Kemal AYDIN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kemal AYDIN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Şubat 2017 Cumartesi

TÜRKİYE, GÜNEY KAFKASYA ÜLKELERİ VE ENERJİ


  TÜRKİYE, GÜNEY KAFKASYA ÜLKELERİ VE ENERJİ 




Kemal AYDIN*1, 
* Doç. Dr., Kocaeli Universitesi, 
Email: kemal.aydin111@gmail.com 
Emine ÜNSAL*2 
** Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası İliskiler Bölümü Öğrencisi, 
Email: e.unsal095@gmail.com 


Özet 

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasının ardından bağımsızlıklarını ilan eden 15 ülke arasında bulunan Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan, Güney Kafkasya coğrafyasının sahipleridirler. Sovyet Rusya’nın dağılmasının ardından olusan siyasi bosluk birçok ülkeye, bölgede söz sahibi olması için fırsatlar doğurmus ve yine birçok hakimiyet mücadelesi ortaya çıkmıstır. Bölgeye etnik, tarihi ve kültürel yakınlığı ile göze çarpan ülkelerden biri olan Türkiye Cumhuriyeti de bölge üzerinde siyasi etkinliğini artırma çabalarına giren ve fırsatları değerlendirmeye çalısan ülkelerden biridir. Türkiye böyle bir fırsatlar topluluğuna hazır olmadığının sinyallerini basta istikrarsız kararları ile göstermis olsa da bölge ülkeleri ile iliskilerinde son derece basarılı olduğu söylenebilir. 

Kurulusundan bu yana sorunlar yasayan Gürcistan ve sahip olduğu petrol ve doğalgaz ile birçok ülkenin ilgi odağı olan Azerbaycan, Türkiye’nin ikili iliskilerinde en basarılı olduğu ülkelerin basındadır. Bu ülkeler ile iliskilerini son derece önemseyen ve gerek siyasi gerek ekonomik gerekse askeri desteğini esirgemeyen Türk yönetimi bu ülkeler ile ortak birçok projelere imza atmıs ve çokça yatırımlar yapmıstır. Ermenistan ile durum biraz farklı olsa da dolaylı yoldan uygulanan ticaret önemli sayılabilecek düzeydedir. Bu üç ülkenin yanında bölgede söz sahibi olan Rusya Federasyonu ve Dran’ı da ele aldığımız bu makalede bu ülkelerin Türkiye ile ekonomik iliskilerini petrol ve doğalgaz çerçevesi içerisinde analiz etmeye çalıstık. 

Anahtar kelimeler: Güney Kafkasya ülkeleri, Türkiye, Enerji 


Giriş  

Gelisen teknoloji, farklılasan ve çoğalan ihtiyaçlar enerji talebini karsılanması güç derecede arttırmıs ve ülkeleri alternatif çözümler aramaya itmistir. En sık ihtiyaç duyulan kaynaklar listesinde bulunan doğalgaz ve petrole ev sahipliği yapan topraklar ekonomik ve siyasi gibi birçok savasın da merkezi olmuslardır. Bu değerli madenlere ev sahipliği yapan coğrafyalardan biri olan ve uzun yıllar dünya enerji ihtiyacına büyük oranda karsılık veren ‘Kafkasya Bölgesi’ bu gibi savaslardan yorgun düsen bölgelerdendir. Bölge toplumları tarih boyunca çesitli istilalara uğramıs ve birçok yaptırımlara maruz kalmıstır. 1991 yılında SSCB’nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarını ele alan ülkelerden bazıları ( Özellikle 
Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ) hala devam eden bir dizi sorunlar yasamaktadırlar. Ele aldığımız konuların basında Türkiye’nin benliklerini arayan bu ülkeler ile iliskilerinin yanında bu iliskilerin ne derece ‘enerji’ kavramına dayandığı gelmektedir. Bu bağlamda farklı kültürlerin insanlarını bir araya getirmeyi basaran kararlı politikaların sahipleri Azerbaycan ve İran’ın, Türkiye ile iliskilerinin vazgeçilmez parçası olan petrol ve doğalgazın rolü ortaya çıkmıs olacaktır. Analize dahil olan bir baska konu ise incelediğimiz bölgede etkin olan 
Rusya gibi güçlü bir ülkenin, Türkiye’nin Azerbaycan, Gürcistan, İran ve Ermenistan ile ikili iliskilerini ne derece etkilediğidir. 

Dünya pazarlarına tasınacak olan petrolü topraklarında ağırlayıp ülke ekonomisine büyük oranda katkı sağlayan transit ülkeler de bu özel konumları nedeniyle büyük sirketlerin ve güçlü bağların bir parçası olabilmislerdir. Türkiye’nin Kafkasya ve enerji düzlemindeki rolü, önemi ve payı makalemizin yapı taslarındandır. Arastırmanın asağıdaki bölümünde Türkiye ile Kafkas ülkelerinin ticari iliskilerini ele alacağız. 

Türkiye-Azerbaycan İliskileri 

Azerbaycan geçirdiği sarsıntılı dönemlerin ardından güçlü ve kararlı adımlarla yükselen ve dısa açılmak isteyen bir ülkedir. 1991 yılında bağımsızlığına kavusan bu devlet ile ortak değerlere, kültüre, tarihe ve ortak bir kimliğe sahip olan Türkiye Cumhuriyeti bu ülkenin siyasi, ekonomik ve ticari iliskilerinde destekleyici bir rol üstlenmistir. Ülkeler arasında ‘Tek millet iki devlet’ ve ‘ kardes ülkeler’ anlayısı benimsenmistir. İki ülke arasındaki iliskiler kuvvetli görünmesine karsın pamuk ipliği düzeyinde de sayılır. Rusya’nın 
Azerbaycan toprakları üzerindeki politikası, Azerbaycan Cumhuriyetinin Ermenistan ile yasadığı Dağlık Karabağ sorunu bunun yanında İran, Rusya ve ABD’nin bu büyük soruna yaklasımları ve Azerbaycan-İran sorunları-iliskileri, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki iliskilerin ne kadar hassas düzeyde olduğunun ve Türkiye’nin bu konuda dikkatli politikalar 
izlemesi gerektiğinin açıkça göstergesidir. Dostluk ve birlik yolunda birçok ikili anlasmalara varan iki ülkenin ekonomik iliskilerinin önemi asağıdaki tablodan da açık sekilde anlaşılmaktadır. 


