El Kaide etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
El Kaide etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Nisan 2020 Salı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ULUSAL GÜVENLİK POLİTİKALARI VE GÜVENLİK STRATEJİLERİN GELİŞİMİ. BÖLÜM 8

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ULUSAL GÜVENLİK POLİTİKALARI VE GÜVENLİK STRATEJİLERİN GELİŞİMİ. BÖLÜM 8


11 Eylül 2001’de ABD’ye yapılan saldırılar uluslararası sistemin dönüşmesinde yeni bir kırılma noktasını oluşturdu. Batı medeniyetinin değerlerine karşı topyekûn bir saldırı olarak algılanan bu terörist eylem sonrasında eylemi düzenleyen El Kaide’ye karşı Batı değerlerini savunan tüm ülkeler terörizmle mücadeleye çağrıldı. Soğuk Savaş dönemindeki Batı’nın ötekisini oluşturan Sovyetlerin yerini “İslami terör” aldı. Uluslararası düzeni tehdit eden Batı kökenli bir ideoloji değildi. Batı’ya ait tüm değerleri tehdit eden, Batı medeniyetinin ötekisini oluşturan “İslam” kaynaklı bir tehdit söz konusuydu. Dolayısıyla 
aslında daha 90’lı yılların başında NATO’ya yeni bir rol arayan çevrelerce “terörizm aşırı İslamcılar, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı ve petrol gibi stratejik hammadde kaynaklarının korunması” gibi yeni görev alanları tahsis edilmişti.140 

   2001 saldırılarından  sonra ABD’de Başkan Bush tarafından ilan edilen yeni “Ulusal Stratejik Doktrin” uyarınca dünya çapında fakat özellikle Rimland kuşağı üzerindeki ülkelerde terörist avına başladı. 141 

ABD yeni ulusal strateji ile terörizme ve kimyasal imha silahların haydut devletlerin ellerine geçmesini önlemeye yönelik olarak “önleyici saldırı” (Prävention) hakkını iddia ederek terörizme destek verdikleri iddia edilen “haydut devletler” karşı savaş ilan edildi. Haydut devletler kategorisine giren Afganistan’ın Taliban rejimi ABD tarafından yıkıldı. Aynı kategoride değerlendirilen ve 1990 yılından bu tarafa uygulanan ekonomik ambargo ile 
“pençeleri” sökülen Saddam Hüseyin 2003 yılında başlayan işgal sonrası ABD ve Koalisyon güçleri tarafından devrildi. 1991 yılında Türkiye’nin baskıları sonrası Suriye’den çıkartıldı. Terörist başı Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinden sonra Suriye’den desteğini kaybeden PKK ABD 1991 tarihinden itibaren ABD kontrolündeki Kuzey Irak’a yerleşti. Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini tehdit eden en büyük sorunlardan olan PKK’nın Kuzey Irak’tan Türkiye sınırını geçerek büyük çapta eylem yapma kabiliyetini kazanması, 1997’den itibaren görece azalan PKK tehlikesini yeniden ortaya çıkardı. Türkiye’nin Ortadoğu’da çok yönlü ve çok 
taraflı bir bataklığın içine çekilme stratejisini güden PKK, Türkiye’nin Kuzey Irak’a yapacağı bir askeri operasyonda bu eylemin tüm Kuzey Irak’ı kapsayacak şekilde yayılmasını ve bu şekilde doğrudan hedef olmaktan kurtularak PKK’nın terör eylemlerini bir Kürt-Türk çatışmasına dönüştürmek istemektedir. Makovski’nin 1997’deki öngörüleri doğrultusunda Türkiye’nin doğusunda ABD destekli İsrail-Kürt ittifakının siyasal gerekçeleri hazırlanırken, dikkat çekmeyen bir şekilde Afganistan’ın güneyindeki Pakistan istikrarsızlık ve politik belirsizlik uçurumuna doğru hıza yuvarlan(dırıl)maktadır. 

Uluslararası sistemin hızlı bir şekilde değişmesi sadece var olan bilinen güvenlik 
stratejilerinin değiştirilme ihtiyacını beraberinde getirdi. ABD’nin Irak’ı işgal etmesi ile birlikte Türkiye’ye komşu olması yeni güvenlik sorunlarını beraberinde getirdi. Bunlardan birisi Türkiye’yi dolaysız olarak ilgilendiren Kuzey Irak’ta giderek konsolide olan bölgesel Kürt hükümetidir. Diğer tehdit dolaysız iç tehdit unsuru ise Kuzey Irak’daki Kürt bölgesel hükümetinin bağımsız olması durumunda Güney Doğu Anadolu’daki Türkiye’nin Kürt vatandaşları için bir cazibe merkezi haline gelme ihtimalidir. Irak’ta ABD’nin çekilmesinden 
sonra mezhep çatışmalarının yeniden şiddetlenme eğilimi göstermesi ve Irak hükümetinin Sünni Cumhurbaşkanı yardımcısı Haşimi’yi tutuklama kararı çıkartması, Suriye’de Esad rejimine karşı silahlı direnmenin başlaması, Ortadoğu’da bir Sünni-Şii çatışmasına zemin hazırlayacak olaylardır. 

