Enerji Hatları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Enerji Hatları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2017 Perşembe

AVRASYADA YASANAN ENERJİ KAYNAKLI GERGİNLİKLER


AVRASYADA YASANAN ENERJİ KAYNAKLI GERGİNLİKLER,




Kemal AYDIN*1 
Doç. Dr., Kocaeli Universitesi, Email: kemal.aydin111@gmail.com 
ALPER PÜRMÜŞ*2 
**Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğrencisi 

Özet 

Avrasya konumu nedeniyle, tarih boyu, Ahamenidler, Yunanlılar, Romalılar, Partlar, Bizanslılar, Araplar, Moğollar, Osmanlılar, Persler, Ruslar gibi bölge imparatorlukları için bir savas alanı ola gelmistir. 20.y.y. geldiğimiz tarihlerde Kafkas halkları 1991 de genel olarak bağımsızlıklarını kazanmıslardır. Bu bağımsızlık kazançlarının getirisi olarakta karsılıklı etnik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmıslardır. Zira bu bölge, zengin petrol ve doğal gaz 
kaynakları ile enerji mücadelesinin yeni coğrafi mekânı niteliğini almıstır. 21.y.y. da ise sürdürülen enerji mücadelesini; jeopolitik, ekonomik ve güvenlik unsurlarının yer aldığı çok yönlü bir oyuna benzetmemiz mümkündür. Avrasya özelde ise Hazar Havzası, nüfuz mücadelesinin en sert geçtiği bölgelerin basında gelmektedir. Bu bağlamda yasanan savaslar ve çatısmalar yeni enerji rotaları tabanlı olacağı süphe götürmez bir gerçektir. 

Anahtar Kelimeler: Avrasya, Enerji Hatları, Abhazya, Çeçenistan, Karabağ, Hazar Havzası, 

Büyük Oyun 


1 Doç. Dr., Kocaeli Universitesi, Email: kemal.aydin111@gmail.com 
2 Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası İliskiler Bölümü Öğrencisi 


Giriş 

SSCB döneminin bitmesinin ardından baslayan Rusya Federasyonu dönemi 
kaybedilen güce yeniden ulasmayı hedefleyerek yola çıkmıstır. Bu neticede Avrasya ve Orta Asya’da bulunan Bağımsızlığını Kazanan devletler üzerine belirlenen dıs politikanın ana mihenk taslarını Doğal Gaz, Petrol’ün olusturması kaçınılmaz gerçek halini almıstır. Ana düsünce bölgeden geçen boru hatlarını kendi kontrolü altında toplayarak Enerji rotalarına hükmetmek olmustur. Bu düsünce doğrultusunda uygulanan politikaların bölgedeki etnik çatısmaların ve istikrarsızlığın fitilini ateslediğini söylemek tabi ki yanlıs olmayacaktır. 
Bölge ülkelerini siyasi açıdan Rusya’ya bağımlı hale getiren bu politikaları yasanan örnekleri ile birlikte, analizlerimi aktarmaya çalıstım. 