Tablo 1 


Tablo 2 


Yukarıda Tablo 1’de görüldüğü gibi, Azerbaycan’ın yaptığı ihracatta 22. sırada bulunan Türkiye, aynı dönemde ithalatta 2. sırada bulunmaktadır. 

Tablo 2’de de görüldüğü gibi 2007 yılı dısında, Türkiye’nin Azerbaycan’dan ithalatının ihracatından az olduğu gözlemlenmektedir. 

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ticarette, ihracatta 2000’li yıllardan itibaren artıs gösterme eğiliminde olan Türkiye’nin 2010 yılında çok büyük bir düsüs yasadığı ve yine aynı yıllar arasında Azerbaycan’ın da benzer durumu yasadığını söyleyebiliriz. . Son yılların ekonomik boyutuna bakacak olursak; 2011 yılı itibariyle Azerbaycan’a ihracatımız 2 milyar 65 milyon 166 ABD doları, ithalatımız ise 1 milyar 388 milyon 504 bin ABD dolarıdır. İhracatımızdaki artıs oranı önceki yıla göre %33,20’dir ve ihracatımızın %94,5’lik kısmını madencilik ürünleri ( esasen doğalgaz) olusturmaktadır. Azerbaycan’da faaliyet gösteren 800’ü askın Türk sirketi yatırımcılarının, basta TPAO olmak üzere, enerji sektörüne yönelen yatırımlarımız 3 milyar doların üzerindedir. Enerji isbirliği alanında 7 Haziran 2010 tarihinde iki ülke Enerji Bakanlıkları ve enerji sirketleri arasında önemli belgeler imzalanmıstır. Bu belgeler, Türkiye ve Azerbaycan’ın doğalgaz fiyatından transit kosullarına kadar birçok sahada bir paket halinde ele aldıkları konularda varılan mutabakatın temelini olusturmaktadır. 

Türk girisimcilerin ve Türk firmalarının Azerbaycan sınırlarında üstlendikleri projeler iki ülke arasındaki bağların kuvvetlenmesinde büyük rol oynamıslardır. TRASECA İpekyolu projesi gibi dev projelerde büyük rol oynayan girisimcilerin yanında 1.768 km uzunluğunda olan BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan) Boru Hattı gibi projeler iki ülkeyi kültürel, ekonomik ve tarihsel anlamda birbirine bağladığı gibi siyasi yapıda da birbirine bağlamaktadır.90’lı yıllardan itibaren sürekli yükseliste olan ticaret hacmi Rus krizi sonrasında(1998) Azeri halkının Türk mallarına yönelik taleplerini azaltmıs ve bu da Türkiye Cumhuriyeti’ni birinci sıradan uzaklastırmıstır. Ortaya çıkan bu durum Türkiye’nin dıs politikada daha hassas ve dikkatli kararlar almasının ve bu yolda özellikle Rus ticaretinde daha kaliteli bir rekabetçi olunması gerektiğinin önemini vurgulamıstır. 

Türkiye-İran İlişkileri 

Tüketim pazarlarına yakınlığı ve ekonomik güzergah olma özelliği ile dikkatleri üzerinde toplayan bu ülke petrol rezervleri ile Suudi Arabistan’dan sonra dünyada 2. Sıradadır. Doğal gaz rezervleri yönünden ise Rusya Federasyonu’ ndan sonra 2. sırada bulunan bu ülke Dünya petrol rezervinin yaklasık %9’unu elinde bulundurmaktadır. 

SSCB’nin dağılmasının ardından siyasi yalnızlıktan kurtulma çabalarına giren İran, İran-Irak savası ile girdiği kompleksli durumdan bir derece arınabilmistir. Bunun yanında Kafkas coğrafyasında olusan güç bosluğundan mümkün olduğunca fazla yararlanarak bölgede baslayan hakimiyet mücadelesinde etkin rol oynamıstır. ABD’nin ve AB’nin 1 Temmuz itibariyle uyguladığı ambargo ve bölgede sürdürülen enerji savasları nedeniyle basarılı bir ticaret gelistiremeyen İran tabloda da görüldüğü gibi Türkiye’nin enerji ihtiyacının büyük bir 
bölümünü karsılamaktadır. Doğalgazın %18’ini petrolün ise %51’ini İran’dan karsılayan Türkiye, ABD’nin İran’a yaptırımları nedeniyle durağan bir politika benimsese de Rusya’nın İran ile yakınlığı ve iki ülkenin Kafkas ülkeleri üzerindeki politikaları ve amaçları Türkiye’yi bu denklemin ana hatları pozisyonuna itmistir. 


Türkiye-Rusya Ticari İliskileri 

SSCB’nin dağılmasına kadar dünyada doğal gaz ve petrol üretiminde 2. Sırada olan Rusya’nın, 1990’lı yıllardan itibaren bir düsüse geçmis olmasına rağmen, enerji kaynakları ve hidrokarbon yatakları sayesinde ihracatın %50’sini bütçe gelirlerinin de %40’ını enerji tek basına karsılamaktadır. Osmanlı döneminde gelisen iliskiler 500 yıllık süreç içerisinde sıklıkla bozulsa da iki devlet tarihin ayrılmaz parçaları konumundadır. SSCB’nin dağılmasının ardından ikili iliskilerin yenilenme ve gelisme dönemi baslamıstır. İki ülkenin de çıkarlarının ortak olması sıklıkla sorunlara yol açıp karsı karsıya gelmelerine yol açsa da benzerlikleri birbirlerine yakınlasmalarına sebep olmustur. Rusya ve Türkiye Cumhuriyeti 
arasındaki iliskiyi ekonomik açıdan ele alırsak tarihinin çok eskilere dayandığını söyleyebiliriz ancak gelisen teknoloji ve dünya siyaseti üstünde durmamız gereken yılların son dönemler olduğunu vurgulamaktadır. Aralık 2012’de Rus ve Türk hükümetleri arasında ticari-ekonomik ve bilimsel-teknik isbirliğini kapsayan orta vadeli bir plan hazırlanmıstır. Rusya Federasyonu, Türkiye’nin ikinci büyük ticari ortağı olmasına rağmen yapılan ticarette yüksek miktarda enerji (doğalgaz) alımlarından dolayı Türkiye açısından ağırlıklı olarak ithalat seklinde gelismekte bu da ciddi derecede dıs ticaret açığına sebep olmaktadır. TÜDK’in 