Tüm bu sorunlar karşısında yapılması gereken stratejisiyi, Dışişleri Bakanı 
Davutoğlu’nun Medeniyetler çatışması bağlamında yaptığı bir değerlendirme açık bir şekilde ifade etmektedir: “Medeniyetler Çatışması tezinde Türkiye’ye ait olduğu medeniyet çevresinden çıkmak isteyen ancak girmek istediği medeniyet çevresince reddedilen bir torn conutry (parçalanmış/yırtık ülke) olarak tanımlayan Huntington’un bu ülke için biçtiği konumun aksine, benimsenecek kuşatıcı ve kapsayıcı bir medeniyet aidiyeti, Türkiye’yi hem kendi içinde farklılaşmakla birlikte bütünlüğünü koruyabilen bir ülke, hem de bölgesindeki 
jeo kültürel kutuplaşma temayülünü aşabilen önemli bir güç haline getirecektir.” 142 Bu bağlamda yapılması gereken şey Türkiye’nin kendi medeniyet havzasında biriktirdiği tarihsel tecrübelerden hareket ederek, 21 yüzyılda evrensel kültüre yapacağı en önemli katkılardan birisi bu jeopolitik, jeokültürel dışlama/dışlanma tuzağını bozarak, tüm farklılıkları kucaklayıcı, çok kültürlü tarihsel tecrübesini demokratik ve evrensel değerlerle birleştirerek yeni bir medeniyet açılımına girebilme yeteneğini göstermesidir. 

DİPNOTLAR.:

1 Elit kavramını ilk olarak kullanan Pareto, elit sınıfı, yönetimde ve siyasal yaşamda doğrudan veya dolayısıyla rol oynayan kişilerden oluşan grup olarak tanımlamaktadır. Mosca, elit ifadesini kullanmadan tüm toplumlarda var olan 
az sayıdaki yöneten ve çok sayıdaki yönetilen sınıf olduğunu, bunlardan az sayıdaki yöneten sınıfın tüm siyasal işlemleri yerine getiren sınıf olduğunu ifade etmektedir. Wright Mills ise endüstri toplumlarında askeri siyasi ve ticari 
üç egemen sınıftan bahsetmekte ve bu üst kesim gruplara “iktidar eliti” adını vermektedir. Mehmet Turhan, Siyasal Elitler, 2. Baskı, Gündoğan Yayınları, Ankara, 2000, s. 32-35. Günümüzde ki modern ulus devletinde genel anlamda 
elit sınıfına, „bürokratlar, medya sahipleri ve çalışanları, yargı organları üyeleri, üniversite mensupları, sanatkarlar ve bunları finanse edenler ile ülkenin zenginleri“ dahildir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde „silahlı kuvvetlerin“ de eklenmesi gerektiğini söylemektedir. Yaman Törüner, Ülkeyi kim yönetecek?, Milliyet, 10.07.2007. Kabul etmek gerekir ki Türkiye’de silahı kuvvetlerin hem iç politikada hem de dış politikadaki etkinliği Törüner’in „gelişmekte olan 
ülkelerde, bu sınıfa „silahlı kuvvetler“i de eklemek gerekir“ ifadesinden çok fazla bir etkiye sahiptir. 
2 Daniel Frei, Was ist unter Frieden und Freiheit zu verstehen?, Wolfgang Heisenbert/Dieter S. Lutz (Ed.) 
„Sicherheitspolitik kontrovers“, Schriftenreihe Band 291/I, Bundeszentral für politische Bildung, Bonn, 1990, s.45 
3 Frei, a.g.e. 1990, s.46 
4 Fatih Demirci, Klasik Toplum sözleşmesi Kuramlarında Birey-Devlet İlişkisi, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi 2005, Doktora, s. 182 
5 Demirci, a.e,. s.183 
6 Demirci, a.e., s.185 
7 Frei, a.e. s.46 
8 Werner Fuchs-Heinritz vd: Lexikon zur Soziologie, Westdeutscher Verlag, 3. Auflage, Opladen ,1994, s.600 
9 Mehmet Ali Bal, Modern Devlet ve Güvenlik, IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2003, s.20 
10 Frei, a.g.e. 1990, s.49 
11 Dieter Senghaas, Wohin driftet die Welt?, Edition shurkamp, erste Auflage, Frankfurt am Main, 1994, s.121 
12 Halis Çetin, İktidar ve Meşruiyet, „Siyaset“, (Editör: Mümtaz’er Türköne), Lotus Yay., Ankara 2. Baskı, 2005, s.39 
13 Mehmet Ali Bal, a.g.e s. 53 
14 Bernhard Zangl/Michael Zürn, Frieden und Krieg, Edetion suhrkamp, Neue Sozialwissenschaftliche Bibliothek, 1. 
     Auflage, Frankfurt am Main, 2003, 172. 
15 Zangl/Zürn, a.g.e., s.174 
16 Beril Dedeoğlu, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Derin Yayınları, İstanbul, 2003, s.30 
17 Dieter Senghaas, a.g.e, s.17 
18 Ernst-Otto Czempiel, Eröffnungsvortrag vom zehntes Forum Globale Fragen. Kein Frieden ohne Entwicklung, keine 
     Entwicklung ohne Frieden, Sicherheitspolitik zwischen Militäreinsatz und Entwicklungshilfe, Bonn, 24.-24. Juni 2004, 
    Wasserwerk; Auswärtiges Amt, Arbeitsstab globale Fragen, Berlin, http://www.auswaertiges.amt.de 
19 Thomas P.M. Barnett, Pentagon’un Yeni Haritası –Harekat Planı- 2, Yaratmaya Değer Bir Gelecek , Çev: Volkan 
     Yalçıntoklu, 1001 Kitap Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2006, s. 33 ve devamı 
20 Grennspan, (ABD eski Merkez Bankası Başkanı), “Irak’a petrol için girdik”, Yeni Şafak, 17 Eylül 2007 
21 Mim Kemal Öke, Derviş ve Komutan , Özgürlük- Güvenlik Sarkasında Türkiye’nin Kimlik Sorunsalı, Alfa, 
     İstanbul, 2004, s. 3 ve devamı 
22 Mim Kemal Öke, a.g.e., s. 15 
23 Mim Kemal Öke, a.g.e., s. 12 
24 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu, İstanbul, Küre Yayınları, 2001, s. 29 
25 Davutoğlu, a.g.e, s. 309 
26 Dieter Dettke, Militärpolitik/Sicherheitspolitik, (Editör: Wichard Woyke) „Handwörterbuch Internationale Politik“, 
    Bundeszentrale für politische Bildung, Bonn, 5. Auflage, 1993, s.294 
27 D. Dettke, a.g.e, 294 
28 Şaban İba, Milli Güvenlik Devleti: Dünyada ve Türkiye’de Belgeleriyle Milli Güvenlik İdeolojisi ve Kurumlaşma, 
     İstanbul, Çiviyazıları, 1. Basım, 1998, s. 14 
29 www.mgk.gov.tr 09.08.2007. 
30 Meyers Konversations-Lexikon, Kriegskunst, 1885-1892 S. 10.213, 
     http://peter-hug.ch/lexikon/sitemap/10_0213 (15.10.2007) 
31 Aristotales: Sparta Anayasası Üzerine: Sparta’da Mükemmel Toplum Kikurgos Yasaları, Derleyen ve Çeviren: 
     Sadık Usta, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2005, 52-53 
32 Bernhard Russel, Batı Felsefesi Tarihi: İlkçağ, Say Yayınları, İstanbul, 4. Basım, 1994, s. 206 
33 Aristotales, a.g.e., s. 106 
34 Hasan Ünder, „Goltz, Milleti Müsellaha ve Kemalizmdeki Spartan Öğeler“, Tarih ve Toplum Dergisi, c. XXV 
     Ankara, Şubat 2001, Sayı, 206, s.46.110 
35 Şefik Oktay, Osmanlı’dan Cumhuriyte Padişah Yaveri İki Sadrazam Oğlu Anlatıyor, İstanbul, Kitap Baskı Sama 
    Matbaaçılık, İlke/Özgür/ Bilge Dağıtım, 1988, s. 51-60 
36 Hasan Ünder, a.g.e., s. 46.110 