Abhazya 

Bölgede var olduğu günden beridir, Avrupa ve Asya medeniyetleri ve Dslam ile 
Hristiyanlık dini arasından bir köprü olmustur. Bu köprünün getirdiği dezavantajın sonunda etnik savasların çoğuna ev sahipliği yapmıstır. SSCB’nin dağılması ile orataya çıkan bölgedeki devletler, etnik azınlıklar yeni kurulan Rusya açısından bir avantaj haline gelmistir. Rusya’nın yakın çevre politikasına iliskin belirsizlikleri orta Asya ve Kafkasya için istikrarsız bir bölge olma yolunu açmıstır. Rusya’nın Orta Asya, Hazar ve Kafkaslara iliskin genel yaklasımı ve politikaları bölgedeki etkinliğinin devamını temin ve bu bölgelere dısarıdan gelen güçlerin etkisini minimize etmeye yönelik olsa da, izlenen politikalar her zaman aynı tonda ve sertlikte olmamıstır.3 Özellikle bölgedeki petrol ve enerji sorunlarına yönelik olarak 1990’larda, biri basbakan Viktor Chernomirdin tarafından destek gören ve bölgedeki ticari aktörlerle isbirliğini öneren, diğeri de sorunlara karsı tek yanlı ve daha sert bir yaklasımı içeren ve ‘Monrovski Doktrini’4 olarak bilinen yaklasım olmak üzere, iki ayrı ve birbirine zıt yaklasımdan söz etmek gerekir.5Bu bağlamda Abhazya, Gürcistan karsısında 
desteklenebilecek bir yer almıstır. Rus savunma bakanlığınca Gürcistan-Abhazya gerilimi sürekli olarak artırılmıs ve neticesinde yasanan pek çok kanlı mücadele ile 26 Ağustos 2008 tarihinde ise Rusya Federasyonu Devlet Baskanı Dimitri Medvedev, Abhazya Devletinin bağımsızlığını tanıma kararını imzalayarak uluslararası tanınma sürecine baslatmıstır. Rusya’nın buradaki amacı belli bir etnik grubun bağımsızlığına ön ayak olmak değil aslında enerji hatlarının güvenliğini sağlamaktı. Bir diğer nokta ise Gürcistan’ı zayıflatarak Türkiye’nin ve Batının bölgedeki etkinliğini sınırlamaktır. Bu sayede alternatif bir rota olarak kendi bölgesini ortaya çıkarıp enerji geçisinin kontrolü sağlamıs olacaktır. Novoroski limanı koruyup Poti’deki petrol ihracatına yakın olmak Rusya’nın dıs politikadaki hedeflerinde yerini almıstır.6 

Çeçenistan 

Tarih boyunca Rus çarlığı ile savas halinde olmus çeçen-inguslar süre gelen 
savaslarını ve inatçı tavırlarını 20.y.y.-21.y.y. da devam ettirmeyi basarmıslardır. Süphesiz ki Rusya’nın Çeçenistan isgalinin en büyük sebebi Bakü’den gelen, Grozni’den geçen Tikhoretsk’e ulasan boru hattını kontrol altına alarak zengin enerji yataklarının bir nevi sahibi olmaktır.7 

Bölge stratejik açıdan boru hatları yani enerji nakli için tam bir geçis güzergâhıdır. Buda bölgede oynan oyunun büyüklüğüne önemi aynı ölçüde artırmaktadır. Bunun yanında zengin yeraltı kaynakları da bu ülke için ayrı bir önem arz etmektedir. Dudayev döneminde (1991-1994 arası), Çeçenistan Moskova’dan ihraç vizesi almak için isbirliği yaparak, Bakü’den Grozniye milyarca dolar ham petrole ihraç olanağı sağlamıstır. Çeçenistan Bu bağlamda konuyu ele aldığımızda Rus Dıs Politikasında uzun müddet hat safhada öneme sahip olmustur. 8 Rusya'nın Çeçenistan'a karsı ilk yaklasımları, Azerbaycan ve Gürcistan'da izlediği yolun benzeri olmustur. Rus yanlısı Çeçen muhalefet kullanılarak Cavhar Dudayev yönetiminin tasfiye edilmesi denenmistir. Fakat Rus destekli muhalefetin baslattığı iç savas, Dudayev'in zaferiyle sonuçlanmıstır. Bu sonuç karsısında Yeltsin Rus ordusunun 1994 
tarihiyle Çeçenistan harekatını baslatmıstır.9 Grozni yerle bir edildi 30 bin kisi öldü. 300 binden fazla kisi mülteci durumuna düsmüstür. Ateskesler ile sürüp giden savas 1996 yılında imzalanan Hasavyurt Antlasması ile bitirilmistir.10 

Günümüzde Ramazan Kadirov Resmi olarak Cumhurbaskanlığı sıfatını üstlenmekte olduğu Çeçenistan’ın Rus yanlısı bir politika izlediğini söylemek pekte yanlıs olmaz bu anlamda Rusya için ayrılıkçı gruplar direnislerine devam etseler de Rusya çıkarı doğrultusunda kararlı harekâtının sonuçlarını aldığını söylemek mümkündür.11 

