştı. Orada en son tutuklandıktan sonra bu ismi verdi. Biz de 
hakkında yakalama emri çıkarttık. Şahsın Kuzey Irak'a kaçtığı tespit edildi. Halen aranmaktadır. 
BAŞKAN- Peki, oradaki o patlayıcıların cinsi vesaire, onlar belirlendi mi? 
HARUN AYIK- Onlan biz Van Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdik. 
BAŞKAN- Sizin bilginiz yok yani? 
HARUN AYIK-Evet. Bence 1 Kasım olayıyla ilgili çok önemli bir safhaya gelindi. En azından 1 kişi aranıyor halen. O yakalandıktan sonra olay aydınlığa kavuşacaktır. 
BAŞKAN- O bir kişi nereli? Şemdinlili mi? 
HARUN AYIK- Evet. 
BAŞKAN- Sanki onu da biz Yüksekova'dan geldi falan diye biliyoruz. 
HARUN AYIK- Şemdinlili kendisi. Fakat, tutuklanıp daha sonra serbest bırakılan 
şahıs Yüksekovalı. Aracı Yüksekova'da satmış. En son satan şahıs Yüksekovalı. Aracı Cuma Bircan isimli şahsa satıyor. Herhalde bombanın meydana geldiği araç bu. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova)-Beyaz Şahin araç... 
HARUN AYIK- Evet. 
BAŞKAN- Evet, şimdi bununla ilgili sorusu olan arkadaşımız var mı? 1 Kasımı da 
böyle bitirelim isterseniz.. .Hüsrev Bey, buyurun. 
F. HÜSREV KUTLU (Adıyaman)- Genelde bu araç bombalamalarında veya araçların kullanılmasında ne kimse satın alır veya adına kayıtlı olan arabada böyle bir şey yapmaz. Çünkü, motor şasi numarasından aracın kime ait olduğu belli olur. Bunun yerine, daha çok, çalıntı veya kimliği kaybedilmiş araçlar kullanılır. Aracın üzerinde olmasından başka bir kanaati pekiştirecek bir bulgu var mıdır? 
HARUN AYIK-Gerçekten bunun satışı da trafikten değil yalnız. 
F. HÜSREV KUTLU (Adıyaman)- Gayri resmî olarak... 
HARUN AYIK- Gayri resmî. Satın alırken ismini de söylememiş bu şahıs. Yani, satın alırken ismini söylemiyor, gizlice satın alıyor. Satan şahıs bunu Şemdinli'de görüyor. Yani, ifadesi alındıktan sonra. İlk başta, tabiî, ifadesi alınıp serbest bırakılıyor bu Yüksekova'daki şahıs, dediğimiz şahıs. Bu şahıs ifadesi alındıktan sonra Şemdinli'de görüyor ve Şemdinlili dediğimiz bu şahsı görüyor ve tanıyor. İsmini soruyor, Cuma adım söylüyor. Kendisi yaptığı araştırmada isminin Cuma Bircan olduğunu söylüyorlar. Yani, aracı satın alırken ismini söylemiyor tabiî. Ama, bu, tabiî, adliyeyi ilgilendiren bir olay. Daha sonra, tabiî, adlî bir olay 
olduğu için... 
BAŞKAN-Van'da soruşturması devam ediyor. 
HARUN AYIK-Evet." 
Hakkâri Emniyet Müdürü Yaşar AĞDERE; 
"MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Peki, 1 Kasım 2005 tarihinde iliniz Şemdinli İlçe 
merkezinde bulunan jandarma gazinosunun yanındaki büfenin önünde meydana gelen patlamada bir otonun kullanıldığı yayın organlarınca belirtildi. Bu olayın çözülmesi bakımından çok önemli bir karine teşkil edecek söz konusu oto sahibi veya sahipleriyle ilgili ... bu zamana kadar ne gibi bir işlem yapmıştır? 
YAŞAR AĞDERE - Bu olayla ilgili olarak, zaten otonun plakasını tespit ettikten 
sonra biz Van plakalı bir araçtı 65 EU 335, aracın sahibini çıkardık. Sahibini bulduktan sonra bu aracın dört beş el değiştirdiklerini gördük. Ben bizzat Van Emniyet Müdürüyle görüştüm. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Yedi sekiz el değiştirdiği söylenmişti. 
YAŞAR AĞDERE - Olabilir, tam sayısını bilmiyorum, epey bir el değiştirmiştir. En 
son Abdulcebbar Salar isimli şahısta... Bu şahıs dedi ki: Aracı ben iki kişiye sattım. Ama bu şahısların ben telefonlarını almadım, isimlerini de bilmiyorum, dedi. Savcılığa bu şekilde çıkardık, savcılık serbest bıraktı. Sonra bu şahsı tekrar çağırdılar, tutukladılar. Tutuklandıktan sonra, beş gün falan içeride kaldıktan sonra bir daha orada ifade vereceğini söylüyor ve aracı sattığı kişiyi orada söylüyor savcılığa. O şahsı da biz arıyoruz şu anda. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Kuzey Irak'a mı kaçtı? 
YAŞAR AĞDERE - Muhtemelen öyle gözüküyor. Evet. 
BAŞKAN - Başka soru sormak isteyen?.. 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) -Kaçtığını bildiği bir adamın ismini verebilir mi 
kurtulmak için? 
YAŞAR AĞDERE - Bu adamın evinde biz arama yaptık, bazı araç diskleri, parçalan falan bulduk; muhtemelen o bombalama olayında kullanılmış gibi izlenim var." 
AHMET ERSİN (İzmir) - Peki o 1 Kasımda 150 kiloluk bombanın şehre sokulması, tek girişi olan ilçeye, 150 kiloluk bomba, yani ülkede patlatılan ikinci büyük bomba, bir aracın bagajmda kente giriyor, bu dikkat çekmez mi? 
YAŞAR AĞDERE - Çekmez efendim. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Bagajın çökmesi lazım yani. 
YAŞAR AĞDERE - O araca nerede yüklendi bu bomba; bunu henüz çözemedik. 
Belki bombalar parça parça getirilip konabilir, nereden getirildi; şehrin bir sürü girişi var. Kırsal alandan da.. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) -Parça parça getirildiği zaman bombalan orada monte etmek, bağlantı kurmak şehir merkezinde epey zaman alacak. Görülmez mi yani? 
YAŞAR AĞDERE - Görülmeyebilir. Orası 14 000 kişinin yaşadığı bir ilçe merkezi. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Bombanın montesi, 150 kilonun bağlantısı, yani epey zaman alır gibi, birkaç saat zaman alması gerekir. 
YAŞAR AĞDERE - Bilemiyorum onu. Onunla ilgili şu anda..." 