37 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Hasan Ünder, a.g.e,. 
38 Dr. H. Klee (Verant. Hrsg.), Neueste Mitteilungen, II. Jahrgang. No. 39, Dr. H Klee. Berlin, Freitag, den 6. April 
    1883, http://amtpresse.staatsbibliothet-berlin.de/ausgabe.pfp?file=11614109/1883/1883-04 (17.10.2007) 
39 Şükrü Hanioğlu, Yeniçeriler, hür basın ve Millet-i Müsellaha, Zaman, 03.01.2003 
40 Dr. H. Klee, a.g.e. 
41 Janko Sakasow, Die türkische Revolution, sozialistische Monatshefte, 2. Band, Heft, 17, 1908, s.1038-1040 
42 Büyük Nutuk, aktaran, Mehmet Gönlübol/Cem Sar, 1919-1939 dönemi, Editör: Mehmet Gönlübol, vd,. “Olaylarla 
    Türk Dış Politikası 1919-1993”, 9. Bs., Ankara, Siyasal Kitabevi, 1996, s. 56. 
43 Nejat Doğan, Türk Siyasal Partilerinin Uluslararası İlişkilere Yaklaşımı: 1923-1980: Partilerin Benimsedikleri 
     Dışişleri, Güvenlik ve Savunma Politikaları, Editör: Nejat Doğan/Mahir Nakip, “Uluslararası İlişkiler ve Türk Siyasal 
     Partileri”, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006, s. 121 
44 Salih Özbaran, Filistin Tapusu, Radikal2, 26/2/2006. 
     www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=5579&tarih=24/10/2007 
45 Samuel P. Hungtinton, Kampf der Kulturen: Die Neugestaltung der Weltpolitik im 21. Jahrhundert , Europaverlag, 
     München, Wien, 5. Auflage, 1997, s. 226 ve devamı 
46 Bora 1997:58-60, aktaran, Öke, a.g.e., 2004, s.65 
47 Hüsamettin İnaç, Türkiye’nin Kimlik Problemleri, Ankara, Adres Yayınları, 2005, s. 43 
48 Hasan Cemal gazetedeki köşesinde Kürtlerle ilgili İsmet İnönü ile ilgili sözlerini şu şekilde aktarmaktadır: 
    „Rahmetli meslek büyüğüm Metin Toker'den yıllar önce dinlemiştim. İsmet İnönü bir keresinde demiş ki: ”Daha 
    Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte düşünmeye başladık bu Kürtler ile ne yapacağız diye...” MİT'ten emekli 
    üst düzeyde bir istihbaratçıyla bu yakınlarda sohbet ederken şöyle dedi: ”Teşkilatta tam 41 yıl görev 
    yaptım. Kafamızdan Kürt sorunu hiç eksik olmadı. Ve bugün Türkiye yine aynı sorun nedeniyle tarihinin en karmaşık 
    dönemlerinden birini yaşıyor.“ Hasan Cemal, Yüzeysel, gülünç ve hazin, Milliyet, 26.10.2007 
49 Muhittin Demiray, Die regionale Aussen-und Sicherheitspolitik der Türkei in der Ära Özal (1983-1993) vor dem 
     Hintergrund der innenpolitischen Entwicklungen, Dissertation, im Fachbereich Politikwissenschaften der Universität 
     Hamburg, 2001. 
50 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2 Aralık 2004, A/55/55 
51 www.mgk.gov.tr 09.08.2007 
52 “Dünyada ve Türkiye’de güvenlik ve milli güvenlik kavramları nasıl algılanmaktadır?” sıkça sorulan sorular, 
     www.mgk.gov.tr. 09.08.2007 
53 www.mkg.gov.tr/Türkce/kanun/html (20.02.2012) 
54 “Milli güvenlik kamu düzeni ve emniyeti olarak algılanabilir mi?, sıkça sorulan sorular, www.mgk.gov.tr. 09.08.2007 
55 Yılmaz Tezkan, Siyaset Strateji ve Milli Güvenlik, İstanbul, Ülke Kitapları, 2000, s. 23 
56 1924 Anayasası’nın (Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 40. Maddesine) bunu şu şekilde ifade etmektedir: “Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yüce varlığından ayrılmaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur. Harb kuvvetlerinin komutası barışta özel kanuna göre Genelkurmay Başkanlığına ve seferde Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından tayin edilecek kimseye verilir” Ramazan Cengiz Derdiman, Karşılaştırmalı Türk Anayasaları ve TBMM İçtüzüğü, Alfa Aktüel, Bursa, İstanbul, 2006,s.391 
57 Tezkan, a.g.e., s. 24 
58 Mümtaz Soysal, 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Ek: 1982 Anayasasının Tam Metni, İstanbul, Gerçek Yayınevi, 8. Baskı 1990, s. 66 
59 1961 Anayasası mad. 111, 20.9.1971-1488 karar. Ramazan Cengiz Derdiman, a.g.e s. 314 
60 Beyaz Kitap, Savunma, Milli Savunma Bakanlığı, Ankara, 1998, s.11-12 
61 2001 yılında yapılan anayasal değişikliğinde MGK’nın sivil hükümet ile ilişkili ifadeleri yumuşatılmıştır. Bu çerçevede “Devletin Milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan kararların uygulanması yerine “ilgili alınan tavsiye kararları” ibaresi konulmuş; aynı şekilde 3. Fıkradaki son cümlede ifade edilen “ ...tedbirlere ait kararlar Bakanlar Kurulunca “ öncelikle dikkate alınır” ibaresi kaldırılarak, “değerlendirilir” ifadesiyle MGK’nın kararlarının Bakanlar Kurulu’nca uygulanmasının öncelik derecesi düşürülmüştür. Ramazan Cengiz 
Derdiman, a.g.e., s. 96 
62 Gencer Öczan, Milli Güvenlik Kurulu, (Editör: Ümit Cizre) “Almanak Türkiye 2005 Genel Güvenlik Sektörü ve 
Demokratik Gözetim”, DCAF-TESEV Güvenlik Sektörü Çalışmaları Dizisi Özel Yayın, İstanbul, 1. Baskı, 2006, s. 41 