Karabağ Sorunu 

Karabağ bölgesi, Hazar petrolünün Türkiye’ye ulasmasında stratejik bir konumda bulunmaktadır. 1921 de Azerbaycan iradesine bırakılan yönetimi Ermeniler ve Rusya için hosnutsuzluğa neden olmustur12 . Nihayetinde 1988 de alevlenen bu hosnutsuzluk 1992 de savasa dönüsmüstür. Dönemde bu çatısmaların Ermenistan tarafından Ermenilerin yürütüğü bir çatısma olduğu ileri sürülse de zamanla açıklamaların ortaya çıkmasıyla Rus destekli bir 
toprak isgali olduğu ortaya konusmustur13. Bu savas neticesinde Azerbaycan topraklarının 5 te 1 i ölçüsünde isgale uğrasmıs ve büyük bir insanlık dramı olarak hocalı katliamı yasanmıstır. 1 milyon Azerbaycan vatandası da mülteci durumuna düsmüstür.14 1995’teki Barıs görüsmelerinden sonuç alınamamıstır. Bu duruma bağlı olarak dönemin BM Genel Sekreteri Butros GALD, sorunla ilgili olarak biz özel temsilci bölgeye göndermistir. Genel anlamda sorunu ele alacak olursak ne yazık ki karsılasılan ana baslık Rusya’nın Kafkasya’yı zayıflatması, istikrarsızlığın devamı ve petrol rotalarının somutlasmasının önlenmesi 
olacaktır. Rusya, ABD, Türkiye, Fransa, Dsveç, Dtalya’dan olusan Minsk grubu sorunu çözmek için görevlendirilmis olsa da sınırlı bir basarı elde edebilmistir. Öte yandan Rusya’nın anlasılmaz tutumu AGDT’i basarısız kılmıstır.15 Bu sonucun alınmasında baskı altında kalan Karabağında payı vardır. Petrol’ün tasınması konusunda Türkiye güzergâhının izlenmesi esas alınan rotalar içinde en ekonomik olanı, Ermenistan üzerinden geçecek rotadır. Ancak Karabağ bölgesinin hala isgal altında olması Azerbaycan’ın böyle bir seçeneğe sıcak 
bakmasını mümkün kılmamaktadır. Bu anlamda Azerbaycan’ın içinde olduğu durum (Bakü-Tiftis-Ceyhan) rotasının uzunluğunun yaklasık olarak 300 km daha uzamasına neden olmustur.16 

Azerbaycan-Türkmenistan Gerginliği 

Hazar denizinin kıyıdas iki ülkesi olan Azerbaycan ve Türkmenistan arasında enerji kaynakları tabanlı yasanan bu sorun Serdar/Kepez olarak bilinmektedir. Azerbaycan’ın “Kepez” ve Türkmenistan’ın ise “Serdar” olarak adlandırdığı zengin petrol yatakları bu iki ülke arasında iliskileri kopma noktasına getirmistir.17 Bu sorun 2001 yılında Türkmenistan’ın Azerbaycan’daki büyükelçiliğini kapatmasına neden oldu.18 Temmuz 1997’de Rus sirketleri 
Rosneft ve Lukoil ile Azerbaycan arasında imzalanan Kepez yatağını kapsayan anlasma Türkmenistan’ın tepkisini çekmis, Askabat, yatağın kendi sularında bulunduğunu ve Türkmenistan’ın malı olduğunu belirtmistir. Türkmenistan Hazar’ın statüsünün belirlenmeden yapılacak anlasmaların geçersiz olacağını savunmustur ve bu konuda gerekirse BM ve Uluslararası Mahkemelere konuyu tasıyacağını belirtmistir.19 Diğer bir yandan bu konudaki Türkmenistan’ın isteğini artıran bir neden ise Türkiye pazarıdır, Türkmenistan doğal gazının 
Türkiye üzerinden batı pazarlarına ulastıracak olan Trans-Hazar boru Hattı konusunda tartısmaların temelini atmıstır. Bu anlamda yasanan bu tartısma Azerbaycan ile fikir birliğine varılamadığı için ne yazık ki rafa kaldırılmıstır. Bu doğal gaz açığını ise Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattı projesi karsılayacaktır, tabii ki bu durum Türkmenistan açısından hiçte hos karsılanmamıstır. Bölge hakkındaki sonuca gelirsek Kepez yatağının kıyıdas ülkelerin ortak isletimine karar verilirse her iki ülkede 30 milyar doların üzerinde gelir elde edecektir20 . 
Rusya ve Kazakistan soruna taraf olmamayı seçmistir ve sorunun taraf devlet arasında çözülmesini vurgulamaktadırlar. 