Hakkâri Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hüseyin 
KESKİNKILIÇ; 

"1 Kasım patlamasını ben Ankara'da görevliyken öğrendim, büyük bir patlama. Ben bu patlamanın, 1 Kasımdaki birçok işyerinin ve evin yıkıldığı patlama olayında, arkadaşlarımla görüştüğümde, bunun örgüt işi olduğu şeklinde kanaat getirdim-, çünkü, bazı olaylarda örgüt bölge insanına, oradaki Kürt vatandaşlarımıza karşı da bayağı bir hasar meydana getirmişti bu eylem. Polis ve askerlerimiz de bu eylemde yaralanmıştı; ancak, herhangi bir şekilde -şükürler olsun ki- bir ölüm olayı meydana gelmemişti; ama, örgüt daha 
sonradan bunu üstlenmedi; yani, bölge insanı da zarar gördüğü için bu olaylardan bunu üstlenmedi. Ben, 1 Kasım patlamalarının örgüt işi olduğuna inanıyorum ve o yönde istihbarı bilgilerimiz var, örgütün yaptığına ilişkin." 
Hakkâri Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Sefer RESULOĞLU; 
"AHMET ERSİN (İzmir) - Peki, Şemdinli'de 1 Kasımda o İSO kiloluk bombanın 
patlaması. Bu, tabiî, Türkiye'de patlatılan ikinci büyük bomba olduğu söyleniyor. Bu 150 kiloluk bombanın Şemdinli'ye girişinde -tek girişi var zaten- nasıl kimsenin haberi olmadı? 
Bir de, 150 kiloluk bomba arabanın bagajında taşınırsa, o arabanın bagajı neredeyse yerlere sürünerek gider. Dolayısıyla, nasıl kimse fark etmeden Şemdinli'nin içine girdi ve gazino civarında park etti? 
SEFER RESULOĞLU - Şimdi, efendim, Şemdinli'nin tek girişi yok. Şemdinli'nin 3 
tane girişi var ve bu girişlerden ayrıca, yine, köylerden veya mahalle aralarından gelip, müstakilen patika veya toprak yol şeklinde olan girişler de var. Bu girişlerde kontrol emniyet müdürlüğünün görevlileri tarafindan yapılmaktadır. Nasıl girmiştir, ne şekilde girmiştir, o konuda bilgim yok. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Giriş noktalarında kontrol yok mu, 3 giriş var dediniz de? 
SEFER RESULOĞLU - 3 giriş var efendim. Giriş noktalarında kontrol var. Bu 
kontroller 24 saat esasına göre devam ediyor. Bu kontrollerde görevli olan şahıslara bilemiyorum sormak gerekiyor herhalde. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Yani, bir ihmal mi var o şahıslarca? 
SEFER RESULOĞLU - Hayır, ben öyle değerlendirmiyorum. Bunu parça parça 
getirip, şehrin içinde de monte etmiş, birleştirmiş olabilirler, sırtında da şahıs getirmiş olabilir, her şey mümkün; çünkü, giriş kontrolü dediğimiz zaman, tamamen ilçenin etrafı tel örgüyle çevrili, sadece nizamiye var, buradan içeriye giriş var şeklinde anlaşılmasın efendim." 