2013 verilerine göre Rusya’ya ithalatımız 25 milyar dolarken ihracatımız 6,9 milyar dolarla sınırlı kalmıstır. Rusya ile iliskilerimize ‘Enerji’ yani petrol ve doğalgaz penceresinden bakarsak neredeyse Rusya’ya bağımlı hale geldiğimizi söylemek yanlıs olmayacaktır.3 Bu açığın dengelenmesi için Türkiye’nin stratejik çalısmalara önem vermesi ve Kuzey Kafkaslarda yasayan 24 binden fazla olan Türk nüfusu gibi avantajları etkili sekilde değerlendirmesi gerekmektedir. 

Türkiye-Gürcistan Ticari İliskileri 

SSCB’nin dağılması ile bağımsızlığına kavusan ülkelerden biri olan Gürcistan, Azerbaycan ile birlikte, Türkiye’nin iliskilerini en çok gelistirdiği ülkelerin basındadır. 
SSCB’nin dağılması ile politikasını gözden geçirme gereği duyan ülkelerden biride Türkiye olmustur. Yeni strateji alanları bulmaya çalısan ve bu yönde ilk adımını Batıya dönük politikasını Bölgesele çevirmekle baslayan Türk Dıs Politikası varolusundan bu yana kritik ve hayati öneme sahip coğrafyasını kullanarak basta enerji olmak üzere batıya açılan kapı olmustur. Gürcistan’ın bağımsızlığı ile gelisen iliskiler güçlü bağlara doğru ilerlerken Türkiye transit geçis özelliğini Gürcistan ile de paylasmıs ve Gürcistan’ı siyasi, ekonomik ve askeri basta olmak üzere birçok alanda desteklemistir. Bölgede hatta özellikle Gürcistan sınırlarında barısın ve istikrarın sağlanması için yapılan çalısmalar kimi zaman sancılı kimi zaman da kanlı oyunlara sahne olmustur. Bu durum Türkiye’yi bazen istikrarsız, aceleci ve yanlıs kararlar almaya itmis olsa da çoğunlukla barıs kökenli politikalar izlemistir. Doğalgaz ve petrol iki ülkeyi birbirine bağımlı kılan bir unsurdur. BTC gibi büyük projelerin yanında gerçeklesmis, gerçeklesememis veya gerçeklesme asamasında olan birçok proje vardır. 1992 yılından bu yana sürekli artan ticaret hacmi bazı zamanlar durağan dönemlere girse de 2007 yılında 17.9 milyon dolar olan ticaret hacmi %31’lik bir artıs ile 752 milyon dolar gibi büyük bir gelisme göstermistir. 

Türkiye-Ermenistan Ticari İliskileri 

SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan bir diğer devlet Ermenistan’dır. 3 milyona yakın nüfusa sahip olan Ermenistan’ın Rusya Federasyonu ile bağları SSCB’nin dağılmasından sonra da önemli düzeyde devam etmistir. Bu durum Türkiye ile iliskisinde son derece dikkate alınmalıdır. Türkiye’nin, 1915 yılında Osmanlı Devleti’nin gerçeklestirdiği Ermeni Tehcirini bir soykırım olarak kabul etmesini ve bu soykırımın sorumluluğunu üstlenmesini isteyen Ermenistan ile iliskiler günümüzde halen normallesememistir. Türkiye’nin bunu siddetle kabul etmemesi ve Ermenistan’ın isgal altında bulundurduğu Azerbaycan topraklarını terk etmemesi diğer bir deyisle Dağlık Karabağ Sorunu’nun çözüme kavusmaması iki ülkenin diplomatik iliskiler kurmasını engellemektedir. Türkiye’nin Azerbaycan’la birlikte Ermenistan’la olan sınırlarını kapatması Ermenistan ekonomisini önemli derecede zedelemistir. Sınırların açılmasını talep etse de bahsi geçen iki konuların çözüme kavusmadan taleplerinin gerçeklestirilmeyeceğini iki ülkede bilmektedir. Tüm bunlara karsın 21 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’ı tanıyan ilk ülkenin Türkiye’ olması garip bir durum ortaya koymaktadır. Günümüzde iki ülke arasında direkt ticaret yapılmasa da 3. Bir ülke aracılığı ile iliskilerin korunduğu bilinmektedir 

Sonuç 

Soğuk savasın sona ermesini sağlayan Sovyetler Birliği’nin dağılması, bölgeye yeni bir kimlik kazandırmıs ve tüm dünya ülkeleri gibi Türkiye’nin de dıs politika stratejisini gözden geçirmesine sebep olmustur. Sorunsuz komsuluk politikasını benimseyen Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ile iliskilerini olumlu sekilde ilerletmeyi ve gelistirmeyi basarsa da Ermenistan ile devam eden sorunlar ve İran’ın içinde bulunduğu durum amacını eksik bırakmaktadır. Bunun yanında bölgede yasanan enerji savasları, siyasi krizler ve ülkelerin kendi içlerindeki sorunlar Türkiye’nin dıs politikasını olumsuz etkilemektedir. Bunun ana sebebi imzalanan anlasmaların veya birçok büyük projenin bu sorunlar nedeniyle ertelenmesi veya gerçeklestirilememesidir. Buna ek olarak tüm bu durumlar Türkiye’nin güvenirliğini sarsmakta ve Kafkas ülkelerinde Türkiye aleyhine hayal kırıklığı ortamı yaratmaktadır.4 


Enerji üretiminde dısa bağımlı bir ülke olan Türkiye bu dezavantajını coğrafi konumu ile bir derece kapatabilmekte dir. 