Boğazların Güvenliği 

Buraya kadar bahsettiğim Kafkasya’dan ve Orta Asya’dan gelen petrolün Karadeniz limanlarına ulastırılıp oradan Uluslararası Pazara sevki bölgelerde yasanan istikrarsızlıklar ve geçis güzergâhlarındaki tehtidler nedeniyle Türkiye’nin her geçen gün kaygıları artmaktadır.21 

Türk boğazları geçislerdeki düzeni sağlamak için kullanılan “Boğazlar Rejimi”, 1938 Montrö boğazlar sözlesmesiyle belirlenmistir. Açıkça ortadadır ki günümüz beklentilerini karsılayamayacak bir sözlesmedir. Antlasmayı imzalayan devletlerin bir kısmı günümüzde yoktur ve son yıllarda devletlerin de yaklasımlarında farklılıklar yasanması söz konusudur.22  1938’den bu yana Gemilerdeki ebat ve tonajlarda değismistir. Bugün gemilerin hacmi ve 
boyu artmıstır bunun yanında o yıldan bu yana olan tarihsel süreçte boğazdan geçen tanker sayısı da hayli artmıstır. Montrö sözlesmesi, bütün gemiler için serbest geçis hakkı tanısa da, bugün bu sayıdaki artıs ve çoğunun petrol tankeri olması, Süveys kanalının üç katı sayıya sonuç bazında ulasılmasını sağlamıstır. 
sayısı da hayli artmıstır. Montrö sözlesmesi, bütün gemiler için serbest geçis hakkı tanısa da, bugün bu sayıdaki artıs ve çoğunun petrol tankeri olması, Süveys kanalının üç katı sayıya sonuç bazında ulasılmasını sağlamıstır. 


Tablo 1: 1938-2000 Yılları Arasında Türk Boğazlarındaki Gemi Trafiği23 

Gemi trafiğinin bu denli artması ve tasınan yüklerdeki çesitlilik Türkiye’nin kaygısını artırmıstır, bu anlamda olan çesitli kazalar boğazları ve Dstanbul’un tarihi dokusunu tehtid eder duruma geldiğinde Türkiye 1 Temmuz 1994’te bu konuda Boğazlar Tüzüğü Düzenlemesini getirmistir. Bu sekilde boğaz trafiğini kontrol altına almaya çalısan Türkiye aynı zamanda çesitli sistemlerle de bu güvenlik arzusunu pekistirmeye çalısmıstır. Örnek olarak boğazların güvenliği ile ilgili olarak otomatik tanımlama sistemleri, Uzak mesafeden gemilerin tanımlanması ve izlenmesi(LRIT) kurularak çesitli seyir güvenliği önlemleri 
alınmıs24 . Radar istasyonu projesinde çesitli aksaklıklar yasansa da seyir güvenliği için saydığım önlemlerin alınması Türkiye’nin bu konuda ciddi tutumunu göstermektedir. 