63 MGK’da uzun dönem başmüşavir ve danışman olarak görev yapan Mustafa Ağaoğlu, TİB’in nasıl kurulduğunu anlatırken, “MGK’nın Bakanlar Kurulu’na karşı dört görevi vardır, bunlardan birisi de psikolojik harekattır” düşüncesinden hareketle oluşturulduğunu ifade ederek psikolojik harekatı MGK açısından şu şekilde tanımlamaktadır: “Psikolojik Harekat; iç ve dış kamuoyunun bazı konularda Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda aydınlatılması ve 
yönlendirilmesidir.” 28 Şubat Kararlarını BÇG Hazırladı, yazarsız, Demokratik Düşünce, 8.08.200, 
http://demokratikplatform.blogspot.com/2007/08/bat-alma-grubu.html 15.08.2007 
64 Gencer Özcan, a.g.e., s. 41 
65 Resmi Gazete, 08.01.2004 Sayı: 25340; Karar Sayısı 2003/6688, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yönetmeliği 
66 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu 18 Haziran 1949 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı ve 31 Temmuz 1949 tarihinde yürürlüğe girdi. Komisyon görüşmelerinde tasarıda yer almayan ancak Meclis’teki görüşmeler sırasında eklenen ve kabul edilen ilk hali ile İl İdaresi Kanunu’nun 11/D maddesi şu şekildedir: “Vali, il içindeki kolluk kuvvetleri ile bastırılamayacak olağanüstü ve ani hadiselerin cereyanı karşısında kalırsa en yakın askeri (kara, deniz, hava) kuvvetleri komutanların mümkün olan en seri vasıtalarla müracaat ederek yardım ister ve bunu yazı ile de teyit eder. Bu talepler derhal yerine getirilir.” 28 Şubat sürecinin hemen öncesinde 4 Eylül 1996 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kanunla 11/D maddesi tekrar değişikliğe uğramıştır. Buna göre kanunun kapsamı genişletilmiştir. Bu yeni düzenlemede 11/D maddesi şu şekilde yer almaktadır: “Birden fazla ili içine alan olaylarla ilgili valilerin isteği üzerine aynı veya farklı askeri birlik komutanlarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda iller veya kuvvetler arasında işbirliği, koordinasyon, kuvvet kaydırması, emir komuta ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususlar yukarda belirtilen hükümler çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri tarafından belirlenecek esaslara göre yürütülür”. Abdullah Oğuz, “İl İdaresi kanunu ve EMASYA Planları”, http://www.hukuveyasam.org. /turkce/konu_detay.aspx? id=84, 10.08.2007 
67 Abdullah Oğuz, a.g.y. 
68 1995-98 yılları arasında görev yaptığı Güneydoğu Anadolu bölgesinde bizzat kendisinin yaptırdığı ve sivil memurları  ve yeni gelen hakimlere “işin ciddiyetini anlatmak için” ve eğitim amacına yönelik olarak bombalama eylemlerini itiraf 
eden Emekli Korgeneral Altay Tokat, EMASYA protokolünün o bölge için değil, Batı’daki olaylar için geçerli olduğunu söyleyerek, Güneydoğu’da başka ciddi planların olduğunu ifade etmektedir. Adnan Keskin, Bir iki bomba 
attırmak meğer ne kolaymış, Radikal, 28.07.2006 
69 Ferhat Sarıkaya, Van Cumhuriyet Başsavcısı, “Şemdinli İddianamesi”, 03.03.2006, 
    www.sabah.com.tr/özel/indir/php?=semdinli_iddianame.pdf. 10.08.2007. 
70 Hakan Çağrı “Askeri Taksim’e Çekme Planı”, Aksiyon Dergisi, 640/12.03.2007 
    www.aksiyon.com.tr/yazdir.php?id=26932 10.08.2007 
71 Radikal 11. Ocak 1997, AA, 10 Ocak 1997 
72 Neşe Düzel, “Bayramoğlu İzleniyoruz”, Ali Bayramoğlu ile söyleşi, Radikal 12.04.2004 
73 Neşe Düzel, “Bayramoğlu İzleniyoruz”, Ali Bağramoğlu ile söyleşi, Radikal, 12.04.2004 
74 Bu konu ile ilgili geniş bilgi için bkz: Veli Özdemir (Yayına hazırlayan ) “İfade Tutanakları, Susurluk Belgeleri 1”, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu, Scala Yayıncılık, İstanbul, 1997 
75 Bülent Orakoğlu, “darbeyi rapor ettim...”, İstanbul, Timaş yay., 2003, ve Ferhat Sarıkaya, a.g.e. 
 www.sabah.com.tr/özel/indir/php?=semdinli_iddianame.pdf. 10.08.2007 
76 Ali Bayramoğlu, 80 yılda bir arpa boyu yol...., Yeni Şafak, 26.05.2007 
77 Mehmet Ali Birand, Artık karşımızda farklı bir TSK var, Posta, 23 Mayıs 2007 
78 : http://www.internethaber.com/mit--402366h.htm#ixzz1mvjYU5xk 20.02.2012 
79 http://www.mgk.gov.tr 
80 http://www.mgk.gov.tr 
81 http://www.mgk.gov.tr 
82 Tezkan, a.g.e,. s. 20 
83 Hürriyet, 30 Haziran 1998 
84 Gencer Öczan, Milli Güvenlik Kurulu, Editör: Ümit Cizre, “Almanak Türkiye 2005 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim”, ACAF-TESEV Güvenlik Sektörü Çalışmalar Dizisi Özel Yayın, 1. Baskı, İstanbul, 2006, s. 38 
85 MGSB’nin içeriği ile ilgili bilgiler, MGSB’nin tümüne ulaştığını yazan 14.11.2005 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nden  alınmıştır. 
86 Gencer Özcan, (2005) a.g.e, s. 39 
87 Peter Stegmaier, KrimiLex, Innere Sicherheit, (2006) 
88 www.mevzuat.adalet.gov.tr 
89 http://tr.wikipedia.org/wiki/Jandarma_Genel_Komutanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1 
90 http://www.kdgm.gov.tr/?wslt=90DD79FB-170C-4464-A51F-4405BBC21972 
91 kdgm.gov.tr (vizyon) 
92 www. wikipedia. org 
93 Erdal İlker “Milli İstihbarat Teşkilatı Tarihçesi – Milli Emniyet Riyaseti (M.E.H/MAH) 1927/1965, MİT Basım Evi, Ankara 2002, E-Kitap, mit.gov.tr 