Petrolün dünya pazarlara dağılımında önemli bir pozisyonda bulunan ve topraklarında büyük projelere yer veren Türkiye bu konumunu korumalı, ilerletmeli ve güçlü politikalar ile güçlü ve basarılı adımlar atabilmelidir 

DİPNOTLAR;

1 Doç. Dr., Kocaeli Universitesi, Email: kemal.aydin111@gmail.com 
2 Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası İliskiler Bölümü Öğrencisi, Email: e.unsal095@gmail.com 
3 Çağrı Kürsat YÜCE, Enerji Kaynakları Üzerinde Mücadele, İstanbul, Ötüken Nesriyat A.S.,2006, S.352 
4 Yüce, a. g. e., s.354 


KAYNAKÇA 

Aras, O.N.(2001). Azerbaycan’ın Hazar Ekonomisi ve Stratejisi, İstanbul:Cağaloğlu 
Arı, T. (2010).Orta Asya ve Kafkasya Rekabetten İsbirliğine, Bursa: Osmangazi 
Aydın, N.(2012 Nisan). Osmanlı Devleti’nin Son Yüzyılında Kafkas Politikası Açılımı 
Bayraktutan, Y. ve Özkaya, M.H. (2012 Nisan) Kafkasya’nın Makroekonomik Görünümü Ve Türkiye İle Ticareti 
Esma, T.Ç. (2012 Nisan) Türk-Rus İliskilerine Yön Veren Etkenler 
Gürel, S.S.(1995).Ortadoğu Petrolünün Uluslar arası Politikada Yeri,Ankara:AÜ SBF 
http://www.21yuzyildergisi.com/assets/uploads/files/68.pdf 
http://www.azerbaijans.com/content_780_tr.html 
http://www.genbilim.com/content/view/1765/86/ 
Karabulut, K. ve Yalçın, A. (2012 Nisan) Türkiye’nin Güney Kafkasya Ülkeleri Ve İran ile Ekonomik-Siyasi İliskileri 
Pamir, N. (2007) Doğu Karadeniz Bölgesi Enerji Forumu 
Tavkul, U.(2009).Kafkasya Gerçeği. İstanbul: Cağaloğlu 
www.circassiancanada.com/tr/arastırma 
www.enerjienergy.com/artikel.php 
www.turcomoney.com/azerbaycan-5-yi 
Yüce, Ç. K. (2006). Kafkasya ve Orta Asya Enerji kaynakları Üzerinde Mücadele. 
İstanbul: Beyoğlu 

***


23 Şubat 2017 Perşembe

AVRASYADA YASANAN ENERJİ KAYNAKLI GERGİNLİKLER


AVRASYADA YASANAN ENERJİ KAYNAKLI GERGİNLİKLER,




Kemal AYDIN*1 
Doç. Dr., Kocaeli Universitesi, Email: kemal.aydin111@gmail.com 
ALPER PÜRMÜŞ*2 
**Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğrencisi 

Özet 

Avrasya konumu nedeniyle, tarih boyu, Ahamenidler, Yunanlılar, Romalılar, Partlar, Bizanslılar, Araplar, Moğollar, Osmanlılar, Persler, Ruslar gibi bölge imparatorlukları için bir savas alanı ola gelmistir. 20.y.y. geldiğimiz tarihlerde Kafkas halkları 1991 de genel olarak bağımsızlıklarını kazanmıslardır. Bu bağımsızlık kazançlarının getirisi olarakta karsılıklı etnik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmıslardır. Zira bu bölge, zengin petrol ve doğal gaz 
kaynakları ile enerji mücadelesinin yeni coğrafi mekânı niteliğini almıstır. 21.y.y. da ise sürdürülen enerji mücadelesini; jeopolitik, ekonomik ve güvenlik unsurlarının yer aldığı çok yönlü bir oyuna benzetmemiz mümkündür. Avrasya özelde ise Hazar Havzası, nüfuz mücadelesinin en sert geçtiği bölgelerin basında gelmektedir. Bu bağlamda yasanan savaslar ve çatısmalar yeni enerji rotaları tabanlı olacağı süphe götürmez bir gerçektir. 

Anahtar Kelimeler: Avrasya, Enerji Hatları, Abhazya, Çeçenistan, Karabağ, Hazar Havzası, 

Büyük Oyun 


1 Doç. Dr., Kocaeli Universitesi, Email: kemal.aydin111@gmail.com 
2 Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası İliskiler Bölümü Öğrencisi 


Giriş 

SSCB döneminin bitmesinin ardından baslayan Rusya Federasyonu dönemi 
kaybedilen güce yeniden ulasmayı hedefleyerek yola çıkmıstır. Bu neticede Avrasya ve Orta Asya’da bulunan Bağımsızlığını Kazanan devletler üzerine belirlenen dıs politikanın ana mihenk taslarını Doğal Gaz, Petrol’ün olusturması kaçınılmaz gerçek halini almıstır. Ana düsünce bölgeden geçen boru hatlarını kendi kontrolü altında toplayarak Enerji rotalarına hükmetmek olmustur. Bu düsünce doğrultusunda uygulanan politikaların bölgedeki etnik çatısmaların ve istikrarsızlığın fitilini ateslediğini söylemek tabi ki yanlıs olmayacaktır. 
Bölge ülkelerini siyasi açıdan Rusya’ya bağımlı hale getiren bu politikaları yasanan örnekleri ile birlikte, analizlerimi aktarmaya çalıstım. 