Türkiye’nin Kaygıları 

Her ülke yönetimi toplumu için kesintisiz, güvenilir ve temiz enerjiyi ülkesi için ucuz bir yolla elde etmek ister. Bu bağlamda Türkiye’de bu örnek içinde yer alabilecek bir ülkedir nitekim yukarda bahsettiğim uzlasmazlıklar hem bahsedilen ülke topraklarında hem de bölgede bir istikrarsızlık olduğunu göstermektedir. Türkiye açısından kesintisiz ve enerjinin güvenirliği büyük bir önem arz etmektedir. Avrasya bölgesindeki çatısmalar, isgaller buradan 
tasınabilecek enerjinin hem kesintisizliğine olan güvensizliği hem de maliyetini oldukça artırmaktadır. Rusya, söz konusu bağımsız devletler üzerinde oldukça büyük bir stratejik üstünlük sağlamaktadır ve bunun da en önemli nedeni söz konusu devletler için petrol ve doğal gaz kaynaklarını uluslararası pazara aktarmak için Rusya rotasını izlemeleridir. Nitekim bu yol Rusya’nın yakın çevre politikasını uygulamaya koymasını sağlıyor. Bu anlamda izlediği politikalar birçok etnik grup arasındaki çatısmaları artırmaktadır neticesinde Gürcistan-Abhazya-G.Osetya gerginliği bunun bir neticesidir25 . Örneklerime Çeçenistan’da 
yasanan dram ve Karabağ sorunu olarak ta devam edebilirim. Türkiye’nin kaygıları tabii ki de bölgede yasanan istikrarsızlıkların doğurduğu sonuçlardır bu sonuçların getirisi olarak Kafkasya’da Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan kutuplasmasından bahsetmek pek tabii mümkündür. Bu istikrarsızlık karsısında Türkiye çesitli girisimlerde bulunsa da Rusya bölgede kendisini frenleme çabası olarak görmüs ve tatbikine hiç zaman müsaade etmemistir26 . 

Sonuç 

Doğal gaz ve Petrol 21.y.y. da geçmiste olduğu gibi önemini en üst seviyede 
korumaktadır ve anlamda savasların ve çatısmaların bu konuyu ana baslık yapacağı kaçınılmaz bir gerçektir. 

Orta doğu ve Sibirya’dan sonra Hazar havzası enerji bazında üçüncülüğü 
göğüslemektedir. Bu durum güçlü devletlerin ve büyük petrol sirketlerinin de istahını kabartmasına neden olmaktadır. Hazardaki hidrokarbon kaynakları günümüz taleplerini en üst düzeyde karşılamaya hazırdır nitekim bu durum bölgedeki istikrarsızlığında temelini oluşturmaktadır. 

Avrasya bölgesini ele aldığımızda genel anlamda jeopolitik konumu taban alındığında bu enerji yatakları çatısmaların temelini olusturmaktadır. Türkiye Rusya ve İran doğal gazına bağımlılığını azaltmak için Türkmenistan’ın doğal gazını, Azerbaycan’ın doğal gazını ve geçmisten gelen kültürel yakınlığı ve tarih bütünlüğünü temel alarak Türkiye’ye getirmesi gerekmektedir. Bunu yaparken enerji aktarımının ucuz, güvenli ve istikrarlı olmasını temel almalıdır bu anlamda Türkiye’nin bölgede yasanan etnik çatısmalara ve oynanan büyük oyunlara kayıtsız kalmaması yapması gereken en önemli unsurdur. Bu bağlamda uluslar arası örgütleri ve ulus üstü yapıları bölgeyi yönlendirmesi geçmiste olduğu gibi takipsiz kalarak sonuç alınmamasına engel olması gerekmektedir. Türkiye’nin suan ki bölgeye yönelik politikaları yetersizdir. Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya’da daha aktif olmalı ve bölgede yeni kazanımlar elde etmelidir. Geçmisteki Tarihsel kültürel bağları bu politikalardaki temeli sağlıyıcağı süphe götürmez bi gerçektir. Önemli bir enerji pazarı ve transit ülke olan Türkiye’nin bu bölgelere ve olaylara seyirci kalması beklenmemelidir. Çünkü Türkiye’nin geleceğine Avrasya’daki enerji kaynakları büyük oranda yön verecektir. 