94 http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/02/20/mite-akademik-vizyon 
95 Mehmet Gönlübol vd., Olaylarla... a.g.e., s. 59 
96 Rifat Uçarol, Siyasi Tarih (1789-1994), İstanbul, Filiz Kitabevi, 4. Baskı, 1995, s. 564 
97 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, c. I: 1919-1980, Ankara, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 9. Baskı, 1993, s. 335 
98 Aktaran: Mehmet Gönlübol vd., Olaylarla...a.g.e., s. 94 
99 Friedrich-Wilhelm Fernau, “Grundzüge türkischer Außenpolitik“, Orient, 10. Jahrgang, Nr. 1, Opladen Februar  1969,, s. 4 
100 Baskın Oran, 1923-1939: Göreli Özerklik, (Editör: Baskın Oran),”Türk dış Politikası”, İstanbul, İletişim Yayınları 1. Cilt (1919-1980), 7. Baskı, 2003, s. 253. 
101 Olaylarla...a.g.e., s. 103 
102 Uçarol, a.g.e. , s. 580 ve Armaoğlu, a.g.e., 1993, s. 343 
103 Uçarol, a.g.e. 1995, s. 585 
104 Mustafa Aydın, İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye 1939-1945, (Editör Baskın Oran), a.g.e., s. 423 
105 İlker Turan/Dilek Barlas, Batı İttifakına Üye Olmanın Türk Dış Politikasına Etkileri, (Edidör:Prof. Dr. Faruk Sönmezoğlu), “Türk Dış Politikasının Analizi”, İstanbul, Der yayınları, 2. Basım, 1998, s. 649 
106 Selim Deringil, Denge Oyunu: İkinci Dünya Savaşında Türkiye’nin Dış Politikası, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s. 5 
107 Aydemir’den naklen: İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu 1938 yılında Samsun’dan İstanbul’a gelen yerli pirinç ulaşım zorlukları nedeniyle, Çin’den gelen ithal pirinçten daha pahalı satılmaktaydı. Deringil, a.g.e., s.20 
108 Selim Deringil, a.g.e. s. 30-31 
109 Selim Deringil, a.e., s. 261 
110 Selim Deringil, a..e., s. 252 
111 Fahir Armaoğlu, a.g.e., s. 427 
112 Erel Tellal, SSCB’yle İlişkiler, (Editör Baskın Oran), a.g.e., s. 503 
113 Erel Tellal, a.g.e,. s. 503, 
114 Fahir Armaoğlu, a.g.e., s. 429 
115 Ahmet Şükrü Esmer/Oral Sander, 1939-1945, Mehmet Gönlübol vd. „Olaylarla Türk Dış Politikası: 
     1919- 1995”, Ankara, Siyasal Kitabevi, 9. Baskı, 1996, s. 184 
116 Mehmet Gönlübol vd., “Olaylarla....” a.g.e. 217 
117 Fahir Armaoğlu, a.g.e. s.518 
118 Mehmet Gönlübol vd., Olaylarla...” a.g.e. s.227 
119 Çağrı Erhan, Demokrat Parti Dönemi- I (1950-1955), (Editör Baskın Oran) , a.g.e., 548 
120 Çağrı Erhan, a.g.e., s. 555 
121 Türkiye ile ABD arasında yapılan anlaşmalarla ilgili kesin bir sayı vermek maalesef zordur. 1970 yılında kadar yapılan ikili anlaşmaların sayısını Türk yetkililer 91 olarak vermişlerdir. ABD ile Türkiye arasındaki Türkiye’nin iç ve 
dış politikasının geleneksel çizgisi üzerinde etkili olan bu anlaşmaların çoğu bakanlar kurulu kararı alınmıştır. Çağrı Erhan, a.g.e. s.556 
122 Çağrı Erhan, a.g.e., 558 
123 Çağrı Erhan, a.g.e., s. 570 
124 Hüseyin Bağcı, Demokrat Parti’nin Ortadoğu Politikası, (Editör: Faruk Sönmezoğlu), “Türk Dış Politikasının Analizi”, İstanbul, Der Yayınları, 1998, s. 102 
125 Emel Baştürk Akca, Türk Dış Politikasında İdealizmden Realizme: Demokrat Parti’den Adalet ve Kalkınma Partisi’ne Türk-Amerikan İlişkileri, (Editör:N. Doğan/M. Nakip), “Uluslararası İlişkiler ve Türk Siyasal Partileri”, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2006, s. 260 
126 Hüseyin Bağcı, a.g.e., s. 103-104 
127 Hüseyin Bağcı, a.g.e., s. 113133; Oran, a.g.e, 561-568 
128 Melek Fırat- Ömer Kürkçüoğlu, Orta Doğu’yla İlişkiler, (Editör: Baskın Oran), a.g.e., s. 629 
129 Baskın Oran, 1960-1980 Göreli Özerklik-3, (Editör: Baskın Oran ), a.g.e, s. 674 
130 Baskın Oran, a.g.e., s. 674 
131 Kemal Kirişçi/Gaerth M. Winrow, Kürt Sorunu Kökeni ve Gelişimi, (çev.: Ahmet Fethi), İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayıları. 2. Baskı, 1997, s. 134 
132 Şaban. H. Çalış, Ulus, Devlet ve Kimlik Labirentinde Türk Dış Politikası, Editör: Şaban H. Çalış/Ihsan D. Dağı/Ramazan Gözen), “Türkiye’nin Dış Politika Gündemi, Kimlik Demokrasi, Güvenlik”, Ankara, Liberte, Birinci Basım, 2001, s. 8 
133 İsmet Özel, Cuma Mektupları, Gerçek Hayat, 6-12 Temmuz 2001 
134 Yeni Şafak, 14 Eylül 2001 
135 Ramazan Gözen, Türk-Amerikan İlişkileri ve Türk Demokrasisi: ‘Realist’ Bağlantısı, (Editör: Şaban/Dağı/Gözen), a.g.e., s. 79 
136 Ahmet Davutoğlu, a.g.e., s. 117 
137 Joachim Krause/Christiane Magiera-Krause (Hrsg), „Dokumnetation zur Abrüstung und Sicherheit“, Band 
       XXV:1989/1992, NATO-Gipfel in Rom beschließt neues strategisches Konzept, Academia Verlag, Sankt Augustin, 
       1997, s- 236 ve devamı 
138 Gencer Özcan, Doksanlı Yıllarda Türkiye’nin Değişen Güvenlik Ortamı, (Editör, Gencer Özcan/ Sule Kut) “En Uzun 
      On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar”, İstanbul, Büke Yayınları, 
      2. Basım, İstanbul, 2000, s. 21 
139 Hürriyet, 11.07.1997 
140 NATO “yeni rol peşinde”, Milliyet, 8.11.1990 
141 Klaus-Dieter Schwarz, Amerikas Mission, SWP-Aktuel- 38, Oktober, 2002 
142 Davutoğlu, a.g.e., s. 137 