Abhazya 

Bölgede var olduğu günden beridir, Avrupa ve Asya medeniyetleri ve Dslam ile 
Hristiyanlık dini arasından bir köprü olmustur. Bu köprünün getirdiği dezavantajın sonunda etnik savasların çoğuna ev sahipliği yapmıstır. SSCB’nin dağılması ile orataya çıkan bölgedeki devletler, etnik azınlıklar yeni kurulan Rusya açısından bir avantaj haline gelmistir. Rusya’nın yakın çevre politikasına iliskin belirsizlikleri orta Asya ve Kafkasya için istikrarsız bir bölge olma yolunu açmıstır. Rusya’nın Orta Asya, Hazar ve Kafkaslara iliskin genel yaklasımı ve politikaları bölgedeki etkinliğinin devamını temin ve bu bölgelere dısarıdan gelen güçlerin etkisini minimize etmeye yönelik olsa da, izlenen politikalar her zaman aynı tonda ve sertlikte olmamıstır.3 Özellikle bölgedeki petrol ve enerji sorunlarına yönelik olarak 1990’larda, biri basbakan Viktor Chernomirdin tarafından destek gören ve bölgedeki ticari aktörlerle isbirliğini öneren, diğeri de sorunlara karsı tek yanlı ve daha sert bir yaklasımı içeren ve ‘Monrovski Doktrini’4 olarak bilinen yaklasım olmak üzere, iki ayrı ve birbirine zıt yaklasımdan söz etmek gerekir.5Bu bağlamda Abhazya, Gürcistan karsısında 
desteklenebilecek bir yer almıstır. Rus savunma bakanlığınca Gürcistan-Abhazya gerilimi sürekli olarak artırılmıs ve neticesinde yasanan pek çok kanlı mücadele ile 26 Ağustos 2008 tarihinde ise Rusya Federasyonu Devlet Baskanı Dimitri Medvedev, Abhazya Devletinin bağımsızlığını tanıma kararını imzalayarak uluslararası tanınma sürecine baslatmıstır. Rusya’nın buradaki amacı belli bir etnik grubun bağımsızlığına ön ayak olmak değil aslında enerji hatlarının güvenliğini sağlamaktı. Bir diğer nokta ise Gürcistan’ı zayıflatarak Türkiye’nin ve Batının bölgedeki etkinliğini sınırlamaktır. Bu sayede alternatif bir rota olarak kendi bölgesini ortaya çıkarıp enerji geçisinin kontrolü sağlamıs olacaktır. Novoroski limanı koruyup Poti’deki petrol ihracatına yakın olmak Rusya’nın dıs politikadaki hedeflerinde yerini almıstır.6 

Çeçenistan 

Tarih boyunca Rus çarlığı ile savas halinde olmus çeçen-inguslar süre gelen 
savaslarını ve inatçı tavırlarını 20.y.y.-21.y.y. da devam ettirmeyi basarmıslardır. Süphesiz ki Rusya’nın Çeçenistan isgalinin en büyük sebebi Bakü’den gelen, Grozni’den geçen Tikhoretsk’e ulasan boru hattını kontrol altına alarak zengin enerji yataklarının bir nevi sahibi olmaktır.7 

Bölge stratejik açıdan boru hatları yani enerji nakli için tam bir geçis güzergâhıdır. Buda bölgede oynan oyunun büyüklüğüne önemi aynı ölçüde artırmaktadır. Bunun yanında zengin yeraltı kaynakları da bu ülke için ayrı bir önem arz etmektedir. Dudayev döneminde (1991-1994 arası), Çeçenistan Moskova’dan ihraç vizesi almak için isbirliği yaparak, Bakü’den Grozniye milyarca dolar ham petrole ihraç olanağı sağlamıstır. Çeçenistan Bu bağlamda konuyu ele aldığımızda Rus Dıs Politikasında uzun müddet hat safhada öneme sahip olmustur. 8 Rusya'nın Çeçenistan'a karsı ilk yaklasımları, Azerbaycan ve Gürcistan'da izlediği yolun benzeri olmustur. Rus yanlısı Çeçen muhalefet kullanılarak Cavhar Dudayev yönetiminin tasfiye edilmesi denenmistir. Fakat Rus destekli muhalefetin baslattığı iç savas, Dudayev'in zaferiyle sonuçlanmıstır. Bu sonuç karsısında Yeltsin Rus ordusunun 1994 
tarihiyle Çeçenistan harekatını baslatmıstır.9 Grozni yerle bir edildi 30 bin kisi öldü. 300 binden fazla kisi mülteci durumuna düsmüstür. Ateskesler ile sürüp giden savas 1996 yılında imzalanan Hasavyurt Antlasması ile bitirilmistir.10 

Günümüzde Ramazan Kadirov Resmi olarak Cumhurbaskanlığı sıfatını üstlenmekte olduğu Çeçenistan’ın Rus yanlısı bir politika izlediğini söylemek pekte yanlıs olmaz bu anlamda Rusya için ayrılıkçı gruplar direnislerine devam etseler de Rusya çıkarı doğrultusunda kararlı harekâtının sonuçlarını aldığını söylemek mümkündür.11 

Karabağ Sorunu 

Karabağ bölgesi, Hazar petrolünün Türkiye’ye ulasmasında stratejik bir konumda bulunmaktadır. 1921 de Azerbaycan iradesine bırakılan yönetimi Ermeniler ve Rusya için hosnutsuzluğa neden olmustur12 . Nihayetinde 1988 de alevlenen bu hosnutsuzluk 1992 de savasa dönüsmüstür. Dönemde bu çatısmaların Ermenistan tarafından Ermenilerin yürütüğü bir çatısma olduğu ileri sürülse de zamanla açıklamaların ortaya çıkmasıyla Rus destekli bir 
toprak isgali olduğu ortaya konusmustur13. Bu savas neticesinde Azerbaycan topraklarının 5 te 1 i ölçüsünde isgale uğrasmıs ve büyük bir insanlık dramı olarak hocalı katliamı yasanmıstır. 1 milyon Azerbaycan vatandası da mülteci durumuna düsmüstür.14 1995’teki Barıs görüsmelerinden sonuç alınamamıstır. Bu duruma bağlı olarak dönemin BM Genel Sekreteri Butros GALD, sorunla ilgili olarak biz özel temsilci bölgeye göndermistir. Genel anlamda sorunu ele alacak olursak ne yazık ki karsılasılan ana baslık Rusya’nın Kafkasya’yı zayıflatması, istikrarsızlığın devamı ve petrol rotalarının somutlasmasının önlenmesi 
olacaktır. Rusya, ABD, Türkiye, Fransa, Dsveç, Dtalya’dan olusan Minsk grubu sorunu çözmek için görevlendirilmis olsa da sınırlı bir basarı elde edebilmistir. Öte yandan Rusya’nın anlasılmaz tutumu AGDT’i basarısız kılmıstır.15 Bu sonucun alınmasında baskı altında kalan Karabağında payı vardır. Petrol’ün tasınması konusunda Türkiye güzergâhının izlenmesi esas alınan rotalar içinde en ekonomik olanı, Ermenistan üzerinden geçecek rotadır. Ancak Karabağ bölgesinin hala isgal altında olması Azerbaycan’ın böyle bir seçeneğe sıcak 
bakmasını mümkün kılmamaktadır. Bu anlamda Azerbaycan’ın içinde olduğu durum (Bakü-Tiftis-Ceyhan) rotasının uzunluğunun yaklasık olarak 300 km daha uzamasına neden olmustur.16 