Hakkâri Belediye Başkanı Metin TEKÇE; 

"Yine, 1 Kasımda, tabiî, ben, bunu, sonradan -benim kendi gözlemim ya da şeyim değildir- özellikle Şemdinli'deki insanların sadece söylediği boyutuyla, eğer uygun görülüyorsa. Ben, gerçi raporuma ekledim, bir paragraf olarak. 
Bayramdan önceki gün oluyor, askerî jandarmaya çok yakın bir noktada takside bir patlama meydana geliyor. Gazinonun önünde, hiçbir şekilde gazinoda hiç kimse yok ve sokağın karşı tararında, yine askerlerin ya da subayların evleri var, o da bir gün öncesinden boşaltılmış. Tabiî, Şemdinli halkı şunu söylüyordu; bayram arifesi olmasından dolayı, bizler, sonuçta askerlerin bayrama gittiği düşüncesindeydik. Boşaltılmıştı. Yani, ben bunun şeyini ortaya koymuyorum; fakat, böyle bir durum söz konusu" biçiminde beyanda bulunmuştur. 
Şemdinli Belediye Başkanı Hurşit TEKİN; Ramazanda. İki, üç gün ramazana kala, akşam büyük bir bomba Şemdinli'de patladı. 

Saat 11.00'de büyük bir bomba patladı. Bir arabaya patlayıcı madde konulmuş. Kimi diyor 200 kilo, kimi diyor 150 kilo patlayıcı falan vardır. Öyle bir bomba patladı, ben diyelim Türkiye'de bir zaman İstanbul'da, nerede, bir konsoloslukta patlamış, öyle bir bomba patladı. 50-60 dükkân, hepsi birden çok büyük bir hasar meydana geldi, birkaç tane de yaralı oldu, 17- 15 kişi yaralandı. O da kimse can kaybı olmadı, büyük bir can kaybetmedi, büyük bir zarar 
gelmedi; ama, çok büyük bir mal zararı geldi. 

Tabiî, kimse bilmiyor, millet şaşkın. Bayrama iki gün kalmıştır. O akşam, ben de saat diyelim 9'da, 09.30'da ben de camiden çıktım, teravi falan kıldım, camiden çıktım. Bakıyorum hükümet konağı... Ben arabayla gidiyorum. Tabî, millet gelip geçiyordu. Bana dedi, Başkan dedi, oraya geçiş yasaktır. Dedim niçin, dedi valla, askeriye, polis, güvenlik kuvvetleri burada yolu tutmuşlar, burada geçiş yasak. Dedim hayrola; ben de eve gidiyordum, dönüyordum camiden arabayla. Ben de tabiî dedim, bu belediyeyi, bu bitişik yollardan dedim dönüş... Ben de gittim, uzakta, tabiî, polis arkadaş, güvenlik kuvvetleri, asker falan kaldırdılar, bu tarafa gelme. Hem hükümet konağı hem de polis lojmanı o tarafta var, dedi bu 
tarafa gelmeyin. Kimse bilmiyor konuyu, ben de bilmedim. Tabiî, eve gittim. Saat 11 herhalde, 1 Ti 10 geçiyordu, çeyrek geçiyordu, bu civarda bir büyük bir ses geldi. Ben dedim Şemdinli'yi havaya uçurdular. Baktım, bu bizim belediye... Hem belediye o tarafa düşüyor hem ilçe jandarma o tarafa... Dedim bir alev, bir duman, pencereden bakıyorum. Dedim nedir bu; ben Kaymakam Beye telefon açtım, telefon cevap vermedi. Ben belediyeye telefon açtım, dedim, yakınsınız, bu nedir; itfaiye geçsin oraya, bir alev var. Dedi, valla korkuyoruz. Dedi bu 
birkaç tane parça buraya da gelmiş, ama, belediye biraz uzaktır. Cam mam, hiç kalmadı belediyede. Uzaktaydı, cam... Belediyenin camı hep dedi döküldü. Dedim gidin, nöbetçilere dedim, gidin bir müdahale edin. Dedi, valla biz gidemiyoruz, korkuyoruz. Hatta, ki ilçede ya emniyette bir cevap gelmese, bir telefon gelmese biz gitmiyoruz. Dedim tamam. İkinci defa ben telefon açtım, üçüncü defa telefon açtım. Dedim size haber gelmedi, dedi valla bir telefon 
geldi dedi, hemen gelin. Tabiî, itfaiye araçları gittiler, müdahale ettiler, bu yangın mahallini söndürdüler. 