DİPNOTLAR;


3 Lena Jonson, Russia and Central Asia: A Web of Relations, Central Asian and Caucasian Prospects, (CACP) 
Papers, (London: the Royal Institute of International Affairs, 1998), s. 60. 
4 David Sinker, “The Management of a Transboundary Energy Resource”, içinde Bulent Gokay (ed.) The 
Politics of Caspian Oil, (New York: Palgrave, 2001), s. 54. 
5 Rosemarie Forsythe, The Politics of Oil in the Caucasus: Prospects for Oil Exploitation and Export in the 
Caspian Basin, Adelphi Paper, No 300, University Oxford Press, 1996, s. 15-16. 
6 Didem EKİNCİ “ÇATISAN KÜRESEL GÜÇLER VE KARADENİZ GÜVENLİĞİ: ABHAZYA ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME” Karadeniz Arastırmaları, Kıs. 2014, Sayı 40, S.1-16 
7 Ufuk Tavkul, Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu Dçerisinde Rusya Açısından Çeçenistan’ın Stratejik Önemi, Kök Arastırmalar, Güz 1999, s.24 
8 Hasan Kanpolat, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savası”, Avrasya Dosyası, c.6, s.4, Kıs 2001, s.167 
9 Dr. Gamze Güngörmüs Kona,” Rusya Federasyonu ve Kafkasya”, 26-27 Ocak 2005, 
http://gamzegungormuskona.blogspot.com.tr/2007/08/harp-akademileri-komutanlstratejik.
html,(E.T.:28.08.2014),syf.1. 
10 Müktedir ilhan,”Çeçenistan’da Bitmeyen Cihad”,21 Aralık 2006, 
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2006/12/21/2542.shtml,(E.T.:28.08.2014),Syf.1. 
11 Yusuf Ensar,”Çeçenistan’da Kadirov’un Yalanları ve Cihad Gerçekleri”,24 Ağustos 2007, 
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2007/08/24/3564.shtml, (E.T.:28.08.2014),Syf. 1. 
12 Doç. Dr. Besir Mustafayev, “SOVYETLER DÖNEMDNDE RUSYA’NIN DAĞLIK KARABAĞ 
POLDTDKASI”, Karadeniz Arastırmaları, Güz 2013 , Sayı 39 , s.56 
13 Doç. Dr. Besir Mustafayev, a.g.m.,S.60. 
14 Prof. Dr. Aygün ATTAR (Hasimzâde),Karabağ Sorunu Kapsamında Ermeniler ve Ermeni Siyaseti,ANKARA, 
AKDTYK Atatürk Arastırma Merkezi,2005, Syf. 120-121 
15 Prof.Dr. Aygün ATTAR (Hasimzâde),a.g.e , s.143 
16 Doç.Dr. Besir Mustafayev, a.g.m. , S.63 
17 Sinan Oğan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, 
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu,  E.T. : 29.08.2014 
18 Cavid VELİYEV, Askabat Bakü yakınlasması,
http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2, Erisim  Tarihi: 29.08.2014 
19 Veliyev, a.g.m., http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2, Erisim Tarihi: 29.08.2014 
20 Sinan Oğan, a.g.m., http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu,  E.t.:29.08.2014 
21 SEVER,Aysegül, “Türkiye-Rusya Federasyonu iliskilerinde çatısma,rekabet ve isbirliği”, Avrasya Dosyası, 
Cilt 7, Sayı 3, Sonbahar 2001, s.242. 
22 SEVER,Aysegül, a.g.e, s.242 
23 Hakan Emanet, Deniz Hakimiyetinden Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Türk Boğazları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, istanbul, 2003, s.117, Tablo 1 
24 Oktay Kılıç, “Türkiye’de Deniz Trafiğini izlemeye dair sistemler”,T.C. Ulastırma Denizcilik ve Haberlesme Bakanlığı Bilgilendirme Kitapçığı,s.2 
25 Ahmet ÖZTÜRK,” Rusya-Gürcistan Krizi: Yerel Bir Çatışma, Küresel Yansımalar”,  Cilt:4, Sayı: 7, ss. 1-27, 2009 . 
26 Sinan OĞAN,”Tarihi Adım”,16 Eylül 2009, 
http://archive-org.com/page/4104785/2014-0610/
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/747-tarihi-adim, (E.T. :30.08.2014), S.1. 