***

25 Haziran 2016 Cumartesi

Afganistan da mı Parçalanacak


Afganistan da mı Parçalanacak?



Yazar: Ümit Özdağ
26 NİSAN 2012

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından çıkarılan 21. Yüzyıl dergisinin Mayıs 2012 tarihli 41. Sayısında Afganistan'ı özel bir dosya ile kapsamlı bir şekilde inceledik. Dünyanın en önemli dış politika dergilerinden birisi olan Foreign Affairs dergisinin Mart/Nisan 2012 tarihli sayısında da senelerini Afganistan ve Irak'ta geçirmiş iki Amerikalı uzman Carter Malkasian ve Karl Weston tarafından yazılan makale Afganistan'ı inceliyor.

Malkasian ve Weston şu noktaların altını çiziyorlar. Obama, Irak'tan çekilirken Afganistan'da savaşı kazanma stratejisi geliştirdi. Afganistan'daki Amerikan asker sayısı 100 bine çıkarıldı. Uygulanan özel kuvvetler merkezli operasyonlar sonucunda taktik başarılar elde edildi. Kandahar ve Heland bölgelerinde büyük ölçüde güvenlik sağlandı. Ancak bu amaçla 2011 senesinde 114 milyar Dolar harcandı. Bu 2001'den buyana Afgan savaşında harcanan paraların dörtte birini oluşturmaktadır. Bu kadar para harcanmasına rağmen ortada somut bir başarı yoktur. 2012 sonunda 33 bin Amerikan askeri Afganistan'ı terk edecektir ve 2014 sonunda Amerikan ordusu Afganistan'dan tamamen çekilecektir.

Amerikan Ordusunun Afganistan'dan çekilmesinden sonra Pakistan'daki Taliban güçleri Afganistan'ın stratejik noktalarına saldırıya başlayacak ve Afgan hükümetinin halka yönelik baskılarını istismar ederek kısa zamanda halk desteği alacaklardır. Afgan ordu ve polisi Taliban ile başa çıkamayacak ve Taliban kısa zamanda Afganistan'ın doğu ve güneyinde kontrolü ele alacaktır, ki bu bölgenin güvenliği için Amerikan ordusu ve müttefikleri yoğun bir şekilde savaşmışlardır. Kabil kısa süre içinde cephe şehrini dönüşecektir. Taliban'ın güçlenmesi ile ona karşı uygulanabilecek isyan bastırma stratejisi de istihbarat eksikliğinden dolayı uygulanamaz olacaktır. Artık El Kaide Peştun bölgesine rahatlıkla yerleşebilecektir.