Tabiî, sonra bizim İçişleri Bakanı da o olaylardan dolayı oraya da gelmiş, baktılar. 
Kimse bilmedi, sonuç çıkmadı, kim patladı, nereden kaynaklandı, bir sonuç elimize gelmedi." biçiminde beyanda bulunmuştur. 
Yüksekova Belediye Başkanı Salih YILDIZ; 
"Yine, özellikle 1 Kasım 2005'te, Şemdinli'de ve Şemdinli halkının tabiriyle kıyamet bombası denilen ve komisyonunuzun belki belli mensupları oraya gelmiştir, İçişleri Bakanımız geldi, bombanın patladığı sokakta, girişte sol tarafla gazino var, askerî gazino, yan tarafı uzun çarşı şekli, üstü binalar, uzatmalılar, subaylar, karşısında yine dükkanlar üstü binalar, polislerin oturduğu. O gece, Fenerbahçe ve sanırım Milan maçının olduğu... 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Schalke. 
M. SALİH YILDIZ - Olabilir, orayı karıştırabilirim, onu düzeltelim. 
O maçın olduğu, açık söyleyeyim, bu maçların olduğu her yer tıklım tıklımdir, 
Özellikle gazinolar ve benzeri; ama, o saatte, o bombanın patladığı saatte, ne lojmanlarda hiçbir insanın olmaması ne gazinoda hiç kimsenin olmaması, sadece karşıdaki köşede 3 tane öğrencinin evinde, yerli öğrencilerin kiraladığı bir evde 3 sivilin kaldığı bir durumda, bu halkta, bu biliniyordu, anlaşılmıştı; ama, bunu yapanlar kendilerine zarar vermek istemediler, sonuçta, halkın malına; çünkü, Yüksekova'da dağıtılan bildiride, önce malınıza, sonra canınıza diye bir bildiriydi; yani, bu şekildeydi. Yani, o tabir, orada halkın içerisinde herkes tarafından konuşuldu. İşte budur, malımıza ve canımıza zarar vermek istiyorlar; ama, tabiî, en ilginci, özellikle 1 Kasım Ramazan Bayramından önce sanırım, eğer yanlışsa düzeltirsiniz, arifesindeydi, 
M. SALİH YILDIZ - 13 kişi ağır yaralandı, hastaneye kaldırılmıştı, eğer cari 
yanmadıysa, ağır ve hafif yaralılar vardı. Bu durumlarda orada yaşanıyor. Sizin dediğiniz 1 Kasımla ilgili, bu olayda, eğer sizin dediğiniz gibi düşünürsek, yani orada bana göre bir şey var. O zaman biz her yerde bombalama ihbarını gördüğümüz zaman, götürüp orada funye ile patlatıyorlar, yani etkisiz hale getiriyorlar. Orada halka duyuruluyor. Öyle bir şey var, orada bir tedbir alınır, paylaşılır; ama, hiçbir şey paylaşılmıyor, hiçbir şey söylenilmiyor. Bomba 
patlıyor. Oradaki bu sessizlik, orada kimse olmayışı, bana değil, gidin sokaktaki herhangi bir insana sorun, siz nasıl yorumlarsınız diye?... 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Sayın Başkan, doğru da, o bomba patladığı zaman 67 
tane ev, dükkan tamamen hasar görüyor. 
M. SALİH YILDIZ - Çok müthiş bir hasar var. 
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Cadde falan kalmıyor ki, zaten. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Burada askerî lojmanlar da var. Resmî dairelerde var, 
vatandaşların dükkanları da var. 
M. SALİH YILDIZ - Orada olmayan bir şey, sadece o parçalarla karşı binalara, işte pencerelerden belki insanlar münferit yaralamalar alıyor. Ama, cana zarar vermekten ziyade orada bütün mala zarar verilmiştir, oradaki bomba, müthiş bir zarar." biçiminde açıklamada bulunmuştur. 
Şemdinli İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Erdem YILMAZ; 
"BAŞKAN - 1 Kasımdaki İlçe Jandarma Komutanlığı gazinosu önünde meydana 
gelen olay. Büyük bir patlama. Bunu nasıl izah ediyoruz? 
ERDEM YILMAZ - Şimdi, Sayın Başkanım, o fotoğrafta da görülecektir. Bizim 
misafirhanenin, bu resimden de bellidir, önceki olay, 5 ağustostaki, misafirhane nin arka tarafindadır. Öbür olay da, sayın milletvekilim gelip gördüler, büyük bir çukur da oluştu, tahrip gücü çok yüksekti. İşte, havan mühimmatı, eski model bir şahin marka aracın bagajına -tam aracın aşağı yukan durduğu yer, zaten çukur çok dikkatle bakıldığında belli olurbırakılmak suretiyle, saat 23.15 şualarında, yine, hedef İlçe Jandarma Komutanlığı. Bununla ilgili daha sonra örgütün kendi arasında yaptığı telsiz görüşmeleri de var. Patlaması neticesinde 23.15'te, o an gazinoda bulunan, Fenerbahçe-Schalke maçı vardı, Star 