Azerbaycan-Türkmenistan Gerginliği 

Hazar denizinin kıyıdas iki ülkesi olan Azerbaycan ve Türkmenistan arasında enerji kaynakları tabanlı yasanan bu sorun Serdar/Kepez olarak bilinmektedir. Azerbaycan’ın “Kepez” ve Türkmenistan’ın ise “Serdar” olarak adlandırdığı zengin petrol yatakları bu iki ülke arasında iliskileri kopma noktasına getirmistir.17 Bu sorun 2001 yılında Türkmenistan’ın Azerbaycan’daki büyükelçiliğini kapatmasına neden oldu.18 Temmuz 1997’de Rus sirketleri 
Rosneft ve Lukoil ile Azerbaycan arasında imzalanan Kepez yatağını kapsayan anlasma Türkmenistan’ın tepkisini çekmis, Askabat, yatağın kendi sularında bulunduğunu ve Türkmenistan’ın malı olduğunu belirtmistir. Türkmenistan Hazar’ın statüsünün belirlenmeden yapılacak anlasmaların geçersiz olacağını savunmustur ve bu konuda gerekirse BM ve Uluslararası Mahkemelere konuyu tasıyacağını belirtmistir.19 Diğer bir yandan bu konudaki Türkmenistan’ın isteğini artıran bir neden ise Türkiye pazarıdır, Türkmenistan doğal gazının 
Türkiye üzerinden batı pazarlarına ulastıracak olan Trans-Hazar boru Hattı konusunda tartısmaların temelini atmıstır. Bu anlamda yasanan bu tartısma Azerbaycan ile fikir birliğine varılamadığı için ne yazık ki rafa kaldırılmıstır. Bu doğal gaz açığını ise Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattı projesi karsılayacaktır, tabii ki bu durum Türkmenistan açısından hiçte hos karsılanmamıstır. Bölge hakkındaki sonuca gelirsek Kepez yatağının kıyıdas ülkelerin ortak isletimine karar verilirse her iki ülkede 30 milyar doların üzerinde gelir elde edecektir20 . 
Rusya ve Kazakistan soruna taraf olmamayı seçmistir ve sorunun taraf devlet arasında çözülmesini vurgulamaktadırlar. 

Boğazların Güvenliği 

Buraya kadar bahsettiğim Kafkasya’dan ve Orta Asya’dan gelen petrolün Karadeniz limanlarına ulastırılıp oradan Uluslararası Pazara sevki bölgelerde yasanan istikrarsızlıklar ve geçis güzergâhlarındaki tehtidler nedeniyle Türkiye’nin her geçen gün kaygıları artmaktadır.21 

Türk boğazları geçislerdeki düzeni sağlamak için kullanılan “Boğazlar Rejimi”, 1938 Montrö boğazlar sözlesmesiyle belirlenmistir. Açıkça ortadadır ki günümüz beklentilerini karsılayamayacak bir sözlesmedir. Antlasmayı imzalayan devletlerin bir kısmı günümüzde yoktur ve son yıllarda devletlerin de yaklasımlarında farklılıklar yasanması söz konusudur.22  1938’den bu yana Gemilerdeki ebat ve tonajlarda değismistir. Bugün gemilerin hacmi ve 
boyu artmıstır bunun yanında o yıldan bu yana olan tarihsel süreçte boğazdan geçen tanker sayısı da hayli artmıstır. Montrö sözlesmesi, bütün gemiler için serbest geçis hakkı tanısa da, bugün bu sayıdaki artıs ve çoğunun petrol tankeri olması, Süveys kanalının üç katı sayıya sonuç bazında ulasılmasını sağlamıstır. 
sayısı da hayli artmıstır. Montrö sözlesmesi, bütün gemiler için serbest geçis hakkı tanısa da, bugün bu sayıdaki artıs ve çoğunun petrol tankeri olması, Süveys kanalının üç katı sayıya sonuç bazında ulasılmasını sağlamıstır. 


Tablo 1: 1938-2000 Yılları Arasında Türk Boğazlarındaki Gemi Trafiği23 

Gemi trafiğinin bu denli artması ve tasınan yüklerdeki çesitlilik Türkiye’nin kaygısını artırmıstır, bu anlamda olan çesitli kazalar boğazları ve Dstanbul’un tarihi dokusunu tehtid eder duruma geldiğinde Türkiye 1 Temmuz 1994’te bu konuda Boğazlar Tüzüğü Düzenlemesini getirmistir. Bu sekilde boğaz trafiğini kontrol altına almaya çalısan Türkiye aynı zamanda çesitli sistemlerle de bu güvenlik arzusunu pekistirmeye çalısmıstır. Örnek olarak boğazların güvenliği ile ilgili olarak otomatik tanımlama sistemleri, Uzak mesafeden gemilerin tanımlanması ve izlenmesi(LRIT) kurularak çesitli seyir güvenliği önlemleri 
alınmıs24 . Radar istasyonu projesinde çesitli aksaklıklar yasansa da seyir güvenliği için saydığım önlemlerin alınması Türkiye’nin bu konuda ciddi tutumunu göstermektedir. 