Bunların ne kadar rahat olabileceğinin bir kanıtı da Amerikan Ordusu'nun ve müttefiklerinin en güçlü olduğu 2006'da bile Taliban Güney Afganistan'ın bazı bölümlerinin kontrolunu elde etmeyi başarmış olmasıdır. Böyle bir gelişmenin engellenmesi için Malkasian ve Weston Amerikan Ordusu'nun Afgan ordusu ve polisine küçük timler halinde Amerikan Ordusunun geri çekilmesinden sonra da askeri danışmanlık vermesi gerektiğini ileri sürmektedirler. Her ne kadar Malkasian ve Weston küçük bir operasyonel destekten bahseder gibi ifadeler kullansalar da önerdikleri operasyonun yıllık maliyetinin 25 bin asker ve 30 milyar Dolar olduğunu kaydetmektedir. Malkasian ve Weston ABD'nin böyle bir stratejiyi benimsememesi durumunda Afganistan'ın Kuzey Afganistan ve Güney Afganistan olarak ikiye bölüneceğini ifade etmektedirler.
Öte yandan Amerikalı Büyükelçi Robert Blackwill, Afganistan'ın Amerikan menfaatleri gereği bölünmesi gerektiğini savunmaktadır. Blackwill'e göre Taliban'ın Peştun olan güney Afganistan'ın kontrolünü eline alması kaçınılmazdır. Blacwill'e göre ABD Taliban'ın Amerikan hava kuvvetleri ve özel güçleri kullanarak Kuzey ve Batı Afganistan'a girmesini engellenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Blackwill açıkça bölelim demese de söylediği bu noktaya çıkmaktadır ve öyle de anlaşılmaktadır. Zaten Blacwill'e dikkat çeken Malkasian ve Weston'da eski diplomatın Afganistan'ın bölünmesini savunduğunu yazmaktadırlar.

Eski Amerikan Savunma Bakan yardımcısı Dov Zakheim'da Foreign Policy adlı web sitesinde yazdığı makalede ABD'nin çekilmesinden sonra Afganistan ve Pakistan'ın parçalanma ihtimalinden bahsetti. Pakistan ile ilgili meseleyi yarına bırakalım. Zakheim, bir süreden buyana Güney Asya uzmanları arasında Amerikan Ordusu'nun Afganistan'dan çekilmesinden sonra Kuzey Afganistan'daki Özbek, Türkmen, Kazak ve Tacikler ile Güney Afganistan'a hakim olacak olan Taliban yönetimindeki Peştunlar arasında bir savaş tartışmasının ve Afganistan'ın bölünmesi ihtimalinin yoğunluk kazandığına dikkat çekmektedir. Zakheim ayrıca böyle bir iç savaşta 1990'larda olduğu gibi Pakistan'ın Taliban ve Peştunları, Hindistan'ın ise Kuzey ittifakını destekleyeceğini kaydemektedir.

Doğrusu Taliban iktidarının ortaya koydukları, Özbek, Türkmen, Kazak ve Taciklerin 1990'lardan daha sert bir şekilde Taliban'a ve Peştunlara direneceğini göstermektedir. Kısa bir süre önce görüştüğüm ve 7 sene Afganistan ve Pakistan'da medresede okuyan bir Afganistanlı Kazak genci, neden medreseden ayrıldığını sorduğum zaman "Taliban duruma hakim olduktan sonra bizim medreseye gelen Talibanlar benim gözlerimin çekik olmasından hareket ile herkesin ortasında Kazakların ve diğer gözü çekik Türklerin Kuran-ı Kerim'de geçen yeçüç-meçüç olduğumuzu söylediler.Bende bunun üzerinde medreseden ayrıldım. Bir süre sonrada Türkiye'ye geldim" açıklamasını yaptı. Kehf suresi 93-99 ve Enbiya suresi 96-97 ayetlerde geçen yeçüç-meçüç olarak Türkleri gören bir zihniyeti bir kez denemiş olan Özbek, Türkmen, Kazak ve Taciklerin sert direnişi Afganistan'ın parçalanmasına giden yolu daha kolay açacaktır. Bundan bir süre önce yazdığım "Türkiye'nin Afganistan'da yapacak daha çok işi var" başlıklı yazımı bir de ABD'nin çekilmesinden sonra doğacak ortamı düşünerek değerlendirmekte fayda vardır. Eğer olaylar kendi akışına bırakılır ise olacak iki şey var:Ya Türkiye dost Pakistan ile farklı tarafı destekleyerek tarihi dostluğunu bozacak ve Hindistan ile taraf olacaktır ya da Pakistan'ı küstürmemek adına 1990'larda yaptığı gibi seyredecek ve Özbek, Türkmen, Kazakların ezilmesine seyirci kalacaktır.
Oysa Afganistan'da var olan ve Taliban'ın dahi saygı gösterdiği bir Türkiye'nin Afganistan'ın bölünmesini engelleyebilme ihtimali daha yüksek olacaktır.


http://www.21yyte.org/tr/arastirma/afganistan/2012/04/26/6580/afganistan-da-mi-parcalanacak