Televizyonunda yayınlanmaktaydı, 5 kişi vardı gazinoda, 1 'i sivil 4 rütbeli. Maalesef, bir rütbelim, uzman çavuş sağ gözünü kaybetti. Diğer bir uzman çavuşum karın bölgesinden ameliyat oldu, hâlâ da tedavisi devam etmekte. 
BAŞKAN - Ne cins bir şey olduğu tespit edildi mi? 
ERDEM YILMAZ - Tabiî, tespit edildi. Bu, TNT, tahrip gücü çok yüksek; 
dolayısıyla, tamamıyla misafirhanenin ve İlçe Jandarma Komutanlığının imhasına yönelik tahrip gücü çok yüksek ve çok fazla mühimmat aracın arkasına konulmuş. Ki, ancak bu kadar büyük bir tahrip maddesi bu tahribatı yapar. 
Tabiî, bununla ilgili örgütün kendi aralarında yaptığı telsiz konuşmasına değinmeden geçmemek lazım Sayın Başkanım. Bu konuşmalarda... 
BAŞKAN - Onlan biz getirtmiş miydik? 
ERDEM YILMAZ - Baktınız mı, haberiniz var mı?.. Evet 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Açık dinlemeler onlar, değil mi? 
ERDEM YILMAZ - Evet, açık dinleme. 
Çünkü, burada, işte, çok enteresan ibareler var. 'Televizyona baktım, biz buradan direkt olarak baktık, öyle fazla bir şey yok." "Heval ,devlete yakın olanların, memurların filan, karşı taraftaki milletin durumu ne" diyor. "Burada herhalde durum iyi, milletin tepkisi yok." "Peki, o yaralanan siviller kim oluyor, siviller yaralanmış" diyor. Konu hemen basına yansıyınca. 
BAŞKAN - Heval nedir, bir kod mudur? 
ERDEM YILMAZ - Arkadaş manasında. İşte, oradaki diğer örgüt elemanı "uzaktan etkilemiş, öyle cam filan gelmiş, zayiat çok ağır değil" diyor. Ancak, gazinonun çoğunluğu rütbeli askerlerin oluşturduğu 59'den fazla düşman askeri ve polislerin bulunduğu..." Bunu, ben, eğer sizde varsa çok detaylı okumak... 
BAŞKAN-Var. Peki, şimdi o gece orası boşmuş, maç da var. Normalde maç izlemeye gelmiş olması lazım insanların. 
ERDEM YILMAZ - Şimdi, Sayın Başkanım, bu "boşmuş" lafını kim ortaya attı 
anlayamıyorum. Ben oranın jandarma komutanıyım. Bakın, çok da üzülüyorum. Uzman çavuşum sağ gözünü kaybetti. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Üzülmene gerek yok, bize intikal etti; size soracağız, siz de cevap vereceksiniz, siz de bunu açıklayacaksınız. 
ERDEM YILMAZ - Yani, en ufak bir boş lafiyla ilgili, hiç kimse öyle bir şey 
söylemedi. Evet, tabiî, şunu dürüstlükle ifade etmek lazım, şifreli kanaldan yayınlanmış olsaydı; çünkü, o akşam ben de maçı başka bir yerde seyrettim. Schalke-Fenerbahçe maçıydı, açık kanaldan. Eğer şifleri kanal vermiş olsaydı; çünkü, orada esnaf arkadaşlarımız var onlar geliyor, emniyet mensubu arkadaşlarımız polisler oluyor, belki o an 4thaydi bizde seyredelim, bir moral unsuru, arkadaşlarımızla beraber..." Çünkü, ben de zaman zaman oturuyorum o 
gazinoda, arkadaşlarımla, rütbelilerimle toplu yemek yiyorum. Çarşamba günüydü, maç saat işte 21.45*te başlıyor, maç da 23.30*da bitiyor. Olay saati de 23.15. Gazinoda o an bulunan kişiler belirli. Bunlar da gerekli ifadelerini verdiler; S kişi, l'i sivil, 4 rütbeli. 
BAŞKAN - Hep birlikte düzeltelim, benim aklımda yanlış mı kaldı acaba. Şimdi, 
burada dinlediğimiz o kamu görevlilerinden de birisi; yani, böyle maç olduğu saatlerde filan özellikle de biz tembihliyoruz, terör örgütü böyle kalabalık anlan da seçiyor... 
ERDEM YILMAZ - Tabiî, tabiî... 
BAŞKAN - Onun için de biz kimse de gelmesin, böyle birtakım bombalama olabilir filan manasına gelen burada da bir şeyler söylediler. 
ERDEM YILMAZ - Tabu, o da doğru. 
BAŞKAN - Sizinldyle o biraz farklı oldu yani. 
ERDEM YILMAZ - Hayır. 
BAŞKAN - Önceki dinlediklerimiz, evet, böyle bir şey olduysa bile, orada kimsenin olmaması o saatte, böyle kuvvetli de bir patlama olduğu halde, oranın tabiî... Hatta, "lojmanları da boşaltmışlar mı" dediler; aklımda eğer doğru kaldıysa. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Dünkü ifadelerde lojmanlar da boşaltılmış... 