Türkiye’nin Kaygıları 

Her ülke yönetimi toplumu için kesintisiz, güvenilir ve temiz enerjiyi ülkesi için ucuz bir yolla elde etmek ister. Bu bağlamda Türkiye’de bu örnek içinde yer alabilecek bir ülkedir nitekim yukarda bahsettiğim uzlasmazlıklar hem bahsedilen ülke topraklarında hem de bölgede bir istikrarsızlık olduğunu göstermektedir. Türkiye açısından kesintisiz ve enerjinin güvenirliği büyük bir önem arz etmektedir. Avrasya bölgesindeki çatısmalar, isgaller buradan 
tasınabilecek enerjinin hem kesintisizliğine olan güvensizliği hem de maliyetini oldukça artırmaktadır. Rusya, söz konusu bağımsız devletler üzerinde oldukça büyük bir stratejik üstünlük sağlamaktadır ve bunun da en önemli nedeni söz konusu devletler için petrol ve doğal gaz kaynaklarını uluslararası pazara aktarmak için Rusya rotasını izlemeleridir. Nitekim bu yol Rusya’nın yakın çevre politikasını uygulamaya koymasını sağlıyor. Bu anlamda izlediği politikalar birçok etnik grup arasındaki çatısmaları artırmaktadır neticesinde Gürcistan-Abhazya-G.Osetya gerginliği bunun bir neticesidir25 . Örneklerime Çeçenistan’da 
yasanan dram ve Karabağ sorunu olarak ta devam edebilirim. Türkiye’nin kaygıları tabii ki de bölgede yasanan istikrarsızlıkların doğurduğu sonuçlardır bu sonuçların getirisi olarak Kafkasya’da Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan kutuplasmasından bahsetmek pek tabii mümkündür. Bu istikrarsızlık karsısında Türkiye çesitli girisimlerde bulunsa da Rusya bölgede kendisini frenleme çabası olarak görmüs ve tatbikine hiç zaman müsaade etmemistir26 . 

Sonuç 

Doğal gaz ve Petrol 21.y.y. da geçmiste olduğu gibi önemini en üst seviyede 
korumaktadır ve anlamda savasların ve çatısmaların bu konuyu ana baslık yapacağı kaçınılmaz bir gerçektir. 

Orta doğu ve Sibirya’dan sonra Hazar havzası enerji bazında üçüncülüğü 
göğüslemektedir. Bu durum güçlü devletlerin ve büyük petrol sirketlerinin de istahını kabartmasına neden olmaktadır. Hazardaki hidrokarbon kaynakları günümüz taleplerini en üst düzeyde karşılamaya hazırdır nitekim bu durum bölgedeki istikrarsızlığında temelini oluşturmaktadır. 

Avrasya bölgesini ele aldığımızda genel anlamda jeopolitik konumu taban alındığında bu enerji yatakları çatısmaların temelini olusturmaktadır. Türkiye Rusya ve İran doğal gazına bağımlılığını azaltmak için Türkmenistan’ın doğal gazını, Azerbaycan’ın doğal gazını ve geçmisten gelen kültürel yakınlığı ve tarih bütünlüğünü temel alarak Türkiye’ye getirmesi gerekmektedir. Bunu yaparken enerji aktarımının ucuz, güvenli ve istikrarlı olmasını temel almalıdır bu anlamda Türkiye’nin bölgede yasanan etnik çatısmalara ve oynanan büyük oyunlara kayıtsız kalmaması yapması gereken en önemli unsurdur. Bu bağlamda uluslar arası örgütleri ve ulus üstü yapıları bölgeyi yönlendirmesi geçmiste olduğu gibi takipsiz kalarak sonuç alınmamasına engel olması gerekmektedir. Türkiye’nin suan ki bölgeye yönelik politikaları yetersizdir. Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya’da daha aktif olmalı ve bölgede yeni kazanımlar elde etmelidir. Geçmisteki Tarihsel kültürel bağları bu politikalardaki temeli sağlıyıcağı süphe götürmez bi gerçektir. Önemli bir enerji pazarı ve transit ülke olan Türkiye’nin bu bölgelere ve olaylara seyirci kalması beklenmemelidir. Çünkü Türkiye’nin geleceğine Avrasya’daki enerji kaynakları büyük oranda yön verecektir. 

DİPNOTLAR;