KAYNAKÇA 

Ahmet ÖZTÜRK,”Rusya-Gürcistan Krizi: Yerel Bir Çatısma, Küresel Yansımalar”, 
Cilt:4, Sayı: 7, ss. 1-27, 2009. 
Cavid VELDYEV, Askabat-Bakü yakınlasması, 
http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2, Erisim Tarihi: 29.08.2014 
David Sinker, “The Management of a Transboundary Energy Resource”, içinde Bulent Gokay (ed.) The Politics of Caspian Oil, (New York: Palgrave, 2001), s. 54. 
Didem EKDNCD “ÇATISAN KÜRESEL GÜÇLER VE KARADENDZ GÜVENLDĞD: 
ABHAZYA ÜZERDNE BDR DEĞERLENDDRME” Karadeniz Arastırmaları, Kıs. 2014, Sayı 40, S.1-16 
Doç. Dr. Besir Mustafayev, “SOVYETLER DÖNEMDNDE RUSYA’NIN DAĞLIK 
KARABAĞ POLDTDKASI”, Karadeniz Arastırmaları, Güz 2013 , Sayı 39 , s.56 
Dr. Gamze Güngörmüs Kona,” Rusya Federasyonu ve Kafkasya”, 26-27 Ocak 2005, 
http://gamzegungormuskona.blogspot.com.tr/2007/08/harp-akademileri-komutanl-stratejik.html,(E.T.:28.08.2014),syf.1. 
Hakan Emanet, Deniz Hakimiyetinden Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Türk 
Boğazları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul, 2003, s.117, Tablo 1 
Hasan Kanpolat, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savası”, Avrasya Dosyası, c.6, s.4, Kıs 2001, s.167 
Lena Jonson, Russia and Central Asia: A Web of Relations, Central Asian and 
Caucasian Prospects, (CACP) Papers, (London: the Royal Institute of International Affairs, 1998), s. 60. 
Müktedir ilhan,”Çeçenistan’da Bitmeyen Cihad”,21 Aralık 2006, 
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2006/12/21/2542.shtml,(E.T.:28.08.2014),Syf.1. 
Oktay Kılıç, “Türkiye’de Deniz Trafiğini izlemeye dair sistemler”,T.C. Ulastırma 
Denizcilik ve Haberlesme Bakanlığı Bilgilendirme Kitapçığı,s.2 
Prof. Dr. Aygün ATTAR (Hasimzâde),Karabağ Sorunu Kapsamında Ermeniler ve 
Ermeni Siyaseti,ANKARA, AKDTYK Atatürk Arastırma Merkezi,2005, Syf. 120-121 
Rosemarie Forsythe, The Politics of Oil in the Caucasus: Prospects for Oil 
Exploitation and Export in the Caspian Basin, Adelphi Paper, No 300, University Oxford Press, 1996, s. 15-16. 
SEVER, Aysegül, “Türkiye-Rusya Federasyonu iliskilerinde çatısma,rekabet ve 
isbirliği”, Avrasya Dosyası, Cilt 7, Sayı 3, Sonbahar 2001, s.242. 
Sinan Oğan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, 
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu, E.T. : 29.08.2014 
Sinan OĞAN,”Tarihi Adım”,16 Eylül 2009, http://archive-
org.com/page/4104785/2014-06-10/http://www.turksam.org/tr/makale-detay/747-tarihi-adim,, (E.T. :30.08.2014), S.1. 
Ufuk Tavkul, Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu Dçerisinde Rusya Açısından 
Çeçenistan’ın Stratejik Önemi, Kök Arastırmalar, Güz 1999, s.24 
Veliyev,a.g.m., http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-
t2379.0.html;wap2, Erisim Tarihi: 29.08.2014 
Yusuf Ensar, ”Çeçenistan’da Kadirov’un Yalanları ve Cihad Gerçekleri”, 24 Ağustos 2007, http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2007/08/24/3564.shtml, (E.T.:28.08.2014), Syf. 1. 




***