BAŞKAN - Lojmanlar da boşaltılmış, yani, orası âdeta ıssızlaştınlmış, ondan sonra da bu olay olmuş. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Büyük bir televizyon da var, alıp götürülmüş 
deniliyor. 
BAŞKAN - Yani, sizin söylediğiniz ile onların biraz farklı; yani, biz boşaltma, 
moşaltma böyle bir şey de söylemedik diyorsunuz oranın yetkilisi olarak; ama, tam aksi burada görüş söyleyenler de var. 
ERDEM YILMAZ - Şimdi, Sayın Başkanım, geçmişte de PKK terör örgütünün, 
mesela, benim ilk aklıma gelen Şımak'ın Millî Karakolunun 1993 veya 1994'te yine böyle bir maç saatinde, Türk Millî Takımının önemli bir maç saatinde karakolu bastılar. Bu, bir genel uyan mahiyetindedir. Yani, biz, bu konuda emir veririz, mesela S kişi normal bir rakam, mümkün olduğunca dağılın, zaman zaman benim rütbelilerim, o an işte şifreli kanal nerede var; bizim misafirhane mizde var; nerede var; ilçe emniyet müdürlüğünde var, nerede var; 
diğer askeri birliğin misafirhanesinde var, toplu olarak bulunmamaları konusunda... Çünkü, ben, yine, bir maçta yaşadım, içeride 35-40 kişi istiflenmiş şekilde. Tabiî, bu uygun bir hareket tarzı değil. Bu, genel mahiyette bir uyan mahiyetinde. Tabiî, bunların uyan yönü ayn, bir de olayın gerçek yönü var. Bu olaydan sonra mağdur olan personelim var. Yani, ben, hiçbir zaman gazinonun içerisinde hiç kimse yok... Kaldı ki, şifreli... 
BAŞKAN - Sizin yazılı veya sözlü işte bu akşam kalabalık halinde izlemeyin filan, 
öyle bir şeyiniz... 
ERDEM YILMAZ - Yok. Ben, her zaman uyannm. Yani, o gün belki de 
uyannışımdır; yani, bu, genel bir uyan mahiyetindedir Sayın Başkanım; ama, maçı da izlemeyin diye değil. Orada özellikle bu tip millî maçlarda, işte, bir Türk Millî Takımı yendiğinde bir moral unsuru oluyor, işte askerlerimiz seviniyor, ama, tabiî, görev de her şeyden önce gelir. Orada da küçük bir misafirhanede 50 kişinin istiflenmiş bir şekilde maç seyretmesinin de mantığı yok. Yani, bizim uyarmamız genel mahiyette. 
BAŞKAN - Şimdi, "ben, böyle denilmesine de üzülüyorum" falan dediniz de... 
Şöyle: Bizim Komisyonumuzun öyle bir önşartlanmışlığı yok. Burada, biz, çok değişik görüşte olan kamu görevlileri olsun, siviller olsun onları dinliyoruz. Tabiî ki, biz, tabloyu tam gördüğümüz için, aradaki çelişkileri de... 
ERDEM YILMAZ - Bir de bunun devamı var Sayın Başkanım. 
BAŞKAN - ...bir kanaate de ulaşmamız için şüpheyi de bizim yenmemiz lazım. 
Burada" değişik iddialar var biraz önce Şükrü Beyin de dediği gibi, yok yuvalanan bazıları yapmıştır, yok PKK filan... Orada iş biraz daha karışık. Biz de Komisyon olarak tabiî ki şüpheyi yenmek durumundayız, yani, onun için biraz daha detaylı soruyoruz. 
ERDEM YILMAZ - Şimdi, şöyle Sayın Başkanım: Bakın, bir de o lojman konusu 
var, onu unutmayalım, onu da sordunuz. Şimdi, o da bu fotoğrafla var. Bu tam misafirhanenin karşısındaki bina. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - 1 Kasım olayı, değil mi? 
ERDEM YILMAZ - Evet. Bu şekilde de duruyor bu bina. Bu binada oturan piyade 
uzman çavuş; yani, bölgede, civarda lojman yok Sayın Başkanım. Sanki civarda lojmanlar var, lojmanlar boşaltıldı gibi bir şey yayıldı. Yani, benim emrimde çalışan bir rütbeli de değil. O an, o da başka bir arkadaşına belki de maç seyretmeye, misafirliğe gitmiş. Lojman denilen bu, lojman yok. Geldiğinizde de göreceksiniz zaten. Bizim lojmanlarımız farklı yerlerde. Bir tanesi hükümet konağının karşısında, öbürü de Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanlığının 
içinde. Patlamanın yakınında lojman yok, oturan rütbeliler var. O da başka bir birliğin rütbelisi. 
BAŞKAN - Kaç rütbeli oturuyor o bölgede? 
ERDEM YILMAZ - Şimdi, bir de, tabiî, yolun öbür tararında, eşi orada olmayan bir rütbeli daha var, o da o gün evinde yokmuş. 
BAŞKAN - Geldiğimizde zaten onları... 
ERDEM YILMAZ - Tabiî, yerinde sizleri gezdiririm." 