3 Lena Jonson, Russia and Central Asia: A Web of Relations, Central Asian and Caucasian Prospects, (CACP) 
Papers, (London: the Royal Institute of International Affairs, 1998), s. 60. 
4 David Sinker, “The Management of a Transboundary Energy Resource”, içinde Bulent Gokay (ed.) The 
Politics of Caspian Oil, (New York: Palgrave, 2001), s. 54. 
5 Rosemarie Forsythe, The Politics of Oil in the Caucasus: Prospects for Oil Exploitation and Export in the 
Caspian Basin, Adelphi Paper, No 300, University Oxford Press, 1996, s. 15-16. 
6 Didem EKİNCİ “ÇATISAN KÜRESEL GÜÇLER VE KARADENİZ GÜVENLİĞİ: ABHAZYA ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME” Karadeniz Arastırmaları, Kıs. 2014, Sayı 40, S.1-16 
7 Ufuk Tavkul, Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu Dçerisinde Rusya Açısından Çeçenistan’ın Stratejik Önemi, Kök Arastırmalar, Güz 1999, s.24 
8 Hasan Kanpolat, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savası”, Avrasya Dosyası, c.6, s.4, Kıs 2001, s.167 
9 Dr. Gamze Güngörmüs Kona,” Rusya Federasyonu ve Kafkasya”, 26-27 Ocak 2005, 
http://gamzegungormuskona.blogspot.com.tr/2007/08/harp-akademileri-komutanlstratejik.
html,(E.T.:28.08.2014),syf.1. 
10 Müktedir ilhan,”Çeçenistan’da Bitmeyen Cihad”,21 Aralık 2006, 
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2006/12/21/2542.shtml,(E.T.:28.08.2014),Syf.1. 
11 Yusuf Ensar,”Çeçenistan’da Kadirov’un Yalanları ve Cihad Gerçekleri”,24 Ağustos 2007, 
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2007/08/24/3564.shtml, (E.T.:28.08.2014),Syf. 1. 
12 Doç. Dr. Besir Mustafayev, “SOVYETLER DÖNEMDNDE RUSYA’NIN DAĞLIK KARABAĞ 
POLDTDKASI”, Karadeniz Arastırmaları, Güz 2013 , Sayı 39 , s.56 
13 Doç. Dr. Besir Mustafayev, a.g.m.,S.60. 
14 Prof. Dr. Aygün ATTAR (Hasimzâde),Karabağ Sorunu Kapsamında Ermeniler ve Ermeni Siyaseti,ANKARA, 
AKDTYK Atatürk Arastırma Merkezi,2005, Syf. 120-121 
15 Prof.Dr. Aygün ATTAR (Hasimzâde),a.g.e , s.143 
16 Doç.Dr. Besir Mustafayev, a.g.m. , S.63 
17 Sinan Oğan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, 
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu,  E.T. : 29.08.2014 
18 Cavid VELİYEV, Askabat Bakü yakınlasması,
http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2, Erisim  Tarihi: 29.08.2014 
19 Veliyev, a.g.m., http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2, Erisim Tarihi: 29.08.2014 
20 Sinan Oğan, a.g.m., http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu,  E.t.:29.08.2014 
21 SEVER,Aysegül, “Türkiye-Rusya Federasyonu iliskilerinde çatısma,rekabet ve isbirliği”, Avrasya Dosyası, 
Cilt 7, Sayı 3, Sonbahar 2001, s.242. 
22 SEVER,Aysegül, a.g.e, s.242 
23 Hakan Emanet, Deniz Hakimiyetinden Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Türk Boğazları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, istanbul, 2003, s.117, Tablo 1 
24 Oktay Kılıç, “Türkiye’de Deniz Trafiğini izlemeye dair sistemler”,T.C. Ulastırma Denizcilik ve Haberlesme Bakanlığı Bilgilendirme Kitapçığı,s.2 
25 Ahmet ÖZTÜRK,” Rusya-Gürcistan Krizi: Yerel Bir Çatışma, Küresel Yansımalar”,  Cilt:4, Sayı: 7, ss. 1-27, 2009 . 
26 Sinan OĞAN,”Tarihi Adım”,16 Eylül 2009, 
http://archive-org.com/page/4104785/2014-0610/
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/747-tarihi-adim, (E.T. :30.08.2014), S.1. 


KAYNAKÇA 

Ahmet ÖZTÜRK,”Rusya-Gürcistan Krizi: Yerel Bir Çatısma, Küresel Yansımalar”, 
Cilt:4, Sayı: 7, ss. 1-27, 2009. 
Cavid VELDYEV, Askabat-Bakü yakınlasması, 
http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2, Erisim Tarihi: 29.08.2014 
David Sinker, “The Management of a Transboundary Energy Resource”, içinde Bulent Gokay (ed.) The Politics of Caspian Oil, (New York: Palgrave, 2001), s. 54. 
Didem EKDNCD “ÇATISAN KÜRESEL GÜÇLER VE KARADENDZ GÜVENLDĞD: 
ABHAZYA ÜZERDNE BDR DEĞERLENDDRME” Karadeniz Arastırmaları, Kıs. 2014, Sayı 40, S.1-16 
Doç. Dr. Besir Mustafayev, “SOVYETLER DÖNEMDNDE RUSYA’NIN DAĞLIK 
KARABAĞ POLDTDKASI”, Karadeniz Arastırmaları, Güz 2013 , Sayı 39 , s.56 
Dr. Gamze Güngörmüs Kona,” Rusya Federasyonu ve Kafkasya”, 26-27 Ocak 2005, 
http://gamzegungormuskona.blogspot.com.tr/2007/08/harp-akademileri-komutanl-stratejik.html,(E.T.:28.08.2014),syf.1. 
Hakan Emanet, Deniz Hakimiyetinden Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Türk 
Boğazları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul, 2003, s.117, Tablo 1 
Hasan Kanpolat, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savası”, Avrasya Dosyası, c.6, s.4, Kıs 2001, s.167 
Lena Jonson, Russia and Central Asia: A Web of Relations, Central Asian and 
Caucasian Prospects, (CACP) Papers, (London: the Royal Institute of International Affairs, 1998), s. 60. 
Müktedir ilhan,”Çeçenistan’da Bitmeyen Cihad”,21 Aralık 2006, 
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2006/12/21/2542.shtml,(E.T.:28.08.2014),Syf.1. 
Oktay Kılıç, “Türkiye’de Deniz Trafiğini izlemeye dair sistemler”,T.C. Ulastırma 
Denizcilik ve Haberlesme Bakanlığı Bilgilendirme Kitapçığı,s.2 
Prof. Dr. Aygün ATTAR (Hasimzâde),Karabağ Sorunu Kapsamında Ermeniler ve 
Ermeni Siyaseti,ANKARA, AKDTYK Atatürk Arastırma Merkezi,2005, Syf. 120-121 
Rosemarie Forsythe, The Politics of Oil in the Caucasus: Prospects for Oil 
Exploitation and Export in the Caspian Basin, Adelphi Paper, No 300, University Oxford Press, 1996, s. 15-16. 
SEVER, Aysegül, “Türkiye-Rusya Federasyonu iliskilerinde çatısma,rekabet ve 
isbirliği”, Avrasya Dosyası, Cilt 7, Sayı 3, Sonbahar 2001, s.242. 
Sinan Oğan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, 
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu, E.T. : 29.08.2014 
Sinan OĞAN,”Tarihi Adım”,16 Eylül 2009, http://archive-
org.com/page/4104785/2014-06-10/http://www.turksam.org/tr/makale-detay/747-tarihi-adim,, (E.T. :30.08.2014), S.1. 
Ufuk Tavkul, Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu Dçerisinde Rusya Açısından 
Çeçenistan’ın Stratejik Önemi, Kök Arastırmalar, Güz 1999, s.24 
Veliyev,a.g.m., http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-
t2379.0.html;wap2, Erisim Tarihi: 29.08.2014 
Yusuf Ensar, ”Çeçenistan’da Kadirov’un Yalanları ve Cihad Gerçekleri”, 24 Ağustos 2007, http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2007/08/24/3564.shtml, (E.T.:28.08.2014), Syf. 1. 




***