Şemdinli İlçesi Avukatlarından Sedat TÖRE; 

"1 Kasım patlamasında Yüksekova'da bulunduğunu, akşam yemeği için misafirliğe gittiğini, saat 10*u S geçe araçla ilçeye giriş yaptığım, bir ihbarın olduğunu çünkü Yüksekova'dan gelirken olağanın dışında bir tedbirin alındığını, hükümet konağının önünde hiçbir zaman kontrol yapılmadığını oysa o gün üç tane özel harekat timinin arama yaptığını, oradan geçerek aşağı mahalleye giden alternatif yolu olan şahısların bölgeye sokulmadığını, sadece Kılıç Mahallesinde oturanlara alternatif bir yol olmadığı için geçmelerine izin 
verildiğini, hükümet konağının önündeyken özel harekat polislerinin aracı durdurduğunu, el feneriyle içeriye baktıklarını ve ardından da geçmelerine izin verildiğini, kardeşi Ferhat Töre'nin de ilçe jandarma komutanlığının karşısında internet cafe işlettiğini küçük kardeşi Muhammet Töre ve kuzeni Yakup Töre'nin internet cafede bulunduğunu, dükkanı temizleyip kapatmak üzereyken patlamanın meydana geldiğini, Muhammet Töre'nin hafif yaralandığını, 
Yakup Töre'ye ise bir şey olmadığını, bölgede olağanın dışında tedbirlerin alındığını, bölgede dışarıdan gelen uzman çavuş, polis ve hemşirelerin de evlerinin bulunduğunu, evlerin boşaltıldığım, orada yine uzaktan akrabaları olan bir öğrenci evinde kalan beş öğrencinin bulunduğunu, Özel Elektronik isminde beyaz eşya bayii ve internet cafenin bulunduğu bu üçünün boşaltılmadığı, sivil vatandaşlara da hiç haber verilmediği, bürosunun da zarar gördüğünü, ertesi gün hasar tespiti için mahkemeye başvurduklarım, zarar tespiti için yapılan 
keşif esnasında alınan tedbirlerden sivillerin haberdar edilmediğini, Boşaltılmış bölgede on ailenin ikamet ettiğini, patlamalarda muvazzaf askerliğini  yapanlar dan hiçbirinin yaralanmadığını, polis ya da askeri kesime uyan yapılıp yapılmadığını bilmediğini fakat evlerin tamamının boşaltılmasının tesadüf olamayacağım, sadece nöbetçi askerlerin bulunduğunu, Savcının ertesi günü saat 12.00'ye kadar devam eden keşif yaptığım fakat bahsettiği hususun soruşturmaya dahil edilmediğini," 

Jandarma Astsubay Ali KAYA; 

"1 Kasım olayının da hem örgütte hem Şemdinli'de hem Hakkâri genelinde çok ciddî bir sarsıntı yarattığını, korku ve panikle beraber hem yandaşları konumunda bulunan partinin ileri gelenleri hem de sempatizanlar aracılığıyla örgüte tepkiler geldiğini, olayı örgütün yaptığını net olarak bildiklerini ama örgütün "bunu biz yapmadık, devlet yaptı, ne 5 Ağustosu biz yaptık ne de 1 Kasımı" dediğim, sempatizanların bu büyük patlamayı örgüt yapmadı, diye 
bunu yaymaya başladıklarını, iddianamede bunların halen muallakta olduğunu, 
En son söyleyeceği duyumu, şu anda ispat edemeyeceğini ama 1 Kasımı yapan 
Reşit(K) isimli Kuzey Irak'a kaçan örgüt mensubu Cuma Bircan, Seferi Yılmaz ve Seferi Yılmaz'ın pasajdaki dükkanına atılan bombada ölen Mehmet Zahit Korkmaz, bunların üçünün götürüp nizamiyeye arabayı koyan şahıslar olarak bilindiğini,1' 

Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha Uzmanı Ahmet GÜVEN, 
Mülkiye Müfettişlerince 23.11.2005 tarihinde alınan ifadesinde; 

"01.11.2005 tarihinde Şemdinli İlçesi askeri gazino önünde 65 AU 223 plakalı araçta patlayan bomba düzeneğinin yalnızca patlayıcı özel malzemeden oluşmadığı, patlama sonrasında elde ettiğimiz iki adet askeri mühimmat parçasından anlaşılacağı gibi patlamamış bu mühimmatla da takviye edildiği incelenmiştir. Net bir ifade kullanmak mümkün olmamakla birlikte, çok yüksek miktarda patlayıcı ihtiva ettiği tahmin edilmektedir. Beyan etmişlerdir 

Olayla ilgili bomba bilgisi olarak; 

02.11.2005 tarih ve 64 sayılı Şemdinli Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme 
Raporunda " Patlama çukurunun parke taşlı yolda 1 metre derinlikte, 320 cm çapında olması, patlama sonrası çevredeki binalarda hasarın çok olması, menşei belli olmayan basınç etkili ve parça tesirli, gücü ve etkisi yüksek bir bombanın bahse konu oto içerisinde uzaktan kumanda ya da zaman ayarlı olabileceği ve herhangi bir düzenekle patlatılmış olabileceği" belirtilmiştir. 
Bu olaya ilişkin expertiz raporunun bulunmadığı Van C. Başsavcılığının 06.03.2006 tarihli fax yazısından anlaşılmaktadır. 
Sonuç: Belirtilen eylemin, işleniş biçimi, hedefin asker ve askeri kuruluşlar 
olması, . ilgili kişilerin ifade ve beyanları, örgüt elemanlarının  olayı 
gerçekleştirdiklerine dair telsiz konuşmaları, örgütün olayı üstlendiğine ilişkin 
açıklaması nedeniyle PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği 
değerlendirilmektedir. 

6. OLAY : Umut Kitabevinde Patlama 

09.11.2005 günü Umut Kitabevinde meydana gelen patlama olayı değişik yönleri ile aşağıda " 6. Bölüm" de ayrıca değerlendirilmiştir. 


17. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder